diff --git "a/Fatih Efendi_Tezkire-i Şuara_1721.txt" "b/Fatih Efendi_Tezkire-i Şuara_1721.txt" new file mode 100644--- /dev/null +++ "b/Fatih Efendi_Tezkire-i Şuara_1721.txt" @@ -0,0 +1,21004 @@ +|\/| +_____ + + + Efendi + Fatih + 1721 + 146963 + 27375 + 21004 + +_____ + +TAKRÎZ +Südûr-ı izamdan ve meclîs-i vâlâ azâ-yı maârif-ittisâmından semâhatlı Rüşdü Efendi +hazretlerinin lisân-ı azbü’b-beyân-ı Arabiye üzre tahrîrine himmet buyurmuş oldukları takrîz-i +garrâdır: + + +Berlin sefâret-i seniyyesine revnak-efzâ mekâtib-i umûmiye nâzırı sâbık saâdetli +Kemâl Efendi hazretlerinin himmet buyurdukları takrîzdir: + +Bârekallah zehi nev-eser-i pâk-i güzîn +Oldu şâyân u senâ lâyık-ı medh u tahsîn + +Eyledi ıkd-i leâli gibi cem‘ u tertîb +Şâir-i nâdire-gû münşi-i bî-misl Fatîn + +Bu tezkire-i latîfe ve mecelle-i celîle-i nefîse ki dürer-i gürer-i âsâr-ı şuarâ-yı +mütekaddimîn ve cevâhir-i zevâhir-i efkâr-ı büleğâ-yı müteahhirîn ile memlû bir hazîne-i +giran-bahâ dinmege şâyân u sezâdır. Şuarâ-yı asrın ercümendi ve büleğâ-yı dehrin ser-bülendi +Dâvud Fatîn Efendi “eyledi ikmâl-i tasnifîn Fatîn-i ber-kemâl” mısraından müstefâd olan +târihinde tertîb u te’lîfine muvaffakiyetle güzeştegân-ı erbâb-ı suhana iade-i hayât kılup +suhan-sencân-ı asra dahi ilkây-ı meserrât eylemiştir. Cenâb-ı nâzım-ı kevn u mekân, bi +hürmet-i min kal kılup şuarâ-i hazainü’r-rahmân müellif-i mûmâileyhin sa’yini meşkûr ve +husûl-ı emniyye ve âmâliyle kalbini mesrûr eyleye amin. +Meclis-i vâlâ azâ-yı kirâm-ı maârif-iktisâmından saâdetli Subhî Beyefendi +hazretlerinin himmet buyurdukları takrîzdir: + +Görmedi cevheri verâ-yı suhan +Âmedi zî-asuman becây-ı suhan + +medlûlunca güzel sözden kıymetli cihânda bir şey olmadığı erbâbı indinde müsellem ve tab‘ı âsâr-ı selef ikmâl-ı insaniyet u şeref itdigi emr-i gayr-ı müphem olmağla erbâb-ı hüner u +marifet mütâlaa-i âsâr-ı pîşîn ve cem‘-i eş‘âr olunarak cevher-i girân-mâye iderek ahlâfa birer +bergüzâr yâdigâr itdiler. Lâkin hayli zamândan beri itibâr ve tetebbua şâyeste bir tezkiretü’şşuarâ tedvîni müyesser olamayup âsâr-ı müteahhirîn mecmua-i efkâr-ı cühâl gibi perişân ve +şuarânın tercüme-i halleri zatları gibi matmûs-ı pençe-i nisyân olmuştu. Mahsûd-ı isâr-ı evvel +ve pesendîde-i cemî-i düvel olan ahd-ı hümâyun hazret-i Abdulmecîd Hân-ı Gâzi’de her nev +ilm u hüner mücellâ-yı teyessürde cilveger olmasıyla nazm u nesrde âsârı dürr-i manzûm ve +mensûr gibi makbûl olan şuarâ-yı benamdan Fatîn Efendi bu defa Sâlim Efendi Tezkiresi’ne +zeyl olmak üzere cem‘ine himmet buyurdukları tezkire-i latîfe mütâlaaya şâyân ve câlib-i +sitâyiş u istihsân olduğu itirâf ile beraber tebrîk ve tes’îd ve sâye-i maârif-pirâye-i hazret-i +şehen-şâhide nice nice âsâr-ı nâfîaya muvaffakiyetlerini arzû ve temenni eyledigimi te’yîd +eylerim. +Medîne-i münevvere kadısı fazîletli Tevhîd Efendi hazretlerinin takrîzidir: + + +Hamd u sipas ve şükr-i bî-kıyâs ol mübdi-i mübdeata sezâdır ki kemâl-i icâz üzre +Kur’an-ı mübîni münzel ve tahmir-gerde-i yed-i kudreti olan tînet-i âdemi mücellâ-yı ilm u +irfân kılınmağla insanı kudsiyândan efdâl kıldı salâvât-ı vâfiyât-ı rûşen-beyân vema yentiku +ani’l-heva âf-tât-ı maşrık inhüve illa vahyun yuha aleyhi mine’t-teslimât-ı ezkaha hazretlerine +ahrâdır ki ityân-ı bürhan-ı tibyân-ı fe’tü bi-suretin min mislihi ile erbab-ı belâğatı ifham ve +ilan-ı hüccet-i ene efsahu’l-Arap ile ashâb-ı muhacce ve fesâheti ilzâm buyurdular. Ve âl ve +ashab-ı saâdet-intisâb hazerâtına şâyândır ki sinne-i elsine ile kat‘-ı elsine-i müşrikîn ve +rivâyet-i na‘t-ı pâk-i seyidi’l-mürselîn eylediler. Ve ba‘d bu nakş-ı rengîn-i reşk-bahşâ-yı +nigârhâne-i çîn-i tutuk-ı nev-arus-ı mânâ ki hacle-pirâ-yı zihn-i vakkâd-ı Fatîndir. Maşita-i +kalem-i tarif-i tenâsub-ı hüsn ü ânında arz-ı çehre-i istiğna-yı heft-der-heft eyledigi bedâhete +karîndir. Yeke-taz-ı mizmar-ı belâğat-fürûşân-ı hayl-i fesâhat nezd-i irfân-ı vakurlarında +hakka ki müellifîn bu vâdide hâiz-i kasabu’s-sabak olduğu ezharu mine’ş-şems ve ebyen-i +mine’l-emsdir. Felillahi darruhû vecealallahu sa‘yehû meşkûra: +Meclis-i maârif-i umûmiye azâsından fazîletli Ahmed Cevdet Efendi hazretlerinin +himmet eyledikleri takrîzdir: +Metâli-i mehâsin-i mecâmi-i tahiyyat dîvân-ı ehadiyyet-ünvan ve bedâyi-i meyâmindevayi-i salat bar-gâh-ı risâlet-penâh-ı hatîmet-meâba arz u teslîm ve pişgâh-ı hidâyet-i +destgâh-ı âl ve ashâba tamîm kılındıktan sonra dua-yı vâcibu’l-iddia-yı pâdişâh-ı İslâma bu +vechile girizgâh olunur ki şuarâ-yı ben��mdan Fatîn Efendi, Sâlim Efendi Tezkiresi’ne zeyl +olmak üzre, gerek eslâftan tercüme-i hâli nakş-ı sahîfe-i tahrîr kılınmamış olan ve gerek +muasırînden bulunan şuarânın tercüme-i halleriyle bazı âsârını cem iderek hüsn-i edâ-yı +münşiyâne ile silk-i beyâna çeküp “Hâtimetü’l-Eş‘âr” ismiyle tesmiye itdigi işbu mecelle-i +cemîle ve manzûme-i celîle mısra-ı berceste-i mecmua-i ezman olan zamân-ı maârif-şân-ı +şâhânenin nahnu fi bahsihi bir zeyl-i celîlü’l-itibâr olarak hakka ki ber-güzîde-i âsâr ve ahlafa +bir güzel bergüzâr olup egerçi sahîfe-i âlemde ibkâ-yı âsâr ile eslaftan ahlâfa yâdigâr +bırakılmak ve taraf-ı ahlafdan dahi buna nazîre olarak eslafı hayr ile yâd ve tezkâr kılmak bu +vezn-gâh-ı havâdisin mısraeyn-i mukaddem ve muahherinde kadîmi bir usûl ve nizâm-ı +muteber ise de mûmâ-ileyh bu bâbda ahlafdan başka muassırının kendi hakkında hüsn-i edâyı teşekkürünü celb itmiş olduğundan böyle bir eser-i cemîle muvaffakiyetinden tolayı cümle +şuarâ tarafından tebrîk olunur. Ancak her asrın âsârı pâdişâh-ı asrın ilm u maârife rağbet ve +i‘tibârı muvazenesince olduğundan gerek sadr-ı selefde ve gerek asr-ı halefde dua-yı selâtîn-i +maârif-elif-i ser-levha-i âsâr u tesânif kılınageldigi cihetle varak-gerden-i dîvân-ı atifet u +ihsan, şirâze-bend-i cerîde-i emn u emân es-sultân ibnü’s-sultân sultânü’l-gâzi Abdülmecîd +Hân-ı Gâzi efendimiz hazretlerinin dua-yı bekâ-yı şevket u şânı hatîme-i kelâm u şâh-beyt-i +keşîde-i merâm kılınır. +Burusa esbak Kıbrısî-zâde fazîletli İsmâil Hakkı Efendi hazretlerinin işbu tezkire-i +âcizânemizin hitâmına dâir tanzim eyledigi târîh-i yektâdır: + +Yaptı bera-yı hâtır +Bir nev-kitab-ı nâdir + +Şâd ide Rabb-ı Kâdir +Ol zât-ı kâm-yâbı + +Târîhini begendi +Hakkı senin hucendi + + + + + + +Yaptı Fatîn Efendi +Bâ rüşd bu kitâbı + +Haleb kadısı esbak meclis-i nâfia müftüsü fazîletli Şâkir Efendi hazretlerinin işbu +tezkire-i âcizânemizin hitâmına dâir inşâd eyledigi târih-i bî-hemtâdır: + +Fatîn-i pür-hüner gavvâs-ı bahr-ı gevherin mutâd +İder gevher-füruşân dâima kendinden istimdâd + +Ne ra‘na cem idüp ashâb-ı tab‘ı eylemiş tedvîn +Ne rengîn-tavr ile koymuş bu dünyâda güzel bir ad + +Selefde gerçi gördük nice âsâr-ı hired-fersâ +Bunun mânendini kimse cihânda itmemiş irâd + +Sezâ olsa hezâr encüm virirdim müşteri dirmiş +Harâbdârım ne dirlerse disinler her çi bâd âbâd + +Okundukça bu nadîde eser dürr eylesin Allah +Fatîn-i pür-kemâlin dâima her hâline imdâd + +Yazup takrîz-gûne bî-bedel târîhini Şâkir +Fatîn-i pür-hüner kıldı bu ehl-i hâli bir bir yâd + +İşkodralı Mustafa Pâşâzâde İzzetli Hasan Hakkı Beyefendi’nin işbu tezkire-i +âcizânemizin hüsn-i hitamına eser-i tab‘-ı nâzikâneleri olan tarîh-i gevher-bahâdır. + +Zamân-ı devlet-i şâhen-şâh-ı hünerverde +Pür oldu ehl-i maârifle ser-te-ser dünya + +Tırâz-ı nüsha-ı şevket ki sâyesinde anın +Nice güzîde nev-âsâr olmada peydâ + +Birisi işte ez an cümle bu kitâb-ı nefîs +Ki misli olmadı manzûr-ı dîde-i füsehâ + +Nice kitâb ki herbir fusûlu ma‘nidâr +Nice fusûl ki her fıkrası nüket-pîrâ + +Degil kitâb bu bir genc-i pür-letâifdir +Misâl-i kenz-i dil-i şâirân-ı muciz-edâ + +Mübeyyen nev-eser-i mu‘teber ki ser-te-ser +Yazıldı tercüme-i hâl-i zümre-i şuarâ + +Bu gûne bir eser-i dil-pezîr ve misli adîm +Karîn-i rağbet-i ehl-i maârif olsa becâ + + + + + + +Ale’l-husus ola pîrâneye bahş-ı ağûşu +Yegâne sadr-ı reşîd ser-amed-i vüzerâ + +Sütûde asaf-ı zî-şân vezîr-i bî-akrân +Hidiv-i nazm u cihân-bân-ı kişver-i manâ + +Ne nüshadır bu ki feyz-i edây-ı pâki virir +Dem-i mütâlaada çeşm-i rûha tâb u cilâ + +Zehî kitâb-ı fesâhat-nisâb kim yazdı +Fatîn Efendi-i nazm-âveri-i hüner-ârâ + +Dakîkadân-ı mezâmin-i mûşikâf-ı suhan +Güzîde şâir-i devrân u münşî-yi yektâ + +Hemîşe zâtı dü âlemde kâm-yâb olsun +Bî-hakk-ı nazm-ı celîl hudây-ı bî-hemtâ + +Hitâmına bu kitâbın teşekküren Hakkı +Olundu bu iki târîh-i cevherin imlâ + +Yapıldı tezkire-i nev be-lütf-i Rabb-i Celîl +Menâkıb-ı şuarâ zeyli oldu vasfa sezâ + +Ser-levha-i müverrihîn Tâlib Efendi merhûmun işbu tezkire-i âcizânemizin hitâmını +tazammun silki’l-leal nazmına keşîde itmiş olduğu târîh-i garrâdır. + +Zamân-ı ma‘deletinde cenâb-ı pâdişehin +Pür itdi âlemi ehl-i maârifin hüneri + +Fatîn Efendi de virdi zamân-ı adlinde +Bu nev eser ile bezm-i kemâla zîb u feri + +Yapub bu tezkire-i bîadîl u bî-misli +Getirdi yâda nice nüktedân u nükteveri + +Olundu işte nüvişte hurûf-ı hecâda +Esâmi-yi şuarâya ihâle kıl nazârı + +Yazıldı ya‘ni yüz otuz sene hilâlinde +Bu âlemi vatan itmiş suhân-verin eseri + +Yapılmadı ana mânend tezkire şimdi +Bulundu ma‘den-i fenn u ma‘ârifin güheri + +Nezâresinde letâfet o mertebe var kim + + + + + +Virir derûna safâ hep hebâ ider kederi + +Olundu mısra-ı târîh-i Talibâ tanzîm +Fatîn Efendi’ye oldu atâ-yı Hak eseri + +Meclis-i maârif ketebesinden fütüvvetli Ahmed Vâcid Efendi’nin işbu tezkire-i +âcizânemizin hitâmına dâir nazm eyledigi târih-i zîbâdır. + +Kemâl u ma‘rifet ehli ider pesend u kabûl +Bu nev kitab-ı güzîde halelden oldu tehî + +Sezâ yazar ise Vâcid misâl-i dürr târih +Fatîn Efendi kitabın tamâm kıldı zehî + +Hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan fütüvvetli Mustafa Resâ Efendi’nin işbu tezkire-i +âcizânemizin resîde-i hitam olduğuna dâir müvaffak olduğu târih-i dil-ârâdır: + +Cenâb-ı Abdulmecîd ol şeh-i melek-seyri +Ebed-nümûn ide Hakk bir serîr-i dâd-geri + +Mehâsin-i nazar-ı pâdişâh çün mehzûl +Be-kâm olmada alan hüner-verin beheri + +Açıldı mekteb-i irfân okunmada şimdi +Maârifin zer-endûd-ı nusha-i hüneri + +Ulûm u marifet u dâniş-i kemâl u fünûn +Olunca şâh-ı cihânın bu rütbe muteberi + +Hurûf-ı ma‘rifeti zîb-i levha-i ezhâr +Hemân itmede asrın şâhen-şinasları + +Bu şevk u hâiş ile kıldı himmet-i ma‘mûr +Fatîn Efendi zeban-ger-i tiğ-i nükte-veri + +Menâkıb-ı şuarâda nazîr u misli adîm +Kitâb eyledi te’lîf ihâle kıldı nazîri + +Beyânı mümkün olan karn-ı mâzi vü halin +Esâmi-i büleğâsı bütün kalem-güdârı + +Muvaffak eyleye emsâline Hudâ itdi +Maârif ehline nev-yâdigâr bu eseri + +Kitâb-ı gaybdan aldım Resâ bu târîhi +Fatîn Efendi kodu nev zehî bihin eseri + + + + + + +TEZKİRE-İ HÂTİMETÜ’L-EŞ‘ÂR +Sipâs-ı bî-kıyâs meliki’n-nas ünvân-ı celîliyle mevsûf ve mümtâz olan hâlık-ı künh ü +esâs hazretlerine sezâ vü revâdır ki nev-i beni âdemi ahsen-i takvîm üzre mahlûk ve nimet-i +nâtıka ile merzûk eylemiştir. Güldeste-i salât u selâm ol fahr-ı enâmın reşkâver-i gülzâr-ı +cinân olan ravza-i muattarasına takdîm ve teblîğ olunur ki ümmet-i merhûmesi ümem-i +sâlifeye her hâlde müreccah ve her cihette cümlesinden eblâğ u efsâhdır. Zebân-ı tardiyye +evlâd-ı kirâm ve ashâb-ı zevi’l-kadr-i ve’l-ihtirâmı haklarında gevher-efşân-ı te’diyedir ki her +biri bahr-ı fezâil ve mekâdirin dürr-i yektâsı ve ma‘den-i ilm u kemâlin gevher-i bîhemtâsıdır. Fi’l-cümle ashâb-ı güzîn hazerâtından olup +beyne’l-füsehâ şi‘r u inşâsı makbûl ve merğûb olan na‘t-gûy-ı cenâb-ı Peygamberî Ka‘b bin +Züheyr hazretleri evâil-i hâllerinde medâyih-i aliyye-i hazret-i Nebevî’yi şâmil bir kasîde-i +güzîde tanzîmiyle fihrist-i cerîde-i celâlet şeh-beyt-i kasîde-i risâlet sultân-ı enbiyâ sipehsâlârı etkiyâ aleyhi’s-seniyyü’t-tahâyâ efendimiz hazretlerinin huzûr-ı fâizü’n-nûr risâletpenâhîlerine arz u takdîm eylediklerinde kasîde-i mezkûre mahzûziyet-i âliye-i cenâb-ı +Peygamberîyi müstelzim olmuş olması cihetiyle kasîde-i mezkûreye câize olarak o esnâda +telebbüs buyurmuş oldukları hırka-i şerîfeleri mâdih-i müşârün-ileyhe iksâ vü ihdâ buyrulup +nâzım-ı müşarün-ileyh râhile-bend-i dâr-ı âhiret olduktan sonra zikr olunan hırka-i şerîfe +iptidâ hulefâ-yı Emevi’ye cânibine ve muahharen devlet-i âliyye-i Osmâniye eyyedellahü +ta‘âla ila yevmi’l-atiye tarafına nakl iderek sarây-ı hümâyûnda mahall-i mahsûsada mahfûz-ı +gencîne-i ta‘zîm u tekrîm kılınmış olmağla her şehr-i siyâm-ı mağfiret-ittisâmda ziyâretleriyle +teşerrüf olunmakta olduğu mustağni-i ta‘rîf u beyândır. İşbu nimet-i vâcibü’l-mahmidete yani +zikrolunan hırka-i şerîfenin Dersaâdet’e şeref-i nakline kasîde-i mezkûre sebeb-i müstakil +olmuş olduğundan nâzım-ı müşârün-ileyhin isrinde bulunmak emniyye-i hâlisesiyle selâtîn-i +izâm hazerâtından bazıları sâha-i şi‘re isperân-ı rağbet olup çevgân-ı himmetleriyle kûy-ı +şöhreti rübûde eylemişlerdir. Husûsiyle selâtîn-i izâm müşârün-ileyhümden bin seksen üç +târîhinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup bin yüz on beş târîhinde erîke-pîrâ-yı saltanat ve bin +yüz kırk dokuz târîhinde âzim-i sû-yı Cennet olan Sultân Ahmet Hân-ı Sâlis hazretleri dahi +gâh u gâh nazm-ı eş‘âra himmet buyurmuşlardır. Hatta kıt‘a: + +Çerâğımsın benim sen hem vezîr-i nüktedânımsın +Nazîrin yok sadâkat ile meşhûr-ı cihânımsın + +Beni sen eyledin da‘vet ne mümkün eyleyem ben red +Derûnunda olan mihrim gibisin hırz-ı cânımsın + +Kıt‘a-i münîfesi dahi eser-i kalem-i rengîn-rakamları olduğu bazı âsârda mütâlaa-güzâr-ı âcizî +olmuştur. Yine selâtîn-i izâm tâbe serâh hazerâtı sülâle-i t��hiresinden bin yüz yetmiş beş +târîhinde zîbâver-i kehvâre-i vücûd olup bin iki yüz üç târîhinde revnak-dih-i hilâfet ve bin iki +yüz yirmi üç senesi hilâlinde şârib-i şehd-i şehâdet olan Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretlerinin +dahi asr-ı maârif-hasr-ı mülûkâneleri şu‘arâsını teşvîk u terğîb niyet-i hâlisesiyle aralık aralık +tanzîm-i eş‘âr-ı gevher-ayâr buyurmuş olduklarına gazel: + +Rûz u şeb dîdelerim derdin ile kan ağlar +Vâkıf olan benim esrârıma her an ağlar + +Kimse fehm itmedi hayfâ ki nedir maksûdum +Gice gündüz ne içün dîde-i giryân ağlar + + + + + + +Dâğ-ı sînem göricek hûn ile âlûde benim +Rahm idip hâlime ezhâr-ı gülistân ağlar + +Gördü çün derd-i dil-i zârımı rahm itdi tabîb +Didi ey hasta-i hicrân sana dermân ağlar + +Yine rahm eylemez asla bana ol âfet-i cân +Beni bîmârî görüp hâlime yârân ağlar + +Gam degil bilmez ise hâl-ı derûnum ol yâr +Fehm ider niyyetimi sâhib-i ‘irfân ağlar + +Derd ile rûyuna bakdıkça senin İlhâmî +Gerçi handân olur ammâ cigeri kan ağlar + +Gazel-i bî-bedeli şâhid-i âdildir. “Ennas ala dîn-i mülûkihim” kelâm-ı latîfi ve fehvâ-yı münîfi +üzre her bir asırda bulunan ashâb-ı tabîat tahsîl-i sanâyi-i şi‘riyyeye sarf-ı nakdîne-i gayret ve +nice nice eş‘âr-ı güzîde ve âsâr-ı pesendîde nazm u inşâdına bezl-i vus‘-u makaddiret +eylemiştir. İptidâ-yı saltanât-ı seniyye-i Osmâniye’den bin yüz otuz beş târîhlerine kadar +güzerân iden şu‘arânın terceme-i ahvâl ve bazı eş‘âr-ı rengîn-meallerini câmi erbâb-ı maârif +taraflarından müteaddid tezkireler tertîb ve tanzîm olunmuş ve muahharen Tezkiretü’ş-Şu‘arâ +tertîb ve tanzîmine muvaffak olmuş olan sudûr-ı izâmdan Mirzâzâde Sâlim Efendi ile ecille-i +ricâl-i devlet-i aliyyeden Safâyî Efendi merhûmlar tezkirelerini bin yüz otuz beş târîhlerinde +resîde-i hüsn-i hitâm iderek hatm-ı kelâm eylemiş olduklarından târîh-i mezkûrdan asr-ı +maârif-hasr-ı cenâb-ı şehryârîye gelinceye degin işbu cisr-i fenâdan nüzhet-serây-ı bekâya +mürûr u ubûr iden şu‘arâ ile muassır olduğumuz şu‘arâ-yı şi‘r-ârânın haklarında dahi +tezkiregûne bir eser tertîbi bazı ashâb-ı kemâl taraflarından bu abd-i hakîr Fatîn-i pür-taksîre +emr u ilhah buyrulmuş olduğuna ve niam-perverdesi olduğumuz şehen-şâh-ı cihân-şâh +şehryâr-i felek-iktinâh pâdişâh-ı bahr u berr kişver-güşâ-yı İskender-eser pâdişâhımız E’ssultânü’l-Gâzi Abdülmecîd Hân ibnü’s-Sultân Mahmûd Hân ibnü’s-Sultân Abdülhamîd Hân +“etalallahu ta‘âla ömrehu ve edâma ikbâlehu” hazretlerinin asr-ı maârif-hasr-ı +mülûkanelerinde herbir sâhib-i ma‘rifet bir gûne ibrâz-ı ma‘lûmât u kudrete sarf-ı himmet +eylemekte olduğuna binâen bu kem bidâ‘a dahi târîh-i mezkûrdan bu zamân-ı sa‘d-iktirâna +kadar şi‘r ile me’lûf ve ma‘rûf olup irtihâl-ı dâr-ı bekâ iden ashâb-ı maârif ile mevcûd olan +şu‘arâ-yı belâgat-pîrânın mümkün mertebe terceme-i ahvâl ve bazı eş‘âr-ı rengîn-mealleriyle +o sırada; “genc u mâr u gül ü hâr u gam u şâdî be-hemend” mısraı müfâdınca şâir geçinen bir +takım herze-tırâzların dahi bazı güftâr-ı dihk-âsârını sebt u kayd eyleyerek Hâtimetü’l-Eş‘âr +isminde âcizâne ve fakîrâne bir tezkire tanzîmine cüret eylemiş olduğumdan ashâb-ı fehm u +zekâdan niyâz ve matlab oldur ki bu sırada vâki olan hatâ ve noksân-ı âcizaneme atf-ı nigâh-ı +ta‘yîb eylemeyüp sehv u hatâ-yı hakîrânemi dâmen-i tashîh ile mestûr u pûşîde buyuralar. +Vebillahi’t-tevfîk. + + + + + + + + +HARF-I ELİF + +KIT‘A +Nigâh-ı iltifâtın mâyedâr-ı izz u şân oldu +Hitâb-ı müstetâbın rûh-bahş-ı cism u cân oldu + +Acep mi kılsan ihyâ makdem-i lutfunla hünkârım +Kulun bir zerreyim zâtın bana mihr-i cihân oldu + +Nâzım-ı maârif-pîrâ sadr-ı esbak Dâmâd İbrâhim Pâşâ Karaman sancağında vâki +Nigde kazâsında kâ’in Kadîmî Ma‘şkara ismiyle ma‘rûf iken muahharen müşârün-ileyhin +dest-i mi‘mâr-ı lutf u himmetiyle kesb-i me’mûriyet u âbâdâni itmiş olan Nevşehir nâm kasaba-i latîfede zînet-efzâ-yı gülzâr-ı vücûd olup bin yüz târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve +sarây-ı hümâyûn-ı mülûkâne teberdârânı silkine bir müddetcik ikâmetle sarây-ı mezkûr evkâfı +kitâbetine nâil ve müddet-i kalîle zarfında yazıcı halîfeligi hizmetine vâsıl olarak Cennetmekân Gâzi Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis hazretleri zamânında sûretâ dârü’s-saâde ağası yazıcısı +ve ma‘nen hâkân-ı müşârün-ileyhin mukarrib u sevgilisi olduğu hâlde güzârende-i subh u şâm +iken Çorlulu Ali Pâşâ sadâretinde ki bin yüz yirmi bir senesi şehr-i Saferinde Haremeyn +muhâsebeciligi mansıbı uhdesine tevcîh olunmuş ise de o esnâda Baltacı Mehmed Pâşâ’nın +sâniyen makâm-ı sadârete ku‘ûdu cihetiyle beynlerinde olan münâfeseye binâen sene-i +mezkûre şehr-i Recebinde be-tarîki’n-nefy mahrûsa-i Edirne’ye azîmet ve üç-dört sene +müddet ikâmetden sonra sadr-ı reşîd Ali Pâşâ-yı şehîd zamânında Dersaâdet’e avdet ve +mansıb-ı kadîmi olan mezkûr Haremeyn muhâsebeciligi hizmetine nakl u ric‘atla o esnâda +ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde Rûmeli cânibinde biraz vakt geşt u güzârdan +sonra ruznamçe-i evvel mansıbına ve ba‘dehû emîr-i âhur-ı ûlâ memûriyetine bi’l-vüsûl bin +yüz yirmi sekiz sâl-i meyâmin-fâlinde uhdesine rütbe-i vezâret bi’t-tevcîh kâimmakâmlık +mesned-i celîline nâil ve yüz yirmi dokuz senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde sıhriyyet-i cenâb-ı +şehryârî şerefine dahi mazhariyetle mümtâz-ı akrân u emâsil buyurularak bin yüz otuz senesi +şehr-i Cemâziye’l-âhiresinde makâm-ı vâlâ-yı sadârete ik‘âd ve ol vechile neyyir-i ikbâl u +iclâli is‘âd buyrulup infâz-ı ahkâm-ı pâdişâh-ı kerem-mu‘tâd itmekte iken bin yüz kırk üç +senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde gürûh-ı mekrûh-ı mülgânın şemşîr-i fesadlarıyla işhâd olunup +Dersaâdet’de Şehzâde câmi-i şerîfi civârında vâki ismine mensûb olan medrese-i münîfesi +cünbünde kâin kabristanda bazı eczâ-yı vücûdu süpürde-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. Müşârünileyh kesîrü’l-hayrât bir vezîr-i hayr-âyât olup mikdâr-ı âsâr u hasenâtı müstağni-i ta‘rîf u +beyândır. + +GAZEL +Hasretinle rûz u şeb giryân olan çeşmimdir ol +İştiyâkın ile hûn-rizân olan çeşmimdir ol + +Döndü aşkınla senin deryâya eşkim ey perî +Katresi bir lücce-i ummân olan çeşmimdir ol + +Ney gibi efgân iden bezminde dildir sâkiyâ +Bâdeâsâ kıpkızıl cûyân olan çeşmimdir ol + +Bister-i hicrânda subh u mesâ kan ağlayup + + + + + +Çeşm-i mestim gibi bî-dermân olan çeşmimdir ol + +Göreli gül hüsnünü bülbül gibi dil-bestedir +İhsânâsâ rûyuna hayrân olan çeşmimdir ol + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed İhsân Efendi ati’t-terceme Cevdet Efendi merhûmun +hemşirezâdesi olup metrûk başmuhâsebe kalemine bir müddetcik müdâvemetle on yedi +yaşında bir nev-cüvân-ı sâhib-irfân iken bin iki yüz elli beş senesi hilâlinde mâh-ı hayâtı +münhasif-i memât ve cism-i nâzenîni pûşîde-i ebr-i rahmet-i bî-gâyât olmuştur. Mûmâ-ileyhin +eş‘ârı rengîn ve güftârı kendi gibi latîf u dil-nişîn vâki olmşudur. + +KIT‘A +Gönül ister ki devr itsin felek kendi merâmınca +Felekden o felek ondan haberdâr olmamış bildim + +Şuûnât-ı İlahî hem tabîat seyrini anlar +Aristâlîs-i tedkîkât-ı Ahmed kalmamış bildim + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Pâşâ cezîre-i Mora’da kâin Arhos kasabası müderrisi +Ali Efendi nâm bir zâtın mahdûmu olup pederi vefâtında yerine müderris ve bi’l-âhire tebdîl-i +tarîk iderek kisve-i mültezimîni lâbis olduğu hâlde bazı mahallerde mütesellimlik ve +voyvodalık ile bir müddet güzârende-i eyyâm olduktan sonra kendisine kapıcıbaşılık rütbe-i +refî‘ası bi’t-tevcîh nâil-i merâm ve bin yüz elli sekiz târîhinde uhdesine rütbe-i vâlâ-yı vezâret +tevcîhiyle ikrâm buyrularak cezîre-i Mora’ya ve müddet-i kalîle zarfında bi’l-infisâl birkaç +mahalle dahi vâli nasb u ta‘yîn buyurulmuş ise de muahharen terk-i dağdağa-i vezâret +eyleyerek vatan-ı asliyesinde ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet eyleyüp bin yüz yetmiş târîhinde irtihâl-ı +dâr-ı âhiret eylemiştir. Müşârün-ileyhin vatan-ı aslîsi olan Arhos kasabasında pırhasa denilen +sebze gayet cesâmetlice olduğundan ve ahâli-i kasaba ekline mecbûr bulunduğundan +mütercim-i müşârün-ileyh zamânında Pırasa Ahmed Pâşâ lakabiyle şöhret-şiâr olmuş olduğu +tahkîk-gerde-i âcizî olmuştur. + +GAZEL +Hüsn-i mir’âtında aks-i âha gîsû koymuş ad +Kâse-i mühre müzâb itmiş gülü rû koymuş ad + +Berk-i rûyiyle iki tîğ-i siyeh-tâbı o mâh +İtmiş iki gurre-i rahşende ebrû koymuş ad + +Dârçîn-i hiddeti kâfûr-ı vaz‘-ı bâridi +Hâven-i sengîn-i dilde mezc idüp hû koymuş ad + +Eşk-i terden fitne-i haşrı kazâ sîr-âb idüp +Eylemiş nahl-ı mücessem kadd-i dil-cû koymuş ad + +Hat çeküp remmâl-ı hüsn ismin dimiş çîn-i cebîn +Dökdügü her noktaya bir hâl-i hindû koymuş ad + + + + + + +Penbeyi ol şûh idüp sihr ile şâh-ı yâsemen +Kol atınca bâğ-ı hüsne sîm-i bâzû koymuş ad + +Eyle İhyâ şîve-i i‘câz-ı hüsne bir nazar +Nergisi gûyâ idüp çeşm-i suhan-gû koymuş ad + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şerîf Yahya İhyâ Efendi Galata’da vâki Arab câmi-i şerîfi +imâmı müteveffâ Mahmûd Efendi’nin mahdûmu olup bin iki yüz sekiz senesi hilâlinde +“inâyet eyledi Sultân Selîm İhyâ rüûs oldu” târîhi müfâdınca bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı +hümâyûnuna nâil olarak usûl-ı tarîk-i vechile vâsıl-ı muvassile-i Süleymâniye olmuş iken bin +iki yüz yirmi sekiz sâlinde “intikâl eyledi şâir İhyâ” târîhi mantûkunca dâr-ı ukbâya müntakil +olmuştur. + +GAZEL +Dil-i bîmârı suâl itmege cânân geldi +Mürde-i hecr u firâka yeniden cân geldi + +Derd-i firkatle zebûn olmuş idi hayli zamân +Bu gün ol âfeti gördüm bana dermân geldi + +Yine mehtâb idecek sen dil-i nâlânda bu şeb +Burc-ı hüsnün meh-i tâ-bendesi mihmân geldi + +Bâde sun nûş idelim zevk iderek ey sâkî +Ki bu dem meclise cânân yine handân geldi + +Kaçan İhyâ gül-i ruhsâre-i yâri gördü +Def‘-i gam eyleyüp âsâyiş ile yan geldi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Yahya İhyâ Beg ati’t-terceme begligçi-i dîvân-ı hümâyûn +esbak İzzet Beg merhûmun birâder-i vâlâ-güheri olup sarây-ı hümâyûnda neşv ü nemâ +bularak Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretleri zamânında tüfenkçibaşılık +rütbesini hâiz ve bi’l-âhire Kütahya defter emînligi nân-pâresiyle miyân-ı çırâğanda +mütemâyiz olduktan sonra bir müddet Rûmeli ve Anadolu câniblerinde bazı memûriyet-i +cesîmede müstahdem ve bâ-husûs Karahisâr-ı Sâhib muhassıllığıyla muğtenim ve bir aralık +uhdesine rütbe-i sâlise tevcîh ve ihsâniyle beyne’l-akrân muazzez ve mükerrem olarak +muahharen muhassallık-ı mezkûrdan ma‘zûlen Dersaâdet’e mevsûl olup Üsküdar’da kâin +hânesinde ikâmet üzre iken bin iki yüz altmış yedi senesi hilâlinde dâr-ı bekâya menkûl +olmuştur. + +GAZEL +Gönülde tîr-i müjen bir nihâl-i zîbâdır +Dirîg bârı ânın bâğ-ı dilde eyvâdır + +Figân u nâle vü gül dergehinde sultânım +Garaz bu hâl-ı dili hâk-i pâye inhâdır + + + + + + +Cemâl-i yâre nazar kılmadan gınâ gelmez +O şâh-ı mülk-i melâhat acep temâşâdır + +Siyâh-ı zülf-i hâm-ender-hâmı şeb-i târik +Ruh-ı münevveri bir mâh-ı âlem-ârâdır + +Cemâl-i yâr ki gülzâr-ı hüsn ü behçetdir +Edîb o gülşene dil bir hezâr-ı şeydâdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh vak‘a-nüvîs Mehmed Edîb Efendi Cennet-mekân Sultân +Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri asrı ricâlinden olup bir müddet vak‘a-nüvîslik ve teşrifatçılık +hizmetlerinde bi’l-istihdâm “meclis-i cennât-ı firdevse nedîm olsun Edîb” târîhi nâtık olduğu +vechile bin iki yüz on altı târîhinde azîm-i dârü’s-selâm olmuştur. Mûmâ-ileyh tavr u tarzı +acîb bir şâir-i edîb olup bir kıt‘a târîhi ve bazı mertebe eş‘ârı dahi vardır. + +GAZEL +Hâlimi arz it sabâ dildâra Allah aşkına +Şûriş-i dilden haber vir yâra Allah aşkına + +Ey tabîb-i hâzık-ı nabz-âşiyân-ı derd-i dil +Hasta-i hecrim bana bir çâre Allah aşkına + +Vir zekât-ı bûse-i kâlây-ı hüsn ü ânını +Sâil-i der-kef-asâ-yı zâra Allah aşkına + +Rûşen itsin zulmet-i şeb zindedârân-ı gamı +Mihr-i rûyun göster ey meh-pâre Allah aşkına + +Hâtır-ı uşşâka ol gâhî tesellî-bahş-ı cûd +Kârını cevr eyleme yek-pâre Allah aşkına + +Bu tehî-ceyb-i visâl u câyi‘-i hicrâna vir +Nakd-ı hüsnünde şehâ bir pâre Allah aşkına + +Harf-ı vasl-ı kâkülün ketm it lisân-ı şâneden +Keşf-i esrâr eyleme ağyâra Allah aşkına + +Küşte-i sâtûr-ı hûn-rîz-i nigâh olsun gönül +Bismilâsâ îd-i vasl-ı yâra Allah aşkına + +Eylemişken vaslın ikrâr ile İshak’a kerem +Var mı ol lutfu mecâl inkâra Allah aşkına + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm İshak Efendi şeyhülislâm-ı esbak İsmâil Efendi +merhûmun mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet teftîş ve kısmet +memûriyetlerinde bulunduktan sonra İzmir mevleviyyetine ve ba‘dehû İstanbul kâdılığı +mesned-i refîine ve bin yüz kırk bir senesi Anadolu sadâretine mevsûl ve hasbe’l-kader + + + + + +sadâret-i mezkûreden ma‘zûlen ala-tarîkü’n-nefy ibtidâ Kütahya’ya ve muahharen kasaba-i +İzmid’e menkûl olup kasaba-i mezbûrede ikâmet üzre olduğu hâlde yüz kırk altı senesi +Rûmeli sadâreti pâyesi kendisine ihsân buyrularak bir mâh mürûrunda makâm-ı vâlâ-yı +meşîhata revnak-dih-i kadr u şân buyrulmuş iken bin yüz kırk yedi senesi hilâlinde ecel-i +mev‘ûdiyle azm-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i ma‘bûd eylemiştir. Müşârün-ileyh cemî ulûm-ı +âliyeye âşina bir fâzıl-ı bî-hemtâ olup Şifâ-yı Kâdı İyâz’a bir kıt‘a tercemesi olduğundan fazla +on bir aded na‘t-ı şerîf-i Peygamberîyi câmi bir kıt‘a Dîvânçe-i dil-nişîni ve Sâlim Efendi +Tezkiresi’nde dahi bazı eser-i regîni vardır. + +NAZM +Encümengâh-ı fenâdan nice oldumsa nihân +Levh-i kabrimde de nâmım olur elbet pinhân + +Umarım rahmet-i Settâr u Kerîm u Hayy’dan +Cürm ü isyânımı da setr ide keff-i mîzân + +Nâzım-ı mecm��a-i hünermendî Mollacıkzâde İshak Efendi Dersaâdet’de kademnihâde-i mehd-i vücûd olup bin yüz kırk üç târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet sonra +Edirne mevleviyyeti ve yüz yetmiş altı senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyeti pâye-i +mu‘teberesini ihrâz ve yüz seksen üç senesi Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmetine ve yüz doksan +dört senesi Anadolu ve doksan beş senesi Rûmeli sadâretlerine mukârenetle beyne’l-emâsil +kesb-i imtiyâz itmiş iken sene-i mezbûre hilâlinde sadâret-i merkûmeden ma‘zûlen dâr-ı +bekâya menkûl olmuştur. Na‘ş-ı mağfiret-nakşı tab‘hâne-i âmire civârında vâki kapûdân-ı +esbak merhûm El-hâc İbrâhim Pâşâ câmi-i şerîfi makberesinde medfûndur. Müşârün-ileyhin +bâlâda mestûr kıt‘asından başka âsârına zafer-yâb olunamayup kıt‘a-i mezkûre dahi kendi +zâde-i tab‘ı olarak seng-i mezârında mukayyed bulunmuş olmak takrîbiyle nakl-i cerîde-i +âcizi kılınmıştır. + +GAZEL +Zehr urup sînedeki zahmıma merhem yerine +Kâse kâse içerim hûn-ı dili dem yerine + +Ayş-ı yek-rûze-i sad sâle humârâverdir +Koyalım kim bu fenâ bezmini âlem yerine + +Ol bütün nakş-ı bahâriyye-i hüsnünde Hudâ +Bir güzel gonca komuş gül yüzüne fem yerine + +Nâleler eyleyerek lutfuna irdik âhir +Eyü sarf olmuş imiş sûziş-i nâlem yerine + +Tavrımız hayli pesendîdedir ammâ Esrâr +Komadı gitdi o âfet bizi âdem yerine + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Esrâr Dede Dersaâdet’de serzede-bürûz-ı âlem-i +rumûz olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile Galata Mevlevîhânesi’nde çilekeş-i fakr +u fâka olarak ol vakt hân-kah-ı mezkûrun post-nişîn-i irşâdı Şeyh Gâlib Efendi merhûmun + + + + + +hem-dem u celîsi ve mahrem u enîsi olduğu hâlde hiç bir vakt u demini ney u meyle itlâf ve +isrâf itmeyüp nakdîne-i evkâtını iktisâb-ı cevâhir-i maârife sarf eylemekte iken bin iki yüz on +bir sâlinde târik-i sikke-i hayât olup tennûre-bend-i hân-kah-ı memât olmuştur. Merkad-ı pâki +dergâh-ı mezkûr kabristânında medfûn Fâsih Dede merhûmun kabr-i şerîfi ittisâlindedir. +Vefâtına Sürûrî Efendi’nin inşâd eyledigi târîhdir; “Hayflar göz yumup Esrâr Dede sır oldu.” +Mûmâ-ileyh bişnev esrârına âgâh bir dervîş-i sâhib-nigâh olup eş‘ârı sûz-nâk ve güftârı pâkender-pâk vâki olmuştur. + +GAZEL +Bu şeb mestâne bezm-i fikre ol rûh-ı revân geldi +Kıyâs itdim ki cism-i mürdeye şevk ile cân geldi + +Nola cân içre saklarsam hadeng-i gamze-i yâri +Bu tîrin her biri ol kaşı yâdan armağân geldi + +Gönül sad şevk ile raksân olursa var yiri zîrâ +Bu şeb âğûş-ı hülyâya o şûh-ı mû-miyân geldi + +Görüp bu dûd-ı âhım dâmen-i dildârı terk itti +Rakîb-i bed-likâ fehm itdigim işler dumân geldi + +Nisâr itdim o şûh-ı bî-vefâya cümle-i varım +Fakat cân nakdi kalmışdı anı da aldı yan geldi + +Rakîb-i kîne-cûya karşı ey şûh-ı sebük-meşreb +Bana böyle hafifce âşinalık pek girân geldi + +Senin şevk-i kudûmunla kadehler başladı devre +Meyinde aks-i rûyunla biraz benzine kan geldi + +O şûhun nâil-i âzârı olmuş gâlibâ Esrâr +Der-i dildârdan zîrâ bu gün pek şâdumân geldi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Esrâr Efendi Aydınoğlu tekyesi şeyhinin ferzend-i ercümendi +olup evâil-i hâlinde dâire-i hümâyûn-ı mülûkâneye memûr ve çırâğ buyrularak bir müddet +hânende-gân-ı şehryârî çavuşluğu hizmetinde istihdâm olunduktan sonra dâire-i hümâyûndan +ihraç olunup tekye-i mezkûrede iskân ile imrâr-ı leyl u nehâr itmekte iken: + +Tuyıcak ahbâbı fevtin didiler târîhini +Vay vay Esrâr Efendi aramızdan oldu sır + + +târîhi mealince bin iki yüz elli dokuz senesi hilâlinde âzim-i dârü’l-karâr olmuştur. Mûmâileyh esrâr-ı şi‘re mahrem bir şâir-i mu‘ciz-dem olup eş‘âr u güftârı müstahsen ve müsellem +vâki olmuştur. + +KIT‘A + + + + + +Bürîde eyledim târ-ı ümîdi ben alâyıkdan +Anınçün bilmezem nef‘ u zarı aslâ halâyıkdan + +Acep mi tîre-hâtır olmasam âmed-şûd-ı gamdan +Tehîdir ser-be-ser sahn-ı dilim gerd-i avâikden + +Nâzım-ı maârif-pîrâ Es‘ad Pâşâ sadr-ı esbak Köprülüzâde Şehîd Mustafa Pâşâ +merhûmun mahdûmu olup bin yüz yirmi dokuz târîhinde uhdesine rütbe-i sâmîne-i vezâret +bi’t-tevcîh Egriboz muhâfızlığına revnak-bahşâ ve ba‘dehû cezîre-i Girid’de vâki Hanya +mansıbına ve muahharen mansıbı Kandiye eyâletine tebdîl olunup yüz otuz sekiz târîhinde +kendisi debdebe-i vezâretden ibâ iderek mansıb-ı mezkûrdan istifâ itmiş olduğundan rütbe-i +vezâretin uhdesinden sarf u tahvîliyle eyâlet-i mezkûre mahsûlü tekaüdlük vechile kendisine +ihsân ve i‘tâ buyrulup o sûretle Resmo nâm mahallde imrâr-ı subh u mesâ itmekte iken bin +yüz otuz dokuz sâlinde azm-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Müşârün-ileyh sâhibü’l-likâ bir vezîr-i +sâhib-sehâ olup Hecrî mahlasında bazı eş‘ârı olduğu mervîdir. + +GAZEL +Ne ol perî gibi bir dil-rübâ görülmüştür +Ne ana bencileyin müptelâ görülmüştür + +Olur mu safha-i rûy-i hatâverine nazîr +Hezâr nüsha-i ibret-nümâ görülmüştür + +O ebruvân gibi sanma hilâl u sun‘unda +Selîs-i matla-ı garrâ dilâ görülmüştür + +Hevâ-yı mutrib u meyden geçer mi rindân kim +Terâneler işidilmiş safâ görülmüştür + +Hakîkata nazar it dûr-bîn isen zâhid +Mecâz âyînesinden riyâ görülmüştür + +Kemîne-manzar-ı dehr ol ki çesm-i sûzundan +Nigâh-ı ibret ile mâsivâ görülmüştür + +Safâ-yı rü’yetini Es‘ad idemem ta‘bîr +O yâr düşde dahi vâkıa görülmüştür. + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm Mehmed Es‘ad Efendi Dersaâdet’de bin doksan +altı târîhinde şeyhülislâm-ı esbak müteveffâ İsmâil Efendi’nin sulbünden sâha-i vücûda +mevrûd olup yüz yirmi iki târîhinde hâric rütbesiyle silk-i müderrisîne dâhil ve bir müddetten +sonra müfettişlik hizmetine ve ba‘dehû fetva eminligi hizmetine ve daha sonra Selanik +mevleviyyetine nâil olduğu çok vakt mürûr itmeksizin Mekke-i mükerreme mevleviyyeti +pâye-i aliyyesini bi’l-ihrâz Rûmeli cânibine sevk olunmuş olan ordu-yı hümâyûn kâdılığı câhı mefharet-iktinâhına dahi vâsıl olarak yüz elli yedi târîhinde Rûmeli sadâretine ve yüz elli +dokuz târîhinde sâniyen sadâret-i merkûmeye revnak-bahşâ ve yüz altmış bir senesi şehr-i +Recebinde mesned-vâlâ-yı meşîhata zînet-efzâ buyrulup yüz altmış iki senesi şehr-i + + + + + +Şa‘bânında makâm-ı fetvadan azl ve Gelibolu nâm mahalle nakl ile bir müddet ikâmetden +sonra Dersaâdet’e avdet ve bin yüz altmış altı sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eyleyüp rûh-ı pürfütûhu dâhil-i sûrda vâki Âşık Pâşâ mahallesinde kâin pederi müteveffâ-yı müşârün-ileyhin +âsâr-ı hayriyyesinden olan câmi-i şerîf hazîresinde muntazır-ı rahmet olmuştur. Müşârünileyh efdâl-ı füzelâ ve a‘lem-i ulemâ bir şâir-i bî-hemtâ olup fenn-i mûsikîde kemâl u +mahâreti ve ulûm-ı sâirede dahi akrân u emsâline her vecihle tefevvuk u rüçhâniyyeti olarak +Tefâsir-i Şerîfe’ye dâir nice nice eser-i mu‘teberi ve fenn-i mûsikîye müteallik birkaç adet +risâle-i şevkâveri olduğundan başka mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı dahi vardır. + +BEYT +Hayl-i uşşâka kesel virdi zuhûr-ı hattın +Âleme tiz yayılır kara haber çok sürmez + +Nâzım-ı mecmûa-i ser-bülendî Hamzazâde Mehmed Es‘ad Efendi şehriyyü’l-asl olup +tarîk-i tedrîse dâhil ve hasbe’t-tarîk İzmir kazâsı mevleviyyetine nâil olduktan sonra bin yüz +seksen târîhinde âzim-i dâr-ı cinân olmuştur. + +BEYT +Ta‘n-ı rakîb ma‘nî-i teşrîfin olmasın +Sen kalma ana gel kerem ile mürüvvet it + +Ögren lisân-ı asr u rüsûm-ı zamâneyi +Bak tab‘-ı nâsa vakt-i münâsib tekellüm it + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Meş‘alecizâde Es‘ad Begefendi şehriyyü’l-asl olup +tarîk-i tedrîse duhûl ile devr-i medâris-i mu‘tâde itmekte iken bin iki yüz sekiz senesi hilâlinde +irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. “Cennet içre kıla Es‘ad Beg’i hem-dem-i süedâ” mısraı vefâtına +târîhdir. + +GAZEL +Nerm ise ger meşrebin pâ-mâl olur yine adû +Bâde-i şîşe-şiken olmaz mı mağlûb-ı kedû + +Gurre olma mestî-i ikbâle aklın var ise +Ser-nigûn olur ayakdan mest yapıldım deyu + +Türşî-i rûy-ı şitâ feyz-i bahâr îrâs ider +Nâil-i vuslat olur âhir cüvân-ı tünd-hû + +Şemme-hâh oldum riyâz-ı ârız-ı cânândan +Itr-bahş-ı hâtır oldu didi yâ bir iş mi bu + +Bir içim su cüst-cûsudur seni seyyâh iden +Es‘adâ deryâ-yı gurbet içre böyle sû-be-sû + +Nâzım-ı müşârün-ileyh sahhaflar şeyhîzâde vak‘a-nüvîs El-hâc Mehmed Es‘ad +Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz bir târîhinde ârâyiş-dih-i mehd-i vücûd olup isti‘dâd-ı zâtiyesi + + + + + +muktezâsı üzre unfuvân-i şebâbetinde tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye +eyleyerek tarîk-i pür-tevfîk-i tedrîse nâil ve hasbe’l-istitâa beyne’l-efâzıl mümtâz-ı emâsil +olup niyâbet sûretiyle birkaç def‘a Rûmeli ve Anadolu cânibine azîmet ve bir müddetden +sonra Dersaâdet’e avdet eyleyüp Dersaâdetçe bazı gûne hidemât-ı şer‘iyyede istihdâm ile +imrâr-ı subh u şâm eyledikten sonra iki yüz otuz dokuz senesi va‘ka-nüvîslik memûriyeti ve +iki yüz kırk dört senesi Üsküdar mevleviyyeti uhdesine tevcîh u ihsân buyrulup bi’l-âhire +takvimhâne-i âmire nezâretine ve iki yüz kırk dokuz senesi İstanbul kâdılığına revnak-bahş-ı +izzet ü ikbâl ve bir müddet sonra câh-ı sefâret memûriyetiyle İran cânibine azîmet ve bir sene +zarfında tekmîl-i hizmet-i memûriyet eyleyüp Dersaâdet’e muvâsalatı hengâmında +tahaffuzhâne nezâretine ve ba‘dehû azâdan olmak üzre meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliyeye ve +iki yüz elli yedi senesi nekâbet makâm-ı âliyesine ve iki yüz altmış senesi Rûmeli sadâretine +ve iki yüz altmış iki senesi mekâtib-i umûmiyye nezâretine sâye-endâz-ı fazl u kemâl +buyrularak iki yüz altmış dört senesi evâil-i saferinde meclis-i maârif-i umûmiyye riyâsetine +memûriyetini müteâkıben irtihâl-ı dâr-ı bekâ eyleyüp rûh-ı şerîfi nahl-ı Tûbâ’da âşiyân-sâz ve +cism-i latîfi Ayasofya câmi-i şerîfi civârında vâki Yerebatan mahallesinde kâin-i ihyâ-gerdesi +olan kütüphâne havlusunda defîn-i hâk-ı niyâz olmuştur. Müşârün-ileyh sahhaflar şeyhîzâde +dinmekle arîf bir zât-ı şerîf olup cenâb-ı maârif-meâbının bir kıt‘a müretteb Dîvân-ı belâgatünvânı ve bir adet mükemmel münşeat-ı fesâhat-beyânı ve gürûh-ı mekrûh-ı mülgâ +haklarında Üss-i Zafer isminde bir kıt‘a Nusret-nâmesi ve Müstazraf nâm târîhe bir kıt‘a +terceme-i letâfet-allâmesi vardır ki müşemmil olduğu sanâyi u bedâyiin ta‘rîf u tavsîfi hayyizi imkânda degildir. + +NA‘T-I ŞERİFİ +Dü âlem nûr-ı zâtından eserdir yâ Resûlallah +Vücûdundan halâyık behreverdir yâ Resûlallah + +Cebînin ahter-i burc-ı hidâyet ehl-i irfâna +Dü çeşmin manzar-ı levh-i kaderdir yâ Resûlallah + +Nihâlin sâyesi mürg-i hümâdır hâke meyl itmez +Uluvv-ı şânına bürhân-ı ferdir yâ Resûlallah + +Dil-i uşşâkı bülbülveş nevâ-sâz eyleyen her dem +Cemâlin goncasından bûy-ı terdir yâ Resûlallah + +Adû-yı bed-zebâna cây-ı emn olmazdı dünyâda +Velî âsâr-ı feyzin ser-te-serdir yâ Resûlallah + +Ne mümkündür beşer künh-i şerîfin eyleye idrâk +Sana vassâf olan Rabb-i Kadîrdir yâ Resûlallah + +Şefâatla bula fevz u felâhı Es‘ad-ı âsî +Eger olmazsa hâli der-be-derdir yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Es‘ad Efendi Manisa müftüsü merhûmun sulbünden bin +yüz doksan üç târîhinde medîne-i Manisa’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup “el-veledi sırrı +ebihi” sırrına mazhariyetle pederi mûmâ-ileyhden bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyledikten + + + + + +sonra Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet dahi a‘lem-i ulemâ Mevlânâ Hâce Abdurrahîm +Efendi merhûmun halka-i dersine müdâvemet ve Hâce Neş’et Efendi merhûmun meclis-i +feyz-enîsine muvâzabatla tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye ve tahsîl-i fünûn-ı Fârisiye eyleyüp iki yüz +otuz dokuz senesi tarîk-i tedrîse dâhil olarak vatan-ı asliyyesi cânibine azîmetle iki yüz elli iki +senesi medîne-i mezbûre müftülügü hizmetine ve iki yüz altmış dokuz senesi Kuds-ı şerîf +mevleviyyetine nâil olmaşdur. Mûmâ-ileyh ilm u fazlı zâhir bir fâzıl-ı sâhib-mekâdir olup +Nasîhatü’l-Mülûk nâm risâleye Türkî bir kıt‘a tercemeye dahi muvaffak olmuştur. Ve ati’tterceme mütercim-i Kâmûs Âsım Efendi’nin Tuhfe-i Arabiyye’sinin nısf-ı ıstılahâtına kadar +şerhine dahi sarf-ı himmet eylemiştir. Mâ-tekaddem tarîkat-ı Kadriyyeye mensûbiyeti ve +muahharen Niğde kazâsı dâhilinde vâki Bor kasabasında post-nişîn-i irşâd olup iki yüz altmış +beş senesi irtihâl-ı dârı bekâ itmiş olan ati’t-terceme Şeyh Ahmed Kuddûsî Efendi merhûmun +dahi hilâfeti olmak mülâbesesiyle zâhir ve bâtını ma‘mûr bir zât-ı fazîlet-mevfûrdur. + +GAZEL +Diyâr-ı karelerde mu‘tenâ bir sûr olmuş fes +Anınçün Avrupa kuffârına mahsûr olmuş fes + +Ayaklanmış ser-â-pâ hep sipâh-ı kişver-i zülfü +Fesâd u fitneyi bastırmağa me’mûr olmuş fes + +Ser-â-ser çıktı başdan serserîdir şimdi uşşâkı +Görünce ol perî-rûyun serinde dürr olmuş fes + +Düşürmüş püskül u gîsûyu kîl u kâl-i teşvîşe +Sabâ tahrîk-i âşûb eylemiş pür-şûr olmuş fes + +O püsküllü belâ yârin başından gitmiyor Es‘ad +Neden bu mertebe cevr itmege mecbûr olmuş fes + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Es‘ad Efendi İzmir-i kebîr vücûhundan Mansûrîzâde +Mehmet Emîn Efendi’nin sulbünden bin iki yüz otuz altı senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna nâiliyetle ili olan İzmir mahkemesinde edâ-yı +hizmet-i kitâbet eylemekte bulunmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardr. + +GAZEL-İ NÂ-TAMAM +Gül gibi olmak dilersen şâd u handân ey gönül +Lâleveş elden bırakma câmı bir an ey gönül + +Nekbet-i gerdûna olma hergiz ey dil gamgüsâr +Nevbet ile izzetine olma şâdân ey gönül + +Bulsa mesken ravza-i kûyunda ol âlî-şehin +Bâğ-ı dehri ihtirâ eyler mi insân ey gönül + +Olmuş âşüfte Asîfâsâ o mâha âf-tâb +Seyr ider me’vâsını aşkıyla her an ey gönül + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Asîf Efendi Kütahya kazâsında vâki Tavşanlı nâm +kasabada tennûre-bend-i hân-kah-ı vücûd olup meşâhir-i meşâyih-i Mevleviyyeden Sâkıb +Efendi merhûmun dâmen-i terbiyesine âvîhte ve hubbu’l-kabiliye bir mürîd-i edeb-âmûhte +olarak maskat-i re’si olan mezkûr Tavşanlı kasabasında muahharen bir bâb Mevlevîhâne +bünyâd itdirüp kendisi dergâh-ı mezkûrda post-nişîn-i irşâd olduğu hâlde bin yüz kırk beş +târîhinde âzim-i kurbgâh-ı Rabb-i ibâd olmuştur. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı hûb u zîbâ olup +ta‘rîzden âzâde vâki olmuştur. Sıdkı mahlasında dahi bazı eş‘ârı olduğu mervîdir. + +TÂRİH +Kademin basdı Şerîf bin iki yüzde dehre + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Ali Eşref Efendi şeyhülislâm-ı esbak Çelebizâde Âsım +Efendi merhûmun akribâsından Surre Emînizâde Ömer Tâhir Efendi merhûmun mahdûmu +olup tarîk-i tedrîse duhûl ile “Eşref Ali Efendi mesken ide naîmi” târîhi mealince bin iki yüz +altı senesi hilâlinde dârü’n-naîme menkûl olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr olan mısra-ı +târîhinden başka âsârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Fürûğ-ı hüsn ile ol meh şeh-i âli-cenâb oldu +Cihânı bende-i fermân idüp mâlik-rikâb oldu + +Mey-aşâmâna her şâm ayn-ı nevrûz-ı fürûzândır +Ki câm-ı Cem sipihr-i bezm-i âba âf-tâb oldu + +Firâk-ı nakli gül-bûs-ı lebinle girye itdikçe +Sirişki la‘li kevnin sâkiyâ reşk-i şarâb oldu + +Meger Behzâd-ı vaslın ey büt-i Çin eyleye âbâd +Nigâristân-ı dil bâd-ı firâkınla harâb oldu + +Füsûn âdâbını gamzenden itmiş gûyiya tahsîl +Nigâh-ı pür-feninde ey perî hâzır-cevâb oldu + +Siyehkâr olsa da bâlâ-nişînân sûd-ı bahşâdır +Sadef çün dâyemend-i mâye-i feyz-i sehâb oldu + +Kemâl u Sâib ister Eşrefâ sahn-ı belâgatda +Sana yârâna peyrevlik hayâl-i nâ-sevâb oldu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Eşref Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin iki yüz elli üç sâlinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala mekteb-i harbiyye +şâkirdânı sınfına ilhâk olunup mekteb-i mezkûrda tahsîl-i ulûm-ı Arabiye ve taallüm-i fünûn-ı +hikemiyyede bulunduğu esnâda Kethüdâzâde ati’t-terceme Ârif Efendi’den dahi fünûn-ı +Fârisiyeyi bi’l-etrâf tahsîl eyleyerek muahharen asâkir-i hassa-i şâhâne alay kitâbeti hizmetine +memûr ve ta‘yîn kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından yedi-sekiz mâh makdem +Rûmeli ordu-yı hümâyûnu cânibine sevk u i‘zâm olunmuştur. Mûmâ-ileyh akrânına fâik bir +şâir-i müdakkik olup tanzîm-i kasâyidde yed-i tûlâ ashâbındandır. + + + + + + +GAZEL +Safha-i hüsnün şehâ bir gülşen-i ârestedir +Belki bâğ-ı Cennet-i âlâ disem şâyestedir + +Aşkına gönlüm virüp aldım hayât-ı tâzeyi +Nâzenînim sevdigim bir dilber-i nev-restedir + +Şöyle yakdın ateş-i aşkınla hayfâ bendeni +Dûd-ı âhım ebrâsâ göklere peyvestedir + +Cânib-i tahlîse pervâz ide bir vechile +Mürg-i dil zencîr-i gîsûsıyla yâren-bestedir + +Gamzesiyle yaralanmakta iken cân u gönül +Kim dimiş Eşref belâ-yı yârdan vârestedir. + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Eşref Efendi Burusa hânedânından Kassabzâde Ali +Rızâ Beg’in sulbünden bin iki yüz kırk yedi sâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup mahrûsa-i +mezbûre ulemâsından Ebezâde Abdurrahman Efendi’den bir mikdâr ulûm-ı Arabiyye tahsîl +ve ati’t-terceme Burusevî Osmân İzzet Efendi’den dahi bir müddet fünûn-ı Fârisiyeyi tahsîle +sarf-ı mâ-hasal-ı kesîr u kalîl eyledikten sonra meslek-i küttâba sülûk ile mahrûsa-i +mezbûrede vâki tahrîrât kalemine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyh şi‘ri latîf bir şâir-i +zarîfdir. + +GAZEL +Sevdâya saldı aklımı zülf-i perîşânın senin +Fütâde itdi gönlümü ruhsâr-ı tâbânın senin + +Nîm iltifâtın kesmesin nâr-ı firâka yandı ten +Çekmekdeyim gonce-dehen cevr-i firâvânın senin + +Göz yaşını itdim revân rahm itmedin tâze fidan +Vaslın dimişdin sen nihân yandırdı hicrânın senin + +Sâdık muhibbim ben sana lütf eyle vaslın sen bana +Olan cefâ hep bir yana var ise îmânın senin + +Efgende kim ebrû-kemân Eşref kulun eyler figân +Lütf eyle artık el-amân şâyeste ihsânın senin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Eşref Efendi şehriyyü’l-asl olup mekteb-i maârif-i adliyyede bir +mikdâr tahsîl-i ulûm-ı Arabiye eyledikten sonra bin iki yüz altmış dört senesi hilâlinde +mâliye hazînesi dâhilinde vâki vâridât muhâsebesi ketebesi silkine dâhil olmuştur. + +GAZEL +Şem‘-i bezm-i yâr olup sûzân u giryân oldum âh + + + + + +Reşk ider âlem çerâğ-ı hâssı cânân oldum âh + +Ey gül-i şâd-âb ümmîd-i visâlinle bu şeb +Tâ seher bülbül misâli zâr u nâlân oldum âh + +Püşt ber-divâr-ı hayret kaldım âyîne misâl +Resm-i ebrû-yı hilâl-i yâre hayrân oldum âh + +Ba‘dezîn cem’iyyet-i hâtır bana emr-i muhâl +Kim esîr-i dâm-ı gîsû-yı perîşân oldum âh + +Sîh-i cevri cânıma kâr eyledi Âsâf benim +Nâr-ı aşk-ı yâr ile sûzân u büryân oldum âh + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Emîn Âsâf Beg Dersaâdet’de bin iki yüz on +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl iderek müddet-i medîde +niyâbetle Mudanya ve Kazdağı ve Bilecik ve Hasköy câniblerine âzim ve iki yüz kırk sekiz +senesi mevleviyyetle medîne-i Üsküdar’a hâkim olduktan sonra iki yüz elli altı senesi evkâf-ı +hümâyûn müfettişi nasb u ta‘yîn buyrulup iki yüz elli dokuz senesi hilâlinde âzim-i Firdevs-i +berîn olmuştur. Mûmâ-ileyh Tersâne Emînizâde dinmekle ârif bir şâir-i zarîf olup eş‘âr u +güftârı hûb u latîf vâki olmuştur. + +GAZEL-İ NÂ-TAMAM +Devr-i Cem’den bezmgâh-ı dehre zîverdir şarâb +Reh-revân-ı râh-ı aşka pîr u rehberdir şarâb + +Nâb u tâb ile gezer elden ele ilden ile +Sed çeker Ye’cuc-ı ekdâra Sikender’dir şarâb + +Sûretâ pend-i pederveş telhdir ammâ Müfîd +Nâmı duhterdir velîkin zevke mâderdir şarâb + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Es-seyid Mehmed Emîn Âsaf Efendi bin iki yüz otuz +altı senesi şehr-i Amid’de kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup tüfûliyetleri hengâmında +pederleri şehr-i mezkûr ulemâsından müteveffâ El-hâc Ahmed Efendi’nin istishâbiyle Şâm-ı +şerîfe nakl u hicret eyleyerek evâil-i hâlinde müteveffâ mûmâ-ileyhden Arabî ve Fârisî ulûm +u kavâidinden bazı mertebe kesb-i ma‘lûmât ve muahharen yine Şâm-ı şerîfde mukîm Eşşeyh Yakûb Buhârî nâm zâtdan fünûn-ı Fârisiyeye müteallik bazı mezâyin u nükâtin taallüm +u tahsîli ile imrâr-ı avân u evkât eyleyüp iki yüz altmış iki senesi Dersaâdet’e muvâsalat +eylemiştir. Mûmâ-ileyh nahîfüvvücûd bir şâir-i maârif-nümûd olup hayliden hayli kasâyid-i +güzîde ve gazeliyyât-ı pesendîde tarh u tanzîme muvaffak olmuş ise de muahharen mazbata-i +eş‘ârını izâa eylemiş olduğundan eş‘âr u güftârı ma‘dûm u nâ-mevcûddur. + +TÂRİH +Hâce-i hâcegân didi târîh +Cây-ı seyre halîfe olduk Emîn + + + + + + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mehmed Âgâh Efendi şehriyyü’l-asl olup +Süleymâniye câmi-i şerîfi rûznâmçeciligi hizmetinde müstahdem iken bin yüz elli sekiz +sâlinde târik-i âlem-i fâni ve âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabbânî olmuştur. Bâlâda mestûr +târîhinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +NA‘T-I ŞERÎF +Senin zâtın kamu medhe ehakdır yâ Resûlallah +Ne denli medh olunsa mâsadakdır yâ Resûlallah + +Döner ta‘zîmine heft âsumân olmuş durur şâhid +Gürûh-ı ehl-i aşka hoş sebakdır yâ Resûlallah + +Sirâc-ı nûr-ı hüsnündür iden âfâkı pür-envâr +Bu kurs-ı şems ana zerrîn tabakdır yâ Resûlallah + +Dü âlem ehline feryâd-res zât-ı şerîfindir +Cemî‘-i kâinâta fazl-ı Hak’dır yâ Resûlallah + +Şefâatden cüdâ itme Emînâ bendeni yârın +Ki lutfun ehl-i cürme müttefikdir yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tokadî Hâce Mehmed Emîn Efendi şehr-i Amid’de kademnihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde medîne-i Tokad’a hicret ve bir müddetden +sonra Dersaâdet’e muvâsalat ve ba‘dehû cânib-i Hicâz’a azîmet ve bir müddet ikâmetle +tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyeye sülûk iderek nâil-i hilâfet olduktan sonra Dersaâdet’e avdet +eyleyüp bir müddet dahi Ebâ Eyyûb Ensârî hazretlerinin türbedârlıkları +hizmet-i müstelzimü’l-mefharetinde bulunarak muahharen meserret-güzîn-i inzivâ olduğu +hâlde +revân Allah diyüp rûh-ı Emîn + +târîh-i garrâsı mealince yedi yüz elli sekiz sâlinde rûh-ı pâki evc-i âlâya pervâz eyleyüp cesedi şerîfi Zeyrek câmii civârında vâki makberede defîn-i hâk-i i‘tizâz olmuştur. + +KIT‘A +Bak seyl-i eşk-i çeşmime kan söylerim sana +Gûş eyle iştikâmı figan söylerim sana + +Seyr eyle âyet-i hattın ihlâs ile Emîn +Ser-sûre-i güzîn-i dehân söylerim sana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Emîn Efendi ati’t-terceme Burusevî Abdulhâdî Efendi +merhûmun mahdûmu olup hâric itibâriyle sınf-ı müderrisîne mülâzım ve hasbe’t-tarîk evvelen +Kayseriye ve sâniyen Filibe kazâlarına kâdı ve hâkim olmuş iken müddet-i örfiyyesi tamâm +olmaksızın medîne-i Filibe’de bin yüz elli dokuz târîhinde dâr-ı bekâya âzim olmuştur. +Mûmâ-ileyhin âsâr-ı tab‘ı latîf u rengîn vâki olmuştur. + +BEYT + + + + + +Nihâl-i bâğ-ı ânsın rûy-i âlin verd-i Cennet’dir +Dil-i zârımda cânâ âh o bağa mürg-i zînetdir + +Emîn genc-i kemâl-i muhabbet oldu gönül +Acep ki müflis-i erbâb-ı vuslat olmuştur. + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Emîn Beg cezîre-i Mora’da kâin Avarin kal’ası +sükkânından olup ol vaktin ta‘bîr��tı üzre kalyonciyân zümresine dâhil olarak Tunus ve +Trablus ve Cezâyir-i Bahr-i Sefîd kurbunda ve bir vakt ol havâlide meks u ikâmet iderek bin +yüz altmış târîhlerinde azîmen irtihâl-i dâr-ı âhiret eylemiştir. + +GAZEL +Sana ey kaşı kemânım olalı üftâde +Dil-i bî-çâre neler çekdigi gelmez yâde + +Bî-vefâlıkda senin şöyle kemâlin var kim +Bu kadar ey şûh-ı cefâ-pîşe işin ziyâde + +Bakmadın ey gül-i nev-reste misâl-i bülbül +Gice gündüz bu kadar eyledigim feryâda + +Dün gice mest iderek ben haber aldım ağyâr +Seni âguşuna çekmiş düşürüp tenhâda + +Elvirir kâkül-i hûbân ile düşdün dâma +Enverâ kayd-ı belâdan yeter ol âzâde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Enver Efendi Dersaâdet’te çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup +metrûk başmuhâsebe kaleminden neş’etle bir müddet defterdâr mektûpçusu odasına +müdâvemet eyledikten sonra ihtisâb başkitâbetine memûr ve bin iki yüz elli senesi kendisine +hâcelik rütbesi bi’l-i‘tâ mesrûr buyrulup muahharen kitâbet-i mezkûreden vukû-ı infisâliyle +mektûbî-i mâliye hulefâsı sınfına dâhil ve iki yüz altmış dört târîhinde tahrîrât kitâbeti +memûriyetiyle Şâm-ı şerîf cânibine âzim u râhil olmuştur. + +BEYT +Zülfünle hâlin ilm-i vefâ bahsin ider hep +Biri kara câhil birisi cehl-i mürekkeb + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî vak‘a-nüvîs Sadullah Enverî Efendi Trabzoniyyü’lasl olup sevk-i takdîr-i cenâb-ı Rabb-i vedûd ile Der-i âliye’ye bi’l-vürûd tahsîl-i ilm u +maârife sa‘y-i nâ-ma‘dûd eyleyerek hâcelik rütbe-i refîasını ihrâz ve bir kaç defa vekâyi‘nüvîslik hizmetine ve bir aralık tezkirecilik ve teşrifatçılık memûriyetlerine nâiliyetle kesb-i +imtiyâz eyledikten sonra Anadolu muhâsebeciligi memûriyeti uhdesinde bulunduğu hâlde bin +iki yüz dokuz sâli hilâlinde tayy-ı tûmâr-ı hayât-ı müstear eyleyüp cerîde-i vak‘a-i +zindegânisin perâkende-i rûzgâr-ı ziverkâr eylemiştir. Müverrih Sürûrî Efendi mûmâ-ileyhin +vefâtına işbu târîhi inşâd itmiştir: + + + + + + +Enverî’nin ide pür-nûr mezârın Mevlâ + +Mûmâ-ileyhin hüsn-ı sülûk ile ma‘rûf ve salâh-ı hâl ile mevsûf olduğu bazı âsârda mütâlaagüzâr-ı çâkeri olmuştur. + +BEYT +Nâlesin ney sırrını ana kudûm eylemiyen +Ne bilür dâire-i hazret-i Mevlânâyı + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mustafa Enîs Efendi mahrûsa-i Edirne’de tennûrebend-i hân-kah-ı vücûd olup ati’t-terceme şeyh Enîs Efendi merhûma intisâb ile tarîkat-ı +aliyye-i Mevleviyyede nâil-i merâtib-i âliye ve bi’l-âhire Mısr-ı Kâhire’de kâin +Mevlevîhâne’de mürşid-i vâlâ-pâye olduğu hâlde bin iki yüz kırk târîhinde dâr-ı ukbâya rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh keşf u kerâmeti zâhir bir şâir-i mâhir ise de bâlâda muharrer olan +beytinden başka eş‘ârına zafer-yâb olunamamıştır. + +GAZEL +Âşinâ-yı rûh-ı kudse hâlet-efzâdır semâ +Teşne-gân-ı bezm-i aşka şevk-bahşâdır semâ + +Beyt-i ma‘mûrun tavâf sırrına ârif-i ukûl +Hayret-efzâ-yı melâik sırr-ı Mevlâdır semâ + +Her tarîk âyîni bâisdir vüsûl-ı Hakk’a lîk +Ehline ma‘lûmdur ol katre-i deryâdır semâ + +Dil safâyı çün ziyâ-yı mihr ise herdem Enîs +Çarh-ı aşka âf-tâb-ı âlem-ârâdır semâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Receb Enîs Efendi mahrûsa-i Edirne’de tennüre bend-i hân-kahı vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Kasımpâşâ nâm mahallede kâin Mevlevîhâne’de +çilekeş-i feyz u vicdân olarak Edirne’de vâki Murâdiye Dergâhı meşîhatine revnak-tırâz-ı +irşâd olduğu hâlde elli sene müddet meşîhat-ı mezkûrede bulunarak imrâr-ı vakt u saat +eyleyüp “kürsî-i Cennet’de mevlânâ Enîs ola celîs” târîh-i selîsi nâtık olduğu vecihle bin yüz +kırk yedi târîhinde târik-i libâs-ı hayât-ı nefîs olmuştur. Mûmâ-ileyh mazanne-i kirâmdan bir +zât-ı sâhib-ihtişâm olup müretteb bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ittisâmı vardır. + +TARİH +Beyt-i vâhidde Enîsâ bu mücevher târîh +Oldu silk-i suhanın zîneti çün fasl-ı hitâb + +Bahr-ı cûd şeh-i Cem-kudrete sürdü yüzünü +Süzülüp zîver-i bahr-i yeme mânend-i gurâb + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Reîsülküttâb Numân Enîs Efendi mektûbî-i sadr-ı âli +odasından neş’etle Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazretlerinin zamân-ı +saltanatlarında birçok vakt tezkireci-i sâni ve evvel memûriyetlerinde ve ba‘dehû cizye + + + + + +muhâsebeciliginde ve bir müddet dahi defter eminligi memûriyetinde bulunarak bin yüz +yetmiş altı târîhinde câh-ı vâlâ-yı riyâsete revnak-bahş-ı ikbâl ve bir sene mürûrunda bi’linfisâl yüz yetmiş yedi senesi evâsıtında nişancılık memûriyet-i behiyyesine ve bir aralık +vukû-ı azliyle yüz yetmiş sekiz senesi ahirinde sâniyen memûriyet-i mezkûreye ve birkaç mâh +zarfında be-tarîki’n-nakl metrûk yeniçeri kitâbetine sâye-efgen-i kadr u kemâl buyrulup senesi +hitâmında kitâbet-i mezkûreden mehcûr ve bin yüz seksen sâlinde âzim-i dâr-ı sürûr olmuştur. +Müşârün-ileyh ashâb-ı dâniş u hünerden olup sülüs ü nüsah u dîvânî vü rik’a hatlarında +mahâret-i kâmilesi ve şi‘r u inşâda dahi ma‘lûmât-ı tâmme vü şâmilesi olduğu bazı âsâr-ı +selefde mütâlaa-güzâr-ı çâkeri olmuştur. + +HARFİ’L-BA + +TARİH +Muhammed Begefendi şıkk-ı evvel oldu devletde + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Abdülbâki Efendi ati’t-terceme Sünbülzâde Vehbî +Efendi merhûmun birâderzâdesi olup Dersaâdet’e muvâsalatla iptidâ meslek-i kazâya sülûk +itmiş ise de muahharen uhdesine rütbe-i hâcegâni bi’l-i‘tâ âmedî odasına memûriyeti icrâ +buyrularak bin iki yüz üç senesi tezkire-i sâni memûriyeti uhdesinde olduğu hâlde memûren +Rûmeli cânibine azîmet eyleyüp iki yüz yirmi yedi sâlinde “Şumnu’da Bâki Efendi oldu +tâûndan şehîd” târîhi mantûkunca medîne-i Şumnu’da irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâileyhin çendan eş‘ârı manzûr degildir. + +KIT‘A +Sipihre gönderelim nâle-i bülendimizi +Cihâna bildirelim bâri kendi kendimizi + +Bu nazm ile varalım hâk-i pây-i devletine +Çok oldu görmeyeli Bâhirâ efendimizi + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mustafa Bâhir Pâşâ Sıdkı Abdurrahman Pâşâ merhûmun +mahdûmu olup silahşorân-ı hassa zümresinde perverde olarak ser-bevvâbin-i dergâh-ı âli +sınfına dâhil ve bin yüz elli dokuz târîhinde mîrâhûr-ı sâni ve altmış üç târîhinde mîrâhûr-ı +evvel hizmetlerine nâil olduktan sonra altmış beş târîhinde def’aten uhdesine rütbe-i sâye-i +vezâret bi’t-tevcîh makâm-ı sadârete ik‘ad ve altmış sekiz senesi Mora mansıbıyla mesned-i +sadâretden ib‘âd olunup altmış dokuz senesi sâniyen makâm-ı sadârete ve yetmiş senesi bi’linfisâl cezîre-i Rodos’a nefy u iclâ ve müddet-i kalîle zarfında zuhûr-ı ıtlakıyla Egriboz ve +yetmiş bir senesi Mısr-ı Kâhire ve yetmiş üç senesi Cidde-i ma‘mûre ve yetmiş beş senesi +Haleb-i şehbâ eyâletlerine ve yetmiş yedi senesi sâlisen makâm-ı sadârete revnak-efzâ ve +sene-i mezbûre hilâlinde dâmâd-ı şehryârî olmağa namzed u sezâ buyrulmuş iken bin yüz +yetmiş sekiz senesi şehr-i Şevvâlinde mesned-i sadâretden dûr ve Midilli cezîresine nefy ile +rütbe ve câhından mehcûr olduğu hâlde maktûlen âzim-i dâr-ı sürûr olmuştur. Müşârün-ileyh +Ebu Eyyûb Ensârî hazretlerinin ism-i şerîflerine mensûb belde-i +tayyibede müceddeden bir câmi-i şerîf ve tarîkat-ı aliyye-i Nakşiye fukarâsıçün bir bâb hânkah-ı latîf binâ ve inşâsına muvaffak olmuştur. + +TAHMİS + + + + + +Nesl-i pâk-i enbiyâdır ol şeh-i nev-reste-dil +Kerbelâ-yı aşkı içre olmuşuz hep beste-dil +Nâr-ı hasretle yakılmış Bahri-i şikeste-dil +Bir içim su istedi hecrinde bâkî hasta-dil +Virmedi kat‘â cevâb ana dayadı hançerin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Bahrî Efendi medîne-i Adana’da sâhil-res-i bahr-ı vücûd olup +tahsîl-i fenn-i kitâbet bi’l-âhire medîne-i İzmir’de edây-ı hizmet-i kitâbet eylemekte iken +garîk-i bahr-ı rahmet olmuştur. Mûmâ-ileyh bahr-ı kemâlin gavvâs-ı meali olup eş‘âr u güftârı +mânend-i gevher pâkîze ve mu‘teberdir. + +TÂRİH +Şâh-ı şâhân-ı cihân Abdülmecîd Hân müdâm +Hak’dan olmuş fevz ile iclâl u ünvân mevhibe + +Bedriyâ dil-dâdedir bu mevlîdi târîhine +Sulb-i Hân Abdülmecid’den oldu Sultân Mevhibe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Bedrî Efendi matla-ı irfân olan Dersaâdet’de bin iki yüz +otuz üç senesi hilâlinde mânend-i bedr-i felek-pîrâ ziyâ-pâş-ı çeşm-i dünyâ olup iki yüz kırk +sekiz sâlinde mektûbî-i mâliye odasına memûr ve iki yüz elli beş senesi darbhâne-i âmire +tahrîrâtı odasına nakl ile bir müddetden sonra uhdesine hâcelik rütbe-i refîası bi’t-tevcîh +vâyedâr-ı sürûr u hubûr buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh her ne kadar tabîat-ı şi‘riyyeye mazhar bir +zât-ı zîbâ-eser ise de şi‘r ile müştehir degildir. + +GAZEL +Bî-nikâb u bâ-nikâb arz-ı cemâl eylerdi yâr +Geh belâlı bedrine bedri hilâl eylerdi yâr + +Geh tecâhül geh tegâfül geh cefâ gâhî itâb +İtdigi cevri gehî benden suâl eylerdi yâr + +Gâh küstâhâne harf-endâz-ı vasl oldukça ben +Dest-i nâzın perde-i ruhsâr-ı al eylerdi yâr + +Gâh teşvîk-i visâl u gâh tenbîh-i firâk +Geh ferâğ-ı aşk ile emr-i muhâl eylerdi yâr + +Gelmez idim geh vefâ-mânend Pertev yâdına +Geh benimçün gayr ile ceng u cidâl eylerdi yâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh müvakkitzâde vak‘a-nüvîs Muhammed Pertev Efendi +Dersaâdet’de rûşenâ-bahş-ı çeşm-i vücûd olup metrûk Anadolu muhâsebesi kaleminden +neş’et ile bi’l-âhire âmedî odas��na nakl iderek bir müddet va‘ka-nüvîslik hizmetinde bi’listihdâm imrâr-ı subh u şâm eyledikten sonra uhdesine âmedî-i dîvân-ı hümâyûn hizmeti bi’lihâle ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde mahrûsa-i Edirne’de bin iki yüz yirmi iki +senesi hilâlinde “şâirânın şem‘-i ümîdinde Pertev kalmadı” târîh-i menkût u mantûkunca + + + + + +neyyir-i hayâtı kesâfet-i memâta münkalib ve rûh-ı revânı riyâz-ı cinâna müntesib olmuştur. +Mûmâ-ileyh Hâce Neş’et Efendi merhûmun şâkirdân-ı sâhib-irfânından olup bir kıt‘a Dîvân-ı +belâgat-ünvâniyle cerîde-i âlemde ibkây-ı nâm u şân eylemiştir. + +GAZEL +Akın akın nola erbâb-ı ârzû-yı bahâr +Olursa sâhile mâil misâl-ı cûy-ı bahâr + +Gubâr-ı hâtırı sildi süpürdü eşk-i sürûr +Göründü sâha-i gabrâda şüst ü şû-yı bahâr + +Degil o ser-keşe müsmir sirişk-i ehl-i niyâz +Telefdir ar‘ara nisbetle âb-rû-yı bahâr + +Taraf taraf gam-ı hattıyla girye-i uşşâk +Misâl-i cûşiş-i enhâr-ı sû-be-sû-yı bahâr + +O nev hatın ki makâmın arardım âh iderek +Sabâ iderdi o demlerde cüst-cûy-ı bahâr + +Dem oldu kendimi kendimden aldı şûriş-i dil +Savurdu hırmen-i aşkı hevâ-yı kûy-ı bahâr + +Göründü beyt-i hazende nümâyiş-i gülşen +Nesîm-i gonce-i çeşm-i dil oldu bûy-ı bahâr + +Leb-i hatâveri söylet kalırsa ey bülbül +Dehân-ı goncada vâbeste güft-gûy-ı bahâr + +Huzûr-ı şemse eger baş egerse Pertevveş +Külâh-ı lâle ider sanma ser-fürû-yı bahâr + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Pertev Pâşâ İzmid kazâsında vâki Darıca nâm karyede zînetefzâ-yı âlem-i şühûd olup Dersaâdet’e nakl u hicret ve bir müddet rüûs kalemine +müdâvemetle hilkat-ı zâtiyesinde meknûz ve fıtrat-ı asliyesinde merkûz olan maârif u kemâlât +iktizâsınca âmedî odası’na ve bi’l-âhire âmedî-i dîvân-ı hümâyûn mesned-i refîine ve birkaç +sene mürûrunda dîvân-ı hümâyûn beglikçiligi mesned-i âliyesine ve bin iki yüz kırk iki senesi +makâm-ı vâlâ-yı riyâset-i küttâba pertev-efzâ-yı kadr u şân buyrularak iki yüz kırk beş senesi +riyâset-i mezkûrdan infisâli cihetiyle bir müddet hânesinde ikâmet-sâz-ı istirâhat olduktan +sonra bi’l-memûriye cânib-i Mısır’a bâd-bân-güşâ-yı azîmet ve îfâ-yı lâzıme-i memûriyetle +“Yeter şu Kâhire’nin kahrı azm-ı Rûm idelim” mısraı fehvâsınca fekk-lenger-i ikâmet +eyleyerek Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp o esnâda sadâret-i uzmâ kethüdâlığı makâm-ı +vâlâsına revnak-bahş-ı ikbâl ve iki yüz elli bir senesi bâ-rütbe-i sâmiye-i müşîrî mülkiye +nezâret-i celîlesine sâye-endâz-ı iclâl buyrulup imrâr-ı rûz u leyâl itmekte iken iki yüz elli üç +senesi “dâne virmez hırmeninden merdüm-i dânâya çarh” mısraı mısdâkınca nezâret-i +mezkûreden münfasilen mahrûsa-i Edirne’ye müntakil ve sene-i merkûme şehr-i Şa‘bânında + + + + + +rûh-ı revânı dâr-ı cinâna vâsıl olmuştur. Müşârün-ileyh muhibb-i dervişân bir müşîr-i âli-şân +olup şi‘r u inşâda müşârün-ileyh bi’l-benândır. Bir kıt‘a matbû Dîvânçesi dahi vardır. + +GAZEL +Tanîn-endâz-ı tas-ı çarh olan feryâd u zârımdır +Zemîni garka-i tûfân iden hep eşkbârımdır + +Tehî-dest âşıkım ey nûr-ı dîdem gayri nem vardır +Benim de hâk-i pâye gevher-i eşkim nisârımdır + +Ayağım elde destim zîr-i serde mest-i lâ-ya‘kıl +Der-i meyhânede üftâdelik eski şiârımdır + +Rakîb itdi bize öz sûretin gösterdi dildâra +Sebeb işkesti-i mir’ât-ı yâre inkisârımdır + +Ruhansız aya bakmak ey efendim tîre-revlikdir +Kadeksiz servi görmek serv-kaddim pek çınârımdır + +Gülüm meyl-i çemenzâr eylemez mürg-i dil-i zârım +Hayâlin gülsitânım dâğ-ı hasret lâlezârımdır + +Belî hadden füzûndur Pertevâ tanzîre kalkışmak +Cenâb-ı Hayri’ye pey-revlik itmek iftihârımdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Edhem Pertev Efendi meşhûr-ı memâlik-i Rûm u Arâb +olan şehr-i Erzurum’da bin iki yüz kırk bir senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +âvân-ı tüfûliyetinde şehr-i Trabzon’a nakl u hicret ve tahsîl-i fenn-i maârife bezl-i vus‘u +gayret iderek vâli konağında bir müddet hizmet-i kitâbet eyledikten sonra iki yüz altmış üç +senesi Dersaâdet’e muvâsalatla mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk ile’l-an +kapudan-ı deryâ Halîl Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde mustahdem bulunmuştur. Haylice +eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Gönül gönül dedigim bir harâbe hâne imiş +Meger ki bûm-ı gumûma ol âşiyâne imiş + +Zamâne müddet-i ömrüm hazân idüp her hâl +Dıraht-ı cismimi huşk itmege nişâne imiş + +Cihâna geldigime bâdi la‘l u hâlindir +Bahâne âmed u refte bu âb u dâne imiş + +Ulaşmadı emelim tîri maksadım yerine +Felek deyu boşa taş atdım âsumâne imiş + +Muhabbet al-i ruh-ı yâr-ı Mustafâ Pertev + + + + + +Dime hikâyet-i eş‘ârına fesâne imiş + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Pertev Efendi Ankara ulemâsından ati’t-terceme +Sadullah Efendi’nin ferzend-i ercümendi olup “el-veledi sırrı ebihi” mısdakınca tarîk-i kazâya +duhûl ile iki yüz elli bir târîhinde bir müddet Ankara nüfus defteri mukayidligi hizmetinde +sarf-ı enfâs-ı gayret eyleyerek muahharen bir müddetcik dahi Ankara kazâsı mâl kitâbeti +hizmetinde bulunduktan sonra kazâ-yı mezbûr zabtiye başkitâbetine ta‘yîn kılınmıştır. + +GAZEL +Mey-i nâbı satar pîr-i mugân havf u yasak tutmaz +Gelen rindânı yollar birine hiç bir çanak tutmaz + +Şu denli bâde-i dûşîneden mestâne olmuş kim +Vücûdu câm-ı mey mânendi ditrer el ayak tutmaz + +Bu gündür ayş u nûşun vakti fevt itmek degil lâyık +Bilirsin kârbân-ı ömrü zâhid o tarak tutmaz + +Asâ ile içirdi dime sûfî pîr-i meyhâne +Elinde ihtiyârın başına kimse çomak tutmaz + +Mezâk olmuş gam u efkâr ile ta‘n eyleme sûfi +Kelâm-ı nâ-sezâya Bezmi-i şeydâ kulak tutmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Bezmî Efendi Tekfurdağı nâm mahallde şu‘ledâr-ı +bezm-i vücûd olup bin yüz kırk dokuz târîhinde bezmgâh-ı cihândan nâ-bûd olmuştur. + +GAZEL +Boyadı reng ile ol hûnu âla dîdelerim +Hayâl her dem ider san piyâle dîdelerim + +İder remedle temâşa kelâle dîdelerim +Gözüm büründü siyeh destmâle dîdelerim + +Safâ nazar ile hoş gör iderse çeşm-i çerez +Ki rûha mâ-hazar eyler nevâle dîdelerim + +Görür çü nahle-i bâdâm o servden semere +Dikildi kadd-i bülend-i nihâle dîdelerim + +Nazarda Kasr-ı Bebek gibi gösteriş buldu +Nesîmin olalı şâh-ı hayâle dîdelerim + +Kemer gözünden ider âb-ı Halkalı san cûş +İdince eşki müjemden îsâle dîdelerim + +Gubâr-ı hattını gördü o merdüm-i çeşmin + + + + + +Besîm dikkat ider iktihâle dîdelerim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Besîm Efendi şeyhülislâm-ı esbak Âşir Efendi +merhûmun akribasından olup tarîk-i tedrîse duhûl iderek bin iki yüz kırk üç senesi Kuds-ı +şerîf mevleviyyeti’ne nâiliyetle muahharen âzim-i gülzâr-ı naîm olmuştur. + +GAZEL +Na‘r-ı aşkı fem-i cânâna kodı şive-i Hak +Güher-i mübhemi bir kâna kodı şîve-i Hak + +Resm-i aşkı idecek ehl-i hired çün tertîb +Beni Mecnûn ile yan yana kodı şîve-i Hak + +Âh idince nola her dem şerer-efşân olsam +Ateş-i aşkı dil u câna kodı şîve-i Hak + +Bir zamân yâr ile hem-bezm-i mey u sohbet iken +Şimdi peygûle-i hicrâna kodı şîve-i Hak + +Şem‘-i fânûs-ı hayâl-i ruh-ı dildâra Besîm +Dil-i şûrîdeyi sûzâna kodı şîve-i Hak + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Besîm Efendi Dersaâdet’te kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına müdâvemetle bir aralık İzmir vâlisi +müteveffâ Hasan Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunup rütbe-i hâcegâniyi ihrâz ile +hânesinde peygûle-güzîn-i i‘tizâz olduğu hâlde bin iki yüz kırk iki senesi hilâlinde tâir rûhu +şâh-ı Tûbâ’da âşiyân-sâz olmuştur. + +GAZEL +Hûn-ı Mecnûn’u döküp şol rütbe rengîn itdiler +Reh-güzâr-ı Leylîyi ol dem ki tezyîn itdiler + +Yâreler vaz‘ itdiler tâ sîne-i âşıklara +Kendi kanıyla şeh-i Mansûr’u tekfîn itdiler + +Virmediler sünbülistân-ı hayâtımdan haber +Dostlar kanım döküp bi’l-cümle temkîn itdiler + +Yanmadan itmez hazer düşmüş kemâl-i hayrete +Hâlet-i pervâneyi ateşle telkîn itdiler + +Girdiler zencîr-i zülfe tâ ezel dîvâneler +Basriyâ aşkın yolunda cân terhîn itdiler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Basrî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk altı târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli yedi senesi hilâlinde enderûn-ı hümâyûna çırâğ + + + + + +ve iki yüz altmış yedi sâlinde Hâne-i Hassa nâm mahalle nakl ile şîrîn-dimâğ olmuş ve ile’lan tahsîl-i maârifde bulunmuştur. + +NAZM +Tekyegâhı Kâ‘be-i uşşâk Eşrefzâde’nin +Nâmı olmuş şöhre-i âfâk Eşrefzâde’nin + +Merkad-i vâlâsına olsa mümâsil vechi var +Görünen bu târem-i nüh tâk-ı Eşrefzâde’nin + +Rûh-ı pâkinden iânet iltimâsiyle Belîğ +Rü’yet-i dîdârına müştâk Eşrefzâde’nin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Belîğ Efendi mahrûsa-i Burusa’da pâ-nihâde-i sâha-i +vücûd olup tahsîl-i ilm u kemâla sa‘y-i belîğ eyleyerek muahharen mahrûsa-i mezbûre +muaccelât nezâreti kitâbeti hizmetine nâil u vâsıl olmuş iken bin yüz kırk üç sâli hilâlinde +târik-i hidemât-ı dünyâ ve muntazır-ı mahkeme-i rûz-ı cezâ olmuştur. Mûmâ-ileyh ashâb-ı ilm +u hünerden olup Vefeyât isminde bir kıt‘a kitâb-ı mu‘teberi ve diger tezkiregûne bir eseri +vardır. + +GAZEL +Maksûdunu sa‘y ile tarîkinde bulunca +Deryâya irer âb-ı revân gitse yolunca + +Elbetde olur zâlime vâsıl eser-i âh +Duymaz elem-i zahmını âdem urulunca + +Mağbûni-i kâlâ-yı fenâ zâhir olur hep +Sabr ile bu bâzâr-ı nedâmet bozulunca + +Erbâb-ı kemâlin yeri hâkister-i gamdır +Hâk üzre düşer meyve kemâliyle olunca + +Râhat yine ukbâdadır insâna ki sâlik +Her yirde bulur nermi-i pister yorulunca + +Tıfl-ı dile virmez mi o dûşîze-i ra‘nâ +Bostançe-i nârencini sağınca solunca + +Söz yok suhan-ı Râgıb Efendi’ye Belîğâ +Âlemde kişi böyle gerek şâir olunca + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Emîn Belîğ Efendi Rûmeli’de vâki Yenişehir-i Fenâr +nâm memleketde ziyâ-güster-i fânûs-ı vücûd olup Rûmeli kuzâtı silkine duhûl ve bi’l-âhire +eşrâf-ı kuzâtdan olduğu hâlde Zağra-i Atik ve ana mümâsil nice nice menâsıb-ı cesîmeye +vüsûl ile beyt: + + + + + + +Ehl-i mansıb geçemez dâiye-i mansıbdan +Çalışır tâ adem âbâdi idince te’bîd + +beyt-i latîfi mealince gâile-i menâsıb-ı kazâ ile imrâr-ı subh u mesâ itmekte iken mansıbı olan +Zağra-i Atik nâm kasabada bin yüz yetmiş iki târîhinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâileyh ati’t-terceme Akadalızâde Ahmed Hâtim Efendi merhûmun şâkirdânından olup bir kıt‘a +Dîvân-ı belâgat-ünvânı ile cerîde-i âlemde ibkâ-yı nâm iden şu‘arâdandır. + +TÂRİH +Âl-i Eşrefzâdegân’dan şöhret u şânı şeref +Himmet-i bâlâsı ile itdi tecdîd-i makâm + +Harf-ı cevherdâr ile târîhini didi Bahâ +Eymen-i evkât içinde oldu bu buk‘a tamam + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Muhammed Bahâeddin Efendi meşâyih-i izâmdan ati’tterceme Şeyh İsmâil Hakkı Efendi merhûmun mahdûmu olup pederi mûmâ-ileyhin âzim-i +halvet-sarây-ı ukbâ olduğu târîhde müteveffâ-yı mûmâ-ileyhin mahrûsa-i Burusa’da +Tuzbâzârı nâm mevkide inşâ-gerdesi olan zâviye-i Halvetiyyede câlis-i seccâde-i meşîhat ve +bir sene mikdârı revnak-efzâ-yı post-kerâmet olduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp bin yüz +otuz sekiz sâli hilâlinde hân-kah-ı bekâya nakl-i bisât-ı rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh nevreste-edâ bir zât-ı bî-hemtâ olup âsâr-ı tab‘ı bî-misl u bahâ vâki olmuştur. + +GAZEL +Kimi gördük garaz icrâsına düşmüşlerden +İşinin evveli sa‘d âhiri fîrûz oldu + +Durmayup harcamada su gibi nakd-i varın +Ne yaman tıfla sirişkim şeref-âmûz oldu + +Beni lerzende iden mevsîm-i sermâ-yı firâk +Âhir-i fasl-ı rebî‘ u dem-i nevrûz oldu + +A gönül sabr idelim biz de cefâ-yı dehre +Sabrda çünkü ferec nüktesi mermûz oldu + +Üç gün ârâm-ı safâya nice fırsat bulunur +Behçetâ meskenimiz şimdiki Siroz oldu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Behçet Efendi hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan olup menâsıb-ı +dîvâniyeyi devr iderek bin yüz altmış yedi târîhinde rüznamçe-i evvel mansıbına ve yüz +altmış sekiz târîhinde ol vaktin ta‘bîrâtı vechile şıkk-ı evvel defterdârlığı memûriyet-i +behiyyesine memûr ve ta‘yîn buyrulmuş iken sene-i merkûma hilâlinde âzim-i huld-i berîn +olmuşdır. Mûmâ-ileyh mukaddemâ medîne-i Siroz’a nefy u ib‘âd olunarak bâlâda muharrer +olan makta beytini nazm u inşâd eyledigi reîsülküttâb Vâsıf Efendi merhûmun eser-i himmeti +olan târîhde mutâlaa-güzâr-ı âcizî olmuştur. + + + + + + +KIT‘A +Eylesek desti leb-i çâh-ı dehâna îsâl +Bâtın-ı kefde olur neşf u rutûbet peydâ + +Âmed u reft-i nefes nolduğun idrâk eyle +İki delv ile ider mâ-i hayâtı ifnâ + + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî ser-etbâ-yı şehryârî Mustafa Behçet Efendi +hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan müteveffâ Muhammed Emîn Şükûhî Efendi’nin +sulbünden Dersaâdet’de bin yüz altı târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile ulûm-ı âliyede +mümârese-i kâmile hâsıl eyleyerek fenn-i tıbda dahi mümtâz-ı emâsil olduktan sonra +iki yüz on sekiz târîhinde makâm-ı riyâset tebâbetine nâil ve iki yüz yirmi bir târîhinde +İzmir mevleviyyetine vâsıl olarak iki sene mürûrunda riyâset-i mezkûreden müfârakat +ve iki yüz yirmi altı târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine mukârenetle tekmîl-i +müddet-i ma‘lûme eyledigi hâlde cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve +Dersaâdet’e muvâsalatı esnâda İstanbul kâdılığı pâye-i celîlesini ihrâz ve iki yüz otuz +iki târîhinde sâniyen riyâset-i mezkûreye vüsûl ile kesb-i imtiyâz eyleyüp iki yüz otuz +beş târîhinde Anadolu sadâreti pâye-i celîlesini hâiz ve iki yüz otuz altı târîhinde +sadâret-i mezkûre makâm-ı âlisine bi’l-vürûd temâyüz olmuş ise de beş mâh zarfında +bazı zevâtın sevk ve işâretine binâen kasaba-i Keşan’a menfiyyen nakl u hicret ve on +bir mâh mürûrunda afv u itlâkı karîn-i müsâade-i pâdişâh-ı sâhib-şefkat buyrulmağın +Dersaâdet’e avdet birle iki yüz otuz sekiz târîhinde Rûmeli sadâreti pâye-i celîlesine +şâyân ve sene-i merkûme hilâlinde sâlisen riyâset-i mezkûrede tâli-i mes‘ûdu dırahşân +olmuş ve iki yüz otuz dokuz senesi defa-i ûlâ ve kırk altı senesi defa-i sâniye olmak +üzre bi’t-tekrâr Rûmeli sadâretine revnak-bahş-ı kadr u itibâr buyrulmuş iken sinnîn-i +ömrü hadd-ı sülüs ü sittine yakîn olduğu hâlde iki yüz kırk dokuz senesi şehr-i Zi’lhiccesinde “Hekimbaşı İri Behçet Efendi gitti ukbâya” mısraı nâtık olduğu vecihle +tekbîr-zen-i arafat-ı vefât olarak rûh-ı şerîfi mahmiye-i Üsküdar’da vâki kutbü’l-ârifîn +Şeyh Nasûhî Efendi türbesinde müntâzır-ı rahmet-i bî-gâyât olmuştur. Müşârün-ileyh +akl u temkîn ve rey-i metîn ashâbından olup haylice eş‘âr-ı rengîni olduğundan başka +elsine-i ecnebiyeye dahi vukûf u ma’lûmâtı olması cihetiyle Arabiyyü’l-ibâre bir aded +târîh ile lisân-ı Efrenciye’den müretteb fünûn-ı tıbbiye dâir olan bir kıt‘a risâleye +ayrıca birer kıt‘a terceme-i dil-nişîni vardır. + + +GAZEL +Mürg-i hayâl her gehi bir gülsitân bulur +Her çûpda kelîm-nazar nûr-ı ân bulur + +Bulmaz misâlin âlem-i sîretde dil senin +Mihrin yanında âyîne mâhı nihân bulur + +Vîrâne dilde ehl-i dil esrâr-ı gayb ile +Açsa tılısm-ı aşkı nice genc u kân bulur + +Fikr eyledikçe gonce-i envâr-ı la‘lini +Dil-haste-i hazân-ı elem tâze cân bulur + + + + + + +Cânâ gül-i hayâl-i terinden izârının +Kâm-ı derûn nükhet-i bâğ-ı cinân bulur + +Erbâb-ı zevki tâlib-i feyz-i müşâhede +Bulsa cihân-ı şevkde bî-nâm u şân bulur + +Bir şu‘ledir ki rûyu degil kâbil-i hicâb +Pervâne-i şühûd-ı nigârı ayân bulur + +Bulsam da Behçetâ iderem gayb kendimi +Ben bulmadımsa bende o şûhu cihân bulur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Behçet Beg ati’t-terceme Ali Nâmık Pâşâ merhûmun +sulbünden mahrûsa-i Selanik’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz elli bir +târîhinde pederi müşârün-ileyh ile beraber Dersaâdet’e muvâsalat ve o aralık üç-dört mâh +müddet mekteb-i harbiyeye müdâvemetle ulûm-ı Arabiye ve Fârisiyede olan ma‘lûmâtı +îcâbınca mektûbî-i sadr-ı âli odasına memûr ve iki yüz elli dört senesi uhdesine hâcelik rütbe-i +mu‘teberesi ve ikyüz elli altı sâlinde sâlise rütbesi bi’t-tevcîh vâyedâr-ı sürûr u hubûr +buyrulup meclis-i vâlâ mazbata odasına nakl ile beş sene müddet oda-i mezbûra müdâvemet +eyledikten sonra zabtiyye meclisi azâsı sınfına ilhâk olunmuştur. Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda +mahâreti vardır. + +GAZEL +Bilinmez nice gündür ey sabâ yârim ne âlemde +Kiminle salınır ol lâle-ruhsârım ne âlemde + +Acep kimlerle leb-ber-leb safâlar itmede ol şûh +Gül endâmım efendim lebi gül-nârım ne âlemde + +Var ey bâd-ı seher cânânımın devlet-sarâyına +Yatar mı hâb-ı istiğnâda hünkârım ne âlemde + +Kimin gamhânesin rûşen ider nûr-ı cemâliyle +Lebi goncem benim yâr-i vefâdârım ne âlemde + +Gelir mi hâtır-ı pür-nûruna ben bendesi âyâ +Acep der mi ki ol Peyrevi bîmârım ne âlemde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Peyrevî Çelebi Tekfurdağı sükkânından ve tâife-i +Kalyonciyan’dan olup bin yüz elli târîhinde geşti-i hayâtı garîk-i bahr-ı memât olmuştur. + +BEYT +Nigâh-endâz olup âyîne-i ruhsâr-ı cânâna +Derûnumda olan râz-ı nihânı yâre gösterdim + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mehmed Pîrî Efendi şehriyyü’l-asl olup sınf-ı +müderrisîne duhûl ile devriye mevâlisinden olduğu hâlde Diyarbekir ve Bağdâd ve Kuds-ı + + + + + +şerîf mevleviyyetlerine bi’l-vüsûl metrûk Üsküdar kazâsı mevleviyyetine dahi mevsûl +olduktan sonra nâzır lafzı târîhinde ki bin yüz elli bir sâli hilâlinde dâr-ı bekâya menkûl +olmuştur. + +HARFİ’T-TE + +KIT‘A +Görüp bî-hûde rîzân oldu sanma ebr-i bârânı +Kudûm-ı şehryâr-ı dehre eyler gevher-efşânı + +Yahod gerd-i kederden hıfz içün tab‘-ı hümâyûnu +Felek def‘-i gubârda heme ta‘yîn itdi nisânı + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Osmânzâde Ahmed Tâib Efendi hâcegân-ı dîvân-ı +hümâyûndan müteveffâ Osmân Efendi’nin ferzend-i ercümendi olup tarîk-i tedrîse duhûl ile +bin yüz yirmi dokuz târîhinde Haleb-i şehbâ mevleviyyetine ba‘delvüsûl yüz otuz beş +târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine mevsûl ve müddet-i muayyenesini tekmîl ile +mevleviyyet-i mezkûreden ma‘zûlen Kâhire-i mezbûrede bin yüz otuz altı senesi şehr-i +Ramazânında dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Vefâtına şeyhülislâm-ı esbak Çelebizâde Âsım +Efendi merhûm işbu târîhi nazm u inşâd eylemiştir. “Göçtü Osmânzâde Tâib âh âh” Mûmâileyh ashâb-ı ilm u kemâldan olup müverrihlikde ve kıt‘a-gûlukta şöhret-i şâyiası olduğu ve +Ehâdis-i Şerîfe-i Erbaîn’e bir aded şerh-i metîni ve Hadîkatü’l-Vüzerâ isminde bir kıt‘a eser-i +rengîni ve birkaç kıt‘a diger âsâr-ı dil-nişîni bulunduğu bazı târîhde mütâlaa-güzâr-ı çâkeri +olmuştur. Mürettep Dîvânı ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi bazı âsâr-ı rengîn-beyânı +vardır. + +GAZEL +Sîh-i gamında laht-ı ciger kim kebâb olur +Hûn-âb-ı eşk-i çeşmim o bezme türâb olur + +Tebhâleler ki tarf-ı dehânında rû-nümâ +Sahbâ-yı la‘l-i nâbına gûyâ hayât olur + +Devre çıkınca mahfel-i gülzârâ andelîb +Meclisde gonce micmer u şebnem gül-âb olur + +Ferhâd u Kays kıssası âyâ bir iş midir +Her harfi dâsitân-ı dilin bir kitâb olur + +Vîrâne bîm-i seylden elbet emîndir +Ma‘mûr olur o dil ki bu yolda harâb olur + +Âyât-ı beyyinât-ı hat-ı la‘l-i dilbere +Îhâm-ı bûse ma‘nî-i faslü’l-hitâb olur + +İzzet Selâm u Râmiz u Tahsîn-i yek-zebân +Oldukda böyle bir gazel-i müstetâb olur + + + + + + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Muhammed Tahsîn Beg Dersaâdet’te kadem-nihâde-i +gehvâre-i vücûd olup mektûbî-i sadr-ı âli odasından neş’etle bin iki yüz on üç târîhlerinde +Mısır cânibine sevk olunan ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde sadâret-i uzmâ +mektûpçuluğu memûriyyetine ve ba‘delavde bir müddet dahi ordu-yı hümâyûn dâhilinde +bulunarak Rûmeli cânibinde geşt u güzâr eyledikten sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bin iki +yüz yirmi üç senesi hilâlinde ol vaktin ta‘bîrâtı üzre çavuşbaşılık mansıbından münfasilen +şıkk-ı evvel defterdârlığı mesnedine nâil olmuş iken sene-i mezbûre şehr-i Ramazânı Leyle-i +Kadr’inde zuhûr iden vak‘a-i müvahhişde gürûh-ı mekrûh-ı mülgâ tarafından şârib-i şehd-i +şehâdet olup râğib-i ravzâ-i Cennet olmuştur. Müşârün-ileyhin eş‘ârına zafer-yâb +olunamadığından sâlifü’t-terceme begligçi-i dîvân-ı hümâyûn İzzet Beg merhûmun +Dîvânı’nda müştereken mukayyed olan gazel-i bî-bedelleri teberrüken sebt-i cerîde-i âcizî +kılınmıştır. + +GAZEL +Gendüm-i ma‘siyeti çekme çekil mûr gibi +Ele al âdem isen sübhayı memûr gibi + +Sırr-ı teklîfe vücûd-ı adem oldu mahrem +Mehbit-i feyz-i tecellî olalı Tûr gibi + +Bakamaz çeşm-i basîret şafak-ı mihr-i dile +Hâb-ı gaflet bürümüş dîde-i mahmûr gibi + +Hasret-i yâr ile yaralanup oldu akîk +Sürerem gerdenine çeşmi-i kâfûr gibi + +Subh-ı sâdık gibi manzûr-ı şafâk gerdânı +Şeb-i yeldâ arasında görünür nûr gibi + +Ne ki tahrîr ider ise kara yüzlü kalemim +Gösterir reng-i dili leyle-i mehcûr gibi + +Yâr için ez-dil u cân terk-i vücûd eyleyenin +Söylenir elsinede şöhreti Mansûr gibi + +Açılır gül gibi esrâr-ı visâl-ı dildâr +Ele al gönlümüzü nâme-i memhûr gibi + +Nazm-ı Tahsînim olup fark-ı maârif tâcı +Okunur dest-i müşîrîdeki menşûr gibi + +Nâzım-ı müşârün-ileyh El-hâc Hasan Tahsîn Beg Kıbrıs muhassılı esbak surre emîni +müteveffâ Hâcı Mehmed Ağa’nın sulbünden cezîre-i Kıbrıs’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup unfuvân-i şebâbetinde Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet ikâmetle pederi mûmâileyhin cezîre-i mezbûreye muhassıl nasbı esnâsında Kıbrıs’a avdet ve bin iki yüz otuz dokuz +senesi cânib-i Hicâz’a azîmet ve o hengâmda Mekke-i mükerremede ikâmet-sâz-ı kerâmet + + + + + +olan tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiye meşâyihinden Şeyh Mehmed Cân Efendi merhûmdan +ahz-ı yed-i inâbetle îfây-ı fâriza-i hacc-ı şerîf eyledikten sonra cezîre-i mezbûreye avdet ve iki +yüz kırk iki senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tarîk-i tedrîse dâhil ve bi’l-âhire sâniyen cânib-i +Hicâz’a azîmetinde şeyhi mûmâ-ileyh tarafından ridây-ı hilâfeti bi’l-iksâ mümtâz-ı emâsil +olduğu hâlde Der-i âliye’ye avdet eyleyüp iki yüz altmış dört senesi hizmet-i müstelzimü’lmefhâret-nikâbete nâil ve bir sene mürûrunda meclis-i vâlâ azâsı sınfına dahi dâhil olarak iki +yüz altmış dokuz senesi şehr-i Ramazânında meclis-i mezkûreden Rûmeli sadâretine menkûl +ve bir sene hitâmında sadâret-i merkûmeden ma‘zûlen hânesinde peygûle-güzîn-i istirâhat +olmuştur. Müşârün-ileyh ashâb-ı servet ve erbâb-ı tabîatdan olup bir mikdâr eş‘âr u güftârı +vardır. + +GAZEL +Biz de cûylar gibi alçaklara artık akalım +Sûret-i matlabımızda görünür mü bakalım + +Hep ferâmûş idelim sûz u güdâz-ı hecri +Gel gel ey âfet-i cân bir-iki bâde çakalım + +Şevk-i ruhsârın ile bezmimizi şu‘leleyüp +Bu şeb ehl-i hasedin başına ateş yakalım + +Eyle vaslın ile mesrûr da sonra güzelim +Felegin cevrini hep başına bir bir kakalım + +Esb-i tab‘ında silinmiş idi Tahsîn tebârı +Himmet-i Râşid ile bir iki üç mıh çakalım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Tahsîn Efendi dergâh-ı âli kapıcıbaşlarından ve Edirne +vücûhundan Emrullah Ağa’nın mahdûmu olup meslek-i küttâba dâhil ve Edirne meclisinde +tahrîrât kâtibi bulunduğu hâlde bin iki yüz elli altı senesi hâcelik rütbe-i muteberesine bi’lvüsûl muahharen kitâbet-i mezkûreden infisâli vukû bularak iki yüz altmış iki senesi uhdesine +rütbe-i râbia bi’t-tevcîh pederi mûmâ-ileyhin Pirizrin sancağı kâimmakâmı bulunduğu esnâda +livâ-yı mezbûrun tahrîrât kitâbetinde ve ba‘dehû yine pederi mûmâ-ileyhin Sakız cezîresi +muhasıllığında bulunduğu hengâmda kethüdâlık hizmetinde bulunup iki yüz altmış altı senesi +evâsıtında sâniyen Edirne meclisi hizmet kitâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. + +GAZEL +Ricâ-yı vuslatınla cüst ü cûlar hep seninçündür +Reh-i aşkında bezl-i âb-rûlar hep seninçündür + +Niçin gîsû-yı anber-bûyunu ruhsâre dökmezsin +Çemende hasretinle tâze bûlar hep seninçündür + +İdelden Çeşm-i mestin zümre-i uşşâkını medhûş +Nevâ-yı bülbülâsâ hây u hûlar hep seninçündür + +Dehânın bir muammâ serv-i kaddin mısra-ı ra‘nâ + + + + + +Miyân-ı halkda bu güft-gûlar hep seninçündür + +Kadem rencîde kıl teşrîf ile dilhânemi şâd it +Adûnun bağrın üz câm u sebûlar hep seninçündür + +Nola Tevhîd-i zârı bahş-i bûseyle be-kâm itsen +Reh-i aşkında bezl-i âb-rûlar hep seninçündür + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Hakkı Efendizâde Ahmed Tevhîd Efendi Dersaâdet’de +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile ati’t-terceme Kethüdâzâde Ârif +Efendi merhûmdan tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i fünûn-ı Fârisiye eyledikten sonra bin iki +yüz elli beş senesi hilâlinde bâ-imtihân mekteb-i irfâniye şâkirdânı hâceligine nasb u ta‘yîn ve +müddet-i kalîle zarfında gevher-i yekdâne-i bahr-ı maârif olan zât-ı sütûde-sıfâtı bahriye +meclisi müftülügüne lenger-endâz-ı temkîn buyrulup bir müddetden sonra vukû-ı infisâliyle +iki yüz altmış üç senesi dâr-ı şûra-yı askerî azâsı sınfına dâhil ve iki yüz altmış altı senesi betarîki’n-nakl Mekke-i mükerreme hükûmeti ve işbu tezkire-i âcizânemizin esnâ-yı tab‘ında +Medîne-i münevvere mevleviyyeti ile mümtâz-ı emâsil olmuştur. Mûmâ-ileyh sâhib-i kemâl +bir şâir-i mâhir-i rengîn-makâl olup hayliden hayli kasâyid-i güzîde ve gazeliyyât-ı pesendîde +tanzîmine muvaffak olmuş ve ilm-i nücûmda mahâreti derece-i kemâli bulmuştur. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Kenâr-ı la‘l-i dilberde hat-ı menşûr bulmuşlar +Leb-i sükkerde gûyâ nakş-ı pâ-yı mûr bulmuşlar + +Muhabbet tekyesinde her dil-i sengîn nerm olmaz +Çekenler çille-i aşkı katı pek zor bulmuşlar + +Bu gün uşşâk-ı hûbânı idüp taksîm hep Tevfîk +Senin de hissene bir dilber-i mağrûr bulmuşlar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Tevfîk Efendi şehriyyü’l-asl olup sarây-ı hümâyûn-ı +mülûkânede neşv u nemâ bularak muahharen çırâğ buyrulup gûşe-gîr-i ferâğ olduğu hâlde bin +yüz yetmiş beş sâlinde azîm-i dârü’l-karâr olmuştur. + +GAZEL +Virmiş şehâ çü devlet-i hüsnü sana Hudâ +İtmiş serinde zülfünü zıll-ı hümâ Hudâ + +Çün Hüsn ü Aşkı eyledi madûmü’l-infikâk +Mümkün mü yâri eyleye benden cüdâ Hudâ + +İtse ne denlü sûde-i hâkister-i gumûm +Mir’ât-ı tab‘a virmededir incilâ Hudâ + +Her demde bâd-ı şurta-i tevfîk olur vezân +Fülk-i tevekküle olıcak nâhudâ Hudâ + + + + + + +Mümkün degil nazîresinin nazm u şi‘rine +Vassâf-ı devlet itdi seni Vâsıfâ Hudâ + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm Tevfîk Yahya Efendi müderrisînden müteveffâ +Eyyûb Efendi’nin sulbünden bin yüz yirmi yedi târîhinde gehvâre-i zîb-i vücûd olup yüz kırk +dokuz senesi hilâlinde bâ-imtihân bir kıt‘a tedrîs-i rüûs-ı hümâyûnuna nâil ve tekmîl-i +medâris-i mu‘tâde ile yüz seksen bir senesi Selanik mevleviyyetine vâsıl olarak zâde-i tab‘ları +olan kıt‘a: + +Subh-ı vuslat olup eser-i nâ-bûd +Şeb-i hicret cihânı târ itdi + +Heves-i zülf-i yâr ile Tevfîk +Şâm-ı Cennet-meşâma dek gitdi + +kıt‘a-i latîfi meali üzre cânib-i Dımışk’a azîmet ve ba‘delavde bazı mahalle hediye irsâlinde +kıt‘a: + +Lutf u ihsân u kerem seyyid-i mün‘âm işidir +Cürm ü taksîr ü güneh bende-i nâ-kâm işidir + +Yok tefârîk-i Haleb kim anı kılsın ithaf +Kâdı-ı Şâm hedayâsı dahi Şâm işidir + +İşbu kıt‘a-i rengîni bi’t-tanzîm takdîm eyledikleri menkûldur. Yüz doksan iki senesi şehr-i +Muharremü’l-harâmında Mekke-i mükerreme mevleviyyetine bi’l-vüsûl yüz doksan dokuz +senesi şehr-i Ramazânında İstanbul kâdılığı pâye-i refîasını ve iki yüz iki senesi gurre-i +zilkaidesinde Anadolu sadâreti pâye-i mu‘teberesini ve bir sene mürûrunda Rûmeli sadâreti +pâye-i celîlesini hâiz ve iki yüz iki senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde bilfiil Rûmeli sadâret-i +behiyyesine mukârenetle beyne’l-emâsil mütemâyiz olmuş iken sadâret-i merkûmeden +ma‘zûl ve iki yüz üç senesi sâniyen sadâret-i merkûmeye menkûl olmuş ise de beş altı mâh +zarfında yine sûret-i azli âyîne-i kaderden aks-nümâ ve iki yüz dört senesi şehr-i Cemâziye’lâhiresinde nikâbet-i hizmet-i âliyesiyle şeref-pîrâ olup iki yüz beş senesi şehr-i Recebinde +revnak-bahş-ı mesned-i fetva ve on üç gün mürûrunda rûh-ı şerîfi âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı +mevlâ olmuştur. Na‘ş-ı mağfiret-nakşı Sultân Mehmed Hân-ı Gâzi câmi-i şerîfi civârında kâin +Küçükkaraman nâm mevkide vâki inşâsına muvaffak oldukları medrese-i münîfe hazîresinde +medfûndur. Müşârün-ileyh sadef-i vizr-i ulûm u maârif ve maden-i güher-i fünûn u letâif bir +fâzıl-ı ârif olup ulûm-ı akliye vü nakliyede kudret ve mahâreti olduğu vâreste-i kayd u +beyândır. + +GAZEL +Bu gülistân-ı dehrde safâ mı var yoktur +Gülünde bülbüle sor hiç vefâ mı var yoktur + +Şemîm-i zülfüne misk-i Huten dimekle şehâ +Bu sözde fehm idemem bir hatâ mı var yoktur + + + + + + +Hadenk-i nâz u nigâhın beni helâk idiyor +Kemend-i zülf-i siyehden rehâ mı var yokdur + +Fütâd-ı kânına aslâ terahhum itmezsin +Cihânda sen gibi bir pür-cefâ mı var yoktur + +Humâr-ı aşka ilâc ister isen ey Tevfîk +Piyâle çekme gibi bir devâ mı var yoktur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Tevfîk Beg bin iki yüz yirmi târîhinde Dersaâdet’de +revnak-bahşâ-yı gehvâre-i vücûd olup iki yüz otuz altı târîhinde mektûbî-i sadâret-penâhî +odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk iki yüz kırk iki senesi memûren Gümüşhâne ve oradan dahi +Sivas cânibine azîmet eyleyüp hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdetden sonra bir müddet +oda-i mezkûra müdâvemetle uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi ihsân u inâyet ve iki yüz elli +üç senesi bâ-rütbe-i sâlise mâliye mektûpçuluğuna ve bi’l-âhire bâ-rütbe-i sâniye de‘âvi +nezâret-i celîlesi muâvin-i evvelligine ve ba‘dehû meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye başkitâbeti +memûriyetine ve iki yüz elli dokuz senesi mektûbî-i vekâlet-penâhî odası ser-halifelikte sâyebahş-ı atifet buyrulduktan sonra bir müddetcik hânesinde ikâmet-sâz-ı istirâhat olarak iki yüz +altmış bir senesi memûren Niş ve Sofya câniblerine azîmet ve îfâ-yı mesâlih-i memûriyetiyle +Dersaâdet’e avdet eyleyüp bir sene mürûrunda ticâret nezâreti muâvinligine memûr ve iki yüz +altmış üç senesi hilâlinde ticâret müsteşârlığı ünvâniyle uhdesine rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisi bi’ttevcîh iki yüz altmış dört senesi azâdan olmak üzere dâr-ı şûrâ-yı askerî azâsı sınfına ilhâk +olunup iki yüz altmış beş senesi mektûbî-i sadr-ı âli vekâletine ve iki yüz altmış altı senesi +bi’l-isâle mektûpçuluk mesned-i refîine ve iki yüz altmış dokuz senesi defterhâne-i âmire +emânetine revnak-efzâ buyrulmuştur. Nesr u inşâda müşârün-ileyh bi’l-benândır. + +GAZEL +Sanma sunulan sâgar-ı sahbâ-yı nedâmet +İşretkede-i aşk degil cây-ı nedâmet + +Sür câm-ı Cem’i hısn-ı gama Hüsrev-i aşk ol +Tâ ceyş-i neşât eyleye yağma-yı nedâmet + +Bu bezm-i fenâda arasan belki bulunmaz +Sahbâ-yı gama dil gibi mînâ-yı nedâmet + +Kimdir ki bu kârhânede urulmaya âhir +Pîşâni-i a‘mâlına tamgâ-yı nedâmet + +Her dûn u hasîsin niamın ağzına alma +Bir lokma için olma leb-ârâ-yı nedâmet + +Bî-hûde bu gün cürm ü günâh itmege degmez +Hâtırda iken vâde-i ferdâ-yı nedâmet + +Âsâr-ı nedem remz ider oldu suhanında +Hall oldu mu Tevfikâ muammâ-yı nedâmet + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tevfîk Efendi İslâmbol kâdısı Şükrü Efendi’nin mahdûmu olup +tarîk-i pür-tevfîk-i tedrîse duhûl ile tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyleyerek +itmâm-ı devr-i medâris-i mu‘tâde ile bin iki yüz altmış yedi senesi Havass-ı Refîa kazâsı +mevleviyyetine nâil olmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +HARFİ’S-SE + +GAZEL +Kemer-girifte-i aşkız kenâre dek gideriz +Refîk-i mevce-i şevkiz kenâre dek gideriz + +Hevâ-yı kâkül-i dildâredir alâka hemân +Burâk-ı azm ile mi‘râc-ı dârâ dek gideriz + +Olunca gonce-i dil gül gül-i nesîm-i bahâr +Ziyâret-i ser-i kabr-i hezâre dek gideriz + +Külâh u hırka meyâlûd-ı çar-pâre be-dest +Verâ-yı perde-i nâmûs u âra dek gideriz + +Garîb-i sad-vatanız hem-dem istemez meşreb +Gubâr-ı hâtır ile tâ Murâd’a dek gideriz + +Eger bu kevne revişlerle hâk iderse bizi +Dü çeşm-i keç-nigeh-i rûzgâra dek gideriz + +Figân ki şehrimiz aldı riyâ ile sem‘a +Peyâm-ı şeyh işidilmez diyâre dek gideriz + +Pen��hımız odur ağyâr def‘ine Sâkıb +Hümâ-yı kâdime-i çâr yâre dek gideriz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mustafa Sâkıb Efendi medîne-i İzmir’de tennûre-bend-i +hân-kah-ı vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Köprülüzâde müteveffâ Mustafa Pâşâ’nın +dâiresine dehâlet ve bir müddet sonra mahrûsa-ı Edirne’ye azîmet eyleyüp tarîkat-ı aliyye-i +Mevleviyyeye intisâb ile mahrûsa-i mezbûrede vâki Murâdiye Dergâhı hademesi silkine dâhil +olarak tekrâr Dersaâdet’e avdet ve birçok vakt ikâmetten sonra âsitân-ı saâdet-âşiyân-ı hazreti pîr rû-mâl-ı ubûdiyyet olmak üzere Konya’ya azîmet ve bir +müddet ol bârgâh-ı feyz-iktinâhda edâ-yı hizmet eyleyerek bin iki yüz târîhinde Kütahya’da +kâin Arguniye nâm hân-kah meşîhatine revnak-tırâz-ı irşâd olup elli sene müddet hân-kah-ı +mezkûrda şeyh bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp bin iki yüz kırk sekiz târîhinde +tâir rûhu lânegâh-ı fenâdan pervâz ile nahl-ı Tûbâ’da âşiyân-sâz olmuştur. Mûmâ-ileyh ashâbı fazl u kemâldan olup âsâr-ı belâgat-nisârından olmak üzre bir kıt‘a Dîvân-ı fesâhat-ünvânı +ve menâkıb-ı urefâ-yı Mevleviyyeyi câmi bir kıt‘a Sefîne-i letâfet-beyânı vardır. + +GAZEL + + + + + +Ey dil bu kadar nâle vü feryâd nedendir +İtmek ili kendiye mu‘tâd nedendir + +Bir dil biline hâl-i dili söyler idim âh +Bilseydi dil-i zârımı nâ-şâd nedendir + +Bin kere kırar şîşe-i kalbim o perîzâd +Gayri anı âdem deyu ta‘dâd nedendir + +Perçem-i tîr aratırdı bu baht-ı siyâha +Hattınla yine zulm-ı nev îcâd nedendir + +Gün görmedi devrinde o mâhın dahi Sâkıb +İster yine dil devrini müzdâd nedendir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Enderûnî Mustafa Sâkıb Efendi cânib-i Anadolu’da kâin Engürü +nâm kasabada kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde Dersaâdet’e +muvâsalatla bin iki yüz on yedi târîhinde enderûn-ı hümâyûn agvâtı zümresine ilhâk olunarak +yirmi seneden mütecâviz sarây-ı hümâyûn-ı mülûkânede istihdâm olunduktan sonra bir +mikdâr maaş tahsîs u ihsân ile çırâğ buyrulup iki yüz elli sekiz târîhlerinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ +eylemiştir. Mûmâ-ileyh hurde-sâl bir şâir-i şîrîn-makâl olup ekser şarkıları latîf u rengîn-meal +vâki olmuştur. + +GAZEL +Zülf-i ejder-hamların i‘dâmda gül-fem gösterir +Dil-rübâlar birbirine bunda perçem gösterir + +Sıfrveş kudsiyânın hîçe almazlar sözün +Şîre-i engûrlar câyında her-dem gösterir + +Şahab-ı aşkın süvârı dâm-ı gîsûdan sakın +Reh-zen-i çarh-ı giyâh-ı hişk şebnem gösterir + +Dest-i istiğnâya darb ile hıyâm-ı himmetin +Yevm-i lâ-yenfa‘ günehkârân ebkem gösterir + +Sâkıbâ nûr-ı ilahiye yüzün dut her seher +Beste-i zencîr-i hûbân olma pür-gam gösterir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hakîm Sâkıb Efendi muahharen Rusya ülkesine rübûde olan +mahmiye-i Ahısha’ya iki saat mesâfede vâki Vifor nâm karyede imâmet hizmetinde +müstahdem bir zâtın sulbünden pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde pederi +merhûm ile berâber Dersaâdet’e bi’l-vürûd Irgadbâzârı’nda kâin Karamustafa Pâşâ +medresesinde hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde tahsîl-i ulûm-ı âliye ve taallüm-i fünûn-ı +sâireye sa‘y u gayret ve bi’l-âhire bir kıt‘a müderrislik rüûs-i hümâyûnuna dahi nâiliyetle +fenn-i tıpta olan ma‘lûmâtı iktizâsınca muahharen Süleymâniye câmi-i şerîfi mukâbilinde +vâki Tiryaki çarşısında kâin metrûk tıbhâne hâceliginde bulunarak bir müddet ilm-i tebâbet + + + + + +ta‘lîmiyle güzârende-i eyyâm u şühûr olduktansanra ihtiyâr-ı tekaüdî eyleyüp hânesinde +peygûle-güzîn-i ikâmet olmuş iken bin iki yüz altmış dokuz senesi evâhirinde irtihâl-ı dâr-ı +bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyhin sinnîn-i ömrü yüz yirmi adedine resîde olduğu bazı +ehibbasından mesmû-ı âcizânem olmuştur. Şi‘r ile çendan şöhret u ülfeti yoktur. + +TÂRİH +Gel tavâf it cûd-ı Hân Abdulmecîd-i pür-himem +Eyledi mânend-i Kâbe câmi-i âlî binâ + +Sa‘y idüp Sâkıb kulu cevherle târîhin didi +Buldu câmi‘le makâm-ı hırka-ı pâk intihâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Sâkıb Efendi cânib-i Anadolu’da kâin Karahisâr-ı +Sâhib nâm şehr-i latîfde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz otuz beş târîhinde şehr-i +mezkûreden hareketle sevâd-ı a‘zam-ı bilâd olan Dârü’l-hilâfetü’l-âliye’ye nakl u hicret +eyleyüp Anadolu kuzâtı silkine duhûl ile mukaddemâ bir müddet mevâli-i izâmdan +Keçecizâde İzzet Efendi merhûmun mektûpçuluk hizmetinde ve muahharen sudûr-ı izâmdan +Keçecizâde Halîm Efendi merhûmun Rûmeli sadâretinde bulundukları hengâmda tezkireci +yamağlığı hizmetinde bulunup iki yüz altmış yedi senesi hilâlinde arzuhâli-i hazret-i Fetva +Penâhî Efendi maiyetine memûren mübâhî ve hasbe’l-tarîk mukaddem ve muahher iki defa +sitte mansıbına nâiliyetle mazhar-ı eltâf-ı nâ-mütenâhî olmuş ise de muahharen kitâbet +hizmetiyle ihtisâb nezâreti cânibine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyh şi‘r ile müteârif +olan zevâtdan degildir. + +BEYT +İşâret ile ko ağmâzı aynı ey Servet +Bu feyz başka kalemdir devâtveş gözün aç + +MATLA +Şakk ideyazdı harf-be-harf eyleyüp vukûf +Bak o müzellifin hattına temmetü’l-hurûf + +MUKATTA +Meger kilk-i kader ol tıfl-ı ebcedhânın ey Servet +Celî hattıyla yazmış levhâ-i ruhsârına temmet + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Enderûnî Osmân Servet Efendi şehriyyü’l-asl olup bir müddet +dârü’s-saâdetü’ş-şerîf’e başmemûru maiyetinde yazıcılık hizmetinde bi’l-istihdâm muahharen +sınf-ı hâcegâna dâhil olarak nâil-i merâm olduktan sonra bin yüz seksen târîhinde medîne-i +Maraş’da dest-keş-i âlem-i pür-giş olmuştur. Bir kıt‘a Dîvânçesiyle cerîde-i âlemde ibkâ-yı +nâm u şân eylemiştir. + +TÂRİH +Müşîr-i şehryârî bir vezîr-i ma‘deletkârı +Cenâb-ı hazret-i Bârî kerem kıldı sana Aydın + +O mahsûdü’s-selef hayrü’l-halef bir zî-şerefdir kim + + + + + +Ne mânendin görür sonra ne gördü sâbıka Aydın + +O destûr-ı kerem-mevfûrun oldu şimdi mesrûru +Bulur zîrâ gubâr-ı dergehinden kîmiyâ Aydın + +Vezîr-i muhterem dâmâd-ı şâh-ı azâm u ekrem +Hidîv-i muhteşem görsün müşîr-i mu‘tenâ Aydın + +Fuhûlun ercümendi gelmemişdir dehre mânendi +Olur şâhid Hocendî itse böyle iddia Aydın + +Sipihr-i dânişin tâ-bende mihr-i pertev-efşânı +Fürûğ-ı nûr-ı fazlından ider kesb-i ziyâ Aydın + +Makâsıd-bahş tâlib-ezkiyâ-yı asrına Gâlib +Ümîdvâr-ı metâlib olsa lutfundan revâ Aydın + +Kerem-cûyân-ı sahv-ı dergehi olmuş degil mahrûm +Nola Servet gibi cûdundan olsa kâm-revâ Aydın + +İki târîh-i mübhem kıldım izbâr eylesin ezber +Anı evrâdına zamm eyleyüp subh u mesâ Aydın + +Halîl Pâşâ kılındı Aydın’a ikbâl ile vâli +Bulup rıf‘atla şânın oldu reşk-i her livâ Aydın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Servet Efendi ism ü mahlası târîh-i velâdeti olduğu +vecihle İzmir Efrenc gümrügü başkâtibi müteveffâ Sâdık Efendi’nin sulbünden medîne-i +İzmir’de bin iki yüz yirmi dört sâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup muahharen gümrük-i +mezbûr başkitâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyh ashâb-ı ma‘lûmâtdan olup +eş‘âr u güftârı manîdâr ve üstüvâr vâki olmuştur. + +HARFİ’L-CİM + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Havâ güzel yine gülşende gösteriş günüdür +Çemen çemen salın ey serv-kadd reviş günüdür + +Kenâre doğru salındır o serv-i âzâdı +Gel ey nesîm-i sabâ hizmetin var iş günüdür + +Yeridir eyleyelim gâhvâre düşmez mi +Tamâm o tıfl-ı nev-âmûzu perveriş günüdür + +Gönül semendini bir nev-cüvâna çek Câzim +Fezâ-yı aşkı dolaşdır biraz biniş günüdür + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Zeyrekzâde Mehmed Câzim Efendi şehriyyü’l-asl olup bin yüz +otuz sekiz senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda muharer olan +gazelinin kâfiyeleri ser-â-pâ sâkıt vâki olmuştur. İstitrâd: gazel-i mezbûrda olan reviş ve +perveriş kelimelerine ki ism-i masdâr ıtlak olunur. İş bu kelimeler ile buna mümâsil olan ism-i +masdarlar lisân-ı Fârisî ve Türkîde emr-i muhattab kelimesinin âhirine bir şin harfi ilâvesiyle +ism-i masdara mübeddel olmuştur. Lisân-ı Türkîde gidiş ve görüş ve lisân-ı Fârisîde reviş ve +biniş misillü ki asılları git ve gör rev ve bin kelimeleridir. Bu sûretde gerek Fârisîde ve gerek +Türkîde bunların birbirine kâfiye kılınmaları sahîh olamaz. Bîniş kelimesine âferiniş, görüş +kelimesine soruş kelimesini kâfiye ittihâz itmek lâzım gelir yohsa bîniş kelimesine reviş, +görüş kelimesine geliş kelimesi kâfiye kılınması gayr-i sahihdir. Lisân-ı Fârisîde ism-i fâil +i‘tibâr olunan handân, nâlân, sûzân kelimeleri dahi iş bu kâide üzre emr-i muhattab +kelimesinin âhirine bürân lafzı ilâvesiyle ism-i fâil tebdîl olunmuştur ki asılları hand, nâl, sûz +kelimeleridir ki emr-i muhattabdır. Beyân olunduğu vechile âhirine ân lafzı ilâve olunmağla +manâ-yı ism-i fâili ifâde eylemiştir. Bu kâide lisân-ı Türkîde dahi ayniyle câridir. Gelen, alan, +gören kelimeleri misillü bunların dahi asılları gül, al, gördür. Gelenin alana görenin bulana +kâfiye olması sahîh olmadığı gibi lisân-ı Fârisîde olan handânın sûzâna nâlânın pûyâna kâfiye +kılınması dahi teslîm olunamaz. Sûzâna fürûzân pûyâna cûyân kelimelerini kâfiye îrad +eylemek iktizâ eyler. Zîrâ emr-i muhatab kelimelerinin gerek lisân-ı Türkî ve gerek Fârisîde +âhirlerinde olan harf-ı şîn ile ân lafzı asıl kâfiye olmayüp redîf hükmünde olacağından emr-i +muhattab kelimesine mürücaatla sıhhat-ı kâfiye biline. Celî müstağni-i ta‘rîfdir. Bu üslûb üzre +lisân-ı Fârisîde asıl ism-i fâil itibâr olunan goyende sûzende kelimelerinin dahi birbirine +kâfiye kılınmaları câiz degildir. Bunlar dahi emr-i muhattab kelimesinin lisân-ı Fârisîde +âhirine bir nun, bir dal, bir ha, ve lisân-ı Türkîde bir ya, bir cim yine bir ya harfi ilâvesiyle +ism-i fâil olmuştur. Sûzende goyende kelimelerinin asılları sûz, goy kelimeleridir. Lisân-ı +Türkîde asıl olan ism-i fâil ki alıcı verici ve emsâli kelimelerdir. Bunların dahi asılları al ver +kelimeleridir. Âhirlerine hürûf-ı mezkûre zamîmesiyle ism-i fâil olmuştur. Bu kâide-i merciye +üzre sûzendeye ferzende goyendeye cûyende kelimelerini kâfiye itthâz eylemek lâzım gelir. +Yohsa cûyendenin nâlendeye nâlendenin âyendeye kâfiye kılınması bir vecihle tecvîz ve +kabûl olunamaz. Madem ki lisân-ı Türkîde olan gelicinin gidiciye kâfiye edilmesi sahîh +degildir gaflet olunmaya eslâfa tabiiyyet adem-i vaktdir. + +TAHMÎS +Acep kimlerle sâkî tarh-ı bezm-i ülfet itmiştir +Arak-rîz oldugundan belli zannım sür‘at itmiştir +Olup yâkût-reng elde ayâğ ünsiyet itmiştir +Leb-i meygûnu yârin nûş-ı câm-ı işret itmiştir +Soruldukça anınçün keşf-i râz-ı haclet itmiştir + +Süzünce çeşmin ol şehbâz-ı evc-i nâz mestâne +Olur râm-gerde mürg-i dil düşer elbet beyâbâna +Bırağup yek nazarda ateş-i fitne dil u câna +Gazâl-ı vâdi-i vahşet iken ol çeşm-i bî-gâne +Nigâh-ı şûh-ı merdümle acep ünsiyyet itmiştir + +Arakdır mâye-bahş-ı ten-durüstî âlem-i âba +Rakîb uğramasın virir kesâfet bâde-i nâba +Perî-rûyam tekellüfle vücûdun sokma it‘âba + + + + + +Misâl-i rûh olur hiffetle cismi bezm-i ahbâba +Miyân-ı ülfetinde kim ki tarh-ı külfet itmiştir + +Bakılsa dîde-i im‘ân ile bi’l-cümle mevcûdât +Olur vahdet-nümâ-yı sırr-ı hak mânende-i âyât +Nakışdan fi‘l-i nakkâşı gerekdir eylemek isbât +Degildir çeşm-i sîretle hakâyık-bîn-i masnûât +O kim âyînesi meşgûl-ı hüsn-i sûret itmiştir + +Bahârın var hazânı gonceler de hârdan şekvâ +Zamân-ı enbiyânın feyzi fi’l-cümle olur peydâ +Gülistân-ı cihânın reng u bûyu böyledir hâlâ +Füyûzât-ı bahâr-ı sun‘ ile hallâk-ı bî-hemtâ +Gül-i ruhsâre hattı reng-i mişk-i nükhet itmiştir + +Neler zâhir olur günden güne bu rub‘-ı meskûnda +Ne sırdır kimse bilmez Câzimâ âciz Felâtun da +Ne sûretler nümâyândır bakılsa tâli-i dûnda +Temâsil-i havâdis safha-i mir’ât-ı gerdûnda +Nice hikmet-şinâsı mübtelâ-yı hayret itmiştir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Câzim Efendi Dersaâdet’te kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +bâb-ı defterîde vâki metrûk başmuhâsebe kalemine bir müddet müdâvemetle bin iki yüz elli +bir târîhinde dîvân-ı hümâyûn kalemine çırâğ olunup bir kaç sene mürûrunda kalem-i +mezbûra mülhak mühimme odasına ve birkaç sene sonra mektûbî-i mâliye odasına nakl +eyleyerek fenn-i inşâda olan ma‘lûmâtı iktizâsınca hâcelik rütbesini bi’l-ihrâz iki yüz altmış +senesi bâ-rütbe-i sâlise Ankara kazâsı malmüdürlügüne memûr ve bir sene zarfında +memûriyet-i mezkûreden mehcûr olmuş olmasıyla Der-i âliye’ye avdet ve bir müddet daha +oda-i mezbûra müdâvemetle iki yüz altmış sekiz senesi Erzurum defterdârlığı uhdesine bi’ttevcîh mahall-i memûriyetine azîmet eyelemiştir. Mûmâ-ileyhin haylice eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Çerb u şîrîn olma halka lokmaveş yerler seni +Telh u güftâr olma zîrâ akreb eylerler seni + +Cinsine sır söyleme cins-i hased anlardadır +Çâhdan çâha atarlar ol birâderler seni + +Hâl-i hûbâna bakup hâlin digergûn eyleme +İbtidâ sayd etmek için hayli yemlerler seni + +Var ise nakd-ı hüner izhâra kalkışma sakın +Âkibet tezyîf iderler süfle-perverler seni + +Bûmveş künc-i ferâgat tutmaga bu mu sebeb +Bülbülâsâ Câmiyâ ehl-i suhan dirler seni + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Câmî Efendi şehriyyü’l-asl olup Ayasofya câmi-i şerîfi +kurbunda vâki pederinden müntakil camcı dükkânında camcılık sanatıyla iştigâli esnâda +ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyeyi tahsîl ve bir müddet mekteb-i harbiyede bulunan +şâkirdâna bazı mertebe ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyeyi ta‘lîm u tefhîm eyledikten sonra +ellibeş senesi hilâlinde bâb-ı ser-askerîde vâki basmahâne-i âmirede bir vakt musahhihlik +eyleyüp mezkûr basmahâne bir aralık lağv olunmuş olmağla “külli şeyin yerci‘i illa aslihi” +medlûlunca ikâmetgâh-ı kadîmi olan dükkân-ı mezkûra ricat ile attarlık ticâretiyle me’lûf iken +işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından çend mâh mukaddem menzûlen dâr-ı bekâya menkûl +olmuştur. Mûmâ-ileyh her ne kadar şi‘r ile şöhret-şiâr olan şu‘arâdan degil ise de bazı kütüb ü +dîvânlarda tevârih-i müteaddidesi mestûr u mukayeddir. + +GAZEL +Şeb-i mehtâb olur peydâ şerâr-ı dûd-ı âhımdan +Şihâb-ı lem‘a-i hasret uçar burc-ı nigâhımdan + +Fezâ-yı ateşîn-i aşka düştüm germ-cevlânım +Şuâ-ı şu‘le-i cevvâle kalkar gerd-i râhımdan + +Eger bu sûz-ı hasretle gidersem hâke bî-şüphe +Olur fevvâre-i ateş-feşân peydâ giyâhımdan + +Vücûdum nokta nokta kur‘a-i ahter şinâsâsâ +Bulunmaz cây-ı hâli dâğ-ber-dâğ-ı siyâhımdan + +Saîdâ-yı suhan-sâzı ne mümkün eylemek tanzîr +Sadefveş çıksa Câvid lü’lü-i mazmûn şifâhımdan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Câvid Beg Dersaâdet’de ârâyiş-dih-i gehvâre-i vücûd olup bir +müddet mekûtbî-i sadr-ı âli odasına müdâvemetle derkâr olan hüner u ma‘rifeti iktizâsınca +uhdesine hâcelik rütbe-i refîası bi’t-tevcîh muahharen Kasabbaşı esbak Şâtırzâde müteveffâ +Şâkir Efendi’nin kitâbet hizmetinde bulunduğu hâlde imrâr-ı eyyâm u şuhûr itmekte iken +“İrdi Câvid Beg bekâya bir güzel şâir idi” târîhi mantûkunca bin iki yüz elli târîhinde irtihâl-ı +dâr-ı sürûr eylemiştir. Mûmâ-ileyh bî-misl u akrân bir şâir-i sâhib-irfân olup eş‘âr-ı ateş-nisârı +sûziş-fiken-i dil-i şâirândır. + +GAZEL +Benim bilmem niçün dünyâda asla gönlüm eglenmez +Cihânda kanda gidersem dırîğa gönlüm eglenmez + +Geleli dâr-ı dünyâya gönül şâd olmadı gitdi +Degildir gâlibâ maksûdu dünyâ gönlüm eglenmez + +Gülistân-ı cihân zindân olur gûyâ ne seyrândır +Temâşâgâh-ı âlemde temâşa gönlüm eglenmez + +Düşeli aşk ile sevdâya bir yerde karârım yok +Acep bilmem ne sevdâdır bu sevdâ gönlüm eglenmez + + + + + + +Ne gicem gicedir ne gündüzüm gündüz benim Ca‘fer +Yitirdim gündüzüm billah hayfâ gönlüm eglenmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Cafer Efendi Tekfurdağı nâm mahallde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd +olup mahall-i mezkûrda vâki Mehmed Pâşâ câmi-i şerîfinde müezzinlik hizmetiyle +güzârende-i evkât iken bin iki yüz kırk dokuz sâlinde vefât eylemiştir. + +TÂRİH +Seyyid-i Es‘ad-şiyem oldu be-hakk-ı sadr-ı Rûm +Oldu sadr-ı Rûm hakkâ Es‘ad-ı Seyyid-şiyem + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Karslızâde Muhammed Cemâl Efendi Dersaâdet’de +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile devr-i medâris-i mu‘tâde eyleyerek +Selanik kazâsı mevleviyyetine bi’l-vüsûl muahharen tophâne-i âmirede musahhihlik +hizmetine memûr ve ta‘yîn kılınıp bin iki yüz altmış iki senesi Burusa mevleviyyetine nâil +olmuş iken kazâ-yı mezkûru zabt itmeksizin dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Bâlâda mestûr +târîhinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî degildir. Vekâyi‘-nüvîsân-ı devlet-i âliye hakkında +tezkiregûne bir eser-i latîfi vardır. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Dil ki olmuştur muhabbet şem‘inin pervânesi +Sûziş-i firkattir artık vuslat-ı cânânesi + +Zabt olunmaz degme bir zincîr ile şimden giru +Ol perîşan kâkülün olmuş gönül dîvânesi + +Hayli demdir meclis-i meyden ayâğı çekmemiş +Neyleyem kim hûşyâr olmaz gönül mestânesi + +Sâgar-ı aşkı Cemîlî nûş iden rindin olur +Bezmgâh-ı zevk içre tâc-ı Cem peymânesi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Sadullah Cemîlî Beg mîr-mîrandan Ankara mutassarıfı +mütefeffâ Ali Rızâ Pâşâ’nın sulbünden Dersaâdet’te bin iki yüz kırk bir senesi evâhirinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli dört senesi dîvân-ı hümâyûn kalemine +müdâvemete mübâşeret ve o esnâda mekteb-i maârif-i adliyeye nakl iderek tahsîl-i ulûm-ı +âliyeye sarf-ı himmetle muahharen bir müddetcik emtia gümrügü tahrîrât odasına devâm +eyledikten sonra iki yüz altmış senesi evâilinde hazîne-i hassa muhâsebesi ketebesi sınfına +dâhil ve iki yüz altmış üç senesi hilâlinde refîk-i evvel nâmiyle hazîne-i merkûme tahrîrât +odasına nakl-ı memûriyet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +TÂRİH +Gelip bâ-feyz-i ilhâm-ı hümâ Cevdet didim târîh +Sezâdır yine Es‘ad-zâd’Efendi geldi fetvâya + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Cevdet Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup târîh-i tedrîse duhûl ve medâris-i mu‘tâdeyi devr u tekmîl ile İzmir kazâsı ve bin yüz +doksan dokuz sâlinde Edirne ve ba‘dehû Mekke-i mükerreme mevleviyyetlerine nâil olduktan +sonra iki yüz beş senesi İstanbul kâdılığı mesned-i refîine revnak-efzâ ve iki yüz dokuz senesi +hilâlinde âzim-i dâr-ı me’vâ olmuştur. Bâlâda muharer nükteli olan târîhinden başka eş‘ârı +bulunmamışdır. + +GAZEL +Mâcerâ-yı eşkimi pek ter geçer mâdâm su +İdemez bahr-ı muhîtin şerhini itmâm su + +Çeşm-i giryânım gibi horhor akar kim itmede +Aksaraylı bir perînin vaslına ikdâm su + +Her yek oğlan eylemez sîr-âb-ı taksîm-i ezel +Nûş ider bu çeşmeden ölçüyle hâs u âmm su + +Havzına bu gülşenin fıskiyyesi denk olmadı +Nâfile fevvâre koydu başına sersâm su + +Der-kenâr itmek içün ol nev-bahâr-ı işveyi +Semt-i Sadâbâd’a yaydı bir yeşil ihrâm su + +Sûy-ı vasla köprü kurdu selsebîl-i şevkden +Virmedi devrân geçid kaldı yine nâ-kâm su + +Katrenin câmı karardı âkibet bahr olduğun +Fehm iden dil-teşne-i feyze ider ikrâm su + +Gündüz ağlar gice çağlar dağda hecr-i yâr ile +Âşık-ı sad-kadr itmez bir nefes ârâm su + +Meylin ol serv-i revânın sûy-ı ağyâra görüp +Eylemişmiş yaş zebân-ı hâl ile îhâm su + +Çünki dönmez âsiyâb-kâm ber-vefk-i murâd +Ben gibi olsa nola dünyâda pür-âlâm su + +Zabt idüp tûfândan târîh-i devr-i âlemi +Mâverâü’n-nehr’e dek sürsen ider i‘lâm su + +Hep sükûnetdir sonu cûş u hurûş-ı nahvetin +Ki akar gâhi turur güllerde bir eyyâm su + +Aşk ile Ferhâdveş dağlar başın cây eyleyüp +Dögünür taşlarla Cevdet şimdi subh u şâm su + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Cevdet Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup nakdîne-i evkâtını iktisâb-ı gevher-i ma‘rifete sarf iderek ulûm-ı Arabiye ve +fünûn-ı Fârisiyede kesb-i mahâret eyledikten sonra bâb-ı âlide vâki dâhiliye kalemi hulefâsı +sınfına bi’l-ilhâk kalem-i mezkûra müdâvemetle tahsîl-i nâm u şöhret eylemekte iken bin iki +yüz kırk yedi senesi kâtib-i ecel tûmâr-ı ömrüne hatâr-ı butlân keşîde eyleyüp nusha-i kübrâyı kemâl olan zât-ı ferişte-simâtını debîristân-ı cennâta resîde eylemiştir. Mûmâ-ileyh her +vecihle temeddüh ü sitâyişe lâyık ve her husûsda akrân u emsâlini fâik bir şâir-i müdakkik +olup Nevâdirü’l-Âsâr ismiyle muanven bir eser-i rengîni ve Zînetü’l-Mecâlî isminde +müzeyyen diger bir kıt‘a yâdigâr-ı dil-nişîni olduğundan başka bir kıt‘a Dîvânçe-i hoş-lehçesi +vardır ki müştemil olduğu eş‘âr-ı belâgat-şiârı kâbil-i tahrîr u iş‘âr degildir. + +GAZEL +Safâ virir bize yâr itse pür-itâb-ı hitâb +Ki telh olunca ider tab‘ı neş’e-yâb şarâb + +Hevâ-yı nefs ile mağrûr olan tenk-mağzın +Yakın vakitde olur hâli çün habâb harâb + +Safâ-yı bâde-i gülgûnu istemez zühhâd +Olur mu neş’e ber-âverde-i gül-âb kilâb + +Vatan cilâsı cefâsın sorar isen sâkî +Nevâ-yı nâle-i çîni virir cevâb çü âb + +Leb-i nigârda bin nice bin neşât virir +Ki nokta nakş ile Cevdet olur serâb şarâb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Cevdet Efendi Rûmeli’de vâki Lofça nâm kasabada bin +iki yüz otuz sekiz senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli beş senesi Dersaâdet’e +bi’l-muvâsala tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiye eyleyerek iki yüz altmış bir +senesi tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz altmış altı senesi meclis-i maârif azâsı sınfına +bi’l-ilhâk mümtâz-ı emâsil olmuştur. Mûmâ-ileyh fart-ı zekâsı müsellem bir şâir-i pâkîzeşiyem olup dîvân olacak mikdâr eş‘âr-ı fesâhat-disârı olduğundan başka Şâfiye-i İbn-i +Hâcib’e Gâyâtü’l-Beyân isminde bir şerh-i metîn ve müteveffâ Hâce Fehîm Efendi’nin +gazeliyyât-ı Sâib’in bazılarına olan şerh-i nâkısını bi’l-itmâm bir eser-i dil-nişîn ve Harîr-i +Marûf’un Ahvâl-i Târîhiye’siyle emr-i terbiyesine dâir Kitâb-ı Harîr isminde diğer bir eser-i +rengîn ve kavâid-i osmâniyeye müteallik müştereken bir kıt‘a kitâb-ı güzîn ve Medhal-i +Kavâid nâmında muhtasarca bir risâle-i mübîn ve hutbe ve dîbâce hakkında Beyânü’l-Ünvân +isminde diger bir risâle-i sıhhat-karîn ki tamâmen altı aded âsâr-ı fevâid-nisârın te’lîfiyle diger +müteaddid resâil-i güzîde tertîbine müvaffak olmuştur. Ati’t-terceme reîsü’l-küttâb Vâsıf +Efendi’nin keşîde-i silk-i sütûr itmiş olduğu târîh-i ma‘rûf sene-i hicretin bin yüz seksen sekiz +târîhine kadar sinnîn-i ma‘lûmede olan vukûâtı mübeyyin olup ma‘hûd Kaynarca +muâhedesinden Vak‘a-i Hayriye’ye gelinceye kadar müddette olan vukûât tafsîl üzre zabt u +tahrîr olunmamış olduğundan ihâta vecihle vukûât-ı mezkûreyi dahi tahrîre himmet eyleyüp +sene-i mezkûreden bida‘ ile iki yüz senesi nihâyetine kadar olan vukûâtı elli cüzden mürettep +bir cilde derc u tahrîr eyleyerek resîde-i hüsn-i hitâm itmiş ve sinnîn-i müteahire vukûâtını +dahi tahrîr itmekte bulunduğu misillü ati’t-terceme şeyhülislâm-ı esbak Sâhib Efendi + + + + + +merhûmun Sülüsân’ını terceme eylemiş olduğu Mukaddime-i Halduniye’nin bâkisini dahi +terceme eylemekte bulunmuştur. + +GAZEL +Bir mehin aşk u hevâsıyla ider dil pervâz +Olalı zülf-i siyâhı ile bahtım hem-râz + +Bî-nevâ gönlümü döndürdü hezâr-ı zârâ +Olalı gülşen-i hâtırda o gül cilve-tırâz + +Bir perî-çehre yine gönlümü itdi teshîr +Ne füsûn eyledi bilmem felek-i şu‘bede-bâz + +Koma dem-beste gel uşşâkı ferah-nâk eyle +İkide birde efendim neyimiş nâz u niyâz + +Perde-i âhıma oldukda sabâ şevk-efzâ +Oldu âheng ile kânûn-ı felek nağme-nevâz + +Kısa kes turrasının bahsin uzatma diyerek +Kîl u kâl oldu bu gün va‘iz ile tûl u dırâz + +Sûfiyân sığmadı nüh dâire-i eflâka +Mutrib itdikçe usûliyle nühufte-âgaz + +Bûselikde tolaşıp virmedi bir şeyde karâr +Cevdetâ gezdi gönül semt-i muhayyerde birâz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Cevdet Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz üç târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz kırk beş târîhlerinde dîvân-ı hümâyûn kalemine +çırâğ olunarak bir mikdâr tahsîl-i ilm u kemâl eyledikten sonra kalem-i mezbûra mülhak +mühimme odasına memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Şi‘r ile müte‘ârif degildir. + +TAŞTİR +Hâlıkü’l-a‘vâma olsun şükr ü hamd-ı bî-kıyâs +Eyledi feyziyle halk-ı âlemi mesrûr-bâl +Bak nihâyet var mıdır lutf-i cenâb-ı İzzet’e +Kim idüp in‘âm-ı ‘âmm itdi yine irsâl-i sâl +Gitdi köhne-sâl ile müjde gam-ı ehl-i dilân + +Buldu şimdi ukde-i derd-i derûn hep inhilâl +Kalmadı dillerde âlâm u kudûretden eser +Âleme virdi neşât-ı tâze geldi sâl-ı hâl +Bu ferahla sâl-i tebrîkin vesîle eyleyüp +Şâirân itmekte inşâd ile îsâr-ı lâl + +Laf-zen ü ma‘nen didim târîh-i mu‘cem ey Şefîk + + + + + +Sen de söyle Cevdetâ bir dîgerin bâlâ-misâl +Bin iki yüz altmış altıncı senedir sâl bu sâl +Eyleye sa‘d Âsaf-ı zî-şâna Hak celle celâl + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Cevdet Efendi mahrûsa-i Burusa’da pâ-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bi’l-âhire Mısr-ı Kâhire cânibine azîmetle muahharen tab‘hâne-i Mısriyye nezâretine +memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Ati’t-terceme Şefik Beg’in mukaddemen Mısır vâlisi Abbas Pâşâ +hakkında tanzîm itmiş olduğu kasîde ile sâl-ı târîhine olan taştîrinden başka mütercim mûmâileyhin eş‘ârına zafer-yâb olunamadığından kasîde-i mezbûreden bazı ebyât bi’t-tefrîk cerîde-i +âcizîye kayd u izbâr olunmuştur. + +KIT‘A +Çünkü ilm u edebe itdik edeble rağbet +Dâima sâhib-i irfân ile eyle sohbet + +Gayret-i tîneti darb it eser-i eslâfa +Mahlas-ı ma‘rifetin ola cihânda Neş’et + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Dâyezâde Cûdî Efendi Cennet-mekân Sultân +Mahmûd Hân-ı Evvel asrı ser-levha-i suhandânı ve Hâce Neş’et Efendi merhûmun üstâd-ı +sâhib-irfânı olup pâdşâh-ı müşârün-ileyh hazretleri zamânında âzim-i dârü’l-cinân olmuştur. +Mûmâ-ileyhin bâlâda sebt u kayd olunan kıt‘asından başka eş‘ârı görülememiştir. + +HARFİ’L-HA + +TÂRİH +Gitdi târîh-i zehâbım söyledim +Şaklabânî gitdi dergehden didim + +Nâzım-ı hüner ber-âverde Hâfız Ebûbekir Dede medîne-i Manastır’da tennûre-bend-i +hân-kah-ı vücûd olup kendisi ashâb-ı mâl u câhdan olmuş iken muahharen Dersaâdet’e +muvâsalat ve tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye dehâletle Galata Mevlevîhânesi’nde hücregüzîn-i ikâmet olduğu hâlde bin iki yüz on sekiz senesi hilâlinde dâr-ı bekâya nakl u rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh her ne kadar sûretde ehl-i harâbatdan gibi ise de sîretde ashâb-ı +kerâmetden olduğu bâlâda muharrer târîhinden müsbet olmuştur ki târîh-i mezbûru vefâtından +altı gün evvel bazı ehibbâsına kırâatla vefâtını işâret eylemiştir. Ve târîh-i mezbûreden başka +eş‘ârı manzûr degildir. + +KIT‘A +Evvel-i evvel-i âlem der-i Mevlânâdır +Âhir-i âhir-i âdem der-i Mevlânâdır + +Mazhar-ı cem‘-i şuûn dâir-i arş-ı a‘zâm +Mevc-i mevc-i yem-i sâlim der-i Mevlânâdır + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Şeyh Hâfız Mehmed Efendi mahrûsa-i Edirne’de +tennûre-bend-i hân-kah-ı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye dehâletle muahharen + + + + + +bazı memâlik u buldânda bir müddet seyr u seyâhat eyledikten sonra Güzelhisâr nâm +memleketde vâki Mevlevîhâne’nin meşîhatine nâil ve bin iki yüz on iki târîhinden sonra +kurbgâh-ı cenâb-ı perverdigâra âzim u nâkil olmuştur. Mûmâ-ileyhin iş bu bâlâda mestûr +kıt‘asından gayri şi‘ri manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Hayret-efzâ-yı ukûl olsa da mînâ-yı vatan +Binde mest eyleyemez âkili sahbâ-yı vatan + +Ber-hevâ ile atar sâhil-i gurbetgedeye +Küştî-i cismimizi cûşiş-i deryâ-yı vatan + +Dehr-i süflîde garîb olduğuma çok acırım +Hâtıra geldigi dem âlem-i bâlâ-yı vatan + +Âdem İskender-i vakt olsa dahi gurbetde +Cilve eyler yine gönlünde merâyâ-yı vatan + +Kays-ı dil silsile-i gurbete pâ-bend olmaz +Eline girse eger dâmen-i sahrâ-yı vatan + +Derd-i hicrânı beni şöyle ki bîmâr itdi +Bana tîmâr idemez cümle etibbâ-yı vatan + +Hasan u Râşid ü Fâzıl ile Hâfız şimdi +Ayn-ı ibret görünür dîdeme me’vâ-yı vatan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız Mehmed Ağa şehr-i Ayıntab’ın hânedân u ashâb-ı +irfânından olup kendisi her ne kadar mahallince Hasırcızâde Mehmed Ağa dinmekle ma‘rûf +ise de ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı edebiye ve lugat-ı Fârisiyede yegâne ve hüsn-i eş‘âr ve +letâfet-i güftâr ile bî-misl u bî-bahâne olduğundan başka Ağa ünvânı muzâf-ı nâmı olduğu +hâlde her fende hem-asrı olan zevât-ı meşhûreye fâik ve fart-ı hâfıza ve kuvve-i ihâta ve +husûsiyle meclis-ârâlık bahsinde pek çok medh u sitâyişe lâyık olduğu misillü mahzûzâtı olan +ebyât-ı Arabiye ve Fârisiye ve Türkiye hadd u hasrdan bîrûn ve tevârih u kasâyid u sâir eş‘âr-ı +letâfet-disârı mertebe-i hadd u ihsâdan efzûndur. + +GAZEL +O nev-nihâl ki serv-i revân olur giderek +Yolunda cûy-ı sirişkim revân olur giderek + +Önünde şem‘-i hidâyet delîl olursa sana +Serâir-i reh-i vahdet ayân olur giderek + +Yolunca râh-ı rızâda azîmet ehli olan +Şakî de olsa saâdet-nişân olur giderek + +Mukârin oldu yüzünde hilâl ile hurşîd + + + + + +O tıflı gör ki ne sâhib-kırân olur giderek + +Gönül hikâye-i Mecnûn gibi senin hâlin +Zebân-ı halkda bir dâsitân olur giderek + +Şerâa dâr-ı şerîat olanlar elbetde +Resîdegân-ı kenâr-ı emân olur giderek + +Elinde sayrefiyân-ı maârifin Hâfız +Bahâ-yı cevher-i nazmım girân olur giderek + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız İsmâil Müşfik Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk bir +senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup fart-ı zekâsı muktezâsı üzre sekiz yaşında +iken tekmîl-i hıfz-ı nazm-ı celîl eyleyüp iki yüz elli senesi dîvân-ı hümâyûn kalemi şâkirdânı +zümresine ve bir sene mürûrunda kalem-i mezbûr mühimme-nüvîsânı silkine ve birkaç sene +zarfında mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk fenn-i inşâda olan ma‘lûmâtı +iktizâsınca muahharen cerîdehâne kitâbetinde bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyyeye olan mensûbiyeti münâsebeti ile bi’l-âhire +hânesinde peygûle-güzîn-i ikâmet olmuştur. Mûmâ-ileyh Hâfız-ı Şirâzî-mânend bir şâir-i +hünermend olup şi‘r u inşâda olan miknet u kudreti eş‘âr-ı mevcûdesiyle zamân kitâbetinde +kaleme alınup neşr olunmuş olan Cerîde-i Havâdis nüshaları mealinden ma‘lûm-ı ashâb-ı +maârifdir. Kendisinin bazı eş‘âr u neş’etini câmi Müşakkik-nâme isminde bir kıt‘a eser-i +matbûu vardır. + +LÜGAZ +Nedir ol sûret-i nûr-ı ezelî +Eser-i hâmekeş-i lemyezelî + +Mazhar-ı feyz-i tecellî-i kadîm +Mâh-ı zî-bende fürûğ-ı ta‘zîm + +Şekl-i nûrânî vü evsâfı celîl +Zât-ı pâkîze-i mevsûf delîl + +Ya‘ni bir şâhid-i şîrîn etvâr +Çeşm-i uşşâka cilâ-yı ebsâr + +Oldu efgendesi hep hûr u melek +Dahi dildâdesi mehtâb-ı felek + +Ârızı hûb u müdevver çehre +Çehre-sâyânı bulurlar behre + +Zer u zîverle mahalli bedeni +Bir siyeh çerde güzeldir Adeni + +Mâhdır kendi hilâli hâle + + + + + +Deheni gonce izârı lâle + +Çâr goncayla açılmış gül-i ter +Nefha-i pâşende-i mişk-ezfer + +İki ebrûları mânend-i hilâl +Oldu âvîze-i mihrâb-ı celâl + +Âşıkı hüsnü ider idi bî-hûş +Rûyunu eylemese muknia-pûş + +Nola râm itse eger şîr-i neri +İsm-i a‘zâmdır anın tâc-ı seri + +İden ol sûret-i zîbâya nazar +Şübhe yok hâsıl ider nûr-ı basar + +Rûymâl it ana her subh u mesâ +Olagör izzet ile nâsıyesâ + +Hâkim ol ehl-i dile halka be-gûş +İdegör ma‘rifeti kurta be-gûş + +Yürü deryûze-i irfân ile +Bu lügaz hallini im‘ân eyle + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh vak‘a-nüvîs Seyyid Mehmed Hâkim Efendi Dersaâdet’de çehrenümâ-yı âlem-i şühûd olup mektûbî-i sadr-ı âli odasından neş’etle sınf-ı hâcegâniye dâhil ve +bir aralık metrûk silahdar kitâbeti hizmetine ve ba‘dehû vekâyi‘-nüvîslik hizmetine nâil olarak +bin yüz seksen dört senesi vâsıl-ı kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i Celîl olmuştur. + +GAZEL +Derdmân-ı hüsn ü ânın hânmânıdır gönül +Kişver-i aşk içre yani mısr-ı sânîdir gönül + +Râm ider Belkıs-ı kâmı ol Süleymân-menkabet +Mülk-i aşkın öyle bir sâhib-kırânıdır gönül + +Rûzgârın perverişle hâsılı unsur degil +Âşıkâna âlem-i gayb armağânıdır gönül + +Pâk-zer itsin seni ey sîm-ten gel altına +Kıblegâh-ı kalbin altın nâvdânıdır gönül + +Tâbişinden feyz alup bir şems-rûnun Hâkimâ +Şimdi hep gönüllerin ateş-feşânıdır gönül + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdüşşekûr Hâkim Efendi Dersaâdet’de Şeyhîzâde müteveffâ +Mehmed Emîn Efendi’nin sulbünden kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz on dokuz +senesi dîvân-ı hümâyûn kalemi şâkirdânı zümresine dâhil ve iki yüz yirmi iki senesi kalem-i +mezbûra mahsûs zeâmetlerden bir kıt‘a zeâmet nân-pâresine nâil olduktan sonra bir müddet +taşra memûriyetlerde istihdâm ve bi’l-âhire yine kalem-i mezbûra devâm ile kendisi müsinn u +ihtiyâr olduğundan muahharen ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet eyleyüp Üsküdar’da cây-gîr-i ikâmet +olmuştur. + +GAZEL +Bulunmaz bir gühersin hîç bahâ vü kıymetin yokdur +Velîkin teşnelerde sîr-âb-ı vuslatın yokdur + +Perîsin bî-bedelsin tarz u tavrın hep müsellemdir +Ne çâre bî-vefâsın âh insâniyyetin yokdur + +Sen ey tîğ-i tegâfül gamzeden gaddâr-ı kâfirsin +Niçin bin zulm u bî-dâd ile bilmem şöhretin yokdur + +Tabîb-i cân u dilsin mihribânsın neyleyem ammâ +Mürüvetsiz dil-i bîmâra aslâ şefkatin yokdur + +Terahhum mihribânlık şöyle dursun sevdigim cânım +Budur zannım hafîce bir nigâha niyyetin yokdur + +Niçün terk eyleyüp zâr u perîşân eyledin böyle +Senin Hâletle ey bîgâne-hû az ülfetin yokdur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Mehmed Saîd Hâlet Efendi eşrâf-ı kuzâtdan müteveffâ +Kırımî Hüseyin Efendi’nin ferzende-i ercümendi olup meslek-i kazâya sülûk ile şeyhülislâm-ı +esbak Şerîf Efendi merhûmun dâiresinde perveriş-yâfte-i ilm u dâniş olarak müşârün-ileyhin +vefâtından sonra ati’t-terceme reîsülküttâb Mehmed Râşid Efendi merhûmun mesned-i +riyâsetde bulunduğu avânda mühürdâr yamaklığı hizmetine muvâzabet ve bi’l-âhire terk-i +memûriyet iderek Yenişehir-i Fenâr nâibinin kethüdâlığı ünvâniyle cânib-i merkûma azîmet +ve ba‘dehû Dersaâdet’e avdet eyleyüp bazı küberânın dâirelerinde edâ-yı hizmet-i kitâbet +itmekte iken derkâr olan liyâkat ve ehliyeti iktizâsınca begligçi kîsedârı muavinligine +memûren defaten silk-i hâcegâniye idhâl ve müddet-i kalîle zarfında ikâmet elçiligiyle Paris +cânibine sevk u isbâl olunup bin iki yüz yirmi iki târîhinde dîvân-ı hümâyûn beglikçiligi +mesnedine ve iki mâh mürûrunda usûl-ı kadîme vecihle rikâb-ı hümâyûn riyâsetine revnakbahşâ ve sene-i merkûme evâhirinde makarr-ı nefy-i rüesâ olan medîne-i Kütahya’ya nefy u +iclâ ve bir sene tamâmında afv u itlâkı karîn-i müsâade-i şehenşâh-ı kerem-fermâ buyurduğu +hâlde Dersaâdet’e muvâsalat ve üç mâh ikâmet itmeksizin memûriyet-i cesîme ile cânib-i +Bağdâd-ı behişt-âbâda azîmet ve ikmâl-ı emr-i memûriyetle der-i bâr-ı şevket-karâr-ı +mülûkâneye ric‘at eyleyüp muvaffak olduğu hüsn-i hizmet u sadâkata mükâfat olmak üzre iki +yüz yirmi altı senesi evâilinde rikâb-ı hümâyûn kethüdâlığı hizmet-i müstevcibü’lmefharetine ve üç sene mürûrundan sonra ki iki yüz otuz ve iki yüz otuz yedi târîhlerinde bi’ttekrâr tevkî‘i-i dîvân-ı mümâyûn memûriyetine sâye-bahş-ı i‘tilâ buyrulup iki yüz otuz sekiz +senesi şehr-i Saferinde medîne-i Konya’ya nefy u iclâ olunarak kazâya rızâ kaziyyesini gûyâ + + + + + +olduğu hâlde rûh-ı şerîfi âzim-i halvet-serâ-yı ukbâ ve cesed-i latîfi Hazret-i Mevlânâ kudduse +sırruhu’l-a‘lâ merkad-ı şerîfi civârında vâki kabristânda defîn-i hâk-i müşk olunmuştur. +Müşârün-ileyh tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye müntesib bir şâir-i muhibb olup Galata’da kâin +Mevlevîhâne dâhilinde bir bâb sebîl ile bir bâb kütübhâne inşâ ve zâde-i tab‘ı olan bir kıt‘a +Dîvânçe-i matbûası ile dahi mecmûa-i âlemde nâmını ibkâ eylemiştir. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Hatt-ı şebgûn gelirse ruhuna dildârın +Sünbülün seyr ideriz bu sene bu gülzârın + +Doğrusu ey dil-i şeydâ eger incitse dahi +Çekemem çille-i hecrin o perî-ruhsârın + +Çünki dil-i şîfte-i zülfüsün ol meh-rûnun +Hâmidâ olsa perîşân ne acep güftârın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Hâmid Efendi şehriyyü’l-asl olup tahsîl-i fenn-i hatt ile +âlemde bir hatt-ı gevher-nokta olmuş iken bin yüz seksen bir târîhinde âzim-i dâr-ı bekâ +olmuştur. + +GAZEL +Bûs-ı leb-i la‘line kandır beni +Şol keremi it ki utandır beni + +Korktu gözüm cevr u cefâdan amân +İtmâmına gayri inandır beni + +Hâb-ı girân u gam u endûhdan +Pekçe çal ey saat uyandır beni + +Cem‘ ola etrâfıma pervânegân +Ol kadar aşkın ile yandır beni + +Derdini sor Hâmid’in ey mâh-rû +Bir gice tâ subh boşandır beni + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hâmid Beg ferîkândan müteveffâ Abdullah Kâmil +Pâşâ’nın sulbünden bin yüz elli bir târîhinde Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +yüz yetmiş iki târîhinde enderûn-ı hümâyûnda vâki kilâr-ı hassa odasına çırâğ olunarak +nakdîne-i evkâtını tahsîl-i maârife sarf ile her fende kesb-i mahâret ve bâ-husûs fenn-i +mûsikîde akrânını sebkat itmiş iken yüz doksan iki senesi vukû bulan veba-i kebîrde mat‘ûnen +dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh şîrîn-zebân bir şâir-i hoş-elhân olup eş‘ârı bî-kayd +u noksân vâki olmuştur. + +GAZEL +Dil-i sevdâzede gîsûlarına beste midir +Yok hemân bir başıboş âşık-ı vâreste midir + + + + + + +Tîr-i tîz-nigehin kârına yokdur ârâm +Zahmın ey kaşı kemân sîneme peyveste midir + +Âh serv-i dil-i uşşâka dayanmaz didiler +Serv-i nâzım o kadar tâze vü nevreste midir + +Her zamân yâda gelir kâmeti bilmem ki acep +Beyt-i endîşeme bir mısra-ı berceste midir + +Sür‘at itmez reh-i eş‘ârda tab‘-ı Hâmid +Yohsa de’b-i şu‘arâ cünbüş-i âheste midir + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hâmid Tayfur Beg ati’t-terceme sadr-ı esbak +Hekimoğlu Ali Pâşâ merhûmun hemşîrezâdesi olan ser-bevvâbin-i dergâh-ı âliden müteveffâ +Nuh Beg’in sefîne-i sulbünden zevrekçe-süvâr-ı bahr-ı vücûd olup bin yüz doksan dört +târîhinde sarây-ı hümâyûn-ı mülûkâneye cırâğ buyrularak bir mikdâr tahsîl-i ilm u kemâl +eyledikten sonra ser-kitâbetî hizmetinden münfasilen tarîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz otuz +târîhinde Haleb-i şehbâ mevleviyyetine nâil olmuş ve bin iki yüz otuz iki sâlinde Dersaâdet’te +irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. + +GAZEL +Hâb-ı nâzın nükhet-i gîsû şeb-i yeldâsıdır +Fikr-i hattın fitne-i hâbîdenin rü’yâsıdır + +Gamze-i pür-fitnenin şâkirdidir sihr-i helâl +Hikmetü’l-işrâk berk-i çeşminin îmâsıdır + +Bir hevâ-yı sünbülîdir zülfüne tûl-ı emel +Rûz-ı mahşer kâmet-i bâlâsının ferdâsıdır + +Mahşere zencîr olur hasretle mevc-i eşkimiz +Dîde-i hûnbâr gûyâ kim cünûn deryâsıdır + +Nokta-i mevhûm dirlerse yine virmem vücûd +Cevher-i ferd ol dehânın sûret-i ma‘nâsıdır + +Nola mazmûnlar raıyyet itse şâh-ı tab‘ına +Hâmid’in serhâd-ı iklîm-i suhan ilkâsıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nazîfzâde Ahmed Hâmid Efendi hâcegândan Nazîf Efendi +merhûmun mahdûmu olup ta‘bîrât-ı kadîme vechile müddet-i medîde kethüdâ kalemine +müdâvemet ve rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz nice nice menâsıb-ı dîvâniyeye nâiliyetden sonra +ki Cennet-mekân Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri asrında Galata Mevlevîhânesi şeyhi +bulunan Gâlib Efendi merhûmun meşîhatları hengâmda tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye +intisâb ile bi’l-âhire bulunduğu mansıbdan gerdun-tâb olarak Yeniköy nâm mahallde kâin +sâhilhânesinde izzet-nişîn olduğu hâlde sinnîn-i ömrü hadd-i semânîni mütecâvizen bin iki + + + + + +yüz kırk sekiz senesi rûh-ı revânı âzim-i huld-i berîn olup na‘ş-ı mağfiret-nakşı sâhilhânesi +pîşgâhında vâki sofada defîn-i zîr-i zemîn olmuştur. Müretteb Dîvân-ı eş‘ârı ve hatt-ı ta‘lik ile +fenn-i mûsikîde sayt u iştihârı vardır. + +GAZEL +Ey reng-i ruhu bir gül-i ra‘nâ-yı muhabbet +V’ey turraları sünbül-i sahrâ-yı muhabbet + +İller o siyeh hâline dirlerse karanfil +Bizler de deriz fülfül-ı zîbâ-yı muhabbet + +Meclisde nice cûş u hurûş eylemesin dil +Şevkâver olur kulkul-ı mînâ-yı muhabbet + +Bezminde bu dehrin olalım dâfi‘-i âlâm +Sâkî içelim gül-mül-i hamrâ-yı muhabbet + +Şevk-i gül-i sadberg-i izârın ile Hâmid +Olmuş hele bir bülbül-i gûyâ-yı muhabbet + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâce Hâmid Efendi mütercim-i Kâmûs ati’t-terceme müteveffâ +Âsım Efendi’nin mahdûmu olup maskat-re’sleri olan medîne-i Ayıntab’dan Dersaâdet’e bi’lmuvâsala ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyede mahâret-i kâmilesi olmak cihetiyle bir müddet +bâb-ı âli pîşgâhında vâki Beşir Ağa câmi-i şerîfi derûnunda ketebeden bazı tâlib-i fenn u +edebe ta‘lîm-i ulûm-ı âliye ve tefhîm-i fünûn-ı Fârisiye eyledikten sonra ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet +eyleyüp cânib-i Üsküdar’da kâin hânesinde ikâmet üzre iken ra‘şa illetine mübtelâ ve ol +vecihle güzârende-i subh u mesâ olmakda iken bin iki yüz elli sekiz senesi hilâlinde âzim-i +dâr-ı bekâ olmuştur. “Hâce Hâmid menzilin kılsın livâülhamd İlah” mısraı vefâtına târîh vâki +olmuştur. + +GAZEL +Virmek istersen cihânda nâm mânend-i nigîn +Merkezinde göster istihkâm mânend-i nigîn + +Kâviş-i hakkâke sabr itmek gerekdir eyleyen +Sîm u zer tahsîline ikdâm mânend-i nigîn + +Fass-ı Hâtemveş virip zînet yakışmışdır tamâm +Hâne-i zeyne o sîm-endâm mânend-i nigîn + +Hâtem-i bî-fas fas-ı bî-hat gibi olma akîm +Halka kıl âsâr-ı lutfun âmm mânend-i nigîn + +Geh çıkar nakşın beyâza geh olur rûyun siyâh +İtme râzın herkese ilâm mânend-i nigîn + +Âl-i kübrâ yüzkarası Hâmiyâ tahsîlimiz + + + + + +Olmuşuz farzâ ki sâhib-nâm mânend-i nigîn + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâmi Efendi şehr-i Diyarbekir’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup tahsîl-i ulûm-ı aliyye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyledikten sonra kitâbet tarafına meyl u +rağbetle bir müdet bazı vüzerânın dîvân kitâbetleri hizmetinde bi’l-istihdâm bin yüz altmış +târîhinden sonra maskat-i re’si olan şehr-i Amid’de âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. Mûmâileyh üstâd-ı kâmil bir şâir-i fâzıl olup bir kıt‘a Dîvânı dahi vardır. + +GAZEL +Sevdigimde hüsn ü ân olsun direm meşreb bu ya +Nev-resîde nev-cüvân olsun direm meşreb bu ya + +Bâğ-ı dilde sâye-i vaslın temennâ itdigim +Bârdır nev-res fidân olsun direm meşreb bu ya + +Pertev-i mihr-i ruhu düşdükçe zerrât-ı dile +Ebr-i zülfü sâyebân olsun direm meşreb bu ya + +Nehr-i sâil eyleme sâkî akıt cûlar gibi +Bezmgâha mey revân olsun direm meşreb bu ya + +Durmasın aksın zülâl-ı feyz mecrâ-yı dile +Sâgar-ı mey nâvdan olsun direm meşreb bu ya + +Neylerem tenhâ enîn-i deff u çengi bezmde +Hem ney olsun hem kemân olsun direm meşreb bu ya + +Yağmalansın kâle-i ümmîd-i sûk-ı mâsivâ +Sûd-ı âmâlim ziyân olsun direm meşreb bu ya + +Kec-revişle Hâmiyâ şebdîz-i kilk-i zâika +Esb-i tab‘ım hem-inân olsun direm meşreb bu ya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâmi Efendi mahrûsa-i Selanik’de çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd +olup kitâbet tarafına meyl u rağbet ile bazı vüzerânın dîvân kitâbetleri hizmetinde bulunduğu +hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat eyleyüp bin iki yüz elli sekiz senesi hilâlinde dâr-ı bekâya +rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Firâkınla gönül bir dem mi var kim zâr zâr olmaz +Döküp seyl-i sirişki dîdeden gevher nisâr olmaz + +Safâ-yı âlemi pek bilmeyen bilmez gam-ı dehri +Belî âsâr-ı neş’e olmayan serde cemâl olmaz + +Bulanmaz pâk-tînet ta‘ne-i erbâb-ı sûretden +Bu zâhirdir ki mir’ât-ı mücellâda gubâr olmaz + + + + + + +Vücûdun pûtesin kâl it çalış tehzîb-i ahlâka +Eger zer sâf u hâlis olmasa kâmil gubâr olmaz + +Bilir mi rûz u nevrûz-ı visâlin kadrini cânâ +Firâkınla o kim mânend-i lâle dâğdâr olmaz + +Hayâl-i hatt-ı ruhsâr ile Hassân dîde-i hasret +Acep bir dem mi var kim reşk-i ebr-i nev-bahâr olmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hasan Beg ricâl-i devlet-i aliyyeden Recâizâde +müteveffâ Süleymân Hâdi Beg’in ferzend-i ercümendi olup bir müddet mektûbî-i sadr-ı âli +odasına müdâvemetle muahharen bazı esbâba mebnî terk-i memûriyet ve bin iki yüz kırk iki +târîhinde îfâ-yı ferâiz-i hacc-ı şerîf eylemek üzre cânib-i Hicâz-ı mağfirettirâza azîmet ve +bade’l-hac Dersaâdet’e avdet eyleyüp iki yüz elli yedi senesi üşr-i muharreminde işbu +mâtemgâh-ı fenâdan nüzhet-fezâ-yı ukbâya nakl u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Andelîb-i dil-i şeydâ ki hevâdârındır +Ârzûmend-i gül-i ârız-ı bî-hârındır + +Heves-i dâne-i hâlin ideli mürg-i dilim +Rişte-i zülfüne pâ-beste giriftârındır + +Va‘d-i vasl itmiş iken va‘de vefâ eylemeden +Bildim ey şûh bu igvâ yine ağyârındır + +Sakın aldırma elinden gamı zinhâr Hassân +Nice demdir ki senin yâr-i vefâdârındır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Ağa Tekfurdağı ahâlisinden olup unfuvân-i şebâbetinde +bin yüz kırk sâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ itmiştir. + +GAZEL +Mevc urur dîdemde her dem cûybâr-ı intizâr +Serv-kaddim ile gül seyr-i kenâra intizâr + +Gerd-i pâyınla olurdum kâm-bîn-i rûzgâr +Âh bir kerre göz açdırsa gubâr-ı intizâr + +Hâne-i dîdem misâfirden görünmez oldu âh +Kandadır âyâ o şem‘-i çeşmdâr-ı intizâr + +Olduğuçün âh o şûhu göz göre gözcesine +Oldu dil gözden düşüp şimdi dûçâr-ı intizâr + +Teşnedâr olmazdan evvel bâde-i vuslat ile + + + + + +Keyf ider Hüsnü-i gam-hârı humâr-ı intizâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Hüsnü Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet sarây-ı hümâyûnda hizmet eyledikten sonra dîvân-ı hümâyûn kalemine çırâğ +buyrulup kalem-i mezbûra müdâvemet ve o esnâda ati’t-terceme müteveffâ Dâniş Beg ile +ihtilât u ülfet itmekte iken mîr mûmâ-ileyhin vefâtı vukû bulmuş olmasıyla “ölme var ayrılma +yokdur şöyle dutdum dâmenin” mısraı mealince Sivas cânibine memûriyetde olduğu hâlde +mat‘ûnen âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyh bir şâir-i tâze-zebân olup eş‘ârı safâ-bahş-ı +dil u cân vâki olmuştur. + +Ne zamân eylese taksîm Suyolcuzâde +Sû-be-sû su akıdır lûle-misâli çeşmim + +beyt-i latîfi hânende-gân-ı hazret-i şehryârîden Suyolcuzâde Sâlih Efendi hakkında silk-i +beyâna keşîde eylemiştir ki elsine-i nasda mezkûr u meşhûrdur. + +GAZEL +Teng-meşrebsin levendim bâde-hâr oldukça sen +Kabına sığmazsın aslâ neş’edâr oldukça sen + +Cümleden evvel getir yâda beni ey bî-vefâ +Va‘dini incâz içün âşık-şumâr oldukça sen + +Pest olur Hurşîd kadri ey meh-i âlî-nijâd +Gün-be-gün hüsnüyle sâhib-iştihâr oldukça sen + +Hîç fikr-i nimeti gelmez dil-i pür-şûhuma +Bana sultânım ne gam âlemde var oldukça sen + +Tûtî-i tab‘-ı Hasîb olsa nola şirîn-edâ +Ey kamer-tal‘at bana âyînedâr oldukça sen + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Hasîb Efendi mahrûsa-i Burusa’da pâ-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bin yüz yirmi dokuz târîhinde sınf-ı müderrisîne duhûl ile tekmîl-i devr-i medâris +eyleyüp bir aralık Saray-Bosna’ya hâkim ve ba‘dehû şehr-i Tokad’a hükûmetle âzim olduktan +sonra medîne-i Kayseriye’ye ve ba‘dehû şehr-i Bağdâd’a kâdı ve molla ve biraz vakt +mürûrunda medîne-i Manisa mevleviyyetine nâiliyetle mümtâz-ı ehibbâ olmuş ve muahharen +mevleviyyet-i mezkûreden ma‘zûlen Dersaâdet’e menkûl olunarak misâfireten ikâmet üzre +iken yüz altmış altı târîhinde dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh sâhib-i hüner +bir şâir-i pâk-gevher olup eş‘ârı latîf u mu‘teber vâki olmuştur. + +MATLA +İlm u maârifde benim üstâdım olmuştur tamâm +Üstâd-ı sânî-i zamân göçdü didim târîh-i tâm + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Abdulhalîm Hasîb Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i +tedrîse duhûl ile muvâsala-i Süleymâniye medresesine mevsûl olmuş iken bin yüz yetmiş üç + + + + + +sâli hilâlinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Bâlâda muharrer olan târîhinden başka eş‘ârı +görülmemiştir. + +GAZEL +Ruhsat bulunur dâmen-i cânân ele girmez +Cânân bulunur gûşe-i imkân ele girmez + +Ruhsârını âzürde-i dest-i taleb itme +Efser-dih olur ol gül-i handân ele girmez + +Her dânesin ârâyiş-i târ-ı nazar eyler +Eşkim gibi bir sübha-i mercân ele girmez + +Arz itme abes çâk-ı girîbân-ı niyâzı +Feryâd ile ser-rişte-i ihsân ele girmez + +Koynundan ayırma bil anın kadrini ey şûh +Haşmet gibi bir nusha-i irfân ele girmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Haşmet Efendi sudûr-ı izâmdan Abbas Efendi merhûmun +mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile devr-i medâris-i mu‘tâde itmekte iken bin yüz yetmiş +beş senesi hilâlinde haklarında zebân-dirâzlık töhmeti isnâd ve ati’t-terceme Kerkügî Nevres +Efendi merhûm ile berâber mahrûsa-i Burusa’ya nefy u ib‘âd olunup müddet-i medîde +Burusa’da meks u ikâmet eyledikten sonra menfâsı cezîre-i Rodos’a bi’t-tahvîl cezîre-i +mezkûreye azîmet ve bin yüz seksen iki senesi hilâlinde azm-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Na‘ş-ı +mağfiret-nakşı cümle tâife beyninde ma‘lûm olan Murâd Reîs merhûmun kabri civârında +defîn-i zîr-i türâb ve ol vecihle muhtâc-ı rahmet-i cenâb olmuştur. Bir kıt‘a Dîvân-ı belâgatünvânı vardır. + +TÂRİH +Makâmın boldu resm-i pây-ı sultân-ı rüsûl hakkâ + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mehmed Hıfzı Efendi şehriyyü’l-asl olup tekmîl-i +hıfz-ı nazm-ı Celîl ve tahsîl-i hatt-ı bî-misl u adîl eyledikten sonra bir müddet sarây-ı +hümâyûn-ı mülûkânede bi’l-istihdâm muahharen emtia gümrügü başkitâbeti hizmetiyle çırâğ +u bekâm buyrulup bin yüz yetmiş üç sâlinde âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Ne renciş-i üstâd ne söz-ı pederim var +Kalbimde Babadağı kadar bir kederim var + +Sarf eyledigim yoluna hep nakd-i sirişkdir +Âlemde benim bir gelirim yok giderim var + +Eş‘ârımı hep kâğıd-ı yelpâzeye yazdım +Yârâna benim bâd-ı hevâ çok eserim var + + + + + + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Hıfzı Efendi Ankara kazâsı dâhilinde vâki Ayaş nâm +kasabada tevellüd eyleyüp bi’l-âhire kasaba-i mezkûr mahkemesinde mülâzım ve kâtip ve +evâil-i devr-i Selîm Hân-ı Sâlis’te dâr-ı bekâya âzim u zâhib olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda +muharrer olan ebyâtından başka eş‘ârına dest-res olunamamıştır. + +GAZEL +Nûr-ı zâta ermege mahv-ı sıfât itmek gerek +Mâsivâya cümle terk-i iltifât itmek gerek + +Cümle ef‘âl u sıfâtı sâlikin bulsa fenâ +Zât-ı Hak’da âkibet efnâ-yı zât itmek gerek + +Bunda fetvânın esâsı münhedemdir ey gönül +Bunda takvâdan libâsı kât kât itmek gerek + +Görmege Hakk’ın cemâlin âlem-i sırr içre sen +Göz yumup bu cism u cânından fiil itmek gerek + +Hakkıyâ câna gerekse hikmet-i Hak’dan gıdâ +Dâima perhîz u terk-i tayyibât itmek gerek + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Hakkı Efendi Aydos nâm kasabada bin altmış üç +târîhinde revnak-efzâ-yı âlem-i şühûd olup unfuvân-i tüfûliyetinde medîne-i Edirne’ye nakl +ile bir müddet tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyihinden Abdulbâki Efendi merhûmun zîr-i +terbiyesinde bulunup ba‘dehû Dersaâdet’e muvâsalat ve yine tarîkat-ı aliyye-i mezkûre +meşâyih-i izâmından Şeyh Osmân Efendi merhûmun hizmetine müvâzabatla mahrûsa-i +Burusa’da mesned-nişîn-i hilâfet buyrulup yüz otuz târîhinde Şâm-ı şerîfe azîmet ve üç sene +müddet dahi mahmiye-i Üsküdar’da gûşe-gîr-i inzivâ vü halvet olduktan sonra mahrûsa-i +Burusa’ya azîmet ve makâm-ı kadîminde ikâmetle bin yüz otuz beş târîhinde mahrûsa-i +mezbûrede Tuzbâzârı nâm mevkide câmi-i Muhammediye isminde müceddeden bir bâb +zâviye binâ vü inşâsıyla halvet-güzîn-i irşâd u kerâmet olduğu hâlde bin yüz otuz yedi sâli +hilâlinde terk-i hân-kah-ı fenâ ve azm-i kurbgâh-ı cenâb-ı Mevlâ eyleyüp zâviye-i mezkûre +havlusunda defîn-i hâk-i i‘tilâ olmuştur. Mûmâ-ileyh a‘lâm-ı ulemâ efdâl-ı füzelâ bir mürşid-i +kerâmet-nümâ olup bazı te’lîfât u tasnifât u şerh u tercemeye dâir yirmi bir aded âsâr-ı letâfetdisârı vardir ki esâmisiyle zîrde sebt u tahrîr olunmuştur. Rûhü’l-Beyân isminde bir kıt‘a +tefsîr-i şerîf, Şerh-i Hadîs-i Erbaîn, Şerh-i Âdâb, Şerh-i Muhammediye, Şerhü’l-Mesnevî, +Şerhü’l-Küberâ, Şerh-i Pend-nâme-i Şeyh Attar, Şerh-i Tefsîr-i Fâtiha-i Şerîf, Kitâb-ı Kebîr, +Kitâbü’n-Netîce, Kitâbü’l Hitâb, Kitâbü’n-Necât, Kitâbü’l-Hakk-ı Tasrîh ve’k-Keşfü’tTashîh, Usûl-ı Hadîsten, Hâşiye-i Tuhfetü’l-Fikr, Tuhfe-i Hasâkiye, Tuhfe-i İslâmiye, Fakkü’l +Hâl, Vâridât-ı Kübrâ, Tamâmü’l-Feyz, Kitâbü’z-Zikrü’ş-Şeref, Vesîletü’l-Merâm, ve bir kıt‘a +Dîvân-ı belâgat-ünvâniyle meşhûr u be-nâm olmuştur. + +GAZEL +Dostum zerreler âyîne-i dîdâr-ı keder +Nefsini bilmiş o ârif ki haberdâr-ı keder + +Gerçi cândan bana nezdiksin ey cân-ı cihân + + + + + +Cümleden devr bana va‘de-i dîdâr-ı keder + +Kalbimin derdine kimden taleb itsem dermân +Ki etıbbâ-yı cihân cümlesi bîmâr-ı keder + +Mahv olur nûr-ı muhabbetle ana niyetler +Söyle Mansûr’a ki bu aşk neden kâr-ı keder + +Nâm u şân ister isen âfet-i şöhretdir aşk +Sanma ol gül yeri bu gûşe-i destâr-ı keder + +Dil u dildârın arasında bu cân hâil imiş +Aşka cân vir ki diyâr-ı dil o dildâr-ı keder + +Cân u cânân u dil-i dilber u dîn ey Hakkı +Aşkdır aşk ki o menba-ı güftâr-ı keder + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Erzurumî İbrâhim Hakkı Efendi eyâlet-i Erzurum’da kâin +Hasankal‘ası nâm kasabada dervişândan bir zât-ı sütûde-sıfâtın sulbünden bin yüz on beş +târîhinde sâha-i vücûda gelmiş ve “hadîm-i aşk” terkîbi velâdetine târîh vâki olmuştur. Tahsîli meleke-i sefîd u sevâd eyledikten sonra Diyarbekir eylâtine tâbi Siird kazâsında vâki Tillo +nâm karyeye azîmet eyleyerek tarîkat-ı aliyye-i Kadriye meşâyihinden Şeyh İsmâil Tilloyî +hazretlerinin zîr-i terbiyelerinde bulunduğu hâlde tekmîl-i sülûk eyleyüp bi’l-âhire şeyhi +mûmâ-ileyh tarafından lâbis-i libâs-ı hilâfet ve ol vechile müşkil-güşâ-yı mesele-i ma‘rifet +iken yüz seksen altı târîhinde hân-kah-ı bekâya rihlet eyleyüp karye-i mezbûrede vâki postnişîn-i irşâd olduğu dergâhın hatırasında defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. Mûmâ-ileyh fünûn-ı +maârife âşina bir şeyh-i sâhib-ittikâ olup Ma‘rifet-nâme isminde bir cild kitâb-ı müstetâbı ve +bir aded matbû Dîvân-ı nesâyih-nisâbı vardır. + +GAZEL +Bezm-i uşşâk-ı cihâna ne gelir var ne gider +Hâlini arz u beyâna ne gelir var ne gider + +Mürg-i dil kaldı bu günler aralıkda bî-hûd +Gülşen-i vasl-ı cinâna ne gelir var ne gider + +Dâm-ı zülfüyle şikâr itdi beni şehbâzım +Çok haber gitdi o câna ne gelir var ne gider + +Ol siyeh kâkül-i nâzikteri dilber bu gice +Başladı nây u kemâna ne gelir var ne gider + +Hünerin kadrini bilmez cühelâya düşdüm +Hakkı-ı fazl-ı ayâna ne gelir var ne gider + +Nâzım-ı mûmû-ileyh İsmâil Hakkı Efendi Silivri’de Ahıshalı Osmân Efendi’nin +sulbünden bin iki yüz otuz beş târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i vucûd olup pederi + + + +ileyhden ulûm-ı Arabiyeyi bi’t-tahsîl tarîk-i kazâya duhûl ile Bahr-ı Siyâh cânibinde vâki +Eregli nâm kasabada hizmet-i niyâbetde iken bin iki yüz altmış bir senesi hilâlinde irtihâl-ı +dâr-ı âhiret eylemiştir. + +GAZEL +Bâğ-ı hüsünde serv-i revân söylerim sana +Gülzâr-ı nâza tâze fidân süslerim sana + +Nûr âyeti cebîn u cemâlin sıfâtıdır +İşte bu gizli sırrı ayân söylerim sana + +Geh mâh u gâh mihr didim rûyuna senin +Hayretteyim ki nice yalan söylerim sana + +İkbâl-i dehr-i kesret derd u mihenledir +Nefsimde tecrübemle inan söylerim sana + +Ey nefs-i bî-edeb bu kadar seyyiat ile +Hâlin olur netîce yamân söylerim sana + +Vaslın zamânı fasl-ı bahâr ile bir degil +Zevk-i visâli ayş-ı cinân söylerim sana + +Tîr-i müjen amân ne yamân sîne-dûzdur +Seyr eyle şerha şerha nişân söylerim sana + +Bu gice ben ne çekdim elinden rakîbin âh +Zahm-ı derûn-ı cânı nihân söylerim sana + +Zîver Efendi hazretinin nazm-ı pâkini +Hakkı-misâl rûh-ı revân söylerim sana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh esbak Hakkı Pâşâ ati’t-terceme Kâmûs mütercimi vak‘a-nüvîs +Âsım Efendi merhûmun birâderi Ayıntab nakîbü’l-eşrâfı kâimmakâmı Emîn Efendi’nin +sulbünden medîne-i Ayıntab’da bin iki yüz yirmi üç senesi hilâlinde ziyâ-pâş-ı yümn-i vücûd +olup istidâd-ı zâtiyesi iktizâsınca medîne-i mezkûr ulemâsından Küçük Hâfız Efendi +merhûmdan bir mikdâr tahsîl-i ilm u kemâl eyleyerek iki yüz elli dört târîhinde Konya vâlisi +Hâfız Pâşâ’nın hazînedârlığı hizmetinde bulunduğu hâlde dergâh-ı âli kapıcıbaşlığı rütbesi ve +iki yüz altmış yedi senesi istabl-ı âmire müdürlügü pâye-i refîasını hâiz ve sene-i mezbûre +hilâlinde uhdesine rütbe-i mîr-mîranî bi’t-tevcîh beyne’l-emâsil mütemâyiz buyrulup o esnâda +Arabistan ordu-yı hümâyûnu müşîri nasb u ta‘yîn buyrulmuş olan sadr-ı azâm Mehmed +Pâşâ’nın kethüdâlık memûriyetiyle Şâm-ı şerîf cânibine azîmet ve iki yüz altmış sekiz senesi +evâhirinde Şâm-ı şerîf vâlisi bulunan İzzet Pâşâ’nın Cidde-i muazzama eyâletine naklinde +dört buçuk mâh müddet kâimmakâmlık vechile Şâm-ı şerîfde idâre-i umûr-ı memleket +eyledikten sonra Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet ikâmetle işbu tezkire-i âcizânemizin +tab‘dan mukaddem câh-ı kâimmakâmlıkla Azurnik cânibine azîmet eylemiştir. Müşârün-ileyh +nazm u neşre muktedir bir şâir-i mâhir olup dîvân olacak mikdâr eş‘ârı ve haylice tevârih-i + + + + + +letâfet-disârı vardır. İlm-i kitâbet ve fenn-i inşâda olan ma‘lûmât u mahâreti ati’t-terceme +sadr-ı esbâk Mustafa Reşîd Pâşâ’nın terceme-i hâl-i saâdet-iştimâline dâir keşîde-i silk-i imlâ +eylemiş olduğu sûde-i gevher-bahânın müfâd-ı dil-ârâsından müstefâd olacağı cihetle tafsîl-i +makâleden sarf-ı nazar olundu. + +TÂRİH-İ MÎLÂD +Virdi İbrâhim Bahâ gülzâr-ı dehre bû-yı fer +İtdi sulb-i Mustafa’dan Fâtıma kevne vürûd + +Recebde mîr İbrâhim geldi gülşen-i kevne +Kondu kehvâre-i dünyâya Nebîhe Hânım + +TÂRİH-İ VEFÂT +Nâle kılsın ins u cin gitdi Süleymân Fehîm +Bulmadı gitdi Hekîm Beg de ilâcın mevtin + +Neyzeni dem-beste itdi nâle-i deff-i ecel +Kırdı camcızâdenin billûrveş câmın ecel + +Meded sırr oldu gitdi Kâbe’de mollaydı Sırrı +Ka‘be-i Adeni tavâf eyledi rûh-ı Halîl + +Nâzım-ı tevârih-i dil-pesendi Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı Efendi tersâne emîni El-hâc +Ali Ağa’nın sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup +iki yüz yirmi sâli hilâlinde tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz sekiz senesi Selanik +kazâsı ve iki yüz altmış sekiz sâlinde mevleviyyetle Burusa kazâsı mevleviyyetine vâsıl ve +nâil olmuştur. Mûmâ-ileyh muhibb-i âl-i abâ bir müverrih-i târîh-âşinâ olup dâima ashâb-ı +kemâla mütevâzıane hareket vü erbâb-ı maârif ile câ-be-câ tarh-ı encümen-i ülfet eyleyerek +imrâr-ı vakt u saat eylemekte ve her ne kadar gazel-gûluk vâdisine isperân degil ise de nazmı târîhde Sürûrî Efendi merhûma hem-inân olan müverrihlerden olduğu gün gibi zâhir u +nümâyândır. Hatt-ı ta‘lîkde mânend-i imâd-ı meşhûr-ı ibâd olan hattâtînden olduğu haysiyetle +kendisinin çırâğ-ı bî-hadd ve şâkirdân-ı bî-a‘dâdı vardır. + +GAZEL +Olaydı hâhiş-i nûş-ı şarâb-ı nâb sana +Olurdu sâğar-ı zerrîn âfi-tâb sana + +İçince hâhişin artar nedir bu keyfiyet +Virir mi hûnum acep neş’e-i şarâb sana + +Karîn-i yek nigeh-i hışmın olmasın yohsa +Cihânı eyleme bir iş midir harâb sana + +Fütâde-i elem-i aşk-ı cân-güdâz-ı keder +Düşer mi Hakkı-ı zâr neden içtinâb sana + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Hakkı Beg şeyhü’l-vüzerâ İşkodralı Mustafa Pâşâ’nın +necl-i necîbi ve ferzend-i edîbi olup unfuvân-i tufûliyetinde dürrbâr-ı şevket-karârü’lmülûkâneye bi’l-muvâsala nakdîne-i himmetini iktisâb-ı cevâhir-i maârife hasr u sarf ile ilm-i +kitâbet ve fenn-i inşâda tahsîl-i miknet u kudret eyledikten sonra kadîmi hâiz olduğu mîrmîranlık rütbesini bin iki yüz altmış iki senesi bi’l-iltimâs rütbe-i sâniyeye tahvîl itdirerek +hâriciye tahrîrât odası sınfına ilhâk olunmuştur. Mûmâ-ileyh elsine-i selâseye âşinâ bir şâir-i +pâkîze-edâ olup dîvânçe olacak mikdâr eş‘âr-ı belâgat-şiârı ve haylice tevârih-i fesâhat-disârı +vardır. + +KASÎDE +Zehî lutf u atâsı mahmidet efzâ-yı sübhânı +Ki memdûh-ı güzînim itdi ber-destûr-ı zîşânı + +Ne destûr ol müşahhas cevher-i evvel ki olmuştur +Sıfât u zâtının rûh-ı mukaddes deng u hayrânı + +Sütûde şeb-çerâğ-ı dûde-i ibâ-i ulviyyîn +Yegâne gevher-i zî-bende-i nüh dürc-ı imkânı + +Meh-i kudsı fürûğ-ı evc-i ulyâ-yı hudâvendi +Gül-i hurşîd tâb-ı gülsitân-ı feyz-i yezdânî + +Ser-efrâz-ı ser-efrâzân-ı âlem dâver-i a‘zâm +Vezîr-i Cem-i hışm ma‘nâ-yı maksûd-ı cihânbânı + +Cenâb-ı heft gerdûnun yegâne hâsıl-ı devri +Şehenşâh-ı cihânın zübde-i erkân-ı dîvânı + +Cenâb-ı Sâmi Pâşâ-yı kerem-girdâr-ı âlem kim +Olursa pür-aşur kevn ü mekân mahkûm-ı fermânı + +Taalallah zehî destûr-ı âli-câh-ı a‘zâm kim +Pür itdi gulgul-ı kûs-ı celâlı gûş-ı devrânı + +O yektâ feylesof-ı vâkıf-ı esrâr-ı hikmet kim +Sebakdâş-ı kemâlı akl-ı faâl olsa erzânı + +Besât-ı bârgâhı atlas-ı gerdûn-ı miyânı +Hafîz-i âsitân-ı devleti eyvân-ı keyvânı + +Zamîr-i tâb-nâk-ı mehbit-i envâr-ı lâreybi +Kelâm-ı dil-pezîri zübdetü’l-esrâr-ı vicdânî + +Zülâl meşrebinden hızr olaydı zerrece âgâh +Dilinden mahv iderdi ârzû-yı âb-ı hayvânı + +Ger olsa sadme-efgen pençe-i zûrâver-i kahrı + + + + + +İderdi çâk-ber-çâk atlas-ı gerdûn-ı gerdânı + +Olur bir gülnihâl üstünde peydâ bin gül-i hurşîd +Nesîm-i himmeti pür-derde itse bâğ u bostânı + +Safâ-yı râyını ger eylese endîşe bir şâir +İder tâb-ı hayâli âlem-i ma‘nâ-i nûranî + +O dem kim turra-i mişkîn şemîm-i şâhid-i halkı +Bu neyli sâha-i gerdûna itdi nefha-rîzânı + +Gazâl-i mihr olup âvâre eyler rûz u şeb cevlân +Gehî sahrâ-yı mağrib gâh saht-ı hâveristânı + +Bülend ol mertebe tâk-ı sarây-ı kadr u câhı kim +Kazâ olur iken ana nigâh-endâz-ı hayrânı + +Külâhından zemîn-i lâ-mekâna düşdü destârı +Görünen sanma kat kat çenber-i nüh çerh-i gerdânı + +Müşîr-i dâniş-efrûza vezîr-i akl-ı gül-fehmâ +Ayâ menşûr-ı vâlâ-yı celâl u câh-ı ünvânı + +Sen ol ârâyiş-i dîvân-ı uzmâ-yı vüzerâtsın +Ki mislin görmemişdir hânedân-ı Âl-i Osmânî + +Getirmez kevne zâtın gibi bir destûr-ı dânâyı +Kazâ eylerse icbâr-ı ümehât-ı çar agânî + +Olanlar nazra efken nüsha-i idrâk-vâlâna +Görürler noktasında sırr-ı deşt-i kevn u imkânı + +Rahîk-i nazmın ol sîmâ-yı pür-esrâr-ı hikmetdir +Ki mest olur hayâl-i reşhasiyle rûh-ı nâ-kânı + +O üstâd-ı dakayık-perver-i mazmûn u ma‘nâsın +Ki itsen tarh-ı terkîb-i suhanda hâme-cünbânî + +Olur levh-i beyân üzre debîr-i fikr-i derrâkin +Zamîr-i cevher-i evveldeki esrâr-ı pinhânı + +Hudâvendâ kusûrum afv kıl tedkîk-i ma‘nâda +Beni lâl itdi dehrin renciş-i bî-hadd u pâyânı + +Senin gibi vezîrin böyle tarh itmezdim evsâfın +Dilimde ger olaydı zerrece âsâr-ı şâdânî + + + + + + +Degildir bu kasîdem lâyık-ı takdîm-i dergâhın +Ki sensin gevher-i pâkîze-i kân-ı suhandânî + +Beni şerminde itdi çarh-ı dûn zât-ı bülendinden +Gice tahtü’l-sarâya dilerim ecrâm u eyvânı + +Ki bir dem koymadı gönlümde âsâr-ı safâ tâ kim +Virem vasf-ı kemâlâtinde dâd-ı nazm-ı Selmânî + +Bütün mahv eyledi esbâb-ı ayş u zevk u sâmânım +İdüp mevkûf-ı hayret hâtır-ı gamgîn u nâlânı + +Beni bir şûh-izârın esîri itdi kim çeşmi +Olur âfet-resân sad dil-i Şiblî vü San‘ân’ı + +İnüp ger Sidre’den görseydi hüsnün bir nazar Cibrîl +İderdi haşr olunca âlem-i süflîde pûyânı + +Cüdâ düştüm o şûh-ı dil-sitân-ı âlem-ârâdan +Yiridir çâk idersem dest-i hasretle girîbânı + +Beyân itmek içün hâl-i dil-i pür-sûz-ı nâlânım +Sezâdır bu mahallde eyler isem ger gazelhânî + +Karârım oldu ol şûhun nigâh-ı çeşm-i fettânı +Acep mi serseri geşt eylesem deşt u beyâbânı + +Harîm-i hecrine bir özge fânûs-ı hayâl oldum +Yakup sînemde yir yir sad fitil dâğ-ı hirâmânı + +Hayâl-i ârızıyla ebr-i âh u eşk-i hûnînim +Bitirdi her bün-i hâr-ı müjemde verd-i handânı + +Dil-i derdâzmâ vü bî-karârın hecr-i zülfüyle +İner tâ mecma-ı rûhâniyâna bang-ı efgânı + +Yakar sûz-ı safîrim enfes u âfâkı ey Hakkı +Benim gülzâr-ı nazmın bülbül-i şûrîde-elhânî + +Benim ol şâir-i kâdir ki tavr-ı şi‘r-i rengînim +Virir hüsn-ı edâ-yı nazm-ı üstâd-ı Sifahânî + +Nevâ-yı kilkime dilbeste tab‘-ı bülbül-i Şîrâz +Edâ-yı nazmıma âşüfte Hâkânî-i Şirvânî + +Zebânım râz-ı dâr-ı hâzin-i gencîne-i ilhâm +Kelâmım mağz-ı esrâr-ı tecelliyât-ı Rabbânî + + + + + + +Dil-i pâkimdir ol gülzâr-ı firdevs-i maâni kim +Akar her gûşesinden selsebîl-i bâğı Rıdvânî + +Düşer ednâ gubârı zerde-i gerdûn-ı i‘câza +İdince rahş-ı tab‘ım arsa-i ma‘nîde cevlânı + +İderdi noktasın tahkîk-i mâhiyyât içün bürhân +Göreydi nusha-i âsârım Eflatun-ı Yunanî + +Acepdir pertev-i envâr-ı tab‘ım anlayup gerdûn +Soyundurmazsa arından çerâğ-ı mihr-i tâbânı + +Ne bu lâf-ı temeddüh hem bu rütbe şekva-i bî-câ +Duâya başla ey dil buldu nazmın hadd u pâyânı + +Vezîrân-ı güzînin vasfını tâ kim suhan-sencân +İde dâim medâr-ı kerem-i bâzâr-ı irfânî + +Bulup zât-ı şerîfi rütbe-i iclâl ruz-ı efzûn +Hasûd câhı olsun varta-dûş-ı çâh-ı hizlânî + +İdüp şevk-i hubûr-ı tab‘-ı pâkin nev-be-nev mezdâd +Vire zâtına Allah ömr u iclâl-ı ferâvânı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Hakkı Beg Misivri muhâfızı esbak müteveffâ İsmâil +Pâşâ’nın sulbünden Misivri’de bin iki yüz otuz sekiz senesi pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki +yüz elli sekiz senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala iki yüz elli dokuz senesi hilâlinde evkâf-ı +hümâyûn hazînesi dâhilinde vâki muhâsebe kalemine bir müddet müdâvemet ve iki yüz +altmış yedi senesi hazîne-i merkûme tahrîrât odası silkine dehâlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh: + + +beyt-i latîfi meal-i münîfi üzre hakîkatî vechile mezâyâ-yı şi‘ri tedkîke muktedir bir şâir olup +müddet-i ömründe bir kıt‘a târîh söylememiş ve evâil-i hâlinde bir vakt gazel-gûluk +meydânında âzmâyîş-i tabîat eylemiş ise de muahharen kasîde-perdâzlık tarafını iltizâm +iderek kendiye mahsûs olan vâdiye pûyân ve ol sûretle câ-be-câ silsile-i medh u hicâyı +cünbândır. + +GAZEL +Her nigâh-ı cân-sitânından ki dil me’yûs olur +Rûh-ı kudsu ser-be-ceyb-i kûşe-i efsûs olur + +İtmem ol nahvet-perest-i nâza arz-ı iştikâ +Çâk-ı sînem korkarım âyîne-i nâmûs olur + +Dil ki bezm-i gamda ser-germ-i hayâlindir o dem +Dûd-ı âhım şem‘-i dâğ-ı sîneme fânûs olur + + + + + + +Râhib-i deyr-i mecâzım kim bagîz-i aşk-ı pâk +Vecd u hâl-i tab‘ıma bâdi dem-i nâkûs olur + +Âlem-i ma‘nîde Hakkı eylesem bast-ı kelâm +Feyz-i enfâs-ı Mesîh endîşeme me’nûs olur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hakkı Efendi tarîkat-ı aliyye-i Mısriyye meşâyihinden ati’tterceme Burusevî müteveffâ Zâik Efendi’nin sulbünden mahrûsa-i Burusa’da bin iki yüz kırk +sekiz senesi hilâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz altmış iki târîhinde Dersaâdet’e +bi’l-muvâsala bâb-ı ser-askerî dâhilinde vâki masraf nezâreti tahrîrât odası ketebesi silkine +dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyh sâlifü’t-terceme İsmâil Pâşâzâde Hakkı Beg’in şâkirdânından +olup meslek-i şi‘rde mûmâ-ileyhin isrine pûyân ve etvâr u güftârda kendisine akrân u hemzebân olduğundan iddia-i şâiriyyet itmemek hülâsasiyle muahharen Fevzî tahallüs eylemiştir. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Niçün nûr-ı ilahîden kaçar îmâna gelmezsin +Seninçün münzel olmuştur niçün Kur’ân’a gelmezsin + +Dokuz türlü maraz sende gözün görmez derûnunda +Şifâyı bulmağa ana niçün Lokmân’a gelmezsin + +Yüzü güldür saçı sünbül anın ismi Muhammed’dir +Cemâlî bâğına anın niçün ihsâna gelmezsin + +Hakîrî sırr ile söyler nihân ilmin ayân eyler +Haber sor bâğ-ı vechinden niçün irfâna gelmezsin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hakîrî Efendi cânib-i Anadolu’da vâki Sandıklı nâm +kasabada pâ-nihâde-i sahrâ-yı vücûd olup muahharen mahrûsa-i Burusa’ya nakl u hicretle +tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyyeye dehâlet ve bin yüz seksen altı sâlinde dâr-ı bekâya azm u rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı ilahiyyat nevinden olup şeyhâne vâki olmuştur. + +GAZEL +Gülşen ki feyz-i nûr ile sîr-âbdır bu şeb +Her gonce bir gülîçe-i mehtâbdır bu şeb + +Bîdâr ider mi bang-ı niyâzım sepîde-dem +Baht-ı siyâh-ı rûz-ı girân-ı habdır bu şeb + +Mest itdi hûşu bezm-i çerâğân-ı mâhitâb +Kim zîb-i dûşu ferde-i sincâbdır bu şeb + +Âyine-i cemâl hüner-i baht-ı tîredir +Zulmet-i hâr tâbiş-i şeb-tâbdır bu şeb + +Hikmet bu ateşîn suhan-ı dil-fürûz ile + + + + + +Rûşen-çerâğ-ı meclis-i ahbâbdır bu şeb + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm El-hâc Ahmed Ârif Hikmet Begefendi matla-ı +dânişverân olan Dârü’l-hilâfetü’l-âliye’de vezîr-i maârif-semîr Râif İsmâil Pâşâ merhûmun +mahdûm-ı fezâil-mevsûmu sudûr-ı izâmdan İsmet Beg merhûmun sulbünden bin iki yüz bir +senesi hilâlinde mânend-i mâh-ı mes‘ûd ziyâ-güster-i âlem-i vücûd olup iki yüz on bir +târîhinde nâm-ı feyz-ittisâmı defter-i tedrîse revnak-dih-i i‘tilâ vü medâris-i mu‘tâdeye +sırasıyla zînet-bahşâ olduktan sonra neyyir-i a‘zam-ı ikbâli iki yüz otuz bir senesi Kuds-ı şerîf +ve iki yüz otuz altı senesi Mısr-ı Kâhire ve iki yüz otuz dokuz senesi Medîne-i münevvere +mevleviyyetlerinde tâli ve iki yüz kırk iki senesi darü’l-hilâfetü’l-aliyye kazâsı pâye-i +mu‘teberesini hâiz ve iki yüz kırk altı senesi nekâbet-i hizmet-i müstevcibü’l-mefharetiyle +mütemâyiz buyrulup iki yüz kırk dokuz senesi Anadolu ve iki yüz elli dört senesi Rûmeli +sadâreti pâye-i refîalarını bi’l-ihrâz ibtidâ meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye ve muahharen dâr-ı +şûrâ-yı askeriye azâsı sınfında lâmi olmuş ve iki yüz altmış iki senesi şehr-i Zi’l-hiccesinde +“lî-nâmıkihi Ârif Beg’i irfân ile Hakk şeyhülislâm eyledi” târîhi menkûtu mantûkunca nüsha-i +ilm u kemâl olan zât-ı ferişte-misâl-i fâzılânesi vedîa-i mesned-vâlâ-yı meşîhatü’l-İslâmiye +kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından evvelce makâm-ı meşîhattan müfârakatla +sâhilhânelerinde peygûle-güzîn-i istirâhat olmuşlardır. Müşârün-ileyh câmi-i zühd ü takvâ bir +fâzıl-ı bî-hemtâ olup eş‘âr-ı belâgat-şiârına Rûhanî Sâib u Ürfî hayrân ve neş’et-i letâfetâyâtına Nergisî vü Veysî engüşt ber-dehândır. Cenâb-ı fazîlet-meâbı Medîne-i münevverede +ma‘lûmü’l-aded kütüb-i nefîseyi câmi bir bâb kütüphâne-i hayr-nişâne binâ vü inşâsına dahi +muvaffak olmuştur. + +MATLA +Fezâ-yı dergehin kân-ı atâdır yâ Resûlallah +Cenâbın melce-i ehl-i recâdır yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Abdullah Hilmî Efendi şeyhü’l-kurrâ Yûsuf +Efendizâde Mehmed Efendi’nin sulbünden bin seksen beş târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u gûşiş ile tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp bi’l-âhire +sarây-ı hümâyûn hâceligine meyl u rağbet ve bazı te’lîfât u tasnifâta sarf-ı yârâ-yı himmet +eyleyerek altmış sene müddet neşr-i ulûm-ı âliye eyledikten sonra bin yüz altmış yedi senesi +evâhirinde nakl-i kasr-ı Cennet eylemiştir. Mûmâ-ileyh bir âlim-i âmil ve bir fâzıl-ı kâmil +olup Buhârî-i Şerîf’e mufassal bir aded şerh-i metîni olduğundan fazla bazı kütüb-i +mu‘tebereye hâşiye vü tefâsîr-i şerîfe ve fünûn-ı sâireye dâir dahi kırk yedi aded risâle-i +rengîn-makalesi olduğu bazı târîhde mestûr u mukayyeddir. Bâlâda muharrer matla +gazellerinden maâda eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +MATLA +Kırılır üstüne uşşâk o gözü bâdâmın +Zer-i mahbûb ile Fındıklı’ya çek al kâmın + +BEYT +Bir mecâz eylesek uşşâka o şeh nâz eyler +Uymaz âhengine erbâb-ı tarab yanılır + + + + + + +Nâzım-ı hüner ber-âverde Abdullah Hilmî Dede Kasımpâşâ mahallesi sâkinlerinden +olup evâil-i hâlinde kuzât gürûhundan iken muahharen tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb +ile tahsîl-i irfân-ı bî-hisâb iderek bin yüz seksen târîhinde seyâhat tarîkiyle Arabistan cânibine +azîmet ve sene-i mezbûre hilâlinde yine cânib-i Rûm’a avdet eylemek üzre râkib-i sefîne +olduğu hâlde gavta-hâr-ı bahr-ı rahmet olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr iki aded +beytinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Usandık Ak Deniz’den keşti-i ârâmı kaldırsak +Açıp yelkenleri Bahr-ı Siyah’a doğru saldırsak + +Muvâfık rûzgâr ile kıç üstünde idüp ârâm +Gehî ney üflesek gâhîce ol tanbûru çaldırsak + +Çanaklık semtini zabt eyleyüp de zevke gark olsak +Safâ deryâsına fülk-i dil-i nâ-kâmı daldırsak + +Bulurduk lâcerem ursa yüce bir cây-ı âsâyiş +Usûliyle reîse yanaşup da lenger aldırsak + +Baba Amr’ın dağarcığı gibi şeyler zuhûr eyler +Eger sandûka-i endîşeyi Hilmî boşaldırsak + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Kıbrıs müftüsü Hasan Hilmî Efendi bin yüz doksan yedi senesi +cezîre-i Kıbrıs’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sarf-ı evkât ile +tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp muahharen cezîre-i mezbûre müftülüğü hizmetine memûr ve +ta‘yîn kılınmış ve iki yüz altmış dört senesi âzim-i huld-ı berîn olmuştur. Mûmâ-ileyh âlim ve +fâzıl bir zât-ı hamîde-hasâil olup eş‘âr u güftârı Amr ile Zeyd’in makbûl u müstahseni +olduğundan başka hudâvendigâr-ı sâbık Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Gâzi tâbe serâh +hazretleri dahi kendisine sultân-ı şu‘arâ ünvânını tahsîs ile iltifât buyurmuş oldukları mûmâileyh tarafından işidilmiştir. + +GAZEL +Şem‘-i dil ateş-i aşkıyla fitîl oldu çü mûm +Göricek semt-i fezâda bu gice bir büt-i Rûm + +Hançer-i gamze-i kâfir nigehi câna geçer +Bu bakışla acep îmâna gelir mi mersûm + +Nâr-ı nûr-ı ruhu ateşkede-i sîne-fürûz +Bûy-ı zülfünden olur nükhet-i Meryem meşmûm + +Kîl u kâl olsa da ger mabhes-i zülfünde dırâz +Harf sığmaz o mehin sanki dehânı ma‘dûm + +Hilmiyâ eylemiş evreng-i sitiğnâya cülûs +Mülk-i dil zabtına ol pâdişeh-i kişver-i Rûm + + + + + + +Nâzım-ı mumâileyh Mustafa Hilmî Efendi mahrûsa-i Burusa’da çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup bin iki yüz elli dokuz senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala birkaç sene mürûrunda +mâliye mektûpçusu odası ve iki yüz altmış altı senesi meclis-i muhâsebe-i mâliye mazbata +odası ketebesi sınıfına dâhil olmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Çeşm-i hak-bînde ağyâr ile yâr ikisi bir +Bâğ-ı tevhîdde zîra gül ü hâr ikisi bir + +Gâh ruhsâra vü geh zülfe bakar nev-hevesân +Ehl-i tahkîke göre leyl u nehâr ikisi bir + +Şâhlar hâk-i siyâh içre fâkirâne yatur +Dergeh-i Hak’da siğâr ile kibâr ikisi bir + +Ehl-i tevhîdde yokdur ikilik Allah bir +Nazarımda gül-i firdevs ile nâr ikisi bir + +Bezm-i âlemde bana sensiz olunca cânâ +Neş’e-i bâde ile renc-i humâr ikisi bir + +İttihâd eyleyeli aşk ile dîvâne gönül +Telhi-i firkat ile zevk-i kenâr ikisi bir + +Virdiler vâsıl olup bezm-i Selâmiye selâm +Bu sene geldi Halîm iyd u bahâr ikisi bir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîm Girây Sultân Selâtîn-i Cengiziye evlâd-ı vâlâ-nejâdından +olup müddet-i medîde Der-i âliye’de ikâmet-sâz-ı übbehet u iclâl olunduktan sonra Silivri +kazâsında kâin Çatalca nâm karyeye nakl u hicretle bin iki yüz otuz dokuz sâli hilâlinde kebki rûhu giriftâr-ı pençe-i ikâb-ı ecel-i semmî olup karye-i mezbûrede vâki Ferhâd Pâşâ câmii +kabristânında defn olunarak müntâzır-ı rahmet-i cenâb-ı Mevlâ olmuştur. Müşârün-ileyh +nükte-perver bir şâir-i sâhib-hüner olup selâtîn-i Cengizîye haklarında Gülbünhânân isminde +bir eser-i güzîde ve bir kıt‘a Dîvânçe-i pesendîde nazm u inşâd ile cerîde-i âlemde ibkâ-yı +nâm u şân eylemiştir. + +GAZEL +İnfiâl itmiş geçende ol meh-i rûşen bana +Ba‘dezîn zindân olur seyrân ile gülşen bana + +Ol perî-peyker ile hem-dem olursam gam degil +Yârsiz yeksân olur gülşen ile külhen bana + +Açmasam râz-ı derûnum dostlar gönlüm yanar +Derd-i aşkım söylesem handân olur düşmen bana + + + + + + +Dinlemez derd-i derûnum hâtırım eyler şikest +Ol zebânkârın elinden her demim şîven bana + +Ülfet-i ağyâr ider uşşâkı mecrûhü’l-fuâd +Ol mehin cevri gelir her vechile ehven bana + +Gelse hatt ruhsâr-ı dildâra Halîmâ gam yimem +Cümle hûbân-ı zamândan ol perî ahsen bana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulhalîm Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli sekiz senesi mekteb-i maârif-i adliye şâkirdânı +sınfına bi’l-ilhâk iki yüz altmış üç senesi üsûl-i imtihâniyeleri bi’l-icrâ mâliye hazînesinde +vâki vâridât muhâsebesi ketebesi ve iki yüz altmış sekiz senesi dâhiliye kalemi hulefâsı +sınfına dâhil olmuştur. + +TÂRİH +Oldu Subhizâde Abdullah Efendi kethüdâ + +Nâzım-ı maârif-pîrâ Mustafa Hilmî Pâşâ şehriyyü’l-asl olup rûznamçe-i evvel +kaleminden neş’etle bir müddet kalem-i mezbûr kîsedârlığında bi’l-istihdâm bin yüz altmış +dört târîhinde şıkk-ı evvel defterdârlığına nâil ve üç sene mürûrunda bâ-rütbe-i mîr-i mîrânî +uhdesine Sayda eyâleti bi’t-tevcîh mahall-i merkûma âzim u nâkil ve bir sene zarfında vâki +olan istifâsına binâen rütbe-i mezkûre uhdesinden sarf u tahvîl ile tekrâr tarîk-i aslîsine dâhil +olduktan sonra bir zamân metrûk başmuhâsebe ve rûznamçe-i evvel ve diger bazı menâsıb-ı +celîlede varak-gerdân-ı defâtîr-i leyl u nehâr olup yüz altmış dokuz târîhinde sâniyen +defterdârlık-ı mezkûr memûriyeti kendüye ihâle ve i‘tâ ve o aralık memûriyet-i mezkûreden +azli zuhûriyle Limni cezîresine nefy u iclâ olunup müddet-i kalîle zarfında afv u itlâkı +vukûuna mebnî Dersaâdet’e muvâsalat birle sâlisen mesned-i defteriye nâil ve onsekiz mâh +mürûrunda ki bin yüz yetmiş üç senesi evâsıtında hâiz-i rütbe-i vâlâ-yı vezâret olduğu hâlde +mansıbı olan eyâlet-i Musul’a vâsıl olmak üzre cânib-i mezkûra âzim u nâkil olmuşiken mâtekaddem hilâf-ı rızâ vukûa gelen bazı harekât-ı nâ-becâsı mesmû‘-ı cenâb-ı şehryârî olmuş +ve Bozcaada’ya nefy u tağrîb olunmasına irâde-i kâtıa-i pâdşâhî celâdet-rîz-i sünûh +buyurulmuş olduğundan esnâ-yı râhda vâki İzmid’den mübâşir ma‘rifetiyle menfâsı olan +Bozcaada’ya sevk u irsâl olunup ada-i mezbûrede maktûlen târik-i debdebe-i câh u ikbâl +olmuştur. Müşârün-ileyh selîka-i şi‘riyyesi zâhir bir şâir olup Dîvânı dahi olduğu tahkîk +kılınmış ise de bâlâda muharrer olan târîhinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +NA‘T +O şeb kıldın urûc sidreye Cibrîl ile himmet +Semâ arz oldu nûrunla ki nûr-ı pür-ziyâsın sen + +Gelüp Beyt-i Mukaddes’de salâtı eyledin itmâm +O dem cem‘ oldular ervâh imâm-ı muktedâsın sen + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Ahmed Hamdî Efendi Adana ulemâsından olup neşr-i +ulûm-ı âliye ile evkât-güzâr iken bin iki yüz elli iki senesi âzim-i dârü’l-karâr olmuştur. + + + + + + +GAZEL +O şûh-ı nâz-perver mâh-ı tâbân oldu gitdikçe +Gönülde şevk-i mihri ateş-efşân oldu gitdikçe + +Silahşor olmuş ebr u gamzeler cellâd-ı hûn-rîzî +Güzellik kişverinde mîr-i mîrân oldu gitdikçe + +Firâk-ı la‘li itdi rîze-i elmâsveş te’sîr +Cigerde dâğlar kân-ı bedahşân oldu gitdikçe + +Açınca bâdbân-ı hasreti ummân-ı eşkimde +Nazardan geşti-i ümmîd pinhân oldu gitdikçe + +Nola peyrevlik itse Ârif mazmûn-ı perdâza +Bu vâdilerde Hamdî Beg suhandân oldu gitdikçe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Muhtar Hamdî Efendi sudûr-ı izâmdan ati’t-terceme +Kethüdâzâde Ârif Efendi merhûmun birâder-i vâlâ-güheri olup evâil-i hâlinde defter-i +müderrisîne ismi kayd olunmuş ise de kendisi menâsıb-ı dünyeviyeye adem-i rağbetle +mecâzib-i hakîki meslekine sülûk iderek mukâbele günleri zevâya ve hân-kah-ı sâireye azîmet +ve istilzâz-ı vecd u hâlet eyleyerek güzârende-i vakt u saat olduğu müstağni-i ta‘rîf u işârettir. +Mûmâ-ileyhin ahvâl-i ma‘lûmesiyle bu mertebe tahsîl-i ulûm-ı âliye eylemesi ve bu +metânetde inşâ vü nazma muktedir olması doğrusu hayret-dih-i havsala-i ukalâdır. + +GAZEL +Ne kadar çerh-i denî eylese zînet izhâr +Ne kadar bâğ-ı îrem gibi açarsa ezhâr + +Ne safââver olur dilde neşât olmayıcak +Ne halâvet bulunur sâğar-ı mey pür-ekdâr + +Gerçi zâhir görünür cây-ı melâhat amma +Hâr olur dîde-i ibretle bakılsa gülzâr + +Bülbülün nâlesini sanma gül-i gülşen içün +Hâlet-i mâzi-i dehri bulamaz eyler zâr + +Kalmamış bâğ-ı cihân içre letâfet Hamdî +Olamaz neş’e-fezâ gelse dahi vakt-i bahâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Hamdî Efendi Cânik sancağında vâki Ünye nâm +kasabada bin iki yüz kırk bir senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli üç +sâlinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir mikdâr ulûm-ı Arabiye tahsîline gayret eyleyüp +ferîkü’l-hac Ali Rızâ Pâşâ’nın imâmet hizmetinde bulunarak Anadolu ordu-yı hümâyûnu +cânibine azîmet eylemiştir. Dîvân olacak mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL + + + + + +Bezm-i irfân ehlinin menzilgehi vîrânedir +Mülk-i dil ma‘mûrasın sanma tehî bir hânedir + +Görmiyen dest-i felekden darb-ı tîğ-i âfeti +Kerbelâya düşse bilmez mâtem u gavga nedir + +Hâle-i âgûşa almış dün gice meh-pâresi +Bilmeyen nâdân ki ferdâ âkibet rüsvâ nedir + +Dürr-i va‘zın gûşvâr eyler mi vâiz söyleme +Âlem-i lâhûta varmış mescîdi meyhânedir + +Öyle bir mest-i harâbat olmuşum Hamdî bu dem +Mâsivâdan bilmezem dünyâ nedir ukbâ nedir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hamdî Efendi şehr-i Dağıstan’da bin iki yüz otuz beş +târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup medîne-i Amasya’ya nakl ile Şeyh Şirvânî Efendi +merhûmun dersine hâzır olarak tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyledikten sonra Dersaâdet’e vâsıl +ve iki yüz altmış dokuz senesi dârü’l-muâllimîn hâceleri sınfına dâhil olmuştur. + +TÂRİH +Hanîfâ bâ-duâ geldi dile bu mısra-i târîh +Ola La‘lî Efendi’nin makâmı Cennet-i a‘lâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Hanîf Beg şehriyyü’l-asl olup tarîk-i tedrîse duhûl ile +Galata ve ba‘dehû Burusa mevleviyyetlerine bi’l-vüsûl “hâtime-i kâmilân” terkîbi mealince +bin yüz seksen dokuz sâli hilâlinde dârü’l-bekâya menkûl olmuştur. Bâlâda mezkûr târîhinden +başka âsârına zafer-yâb olunamamıştır. + +MESNEVÎ +Seyyidü’l-kevneyn habîb-i kibriyâ +Sadr-ı a‘lâ-yı sudûr-ı asfiyâ + +Nûr-ı pâk-ı cebhe-i âdem safî +Cevher-i asliye-i kenz-i hafî + +Nûr-ı akdem hatm-ı Kur’an-ı rüsûl +Mübtedâ vü müntehâ-yı her sebil + +Cân-ı âlem âlem-i cân-ı visâl +Cânlar olsun yolunda pây-mâl + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî İbrâhim Hanîf Efendi hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan +olup bin iki yüz on bir târîhinden sonra irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh siyer-i +Hazret-i Nebevî’ye müteallik üç cildi şâmil bir kıt‘a manzûme-i latîfe tertîbine muvaffak +olmuştur. Bâlâda muharrer olan ebyât-ı güzîde dahi manzûme-i mezkûreden me’hûzdur. + + + + + + +GAZEL +Hakîkat gülşeninde gül de bülbül gibi der hû hû +Kamunun maksadı hakdır gerek lâ lâ gerek lû lû + +Gülistân-ı hüviyyetde ötüp hû hû diyen mürgân +Ne hû hû der ne yû yû der ne bû bû der ne hem cû cû + +Maârif bahçesinde bülbülüm diyen hezâr amma +Kimi ak ak kimi lak lak kimi şak rak kimi kû kû + +Bu kesret âleminde sırr-ı vahdet bilmesi müşkil +Bilir ancak akâlîm-i akâyıkda gezen su su + +Hayâtî bahr-ı hayyın sâhil-i pâyânı var sanma +Ne bu cû cûya gû gûveş de itsen sû-be-sû nû nû + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Ahmed Hayâtî Efendi Maraş sancâğı dâhilinde kâin +Elbistan kasabası müftüsü müteveffâ Ahmed Efendi’nin sulbünden bin yüz altmış beş +târîhinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde tahsîl-i ulûm-ı âliye ve +tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyerek vâlidi mûmâ-ileyhin vefâtı cihetiyle kasaba-i mezkûrede +seccâde-nişîn-i fetva ve bir müddet hizmet-i mezkûrede güzârende-i subh u mesâ olduktan +sonra Dersaâdet’e nakl u hicretle Ayasofya-i kebîr câmi-i şerîfi derûnunda neşr-i ulûm-ı âliye +ile meşgûl ve o esnâda bir kıt‘a tedrîs-i rüûs-ı hümâyûnuna nâiliyetle sadr-ı esbak Yûsuf Ziyâ +Pâşâ merhûmun hâceligine dahi mevsûl olarak iki yüz yirmi dört târîhlerinde Saray-Bosna +mevleviyyetine ve iki sene mürûrunda Irak-ı Arap mevleviyyetine mazhar ve iki sene müddet +cânib-i Bağdâd’da mesned-güzîn-i şer‘-i enver olduktan sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala +hânesinde peygûle-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde mürd-i hayâtı râh-ı memâtı kendiye câ-yı +necât ittihâz iderek iki yüz yirmi dokuz senesi seferü’l-hayrında vefât eylemiştir. Hatta +ferzend-i ercümendî ati’t-terceme Halîl Şeref Efendi vefâtını işbu târîh ile isbât itmiştir. + +Tefe’ülümde Şeref çıkdı bir güzel târîh +Hayâtî buldu hayât-ı ebed cinân içre + +Mûmâ-ileyh âlim ve fâzıl bir zât-ı kâmil olup te’lîfât u tasnîfâtı olmak üzre İs‘afü’l-Minne fiŞerh-i İthâfü’l-Cenne nâmında ma‘a-metn bir kıt‘a şerhi ve ilm-i âdâb ve mantık-ı vâfiyeye +müteallik ma‘a-şerh bir aded manzûmesi ve ati’t-terceme Sünbülzâde müteveffâ Vehbî +Efendi’nin lugat-ı Fârisiyeye dâir olan Tuhfesine bir aded şerhi ve Şahîdî merhûmun kezâlik +lugat-ı Fârisiyeden olan Risâlesine bir kıt‘a şerhi ve alâyim-i kıyâmete dâir Tehâfüt-i +Müstehâce isminde ma‘a-şerh bir aded risâle-i Arabiyyesi ve bunlara mümâsil nice nice +resâil-i adîdesi ve bir dâireyi müştemîl ma‘a-terceme Arabiyyü’l-ibâre bir aded kasîdesi +olduğundan başka mûmâ-ileyh Vehbî Efendi’nin Nuhbe nâm lugat-nâme-i belâgat-allâmesini +dahi şerh eylemege ihtimâm itmekte bulunmuş ise de ömrü vefâ itmemiş olmasıyla şerh-i +mezkûru muahharen mûmâ-ileyh Şeref Efendi itmâm eylemiştir. + +GAZEL +Şem‘-i vahdetden yanup bu şeb çerâğ oldu gönül +Kurb u bu‘dun sûzişinden pek ırâğ oldu gönül + + + + + + +Âlem içre himmet-i ağyâra muhtâc olmayup +Mû-miyân-ı dilbere bir özge bâğ oldu gönül + +Tâ sabâh-ı haşre dek tenvîr eyler âlemi +Şâm-ı vahdetde yanan kandîle yâğ oldu gönül + +Fahr idüp Îsa disem nola efendim pîrime +Ölmüş iken sâye-i mollada sâğ oldu gönül + +Hayderâ Gâlib Efendi dahi nutk itmiş idi +Râhberler kesretinden kem-sürâğ oldu gönül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Haydar Pâşâ Rûmeli’de vâki Dırama kasabasında kademnihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz otuz altı târîhinde sadr-ı esbak Hurşîd Pâşâ’nın Turhala +vâliligi hengâmda müşârün-ileyhin iltimâsina binâen silah-şorluk rütbesi kendisine bili‘tâ +muahharen Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet ve müddet-i medîde hidemât-ı Mısriyye’de bi’listihdâm iki yüz altmış beş senesi Mısır vâlisi Abbas Pâşâ’nın iltimâsiyle uhdesine rütbe-i +mîr-i mîrânî tevcîh u ihsân buyrulup altmış yedi senesi Kâhire-i mezbûreden kat-‘ı rişte-i +alâka ile Dersaâdet’e bi’l-muvâsala iki yüz altmış sekiz senesi şehr-i Saferinde mütasarrıf-ı +kazâ-yı Biga ve iki yüz altmış dokuz senesi şehr-i Şa‘bânında âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Şevk-i la‘linle yanar nûr-ı çerâğ-ı yâkût +Reng alır ateş-i rûyundan ayâğ-ı yâkût + +Lâledir sanma anı şâh-ı bahâr-ı hüsnün +Hükmidüp şa‘şa‘adan kurdu otağ-ı yâkût + +Fikr-i gül-bûse-i rûyun ile gûyân olsam +Tarh olur safha-i nezzâreye bâğ-ı yâkût + +Döndü bir sübha-i lü’lüye sirişkim Hayret +Katre-i hûn arasında sürâğ-ı yâkût + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hayret Efendi cânib-i Anadolu’da kâin Darende nâm kasabada +zî-bende-i mehd-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde ulûm-ı cüz’îye vü küllîyeyi tahsîl u +tekmîl ile Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemetle +muahharen rütbe-i hâcegâniyi ihrâz eyleyerek birçok vakt sadr-ı esbak Yûsuf Ziyâ Pâşâ ve +Celâl Pâşâ ve kâimmakâm-ı esbak Ahmed Şâkir Pâşâ ve sadr-ı esbak Mehmed Gâlib Pâşâ +merhûmların dîvân kitâbeti hizmetlerinde bulunduğu hâlde tahsîl-i nâm u şöhret eyleyüp bin +iki yüz otuz dört târîhinde Mısr-ı Kâhire cânibine âzim ve beş-altı sene mikdârı Mısır vâlisi +Mehmed Ali Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetine mülâzım olduktan sonra ki iki yüz kırk +târîhlerinde işbu dâr-ı gurûrdan semt-i bekâya mürûr eylemiştir. Mûmâ-ileyh Nergisî-mânend +bir kâtib-i hünermend olup hayliden hayli eş‘âr-ı hayret-fezâsı olduğundan başka mütavvel bir +aded münşeat-ı letâfet-allâmesi ve bir aded manzûm Fârisî lugat-nâmesi ve ilm-i nahvden +Elifiyye nâm risâleye bir kıt‘a şerh-i rengîn-makâlesi vardır. + + + + + + +GAZEL +Gülşen-i hüsnün güzîde bir gül-i ra‘nâsıdır +Rûz u şeb feryâd idenler bülbül-i şeydâsıdır + +Aks idelden Leyli-i hüsnü o mihrin âleme +Kaysveş san cümle âlem âşık-ı şeydâsıdır + +Şâh-ı gamzen âşıka dîvân-ı aşkda subh çeküp +Katline fermân iden ol kaşları tuğrâsıdır + +Rind-i mey-hârı sakın zemm itme ey mâh-ı münîr +Mest iden halkı o şûhun bâde-i hamrâsıdır + +Ateş-i hecr ile her dem âlemi sûzân iden +Hayretâ ol kâfirin hep cevr u istiğnâsıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hayret Efendi şehriyyü’l-asl olup tefrîk-i nîk u bede +kesb-i iktidâr eyledikten sonra dîvân-ı hümâyûn kalemine çırâğ olunup kalem-i mezbûra +devâm itmekte iken bin iki yüz kırk iki senesi hilâlinde âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. +Çarşanbabâzârı’nda vâki kabristanda medfûndur. “Eyleye me’vâ Behişti Hakk Muhammed +Hayret’e” mısraının harf-i menkût u vefâtına târîhdir. Mûmâ-ileyhin dîvân-ı hümâyûn kalemi +ketebesinden olup bâlâda muharrer olan gazelinin üçüncü beyti mealinden dahi istifâde olunur +ki usûl-ı kaleme muvâfık vâki olmuştur. + +HARFİ’LHI + +GAZEL +Gönüller her biri bir vechile meftûnun olmuştur +Dil-i zârım çerâğ-ı tarz-ı gûnagûnun olmuştur + +Hezârân kumru-i ser-âşinâ-yı gülşen-i iffet +Dilâşûb-ı nihâl-i kâmet-i mevzûnun olmuştur + +Hilâf-ı tarz-ı âyîn-i vefâdır ey perî-çehre +Adûlar nev-şuhundan bendeler mahzûnun olmuştur + +Açılsın mihr-i ruhsâr güle gülşen gelsin ey meh-rû +Dehân-ı gonce-i subh handeveş memnûnun olmuştur + +Tekellüf bertaraf ma‘lûmun olsun ey saçı Leylâ +Senin bin cânile Hâtem kulun Mecnûn’un olmuştur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Akovalızade Ahmed Hâtem Efendi Yenişehir-i Fenâr ismiyle +şöhret-şiâr olan belde-i cesîmede nakşbend-i nigîn-i vücûd olup bin yüz altmış sekiz târîhinde +belde-i mezkûrede âzim-i dâr-ı bekâ ve terakküb-i şefâat-ı Hâtemü’l-enbiyâ olmuştur. +Sâlifü’terceme Belîğ Efendi merhûm vefâtına işbu târîh-i latîfi tarh u inşâd eylemiştir. “ + + + +i Ekrem’e Ahmed Efendi hem-civâr olsun.” Mûmâ-ileyh zâde-i tab‘ı olan bir kıt‘a Dîvân-ı +fesâhat-beyâniyle cerîde-i âlemde ibkâ-yı nâm u şân itmiştir. + +KIT‘A +Kerem mukâta‘ası tâ zamân-ı Hâtem’den +Kalıp mezârda bir kimse olmayup tâlib + +Kimin nukûd-ı atâyâsı var anı alacak +Meger cenâb-ı sadâret-penâh ola râğib + +Nâzm-ı dîvân-ı hünermendî Mehmed Hâkî Efendi beriyyetü’ş-Şam cânibinde kâin +Kilis nâm kasabada çehre-nümâ-yı âlem-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-vüsûl sınf-ı hâcegâna +duhûl ile “hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âli” mısraı mealince mütevâzıane hareket ve bi’lâhire defterdâr mektûpçuluğu memûriyetine nâiliyetle karîn-i ricâl-i devlet olmuş iken bin yüz +yetmiş iki senesi hilâlinde rûh-ı pâki âzim-i sû-yı eflâk ve cesed-i derd-nâkı dâhil-i zîr-i hâk +olmuştur. Aslında kıt‘a-gûlukla şöhret-şiâr-ı âvân-ı şu‘arâdandır. + +GAZEL +Dem-i aşkın cefâsın çekdigimden öyle âh itdim +Tahammül itmeyüp ruhsârına yârin nigâh itdim + +Ne âşıklar hevâ-yı aşk ile zâr u zebûn oldu +Anınçün nâr-ı hicrâna yanup bin âh u vâh itdim + +Düşüp sevdâya bu gönlüm perîşân oldu mihnetle +Cünûd-ı derd u âlâma vücûdum şâh-râh itdim + +Kime arz eyleyem hâl-i perîşânım hezârâsâ +Düşüp bir gonceveş mahbûba ben ömrüm tamâh itdim + +Giriftâr oldum ey Hâlid belâ-yı hecr-i dildâra +Dü çeşmim kan döker bilmem acep ben ne günâh itdim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâlid Efendi medîne-i Silivri’de muallîm-i sübyân İbiş +Efendi’nin sulbünden bin iki yüz yirmi altı sâlinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup Ahıshalı +Osmân Efendi’den bir mikdâr ulûm-ı Arabiye ve Hâce Kerîmî Efendi’den bazı mertebe +fünûn-ı Fârisiye taallüm ü tahsîl iderek kitâbet tarafına meyl u rağbetle ile’l-an medîne-i +mezbûrede hizmet-i kitâbetde bi’l-istihdâm güzârende-i şuhûr u eyyâmdır. + +GAZEL +Gören kevnîde cûş-ı mevc-i giryem yem kıyâs eyler +O gül ruhsâr ise mânend-i şebnem nem kıyâs eyler + +Eger zehr olsa nûş eyler rakîbin sunduğu câmı +Ben ana âb-ı hayvân dahi virsem sem kıyâs eyler + +Dil istib‘âd ider ol denli neyl-i devlet-i vaslı + + + + + +Eger râm olsa ol âhû-yı mahrem rem kıyâs eyler + +Gam-ı la‘li ile hûnâbe-pâş-ı mihnet oldukça +Sirişk-i çeşmi seyir iden âdem dem kıyâs eyler + +Senin her bir sözün bir gevher-i sencîdedir Hâlis +Velî kesr-tab‘ olan yârân-ı ebkem kem kıyâs eyler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Hâlis Efendi sâlifü’t-terceme Sâkıb Efendi +merhûmun ferzend-i ercümendi ve hayrü’l-halef-i dil-pesendi olup “el-veledi sırrı ebihi” sırrı +kalb-i latîflerinde rû-nümâ olarak tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyede behremend-i feyz-i Mevlânâ +ve pederleri mûmâ-ileyhin irtihâlinden sonra Kütahya’da kâin Arguniye hân-kahı meşîhatine +revnak-bahş-ı i‘tilâ olup kırk beş sene müddet meşîhat-i mezkûrede imrâr-ı vakt u saat +eyleyerek bin yüz doksan bir senesi âzim-i kurbgâh-ı Mevlâ olmuştur. Mûmâ-ileyh adîmü’lakrân bir şâir-i mu‘ciz-beyân olup eş‘âr u güftârı bî-ayb u noksân vâki olmuştur. + +GAZEL +Bülbül-misâl gül yüzünü andım ağladım +Mânend-i gonce kanlara boyandım ağladım + +Bir şem‘-i meclis oldum o cânâna dün gice +Tâ subh olunca hâlimi hep yandım ağladım + +Göz kana kana ağlamağa teşne-dil idi +Hûn-ı sirişk-i hasret ile kandım ağladım + +Zevk-i visâle almış idim yâri koynuma +Rüyâ görürmüşüm meger uyandım ağladım + +Düşdü gözümden eşk dür-i i‘tibârveş +Hâlis o şûhu rahm idecek sandım ağladım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yûsuf Hâlis Efendi Dersaâdet’te bin iki yüz yirmi senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup iki yüz otuz beş senesi dîvân kalemine ve üç +sene mürûrunda terceme odasına memûr u ta‘yîn kılınup iki yüz kırk dokuz senesi ser-kitâbetî +hizmetiyle Londra tarafına iki yüz altmış bir senesi yine kitâbet-i mezkûre ile Trablusşam +cânibine azîmet ve hitâm-ı memûriyetle avdetinde lisân-ı Arabiyede olan ma‘lûmâtı îcâbınca +bâ-rütbe-i sâniye Arabî mütercimligi hizmetine memûr ve ta‘yîn buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh +Tâhir Ömerzâde ati’t-terceme Fâzıl Beg’in akribâsındandır. + +GAZEL +Hâk-i kademim sâye-i zülfünde yerim var +Üftâdeyim amma o kadar bâl u perim var + +Âşıklar aman sana ne cânlar virecekdir +Âgûşa gel ey tıfl-ı cefâ bak nelerim var + + + + + + +İşte yolumuz mahkeme-i rûz-ı cezâdır +Ben gönlümü bir gayriye virmem huzurum var + +Derdim çekemez kudreti yokdur dimiş ol mâh +Hakka ki güzel söylemiş amma kederim var + +Dün gice senin ağzını pek çok aramışlar +Hüsrev hele dîvâne demişler haberim var + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hüsrev Efendi medîne-i Adana’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e muvâsalat ve merhûm Hâlet Efendi’nin dâiresine dehâletle +perverde-i lutf u inâyet olarak bazı vüzerânın dîvân kitâbeti hizmetlerinde bulunduğu hâlde +bir müddet imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra vatan-ı asliyyesi olan Adana’da muahharen +irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Ana üftâde der halk âşık-ı ra‘nâyı bilmez ol +Daha pek nâ-resîde tıfldır dünyâyı bilmez ol + +Sakın âşık gücenme arz-ı hüsn eyler sana bir gün +Henüz tâze cüvândır remz ile îmâyı bilmez ol + +Oturmuş bister-i nâz üzre istiğnâ serîrinde +Sır-ı goyende olan âh u vâveylâyı bilmez ol + +Hikâye eyleyüp aşkı didi ra‘nâ cevâbında +Nice mümkün ola Hüsrev ki lâilâyı bilmez ol + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Hüsrev Beg Rûmeli’de kâin Drama kazâsı +hânedânından ve dergâh-ı âli kapıcıbaşlarından müteveffâ Halîl İbrâhim Ağa’nın ferzend-i +dânişmendi olup âvân-ı tufûliyet ve unfuvân-i şebâbetinde tahsîl-i ilm u maârife sa‘y u gayret +ve ol vecihle bir mikdâr kesb-i hüner u ma‘rifet eyleyerek hasbe’l-kader Mısr-ı Kâhire +cânibine azm u sefer ve bir müddet başıbozuk asâkiri ser-gerdelerinden bulunduğu hâlde +imrâr-ı şâm u seher eyledikten sonra Mısır vâlisi sâbık Mehmed Ali Pâşâ’ya dâmad ve birçok +vakt mürûr itmeksizin Mısır defterdârlığı memûriyeti dahi uhdesine bi’t-tevcîh sürûr u dilşâd +buyrulup muahharen cânib-i Sudan’a revân ve birkaç sene havâli-i merkûmede güzârande-i +âvân u zamân olarak memâlik-i Sudan’ı zabt u rabt ile Kâhire-i mezbûreye avdet eyleyüp gâh +mahrûsa-i Mısır’da Özbekiye nâm mevkide kâin konağında ve gâh mahrûsa-i mezbûre +hâricinde vâki Kasr-ı Nil nâm sâhilhânesinde ve bazen mahrûsa-i mezbûre kurasından +Münîfiye nâm karye civârında bulunan konağında ve bazen dahi mahrûsa-i mezbûre civarında +mevcûd cezîre-i Muhammed nâm mahallde olan konağında peygûle-güzîn-i istirâhat olduğu +ve defterdârlık-ı mezkûr uhdesinde bulunduğu hâlde ki bin iki yüz kırk dokuz senesi +evâsıtında tâ’ir rûhu kafes-i bedenden pervâz ile nahl-i Tûbâ’da âşiyân-sâz ve na‘ş-ı mağfiretnakşı kıdvetü’l-ulemâü’t-teşriîn imâmü’l-müslimîn İmâm-ı Şâfii +hazretlerinin türbe-i şerîfleri civârında vâki kabristanda defîn-i hâk-i niyâz olmuştur. Mûmâileyh mânend-i Hüsrev-i Dehlevî mülk-i maârifin nâzım u râhrevi olup haylice eş‘âr-ı nefîse +tanzîmine muvaffak olmuş ise de eş‘ârı mürûr-ı ezmine ile kazâzede-i rûzgâr olmuştur. Bu + + + + + +abd-i âciz mûmâ-ileyhin birâderzâde bulunduğum hasebiyle ind-i âcizânemde çend aded +ebyâtı mevcûd olduğundan ismi sahâyif-i âlemde mestûr kalmak emeliyle ebyât-ı mezkûre +tezkîre-i âcizîye keşîde-i silk-i sütûr olmuştur. + +GAZEL +Olalı zâhirde cism-i nâ-tüvân u zâr-ı aşk +Doğdu burc-ı kalbime hurşîd-i pür-envâr-ı aşk + +Yûsuf-ı Mısr-ı muhabbet dâima olur azîz +Eylese tâ‘bîr rü’yâ-yı letâfet yâr-ı aşk + +Dilde Kûh-ı Bîsütûn’ı şevkile Ferhâd kim +Eyledi vâh cân-ı Şîrîn’i fidâ-yı yâr-ı aşk + +Sâye-i sîmîn-tenânda pâdişâh-ı mülk-i nâz +Giydirir uşşâka dâim hil‘at-ı zertâr-ı aşk + +Pend-i erbâb-ı maârif âşıka budur müdâm +Meclis-i ağyârda itme sakın izhâr-ı aşk + +Bahr-ı feyze daldı gavvâs-ı muhabbet öyle kim +Cüst cû ile çıkardı gevher-i şehvâr-ı aşk + +Âkif-i beytü’l-ulûma pey-rev oldum Hızriyâ +Hazretile nola itsem dâima güftâr-ı aşk + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh sahhaf El-hâc Hızır Efendi Gürânîyyü’l-asl olup seyr u seyâhat +tarîkiyle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala zenbil ber-dûş olarak kitap-fürûşluk ticâretine râğib ve +bazı ashâb-ı münâsibe kasîde, târîh takdîm iderek zuhûr iden câizesini cem‘ u iddihar ile mâl-ı +kesîre sâhib olmuş ise de sûretâ mübtelâ olduğu zulümât-ı fakr u fâkadan rehâ-yâb olamayup +bin iki yüz altmış iki senesi evâhirinde âb-ı hayât-ı ömrü sahrâ-yı ademde mânend-i serâb +olmuştur. Mûmâ-ileyh pîrhorde-sal bir şâir-i rağbet-ahvâl olup ekser nazm u güftârı müşevveş +ve bî-meal vâki olmuştur. + +KIT‘A +Şehenşâh-ı cihân Sultân Mahmûd’un budur işte +Bütün dünyâyı teshîr eyleyen tuğrâ-yı fermânı + +Temâşa it nişân-ı hükmünü seyr itmek istersen +Medâr-ı zabt-ı ins u cân olan mühr-i Süleymânı + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mustafa Hattî Efendi vüzerâdan müteveffâ Çerkes +Osmân Pâşâ’nın dîvân kitâbetinden neş’et eyleyüp mürûr-ı ezmine ile menâsıb-ı dîvâniye +ricâli sınfına dâhil ve bir aralık metrûk muhâsebe hâceligine nâil olduktan sonra sefâret +memûriyetiyle Nemçe memâliki tarafına azîmet ve bade’l-avde sâniyen muhâsebe-i mezkûre +hâceligine ve muahharen defter-i şıkk-ı sâni memûriyetine revnak-efzâ buyrulmuş iken bin +yüz elli beş târîhlerinde azîm-i dârü’l-me’vâ olmuştur. Fındıklı nâm mahallde kâin Perîzâd + + + + + +Hâtun zâviyesi mukâbilinde vâki kabristanda medfûndur. Müşârün-ileyhin bâlâda muharrer +kıt‘asından başka eş‘ârı görülmemiştir. + +KIT‘A +Gönlüm yine bir serv-kadda yâr olayım der +Âzâde iken derde giriftâr olayım der + +Şimdi yeni başdan yine dîvânelik ister +Âşüfte-i ser-turra-i tarrâr olayım der + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mustafa Huldî Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin yetmiş +sekiz târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup evkât u ezmânını tahsîl-i ilm u hünere hasr u +sarf iderek kitâbet hizmetiyle mahrûsa-i mezbûre muhâsebe kalemine müdâvemet itmek üzre +iken bin yüz otuz sekiz târîhinde âzim-i huld-ı berîn olmuştur. Mûmâ-ileyhin zâde-i tab‘ı olan +güftârı şâyân-ı kabûl u i‘tibârdır. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Bulunca arzuhâle ol şeh-i bî-dâdı bir yirde +Beni bir yirde bulmuşlar dil-i nâ-şâdı bir yirde + +Yıkılsa gitse de âşık ser-i kûyundan ayrılmaz +Bilir tutmaz temel kalb-i harâb-âdâbı her yirde + +Neden bî-hâlet olmuş kârgâh-ı bîsütûn âyâ +Şikeste tîşesi başka yanar Feryâdı bir yirde + +Gehî zülfünde geh çâh-ı zenehdânında âh eyler +Rehâ bulmaz Hulûsun hiç dil-i âzâdı bir yirde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Hulûs Dede Dersaâdet’de hırka-pûş-ı âlem-i nükûş olup +tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile hissemend-i feyz-i bî-hisâb olduktan sonra ki ati’tterceme sultân-ı şu‘arâ Şeyh Gâlib Efendi merhûmun Galata’da vâki Mevlevîhâne-i feyzâşiyâneye sâye-bahş-ı irşâd oldukları hengâmda dergâh-ı mezkûr işçibaşılığı hizmetine +nâiliyetle lezzet-yâb-ı mübâhât olup bin iki yüz yirmi târîhinde âzim-i cennât-ı âliyât +olmuştur. Mûmâ-ileyh bir şâir-i puhte-âsâr olup eş‘ârı ta‘me-bahş-ı sigâr u kibâr olmuştur. + +GAZEL +Gönül o yâr-i işveye mâil ne fâide +Olmadı bana bûseye kâil ne fâide + +Gark oldu filk-i dil yem-i ruhsâr-ı dilbere +Gerçi göründü hattı çü sâhil ne fâide + +Üryân ider muhabbet-i Leylâ her âdemi +Mecnûn egerçi olsa da âkil ne fâide + +Tohm-ı vücûdu mezraa-i hâke ekmeden + + + + + +Dihkân-ı rûzgâra ne hâsıl ne fâide + +Sûd eylemez metâını dehrin olup Halîl +İtdin nükûd-ı ömrünü zâil ne fâide + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Efendi mahrûsa-i Ruscuk’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup tahsîl-i maârif eylemekte iken bin yüz otuz dört târîhinde âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Koyma ayâğı bir dem elinden ki iş budur +Nûş-ı şarâb-ı nâb idegör hem-menîş budur + +Arz eyle gâh bedrini gâhi hilâlini +Mâhım felekde vâdiy-i tarz-ı derviş budur + +Ağyâra mûnis oldu o vahşî gazâlımız +Âhir şikâr olur göresin gösteriş budur. + +Cevre tahammül eyle meded vasl-ı yârda +Handî rakîbe âfet-i cân serzeniş budur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Handî Efendi cezîre-i Kıbrıs’da vâki Lefkoşe nâm +mahallde sikke-pûş-ı dergeh-i hûş olup Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet Galata +Mevlevîhânesi’nde ikâmetle muahharen cezîre-i mezbûrede kâin Mevlevîhâne meşîhatine nâil +ve bin yüz kırk târîhinde işbu çilehâne-i fenâdan semâhâne-i bekâya müntakil olmuştur. +Mûmâ-ileyh bir şâir-i zarîf olup eş‘ârı hûb u latîf vâki olmuştur. + +GAZEL +Sırr-ı vahdet cilveengîz-i mezâhirdir bütün +Nokta-i merkez celî-sâz-ı mezâhirdir bütün + +Mevc-i deryâ pençesinden dâmen-i sâhil çıkar +Matlabından dest-i ehli feyz-i kâsirdir bütün + +Lafza nâzındır viren ma‘nâyı hüsn-ı iştihâr +Gösteren i‘câzı enzâr-ı cevâhirdir bütün + +Müntehâ-yı ahd-ı hüsnünde kıyâmetler kopar +Fitne-i devr-i kamer hattında zâhirdir bütün + +Çeşm u ebr u hâl-ı gîsû ser-be-ser cevr u sitem +Rû-yı cânân levh-i âyât-ı zevâcirdir bütün + +Keşf-i esrâr-ı sevâd-ı dîdesinde çeşmimiz +Hikmetü’l-ayn-ı fünûn-ı nâza nâzırdır bütün + +İhtilafât-ı şuûnun gâyeti tevhîddir + + + + + +Gösteren ecsâmı ezdâd-ı anâsırdır bütün + +Şerha şerha kıldı Hayrî dilleri tîğ-i nigâh +Tîşe-i çeşm-i bütân keşf-i zamâirdir bütün + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Reîsülküttâb Mehmed Hayrî Efendi Bolu sancağına tâbi +Viranşehir kazâsında vâki Ömerli nâm karye ahâlisinden Kastamonu mütesellimi müteveffâ +Yahya Ağa’nın sulbünden bin yüz kırk târîhinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup unfuvâni şebâbetinde Dersaâdet’e muvâsalat ve o esnâda kethüdâ kalemi hulefâ silkine dehâletle +nümâyân olan ma‘lûmât u kitâbeti iktizâsınca bir aralık kalem-i mezkûr ser-halîfeligine +memûren bekâm ve bir müddet sonra ki yüz seksen beş târîhinde ordu-yı hümâyûn dâhilinde +bulunduğu hâlde kethüdâ kitâbeti ve yüz seksen sekiz târîhinde dîvân-ı hümâyûn beglikçiligi +memûriyeti uhdesine bi’l-isâle nâil-i merâm buyrulup muahharen vukû-ı infisâliyle +Samako’ya nefy u iclâ kılınmış ise de kable’l-azîme afv u itlâkı zuhûruna mebnî Dersaâdet’e +avdet ve sâniyen beglikçilig-i mezkûr memûriyetine ve yedi sene tamâmında yani yüz doksan +beş târîhinde makâm-ı riyâset-i küttâba ve yüz doksan yedi târîhinde sadâret-i uzmâ +kethüdâlığı mesned-i celîlesine nâiliyetinden sonra mesned-i mezkûreden azl ve yüz doksan +dokuz târîhinde çavuşbaşılık mesned-i celîlesine nakl ile müddet-i kalîle zarfında ma‘zûl ve +sene-i mezbûre hilâlinde tersâne-i âmire emânetine mevsûl olup iki yüz târîhinde sâniyen +makâm-ı riyâset-i küttâba kuûd ve iki yüz bir târîhinde sâniyen kethüdâlık mesned-i celîlesine +suûd iderek tekrâr mesned-i mezkûreden rû-gerdân ve birçok vakt mürûr itmeksizin nişancılık +memûriyetiyle ordu-yı hümâyûn cânibine pûyân ve iki yüz üç târîhinde sâlisen makâm-ı vâlâyı riyâsetde hirâmân olmuş iken seferber bulunduğu hâlde iki yüz dört senesi Mora nehrini +mürûr esnâsında kazâen süvâr olduğu hayvân ka‘r-i nehre galtân olup ol hâl ile zât-ı bî-misâli +gavta-hor-ı bahr-ı gufrân olmuştur. Ser-levha-i müvarrihîn Sürûrî Efendi merhûm vefât-ı +müşârün-ileyhe işbu târîhi inşâd eylemiştir. + +Söyledim târîh-i menkût eyleyüp bezl-i vücûd +Basdı seylâb-ı adem Hayrî-i sâfi-tîneti + +Müşârün-ileyh nazm u inşâya kâdir fünûn-ı sâireye ıttılâı zâhir bir şâir-i mâhir olup eser-i +kalem-i muciz-rakâmı olmak üzre müretteb bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı dahi vardır. + +GAZEL +O Yûsûf-kıymetin bir dürlü kaçmazdım bahâsından +Harîdârân elin çekseydi zıll-i ibtilâsından + +İsâbet itdim ammâ hâline ta‘bîr-i anberde +Hatın mişke müşâbihdir didim tevbe Hıtâsından + +Tasavvur eyledikçe sînesin âğûş-ı vuslatda +Dil-i âşık döner mir’ât-ı Hurşîd’e safâsından + +Varup meyhâneye ferş-i hasîr-i ayş u nûş itsek +Usandık zâhid-i mescîd-nişînin bu riyâsından + +Ruh-ı sâki ne mihr-i âlem-ârâdır ki aks itse + + + + + +Döner câm u hilâli bedre te’sîr-i ziyâsından + +Anıp gülnâr-ı la‘lin eyleme âzerde-i dendân +Ki c��n virsek de sonra kurtuluş yok diş kirasından + +Bu gülşende açılmaz gonce-i ümîd-i ehl-i dil +Gelürse nefha-i Îsa dahi bâd-ı sabâsından + +Viren bu âb u tâbı eşk u âh-ı âşıkân sanma +Sitanbul dilberi nâzik olur âb u havâsından + +Bu rû-yı tâb-nâk ile ne bâğa cilve-rîz olsa +Gül-i Hurşîd olur işkefte zerrât-ı fezâsından + +Bana pîrân-ı devrân ile ülfet hoş gelir Hayrî +Cihânın nev-cüvânân vü atâsız bî-vefâsından + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hayrullah Hayrî Efendi: + +Dâima bir gül-izârın nâr-ı aşkıyla yanar +İbn-i Vehbî nesl-i Sünbülzâde’den Hayrî-i zâr + +beyt-i latîfi müfâdından müstefâd olduğu üzre şâir-i mâhir Sünbülzâde Vehbî Efendi +merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin yüz doksan beş senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup meslek-i kazâya dâhil ve hasbe’t-tarîk haylice cesîmce mansıblara nâil olmuş ise +de âhir ömründe fakr-ı hâle dûçâr olduğundan ashâb-ı menâsıba câ-be-câ târîh ve kasîde +takdim iderek zuhûr iden câizesiyle taayyüş eylemekte iken iki yüz altmış yedi senesi şehr-i +Zilkaidesinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. + +GAZEL +Kemân ebrûlarından yârimin hayli suâl oldu +Siyeh kâküllerinden söz uzandı kîl u kâl oldu + +Kurunca sahn-ı sînemde saf-ı müjgânları ordu +Ne kanlar akdı çeşmimden nasıl ceng u cidâl oldu + +Acep ta‘rîf olunmaz derde düşdüm bilmedim eyvâh +Halâs olmak bu ateşden bana emr-i muhâl oldu + +Ne Hüsrev gördü bu derdi ne buldu çâresin Ferhâd +Kıyâs itme benim çekdiklerim kısa misâl oldu + +Ehibbâda vefâ yok âşinâ bî-gânedir Hayrî +Bu âlem bildigim âlem degil bilmem ne hâl oldu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hayrullah Efendi sudûr-ı izâmdan ser-etbâ-yı şehryârî Abdullah +Efendi merhûmun necl-i necîbi olup sinni on bire resîde ve ismi cerîde-i tedrîse keşîde + + + + + +olduktan sonra bir müddet mekteb-i tıbbîye-i şâhâneye müdâvemetle ulûm-ı hikemiye ve +fünûn-ı edebiyede kesb-i mahâret-i kâmile eyleyerek bin iki yüz elli sekiz senesi İzmir +mevleviyyetine nâil ve bir sene mürûrunda Mekke-i mükerreme pâyesini hâmil olmuş ise de +fünûn-ı mütenevviada olan ma‘lûmâtı nezd-i maârif-vüfûd-ı mülûkânede karîn-i semâpâş u +tahsîn buyrulmuş olduğundan muahharen uhdesine rütbe-i sâniye bi’t-tevcîh zirâat-ı meclis ve +iki yüz altmış altı senesi bâ-rütbe-i ûlâ meclis-i maârif-i umûmîye ve müddet-i kalîle zarfında +encümen-i dâniş riyâset-i sâniyesi dahi uhdesinde olmak üzre meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye +azâsı sınfına bi’l-ilhâk mümtâz-ı emâsil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında +mekâtib-i umûmîye nezâreti uhde-i istibhaline tevcîh u ihâle buyrulmuştur. Müşârün-ileyh +pâkîze-gevher bir şâir-i rengîn-eser olup ilm-i zirâata dâir bir kıt‘a kitap ile Târîh-i Osmâniye +isminde eczâ-yı müteaddideyi şâmil diger bir eser-i rengîn-hitâbı vardır. + +GAZEL +Nedir o şûhda ayâ bu dil-şikenlikler +Kırıp geçirdi bizi bu sitem-fikenlikler + +Görünce dîde-i bîmâr u gonce-i mestin +Gelir mi hâtırıma hiç sâğ esenlikler + +Tarîk-i sabrını hep çaldı çarpdı uşşâkın +O düzd-i gamzeye vireni bu râh-zenlikler + +Taraf taraf leb-i cûlarda mâhir dillerle +Henüz ne semtde kaldı acep o şenlikler + +Libâs-ı fahr ise de halk-ı âleme yekser +Kaba gelir bize Hayrî kabâ-yı benlikler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hayrî Efendi mahrûsa-i Edirne’de sâha-i zîb-i vücûd olup kitâbet +tarafına meyl u rağbetle mukaddemâ sadr-ı esbak müteveffâ Reşîd Pâşâzâde Emîn Pâşâ’nın +ve muahharen Mirza Saîd Pâşâ’nın dîvân kitâbetleri hizmetinde bi’l-istihdâm bin iki yüz +altmış iki senesi rütbe-i refîası ihsân buyrulup bekâm olduktan sonra bir müddetcik dahi +Rûmeli ordusu müşîri Ömer Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunarak iki yüz altmış altı +senesi hilâlinde rütbe-i sâni-i sâniyeyi bi’l-ihrâz ordu-yı mezkûr muhâsebeciligi memûriyetine +nâiliyetle mazhar-ı imtiyâz olmuş ve muahharen infisâli vukû bulmuş ve işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından altı mâh makdem Silistre defterdârlığına memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. +Mûmâ-ileyhin haylice eş‘âr-ı dil-nişîni ve Dîvân-ı Şevket’e mazbutça bir şerh-i metîni vardır. + +GAZEL +Görüp ey şûh mutrib sanma bir bir üstühândır bu +Senin oklar sürüp inletdigin sîne-kemândır bu + +Gönül fânûsı pür-eşkâle döndü şem‘-i rûyunla +Sabâh-ı haşre dek sönmez yanar bir şem‘dândır bu + +Sakın berk-i niyâz-ı vaslı tahmîl eyleme ey dil +O nev-res nahl-ı bâğ-ı işveye bâr-ı girândır bu + + + + + + +Fürûğ-ı neyyir-i ruhsârı tutdu Şemsi Pâşâ’yı +Geçen gün gördüm ol mihr-i sipihr-i hüsn ü ândır bu + +Alup hülyâda ol tâze nihâl-ı nâzı âgûşa +Dîdem bir kühne nahle vasl olmuş nev-fidândır bu + +Belî âsân gibi bin ince belden geçmeden güçdür +Aşılmaz mâverâsı pür-hatar bir mû-miyândır bu + +Degildir dâğ-ı tîr-i gamzesi geçdikçe taş dikdi +Fezâ-yı sînem Okmeydanıdır seng-i nişândır bu + +Tehî dönmez gelen dergâh-ı Mevlânâ’ya ey Hayrî +Mütâf-ı kudsiyândır bir mu‘allâ âsitândır bu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Hayrî Efendi Ayaş nâm kasabada kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bin iki yüz elli altı senesi tahaffuzhâne ketebesi silkine +dâhil ve iki yüz altmış bir senesi vukû bulan sûr-ı hümâyûn-ı meserretnümûn-ı mülûkâne +esnâsında hâcelik rütbesine nâil olmuştur. Mûmâ-ileyhin haylice eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Pîç u tâbı çekdigim kendi günâhımdır benim +Ol sebepden genc-i firkat nâlegâhımdır benim + +Sanma ey sûfî muzîk-i çilledir âlem bana +Kaydsızlık vüs‘at-ı mülk-i refâhımdır benim + +Ol kadar aks-i ruhun itdi rübûde çeşmimi +Vechin üzre nev-hat-ı müjgân günâhımdır benim + +Her zamân cevr itdigin üftâdeye hadden füzûn +Nezd-i ağyâr ol sebeb câ-yı penâhımdır benim + +Sanma zâhid kim dil-i Hayrî günahdan fikr ider +Aff u Îzid melceimdir tekyegâhımdır benim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Müderriszâde Ahmed Hayrî Efendi Dersaâdet’de pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse dâhil ve bir müddet kitâbet hizmetiyle mekteb-i tıbbiyede +bi’l-istihdâm bin iki yüz altmış sekiz senesi Haleb-i şehbâ mevleviyyetinden ma‘zûlen dâr-ı +bekâya müntakil olmuştur. + +HARFİ’D-DAL + +GAZEL +Sebz-i hat âb-ı hayât-ı la’linin ihyâsıdır +Mevt-i ahmer gamze-i hûn-rîzinin îmâsıdır + + + + + + +Bir nigâh-ı rahm eylerdi o çeşm-i nîm-hâb +Lîk baht-ı tîremiz bâlîn-i istiğnâsıdır + +Tîğ-i cevre eşk-i bülbülden o gül-ruh virmiş âb +Kim dehân-ı zahmımız pür-nâle-i şekvâsıdır + +Degme şûrişden ayılmaz mest-i seyr-i kâmetin +Kim beyâz-ı subh-ı mahşer penbe-i mînâsıdır + +Şu‘le-i âhım urur çün nâle-i zencîr-i mevc +Sanki gönlüm ateş-i şevk-i cünûn deryâsıdır + +Görmedim gitdikçe hicrân içre subh-ı vuslatı +Ol meh-i hâbîdenin bahtım şeb-i yeldâsıdır + +Aşkile cân virmedikçe vasla Dâniş irmez el +Âlem-i hüsnün o kâmet âlem-i bâlâsıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Dâniş Beg Dersaadet’de bin iki yüz yirmi târîhinde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup ibtidâ dîvân-ı hümâyûn kalemine ve muahharen kalem-i mezbûra +mülhak mühimme odasına memûr ve ta‘yîn buyrulup nümâyân olan ma‘rifet u ehliyeti +iktizâsınca umûr-ı mehâmm-ı seniyyede bi’l-istihdâm tuğrâ-yı garrâ-yı kemâlini bâlâ-yı tevkii maârife keşîde itmekte iken zeâmet-i ömrünün kılleti cihetiyle aded-i nükûd-ı enfâsı harc-ı +berât-ı tûl-ı hayâta kâfi olmayup bin iki yüz kırk beş senesi + +Genc idi Dâniş Beg itdi irtihâl + +târîh-i menkûtu mantûkunca kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i İzzete âzim u râhî olmuştur. Mûmâileyh pâk-gevher bir şâir-i dânişver olup bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı yâdigâr-ı ashâb-ı ilm +u hüner olmuştur. + +GAZEL +Bülbül ağlar gül olur handekeşâ-yı gülşen +Nice muhrik geliyor gûşa sadâ-yı gülşen + +Var ol ey servi-i ser-efrâz senin sâyende +İtsin üftâdelerin zevk u safâ-yı gülşen + +Yine ol gonce-i nev-restede ısrâr bize +Remz ider nükte ile bâd-ı sabâ-yı gülşen + +Çün bahâriyyeden ol mihr-i zahım itdi tahûr +Lerze-tâk oldu kıyâmet gibi cây-ı gülşen + +Sana bir hâr kadar bâr degildir Dâniş +Ey nihâl-i gülüm itsin ko safâ-yı gülşen + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Dâniş Beg tophâne meclisi Selanikli Ferîk Saîd Mûsa +Pâşâ-yı şehîdin sulbünden bin iki yüz kırk dokuz senesi hilâlinde gehvâre-i zîb-i âlem-i şühûd +olup bin iki yüz altmış iki senesi tophâne-i âmire şâkirdânı sınfına ilhâk olunmuş ve ile’l-an +ilm-i maârif tahsîlinde bulunmuştur. Mûmâ-ileyh riyâz-ı ilm u hünerin nihâl-i dâniş-perveri +olup nev-bâde-i tab‘-ı nâzikânesi lezzet-bahş-ı şevk u tarâvetdir + +TÂRİH +Matbah-ı ayşını iş‘âl emeliyle yerden +Göklere uçdu o müflis sakarı itdi sefer + +Söyledi mürg-ı kazâ cevv-i hevâda târîh +Küre-i nâra çıkup yandı Komiski bu sefer + +Nâzım-ı maârif-pîrâ Dâvud Pâşâ Gürciyyü’l-asl olup şehr-i Bağdâd’da nevş u nemâ +bularak şehr-i mezbûrun vücûhundan olduğu hâlde bin iki yüz otuz bir senesi hilâlinde +uhdesine rütbe-i sâmiye-i vezâret bi’t-tevcîh Bağdâd eyâletine revnak-efzâ ve iki yüz kırk altı +senesi eyâlet-i merkûmeden kef-i yed iderek der-i bâr-ı şevket-karâr-ı mülûkâneye dehâlet ve +bir müddet ikâmetle iki yüz elli dört senesi müceddiden bâb-ı âlîde teşkîl olunan dâr-ı şûrâ +riyâsetine ve ba‘dehû Bosna eyâletine zînet-bahşâ buyrulup muahharen bir vakt Dersaâdet’de +ikâmet-sâz-ı istirâhat olduktan sonra iki yüz altmış üç sâlinde intihâ-yı mesânid-i dünyevî ve +ibtidâ-yı makâsıd-ı uhrevî olan şeyhü’l-haremlik hizmet-i müstelzimü’l-mefharetine +memûriyeti bi’l-icrâ müftehir u mübâhî ve iki yüz altmış altı sâlinde çend mâh müddet infisâli +vukû bulmuş ise de sâniyen hizmet-i celîle-i mezkûre uhdesine bi’l-ihâle mazhar-ı eltâf-ı nâmütenâhî olmuş iken iki yüz altmış yedi senesi hilâlinde rûh-ı revânı ravza-i cinâna revân +olmuştur. Müşârün-ileyh ulemâ-i mütehayyirînden olup şehr-i Bağdâd’da vâli bulunduğu +hengâmda dahi neşr-i ulûm-ı âliye ile evkât-güzâr olduğu tevâtüren ma‘lûm-ı sigâr u kibârdır. +Kendisinin tabîat-ı şi‘riyye ashâbından bulunduğu ve iki yüz altmış iki sâlinde vukû bulan +sûr-ı hümâyûnda balon ta‘bîr olunan haymiyyü’ş-şekl bir alet ile Haydar Pâşâ sahrasında berhevâ olup telef u nâ-peydâ olmuş olan Komiski nâm sâhib-i cesâret hakkında bâlâda muharrer +târîh-i latîfi nazm u inşâd itmiş olduğu bazı tarafdan rivâyet ve ihbâr kılınmış olmağla +teberrüken cerîde-i âcizîye sabt u kayd olunmuştur. + +GAZEL +Bir Ermeni mahbûbuna dil düşdü yine âh +Dîvâneye dönderdi bu ben bendeyi nâgâh + +Kan ağlamadan döndü gözüm beyze-i surha +Eşkim cereyân itmede her şâm u sehergâh + +Vardım seheri deyre temâşâ içün anı +Yokdur o perî çün bana sahn oldu sanemgâh + +Göstermedi rûyunu bana ol büt-i tersâ +Deyr içre hemân büt gibi kaldı dil-i âgâh + +Dervîş bana cevr itmede ol yâr-ı cefâkâr + + + + + +Râzı ola mı Hazret-i Îsa ana billah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Derviş Ahmet Dede Tekfurdağı ahâlisinden olup bin yüz elli +yedi sâlinde irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Kendisi mühtedîzâde olması cihetiyle elsine-i +milel-i İseviyeyi bi’t-tahsîl her lisânda bir nev türrehâtı vardır. + +GAZEL +O şeb ki sâki-i ra‘nâ yürür turur oturur +Ayâğ u şem‘ u ehibbâ yürür turur oturur + +Ne hâldir bu ki seyyâre vü sevâbit u hâk +Hevâ-yı aşk ile hâlâ yürür turur oturur + +Bahâra şükr iderek cûy u serv u sebze-i bâğ +Bu gülşen içre ne zîbâ yürür turur oturur + +Düşüp telâtum-ı girdâb-ı bahr-ı aşka gönül +Misâl-i deryâ-yı geşti yürür turur oturur + +Bilir mi sor harekât u sükûn-ı hayretini +Egerçi Dürri-i şeydâ yürür turur oturur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Dürrî Efendi şehr-i Van’da sâhil-res-i bahr-ı vücûd olup +gencîne-i ilm u irfân olan Dârü’l-hilâfetü’l-âliye’ye resîde ve bir aralık dîvân-ı hümâyûn +kalemi ketebesi silkine keşîde olduktan sonra dürdâne-i vücûdu silkü’l-leâl-i hâcegânda dahi +mânend-i la‘l-i Bedahşân rahşân olduğu hâlde bin yüz otuz iki senesi hilâlinde sefâret +memûriyetiyle misâl-i gevher-i galtân memâlik-i İran’da bir zamân deverân eyleyerek +Dersaâdet’e bi’l-vüsûl metrûk başmuhâsebe hâceliginde dahi bir müddet güzârende-i âvân +olduktan sonra bin yüz otuz yedi sâlinde gevher-yektâ-yı vücûdu defîn-i gencîne-i türâb olup +muntazır-ı rûz-ı hisâb olmuştur. Mûmâ-ileyh sadef-i belâgatın dürr-i yektâsı ve bahr-ı +fesâhatın gevher-i âlem-bahâsı olup Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi terceme-i hâl ve bazı +eş‘âr-ı rengîn-meali mevcûd u mukayyeddir. + +Hâk-i pâyin kühli için bu iki çeşm-i sefîd +Birbiriyle ceng idüp âhir biri oldu şehîd + +Mütercim mûmâ-ileyh bu matla-ı garrâ ile ayn-ı vâhid olduğunu îmâ eylemiştir. + +GAZEL +Nükûd-ı şi‘re ol meh-rû nedir atf-ı nazar bilmez +Efendi sîm u zer yoksa seni ol sîmber bilmez + +Tehî-dil olsa da şeyhin gelir dergâhına dervîş +Menâsıb ehlinin var u yoğun ashâb-ı cerr bilmez + +Meta-ı fabrika sanma Makâmât-ı Harîrîyi +Ne san‘at var o kâlâda anı her pîşeger bilmez + + + + + + +Ne bilsin şebpere pervâzını bâlâda şehbâzın +Sikender-seyr olan hâlin gedâ-yı derbeder bilmez + +Nedir mâhiyyet-i nutkun bilir Feyzî-i mu‘ciz-gû +Dürefşân olduğun Dürrî gürûh-ı pîlevar bilmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Dürrî Efendi Şumlu nâm kasabada müderrisînden +müteveffâ Tayyîb Efendi’nin sulbünden bin iki yüz otuz altı senesi pâ-nihâde-i sarây-ı vücûd +olup iki yüz altmış iki senesi Rûmeli cânibine şeref-vukû olan seyâhat-ı hümâyûn-ı mülûkâne +esnâsında hâcelik rütbesine nâil ve o aralık Dersaâdet’e bi’l-vüsûl bir müddet tophâne-i âmire +mektûpçuluğu odasına müdâvemetden sonra iki yüz altmış altı senesi mektûbî-i sadr-ı âli +odası hulefâsı sınfına dâhil olmuştur. Sünbülzâde Vehbî Efendi merhûmun Tuhfesi’ne +nazîregûne Güher-rîz ismide bir kaç cüzden mürekkeb bir adet lugat-nâme-i mürettebi vardır. + +GAZEL +Kim söyler acep rûyuna mekkâre nigâra +Kimdir diyecek çeşmine sehhâre nigâra + +Aklın şaşırır ra‘şa tutar yârini görse +Takrîr idemez derdini bîçâre nigâra + +Hıfz eyler anı görse de kendi nazarından +Cür’et idemez itmege nezzâre nigâra + +Dîdâr şu benim gözlerimin yaşına bir bak +Çeşmim ola pür eşkile fevvâre nigâra + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Maden Emînîzâde Osmân Dîdâr Beg maâdin-i hümâyûn emîni +Abdî Pâşâ merhûmun mahdumu olup bin iki yüz on yedi târîhinde tarîk-i tedrîse dâhil ve iki +yüz kırk altı senesi Galata ve iki yüz elli dört senesi Burusa mevleviyyetlerine nâil olduktan +sonra iki yüz elli altı senesi arzûmend-i dîdâr-ı cenâb-ı perverdgâr olduğu hâlde âzim-i dârü’lkarâr olmuştur. + +HARFİ’Z-ZAL + +GAZEL +Heves-i aşk-ı yâr var dilde +Sayd olunmaz şikâr var dilde + +Olmaya arş u kürsi küncîde +Bir garîb intizâr var dilde + +Ne zamân nakş olundu bilmem hiç +Müstaid bir nigâr var dilde + +Mest-i câm-ı şarâb-ı aşk olalı + + + + + +Tâ be-mahşer humâr var dilde + +Bir gülün şemmesine degmez iken +Arzû-yı hezâr var dilde + +Leyli-i hüsne doğrusu Zâik +Ârzû-yı her nehâr var dilde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mehmed Emîn Zâik Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin iki +yüz dokuz senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup sâlikân-ı Mısriyye silkine dâhil ve +muahharen Mevlânâ Şeyh Mısrî hazretleri zevâyâsından birinin +meşîhatine nâil olmuş ise de iki yüz elli bir senesi Dersaâdet’e hicret ve bir müddet ikâmetden +sonra iki yüz altmış dokuz senesi mahrûsa-i mezbûrede dâr-ı bekâya rihlet itmiştir. + + +Durûbdur Zâik-i ney-şekker-i mısr-ı hüner-hardan + + +mısraını vefâtından beş altı mâh mukaddem inşâd eylemiştir ki mühmel u mu‘cem târîhdir. +Mevâliden Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı Efendi dahi mûmâ-ileyhin vefâtına işbu târîh-i mu‘cemi +inşâd itmiştir. “Zâik-i devrân tatdı cür‘a-i câm-ı ecel” Mütercim mûmâ-ileyhin müsvedde +olarak dîvânçe olacak mikdâr eş‘âr-ı ma‘nîdârı vardır. + +GAZEL +Bu mürde cismimin san cânıdir feyz +Bu dertli sînemin dermânıdır feyz + +Semâ-yı sadrımın levhinde cânâ +Yazılmış derd ile dîvânıdır feyz + +Bu gün Hakkın atâsıdır kıl iz‘an +Hudâ’nın bir ulu mihmânıdır feyz + +Atâ-yı Hak egerçi çokdur amma +Gönüller bâğının bârânıdır feyz + +Cihânı cânı eyler cümle tenvîr +Dil u cânın meh-i tâbânıdır feyz + +Hudâ’ya hamd u şükr it durma Zâtî +Anın hem lutf ile ihsânıdır feyz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Süleymân Zâtî Efendi Rûmeli’de kâin Keşan nâm +kasabada pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i aliyye-i Halvetiyye meşâyih-i izâmından +sâlifü’t-terceme Burusevî Şeyh Hakkı Efendi merhûmun müstahliflerinden olduğu hâlde +kasaba-i mezkûrede vâki hân-kah-ı Halvetiyyeye post-nişîn-i irşâd iken bin yüz elli bir +târîhlerinden sonra câh-ı halvetserâ-yı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı ve +güftârı şeyhâne ve tasavvufâne olup matbû bir kıt‘a Dîvânı vardır. + + + + + + +GAZEL +Gehî cûş eyleyüp deryâ-yı bî-pâyân olur gönlüm +Gehi bir katre içre gizlenüp nihân olur gönlüm + +Gehî şems u gehî bedr u gehî necm u gehî kevkeb +Gehî zerre gehî katre gehî ummân olur gönlüm + +Tecerrüd âleminde arş-ı evsâf-ı vücûd imiş +Libâs-ı mâsivâdan cümleten üryân olur gönlüm + +Bulup bir kez layığını irişdim devlet-i fakra +Vücûd iklimine şimden gerû sultân olur gönlüm + +Kamu yüzden hitâb-ı sümme vechullah bolup zâhir +O vechile dem-â-dem vâle vü hayrân olur gönlüm + +Seyâhat eyleyüp kevni dokuz eflâkı seyr itdim +Fezâ-yı lâ-mekâna âkibet mihmân olur gönlüm + +Hadîs-i “men aref”den ders alaldan mekteb-i serde +Haberdâr-ı rumûz-ı “alleme’l-Kur’ân” olur gönlüm + +İçüp câm-ı mey-i aşkı bu yolda cân fidâ itdim +Zekâyî mübtelâ-yı cezbe-i Rahmân olur gönlüm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mustafa Zekâî Efendi Üsküdar muhâfızı mîr-i mîrânîden +İbrâhim Beg merhûmun sulbünden mahmiyye-i Üsküdar’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemet ve pederi mûmâ-ileyhin vefâtından +sonra terk-i memûriyet iderek tarîk-i Şa‘bâniyeden ahz-ı yed-i inâbet birle ala’t-tarîkü’sseyâhe Simav kazâsına azîmet ve şeyh ve mürebbisi bulunan Hasan Efendi merhûmdan lâbisi libâs-ı hilâfet olduktan sonra Dersaâdet’e avdet eyleyüp “Zekâyî ehl-i keşftir ki Ümmî Sinân +oldu” târîh-i menkûtu mantûkunca bin iki yüz yirmi sâlinde Dersaâdet’de Şehremînî nâm +mevkide vâki Ümmî Sinân dergâhı meşîhatine nâil ve bin iki yüz yedi senesi hilâlinde +kurbgâh-ı cenâb-ı Mennâna âzim u râhil olmuştur. Mûmâ-ileyh zâhir ve bâtını ma‘mûr bir +şeyh-i maârif-mevfûr olup bir kıt‘a Dîvânı dahi âlemde ma‘rûf u meşhûrdur. + +GAZEL +Cûş idelden beyt-i kalbimde hum-ı sahbâ-yı aşk +Bir acep hâlet getirdi nefsime sevdâ-yı aşk + +Câh u çâh u medh u zem yeksândır yanımda kim +Olmuşum âşüfte vü gavta-hor-ı deryâ-yı aşk + +Şîşe-i ârım kırıldı lâubâli meşrebim +Böyledir hakkımda hükm-i hazret-i dârâ-yı aşk + +Zâhirâ vardır neşât-ı inbisâtım halk ile + + + + + +Bâtınım ammâ makarr-ı şûriş u gavgâ-yı aşk + +Zâhirimde gerçi yokdur zahm u dâğ-ı zâhire +Bâtınım hâkister itmiş ateş-i uzmâ-yı aşk + +Gözlüdür dü zahm-ı mahfîdir cihânda dâğ-ı dil +Vasf u ta‘rîfi ne mümkün nükte-i fehvâ-yı aşk + +Zikriyâ “men lem yezuk lem ya‘rif” olan hâl-ı dil +Hoş bilirsin kâle gelmez ya nedir şekvâ-yı aşk + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Zikrî Efendi mukaddemâ Belgırad kalesine müzâfe +Öziçe nâm memleketde bin iki yüz on târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup muahharen +Bosna cânibine azîmet ve bir mikdâr tahsîl-i ilm u ma‘rifet eyledikten sonra mahrûsa-i +mezkûreye muvâsalat ve orada tavattun ve ikâmet eyleyüp bi’l-âhire mahrûsa-i mezkûrede +Küçük Ağa dinmekle ârif bir zât-ı şerîf olup haylice eş‘ârı ve çend kıt‘a te’lîfata dâir âsârı +olduğu bazı tarafdan ifâde ve icbâr kılınmıştır. + +HARFİ’R-RA + +GAZEL +Hayât-ı tâze virüp dehre mukaddem-i nevrûz +Hoşâ irişdi meşâm-ı deme dem-i nevrûz + +Tağıtdı leşker-i sermâyı sahn-ı gülşenden +Kurunca bârgehin şâh-ı ekrem-i nevrûz + +Nizâm-ı tâze bulup mülket-i çemen şimdi +Yetişdi vakt-i ferehrâ-yı hurrem-i nevrûz + +Besât-ı işretini bast-ı bezm-i şevk itmiş +Serîr-i hıta-i bâğa yine cem‘-i nevrûz + +Giyip kabâ-yı rebiisini gül-i şâdî +Nişîn-i gülbün olup oldu hem-dem-i nevrûz + +Tarâvet ile yüzü güldü gonce-i bâğın +Olunca mazhar-ı feyz u mükerrem-i nevrûz + +Açıldı bahtı yine lâle-i siyâh-dilin +Olup karîn-i atâyâ-yı hâtem-i nevrûz + +Harîm-i bâğ o kadar cilve-rîz-i şevk olmuş +Ki görse bâğ-ı behişt ola mülzem-i nevrûz + + + + + + + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Abdullah Ra’fet Begefendi Mehmed Râmî Pâşâ +merhûmun mahdûmu olup nice nice menâsıb-ı dîvâniyeye nâiliyetden sonra surre-i hümâyûn +emânetiyle cânib-i Hicâz’a azîmet ve bade’l-avde Vâdi-i Fâtımâ nâm mevkide bin yüz elli +yedi sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Terceme-i ahvâli Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi +mestûr u mukayyeddir. + +GAZEL +Kûy-ı yâri andılar dildâr geldi hâtıra +Cenneti vasf ittiler dîdâr geldi hâtıra + +Gün batınca dün gice imsâka niyet itmedim +Bûselerle itdigim iftâr geldi hâtıra + +Der-kenâr ile berât-ı hüsne tuğra çekdiler +Hat ile zabt itdigim timâr geldi hâtıra + +Bir pul itmez bin gazel yârin yanında anladım +Pûseveş dil yanarak dînâr geldi hâtıra + +Zâhir oldu cephe-i rûyunda Ra’fet nûr u nâr +Yâri gördüm tavr-ı ateşzâr geldi hâtıra + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Ra’fet Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile muahharen Dersaâdet’e nakl u hicret eyleyüp +sinnîn-i ömrü hadd-ı sülüsüne resîde olduğu hâlde bin iki yüz yirmi sekiz senesi hilâlinde +mat‘ûnen dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh selâset-i tab‘ı zâhir bir şâir olup +dîvânçe olacak mikdâr eş‘ârı dahi vardır. + +KIT‘A +Çok sûrete girdim geleli bezm-i cihâna +Bin hey’ete koydu beni evzâ‘-ı zamâne + +Mersûm cehl-i sâl olalı nüsha-i ömrüm +Üstâd-ı herem başladı tefsîr u beyâna + +Nâzım-ı maârif-pîrâ Süleymân Re’fet Pâşâ Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretlerinin +evâhir-i saltanatlarında rikâb-ı hümâyûnda çukadâr ağalığı ünvânını ihrâz itmiş olan Mustafa +Ağa merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi iki târîhinde zînet-efzâ-yı kehvâre-i +vücûd olup unfuvân-i şebâbetlerinde enderûn-ı hümâyûna çırâğ buyrularak perverişyafte-i ilm +u kemâl ve her vecihle mazhar-ı hüsn-ı hisâl oldukları hâlde iki yüz kırk beş târîhinde ol +gevher-i yegâne-i genc-i irfân silk-i ile’l-askerîde dırahşân olup bir müddetden sonra derkâr +olan dirâyet-i kâmile ve cerbeze-i şâmileleri iktizâsınca miralaylık rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz +muahharen mîr-livâ ve ba‘dehû ferîkân-ı kirâm sınfına dâhilen dâr-ı şûra-yı askeriye reîsü’rrüesâ ve iki yüz altmış senesi uhdelerine rütbe-i sâmiye-i vezâret bi’t-tevcîh meclis-i vâlâ +riyâsetine ârâyiş-dih-i kadr u i‘tilâ buyrulup iki yüz altmış bir senesi ser-askerlik mesned-i +celîlesine zînet-efzâ buyrulmuş iken sene-i mezbûre hilâlinde ser-askerlik-i mezkûreden +müfârakat ve sefâret-i memûriyet-i behiyyesiyle Paris cânibine azîmet ve iki sene müddet + + + + + +ikâmet eyledikten sonra iki yüz altmış dört senesi Dersaâdet’e avdetleri hengâmda ticâret +nezâret-i behiyyesine ve iki yüz altmış beş sâlinde müsâade-i şürte-i ikbâl ile kapûdân-ı deryâ +makâm-ı âliyesine ve iki yüz altmış yedi senesi mesned-i kapûdâniden münfasılan meclis-i +vâlâ azâsı sınfına dâhil olduktan sonra iki yüz altmış sekiz senesi Hudâvendigâr eyâletine ve +iki yüz altmış dokuz senesi evâsıtında Haleb-i şehbâ eyâletine âtıfet-pîrâ buyrulmuştur. +Müşârün-ileyh umûr-ı devleti mihver-i lâyıkında müdîr bir müşîr-i müşteri-tedbîr olup şi‘r u +inşâsı bî-misl u bahâ olduğu vâreste-i kayd u imlâdır. + +TÂRİH +Rezm olup üryân kaçup aldı hisârın Taybe’nin +Şâh Mahmûd’a bu fethin eyleye Yezdân saîd + +TÂRİH-İ DİGER +Mefhar-ı tüccâr El-hâc Ali Ağa yapup +Bu musaffâ çeşmeyi sarf itdi zer mânend-i cû + +Mü’minîne Re’fet işrâb eyledim târîhini +Gel iç âb-ı kevseri ayn-ı Ali’den sû-be-sû + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Abdullah Re’fet Beg şeyhülislâm-ı sâbık Ârif Hikmet +Begefendi’nin birâder-i vâlâ-güheri olup tarîk-i tedrîse duhûl ile devr-i medâris-i mu‘tâde +eyleyerek İzmir mevleviyyetine ve bir müddet mürûrunda Şâm-ı şerîf mevleviyyetine ve +ba‘dehû Medîne-i münevvere mevleviyyetine ve iki yüz altmış dokuz senesi Dârü’l-hilâfetü’lâliye hükûmetine nâil ve senesi hitâmında uhdesine Anadolu sadâreti pâye-i mu‘teberesi bi’ttevcîh mümtâz-ı emâsil buyrulmuştur. Müşârün-ileyh güzîde-i efâzıl bir âlim-i fâzıl olup +kendisinin haylice eş‘âr-ı rengîn ve tevârih-i dil-nişîni vardır. + +GAZEL +Dil-i dânâyı şeydâ eyleyen gîsû-yı dilberdir +Beni her kârdan hâlî koyan hâl-i muanberdir + +Degişmem mülket-i fağfûra çîn-i ebruvânın ben +Gözüm nûrudur ol âhû cemâli mâh-ı enverdir + +Hilâl ebrûları çeşmânı dil-cû hâttıdır şebbû +Kad-i zîbâsı bir ter dilber-i ferhunde-ahterdir + +Olur her bir sözümden şîve-i diger zihî peydâ +Cihânda var ola yokdur misâli bende perverdir + +Onun ta‘rîf-i hüsnü hayli müşkildir Hudâ âlim +Ne yapsın Re’fet-i nâçâr kim kemter suhanverdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Re’fet Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi dokuz +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli târîhlerinde atîk-i bâb-ı defterîde vâki +metrûk mevkufât kalemine müdâvemete mübâşeretle iki yüz elli sekiz târîhlerinde mâliye +hazînesinde vâki cerîde muhâsebesine nakl-ı memûriyet eyleyüp derkâr olan liyâkât u + + + + + +kâbiliyeti iktizâsınca iki yüz altmış iki senesi uhdesine hâmise rütbesi tevcîh buyrulmuştur. +Mûmâ-ileyhin bir mikdâr tevârih-i güzîde ve eş‘âr-ı pesendîdesi vardır. + +GAZEL +Yed-i beyzâ-yı kelîmimde asâdır hâmem +Düşmenin sihrine i‘câz-nümâdır hâmem + +Lutf ile kâlıb-ı elfâza revân virmekde +Dem-i Îsa gibi pek rûh-fezâdır hâmem + +Rütbe-i nazmı iriştirdi meh-i gerdûna +Gûyiyâ sâye-i şehbâl-i hümâdır hâmem + +Ger Utârid gibi âyîne-i Hurşîd üzre +Dâsitân-ı Keremi yazsa sezâdır hâmem + +Olaturdukça cihân câh-ı sadâretde bekâm +Dem-be-dem yazdığı Re’fet bu duâdır hâmem + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Mehmed Re’fet Efendi Bağdâd eyâletinde vâki +Süleymâniye kasabatından dârü’l-ilm dinmekle arîf bir kasaba-i latîfde çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup bin iki yüz elli üç târîhinde Dersaâdet’e muvâsalatla lisân-ı Fâriside derkâr olan +ma‘lûmâtı iktizâsınca iki yüz altmış dört senesi hilâlinde Sultân Bâyezid Hân-ı Velî câmi-i +şerîfi nezdinde vâki rüşdiye mektebine mu‘în nasb u ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyh tabîat-ı +şi‘rîyeye mazhar bir şâir-i sâhib-hüner olup henüz şîve-i zebân-ı Türkiyyeyi kemâ yenbaği +tahsîl idememiş olduğundan Türkçe eş‘ârı kalîl u ender görülmüştür. + +GAZEL +Düşüp izârına aks-i piyâle-i gülreng +Çerâğ yaktı gülistâna lâle-i gülreng + +Dehân-ı surh degil feyz-i mihr-i ateş-i aşk +Bitirdi sünbül-i âha kelâle-i gülreng + +Bahâr-ı hat gelecek hall-i bâde-i lebine +Yazıldı gül-varak üzre risâle-i gülreng + +Sunar fütâdeye nevrûz-ı vasl irişdi deyu +Dehânı hokka-i şeker nevâle-i gülreng + +Gelince hat dil-i pür-hûnu tuhfe kıl yâre +Geçer bahârda makbûle kâle-i gülreng + +Hayâl-i vasf-ı leb-i la‘l-i yâr ile Râif +Çekîde oldu kalemden makâle-i gülreng + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tâcikzâde Mehmed Râif Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet Rûmeli kâdıları kassamlığı hizmetinde +istihdâm olunduktan sonra bin iki yüz otuz dokuz senesi Yenişehir-i Fenâr kazâsında molla +iken sene-i mezbûre hilâlinde âzim-i dâr-ı me’vâ olmuştur. + +GAZEL +Çeküp bu kâfile-i firkatı bahâr bahâr +Hevâ-yı vaslile gurbetde yüz diyâr diyâr + +Misâl-i lâle derûnumda dâğ-ı hasret var +Takılsam açılamam gül gibi hezâr hezâr + +Gül-i izârına hem-bû bulunmaz âlemde +Riyâzî dehrde geşt eylesek diyâr diyâr + +Hayât çeşmesinin katre-i kemînesine +Akıtdı dîdelerimden felek pınar pınar + +Sadâsı sayha-ı zâğ oldu bülbülün sensiz +Seherde nâlelerin dinledim hezâr hezâr + +Olursa Râik eger muariz muhabbetde +Bu nazmı tuhfe-i bezm idelim kibâr kibâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Râik Efendi Bozoklu müteveffâ Mustafa Beg’in atikâsından +olup sarây-ı hümâyûna çırâğ buyrularak bir müddet hazîne-i hümâyûn kitâbetinde bi’listihdâm bir aralık mâbeyncilik memûriyetine ve bir müddet sonra hazîne-i hümâyûn +kethüdâlığı memûriyetine bi’l-vüsûl bir müddet ol vecihle imrâr-ı vakt u saat eyleyerek +hazîne-i hümâyûndan hurûc ile o esnâda rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz başmuhâsebe hâceligine +ve bir vakt mürûrunda tevki‘î-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine ve ba‘dehû baruthâne +nezâretine ve bin iki yüz iki senesi şıkk-ı evvel defterdârlığına ve muahharen nice nice +menâsıb-ı sâmiyeye nâil olup iki yüz sekiz senesi hilâlinde -târîh“Ali Râik alelrîk âb-ı kevser +içdi Cennet’de” târîh-i menkûtu mantûkunca Cennetü’l-me’vâya müntakil olmuştur. + +TÂRİH-İ NÂ-TAMÂM +Gelince şâhid-i aşk-ı ezel arz-ı tecellâya +Dil-i bî-mâsivâ gûyâ ki döndü Tûr-ı Sînâ’ya + +İderdim mürg-i dille yâre irsâl arz-ı hâl ammâ +Bu yirlerden kuş uçmaz neyleyim semt-i dil-ârâya + +Nükûşı böyle ursun kâle-yâfân-ı suhan Râbıt +Perend-i nev-nesîc-i lafz-ı rengîn târ-ı ma‘nâya + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Râtıb Pâşâ Şehîd Ali Pâşâzâde sadr-ı esbak Topal +Osmân Pâşâ merhûmun sulbünden Yenişehir-i Fenâr nâm memleket-i cesîmede zînet-efzâ-yı +fânûs-ı vücûd olup pederi müşârün-ileyhin vefâtında uhdesine rütbe-i sâmiye-i vezâret bi’ + + + +tevcîh bin üçyüz elli altı sâli hilâlinde mesned-i kapûdâniye revnak-bahşâ ve muahharen +sıhriyyet-i cenâb-ı mülûkâne şerefine nâiliyetle dahi kâm-revâ buyrulup bi’l-âhire Mora +eyâleti uhdesine tevcîh ve ihâle buyrularak bin yüz yetmiş beş senesi eyâlet-i merkûmede +irtihâl-i dâr-ı bekâ eylemiştir. “Mansıbın kişver-i me’vâ ola Ahmed Pâşâ” mısraı vefâtına +târîhdir. Müşârün-ileyh nükat-ı şi‘re âşinâ bir şâir-i nâzik-edâ olup bir kıt‘a Dîvânçe-i eş‘ârı +dahi vardır. Fenn-i hatda olan mahâreti cihetiyle Tuhfetü’l-Hattâtîn nâm tezkirede terceme-i +ahvâli mestûr u mukâyyeddir. + +KIT‘A +Bir vahîd-i nâ-hudâ destinde sükkân-ı umûr +Fülk-i devlet lenger-endâz-ı karâr olsun mu hîç + +Kilk-i fikrim reşha-pâş-ı münkal-âşûbdur +Nâr-ı Nemrûd’a nem-i bülbül bahâr olsun mu hiç + +Nâzım-ı mecmûa-ı hünermendî reîsülküttâb Ebûbekir Râtıb Efendi Tosya nâm +kasabada kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde Dersaâdet’e bi’lmuvâsala bir mikdâr tahsîl-i hüner u ma‘rifet eyleyüp o esnâda tahvîl kalemine memûr ve +bi’l-âhire âmedî odasına nakl ile uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh mesrûr +buyrulduğu hâlde birkaç sene mürûr eyleyerek âmedî-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine ve bin +iki yüz iki târîhinde büyük tezkirecilik vekâletine ve üç mâh tamâmında bilâ-cünha Bozcaada +nâm mahalle nefy u iclâ ve bir müddet ikâmetle ittilâkı zuhûrunda gürûh-ı mülğâ kitâbetine ve +iki yüz altı târîhinde metrûk başmuhâsebe hâceligine ve ba‘dehû cizye muhâsebeciligine ve +bir müddetden sonra sâniyen mezkûr başmuhâsebe hâceligine ve iki yüz dokuz târîhinde +“Hamdullah Râtıb-ı âli-cenâb oldu reîs” târîhi nâtık olduğu vecihle makâm-ı riyâset-i küttâba +revnak-bahşâ buyrulup iki sene müddet riyâset-i mezkûrede imrâr-ı vakt u saat eyledikten +sonra riyâset-i mezkûreden ma‘zûlen cezîre-i Rodos’a nefy u iclâ ve üç sene mikdârı cezîre-i +mezbûrede iskân ve îvâ ile iki yüz on dört târîhinde maktûlen âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. +Müşârün-ileyh elsine-i selâsede nazm u inşâya kâdir bir şâir-i mâhir olup eş‘âr u güftârı bîmisl u nâdirdir. + +GAZEL +Gönülde ateş-i hasret fürûzân oldu gitdikçe +Dü çeşm-i hûn-feşânım ayn-ı ummân oldu gitdikçe + +Yine bir mehveşin mecbûr-ı hüsnü oldum âlemde +Sipihr-i dilde mühr-i mihri tâbân oldu gitdikçe + +Elinden dâd u feryâd itmemek mümkün müdür zîrâ +Cefâsı ol mehin bî-hadd u pâyân oldu gitdikçe + +Çeker dil intizâr subh-ı visâl-i yâri hasretle +Dırâzi-i şeb-i firkat nümâyân oldu gitdikçe + +Nihâyet yok yem-i hicrâna Râtıb neyleyem bilmem +Uzandı sâhil-i maksûd nihân oldu gitdikçe + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râtıb Beg ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âliden mütevffâ Yenişehirli +Hâcı Şerîf Ağa’nın necl-i necîb u ferzend-i edîbi olup unfuvân-i tüfûliyetinde ki bin iki yüz +altmış târîhinde pederi mûmâ-ileyh ile berâber cânib-i Hicâz’a azîmet ve îfâ-yı farîza-i hac ile +Dersaâdet’e avdetinden sonra mûsîka-i hümâyûn hademesi sınfına dâhil ve hasbe’l-istidâd +muahharen onbaşılık rütbesine dahi nâil olmuştur. Mûmâ-ileyh nazm u güftârı zîbâ bir şâir-i +zî-bende-edâdır. + +GAZEL +Gerçi kim dil târ-ı gîsûsunda yârin bestedir +Kayd-ı zencîr-i gumûmundan cihânın restedir + +Tîr-i dildûz-ı nigehle katl-i uşşâk eylemek +Ey kemân-ebrû senin çeşmine ol dil-bestedir + +Gamze-i hûn-rîzine söz yok ve lîkin dem-be-dem +Âfetâ göz degmesin ol çeşm-i mestin hastadır + +Gâfil olma ihtirâz it âh-ı âlemsûzdan +Nâlesi uşşâk-ı zârın arşa dek peyvestedir + +Çeşm-i lutfunla derûnda ey şâh-ı iklim-i nâz +Âşık-ı işkeste-hâtır bende-i âhestedir + +Vâdi-i nâ-refte-i fehmîde cevlân idemez +Pâ-yı esb-i hâme-i Râcih benim işkestedir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Râcih Efendi cezîre-i Girid’de vâki Kandiye nâm mahallde +gehvâre-i zîb-i vücûd olup tahsîl-i ilm u kemâle sarf-ı vus‘-ı mâhasıl eyleyerek bir fâzıl-ı bîmisl u bedel olduğu ve bin iki yüz kırk dört târîhinde Mısr-ı Kâhire’ye muvâsalat ve Kâhire-i +mezbûrede Bulak nâm mevkide vâki tab‘hâneye musahhih ünvâniyle dört-beş sene müddet +müdâvemet eyledikten sonra vatan-ı aslîsi olan Kandiye’ye avdet eyleyüp bazı ashâb-ı +istidâda taallüm-i ulûm-ı Arabiye ve tefhîm-i dakâyık-ı Fârisiye eylemekte bulunmuştur. +Mûmâ-ileyh ulûm-ı mütenevviada akrânına müreccah bir şâir-i efsah olup haylice eş‘âr-ı +fesâhat-disârı vardır. Târîh-i mezkûrda abd-i hakîr dahi mahrûsa-i Mısır’da bulunup gâh gâh +meclis-i feyz-enîsleriyle teşerrüf eyledigimde eş‘âr-ı âcizanemi zât-ı hucendi-sıfât-ı +fâzılânesine arz u tashihini niyâz iderek sanayi-i şi‘riyye vü sâirede bahrden katre +mesâbesinde hıfz u zabt eylemiş olduğum kavâid u kelimâtın ekserisi mûmâ-ileyhin semere-i +nihâl-ı himmeti olduğunu bi’l-itirâf üzerimde olan hakk-ı üstâdenin resm-i teşekkürünü îfâ +eylemek emniyesiyle terceme-i hâl-i mûmâ-ileyhe keyfiyet bu kadarca zeyl u ilâve kılınmıştır. + +GAZEL +Hakîr-i âşık-ı zâra inâyet eyle gel cânâ +Zelîl âciz-i ednâya riâyet eyle gel cânâ + +Ezâ-yı tarz-ı istiğnâ-yı ser-keşlikten el çek sen +Teselli-hâtır-ı nâ-şâdı âdet eyle gel cânâ + + + + + + +Nazar kıl nice hâl-i ateş-i zencîr-i aşk içre +Esîr-i derd-i hicrânı ziyâret eyle gel cânâ + +Saâdet kânısın iksîr-i hâdi-i nigâhınla +Dil u nâ-sikkeyi nakd-i saâdet eyle gel cânâ + +Ezelden sâlik-i aşkız ki kaldık târ-ı hasretde +Tecelli-âli-i zâtın delâlet eyle gel cânâ + +Senin dîdârına gâyet katı cân iştiyâk eyler +Ana râh-ı liyâkatda nezâret eyle gel cânâ + +Azîzâ İzzetin hakkı ki ihsânınla Râci’yi +Sarây-ı hass-ı dergâha hidâyet eyle gel cânâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Râci Efendi Bafra nâm kasabada bin iki yüz yirmi yedi +senesi pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyledikten sonra medînei Trabzon’a avdet birle hazînedârzâde mîr-i mîrandan müteveffâ Memiş Pâşâ’nın yanında beşaltı sene müddet edâ-yı hizmet-i kitâbet eyleyüp muahharen Dersaâdet’e vâsıl Halıcılarköşkü +nâm mahallde vâki Öksüzce Hatîb câmii imâmeti cihetine nâil olmuştur. Mûmâ-ileyhin +bâlâda muharrer olan nazmında okunmada şefeteyn -birbirine dokunmamak sanatıvardır. + +GAZEL +Hezârân cilveler vardır kazâ-i âsumânîde +Ki serinden işâret yazmamış ilm-i maânîde + +Gerek ulvî gerek süflî görüp ta‘n eyleme zâhid +Nice esrâr-ı hak vardır eâlîde edânîde + +Bekâ mülkünde sen gülzâr-ı huldu kıl taleb yohsa +Fenâdır bâğ-ı dünyânın bahârı da hazânı da + +Cemâl-i yâredir maksûdum ancak zâhir u bâtın +Virilse istemem mülk-i cihânı da cinânı da + +Celâl-i zât-ı pâk-i Hakk’dan istersen eser Râzî +Tecelli bahsini fikr eyle bezm-i lenterânîde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız Mustafa Râzi Efendi Edirne eyâletinde kâin Çermen +kasabası mütevattınlarından Mehmed Efendi nâm bir zâtın mahdûmu olup tahsîl-i fenn-i +kitâbete sa‘y u gayretle bir müddet kasaba-i mezbûr voyvodaları yanında edâ-yı hizmet-i +kitâbet ve bin iki yüz elli üç senesi medîne-i Edirne’ye azîmet eyleyüp vâli konağında bir +müddetcik kitâbet hizmetinde bi’l-istihdâm tekrâr kasaba-i mezbûra azm u hirâm, bidâyet-i +Tanzîmât-ı hayriyye esnâsında Zağra-i Atik muhassılı maiyetinde bulunduğu hâlde dahi bir +zamân imrâr-ı subh u şâm eyledikten sonra yine Edirne’ye azîmetle eyâlet-i mezkûre meclisi +tahrîrâtı kitâbetine nasb u ta‘yîn kılınup iki yüz altmış bir senesi hilâlinde uhdesine hâcelik +rütbe-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh iki yüz altmış iki senesi cânib-i merkûmeye şeref-vukû olan + + + + + +seyâhat-ı seniyye-i cenâb-ı şehryârîde kendisine rütbe-i râbia ihsân buyrulmuştur. Mûmâileyh lâubâli-meşreb bir şâir-i bu’l-acep olup inşâsı bî-ayb u hâlel ve eş‘ârı dahi manîdâr ve +güzeldir. + +GAZEL +Yanmakta nâr-ı sûzâna gönlüm +Bilmem ki nice büryâna gönlüm + +Câm-ı humârı nûş eyleyelden +Eylemez oldu mestâne gönlüm + +Vâdi-yi aşka azm itdüm ammâ +Oldu cihâna efsâne gönlüm + +Gülzâr-ı aşka girdik de geldik +Bülbül gibice efgâne gönlüm + +Bir büte akdı eşk-i terim kim +Ummândan atdı ummâna gönlüm + +Bir zülfü Leylî aşk ile kıldı +Mecnûn’a hem-pâ dîvâne gönlüm + +Tab‘-ı şerîf-i İzzet’den aldı +Mazmûnu Râzi irfâna gönlüm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râzi Efendi Harput eyâletinde vâki Arabgir nâm +şehirde bin iki yüz kırk dokuz senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala mekteb-i idâdiye şâkirdânı silkine bi’l-ilhâk beş sene müddet +tahsîl-i maârife sarf u gayret eyleyerek muahharen mekteb-i Arabiyeye nakl eyleyüp istidâd u +kabiliyeti iktizâsınca birkaç sene zarfında mekteb-i mezbûr sınf-ı sâlis müstaiddânı sınfına +dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Çeşm-i ruhuna hatile giryân nice olmaz +Pür olsa havâ ebr ile bârân nice olmaz + +Çâk itdi girîbânı puser pençe-i gamla +Gerdûn ile dest-i girîbân nice olmaz + +Ayîneye bak sen dahi insâf eyle ey şûh +Bir kere gören hüsnünü hayrân nice olmaz + +Hergiz görür âyînede ol şem‘-i cemâlin +Ol muğbeçe âyâ ki müselmân nice olmaz + + + + + + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî Mehmed Râsih Efendi Dersaâdet’de Rûmelihisârı +nâm mevkide pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin yüz otuz bir senesi kendisine pederi +mahlûlundan mezkûr Rûmelihisârı dizdâr ağalığı hizmeti tevcîh ve ihsân buyrularak ol +vecihle güzârende-i âvân ile bin yüz seksen bir sâli hilâlinde âzim-i dâr-ı hûbân olmuştur. +Mûmâ-ileyhin fenn-i hatda olan mahâreti iktizâsınca terceme-i ahvâli Tuhfetü’l-Hattâtîn nâm +tezkirede mezkûr ve bâlâda muharrer ebyâtı Sâlim Efendi Tezkiresi’nde mukayyed u +mestûrdur. + +GAZEL +Kâlâ-yı dile gamzen olup müşteri virdim +Mey virmiş idi âhiri ammâ geri virdim + +Ey meh nigeh-i lutfun ile tâlibi oldun +Geldi sana dil virmenin artık yeri virdim + +Hiç atf-ı nigâh eylemedim sûd u ziyâna +Yâ fâide yâhud zarar anı verivirdim + +Mihrâb-ı dü ebrûna idüp meyl u teveccüh +Ben hân-kah-ı aşkına postu serivirdim + +Tatar-ı nigâhın getürüp müjde-i vaslın +Hizmet deyu nakdîne-i eşk-i teri virdim + +Bir şûh-ı melek-meşreb arardı dil-i Râsih +Sultânımı afv ile kulun gösterivirdim. + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râsih Efendi enderûn-ı hümâyûn hademesinden mehterbaşı +Osmân Ağa’nın mahdûmu olup unfuvân-i şebâbetinde sarây-ı hümâyûna çırâğ buyrularak +müddet-i medîde hidemât-ı seniyyede istihdâm ile bulundukları tarîkçe bazı memûriyetlere ve +ale’l-husûs çûkadâr ağalığı hizmetine mürûr ve muahharen hudâvendigâr eyâleti nânpâresiyle çırâğ ve mesrûr buyrulup hânesinde ikâmet üzre iken bin iki yüz elli üç târîhinde +âzim-i dârü’s-sürûr olmuştur. Mûmâ-ileyh ilm-i mûsikîye âşina bir şâir-i bî-hemtâ olup eş‘ârı +dahi hûb u zîbâ vâki olmuştur. + +NAZM +Derd-i bî-çâreme sen kıl tedbîr +Meded it bendene yâ hazret-i pîr +Kâr-ı düşvârımı eyle tesyîr +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Ey şeh-i tuhfetina Rabbânî +Sana yok lutf u keremde sâni +Sensin ihsân u mürüvvet kânı +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Gerçi şâyân degilim lutfuna ben + + + + + +Lîk deryâ-yı inâyet sensin +Kesmem ümîdimi asla senden +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Böyle âvâre bırakma kulunu +Şöyle bîçâre bırakma kulunu +Ateş-i firkata yakma kulunu +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Çâresiz derdime sen dermân it +Kerem u âtıfete şâyân it +Bana ihsân-ı alelihsân it +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Hâl-i nâ-çârımı kıldım terkîm +Südde-i lutfuna itdim takdîm +Emr u fermânına oldum teslîm +Meded it bendene yâ hazret-i pîr + +Minnet Allah’a kulun Râsih-i zâr +Eylemişken sana ez cân ikrâr +Anı elbet de komazsın nâ-çâr +Medet id bendene yâ hazret-i pîr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râsih Efendi Tarîkat-ı Muhammediye nâm kitâbın şârih-i ârifi +ve ulûm-ı zâhire vü bâtınânın âlim-i vâkıfı olan Mehmed Efendi merhûmun evlâd-ı +kirâmından Hâdim müftüsü Ahmed Efendi merhûmun sulbünden medîne-i Konya’dan müftü +bulunduğu esnâda bin iki yüz otuz sekizinci sâlinde zînet-efzâ-yı kehvâre-i vücûd olup +unfuvân-i şebâbetinde pederi mûmâ-ileyh ile berâber şehr-i Hâdim’e azîmet ve bir müddet +ikâmetden sonra pederi mûmâ-ileyhin vukû-ı irtihâlinde medîne-i Konya’ya avdet ve medînei mezkûre müftüsü Abdulahad Efendi’den tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sarf-ı himmetle iki yüz kırk +dört senesi tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyerek kendisi evlâd-ı sâdât-ı kirâmdan olduğundan +başka sülâle-i tâhire cenâb-ı Mevlânâ’dan hâlâ erîke-pîrâ-yı meşîhat-i Mevleviyye olan Çelebi +Eş-şeyh Saîd Efendi-i vâlâ-pâyeye münâsebet-i karâbeti olmak cihetiyle sene-i merkûma +hilâlinde sihriyyet-i tamme dahi hâsıl eyleyüp neşr-i ulûm-ı âliye eylemekte iken muahheren +uhdesine bâ-rütbe-i hâcegânî sâlise rütbesi bi’t-tevcîh Tarsus kâimmakâmlığı memûriyetine +revnak-efzâ buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh ashâb-ı kemâldan olup haylice eş‘âr-ı rengîn-meali +vardır. + +KIT‘A +Bir kıt‘a nazmın itdim ise Râsih arzu +Vasf-ı güzîn pîr-i muallâ-cenâbda + +Pek çok tecessüs eyledim amma ki şânına +Lâyık lugat bulunmadı hiç bir kitâbda + + + + + + +Kendisinin tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye olan mensûbiyet ve muhabbetine merkezdih olduğu bâlâda muharrer kıt‘a-i latîfi mealinden ma‘lûmdur. + +GAZEL +Behçet-efzâdır arak la‘linde ol nâzik femin +Goncaya mahz-ı tarâvetdir vücûdu şebnemin + +Ey büt-i sayyâd-ı i‘câz-âferin âyâ nice +Sayd ider mürg-i dili bî-dâne dâm-ı perçemin + +Bir perîşân tavr-ı ser-keşdir siyeh-dildir sakın +Yüz virüp başdan çıkarma turra-i ham-der-hamın + +İftihâr-ı dâniş-i ecdâd ile gelmez şeref +Neş’e virmez nâmı bezm-i bî-meye câm-ı Cem’in + +Sâgar-ı rehrâb-ı gamdır mest iden Râsim dili +Meclisinde görmedik câm-ı safâsın âlemin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh üstâdü’l-merâsim Egrikapulu Mehmed Râsim Efendi +Dersaâdet’de Molla Aşkî mahallesi imâmı Yûsuf Efendi merhûmun sulbünden bin doksan +dokuz sâlinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup mürekkebât-ı evkâtını tesvîd-i fünûn-ı +hutûta hasr u sarf ile resm-i hatda nümâyân olan kudret ve mahâreti îcâb u iktizâsı üzre sarây-ı +hümâyûn yazı hâceligi hizmetine memûr u ta‘yîn buyrulup ol vecihle güzârend-i eyyâm u +sinnîn iken “Râsim üstâd geçdi ba‘dehû ceffü’l-kalem” târîhi mantûkunca bin yüz altmış +dokuz sâlinde tumâr-ı hayâtı dest-i memât ile tayy olunup rûh-ı pâki âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı +Hayy olmuştur. Mûmâ-ileyh ilm-i hatda meşhûr bir şâir-i maârif-mevfûr olup eş‘âr u âsârı +mutedâvel-i âvân-ı dühûrdur. Müstakimzâde Süleymân Efendi merhûmun âsârından olan +Tuhfetü’l-Hattâtîn nâm tezkirede ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde terceme-i ahvâli ber-vech-i +tafsîl beyân ve îzâh kılınmıştır. + +GAZEL +Sanmanız şimdi bendedir gönlüm +Bir şeh-i hüsne bendedir gönlüm + +Kıl nevâziş anı garîb itme +Sevdigim çünkü sendedir gönlüm + +Kand-ı la‘l-i lebin sorup gitdi +Ben de bilmem ki kandadır gönlüm + +Bir tebessümle şâd olur cânâ +Arzûmend-i handedir gönlüm + +Gâh cevr u gehi cefâ Râsim +Dürlü dürlü muhandadır gönlüm + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Es-seyyid Ömer Râsim Efendi bin yüz doksan iki târîhinde +Rûmeli’de vâki Firecik nâm kasabada kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup unfuvân-i +şebâbetinde Dersaâdet’e nakl u hicretle bir müddet metrûk defterdâr mektûpçusu odasına +müdâvemet eyledikten sonra uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘tebeberesi bi’t-tevcîh bir müddet +oda-ı mezbûr ser-halîfeliginde ve dört sene mikdârı metrûk defterdâr kîsedârlığı +memûriyetinde ve bir müddet dahi mevkûfât kalemi hâceliginde istihdâm olunarak +mukaddemen ve muahharen birkaç defa memûriyet-i cesîme ile Rûmeli ve Anadolu +câniblerine azîmet ve tekmîl-i mesâlih-i memûriyetle Dersaâdet’e avdet eyleyüp bi’l-âhire +kendiye muteveffâ maâş tahsîs ve ta‘yîniyle mütekâiben hânesinde ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet +eyleyerek iki yüz altmış bir senesi hilâlinde havâli-i merkûmede dâr-ı bekâya azm u rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh şi‘r u inşâda bî-misl u mânend bir şâir-i hünermend olup eş‘âr u +güftârı şâyân-ı tahsîn u pesend vâki olmuştur. + +GAZEL +Pîr itdi beni yâre cüvânım dimiş oldum +Hûn itdi dili gonce-dehânım dimiş oldum + +Müjgânları da gamzelere eyledi hem-pâ +Tîğ-i nigehin kesdi amânım dimiş oldum + +Ayende varup eylemiş âlemlere destân +Fâş itme sakın râz-ı nihânım dimiş oldum + +Artırmadadır cevri o demden beri hâlâ +Dil-hasta vü bî-tâb u tüvânım dimiş oldum + +Terk itdi mey u meclisi Râsim dem o demdir +Sâkiye meded bir dahi cânım dimiş oldum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Fedûlacızâde Ahmed Râsim Efendi Üsküdar’da kadem-nihâde-i +mehd-i vücûd olup evâil-i hâlinde bir müddet mektûbî-i sadr-ı âli odasına devâm ve +muahharen reîs-i esbak Hüsnü Beg merhûmun mühürdârlık hizmetinde bulunarak imrâr-ı +subh u şâm eyledikten sonra Üsküdar’da vâki hânesinde otuz beş seneden beri gûşe-gîr-i +inzivâ olduğu hâlde işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından beş mâh makdem âzim-i dâr-ı +me’vâ olmuştur. Mûmâ-ileyh mezâmin-âferin bir şâir-i nükte-bîn olup elsine-i selâsede nazm +u güftâra muktedir olduğu müstağni-i ta‘rîf-i tebyîndir. Hatta müretteb bir kıt‘a Dîvân-ı +belâgat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Bezm-i aşkın telh olur âh sâğar-ı sahbâları +Âşıkı dem-beste eyler sâki-i ra‘nâları + +Mihr-i hüsnünde fürûzân eylemiş mâhdan çerâğ +Ol perî pervâne itmiş âşık-ı şeydâları + +Gamze-i cellâdını tabur gibi çekmiş o şûh +Fitne-i ebrûsu eyler katlime îmâları + + + + + + +Cûş eyler korkarım tûfân-ı eşkim Nûhveş +Âlemi eyler ihâta çeşmimin deryâları + +Rûz-ı mahşer istemezsem hakkımı ol şûhdan +Fasl olunmaz Râsimâ halkın diger da‘vâları + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Râsim Efendi medîne-i Şumnu’da bir attârın oğlu olup +babası isrine râhi ve bir vakt bâyi-i attâr şâhı olduktan sonra Şumnu’da müstahdem yerli topçu +asâkiri tabur kitâbetine nakl eylemiştir. + +GAZEL +Hod-fürûşâne hünermâye-i ikbâl olmaz +Câme-i zer sebeb-i izzet-i delâl olmaz + +Hâksârî-i hüner-pîşeyi zillet sanma +Pertev-i mihr yire düşse de pâ-mâl olmaz + +Harf-ı pîr olduğuna sehm-i kemân-ı te’sîr +Elif-i kâmet-i ham-geşte gibi dâl olmaz + +Hâlis olmaz meh-i zer-tâb gibi asl-ı makâl +Girse bin pûte-i ta‘bîre yine kâl olmaz + +Râşidâ tevbe-i imsâk-ı meh-i rûze na‘am +Mâni-i gerdiş-i câm-ı meh-i şevvâl olmaz + +Nâzım-ı müşârün-ileyh vak‘a-nüvîs Mehmed Râşid Efendi mevâli-i izâmdan +Malatyalı müteveffâ Mustafa Efendi’nin mahdûmu olup bin yüz dört târîhinde tarîk-i tedrîse +dâhil ve ilm u inşâda olan mahâreti iktizâsınca müddet-i medîde vak‘a-nüvîslik hizmetinde +bi’l-istihdâm yüz otuz dört târîhinde Haleb-i şehbâ mevleviyyetine nâil olduktan sonra yüz +kırk bir târîhinde sefâretle cânib-i İran’a azîmet ve îfâ-yı levâzım-ı memûriyetle Der-i âliye’ye +avdet eyleyüp İstanbul kâdılığı mesned-i refî‘ine revnak-efzâ buyrulmuş iken bir aralık +hasbe’l-kader menfiyyen mahrûsa-i Burusa’da bir müddet ikâmet ve yüz kırk altı târîhinde +vukû-ı ıtlâkına binâen Dersaâdet’e muvâsalatla bin yüz kırk yedi senesi hilâlinde sadâret-i +Anadolu makâm-ı celîline zînet-bahşâ ve müddet-i örfiyyesini tekmîl itmeksizin sene-i +merkûme hilâlinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı mevlâ olmuştur. Müşârün-ileyh münşî ve şâir bir +fâzıl-ı sâhib-mekâdir olup mürettep Dîvânı ve iki cildi şâmil bir kıt‘a târîh-i letâfet-beyânı +vardır. + +GAZEL +Ârız-ı dilberde sanma hatt-ı anberfâmdır +Aks-i dâğ-ı sîne-i üftâde-i nâ-kâmdır + +Tîğ-i hecrin dâğdâr itdi dil-i mecrûhumu +Pehlevânım ol kemân-ebrû rek-i heccâmdır + + + + + + +Geh dönende dâne-i hâk-ı siyeh gîsûlara +Mürg-i dil üftâdedir gûyâ esîr-i dâmdır + +Kılca kaldı dil deyu uşşâk-ı zârın şekvası +Mûmiyânın vasfını cânâ sana îhâmdır + +Mâni-i mehtâb olan sanma hüsûf-ı hâledir +Ârız-ı yâr üzre Râşid hatt-ı anberfâmdır + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Reîsülküttâb Mehmed Râşid Efendi dîvân-ı hümâyûn kalemi +ketebesinden Kayseriyeli Cafer Fevzî Efendi nâm bir merd-i sâhib-hiredin sulbünden bin yüz +altmış yedi târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup leyl u nehâr tahsîl-i maârife sârif-i +iktidâr ve kalem-i mezbûra müdâvemetle emsâli beyninde hüner u haysiyeti bedîhi ve âşikâr +olduğu hâlde ibtidâ beglikçi kîsedârlığı hizmetine ve bir müddetden sonrra beglikçilik +memûriyetine ve muahharen sadâret-i uzmâ mektûpçuluğuna memûr ve ta‘yîn buyrularak +bi’l-âhire ma‘zûlen bir müddetcik hânesinde ikâmet eyledikten sonra tekrâr beglikçilig-i +mezbûr memûriyetine iki yüz iki senesi Rabiü’l-evvelinde “Reîs-i felek-i devlet Râşid-i dânişpesend oldu” târîh-i menkût u mantûkunca makâm-ı vâlâ-yı riyâsete ve ba‘dehû ta‘bîrât-ı ahdı kadîm vechile çavuşbaşılık mesnedine ve yedi sekiz mâh mürûr itmeksizin sâniyen makâm-ı +vâlâ-yı riyâsete ve iki sene tamâmında zühûr-ı azliyle bir buçuk sene müddet hânesinde +ikâmet eyleyüp tersâne-i âmire emânetine ve iki yüz on iki senesi evâilinde be-tarîkü’n-nakl +sâlisen riyâset-i vâlâ-yı küttâba sâye-bahş-ı âtıfet buyrulup sene-i merkûma şehr-i +Ramâzanında rûh-ı pâki âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı vehhâb ve cesed-i nâziki Sultân Bâyezid-i +Velî hazretleri câmi-i şerîfi kabristânında defîn-i zîr-i türâb olmuştur. Müşârün-ileyh akl u +kiyâset ve fehm u ferâset ashâbından olup şi‘r u inşâsı dahi makbûl-ı erbâb-ı tabî‘at vâki +olmuştur. + +GAZEL +Bihamdillah yine fettâh-ı bâb-ı müşkil-i âlem +Rehîn-i inbisât itdi dil-i a‘lâ vü ednâyı + +Cenâb-ı Hakk umûmen kâinâtı eyleyüp ihyâ +Safâyâb eyledi kalb-i Hıdîv-i kişver-ârâyı + +Cenâb-ı hazret-i Sultân Selîm-i ma‘delet-guster +Ki derbân eylemez dergâhına Cemşîd u Dârâyı + +Hıdîv-i kahramân-savlet ki ferr-i tâir-i bahtı +Verâ-yı kâf-ı ihfâya girîzân itdi ankâyı + +Hücûm-ı fart-ı şâdîden cihân ol rütbe hurrem kim +Ferâmûş itdiler yekser gam-ı imrûz u ferdâyı + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mehmed Râşid Begefendi Sârım İbrâhim Pâşâ +merhûmun mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile Yenişehir-i Fenâr kazâsı mevleviyyetinden +ma‘zûlen bin iki yüz on dokuz sâlinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Mürettep Dîvânı olduğu +mervîdir. + + + + + + +GAZEL +Sanma kim neş’e-i rindân mey u sahbâdandır +Tâbiş-i meclis-i mül sâki-i zîbâdandır + +Sakın aldanma temennâ-yı arûs-ı dehre +Mihri evhâm u hayâl gördügü rü’yâdandır + +Ehl-i hak zerre havâdisle mükedder olmaz +Kîl u kâlı da cihânın kuru gavgâdandır + +Gönlümü aldadırım çâre ne bugün yârin +Yâr ile hâtırımın vuslatı hülyâdandır + +Tûti-i hâmem olup şevkile nâtık Râşid +Lezzet-i kand-ı suhan iffet-i gûyâdandır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Efendi mahrûsa-i Burusa’da ati’t-terceme +müteveffâ Nüzhet Efedi’nin sulbünden bin yüz doksan beş târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd +olup tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye sülûk iderek bakırcılık sanatiyle me’lûf ve meşgûl +olduğu hâlde bin iki yüz otuz bir târîhinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. + +GAZEL +Dûd-ı âhım aşkile her şeb felek-fersâ olur +Ol kesâfetle meh-i nev çün hat-ı tersâ olur + +Leblerindir küşte-gân-ı aşkını ihyâ iden +Sanma la‘lin gibi bir mu‘cizdem-i Îsa olur + +Sû-be-sû işrâb içün hep mâcerâ-yı aşkımı +Eşk-i ter yüz yirde hâk-i pâyine ruhsâr olur + +Gonca-i la‘li yine reng aldı bûy-ı bâdeden +Na‘ra-i mest-i mey-i aşkı hezârâsâ olur + +Râşidâ düşse ham-ı zülfü hilâl-ebrûsuna +Reşkile elbet meh-i nev çün hat-ı tersâ olur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Beg sudûr-ı izâmdan Halîl Pâşâzâde müteveffâ +Ârif Beg’in mahdûmu olup tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz kırk beş senesi +Havass-ı Refîa kazâsı mevleviyyetine ve iki yüz kırk dokuz senesi Mısr-ı Kâhire +mevleviyyetine bi’l-vüsûl Mısır cânibine azîmet ve bir müddet mahall-i merkûmede revnaktırâz-ı gülbün-i şerîat olduktan sonra Dersaâdet’e avdet eyleyüp iki yüz elli iki sâlinde +andelib-i rûhu gülzâr-ı bekâda âşiyân-sâz-ı mağfiret olmuştur. Mûmâ-ileyh bir şâir-i zarîf olup +eş‘ârı rengîn ve latîf vâki olmuştur. + +GAZEL + + + + + +İzârından kemend-i turrasın gülşende yâr itdi +Kopardı sünbülü reşkiyle hep bâd-ı bahâr itdi + +Tanîn-endâz-ı âfâk olmasın mı sayt-ı efğânım +Felek câm-ı dil-i nâ-kâma seng-i inkisâr itdi + +Mukîm-i gülşen-i nâz idin amma semt-i uşşâka +Seni var ise ey berg-i gül-i ter rûzigâr itdi + +Görenler hâl-i hindûsın izâr-ı ateşinînde +Sitendâsâ vücûdun nâra hep bî-ihtiyâr atdı + +Yine fıskiyye-i mecrâ-yı feyz-i hâme-i Râşid +Fezâ-yı nev-zemîn-i şi‘re nazm-ı âbdâr itdi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râşid Beg medîne-i Ayıntab’ın hânedân u ashâb-ı fazl u +irfânından olup fenn-i inşâda olan behresi ikitizâsınca ati’t-terceme Maraş kâimmakâmı +mütevffâ Fevzî Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduğu hâlde bin iki yüz otuz dokuz +târîhlerinde gürûh-ı mekrûh-ı mülgânın zuhûr iden fitne vü fesâdları hengâmda şârib-i şehd-i +şehâdet ve sâhib-i makâm-ı Cennet olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr tevârih-i nefîse ve +eş‘âr-ı selîsesi ve husûsiyle Fâtiha-i şerîfeyi mütazzamın bir adet kasîde-i pesendîdesi vardır. + +GAZEL +Gönülde tâbiş-i hasret nümâyan oldu gitdikçe +Tenimde renciş-i firkat firâvân oldu gitdikçe + +Çıkınca zülfü fesden başka revnak buldu yâr ammâ +Benim şîrâze-i aklım perîşân oldu gitdikçe + +Sehâbâsâ hat-ı nev kaplamış ruhsârını eyvâh +O şûhun mâh-ı hüsn ü ânı pinhân oldu gitdikçe + +O servi kâmete meyl itdi çokdan su gibi gönlüm +Anınçün dîde-i gam-dîde giryân oldu gitdikçe + +Tasalluf itmem ammâ Râşidâ böyle zemînlerde +Bana açmak reh-i nâ-refte âsân oldu gitdikçe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Râşid Efendi Filibe mütevattın u ulemâ-yı +mütefenninlerinden Şehzâde İbrâhim Edhem Efendi nâm bir zâtın sulbünden bin iki yüz otuz +sekiz senesi evâilinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup fetânet-i zâtiyesi üzre tahsîl-i ulûm-ı +âliyeye meyl u rağbet ve kazâ-yı mezbûr müftüsü müteveffâ Mehmed Râşid Efendi’nin +meclis-i derslerine müdâvemetle ulûm-ı âliyede geregi gibi kesb-i miknet u kudret eyledikten +sonra kitâbet tarafına dahi hâme-keş-i himmet olarak ilm-i inşâda nümâyân olan ma‘lûmâtı +iktizâsınca bir müddet Filibe ve havâlisinde edâ-yı hizmet-i kitâbet ve muahharen Samako +sancâğı tahrîrât kitâbeti hizmetinde dahi üç sene müddet ibrâz-ı hüsn-ı gayret eyleyüp iki yüz + + + + + +altmış beş senesi hilâlinde hizmet-i mezbûreden infisâli vukûuna mebnî Dersaâdet’e bi’lmuvâsala iki yüz altmış yedi senesi dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Sevâd-ı nokta-i ruhsârını zann eyleme mûdan +Çekîde katre-i müşgîndir âsâr-ı gîsûdan + +Ne rengâmîz-i san‘at gösterir tab‘-ı suhan-gûyu +Füsûn-sâzî-i şi‘ri meşk idelden çeşm-i câdûdan + +İlel sencâna şiddet virmede karûre-i hikmet +Devâ me’mûl iken bîmâra te’sîrât-ı dârûdan + +Acep yağma ider Tatar-ı gam-ı vâriyet nutku +Meselde sâkin-i Bağdâd’a vâkidir Hulâgû’dan + +Mey iç mahbûba bak zâhid gibi sâhib-riyâ olma +Bu pendi Zîver gûş eyle Râşid-i tab‘-ı dil-cûdan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râşid Efendi Alanya kazâsı dâhilinde kâin Îrâdî nâm kasabada +bin iki yüz yirmi senesi hilâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i kazâya dâhil ve yoluyla +Anadolu eşrâf-ı kuzâtı silkine vâsıl olarak niyâbet tarafına dahi temâyülü cihetiyle ekser +memâlik u buldânda seccâde-güzîn-i hükûmet olduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp iki +yüz altmış yedi senesi Musul niyâbeti uhdesine bi’t-tevcîh sene-i merkûme hilâlinde +mesmûmen muvassıl-ı dâr-ı cinân olmuştur. Mûmâ-ileyh tab‘ı metîn bir fâzıl-ı nükte-bîn olup +haylice kasâyid-i güzîde ve gazeliyyât-ı pesendîde nazm u inşâdına müvaffak olmuştur. + +GAZEL +İderdi gülşen-i râzı nihânî bâğbân ezber +Ne hikmetdir duyup ezhâr itmiş râyigân ezber + +Meger bülbül gülistânın seherde hâfızı olmuş +Anınçün şem‘iyi pervâne-dih eyler şebân ezber + +Mutavveldir hadîs-i zülfü ey dil muhtasâr kıl kim +Maâni-i bedî-i hüsnün itsinler beyân ezber + +Acep mi Nergisî ezber iderse kâtib-i çeşmin +O bir nâdîde inşâdır ki eyler münşiyân ezber + +Sana bir hâce bulsunlar oku gör fenn-i târîhi +Niçün Râşid Naîmâveş idersin dâsitân ezber + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz on sekiz senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup evâili hâlinde üç sene müddet mühendishâne-i +âmireye müdâvemetle hilkat-ı zâtiyesi iktizâsınca bazı ashâb-ı maârifden ilm-i kitâbet ve +fenn-i inşâyı bi’t-tahsîl bazı vüzerânın kitâbet hizmetlerinde bulunduğu hâlde taşralarda bir + + + + + +zamân geşt u güzâr eyleyerek iki yüz kırk dört senesi Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet ve bir +sene zarfında Der-i âliye’ye avdet eyleyüp o aralık bir müddetcik damga ve ihtisâb kitâbeti +hizmetinde bulunduktan sonra iki yüz kırk beş senesi mâliye mektûpçusu odasına biraz vakt +müdâvemetle kırk dokuz senesi hilâlinde İzmid mütesellimi mâiyetine ve muaharen uhdesine +Kocaeli ve Bolu sancakları zamîmete tevcîh ve ihâle kılınmış olan kapûdân-ı deryâ müteveffâ +Firârî Ahmed Pâşâ’nın kitâbet hizmetine bi’l-nakl elli iki senesi İzmid’e şeref-vukû olan +azîmet-i şâhâne esnâsında huzûr-ı hümâyûnda uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi i‘tâ ve bir +sene mürûrunda hizmet-i mezkûreden müfârakat ve Dersaâdet’e muvâsalatı akabinde tersânei âmire sergi eminligi hizmetine ve ba‘dehû bâ-rütbe-i râbia mezkûr mektûpçu odası ikinci +mümeyyizligine memûriyeti bi’l-icrâ birkaç sene mürûrunda ser-kâtibliği ünvâniyle Sırbistan +cânibine i‘zâm u isrâ kılınup beş-altı mâh müddet havâli-i merkûmede ikâmetden sonra +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bâ-rütbe-i sâlise meclis-i muhâsebe-i âliye başkitâbetine ta‘yîn +kılınmış iken bi’l-istifâ ma‘zûl ve o esnâda ser-asker bulunan Rızâ Pâşâ’nın dîvân kitâbetine +menkûl olarak beş sene müddet umûr-ı memûresini idâreye sarf-ı himmet eyleyüp muahharen +müşârün-ileyhin ser-askerlik memûriyetinden infisâline mebnî mûmâ-ileyhin dahi memûriyeti +müstağni-i muvâzabet olmuş olduğundan Amasya ve Çorum sancakları uhdesine bi’l-ihâle +mahall-i memûriyetine azîmet eylemiş ise de dokuz mâh zarfında bi’l-istifâ azl ve Der-i +âliye’ye nakl ile iki yüz altmış dört senesi bâ-rütbe-i sâniye Dersaâdet ordu-yı hümâyûnu +muhâsebeciligine altmış altı senesi Trabzon defterdârlığına memûr ve ta‘yîn buyrulup sene-i +mezbûre hilâlinde bi’l-infisâl Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. + +GAZEL +Mededkârân-ı asrın yüzleri her yirde âğ olsun +Kederden ben ölürsem dositân dünyâda sâğ olsun + +Şikâyet eylemem cevr u cefâ-yı tengüdâzından +O yârin dâima derdi derûn-ı dilde dâğ olsun + +Metâ-ı aşkına nakd-i dil-i bî-çâreyi virdim +Revâc-ı vaslı sûk-ı dehrde varsın yasâğ olsun + +Gözümden dûr olursa ol gül-i gülzâr-ı istiğnâ +Dem-â-dem nükhet-i fikr u hayâli derde âğ olsun + +Niçün muhtâc idersin ey felek dânâyı nâ-dâna +Revâ mıdır ki bülbül tâbi-i fermân-ı zâğ olsun + +Bed u nîki bu zulmethâne-i âlemde fark it kim +Mueyyed meclisinde neyyir-i a‘zam çerâğ olsun + +Ezelden câm-ı dil müştâk-ı Mevlânâ-yı Rûmî’dir +O şâhın feyzi ehl-i hasrete Râşid sürâğ olsun + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Râşid Efendi bende-gân-ı saltanât-ı seniyyeden olup bin iki yüz +elli sekiz senesi mektûbî-i mâliye hulefâsı sınfına dâhil ve sene-i mezbûre hilâlinde kâtib-i +evvel nâmıyla dâr-ı şûrâ-yı askerîye bi’l-nakl mümtâz-ı akrân u emâsil olduktan sonra fenn-i +inşâda nümâyân olan mahâreti îcâbınca iki yüz elli dokuz sâlinde bâ-rütbe-i sâlise Dersaâdet + + + + + +ordu-yı hümâyûnu başkitâbetine memûriyeti bi’l-icrâ cerbeze-i zâtiye ve istidâd-ı +müsellemesi iktizâsı üzre iki yüz altmış dört senesi memûriyet-i müstakille ile Eflak ve +Boğdan câniblerine sevk u izâm olunup Dersaâdet’e avdetinde Arabistan ordu-yı hümâyûnu +mümeyyizligi ünvâniyle mektûbî-i ser-askerî odasına tahvîl-i memûriyet iderek birkaç mâh +mürûrunda bâ-memûriyet Sisam adasına ve ba‘dehû Vodin cânibine azîmet ve avdetini +müteâkıben bâ-rütbe-i sâniye Vodin eyâleti meclisi riyâsetine ve iki yüz altmış yedi senesi +evâhirinde Niğde kazâsı kâimmakâmlığına memûr ve ta‘yîn buyrulup iki yüz altmış dokuz +senesi evâilinde memûriyet-i mezkûreden infisâli vukû bulmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin +tab‘ından altı mâh makdem Sumaku kazâsı kâimmakâmlığına memûr ve ta‘yîn buyrulmuştur. +Mûmâ-ileyhin haylice kasâyid-i güzîde ve eş‘âr-ı pesendîdesi vardır. + +GAZEL +Pâdişâh eyledi ihsân zevi’l-irfâna nişân +Yakışır sîne-i sâhib-hüner ü şâna nişân + +Zîver-efzâ-yı girîbân-ı ekâbir olalı +Hande-zen olmada bu mihr u rahşâna nişân + +Olalı cevherinin kadri bu devletde füzûn +İftihâr itmededir kân-ı bedehşâna nişân + +Ağlayan nâm u nişân sâhibidir âlemde +Rahşişi berkin olur kasvet-i bârâna nişân + +İtdi bî-minnet anı pâdişehe aşk ihsân +Sînede dâğ-ı tir-i âşık-ı nâlâna nişân + +Her kimin zât u zamânı ola şuhûr-ı enâm +Alır elbetde bu devletde iki dâne nişân + +Anı bir nokta ile eyledi sâni ta‘yîn +Hâldir bûse-geh-i ârız-ı hûbâna nişân + +Fahr iderse nola eflâka bu nüh beyt-i bedî +Döndü her beytde elmâs-ı fer-efşâna nişân + +Kâviş-i tîşe-i endîşe ile buldu zemîn +İşte Râşid dahi nasb itdi ümîdâne nişân + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Râşid Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi yedi +târîhinde kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde iktisâb-ı gevher-i maârife +nakdîne-i evkâtını hasr u sarf ile ulûm-ı Fârisiyeyi ati’t-terceme Aynî Efendi merhûmdan +tahsîl eyleyüp Bağdâd vâlisi Mehmed Necîb Pâşâ’nın da‘âvî nezâretinde bulundıkları +hengâmda dâire-i müşârün-ileyhe bi’l-münâsebe kesb-i tereddüd eyleyerek iki yüz elli iki +senesi da‘âvî kîsedârı yamağlığı hizmetine ve iki yüz elli altı senesi bâ-rütbe-i hâcegânî da‘âvî +kîsedârlığına memûr u ta‘yîn buyrulup bir sene mürûr itmeksizin kîsedârlık-ı mezbûreden +infisâli cihetiyle dâhiliye kalemi hulefâsı sınfına dehâlet ve muahharen kapûdân-ı deryâ Tâhir + + + + + +Pâşâ’nın Edirne vâlisi oldukları esnâda dîvân kitâbetleri hizmetinde bulunduğu hâlde +Edirne’ye azîmet eyleyüp Rûmeli cânibine şeref-vukû olan seyâhat-i hümâyûn-ı şâhânede +râbia rütbesine nâil olarak Dersaâdet’e avdet itdikten sonra iki yüz altmış dört senesi hilâlinde +Belgırad vâlisi bulunan Hâfız Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetine memûriyeti zuhûr itmiş +olmasına binâen Belgırad cânibine azîmet ve bir müddetcik ikâmetden sonra tekrâr +Dersaâdet’e avdet ve iki yüz altmış sekiz senesi Zarîfî Mustafa Pâşâ’nın dîvân kitâbeti +hizmetiyle Erzurum’a azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyh mezâmin-âşinâ bir şâir-i rengîn-edâ +olup eş‘ârı latîf u selîs ve münşeatı makbûl u nefîstir. + +GAZEL +Gerçi geldikde nehârı bize şâm eyledi hatt +Lîk ol ser-keşi uşşâkına râm eyledi hatt + +Mürg-i vahşi ise de sayd ideriz ol şûhu +Dâne-i hâline kendisini dâm eyledi hatt + +Bâğ-ı hüsnün gülü var sünbülü var bülbülü var +Çemeni yokdu fakat geldi tamâm eyledi hatt + +Çâr ebrûlar ile ülfeti teshîl iderek +Nice bî-çâreyi dil-şâd u be-kâm eyledi hatt + +Râşid erzâni-i kâlâ-yı visâle dâir +Müjde olsun bize irsâl-ı peyâm eyledi hatt + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Efendi medîne-i Ayıntab’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup mikdâr-ı vâfi ulûm-ı Arabiye tahsîlinden sonra bin iki yüz elli altı senesi +Dersaâdet’e bi’l-vüsûl ibtidâ dîvân-ı hümâyûn kalemi ketebesi zümresine ve ba‘dehû kalem-i +mezbûr mühimme-nüvîsânı silkine ve daha sonra câh-ı mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı +sınfına bi’l-ilhâk iki yüz altmış iki senesi oda-i mezbûr mümeyyizligi hizmetine ve iki yüz +altmış dört senesi bâ-rütbe-i sâniye meclis-i vâlâ başkitâbeti vekâletine memûr u ta‘yîn +kılınmış ve birkaç mah zarfında vekâlet-i mezkûreden müfârakat ve hizmet-i kadîmiyle oda-i +mezkûra ric‘at eyleyüp iş bu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından beş altı mâh makdem mektûbî-i +vekâlet-penâhî muâvini memûriyetine nakl iderek muahharen rütbe-i hâliyesi rütbe-i sâniye +sınf-ı evveline tahvîl buyrulmuştur. Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda olan kudret ve miknetine +nümûne olmak üzre Ahmed Râsim Efendi merhûmun eser-i kalemi olan Sefînetü’r-Rüesâ +nâm kitâb-ı nefîsin zeyl-i latîfine zeylgûne bir eseri ve bir mikdâr eş‘âr-ı mu‘teberi vardır. + +GAZEL +Dil sadefdir mahzen-i lü’lü’ degildir yandır +Bu cihetden her sözüm inci degildir yandır + +Savb-ı maksûda seferden men‘ ider dil rehrevin +Pây-ı bend-i gönlümüz gîsû degildir yandır + +Hecr ile keşkül be-dest itdim seyâhat ihtiyâr +Kârımız şimden girû ya hû degildir yandır + + + + + + +Deşte düşmüşdür firâk-ı Leyli’den Mecnûn gibi +Hem-nişîni âşıkın âhû degildir yandır + +Şol hilâl ebrûların fikriyle incelmiş midir +Râşidin bak cism-i zârı mû degildir yandır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Râşid Efendi Diyarbekir ulemâsından olup mukaddemâ +Kürdistan vâlisi müteveffâ Es‘ad Pâşâ’nın bir müddet kitapçılık hizmetinde bi’l-istihdâm +muahharen şehr-i Amid’de cây-gîr-i ikâmet olarak mevâli-i devriyyeden bulundugu hâlde +ile’l-an neşr-i ulûm-ı âliye ile imrâr-ı subh u şâm eylemekte bulunmuştur. + +GAZEL +Düşdü aşkınla a kâfir çok azâba gönlümüz +Eylemez gayri tahammül pîç u tâba gönlümüz + +Ateş-i cevrin o rütbe kalbe te’sîr itdi kim +Yandı sayh-ı gamda bak döndü kebâba gönlümüz + +Kaddimiz olsa dü tâ ebrûyu îmâ eyleriz +Pîr olsak dahi meyleyler şebâba gönlümüz + +Geldi îmâna o kâfir gördügü dem hâlimi +Hem murâda irdi hem girdi sevâba gönlümüz + +Nazmını tanzîr eylersem acep mi Râşidâ +Pek muhibbdir Vâcid-i âlî-cenâba gönlümüz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Beg sâlifü’t-terceme Dıramalı Hasan Haydar +Pâşâ’nın sulbünden Mısr-ı Kâhire’de bin iki yüz kırk altı târîhinde revnak-dih-i kehvâre-i +vücûd olup sevâd u sefîdi fark u temyîze kesb-i iktidâr eyledikten sonra fünûn-ı idâre-i +mülkiye vü sâireyi tahsîl eylemek sırasında iki yüz altmış târîhinde Mısır vâlisi esbak +müteveffâ Mehmed Ali Pâşâ’nın bazı evlâd u ahfâdı ile berâber Fars cânibine sevk u i‘zâm +olunup dört-beş sene müddet ârâm u ikâmetle Kâhire-i mezbûreye hîn-i avdetinde çend mâh +müddet meclis-i ahkâm-ı Mısriyye âzâlığında bulunarak iki yüz altmış yedi senesi evâhirinde +Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp lisân-âşina olduğu münâsebetle terceme odası hulefâsı sınfına +dâhil ve iki yüz altmış dokuz senesi uhdesine rütbe-i sâlise bi’t-tevcîh mümtâz-ı akrân u +emâsil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından sekiz mâh makdem Erdek +kâimmakâmlığına ve muahharen Gelibolu kâimmakâmlığına memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. +Mûmâ-ileyh hâtır-şinâs bir şâir-i maârif-istinâs olup nümûne-i tab‘ı olmak üzre lisân-ı +Franseviyeye dâir dört cüzden ibâret bir kıt‘a manzûmesi dahi vardır. + +GAZEL +Nigeh itmez o perî hâl-i perîşânımıza +Nice rahm eyler acep dîde-i giryânımıza + +Hazer it ey dil-i şeydâ o kemân-ebrûdan + + + + + +Tîr-i müjgânı bütün kasd idiyor cânımıza + +Felege virse tezelzül nola feryâdımız âh +Neler itdi sitemi sîne-i sûzânımıza + +Sakın ey sûfi-i har bizleri ta‘yîb itme +Sebeb ol muğbeçedir çâk-ı girîbânımıza + +Elem-i hecr ile Râşid yine pervâne gibi +Yanalım yakılalım şem‘-i şebistânımıza + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râşid Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz altmış iki senesinde enderûn-ı hümâyûn agvâtı +sınfına ilhâk olunmuş ve ile’l-an tahsîl-i maârif eylemekte bulunmuştur. + +GAZEL +Da‘vet itdim yâr ile ağyâr gelsin gelmesin +Nîk u bed budur sözüm her bâr gelsin gelmesin + +Şâdi vü gamla alışdı hâtır-ı âzâdemiz +Gönlüm ister istemez nâ-çâr gelsin gelmesin + +Nev-bahâr ile hazân der-pey gelirler gülşene +Verd-i ahmer andelîb-i zâr gelsin gelmesin + +Râh-ı aşk âsân gelir uşşâk vuslathânene +İsterem ağyâra hep düşvâr gelsin gelmesin + +Tevemândır sûr ile şûrî bu dehrin Râifâ +Şevk ile hem-hâtıra hemvâr gelsin gelmesin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Râif Beg ati’t-terceme reîsülküttâb Ârif Efendi +merhûmun mahdûmu olup evâil-i hâlinde birkaç mâh müddet mektûbî-i sadr-ı âli odasına +müdâvemetle bi’l-âhire tarîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz otuz beş senesi Üsküdar +mevleviyyetine ve iki yüz kırk beş senesi Edirne mevleviyyetine ve iki yüz kırk dört ve elli +yedi senelerinde iki defa Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmetine nâil olduktan sonra iki yüz elli +dokuz senesi Anadolu sadâretinden ma‘zûl ve iki yüz altmış üç senesi hilâlinde dâr-ı bekâya +menkûl olmuştur. + +GAZEL +Sanma menşûr-ı hıred bâ-iffet u takvâ yürür +Bezm-i cemdir bunda hükm-i câm-ı gam fersâ yürür + +Bîsütûnu zûr-ı Ferhâd eyledi sâil mesel +Himmet-i uşşâk olunca kûh-ı pâ bercâ yürür + +İmtiyâz-ı sâbit u seyyâr mı müşkildir hayâl + + + + + +Zann ider sekân-ı küştî sâhil-i deryâ yürür + +Geçse de zemm-i rakîbi hoş geçer ta‘bîrde +Âşıkın hakkında zâlim âh bî-pervâ yürür + +Tutdu şark u garbı ser-tâ-pâ sadâ-yı tal‘atı +Medhine ol mehveşin Râgıb degil dünyâ yürür + +Nâzım-ı müşârün-ileyh sadr-ı esbak Mehmed Râgıb Pâşâ defterhâne-i âmire +ketebesinden müteveffâ Şevki Efendi’nin mahdûmu olup unfuvân-i şebâbetinde bir müddet +defterhâne-i âmireye müdâvemetle bin yüz otuz beş târîhinde Tiflis cânibine i‘zâm ve +ba‘dehû itmâmü’l-memûriye kendisine Revân deftardarlığı ihsânıyla ikrâm olnup bi’l-âhire +cânib-i Bağdâd’a azîmet ve Bağdâd vâlisi müteveffâ Ahmed Pâşâ’nın nâil-i iltifât-ı bî-gâyâtı +olduğu hâlde yüz kırk iki târîhinde Dersaâdet’e avdet eyleyüp o esnâda mâliye ve cizye +mansıblarına ve bir müddetden sonra derkâr olan cerbeze ve istidâdı îcâbınca mektûbî-i +sadâret-penâhî memûriyetine ve yüz elli üç târîhinde mesned-i riyâset-i küttâba ve yüzelli +yedi târîhinde bâ-rütbe-i vezâret Mısr-ı Kâhire eyâletine sâye-bahş-ı atıfet buyrularak beş sene +mikdârı ol havâlide icrâ-yı ahkâm-ı cenâb-ı şehryârî eyledikten sonra: + +Kelâl geldi tasarrufdan ümm-i dünyâyı +Yeter şu Kâhire’nin kahrı azm-ı Rûm idelim + +beytini tanzîme himmet ve o münâsebetle eyâlet-i mezbûreden ma‘zûlen müfârakat eyleyüp +Aydın eyâletine ve yüz altmış sekiz târîhinde Haleb-i şehbâ eyâletine sâye-endâz-ı ikbâl ve +iki sene mürûrunda Şâm-ı şerîf eyâletine revnak-bahşâ-i kemâl olmuş iken cânib-i Dımışk’a +azîmet itmeksizin makâm-ı sadâret-i uzmâya nakli tensîb-gerde-i cenâb-ı pâdişâhî buyrulmuş +olmasıyla Dersaâdet’e bi’l-muvâsala asr-ı Sultân Mustafa Hân-ı Sâlis’te sihriyet-i şehryârî +şerefine dâhi nâil olduğu hâlde altı buçuk sene müddet sadr-nişîn-i übbehet olduktan sonra +rûh-ı mes‘ûdu sadr-güzîn-i Cennet ve nüsha-i kübrâ-yı vücûdu Lâleli câmi-i şerîfi civârında +vâki ihyâ-gerdesi olan kütüphâne havlusunda şîrâze-bend-i rahmet olmuştur. Müşârün-ileyh +seddü’l-vüzerâ ilkâbına revâ bir vezîr-i bî-hemtâ olup eser-i kalem-i muciz-rakâmı olarak +Sefînetü’l-Ulûm isminde bir kıt‘a mecmûa-i güzîdesi ve fenn-i arûza dâir Tedkîk ve Tahkîk +isimleri ile müsemmâ iki aded risâle-i pesendîdesi olduğundan maâda mürettep bir kıt‘a +Dîvân-ı belâgat-ünvânı dahi vardır. + +GAZEL +Kaçırma zevk-i saydı dipdiri bend itme fezâke +Hemân dem kandırıp bir zâğ vir ol tîğ-i çâlâke + +Hezâr sûret görünse hâtıra mir’at-ı ümîdden +Nazar takrîbi teşhis iledir dûr-bîn-i idrâke + +Aşupdur dil-fikâr-ı âşıka cümle teselliler +Nemek-rîz olma bir kat dahi dâğ-ı pür-elem-nâke + +Vücûd virdiyse zâhid bu riyâ-yı hâsıl-ı ömre +İlişmez lâubâli böyle çöpçe nakş-ı hâşâke + + + + + + +Yüzün döndürme Râgıb gerdiş-i gerdûnda yohsa +Safâ-yı ârızîden geç keder virme dil-i pâke + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şamlı Mehmed Râgıb Pâşâ Şâm-ı şerîf ruznamçecisi +müteveffâ Hüseyin Beg’in mahdûmu olup Şâm-ı şerîfde bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye +eyledikten sonra Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp ibtidâ dîvân-ı hümâyûn kalemine ve ba‘dehû +mektûbî-i sadr-ı âli odasına bir müddet müdâvemetle bi’l-âhire müteveffâ Cezâr Ahmed +Pâşâ’nın muhâlefâtı kabzına memûren mahrûsa-i Akka’ya azîmet ve tasviye-i umûr-ı +memûriyetle Der-i âliye’ye avdetinden sonra baruthâne-i âmire emânetine mevsûl ve bir +aralık sefâretle evvela Fransa ve ba‘dehû İran taraflarına azîmet ve avdet birle sadâret-i uzmâ +kethüdâlığı mesned-i celîlesine menkûl ve Cennet-mekân Sultân Mustafa Hân-ı Râbi +hazretleri zamânında rütbe-i sâmiye-i vezârete nâiliyetle karîn-i memûl olmuş ise de bermuktezâ-yı gerdîş-i çarh-ı devvâr ekser evkâtı menfâde-güzâr eyleyüp muahharen menfiyyen +medîne-i Konya’da ikâmet eylemekte iken sinnîn-i ömrü hadd-i semân seb‘îne yakîn olduğu +hâlde bin iki yüz kırk dört senesi evâsıtında târik-i kisve-i hayât-ı müstear ve cenâb-ı monla +hünkâr hazretleri türbe-i şerîfesi civârında dâhil-i mezâr olmuştur. +Müşârün-ileyhin âlemde sayt-ı vezâretle şöhret u şânı olup hem-mahlas olduğu cihetle şi‘rde +sadr-ı esbâk Râgıb Pâşâ merhûmun isrine gitmek emelinde bulunmuş ise de mâniyü’zzâmirini zâhire ihrâc idemeyüp bî-hûde tabîatını iz‘âc eylemiştir. + + +GAZEL +Unudub âşıkını terk-i sivâ niyyetine +Dil-i ağyâra girer Beyt-i Hudâ niyyetine + +Mushaf-ı aşk u muhabbetde çıkar âyet-i nûr +Kim tefâul ider ol mâhlikâ niyyetine + +Zîr-i zülfünde ruh-ı yâre teveccüh ideriz +Müteheccid oluruz şimdi duha niyyetine + +Devşiren meyve-i kâmını yemiş bu bâğın +Muz-ı ekdârını gül-nâr-ı safâ-niyyetine + +Lutf umar yârdan ağyâr u rakîb u âşık +Aldanup zânnına yâ zahmına yâ niyyetine + +Sarf ider ömrünü dünyâya iden girye vü âh +Mâlihülyâ yerine bâd-ı hevâ niyyetine + +Vuslat-ı yâr içün ağyâra mudarrâ iderek +Zehr içer âşık-ı dil-hasta şifâ niyyetine + +Bu gazel rû-yı sepiddir deyu fahriyye yazar +Râgıbâ bak kalemin bunda ene niyyetine + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Râgıb Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin iki yüz yedi +senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile iki yüz elli iki +senesi Dersaâdet’e hicret eyleyerek bi’l-âhire devriye mevâlisi silkine dâhil ve iki yüz altmış +altı sâlinde be-tarîki’n-nakl Trabzon kazâsı mevleviyyetine ve muahharen Şâm-ı şerîf +mevleviyyetine nâil olmuştur. Haylice eş‘âr-ı belâgat-şiârı vardır. + +KIT‘A +Biter hâkinde tohm-ı aşkdan anın hezarân-ı gül +O sîne üzre kim bir dâğ-ı mihr-i mehlikâ kaldı + +Yazılsın defter-i a‘mâla bir bir cevr-i cângâhı +Mahall-i da‘va ancak Râkımâ rûz-ı cezâ kaldı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Râkım Efendi mahrûsa-i Burusa’da hâme-keş-i +debistân-ı vücûd olup evkât u ezmânını tahsîl-i hüner u ma‘rifete hasr u sarf ile ashâb-ı +maâriften olarak mahrûsa-i mezbûrede vâki Ali Pâşâ câmi-i şerîfinin imâmı ve mahall-i +mezkûr mahkemesinin ikinci kâtib-i benâmı olduğu hâlde güzârende-i eyyâm iken bin yüz +altmış üç sâli hilâlinde gülşen-ârâ-yı bekâya hirâm eylemiştir. Mûmâ-ileyhin âsâr-ı kalemi +şâyân-ı tahrîr u rakâmdır. + +GAZEL-İ NÂ-TAMÂM +Terk eylemiş cihânı gönül yâhud itmemiş +Bâr-ı girân olur mu hiç abdâla keşkülü + +Eş‘âr-ı âbdâr-ı hakîkat-mealden +Her harfe dinse var yeri şeftâlu-yı hali + +Pîrâne-ser gönül ser-i râh-ı mecâzden +Doğruldu gitdi rehber idindi tevekkülü + +Her hoş zemîne meşk-i tetebbu‘da Râkımâ +Kimdir mucîz olmaya devr-i teselsülü + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Râkım Pâşâ defterdâr-ı şıkk-ı evvel İbrâhim +Efendi’nin mahdûmu olup yoluyla kibâr asrına akrân ve nice nice menâsıb-ı celîleye bi’lvüsûl muahharen bâ-rütbe-i sâmiye-i vezâret Mısr-ı Kâhire eyâleti uhdesine bi’t-tevcîh +kâmrân olduktan sonra Cidde’ye nakl ile “medet Râkım Muhammed Pâşâ” terkîbi müfâdınca +bin yüz seksen üç târîhinde âzim-i Cennetü’l-me’vâ olmuştur. + +GAZEL +Alınca âl-ı ruhsârın hayâle inceden ince +Süzüldü meclis-i meyde piyâle inceden ince + +Safâ-yı sâid-i sîmîn-i dildârına mest oldum +Bu bir haldir ki gelmez kîl u kâla inceden ince + +Sana yanığlığım dûd-ı siyahım ile zâhirken + + + + + +Amân artık ne hâcet bu suâle inceden ince + +Kalem kaşın siyeh zülfün ucundan çekdigim derde +İdem tertîb bir hoşça risâle inceden ince + +Visâle yol bulup gitmek ne mümkün var iken ağyâr +Akarsın ey gönül semt-i muhâle inceden ince + +Ben ol müstağrak-i bahr-ı gamım kim Kays ile Ferhâd +Yanımda idemez serd-i makâle inceden ince + +Karârdı gözlerim tâb-ı ruhundan ey gözüm nûru +Gubâr-ı pâyın aldım iktihâle inceden ince + +İdüp tanzîr-i nazm-ı Kâzım’ı Râkım bu vâdîde +Ayak bas sen de da‘vâ-yı kemâle inceden ince + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulazîz Râkım Beg Giridlizâde Mehmed Pâşâ birâderi Hasan +Beg merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz otuz beş senesi hilâlinde kadem-nihâde-i +mehd-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde Pâşâ-yı müşârün-ileyhin Silistre vâliliklerinde bir +müddet mahrûsa-i Ruscuk’da ikâmet ve Dersaâdet’e avdetinden sonra iki yüz elli senesi şehri Ramazânında dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemete mübâşeret ve birkaç sene zarfında +kalem-i mezbûr dâhilinde vâki mühimme odasına nakl iderek mukaddemâ bâb-ı âli hâcesi +Aynî Efendi merhûmdan ve muahharen Haleb kâdısı sâbık Şâkir Efendi’den ulûm-ı Arabiye +ve fünûn-ı Fârisiyeyi tahsîle sarf-ı himmetle bidâyet-i Tanzîmat’dan evvelce tahrîr-i emlâk +memûru maiyetiyle Gelibolu ve Tekfurdağı taraflarına azîmet ve ba‘de hitâmü’l-memûriyye +Der-i âliye’ye avdet eyleyüp bir müddetcik dahi oda-i mezbûra müdâvemetinden sonra +hâcelik rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz mühimmât-ı harbiye tahrîrât kitâbetine memûr ve iki yüz +altmış dört senesi bâ-rütbe-i sâlise tophâne-i âmire mektûbu odası mümeyyizligine nakl ile +mesrûr buyrulup iki yüz altmış altı senesi tophâne-i âmirede vâki meclis-i askerî başkitâbetine +revnak-dih-i re’y u şuûr buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh nazm u nesre kâdir bir şâir-i mâhir olup +şi‘r u inşâsı teslim-gerde-i münşiyân u şâirândır. + +BEYT +Gören nûr-ı cemâlin yâ Celâleddin-i Mavlânâ +Okur ism-i celâlin yâ Celâleddin-i Mevlânâ + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Râmiz Efendi muhibbân-ı tarîkat-ı aliyye-i cenâb-ı +Mevlânâ’dan olup ordu-yı hümâyûn dâhilinde seferber olduğu hâlde bin iki yüz iki târîhinde +dâr-ı bekâya azm u sefer eylemiştir. “Hemân ayn-ı Muhammedle Ali’dir Şems u Mevlânâ” +mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr beyt-i latîfiyle enfâ-ı dâhil-i silk-i sütûr olan mısra-ı garrâsından +başka âsârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Urulursam nolur ey âfet-i tannâz sana +Harbe vü nîze sunar gamze-i gammâz sana + + + + + + +Merd-i meydân-ı cefâ şûh levendâne-edâ +Dil-rübâ fitne-i dünyâ dirisem az sana + +Yine sürgün avına çıkdı meger gamzelerin +Sürüsüyle tutulur âşık-ı ser-bâz sana + +Esb-i tâzı sola sağa sürerek elde cirîd +Rast geldi gönül ey şûh-ı çeb-endâz sana + +Yürü var mürg-i dil-i zârını pek tut Râmiz +Yoksa sayda süzülür gamzesi gammâz sana + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Abdullah Râmiz Pâşâ muahharen Rusya ülkesine rübûde olan +şehr-i Kırım’da pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i tufûliyyetinde ki bin yüz seksen +dokuz târîhlerinde şehr-i mezkûr ulemâsından pederleri Feyzullah Beg’in istishâbiyle +Dersaâdet’e muvâsalat ve vâlidi mûmâ-ileyhin vefâtında dokuz yaşında bir tıfl-ı nâzende +olduğu hâlde tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u gayretle sekiz sene zarfında bâ-imtihân bir kıt‘a +tedrîs-i rüûs-ı hümâyûnuna nâil ve ol vecihle mümtâz-ı emâsil olarak bi’l-âhire niyâbet +sûretiyle Kuds-ı şerîf cânibine azîmet ve birkaç sene mürûrunda Dersaâdet’e avdetle bir sene +müddet dahi Mahmûd Pâşâ-yı Velî câmi-i şerîfi havlusunda vâki mahkemede niyâbet +eyledikten sonra iki yüz on üç târîhinde uhdesine ordu-yı hümâyûn kâdılığı bi’t-tevcîh Mısr-ı +Kâhire cânibine âzim u râhi ve o esnâda bâ-rütbe-i hâcegâni küçük ruznamçe memûriyetine +ve ba‘dehû Kâhire-i mezbûre rûznâmçeciligi hizmetine nâiliyetle müftehir ve mübâhî olmuş +ise de ol arâzinin âb u havâsiyle imtizâc idemediginden bir sene müddetde Dersaâdet’e avdet +eyleyüp humbarahâne ve hendesehâne nezâretleri inzimâmiyle metrûk başmuhâsebe mansıbı +bi’l-itâ o aralık ordu-yı hümâyûn dahîlinde bulunmak üzre Şumnu cânibine i‘zâm u isrâ +olunup iki yüz yirmi iki senesi Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri hakkında zuhûr iden hal‘-i +müte‘assirü’l-men‘in vukûunda cezîre-i Kavala’ya nefy u iclâsı muktezâ-yı irâde-i seniyye-i +şehen-şâhiden bulunmuş olmasıyla menfâsına azîmet itmek üzre Filibe nâm kasabaya +muvâsalatında Alemdâr Mustafa Pâşâ’nın kethüdâsı ve müşârün-ileyhin hem-pâsı olan Köse +Kethüdâ kendisini mübâşiri yedinden rehâ ve müşârün-ileyh Mustafa Pâşâ tarafına ba‘s u isrâ +itmekle müşârün-ileyh dahi bi’l-istishâb Dersaâdet’e dahme-endâz-ı şitâb ile Cennet-mekân +Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretlerinin târîh-i cülûs-ı meymenet-menûs-ı şâhâneleri olan iki +yüz yirmi üç sâlinde Mustafa Pâşâ-yı ma‘rûf sadâret-i uzmâ mesned-i celîlesine ik‘âd ve +mütercim-i müşârün-ileyh dahi bâ-rütbe-i sâmiye-i vezâret-i Rûmeli eyâletiyle mesrûrü’l-fuâd +buyrulup sadr-ı müşârün-ileyh herbir umûr u husûsunda kendisini yâr-ı gayyûr ittihâz eylemiş +olduğundan diyâr-ı baîdeye azîmetini tecvîz itmiyerek on sekiz gün mürûrunda kapûdân-ı +deryâ memûriyet-i behiyyesini kendiye tevcîh u i‘tâ itdirüp filike-süvâr-ı maksad-ı aksâ olmuş +iken gürûh-ı mekrûh-ı mülgâ tekrâr icrâ-yı âyîn-i zorba ve bâb-ı âliyi muhâsara ile enva-ı +evza-ı nâ-becâ itmiş olduklarından sadr-ı müşârün-ileyh çâr-nâ-çâr kendisini zîr-i mahzende +ihrâk-ı bi’n-nâr ve o sûretle def‘-i fesâd u hasâr eylediginde kapûdân-ı müşârün-ileyh dahi +tarafdarlığı münâsebeti ve kendisine olan muhabbet u sadâkati iktizâsınca deryâ-yı gayreti cûş +u hurûşa gelerek gürûh-ı mekrûh-ı merkûmeden ahz-ı sâr eylerim hülyâsıyla Halîc-i dâr-ı +saltanatü’s-seniyyeden birkaç kıt‘a sefâyin-i nusret-berâhini Galata pîşgâhına sevk u ihrâc +eyleyüp Pâşâkapısı ve Ağakapısı câniblerine birkaç top endaht ile birtakım fukarâ ve zuefâyı +tahvîf u iz‘âc eyledikten sonra artık Dersaâdet’e ârâmı kendisine mevris-i âlâm olacağından +gûyende-i eynelmefer olduğu hâlde mahrûsa-i Ruscuk’a nakl u güzer eyleyüp refîk-i şefîki + + + + + +olan merkûm Köse Kethüdâ’nın hânesine dehâletle imrâr-ı şâm u seher itmekte oldukları +hengâmda idâmına dâir hakkında fermân-ı celâdet-ünvân-ı pâdişâhî şeref-sünûh buyrulduğu +resîde-i gûş-ı hûşları olur olmaz kethüdâ-yı merkûm ile bi’l-ittifak hem-civâr-ı kadîmi olan +Rusya memleketine firâr ve iki sene mikdârı ol cânibde ârâm u karâr ile bazı tarafdan +hakkında şefâat u iltimâs vukûuna mebnî iki yüz yirmi altı senesi afv u ıtlâkı karîn-i müsâadei şehryârî buyrulmuş olmağla bulunduğu mahallden hareket ve ordu-yı hümâyûn cânibine +azîmet itmek sırasında kat‘-ı merâhil ve tayy-ı menâzil ile dört saat mesâfe mahâle vürûdunda +sadr-ı esbak müteveffâ Hurşid Pâşâ cânibinden güzergâhı olan tarîkin iki tarafına birçok asker +ikâme olunmuş olmasıyla müşârün-ileyh hintev-suvâr olduğu hâlde mezkûr tarîkten güzâr +eyledigi esnâda üzerine tarafeynden beş-on aded tüfenk atılarak üç aded kurşun vücûduna +isâbetle mecrûh olup derhal teslîm-i rûh itmiştir. Mahall-i mezkûr civârında vâki +Karayalısı’ndan çend nefer müslimîn na‘ş-ı hûn-nakşını bi’l-istishâb Yergügi Kal‘ası +hâricinde defîn-i zir-i türâb eylemiş oldukları mervîdir. Müşârün-ileyh tarîkat-ı aliyye-i +Mevlevîyyeye mensûb bir hünerdân-ı rengîn-üslûb olup nazm u inşâsı selîs u hûb vâki +olmuştur. + +GAZEL +Meğâzî pîşe-hân Abdulmecîdi hazret-i Allah +Ezelde eylemiş Osmâniyânın şâh-ı mümtâzı + +Cihâda azm u niyyet eyledikde fisebilillah +Mesûbât-ı gazâ-yı bedrin oldu bî-şek enbâzı + +Guzât-ı mü’minîn azm eyleyüp bir cuma gün rezme +İrişdi çarha dek top u tüfengin ra‘d u âvâzı + +O cuma ittifâkı dindi gâzi şâh-ı zî-şâna +Müyesser oldu bu fazlın o şâhenşâha ihrâzı + +Duâya başla ey hâme idüp tayy-ı suhan zîrâ +Bu yolda iltizâm elzemdir itmek silk-i îcâzı + +Recâi bende bir abd-i zelîl-i pâdişâhîdir +Sürûrundan ana lâzımdır itmek hüccet ibrâzı + +Anı isbât içün yazıldı cevherdâr bir târîh +İmâmü’l-müslimîn içün dinildi nasr ile gâzi + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Recâî Efendi mâliye hazînesi dâhilinde vâki ishâm +muhâsebesi idâresinde bulunan maden kalem-i ser-halîfesi El-hâc Hâfız Ahmed Efendi +merhûmun sulbünden bin iki yüz on sekiz târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup evâil-i +hâlinde bir müddet kalem-i mezbûra ve ba‘dehû dîvân-ı hümâyûn kalemine ve muahharen +metrûk defterdâr mektûpçusu odasına devâm eyledikten sonra iki yüz kırk sekiz târîhinde +ser-asker bulunan Halîl Refet Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetine memûriyeti bi’l-icrâ ol +vecihle güzârende-i subh u mesâ iken teslim-gerde-i havâss u a‘vâm olan kitâbet u inşâsı +iktizâsınca iki yüz elli sekiz senesi âmedî odası hulefâsı sınfına dâhil ve sâlifü’t-terceme +vak‘a-nüvîs Es‘ad Efendi’nin vukû-ı vefâtiyle iki yüz altmış dört senesi vak‘a-nüvîslik + + + + + +memûriyeti uhdesine ihâle kılınarak kendisine rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisi bili‘tâ mümtâz-ı emâsil +buyrulup iki yüz altmış beş senesinde ol nusha-i kübrâ ve ol dibâçe-i kitâbet-i ilm u zekâ +takvimhâne-i âmire nezâretine revnak-efzâ olmuş ve iki yüz altmış dokuz senesi evâsıtında +nezâret-i merkûme ile memûriyet-i mezkûreden infisâli vukû bulmuş ve iş bu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından dört-beş mâh makdem meclis-i maârif azâsı sınfına ilhâk olunmuştur. +Müşârûn-ileyh maârif-i külliye vü cüziyeye âşinâ ve fenn-i inşâda misl u nazîri nâdir u nâpeydâ olan zevât-ı sütûde-sıfatdan olup kendisinin hutût-ı mütenevviada kemâl-i mahâreti ve +fünûn-ı şettâda dahi hakkı üzre miknet u kudreti olduğu vâreste-i kayd u işârettir. Bazı mahâli mübârekede vâki pûşîde-i şerîflerin ekserisi masnû-ı destgâh-ı himmet u sanatı olduğundan +başka kitâbe-i rengîn ve kıtâat-ı dil-nişînleri dahi âsâr-ı kalemi olduğu ma‘lûm-ı sigâr u +kibârdır. Eş‘ârını ketm u ihfâ eylediginden bâlâda muharrer olan târîhinden başka eş‘ârına +dest-res olunamamıştır. + +GAZEL +Debîr-i sun‘ kim tevki-i ebrûsun ezel yazdı +Berât-ı hüsnünün dîvânı ser-satrın güzel yazdı + +Zuhûr-ı hatt-ı reyhânîye ta‘likiyle vaslin yâr +Cevâb-ı rik‘asın ehl-i niyâzın tahamül yazdı + +Derûnum kırmadan şâhım sakın defter-nüvîs-i aşk +Yerine Kays u Ferhâd’ın beni ni‘melbedel yazdı + +Sülüs hatla Utarid resmin itsin tâk-ı gerdûna +Ki kilk-i şîvezâ-yı Rahmi böyle bir gazel yazdı + +Nâzım-ı mûmâ-ilyeh Abdurrahman Rahmî Efendi şehriyyü’l-asl olup metrûk +rûznamçe kalemine bir müddet müdâvemet ve iki yüz otuz yedi târîhinde cânib-i Hicâz’a +azîmet eyleyüp Mısr-ı Kâhire’de dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Seyr it o mâhı mihr-i felek söylerim sana +Hüsn-i perîyle reşk-i melek söylerim sana + +Uşşâka hatt-ı ârızıdır ders-i imtihân +Hâl-ı lebin çü nokta-i şek söylerim sana + +Eyler ayân ayâr-ı mecâz u hakîkati +Hatt-ı bütân-ı aşka mehekk söylerim sana + +Nerm olmuyor sirişt-i bütân sûz-ı âh ile +Fulâd u seng-dil daha pek söylerim sana + +Emsem diyu hemîşe leb-i yâri Rahmiyâ +Çekdiklerim göreydin emek söylerim sana + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Kırımî Rahmî Efendi muahharen Rusya memâlikine rübûde +olmuş olan cezîre-i Kırım’da çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup nakdîne-i himmetini iktisâb-ı +cevâhir-i maârife sarf u harc ile dürer-i ilm u hüneri gencîne-i kuvve-i ilmiyyesine cem‘ u +derc iderek muahharen Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tersâne-i âmirede vâki kurşun mahzeni +kitâbetine memûr ve ta‘yîn olunduktan sonra bin yüz altmış târîhlerinde sefâretle İran +cânibine sevk u i‘zâm olunmuş olan Hâcı Ahmed Pâşâ’nın mektûpçuluğu hizmetiyle cânib-i +İran’a azîmet ve bir kaç sene zarfında Dersaâdet’e avdet eyleyüp bin yüz altmış dört senesi +hilâlinde mat‘ûnen irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Üsküdar’dan memleket-i +Hemedân’a varınca esnâ-yı râhda vâki medâyin u kasabât u Karaduhan ve menâzil-i sâirenin +esâmi vü aralarında vâki mesâfe ve saatı mübeyyen ve o aralık vukûyafte olan bazı keyfiyâtı +mutazammın birkaç cüzü şâmil bir aded Sefâret-nâmesi ve haylice eş‘âr-ı letâfet-allâmesi +vardır. + +TÂRİH +Suyun buldu bu çeşme cûd-ı İbrâhim Pâşâ’dan + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Hâce Rahmî Efendi Sultân Selîm Hân-ı Sâlis +hazretleri asrı ulemâsından olup bin iki yüz yirmi üç sali hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ +eylemiştir. “Hâce Rahmî eyledi dehre vedâ” târîh-i garrâsını Şeyhülislâm Ârif Hikmet +Begefendi nazm u inşâd buyurmuşlardır. Mütercim mûmâ-ileyhin bâlâda muharrer târîh +mısraından başka eş‘ârına dest-res olunamamıştır. + +KIT‘A +Hemân ol mâha bir ruhsat-dih-i zevk-i visâl olsun +Bana ey şûh-ı zâlim itdigin kat kat helâl olsun + +Bir ateş-pâredir çün tıfl-ı dil benden ırâğ olsun +Sarây-ı pâdişâh-ı aşka virdim bir çerâğ olsun + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Abdurrahman Rahmî Efendi Dersaâdet’de kademnihâde-i sâha-i vücûd olup tezkire-i evvel memûriyetinde iken bin yüz kırk târîhinde âzim-i +dâr-ı naîm olmuştur. Terceme-i ahvâli Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi mevcûd u +mukayyeddir. + +GAZEL +Bir dil ki hâk-ı fahr-ı Resûlden cilâ alır +Mihr-i cihân-nümâ o gönülden ziyâ alır + +Hikmet ne olduğun maraz-ı aşkda anlayan +Lokman olur o cümle giyahdan devâ alır + +Kâf-ı gönülde tâir-i aşk olsa lâne-sâz +Bahr-ı muhît-i ilm-i ledünden gıdâ alır + +Yağdırsa ebr-i âh-ı seher eşk-i hasreti +Feyz-i visâlden çemen-i dil nemâ alır + + + + + + +Mısr-ı vücûda mâlik olursa azîz-i aşk +Âşık o demde Yûsuf-ı cândan bahâ alır + +Sûrâh-ı kalb-i âşıka ayb itme zâhidâ +Revzen olursa dârda günden ziyâ alır + +Maksûd sanma kâle-i aşka revâc yok +Kâlâ-yı tâzedir anı arz it Resâ alır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Resâ Efendi sevâhil-i nehr-i Tuna’da vâki mahrûsa-i +Ruscuk’da bin iki yüz on beş senesi hilâlinde işbu âlem-i işbâha resîde olup yirmi sene +müddet tahsîl-i ilm u ma‘rifete sa‘y u gayretle muahharen meslek-i küttâba dâhil olarak +vüzerâdan bazılarının dîvân kitâbeti ve bazılarının dahi kethüdâlık hizmetinde bulunduğu +hâlde hudâvendigâr-ı sâbık Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretleri asrında silk-i +hâcegâniye insilâkla mümtâz-ı akrân u emâsil olduktan sonra bir müddet dahi memâlik-i +mahrûsada geşt u güzâr eyleyüp iki yüz altmış beş senesinde Dersaâdet’e nakl u hicret +eylemiştir. Mûmâ-ileyh ulûm-ı âliyede mahâreti zâhir bir şâir olup haylice eş‘ârı ve Kasîde-i +Bürde’ye Türkî ibâre ile matbû bir tahmîsi dahi vardır. + +GAZEL +Hele ehl-i taassub bâdenin germiyyetin bilmez +Humâr-âlûde-i subh olmayan keyfiyyetin bilmez + +Görüp mihrâb-ı ebrûsun ider arz-ı ubûdiyyet +Güzel idrâk ider fehmi velîkin niyyetin bilmez + +Düşürdü rûzgâr elbet libâsın menzil-i hâke +Yine pervâzı ulvidir hümâ süfliyyetin bilmez + +Yakar pervâne kendin tâ olunca nâil-i vuslat +Ne hâletdir ki bî-çâre yine mahviyyetin bilmez + +Resîmâ tînet-i merdüm hemîşe müstaiddir bil +Küşâde bâb-ı himmet hep velî ehliyyetin bilmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Resîmâ Efendi mahmiye-i Üsküdar’da tennûrebend-i hân-kah-ı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb iderek bin yüz doksan +sekiz târîhlerinde Yenişehir-i Fenâr’da vâki Mevlevîhâne’nin meşîhatine vüsûl ile şem‘-i +âmâli ziyâmend-i husûl olmuş iken bazı avârız-ı sûriye sebebiyle Dersaâdet’e nakl u ricat +eyleyüp hânesinde gûşe-gîr-i uzlet olduğu hâlde bin iki yüz on sekiz târîhinde dâr-ı bekâya +rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh bir şâir-i hoş-reftâr olup eş‘ârı şâyân-ı tahrîr u tezkârdır. + +GAZEL +Ittırâd üzre degil ise de çarhın güzeri +Yine bir hâl ile tekdîr ider ehl-i hüneri + +Kayd-ı efkâr idemez dağdağa-i câh u emel + + + + + +Bezm-i tefvîzde olan ârif-i sırr-ı kaderi + +Ehl-i dâniş sitem-i dehr ile pâ-mâl olmaz +Görse Mecnûn bile hâk üzre bırakmaz güheri + +Cânib-i hakka giden tîr-i duâ-yı ihlâs +Getirir bezm-i İlahîden icâbet haberi + +Dağıdıp zülfünü bîdâr ider ol şûhu sabâ +Şeb-i târik-i gamın elbet olur bir seheri + +Himmeti nâil-i maksûd ider âli tab‘ı +Zannı mikdârı alır feyz-i Hudâ’dan eseri + +Bî-ivazdır kerem-i hazret-i bâri Rüşdü +Şâh olur mûra eger olsa inâyet nazarı + +Nâzım-ı müşârün-ileyh kâimmakâm-ı esbak Mehmed Rüşdü Pâşâ medîne-i +Erzurum’da ulemâdan bir zât-ı sütûde-sıfâtın sulbünden kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +evkât u ezmânını tahsîl-i maârif u kemâlâta hasr u sarf ile fenn-i kitâbetde tahsîl-i meleke +eyleyerek evâil-i hâlinde mektûpçuluk hizmetiyle bazı vüzerânın maiyetlerinde bir müddet +imrâr-ı vakt u saat eyleyüp muahharen İnâbe vâlisi Ferruh Ali Pâşâ’ya kâtib-i dîvân ve +müşârün-ileyhin iltimâsiyle dâhil-i sınf-ı hâcegân olduktan sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala +kapûdân-ı deryâ Cezâyirli Hasan Pâşâ merhûmun dîvân kitâbetine memûr ve müşârün-ileyhin +vefâtından sonra Dersaâdetçe bazı mansıblara nâiliyetle mesrûr buyrulup devr-i Selîm +Hânî’de Mısır cânibine sevk olunan ordu-yı hümâyûnun nüzûl emânetinde biraz müddet +imrâr-ı vakt iderek o esnâlarda bazı vüzerânın kapu kethüdâlıklarına ve bir aralık Selanik +mübâyaa-i mîriyyesine ve ba‘dehû ma‘hûd yeniçeri efendiligi ta‘bîr olunan memûriyete ve +biraz vakt mürûrunda metrûk bâş muhâsebe hâceliğine ve daha sonra câh-ı nişancılık +mansıbına vukû-ı memûriyetiyle bin iki yüz yirmi dört senesi Sofya nezâretine memûr ve iki +yüz yirmi yedi senesi şehr-i Ramazânında bâ-rütbe-i vezâret rikâb-ı hümâyûn kâimmakâmlığı +mesned-i refîine revnak-bahş-ı sürûr u hubûr buyrulmuş ve cerbeze-i zâtiye vü dirâyet-i +külliyesi iktizâsınca nice nice hüsn-ı hizmete muvaffakiyetinden başka Bahçekapısı hâricinde +vâki makarr-ı fesde olan Melekgirmez nâm mahallin dahi gürûh-ı mekrûh-ı mülgâdan tahlîs u +tathiriyle ibâdetgâh-ı müslimîn olmasına muvaffak olmuş iken on sekiz mâh zarfında makâmı kâimmakâmîden mehcûr ve Gelibolu’da ikâmete memûr kılınıp bi’l-âhire uhdesine Silistre +ve Vodin eyâletleri ve iki yüz otuz beş senesi İnebahtı ve müteâkıben Bosna eyâleti bi’ttevcîh müddet-i kalîle zarfında ber-vech-i ikâmet İskeçe nâm mahalle azîmet birle iki yüz +otuz altı senesinde Ankara ve Kangırı sancakları kendisine ihâle ve o hengâmda Sofya +muhâfazasına dahi memûriyeti irâde buyrulmuş olduğundan Sofya’ya muvâsalatının on +beşinci günü sinnîn-i ömrü yetmiş iki adedine yetmiş olması takribiyle füstah-serâ-yı ukbâya +azm u rihlet eylemiştir. Müşârün-ileyh tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye mensûb bir vezîr-i +pesendîde-üslûb olup nazm u inşâsı makbûl ve mergûbdur. + +GAZEL +Gitdi hasretile koyup yalnız ol mâh beni +Bu güne saklar imiş hazret-i Allah beni + + + + + + +Sana vuslat mutaassir bana sabr itme muhâl +Anarım ağlayarak gâh seni gâh beni + +Müteferrik olup eczâ-yı vücûdum sensiz +Ar ider itmege sâyem dahi hem-râh beni + +Korkum oldur şerer-i ateş ile döne döne +Çıkarır göklere bu âh-ı sehergâh beni + +Rüşdüyâ mâtem ile hüzn-ı mücessem oldum +Göricek fark idemez Ayni-i âgâh beni + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Veliyüddin Rüşdü Efendi cânib-i Anadolu’da vâki nâm +kasabada kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir müddet ikâmetden +sonra bin iki yüz elli bir senesi sefâretle İran cânibine i‘zâm kılınmış olan sudûr-ı izâmdan +sâlifü’t-terceme nakîbü’l-eşrâf Mehmed Es‘ad Efendi’nin kitâbet hizmetine memûren cânib-i +mezkûra azîmet ve hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdet eyleyüp bi’l-âhire hâcelik rütbe-i +mu‘teberesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil mümtâz u ser-efrâz olmuşken iki yüz elli sekiz senesi +hilâlinde “mekân tutdu Veliyüddin Efendi kurb-ı sübhanda” târîhi nâtık olduğu vecihle âzim-i +kurbgâh-ı Rabb-i bî-enbâz olmuştur. Mûmâ-ileyh kudemâ-yı şu‘arâ-yı zamândan olup eş‘âr u +güftârı şâirâne vü âşıkâne vâki olmuştur. + +GAZEL +Pirâmen-i şem‘-i ruhuna ben dolaşırdım +Yanmaklığa ateş-gedenizde yaraşırdım + +Gül rûyuna bülbül gibi efganlara düşdü +Gülzâr-ı visâlinde senin aklı şaşırdım + +Âh sâhil-i vuslat nerede kaldı der iken +Deryâ-yı muhitden gemiyi işte aşırdım + +Ben mest-i mey-i meykede-i ehl-i harâbım +Âb-ı tarabı şîşe-i surhumda taşırdım + +Rüşdü ne belâdır acaba aşk eseri var +Bulsam idi bir hâkim-i hâzık yanaşırdım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Celîl Rüşdü Efendi mahrûsa-i Selanik’de mütevattın tâife-i +meçhûleden mütevellid olup Dersaâdet’e muvâsalatla tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı +ilmiyye eyledikten sonra Mahmûd Pâşâ câmi-i şerîfi civârında bir bâb mektûpçu dükkânı +güşâd ile imrâr-ı subh u mesâ eylemekte iken bin iki yüz altmış dört senesi hilâlinde âzim-i +dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyhin bî-meal u ma‘ni haylice eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Bâğ-ı hüsnün seyr için gelmiş degil dîdâre hâl + + + + + +Pâsbân olmuş meger ruhsâr-ı yâre kara hâl + +Pek tehî-dest sanma vech-i yâra nâzır olduğun +Vâkıf olmuş gülşen-i hüsnündeki esrâra hâl + +Zîr-i fesden tarh idüp arş itdi fesli askeri +Oldu ser-asker-i cünûd hazret-i hünkâra hâl + +Târ-ı zülf-i yârdan rû gösterüp âşıkların +Âkibet başdan çıkardı eyledi âvâre hâl + +Yek cihet olmuş dil-i uşşâkı nâlân itmede +Gamze-i hûn-rîz-i dilber kâtil-i gaddâre hâl + +Hayli kuşbazlıklar itmiş mürg-i dil sayd itmede +Dâne dökmüş dâm kurmuş kâkül-i ruhsâre hâl + +Hâle hâlim arz idüp bildim o hâlin hâlini +O da yanmış ben gibi bir âşık-ı bî-çâre hâl + +Ben sanırdım bir harâmîzâde hâlı meks ider +Genc-i hüsn üzre mütelsimmiş meger dildâre hâl + +Kevn yüzünde Rüşdü-i dil-sûza gün göstermeyüp +İtdi İçilden fesâd u fitneler mekkâre hâl + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Rüşdü Efendi Tekke sancağında vâki Barla nâm +kasabada bin iki yüz altı senesi pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz on dokuz senesi +Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet yağlıkçılık ticâretiyle me’lûf olarak bir aralık Rûmeli +kuzâtı silkine dehâletle birkaç menâsıb-ı kazâya nâil olduktan sonra terk-i ticâret eyleyüp +hânesinde ikâmetle Ahyolu kazâsından ma‘zûlen müterakkıb-ı nasb-ı digerdir. Mûmâ-ileyhin +âsârından olmak üzre Hâl-i Huyûl” isminde bir aded baytar-nâmesi vardır. + +GAZEL +Birdir safâ-yı vasl safâ bir degilse de +Birdir cefâ-yı hecr cefâ bir degilse de + +Bâlâ vezîri bir görürüm fart-ı neşveden +Birdir gözümde arz u semâ bir degilse de + +Birleşdi reng-i zülf ü binâgûş nazrada +Birdir bana sabâh u mesâ bir degilse de + +Bî-mâr-ı aşkım istemem asla ilâc-ı derd +Birdir yanımda derd u devâ bir degilse de + +Rüşdü sünuh-şinâs bilir tarz u şîvesin + + + + + +Birdir edâ-yı şi‘r edâ bir degilse de + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şirvânîzâde Mehmed Rüşdü Efendi ulemâ-yı mütebahhirînden +ve tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyye meşâyih-i güzîninden Şirvânî Şeyh İsmâil Sirâcüddin +Efendi merhûmun sulbünden medîne-i Amasya’da bin iki yüz kırk beş sâli hilâlinde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup pederi müma-ileyhden tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı +ilmiyye eylemiş olduğu hâlde iki yüz altmış yedi senesi Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet +Sultân Bâyezid-i Velî hazretleri câmi-i şerîfinde neşr-i ulûm-ı âliye +ile imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra mezkûr Amasya kazâsı muaccilat nezâreti kendiye +bi’l-ihâle mahall-i mezkûra azîmet eyelemiştir. Mûmâ-ileyhin fazl u irfânı müstağni-i ta‘rîf u +beyândır. + +GAZEL +Görünen kendi zâtındır bu sırr�� söyler âyîne +Bu yüzden seyr-i vech-i hüsn-ı yâri gözler âyîne + +Temâşâ-yı rûh-ı dildâr içün dîvâra yaslanmış +Anınçün rûz u şeb ayrılmayüp da bekler âyîne + +Cemâlin zevkini bilmez hayâl-i yâri hiç görmez +Bakıp da kendini seçmez o merdüm neyler âyîne + +Mücellâ eyleyen mir’ât-ı kalbin sırr-ı vahdetle +Görür bir vechile herşeyde bin âlemler âyîne + +Cenâb-ı mürşid-i pâkin gubâr-ı pâyını Rüşdü +Gözünde dâima bak tûtiya var eyler âyîne + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Hüsnü Rüşdü Efendi ecille-i devlet-i âliyeden mâliye +meclisi reîsi İsmâil Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz otuz beş senesi şehr-i +Muharreminde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup temyîz-i nîk u bed ve tefrîk-i ezel u ebed +sıralarına sinni resîde oldukda tahsîl-i ilm u ma‘rifete sa‘y u gayret ve iki yüz kırk dokuz +senesi mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına müdâvemete mübâşeretle iki yüz elli bir senesi vukû +bulan sûr-ı hümâyûnda hâcelik rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz iki yüz altmış bir senesi meclis-i +vâlâ nezâreti dâhilinde vâki tahrîrât-ı sâmiye odasına nakl-ı memûriyet eylemiştir. Mûmâileyh mensûb-ı tarîkat bir zât-ı sütûde-haslet olup kendisinin te’lîfâta dâir çend aded âsârı ve +hakîkata müteallik bir mikdâr güftârı vardır. + +GAZEL +Şahâne tavr-ı cihânın gedâların gördük +Gedâya gıbta ider pâdişâların gördük + +Yine çıkar sonu hamyâze-i humâr-ı gama +Bu meclisin mey-i halet-fezâların gördük + +Derûnu başladı hindûlar ile yağmaya +O Çînî kâküle meylin hıtâların gördük + + + + + + +Şikestegi-i dile çâre-sâz olur sanma +Tabîb-i tesliyetin mûmiyâların gördük + +Yine mukaddere vâbestedir husûl-ı merâm +Sahîfe-i talebin biz duâların gördük + +Atâsı kâma delîl-i serâb-ı hırmândır +Kibâr-ı asrımızın çok atâların gördük + +Pesend-i tab‘-ı Reşîdâ’ya gerçi kim dehrin +Hezâr şâir-i sihir-âzmâların gördük + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Çeşmîzâde vak‘a-nüvîs Mustafa Reşîd Efendi Dersaâdet’de +çehre-nümâ-yı çeşm-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet vak‘a-nüvîslik +hizmetinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra târîh; “Reşîd-i Çeşmîzâde +ide me’vâyı mekân amin” târîhi nâtık olduğu vechile bin yüz seksen bir senesi hilâlinde âzimi dâr-ı me’vâ olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Yâri tenhâda bulup ifşâ-yı râz itmek de güç +Halk içinde ol mehe arz-ı niyâz itmek de güç + +Çile-i aşka tahammül eylemek emr-i asîr +Tîr-i cevr-i dil-rübâdan ihtirâz itmek de güç + +Çeşm-i mestin süzerek bin dürlü nâz îcâd ider +Her nigâhın birbirinden imtiyâz itmek de güç + +Kıble-i hâcât-ı dil mihrâb-ı ebrûsundadır +Bu cihetle âşıka terk-i namaz itmek de güç + +Derd-i aşka sabr u tâkat hayli müşkil ey Reşîd +Gerçi terk-i nâzenîn-i dil-nevâz itmek de güç + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Tatarcıkzâde Ahmed Reşîd Efendi sudûr-ı izâmdan Abdullah +Efendi merhûmun mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz on altı senesi Kuds-ı +şerîf mevleviyyetine nâil olarak iki yüz otuz yedi senesi Anadolu sadâretine ve kırk bir senesi +nekâbet-i mesned-i celîlesine ve bir sene mürûrunda Rûmeli sadâretine revnak-bahş-ı fazl u +kemâl buyrulup iki yüz elli beş senesi şehr-i Şa‘bânında azm-i gülzâr-ı cinân eylemiştir. +Mûmâ-ileyhin müsvedde olarak dîvânçe olacak mikdâr eş‘ârı vadır. + +GAZEL +Bahs idermiş eşk-i çeşmimle sabâh akşam su +Korkaram kim eyleye dolab idüp ilzâm su + +Berki itmiş gamzede zehr-âb ile âmîhte + + + + + +Tîğ-i ateşbârına virmiş o hûn-âşâm su + +Geh riyâzet geh rasad geh seyr-i eflâk itmege +Geh sahâb u geh bün-i çahda olur kem-nâm su + +Meyli bir Leylî-i hüsne akmış ol dîvânenin +Ayn-ı Mecnûn deşt u sahrâda gezer sersâm su + +Cüst-cû itmektedir bir serv-i dil-cû kaddı kim +Geşt ider her su çemende eylemez ârâm su + +Sen de gerdişden rehâ bulmazsın ey çarh-ı felek +Çeşm-i terden böyle hasretle akar mâdâm su + +Meyve-i nazmım Reşîdâ âbdâr olsa nola +Bâğ-ı tab‘a virdi bir destûr-ı ebr in‘âm su + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Reşîd Efendi Şehr-i Ayıntab’ın hânedânından ve asrının suhanşinâsânından olup fenn-i inşâda mahâret-i kâmilesi bulunması cihetiyle Bağdâd vâlisi esbak +ati’t-terceme Ali Rızâ Pâşâ merhûmun cânib-i Bağdâd’a azîmetlerinden mektûpçuluk +hizmetiyle mahall-i mezkûra azîmet ve bin iki yüz kırk dokuz târîhlerinde dâr-ı bekâya rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir kıt‘a Dîvânı olduğu rivâyet kılınmıştır. + + +GAZEL +Hasta-i nâtıkaya rûh-fezâdır hâmem +Zât-ı İsa gibi i‘câz-nümâdır hâmem + +Reşha-i feyzine erbâb-ı fesâhat teşne +Gûyiyâ çeşme-i ilhâm-ı Hudâdır hâmem + +Oldu icrâ-yı suhan itmege zerrîn mizâb +Kâ‘be-i ma‘nîye asılsa sezâdır hâmem + +Sırr-ı şahen-şeh-i endişeye konsa yeri var +Evc-i a‘lâ-yı maârifde hümâdır hâmem + +Bî-muhâba reh-i na-refteye gitsem de ne var +Kahr-ı hasm eylemege elde asâdır hâmem + +Neyşeker mi acaba mısr-ı ma‘ânide Reşîd +Bak halâvet-dih-i tab‘-ı büleğâdır hâmem + +Nâzım-ı müşârün-ileyh sadr-ı esbak Mustafa Reşîd Pâşâ Hâkân-ı saîd Sultân Bâyezid +tâbe serâh be-rahmetü’l-Melîkü’l-Mecîd hazretleri evkâf-ı şerîfleri ruznamçecisi merhûm ve +mağfurünleh Mustafa Efendi nâm zât-ı huceste-sıfâtın matla-ı neyyir-i saâdet olan sulb-i +pâkinden bin iki yüz on altı senesi şehr-i Şevvâlü’l-mükerremenin on altıncı günü misâl-i +mihr-i enver âfâk-ı şühûda nûr u fer virüp sînnleri temyîz-i beyâz u sevâd ve tefrîk-i noksân u + + + + + +ziyâd derecesine vâsıl oldukda rehberî-i baht-ı hudâdâd ve irşâd-ı istidâd-ı mâder-zâd ile +tahsîl-i mâye-i maârife gûşiş u işbah u emsâl arasında icrâ-yı hüsn-i muâşerete verziş +eyleyerek + + +meal-i hikmet-i iştimâlini pişe vü celb kılup kühân u muhânı nekâve-i endişe edinmekle +mektûbî-i sadr-ı âli odasına rehîn-i hüsn-i kabûl u da‘vet olarak nefs-i nefislerinde merkûz +olan kemâl-i rüşd ü zekâ i‘tilâ-yı kadr u mertebelerine reh-nümâ olmağla az vaktde beyne’lakrân müşârün-bi’l-benân olup gars itdikleri nihâl-ı sa‘y u himmetleri karîn-i neşv u nemâ ve +bi’l-âhire bir şeceretün tayyibetün asluha sâbit u ferğuha fi’s-semâ olacağı rû-nüma olduğuna +mebnî kırk iki senesinde serzede-i vukû olan Rusya seferinde ordu-yı hümâyûn maiyetinde +bulundukları hâlde bi’l-istihkâk silk-i ile’l-hedy-i hulefâya iltihak itmiş ve orada amedcilik +vekâleti makâmında bulunarak haylice müddet sarf-ı himmetle sa‘yleri meşkûr ve hizmetleri +memdûh u mebrûr olduğu hâlde Edirne mükâlemesi meclisi ser-kitâbetini dahi îfâ ile +Dersaâdet’e avdet ve kırk altı senesinde Pertev Pâşâ merhûmun memûren Mısır’a azîmetinde +bâ-irâde-i seniyye müşarün-ileyhe mürâfakat ve bade’l-insirâf be-tekrâr âmedçilik vekâletiyle +icrâ-yı hüsn-i memûriyet eyleyüp bu müddetlerde ehliyet u liyâkatleriyle meşamm-ı zamâna +muattar u kümeyt-i hâme-i küheylî nijâdları muzmârr fesâhat u belâgatda mertebe-çâlâk ve +sebük-reftâr olduğu cilveger olarak “vela temeddunne li’l-ulya minke yeden hatta tekule +leke’l-ulya hat yedek” me’vâsına mutâbık olmak üzre uluvv-i şânları zât-ı mekârimnişânlarını da‘vet itmekle “kıldı Hakk Mîr Reşîd’i sâl-i nevde âmedî” târîh-i menkûtu +hesabınca bin iki yüz kırk yedi senesi şehr-i Muharremü’l-harâmının üçüncü salı günü âmedîi dîvân-ı hümâyûn mesned-i refîine bi’l-asâle sâye-i sây-ı ihtirâm olmuşlardır. Kırk sekiz +senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde sadr-ı azam bulunan merhûm Reşid Pâşâ’yı Dersaâdet’e +da‘vet-i memûriyetle Üsküb’e azîmet ve sene-i mezkûre şehr-i Şa‘bân-ı şerîfinde tophâne-i +âmire müşîri bulunan Halîl Rif‘at Pâşâ memûriyetle Mısır’a giderken bâ-irâde-i seniyye +müşârün-ileyh dahi refâkat eyleyüp kırk dokuz senesinde Mısırlı İbrâhim Pâşâ’ya bazı +tebligât icrâsıçün memûren Kütahya’ya isrâ ve elli senesinde âmedçilik mansıb-ı refîi +üzerlerinde olduğu hâlde orta elçilik ünvâniyle Paris sefâret-i seniyyesine memûriyetleri icrâ +buyrularak biraz zamân orada ârâm u ikâmetden sonra me’zûnen ve muvakkaten Dersaâdet’e +bi’l-vüsûl elli bir senesinde büyük elçilik ünvâniyle sâniyen Paris sefâret-i seniyyesine mevsûl +buyrulup elli iki senesinde oradan Londra sefâret-i seniyyesine nakl u tahvîl ile îfâ-yı hizmet-i +sefâret itmekte iken sene-i merkûme şehr-i Şa‘bân-ı şerîfinin on dokuzuncu pazarertesi günü +nezâret-i celîle-i hâriciye müsteşârlığına revnak-efken-i ikbâl ve elli üç senesi şehr-i Rebîü’levvelinin altıncı cuma günü uhde-i bâhirü’l-istihallerine rütbe-i sâmiye-i müşîrî tevcîhiyle +makâm-ı nezâret-i celîle-i hâriciyeye sâye-endâz-ı übbehet u iclâl olup sene-i mezkûre şehr-i +Zilkaidesinin ikinci günü vezâret ve pâşâlık ünvânı ihsâniyle nezâret-i uhdelerinde olduğu +hâlde üçüncü kere Paris sefâret-i seniyyesine memûr buyrulmuş ise de muahharen azîmetleri +teehhür idüp elli dört senesi şehr-i Cemâziye’l-evvelinin on altıncı salı günü kezâlik nezâret-i +uhdelerinde bulunduğu hâlde muvakkaten Londra sefâret-i seniyyesine memûriyetleri rûnümâ olup elli beş senesi Rebiü’l-ahirinin on dokuzuncu pazartesi günü şeref-vukû bulan +cülûs-ı hümâyûnu müteâkıben Dersaâdet’e avdet ve yine nezâret-i hâriciyede pertev-endâz-ı +sâha-i übbehet olarak sene-i mezkûre Şa‘bân-ı şerîfinin yirmi altıncı pazar günü Gülhâne’de +kıraat buyurdukları hatt-ı hümâyûn-ı adâlet-merhun hazret-i şâhâne mûcibince Tanzîmât-ı +hayriyye usûl-ı ma‘delet-şümûlünün icrâ-yı mevadd-ı esâsiyesi ve Mısır meselesinin hall u +tesviyyesi hitâmından sonra yani elli yedi senesi şehr-i Saferinin altıncı pazartesi günü +nezâret-i hâriciyeden infisâl ile sene-i merkûme Cemâziye’l-evvelinin yirmi altıncı salı günü +râbian Paris sefâret-i seniyyesine memûriyetleri zuhûr iderek elli sekiz senesi Zilkaidesinin on + + + + + +dördüncü günü sefâret-i mezkûreden fekk-i râbıta-i ittisal ile Dersaâdet’e avdet idüp elli +dokuz senesi şehr-i Rebîü’l-ahirenin on yedinci çarşamba günü Edirne vâliligine +memûriyetleri vukû bulmuş ise de inhirâf-ı mizâcları bu memûriyetden afvlerini câlib olarak +sene-i mezbûre şehr-i Şevvâl-i şerîfenin yirmi birinci pazartesi günü hamisen Paris sefâret-i +seniyyesine ta‘yîn buyrulmuş. Altmış bir senesi şehr-i Şevvâl-i şerîfenin yirmi ikinci +perşembe günü sâniyen nezâret-i hâriciyeye revnak-tırâz-ı ittisâl olarak Dersaâdet’e avdetle ol +makâm-ı âli-zât mâhirü’l-mealîleri mukârenetiyle münşerif u mütelâlî olduğu hâlde ahzu’lkavs bâr-ı bahâ sırrı zuhûr iderek iki yüz altmış iki senesi şehr-i Şevvâlü’l-mükerreminin +yedinci pazartesi günü beytü’ş-şeref hurşîd-i iclâl ve intihâ-yı merâtib-i ikbâl u iclâl olan +makâm-ı sadâret-i uzmâ ve mertebe-i vekâlet-i kübrâya şa‘şa‘a-nisâr-ı şân u şeref-i bî-hemâl +buyrulmuş ve altmış dört senesi şehr-i Cemâziye’l-evvelinin yirmi dördüncü perşembe günü +makâm-ı sadâretden müfârakatları rû-nümâ ve sene-i mezbûre şehr-i Receb-i şerîfin yirmi +üçüncü pazar günü meclis-i âliye memûriyet-i celîlesine ruh-bahşâ ve yine sene-i merkûme +şehr-i Ramazân-ı mağfiret-feyzânının on üçüncü cumartesi günü sâniyen makâm-ı vekâlet-i +kübrâda fermân-fermâ olup altmış sekiz senesi şehr-i Rebîü’l-âhirenin dördüncü pazartesi +günü vukûa gelen infisâlden iki gün sonra yani şehr-i mezbûrun altıncı çarşamba günü meclisi vâlâ riyâsetine memûr buyrularak kırk bir gün zarfında ki sene-i mezbûre şehr-i Cemâziye’levvelinin on beşinci cumartesi günü “yine oldu vekîl-i mutlak Fâiz Reşîd Pâşâ” târîhi nâtık +olduğu vecihle makâm-ı vekâlet-ıtlak likâ-yı sa‘d iltifâ-yı dâverâneleriyle sâlisen müceddeden +işrâk-ı istihkâk olup sene-i mezkûre şehr-i Şevvâlinin on dokuzuncu perşembe günü yine +müfârakat-ı makâm ile devlethânelerinde istirahât u ârâm üzre oldukları hâlde devlet-i âliye +ile Rusya devleti beyninde ser-nümâ-yı zuhûr olan mesele-i ma‘lûmanın ibtidâlarında yani +altmış dokuz senesi şehr-i Şa‘bân-ı şerîfin altıncı cuma günü sâlisen makâm-ı nezâret-i +hâriciye cevher-i yektâ-yı zât-ı memdûhu’s-sıfatlarıyla ez sırr-ı nev kesb-i envâr-ı mefharet +itmiştir. +KIT‘A + + + + +nâzır-ı muallimeser-i müşârün-ileyh eslâf-ı izâmına fâik ve adl u rahmet ve icrâ-yı ahkâm-ı +hakkâniyet ve kemâl-i zekâ vü fıtnat ve nihâyet-i dirâyet ile dillerde dâir ve her lisanda meseli sâir olduğu misillü “leyse minellahi bi-mustenkir en yecme‘e’l-âlem fi vahid” meal-i dilârâsıyla vasf u sitâyişe sezâ vü lâyıkdır. Şu rütbe ki cûd u ihsânı Hâtem’in nâmını tayy itmiş +ve cevdet-i fikr u endîşesi Aristo ve Eflatun’u deryâ-yı hicâhice bırakmıştır. Ve hanedanlıkta +dahi ana bir sâbıka vü mevcûdeyi sebkat idüp besât-ı nimetleri bây u gedâya meftûhdur. +Fenn-i inşâda muvaffak oldukları evvelîn-i derece-i mahâret-i seniyyelerine kıyâs ile hâce-i +cihân henüz mektebe gitmekte olan tıfl-ı ebcedhân u sehmü’s-saâde-i bera‘a-i belâgatları +te’sîrinden Okçuzâde verâ-yı hisâr-ı ihtifâya girizândır dinmek ve Yûsuf Nâbî bî-mâye vü +nâdân mesâbesine ve Nergisî ile Veysî dahi bâğ-ı hünerde pejmûrde bir şükûfe sırasına +konulmak revâ vü şâyândır. + + + + +medîhasınca memdûh u müsellem-âlim olan eser-i hâme-i müşkîn-allameleri temâşasına +muvaffak olanlara göre siyâhî-i zülf-i hûbân ve surhî-i ruhsâr-ı mahbûbândan ferâgat olunmak +emr-i tabîidir. Eş‘âr-ı letâfet-beyânları dürc-i dürer-i maâni olup lafz-ı selîs ve ta‘bîr-i nefîs ile +bî-misl u bî-bedel ve şâyeste-i darbü’l-meseldir: “masduka-i ve inne mine’ş-şi‘ri le-hikme” + + + + + +olarak nihâyet merâtib-i icâzı hâiz ve şu‘arâ-yı asrın derece-i fesâhat u belâgatlarını mâbeyne’l-arz ves’s-emâ mütecâviz olmuştur. Ve küll-i yevm-i rü’yet-i mesâlih-i mühimmeden +maâda geceleri dahi mütâlaa-i umûr-ı memûreleriyle şâhid-i siyeh-çerde-i hâb u huzûr rû +d��de-i iştigallerinden mehcûr olduğu ma‘lûm-ı siğâr u kibârdır. Huzûr-ı feyz-mevfurlarına +vâsıl olanlar nâil oldukları nevâziş-i ihsâ nümâyişlerinden dünyâ vü mâfihâyı unutmakda olup +aczmende-i kân u bî-çâregân haklarında merhamet ve şefkat ve meded-res ve inâyet-i +âliyyeleri ise cümle indinde müsellem u zâhir ve bu keyfiyyet dâima ve müstemirren avn u +inâyet-i hazret-i müteâli câlib idügi müncelî ve bâhirdir. İkiyüz elli beş târîhinde Tanzîmât-ı +hayriyyenin vaz‘ u te’sîs ve Mısır meselesi gibi bir ukde-i müşkilenin ve muahharen dahi +Yunan ve memleketin ve mülteci meseleleri misillü birer emr-i cesîmin ve daha nice nice +misâl-ı zülf-i siyehkâr ukde-bend-i efkâr olan umûr-ı müşkilenin benân-ı re’y-i zerrîn isâbetkarînleriyle rehîn-i inhilâl olması sitâyiş-i zât-ı fehâmet-simatlarına bir kat daha âlemi mecbûr +eylemiştir. Velhâsıl vücûd-ı mes‘ûd-ı âlileri merhamet u fetânet-i mücessime olup her +husûsda eslaf-ı izâmını sâbık ve hâme-i acz-i beyân her ne dereceye kadar evsaf-ı celîlelerin +beyâna kudret-cünbân olsa lâyık olduğundan bir bendesin tahrîr ile ihtiyâr-ı ihtisâr kılınmıştır: +“Lâ zâle mahrûsen bi-ayni inâyeti’l-melîki’l-müteâl ve me’nûsen bi-enisi’d-devleti ve’l-ikbâl +fî külli hâl” +GAZEL +Tarîk-i Nakşibendi ehlinin feyzi Hudâ’dandır +Oların nisbeti cümle Resül-i müçtebâdandır + +Ebûbekr u Ali’dir bu tarîkin şâh u serdârı +Şüyûh-ı hâcegânî hep kibâr u evliyâdandır + +Bu yolda ittiba-ı sünnet oldu bâis-i vuslat +Cemî-i bid‘atı terk itme bunda ihtidâdandır + +Azîmetler ameller işleyüp ruhsatdan el çekmek +Bu yolda sâlike böyle sülûk itme revâdandır + +Tarîk-i cezbedir bunda irer tiz menzile sâlik +Ki bunda sâlikin seyri tarîk-i ihtifâdandır + +Devâm-ı zikr ile saht oldu Nakşibendiler kârı +Anın çün bunların feyzi hemân kalbe cilâdandır + +Tarîk-i Nakşibendin cilası âsândurur sanma + +Bu yolda cân fidâ itmek şurût-ı ibtidâdandır + +Reşîdâ gel hazer kıl dil uzatma Nakşibend’e sen +Yakîn bil kim olara ta‘n idenler eşkiyâdandır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Reşîd Efendi mûsile-i Süleymâniye rütbesini ihrâz ile +Mehmed Pâşâ medresesi müderrisi iken bin iki yüz on sekiz senesi irtihâl-ı dâr-ı bekâ itmiş +olan Nevşehirli Süleymân Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de Cennet-mekân Sultân Ahmed +Hân hazretleri câmi-i şerîfi civârında vâki Nahlbend mahallesinde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup sinni tefrîk-i surh u sefîde resîde oldukda Erzincanî Müftüzâde Mehmed Sâdık + + + + + +Efendi’nin tilmizânından Hâfız Mustafa Efendi’den ilm-i sarfdan bida‘ ile şerh-i akâyidden +olan ve ilm bahsine ve üstâdı mûmâ-ileyhin cânib-i Hicâz’a azîmetinde Konevî mukarrer Esseyid Hüseyin Efendi’den muhtasar müntehâya kadar tahsîl ile tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye +eyledikten sonra iki yüz otuz iki senesi Zeynelabidin Efendi merhûmun meşîhati hengâmda +bâ-imtihân tarîk-i tedrîse duhûl iderek Mahmûd Pâşâ mahkemesi ve ba‘dehû Dârü’lhilâfetü’l-âliye hükûmeti dâhilinde vâki bâb-ı niyâbetî mukayyedliği hizmetinde bir müddet +istihdâm olunup iki sene müddet Ahi Çelebi mahkemesi niyâbetinde ve yirmi dört sene +müddet dahi Dâvud Pâşâ mahkemesi niyâbetinde bulunduğu hâlde dâmen-i kanâati ve +husûsiyle tarîk-i istikâmeti elden bırakmayarak edâ-yı hizmet-i şerîat eyleyüp “Yâ Rabbi bize +berâber bulunup himmet ider mi” mısraını gûyâ olarak imrâr-ı subh u mesâ itmekte iken iki +yüz altmış beş senesi Kuds-ı şerîf mevleviyyetine nâil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin +tab‘ından makdemce ki mesned-ârây-ı meşîhat-ı İslâmiye Mehmed Ârif Efendi-i vâlâ-pâyenin +âvân-ı meşîhatlerinde ve Ömer Ağazâde Muhammed Tevfik Beg’in Rûmeli sadâretine +nakilleri esnâda müşârün-ileyhümaya olan tereddüd ve taalluku münâsebetiyle mâliye +hazînesi dâhilinde vâki beytü’l-mâl kassamlığı memûriyeti kendüye tevcîh ve ihâle +buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh evâil-i hâlinde tarîk-i aliyye-i Nakşibendiyye meşâyih-i izâmından +Kaşgarî El-hâc Abdullah Nidâyî Efendi merhûmdan ahz-ı yed-i inâbet itmiş ve bidâyetinden +nihâyetine kadar Mesnevî-hân El-hâc Hüsameddin Efendi’nin halka-i ders u ifâdesine devâm +ile ifâde-i nekâhet-i Mesnevî ve idâre-i rumûzât-ı ma‘nevî eylemek şerefine dahi me’zûniyet u +mazhariyet hâsıl eylemiştir ve el-hâsıl kendisi ulûm-ı zâhire vü bâtınaya vâkıf bir zât-ı ârif +olup Keşkül-i Sâfiye Alel-Vâridâtü’s-Sa‘diyetü’l-Vâfiye isminde bir kıt‘a şerh-i mu‘teberi +ve Füyûzâtü’l-Hubbiye Ala’s-Salavâtü’l-Müşeyşiyye isminde diğer bir eseri olduğundan +başka Sâfî mahlasıyla dahi tarîkata dâir bir mikdâr güftâr-ı hakîkat-nisârı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Müptelâ oldum bu gün bir dilber-i ra‘nâya ben +Kalmayup sabra mecâlim olmuşum bî-vâye ben + +Şîve vü reftârı hoş çok dilbere meyl eyledim +Düşmedim âlemde böyle âfet-i yektâya ben + +Herkesi bir gûne taltîf eyleyüp memnûn ider +Bende oldum bî-irâde ol yüzü hüsnâya ben + +Bahr-ı ummân-ı muhabbet içre gavvâs olmuşum + +Dalmamış idim Reşîdâ böyle bir deryâya ben + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Reşîd Efendi Akşehir nâm şehr-i cesîmde bin iki yüz +yirmi dokuz senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli iki sâlinde +Dersaâdet’e muvâsalatla Şehzâde câmi-i şerîfi civârında vâki İbrâhim Pâşâ medresesinde +hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde İmamzâde Efendi merhûmdan tahsîl-i ulûm-ı âliye ve +tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyledikten sonra bi’l-istihkâk bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı +hümâyûnuna nâil ve iki yüz altmış üç senesi mekteb-i maârif-i adliye ve muahhren Sultân +Bâyezid-i Velî tâbe serâh hazretleri câmi-i şerîfi cünbünde vâki mekteb-i rüşdiye şâkirdânı +hâceligine memûren mümtâz-ı emâsil olmuştur. Mûmâ-ileyh akrân u emsâline, hem-sinn u +hem-sâline fâik bir fâzıl-ı muhakkik olup ile’l-an neşr-i ulûm-ı âliye ile me’lûf ve meşgûldur. + + + + + + +GAZEL +Diyâr-ı dilde bana hem-zebân bulunmadı hiç +Lisân-ı aşkı bilir tercemân bulunmadı hiç + +Semend-i şevki sibâk eylemek ne mümkündür +Ana bu arsada bir hem-inân bulunmadı hiç + +Bu reh-güzâr-ı tevekkülde şehr-i irşâda +Asâ-yı pir olacak bir cüvân bulunmadı hiç + +Yamân bildigimi yahşi anladım şimdi +Özümden özge cihânda yamân bulunmadı hiç + +Bu kârhâne-i gabrâda hâce-i emele +Kumaş arz idecek bir dükkân bulunmadı hiç + +Hümây-ı tab‘-ı bülend-i Rızâ’ya şâyeste +Bu mürgzârda bir âşiyân bulunmadı hiç + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Neccârzâde Şeyh Mustafa Rızâ Efendi Dersaâdet’de bin doksan +târîhinde pâ-nihâde-i hân-kah-ı vücûd olup evâil-i hâlinde tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i +nüsah-ı ilmiyye eyleyerek bin yüz yirmi üç târîhinde tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye sülûk +ile bi’l-âhire kasaba-i Beşiktaş’ta kâin ismine mensûb olan dergâha post-nişîn-i irşâd buyrulup +otuz sene müddet seccâde-güzîn-i feyz u ikâmet olduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp yüz +elli dokuz târîhinde hitâb-ı irciiye tâbi ve ol vecihle makâm-ı asliyesine râci olarak cesed-i +şerîfi dergâh-ı şerîf-i mezkûr hatırasında defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. Mûmâ-ileyh ashâb-ı +keşf u kerâmetden olup Muhtasarü’l-Vâlâyâ nâm kitâb-ı nefîse Türkçe bir kıt‘a terceme-i +rengînü’l-hicesi ve na‘t-ı şerîfe-i cenâb-ı risâlet-penâhîye dâir bir aded matbû u masnû Dîvânı belâgat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Neş’e-yâb olmadı sâki dil-i âvâre dahi +Teşnedir bûs-ı leb-i sâğar-ı serşâra dahi + +Senin üftâde-i cevr u sitemin olmuş iken +Âh u zâr eylemesin mi dil-i bî-çâre dahi + +Nigeh-i tîrine amac olalı cism-i nizâr +Açtın ey sîm-tenim sîneme sad pâre dahi + +Âb u tâb-ı ruh-ı rengînine müstağrak olur +Meh u hûrşîd u felek sâbit u seyyâre dahi + +Bu nev-âsârı Rızâ vird-i zebân eyleyerek +Sebt ider şermile mecmûa-i eş‘âra dahi + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Rızâ Efendi kethüdâ-yı sadr-ı âli esbak Küçük Râşid Efendi +merhûmun mahdûmu olup müddet-i medîde mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına müdâvemetle +rütbe-i hâcegâniyi ihrâz eyleyüp muahharen dîvân kitâbeti memûriyetiyle medîne-i Konya’ya +azîmet ve ol havâlide azm-ı gülzâr-ı Cennet eylemiştir. + +GAZEL +Kalem alırsam elime idüp hitâb-ı suhan +Didi ki eyle sözün cem‘ idüp kitâb-ı suhan + +Kilîd-i kenz-i maâniye hâmedir miftah +Hudâ-yı fâtih ider bize feth-i bâb-ı suhan + +İden derûnunu gencîne-i maârif-i Hak +Olur muhabbet-i pîrânile kâm-yâb-ı suhan + +Şükür iderdi tefekkür iderse ma‘nâda +Şeb-i mezâmine vardı hayâl-i hâb-ı suhan + +Gönülle pâdişeh-i aşka intisâb ideli +Yeter Rızâ yerini buldu bu nisâb-ı suhan + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ali Rızâ Beg sadr-ı esbak Hekimoğlu Ali Pâşâ merhûmun +hafîdi olup tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz on altı senesi Üsküdar +mevleviyyetine ve iki yüz yirmi dört senesi Burusa mevleviyyetine ve iki yüz kırk üç senesi +Anadolu sadâretine nâil olduktan sonra iki yüz elli üç senesi hilâlinde hülûl-ı ecel mev‘ûdiyle +irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. + +GAZEL +Âmed u reft-i hayâl-i vuslatın ey serv-kadd +Körfez-i deryâ gibi sînemde eyler cezr u med + +Halka halka pâyine gördüm dolaşmış gîsular +Beste-habl-ı vuslata re’s-i ezel pâ-yı ebed + +Tâb-ı nezzâre ne mümkün pertev-i ruhsârına +Âfi-tâb-ı hüsnün itmiş menzilin burc-�� esed + +Hürmetinden mey düşer gâhi ayağa düşmede +Gelmede bintü’l-ineb tâ devr-i Cem’den yed-be-yed + +Kat‘i hüccet eylemez tebriye-i hüsne hatın +Mushaf-ı rûyunda buldum ben Rızâ’ya yüz sened + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ali Rızâ Pâşâ Trabzon sancağı dâhilinde kâin bir karye-i +sağîrede kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup evâil-i hâlinde bir müddet akreb-i akribâsından +olan Nâzır Ahmed Pâşâ merhûmun devatdârlık ve mühürdârlık misillu hizmetlerinde +bulunduktan sonra bir aralık Manisa müstemlegine ve ba‘dehû İzmir gümrükçülügüne ve bir + + + + + +müddetden sonra Melemen voyvodalığına memûr ve ta‘yîn buyrularak bin iki yüz kırk dört +senesi uhdesine istabl-ı âmire müdürlügü pâye-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh Haleb-i şehbâ +kâimmakâmlığına ve bir sene mürûrunda bâ-rütbe-i vezâret Haleb eyâletine ve iki yüz kırk +altı târîhinde Bağdâd vâlisi bulunan Dâvud Pâşâ’nın bazı mertebe mugayyir-i rızâ-yı âli vukûa +gelen harekât-ı nâ-becâsından dolayı müşârün-ileyhin Bağdâd eyâletinden ihrâciyle eyâlet-i +merkûmeye mensûbiyeti husûsî şeref-sünûh u sudûr buyrulan irâde-i aliyye muktezâsı +münifinden bulunmuş olmasına mebnî Bağdâd cânibine azîmet ve sâye-i kudret-vâye-i cenâbı cihânbânîde müddet-i kalîle zarfında vâli-i müşârün-ileyhi bi’l-ahz der-i bâr-ı şevket-karâr-ı +mülûkâneye isâle hüsn-i muvaffakatiyle eyâlet-i merkûmeye sâye-endâz-ı mecd-i vâbeste ve +iki yüz elli yedi senesi Şâm-ı şerîf eyâletine şeref-bahşâ-yı şân u şöhret buyrulup iki yüz +altmış bir senesi hilâlinde eyâlet-i merkûmeden infisâlini müteâkiben âzim-i dâr-ı bekâ ve +meşâm-ı Cennet-meşâmda defîn-i hâk-i ıtr-nâk olan Bilâl-ı Habeşî +hazretlerinin türbe-i felek-mertebeleri kurbunda muntazır-ı rahmet-i Hudâ olmuştur. +Müşârün-ileyh mânend-i Hâtem bir vezîr-i sâhib-kerem olup eş‘âr-ı belâgat-şiârı beyne’şşu‘arâ müstahsen u müsellem olduğu müstağni-i tahrîr u rakamdır. + + +GAZEL +Melce-i ehl-i muhabbetdir külah-ı Mevlevî +Sakf-ı bünyân-ı hakîkatdir külah-ı Mevlevî + +Bir gün elbette konar başa hümây-ı feyz-i aşk +Lâne-i anka-yı devletdir külah-ı Mevlevî + +Zîr-i tâkında bulur mihrâb-ı aşkı ehl-i hâl +Kubbe-i eyvân-ı himmetdir külah-ı Mevlevî + +Tez-bâd-ı mâsivâdan lem‘a-i şem‘-i dili +Hıfz içün fânûs-ı vahdettir külah-ı Mevlevî + +Rûzedârân-ı Rızâ’ya matbah-ı hünkârda +Kâse-i iftâr-ı vuslatdir külâh-ı Mevlevî + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Rızâ Efendi bin iki yüz otuz bir senesi hilâlinde mahrûsa-i +Burusa’da zînet-efzâ-yı kehvâre-i vücûd olup nakdîne-i himmetini iktisâb-ı gevher-i ma‘rifete +sarf eyleyerek meâric-i maârife urûc u suûd ile “gevher âguş-ı ma‘denden dûr olur +kıymetlenir” mısraı müfadınca iki yüz elli sâlinde ol gevher-i yegâne-i bahr-ı nezâket +gencîne-i kadr u rıf’at olan Dârü’l-hilâfetü’l-âliye’ye nakl u hicret ve o hengâmda mektûbî-i +sadr-ı âli odasına vaz‘-ı kalemdân-ı himmet eyleyüp elli üç senesi hâcelik rütbesini bi’l-ihrâz +bir sene mürûrunda oda-ı mezkûr sınf-ı ûlâ hulefâsı silkine dâhil ve o esnâda râbia rütbesine +dahi nâil olduktan sonra sene-i markûme hilâlinde müceddeden bâb-ı ser-askeriye +mektûpçuluk ünvâniyle memûr u ta‘yîn buyrulup ilm-i inşâda derkâr olan mahâreti iktizâsınca +iki yüz elli dokuz senesi rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisiyle mâbeyn-i hümâyûn-ı mülûkâne kitâbeti +memûriyet-i behiyyesine ve iki yüz altmış altı senesi rütbe-i mezkûrenin sınf-ı ûlâyla evkâf-ı +hümâyûn nezâret-i celîlesine ve bir sene tamâmında defter emânetine hâme-keş-i âtıfet +buyrularak iki yüz altmış dokuz senesi meclis-i vâlâ azâsı sınfına ilhâk olunmuş ve işbu +tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdemce meclis-i mezkûr memûriyeti uhdesinde olmak +üzre bâ-rütbe-i bâlâ Anadolu ordu-yı hümâyûnu müsteşârlığı memûriyet-i behiyyesine + + + + + +revnak-bahşâ buyrulup yedi-sekiz mâh mürûrunda Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Müşârünileyh fenn-i inşâda bi’l-benân bir zât-ı zî-şân olup şi‘r ile adem-i tevağuluna binâen eş‘ârı bir +kaç gazelden ibâretdir. + +GAZEL +İşret-âbâd olduğu çün dâima dünyâ evi +Gösterir câm-ı hilâlîveş felek mâh-ı nevi + +Mihr-i bahtım olalı burc-ı kesâfetde nihân +Şeb-çerâğ-ı âhımın âfâkı tutmuş pertevi + +Gonce-i ruhsârını ol nev-nihâl-i işvenin +Beslemiş reng-i tebessümle bahâr-ı ma‘nevî + +Garka-i girdâb-ı hayret olmadıkça âşıkân +Hân-kah-ı aşkda dönmez o şûh-ı Mevlevî + +Neşve-yâb oldu Rızâ tab‘-ı suhan-perdâzımız +Olacak âlemde erbâb-ı kemâlin peyrevi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Rızâ ser-bevvâbin-i dergâh-ı âlide İsmâil Ağa nâm bir +zâtın sulbünden Edirne eyâleti dâhilinde kâin Burgaz nâm kasabada bin iki yüz kırk yedi +senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala mekteb-i maârif-i +adliyede bir mikdâr tahsîl-i maârif eyledikten sonra mâliye mektûpçusu odası hulefâsı ve +muahharen meclis-i muhâsebe-i mâliye ketebesi silkine ilhâk olunmuştur. + +GAZEL +Merdüm-i çeşmim dem-â-dem kendüye tâpûdadır +Her cihetle dil hevâ-yı gayriden âsûdedir + +Oldu mişkât-ı zuhûrum zâtıma misbâh-ı nûr +Nârı nûr iden hidâyet kâsesi peymûdedir + +Evveli yok âhiri yok lemyelüddür zâtı hû +Kulhuvellahu ehad şânı anı fermûdedir + +Lâ-yezâlîdir sıfâten ismine Allah didim +Zât-ı lemyuled şühûdu aynile meşhûdedir + +Aynile ayn oluben ol aynı a‘yânda görüp +Lâ ile illâyı virdim ayna mülküm hûdadır + +Mülk olaldan hû bana dil gayra itmez iltifât +Lâ-mekân u bî-sadâ bî-harf-i güft u gûdadır + +Halka-i zikrinde eylerken hevâ-yı hây u hû +Buldu söz aynın sözümde dil bekâ-âlûdedir + + + + + + +Utlubu’l-ilme velev bi’s-sîn’i tasdik eyleyen +İlme gâyet virmeyüp hemvâre cust u cûdadır + +Zâhidâ sanman salât erkânıdır şekl-i rükû +Bu sırât-ı çâr-pâda kalmanız bî-hûdedir + +Va‘bud emri çün sana hatti’l-yakîni remz ider +Kâmetin dâl itme zîrâ festekim fermûdedir + +Hâcem ârifdir bu sırra şimdi Ra‘nâ gönlümüz +Ahsen-i takvîm üzre bir kad-i dil-cûdadır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Ra‘nâ Efendi Rûmeli’de kâin Nevrekop nâm kasabada +neşv u nemâ bularak evâil-i hâlinde kitâbet hizmetiyle Dırama nam kasabada bir müddet +ikâmet ve muahharen Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet eyleyüp bir çok vakt ruznamçe +kaleminde kitâbet eyledikten sonra hânesinde gûşe-nişîn-i istirâhat olduğu hâlde illet-i +fellâceye mübtelâ ve iki sene mürûrunda ki bin iki yüz kırk sekiz târîhinde âzim-i dâr-ı bekâ +olmuştur. Mûmâ-ileyh muahharen Mısır eyâletine sâye-bahş-ı âtıfet buyrulan İbrâhim Pâşâ +merhûmun hakkında tanzîm eyledigi kasîdesinde illet-i mezkûreye mübtelâ olduğunu şi‘r îrâd +etmiş olduğu beyt: + +Acabâ yâd ider mi o vezîr ibn-i vezîr +İki yıldan beru meflûc olan Ra‘nâyı + +Mukatta‘ının mısra-ı sânisini ba‘dehû vefât-ı ati’t-terceme Nihâd Beg bu vecihle tanzîm +itmiştir. + +Kaldırüp bir yire defn eylediler ahbâbı +İki yıldan beru meflûc olan Ra‘nâyı + +Mûmâ-ileyh ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyeye âşina bir şâir-i Ra‘nâ olup Hâcı Bektaş-ı +Velî hazretleri muhibbânından bulunmuş olduğu haysiyetle ekser eş‘ârı tasavvufâne ve +şeyhâne vâki olmuştur. + +GAZEL +Zîr-i fesden dilberâ oldu nümâyân kâkülün +Meh cebînin üzre çok gösterdi ünvân kâkülün + +Zîr-i fesde haps idüp yüz virme lutf it el-amân +Eyledi cem‘iyyet-i iklim perîşân kâkülün + +Her telinde gûyiyâ asıldı bir tîr-i kazâ +Bağladı her mûyuna bin merd-i meydân kâkülün + +Rub‘-ı meskûnu musahhar itmege kasd eylemiş +Kendi başına ider hükm-i Süleymân kâkülün + + + + + + +Hâke saldı sâyeveş âhir Refâhî çâkerin +Bir nefes güldürmedi bî-dîn u îmân kâkülün + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Refâhî Hâcı Giray Sultân Silivri kazâsında vâki Vize nâm +kasabada bin iki yüz otuz târîhinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup muahharen Silivri +kasabasına nakl u hicret ile ile’l-an kasaba-i mezkûrede peygûle-güzîn-i ikâmetdir. Mûmâileyh Hâce Kerîmî Efendi şâkirdânından bir zât-ı sâhib-irfândır. + +GAZEL +O şâh-ı şehlevendimin atâlar meşrebindendir +İder uşşâkına ihsân sehâlar meşrebindendir + +İçer câm-ı meyi her dem olur mestâne ol şâhım +Geçer işretle eyyâmı safâlar meşrebindendir + +Beni dîvâne kılmışdır o şûh-ı nâzenin ammâ +Yolunda cân fedâ olsun vefâlar meşrebindendir + +Cemâl-i nûruna baksam kesâfet mahv olur dilden +Kılur âlemleri rûşen ziyâlar meşrebindendir + +Ganîdir aşkile gönlüm sever mahbûb-ı ra‘nâyı +Taaccüb eyleme Rıf‘at gınâlar meşrebindendir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Çelebi Hüseyin Rıf‘at Efendi devr-i Sultân Selîm Hân-ı Sâlis’te +âsitâne-i cenâb-ı hudâvendigârîde serîr-ârây-ı irşâd olan Çelebi El-hâc Mehmed Emîn Efendi +merhûmun ferzende-i ercümendi olup bin iki yüz on iki târîhinden sonra irtihâl-ı dâr-ı bekâ +eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u kemâldan olup işbu bâlâda muharrer gazel-i bî-halel +mûmâ-ileyhin unfuvân-i şebâbetinde nazm u inşâd eyledigi âsâr-ı belâgat-şiârındandır. + +GAZEL +Hele ol âfetile ülfetimiz tâzeledik +Yine ol mâhile biz kâleyi endâzeledik + +Şerer-i hecri derûnda elemi dilde müdâm +Ateş-i aşkı yeniden yine yelpâzeledik + +Pârelenmişdi muhabbet varakı hayli zamân +Defter-i aşkı bu gün biz yine şirâzeledik + +Dün gice meclis-i meyde o kamer-tal‘at ile +Yidik içtik neler itdik de neler bâzeledik + +Bunca demler idi kim Rıf‘at’a küsmüştü o yâr +Hele ol âfet ile ülfetimiz tâzeledik + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Rıf‘at Beg mîrâhûr-ı evvel şehryârî müteveffâ Hasan Beg’in +mahdûmu olup evâil-i hâlinde metrûk silah-şorân-ı hassa silkine insilâk ile ihtisâb-ı +memûriyetinin bidâyeti esnâsında memûriyet-i merkûma ile medîne-i Manastır’a azîmet +eyeleyüp bin iki yüz kırk üç târîhinde mahall-i mezkûrda dâr-ı bekâya azm u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Bir şûha gönül ver kim ola medhe sezâ ol +Âlemde kerempîşe olan şâha gedâ ol + +Dil hastası ol öyle tabîb-i dil u cânın +Kim eyleye Lokmân gibi bîmâra devâ ol + +Cânâna sitem eylese uşşâka degil gam +Lutf itdigi dem gayrilere cevr u cefâ ol + +Gül gül olacak meclis-i sahbâda ruh-ı yâr +Ey bülbül-i dil sen de biraz nağme-serâ ol + +Meyl itme fürû-mâye olan âfete Rıf‘at +Üftâde-i hûbân-ı pesendîde-edâ ol + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ebûbekir Rıf‘at Efendi Kırımiyyü’l-asl olup fenn-i kitâbetde +olan ma‘lûmâtı iktizâsınca bir nice müddet bazı vüzerânın dîvân kitâbeti hizmetinde +bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp bi’l-âhire Bağdâd vâlisi esbak Necîb Pâşâ +merhûmun dâiresine intisâb ile müşârün-ileyhin bin iki yüz kırk altı senesinde surre-i +hümâyûn emâneti memûriyet-i celîlesiyle cânib-i Hicâz’a azîmeti esnâda kethüdâlık +hizmetinde bulunduğu hâlde âzim-i beytü’l-harem ve bade’l-hac Medîne-i münevverede +ihrâm-bend-i dâr-ı İslâm olmuştur. Mûmâ-ileyhin ferzend-i ercümendleri Mûsa Safvetî Pâşâ +mukaddem ve muahher iki defa mâliye nezâret-i celîlesine revnak-efzâ olmuştur. Bir kıt‘a +matbû Dîvânı dahi vardır. + +GAZEL +Câna tîr-i kemândır gamzen +Nîzedâr-ı cihândır gamzen + +Gâret-i hânmân-ı cân u dile +Hançer-i hûn-çekândır gamzen + +Sîne-i âşıka urur zahmı +Neyleyem bî-emândır gamzen + +Bir görünmez belâ imiş hâsıl +Fitnedir hem yamândır gamzen + +Gerçi zâhirde yoğ ise eseri +Âleme rây-gândır gamzen + + + + + + +Kâkülü kıssası dolandı dile +Sâil-i în u ândır gamzen + +Sâbit oldu tevâtüren Rif‘at +Rüstem-i dâsitândır gamzen + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl İbrâhim Rıf‘at Beg mîr-i ilm dinmekle meşhûr-ı âlem olan +İskeçe âyânı müteveffâ Mustafa Ağa’nın mahdûmu olup âvân-ı cüvânîde tarîk-i tedrîse dâhil +ve muahharen maskat-i re’si olan İskeçe nâm kasabadan Dersaâdet’e muvâsalatla hasbe’ttarîk tâlii kendüye yâr u refîk olarak bin iki yüz elli senesi Havass-ı Refîa kazâsı +mevleviyyetine nâil olmuş iken dâyin-i ecel kendisine râh-zen-i emel olmağla mevleviyyet-i +mezkûre müddetini itmâm itmeyüp iki yüz elli bir senesi şehr-i Ramazânında kurbgâh-ı +cenâb-ı mennâna hırâm eylemiştir. Mûmâ-ileyh efsah-ı füsehâ bir şâir-i zî-bende-edâ olup +eser-i tab‘ı olmak üzere iki yüz elli târîhinde şeref-vukû olan sûr-ı hümâyûna dâir “Gülşen-i +Hurremî” isminde bir adet manzûme-i rengîn-beyânı ve “Aynı Zafer” nâmında mürettep bir +kıt‘a Dîvân-ı fesâhat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Kaşın gözün ki şeratla tîr ü kemânlıdır +Tut kim o sehme sîne-i âşık nişânlıdır + +Sırr-ı lebin mezâkına irdim dimiş rakîb +Sormak muhâl kâide bu söz gümânlıdır + +Âh-ı sevâdı çekse dil-i nâ-tüvân nola +Zülfün revâk-ı vaslı acep nerdebânlıdır + +İki vecihle gayb-ı hayâl-ı dü gamzeler +Çıkmaz yüze her anda adı yamânlıdır + +Vasf-ı dehende şi‘rini şâyi‘ ne eylesin +Rif‘at makâm-ı sânide mahfî dükkânlıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdurrahman Rif‘at Beg Harput eyâletinde kâin Adıyaman +ismiyle meşhûr-ı cihân olan Hısn-ı Mansûr kasabası hânedânından Derviş Begzâde Mustafa +Beg sulbünden bin iki yüz yirmi üç senesinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı +Bektaşiyyeye sülûk ile müftehir u mübâhî ve tarîk-i âliye-i sâireye dahi kemâl-i muhabbetle +mazhar-ı feyz-i nâ-mütenâhi olan dervişândandır. Birkaç sene zarfında ale’t-tarîkü’s-seyâhe +Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Dîvân olacak mikdâr eş‘ârı olduğu kendisinden mervîdir. + +GAZEL +Seherler dâimâ vakt-i safâ-yı ehl-i irfândır +Seherler vakt-i rahmettir seherler vakt-i ihsândır + +Seherde açılır gül gonce-i eltâf-ı yezdânî +Seherlerde hezârı ehl-i haldir şâd u handândır + + + + + + +Seherde mazhar olmuştur olanlar sırr-ı tevhîde +Seherde keşf olan sırra hakîkat ehli hayrândır + +Seherde yüz süren dergâh-ı mevlâya be-kâm oldu +Seherde hâb-ı gafletde olan sonra peşîmândır + +Seher vaktinde Gökmenzâde Rıf‘at olma gafletde +Seherlerde niyâz ehli olanlar lutfa şâyândır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Hüseyin Rıf‘at Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin iki yüz +dokuz târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup evkât u ezmânını tahsîl-i maârife sarf iderek +muahharen mekteb hâceligine meyl u rağbetle bazı sıbyâna ta‘lîm-i Kur’ân-ı azîmü’ş-şân ve +bazı talebeye dahi irâe-i hatt-ı sülüs eyleyerek güzârende-i evkât u âvândır. Mûmâ-ileyhin +müretteb bir kıt‘a Dîvânı ve ilm-i irtifâ’a dâir Hülâsâtü’l-İrtifâ isminde bir adet risâle-i serîü’lbeyânı olduğu menkûldur. Eş‘ârı kelâm-ı mevzûn kabîlindendir. + +GAZEL +Safâ-yı fakrı bilmez ol ki kesb-i servet etmiştir +Mezellet zevk olur ol mürde terk-i uzlet etmiştir + +Benim de sîne-i sâfımda yâri gördügüm vardır +Merâyâ sırrını vaz‘ eyleyenler külfet etmiştir + +Mizâc-ı âlemi bilmek gerekdir şeyh u dervîşe +Bu iklîm-i fenâdan çok erenler uzlet etmiştir + +Surûfât-ı maârif fazl u hakdır nev-i insâna +Bu sırr-ı mübhemi zâhir bilenler sohbet etmiştir + +Kühen-sâl-ı felek tâ çaldırınca zâhide sâzı +Bu işretgâh-ı rindâna ziyâde himmet etmiştir + +Sıkıştırdıkça Leylî-i hayâli Kays-ı evhâmı +Nice âkil bu sahrâyı cihânda Cennet etmiştir + +Mey u mahbûba meyl itmek hatâsı hoş gelir tab‘a +Selef bilmem nedendir nefret etmiş iffet etmiştir + +Zamîr-i âşık-ı şûrîdede yokdur has u hâşâk +Semenderveş mukaddem ateş ile ülfet etmiştir + +Huzûr-ı hazrete arz-ı gazel bir tavr-ı küstahı +Buna cür’et ederse bî-edeptir Rıf‘at edmiştir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Rif‘at Beg ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âliden müteveffâ El-hâc +Dırbâz Ağa’nın mahdûmu olup metrûk başmuhâsebe kaleminden neş’etle bir müddet +mektûbî-i mâliye odasına müdâvemet eyledikten sonra oda-i mezbûr mümeyyizligine umûr + + + + + +ve biraz vakt mürûrunda ki bin iki yüz altmış altı senesi bâ-rütbe-i sâniye Sivas defterdârlığına +ve birkaç sene zarfında Kürdistan eyâleti defterdârlığına nasb u ta‘yîn kılınup işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından beş-altı mâh makdem Trabzon eyâleti defterdârlığına mesrûr +olmuştur. Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda mahâreti olup şi‘r ile şöhreti yoktur. + +TARİH +Şeh-i şevket-penâh Abdulmecîd’in dâima ma‘bûd +İde fark-ı ibâda sâye-i ikbâlini memdûd + +O hurşîd-i memâlik-perverin devrân-ı adlinde +Basîte arsa-i dünyâ bisât-ı Cennet’e mahsûd + +Kibâr ile siğâr bendegan-ı pür-şevk u asâyiş +Hudâ’ya şükr ola cevr u sitem anka gibi nâbûd + +Bu dem ol şehryâr-ı bahtiyâr-ı dâd-ı fermanın +Gelip sâl-i cedîdi bâ-suûd u yümn-i nâ-ma‘dûd + +Teşerrüf itmege Rıf‘at kulu târîh-i tebrîkin +Ararken buldu hamd olsun acep bir dürr-i nâ-şühûd + +Hudâ Şâh zaman-ı Abdülmecîd’e her gelen sâli +Sürûr ile cihân durdukça ide eymen u mes‘ûd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Rüstem Rif‘at Beg Hersek vâlisi müteveffâ Ali Pâşâ’nın +mahdûmu olup bin iki yüz altmış bir târîhinde uhdesine rikâb-ı hümâyûn kapıcıbaşılığı rütbe-i +mu‘teberesi bi’t-tevcîh iki yüz altmış altı sâlinde Pâşâ-yı müşarün-ileyhin vukû-ı vefâtında +mahrûsa-i Burusa’ya azîmet ve muahharen Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. + +GAZEL-İ N TAMÂM +Söyündürmez iken bu eşk çeşm-i ateş-efşânı +Nice teskîn ider deryâ-yı ummân bahr-ı hicrânı + +Bu hüsn u bu melâhatla seni ey mâh-ı Ken‘ânım +Didim evvel görüşde işte budur Yûsuf-ı sâni + +Ayâğı bûs idüb pîr-i mugânın himmetin aldım +Benim şimdi bu işretgâh-ı aşkın mest u hayrânı + +Gubâr-ı kîneden mir’ât-ı kalbin sâf kıl Rif‘at +Bu çirk-âb-ı fenâda kurtaram dirsen girîbânı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Rif‘at Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk üç senesi +kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup iki yüz elli yedi târîhlerinde mâliye hazînesinde vâki sergi +muhâsebesine müdâvemete mübâderetle iki yüz altmış bir senesi postahâne kitâbetine ve +ba‘dehû cânib-i ihtisâba nakl-i me’mûriyet eylemiştir. Mûmâ-ileyh nev-âyîn-dih bir +suhandân-ı hoş-gûyendedir. + + + + + + +GAZEL +Arş u kürsîden geniş kâşâne kim gönlümdür ol +Tahtgâh-ı kişver-i cânâna kim gönlümdür ol + +Merkez-i arz u semâ şekli sanevber sûretâ +Bir mutalsım kenz ana virâne kim gönlümdür ol + +Mey-perest-i sâki-i bezm-i elestiz zâhidâ +Neş’egâh-ı vahdete meyhâne kim gönlümdür ol + +Bezm-i meyde yâr ile zânû-be-zânû cân-fezâ +Bâde-i sâfı içen mestâne kim gönlümdür ol + +Âfi-tâbım gam yimem gerçi tehî destim velî +La‘l-i nâbınla dolu peymâne kim gönlümdür ol + +Kaysveş bâzâr-ı aşk içre eyâ Leylî-sıfât +Yoluna cân baş komuş dîvâne kim gönlümdür ol + +Rûy-ı red görmez gelenler bârgâh-ı pîrde +Şimdi andadır güşâ mihmâna kim gönlümdür ol + +Artar eksilmez derûn-ı sînede sûz u güdâz +Vâdi-i hayretde ateşhâne kim gönlümdür ol + +Hûş-ı derdim elyelüp Rıfkı diyâr-ı aşkda +Peyrev olmuş hazret-i zî-şâna kim gönlümdür ol + +Hasbetullah her dem eyleyen hayır duâ +Hak kabûl itsin şeh-i devrâna kim gönlümdür ol + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mehmed Rıfkı Efendi Bahr-ı Siyâh sevâhilinde vâki +kasabalardan birinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup bin iki yüz yirmi sekiz târîhinde +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Cennet-mekân Sultân Ahmed Hân-ı Gâzi hazretleri medresesinde +hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u himmetle o esnâda fünûn-ı +Fârisiyeyi dahi ati’t-terceme Vahyî Efendi merhûmdan tahsîl eyleyerek mahmiye-i +Üsküdar’da vâki Selîmiye hân-kah-ı şerîfi şeyhi tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyye +meşâyihinden şeyh Ali Behçet Efendi merhûmdan iki yüz otuz üç târîhinde ahz-ı yed-i inâbet +eyleyüp birçok vakt hân-kah-ı mezkûrda halka-güzîn-i ikâmet olduktan sonra iki yüz kırk +sekiz senesi hilâlinde Unkapanı civârında kâin Ahmedü’n-Neccârî dergâhı meşîhatiyle nâil-i +eltâf-ı nâ-mütenâhi olmuştur. İle’l-an bazı erbâb-ı isti‘dâda ta‘lîm-i fünûn-ı Fârisiye +eylemektedir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı şeyhâne ve mütasavıfâne vâki olmuştur. + +NA‘T-I ŞERÎF +Bu şeb hurşîd-i evreng-i risâlet geldi dünyâya +Muhammed Mustafa’nın nûru saldı âleme sâye + + + + + + +Donandı âlem-i bâlâ ser-â-ser nûr ile bu şeb +Kadem basdı vücûd iklimine ol âsuman-pâye + +Acep mi andelîb-i nağme-pîrâ olsa na‘tınla +Meded ey server-i Yesrib kerem kıl bu Refîâya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh ser-etbâ-yı şehryârî Kâtibzâde Mehmed Refi‘ Efendi +Dersaadet’de kadem-nihâde-i mehd-i vücûd olup bin yüz yirmi altı târîhinde tarîk-i feyzrefîk-i tedrîse dâhil ve yoluyla Galata ve Burusa mevleviyyetilerine nâil olduktan sonra +Mekke-i mükerreme mevleviyyeti pâyesini bi’l-ihrâz yüz yetmiş iki târîhinde riyâset-i +etıbbâya nâiliyetle mümtâz u ser-efrâz olduğu hâlde Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmeti ve +ba‘dehû Anadolu sadâreti ve bir müddet sonra Rûmeli sadâreti mesned-i âlisine revnak-bahşâ +buyrulup târîh: “Kıla ‘adn içre mekân-ı rûh-ı reîsü’l-hükemâ” târîhi mealince bin iki yüz +seksen üç sâli hilâlinde âzim-i darü’l-me’vâ olmuştur. Müşarün-ileyhin ta‘lîk ve hütût-ı +sâirede derkâr olan mahâreti münâsebetiyle terceme-i ahvâli Müstakimzâde merhûmun +Tuhfetü’l-Hattâtîn isminde olan tezkiresinde mestûr ve bazı âsârı dahi Sâlim Efendi +Tezkiresi’nde mukayyed u mezkûrdur. + +BEYT +Meskenimden dûr idüp gurbetde ser-gerdân iden +Kısmetim mi tâliim mi yohsa cânâ sen misin + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî El-hâc Ahmed Refi‘ Efendi şehriyyü’l-asl olup +sarây-ı hümâyûn-ı mülûkânede perveriş-yafte-i fazl u kemâl olarak hâcelik rütbe-i behresini +bi’l-ihrâz Cennet-mekân Sultân Ahmed Hân-ı Gâzi ve Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel hazerâtı +asırlarında müsâhib-i şehryârî olduğu hâlde beyne’l-emâsil ser-efrâz u mümtâz buyrulup gâh +u gâh mazhar-ı eltâf-ı şehenşâh-ı felek-câh olmakta iken mahmiye-i Edirne’ye nefy u iclâ +olunup bir müddet ikâmetle şarkı vâdisinde birkaç beyt inşâd ve bir beste-i tarb-efzâ tertîb u +îcâd ile şarkı-ı mezkûr mesmû-ı pâdişâh-ı adâlet-mevfûr olduğu anda mûmâ-ileyhin kayd-ı +nefyden tahlîs u ıtlâkı husûsuna fermân buyrulmağın Dersaâdet’e avdet ve o esnâda mahdûmu +ati’t-terceme Hâce Neş’et Efendi merhûmu bi’l-istishâb cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet +eyleyüp ba‘de’l-avde yine müsahabet-i şehen-şâhide bulunduğu hâlde bir müddetcik imrâr-ı +vakt u saat eyledikten sonra rûh-ı pâki âzim-i sû-yı eflâk olup na’ş-ı mağfiret-nakşı Topkapı +hâricinde vâki şârih-i Mesnevî Sarı Abdullah Efendi merhûmun kabrine karîb mahallde +defîn-i hâk olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda muharrer olan beytinden başka eş‘ârı +görülememiştir. Ancak sulbünden ati’t-terceme mûmâ-ileyh Hâce Neş’et Efendi gibi bir +ferzend-i ercümendin zuhûru kendisine ila âhirü’z-zamân sebeb-i ilkâ-yı nâm u şân olacağı +müstağni-i ta‘rîf u beyândır. + +KIT‘A +Ol tıfl-ı Lâza Of deyüp itdi nigâh kerem +Yüzü soğuk rakîb Trabzân babasıdır + +İbrîk-i mey ki sâgarın emzikli mâderi +Pîr-i mugan da sâkîlerin süd babasıdır + + + + + + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Refi‘ Efendi şehr-i Diyarbekir’de kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Mısr-ı Kâhire kuzâtı silkine dâhil ve hasbe’ltarîk birkaç defa mansıb-ı kazâya nâil olduktan sonra bin iki yüz otuz bir senesi hilâlinde dâr-ı +bekâya müntakil olmuştur. Şeyhülislâm Arif Hikmet Begefendi’nin vefât-ı mûmâ-ileyhe tarh +u inşâd buyurmuş oldukları târîh-i garrâdır. Târîh: “Adnı mekân eyledi şâir Refi‘” Mütercim +mûmâ-ileyhin bir kıt‘a müretteb Dîvân-ı fesâhat-beyânı olup vefâtından sonra Galata +Mevlevîhânesi kütüphânesine vazı‘la zîver-i sahâyıf-ı âsâr kılınmıştır. Mûm-âileyh Deli Refi‘ +dinmekle müteârifdir. + +GAZEL +Kıl tebessüm lebin ey gonce-i handân göster +Ni’colur şa‘şaa-i mihr-i Süleymân göster + +Ebruvânın çıkar ey mâh ham-ı zülfünden +Savmekârân-ı gama gurre-i Şa‘bân göster + +Ateş-i aşkı olur hâsılı teskine medâr +Hilye-i hüsnünü ey serv-i hirâmân göster + +Çehre-i şâhid-i maksûdunu bir zevk-i merâm +Kime gösterdi bu âyîne-i devrân göster + +Şerha vü dâğ-ı dil u sîneni arz it yâre +Gülşen-i aşk u muhabbetde çerâğân güster + +Yâ İlahî dil-i ehl-i hünere yâr olanın +Hâne-i servet-i sâmânını vîrân göster + +Arz idüp bu gazeli nâdi-i ahbâba Refi‘ +Bezmine gül-varak-ı sebze-i irfân göster + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Refi‘ Efendi Esîrîzâde İsmâil Efendi merhûmun +mahdûmu olup bin iki yüz doksan sekiz târîhinde tarîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz yirmi iki +târîhinde Galata mevleviyyetine ve iki yüz otuz târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine ve iki +yüz otuz bir senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyetine nâil olarak iki yüz otuz üç târîhinde +İstanbul kâdılığı pâye-i mu‘teberesini bi’l-ihrâz vâsıl-ı ser-menzil-i i‘tizâz olmuş iken bin iki +yüz otuz dört senesi hilâlinde tâir rûhu gülzâr-ı cinânda âşiyân-sâz olmuştur. Üsküdar’da +Selîmiye hân-kah-ı şerîfi karşısında medfûndur. Dîvânçe olacak mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Akl-ı tâmın çaldı uşşâkın o saatçı gice +Zarf-ı tenden zahm-ı zülf akrebi işler iyice + +Görmedim ol Paris-i hüsne gelir at başı bir +Esb-i dil zülfüne kösteklendi anın haylice + +Çok mu rakkâs-ı felek bir âf-tâba meyl ile + + + + + +Tas-ı çarhı çaldırüp oynarsa her gün her gice + +Basma bir saat demiştim bir yol olmaz mı didi +Bekledim semt-i vefâdan belki ol bir yol geçe + +Hiç gurûb etmez ider mihr-i ruhundan ihtirâz +Kendi efkâr-ı visâlin söyler ammâ gizlice + +Âşık-ı deryâ dile hep gösterip alış-veriş +Nev-resân ile kurar kum saatini her gice + +Yüz ayârîdir o sîmîn-cebhe hüsn ü ân ile +Tuhfe-i hâle nazar kıl sevmiyem anı nice + +Münharif turmuş bakar zâhid gubâr-ı hüsnüne +Şöyle kim dîvâr-ı hayretde dönüp bir kerpice + +Şems-i hüsn-i akreb-i zülfünde âlem müşteri +Kâr-ı vaslı çıkmada saat-be-saat râyice + +Eşk-i çeşmim sil disem nâz ile ol saat siler +İndirüp bindirmede uşşâkını çekmez güce + +Bir usûl ile beni zencîr-i zülfe bağladı +Çıkdı andan sâniyen âh u enînim hârice + +Bir usûl-ı çâryek çaldırsa oynardım Refi‘ +İrtifâ-ı evc-i hüsnü öyle gâyetle yüce + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Kalâyî Refi‘ Efendi Dersaâdet’de çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd +olup tarîk-i kazâya duhûl ile müddet-i medîde zarfında menâsıb-ı kazâyı tekmîl eyleyerek sitte +mansıbından ma‘zûlen sinnîn-i ömrü hadd-i semânîne vüsûl olduğu hâlde bin iki yüz otuz +yedi senesi hilâlinde metâ‘-ı hayâtı mikrâz-ı memât ile çâk çâk ve vücûd-ı mağfiret-alûdu +Topkapı hâricinde vâki kabristanda defîn-i zîr-i hâk olmuştur. Vefât-ı mûmâ-ileyhe sâlifü’tterceme Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı Efendi işbu târîh-i latîfi nazm u inşâd eylemiştir. Târîh: +“Aldı Hakk’dan cân Kalâyî kumaş-ı Cennet’i” Mûmâ-ileyh evkât u ezmânını nush-ı kalâ-yı +suhana harc u sarf ile kârhâne-i âlem’de bir şâir-i mâhir olmuş ve kumâş-ı ilm u hüneri bâzâr-ı +fazl u maârifde hayliden hayli revâc u kıymet bulmuştur. Pederi kumaşcı esnâfından olmak +mülâbesesiyle kendisi beyne’z-zürefâ Kalâyî Refi‘ dinmekle ârif olmuştur. Mûmâ-ileyhin +bâlâda muharrer olan gazelinin bazı kâfiyeleri sakıtca vâki olmuştur. Şöyle ki gazel-i +mezkûrda kâfiye îrâd olunan beçe, haylice, gice, gizlice, peçe, yüce kelimelerinin ahirlerinde +olan harf-ı ha nefes kelimeden olmak hasebiyle anların birbirine kâfiye olacakları müstağni-i +tarîfdir. Ancak iyice, gerice, hârice, râyice, gice, güce lafızları ki âhirlerinde olan ha harfi +nefes kelimeden olmayup alâmet-i mef‘ûl olacağından harf-ı mezkûr bu mahalde redîf +hükmünde tutulup mâkablinde olan cim harfı kâfiye olmak iktizâ eyler. Bu sûretde elfâz-ı +merkûmede olan cim herfinin dahi mâkablinde gelen harfin harekesine nazar olunmak lâzım +gelir. Bu takdirce bunların harekeleri birbirine mübâyin geleceğinden birbirlerine kâfiye + + + + + +kılınmaları gayr-i sahihdir. Zîra asılları iç, güriç, hâric, râyic, geç, güç lafızlarıdır. İç lafzının +hâric lafzına, kerpic lafzının râyic lafzına, geç lafzının güç lafzına kâfiye olamayacağı bedîhi +ve celîdir. Dikkat ve insâf buyrulup bu sırada râkımü’l-hurûfa tecvîz-i kusûr olunmaya. + +GAZEL +Kumâş-ı intizârı serdi dîdem reh-güzâr üzre +İki gözüm kudûmınçün dü çeşmim intizâr üzre + +Gehi it tal‘atınla hâne-i târikimi telmî‘ +Cenâb-ı âf-tâb eyler tenezzül hâksâr üzre + +Ne gülşendir bu gülşen olmuş âyâ âşiyân-ı mâr +Dökülmüş pîç-i zülfü zamm-ı necm ol gül-izâr üzre + +Yazılmış kilk-i kudretle kitâb-ı hüsnü cânânın +Nukatdır ‘anberîn haller o hatt-ı müşkbâr üzre + +Sunar mı sâki-i devrân acep kim câm-ı ikbâli +Yahud ömrüm geçer mi bezm-i fânide humâr üzre + +Gülistân-ı cihânda gonce-i maksûdu açmazken +Hezârın geçdi ömr-ı nâzenîni âh u zâr üzre + +Cenâb-ı İzzet’in tanzîr-i nazm-ı pâkine hâmem +Refî‘â ictisâr itdi velî çok i‘tibâr üzre + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Refi‘ Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz altı târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bâb-ı defterîde vâki metrûk başmuhâsebe kalemine bir +müddetcik müdâvemetle muahharen Trablusgarb vâlisi sâbık İzzet Pâşâ’nın dîvân kitâbeti +hizmetiyle Trablus cânibine azîmet eyleyüp iki yüz altmış yedi senesi evahirinde dâr-ı bekâya +rihlet eylemiştir. Şi‘r ile şöhreti yoktur. + +GAZEL +Celb u teshîr-i maânide leb-i Hârûtuz +Cem‘ u tefrîk-i suhanda nazar-i Mârûtuz + +Sâyemizde bulur ankâ-yı hıred-mâye-i feyz +Nahl-ı berâver-i deşt-i hikem-i lâhûtuz + +Bu’l-acep gevher-i şeffâf u şâh-ı aşkız +Âleme bahşişi ebr-i felek-i nâsûtuz + +Sayt ile velvele-endâz-ı kıbâb-ı eflâk +Mebhas-i ahz-ı metâlibde velî mebhûtuz + +Tev’emiz Âsım ile tâb u tecellide Refi‘ +Âlemi reşkile dil-seyr ider bir kûtuz + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Emîn Refi‘ Efendi kîsedâr birâderzâdesi Es‘ad Efendi +merhûmun mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet cânib-i fetvahânede +müsveddelik hizmetinde lede’l-istihdâm niyâbet tarafına mâil ve râğib ve çend sene zarfında +birkaç mahale hâkim ve nâib olduktan sonra Üsküdar niyâbetine ve ba‘dehû Konya kazâsı +niyâbetine ve bin iki yüz altmış sekiz senesi Antalya kazâsı niyâbetine memûr u ta‘yîn olunup +muahharen yine niyâbet hizmetiyle Tatarbâzârı cânibine azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin +haylice eş‘âr u güftârı vardır. + +GAZEL +Gûyiyâ vuslatda dil ammâ ki firkat herdemi +Vaz-‘ı nâ-hencârdır âvâre eyler âdemi + +Tesliyet-bahş olamaz derdine pend-i zâhidân +Bir gama uğradı dil bulunmaz asla hem-demi + +Pek de makbûlum değil ağyâr-ı bed-girdâr ile +Iyd-gehde ol şeh-ı hûbânı seyrânım demi + +Ben enîs-i mihnet u dildâr-ı pür-şevk u tarab +Nağme senc-i ye’s olan bulmaz zamân-ı hurremi + +İştiyâkım hazret-i Râgıb Efendi’ye Refîk +İzdiyâd olmakdadır sûz-ı firâk-ı mâtemi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Refîk Efendi medîne-i Manisa’da Burusevî Osmân +Efendi nâm bir zâtın sulbünden bin iki yüz bir târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup +unfuvân-i şebâbetinde mahrûsa-i Burusa’ya nakl u hicretle askerî kassâmı kalemine +müdâvemet itmekte iken bin iki yüz kırk altı senesi hilâlinde dâr-ı bekâya azm u rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin âsâr-ı tab‘ı olan eş‘ârı etvâr-ı kudemâda vâki olmuştur. + +GAZEL +Hatın olmakda mâh-ı hüsne hâle inceden ince +Göründü işte ser-rişte visâle inceden ince + +Degil hatt gerd-i ruhsârında süs virmiş yed-i kudret +Siyeh bir kıl kalemle verd-i âla inceden ince + +Der-âğûş-ı miyânın düşde neyli bile düşvârken +Ne çâre sardı zihnim bu hayâle inceden ince + +Ne sırdır sâki-i meclis eger meşrebce olmazsa +Virir bir derd-i ser her bir piyâle inceden ince + +Mukavves kaşlara bilmem kiriş midir Refîkâsâ +Kemân eyler yine bezm içre nâle inceden ince + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Refîk Efendi Eyyûb Ensârî hazretlerinin ismine mensûb olan karye-i latîfede bin iki yüz on yedi târîhlerinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde bir müddetcik atîk-i bâb-ı defterîde vâki metrûk +başmuhâsebe kalemine devâm ile bi’l-âhire vüzerâdan müteveffâ Sâlih Pâşâ’nın ibtidâ hazîne +kitâbeti ve muahharen dîvân kitâbeti hizmetinde bir çok vakt bi’l-istihdâm güzârende-i eyyâm +olduktan sonra bir müddet dahi Cennet-mekân Hibetullah Sultân merhûmenin kethüdâsı +duhan gümrükçüsü esbak müteveffâ Hâcı Mustafa Ağa’nın kitâbet hizmetinde bulunup iki +yüz elli beş senesi hilâlinde rütbe-i hâcegâniyi ba‘de’l-ihrâz biraz vakt mürûrunda asâkir-i +hassa-i şâhâne tahrîrâtı kitâbetine ve ba‘dehû asâkir-i hassa ruznamçeciligi ve muahharen dârı şûra-yı askerî dâhilinde vâki hassa ruznamçeciligi memûriyetine nasb u ta‘yîn kılınmıştır. +Şi‘r ile şöhreti yoktur. + +KIT‘A +Hazret-i Hakkı Efendi kim odur +Sâlikân-ı Halvetîye muktedâ + +Eyledi bu câmie sarf-ı himem +Kıldı ihdâ-yı Resûl-ı Kibriyâ + +Her ziyâret eyleyen dir Remziveş +Bârekallah cilvegâh-ı etkıyâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Remzi Efendi memâlik-i Anadolu’da vâki şehr-i +Karaman’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mahrûsa-i Burusa’ya nakl u hicretle bi’l-âhire +sınf-ı müderrisîne dâhil ve bin yüz kırk üç târîhinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Ey gönül ister isen itmege kesb-i hasene +Nazar-ı pâk ile bak mushaf-ı vech-i hasene + +Kızıl elmaya degişmem zekanın sultânım +Gerdenin Ak Deniz’e la‘lini mülk-i Yemen’e + +Hâl-ı Hindûna olur mu Habeş iklimi bahâ +Çîn-i zülfün viren aldandı Hıtâ vü Hotan’a + +Oldu pâdergil-i aşk ol dahi âzâde iken +Fâhte vasf idecek kaddini serv-i çemene + +Yâd-ı mir’ât-ı ruh u kand-ı lebinle Remzî +Şimdi nevbet mi virir tûti-i şeker-şikene + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Remzi Efendi sâlifü’t-terceme Tekfurdağlı Bezmî +Efendi’nin birâder-i güheri olup bin yüz otuz yedi târîhinde dâr-ı bekâya güzâr eylemiştir. + +GAZEL +La‘l-i lebine cân u dilin iştihâsı var + + + + + +Zîrâ o yirde haylice şeker safâsı var + +Cennet dinilse mevkiidir kûy-ı dilbere +Ol câdu çünki âdeme uçmak hevâsı var + +Nâdan hemîşe zevk u safâyı sürer velî +Cevr-i felekden ehl-i dilin iştikâsı var + +Bâri cefâ vü mihnet-i gam çekdirirse de +Üftâdesine gâhice lutf u atâsı var + +Sâki getir piyâleyi zeyn eyle meclisi +Sun bâdeyi ki ehl-i dilin ibtilâsı var + +Mağrûr idüp vefâsına bir mehveş âşıkı +Rusvâ-yı âlem eyledi hayli belâsı var + +Ben mübtelâ-yı işve-i bâlâ-yı yâr olup +Sevdâ-yı zülfü başıma düşdü hevâsı var + +Tahsîn dinilse lâyık olur Mîr Muhlis’e +Nazm-ı selîsinin nice rengîn-edâsı var + +Remzî makâl-ı mahlası tanzîre cür’etim +Çünkü kemâl-i ehline hüsn-i rızâsı var + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Remzi Efendi medîne-i Adana’da kadem-nihâde-i mehd-i +vücûd olup muahharen Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tarîk-i tedrîse dâhil ve bir müddet +Haremeyn müfettişliginde istihdâm olunduktan sonra bin iki yüz elli dört senesi Kuds-ı şerîf +mevleviyyetinden münfasılen dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Ol zamândan beri kim sûz-ı firâkı çekerim +Sanki bir külhan olur sînede dâğ-ı cigerim + +Gam u hecr u ferah-ı vuslat-ı dîdârın ile +Yokdurur duzah u firdevsten asla haberim + +Fikr-i zülfünle gam-ı ta‘n-ı adû başımda +Biri püsküllü belâdır birisi derd-i serim + +Göz dikerse degil ağyâr-ı cihân göz dikse +Atamam göz göre gözden seni nûr-ı basarım + +Nâgehan ateş-i tennûr-ı dilimden Rûmî +Bin semender kül ider düşse eger bir şererim + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Rûmî Efendi gâvur İzmirî dinmekle şehir olan şehr-i kebîrde +çehre-nümâ-yı deyr-i vücûd olup bin iki yüz altmış târîhlerinde Dersaâdet’e muvâsalatla +tahsîl-i ulûm-ı âliyede bulunarak bir müddet güzârende-i evkât olduktan sonra kitâbet tarafına +mâil ve yüz altmış altı sâlinde dâr-ı şûra-yı askerî tahrîrât odası ketebesi silkine dâhil olmuş +ve işbu tezkire-i âcizânemizin tabından yedi sekiz mâh makdem tahrîrât kitâbeti hizmetiyle +Anadolu ordu-yı hümâyûnu cânibine azîmet ve muahharen Dersaâdet’e avdet eylemiştir. + +HARFİ’Z-ZE + +GAZEL +Hâne-i dil geh cevr-i yâr ile ber-bâd olur +Lîk zerre iltifât görse yine âbâd olur + +Zülf-i şu‘besi gül-i ruhsâra kıldıkda nikâb +Rûz u şeb bülbül gibi kârım benim feryâd olur + +Gamze-i tîğin çeküp uşşâkdan dâd almağa +Çeşm-i hûn-rîzi o şûhun özge bir cellâd olur + +Tâ ezelden böyledir kılmam şikâyet yârdan +Dilbere cevr âşıka sabr eylemek mu‘tâd olur + +Sâye-i monlâda me’yûsî kalırsan hiç Zekî +Lutf-ı sultân kim gedâlar üzre bî-ta‘dâd olur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Zekî Dede sâlifü’t-terceme Refik Efendi’nin sulbünden +mahrûsa-i Burusa’da bin iki yüz otuz yedi târîhinde sikke-pûş-ı hân-kah-ı vücûd olup tarîkat-ı +aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile mahrûsa-i mezbûrede kâin dergeh-i Mevlânâ’da hücre-nişîni feyz u irşâd olmuştur. + +GAZEL +Çü bülbül itdi beni ol piyâle-i gül-reng +Derûn-ı sîneciğim kıldı lâle-i gül-reng + + +Hum-ı şarâba düşünce o sâki-i gül-ruh +İhâta itdi dimiş mâhı hâle-i gül-reng + +Ne dem ki gamze-i hûn-rîzi kasd-ı cân eyler +Olur fütâdelerine nevâle-i gül-reng + +Bu şeb bezimde idi çün o mâh-rû Zühdî +Alındı hatt-ı ruhundan makâle-i gül-reng + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh fetva emînizâde Mehmed Zühdî Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîki tedrîse duhûl ile muahharen tebdîl-i tarîk eyleyüp sınf-ı hâcegâniye bi’l-ilhâk bir müddet +beytü’l-mâl müdürlügü memûriyetinde bulunarak imrâr-ı mâh u sâl eyledikten sonra bin iki +yüz elli dokuz târîhinde Bilecik nâm mahallde kâimmakâm iken âzim-i dârü’s-selâm + + + + + +olmuştur. Mûmâ-ileyh fünûn-ı Fârisiyede ma‘lûmât-ı tammesi olmak hasebiyle gazeliyât-ı +Şevket’den bazılarını şerhe muvaffak olmuştur. + +GAZEL +Ayn-ı ibretle cihânda çok göze kıldım nazar +Görmedim bir böyle çeşm-i hûb “mâzâga’l-basar” + +Ebruvânı kavs-ı kudretdir o şûh-ı dil-keşin +Bir bakışda tîr-i müjgânı heman cândan geçer + +Gülsitân-ı hüsnüne verd-i mutarra ruhları +La’l-i nâbı gülşekerdir âşıkın bağrın ezer + +Gerden-i billûrı mânend-i surâhi pâk saf +Sîne-i sîmîni ber-âyînedir dünyâ deger + +Nâfe-i mişkîni gûyâ hokka-i anber şiyem +Fark olunmaz mûmiyânı ol kadar bârîkter + +Söz bulunmaz bundan aşağısına dilberlerin +Kim cesâret eyler ise şer‘ anın dilin keser + +Sen de Zühdî ebsem ol hayli perîşân söyleme +Şuarâya hîç ülfetin yok olsa da yeter + +Nâzım-ı müşârün-ileyh İsmâil Zühdî Beg dergâh-ı âlî kapıcıbaşılarından müteveffâ +Süleymân Ağa’nın sulbünden Dersaâdet’de Âşık Pâşâ mahallesinde bin iki yüz on dört +târîhinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup temyîz-i sefîd u sevâda kesb-i istidâd eyledikten +sonra Atik-i bâb-ı defteride vâki metrûk başmuhâsebe kalemine ve ba‘dehû dîvân-ı hümâyûn +kalemine bir müddetcik müdâvemetle iki yüz otuz altı senesi hâcelik rütbe-i refîasına nâil ve +mektûbî-i sadr-ı âli hulefâsı sınfına dâhil olarak iki yüz kırk dokuz senesi oda-i mezbûr serhalîfeligine ve iki yüz elli iki senesi sadâret-i uzmâ mektûpçuluğu mesned-i refîine ve iki yüz +elli beş senesi rütbe-i ûlâyı hâiz olduğu hâlde deavî nezâreti vekâleti inzimamiyle harbiye +nezâret-i behiyyesine ve muahharen bi’l-fiil deavî nezâretine ve iki yüz elli yedi senesi +tersâne-i âmire müsteşârlığı mesned-i âlisine ve iki yüz elli dokuz senesi sadâret-i uzmâ +müsteşârlığı makâm-ı vâlâsına revnak-dih-i kadr u i‘tilâ ve uhdesine rütbe-i bâlâ dahi tevcîh u +i‘tâ buyrulup iki yüz altmış dört senesi tersâne-i âmire nezâretine mukârenet ve iki yüz altmış +beş senesi nezâret-i merkûmeden müfârakatla meclis-i vâlâ azâsı sınfına dâhil ve iki yüz +altmış altı senesi sâniyen tersâne-i âmire nezâret-i celîlesine nâil ve muahharen nezâret-i +merkûmeden münfasil olmuştur. Müşârün-ileyh vükelâ-yı fehhâm-ı saltanat-ı seniyyenin fartı akl u dirâyetle ma‘rûf ve kemâl-i sıdk u istikâmetle melûf olan zevât-ı sütûde-sıfâtından olup +fenn-i inşâda mahâreti ve selîka-i şi‘riyede dahi derece-i nihâyede kemâl u kudreti olduğu +erbâb-ı nazm u inşâ beyninde ma‘lûm u müsellem ve müstağni-i tahrîr u rakâmdır. +Mukaddemâ bazı husûs zımnında Rûmeli cânibine azîmet itmiş olması münasebetiyle +Manastır nâm memleketde işbu matla-ı garrâyı silk-i nazma keşîde eylemiştir; + +Hayâl u fikr-i dilber yoğiken etrâf-ı hâtırda + + + + + +Kapıldım ez-kazâ bir kâfir hüsnüne manastırda + +Hakke’l-insâf matla-ı mezkûr gayet latîf u sâf vâki olmuştur. + +GAZEL +Mushaf-ı ruhsârına bir dilberin kıldım nazar +Ser-be-ser âyât-ı Kur’aniyeyi tefsîr ider + +Gör “halakne’l-nutfe”yi “fi ahseni takvîm”e bak +Bil ne kudret sâhibidir hazret-i Rabbü’l-kader + +Zülfü pîşânında yâ nûrün ala nûr ola yâ +Biri ve’-leyl u biri ve’ş-şemsden söyler haber + +Çeşm u ebrûsun gören vechinde lâ-büd çağırır +Yâ Alî Bûbekr Ömer Osmân u yâ hayrü’l-beşer + +Beyn-i haddeyninde anın bîni-i nâzikteri +Sanki engüşt-i nebîdir eylemiş şakk-ı kamer + +Dir “elif lam mim tenzilel kitâb”ın sırrıdır +Kadd u zülfüyle dehânın seyr iden ehl-i hüner + +Bir kıyâmetdir o kâmet ma‘şer-i uşşâka kim +Kopsa eflâkı yakar âvâze-i eyne’l-mefer + +Âşıkanın her biri bir gûne cân virse ne var +Ol melek-tal’atına mâhzâ beşer söyler gezer + +La‘line ger sûre-i Kevser disem budur cevab +Nağme-i min indina ammâ ki teczî men-şeker + +Virsem E’r-rahman bana ol alleme’l-Kur’an okur +Yok mudur vuslat acep yâ Rab kelemhin bi’l-basar + +Ol Kelâmullah’dan her gün olurken bir sebak +Mâh-ı rûze gitdi Zühdî geldi eyyâm-ı keder + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Zühdî Efendi mahrûsa-i Trabzon’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bir bâb kâğıdçı dükkânı güşâdıyla imrâr-ı subh u mesâ eylemekte +bulunmuştur. Bin iki yüz altmış üç senesi hilâlinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Ali Beg nâm +bir dil-ârâm-ı sîm-endâmın evsâf-ı hüsnüne dâir bâlâda muharrer olan gazeli keşîde-i silk-i +sütûr eylemiştir ki nazm-ı mezkûr kuvve-i tab’ına nümûne-i kâfidir. + +GAZEL +Sîne-çâk-ı hançer-i âzâr-ı aşkım elgiyâs +Elgiyâs üftâde-i ekdâr-ı aşkım elgiyâs + + + + + + +Rahma gelmez cevrden geçmez o şûh-ı bî-vefâ +Neylesem nitsem acep nâ-çâr-ı aşkım elgiyâs + +Dâm-ı mihnetden rehâ mümkün değildir gönlüme +Tâ ezelden çünki ben gam-hâr-ı aşkım elgiyâs + +Seyr idelden ârız-ı gülgûn-ı yâri dem-be-dem +Bülbül-i nâlende-i gülzâr-ı aşkım elgiyâs + +Zülf-i pîç-a-pîçinin meftûnudur mansûr-ı dil +Anın içün mübtelâ-yı dâr-ı aşkım elgiyâs + +Künc-i gamda her gice kan ağlamakdan subha dek +Zühdi-i gam-hârveş bîdâr-ı aşkım elgiyâs + +Feyz-i pâk-i hânedâna mazhar it yâ Rab beni +Hâk-i pây-i bende-i Kerrâr-ı aşkım elgiyas + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Zühdî Efendi Üsküdar’da bin iki yüz kırk sekiz senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz altmış sekiz senesi mekteb-i maârif-i adliye +şâkirdânı zümresine ve iki yüz altmış dört senesi mâliye hazînesi dâhilinde vâki esham +muhâsebesi ketebesi sınfına dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Felekdir eyleyen her dem bu sînem yâra yâ Rabbi +Çevir devr eylesin çarhı visâl-i yâra yâ Rabbi + +Murâdım eylesin i‘tâ ümidim dâima senden +Bırakma hecr u firkatla derûnum nâra yâ Rabbi + +Kerem kıl eyleme mahrûm beni ihsân u lutfundan +El irmez gayri mahşerde hemân bir kâra yâ Rabbi + +Bu dil mecrûh iken böyle eser ki şiddet-i nârdan +Hemân şâd ile ilkâ it gül u gülzâra yâ Rabbi + +Bu Zihnî kemteri rüsvây itme rûz-ı mahşerde +Yüzün ak eyle her demde sen itme kara yâ Rabbi + +Nâzım-ı muma-leyh Ali Zihnî Efendi Karahisâr nâm kasabada tevellüd eyleyüp +Dersaâdet’e bi’l-vüsûl tabur kitâbeti hizmetiye silk-i askeriye duhûl eylemiştir. Güftârı zihni +gibi perîşândır. + +GAZEL +Sebâ mülkün virir bâda dağıtdıkça sabâ zülfün +Yıkar Çîn mülkünü âhir harâb eyler Hıtâ zülfün + + + + + + +Olalı Rûm’a ser-asker çekildi Şâm’a halk ekser +Habisde kesdi çok server o mehdi mâcirâ zülfün + +Buhâra Belh u Kirmân’a haber gitdi Horâsân’a +Düşüp bâzâr-ı Tahrân’a senin İran-bahâ zülfün + +Yürütdü hükm-i çevgânı Kızıl Elmay’a fermânı +Çeküp bende Tatar Hânı şehâ Rüstem sehâ zülfün + +Gider âşıkların dâda elinden Zihni feryâda +Yeniden sahn-ı Bağdâd’a kurupdur Kerbelâ zülfün + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Zihnî Efendi Anadolu’da vâki Yaybod kasabasında pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup memalik-i mahrûsada bir müddet seyr u seyâhat ve bazı voyvodegân ve +mütesellîmîn maiyetlerinde edâ-yı hizmet-i kitâbet eyleyüp bir aralık Mısr-ı Kâhire cânibine +azîmet ve bir vakt ikâmet eyledikten sonra tekrâr cânib-i Rûm’a nakl iderek muahharen bir +kıt‘a hâcelik rüûs-i hümâyûnuna nâil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında +Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Bir mikdâr eş‘âr u güftârı vardır. + +KIT‘A +Bir nigâh-ı iltifâta irtikâb itmez misin +Pâdişâhım vakt u ümîdi hisâb itmez misin + +Hasretinle gerçi kıldın kaddimi hem çün kemân +Tîr-i âhımdan a zâlim içtinâb itmez misin + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Es-seyid Zîver Efendi İsmâil Ferruh Efendi +merhûmun mahdûmu olup metrûk bâb-ı defteride vâki mâlikâne odasına devâm itmekte iken +sinnîn-i ömrü hadd-i işrîni güzâr itmeksizin bin iki yüz kırk beş senesi hilâlinde riyâz-ı cinâna +hırâm eylemiştir. Eş‘ârı birkaç gazelden ibâretdir. + +GAZEL +Hat gelse sanma âşıka ol şûh yâr olur +Derd-i izârı yâralar açıcı hâr olur + +Bâd-ı sabâ eser ise semt-i Irak’a dek +Âheng-i dil o kâküle beste-nigâr olur + +Müjgân-ı çeşm-i âşıkı cânlandırır sirişk +Görmez misin ki kıl suda turdukça mâr olur + +Kalmaz hazân-ı ye’s bu bâğ-ı merâmda +Nahl-ı emelde bir gün olur berg u bâr olur + +Sen ketm-i râz-ı aşka sakın eyleme heves +Cân gibi saklasan da anı âşikâr olur + + + + + + +Ahvâl-i ehl-i câha kıl insâfile nigâh +İkbâli hadem-i dehrde pek kûçekâr olur + +Hünkâr-ı ekberin sayılır kullarındanım +Bu nisbet-i idâdda Zîver kibâr olur + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Zîver Efendi muhibbân-ı cenâb-ı Mevlânâ’dan ve +defterhâne ketebesinden Münîf Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz sekiz târîhinde +zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup defterhâne kalemine bir müddet müdâvemetle darbhâne-i +âmire tarafına nakl-ı memûriyet eyleyüp meşâyih-i mevleviyyeden Seyyid Ali Dede +merhûmun veled-i ma‘nevîsi ve Şeyh Gâlib Efendi merhûmun ridâen necl-i hakîkat-enîsi +bulunduğu şerefe binâen ol heng��m-ı meserret-ittisamda vükelâ-yı saltanat-ı seniyyenin +mümtâzı ve müntesibân-ı cenâb-ı molla hünkârın ser-firâzı Hâlet Efendi merhûm kendisini +sekiz sene müddet kitâbet hizmetinde bi’l-istihdâm müşârün-ileyh vefâtından sonra İzmir’de +müste’menana mahsûs olan gümrüge gümrükçü nasb olunup o aralık mütesellimlikle Aydın’a +azîmet ve yedi-sekiz mâh mürûrunda bi’l-infisâl Dersaâdet’e muvâsalatla o esnâda Rûmeli +ser-askeri bulunan Ağa Hüseyin Pâşâ’nın kitâbet hizmetinde iki sene müddet bi’l-istihdâm o +hengâmda uhdesine hâcelik rütbesi bi’t-tevcîh Dersaâdet’e avdetinde bir müddet dahi harîr +nâzırı müteveffâ Ömer Lütfü Efendi’nin kitâbet hizmetinde bulunup kırk dokuz senesi temyîz +müdürlügüne ve elli bir senesi tersâne-i âmire müdürlügüne ve elli üç senesi evkâf-ı hümâyûn +nezâretine ve o esnâda meclis-i vâlâ azâsı sınfına bi’l-ilhâk bir müddetden sonra nezâret-i +merkûmeden müfârakatla Bağdâd ve Musul vâlileri kapu kethüdâlıkları uhdesine bi’l-ihâle iki +sene mikdârı meclis-i vâlâda ikâmet eyleyüp elli beş senesi harbiye nezâretine ve bir mâh +mürûrunda darbhâne-i âmire nezâretine ve elli sekiz senesi Rûmeli defterdârlığına ve dört +sene hitâmında azâdan olmak üzre ber-vech-i te’bîd meclis-i maârif-i umûmiyyeye ve altmış +üç senesi emlâk-ı hümâyûndan olan fabrikalar nezâretine ve altmış dört senesi tersâne-i âmire +nezâretine ve altmış altı senesi hekimbaşılık ta‘bîrinin lağviyle bâ-rütbe-i bâlâ mekteb-i +tıbbiye-i şâhâne nezâretine ve altmış sekiz senesi nezâret-i merkûmeden munfasılan meclis-i +vâlâ azâsı sınfına dâhil olarak sene-i merkûme evâsıtında sâniyen evkâf-ı hümâyûn nezâretine +zînet-bahşâ olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında sâniyen hazîne-i hassa +nezâretine revnak-efzâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyh tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye mensûb +bir zât-ı pâkîze-üslûb olup Dîvân-ı eş‘ârı meşhûr ve ebniye-i mîriyenin ekserinde târîhleri +mahkûk u mestûrdur. + +GAZEL +Şarâb-ı aşkdan dilde dolu peymânemiz vardır +Dükenmez tâ kiyâmet bâdesi humhânemiz vardır + +Biz ol hâne-bedûşânız kim iklim-i melâmetde +Dilâsâ bir muallâ mürtefi kâşânemiz vardır + +Şeb-i deycûr-ı gamda şu‘lever oldukda vech-i yâr +Olur sûzân muhabbet şem‘ine pervânemiz vardır + +Harâbat içre fâriğ olmuşuz kayd-ı alâyıkdan +Gınâ ma‘mûresi mülk-i dil-i vîrânemiz vardır + + + + + + +Dolaşmış perçem-i yâre çözülmez aklımız Zîver +Egerçi dürr-i şi‘riyle musannâ şânemiz vardır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tarınkçızâde Zîver Beg mahmiye-i Üsküdar’da zîr-i kehvâre-i +vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile niyâbet sûretinde bir müddet memâlik-i mahrûsa-i +şâhânede geşt u güzâr iderek iki yüz altmış dokuz senesi Haleb-i şehbâ mevleviyyetine nâil +olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizîn tab‘ı esnâsında İstanbul kâdılığı dâhilinde vâki bâb-ı +niyâbetî memûriyetine ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr târîh-i güzîde ve eş‘âr-ı +pesendîdesi vardır. + +HARFİ’S-SİN + +BEYT +Gönül yap zâhidâ beyt-i Hudâdır ta‘at istersen +Muhakkakdır ki bâb-ı Cennet’i hâtır-şiken açmaz + +Nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendî Şeyhülislâm Osmân Sâhib Efendi ati’t-terceme +şeyhülislâm-ı esbak Pîrîzâde Mehmed Sâhib Efendi merhûmun mahdûmu olup tarîk-i tedrîse +duhûl ile tekmîl-i devr-i medâris iderek Mekke-i mükerreme mevleviyyeti pâye-i refîasını +bi’l-ihrâz pederleri müteveffâ-yı müşârün-ileyhin meşîhatleri esnâsında İstanbul kâdılığı +mesned-i refîine bi’l-vüsûl beyne’l-emâsil mümtâz olduktan sonra bin yüz altmış beş +târîhinde Anadolu sadâret-i celîlesine ve yüz altmış dokuz sâlinde Rûmeli sadâret-i +behiyyesine revnak-efzâ buyrularak sene-i merkûma hitâmında ber-muktezâ-yı şîve-i kadr +menfiyyen mahrûsa-i Burusa’ya azm u sefer eyleyüp bir müddet mahrûsa-i mezbûrede ârâm u +ikâmetle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala yüz yetmiş beş târîhinde sâniyen sadâret-i merkûmeye +menkûl ve yedi mâh zarfında ma‘zûl ve yüz yetmiş dokuz sâlinde sâlisen sadâret-i mezkûreye +mevsûl ve senesi tamâmında ma‘zûl ve ol hâl ile güzârende-i âvân u füsûl olmuş iken yüz +seksen iki sâl-i meyâmin-fâlinde mesned-vâlâ-yı meşîhata kuûd ve bin yüz seksen üç senesi +şehr-i Zilkaidesinde rûh-ı pür-fütûhu evc-i a‘lâ-yı illiyyîne urûc ve suûd eylemiştir. Na‘ş-ı +mağfiret-nakşı Aksaray civârında vâki Murâd Pâşâ câmi-i şerîfi kabristânında süpürde-i hâk-ı +ıtr-nâk olmuştur. Pederleri müşârün-ileyh Sâhib ve kendileri Sâhib mahlaslarıyla şöhret-şiâr +olup bazı eş‘âr-ı letâfet-disârı dahi olduğu âsâr-ı selefde mütâlaa-güzâr-ı âcizî olmuş ise de +müşârün-ileyhin bâlâda muharrer beyt-i dil-ârâsından başka eş‘ârına zafer-yâb olunamamıştır. + +KASİDE-GÛNE NA‘T-I ŞERÎF +Zehi sultân-ı zî-kudret ki bî-mânend u hemtâdır +Kadîm u ferd-i bîçün Sâni‘ u Hayy u tüvânâdır + +Medârına revâk-ı Bî-sütun emriyledir dâim +Karâr u hestî-i kevn u mekân hükmüyle ber-câdır + +Ne bî-enbâz-ı künh-i zâtını evhâm ider idrâk +Uluvv-ı şânının bâlâsına ne akl tevellâdır + +Vücûd-ı evveli lâbüd gerekdir lâ-mekân olmak +Ki zât-ı akdesi ism-i mekân vasfından evlâdır + + + + + + +Kemâl-i sun‘una kevn u mekân isbât-ı şe’n olmaz +Kitâb-ı kudretinden kâf u nun bir harf-i hîcâdır + +Karîb-i kurb-ı âlemdir ki âlem cüst-cûsunda +Benim her dîdedir her dîdeden pinhân temâşâdır + +Esîr-i aşk kılmış kendiye kendi tecellâsı +Gezen sahrâ-yı vaslın sûretâ Mecnûn u Leylâ’dır + +Dinilse kendi hâdî akl âcîzdir bu vâdîde +Hod enver cevher-i feyyâz-ı evvel hulk-ı uhrâdır + +Müşîrâ-yı irâdet tarh idince resm-i imkânı +Ki maksûd ol bedâyi‘den rumûz-ı künt-i kenzâdır + +Nühüstin âşikâr itdi cebînin nûr-ı mes‘ûdun +Hem ol nûrun zuhûru bâdi-i îcâd-ı eşyâdır + +Yekûn-ı kühen-i maksad nebî-i eşraf u emced +Resûl-i Haşimî Ahmed serir-ârâ-yı Bathâdır + +Kudûmı nev-bahâr itdi ser-â-ser eski devrânı +Taalallah ne dilber kim vücûdı âlem-ârâdır + +Safâ-yı ârızı mahyûl-ı vehm olsa melâhatda +Cemâl-i Yûsuf’u bi’l-farz sûretse o ma‘nâdır + +Vücûdu lutf-ı ma‘nâsı sevâdı kadr-i sevdâsı +Hak’ın nûr-ı tecellâsı cebîninde hüveydâdır + +Kemâl-ı hüsnünü teşbîh ile çün ü çırâdan geç +O bezm-ârâ ki mahbûb-ı Hudâ’dır gör ne zîbâdır + +Olan şûrîde-i aşkı melâmet-gûy-ı nas olmaz +O şûha olmayan şeydâ iki âlemde rüsvâdır + +Anın dil-bend-i hüsnü gayriye sarf-ı nigâh itmez +Ki mâ-zâga’l-basar kehîl-i çeşmi cilve-efzâdır + +Tadan şehd-i lisânından nider geçmez de cânından +Ki ol gonce dehânından çıkan söz dahi yücedir + +Hemîn üstâda sordum kadr-ı kurbun kâb-ı kavseynin +Didi ol nükte-ebrû-yı dil-ârâsından îmâdır + +Yolunda acz ile baş koymayan gerdûn-firâz olmaz + + + + + +Gubâr-ı makdemin kuhl itmeyen göz mutlak a‘mâdır + +Felek bir kemterîn çâker getirmiş bir tabak cevher +Ser-i kûyun döner bekler garaz arz-ı hedâyâdır + +Bu gün hatt-ı nübüvvet nâmına uhrâda hatm oldu +Yarin rûz-ı mükâfat enbiyâ silkinde evlâdır + +Muazzâm mebde-i levlâk mükerrem şâh-ı erselnâk +Atâ-bahşâ-yı a’taynâke menşûrunda tuğrâdır + +Nigârâ kadd-i mevzûnun nasıl teşbîh olur serve +Dü kevne sâye bahş itmiş bu reşk-i ayn-ı tûbâdır + +Saçın ve’l-leyl-i yağşîdir yüzün hâverden iclâdır +Dişin lü’lü-yi lâlâdır lebin la‘l-i musaffâdır + +Güzer kılmak gerekdir kangı çarhı fark-ı iclâlin +Ki na‘leynin türâbı fevk-i arşa revnak-efzâdır + +Hemânâ dergehin ferrâşı Cibrîl-i Emîn olsun +Ki cârûb u sarây-ı servetin müjgân-ı hûrâdır + +Bu şân u hüsn-i haşmetle nasıl inkâr ider münkîr +Eğer insâf ise zâtın sana bürhân-ı garrâdır + +Hidâyet olmayınca hasmı iğnâ itmez i‘câzın +Yine takdîrdir lâbüd ki sedd-i çeşm-i a‘dâdır + +Degil san‘at kamer şakk itmek engüşt-i işâretle +Kaşın oynat ki hâlin merkez-i çarh-ı muallâdır + +Eyâ muhtâr-ı mülk-i fakr u ey sultân-ı dervîşân +Ki dergâhında şâhân-ı cihân ednâdan ednâdır + +Gönül şerh itmek ister sûre-i vasf-ı cemâlinden +Didim şu kurduğun ey bî-nevâ pek ince sevdâdır + +Didi pervâne-i aşka serîr-i pür-nevâ olmaz +Bu ancak kâh-ı serden baş viren devr-i tevellâdır + +Muhîn ankâ-yı vasfı lokma olmaz her dehen-dâza +Semend-i midhatı nüh derhor-ı her bî-ser u pâdır + +Dimişken medhini mennân-meseldir harf-ı în u ân +Ser-â-pâ âyet-i Kur’ân anın vasfından imlâdır + + + + + + +Elâ ey rahmetenlilâlemin şâhen-şeh-i kevneyn +Ki dergâhın melâz u melce-i a‘lâ vü ednâdır + +Ezelden halli müşkil dilde muzmer ârzûlar var +Ki câh-ı mülk-i câvîdânda bir ednâ temennâdır + +Bahâr-ı ömr geçdi olmadı nahl-ı emel hurrem +Vücûd-ı kâm-ı dil gûyâ beden mülkünde ankâdır + +Kemîn-mikdâr u hârem çeşm-i keç-bînân-ı âlemde +Ne yâr u yâver-i dehrim ne bahtım yâr u yârâdır + +Perîşan-hâl iken mehcûr u ser-gerdân u gurbet hem +Hemîşe çekdigim devrân elinden tâb u îzâdır + +Cefâ-yı çarha yanmam hem söz olmaz cevr-i ağyâra +Helâk-i nefsime öz nefs-i dûnum müşkil-a‘dâdır + +Cemâdin-zevrek-i enbûh-ı cürmüm yâ Resûlallah +Hamûlem vezn olursa pâr-ı sengi heft deryâdır + +Bu girdâb-ı belâda lutf-ı hasın olmasa yâver +Esîr-i nefs-i şûmum câygâhım be’si me’vâdır + +Giçermiş sayt u isyânı hudûd-ı afvdan Sâî +Şefâat-bezl olunca pek günehkârâna hemlâdır + +Behân-ı lutf u ihsânsın dürûd-ı hakka şâyânsın +Hem evlâdın hem ashâbın dü âlemde mukeffâdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâî Efendi hudûd-ı İraniye’de kâin şehr-i Tebriz’de bin iki yüz +on sekiz sâli hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz kırk senesi şehr-i mezkûrdan +müfârakatla “ala’t-tarîkü’s-seyahe” memâlik-i Osmâniye dâhilinde vâki şehr-i Bâyezid’e bi’lmuvâsala “el garîbu ke’l-a‘mâ velev kâne basîran” müfâdınca garîbü’l-diyâr olduğu hâlde +evkât-ı yevmiyyesinin zuhûruna terekküp ve intizâr ile imrâr-ı leyl u nehâr eylemekte iken +ülfet-gîr olduğu ahâliden birisi mührünü izâa eyleyüp o aralık mühr-i mezkûra ihtiyâc-ı mess +eylemiş olduğuna ve şehr-i mezkûrede mihr hakk idecek kimse bulunmadığına binâen +merkûm şu hâle mütekeddir ve mûmâ-ileyh emr-i taayyüşü mütefekkir oldukları hâlde esnâyı ülfetde birilerine rûzgâr-ı zûrkârdan şikâyete mübâşeretle merkûm vukû-ı hâli bâ-teessüf +hikâye itmekle cemî-i tenâyi u bedâyide bî-misl u hemtâ olduğu misillü fenn-i hakka dahi +âşina olduğunu mûmâ-ileyh bi’l-ima telakki-yi mâfât eylemek üzre ihtira-gerdesi olan sanat-ı +cifir ile kendisine bir kıt‘a mihr hakk eylemesini taahhüd eyleyüp irtesi günü bir aded mihr-i +bî-bahâ hakk u imlâ ve merkûma teslîm u i‘tâ eylediğinde merkûmun mânend-i +Hâtem mevc-hîz-i lutf u kerem olarak hâlince kendisine ikrâm kaydında bulunduktan sonra +bulunduğu meclis u mahâfilde mûmâ-ileyh hakkında medh u sitâyişe dehen-keşâ olmakda +bulunması mûmâ-ileyhin fenn-i hakk ve maârif-i sâirede olan ma‘lûmâtın kemâl-i şuyûunu +müstelzim olmuş olmasıyla sanat-ı mezkûru kendüye medâr-ı taayyüş eyleyerek bir müddet + + + + + +şehr-i mezkûrda ikâmet itdikten sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala yine sanat-ı mezkûr ile idâre +olunmakta iken iki yüz elli bir senesi Mısır vâlisi asbek Mehmed Ali Pâşâ merhûmun iş‘ârât-ı +vâkıası üzerine cânib-i Mısır’a izâm olunup kendisinin resm-i hatda İmâd-ı sâni ve +ressamlıkda ise misâl-i Behzâd u Mâni olması cihetiyle Mısır dârü’t-tabaasına memûrî bi’licrâ bir vakt mürûrunda eyâlet-i merkûmede vâki Hângeh nâm mahallde olan mektebin +şâkirdânının mevadd-ı imtihâniyeleri dahi ilâve-i memûriyeti kılınarak ol vecihle on dört sene +müddet Kâhire-i mezbûrede güzârende-i vakt u saat olmuş ise de; “Yeter şu Kâhire’nin kahrı +azm-ı Rûm idelim” mısraı mealince iki yüz altmış beş târîhlerinde ki vâli-i müşârün-ileyhin +irtihâli akabinde tetrâr Dersaâdet’e bi’l-vüsûl tab‘hânece olan ma‘lûmâtı iktizâsınca dört beş +sene mikdârı nâzır-ı sâni mesâbesinde takvimhâne-i âmire umûrunda muazizen bi’l-istihdâm +muahharen tebeddül-i nezâret münâsebetiyle + + +beyt-i latîfi meal-i münîfi üzre o hengâmda mûmâ-ileyhin dahi bulunduğu hizmetden +müfârakatı vukû bulmağın kendi tarafından idâre itmek şartiyle Ahmediye meydânında +muhtasarca bir bâb tab‘hâne güşâd eyleyüp bir müddet kütüb u devâvîn tab‘ u temsiliyle +varak-gerden-i sahâyif-i subh u mesâ olduktan sonra be-tekrâr Kâhire-i mezbûreye azîmet +eylemiştir. Her fende yed-i tûlası olduğundan başka ilm-i hatda olan mahâreti sâire mikyas +olmadığı mûmâ-ileyhin ihtirâ itmiş olduğu hurûf basması ile tab‘ olunmuş olan kitaplardan +harf-âşinâyân-ı asrın ma‘lûmlarıdır. Şöyle ki hatt-ı ta‘lîk kavâidi îcâbınca hurûf tağyîr u +tezâyüd itdikçe kelimâtın evâil ve evâhiri teâli ve tevâti itmekle mahall-i vasl u şebûku +tahallüf eyleyeceginden devr-i dâim vechile tab‘ u temsîline yol bulmak pek çok ilm-i +hendese bilmege ve dakîk-i efkâra mütevâkıf olacağından mûmâ-ileyhin ber-minvâl-ı +muharrer tertîb-i hurûfda derkâr olan mahâret u himmeti bir vaktde inkâr olunamayacağı +bedîhi ve âşikârdır. Kendisi mecâz-âmiz sözlerin tahrîrine rağbet itmediginden na‘t-ı şerîf-i +cenâb-ı Nebevîyi şâmil mukaddemen silk-i sütûra keşîde eylemiş olduğu kasîde-i güzîdenin +işbu tezkire-i âcizanemize sebt u tahrîrini ilhâk itmiş olduğundan kasîde-i mezkûrenin +tahrîriyle iktifâ olundu. + +GAZEL +Esrâr-ı hande gonce-i la‘l-i lebindedir +Feyz-i neşât keyf-i melek tâlebindedir + +Sîb-i behişte eylemem ölsem de iltifât +Ol nahl-ı nâzik-i âh gönül gabgabındadır + +Baht-ı siyehden itme küleh kâm-cûy isen +Gör Kadri mâh-ı rûzenin ey dil şebindedir + +Kej-düm nihâd olanlara ikbâl ider bu çarh +Ahkâm-ı vakti saata bak akrebindedir + +Hâhişger olma devlet-i dünyâyı Sâlimâ +Harman bu mansıbın ezeli matlabındadır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Trabzonî Mehmed Sâlim Efendi medîne-i Trabzon’da pânihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala muahharen sınf-ı hâcegâniye duhûl ile +Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel asrında sefâret memûriyetiyle Hind cânibine + + + + + +izâm olunup esnâ-yı rahda âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. Tezkire-i Sâlim Efendi’de dahi +terceme-i ahvâli mukayyed u mezkûrdur. + +GAZEL +Eşk-i terimi dîde ruh-ı yâre düşürdü +Üftâdeligi şebnem-i gülzâra düşürdü + +Olsam ne acep eşk-i revânım gibi pâ-mâl +Gözün beni ol şûh-ı sitemkâra düşürdü + +Derd-i dil-i dildâreyi gör sâik-i takdîr +Âzâde iken surre-i tarrâra düşürdü + +Dil bahr-ı muhabbetde şinâverlik iderken +Filk-i emelin sâhil-i efkâra düşürdü + +Mürg-i dil-i âvâremizi bâd-ı muhabbet +Sahn-ı harem-i gülşen-i ruhsâra düşürdü + +İrfân’a olan meyli bizi âsâf-ı asrın +Sâlim yine hep vâdi-i eş‘âra düşürdü + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mirzazâde Mehmed Sâlim Efendi şeyhülislâm-ı esbak Mirza +Mustafa Efendi merhûmun necl-i necîbi ve ferzend-i edîbi olup bin yüz on altı târîhinde tarîki feyz-refîk-i tedrîse duhûl ile yüz yirmi beş târîhinde Selanik mevleviyyetine ve yüz yirmi altı +târîhinde resm-i kadîm üzre Galata mevleviyyetine bi’l-vüsûl yüz yirmi yedi senesi Mekke-i +mükerreme ve yüz otuz iki senesi Dârü’l-hilâfetü’l-âliye pâye-i mu‘teberelerini hâiz ve yüz +otuz beş sâlinde bilfiil Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmetine ve yüz kırk üç sâlinde Anadolu ve +yüz kırk sekiz senesi hilâlinde Rûmeli sadâretlerine nâiliyetle beyne’l-akrân mütemâyiz +olduktan sonra bin yüz elli altı senesi âzim-i dâr-ı İslâm olup Dersaâdet’de Bozdoğan Kemeri +nâm mahallde vâki kabristanda medfûnen mürakkib-i rûz-ı kıyâm olmuştur. Müşârün-ileyh +bir fâzıl-ı müstecmiü’l-fezâil olup te’lîfât u tasnîfâtından olarak terceme vü şerh u hâşiyeye +dâir resâil-i müteaddidesi ve ilm-i tasavvufa müteallik dörd cildi şâmil Mâhiyetü’l-Aşk +isminde bir eser-i câmiü’l-faidesi olduğundan başka işbu zeyline +müvaffak olduğum tezkire-i nefîsenin tertîb u tanzîmine ve haylice eş‘âr-ı selîse nazm u +inşâdına muvâfık olmuştur. Hatta tezkire-i mezkûresinin dahi bazı âsâr-ı letâfet-disârı mestûr +u mukayyeddir. + +GAZEL +Dil-i bîmâr-ı hasret döndü nâle inceden ince +İdüp hep pister-i hecrinde nâle inceden ince + +Sana işkeste-hâtır olduğum îham ider olsun +Bu nâr-ı inkisâr ile piyâle inceden ince + +Kitâb-ı hüsnünü şerh eyledi devr-i teselsülle +Düşüp gîsûları çok kîl u kâla inceden ince + + + + + + +Sirişkim cevr ile cûy olduğun telmîh için yâre +Su işlendi miyânındaki şâle inceden ince + +Yed-i nessâc-ı tab‘ım destgâh-ı nazmda Sâlim +Güzel nesc eyledi bir özge kâle inceden ince + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Sâlim Efendi Çerkesiyyü’l-asl olup ser-asker-i esbak +Mehmed Hüsrev Pâşâ’nın gulâmân-ı silkine perveriş-yafte-i ilm u kemâl olduktan sonra +tarîkat-ı aliyye-i Sa‘diyyeye sülûk ile bin iki yüz altmış yedi senesi alet-tarîkü’s-seyâhe +Çanakkal‘ası nâm mahale azîmet eyleyip sene-i merkûma hilâlinde kâse-i hayâtı seng-i +memât ile şikest, rûh-ı revânı âzim-i bezm-i elest olmuştur. Mûmâ-ileyh ulûm-ı Arabiye ve +fünûn-ı Fârisiyeye âşinâ bir şâir-i rengîn-edâ olup eş‘ârı hûb u zîbâ vâki olmuştur. + +GAZEL +Dilberâ söz-ı nihânımdan sakın +Tîr-i âh-ı bî-amânımdan sakın + +Ateş-i aşkım seni bir gün yakar +Bâri pek yaklaşma yanımdan sakın + +Tîğ-i gamzenle beni itme helâk +Cânıma gel kıyma kanımdan sakın + +Gözlerim yaşı seni gark itmesin +Cûşiş-i eşk-i revânımdan sakın + +Gel leb-i şîrînini vir ağzıma +Korkma sır çıkmaz dehânımdan sakın + +Mest u hayrân olduğum ta‘n eyleme +Sorma zâhid hâl u şânımdan sakın + +Âşıkım zühd ü riyâdan Sâlimim +Şâirim tîğ-i zebânımdan sakın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlim Efendi cânib-i Anadolu’da vâki Osmâncık kasabası +mahkemesi başkâtibi El-hâc Mehmed Şükrü Efendi’nin sulbünden bin iki yüz dokuz senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz yirmi yedi târîhinde Dersaâdet’e +muvâsalat ve tahsîl-i ulûm-ı âliyede bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra kitâbet tarafına meyl u rağbet ve bi’l-âhire mâliye mektûpçusu odasına bir +vakt müdavemetle bir müddet dahi Rûmeli ve Anadolu câniblerine kitâbet hizmetinde +bulunup muahharen mahrûsa-i Burusa’da zabtiye başkâtibligi hizmetine memûr ve ta‘yîn +kılınmıştır. + +GAZEL +Derd-i firâk-ı yâr ile nâlânsın ey gönül + + + + + +Her dem esîr-i bister-i hicrânsın ey gönül + +Hem-râz u hem-dem olmuş idin bir zamân bana +Bâis nedir ki şimdi girîzânsın ey gönül + +Sînem misâl-i şâne benim çâk çâk ise +Mânend-i turra sen de perîşânsın ey gönül + +Merhem pezîr-i âfiyet olmaz ümîdi kes +Mecrûh-ı zahm-ı nâvek-i müjgânsın ey gönül + +Tûti-misâl itmedesin güft-gû her an +Mir’ât-ı hüsn-ı yâre mi hayrânsın ey gönül + +Herbir sözünde nükte-i esrâr muhtafî +Müşkil-şinâs-ı âlem-i irfânsın ey gönül + +Gelmez hayâl-i Sâmiha âlemde infikâk +Mensûb-ı bâb-ı hazret-i cânânsın ey gönül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâmih Efendi Üsküdar’da defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olan Şeyh Nasûhî +Efendi merhûmun ahfadından vekâyi-i şer‘iyye kâtibi esbak müteveffâ İbrâhim Efendi’nin +hafîdi ve hâlâ Rûmeli sadâreti vekâyi-i şer‘iyyesi kâtibi Çavuşzâde Abdulazîz Efendi’nin +ferzend-i râşidi olup evkât u ezmânını tahsîl-i maârife hasr u sarf ile bin iki yüz altmış senesi +hilâlinde târik-i tedrîse dâhil olmuş ve ile’l-an pederi mûmâ-ileyhin maiyetinde umûr-ı +kitâbetde müstahdem bulunmuştur. + +GAZEL +Gözümde rûz-ı rûşen târdır çeşm-i siyâhından +Dilim hasretle pek bîmârdır çeşm-i siyâhından + +Karardı hep hayâl-i hâl-i ruhsârınla çeşmânım +Dahi çok renge meyli vardır çeşm-i siyâhından + +Perîşân hâk-ı kâfirde olsa rahm ider ey şûh +Dil-i bîçâre çokdan zârdır çeşm-i siyâhından + +Gözüm görmez iken asla cihânı kara bahtımdan +Bana berkân da şimdi târdır çeşm-i siyâhından + +Müjen göz göz idüp Sâmil gibi cismim bu günlerde +Dilim hasretle pek bîmârdır çeşm-i siyâhından + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Sâmil Efendi sâlifü’t-terceme Cevdet Efendi merhûmun +birâder-i maârif-perveri olup ibtidâ sarây-ı hümâyûna ve muahharen dîvân-ı hümâyûn +kalemine memûr ve çırağ olunup bi’l-âhire terceme odasına nakl ile sınf-ı hâcegâna dâhil + + + + + +olmuş iken bin iki yüz elli altı hilâlinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Bir kıt‘a Dîvânçe-i +eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Nedir sevdi bu bâzâr-ı fenâda celb-i emvâlin +Gınâ virmez metâ-ı müsteâr-ı dûş-ı dellâlin + +Habâbâsâ girîbân-ı sımâh-ı zühdü çâk itdi +Şikest-i tevbeden âvâz-ı nûş-â-nûşı suâlin + +Girân cânân u zühd-âmâl ile uçmak ümîd eyler +Olur mu mâkiyâne lutf-ı pervâzı per u bâlin + +Serâbım ebre erse katre-i bârân zuhûr eyler +Olur idbâr elbet Mâverâsı Fırat-ikbâlin + +İder hâr-ı müjem âzerde pây-ı nâzikin şâyet +Degilsem ey gül-i nev-reste mâzûr ola pâ-mâlin + +Çekilmez vaz‘-ı nâ-sâzı sükût eylerse de nâdân +İşârâtı bedeldir güft-gûyâ merdüm-i la‘lin + +Temîz-i nîk u bed ayn-ı zarârdır hurde-bînâna +Bu vakit cismini surâh surâh itdi giribâlin + +Tecehhül mihnete sermâye-i emr-i ta‘ayyüşdür +Olur Nef‘i-füzûn bârı girân oldukça hamâlin + +Ne mümkün pey-rev olmak Nâbi-i üstâda ey Sâmi +Sevâd-ı nâ-becâdır meşk-i şi‘ri kilk-i etfâlin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh vak’a-nüvîs Mustafa Sâmi Beg menâsıb-ı kadîme ashâbından +olan arpa emîni müteveffâ Osmân Efendi’nin necl-i cemîl u ferzend-i asîli olup sınf-ı +hâcegâna duhûl ve nice nice menâsıb-ı dîvâniyyeye vüsûl ile Cennet-mekân Sultân Mahmûd +Hân-ı Evvel asrında bir müddet vak’a-nüvîslik hizmetinde bulunduğu hâlde güzârende-i âvâm +u şuhûr olduktan sonra bin iki yüz kırk altı sâlinde müteveccih-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i +Gafûr olmuştur. Lafz-ı mezâhir vefâtına târîh-i zâhirdir. Mûmâ-ileyh arpa emînizâde +dinmekle ârif bir şâir-i vâcibü’t-tavsîf olup zâde-i tab‘-ı olan dîvân-ı belâgat-ünvâniyle cerîdei âlemde ibkâ-yı nâm u şân eylemiştir. Şöyle ki şuâra-yı memâlik-i Rûm’un müsellem u +a‘zâmı gazelde Sâmi kasayidde Nef’i olduğu gün gibi bedîhi ve celîdir. Ancak asrımızda biriki müteşâir-i hod-mübeyyin mûmâ-ileyhümanın işbu rüçhâniyetlerinde hakkı görmeyüp +kendilerini anlardan âli zann iderek bazı mahâfil u mecâlisde kendi güftâr-ı hezl-âsârlarını arz +u beyân ile onlara tefevvuk eylemek sevdâsında oldukları gâh u gâh işidilmekde ise de zehî +tasavvûr-ı bâtıl zehî hayâl-i muhâl mısraı o makûlelere cevâb-ı kâfidir. Mütercim mûmâileyhin ilm-i hatda dahi mahâret-i kâmilesi olmak hasebiyle terceme-i hâli Tuhfetü’l-Hattâtîn +nâm tezkirede mezkûr ve bazı eş‘âr-ı belâgat-şiârı Sâlim Efendi Tezkiresi’nde mukayyed u +mestûrdur. + + + + + + +GAZEL + +Rind olan yeksân bilir hecr ile zevk-i vuslatı +Pûla saymaz hâl-i hırmânında kenz-i fırsatı + +Hâksârı irtifâ-ı kadre bâdî olmasa +Gûşe-i dâmen ne yüzden buldu âyâ rağbeti + +Ey olan kâşâne-nahvetde ser-mest-i gurûr +Bir de fikret hâk-i zilletde humâr-ı mihneti + +Şeh-süvâr-ı arsa-i miknet dahi olsun merâm +Sahn-ı acze rıfkile atf it inân-ı kudreti + +Hikmetü’l-aynın i��ârâtın nükâtın bilmeyen +Şîve-i gamzenden ögrensin rumûz-ı hikmeti + +Benzedirsem la‘line sahbâyı rengîn söylerim +Kanda bolsun bâde-i telh öyle şîrîn lezzeti + +Bir gazel tarh eyledin Sâmî fasîhâne yine +Var ise kasdın Belîğ eyle maâni hücceti + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Sâmi Ebûbekir Pâşâ Osmân Pâşâ merhûmun mahdûmu olup +Abdulhamîd Hân-ı Gâzi hazretleri zamânında ki bin yüz doksan sekiz sâlinde uhdesine rütbe-i +sâmiye-i vezâret bi’t-tevcîh Silistre eyâleti ihsân ve iki yüz on üç târîhinde ki Ziyâ Pâşâ +merhûmun sadâret-i ûlâları hengâmda kâimmakâmlık mesned-i celîlesine nâiliyetle mazhar-ı +eltâf-ı bî-pâyân buyrulup ba‘de’l-infisâl dahi bazı eyâletlere vâli ve hükümrân buyrulmuş ise +de muahharen ma‘zûlen maskat-i re’si olan mahrûsa-i Egriboz’da ikâmet üzre iken bin iki yüz +yirmi dokuz sâli hilâlinde nüzhet-efzâ-yı ukbâya menkûl olmuştur. Müşârün-ileyhin vefâtına +mevâliden ati’t-terceme Nebîl Beg merhûm işbu târîhi inşâd eylemiştir; + +Tam olur târîhi fikr-i hazf ismiyle Nebîl +Ebûbekir Pâşâ bula Firdevs’te Sâmi makâm + + +Müşârün-ileyh Sarığıgüzel Bekir Pâşâ dinmekle şehîr bir vezîr-i bî-nazîr olup bir kıt‘a +Dîvânçe-i eş‘âriyle cerîde-i âlemde ibkâ-yı nâm eylemiştir. Ancak bâlâda muharrer gazelin +kâfiyeleri gayr-i sahih vâki olmuştur. İstidrâd; Çünki sülâsi masdarlarının masdar-ı gayr-i +mimileri birkaç nev üzre olup şöyle ki fi‘l-i mâzinin müfred müzekker gâib kelimesinin +lâmü’l-fi‘li mâ-kabline hurûf-ı illetden bir harf ve mâ-badine bir tâ ve bazen âhirine fakat bir +tâ ziyâde kılınarak kelime-i mezkûre masdara tahvîl olunur. Sadâret, vekâyet, vesâyet, +küdûret, şerîat, tarîkat, nusret, haşmet, rıf‘at ve bunların emsâli masdarlar ki bunların fi‘l ve +isim ve masdar-ı mimi ve masdar-ı gayr-i tâileri yekdigere kâfiye olmayup herbirine kendi +mislinden kâfiye tedârik olunmak lâzım gelir. Sadârete nezâret, vekâlete asâlet, nusrete kudret +ve emsâli olan masdarlara asıllarında lâmü’l-fi‘lleri kangı harf ise ol harfı kâfiye ittihaz +eylemek îcâb ider. Nezâret masdarına cesâret, asâlet masdarına delâlet, vesâyet masdarına +himâyet, kudûret masdarına zarûret, tarîkat masdarına hakîkat, devlet masdarına vuslat, illet + + + + + +masdarına killet ve buna mümâsil masdarlar ki mâzide lâmü’l-fi‘lleri birbirine tevâfuk eyler. +İşte bunların yekdigere kâfiye olması câizdir. Şöyle ki; nezâretle cesâretin kelime-i mâzide +âhir harfleri ra, asâletle delâletin lâm, vekâye ile himâyenin ya, kudûretle zarûretin ra, devletle +savletin vav, illetle killetin lâm vâki olmuştur. Bu cihetle bunların birbirine kâfiye olması +ilelden sâlimdir. Yohsa ilmin cehle, nazmın nesre, devrin seyre, kâfiye olması sahih olmadığı +misillü bu masdarların dahi âhir harfleri ta olmak münâsebetiyle birbirine kâfiye olmaları îcâb +itmez. Sadâretin vekâlete kâfiye olması gibi eger işbu alâmet-i masdar olan ta harfinin +bulunmasiyle kâfiye olmaları lâzım gelse Türkîde olan masdarlar dahi birbirine kâfiye olmak +lâzım gelir idi. Gelmegin gitmege, almağın olmağa, girmegin görmege, kâfiye kılınması +misillü halbuki bunların birbirine kâfiye kılınması muhallattandır. Eger âhirlerinde olan +hurûflara itibâr olunmak lazım gelmiş olsa birbirine kâfiye olmaları mümkün olur idi. Zîra +işbu Türkî masdarının dahi bazısının âhir harfı kef bazısının kaf vâki olmuştur. Gelmek ve +olmak gibi ancak Türkî’de işbu -mek ve -mak lafızları alâmet-i masdar olup kâfiye kılınmak +murâd olundukda ol masdar-ı Türkîyenin emr-i hâzırına bi’l-mürâcaa zabt-ı kâfiye olunur. +Mesela gelmek masdarının emr-i hâzırı gel ve gitmek masdarının git ve görmek masdarının +gör ve almak masdarının al ve olmak masdarının ol olduğu gibi kendilerde bulunan masdar +alâmeti ıskat olunduğu anda ol masdar emr-i hâzıra tebdîl olup yekdigere kâfiye olup +olmayacağı tebeyyün ider. Gelmek ve gitmek masdarlarından -mek lafzı sâkıt olduğu hâlde +gel ve git kalır ki birinin harf-i âhiri lâm ve birinin harf-ı ahiri ta’dır. İşte bunların birbirine +kâfiye olmayacağı müstağni-i ta‘rîfdir. Almak, dalmak, çalmak, salmak, kalmak +masdarlarının her biri kâfiye-i sahîhadır ki harf-ı âhirleri birbirine tevâfuk eylemiştir. Ancak +işbu emr-i hâzır kelimeleri birbirine tevâfuk itmedigi hâlde yekdigere kâfiye kılınmadığı +misillü sülâsi bâblariyle müfâala bâbının masdar-ı tailerinin kelime mâzilerinde lâmü’l-fi‘lleri +cins-i vâhid olmadığı takdîrde ol masdarların birbirine kâfiye olmaları gayr-i câizdir. Mesela +bazı kelimenin fi‘l-i mâzide harf-ı âhiri lâm ve bazı kelimenin harf-ı âhiri mim veyahud sâir +bir harf olsa işte ol kelimelerin masdar-ı tailerinin birbirine kâfiye kılınması bir vecihle sahîh +degildir. Sadâkatin vikâyete, selâsetin halâvete, mukâvelenin muhâveleye, menâzirenin +menakşeye kâfiye kılınması gibi mücerred misillü kâfiye fesaddan hâli olmaz. Her nekadar +selefde güzerân iden ashâb-ı maârif taraflarından müsâmaha olunmuş ise de gaflet +olunmaması muktezâ-yı fetânetdendir. Bu sûretle gazel-i mezbûrda olan masdarların fi‘l-i +mâzilerine nazaran birbirine kâfiye olmaları sıhhat-ı gayr-i mukârendir. Kelime-i fi‘l-i mâzi +muahhaz kâfiye i‘tibâr olunduğu hâlde iptidâ kelime-i fi‘l-i mâzinin lâmü’l-fi‘line nazar +olunmuş lâzım gelir. Eger ol masdarların kelime-i mâzilerinin lâmü’l-fi‘lleri birbirine tevâfuk +eyler ise yekdigere kâfiye kılınmaları sahîh olur ve illa harf-ı âhirleri birbirine tahallüf +eyledigi sûretde ol kelimelerin masdar-ı tailerinin birbirine kâfiye olması sıhatdan dûr ve +sekametden gayr-i mehcûrdur. İsm-i fâil sîgalarının ulemâ, sulehâ şifaâ, hulefâ, rufekâ +şeklinde olan cem-i müzekker sîgalarının dahi yekdigere kâfiye kılınması gayr-i câizdir. Zîra +bunların müfred müzekker sîgalarının herbirinin kelime-i mâzilerinde olduğu misillü harf-ı +âhirleri harf-ı âher olup âhirlerinde cem‘e alâmet olan harf-ı elif redif hükmünde olacağından +müfred müzekker sîgalarına tatbiken kendilere kâfiye tedârik olunmak îcâb ider. Urefâya +zurefâ, küremâya nüzemâ, vüzerâya ümerâ lafızları misillü. + +GAZEL +Dil hamûşi-i leb-i nâziki rencîdesidir +Neş’e-i dârı suhan gevher-i sencîdesidir + +Yirdeki yüze basılmaz dinir amma kulunun + + + + + +Ayak altında kalan cebhe-i mâlidesidir + +Hat degil zâhir olan tarf-ı leb-i alında +Âşıkın tar-ı şua-ı nigeh-i dîdesidir + +Ca‘d-ı mişkindir iden âşıka îrâs-ı zarâr +Genc-i hüsnün var ise ejder-i pîçîdesidir + +Hâlimi ben bilemem nemdir iden fâş hele +Sâmi’nin eşk-i ter-i dîde-i gamdîdesidir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Enderûnî Sâmi Efendi sâlifü’t-terceme Enderûnî Râsih Efendi +merhûmun birâder-i mihteri olup Cennet-mekân Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri +zamânında enderûn-ı hümâyûn-ı mülûkânede vâki Hâne-i Seferliye çırâğ ve bir müddetden +sonra silk-i serhengâna dâhil ve giderek tekmîl-i rüsûm-ı tarîk ile hâne-i hassaya vâsıl olmuş +ve hudâvendigâr-ı sâbık Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretleri asrında mikdâr-ı vâfi nân-pâre +ile çırâğ u şîrîn-dimâğ buyrulmuşken bin iki yüz altmış târîhlerinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ +eylemiştir. Mûmâ-ileyh söz anlar bir şâir-i sâhib-hüner olup eş‘âr-ı mevcûdesi makbûl ve +mu‘teberdir. Her ne kadar İzzet mahlasıyla şöhret-şiâr olmuş ise de eş‘ârında Sâmi tahallüs +eylediginden terceme-i hâli harf-ı sinde îrad olunmuştur. Sarây-ı hümâyûnda bulunduğu +esnâda rüfekâsından Yanar Ateş dinmekle ârif bir şûh-ı zarîfin ateşkede-i aşkında bir zamân +sabr u sâmânı sûzân ve dil-i sûzândesi şerâre-pâş-ı nâr-ı hicrân olmuş olduğundan matla‘ + +Gül-i gülzâr-ı İbrâhim naz u şîvesi dilkeş +Firâkı nâr-ı Nemrûd iştiya bir Yanar Ateş + +matla-ı garrâsını tab‘-ı şevk u muhabbetle gûyâ olduğu bazı ehibbâsı tarafından ifâde ve ebnâ +kılınmıştır. + +GAZEL +Hasretinle câm-ı dâğ lâledir çeşmânıma +Katre-i mey la‘lsiz tebhâledir çeşmânıma + +Eyledikçe ârızın ey mâh-rû zîb-i hayâl +Halka-i devr-i derûnum hâledir çeşmânıma + +Fikr-i zülfünle dem-â-dem eylerim icrâ-yı eşk +Her müjem bir sünbül-i pür-jâledir çeşmânıma + +Aks-i câm-ı meyle ruhsârın görünce tâbdâr +Bezm-i gamda ateş-i seyyâledir çeşmânıma + +Târ u pûdı rişte-i medh-i nigâhımdır benim +Sâmiyâ bu nev-gazel bir kâsedir çeşmânıma + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Abdurrahman Sâmi Pâşâ cezîre-i Mora’da vâki Trapoliçe nâm +şehr-i cesîmin vücûhundan ve tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyih-i izâmından ati’t-terceme + + + + + +Şeyh Necîb Ahdî merhûmun sulbünden zînet-efzâ-yı âlem-i vücûd olup cezîre-i merkûmada +vukû bulan ihtilalden sonra Mısr-ı Kâhire’ye nakl u hicret ve bir müddet merhûm İbrâhim +Pâşâ’nın mektûpçuluğu hizmetinde ve birkaç sene dahi Takvim-i Vekâyi nezâretinde +bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp bin iki yüz kırk yedi senesi mîrlivâlık mertebesi +ve muâvin-i evvel ünvâniyle Mısır vâlisi esbak müteveffâ Mehmed Ali Pâşâ’nın maiyet-i +memûriyetine bi’l-nakl iki yüz elli dokuz senesi uhdesine feriklik rütbe-i mu‘teberesi bi’ttevcîh muahharen vâli-i müşârün-ileyhin vukû-ı vefâtiyle iki yüz altmış beş senesi Turhala +mutasarrıflığı uhdesine bi’l-ihâle mahall-i mezkûra azîmet eyleyüp iki yüz altmış yedi senesi +şehr-i Muharreminde bâ-rütbe-i sâmiye-i vezâret Rûmeli teftişi memûriyetine ve sene-i +merkûma evâsıtında Trabzon eyâletine ve iki yüz altmış sekiz senesi şehr-i Cemâziye’lâhiresinde eyâlet-i merkûmeden bi’l-infisâl sene-i merkûma şehr-i Ramazân-ı şerîfde Vodin +eyâletine revnak-dih-i izz u ikbâl buyrulmuştur. Müşârün-ileyh tab‘ı latîf bir vezîr-i zarîf olup +şi‘r u inşâsı makbûl ve mergûbdur. + +GAZEL +Bir derde duçârım ki müdâvâ da bulunmaz +Bir hasta-i hecrim ki tesellâ da bulunmaz + +Kıl nâhun-ı takdîre havâle el uzatma +Her ukde-i tedbîr-i temennâ da bulunmaz + +Gül bülbül u bülbül de dikenden mütevâzı +Bu bâğda hiç kayıddan âzâde bulunmaz + +Jeng-i keder-i âlemi gâfil bilir ancak +Âyine-i sâf dil-i dânâda bulunmaz + +Miftâhı teşekkürdür anın Hâlıka Sâmî +Gencîne-i ümîd bu şekevâda bulunmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâmi Efendi şehriyyü’l-asl olup metrûk defterdâr mektûpçusu +odasından neş’etle mukaddemâ bir müddet hamallar kitâbetinde ve ba‘dehû ihtisab cânibinde +ve bir müddet dahi bazı vüzerânın kitâbet hizmetlerinde bi’l-istihdâm muahharen Viyana +cânibine azîmet ve Dersaâdet’e avdetinde âmedi odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir aralık +takvimhâne-i âmire nezâreti memûriyetine nâil olmuş ise de bir sene zarfında nezâret-i +mezkûreden bi’l-infisâl üç-beş sene müddet hânesinde ikâmetden sonra ziraat meclisi azâsı +sınfına bi’l-ilhâk bin iki yüz altmış üç senesi maslahat-güzârlık nâmiyle Viyana cânibine ve +ba‘dehû sefâret sûretinde Berlin cânibine ve iki yüz altmış altı senesi yine hizmet-i sefâretle +İran tarafına azîmet eyleyüp iki yüz altmış sekiz sâlinde Dersaâdet’e avdet eylemiş ve işbu +tezkire-i âcizânemizin esnâ-yı tab‘ında dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Dil-i zârâ gelirken pîç u tâb ahvâl-i sünbülden +Perîşân oldu aklım gitdi bu sevdâ-yı kâkülden + +Gülistân-ı cihânda bunca demdir âh u zâr eyler +Acep bûy-ı cefâ görmüş müdür sor bülbüle gülden + + + + + + +Günüdür bana bin dürlü cefâyı çekdiren yohsa +O şûhun âşıka âzârı hâricdir tahammülden + +İtâb-âmiz hançer çekse gamzen kayd olunmazdı +Kesildi rişte-i ümîdimiz tiğ-i tegâfülden + +Müheyyâ ol mükâfâta sitem gördükçe gerdûndan +Sakın ayrılma Sermed halka-i bâb-ı tevekkülden + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Sermed Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz dokuz senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz yirmi altı senesi bâb-ı âlide vâki kethüda kalemine +bir müddetcik müdâvemet ve müddet-i medîde hânesinde ikâmetle iki yüz kırk bir târîhinden +sonra cânib-i ihtisâbda altı sene ve ebniyye-i hassa müdürü maiyetinde üç sene ve karantina +nezâreti cânibinde beş sene müddet hizmet-i kitâbetde bi’l-istihdâm hâcelik rütbesine +nâiliyetle bekâm olduktan sonra beş sene müddet bilâ-memûriyet hânesinde peygûle-güzîn-i +ikâmet olup iki yüz altmış iki senesi bâ-rütbe-i sâlise zabtiye meclisi kitâbetine nâil ve birkaç +mâh zarfında meclis-i mezbûr azâsı sınfına ve muahharen vüzerâ kapukethüdâları silkine +dâhil olmuş iken iki yüz altmış dört senesi dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Bir kıt‘a matbû +Dîvânçesi vardır. + +MÜHMEL VE MU‘ACCEM TEVARİH-İ MÜTEFERRİKA +Sultân Osmân mülk alup oldu ser-efrâz-ı mülûk +Oldu şeh-i âlihimem adl ile Sultân Bâyezid + +Recebde kıldı Sultân Ahmed’i şâh-ı cihân Allah +Süleymân-ı zamân fermân-revâ-yı ins u cân oldu + +Hamd ola mehd-i Şevket oldu makâm-ı Mahmûd +Şehzâde makdeminden irdi Murâda âlem + +Şeref geldi vücûd-ı Fâtıma Sultânla dehre +Beşiktaş içre kondu Şâh Sultân mehd-i ikbâle + +Sâl-i Hân Abdülhamîd’i Hakk hümâyûn eyleye +Sâlini mes‘ûd ide Sultân Mahmûd’un Hudâ + +Hasan Pâşâ’ya mihrin eyledi Sultân Selîm ihsân +Cihâna müjdeler sadr-ı güzîn oldu Hasan Pâşâ + +Oldu Dürrizâde-i vâlâ-güher müftiyü’l-enâm +Virdi Sâlimzâde fetvâ âlemin ıslâhına + +Rüûs ihsân idüp İhyâ’yı itdi pâdişâh ihyâ +Rüûs ile Külâhizâde Tâhir ser-firâz oldu + +Kıldı adnı Şerîf Efendi makâm + + + + + +Kıldı Kâmil Efendi huldı makâm + +Sevb-i mevti Geyveli’ye giy velî didi ecel +Kıldı tatlı sözlü Balcızâdeyi Abdî Şehîd + +Hak bu anbâr-ı hasîmi ide kenz-i berekât +Hak bu etbâr-ı bülendi ide kenzü’l-berekât + +Nâzım-ı dîvân-ı hünermendî Mustafa Sürûrî Efendi medîne-i Adana’da bin yüz altmış +beş târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup nakdîne-i himmetini iktisâb-ı gevher-i ilm u +hünere sarf u harc ile dürr-i maârife ve kâlâ-yı gencîne-i tab‘ına cem‘ u derc eyledikten sonra +ki yüz doksan üç târîhinde Dersaâdet’e nakl u hicret eyleyüp tarîk-i kazâya duhûl ile ati’tterceme Sünbülzâde Vehbî Efendi merhûmun kethudalık hizmetinde bulunduğu hâlde birkaç +mahalle azîmet eyleyerek ezcümle Zağra-i Atik kazâsı niyâbetinde bulundukları hengâmda +nâib-i mûmâ-ileyhi bazı esbâba mebnî ahâli-i belde mahbûs eylemeleriyle nâib-i mûmâ-ileyh +vukû-ı hapsini mûmâ-ileyhin iğvâsına azv eyleyerek Dersaâdet’e vürûdunda aleyhinde +bulunacağını kendisine îmâ eylemiş olduğundan + +NAZM +Habsden kurtulup İstanbul’a varırsan eger +Vehbiyâ atdıracaksın beni bahre hey’at + +Geşti-i arz u vakârın karaya urdu senin +Varsa aklın a cünüb var denize kendini at + +kıt‘asını inşâd itmiş olduğu mervîdir. Mûmâ-ileyh evkât u ezmânını tanzîm-i eş‘âr ve tertîb-i +âsâr ile imrâr u güzâr eylemekte iken “Sürûrî’nin vefâtı mûcib-i hüzün oldu ahbâba” târîhi +nâtık olduğu vecihle bin iki yüz yirmi dokuz senesi şehr-i Saferinde işbu teneknây-ı gurûrdan +füstah-serâ-yı sürûra mürûr u ubûr eylemiştir. Mûmâ-ileyh müverrihîn-i dehrin bâis-i serveri +ve nükteverân-ı asrın şâir-i sâhib-ziveri olup dîvân-ı belâgat-ünvânı yâdigâr-ı ashâb-ı maâni +olmuştur. Kendisinin târîhçe şöhret-i şâyiası olduğuna mebnî sihr-i helâl nevinden olan bazı +tevârih-i güzîdesi sebt-i cerîde-i âcizî kılınmıştır. + +GAZEL +Dâğlar yâdigâr-ı hecr-i keder +Sînede bergüzâr-ı hecr-i keder + +Hâb u râhat görür mü tâ-be-sabah +Dîde-şeb zindedâr-ı hecr-i keder + +Bâğ-ı mihnetde çeşm-i giryânım +Menbâ-ı cûybâr-ı hecr-i keder + +Görünen dâğ sanma sînemde +Gel al bâr-ı hecr-i keder + +Kâl iden cân-ı âşık-ı zârı + + + + + +Büte-i gamda nâr-ı hecr-i keder + +Gönül ey mihr-i burc-ı hüsn ü bahâ +Zerreveş bî-karâr-ı hecr-i keder + +Mest-i sahbâ-yı vasl olan Sırrı +Nübtelâ-yı humâr-ı hecr-i keder + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Selîm Sırrı Pâşâ bin iki yüz on beş târîhinde Yanya nâm şehri +dil-güşâda zînet-efzâ-yı âlemi-vücûd olup pederleri Velî Pâşâ’nın vefâtından sonra ki iki yüz +otuz sâli hilâlinde Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet ikâmetle Rûmeli ve Anadolu +câniblerinde voyvodalık ve mütesellimlik misillü bazı hizmet ve memûriyetlerde biraz vakt +güzâr itdikten sonra ilm-i kitâbetde derkâr olan ma‘lûmâtı îcâbınca ibtidâ mâliye +tezkireciligine ve ba‘dehû fetihhâne nezâretine ve iki yüz altmış bir senesi rütbe-i ûlâyı bi’lihrâz Erzurum defterdârlığına ve muahharen defterdârlık-ı mezkûrdan infisâliyle meclis-i +muhâsebe-i mâliye azâsı sınfına bi’l-ilhâk iki yüz altmış iki senesi Ayvalık kazâsı +kâimmakâmlığına sâye-endâz-ı mecd u i‘zâz buyrulup kâimmakâmlık-ı mezkûrdan infisâli +vukûuna mebnî bir müddetcik dahi meclis-i mezkûra müdâvemetle iki yüz altmış üç senesi +bâ-rütbe-i vezâret Belgırad muhafızlığına revnak-bahş-ı atıfet buyrulmuş ve merkez-i +memûriyetine muvâsalatını biraz vakt mürûr itmeksizin dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. +Müşârün-ileyhin haylice eş‘âr-ı güzîdesi vardır. + +GAZEL +Keşf-i râz eyler isem kâse-i dünyâ dutuşur +Ketm ider isem eger dilde süveydâ dutuşur + +İrişir devr-i şerer-nâk-ı dilim eflâka +Sûziş-i âhım ile atlas-ı mînâ dutuşur + +Kadd-ı mevzûnunu yâd eyleyerek gülşende +Âh-ı serd itsem eger serv-i dil-ârâ dutuşur + +Sen o dem itmiş idin hasretile bağrımı nâr +Bu o ateş ki beyim sönmedi hâlâ dutuşur + +Sırrıyâ yazsam eger sûz-ı dili ahbâba +Kilk u evrâk yanup ma‘nî-i imlâ dutuşur + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Sırrı Pâşâ Halebli Melek Ahmed Pâşâzâde müteveffâ Osmân +Pâşâ’nın sulbünden medîne-i Konya’da bin iki yüz on yedi senesi hilâlinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup iki yüz yirmi dokuz senesi kapıcıbaşılık rütbesini ihrâz eyledikten sonra +bazı hidemât-ı seniyyede bi’l-istihdâm güzârende-i şuhûr u a‘vâm olduğu hâlde iki yüz altmış +senesi mîr-ümerâlık rütbesine bi’l-ihrâz Van kazâsı kâimmakâmlığına ve ba‘dehû Kars +kâimmakâmlığına ve iki yüz altmış altı senesi Yemen eyâletine revnak-bahş-ı atıfet +buyrulmuş ve iki yüz altmış sekiz senesi eyâlet-i merkûmeden infisâli vukûuyla Dersaâdet’e +muvâsalat eylemiş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından yedi-sekiz mâh makdem Anadolu +ordu-yı hümâyûnu cânibine sevk u i‘zâm olunmuştur. Müşarün-ileyh dirayetkâr bir vezîr-i + + + + + +pesendîde-etvâr olup eş‘ârı kabûl u tahsîne şâyân u sezâvârdır. Ati’t-terceme Vâhid Pâşâ +merhûmun nazm: + +Keşf-i râz itmez salâbetkâr olan kable’l-fenâ +Yanmadıkça avd sırı beyân itmez âşikâr + +beyt-i dil-nişîn-i letâfet-karînine nazm: + +Bir tahammüldür bu meydân-ı salâbetde dönen +Avdveş sûzân isen de bûyun itme âşikâr + +beyt-i sûziş-efgeni ile vâdi-yi tanzîre gitmiş ve ilhâk-ı meydân-ı suhande-gûy-ı müsâbakını +rübûde itmiştir. + +MÜRABBA +Hamdullah irdi şimdi sûr ile leyl-i berât +Âlemi nûr ile tezyîn eyledi zî-kâinat +Kim anın üftâdesidir eylesin âli-himem +Fahr-ı âlem aşkına virsin bize dârü’n-necât + +Vuslatın va‘d eyledi ol gicede şâhım benim +Hulf idüp göstermedi rûyun bile mâhım benim +Şâd olup hande nedir artmakdadır âhım benim +Eşk-i çeşm-i cevr ile oldu Begim nehrü’l-Fırat + +Bilmezem ağyâr mı geçdi ol mürüvvet kânına +Yanarım pervâneveş şol ateş-i sûzânına +Görsen ey meh rahm iderdin hecr-i dil nâlânına +Ne olur bir bûsecik ihsân ideydin iltifât + +Kâil idim bir nazar kılsan perîşân hâlime +Lutf idüp köhne berâtım virse idin elime +Vuslatı ress olsa hiç gam gelmez idi bâlime +Böyle bir mehveş ki Sırrı yok imiş aslâ sebât + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şerîf Sırrı Efendi mahrûsa-i Edirne’de bin iki yüz otuz altı +târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bi’l-âhire niyâbet tarafına +meyl u rağbet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Sırrı mahlasıyla gofte bazı eş‘âr-ı nâ-puhtesi vardır. + +GAZEL +Âlem ateş-bâz olur derd ile âh itdikçe ben +Âh idüp dehre garîbâne nigâh itdikçe ben + +Kim bilirdi kavs-ı mihnet böyle tîr-endâz olur +Arsa-i hâhişde men‘-i bârgâh itdikçe ben + +Levh-i takdîrde Utarid tâli‘im kılsın beyâz + + + + + +Safha-i evrâkı hâmemle siyâh itdikçe ben + +Pâymâl eyler kader ser-askeri tedbîr ile +Mülk-i maksûd üstüne sevk-i sipâh itdikçe ben + +Eylese tashîh u tanzîre Şefik Beg rağbeti +Sırrı eş‘ârda o tahrîr-i penâh itdikçe ben + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sırrı Beg Rûmeli’de vâki Kırkkilis nâm kasabada pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin iki yüz elli üç târîhlerinde Dersaâdet’e muvâsalat ve o aralık bir müddet +dîvân-ı hümâyûn kalemine müdavemetle muahharen hâriciye mektûpçusu odası hulefâsı +sınfına dâhil ve bi’l-âhire hâcelik rütbesine dahi nâil olmuştur. + +GAZEL +Bülbül-i gülzâr-ı aşkım âşiyân olmaz bana +Mürğ-i lâhutum anınçün bir mekân olmaz bana + +Gülsitânım tâze tâze güllerim açmaktadır +Ârzû-yı nev-bahâr itmem hazân olmaz bana + +Büte-i zilletde kâl itdi beni üstâd-ı aşk +Zer-i sâfiyim muhkem imtihân olmaz bana + +Sûretim sîretde nihân eylemiştir cânımı +Sîretim sûretde cân oldu zamân olmaz bana + +Ey Sezâyî şem‘-i vasla per yakar pervâneyim +Hâlet-i vaslın safâsından figân olmaz bana + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyh Hasan Sezâyî Efendi cezîre-i Mora’da revnak-efzâ-yı +âlem-i vücûd olup medîne-i Edirne’ye nakl u hicret ve tarîkat-ı aliyye-i Gülşenî meşâyih-i +izâmından Şeyh Mehmed La‘lî Efendi merhûmdan ahz-i yed-i inâbet iderek muahharen +müşârün-ileyh La‘lî Efendi yerine Edirne’de kâin Gülşenî dergâhı meşîhatine revnak-bahş-ı +himmet ve bin iki yüz elli bir sâli şehr-i Ramazânına âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i Ahyed +olmuştur. Bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Kim ki mağrûr olur kuvvetine kıl gibi +İntikâmın zü‘afâ eyler Ebâbil gibi + +Ateş u âb ile pür havf u recâ it de dilin +Yak yakıl Kâbe’de büthânede kandîl gibi + +Sürmedân gibi cilâ-bahş-ı uyûn ol halka +Rû-siyâh olma göze girmek içün mîl gibi + +Bostan-ı emel-i halkı iderisen iskâ + + + + + +Artar efzâyişin âlemde senin Nîl gibi + +Ser-i ebnâ-yı zamân üzre dönenler Süedâ +Pîç u tâb olmak olur âdeta mendil gibi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sadullah Efendi medîne-i Ankara’da gunûde-i pister-i rahmet +olan Hâcı Behram Velî hazretlerinin sülâle-i tâhire ve ol mahallin +ulemâ-yı bâhiresinden müderriszâde müteveffâ Abdülkerîm Efendi’nin sulbünden pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyleyerek meslek-i +niyâbete meyl u rağbetle bin iki yüz yirmi sekiz ve otuz yedi târîhlerinde mükerreren Ayaş +kazâsı niyâbetine ve bin iki yüz yirmi dokuz ve otuz iki ve otuz beş târîhlerinde bizzat Ankara +kazâsı nekâbetine memûriyetinden sonra Dersaâdet’e muvâsalatla Havass-ı Refîa kazâsına +muzâfa Südlüce ve Hasköy nahiyelerine nâkib nasb u ta‘yîn olunarak o esnâda ilm-i +hendeseyi mühendishâne-i âmire hâcesi El-hâc İshak Efendi’den ve ilm-i nücûmu dahi +mukaddemâ müneccim-i evvel Râkım Efendi’den muahharen müneccim-i sâni Turak +Pâşâzâde İbrâhim Beg’den tahsîl u tekmîl ile iki yüz kırk târîhinde medîne-i Ankara’ya avdet +eyleyüp iki yüz kırk iki senesi kazâ-yı mezkûr müftülüğüne iki yüz elli sekiz senesi Beypazarı +ve Kalecik ve Kangırı kazâları niyâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmış ve bi’l-âhire niyâbet-i +mezkûreden dahi kat‘-ı rişte-i iltifât ile maskat-i re’si olan Ankara’da gûşe-nişîn-i istirâhat +olmuştur. Mûmâ-ileyh âlim bir şâir-i kâmil olup mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı +dahi vardır. + +MÜNACAT +Yâ Râb kalemim mû-yı fenâdan sakla +Tahrîrimi ta‘n-ı süfehâdan sakla + +Tevfîkin idüp kanda gidersem bana rehber +Şeh-râh-ı şerîatda hatâdan sakla + +Nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendi Müstakimzâde Süleymân Sa‘dettin Efendi Dersaâdet’de +bin yüz otuz bir senesi şehr-i Recebde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı +âliyeye sa’y u himmetle tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyledikten sonra tarîkat-ı aliyye-i +Nakşibendiye meşâyih-i izâmından sâlifü’t-terceme Tokadî Şeyh Mehmed Emîn Efendi +merhûmdan ahz-ı dest-i inâbet eyleyüp bi’l-âhire nâil-i rütbe-i hilâfet eylemiş ise de halvetgüzîn-i uzlet olduğu hâlde bin iki yüz iki senesi hilâlinde işbu kâreh-i fenâdan bârgâh-ı cenâbı Mevlâ’ya teveccüh ve azîmet eylemiştir. Lafza teşebbüs rihletine târîh vâki olmuştur. Na‘ş-ı +mağrifet-nakşı Der-i âliye’de Zeyrek Yokuşu’nda Soğukkuyu nâm mevkide vâki Pîrî +Mehmed Pâşâ câmi-i şerîfi hatırasında Şeyhî merhûmun kabri kurbunda defîn-i hâk-ı ıtr-nâk +olmuştur. Mûmâ-ileyh âlim-i âmil bir fâzıl-ı kâmil olup kendisi bî-misl u hemtâ olduğu +misillü âsârı dahi latîf u zîbâdır ki zîrde esâmisi tahrîr u imlâ kılınmıştır. Altı cildi şâmil +Terceme-i Mektûbât-ı Ahmed-i Fârûkî, Şerh-i Dîvân-ı Hz. Ali , Tuhfetü’l-Hattâtîn, Devhatü’l-Meşâyih, Mecelletü’n-Nisâb, Terceme-i Na‘t-ı Kanûnü’l-Edep, Şerhi Kasîde-i Müzarriye, Şerh-i Vird-i Seyyid Yahya, Terceme-i Fkh-ı Ekber, Risâle-i Tâc, +Risâle-i Hadis-i Min Ürf, Risâle-i Ebeveyn, Şerh-i Hizbü’l-Hâfız, Hâşiye-i Hizbü’l-Azâm, +Hülâsâtü’l-Hediyye, Terceme-i Murassa-ı İbn-i Esir, Risâle-i Tâun, Terceme-i Ukudü’lLü’lüiye, Risâletü’l-Hay Fi Beyânü’l-Key, Şerh-i Ebyât-ı Baz-ı Mesnevî, Risâle-i Hüsn-ı +Takvîm, Risâle-i Adetü’l-Bedr Fî Beyân-ı Şuhûr-ı İsna Aşer, Risâle-i Salavat-ı Vusta, Risâle-i + + + + + +Âdâb-ı Ulu’l-Bâb, Risâle-i Hisal-ı Aşere, Şerh-i Hûr Erbaası, Risâle-i İrâdetü’l-Aliyye Fî +İrâdetü’l-Cezâiye Ve’l-Kaliye, Cedvel-i Eimme-i İsna Aşer, Cedvel-i Aşere-i Mübeşşere, +Menâkıb-ı Ashâb-ı Bedr, Menâkıb-ı İmâm-ı Azâm, Akidetü’s-Sofya, Terceme-i Ahval-i +Şuyûh-ı Ayasofya, Şerh-i Salavat-i Abdulkadiri’l-Geylânî, Şerh-i Bî-Nokta, Hadis-i Erbain, +Risâle-i Tenşitü’l-Ensâr Fî Hakk-ı Levni’l-Ahmer, Risâle-i Cevâhir-i Hamse ki işbu otuz +yedi aded âsâr-ı belâgat-disârından başka nice nice âsârı ve haylice eş‘ârı dahi olduğu derkâr +ise de ber-vech-i tafsîl-i tahkîk u tahsîl mümkün olamamıştır. + + +GAZEL +Gam çeker sîneye dil şûh-ı dil-ârâ yerine +Nûş ider hûn-ı ciger bâde-i hamrâ yerine + +Sahn-ı sînemde hem hecr u firâkınla şehâ +Dağlar oldu nümâyân gül-i zîbâ yerine + +İtme ümîd-i vefâ saymaz o hûnı bilirim +Lücce-i eşk-i teri mevce-i deryâ yerine + +Âdet-i meclis-i hûbân budur âlemde +Hûn-ı âşık içilir sâğar-i sahbâ yerine + +İtdim eglence bu şeb katre-i eşkim Sa‘dî +Aldatup tıfl-ı dili lü’lü-i la la yerine + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Arabzâde Sadullah Efendi Dersaâdet’de çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz yirmi beş senesi İzmir mevleviyyetine ve iki +yüz otuz beş senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyetine ve iki yüz otuz altı senesi Dârü’lhilâfetü’l-âliye hükûmetine ve iki yüz kırk iki senesi Anadolu sadâretine ve iki yüz kırk sekiz +ve elli beş seneleri mükerreren Rûmeli sadâretine revnak-bahş-ı fazl u kemâl buyrulup +kudemâ-yı sudûr-ı izâmdan bulunması cihetiyle muahharen reîsü’l-ulemâ ünvân-ı celîlini dahi +bi’l-ihrâz iki yüz elli sekiz senesi hilâlinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i bî-enbâz +olmuştur. Müşârün-ileyhin şi‘r ile adem-i tevağuluna mebni eş‘ârı çendan manzûr değil ise de +hatt-ı ta‘lîkde mahâret-i kâmilesi olduğu beyne’l-cumhûr müteârif u meşhûrdur. + +BEYT +Safhâ-yı rûy-ı cihân-efrûzuna cânânımın +Dest-i kudret bir kalem çekmiş de ebrû koymuş ad + +Nâzım-ı menzûme-i hünermendî Şeyh Saîd Efendi mahrûsa-i Belgırad’da tennûrebend-i hân-kah-ı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i mevleviyyeye intisâb ile bi’l-âhire mahrûsa-i +mezkûre Mevlevîhânesi post-meşîhatine kuûd ve bin yüz kırk târîhinde nûş-ı dârû-yı +şehâdetle rûh-ı pür-fütûhu makâm-ı vâlâ-yı sûra suûd eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bâlâda +muharrer olan beytinden başka eş‘ârı görülmemiştir. + +GAZEL +Hayâl-i mûr-ı hattınla dönüp dildâzi-i nemle +Süleymânım hıridâr-ı visâlin olayım nemle + + + + + + +Nem itmiş kâkül-i boyayı dökmüş rûy-ı nem-nâka +Reyâhinzâr-ı hüsnün eylemiş tezy��n nim nemle + +Fütûr îrâs ider gûş eylesek dünyâya gelmekden +Acep tahvîf ider vâiz bizi nâr-ı cehennemle + +Visâlin ârzûsuyla firengistânı gezmiş dil +Kızıl elmayı almış muğtenimden mâl muganımla + +Saîdâ eşk-i bülbül berg-i verde reng bahş eyler +Tarâvet-yâb olur her gonce-i gül çünkü şebnemle + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Es-seyyid Sadullah Saîd Efendi şehr-i Diyarbekir’de pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup müddet-i medîde bazı vezîrlerin kethudalık ve dîvân kitâbetligi misillü +hizmetlerinde bi’l-istihdâm muahharen hâcelik rütbesini bi’l-ihrâz bin iki yüz otuz yedi senesi +hilâlinde Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet eyleyüp tab‘hâne-i Mısriyye başmüsahhihligi +hizmetinde bulunduğu hâlde iki yüz kırk yedi sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Çend +aded risâle-i manzûmesi vardır. + +GAZEL +İtikâd-ı ehl-i sünnetden ayırma dâima +Açıver râh-ı necâtı ey kerim zevi’l-ata + +Cürm u isyânımla geldim dergeh-i gadrânına +Kuvvet-i îmânıma idem hemîşe ilticâ + +Hamdullah i‘tikâd-ı ehl-i sünnet-meslekim +Mezheb u dînim içün cân u dilim olsun fedâ + +Keyd ü mekr-i nefs ü şeytân-ı leîmden sakla kim +Dîn u îmânımla mahşûr olayım rûz-ı cezâ + +Hazret-i fahr-ı cihânın hürmetine lutf idüp +Havl-ı mahşerde Saîd’e şefkatin eyle revâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ferâizîzâde Mehmed Saîd Efendi mahrûsa-i Burusa’da kademnihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile Sultân Emir +hazretlerinin mahrûsa-i mezbûrede vâki câmi-i şerîfleri hitâbeti hizmetine dahi bi’l-vüsûl +vâsıl-ı ser-menzil-i memûl olmuş iken bin iki yüz elli bir senesi hilâlinde füstah-serâ-yı +ukbâya menkûl olmuştur. Tevârih-i sâlife mealinden ibâret olarak Gülşen-i Maârif isminde iki +cildi şâmil bir kıt‘a târîh inşâdına müvaffak olmuştur. Şi‘r ile çendan şöhreti yoktur. + + +GAZEL +İtmedi gitdi eser nale-i cângâh sana +Merhamet virmedi mi Hazret-i Allah sana + + + + + + +Nâlem itmiş seni hâbîde-i nâz u nahvet +Zannıma ninni gelir râh-ı sehergâh sana + +Âkıbet ömrümü hüsnün gibi itdin itlâf +Kaldı sermâye hemân âh bana râh sana + +Beni şâd eylemedin bir kere insâf eyle +Acaba neyledim ey tâli-i bed-hâh sana + +Tükenir bî-haber ana reviş elbetde Saîd +Âkibet rehber olur bu dil-i âgâh sana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hızır Ağazâde Saîd Beg Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup enderûn-ı hümâyûn iğvâtı silkinde perverde-i ilm u kemâl olmuş iken iki yüz elli +iki senesi hilâlinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i Müteâl olmuştur. Masnû ve matbû bir +kıt‘a Dîvânçesi vardır. + +GAZEL +Dil-i mehcûrı götürmez mi acep yâda dahi +O tegâfül-meniş âşık-küş u mağzâda dahi + +Bir Deyâkû güzeli gönlümü almış gitmiş +Beklerim hasretile ben der-i kilisde dahi + +O büt-i sîb-i zenehdân ki bulunmaz arasan +Ana mânend u nazîre kızıl elmada dahi + +Aldı gönlüm hat-ı nevhîz-i lebinden bir zevk +Virmez ol neş’eyi papaskarası bâde dahi + +Ben esîr-i gam-ı zünnârî isem çok mu Saîd +Yiri vardır gamının tâ dil-i babada dahi + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Saîd Efendi Vâlide Sultân kethudası müteveffâ Mehmed +Efendi’nin mahdûmu olup dâhiliye odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir müddet oda-ı mezbûra +müdâvemetiyle sadr-ı esbak Mehmed Hüsrev Pâşâ’nın iptidâki ser-askerligi hengâmında bir +müddet kitâbet hizmetinde bulunup bir müddet muahharen dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. +Şi‘r ile şöhreti yoktur. + + +GAZEL +Aldatup lâf u güzâfına inandırdı beni +Vâde-i vâslile hayli oyalandırdı beni + +Rûh-ı huygerdesini lâleye benzetmiş idim +Anda yok bûy-ı vefâ deyü utandırdı beni + +Celb-i hûbâna sebebdir diyerek pîr-i mugân + + + + + +Al ile bâde-i gül-renge boyandırdı beni + +Kâle-i sabrı alıp virdi nükûd-ı eşki +Hâcegîzâde dolabıyla dolandırdı beni + +Pûta-i aşk u muhabbetde Saîdâ dilber +Yan-ı mollâ gibi kâl eyledi yandırdı beni + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Çarşanbazâde Es-seyid Mehmed Saîd Efendi Dersaâdet’de +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz elli dokuz senesi Kuds-ı +şerîf mevleviyyetine ve iki yüz altmış sekiz senesi Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine nâil olmuş +ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında Mekke-i mükerreme pâye-i refîasını bi’l-ihrâz +ticarethâne meclisi müftülügü memûriyetine nasb u ta‘yîn buyrulmuştur. Mûmâ-ileyhin bir +mikdâr eş‘arı vardır. + +GAZEL +Rüstem-i rezm-i cefâyım derd-i cevşendir bana +Dâğ-ı ateş-tâb-ı sînem zînet-i tendir bana + +Ben şehîd-i tîr-i kavs-ı âsuman-ı mihnetim +Tâbiş-i berk-i kazâ bir özge me’mendir bana + +Filk-i cismi gavta-hor-ı kulzum-ı eşk itdi aşk +Nâ-hudâ-yı akl u dil bu yolda reh-zendir bana + +Ben hezâr-ı nağme-perdâz-ı beyâbân-ı gamım +Reng-i hûn alır dağım verd-i gülşendir bana + +Deyr-i hecr-i yâre dûçâr olduğum günden beri +Nağme-i kânûn u nâkûs âh u şivendir bana + +Dîdedir bân-ı elem hatırda pür-azâr u gam +Böyle bir âli misâfirhâne-meskendir bana + +Vâsıl-ı çîn-i merâm olmak muhâl ender muhâl +Sâye-i baht-ı siyâhım sedd-i âhendir bana + +Ey Hülagu-yı adem feryâd-res ol bâri sen +Bu hayât-ı nâ-becâdan merg ehvendir bana + +Lâubâli meşrebim mest-i müdâm-ı hayretim +Zîr-i ham meyhânede zîba nişîmendir bana + +Hâne-i dil zîb-i aşkınla müzeyyen olalı +Bikr-i mazmûn-ı dil-ârâ şûh-ı pür-zendir bana + +Sadr-ı dîvân-ı suhanda âsaf-ı ahdım Saîd + + + + + +Celb-i Belkîs-i belâgat kemterîn fendir bana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Saîd Efendi Üsküdar’da medfûn Şeyh Nasûhî Efendi +merhûmun ahfâdından vekâyi-i şer‘iyye kâtibi esbak İbrâhim Efendi’nin hâfidi ve Çarşanbalı +Hâcı Mollazâde ladesi-i kuzatdan Mehmed Sâlih Efendi’nin mahdûm-ı saîdi olup Rûmeli +kuzâtı silkine duhûl ile muahharen Midilli kazâsına nâil olmuştur. Bir mikdâr eş‘âr-ı +mu‘teberi vardır. + +GAZEL +Bu renc-i bî-şümâr-çarhın elbet de gâyeti vardır. +Dilâ şâm-ı firâkın da nehâr-ı vuslatı vardır + +Miyânınla dehânın bahsini benden suâl itme +O mabhesde kimin cânâ suâle kudreti vardır + +Nice elden kosun câm-ı şarâbı rûz u şeb rindân +Anın zîra leb-i sâkiye pek kurbiyeti vardır + +Dolaşma yelkovanveş tâli‘in akrebdedir vasla +Anın da ey dil-i şeydâ zamân u saati vardır + +Saîd anın bu hâl-ı pür-melâl u sözüne bâdi +Felekde ateş-efrûz-ı cihân bir âfeti vardır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız Saîd Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet metrûk başmuhâsebe kalemine müdâvemet eyledikten sonra mâliye +hazînesinde vâki bedelât odasına nakl u memûriyet eyleyüp bi’l-âhire oda-i mezkûrda +mertebe-i râbiayı ihrâz ile mümeyyiz-i sâni olmuştur. Mûmâ-ileyh ilm u muhâsebede misli +nâdir bir muhâsib-i mâhir olup eş‘ârı birkaç gazel ile bir-iki kıt‘adan ibâretdir. + +GAZEL +Sezâvar ise Sultân olur çün efser-i zerrîn +İsâbet etmiyen kârında her bî-mezheb u bî-din + +Metâ-ı cehl u kâlâyı dürûğ-ı bî-fürûğ ancak +Cihân dâd u sitedgâhında râyic böyledir hemin + +Sipehsâlâr-ı âlâm u firâkım hüsn-i mâtemde +Şehen-şâh-ı cünûn itdi beni bu leşkere ta‘yîn + +Felek ehl-i dili şâd eylemez Ferhâd’dan farz it +Nasîb-i kâm-ı diger oldu zevk-i vuslat-ı Şîrîn + +Felek şart-ı vefâyî kimsede ecrâmı kalmışdır +Ferâmüş eyledi âhir Saîdi hem-dem-i deyrin + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Saîd Efendi mahrûsa-i Burusa’da Pâşâkapısı civârında +kâin tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiye dergâhı şeyhi Ali Baba nâm bir zâtın mahdûmu olup bin +iki yüz altmış târîhinde pederi mûmâ-ileyhin vefâtı cihetiyle dergâh-ı mezkûr meşîhatine nâil +olmuştur. + +GAZEL +Ruhunda hayli arandı tarandı mebhas-ı zülf +Nihâyetinde kitâba tayandı mebhas-ı zülf + +Bu rence tarf-ı binagûşu üzre perçemini +Gice safâveş açıldı kapandı mebhas-ı zülf + +Hayâl-i âlem-i nûr-ı siyâhdan dolayı +Şikest-i tarh-ı külaha dolandı mebhas-ı zülf + +Riyâz-ı fikretim andırdı sünbülistanı +Midâd-ı kilk-i hünerle sulandı mebhas-ı zülf + +Perîde-reng-i ruhun der-hayâl idince hemân +Hevâ-yı şevke çıkıp kuşkulandı mebhas-ı zülf + +Selâm uzatma sözü kıssayı dırâz itme +Yeter yeter keselim pek uzandı mebhas-ı zülf + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Tâhir Selâm Beg Dersaâdet’de zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup +unfuvan-i şebâbetinde mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına müdâvemetle sarf-ı himmetle tahsîl-i +ilm-i kitâb ve tekmîl-i hüner u ma‘rifet eyleyüp müddet-i medîde sadr-ı ali mektûpçuluğu +mesned-i vâlâsına ve ol vaktin istilâhı üzre bir müddet dahi çarşıbaşılık câh-ı meali-iktinâhına +ve bi’l-âhire mükerreren metrûk başmuhâsebe ve büyük ruznamçe hâcelikleri mansıblarına +revnak-bahş-ı i‘tila buyrulduktan sonra meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye azâsı sınfına bi’l-ilhâk +muahharen rütbe-i ûlâyı ihrâz ile da‘vâ nezâret-i celîlesine sâye-endâz-ı übbhet u azâsına +buyrulup bir müddetden sonra nezâret-i merkûmeden infisâli cihetiyle hâne vü sâhilhânesinde +peygûle-güzîn-i istirâhat iken bin iki yüz altmış beş senesi şehr-i Ramazân-ı mağrifetnişânında sâimen nüzhet-sarâ-yı dârü’s-selâma âzim olmuştur. Müşârün-ileyh ulûm-ı cüziye +vü külliyede kudret u mahâreti zâhir bir şâir-i mâhir olup semere-i nihâl-ı tab‘ı olan Dîvân-ı +belâgat-ünvânından mâada ulemâ-yı mutebahhirînden Ahmedi’l-Kudûrî hazretlerinin ulûm-ı +fıkhiye ve mesâli-i dîniyeye dâir te’lîf-gerdesi olan Kitâb-ı Müstetâb’a bir kıt‘a şerh-i metîni +ve ulûm-ı edebiyeden Makâmât-ı Harîrî nâm kitâb ile Mizânü’l-Edeb nâm kitâb-ı rengînhitâba dahi birer kıt‘a terceme-i dil-nişîn-i vardır ki kütübhâne-i âlemde yâdigâr-ı erbâb-ı +maâni olmuştur. + +GAZEL +Ednâ kuluyum fahr-i Resulü’s-sakaleynin +Ol nûrı ehad Ahmed-i ceddü’l-Haseneyn’in + +Cân tîğini üryan iderim cism-i gılafdan +Kanlar saçarım fethine ol Bedr-i Huneyn’in + + + + + + +Nûş eyler isem Şâh Hasan aşkına zehri +Çekmem elimi yoluna baş gitse Hüseyn’in + +Hûn-âbe-i eşkimle cihân kana boyansın +Giryân olarak derdine ol kurre-i aynın + +Evlâd ile ashâba selâm eyle Selâmî +Şâd ola dahi rûh-ı şerîfi ebeveynin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Selâmî Efendi medîne-i İzmir’de sahâ-zîb-i âlem-i şühûd +olup evâil-i hâlinde memâlik-i mahrûsanın ekser mahallerinde seyr u seyâhat ve bir müddet +Nüküs’de ikâmet eyledikten sonra Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp karye-i Ebâ Eyyûb Ensârî +’de vâki ismine mensûb olan dergâhda post-nişîn-i irşâd olduğu hâlde +usûl-ı Nakşiyye üzre ifâza-i seyr u sülûk eylemekte iken bin iki yüz yirmi sekiz târîhinde +âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. Dergâh-ı mezkûre hatırasında medfûndur. Mûmâ-ileyhin +na‘tgûne olan beş aded beyt-i latîfi numûne-i tab‘-ı şerîfi olmak üzre sebt-i cerîde-i âcizî +kılınmıştır. + +NA‘T-I ŞERÎF +Şefâ‘at kânı olduğun ider te’yîd-i erselnâk +Lamirin tâcını giydin ki dindi şânına levlâk + +Selâmî mücrimi kandır şefâ‘at kefseri birle +Ki zâtındır alî hulk-ı azîm ey şâh-ı i‘tinâk + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdusselâm Selâmî Efendi medîne-i Ahısha’da Vanî Kara +Müftü ünvâniyle meşhûr u müteârif olan müteveffâ Mehmed Efendi’nin sülâlesinden +Süleymân Efendi merhûmun mahdûmu olup bin iki yüz otuz bir senesi Dersaâdet’e +muvâsalatla Dersaâdet ve taşraca bazı mahallerde kitâbet hizmetinde bulunduğu hâlde bir +müddet ikâmet eyledikten sonra iki yüz elli dört târîhlerinde mâliye mektûpçusu odası +hulefâsı sınfına dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyh halîm ve selîm bir zât-ı lâzımü’t-tekrîmdir. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Garîb ol gurbet ehl-i derde sahrâ-yı selâmetdir +Bu halk içre kişi bîgâne olmak başka halvetdir + +Sadâ-yı sayt u şöhretden sakın kim şöhret âfetdir +Ney u tanbûru seyr eyle ser-â-ser dâğ-ı hasretdir + +Mey-i aşk ile sermest ol da dünyâyı temâşâ kıl +Selîmâ kendiden gitmek acep seyr u seyâhatdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Selîm Efendi Bosna mollası müteveffâ Hüseyin +Efendi’nin mahdûmu olup bin doksan dokuz târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile yüz yirmi sekiz +târîhinde Üsküdar kazâsı mevleviyyetine ve yüz otuz iki târîhinde saray-ı hümâyûn hâceligine +mevsûl ve yüz otuz beş sâlinde Galata mevleviyyetine ve sene-i merkûme hilâlinde fetva + + + + + +emânetine menkûl olduktan sonra yüz otuz sekiz senesi şehr-i Recebinde Mekke-i mükerreme +pâyesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil mümtâz olmuş iken sene-i mezbûre şehr-i Zi’l-hiccesinde +emîn-i fetva bulunduğu hâlde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u +kemâldan olup Sâlim Efendi Tezkiresi’nde bazı eş‘ârı mestûr u mukayyeddir. + +KIT‘A +Hâk-i payin tûtiyâ iden ulu’l-ebsâr olur +Cennet’i mu‘tâd iden cân bende-i ensâr olur + +Bir gedâ kemter gulâmındır Semâhuddin velî +Mültefit bilferd olur ihsân vücûd ihzâr olur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ömer Semâhat Efendi Rûmeli’de kâin Yenişehir-i Fenâr +nâm memleket-i cesîmede ziyâ-pâş-ı bezm-i vücûd olup âsitân-ı hazret-i pîr kudduse +sırrıhü’l-münîrehu azîmetle bir müddet hizmet itdikten sonra memleket-i mezkûrede vâki +pederlerinden müntakil Mevlevîhâne’nin meşîhatine ve bir müddetden sonra medîne-i +Edirne’de kâin Murâdiye nâm Mevleviyye meşîhatine ve ba‘dehû hasbe’l-istihkâk +Dersaâdet’de Kâsımpâşâ Mevlevîhânesi meşîhatine ve muahharen sâniyen mezkûr Murâdiye +Dergâhı meşîhatine nâil olmuş iken bazı avârız-ı sûriye münâsebetiyle tekrâr Dersaâdet’e +muvâsalat eyleyüp civâr-ı Hazret-i Hâlid’de misâfireten ikâmet üzre iken bin iki yüz dört +târîhinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Berg-i gül-reng bulur ârız-ı dil-cûsundan +Sünbül âşüfte olur zülf-ı semen-bûsundan + +Şehr-i Bağdâd gibi kişver-i dil oldu harâb +O cüvânın sitem-i çeşm-i Hülagusundan + +Nazarım gâh ruh u gâhice zülfünde kalır +Bâğ-ı hüsnün geçemem lâle vu şebûsundan + +Dilde kim aşk ola ızmârı olur mu kâbil +Şem‘in elbet görünür şu‘lesi fânûsundan + +O perîşâna dûçâr olalı akl u fikrim +Târ mâr oldu perî��âni-i gîsûsundan + +Kâ‘be-i hüsnü nola kıble-i uşşâk olsa +Tak-ı mihrâb-ı be-dîdârdır ebrûsundan + +Deşt-i hüsn içre Senihâ o gazel-i nâzik +Şekl-i vahşet görürüm dîde-i âhûsundan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Senîh Efendi ıstabl-ı âmire pâyelilerinden El-hâc Şerîf +Ağa’nın mahdûm-ı maârif-perveri ve meclis-i vâlâ azâsından sâlifü’t-terceme Ali Rızâ +Efendi’nin birâder-i vâlâ-güheri olup bin iki yüz elli bir senesi hilâlinde maskat-i re’sleri olan + + + + + +mahrûsa-i Burusa’dan Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine ve +ba‘dehû mekteb-i maârif-i adliyeye devâm ve muvâzabetle bir mikdâr ulûm-ı Arabiye ve +fünûn-ı Fârisiye tahsîl eyledikten sonra iki yüz elli sekiz senesi kalem-i mezbûr-ı mühimmenüvîsânı silkine ve iki yüz elli dokuz senesi mektûbî-i vekâlet-penâhî odası hulefâsı sınfına +dâhil olarak uhdesine rütbe-i sâlise bi’t-tevcîh âmedi odasına nâmzedlik ile mümtâz-ı akrân u +emâsil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından yedi-sekiz mâh makdem Anadolu +müsteşârı maiyeti tahrîrât başkitâbeti memûriyetiyle mahall-i mezkûra azîmet ve muahharen +Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Mûmâ-ileyh nazm u nesre kâdir bir şâir-i mâhir olup dîvân +olacak mikdâr eş‘âr-ı belâgat-şiârı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Kemerveş bend idüp bâzû-yı vaslı mû-miyânından +Murâdım üzre devr-i çarh-ı nâ-hemvâre gösterdim + +Döküp hûn-âb-ı eşki sîne-i pür-dâğ-ı sûzâna +Çırâğân içre gûyâ ateşin fevvâre gösterdim + +Niyâm-ı sîneden uryân idüp âh gelir sözü +Rakîb-i bed-nihâda hışmile gaddâre gösterdim + +Yine bir nev-zemîn tâze gazel nazm eyleyüp Seyyid +Nazîre-cûy olup Kâmi-i sihr-âsâra gösterdim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Mehmed Sadrettin Efendi sudûr-ı izâmdan Uşşâkizâde +Seyyid Abdullah Efendi’nin mahdûmu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile tekmîl-i devr-i medâris +eyleyerek Haleb-i şehbâ ve ba‘dehû Şâm-ı şerîf mevleviyyetlerine muvâsalat ve hükûmeti +esnâdaki bin yüz kırk altı sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Seyyid mahlasiyle Sâlim +Efendi Tezkiresi’nde dahi terceme vü âsârı mukayyed u mestûrdur. + +GAZEL +İdince gönlümü dîvâne ârzûy-ı bahâr +Müselsel oldu zebânımda güft-gûy-ı bahâr + +Kalırdı elde misâl-i şemâme-i anber +Rübûde olmasa çevgân-ı çarha-gûy-ı bahâr + +Fedâ idüp bizi gitmişdi şimdi güller açup +Kızardı hâcalet-avdetle sanki rûy-ı bahâr + +O serv-i kâmeti bâğ-ı hayâle aldıkça +Döker sirişkini Sîret-misâl cûy-ı bahâr + +Duâ-yı bülbüle âmîn-hân olup mürgân +Açıldı müşteri-i aşka çarsû-yı bahâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şerîf Pâşâzâde Saîd Sîret Beg Cidde vâlisi esbak müteveffâ Şerîf +Pâşâ’nın mahdûmu olup tarîk-i tedrîse dâhil ve bin iki yüz otuz sekiz senesi Galata + + + + + +mevleviyyetine nâil olduktan sonra iki yüz kırk altı târîhinde Mekke-i mükerreme +mevleviyyetinden ma‘zûlen dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Sîret mahlasiyle bir mikdâr eş‘ârı +vardır. + +GAZEL +Âşık-ı şûrîde-hâliz zârdır eglencemiz +Genc-i gamda derd-i aşk-ı yârdır eglencemiz + +Eylesen endîşeme yok zülf-i perçemin nola +Hall olunmaz ukde-i düşvârdır eglencemiz + +Gabgab u la‘lin o nahl-ı nâzik elbet ohşarız +Tıfl-ı aşkız sib ile gül-nârdır eglencemiz + +Bir bölük pervâne-i bezm-i belâ vü mihnetiz +Pertev-i şem‘-i ruh-ı dîdârdır eglencemiz + +Sanmasın Sîret bizi eglencesiz ehl-i hevâ +Ney gibi her demde âh u zârdır eglencemiz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şehbâz Girây Sultân sâlifü’t-terceme merhûm Halîm Girây +Sultân’ın ferzend-i ercümendi olup Dersaâdet’de bin iki yüz elli iki târîhlerinde şehbâz rûhu +hazîz-i dâr-ı fenâdan evc-i âlâ-yı bakâya pervâz eylemiştir. Sîret mahlasiyle bazı eş‘ârı +görülmüştür. + +MÜSEDDES +Bilmedim ben neyleyem asla dil-i nâ-şâdıma +Halka itdigim perestişdir sebeb berbâdıma +Senden olmazsa inâyet rûz u şeb feryâdıma +Hâsılı bir çâre yok gamdan benim âzâdıma +Kimseden ümîd u istimdâd gelmez yâdıma +Ey benim feryâd-res Rabbim yetiş imdâdıma + +Kârı isyân Sîret’in ey zât-ı Rabbü’l-âlemîn +Her gice itsem sezâdır subha dek âh u enîn +İsm-i pâkin çün beni kıl nâr-ı dûzahdan emîn +Kesmem ümîdim ki sensin âleme Rabbü’l-mu‘în +Kimseden ümîd u istimdâd gelmez yâdıma +Ey benim feryâd-res Rabbim yetiş imdâdıma + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Sîret Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz iki senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mukaddemâ bir müddet tophâne-i âmire ruznamçe odasına +müdâvemetle bi’l-âhire bir müddet dahi hizmet-i kitâbetle Rûmeli ve Anadolu câniblerinde +imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra Dersaâdet’e avdetinde evkâf-ı hümâyûn hazînesinde vâki +tahrîrât odası sınfına dâhil ve iki yüz altmış iki senesi hâcelik rütbe-i mu‘teberesine nâil +olmuştur. Mûmâ-ileyh seyr-i mergûbe ashâbından olup şi‘r ile çendan tevâgulu yoktur. + + + + + + +GAZEL +Çekeli tuğ-ı vezâret ile râyet perçem +İttihâz itdi fes iklimin eyâlet perçem + +Çekilince ruhuna hatt-ı şerîf ol şûhun +Yine kesb eyledi rıf‘atla sadâret perçem + +Ola şûr Çin ile Maçin’e dahi sevdana +Zulümâta el atup eyler imâret perçem + +Dökülüp mâh-ı ruhu münhasif itmiş birden +Koparır başımıza şimdi kıyâmet perçem + +Nice bin dilleri berbâd u perîşân itdi +Dolaşır gerdene âşüfte-kıyâfet perçem + +Buna zihnim dolaşır mu‘cize mi yâ efzûn +Ser-i her mûyuna bend itdi bin âfet perçem + +Buna perçem mi dinir sanki bir ejderhâdır +İdiyor dahme-i hüsn üzre nezâret perçem + +O şehin mihnet-i ma‘mûre-i hüsn ü ânın +Heme an itmededir hıfz u himâyet perçem + +Bana zencîr-i cünûn oldu yüzü ağ olsun +Bu vecihden bize bahş eyledi şöhret perçem + +Seheri âh-ı cigergâhile olmuş tel tel +Yine kesb eyledi bir başka letâfet perçem + +Dil-i sevdâzedemiz şâne misâli Seyfî +İdeli yârelidir bahs u hikâyet perçem + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Seyfi Beg medîne-i Kayseri’de çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyledikten sonra kitâbet tarafına +rağbet ve bazı vüzerânın yanında bir müddet edâ-yı hizmet-i kitâbet eyleyüp müddet-i medîde +Bağdâd vâlisi Ali Rızâ Pâşâ merhûmun dîvân kitâbetinde bulunarak muahharen uhdesine +rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisi bi’l-i‘tâ Kürdistan defterdârlığı ve bin iki yüz altmış üç senesi Kütahya +defterdârlığı memûriyetine ta‘yîn kılınup iki yüz altmış dört senesi mahall-i merkûmede +irtihâl-i dâr-ı bekâ ve kedisine gılaf-ı mezarda me’vâ eylemiştir. Dîvân olacak mikdâr eş‘ârı +vardır. + +HARFİ’Ş-ŞİN + +GAZEL +Büt-perestem dimezem sana gönül virsem âh + + + + + +Büt-perest olduğumu duydu cihân kâfir âh + +Bend iderse dili ol zülf-i ham ender hamına +Şâneveş belki anı kurtara bu baht-ı siyâh + +Yiter itdin yiter âh bunca cefâyı zâlim +Nolur itsen bana bir kere tebessümle nigâh + +Dil-i vîrânımı yıkdınsa benim var olasın +Seni mesrûr ide her şâm u seher Rab îlah + +Çâre ne sevdi seni Şârık-ı rüsvâ-yı cihân +Avf ile eyle adâlet eger itdiyse günâh + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Emîn Şârık Baba Dersaadet’de bin yüz doksan târîhinde pânihâde-i sâha-i vücûd olup kaşıkçılık sanatiyle me’lûf ve Kaşıkçı Emîn Baba dinmekle ma‘rûf +olduktan sonra iki yüz elli sekiz târîhinde cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve +Dersaâdet’e avdetle tarîkat-ı aliyye-i Rufâiyyeye olan mensûbiyeti muktezâsınca bir müddet +Lâleli câmi-i şerîfi civârında kâin Mercümek tekyesine müdâvemet eyleyüp muahharen ala’ttarîkü’s-seyâhe Selanik cânibine azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyh bir pîr-i rûşen-zamîr olup +eş‘âr u güftârı latîf u dil-pezîrdir. + +GAZEL +Meyl itmek ile dilber-i mehveş bahâsına +Aldı ketan-ı sabrımı ateş bahâsına + +Yağma idince gamze-i Tatarı dilleri +Virdim o şâha cânımı tir-keş bahâsına + +Çokdur niyâz-ı vasl iderek nakd-ı cân be-kef +Nâz eylesin o Yûsuf-ı serkeş bahâsına + +Çıkmazsa alma hatt-ı siyeh rûy-ı âline +Degmez metâ-ı sâde münakkaş bahâsına + +Sevk-i hünerde bu gazel-i penc beyit ile +Virdim kumâş-ı nazm-ı terim baş bahâsına + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî vak‘a-nüvîs Hüseyin Şâkir Begefendi gümrükçü +Hüseyin Pâşâzâde mevâliden Mustafa Beg’in mahdumu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile +muahharen va‘ka-nüvîslik hizmeti uhdesine bi’l-ihâle bin iki yüz elli yedi sâlinde Haleb-i +şehbâ mevleviyyetinden ma‘zûlen dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Safâyî Efendi tezkiresinde +dahi terceme-i hâli mestûrdur. + +GAZEL +Tâbiş-i ruhsâre-i cânânı gördükçe fakat +Meh diyüp hurşîde teşbîh itmeyen eyler galat + + + + + + +Şimdi menşûr-ı melâmet hükmünü terkîn için +Safha-i rûy-i dil-ârâya çekildi tâze hat + +Târ-ı zülfünde rehâ buldukça tab‘-ı nâ-tüvân +Mû-miyâne bend olur la-hayr ila-fi’l-vasat + +Serbeçe benler midir rûyunda vecdengîz olan + +Mushaf-ı hüsne ya nakş olmuş mudur rengîn-nükat + +Çek halâyıkdan eli kat it alâyıkdan dili +Şâkirâ imdâd-ı Rabbânî sana besdir fakat + +Nâzım-ı müşârün-ileyh kâimmakâm-ı esbak Ahmed Şâkir Pâşâ medîne-i Trabzon’da +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e muvâsalatla çok müddet ecille-i devlet-i +aliyyeden müteveffâ Firdevsî Efendi’nin imâmet hizmetinde bi’l-istihdâm sâhib-iyarlık +memûriyetine ve ba‘dehû darbhâne-i âmire imâmetine ve muahharen darbhâne-i âmire +nezâretine revnak-efzâ olduktan sonra bin iki yüz yirmi beş senesi bâ-rütbe-i vezâret +kâimmakâmlık makâm-ı âliyesine nakl ve bir sene mürûrunda kâimmakâmlık-ı mezkûreden +münfasilen Gelibolu’ya müntakil olup bir müddetcik ikâmetle Kütahya eyâleti uhdesine bi’ttevcîh iki sene müddet eyâlet-i merkûmede iki buçuk sene dahi Mora eyâletinde icrâ-yi emr-i +hükümdârî itdikten sonra eyâlet-i merkûmeden infisâli vukûuyla Gelibolu’ya azîmet ve birkaç +mâh zarfında Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp iki yüz otuz dört senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı +âhiret eylemiştir. Şi‘r ile şöhret-i şâyı‘ası yoktur. + +GAZEL +Hayret-zedeyim aşk ile harem neme lâzım +Câm-ı Cem-i feyzim ki benim câm neme lâzım + +Gülzâr-ı emelde nice bin seyle dûçârım +Subh-ı kerem-i minnet-i şebnem neme lâzım + +Tîğ-i sitem-i hecr ile sad-pâre iken dil +Dâğ-ı emel-i sîneye merhem neme lâzım + +Elde kalem-i münis u gam-hâr tururiken +Esrâr-ı dil-i zârıma mahrem neme lâzım + +Ey dîde-i hûn-âbe-i Şâkir ne bu girye +Te’sîr-i nigâr eylemeyen gam neme lâzım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Es-seyid Mehmed Şâkir Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin yüz seksen sekiz târîhinde sarây-ı hümâyûna çırâğ buyrularak şem‘-i +kemâli şu‘le-pâş-ı feyz u ikbâl olduktan sonra livâ-yı şerîf şeyhligi hizmet-i müstevcibü’lmefhareti ile nâil-i âmâl olmuş iken iki yüz elli iki senesi rûh-ı şerîfi âzim-ı dâr-ı bekâ, vücûdı latîfi Hazret-i Hâlid civârında vâki kabristânda muntazır-ı +rahmet-i Hudâ olmuştur. Mûmâ-ileyh âlim u fâzıl bir şâir-i ferhunde-hasâil olup Mesnevî-i + + + + + +şerîf’e Türkçe bir kıt‘a manzûm tercemesi ve Baharistân nâm kitâb-ı latîfeye bir aded şerhi ve +bir kıt‘a müretteb Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Şem‘-i ruhsârı o şûhun nûr şeklin gösterir +Gûyiya Mûsa-i aşka Tûr şeklin gösterir + +Kangı sûretle acep sayd eylesem ol âfeti +Gâh âdem geh perî geh hûr şeklin gösterir + +Kursa da tel bahs-i zülfünde rakîb-i rû-siyâh +Bezm-i cânânda yine ma‘zûr şeklin gösterir + +Hayretindendir sakın ber-dâr sanma âşıkı +Bend-i zülf-i yâr olan Mansûr şeklin gösterir + +Bî-muhâbâ açılır bî-gâneye ol mest-i nâz +Meclis-i uşşâkda mestûr şeklin gösterir + +Rûz-ı uşşâkı iderse mihr-rûyı rûşenâ +Zülf-i müşkîni şeb-i deycûr şeklin gösterir + +Şâkirâ bî-şübhe mahzûn u harâb olur o ki +Bu harâb-âbâdda ma‘mûr şeklin gösterir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şâkir Efendi Midilli müftüsü El-hâc Ebûbekir Efendi merhûmun +sulbünden bin iki yüz on yedi târîhinde kehvâre-i zîb-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala +tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyleyüp iki yüz elli sâlinde tarîk-i feyz-refîk-i +tedrîse duhûl ile ibtidâ bâb-ı âli küttâbına ve muahharen mekteb-i maârif-i adliye şâkirdânına +bir müddet ta‘lîm-i ulûm-ı Arabiye ve tefhîm-i fünûn-ı Fârisiye eyledikten sonra zabtiye +meclisi ve bi’l-âhire ziraat meclisi müftülügü memûriyetine revnak-bahş-ı fazl u kemâl +buyrulup iki yüz altmış yedi senesi mevleviyyetle Haleb-i şehbâya azîmet ve hitâm-ı +müddetle Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Mûmâ-ileyh hilm u fazlı nümâyân bir fâzıl-ı nüktedân +olup Avâmil Risâlesi’ne Türkçe bir aded terceme-i manzûmesi ve haylice eş‘âr-ı letâfetallâmesi vardır. + +GAZEL +Ne şâh u mîrden şekvâ ne ân u înden feryâd +Dilâ ancak o zülfü anber u müşgînden feryâd + +Ne denli âh-ı germ itdimse te’sîr itmedi yâre +Gönül eyler dem-â-dem ol dil-i sengînden feryâd + +Bana râhat görünmez ferş-i Cennet olsa da hâk +Çün eyler la-cerem bîmâr gam-ı bâlînden feryâd + +Dil ol şehbâzdan gayr içün âh itmez berâ-yı kevn + + + + + +Figânı cevr-i gülden eylemez nesrînden feryâd + +Henüz o nev-be-nev itmekte cevri ol perî yohsa +İder mi şekve dil derd u gam-ı pîşînden feryâd + +Görünür bana herbir târı zencîr-i belââsâ +Gamımdan dâd ey meh perçem-i pür-çînden feryâd + +Acep mi mürg-i cânım dâm-ı zülfünden figân itse +İder asfûr elbet pençe-i şâhînden feryâd + +Gözetmekden reh-i tannâz-ı yâri yaş döker dâim +İdersem var yiri bu dîde-i nemgînden feryâd + +O Ferhâdım kalırsam Şâkirâ hâtır belâsıyla +Tuh-i seng-i cefâda eylemem Şîrîn’den feryâd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şâkir Efendi müteveffâ Köse Mehmed Pâşâ’nın atikasından olup +Mısr-ı Kâhire’ye azîmetle bir müddet İskenderiye tersânesi muavinligi memûriyetinde bi’listihdâm olunduktan sonra ihtiyâr-ı gûşe-i tekaüdî eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Fevkî mahlasıyla +dahi bazı eş‘ârı vardır. + +TÂRİH +Teceddüd eyledi sâl-i ferah-bahşâ-yı şevk olsun +Sürûr u sûr-ı nev ile cihânbân-ı felek-şâna + +O hâkân-ı zamânın vasfını ta‘dâd ne mümkündür +Suhandân aczini izhâr iderler hep zarîfâne + +Kerâmetle zekâvetle adâletle sehâvetle +Tefevvük eyledi cümle mülûk-ı âl-i Osmân’a + +Beni red eylemez hâşâ kerem eyler bu târîhde +İde Vehhâb mübârek sâlini Abdülmecîd Hân’a + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Cerrah Şâkir Efendi şehriyyü’l-asl olup mukaddemâ cerrahlık +sanatiyle me’lûf iken bir aralık heftân emânet hizmet-i müstelzimü’l-mefhareti kendüye bi’lihâle cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdet +eyledikten sonra bâ-rütbe-i sâlise Bilecik kazâsı kâimmakâmlığına ve biraz vakt mürûrunda +Denizli kazâsı kâimmakâmlığına ve bin iki yüz altmış beş senesi bâ-rütbe-i sâmiye +Tekfurdağı kâimmakâmlığına memûr ve ta‘yîn kılınmış ve muahharen kâimmakâmlık-ı +mezkûrdan ma‘zûlen Dersaâdet’e menkûl olmuştur. Eş‘ârı çendan manzûr degildir. + +GAZEL +Yâr gelüp âşıkın menzilini kılsa cây +İtmiye mi gün yüzü dîdeleri rûşen ay + + + + + + +Yanaşup ol mâha tâ hançer-i sertîz gibi +Eylesem ağyârının sînesi hemçu nây + +Yan virüp ey meh-likâ kaçma bu gam-hârdan +Ateş-i hicrânına yanmağa görme revây + +Yâver olursa eger lütf-ı Hudâ bir kula +Bir kula muhtâc iken dehre olur pâdişây + +Yaş döküp dîdeden rûyun ider arzû +Kudret ile gün yüzün olmada şebnem rûbây + +Yâb-ı reh-i tecrîdde âkil isen ber ribât +Kâfile-i ehl-i aşk eyleye kârban-sarây + +Yâr-i ser-efrâzsın sende bu göz kaş ki var +Katli içün âşıkın yana gerek ok u yây + +Yayüp ona güllerin gün yüze kıldın nikâb +Menzil-i akrebde tâ münhasif olmuştur ây + +Yâr dilerse eger sînemizi kâiliz +Tek bizi ol mehlikâ lütfuna kılsın sezây + +Yaz-ı semender gibi yanmağa tâliblinim +Ey kalem arz it eger diler ise ol hümây + +Yâ meh-i rahşende mi dehre ziyâ-bahş olan +Tal‘at-ı rûyun mudur âleme viren cilây + +Yâ lec idüp müddeî gün yüzün inkâr ider +Eyler idi ol gabî âkil ise zerre rây + +Yâre ider ehl-i aşk durmayup arz-ı hüner +Nevbet-i arz-ı hüner sende mi Şâhin Girây + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şâhin Girây Hân Sultân Topal Ahmed Girây Sultân’ın şahbâz-ı +lânegâh-ı âmâlı yani ferzend-i mazarrat-iştimâli olup birâderi Sâhib Girây Sultân’ın mesnedhânide bulundukları hengâmda kalgaylık mansıbına nâil ve bin yüz doksan bir târîhinde +şahbâz-ı ikbâli evc-i alâ-yı hânide pervâze-i mütemâil olarak kendisi mümtâz-ı emâsil olmuş +iken doksan altı târîhinde mesned-hâniden müfârakat ve müddet-i kalîle zarfında sâniyen +mesned-i mezkûra mukârenet itmiş ise de bin yüz doksan sekiz sâli hilâlinde iklim-i Kırım’ın +Rusya memâliki idâdına dâhil olmasına sebeb-i müstakil olmuş olmasından dolayı o aralık +çâr-nâ-çâr Rusya devleti tarafına firâr eyleyüp bin iki yüz bir senesi hilâlinde der-i devlet-i +müdârâ ilticâsınca cezîre-i Rodos’a nefy u iclâ olunarak sene-i mezbûre şehr-i Şevvâlinde tâir +rûhu pençe-i ikâb-ı ecele giriftâr ve ol vecihle kendisi müterâkıb-ı rûz-ı şümâr olmuştur. + + + + + +Müşârün-ileyhin meşhûr-ı âfâk olan dâire şeklinde vâki ebyât-ı pesendîdesinin sabt u +tahrîriyle iktifâ olundu. + +GAZEL +Bu âlemde deli şeydâlarız biz +Demâdem aşkile rüsvâlarız biz + +Bizi görmez bakan sûret gözüyle +Ki Kâf-ber-Kâf uçan ankâlarız biz + +Sakın bakma hakâretle bize sen +İki âlemde bildânâlarız biz + +Bizi inkâr idenden havfımız yok +Bu meydân içre bî-pervâlarız biz + +Giderdin cân gözünden çün hicâbı +Bu gün Seyyid Şeref-bînâlarız biz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Eşrefzâde Seyyid Şeref Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin seksen +târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup bin yüz dört târîhinde lâbis-i hırka-i hilâfet ve yüz +beş târîhinde mahrûsa-i mezbûre sancağı dâhilinde vâki Kumla-i Sağîr nâm karyede kâin +zâviyede câlis-i seccâde-i meşîhat olduktan sonra mahrûsa-i mezbûrede vâki Eyyûb Efendi +hân-kahı meşîhatine bi’l-nakl bin yüz kırk beş senesi cânib-i Hicâz’a azîmet ve ba‘de edâ-yı +hac mahrûsa-i mezbûreye avdet eyleyüp bin yüz kırk altı sâli hilâlinde halvet-serâ-yı ukbâya +rihlet eylemiştir. + +KIT‘A +Beni hem-hâlet idüp ciddi felek Mecnûn’a +Döndü seylâb-ı sirişk-i terimiz Ceyhun’a + +Gayriye itdigi lutfun Şeref ol mihr-i kemâl +Zerresin itse yeter âşık-ı dil-i pür-hûna + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Şeref Efendi ati’t-terceme Abdurrahim Fâiz Efendi +merhûmun mahdumu olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bin yüz altmış târîhinde dâr-ı bekâya +menkûl olmuştur. Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi terceme vü âsârı mestûr u mukayyeddir. + +GAZEL +Cemâl-i bâğı ne hoş gülsitân-ı hikmetdir +Gönüller anda gezer bülbülân-ı hikmetdir + +Aman o gamzeler âfet girişmeler hikmet +Şaşırdım anı görünce çü yamân hikmetdir + +Çü cüz-i lâyetecezzâ ve nokta-i mevhûm +Bilinmedi kim umûr-ı dehân-ı hikmetdir + + + + + + +Güneş yüzünde görünce hilâl-ı ebrûyu +Dimişdir ehl-i felek bu kırân-ı hikmetdir + +Bakılsa kudret-i Bâri müşâhid olunur +Sahîfe-i ruhu âyniyedân-ı hikmetdir + +Bu kaşların ki çekilmiş yıra‘-ı kudretle +Berât-ı hüsnüne ey şeh nişân-ı hikmetdir + +Rızâ-yı bûs-i leb ol hikmeti Şeref sorma +Hulâsa âb-ı hayât tâze cân-ı hikmetdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hayâtîzâde Halîl Şeref Efendi Maraş eyâleti dâhilinde vâki +Elbistan nâm kasabada bin iki yüz on bir senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +peder-i emcedi sâlifü’t-terceme Hayâtî Efendi merhûmdan bir mikdâr ulûm-ı Arabiye tahsîl +eyledikten sonra mûmâ-ileyh ile beraberce Dersaâdet’e muvâsalat ve beş sene müddet tahsîl-i +ulûm-ı âliyede bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyliyerek tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp +vatan-ı asliyesi cânibine azîmet ve bir aralık Sünbülzâde Vehbî Efendi merhûmun âsârından +olan Nuhbe nâm kitâbı şerhe sarf-ı himmet birle iki yüz altmış senesi Dersaâdet’e bi’lmuvâsala şerh-i mezkûru huzûr-ı fâizü’n-nûr hazret-i mülûkâneye bâ-takdîm kendisi bâi‘tibâr-ı hâric tarîk-i tedrîse dâhil olduktan sonra heyet-i cedîdeye dâhil olan Esrârü’l-Melekût +nâm kitâbı lisân-ı Türkiye terceme idüp Efkârü’l-Ceberrut ismiyle namzet ve kendisi ol +sûretle dahi tahsîl-i nâm-ı ebed eyledigi hâlde iki yüz altmış altı senesi Mevleviyyetle cânib-i +Bağdâd’a azîmet ve hitâm-ı müddetle vatan-ı asliyesine avdet eyleyüp iki yüz altmış yedi +senesi hilâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Arabî ve Türkî hayliden hayli +eş‘âr-ı güzîde ve resâil-i pesendîdesi vardır. + +GAZEL +Cândan tenhâ dilermiş yâr vuslathâneyi +Hâne-i tenden çıkardım ben de ol bîgâneyi + +Firkat-ı yâr ile âşık na‘ş-ı bî-rûh olduğun +His idüp mürgân ser-i Mecnûn’da yapmış lâneyi + +Eylemiş sûzân u giryân şem‘i evvel aşkile +Eyleyen sûzân-ı şevk-i şem‘ ile pervâneyi + +Şimdi hâkinden sebû-yı mey yapar üstâd-ı çarh +Doldururken bir zamân Cem zevkile peymâneyi + +Gâliba sevdâyı sarmış zülf-i cânâna Şeref +Bend-i gîsûsunda görmüşler dil-i dîvâneyi + +Nâzımmûmâ-ileyh Mehmed Şeref Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz dört senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli üç senesi evkâf-ı hümâyûn hazînesinde vâki +gedikler odası ketebesi silkine ve iki yüz altmış iki senesi hâcelik rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz iki + + + + + +yüz altmış yedi senesi hazîne-i merkûme tahrîrât odası ketebesi sınfına dâhil olmuş ve işbu +tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdem dîvân kitâbeti hizmetiyle Rûmeli cânibine azîmet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh mezâmin-i şi‘re vâkıf bir şâir-i pür-maârif olup bir mikdâr eş‘ârı +vardır. + +MÜNAACAT +Yâ ilahi degilim müstehak ihsân eyle +Kerem u lutfunu hakkımda ferâvân eyle + +Na‘t u mersiyye münâcât u sitayişlerimi +Sebeb-i mağfiret it zîver-i dîvân eyle + +Ekleyim nîk u bedi hayrı şeri bi’l-cümle +Bildirüp ilm-i ledün sırrını irfân eyle + +Cümle erbâb-ı kemâlin nazarından dilerim +Ne kadar var ise noksânımı pinhân eyle + +Vezn u ma‘nâdan eger olsa da âri Şeref’in +Şi‘rini müntehab-ı Hazret-i Hasân eyle + +Şâire-i mûmâ-ileyha Şeref Hânım şeyhülislâm-ı esbak Ârif Efendi merhûmun +akribasından ati’t-terceme Nebîl Beg merhûmun sulbünden bin iki yüz yirmi dört senesi +hilâlinde zînet-efzâ-yı âlem-i vücûd olup pederi merhûmun isrinde bulunarak haylice eş‘âr-ı +latîfe tanzîmine himmet eylemiştir. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +İtdim güzeller içre alâka efendime +Sad âferin tabiât-ı dilber pesendime + +Tarf-ı ruhunda kâkülün ol meh görüp dimiş +Kıldım rübûde mihre varınca kemendime + +İlbâs idüp güzellere tercîh-i hil‘atin +Buldum bu nice câme hele şâhlevendime + +Nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendî Şeyhülislâm Mehmed Şerîf Efendi meşâyih-i izâmdan +İsmâil Efendizâde sâlifü’t-terceme Mehmed Es‘ad Efendi merhûmun sulbünden bin yüz otuz +altı târîhinde Şeref-bahş-ı kehvâre-i vücûd olup yüz elli bir târîhinde tarîk-i tedrîse dâhil ve +devr-i medâris-i mu‘tâde eyleyerek yüz altmış yedi târîhinde Diyarbekir mevleviyyetine vüsûl +ile yüz yetmiş üç târîhinde Burusa mevleviyyetine nâil olduktan sonra yüz seksen senesi şehri Recebde İstanbul kâdılığı mesned-i refîine ve yüz seksen beş senesi şehr-i Rebîü’lâhiresinde Anadolu sadâret-i cel��lesine ve yüz seksen dokuz senesi şehr-i Cemâziye’levveliyesinde evvel olmak üzre Rûmeli sadâret-i behiyyesine ve yüz doksan iki senesi +hilâlinde sâni itibâriyle sadâret-i mezkûreye revnak-dih-i ilm u kemâl ve yirmi gün mürûrunda +cây-ı vâlâ-yı fetvaya şeref-rîz-i ikbâl buyrulup dört sene müddet icrâ-yı ahkâm-ı şer‘-i bîmisâl eyledikten sonra infisâli vukûuyla sâhilhâne ve saâdethânelerinde ikâmet-sâz-ı istirâhat + + + + + +oldukları hâlde iki yüz üç senesi şehr-i Zilkaidesinde sâniyen makâm-ı vâlâ-yı meşîhata kuûd +ve iki mâh tamâmında bi’l-istifâ târik-i câh-ı fetva olup bin iki yüz dört senesi şehr-i +Ramazân-ı mağrifet-nişânın dokuzuncu günü rûh-ı şerîfleri evc-i a‘lâ-yı illiyîne suûd +eylemiştir. Müşârün-ileyh ilm u fazlı zâhir bir şâir-i mâhir olup Füsulü’l-Arâ Fi-Şânü’l-Mülûk +ve’l-Vüzerâ isminde bir risâleleri ve müntehabât-ı eş‘âra dâir Letâifü’l-Kemâl isminde bir +mecmûa-i rengîn-makaleleri olduğundan başka mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânları +dahi vardır. + +TARİH +Menba-ı lütf u atâ efdâl-ı sınf-ı füzelâ +Fahr-ı eşrâf-ı sudûr yani ki Eşref Molla + +Hüsn ü takrîrini görseydi Celâl baş kesüp +Lâl olurdu bilip aczin diyemezdi hiç lâ + +Akl-ı kül olur idi zâtına teşbihe sezâ +Cism u sûretden eger olmasa âri ferdâ + +Vasfı kâbil degil ol bahr-ı kemâlâtin çün +Eyleyüp tayy-ı makâl gayri Şerîf eyle duâ + +Söyle bu mısra-ı berceste ile tam târîh +Oldu revnak Rûmeli sadrına Es‘ad Molla + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdurrahîm Şerîf Efendi Selanik nakîbü’l-eşrâfı kâimmakâmı +müteveffâ Mehmed Efendi’nin mahdûmu olup bin iki yüz otuz beş târîhinde hâric itibâriyle +tarîk-i tedrîse dâhil ve bir müddet Selanik müftülügü hizmetinde bi’l-isihdâm muahharen +hizmet-i mezkûreden infisâliyle iki yüz kırk altı senesi Belgırad kazâsı mevleviyyetine nâil +olduktan sonra iki yüz elli târîhlerinde be-tarîkü’n-nakl metrûk Üsküdar mevleviyyeti +pâyesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil mümtâz olmuş iken iki yüz altmış senesi hilâlinde mahrûsai mezbûrede irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh tab‘ı zarîf bir zât-ı şerîf olup eş‘ârı +selîs u latîf vâki olmuştur. + +MATLA +Mey u mahbûbdan el çekmek nasîb olmadı pîr oldum +Eyü vardım sefâhat eyledim şeyh-i kebîr oldum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şerîf Efendi medîne-i Engürü’de pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup +işbu âlem-i pür-melâlda mücerredü’l-hâl olduğu sûretde bir vakt imrâr-ı mâh u sâl eyleyüp +sinnîn-i ömrü hadd-i semânîne karîn olduğu hâlde bin iki yüz otuz beş târîhinde rûh-ı şerîfi +âzim-i huld-i berîn olmuştur. Mûmâ-ileyh salah-ı hâl ile ma‘rûf u mevsûf bir zât-ı sâhib-vukûf +olup sayf u şitâda sırrı bir nev-i şükûfeden biri olmadığından beyne’z-zürefâ asrında Çiçekli +Şerîfî dinmekle ârif olduğu bazı hemşehrilerinden işidilmiştir. Mürûr-ı ezmine ile eş‘ârı kazâzede-i rûzgâr olmuş olduğundan bâlâda muharrer olan beytinden başka âsârına dest-res +olunamamıştır. + +GAZEL + + + + + +O cefâ-pîşe sitemgerlige mu‘tâd gibi +Felegin devri dahi tavrına münkâd gibi + +Bîsütûn olsa dilin ey sanem-i şîrînkâr +Tîşe-i âhım açar yol ana Ferhâd gibi + +Hil‘at-ı atlas-ı irfânıma âlem muhtâc +Bün-i kühen-câme-i peşmînede fırsâd gibi + +Bu perîşân suhan-ı sâde-i dervişâna +Var mı tanzîr idecek Ârif-i üstâd gibi + +Server-i ehl-i suhandır o bigâne şimdi +Şefkatâ fazl u hüner anda Hudâ-dâd gibi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şefkat Efendi Bağdâdiyyü’l-asl olup bi’l-âhire cânib-i Rûm’a +muvâsalat ve bir müddet Kırım hânları maiyetlerinde ve muahharen bir vakt dahi +Dersaâdet’de Eflak ve Boğdan Begleri yanlarında kitâbet hizmetiyle imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra müsinn u ihtiyâr olduğu cihetle Kuruçeşme nâm mahallde kâin hânesinde +ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet eyleyüp üç-dört sene müddet sâhib-i firaş-ı illet olduğu hâlde bin iki yüz +kırk iki senesi hilâlinde dâr-ı bakâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Hadîkatü’l-Vüzerâ nâm +kitâba zeyl olarak birkaç cüzden ibâret bir eser-i mu‘teberi vardır. + +GAZEL +Nâr-ı aşkın dil-i sûzânımı tennûr itdi +Gam-ı hecrin gözümü çeşme-i Horhor itdi + +Heves-i zülf-i siyâhın bana hem-dem olalı +Kalb-i pür-âhımı efganile tanbûr itdi + +Esb-i nâzı ile çignetti beni sîm tenim +Bana bu şîveyi ol gerdeni kâfûr itdi + +Dönmedi kutb-ı murâdım üzere bir devre +O denî çarh benim kaddimi kanbûr itdi + +Şefkatî bu gice ol çeşm-i gazâlin şevki +Yine bir nev-gazelin nazmına destûr itdi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız Edhem Şefkatî Efendi Rûmeli’de kâin Zağra-i Atik nâm +kasabada pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tahsîl-i ulûm-ı âliye ve +tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyledikten sonra Rûmeli vâlisi esbak müteveffâ Sirozlu Yûsuf +Pâşâ’nın kitapçılık hizmetiyle Manastır cânibine azîmet ve muahharen mahall-i mezkûrda +tedrîs cihetlerinden birine nâiliyetle cây-gîr-i ikâmet olmuştur. Şi‘r ile şöhreti yoktur. + + +GAZEL +Gonca vü hârı iden seyrân hem ağlar hem güler + + + + + +Yâr u ağyârı gören her an hem ağlar hem güler + +Girye vü handemde ey Leylî-i devrân yok sebât +Sanki Mecnûn’dur dil-i nâlân hem ağlar hem güler + +Reng-i zülf ü rûy-i cânâna kemâl-i reşk ile +Ebr u hûrşîd eyleyüp devrân hem ağlar hem güler + +Nükte-i mestûr-ı aşkı şem‘-i remz-âgâha sor +Hem ider pervâneyi sûzân hem ağlar hem güler + +Aşka geldikçe hayâl-i hatt u rûyun sevdigim +Şefkatî-i tîre-baht-ünvân hem ağlar hem güler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Şefkatî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz elli üç senesi dîvân-ı hümâyûn kalemine çırâğ +buyrulup iki yüz elli beş senesi mekteb-i maârif-i adliyeye nakl ile bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı +Arabiye ve tekmîl-i fünûn-ı Fârisiye eyledikten sonra iki yüz elli sekiz senesi evâsıtında usûl-ı +imtihâniyesi ba‘de’l-icrâ mektûbî-i sadâret-penâhî odası hulefâsı sınfına dâhil ve muahharen +tahrîrât-ı hâriciye odasına bi’l-nakl iki yüz altmış tokuz senesi sâlise rütbesine nâil olmuş ve +işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdem İzmir vâlisi İsmâil Pâşâ’nın dîvân kitâbeti +hizmetiyle mahall-i mezkûra azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı birkaç gazel ile bir-iki +şarkıdan ibâret olup fenn-i kitâbetde mahâreti vardır. + +KIT‘A +Hüsn-ı hattı ukalâ hiç ana görmez şâyân +Meşk u ta‘lîme taalluk idemez dîvâna + +Hatt-ı ta‘lîk nedir bilmez iken ol allâk +Sîn u kâfı çıkarır gösterecek sıbyâna + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mehmed Şefîk Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i +tedrîse duhûl ile bin iki yüz yetmiş bir sâlinde dâr-ı bekâya mevsûl olmuştur. Bâlâda mestûr +olan kıt‘asından başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Eylese baht-ı siyâhım ile ülfet perçem +Düşürür gönlümü sevdâlara elbet perçem + +Şâh-ı hûbândan alup tuğ-ı vezâret perçem +Kıldı mülk-i fesi kürsi-yi eyâlet perçem + +Mağribîdir ki çıkup semt-i diyâr-ı fesden +Şark serhaddine dek kıldı seyâhat perçem + +Çîn-i ebrûsuna sarkındılık eyler fesden +Mülket-i hüsn ideli neşr-i hükûmet perçem + + + + + + +Kalb-i uşşâkı karıştırdı Arap saçı gibi +Zîr-i fesden kılup izhâr ol âfet perçem + +Hüsn u hâr-ı gam u ekdârı bırakmaz süpürür +Olsa beyt-i dile çârub muhabet-i perçem + +Kıl kadar eyleme ümîd-i kerem âlemde +Viremez kel olanın başına zînet perçem + +Kıl ayıbsız nola olursa Şefîkâ şi‘rim +Ki virir tab‘ıma ser-rişte-i kuvvet perçem + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Şefîk Beg Reîsülküttâb-ı esbak El-hâc Recâi Efendi +merhûmun hafîdi ve tezkireci-i sâni müteveffâ Mehmed Celâleddin Beg’in veled-i reşîdi olup +velâdetlerinin dördüncü senesi pederleri mûmâ-ileyh irtihâl-ı dâr-ı bekâ ve üç-beş sene +mürûrunda vâlide-i müşfikeleri dahi nakl-ı haremgâh-ı ukbâ eylemiş olmasıyla mânend-i +dürr-i girân-mâye bir yetim-i bî-vâye olduğu hâlde hâlitesi hânımın zîr-i himâyesinde +bulunarak Gülpazarı Şâkir Efendi’den bir mikdâr ulûm-ı Arabiye tahsîl ve Cerrahpâşâlı +Hamdî Efendi merhûmdan dahi resm-i hattı âverde-i dest-i tekmîl eyledikten sonra bin iki yüz +elli târîhinde mektûbî-i vekâlet-penâhî odası hulefâsı sınfına dâhil ve hasbe’l-istidâd usûl-ı +kalemi tahsîl ile Cennet-mekân Sultân Osmân Hân-ı Gâzi hazretlerinin cülûs-ı +hümâyûnlarından cülûs-ı meş‘aded-menûs-ı cenâb-ı şehen-şâhiye gelinceye kadar müddetde +güzerân iden selâtîn-i izâm hazerâtının erîke-pîrâ-yı saltanat olduklarına dâir inşâd itmiş +olduğu tevârih-i güzîdesini huzûr-ı fâizü’n-nûr hazret-i mülûkâneye bi’t-takdîm eylemiş +olduğu târîh mukâbilinde bir kıt‘a mülğa râbia-nişân-ı gevher-efşânını dahi hâmil olarak +meclis-i vâlâ nezâreti dâhilinde vâki tahrîrât-ı sâmiye odasına nakl ile iki yüz altmış üç senesi +Sayda vâlisi Kâmil Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetine memûren mahall-i mezkûra azîmet ve +birkaç mâh zarfında Dersaâdet’e avdet ve iki yüz altmş beş senesi Mısır vâlisi Abbas Pâşâ’nın +kezâlik dîvân kitâbeti memûriyetiyle cânib-i Mısır’a revân ve birkaç mâh mürûrunda vâli-i +müşârün-ileyhin iltimâsı ve kendisinin istihkâkı muktezâsı üzre uhdesine rütbe-i ûlâ sınf-ı +sânisi bi’l-itâ kâmrân olduktan sonra iki yüz altmış yedi senesi memûriyet-i mezkûresinden +isti‘fâ iderek Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp iki yüz altmış sekiz senesi evkâf-ı hümâyûn +muhâsebeciligi memûriyetine revnak-dih-i kadr u mezellet buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh +mezâmin-âferin bir şâir-i nâzikterîn olup dîvân olacak mikdâr eş‘âr-ı dil-nişîn tanzîmine +muvaffak olmuş ise de Sayda’ya azîmetinde mecmûa-i eş‘ârı kazâzede-i rûzgâr olmuş olduğu +istihbâr kılınmıştır. Kendisinin îrâd-ı mezâmine kemâl-ı mecbûriyeti cihetiyle ekser +mazmûmları tahsîne şâyân ve zevk-bahş-ı dil-i şâirândır. + +TÂRİH +Sikke giydi müjdeler Osmân Efendi’den Şefîk + +târîh-i menkûtu mantûkunca Yenikapı Mevlevîhânesi Şeyhi Osmân Selahaddin Efendi’den +sikke-pûş-ı intisâb olduğu leyle-i mirâc-ı Hazret-i Nebevî’ye tesâdüf eyleyerek sâlifü’tterceme Zîver Efendi darbhâne-i âmire nâzırı bulunduğu hâlde Mevlevîhâne-i mezkûrede +bulunup hâzır-meclis olmasiyle mütercim mûmâ-ileyh âyin-i Mevleviye üzre sikke-pûş-ı +intisâb olduğu hengâmda “işte darbhâne nâzırı efendi hâzır-meclis iken sikke giydik + + + + + +inşaallahutaâla ma‘nevî ayârımız hâlisdir” diyerek irâd-ı mazmûn eyledigi bazı Mevlevî +cânlardan mervîdir. Müşârün-ileyh Zîver Efendi’nin mühürdârlık hizmetinde bulunduğu +müddetde müşârün-ileyhin hudâvendigâr-ı sâbık Cennet-mekân Sultân Mehmûd Hân-ı Sâni +hazretlerine takdîm eyledigi tevârih u kasidelerin ekserisi mûmâ-ileyhin hattiyle muharrer +olup eş‘âr-ı mezkûreden bazısını esnâ-yı mütâlaada Zîver Efendi ne güzel şi‘r söyler ve ne âlâ +yazı yazar acabâ bu yazı dahi kendi yazısı mıdır deyü atik-ârâ-yı tahsîn olmalarıyla mûmâileyhin eser-i kalemi olduğu ifâde ve ta‘yîn olundukta hüsn-i hatt-ı mezkûresine pesend u +tahsîn buyrulduğu sırada oda-i mezkûra devâm eylemesi husûsunda dahi fermân-ı kerâmetünvâni-i şâhâne şeref-sünûh buyrulmuş olduğu mûmâ-ileyh tarafından bâr-ı iftihâr +kılınması üzerine keyfiyyet-i terceme-i hâli zeyline zamm u ilâve kılınmıştır. + +GAZEL +Subh dem açdı sabâ bend-i nikâb-ı gonce +İtdi ta‘tîr-i çemen ıtr-ı gül-âb-ı gonce + +İtdi âvâz-ı gelu gîr-i nevâ-yı bülbül +Cümle zâğ u zağanı mest u harâb-ı gonce + +Bezm-i âfâka sabâ müjde-resân oldu kim +Açdı leb nâz u tebessümle cenâb-ı gonce + +Perdede kalmışidi bend-i hacleyle hele +Gayret-i hüsnü bu dem açdı hicâb-ı gonce + +Şükrüyâ fasl-ı rabi‘ ile haber geldi hemen +Gitdi evrâk-ı hazân geldi kitâb-ı gonce + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Şükrü Efendi Kürdistan eyâleti’nde vâki Süleymâniye +ta‘bîr olunan mahallde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz elli iki târîhlerinde +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet neşr-i ulûm-ı âliye eyledikten +sonra Cennet-mekân Vâlide Sultân hazretlerinin Dersaâdet’de Fazlı Pâşâ nâm mahallde +müceddeden inşâ buyurmuş oldukları dârü’l-masârif nâm mektebin hâceligine memûr ve +ta‘yîn kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında Topkapı Sarây-ı hümâyûnu +hademesi hâceligine tahvîl-i memûriyet eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazîletden olup Şâki +mahlasıyla müteârifdir. Bir mikdâr eş‘âr u güftârı vardır. + +BEYT +Bu gülşende acep mi Cevriveş dil bî-karâr olsa +Yanımca salınır bir serv-i kâmet dilberim yoktur + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Şeyh Şekîb Efendi Dersaâdet’de tennûre-bend-i hânkah-ı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile ibtidâ Karahisâr Mevlevîhânesi +meşîhatine memûr ve ta‘yîn kılınarak bin iki yüz otuz beş târîhinde azm-ı huld-ı berîn +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bâlâda sebt u tahrîr olunan beytinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî +olmamıştır. + +ŞARKI + + + + + +İtmiş mukadder ol ratb-ı izzet +Ta‘cilimizdir sûretde hücnet +Yoktur fakîri ilzâma hâcet +Ber-muktezâ-yı cürm ü kusûrum + +Takdîre tedbîr gelmez muvâffık +Tedbîre takdîr belki mutâbık +Neymiş benim bak hakkımda lâyık +Ber-muktezâ-yı cürm ü kusûrum + +Gafletle geçdi her sâl u mâhım +Hadden tecâvüz zannım günâhım +Eksikligimdir bi’l-cümle şâhım +Ber-muktezâ-yı cürm ü kusûrum + +Her işde şems-i adîldir Allah +Lâyıksız inmez istiğfâr Allah +Bilmez miyim ben Elhamdülillah +Ber-muktezâ-yı cürm ü kusûrum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şemsî Beg Dersaadet’de tâ-bende-i sipihr-i vücûd olup evâil-i +hâlinde enderûn-ı hümâyûna çırâğ ve bi’l-âhire huzûr-ı fâiz’ün-nûr cenâb-ı mulûkânede +terennüm-sâz-ı fahr-ı mübâhat olan hânende-gân sınfına bi’l-ilhâk şîrîn-dimâğ buyrulup +muahharen memûr olduğu hizmetden dûr u mehcûr ve ol zemzeme ile tanbûr Neşâtî şikest u +meksûr olmakdan nâşi beyt: + +Âb u hâkinde var âsâr-ı ferah meykedenin +Kim ki endûh ile azm itse meserretle döner + +beyt-i neş’e-bahşını gûyâ olduğu hâlde gâh meyhâne mastaba ve gâh kahvehâne peykelerinde +sâzende vü hânendelik eyleyerek güzârende-i subh u mesâ iken bin iki yüz altmış iki sâlinde +şems-i hayâtı küsûf-ı memâta mukabil ve ol sûretle şu‘a-ı hayâli çeşm-i âlemden zâil +olmuştur. Mûmâ-ileyh fenn-i mûsikîde mahâreti hüveydâ bir şâir-i nağme-pîrâ olup eş‘âr u +güftârı zişt u zîbâ nevinden vâki olmuştur. + +GAZEL +Çarh elinden kimse yok âlemde giryân olmamış +Dehr içinde var mıdır bir sîne büryân olmamış + +Evveli derd u belâdır âhiri cevr u cefâ +Kimse bunda tat alup ömründe handân olmamış + +Kanda bir dil ki anın derdiyle olmaz mübtelâ +Yâ çeker gâhi anın zahmıyla pür-kan olmamış + +Âdemin ömrü eger bin yıl olursa âkibet +Dem gelir san bir gice âlemde mihmân olmamış + + + + + + +Şem‘iyâ bu ukdenin hallinde âcizdir ukûl +Kangı âkildir anın fikrinde hayrân olmamış + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şem‘î Efendi Konya eyâletinden ve tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyye +müntesiblerinden olup helva-fürûşluk sanatıyla imrâr-i sinnîn u şuhûr eylemekte iken bin iki +yüz elli yedi senesi hilâlinde şem‘i hayâtı rûzgâr-ı memât ile mürde olarak zîr-i hâka süpürde +olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr olan gazeli her ne kadar halâvetsizce vâki olmuş ise +de sâir âsârına dest-res olunamadığından anınla iktifâ olundu + + +MATLA +Râzıyım her ne iderse bana serv u semenim +Tîğ-i cevri ile sâd pâre kılarsa bedenim + + +matlaıyla olan gazel-i meşhûr müteveffâ-yı mûmâ-ileyhe gâh gâh isnâd olunduğu mesnû ise +de Üskübî Şem‘î merhûmun âsârından olarak Hasan Çelebi tezkiresinde mestûr u +mukayyeddir. + +GAZEL +O meh-rûnun gönülde hâl-i anberfâm-ı kalmışdır +Derûn-ı sîne içre dâğ-ı hecr-i şâmı kalmışdır + +Meyân-ı mû-miyân-ı kîl u kâla oldu çün bâis +Dehân-ı tenginin bir nokta-ı îhâmı kalmışdır + +Visâl-i îd içün çokdan çeker dil ravza-i hecrin +Kadem-bûs-ı visâle irmege bayrâmı kalmışdır + +Nükûd-ı ömrü Ca‘fer eylemiş ihsâna sarf ammâ +Nihâyet zîb-i târîh olmuş ismi nâmı kalmışdır + +Bu bezm-i âlemin câm u ayâğı olmuş işkeste +Neşât u neş’esi gitmiş mey-i âlâmı kalmışdır + +Şarâb-ı câh u ikbâlı ile sermest u medhûşun +Humâr-ı câm u gamla bâde-i sersâmı kalmışdır + +Çerâğ-ı şem‘i tâbân oldu bezme lîk pervâne +Fitil olmuş yanar ne sabr u ne ârâmı kalmışdır + +Cenâb-ı hazret-i müfti’l-enâmın hâk-i pâyinden +Kemîne bendesi âmâlını i‘lâmı kalmışdır + +Penâgâh ümemidir dergehinde feth olur hâcât +İnâyet abd-ı memlûku kerem huddâmı kalmışdır + +Nice sâhib-emeller bir işâretle be-kâm oldu + + + + + +Bu bir ısrâr-ı hikmet çâker-i nâ-kâmı kalmışdır + +Bu nice lutfuna ihsânına mustağrakım el’an +Karîn-i i‘tibâra cilve-i aklâmı kalmışdır + +Meşîhat mesnedinde müstedâm-ı ömr ide Mevlâ +Bu çarhın tâ ki devr itmekte subh u şâmı kalmışdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Meşrebzâde dâmâdı Mehmed Şem‘î Efendi medîne-i Maraş’da +bin iki yüz yirmi üç târîhinde şa‘şa‘a-pâş-ı encüm-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde bir +müddet tahsîl-i ulûm-ı Arabiyeye sa‘y u gayret ve iki yüz kırk bir senesi Dersaâdet’e bi’lmuvâsâla hizmet-i kitâbetle bir mikdâr Mahmûd Pâşâ câmi-i şerîfi havlusunda vâki +mahkemeye müdâvemet eyleyüp iki yüz kırk dokuz senesi bir kıt‘a Edirne müderrisligi +rüûsuna nâil ve niyâbet tarafına mâil olarak bi’l-âhire Maraş mevleviyyetine mevsûl ve +mukaddem u muahher Anadolu ve Rûmeli cânibinde nice nice niyâbet-i cesîmeye menkûl +olduktan sonra iki yüz altmış sekiz senesi Siroz niyâbetinden ma‘zûlen Dersaâdet’e bi’l-vüsûl +müdürlük vechile mâl-ı eytâmın hüsn-i idâresi uhdesine ihâle kılınmış ve işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ı esnâsında be-tarîkü’n-nakl ve bâ-i‘tibâr mahrec-i İzmir mevleviyyeti +pâyesini ihrâz ile mümtâz-ı emâsil olmuştur. Pâye-i mezkûrenin tevcîhine Kıbrısîzâde +mevâliden Hakkı Efendi’nin inşâ eyledigi târîhdir. “Şu‘lelendi pâye-i İzmir şem‘inden pedîd” +mûmâ-ileyh maârif-pîrâ bir şâir-i şi‘r-ârâ olup bidâyet-i saltanat-ı seniyye-i Osmânî’den bin +iki yüz altmış beş sâl-i meyâmin-fâline gelinceye kadar müddetde sadr-ı güzîn olmuş olan +vüzerâ-yı fehhâm ile mesned-nişîn-i fetva olan meşâyih-i izâmın nasb u azlleri târîhlerini +mübeyyin Esmârü’l-Tevârih isminde matbû bir eser-i masnû tertîbine muvaffak olmuştur. + +TÂRİH +Zehî mecrâ-yı dil-cû terke âb-ı nâbın İskender +İçeydi ba��demâ mâü’l-hayâtı eylemezdi yâd + +Şinâsi-meşreb-i nükte-şinâsâna müvâfıkdır +Şu dört târîhi kim bir beyt içinde ideyim inşâd + +Sarâ-yı dil-pesend u pertev-efzâsın idüp âbâd +Bu havz-ı âdile Sultân mücedded eyledi bünyâd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şinâsi Efendi Dersaâdet’de Tophâne nâm mahallede tevellüd +eyleyüp muahharen tophâne-i âmire mektûpçusu odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir aralık +hâcelik rütbesine nâil olduktan sonra lisân-ı ecnebiyeyi tahsîl eylemek üzre Paris cânibine +azîmet eylemiştir. + +KIT‘A +Yine bir nev-cüvân aldı başımdan akl u îmânım +Siyâh gîsûları itdi beni mecnûn u âvâre + +Gece gündüz hayâli ile girmez çeşmime uyhu +Nola bir kez terahhum eylese bu Şevki-i zâre + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Şevki Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk dokuz sâl-i +meyâmin-fâlinde şevk-efzâ-yı âlem-i vücûd olup unfuvân-i tufûliyetinde Cennet-mekân +Sultân Süleymân Hân-ı Gâzi câmi-i şerîfi civârında vâki mekteb-i edebiyeye müdâvemete +mübâderetle fart-ı istidâd ve kabiliyet-i mâderzâdı muktezâsı üzre üç-dört sene müddetle +hayliden hayli tahsîl-i ulûm-ı Arabiye vü Fârisiye eyledikten sonra kendisinin mevhibe-i +ilahiyye olan hüsn-i hattı iktizâsınca bin iki yüz altmış dört senesi mektûbî-i ser-askerî +odasına memûriyeti âyîne-i kaderden sûret-nümâ olmuş. Ve hasbe’l-istitaa oda-i mezbûr +hulefâsı sınfında geregi gibi imtiyâz bulmuştur. Mûmâ-ileyh memdûhü’s-seyr bir şâir-i zîbende-eser olup müşevvik-i hakîkinin teşvîk u iânesiyle gâh u gâh nazm u güftâra bezm u +sa‘y u iktidar eyleyerek bir mikdâr eş‘âr-ı selîs tanzîmine muvaffakiyeti inâyet-gerde-i cenâb-ı +Rabb-i perverdgâr olmuştur. + +GAZEL +Âşıkım şûh-ı cefâkâr isterem meşreb bu ya +Dilber-i hûn-hâr u gaddâr isterem meşreb bu ya + +Sebze-i hattın dil-i zârın takât-ı gülşeni +Bülbülüm sahn-ı çemenzâr isterem meşreb bu ya + +İstemem ağyâr ile bezme o mâhın geldigin +Goncamı âlemde bî-hâr isterem meşreb bu ya + +Akl u fikrim sabr u sâmânım alırsa gam degil +Çeşmini câdû-yı sehhâr isterem meşreb bu ya + +Sunma yârim câmı al sâki ayağın öpeyim +Sâgar-ı sahbâ-yı serşâr isterem meşreb bu ya + +Bezm-i meyde eylemem her şûh elinden nûş-ı câm +Sîm-i sâidli kadehkâr isterem meşreb bu ya + +İtse bin dürlü ezâ Şevki yine âh eylemem +Âşıkım şûh-ı cefâkâr isterem meşreb bu ya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Şevki Beg rikâbdâr-ı şehryârî müteveffâ Abdurrahman +Ağa’nın sulbünden Dersaâdet’de iki yüz kırk beş senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki +yüz elli sekiz târîhinde enderûn-ı hümâyûn iğvâtı silkine bi’l-ilhâk tahsîl-i maârife sa‘y u +gayretle iki yüz altmış beş sâlinde memûren cânib-i Bağdâd’a azîmet ve bir sene zarfında +Dersaâdet’e avdet eyleyüp hidemât-ı seniyyede bi’l-istihdâm güzârende-i şuhûr u a‘vâmdır. +Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘âr-ı şevk-efzâ ve ebyât-ı ferah-fezâsı vardır. + +TÂRİH +Şehen-şâh-ı muazzam Hân Mahmûd-ı cihânbânın +Zekâ-i cûd u ihsânı ziyâ virdi bu devrâna + +Şua-ı şems-i fânûs adl-ı me’nûsu hâkâna +Sima‘ itse sipihr-i dûn sezâ mânend-i pervâne + + + + + + +Ser-â-ser zîb u fer virdi fürûğ-ı şevket-i dehre +Bahâr-ı ebr-i lütfuyla cihân döndü gülistâna + +Revâ zât-ı hümâyûna bu câ-yı mes‘adet-pîrâ +Kudûmun eylesin es‘âd-ı hakk o zıll-i yezdâna + +Çıkup bâlâ-yı arşa şöhret-i târîhi Şevket bak +Ne âli tarz-ı nev oldu bu zi’l-vechini şâyâna + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Şevket Efendi Dârü’l-hilâfetü’l-âliye sâimen Allahu +Taâla ani’l-âfâtü’l-bâye hısnı dâhilinde kâin mahallâtdan Çinîli Hamam civârında vâki +Şâh-ı Hûbân mahallesinde bin iki yüz on dokuz senesi şehr-i Cemâziye’l-evvelinin on beşinci +çarşanba günü zînet-bahş-ı sâha-i vücûd olup istidâd-ı mâderzâdı iktizâsınca iktisâb-ı gevher-i +maârife nakdîne-i evkâtını sarf u hafr ile iki yüz otuz iki senesi telebbüs u nüsahda ahz-ı +icâzet-nâme-i ketebe eyleyüp iki yüz otuz beş senesi dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemete +mübâşeret ve o esnâda ulûm-ı Arabiyeyi Midillili müteveffâ El-hâc Hâfız Ali Efendi’den ve +fünûn-ı Fârisiyeyi dahi bazı Fârisî-hanân-ı asırdan ve be-tahsîs Murâd Molla hân-kahı Şeyh +Mehmed Murâd Efendi merhûmdan tahsîle sarf-ı himmet birle kalem-i mezbûra mülhak +mühimme odasına memûren bekâm ve bir müddet oda-i mezbûra devâm ile müddet-i medîde +kapudân-ı esbak Dürrî Ahmed Fevzî Pâşâ’nın kitâbet hizmetinde bulunduğu hâlde güzârendei eyyâm olduktan sonra tophâne-i âmire müşîri Ahmed Fethî Pâşâ’nın dîvân kitâbetleri +hizmetine memûr ve ol vecihle dahi bir vakt imrâr-ı âvâm u şuhûr eyleyüp bir aralık hassa +kitâbetine nakl itmiş iken iki yüz elli beş senesi hilâlinde yine müşîr-i müşârün-ileyhin dîvân +kitâbetleri hizmetine bi’l-nakl mesrûr buyrulup iki yüz elli yedi senesi bâ-rütbe-i sâlise sınf-ı +hâcegâniye dâhil ve bir sene mürûrunda hâiz olduğu rütbe-i mezkûra sâniye rütbesine bi’tterfi mümtâz-ı emâsil olduğu hâlde iki yüz altmış yedi senesi evâhirinde asâkir-i hassa-i +şâhâne ordu-yı hümâyûn muhâsebeciligine revnak-efzâ ve iki yüz altmış dokuz senesi evâil-i +şehr-i Şevvâlinde memûriyet-i mezkûreden infisâli sûret-nümâ olmuş ve işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından makdemce Dersaâdet orduy-ı humayunu muhâsebeciligine +memûriyeti icrâ kılınmıştır. Mûmâ-ileyh nazm u neşre kâdir bir zât-ı sâhib-mekâdir olup +cinâs-ı hattî vü lafziye dâir Eser-i Şevket isminde bir aded kitâb-ı rengîn-makâle tertîbine dahi +muvaffak olmuştur. + +GAZEL +Olurken hançer-i ebrûları hep kasd-ı cân üzre +Ne hasretdir kılıç asmış o sîmîn-ten miyân üzre + +Ruh-ı zîbâsını taklîd ider bedr-i felek-pîrâ +Meh-i nev meşk ider ebrûsu resmin âsumân üzre + +Görünce ateşin rû-yı arak-nâkı nezâketle +Ne hikmetdir didem olmuş anâsır iktırân üzre + +Turur tabur-ı müjgânı cünûd-ı aklı yağmaya +O bir tîr-i sitemdir Şevketâ hâzır kemân üzre + + + + + + +Celâleddin Efendim kımme-i tâc-ı velâyetdir +Müreccahdır yanımda hâk-ı dergâh-ı cinân üzre + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şevket Efendi medîne-i Maraş’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bazı vüzerâ-yı izâmın dîvân kitâbetleri hizmetinde bulunarak muahharen sınf-ı hâcegâna +duhûl ile dâyemend-i şâdi vü sürûr olmuştur. Mûmâ-ileyh tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye +mensûb bir şâir-i zî-bende-üslûbdur. + +KIT‘A +Mehveşim dîvânçe-i hüsnünde matla gösterir +Ebruvânın şakk-ı mâhâsâ dü mısra gösterir + +Vechi vardır kıt‘a-i mîr olsa bâ-hatt-ı imâd +Hüsn-ı hatt ile uçar ebrû murakka gösterir + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mustafa Şehrî Efendi maskat-i re’si olan medîne-i +Antakya’dan Dersaâdet’e vüsûl ve muahharen sınf-ı hâcegâna duhûl ile bin yüz kırk târîhinde +târik-i libâs-ı hayât ve şârib-i şehd-âbe-i memât olmuştur. + +GAZEL +Safâ-yı hâtırım gönlüm sürûru ey gözüm nûru +Sana âşık olan görmez huzûru ey gözüm nûru + +Güzel rûh-ı müsavver bî-bedel nûr-ı mücessemsin +Münâsip sana mahlas olsa Nûri ey gözüm nûru + +Koyup firdevs-i a‘lâyı iderdi kûyunu me’vâ +Seni görseydi Gılmân ile Hûri ey gözüm nûru + +Rakîb-i bî-hayâ vü ırz u bî-nâmûsu terk eyle +Kapından sür o müflîsmendi yüzü ay gözüm nûru + +Nigâh-ı âşıkâne itdiginden gayri Şehri’nin +Beyân eyle nedir cürm ü kusûru ey gözüm nûru + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Şehrî Efendi Tekfurdağı nâm şehr-i cesîmde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup meşhûr Sâbit Efendi merhûmdan tahsîl-i maârif-i bî-şümâr +eyleyüp beyne’l-füzelâ kemâliyle şöhret-şiâr olmuş ve şehr-i mezkûrda hamamcılık ile me’lûf +olduğu hâlde imrâr-ı eyyâm u şuhûr eylemekte bulunmuş iken bin yüz kırk yedi senesinde +irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh şehr-i mezkûrda Kuloğlu dinmekle şâhir bir şâir-i +bî-nazîr olup müretteb bir kıt‘a Dîvânı ve ol mikdâr tevârih-i letâfet-beyânı olduğu bazı âsârda +mütâlaa-güzâr-ı âcizî olmuştur. + +GAZEL +İrişmez ise kûy-ı yâra âhım ber-turağ itmez +Gice gündüz yürür yollarda beytûtet konağ itmez + + + + + + +Bu cân-sûz âhıma hiç benzemez şâirlerin âhı +Figân-ı bülbül-i şûrîde-i dil-sûzı zâğ itmez + +Yanar elbette efzûn ateş-i mihnetle rûşen-dil +Yakup yandırasıca kimseyi gerdûn çerâğ itmez + +Fakat pervâne gönül şem‘-i bezminde düşüp mehcûr +Yakar pervâneyi gerçi çerâğ ammâ ırâğ itmez + +Şahîdî kalben mehcûr isem de hâzırım kalben +Mukarreb âşıkı cânân huzûrundan uzağ itmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Edhem Şahîdî Beg Rûmeli cânibinde vâki Tiran nâm şehr-i +kebîrin vücûh u hânedânından olup bir müddet mahall-i mezkûrda mütesellimlik eyledikten +sonra Tanzîmât-ı hayriyye usûl-ı mehâsin-şümûlu îcâb ve kendisinin ol tarafca olan +ma‘lûmâtı iktizâsı üzre mahallî meclis azâsı sınfına dâhil ve bin iki yüz altmış beş senesi dâr-ı +bekâya müntakil olmuştur. Mûmâ-ileyhin mahallice târîh-gûluk ile şöhret-i şâyiası var ise de +eş‘âr u güftârı gibi târîhleri dahi selâset u letâfetden hâli ve envâ-ı uyûb u ilel ile mâlidir. + +GAZEL +Fikr-i lebin itdi dilimi hûnile memlû +Şol şîşe gibi bâde-i gülgûnile memlû + +Bir arsa ki aşkdâr olsa acep olmaz +Her gûşesi sad Vâmık u Mecnûnile memlû + +Erbâb-ı dil olmaz yine server olursa +Ceyb-i dili gencîne-i Kârunile memlû + +Ser-sebzi-i bâğ-ı emele çâre mi vardır +Âlem ki ola va‘de-i kemunile memlû + +Bu tarzda mestâne gazel olsa da olmaz +Peymâne-i dil Şeyhi gül-füsûnile memlû + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mehmed Şeyhî Efendi mahrûsa-i Burusa’da vâki Yeşil +İmâret nâm Mevlevîhâne’nin şeyhi müteveffâ Mehmed Efendi’nin mahdûmu olup bin yüz +otuz bir târîhinde dergâh-ı mezkûr meşîhatine nâil ve bin yüz elli bir târîhinde kurbgâh-ı +cenâb-ı mennâna vâsıl olmuştur. + +BEYT +Kul oldum bir cefâkâra cihân bâğında gül-femdir +Mecâlim yokdur inkâra firâkı bana mâtemdir + +BEYT +Gönül sevdi o şehbâzı dögünmez şîve vü nâzı +Güzellerin ser-efrâzı gören vaslına irsem dir + + + + + + +Nâzım-ı hüner ber-âverde Hâfız Abdurrahim Şeydâ Dede Dersaâdet sekenesinden ve +tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye fukarâsından bir dervîş-i dil-rişk semere-i nahl-ı fevâdı olup bi’lâhire çeşm-i cihân-bînine ümmî illeti târi olmuş ise de kendisinin fenn-i mûsikîde nümâyân +olan ma‘lûmâtı iktizâsı üzre muahharen Yenikapı Mevlevîhânesi neyzenbaşlığı hizmetine nâil +ve bin iki yüz on iki târîhinden sonra rûh-ı şerîfi derûn-ı sûr-ı marûfa dâhil olmuştur. +Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr ebyâtından başka eş‘ârı görülmemiştir. + +HARFİ’S-SAD + +GAZEL +Târ-ı zülfün seyr idince gerden-i sîm-âbda +Mihri sandım zâhir olmuş bu gice mehtâbda + +Dilde varken çaşni-i bûse-i la‘l-i lebin +Hiç arar mı neş’eyi câm-ı şarâb-ı nâbda + +Hâtıra gelse eger mihr-i fürûğ-ı ârızın +Kalmaz ey meh zerreveş tâkat dil-i bî-tâbda + +Reşk ider bu hüsnile elbet felekte âf-tâb +Nokta-i dilcûyu görse ol ruh-ı pür-tâbda + +Hâtıra geldikçe Sâib mû-miyân-ı dil-rubâ +Hâb u râhat kalmaz oldu dîde-i hûn-âbda + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Sâib Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi yedi +târîhinde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup ibtidâ dîvân-ı hümâyûn kalemine ve muahharen +kalem-i mezbûra mülhak mühimme odasına bir müddet müdâvemetle iki yüz elli üç senesi +tomruk kitâbetine memûr ve iki yüz altmış iki senesi râbia rütbesine nâiliyetle mesrûr olmuş +iken sene-i merkûma hilâlinde âzim-i dârü’s-sürûr olmuştur. + +GAZEL +Arz-ı meydan itse âşıka o nev-res ânıdır +Tâ bilinsin kim bu kûyun sâhib-i çevgânıdır + +Hâl-i ruhsârı dili der-bend-i gîsû eyledi +Dâne-i dâm-ı belâ mürgün heves-gerdânıdır + +Nîk-nâmı yolların gerçi kaderdir sedd iden +Lîk seng-i ta‘na bed-nâm sebeb-i erzânidir + +Bu’l-acep sandûka-i attâra benzer zâhidin +Hücre-i hâsı nigu sâzende-i â‘vânıdır + +Bâda virdi hâsıl-ı ömrüm cefâ-yı rûzgâr +Sâibâ evrâk-ı tedbîrin kazâsız aynıdır + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Sâib Efendi Darende nâm kasabada bin iki yüz otuz altı +senesi Darende-i dest-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı aliyyeye sa‘y u gayretle iki yüz elli dokuz +senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala medâristen bezm-dih-i hücre-güzîn-i ikâmet olarak iki yüz +altmış dört senesi mekteb-i maârif-i adliye hâceleri sınfına dâhil ve iki yüz altmış altı senesi +bâ-imtihân bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna nâil olduktan sonra nazm: + +Âşıka ta‘n itmek olmaz mübtelâdır neylesin +O mehe mihr u muhabbet bir belâdır neylesin + +matla-ı garrâsı meal-i dil-ârâsı üzre şâkirdânından Nâzif isminde bir şûh-ı zarîfin belâ-yı +aşkına dûçâr ve ber-muktezâ-yı aşk u muhabbet mahbûb-ı mezbûra bî-muhâba aşinâlık itmek +degil belki bî-gâne nigâh eylemege bile cesâret idemeyüp nazm: “sabrı güç çâresi güç derde +giriftâr oldum” mısraını kendüye hasbihâl-i vâkıa eyleyerek güzârende-i leyl u nehâr olduğu +hâlde ağyâr-ı mefsedetkârânın tefevvühü câiz olmaz derecede hakkında vâki olan ifk u +iftirâları üzerine bî-çâre memûriyet-i mezkûreden yani mekteb-i mezkûrede olan hâcelik +hizmetinden dûr u ib‘ad olunup bir aralık kura-i askeriye imtihânı memûriyetle Rûmeli +cânibine azîmet ve hitâm-ı imrâr-ı memûriyetle Dersaâdat’e avdetinde nazm: “Koymayup bir +hâlde rusvây ider aşk adamı” mısraı mefhasınca la‘l-i leb-i cânânı yâd u tahayyülle nûş-a-nûşı bâde-i gül-reng olmağa mecbûriyet hâsıl itmiş ve bi’l-âhire ayyaşînden olmuş olduğu cihetle +nazm: + +Âb u hâkinde var âsâr-ı ferruh-i meykedenin +Kim ki enduh ile azm itse meserretle döner + +beyti müfâdınca gâh meyhâne gûşelerinde karâr ve gâhice bî-sır veya sokaklarda geşt u güzâr +eyleyüp bazen dahi Osmâniye câmi-i şerîfi havlusunda teseül iderek evkâtını imrâr itmekte +iken şuûruna bazı mertebe halel gelmiş olmasıyla müdâvemet olunmak üzre muahharen dâr-ı +şifâya izâm olunup birkaç mâh zarfında ki iş bu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından yedi sekiz +mâh makdem şifâhâne-i bekâda devâ-pezîr-i sigâ olmuştur. Dîvân olacak mikdâr eş‘âr u +güftârı vardır. Garîbe: Mûmâ-ileyhin dâr-ı şifâya duhûlundan bir iki gün makdem şi‘r u inşâya +dâir birkaç torba dolusu müsvedat ile evrâk-ı perîşân-ı sâiresini bi’l-istishâl mekâtib-i +umûmiyye nâzırı sâbık Kemâl Efendi’nin konağına gelüp evrâk-ı mezkûreyi takımiyle +müşârün-ileyhe tevdî ve teslîm eylemiş olduğu nâzır-ı müşârün-ileyhten mesmû-ı âcizanemiz +olmuştur. + +GAZEL +Olmasa bu kevne hem-reng ârız-ı dildâre gül +Zîb u zînet virmez idi açılüp gülzâre gül + +Servler hâka fütâde oldu reftârın görüp +Düştü sevdâ-yı ruhunla sevdigim bâzâra gül + +Kokla fırsat variken korkma gül maksûdunu +Geçmeden ey andelîb-i zâr dest-i hâra gül + +Çâk çâk idüp girîbânın kızarmazdı yüzü + + + + + +Bâğda reşk itmese elbet o gül-i ruhsâre gül + +Eyledi nâlân beni Sâib bu şeb bir gonce-fem +Bâis-i efgân imiş bildim hezâr-ı zâra gül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâib Efendi terceme odası hulefâsından sâlifü’t-terceme Şâmil +Efendi merhûmun hemşirezâdesi olup bin iki yüz elli beş senesi hilâlinde ihdas olunmuş olan +mekteb-i maârif-i adliye şâkirdânı silkinde bulunarak bir mikdâr ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı +Fârisiye tahsîl eyledikten sonra iki yüz elli dokuz senesi usûl-i imtihâniyeleri bi’l-icrâ +mektûbî-i vekâlet-penâhî odası hulefâsı sınfına dâhil ve biraz vakt mürûrunda râbia rütbesini +ihrâz ile mümtâz-ı akrân u emâsil olarak İzmir vâlisi İsmâil Pâşâ’nın hekimbaşı bulunduğu +esnâda kitâbet hizmetinde ve müşârün-ileyhin ticâret nezâretine nakilleri hengâmında +ticârethâne mektûbu odası mümeyyizligi hizmetinde bir müddet istihdâm olunduktan sonra +mektûbî-i hâriciye hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk iş bu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdemce +vüzerâ kapu kethüdâları silkine dâhil ve o sırada sâlise rütbesine dahi nâil olmuştur. Mûmâileyh tab‘ı latîf bir şâir-i zarîf olup bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Nükhet mi virir zerre kad-ı zülf-i dü-tâlar +Bî-hûde hevâlarda yiler bâd-ı sabâlar + +Dâim o bütün Kâbe-i kûyun gözedirler +Bildim katı âhen-dil imiş kıble-nâmeler + +Dil filki yem-i gamda yatur kaldı şikeste +Pey-der-pey olup yine gelir mevc-i belâlar + +Fikr-i deheninle yirimiz sû-yı ademdir +Yâ hevesini şimden geru ey şûh duâlar + +Ancak sana mahsûsdur ey Sâhib-i hoş-dem +Bu tâze zebânlar hele bu hüsn-ı edâlar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Sâhib Dede mahrûsa-i Burusa’da tennûre-bend-i hân-kahı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyye meşâyih-i kirâmından mütevvefa Mehmed Sâhib +Efendi’den hırka-pûş-ı irâdet olarak tekmîl-i hizmetle bir müddet bazı memâlik u buldândan +seyr u seyâhat eyledikten sonra mahmiye-i Üsküdar’a muvâsalat ve birkaç zamân ikâmetle +bin yüz kırk târîhinde râh-ı cânânda fedâ-yı keş-i cân eylemiştir. Mûmâ-ileyh sâhib-i irfân bir +şâir-i rengîn-beyân olup eş‘âr u güftârı bî-ayb u noksân vâki olmuştur. + +GAZEL-İ MASNU +Eser-i sûz-ı dil uşşâktan ma‘şûka aiddir +Sırâc anınçün olsa add ile pervâne vâriddir + +Müsâvidir meges mîzân-ı adl-ı hakda fil ile +Müsâvât olduğun mîzânda hak kulu mümehheddir + + + + + + +Kemend-i mûy-ı zülf-i yârdır bend-i dil-i âşık +Anınçün kayd-ı kâkülden rehâ sevdâ-yı fâsiddir + +Görünmez hâb-ı râhat dîde-i pür-nemde çok demde +Olup yeksân sabahile mesâ da‘vâya şâhiddir + +Hesâb itdikçe dâğ-ı sîne-i mecrûhu sehv itdim +Sayılsa derd-i hecr ile ne nâkısdır ne zâiddir + +Revâdır tıbb-ı ne-dîde mey u gül sun gam-ı ufka +Bu kavî tevbe olmakla peşîmânı müekkeddir + +Nizâ u sulhu bir add ile terk it cevr u âzârı +Bu âlem olduğu fâni bu ma‘nâya müsâiddir + +Bu nev vâdide pey-revlikde Nâbî-i suhan-sence +Emîn ol dahleden Sâhib ki da‘vâ gayr-i vâriddir + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Pîrîzâde Şeyhülislâm Mehmed Sâhib Efendi Pîrî Ağa nâm bir +zâtın sulbünden Dersaâdet’de bin seksen beş târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin +yüz on üç târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ve yüz otuz beş târîhinde Selanik mevleviyyetine +vüsûl ile yüz otuz yedi târîhinde Yenişehir-i Fenâr kazâsı mevleviyyetine bi’l-nakl yüz kırk +târîhinde imâm-ı sâni sultânı ve muallim-i şehzâdegân-ı hâkânî nasb u ta‘yîn buyrulup yüz +kırk iki târîhinde Burusa mevleviyyetine nâil ve o esnâda Mekke-i mükerreme mevleviyyeti +pâye-i refîasını hâmil olduğu hâlde yüz kırk üç sâlinde imâm-ı evvel şehryârî memûriyet-i +âliyesine ve o aralık İstanbul kâdılığı mesned-i âlisine dahi vâsıl olduktan sonra yüz kırk altı +târîhinde Anadolu sadâret-i behiyyesine ve yüz elli târîhinde evvel yüz elli altı târîhinde sâni +itibâriyle mükerreren Rûmeli sadâret-i celîlesine şeref-pîrâ ve yüz elli sekiz senesi şehr-i +Saferinde makâm-ı vâlâ-yı meşîhata zînet-efzâ buyrulmuş iken yüz elli dokuz senesi şehr-i +Rebîü’l-evvelinde alîlü’l-mizâc olduğu cihetle sadr-ı fetvadan müfârakat ve o hengâmda +cânib-i Hicâz’a azîmet eyleyüp avdetinde iptidâ Gelibolu’da ve muahharen Tekfurdağı’nda +bir müddetcik meks u ikâmet eyledikten sonra medîne-i Üsküdar’a muvâsalatla bin yüz altmış +iki senesi şehr-i Recebinde dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Müşârün-ileyh ferîd-i rûzgâr +bir fâzıl-ı sâhib-iktidâr olup haylice eş‘âr-ı belâgat-şiârı olduğundan başka Mukaddime-i +Halduniye gibi bir kitâb-ı müstetâbı tercemeye dahi muvaffak olmuştur. + +GAZEL +Görünce tâb-ı meyl-i rûy-ı âlın böyle tâ-bende +Girüp zîr-i sehâba şâh-ı hâver kaldı şerminde + +Hayâl-i hidv-i rûyun bir nefes dilden cüdâ olmaz +Acepdir böyle şâh-ı gül yetişmek semt-i külhâna + +O şûha âşıkın feryâdı itmezse nola te’sîr +Ki âh itdikçe bülbül itmede hem-vâre gül hande + +Gören hatt-ı gudâr u kâkül-i hoş-bûy-ı cânânı + + + + + +Sanur reyhân u sünbüldür ki bitmiş tarf-ı gülşende + +Kimi tezlîl ider bu Sâhib-i zârı kimi teclîl +Görür âlemde herkes şahsını mir’ât-ı Rûşende + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Rûşen Sâhib Efendi Dersaâdet’de rûşena-bahş-ı +kehvâre-i vücûd olup bir müddet metrûk başmuhâsebe kalemine müdâvemetle rütbe-i +hâcegâniyi bi’l-ihrâz muahharen mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına dahi bir müddet +müdâvemet iderek birkaç defa memûriyet-i cesîme ile Rûmeli ve Anadolu câniblerine azîmet +ve hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdet eyleyüp tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye olan +intisâbı cihetiyle hânesinde gûşe-gîr-i ferâgat olduğu hâlde bin iki yüz elli beş senesi hilâlinde +kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i İzzet’e azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyh ilm-i inşâda bî-misâl bir şâiri sâhib-kemâl olup şi‘r ile çendan şöhreti yoktur. + + +BEYT +Bilinmeyüp hünerim hattı çünki pest oldu +Hattım da şîşe-i kalbim gibi şikest oldu + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Hasekizâde Mehmed Sâdık Efendi şehriyyü’l-asl +olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz doksan altı sâlinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. + +GAZEL +İtdi zencîr-i gamı gerdânıma gerdûn-ı dûn +Sana kaldı işimiz gel kanda isen ey cünûn + +Devr-i aks u cevr-i yâr ile ayâ çarh-ı dü-tâ +Ben sana nitdim ki kıldın kâmetim mânend-i nûn + +Subh-dem surh-ı sipihri sen görüp sanma şafâk +Her gice mazlûmlar cânın yakup içdigi hûn + +Bezm-i âlemde kime sundu şarâb-ı bî-humâr +Yağdırır gerçi tolu amma bu câm-ı ser-nigûn + +Gûş idüp derdim kemâl-i hayretinde Sâdıkâ +Sînesinde yâralar açdı tabîb-i zî-fünûn + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâdık Efendi mahrûsa-i Edirne’de bin iki yüz kırk yedi târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde Dersaâdet’e muvâsalatla iki yüz +altmış dört senesi hilâlinde enderûn-ı hümâyûn iğvâtı sınfına ilhâk olunmuş ve ile’l-an tahsîl-i +maârif eylemekte bulunmuştur. + +GAZEL +Tenimde za‘fdan nâl-ı kalemâsâ ne hâlet var +Ki mûyun kilk ile tasvîr olunmuş resme hâlet var + +Sikâl-ı huşkde tefsidde leb-i gülden olup teşne + + + + + +Hezârâsâ sirişk-efşâni-i sözüm harâret var + +Nihâl-ı nâzenîn-kad üzre sanman şâhme ebrû +Livâ-yı hızr-ı sîmin mehcesinde iki âyet var + +Cebîni üzre sanman halleri kim bir iki hindû +Şinâverlik ider sîm-âb-ı bahrinde sebâhat var + +Meh u mihri müşa‘bid çarhının Sârım yuvarlakdır +Nihân-ı hokka-i leyl u nehâr eyler hayâlet var + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Sârım Efendi cânib-i Anadolu’da vâki medîne-i +Amasya’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup medîne-i mezkûrede hâfız-ı ketebelik +hizmetinde bulunduğu hâlde bin iki yüz elli dokuz târîhlerinde dâr-ı bekâya intikâl eylemiştir. +Mûmâ-ileyhin bâlâda muharrer gazeline nisbetle Arabî ve Fârisiye dâir fünûn u kavâ‘idde +oldukça ma‘lûmât u behresi olduğu zâhir u nümâyân ise de şi‘rce kendiye mahsus olan vâdiyi garîbeye pûyân olduğundan eş‘âr-ı mevcûdesi çendan istihsâna şâyân-ı makûleden olmadığı +müstağni-i ta‘rîf u beyândır. + +GAZEL +Görelden rûyunu yâ hû senin ey gözleri âhû +Geçer arşı sadâ-yı hû gönül bir âh çeker bir hû + +Gönül turmaz eder devrân sema vü vecd ider hayrân +Kudûmunla olur şâdân gönül bir âh çeker bir hû + +Geçer bin nây-ı efgânım amân ey derd-i handânım +Tecelli ile sultânım gönül bir âh çeker bir hû + +Müdâm vird-i zebânımsın cilâ-yı cism u cânımsın +Azîzim hüsn ü ânımsın gönül bir âh çeker bir hû + +Şarâb-ı sâf-ı sübhânı sakâhüm rabbuhum şânı +Yed-i kudret sunar anı gönül bir âh çeker bir hû + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Sâfi Efendi şehr-i Tokat’da çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup bin iki yüz kırk bir târîhlerinde medîne-i Kayseriye’ye azîmetle bazı ashâb-ı +ulûmdan bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyleyüp iki yüz elli târîhinde Dersaâdet’e bi’lmuvâsala Kethüdâzâde Ârif Efendi’den heyet u hikmete dâir ulûm-ı nâfıa ile fünûn-ı +Fârisiyeyi bi’t-tahsîl Molla Câmi merhûmun Aruz nâm risâlesine Câm-ı Muzaffer isminde bir +şerhi ve Hâce Aynî Efendi’nin Nazm-ı Cevâhir isminde olan kitâbına İzz-i Zâfer nâmında bir +şerhi ile bir mikdâr eş‘ârı vardır. Kendisi tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyye mensûbâtından bir zât-ı +sâf-tînet ve bir şeyh-i pâkîze-haslet olup bazı erbâb-ı istidâda taallüm-i fünûn-ı Fârisiye ve +tefhîm-i dakâyık-ı Mesneviye eyleyerek imrâr-ı evkât eylemekte bulunmuştur. + +MISRA +Her şâmı Kadr u îd olur Subhî Muhammed’in + + + + + + +Nâzım-ı müşârün-ileyh vak‘a-nüvîs Mehmed Subhî Efendi sâbıkan beglikçi-i dîvân-ı +hümâyûn müteveffâ Halîl Fehmî Efendi’nin mahdûmu olup mektûbî-i sadr-ı âli odasından +neş’etle ibtidâ-yı hâlinde bazı vüzerânın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduğu hâlde bir +müddet taşralarda seyr u seyâhat eyledikten sonra Dersaâdet’e avdetinde uhdesine hâcelik +rütbesi tevcîh u ihsân buyrularak bazı menâsıb-ı dîvâniyeye nâil ve bi’l-âhire beglikçilig-i +mezbûr memûriyetine vâsıl olup bir müddet sonra mâliye mansıbına ve ba‘dehû darbhâne-i +âmire mansıbında ve daha sonra câh-ı arpa emâneti ve defter emânetine ve bir vakt +mürûrunda başmuhâsebe mansıbına ve muaharen gürûh-ı mekrûh-ı mülğa kitâbetine +nâiliyetle kadri mübeccel iken bin yüz seksen üç sâlinde sabâh-ı hayâtı şâm-ı memâta +mübeddel olmuştur. Mûmâ-ileyh şi‘r u inşâsı latîf bir şâir-i zarîf olup Sâmi ve Şâkir Beg +merhûmların kaleme almış oldukları vekâyi ile zamânında olan bazı vukûâtı mübeyyin bir +kıt‘a târîh-i nefis tertîbine dahi muvaffak olmuştur. Kendi mühründe mahkûk olan mısraından +maâda eş‘ârına dest-res olmamış olduğum cihetle “Eger maksad ererse mısra-ı berceste +kâfidir” mefhûmu üzre mısra-ı mezkûrun sabt u tahrîri ile iktifâ olundu. + +GAZEL +Mâh-ı rûyun göricek aksini yâr âyinede +Hüsnüne mâil olup itdi karâr âyinede + +O mehin âyineye baktığını sanma abes +Bulmadı mislini hûbânda arar âyinede + +Sünbül zülfü gül-i rûyu o serv-i nâzın +Aks idince görünür özge bahâr âyinede + +Çeküp âyine-i mihre siyeh perde-i şâm +Tâb-ı zülfün taradı bu gice yâr âyinede + +Subhiyâ şeker-i lütfuyla Cenâb-ı zîver +Tûti-i tab‘ım ider nazm-ı nisâr âyinede + + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Abdullatif Subhî Beg sâlifü’t-terceme Vodin vâlisi +Abdurrahman Sâmi Pâşâ’nın necl-i necîb u ferzend-i edîbi olup pederi müşârün-ileyh ile +beraber Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet ve müşârün-ileyhin zîr-i terbiyesinde bulunduğu hâlde +tahsîl-i ulûm u ma‘rifete sa‘y u himmet eyleyüp muahharen usûl-i Mısriyye vechile miralaylık +rütbesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil nâil-i imtiyâz olduktan sonra ilm-i inşâda olan ma‘lûmâtı +iktizâsınca muavvin-i evvel ünvâniyle Mısır vâlisi esbak müteveffâ Mehmed Ali Pâşâ’nın +maiyet-i memûriyetine bi’l-nakl bazen dahi Kâhire-i mezkûrede ve bazen dahi İskenderiye’de +ikâmet-sâz-ı i‘tizâz olmakda iken muahharen vâli-i müşârün-ileyhin vefâtı vukûuna mebnî +Kâhire-i mezbûreden kat‘-ı rişte-i münâsebetle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bin iki yüz altmış +altı senesi meclis-i maârif-i umûmiyye azâsı sınfına dâhil ve iki yüz altmış yedi senesi rütbe-i +ûlâ sınf-ı sânisine nâil ve işbu tezkire-i âcizânemizin esnâ-yı tab‘ında rütbe-i ûlânın sınf-ı +ûlâyla meclis-i vâlâ azâsı sınfına dâhil olmuştur. Müşârün-ileyh kasîde-i belâgatın şeh-beyt-i +dil-ârâsı ve müstezâd-ı fesâhatın matla-ı garrâsı olup haylice eş‘âr-ı rengîni ve Târîh-i İbn-i +Haldun’un cild-i sâniyesine otuz cüzü şâmil bir kıt‘a terceme-i sıhhat-karîni vardır. + + + + + + +GAZEL +Al şâne destine sanemâ tara tellerin +Gönlüm gibi dağıt yine ruhsâra tellerin + +Tutmuş günün tabağını zülfün kenâra çek +İtmiş acep kara günümü kara tellerin + +Bîmâr-ı aşk u hasta vü rencûrum ey tabîb +Kılmaz neden bu derdime bir çâre tellerin + +Bülbül gibi nevâya gelip eylerim hurûş +İtmiş esîr her gülü bir hâra tellerin + +Bildim yuvancı eyleyecek âhir ey sânem +San‘an gibi Sabûride zünnâre tellerin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Sabûr Efendi memâlik-i İraniye’den olan Tebriz nâm +şehr-i cesîmde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyledikten +sonra bazı memâlik-i İraniyeyi geşt u güzâr ile bi’l-âhire Dârsaâdet’e muvâsalat eyleyüp hatt-ı +ta‘lîkde mahâreti olmak münâsebetiyle tahrîr-i ketebe vü devâvin eyleyerek imrâr-ı subh u +mesâ itmekte iken bin iki yüz altmış dokuz sâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâileyhin dîvân olacak mikdâr eş‘ârı olduğu mervîdir. + +GAZEL +Çeksem acep mi meş‘ale-i âh-ı intizâr +Medd-i nigâh oldu bana râh-ı intizâr + +Her lahza âhuvân-ı hisâl-ı dü çeşmile +Müjgân-ı dîdem oldu çırâgâh-ı intizâr + +Deşt-i emelde bârika-reftâr-ı âhile +Bîk-i hayâlim olmada hem-râh-ı intizâr + +Çeşmimde hecr-i nokta-i hâliyle ol mehin +Pür-kâra döndü gerdîş-i cângâh-ı intizâr + +Şîr-i jiyân-ı dâmen-i kûh-ı ferâgatım +Olmam firîb-hurde-i rûbâh-ı intizâr + +Aklım keser ki rişte-i tûl-i emel Sabîh +Olmaz güsiste çün reg-i kûtâh-ı intizâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Sabîh Efendi şehriyyü’l-asl olup fenn-i inşâda olan +behresi iktizâsınca Galata gümrügü ketebesi silkine bi’l-ilhâk imrâr-ı subh u şâm eylemekte +iken bin yüz doksan sekiz târîhinde âzim-i darü’s-selâm olmuştur. Vefâtına Müstakimzâde +merhûmun inşâd eyledigi târîh-i garrâdır. “Rûhun âbâd ide mevlâ rahmetullahi aleyh” + + + +ileyhin bir mikdâr tevârih u kasîde ve gazeliyyât-ı pesendîdeden mürekkep mürettep bir kıt‘a +Dîvân-ı sabâhat-beyânı vardır. + +GAZEL +Âh derd-i elem-i çarh-ı sitemkârdan âh +Âh baht-ı siyeh u tâli-i mekkârdan âh + +Şerer-i ateş-i âhımla yanardı eflâk +Eylesem derd-i ciger-sûz-ı dil-i zârdan âh + +Var mıdır su‘du acep gerdiş-i çarh-ı nushun +Görmedim zerre şeref encüm-i seyyârdan âh + +Mürg-i cânım yoluna kurdu kemend-i müşgîn +Rişte-i pür-şiken-i turra-i tarrârdan âh + +Mâcerâ-yı dili takrîre ne hâcet Sıdkı +Bilinir hâl-i dilin dîde-i hûnbârdan âh + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Süleymân Sıdkı Efendi tarîkat-ı aliyye-i Sa‘diyye +meşâyihinden Hasırcızâde müteveffâ Hâcı Mustafa Efendi’nin mahdûmu olup bin iki yüz +otuz dokuz senesi pederi mûmâ-ileyhin makarr-ı meşîhatı olan Südlüce nâm mahallde vâki +Hasırcı Dergâhı meşîhatine nâil olmuş ve iki yüz elli üç senesi işbu tekyegâh-ı fenâdan hânkah-ı bekâya intikâl eylemiştir. Mûmâ-ileyh Sülün Efendi dinmekle ârif bir zât-ı şerîf olup bir +mikdâr eş‘âr-ı latîfi vardır. + +GAZEL +Safâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim +Cefâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Bu rûzgârda yokdur bize enîs u celîs +Hevâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Tinîn-i şöhretimizle pür oldu kubbe-i çarh +Darâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Fütâde oldu gönül dâm-ı zülf-i cânâna +Belâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +İlâc bulamadı asla tabîb derdimize +Revâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Cihânda görmedim ehl-i safâyı ey Sıdkî +Vefâ-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Sıddık Begefendi mesned-ârâ-yı meşîhat Ârif +Efendi-i âli-himmetin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz kırk altı senesi hilâlinde + + + +pîrâ-yı âlem-i vücûd olup iki yüz elli sâlinde nâm-ı mes‘adet-ittisâmı defter-i tedrîse keşîde +kılınarak sinnleri temyîz-i nîk u bed ve tefrîk-i ezel u ebed derecesine resîde oldukda ulemâ-yı +zevilkadr-ı ve’l-ihtirâmdan hâlâ dâr-ı şûrâ-yı askerî azâ-yı kirâmından Şehrî Hâfız Efendi’den +tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u himmetle fart-ı zekâ ve isdidâd-ı bî-intihâları muktezâsınca yedisekiz sene müddetde ulemâ-i emr-i mezûniyete kesb-i liyâkat eylemiş ise de tekmîl-i nusah-ı +ilmiyye-i mu‘tâde itmek usûlüne riâyetle ile’l-an efendi-i müşârün-ileyhin meclis-i maârifenîs derslerine müdâvemet eylemekte bulunduğu hâlde iki yüz yetmiş senesi şehr-i +Cemâziye’l-âhiresinde ulviyyetle Galata mevleviyyetine revnak-bahş-ı kadr u mezellet +buyrulup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdemce ki iki yüz yetmiş senesi şehr-i +Şa‘bân-ı muazzamında zât-ı ferişte-sıfât-ı âlisine Mekke-i mükerreme pâye-i mu‘teberesi +tevcîh u i‘tâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyh mecmûa-i ilm u kemâl bir şâir-i mâhir-i bî-misâl +olup bir mikdâr eş‘âr-ı belâgat-şiârı ve güftâr-ı fesâhat-disârı vardır. Zât-ı âlinin lutf u atâ vü +kemâl-i cûd u sehâ ile muanven u ârâste vü hulk-ı hüsn ü nezâket ve tab‘-ı müstahsen ile +müzeyyen u piraste olduğu cümle indinde ma‘lûm u muayyendir. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Devr ider ol serv-kâmet gül-izârım Mevlevî +Neyveş efzûn eyledi feryâd u zârım Mevlevî + +Gitmek ile hep rikâb-ı esb-i nâzikde senin +Fahr ider erbâb-ı dil yektâ-süvârım Mevlevî + +Ser-bürehne sana eyvallah dir abdâl kim +Mülk-i hüsnün pâdişâhı tâcdârım Mevlevî + +Gül-i kudûmunla şeref kıl gönüller tahtını +Müstemend keder Safâyî şehryârim Mevlevî + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mustafa Safâyî Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup dîvân-ı hümâyûn kaleminden neşetle sadr-ı esbak Elmas Mehmed Pâşâ +merhûmun sadâreti hengâmında defter emânetine ve Şehîd Ali Pâşâ sadâretinde mektûpçuluk +memûriyetine nâil olmuş iken bir aralık memûriyet-i mezkûreden dûr ve nice müddet +hânesinde menkûben güzârende-i eyyâm u şuhûr olduktan sonra Dâmâd İbrâhim Pâşâ +merhûmun mesned-ârây-ı sadâret-i uzmâ bulundukları esnâda mukâtaa ve kal‘a tezkireciligi +mansıblarına ve muahharen şıkk-ı sâni defterdârlığı mansıbına zînet-efzâ buyrulup bin yüz +doksan altı târîhinde defterdârlık-ı mezkûr uhdesinde bulunduğu hâlde sarây-ı safâ-efzâ-yı +cinâna nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh hüner-pîrâ bir şâir-i bî-hemtâ olup zâde-i tab‘ı +olan eş‘ârından başka bin elli iki târîhinden bin iki yüz otuz üç senesine degin işbu güzergâh-ı +fenâdan mürûr u ubûr iden şu‘arânın terceme-i hâl ve bazı âsâr-ı rengîn-mealini müş‘ir bir +kıt‘a tezkire-i mu‘tebere tertîb u tanzîmine dahi muvaffak olmuştur. Sâlim Efendi +Tezkiresi’nde bir kaç kıt‘a gazeli mestûr u mukayeddir. + +NAZM +Yâri sordum nerdedir ol didiler üstündedir +Eylemiş tahmîl-i aşkı hayli bâr üstündedir + +Gâh file gâh esbe ey piyâde râkib ol + + + + + +Askeriyle şâhı gör kim târ u mâr üstündedir + +Nâzım-ı manzûme-i nâ-pesendi Safvet Efendi Rûmeli’de vâki Filibe nâm şehr-i +cesîmde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup mukaddemen voyvodalık misillü bazı hidemâtda bi’listihdâm muahharen bir müddet çavuşbaşı kisedârlığı hizmetinde bulunarak imrâr-ı subh u +şâm eyledikten sonra bin iki yüz otuz beş senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. +Eş‘ârı kelâm-ı mevzûn kabîlindendir. + +GAZEL +Düşme dirdim dahi bir derde gönül âh sana +Yine düşdün yeni bir aşka kim eyvâh sana + +Bağlayüp zülfü ile bu gice muhkem duydum +Eski dîvâne didi ey gönül ol mâh sana + +Nice bir râh-ı mecâza gideceksin yâhû +Bildire doğru yolu hazret-i Allah sana + +Dün görüp hâl-i diğergûnumu itdin insâf +Gâliba itmiş eser âh-ı sehergâh sana + +Safvetâ râz-ı dilin kimseye izhâr itme +Gün olur yardım ider bir dil-i âgâh sana + +Şâire-i mûmâ-ileyha Nesîbe Safvet Hânım begligçi -i sâbık müteveffâ Muhib +Efendi’nin kerîmesi ve sâlifü’t-terceme Mîr Alimzâde mevâliden müteveffâ Rıf‘at Beg’in +halîlesi olup muktezâ-yı tabîat tahsîl-i fenn-i şi‘re meyl u rağbetle haylice eş‘âr-ı latîf tanzîm +eyledikten sonra bin iki yüz elli üç târîhlerinde işbu âlem-i pür-puç u tâbdan gerdûn-tâb ve ol +vecihle civâr-ı Hazret-i Hâlid’de vâki pederi mûmâ-ileyhin kabri yanında defîn-i zîr-i türâb +olmuştur. + +GAZEL +Yazanlar vasf-ı hâlim ser-te-ser efsâne yazmışlar +Rakîbi vasla mahrem âşıkı bî-gâne yazmışlar + +Seni ey serv-i nâzım kâmet-i dil-keş hırâmınla +Melâmet gülşeninde misli yok bir dâne yazmışlar + +Sana âyîn u resm-i dil-nişîni şakk için cânâ +Dakâyıkdân-ı râzın mekteb-i irfâna yazmışlar + +Yazarken kilk-i kudret zülf-i perçemin izârında +Dil-i nâlânı sayda dâm u hâlin dâne yazmışlar + +Dimiş yok hâtırımda nâmı Safvet âşıkım bilmem +Anı sen şâha âşık yaz hamişler yana yazmışlar + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Safvet Efendi şehr-i Amid’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bir mikdâr tahsîl-i fenn-i kitâbet eyledikten sonra bir müddet cânib-i Anadolu’da +bazı vüzerâ ve mütesellimîn ve voyvodegânın kitâbet hizmetlerinde bi’l-istihdâm bin iki yüz +yirmi dört târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve bi’l-âhire Rûmeli cânibine azîmet eyleyüp bazı +vüzerânın dîvân kitâbetlerinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat itdikten sonra Dersaâdet’e +avdet birle bir vakt Duhan gümrügü sandık emirligi hizmetinde bi’l-istihdâm muahharen +hizmet-i kitâbetle ebniye-i hassa müdürü maiyetine nakl eyleyüp iki yüz altmış üç senesi +hilâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Her zamân bir Vâmık u Azrâ olur âlem bu ya +Nev-be-nev efsâneler peydâ olur âlem bu ya + +Kabz u bastı kıl tefekkür âleminde ol gönül +Fasl-ı sermânın sonu germâ olur âlem bu ya + +Görme ahker kimseyi cânâ kader meçhûldur +Hakk’ın ednâ bir kulu mevlâ olur âlem bu ya + +Zevk-i vasla telh-kâm-ı hecr irer encâm-ı kâr +Sabr ile âşık kuruk helvâ olur âlem bu ya + +Geç geçenden eyleme müstakbeli yâhû hayâl +Bak neler olmuş neler hâlâ olur âlem bu ya + +Al cüvânlık âleminde âhımı ey bî-vefâ +Vakti ile başına sevdâ olur âlem bu ya + +Keşf-i mir’ât-ı serâir eyleme ahbâba da +Belki bir sûret ile a‘dâ olur âlem bu ya + +Sorma sâki mâcerâ-yı âlem-i âbı bana +Katresin nakl eylesem deryâ olur âlem bu ya + +Kaçma tabur-ı muhabbetden yerinde râhat ol +Zevkine bak sulh olur gavgâ olur âlem bu ya + +Hâk-ı Mevlânâ’yı Safvet sürme-i çeşm eyleyen +On sekiz bin âlemi bînâ olur âlem bu ya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Safvet Efendi Dersaâdet’de Galata nâm mahallede bin +iki yüz dokuz târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz otuz sekiz senesi tophâne-i +âmire nezâreti dâhilinde vâki ruznamçe kalemine memûr ve müddet-i medîde kalem-i +bezbûra müdâvemetle güzârende-i eyyâm u şuhûr olunduktan sonra iki yüz kırk dokuz senesi +tersâne-i âmire ruznamçeligi memûriyetine menkûl ve üç-dört sene mürûrunda memûriyet-i +mezkûreden ma‘zûl olarak üç-dört sene müddet hânesinde ikâmetle iki yüz elli yedi senesi +karantinahâne ikinci kitâbetine yedi-sekiz mâh zarfında başkitâbetine memûriyeti icrâ ve o + + + + + +esnâda kendisine hâcelik rütbesi ve iki yüz altmış bir sâlinde sâlise rütbesi tevcîh u i‘tâ +olunmuş iken iki yüz altmış iki senesi hilâlinde hizmet-i memûresinden müfârakatla peygûlegüzîn-i istirâhat olmuştur. Mûmâ-ileyh ihtirâ-ı mezâmine kâdir bir şâir-i mâhir olup dîvân +olacak mikdâr eş‘âr-ı letâfet-şiârı vardır. + +GAZEL +Derd-i aşka mübtelâ bir nây bir ben bir gönül +Zâr ider subh u mesâ bir nây bir ben bir gönül + +Dağlarile ser-te-ser efğân ider hasret çeker +Nağme-perdâz-ı cefâ bir nây bir ben bir gönül + +İbtilâsın bildirir pür-hûn derdim gösterir +Dershân-ı mâcerâ bir nây bir ben bir gönül + +Zerd-i rûdur hecr ile pek hastadır âh itmede +Dem-be-dem hayret-fezâ bir nây bir ben bir gönül + +Her nefesde hûş-ı derdim sırrını tefhîm ider +Derdhâh-ı bî-nevâ bir nây bir ben bir gönül + +Mahrem-i ehl-i belâ erbâb-ı aşka pîş-vâ +Dâima firkatserâ bir nây bir ben bir gönül + +Feyz-i Mevlânâ ile Safvet bu devr içre hemân +Derd-i aşka mübtelâ bir nây bir ben bir gönül + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Es‘ad Safvet Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz +bir târîhinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup ibtidâ dîvân-ı hümâyûn kalemine ve ba‘dehû +terceme odasına bir müddet müdâvemetle iki yüz elli beş târîhinde takvimhâne-i âmire +nezâretine ve iki yüz elli altı târîhinde tercümâni-i dîvân-ı hümâyûn mesned-i refîine ve birkaç +sene mürûrunda hâriciye kitâbeti memûriyet-i behiyyesine revnak-dih-i kadr u mezellet +buyrulduktan sonra fenn-i inşâda derkâr olan mahâret u ma‘lûmâtı iktizâsınca iki yüz altmış +bir senesi hilâlinde mâbeyn-i hümâyûn-ı mülûkâne küttâb-ı ma‘ke’l-kabı sınfına dâhil ve +uhdesine rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisi bi’t-tevcîh mümtâz-ı akrân u emâsil buyrulmuştur. Müşârünileyh maârif-perver bir şâir-i pâk-gevher olup şi‘r u inşâsı erbâb-ı maârif indinde pesendîde vü +mu‘teberdir. + +İLAHİ +Ey tâlib-i irfân olan gel Halvetî erkânına +Cûyende-i gufrân olan gel Halvetî erkânına + +Bâb-ı sarây-ı vahdeti feth itmek istersen eger +Sıdk u hulûs-ı kalbile gel Halvetî erkânına + +Sırr-ı hakîkatdan haberdâr olmayan nâ-puhtenin +Bakma sakın inkârına gel Halvetî erkânına + + + + + + +Bul hakkı sen çık aradan kurtul riyâ vü ucubdan +Kalsın fenâda bu beden gel Halvetî erkânına + +Müsterşad ol bil nefsini mürşidden oku dersini +Sarf eyle zikre vaktini gel Halvetî erkânına + +Oldun sufî bî-ma‘rifet garkâb-ı bahr-ı ma‘siyet +Şâyet ider hak mağfiret gel Halvetî erkânına + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Mustafa Sufî Efendi şehr-i Diyarbekir’de pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup evâil-i hâlinde Dersaâdet’e muvâsalat ve tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u +himmetle tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyledikten sonra medîne-i Bolu’ya nakl u hicret ve tarîkat-ı +aliyye-i Halvetiyye meşâyih-i kirâmından Çerkes El-hâc Mustafa Efendi merhûmdan ahz-ı +dest-i inâbet ve mûmâ-ileyhin irtihâlinden sonra Geredeli merhûm Halîl Efendi’den telebbüs-i +libâs-ı hilâfet eyleyerek medîne-i mezkûrede vâki Aktaş tekyesinde post-nişîn-i irşâd olduğu +hâlde otuz beş sene müddet imrâr-ı vakt u saat eyleyüp sinnîn-i ömrü hadd-i sülüs u sittîne +karîben bin iki yüz altmış üç senesi üşr-i Muharreminde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i +Mucîb eylemiştir. Tekye-i mezbûr sahasında medfûndur. Mûmâ-ileyh keşf u kerâmet ile +ma‘rûf bir mürşid-i sâhib-vukûf olup bazı ilhamâtı meşhûr u müteârifdir. + +GAZEL +Ey kaşı kemân tîr-i müjen cânıma geçti +Bîgânelerin her biri bir yanıma geçti + +Bu geç-nigehe sabr u tahammül nice mümkün +Ol nazarın sîne-i sûzânıma geçti + +Bilmezlik ile zülfüne sarkındılık itdim +Zülf-i siyehin halkası gerdânıma geçti + +Kâfir midir ol çeşm-i siyeh fülfül-i hindû +Bir bakmak ile dînime îmânıma geçti + +Beş beytile da‘vâ-yı kemâl itme Salâhî +Bin böyle gazel defter u dîvânıma geçti + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Eş-şeyh Abdullah Salâhî Efendi medîne-i Balıkesir’de bin +otuz târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup yüz elli târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve bir +müddet tahvîl kalemine müdâvemetle ati’t-terceme Hekimoğlu Ali Pâşâ merhûmun ûlâ +mektûpçuluk ve ba‘dehû dîvân kitâbeti hizmetinde birçok vakt istihdâm olunup bir aralık +medîne-i Edirne’ye azîmet ve tarîkat-ı aliyye-i Uşşâkiyye meşâyih-i izâmından olan merhûm +Cemâleddin Uşşâkî Efendi hazretlerinden ahz-ı dest-i inâbet ile nâil-i merâm olduktan sonra +yine Pâşâ-yı müşârün-ileyh maiyetinde bulunduğu hâlde Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet ve bir +müddet ikâmetle Dersaâdet’e avdeti hengâmda ki yüz yetmiş dört târîhinde Ebulfeth Sultân +Mehmed Hân-ı Gâzi hazretleri câmi-i şerîfi civârında vâki Tahir Ağa dergâhı post-nişînligine +revnak-dih-i irşâd olduğu hâlde + + + + + + +BEYT +Müşkilin kimseye zâhirde Salâhî sormaz +Hâce-i bâtına sordu soracak esrârı + +mealince ihtiyâr-ı gûşe-i vahdet eyleyüp evkât u ezmânını te’lîfât u tasnifâta hasr u sarf ile +“Salâhî şevk-i envâr-ı cemâle oldu pervâne” târîhi nâtık olduğu üzre yüz doksan yedi +târîhinde rûh-ı revânı meclis-i nefes-i inse revân ve nakş-ı mağfiret-nişânı dergâh-ı mezkûr +hatırasında defûn u nihân olmuştur. Mûmâ-ileyh kesirü’t-te’lîfât bir mürşid-i sütûde-sıfat olup +terceme-i hâli te’lîfâtından elli dört farzı mübeyyin olan risâlesi bâlâsında mufasala-i tevzîh u +tasrîf kılınmıştır. + +GAZEL +Derinden ser cüdâ kılmam kader bir yana salmazsa +Ten u cânım dırîğ itmem ecel destinden almazsa + +Şebim hem-Kadr rûzum reşk-i îd olmaz mı sultânım +Senin ol tatlı va‘d-i vuslatın ferdâya kalmazsa + +Bulunmaz zerre vuslat olmayınca gavta-hor-ı aşk +Ki gavvâs sûdmend olmaz eger deryâya dalmasza + +İderdim beyt-i hüzn-i dil içün bast-ı tesellîler +Metâ-ı sabrı düzdîde nigehle yâr çalmazsa + +Çeküp gurbetden el tutmaz mı Sun‘î dâmen-i yâri +Ne yapsın dest-i tedbîri oralarda kısalmazsa + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Sun‘î Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz sekiz +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mekteb-i maârif-i adliyede bir mikdâr tahsîl-i +maârif eyledikten sonra ibtidâ mektûbî-i mâliye odasına bir müddet müdâvemet eylemiştir. +Mûmâ-ileyhin sanâyi-i şi‘riyyede bir mikdâr behresi vardır. + +HARFİ’Z-ZAD + +GAZEL +Câm-ı endûh-ı felekden şimdi mahmûrlardanız +Yani bezm-i dil-rübâdan dûr u mehcûrlardanız + +Birbirin ta‘kîb idüp gelmekdedir seng-i kazâ +Her tarafdan hâtırı nâ-şâd u meksûrlardanız + +Cevr-i nâ-sâz-ı felekden çekdigim mevlâ bilir +Gerçi biz ikbâlile âlemde meşhûrlardanız + +Ser-fürû itmez iken dünyâ için a‘lâlara +Şimdi ednâya mümâşat ile mecbûrlardanız + + + + + + +Kim bahâ bulsa nola kâlâ-yı şi‘rin ey Ziyâ +Kadr-ı eş‘âr ile biz ma‘zûr u mağdûrlardanız + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Sadr-ı esbak Yûsuf Ziyâ Pâşâ Gürciyyü’l-asl olup müteveffâ +Koca Yûsuf Pâşâ’nın dâiresinde perverde-i ilm u kemâl oldûktan sonra Cennet-mekân Sultân +Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri zamânında maden-i hümâyûn emâneti taht-ı idâresinde +bulunduğu hâlde uhdesine rütbe-i vezâret bi’t-tevcîh Erzurum eyâletine sâye-fiken-i âtıfet ve +bin iki yüz on üç târîhinde “pâdşâh madende buldu mihrine lâyık güher” târîhi mealince +makâm-ı vâlâ-yı sadârete ziyâ-pâş-ı übbehet buyrulup o esnâda Mısr-ı Kâhire üzerine sevk +olunmuş olan ordu-yı hümâyûnu cânibine atf-ı inân-ı azîmet ve be-lutf-ı ta‘âla Kâhire-i +mezkûreyi yed-i a‘dâdan tahallüs ile Dersaâdet’e avdet idüp bir müddet makâm-ı sadâretde +ikâmet birle muahharen mansıb-ı sadâretden müfârakat ve bazı menâsıb-ı âliye ile taşralarda +bir zamân imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra iki yüz yirmi dört senesi sâniyen makâm-ı +sadârete nakl ile ordu-yı hümâyûnu bi’l-istishâb Rûmeli cânibine azm u şitâb eyleyüp iki yüz +yirmi altı senesi makâm-ı sadâretden mehcûren ibtidâ Dimetoka nâm mahallde ve muahharen +cezîre-i Rodos’da ikâmete memûr buyrulup bir müddetden sonra uhdesine Egriboz +muhâfızlıgı bi’t-tevcîh mahall-i mezkûra revân ve bir sene mürûrunda vukû-ı infisâliyle Sakız +cezîresine pûyan olarak gûşe-gîr-i ikâmet olduğu hâlde iki yüz otuz dört târîhlerinde hulûl-ı +ecel mev‘ûduyla irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Mûmâ-ileyhin tabîat-ı şi‘riyyesi olup +olmadığı meçhul ise de sadâreti hengâmında söylenmiş olan tevârihin bazılarında şâiriyetine +dâir birkaç beyt görülmüş olmağla kendüye isnâd olunan gazel-i bî-halel teberrüken terceme-i +hâli bâlâsına sebt u kayd olunmuştur. + +TÂRİH +Hazret-i Vâcid Efendi’nin olup bir duhteri +Düşdü yârân-ı safâ târîh içün hulyâya hep + +Hâme-i cevherle yazdım ben de târîhin Ziyâ +Geldi zînet Neyyire Hânım ile dünyâya hep + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Ziyaeddin Beg mekâtib-i umûmîye nâzırı sâbık ati’tterceme Kemâl Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz elli altı senesi Muharreminde +mesâil-i mihr u cihân-ârâ ziyâ pâş-ı arz u semâ olup “el-veledi sırrı ebihi” sırrına mazhariyetle +unfuvân-i tufûliyetine nazm u güftâra tahsîl-i meleke eylemiş ve fart-ı zekâsı derece-i +nihâyede bulunmuş olmasıyla isdidâd-ı zâtiyesi kuvveden fi‘le getirmek üzere dârü’l-maârif +nâm mektebin şâkirdânı zümresine bi’l-ilhâk ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiye ve +riyâziyede kesb-i meleke vü mahâret eyledikten sonra az vakt zarfında lisân-ı Fıransa’yı dahi +tekellüme kudret hâsıl eylemiş olduğu hâlde iş bu tezkire-i âcizânemizin bidâyet-i tab‘ında ki +iki yüz yetmiş senesi şehr-i Şa‘bânın yedinci perşembe günü mekteb-i mezkûrda tab‘-ı +nezâket-teb‘ine bir nev kesel-i ar şem‘asiyle evvel lü’lü lâ lâ’yı bahr-ı kemâl-i mekteb-i +mezkûrdan saâdethânelerine kadem-keş-i hüzn ü melâl olup otuz altı saat mikdârı gâh +makâm-ı sahv ve gâh âlem-i bî-hûşide seyr u hareketle tedbîr-i müdâvemete her ne kadar sa‘y +u himmet olunmuş ise de takdiren mümtenii’l-tağyîr hükmünü icrâ birle ol mâh-ı evc-i maârif +şehr-i mezkûrun dokuzuncı cumaertesi günü vakt-i zevâlde misâl-i mihr-i garrâ âzim-i burc-ı +me’vâ olmuştur. Li-mertebe “Genc iken mihr-i Ziyâ’ya irdi şem‘âsâ zevâl” târîh-i menkût u +bâ-letâif tanzîm olunup terceme-i hâli zeyline terkîm olundu. Nazm: “Olur gayetle müşkil + + + + + +merg âvân-ı cüvânîde” mısraı mealine vâkıf olan âşina ve bî-gâne mîr mûmâ-ileyhin vefâtına +nâr-ı teessüfle sûzân ve pederleri müşârün-ileyh ise bir müddet bu elem u endûh ile gûşegüzîn-i beyt-i ahzân olup nihâyet mekâtib nezâretinden avfını hâk-ı pâ-yı âliden istidâ ve +istirham eyledigine binâen uhde-i mekârim-i iştimallerine Berlin sefâret-i seniyyesi tevcîh +olunarak nezâret-i mezkûre dahi sâlifü’t-terceme Hayrullah Efendi’ye ihâle kılınmıştır. + + +KELÂM-I SİHR-ÂSA DER METH-İ DÂVER-İ ‘ADL-ÂRA +Emel oldur ki ola mahrem-i esrâr-ı kelâm +Gele irsâl-ı melâikle ana her ilhâm + +Ekmel oldur ki ana târ gele kûhsâr-ı kemâl +Edhem-i kilk-i dile hem ura medhinle likâm + +İsmin olursa Reşîdu’l-vükelâ âhir ider +K’olmada emrine mahkûm-ı umûr u ahkâm + +Ulemâ ilm u kemâlinde olurlar vâlih +Keremin âmdır olur sana dil-dâde a‘vâm + +Gelse dergâhına ikrâm görürler küremâ +Küremâ dergehine gelse görürler ikrâm + +Dergehinde olur olursa husûl-ı âmâl +Hâr-ı hass seddin olur dehrde mahv u kirâm + +Dil-i kâvûsa gelir sadme-i adlinle hirâs +Hem olur âlem-i ervâhda sersem ser-i Sâm + +Himeminle emele olmada herkes vâsıl +Alem olursa muhaldir sana ger ism-i humâm + +Hükemâ ola melûl u gele her derde devâ +Heme ma‘lûl-ı derinde eger olsa it‘âm + +Kör olur mâ-hasal ol kimse ola sana adû +Ger hirâsınla revâ görmese a‘dâ ahlâm + +Mülk-i dil surh-ı muallâ ki ana sâha olur +Harem-i âlem-i ervâhda olsa evhâm + +Dâverâ dâdverâ server-i vâlâ-güherâ +Sana mahkûm-ı mesâlih sana ma‘lûm-ı mehâm + +Gelmese hâl-i haremde de revâ ana kelâl +Hasr olur medhine mahsûl-ı havâsım mâdâm + +Dergeh-i hâsid olurlarsa muhibbdir herkes + + + + + +K’olmada mülhime-i gönlüme medhin ilhâm + +Âlim-i sihr-i helâlim ki olur âsarımda +Âlem-i sihrde her sâhire ârâm harâm + +Asker-i mülhime geldikte haremgâh-ı dile +Mahrem olurlar olurlarsa eger der-ihrâm + +Dâver-i ma‘reke-i ilm u kemâl-i dehrim +Rumh-ı kilkimle hemare olur a‘dâm i‘dâm + +Mısr-ı dilde olur ol denli musâri‘ muhkem +Hâsid olursa mahal tarh-ı esâs-ı ihrâm + +Hâkim-i mahkeme-i ehl-i kemâlim dâim +Râm olur hükmüme her mesele-i ilm-i kelâm + +Kümel-i âlem-i ervâh heme meddâhım +Var mahal olsalar âlâm ile hussâd litâm + +Âh her demde olur hisse dile hemm u elem +Her emeldâra atâ vü keremindir eshâm + +Olmada kâm dil-i âlem elinle hâsıl +Tâliim olsa husûle gelir âmâl u merâm + +Gâh ol denli gelir gönlüme evhâm-ı melâl +Tâliimde ararım her kime dâir ahkâm + +Matlaı olsa eger rahma gelir me’mûlüm +Matlaımla ola ahvâlim o mâha i‘lâm + +Turra turra turur ol kâkül-i tarrâr müdâm +Olmada sad dile her turra mahall-i ârâm + +Elemim var olamam va‘d-i visâle sürûr +Tâliim olsa müsâid olur ol meh-rû râm + +Âh sevdager-i vaslında olurdum ammâ +Gönlüme olmadadır silsile-i kâkül dâm + +Ola mesrûr visâlinle gönül âlemde +Sana dil-dâdedir âvâre ziyâde ile kâm + +Dâverâ sana duâdır emelim her demde +Dem-i ma‘lûma dek ol sadr-ı muallâda müdâm + + + + + + +Hall ola her girih-i kâm-ı dilin hem-vâre +Dil-i hussâd ki hem-dem ola dâim âlâm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdülhamîd Ziyâ Beg Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş sâli +hilâlinde mânend-i mihr-i cihân-ârâ ziyâ-bahşende-i çeşm-i dünyâ olup misâl-i bedr-i felekpîrâ olduğu âvânda matla-ı ulûm-ı câmia vü her cem‘-i fünûn-ı lâmia olan Süleymâniye câmii şerîfi kurbunda vâki mekteb-i edebiyeye nakl ile nümâyân olan fetânet-i zâtiye ve zekâvet-i +asliyesi iktizâsınca beş-altı sene müddetle ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyede geregi gibi +kesb-i ma‘lûmât eylemiş olmasıyla iki yüz altmış iki senesi mektûbî-i vekâlet-penâhî odası +hulefâsı sınfına dâhil ve üç sene mürûrunda hâmise ve iki yüz altmış altı senesi sâlise +rütbesine nâil ve muahharen teşkîl olunmuş olan meclis-i Tanzîmât’ın tahrîrât odasına +memûren mümtâz-ı emâsil olunmuştur. Mûmâ-ileyhin dahi ati’t-terceme Sünbülzâde Vehbî +Efendi merhûmun “Tuhfe-i Fârisî”yesine nazîregûne bir aded lugat-nâmesi ve Kâmûs +mütercimi Âsım Efendi’nin “Tuhfe-i Arabî”yesine bir kıt‘a şerh-i nâfizi ve Kavâid-i +Osmâniye ismiyle muanven olan kitâbın her mahalline zamîme ve ilâve olarak tafsîl u tevziha +dâir baz-ı kelimâtı ve dîvân olacak mikdâr gazeliyyâtı vardır. Bâlâda muharrer kasîde-i güzîde +misillü nâdide bir eser-i pesendîde olduğundan sebt-i sahîfe-i cerîde kılınmıştır. + +GAZEL +Nîk u bedden her ne geldiyse dilimdendir bana +Gâh dost kendi lisanım gâh düşmendir bana + +Ol kadar revnak-fezâdır kim sipihr-i tâliim +Her şeb-i târîk gûyâ rûz-ı rûşendir bana + +Ol perî teşrîfe rağbet itmek isterse eger +Ehl-i dil kâşânesi şimdi neşîmendir bana + +Cennetâsâ olsa da gitmem rakîbin câyına +Kûy-ı dilber Cennetâsâ cây u meskendir bana + +Ayş ü nûş u dehr içün a‘lâ vü ednâya Ziyâ +Hep tekâpu itdiren bu bir kuru tendir bana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yûsuf Ziyâeddin Efendi Karahisâr-ı Sâhib kazâsı ulemâsından +Ali Efendi’nin veled-i sulbü olup bin iki yüz altmış iki senesi Dersaâdet’e muvâsalatla bir +mikdâr ulûm-ı Arabiye tahsîl itdikten sonra iki yüz altmış altı senesi hilâlinde mekteb-i +maârif-i adliyede Fârisî hâceligine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyhin usûl-ı kâfiye ile +edevât-ı Fârisiyeye dâir bir kıt‘a matbû risâlesi vardır. + +HARFİ’T-TI + +GAZEL +Nâz itme o şîvekâra mahsûs +Âh itme bu dil-fikâra mahsûs + +Uşşâkı bütün kül itmek ancak + + + + + +Yârim gibi şehryâre mahsûs + +Ben hâhiş-i perçemle geldim +Yek başıma bu diyâra mahsûs + +Gönderdi kabûl ider mi bilmem +Tâlib bu selâmı yâra mahsûs + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Mustafa Tâlib Elefendi Dersaâdet’de bin iki yüz üç +senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup dîvân-ı hümâyûn kalemine müddet-i medîde +müdâvemetle kalem-i mezbûra mahsûs olan zeâmetlerden birine nâil ve iki yüz kırk sekiz +senesi kitâbet hizmetiyle medîne-i Şumnu’ya azîmet ve ikâmeti esnâda ki iki yüz elli üç +sâlinde hudâvendigâr-ı sâbik Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretlerinin medînei mezkûreyi teşrîf-i hümâyûnları hengâmda uhdesine hâcelik rütbe-i refîası bi’t-tevcîh +mümtâz-ı emâsil olduktan sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala hânesinde peygûle-güzîn-i ikâmet +olduğu hâlde beş-altı mâh müddet gûşe-nişîn-i illet olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin esnâyı tab‘ında yani iki yüz yetmiş senesi şehr-i Şevvâlinde irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Li +mertebe: +Tâlib-i dîdâr-ı Hakk kıldı behişti câygâh + +Mûmâ-ileyh târîh-gulukta yektâ bir şâir-i suhan-pîrâ olup eş‘âr-ı gevher-iyârına suhansencân-ı maârif müşteri vü tâlip ve tevârih-i âlem-bahâsına sevda-girân-ı maâni hahişger u +râğibdir. Dîvân olacak mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Aşkın ey meh rehber-i râh-ı hakîkatdir bana +Gûşe-i ebrûların mihrâb-ı tâatdir bana + +Câyigâhım ger der-i devlet-meâbın olmasa +Ser-nigûn peymâneler tâc-ı kasâvetdir bana + +Dilde ey gül arzu-yı la’l-i handânın ki var +Gülşen-i endîşe san bâğ-ı letâfetdir bana + +Derd-i hecrinden şikâyet itmezem olsam yine +Cevr u âzârın begim ayn-ı inâyetdir bana + +Nükte-nâ-bînân ne bilsin kadr-ı şi‘rin Tâlib’in +Her sözü bir gevher-i bahr-ı belâğatdir bana + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Tâlib Efendi Trabzon eyâletinden Üçüncüzâde +Hüseyin Ağa nâm kimsenin sulbünden bin iki yüz yirmi dokuz senesi pâ-nihâde-i sâha-ı +vücûd olup bir aralık silk-i askeriye dâhil olmuş ise de bir müddetden sonra silk-i askeriyeden +ihrâc olunmuş ve muahharen şuûruna bazı mertebe halel gelmiş olmasiyle Dersaâdet’e îsâl ve +kendüye müdâvemet olunmak üzre dâr-ı şifâya idhâl kılınmıştır. Dîvân olacak mikdâr eş‘âr u +güftârı olduğu mervîdir. Kendisi memleketi cânibinde Ata mahlasiyle müteârifdir. + + + + + + + +GAZEL +Kişver-i hüsne gelüp zabt-ı dehân eyledi hatt +Evrâda kendüye ta‘yîn-i mekân eyledi hatt + +İtdi nûr âyetini rû-yı perîden mestûr +Küfrünü baht-ı siyeh gibi âyân eyledi hatt + +Yetişirken nice rûşen-i dile zülf-i cânân +Kara sevdâ ile Mecnûn-ı zamân eyledi hatt + +İtmesin gayri cefâ âşıka ol âfet-i cân +Yüzüne azlı içün çünki nişân eyledi hatt + +Ba‘dezîn görmiyecek gün gözümüz ey Tâhir +Ebrâsâ ruh-ı dildârı nihân eyledi hatt + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Tâhir Beg meclis-i vâlâ evrâk müdürü esbak Hüseyin +Efendi merhûmun mahdûmu olup bir müddet mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına müdâvemetle +bin iki yüz altmış üç senesi bâ-rütbe-i vâlâ âmedî odası hulefâsı sınfına dâhil olmuştur. +Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda mahâreti ve oldukça şi‘r ile ülfeti vardır. + +GAZEL +Dükkânda satardım koyu yazana mürekkeb +Dirhemcigi bir pâreye ummana mürekkeb + +Cizvice mürekkeb yalamış dirler efendi +Ağzında bulaşmışlara her yâne mürekkeb + +Hiç yazı nedir bilmeyene al denilir mi +Lâzım olur elbet yine yazana mürekkeb + +Kâr isteyen olurdu sitilli şişelerle +Mekteb dolaşır satmağa sibyâna mürekkeb + +Hep kara kura dûş gibi bilmem bana Tırsî +Döküldü bulaştı hele hemyâna mürekkeb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Tırsî Efendi fi‘l-asl Anadolu eyâletinden olup +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala muahharen sınf-ı hâcegâna duhûl ile bin yüz kırk sâli hilâlinde dârı bekâya menkûl olmuştur. “Tuhfetü’l-Hattâtîn” ismiyle mevsûm olan tezkirede dahi tercemei ahvâli mukayyed u mestûrdur. + +GAZEL +Bulsam bu aşk ilinden iderdim sefer mefer +Bilmezdim anda câna ne gamlar deger meger + +Her şeb hücûm-ı ceyş-i hayâli o mehveşin + + + + + +İtdi bürûc-ı kalbimi misl-i kamer memer + +Azm eyle sû-yı yâre dilâ vuslat ihtimâl +İkbâl-i câha virmededir çün hazer mazer + +Ağyârı kûy-ı dilberi gezsin ko hırsile +Yılmakda pâ-yı kelbe virir mi keder meder + +Tal‘at kümeyt-i hâmene hem-pâ olam diyen +Olur fezâ-yı nazm-ı suhanda teker meker + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tal‘at Efendi Tekfurdağı’nda çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup +bir aralık Dersaâdet’e nakl u hicret ve bir müddet ikâmetle kitâbete dâir bazı hidemâtda bi’listihdâm muahharen vatan-ı asliyesi cânibine avdet eylemiştir. + +GAZEL +Sayd idince ben seni ey mâhveş çekdim emek +Ateş-i firkatla pişti sînem içre bin semek + +Uğruna cânım fedâdır hâsıl-ı ömrüm benim +Sukker-i vaslından özge uşşâka olmaz yemek + +Meh gibi rûşen iken yandıklarım bezminde hep +Böyle sevmezsin yolu lâyık mı cânım söylemek + +Kimse görmez belki sevmezdi cihânda bir güzel +Olmasaydı ger derûn-ı çeşmimizde merdümek + +Râh-ı aşkında senin her demde maksûdum benim +Tal‘at-ı mihr-i ruhundan kesb-i envâr eylemek + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şerîf Tal‘at Efendi mahrûsa-i Edirne’de bin iki yüz otuz beş +senesi hilâlinde tal‘at-nümâ-yı âlem-i şühûd olup ilm-i kitâbetde bir nebze behresi olmak +mülâbesesiyla gâh mahrûsa-i mezbûrede ve gâh memâlik-i mahrûsa-i şâhânede kitâbet +hizmetinde bi’l-istihdâm imrâr-ı subh u şâm eylemektedir. Eş‘ârı şütur gürbe nevinden olup +kelâm-ı mevzûn kabîlindendir. + +GAZEL +Derdimiz cânâna söylenmiş devâ söylenmemiş +Mâcerâ söylenmiş ammâ müddea söylenmemiş + +Söylemişdim çekdigim âlâmı bir bir yâre hep +Birisin bilmez o zâlim gûyiya söylenmemiş + +Perçemi vasfında eş‘ârım görenler diyemez +Metn-i aşk üzre acep şerh-i belâ söylenmemiş + + + + + + +Vasf-ı hûbânda denilmiş nice ta‘bîr-i cefâ +Sevdigim bilmem niçindir kim vefâ söylenmemiş + +Ayağına dökülünce eşk-i çeşmim dîdeler +Cûybâr-ı serv el-hak nâ-becâ söylenmemiş + +Katlime âmâdedir çeşmin dîdem geldi didi +Mezheb-i aşk içre asla hûn-bahâ söylenmemiş + +Söylenir itdiklerin şimdi beyim Tayyâr’e hep +Kalmamışdı gerçi dünyâda cefâ söylenmemiş + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Kâimmakâm Mahmûd Tayyar Pâşâ Trabzon vâlisi esbak +Cânikli müteveffâ Battal Pâşâ’nın şahbâz-âşiyân-ı sulbü olup bin iki yüz beş târîhinde Enabe +Kalesi muhâfızı bulunduğu hâlde saydgâh-ı esre dûçâr ve ol vecihle bir zamân güzârende-i +leyl u nehâr olduktan sonra iki yüz sekiz senesi pençe-i husemâdan tahlîs-i bend-i zât +eyleyerek Dersaâdet’e tahrîk-i cenâh-ı selâmet ve bir müddet ârâm u ikâmetle iki yüz on beş +senesi uhdesine rütbe-i vezâret bi’t-tevcîh Trabzon eyâletine sâye-efken-i atifet buyrulup +birkaç sene mürûr itmeksizin hakkında fermân-ı celâdet-ünvân-ı padşâhî sudûr itmegin +kemâl-i haşyetinden Kırım cânibine firâr ve bir müddet ol havâlide enfâs-ı hayâtını itlâf u îsâr +itdikten sonra zamân-ı Sultân Mustafa Hân-ı mağfiret-nişânda bâ-müsâade-i âliye tekrâr +Dersaâdet’e muvâsalat ve iki yüz yirmi iki sâlinde mesned-i kâimmakâmiye nâiliyetle sâhib-i +şân u şöhret olmuşken iki yüz yirmi üç senesi câh-ı kâimmakâmiden ma‘zûl ve nefy tarîkiyle +evvela Dimetoka’ya ba‘dehû Hâcıoğlu bâzârı nâm mahalle menkûl olup sene-i merkûma +hilâlinde maktûlen kurbgâh-ı cenâb-ı Hannâna mevsûl olmuştur. Müvverrih Sürûrî Efendi +merhûm hakk-ı müşârün-ileyhümden ism-i târîhi silk-i beyâna keşîde eylemiştir. + +Tayyâr-ı evc-i himmet Pâşâ-yı pâk-tinet +Maktulen oldu Cennet bâğında âşiyân-sâz + +Târîh-i tâmın izhâr itdi Sürûri hezâr +Ankâ-yı rûh-ı Tayyâr ukbaya kıldı pervâz + +Müşârün-ileyh ebâ anced vezîrzâde pür-destûr-ı maârif-mevfûr olup bir kıt‘a dîvânçe-i +eş‘ârı vardır. Tahrîr-i müşârün-ileyhin bâlâda muharrer gazelinin altıncı beyti “teşeüm olunur +makûle”den olmağla bu misillü kelâmı tefevvuh eylemetden be-gâyet tehâşi itmek lâzımdır. +Hatta mütercim-i müşârün-ileyhin katli maddesi dahi beyt-i mezkûrun şeametine delîl-i +kâfidir. +TÂRİH +Hudâ zât-ı hümâyûnu cihân durdukça bi’l-iclâl +İde fevz u zaferle tâ ebed zîb u serîr-ebrâ + +Bu defa dâiyânından nakîb Es‘ad Efendiyi +Götürdü sadr-ı Rûm’a zâten ol şâh-ı kerem-fermâ + +Kemâl-i şevkile târîh-i tâmın söyledi Tayyîb +Nakîb Es‘ad Efendi sadr-ı Rûm’u kıldı hakka câ + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tayyîb Beg İmâm-ı şehryârî Abdulkerîm Efendi merhûmun +mahdûmu olup mukaddemâ tarîk-i tedrîse dâhil olmuş ise de muahharen tebdîl-i tarîk eyleyüp +sâlise rütbesine nâil olmuştur. Selanik vücûhundan olması münâsebetiyle mahallî meclisi +azâsı silkine dâhi ilhâk olunmuştur. + +TÂRİH +Âsım üstâd-ı kül ehl-i hünere +Nâzım-ı eş‘âr u dânâ-yı cihân +Nakşibendi-meşreb u âl-i Resûl +Hâce-i bî-misl-i devrân u zamân + +Bülbül-i Cennet misâli âkibet +Gülşen-i firdevsi kıldı âşiyân +Geldi bir târîh Tayîbî fevtine +Rûh-ı Âsım itdi pervâz-ı cinân + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Tayîbî Efendi mahrûsa-i Burusa’da pâ-nihâde-i sâha-i +vücûd olup mahrûsa-i mezbûrede vâki Sultân Orhân Gâzi câmi-i şerîfi hitâbeti hizmetinde +olduğu hâlde bin yüz yetmiş dört sâli hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Fenn-i hatda +behresi olmak hasebiyle Tuhfetü’l-Hattâtîn nâm tezkirede dahi terceme-i hâli mestûr u +mukayyeddir. + +HARFİ’Z-ZI + +MESNEVİ +Kangı kimse halka bühtân eyleye +Mesken-i ukbâda nîrân eyleye + +Hem cihânda ömrüne toymaz dahi +Bu sıfatdan içtinâb it ey ahi + +Kimseyi bühtân ile alma dile +Dâğile taşdan ağır bühtân hele + +Hasbihâlin mahfi yazan kimsenin +Nâmesine sakınıp bakma anın + +Belki gizli söz ola içinde hem +Bakdığın ola ana dürlü elem + +Adam olam dirsen ey hulkı hasen +Bî-edeblikdir buları itme sen + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Ömer Zarîfî Efendi sevâhil-i Tuna’da vâki Ruscuk +nâm memleketde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Sa‘diyyeye sülûk ile +câlis-i seccâde-i hilâfet olduğu hâlde bin iki yüz on senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı âhiret + + + + + +eylemiştir. Mûmâ-ileyh bir kıt‘a Dîvân-ı eş‘âr ile bir aded Nasîhat-nâme tanzîm ve tertîbe +müvaffak olmuş ise de vefâtından sonra Dîvân-ı eş‘ârı yed-i nâ-ehle geçerek kazâ-zede-i +rûzgâr olmuş olduğundan mezkûr Nasîhat-nâme’den çend aded ebyât-ı mesnevîsi teberrüken +sebt-i cerîde-i âcizî kılınmıştır. İlm-i hatda dahi behresi olmak mülâbesesiyle müteaddid +mesâhif-i şerîfe tahrîrine dahi muvaffak olduğu mervîdir. + +HARFİ’L-AYIN + +GAZEL +Zât-ı pâkindir ayâ Hazret-i Sultân-ı Semâ +Şeref-i dâire-i mecma-ı dîvân-ı semâ + +Yeridir mahşer-i ervâh mücerred olsa +Çünki cevlânına Rûm’un ola meydân-ı semâ + +Böyle bir meclis-i pür-mâide-i şevk içre +Yaraşır rûhu Halîl’in ola mihmân-ı semâ + +Dâğ-ı uşşâk gül-i ravza-i aşk ideni +Dûd-ı âh-ı fukarâ sünbül-ı bostân-ı semâ + +Kereminden umulur Ârifi mahşerde dahi +İdesin dâhil-i cem‘iyyet-i yârân-ı semâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Ârif Efendi Peçevî nâm şehirde tennüre-bend-i +hân-kah-ı vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile mukaddemâ şehr-i mezbûr +Mevlevîhânesi meşîhatine ve ba‘dehû Rûmeli’de Filibe nâm kasabada vâki Mevlevîhâne ve +muahharen Dersaâdet’de vâki Yenikapı Mevlevîhânesi meşîhatine revnak-tırâz-ı irşâd +olmuşken bin yüz otuz yedi târîhinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i ibâd olmuştur. + +TAHMİS +Bu cûdgâhda ol yeke tâz-ı ma‘nayım +Reh-i talebde şitâ-bende-i temennâyım +Fezâ-yı aşk-ı muhabbetde bâd-ı peymâyım +Ben ol sebük-rev-i dest-i fenâya hem-pâyım +Nişîn-i kûh-ı kanâat nedîm-i ankâyım + +Olunca tab‘ıma feyz-i İlahî cilve-nümâ +Cevâhir-i suhanım buldu kıymet-i vâlâ +Cihân nola dür-i ma‘nâm ile bulursa gına +Kilid-i genc-i ma‘ârif müsellem oldu bana + +Serîr-i memleket-i ma‘niye cûd-ârâyım + +Gehi hücûm-ı gam u hayretile hâmûşum +Misâl-i mevc-i yem-i aşk gâhi pür-cûşum +Şarâb-ı zâhir ile sanma mest ü medhûşum +Sebû be-dest-i elestim mey-i lebi nûşum + + + + + +Şikeste şîşe-i hûşum ki mest-i esmâyım + +Ümîd-i şöhret-i âlemde hây u hû itmem +Husûl-ı devlet-i dünyâya arzû itmem +Tarîk-i vâdi-i ikbâli cüst-cû itmem +Sikender olsa da nâdâna ser-fürû itmem +Cenâb-ı dergeh-i monlaya çün cebin-sâyım + +Bu tekyegâh-ı muhabbetde Ârifâ nâgâh +Olunca himmet-i feyz-i pederle dil âgâh +Küşâde eyledi çeşm-i derûnu avn-ı İlah +Siyâhî gibi olunca garîk-i nûr-ı siyâh +Fünûn-ı sihr u beyânda dem-i mesîhâyım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ârif Efendi cezîre-i Kıbrıs’da kâin Lefkoşe kasabası +Mevlevîhânesi şeyhi Mustafa Seyyâhî Efendi’nin mahdûmu olup ibtidâ Mısr-ı Kâhire +Mevlevîhânesi meşîhatine ve muahharen cezîre-i mezbûrede vâki hân-kah-ı Mevleviyye +meşîhatine nâil ve bin yüz otuz sekiz târîhinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Çıkmazdı dîde bâm-ı temâşâ-yı ibrete +Mahrem olaydı râz-ı şebistân-ı vahdete + +Hâtır-nevâz-ı âlem u kadr-âşina gerek +Mâlik olan hazâine ikbâl-ı devlete + +Devr-i hoş-âmed-i feleke itmez i‘timâd +Yek-pâre çeşm olan rûh-ı mir’ât-ı hayrete + +Dâreyn virir muamele-i yek piyâleye +Düşmez fütâde-meşreb olan kayd-ı nekbete + +Dilsîr-i bezm-i ülfet-i ihvân-ı asr olup +Ârif çekildi gûşe-i bî-gerd-i külfete + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Çelebi El-hâc Ârif Efendi Çelebiyân-ı zî-şândan Abdurrahîm +Efendi merhûmun mahdûmu olup âsitân-ı pîr ’de başkıdvet-i +erîke-i meşîhat olduktan sonra bin yüz elli dokuz târîhinde azm-ı diyâr-ı âhiret eylemiştir. + +GAZEL +Ham itdi kâmetim ol çîn-i ebrû gösterişcikler +İtâb eyler yüzünden vech-i ihsâna girişcikler + +Yüzün gösterecek yüz virmemekdir mihre maksûdu +İdüp destin nikâb ol nâz u nohutla gülüşcükler + +Ne bülbülden ne tûtîden işitdim bezm-i gülşende + + + + + +O lüknetle o şekernandelerle söyleşecekler + +Revâc-ı kadr-ı hüsnün kasd ider uşşâk-ı nâlâna +Tecâhül ilişecekler bilişler bilişicikler + +Helâk itdi beni bâziçe-i tıflânesi Ârif +Saded-i kûy niyâz-ı vasla geldikçe çelişcikler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Ârif Beg hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan olup baz-ı +menâsıb-ı dîvâniyeye nâiliyetle bin yüz yetmiş yedi târîhinde metrûk silahdar kitâbetine ve bir +sene mürûrunda süvâri mukabeleciligi memûriyetine ve yüz seksen iki târîhinde defter +eminligi memûriyetine nasb u ta‘yîn buyrulup o esnâda Rûmeli cânibinde bulunan ordu-yı +hümâyun memûriyeti cihetiyle cânib-i merkûmeye azîmet ve yüz seksen üç târîhinde İsakçı +nâm kasabada ecel-i mev‘ûdiyle füshat-serây-ı ukbâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh +maârif-perver bir şâir-i nüktever olup müretteb bir kıt‘a Dîvânı vardır. Bâlâda muharrer olan +gazelinin kâfiyeleri gayr-i sahîh vâki olmuştur. Gazel-i mezburun redifi bulunan ism-i tasğir +ile alâmet-i cem‘in mâkablinde olan şin alamet-i masdar olup işbu ism-i masdar lisân-ı +Türkîde isti‘mâl olunduğu misillü zebân-ı Fârisîde dahi ayniyle müsta‘meldir. Şöyle ki emr-i +muhattab kelimesinin âhirine bir şin ziyâde kılındığı hâlde kelîme-i mezbûr ism-i masdara +mübeddel olur. Fârisîde biniş ve daniş ve Türkîde görüş ve biliş kelimeleri misillü işte işbu +kelimelerden ve sâir buna mumâsil kelimâtdan alâmet-i masdar olan mezkûr şin iskat +olunduğu hâlde kâfiyenin galat ve sâkıt olduğu tebeyyün ve tahakkuk eyler. Bu sûretde gazeli mezbûr kelâm-ı mevzûn kâbilinden olmak lâzım gelir. + +GAZEL +Teğafülle yeter memnûn idersin bendeyi var ol +Yürü var sevdiğim gayri nevâz-��ikâr-ı ağyâr ol + +Sana el virdi mi bîgânelerle âşina olmak +Berâ-yı tecrübe cânâ biraz da âşıka yâr ol + +Fedâ itdin yeter feryâd u âha eyledin mıstar +Beni nâ-çâr teşhîr eyledin sen dahi nâ-çâr ol + +Efendim bezme gel lutf it sana teklîf-i ham olmaz +Eger isterse cânın raks it istersen kadehkâr ol + +O gül-rûya bu gün ben söyledim Ârif Nedimâsâ +Hücûm-ı nâle-i şeb-gîrden zâlim haberdâr ol + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Reîsülküttâb Mehmed Ârif Efendi medîne-i Kastamonu’da +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tahsîl-i ilm u maârife azm ve o +esnâda Melik Pâşâzâde dergâh-ı âli kapıcı başlarından müteveffâ Ahmed Beg dâiresine +mülâzım olduğu hâlde mecma-ı fazl u kemâl olan Hâce Neş’et Efendi merhûmun dersine +müvâzaat ve ol vecihle iktinâb-ı gevher-i maârife sarf-ı nakdîne-i himmet eyleyüp ol vakt +darü’s-saâdetü’ş-şerîfe memûrları maiyetinde müstahdem bulunan ketebe silkine dâhil ve +müddet-i kalîle zarfında dârü’s-saâdetü’ş-şerife başmemûru müfeveffa İdris Ağa’nın kitâbet + + + + + +hizmetine nâil olarak bi’l-âhire hizmet-i mezkûreden azl ile rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz +Haremeyn mukataacılığı memûriyetine ve bir müddetden sonra rikâb-ı hümâyûn küçük +tezkireciligi ve ba‘dehû büyük tezkireciligi mansıblarına ve bade’l-infisâl tezkireci-i sâni ve +ba‘dehû tezkireci-i evvel memûriyetlerine revnak-tırâz-ı i‘tizâz buyrulup muahharen mezkûr +tezkirecilik memûriyeti uhdesine bi’l-ibkâ merhûme Bîcân Sultân Hazretleri’nin kethüdâlık +hizmetleri dahi kendisine ihâle ve Yûsuf Ziyâ Pâşâ sadâretinde tezkirecilik-i mezkûr +uhdisenden sarf u izâle kılınarak bin iki yüz on dört târîhinde rûz-nâmçe-i evvel hâceligi +câyına ve iki sene mürûrunda ol vaktin ta‘bîrâtı üzre çavuşbaşılık mesnedine ik‘âd ve o +sûretle mesrûrü’l-fevâid buyrulmuş iken az vaktde mesned-i mezkûreden azl u ib‘ad olunup +iki yüz yirmi senesi Şevvâlinde Anadolu muhasebiciligine ve bir sene tamâmında ma‘hûd +gürûh-ı mülga kitâbetine ve bir kaç mâh zarfında sâniyen çavuşbaşılık mesnedine ve ba‘dehû +mesned-i vâlâ-yı riyâset-i küttâba ve bir müddet sonra tekrâr çavuşbaşılık mesnedine ve +birkaç mâh mürûrunda be-tarîkü’n-nakl tevkii-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine ve iki yüz +yirmi üç Şevvâlinde vekâlet-i riyâset-i mezkûreye ve ba‘dehû birkaç defa dahi mezkûr +nişancılık memûriyetine sâye-endâz-ı ikbâl buyrulup sinnîn-i ömrü isni ve seb‘ine yakîn +olduğu hâlde iki yüz yirmi sekiz senesi evâilinde rûh-ı şerîfi azm-ı huld-ı berîn ve cism-i latîfi +Sovukçeşme pişgâhında kâin Zeyneb Sultân câmi-i şerîfi hatırasında defîn-i zîr-i zemîn +olmuştur. Müşârün-ileyh ârif u kâmil ve irâd-ı letâif-i suhanda nâdirü’l-emâsil olup eş‘âr-ı +belâgat-şiârı makbûl-ı ehl-i fezâildir. Garîbe: Müşârün-ileyhin büyük tezkirecilik hizmetinden +azli letâifden olmak mülâbesesiyle tafsîle ibtidâr olundu. Sadr-ı esbak müteveffâ Yûsuf Ziyâ +Pâşâ sadâret-i uzmâda bulunduğu esnâda şâir-i mâhir müteveffâ Pertev Efendi:¨ + +Dil-i gam-dîdenin bir dahi handân olduğun gördük +O nâşâdın hele bir kere şâdân olduğun gördük + +redifinde olan kasîdesinin sadr-ı müşârün-ileyhe arz u takdîm olunmasını Efendi-i müşârünileyh ifâde ve tefhîm eylemiş olduğundan Efendi-i müşârün-ileyh dahi kasîde-i mezkûreyi +huzûr-ı müşârün-ileyhde kıraat ve tekmîl eyledikde sadr-ı müşârün-ileyh âsâr-ı gadâb-ı +müstevli olarak “maşaallah bu Pertev Efendi ne güzel şâir imiş. Hatta kasîdesinin her beyti +kâfiyesinde görükmezi yüzümüze urmuş” cevâbını îrad ile münfail ve bir kaç gün zarfında +Efendi-i müşârün-ileyhi tezkirecilik hizmetinden münfasil etmiş olduğu cerîde nâzırı sâbık +müteveffâ Süleymân Fâik Efendi’nin eser-i kalemi olan “Sefîne-i Rüesâ” zeylinde mestûr u +merkûmdur. +GAZEL +Dil viren dilber u ânâ dile dil-gîr olmaz +Sâde efsûn u fesân ile de teshîr olmaz + +Ne cihân dîdeleri eyledi hâb-âlûde +Çeşm-i mestânesi bir vechile ta‘bîr olmaz + +Mû-be-mû dikkat idüp bu gice behzâd-ı hayâl +Çîn-i zülfe didi şebû gibi tasvîr olmaz + +Yâ ne mümkin bu zebân vasf ide zîbâ ruhunu +Bû-yı gül-sûret ile kâbil-i tahrîr olmaz + +Yokdur Ârif o hümâ meşrebi sayda tedbîr + + + + + +Kimsenin dâm-ı hayâlatına nahcîr olmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Ârif Ağa Dersaâdet’de bin yüz seksen üç târîhinde pânihâde-i sâha-i vücûd olup enderûn-ı hümâyûna çırâğ olunarak bi’l-âhire kilâr-ı hassa tabsîr +olunan mahalle bi’l-nakl bir vakt rikâb-ı hümâyûn-ı mülûkânede çukadar ağalığı hizmetinde +istihdâm olunduktan sonra Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni Hazretleri zamânında +mikdâr-ı vâfi nân-pâresiyle çırâğ ve uhdesine kapıcıbaşılık rütbesi bi’t-tevcîh şîrîn-dimâğ +buyrulmuş iken iki yüz otuz beş senesi hilâlinde âyin-i zifâfı icrâa eyleyeceği ahşam esnâ-yı +taamda fucaeten hacle-geh-i dârü’s-selâma hirâm eylemiştir. Haylice eş‘âr u güftârı vardır. + +GAZEL +Sînem hayâl-i mihr-i ruhundan ferâğı var +Kâşânedir ki kendi odundan çerâğı var + +Turmaz solarsa nola fezâ-yı muhabbeti +Sakâ-yı kalb-i dîde gibi bir yamağı var + +Meclisde bûse virdigin ağyâra dün gice +Bir bir tuyuldu suğrâların da kulağı var + +İtdi dirîğ-i iyd-i visâlinde la‘lini +Şehr-i safâda bâdeye bayram yasağı var + +Ârif hemîşe puhtedir eş‘âr-ı dil-keşin +Beyt-i tabîatında maârif ocağı var + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh mütercim-i Arabî Ârif Beg şehriyyü’l-asl olup aklâm-ı şâhânede +perveriş-yafte-i ilm u kemâl olduktan sonra âmedî odası hulefâsı sınfına dâhil ve bi’l-âhire +Arabî mütercimligi hizmetine dahi nâil olmuş iken memûren Kayseriye cânibine azîmet +eyleyup “Cennetü’l-me’vâyı Ârif Begefendi kıldı cây” târîhi nâtık olduğu vecihle bin iki yüz +otuz sekiz senesi mahall-i merkûmede râhile-bend-i dâr-ı âhiret olmuştur. + +GAZEL +Sevâd-ı hâl-i mişkengîz kim tâ zîr-i kâküldür +Girih pür-piç-i hâbım her gice hep tohm-ı sünbüldür + +Cihân-gîr oldu dûd-ı şu‘le-i âvâze-i zencîr +Ki kim berk-i cünûn-ı aşkile ateş-i zengeldir + +İder bezmi dü-bâlâ güft-gûy-ı neş’e-i serşâr +Leb-i nâb-ı surâhîden nevâsenci-i kulkuldur + +Olur medd-i yem-i ihsânı Ârif digere amma +Bana mevc-i nigâhı cevher-i tîğ-i tegâfüldür + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Tüfenkçibaşı Mehmed Ârif Efendi kasaba-i İzmid’de bin yüz +yetmiş bir senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala sarây-ı + + + + + +hümâyûn-ı mülûkânede perveriş-yafte-i maârif olduktan sonra iki yüz on sekiz senesi tarîk-i +tedrîse dâhil ve iki yüz otuz senesi Yenişehir-i Fenâr mevleviyyetine ve iki yüz otuz iki senesi +Edirne mevleviyyetine nâil olarak iki yüz otuz dokuz senesi Mekke-i mükerreme +mevleviyyeti pâye-i refîasını ve iki yüz kırk iki senesi İstanbul kâdılığı rütbe-i celîlesini ihrâz +ile iki yüz kırk beş senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh Müdderiszâde +dinmekle ârif bir zât-ı şerîf olup eş‘âr-ı mevcûdesi garîb u acîb vâki olmuştur. + +GAZEL +Beyza-i tâvûs-ı Cennet’dir külâh-ı Mevlevî +Kule-i serv-i hakîkatdir külâh-ı Mevlevî + +Mihr-i serbesti açıkdır gül gibi sâhib-dile +Gonca-i bâğ-ı letâfetdir külâh-ı Mevlevî + +Şekl-i mahrûtî-şekerdir lezzet-i dilimle de +Bezm-i helvâ-yı halâvetdir külâh-ı Mevlevî + +Câmi-i feyz-i çerâğ-ı molla-yı Rûmî’de hep +Ser-nigûn kandîl-i hayretdir külâh-ı Mevlevî + +Sâyesinde Ârifâ kat-ı merâhildir murâd +Gonca-i râh-ı velâyetdir külâh-ı Mevlevî + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Kethüdâzâde Mehmed Ârif Efendi sudûr-ı izâmdan +Kethüdâzâde müteveffâ Sâdık Efendi’nin nahl-ı necîbi olup tarîk-i tedrîse dâhil ve hasbe’ttarîk mu‘tâd olan mevleviyyetlere nâil olarak kendisi i‘tikâd-ı felâsifeye zâhib olduğundan +menâsıb-ı tarîka râğib olmamış iken muahharen Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmeti ve bir +müddet mürûrunda Anadolu sadâreti pâye-i mu‘teberesini dahi hâmil olduğu hâlde bin iki yüz +altmış beş senesi hilâlinde târik-i mansıb-ı dünyâ ve âzim-i dârü’l-bekâ olmuştur. Müşârünileyh ulûm-ı akliye vü nakliye ve fünûn-ı Arabiye vü Fârisiyede bî-misl ü hemtâ bir şâir-i +maâni-âşinâ olup mürettep Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır. + +TÂRİH +Tam târîhdir birisi cevheridir digeri +Eyledi Ârif kulu inşâd bir beytü’l-kasîd + +Mevkiinde böyle kışla yaptı Şâh Abdülmecîd +Çend yine nâdîde kışla yaptı Hân Abdülmecîd + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Ârif Pâşâ Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi beş senesi +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mâliye hazînesinde vâki mâlikâne kalemine bir müddet +devâm itdikten sonra iki yüz kırk bir senesi hizmet-i kitâbetle asâkir-i nusret-müessir-i şâhâne +sınfına nâil ve muahharen silk-i ile’l-askeriye dâhil olarak yoluyla kat-ı merâtib eyleyüp iki +yüz altmış bir senesi livalık ve ba‘dehû feriklik rütbe-i refîalarını bi’l-ihrâz mümtâz-ı emâsil +olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsındaki iki yüz yetmiş senesi şehr-i Zilkaidesi +evâhirinde Arabistan ordu-yı hümâyûnu müşirligi inzimâmiyle uhdesine rütbe-i vezâret bi’ + + + +tevcîh Şâm-ı şerîf eyâletine revnak-bahş-ı izz u ihtişâm buyrulmuştur. Müşârün-ileyh dirâyet-i +kâmile ashâbından olup fünûn-ı şi‘re vâk��f bir şâir-i ârifdir. + +KIT‘A +Hamd-ı bî-hadd o kerem fermâya +Beni fermânber iden bîgâya + +Kıldı ez-cümle o hallâk-ı kerîm +Beni âzâde-i ser-dest-i le’îm + +Nâzım-ı maârif-âşina Mehmed Ârif-i sâhib-zekâ Selanik eyâletinde kâin Dırama +kasabasında pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup hâl-i şebâbetindeki bin iki yüz kırk altı sâlinde +Mısr-ı Kâhire’ye azîmet ve bir mikdâr tahsîl-i ilm u ma‘rifet eyledikten sonra aklam-ı +Mısriyye’de bir mikdâr bi’l-istihdâm ümerâ-yı mülkiye-i Mısriyye’ye mahsûs olan +rütbelerden miralaylık rütbesini bi’l-ihrâz dâr-ı şûrâ-yı Mısriyye azâsı sınfına ilhâk kılınarak +ol tarafın ta‘bîrâtı vechile iki yüz altmış beş senesi bahîre müdürlügüne nasb u ta‘yîn kılınüp +Mısır vâlisi Mehmed Ali Pâşâ merhûmun vefâtından sonra terk-i memûriyetle İskenderiye’de +bir müddet ikâmet-sâz-ı istirâhat olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında dâr-ı +şûrâ-yı Mısriyye başkitâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyhin dakâyık-i şi‘re +âşinâ bir şâir-i şîrîn-edâ olduğu müsellem ise de tazmîngûne inşâd itmiş olduğu bâlâda +muharrer iki aded beytinden başka âsârına dest-res olunamamıştır. + + +GAZEL +Âşıka rencîş-i dilber kerem olmaz da nolur +Adm u rû-cefâ renc u gam olmaz da nolur + +Gülşen-i hüsnünü fikr eyleyen erbâb-ı dilin +Sahn-ı endîşesi bâğ-ı rem olmaz da nolur + +İşve vü nâz ile ol şûh-ı zarîfâne revîş +Sâki-i encümen-i bezm-i Cem olmaz da nolur + +Tutsa dâmenini bir bende dü destiyle kavî +Mazhar-ı lutf-ı veli-niâm olmaz da nolur + +Tab‘-ı Ârif’de muhabbet eser eylerse eger +Şâir-i mâhir-i âli-himem olmaz da nolur + +Nazim-ı mûmâ-ileyh Ârif Beg sâlifü’t-terceme Rüşdü Pâşâ merhûmun akribasından +hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan müteveffâ Ali Beg’in sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz kırk +sekiz sâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli sekiz senesi pederi mûmâ-ileyh ile +berâber cânib-i Hicâz’a azîmet ve ba‘de’l-avde Mısr-ı Kâhire’de yedi sene müddet ikâmetle +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bâb-ı ser-askeride masraf hazînesi dâhilinde vâki tahrîrât odası +ketebesi sınfına dâhil olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında tahrîrât kitâbeti +hizmetiyle Hakkâri cânibine azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin dahi Sühbülzâde Vehbî Efendi +merhûmun “Tuhfe-i Fârisî”yesine bir kıt‘a şerh-i nâ-tamâmı vardır. + + + + + + +BEYT-İ GÜZİDE +İtmez tarîk-i hakta olan halka ser-fürû +Egmez minâre kâmetini bâd eserse de + +Nâzım-ı maârif-pîrâ Reîsülküttâb Ârifî Ahmed Pâşâ şehriyyü’l-asl olup müteveffâ +Topal Yûsuf Pâşâ’nın mühürdarlığından neş’etle rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz bin yüz yirmi +senesi mektûbî-i sadâret-penâhî memûriyetine ve yüz yirmi üç senesi tezkireci-i evvel +memûriyetine ve yüz yirmi yedi senesi metrûk süvari mukabeleciligi mansıbına bi’l-nakl yüz +yirmi dokuz senesi mesned-i riyâset-i küttâba revnak-efzâ olduktan sonra yüz otuz senesi +uhdesine rütbe-i vezâret bi’t-tevcîh Tekke sancağına ve ba‘dehû Niğbolu eyâletine nakl ile +yüz otuz senesi Revân ser-askerligi ünvâniyle şöhret-şiâr ve yüz kırk dört senesi Van +eyâletine bi’l-nakl kâmkâr olmuş ise de mansıbı sâniyen Tekke eyâletine tahvîl olunup havâlii merkûmede âvân-güzâr iken bin yüz kırk altı sâlinde maktûlen dâr-ı bekâya menkûl +olmuştur. Müşârün-ileyhin bâlâda muharrer olan beytinden başka eş‘ârı görülmemiştir. + +GAZEL +Encümengâh-ı ezelde aşka kâbildir deyü +Ateş-i sûzân komuşlar sîneme dildir deyü + +Sîne-çâkımdan dil-i pür-hûnumu arz eyledim +Ol büt-ı muğbeçeye sahbâya mâildir deyü + +Hâl sanma nokta koymuş kâtib-i dîvân-ı hüsn +Matla-ı ebrûyı yâre halli müşkildir deyü + +Nîk u bed nakş-ı dü âlem cilvegerdir anda hep +Sîneme âyîne koymuşlar mekr-i dildir deyü + +Cûş ider hûn-ı şehîd-i aşk +Kanda gitse tutmak ister yâri kâtildir deyü + +Erre-i müjgânların ey gamze-i hûnu yetiş +Tutmak isterler o çeşm-i mesti kanzeldir deyü + +Hastekâra meh mübârek olsun ancak Âsımâ +İstemem ben devlet-i dünyâyı zâildir deyü + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Çelebizâde Şeyhülislâm İsmâil Âsım Efendi reîsü’l-küttâb-ı +esbak müteveffâ Çelebi Mehmed Efendi’nin mahdûmu olup bin yüz yirmi târîhinde tarîk-i +tedrîse dâhil ve tekmîl-i devr-i medâris-i mu‘tâde ile bin yüz otuz beş târîhinde va‘ka-nüvîslik +hizmeti uhdesine bi’l-ihâle Yenişehir-i Fenâr kazâsı mevleviyyetine nâil olarak şem‘-i âmâli +fürûzân ve yüz ell iki târîhende mahrûsa-i Burusa’ya hükümrân ve yüz elli yedi târîhinde +mevleviyyetle Medîne-i münevvere taraf-ı eşrefine revân ve yüz altmış târîhinde Dârü’lhilâfetü’l-âliye hükûmetine ve yüz yetmiş sâlinde Anadolu sadâretine nâiliyetle şâdmân +olduktan sonra Rûmeli sadâreti pâyesini bi’l-ihrâz “câh-ı fetva olsun İsmâil Efendi’ye saîd” +târîh-i latîfi mealince yüz yetmiş iki senesi şehr-i Zilkaidesinde makâm-ı vâlâ-yı meşîhata +kuûd ve ol vecihle evc-i a‘lâ-yı merâtibe suûd eylemiş iken sekiz mâh mürûrunda azm-ı + + + + + +dârü’l-halvet eylemiştir. Vefât-ı müşârün-ileyhe ati’t-terceme Nevres Efendi merhûmun inşâd +itmiş olduğu târîhdir: “Âsım İsmâil Efendi kıldı firdevsi mekân” müşârün-ileyh ulemâ-yı +mütebahhirînden olup mânend-i gevher nice nice eser-i mu‘teber tertîbine müvaffak +olduğundan başka Râşid Efendi merhûmun eser-i hâmesi olan târîhe bir mikdâr zeyli ve +matbû bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı dahi vardır. + +GAZEL +Nice bir hizmet-i mahlûk ile mahzûl olalım +Sâil-i hak olalım nâil-i mes’ûl olalım + +Akalım pâyına bir bahr-ı hamiyyet bulalım +Sıla-i himmetine mâ gibi mevsûl olalım + +Biz de sûret virelim kendimize kâbil ise +Girelim ehl-i safâ bezmine makbûl olalım + +Götür ey sâki yeter eyledin işğâl bizi +Bir zamân da mey-i bî-giş ile meşgûl olalım + +Kalmadan hâk-ı mezelletde hemân ey Âsım +Âzim-i sû-yı semâ-sa‘y-i Sitanbul olalım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Vak‘a-nüvîs Ahmed Âsım Efendi medîne-i Ayıntab’da tâbende-i ayn-ı şühûd olup nakdîne-i himmetini ve belki defîne-i vus‘ u kudretini tahsîl-i ulûm-ı +âliye ve tekmîl-i fünûn-ı hikemiyeye harc u sarf ile gevher-i ilm u hüneri gencîne-i tab‘-ı +maârif-nebine cem‘ u derc eyledikten sonra allâme-i zamâne ve bir fâzıl-ı yegâne olduğu +hâlde bâlâda muharrer matbû beytinde tasrih kılındığı vecihle medîne-i mezbûreden hareket +ve Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp bin iki yüz on bir senesi tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz otuz +senesi Selanik mevleviyyetine nâil olduktan sonra iki yüz otuz beş senesi hilâlinde kurbgâh-ı +cenâb-ı mennâna vâsıl olmuştur. Üsküdar’da Nuhkapısı nâm mevkide vâki kabristanda +medfûndur. Müteveffâ-yı mûmâ-ileyh bir âlim-i mütebahhir ve bir fâzıl-ı kesîrü’l-mâser olup +kendisinin Terceme-i Kâmûs-ı Kebîr’den başka Terceme-i Bürhân-ı Kâtı, Kitâb-ı Seyr-i +Merhü’l-Ma‘âli Fî Şerhü’l-Âmâlî, Tuhfe-i Lugât-ı Arabiye, Târîh-i Vekâyi-i Selîmiye +isimlerinde olan beş aded eser-i mu‘teberiyle daha nice nice âsâr-ı belâgat-kesîri vardır ki her +biri bir gencîne-i ilm u hüner ve bir hazîne-i dürr ü güherdir. Bu cümle ile fazl u kemâlini +tafsîl eylemek hâsılı tahsîl dimek olacağından tatvîl-i makâleden sarf-ı nazar olundu. + +GAZEL + +Gülşen-i hüsnünde içmiş lâle sünbül yâsemen +Gül cemâlin fark olunmaz gülden ey nâzik-beden + + +Ruhların gülden gül-âb almış lebinden bâdenin +Sâkiyâ peymâne devr itdin mi Cem bezminde sen + + +Kıldı âfâkı muater bûy-ı zülfün ba‘dezin +Hâke düşsün nâfesi yine harâb olsun Hıtan + + + + + + + +Hâb-ı nâzından imızganmış çözülmüş dügmeler +Cism-i pâk-i nâzeninden sen de çık ey pîrahen + + +Âsım-ı mestim reh-ı aşkında lâyıkdır bana +Der-be-der Mecnûn olup gerdâna takdırsam resen + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Âsım Beg medîne-i Amasya’da çehre-nümâ-yı âlem-i +şühûd olup kendisi medîne-i mezbûrenin vücûh u hânedânından olmak mülâbesesiyle umûr-ı +memlekete müteallik bazı hidemâtda istihdâm olunmakta olduğu hâlde bin iki yüz elli dört +senesi şehr-i Ramazân-ı mağfiret-nişânında iftar vakti fücaeten âzim-i dârü’l-karâr olmuştur. +Mûmâ-ileyh memleketçe Yegenzâde dinmekle müştehir bir şâir olup eş‘âr-ı mevcûdesi zişt u +zîbâ nevinden vâki olmuştur. + +GAZEL + +Ol perî adn-ı hüsünde hûr şeklin gösterir +Dîde-i cism-i latîfi nûr şeklin gösterir + + +Bu ne sırdır kim bakın âyîneye endâm-ı yâr +Bir mücessem nûrdur billûr şeklin gösterir + + +Öyle bir sâki-i sîmin-saka sad tahsîn kim +Çeşmi geh mest u gehi mahmûr şeklin gösterir + + +Giryesi meşşâta olmuştur arûs-ı handeye +Mâtem-i erbâb-ı aşkın sûr şeklin gösterir + + +Milket-i ma‘nâyı Âsım hâme teshîr eyledi +Bir Süleymândır ve lîkin mûr şeklin gösterir + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yakûb Âsım Efendi mevâliden Kütahyalı müteveffâ Halîl Rüşdü +Efendi’nin mahdûmu olup tarîk-i tedîrse duhûl ile bir müddet evkâf-ı hümâyûn hazînesi +dâhilinde vâki münakkaş kalemine devâm eyledikten sonra meslek-i niyâbete sülûk iderek +Rûmeli ve Anadolu cânibinde bazı mahallere niyâbetle âzim ve bin iki yüz altmış beş senesi +hasbe’t-tarîk mevleviyyetle Trabzon eyâletine hâkim olduktan sonra iki yüz altmış dokuz +senesi evâsıtında niyâbetle cezîre-i Kıbrısi’ye ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında +medîne-i Trabzoni’ye azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyh mezâmin-âferin bir şâir-i nükte-bîn olup +dîvân olacak mikdâr eş‘âr-ı rengîni vardır. + + +GAZEL +Dil sûz-ı firâkınla uyanıkdır efendim +Derdim kime yansam o da yanıkdır efendim + +Herdem Kızılırmak gibi cûş itmede eşkim +Ağlatma gözüm kana boyanıkdır efendim + +Bir mertebe cûş itdi ki seylâb-ı sirişkim +Deryâ avakandiyle bulânıkdır efendim + + + + + + +Bir şey dir ise hakkıma bühtân idüp ağyâr +Kâfirlere aldanma münâfıkdır efendim + +Âsım yanarak hâlimi arz eylerim amma +Derdim kime yansam o da yanıkdır efendim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Âsım Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bin iki yüz kırk târîhinde metrûk defterdâr mektûpçusu odasına müdâvemete +mübâderet ve iki yüz elli yedi senesi masraf nezâreti dâhilinde vâki tahrîrât odasına nakl-ı +memûriyet eyleyüp iki yüz altmış bir senesi hilâlinde râbia rütbe-i refîasına nâil olmuştur. +Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘âr-ı rengîni vardır. + +GAZEL +Âsitân-ı şeh-i devrânı tebâh eyleyemem +Yani hüsn-i nazarım hakka güvâh eyleyemem + +Mısr-ı dilde ola tâ taht-nişîn-i iclâl +Yok yire Yûsuf’u üftâde-i çâh eyleyemem + +Nâr-ı aşk olmuş iken şu‘le-fürûz-ı şeb-i hecr +Mâh-ı pertev-fikeni meş‘al-ı râh eyleyemem + +Elde sad hayfa ki sâbûn-ı maâzir yokiken +Tenim âmîhte-i çirk-i günâh eyleyemem + +Hükm-i makzîye kemer-bend-i itâat lâzım +Âsımâ ömrü nizâ ile tebah eyleyemem + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Âsım Efendi cezîre-i Kıbrısi’de kâin Lefkoşe nâm kasabada +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup ile’l-an kasaba-i mezbûrede kitâbet hizmetinde istihdâm +olunmakta bulunmuştur. + +GAZEL +Mâyedâr-ı emel-i âkibet ol mûr gibi +Aldırup mâmeleki inleme zenbûr gibi + +Sâde-dillikle olur şöhreti temkîn bulamaz +Mütelevvin olanın meşrebi billûr gibi + +Perdesi sıyrık olan tâzeye söz olurdu +Yatmasa herkesin âguşuna tanbûr gibi + +Nice kim eyleyelim dûd-ı siyâh-ı âhı +Ateş-i hecr ile dil yanmada tennûr gibi + +O gelir kalmaz idi zahm-ı firâk-ı sînem + + + + + +Sarsam ol sîm-teni merhem-i kâfûr gibi + +Âtıfâ eyledi hâme yine teşhîr-i miyân +Gâliba hizmet-i tanzîrede memûr gibi + +Nâzım-ı müşârün-ileyh defterdâr Mustafa Âtıf Efendi Dersaâdet’te pâ-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bin yüz elli bir târîhinde şıkk-ı evvel defterdârlığından ma‘zûl ale’t-tarîkü’n-nefy +kasaba-i Gelibolu’ya menkûl olduktan sonra bin yüz elli iki sâlinde vukû-ı ıtlâkına binâen +Dersaâdet’e avdet ve sâniyen defterdârlık-ı mezkûra nâiliyetle bin yüz elli dört târîhinde +infisâli vukû bularak cânib-i Hicâz’a azîmet ve ba‘de’l-avde sâlisen defterdârlık-ı mezkûr +uhdesine tevcîh ve ihâle buyrulmuş iken bin yüz elli bir târîhinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ +eylemiştir. Müşârün-ileyh erbâb-ı hüner u ma‘rifet ve ashâb-ı ecsân u atıfetden olup fazl u +kemâli mübeyyin mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve hayr u hasenâtı mütezammin +Şeyh Ebu’l-Vefâ hazretleri türbe-i şerîfesi civârında bir bâb kütüphâne-i mağfiret-resânı +vardır. + +GAZEL +Düşürdü âşıkânı kîl u kâla inceden ince +Hilâl-ebrû ile müşkil kelâle inceden ince + +Dolaşdı rişte-i fikrim o gîsûy-ı dilâvize +Zâmirimden geçen bak şu hayâle inceden ince + +Miyân u kâmetin seyr eyleyince şâh-ı gülâsâ +Sarıldı târ-ı dil ol verd-i âle inceden ince + +Kitâb-ı hüsn-ı dildârda hat-ı nev-nakşı gördükçe +İder ehl-i nazar vakt-i meale inceden ince + +Kemend-i zülfüne bend eyleyüp ol şeh-süvâr-ı bâz +Şikâr-ı hâtırım çekdi suâle inceden ince + +Didim ki korkarım bir tel kırar şâyed dil-i keşşâh +O rütbe düşme istiknâh-ı hâle inceden ince + +Benim kârım degil Âtıf hünermendâne peyrevlik +Neler çekdim olunca nush-ı kâle inceden ince + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Âtıf Beg reîsü’l-küttâb-ı esbak Âtıf Efendi merhûmun +mahdumu olup mukaddemâ tarîk-i tedrîse duhûl ile pederi müşârün-ileyhin vefâtından sonra +tebdîl-i tarîk eyleyüp bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemet ve bi’l-âhire bir vakt +dahi kalem-i mezbûra mülhak mühimme odasına muvâzabetle rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz +bin iki yüz elli senesi begligçi kîsedârlığı memûriyetine ve iki yüz elli altı senesi bâ-rütbe-i +sâniye mâliye hazîne-i celîlesinde vâki evâmir-i mâliye müdürlügü memûriyetine revnaktırâz-ı mağfiret-nişânında irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyhin şi‘r ile şöhreti olmayup +eş‘ârı birkaç gazelden ibâretdir. + + + + + + +GAZEL-İ MÜHMEL +Mâilim ol turra-i tarrâra âh +Âhdır kârım dem-â-dem âh âh + +Andırır mâha o dildârım hele +Hâle-i kâkül olur ana güvâh + +Elde mül gelse o gül sırdır mahal +Sâha-i dilde ana ârâmgâh + +Vaslına âmâdedir her dem gönül +Hem-demim hem olmasa ger sedd-i râh + +Anladım her kûdeke dil-dâdedir +Âtıfâ âlûde gönlüm âh âh + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Âtıf Beg Dersaâdet’de bin iki yüz dokuz târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup on üç sene mikdârı mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına +müdâvemetle ilm-i kitâbetde derkâr olan mahâreti iktizâsınca oda-ı nezbûr ser-halîfeligine ve +üç sene zarfında sadâret-i uzmâ mektûpçuluğuna ve üç sene mürûrunda küçük tezkirecilik +memûriyetine ve üç sene tamâmında ol vaktin ta‘bîrâtı üzre mansûr mektûpçuluğuna ve üç +sene tekmîlinde bir mâh mikdârı takvimhâne-i âmire nezâretine ve ba‘dehû meclis-i vâlâ-yı +ahkâm-ı adliye başkitâbetine ve muahharen meclis-i mezkûr azâsı sınfına bi’l-ilhâk üç sene +mürûrunda bâ-rütbe-i ûlâ tersâne-i âmire müsteşârlığına ve bir sene tamâmında iki mâh +müddet ticâret müsteşârlığına revnak-tırâz-ı atıfet buyrulup Tanzîmât-ı hayriyye usûl-ı +mehâsın-şümûlunu tesviye ve icrâ eylemek üzere iki yüz elli yedi senesi Kütahya +defterdârlığına memûren cânib-i merkûma azîmet ve bir sene ikâmetden sonra Dersaâdet’e +avdet eyleyüp o aralık Anadolu defterdârlığına ve üç sene mürûrunda masraf nezâretine +revnak-efzâ olmuş iken birkaç mâh nâ-mizâc olarak irâd-ı hayâtı masraf-ı memâta vefâ +itmeyüp iki yüz altmış üç senesi şehr-i Muharreminde vefât eylemiştir. Müşârün-ileyh +Çavuşzâde dinmekle ârif bir şâir-i zarîf olup nüsha-yı tab‘ı mânend-i Hâtem meşhûr-ı âlem ve +şi‘r u inşâsı müsellem-i ashâb-ı nazm u kalemdir. + +GAZEL +Olalı reng-i ruhun şermi ile dembeste gül +Sır virüp bâlin-i gülbünde yatur dil-hasta gül + +Besleyüp hûn-ı cigerlerle hayâl-i rûyunu +Zîver-i mînâ-yı çeşm itdim gör ey nev-reste gül + +Dâğ-ı ber-dâğ ile gülzâr eyledim sînem veli +Nazra-i ihsân-ı yâre kopmadı şâyeste gül + +Seyr kıl dûd-ı kebûd-ı âh-ı ateşbârımı +Görmedinse sevdigim ger sünbüle peyveste gül + +Şimdi kopdu gülşen-i tab‘ımdan ihdâ eyledim + + + + + +Âkifâ bezm-i ehibbâya sezâ bir deste gül + +Nâzım-ı müşârün-ileyh El-hâc Mehmed Âkif Pâşâ medîne-i Bozok’ta bin iki yüz iki +târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup evkât u ezmânını tahsîl-i hüner u ma‘rifete harc u sarf +ile bir müddet Bozok ayânı müteveffâ Cebbârzâde Süleymân Beg kitâbet hizmetinde bi’listihdâm iki yüz yirmi sekiz târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve akribasından reîs-i esbak +müteveffâ Mustafa Mazhar Efendi’nin sevk u himmeti ile dîvân-ı hümâyûn kalemine çırâğ +buyrulup altı mâh müddet kalem-i mezbûra müdâvemetle ma‘lûm-ı siğâr u kibâr olan inşâd-ı +kitâbeti mûcib u muktezâsı üzre âmedî odasına memûr ve iki yüz kırk bir senesi âmedî-i +dîvân-ı hümâyûn câh-ı maârif-iktinâhına ve iki yüz kırk iki senesi beglikçi-i dîvân-ı hümâyûn +mesned-i refîine ve iki yüz kırk beş senesi makâm-ı vâlâ-yı riyâset-i küttâba ve iki yüz elli bir +senesi riyâset-i mezkûre ta‘bîrinin lağviyle bâ-ünvân-ı müşîrî hâriciye nezâret-i celîlesine +nokta-rîz-i re’y u şuûr buyrulmuş iken bir aralık nezâret-i merkûmeden müfârakat ve bir +müddetcik hânesinde ikâmetle iki yüz elli üç senesi sâlifü’t-terceme Pertev Pâşâ merhûmun +yerine metrûk dâhiliye nezâret-i behiyyesine menkûl ve bir sene mürûrunda nezâret-i +merkûmeden ma‘zûl olduğu hâlde bir vakt hânesinde istirâhat birle iki yüz elli altı senesi +mülhikatiyle Kocaeli sancağı uhdesine bi’t-tevcîh bir müddet havâli-i merkûmede imrâr-ı +vakt u saat ve muahharen eyâlet-i merkûmeden azl ile ale’t-tarîkü’n-nefy mahrûsa-i Edirne’ye +nakl idüp biraz vakt dahi mahrûsa-i mezbûrede meks u ikâmet eyledikten sonra afv u ıtlâkı +vukûuna mebnî Dârsaâdet’e muvâsalat ve hânesinde ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet eyleyüp iki yüz +altmış üç senesi cânib-i Hicâz’a azîmet ve Dersaâdet’e avdeti esnâsında İskenderiye nâm +mevkide dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Müşârün-ileyh cemî-i ulûma vâkıf bir şâir-i +sâhib-maârif olup “Münşeatı” müsellem-i âlem ve eş‘ârı müstahsen-i erbâb-ı nazm u kalem +olduğu vâreste-i kayd u rakâmdır. + +TAŞTİR +Hasta-i nâtıkaya rûh-fezâdır hâmem +Eylese da‘vâ-yı Lokmanî becâdır hâmem +Nice bin mürde mezâmîn-i nev ihyâ eyler +Zât-ı İsa gibi i‘câz-nümâdır hâmem +Rişte-i feyzine erbâb-ı fesâhat teşne +Ayn-ı siyeh âbını tab‘-ı şu‘arâdır hâmem +Cereyân itmededir âb-ı zülâl-ı ma‘âni +Gûyiya çeşme-i ilhâm-ı gıdâdır hâmem +Ser-i şehen-şeh-i endîşeye konsa ne var +Cevher-i tâc-ı kemâl üzre ziyâdır hâmem + +Bî-muhâbâ reh-i nâ-sitteye gitsem de ne var +Nev zeminlerde acep râh-güşâdır hâmem +Düşmene hazret-i Mûsa gibi gâlib olurum +Kahr-ı hasm eylemege elde asâdır hâmem +Ney şeker mi acaba Mısr-ı ma‘ânide Reşîd +Böyle şîrîn-suhan-ı tûti-edâdır hâmem +Lezzet-i nutkı virir kand-ı mükerrer ta‘amın +Bak halâvet-dih-i tab‘-ı büleğâdır hâmem +Âkifâ afv u hatâ pûşuna mağrûr olarak +Böyle taştîr ile pür-cürm u hatâdır hâmem + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Müstafa Âkif Efendi şehr-i Van’da bin iki yüz yirmi yedi +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli iki senesi şehr-i mezkûr müftülügü +hizmeti uhdesine ihâle kılınmış ise de muahharen hizmet-i mezkûreden infisâli vukûuyla iki +yüz altmış dört senesi Dersaâdet’e bi’l-vüsûl hâcelik rütbesine nâiliyetle vâsıl-ı ser-menzil-i +me’mûl olduktan sonra iki yüz altmış beş senesi kâimmakâmlık ile Trablusgarb eyâletinde +vâki Bingâzi nâm mahale azîmet eyleyüp birkaç sene mürûrunda rütbe-i sâliseyi bi’l-ihrâz +muahharen kâimmakâmlık-ı mezkûrdan ma’zûlen Dersaâdet’e bi’l-vüsûl işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından makdem kâimmakâmlık memûriyetiyle medîne-i Maraş’a menkûl +olmuştur. Mûmâ-ileyh Kara Müftüzâde dinmekle ârif bir zât-ı şerîf olup müretteb bir kıt‘a +Dîvân-ı eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Târ-mâr-ı zülfü yârin şûr şeklin gösterir +Gamze-i âşık kişi teymûr şeklin gösterir + +Nâzdan ber-nesc olan al şâle kaplanmış gibi +Zülf-ı cânân ferdâ-i semmûr şeklin gösterir + +Sâha-i hüsnünde seyr itdim alay-ı hattını +Deşt-i ta‘lîme çıkan tabûr şeklin gösterir + +Ateş-i firkat ile yanmışlara ol âfetin +Sînesi hep merhem-i kâfûr şeklin gösterir + +Şi‘r-i pâk-i Safveti Âkif hele tanzîrde +Zümre-i ehl-i suhan ma‘zûr şeklin gösterir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yûsuf Âkif Efendi Şumnu Hânedânzâdelerinden olup fenn-i +kitâbetde olan behresi iktizâsınca mukaddemâ Şumnu muhassıl u a‘yânı bulunanların bazen +kitâbet ve bazen kethüdâlık hizmetlerinde bi’l-istihdâm muahharen hâce rütbesine nâiliyetle +vâsıl-ı ser-menzil-i merâm olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında kitâbet +hizmetiyle Rûmeli ordu-yı hümâyûnu dâhilinde bulunarak cânib-i Eflak’da vâki Bükreş nâm +mahallde bulunmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Hâme-i kudret hatin ruhsâre takyîd itmeden +Ben usanmışdım anı tebyîz u tesvîd itmeden + +Sîne-i sûzâna olup gam-nâk idim +Tâ felek zevk ile bezm-i raksı nâhid itmeden + +Tînetim perverde-i hâl-i der-i dildâr idi +Gerd-i râhın tûtiya-yı çeşm-i ümîd itmeden + +Câm-ı aşkile hayât-ı tâze buldum tâ ezel +Yani kim Hızr nûş-ı âb-ı ömr-ı câvid itmeden + + + + + + +Âkifâ ol pertev-i ruhsârdan pür-nûr idi +Mâh-ı enver iktibâs-ı nûr-ı hurşîd itmeden + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Âkif Efendi Antakya ulemâsından Ömer Feyzî Efendi’nin veledi sulbü olup fenn-i kitâbetde bir mikdâr behresi olmak mülâbesesiyle mahallinde kitâbet +hizmetinde istihdâm olunmakta bulunmuştur. + +GAZEL +Bize lutf itdi Hudâ şöyle ki gelmez kâle +Şükrü mümkün mü ola bu keremin her hâle + +Ol kadar virdi gınâ bana cenâb-ı mevlâ +İ‘tibâr eylemezem cevhere cem‘-i mâla + +Sûdı yok hırs u tama‘ eylemenin dünyâda +Virmeyince sana Bâri ne idersin nâle + +Bize lutf ile suveydâ-yı derûnun zinhâr +Mürg-i dil zabt ola tâ konmaya daldan dala + +Uyma vesvâse hele hâtırayı def‘ eyle +Sana reng eylemesin uğrama Ali âle + +Nâzım-ı müşârün-ileyh sadr-ı esbak Hekimoğlu Ali Pâşâ hekimbaşı esbak müteveffâ +Nuh Efendi’nin geşti-i sulbünden filike-süvâr-ı bahr-ı vücûd olup ibtidâ silahşorluk ve +ba‘dehû dergâh-ı âli kapıcıbaşılığı rütbelerine nâil ve o esnâda Zile kazâsı voyvodalığına +memûriyeti vukûuyla kazâ-yı mezkûreye nâil olarak üç sene mürûrunda uhdesine mîrmîranlık rütbe-i refîası ve bin otuz yedi senesi rütbe-i vâlâ-yı vezâret tevcîh u inâyet buyrulup +Rûmeli ve Anadolu câniblerinde birkaç eyâletlere sâye-endâz-ı atıfet olmuş ve ezcümle Bosna +eyâletine üç defa ve Mısr-ı Kâhire eyâletine iki defa ve makâm-ı vâlâ-yı sadârete üç defa +revnak-bahş-ı übbehet buyrulmuş iken yüz altmış sekiz senesi Şa‘bânında sâlisen makâm-ı +sadâretden ma‘zûl ve yüz yetmiş bir senesi hilâlinde Anadolu eyâleti uhdesine bi’t-tevcîh +medîne-i Kütahya’ya muvâsalatını bir hafta mürûr itmeksizin dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. +Müşârün-ileyh darb u harba kâdir ve kerem u sehâsı zâhir bir vezîr-i bahâdır olup Rûmeli ve +Anadolu’da hayliden hayli futûhâtı ve Dersaâdet’de Haseki nâm mahallde latîf ve metîn bir +câmi-i hayr-âyâtı ve bir mikdâr eş‘ârı vardır. Na‘ş-ı mağfiret-nakşı vefâtından kırk gün sonra +Dersaâdet’e bi’l-nakl câmi-i mezkûr hatırasında defn olunmuştur. + +GAZEL +Âh eyledigim şûh-ı dil-ârâ çelebîdir +Kan ağlar isem gam değil asla Halebîdir + +Takrîr idemem pertev-i mâhiyet-i hüsnün +Zannım o mehin hazret-i Yûsuf nesebîdir + +Ebrûsu siyeh perçemi anber femi gülter + + + + + +Bu hüsnile üftâdelerin müntehâbıdır + +Bülbül gibi gülşende hezâr âşık-ı zârı +Âvâre vü dil-beste iden gonce lebidir + +Şem itmesin ağyâr meded-i bûy-ı visâlin +Ali kulunun ez dil u cân bu talebidir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Efendi tarîkat-ı aliyye-i Nakşîye meşâyih-i izâmından ve Ali +El-Mansûrî evlâd-ı kirâmından Şeyh Mehmed Ata Efendi merhûmun sulbünden Dersaâdet’de +bin yüz doksan dokuz sâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup ati’t-terceme Şeyh Gâlib +Efendi ve Neş’et Efendi merhûmlardan bir mikdâr tahsîl-i hüner u ma‘rifet eyledikten sonra +mektûbî-i sadr-ı âli hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk muahharen bir müddet kapudan-ı deryâ Hâcı +Muhammed Pâşâ ve Küçük Hüseyin Pâşâ merhûmun mektûpçuluk hizmetlerinde bi’listihdâm ba‘dehû tophâne-i âmire nâzırı müteveffâ Çelebi Efendi’nin mühürdarlık hizmetinde +bulunarak imrâr-ı subh u şâm eyleyüp bi’l-âhire kitâbetle darbhâne-i âmire cânibine menkûl +ve iki yüz dokuz senesi uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh biraz vakt mürûrunda +darbhâne başkitâbetine memûren nâil-i me’mûl olmuş ve müddet-i kalîle zarfında menâsıb-ı +dîvâniyeden olan metrûk Cebeciler kitâbeti uhdesine bi’l-isâle mezkûr başkitâbet hizmetinden +ve bir sene mürûrunda kitâbet-i mezkûreden dahi azl u tebeddülü vukûuna binâen ihtiyâr-ı +tekaüdî eylemiş ve iki yüz kırk dokuz senesi şehr-i Muharremü’l-hareminde irtihâl-ı dâr-ı +âhiret itmiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı birkaç gazelden ibâretdir. + +GAZEL +Bir hayli dem ki dîdelerim kan döker yeter +Ey hûnı artık elverir artık yeter yeter + +Sînem o kaşı yâ hedef-i tîr-i cevr ider +Bu çilleyi gönül ne vakitdir çeker yeter + +Sermest eyle bâde-i firkatla sâkiyâ +Zîra humâr-ı firkat ile derd-i ser yeter + +Fikre hevâ-yı silsile-i zülfün ile dil +Deşt-i cünûnu gezdi bütün ser-te-ser yeter + +Kâr eylemez firâğ u enînin o zâlime +Bu âh u girye nice bir Ali yeter yeter + +Nâzım-ı müşârün ileyh sadr-ı esbak Es-seyid Mehmed Emîn Ali Pâşâ Mısırçarşılı Ali +Rızâ Efendi merhûmun sulbünden Dersaâdet’de Mercan Ağa câmi-i şerîfi havlusuna nâzır +olan hânelerinde bin iki yüz otuz senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd +olup iki yüz kırk beş senesi şehr-i Zilkaidesinin besinci günü dîvân-ı hümâyûn kalemine +memûr ve mâni-i tahsîl-i dest-mâye-i ilm u ma‘rifet olan belâ-yı zarûrete gerden-dâde-i +teslimiyyet olarak iki sene müddet güzârende-i eyyâm u şuhûr olduktan sonra Ali mahlas-ı +âliyesine nâil ve ba‘dehû mühimme odasına ve oradan dahi terceme odasına dâhil u nâkil +olduğu hâlde biraz eyyam mürûrunda rütbe-i behiyye-i hâcegâniyi ihrâz ve ehibba-yı sıdk-ı + + + + + +intimâsından birisi “hâce-i dîvân Ali oldu bir âli-Ka‘b” târîhiyle icrâ-yı resm-i tebrîke âgaz ile +tophâne-i âmire mîri Ahmed Fethî Pâşâ’nın iki yüz elli bir senesinde Viyana sefâret-i +seniyyesine memûriyetlerinde ikinci ser-kitâbeti memûriyetiyle Viyana cânibine azîmet ve +müşîr-i müşârün-ileyhin delâlet ve himmet-i mahsûsalarıyla kendilerine rütbe-i râbia ihsân +olunarak bir buçuk sene mahall-i mezkûrede ikâmetle iki yüz elli üç senesi Rusya memâlik-i +hareminden dûr eyleyerek müşârün-ileyh ile berâber Dersaâdet’e avdet eyleyüp Viyana’da +ikâmeti müddetince nusha-i nefîse-i zâtiyesinde nakştirâz olan fetânet-i dirâyet-i müselleme +iktizâsınca Fransızca lisânını ve sâir maârif-i lâzımeyi kema yenbeği tahsîl olduğundan iki +yüz elli üç senesi şehr-i Şa‘bânın on dokuzuncu günü Tecelli Efendi yerine bâ-rütbe-i sâlise +dîvân-ı hümâyûn tercümanlığı memûriyet-i behiyyesiyle kadri a‘lâ ve bu memûriyet +uhdelerinde iken kendilerine rütbe-i sâniye dahi tevcîh u i‘tâ buyrularak beyne’l-akrân kadr u +şânları dü bâlâ buyrulup o esnâda hariciye nezâretinde bulunan sadr-ı esbak Mustafa Reşîd +Pâşâ tereddüdleri münâsebetiyle iki yüz elli dört sensi kendilerinin nezâret-i müşârün-ileyh +uhdelerinde olarak Londra sefâretine memûriyetlerinde tercümanlık hizmetine hâlel +gelmemek üzre memûr-ı maiyetleri olduğu hâlde sefâret müşteşârlığı ünvânı ile Londra +cânibine azîmet ve bir seneden mütecâviz ikâmetden ve bir müddetcik dahi maslahatgüzârlıkdan sonra müşârün-ileyh ile beraber câh-ı Der-i âliye’ye bi’l-muvâsala iki yüz elli altı +târîhinde hâriciye nezâret-i celîlesi müsteşârlığı vekâletine ve bir iki mâh mürûrunda ki iki +yüz elli altı senesi Cemâziyel-âhiresinin yirmi yedinci günü rütbe-i ûlâyı hâiz olduğu hâlde +müsteşârlık-ı mezkûreye ber-vech-i asâlet revnak-efzâ-yı ikbâl ve iki yüz elli yedi senesi şehri Zilkaidesinde sadr-ı esbak İzzet Mehmed Pâşâ’nın sadâretleri hengâmda müsteşârlık-ı +mezkûreden münfasilen büyükelçilik ünvâniyle Londra sefâret-i seniyyesine memûriyetleri +vukûuna binâen teberra-i cânib-i merkûma azîmet ve üç buçuk sene müddetle Dersaâdet’e +avdetleri hengâmda meclis-i vâlâda azâdan olarak birkaç mâh evkât-güzâr olduktan sonra iki +yüz altmış bir senesi şehr-i Şa‘bândan hâriciye nâzırı bulunan Şekîb Pâşâ’nın cebel-i Lübnan +nizâmına memûriyetleri esnâsında müşârün-ileyh yerine nezâret-i müşârün-ileyhe vekâletine +ve sene-i mezbûre şehr-i Şevvâlin yirmi ikinci günü rütbe-i ûlâ sınf-ı ûlâ tevcîhiyle müşârünileyh Reşîd Pâşâ’nın Paris sefâret-i seniyyesinde bulundukları âvânda nezâret-i mezkûre +müşârün-ileyh uhdesine ihâle buyrulmuş olmağla yine vekâlet-i mezkûre uhdelerinde bi’libkâ müşârün-ileyhin Dersaâdet’e vürûdlarında ki sene-i mezbûre şehr-i Zi’l-hiccesinin on +altıncı günü begligçilig-i dîvân-ı hümâyûn memûriyeti inzimâmiyle sâniyen mezkûr hâriciye +müsteşârlığı memûriyet-i celîlesine ve iki yüz altmış iki senesi şehr-i Şevvâlin yedinci günü +rütbe-i bâlâ ile bi’l-nakl nezâret-i celîle-i hâriciye mesned-i vâlâsına sâye-bahş-ı mecd u iclâl +buyrulup iki yüz altmış dört senesi şehr-i Recebin yirmi dokuzuncu günü uhde-i istihallerine +rütbe-i sâmine-i müşîrî bi’t-tevcîh karîn-i i‘zâz ve sene-i mezbûre şehr-i Cemâziye’l-ûlâsı +selhinde hasbe’l-kader vukû-ı infisâlleriyle bir buçuk ay mikdârı sâye-i ihsâ nevvâbe-i hazret-i +mülûkânede sâhilhânelerinde ârâm-sâz olduktan sonra sene-i mezbûre Receb-i şerîfin yirmi +altıncı günü eltâf u ihsân-ı bî-girân-ı hazret-i şâhâne ve avâtıf-ı aliyye-i cenâb-ı mülûkâneden +olmak üzre meclis-i vâlâ riyâseti câh-ı meali iktinâhına ve bir buçuk mâh zarfında yani sene-i +mezbûre Ramazân-ı mağfiret-nişânın on üçüncü günü sâniyen makâm-ı vâlâ-yı ve iki +yüz altmış sekiz senesi şehr-i Şevvâlin yirminci günü makâm-ı vâlâ-yı sadârete revnak-tırâz-ı +şân u übbehet buyrulup sene-i mezbûre şehr-i Zi’l-hiccesinin on yedinci günü mansıb-ı +sadâretden bi’l-infisâl iki yüz altmış tokuz senesi şehr-i Rebîü’l-âhirinde Aydın eyâletine +revnak-bahş-ı atifet olmuş ve beş mâh mürûrunda eyâlet-i merkûmeden münfasilen iki yüz +yetmiş senesi hilâlinde hudâvendigâr eyâletine ve iki yüz yetmiş bir senesi evâilinde meclis-i +tanzîmat riyâsetine ve iki mâh zarfında sâlifü’t-terceme Mustafa Reşîd Pâşâ’nın râbian +sadâret-i uzmâya nakillerinde sâlisen hâriciye nezâretine sâye-endâz-ı übbehet buyrulmuştur. + + + + + +Müşârün-ileyh fetânet u nezâket ve iffet u istikâmet ile mevsûf u şöhret-şiar ve bi’l-vücuh +kâfe-i ahlak-ı memdûhayı câmi bir müşîr-i Felatun-efkâr olup kemâl-ı tevâzuunu mübeyyin +sudûr-ı izâmdan vak‘a-nüvîs Es‘ad Efendi merhûm “Hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âli” +mısraını hakk-ı müşârün ileyhte kıt‘agûne bu vecihle tanzîm eylemiştir. + +Ey sâhib-i câh işbu tevâzula senindir +Tâ ömr-ı tabiiye kadar cümle meali + +Keşf ile bilüp vasfını sâbıkda dimişler +Hâk ol ki Hudâ mertebeni eyleye âli + +Eş‘ârı zîba ve münşeatı bî-misl u hemtâ olduğu müsellem-i erbâb-ı nazm u inşâdır. + + +GAZEL +Câna geçsin tîğ-i gam cisminde cânın duymasın +Pârelensin cism-i zârın üstühânın duymasın + +Dâğ yak sûz-ı nihândan sîne-i hurşîdde +Sîne-i hurşîdde sûz-ı nihânın duymasın + +Zerre zerre katre katre lem‘a lem‘a bâd bâd +Unsûrun dağıt vücûd-ı nâ-tüvânın duymasın + +Nâleden kıl âlemi sûz peş-zîr-i iştiyâk +Her sözün ateş-feşân olsun zebânın duymasın + +Tut ki bulsun Aliyâ senden tecelli kâinat +Kâinat ahvâl-i seyr-i bî-nişânın duymasın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Efendi şehriyyü’l-asl olup mukaddemâ bir müddet dîvân-ı +hümâyûn kalemine ve ba‘dehû kalem-i mezbûra mülhak mühimme odasına devâm itdikten +sonra bin iki yüz altmış bir senesi niyâbet hizmetiyle Şâm-ı şerîfe azîmet ve bir kaç sene +ikâmetle Dersaâdet’e avdetinde bir aralık meclis-i muhâsebe-i mâliye ketebesi silkine dâhil +olmuş ise de muahharen sâbite hizmetiyle cerîdehâne tarafına müntakil olmuştur. Mûmâileyhin fenn-i inşâda olan miknet u kudretine merkez-dih olduğu zamânında neşr olunan +Cerîde-i Havâdis nüshaları mealinden anlaşılacağından tafsîl-i makalden sarf-ı nazar +olunmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +NAZM +Meclise ateş ki oldu şu‘le-i cûş-ı nuhbâr +Eylesin gayri mahall-i saykalı lâle makâm + +Biz de şebû-yı kadehle idelim gice safâ +Şebde kıldı gonce-i nevrûz ta‘tîr-i meşâm + +Sen sehi servin görünce cünbüş-i reftârını +Tıfl-ı nev-res gibi izhâr eyledi raksa kıyâm + + + + + + +Mutrib-i nev-rûz gül devrine âgaz eylesin +Kâse-i tanbûrveş al sen de sâki deste câm + +Neş’e-i bûyiyle mest-i kanzel itdi Âmirî +Geldi ol gün kandil ile sünbül-i fîrûzefâm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh vak‘a-nüvîs Âmir Beg Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup Cennet-mekân Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri asrında bir müddet menâsıb-ı +dîvâniyede deverân iderek ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde Rûmeli cânibinde +dahi bir müddet güzârende-i evkât u ezmân olduktan sonra vak‘a-nüvîslik hizmeti uhdesine +bi’l-ihâle vârâk-gerden-i sahâyif-i dîvân iken âmedi-i dîvân-ı hümâyûn mesned-i refîinden +ma‘zûlen bin iki yüz senesi hilâlinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Mûmâ-ileyhin diger âsârı tab‘ına dest-res olunamayüp ati’t-terceme beglikçi-i dîvân-ı hümâyûn İzzet Beg merhûmun +dîvânında mestûr olan müşterek tahmisten beş aded beyt-i latîfi bi’l-ihrâc teberüken tezkire-i +âciziye sebt u kayd olunmuştur. + +KIT‘A +Göz yum cihândan aç gözünü dem gelir geçer +Sen göz yumup açınca bu âlem gelir geçer + +Abdulhak âdem ol da bırak nâm dünyada +Âlemde nâm kalır nice âdem gelir geçer + +Nâzım-ı müşârün-ileyh ser-etbâ-ı şehryârî Abdulhak Efendi hekimbaşı esbak +Hayrullah Efendi merhûmun hafîdi olup bin iki yüz on altı senesi hilâlinde tarîk-i feyz-refik-i +tedrîse dâhil ve iki yüz kırk dört senesi Yenişehir-i Fenâr mevleviyyetine nâil olduktan sonra +kırk altı senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyeti ve kırk dokuz senesi Dârü’l-hilâfetü’l-âliye +hükûmeti pâyelerini bi’l-ihrâz elli iki senesi Anadolu sadâretine ve elli yedi senesi Rûmeli +sadâretine ve altmış dört senesi meclis-i maârif-i umûmiyye riyâsetine ve altmış beş senesi +üçünçü defa olmak üzere riyâset-i tebâbete ve altmış beş senesi sâniyen Rûmeli sadâret-i +behiyyesine revnak-bahş-ı fazl u kemâl buyrulup altmış dokuz senesi reîsü’l-ülemâ ünvânı +dahi zamîme-i şöhret u şânı kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdemce +irtihâl-ı dâr-ı bekâ eyleyüp na‘ş-ı mağfiret-nakşı Cennet-mekân Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni +hazretlerinin türbe-i şerîfleri hâricine defn olunmuştur. Müşârün-ileyh ashâb-ı dirâyet ve +erbâb-ı fehm u ferâsetten olup mezâmin-i şi‘re istinâd ve fâyik-i maârif-i sâireye müşkil-güşâ +olduğu müsellem-i ashâb-ı akl u zekâdır. + +TÂRİH +Hitâmın gûş idince bende-i deyriyyesin Abdî +Muvaffık oldu elhak böyle bir târîh-i dil-cûda + +Duâgûne yazılsın tâk-ı arşa böyle târîhi +Ola bâki bu kasr-ı dil-küşâ Sultân Mahmûd’a + +Nâzım-ı müşârün-ileyh reîsü’l-küttâb Abdî Efendi şehriyyü’l-asl olup Sultân Mahmûd +Hân-ı Evvel tâbe serâh hazretlerinin zamân-ı su‘d-iktirânlarda nice nice menâsıb-ı dîvâniyeye + + + + + +nâil ve bi’l-âhire ecille-i devlet-i âliye sınfına dâhil olarak bin yüz altmış sekiz târîhinde nâil +olduğu makâm-ı riyâsetden azl ve menfiyen cezîre-i Girid’de vâki Resmo nâm mahale ve +muahharen kasaba-i Gelibolu’ya azm u nakl ile yüz altmış dokuz senesi zuhûr-ı ıtlâkına +mebnî Dersaâdet’e vürûd ve yüz yetmiş bir târîhinde sâniyen câh-ı vâlâ-yı riyâsete kuûd +eyledikten sonra beyninde çok vakt mürûr itmeksizin yine nefy sûretiyle mahrûsa-i Burusa’ya +azîmet ve müddet-i kalîle zarfında afv u ıtlâk olunmuş olmasıyla be-tekrâr Der-i âliye’ye +muvâsalat ve yüz yetmiş iki senesi şehr-i Şevvâlinde büyük ruznamçecilik mansıbına ve yüz +yetmiş dört senesi şehr-i Şa‘bânında şıkk-ı evvel defterdârlığı mesned-i celîlesine mukârenetle +bir sene mürûrunda mesned-i mezkûrdan ma‘zûl ve yüz yetmiş yedi sâlinde sâlisen makâm-ı +riyâset-i küttâba mevsûl olmuş iken bin yüz yetmiş sekiz senesi şehr-i Saferinde enderûn-ı +hümâyûnda bulunduğu hâlde fücaeten dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. Müşârün-ileyh +mühürdâr Abdî Efendi dinmekle şehîr bir reîs-i maârif-semîr olup şi‘r u inşâsı latîf u dil-pezîr +vâki olmuştur. + +TÂRİH +Abdiyâ târîh-i mihrin didi ehl-i arş u ferş +Moskoy kıldı müdemmir seyf-i Sultân Mustafa + +Nâzım-ı mûmâ-ilyeh Abdî Efendi Dersaâdet’de bin yüz on sekiz târîhinde pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup yüz kırk dört târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ve bi’l-âhire Kuds-ı şerîf +mevleviyyetine vüsûl ile bir müddetten sonra Şâm-ı şerîf mevleviyyeti pâyesini hâiz ve yüz +yetmiş dört târîhinde Medîne-i münevvere mevleviyyetine nâiliyetle beyne’l-emâsil +mütemâyiz olarak yüz seksen bir sâlinde İstanbul kâdılığı pâyesi ve ba‘dehû ordu-yı hümâyûn +kâdılığı memûriyeti uhdesine bi’t-tevcîh ordu-yı hümâyûn cânibine azîmet ve bir müddet +ikâmetle bin yüz seksen üç târîhinde İsakçı nâm kasabada işbu rezmgâh-ı fenâdan bezmgâh-ı +bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh âlim ve fâzıl bir şâir-i kâmil olup haylice eş‘ârı +olduğu rivâyet edilmiş ise de bâlâda mestûr târîhinden başka şi‘rine dest-res olunamamıştır. + +GAZEL +Serâir ehli dâim sînede râz-ı nihân saklar +Yerinde cevher u sîm u zeri elbette kân saklar + +Çeker âgûş-ı dügeh âkibet ferzâne-i âlem +Miyân-ı nev-arûs-ı râzı kim halk-ı cihân saklar + +Ser-â-pâ kaplayan cevv-i semâyı dûd-ı âhımdır +Meh-i âlemsitânı sanma ebr-i âsumân saklar + +O şûh-ı dil-rübâdan leyle-i vaslı sakın sorma +Şeb-i Kadr’i cenâb-ı kibriyâ kılmaz ayân saklar + +Çekinme nazma çek bu ratb u yâbes sözleri Abdî +O zât-ı muhterem elbet kusûrun bilmeyen saklar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdî Efendi Karahisâr-ı Şarkî nâm mahallde pâ-nihâde-i sâha-i +vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyledikten sonra ibtidâ +Belgırad muhâfızı müteveffâ Selîm Pâşâ’nın ve ba‘dehû Harput vâlisi müteveffâ Hüsrev + + + + + +Pâşâ’nın kitâbet hizmetlerinde ve muahharen Halebü’l-şehbâ vâlisi esbak Mustafa Mazhar +Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat eyleyüp iki +yüz altmış senesi meclis-i vâlâ mazbata odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir aralık sâlise +rütbesine nâil olduktan sonra Bosna meclisi tahrîrât başkitâbetine memûr ve iki yüz altmış +dokuz senesi memûriyet-i mezkûreden mehcûren Dersaâdet’e menkûl olmuştur. Mûmâileyhin “Nâ-peydâ” isminde fenn-i münâzaraya dâir bir kitâbı ve bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +NA‘T-I ŞERÎF +Vücûdun pertev-i nûr-ı hakîkat yâ Resülallah +Visâlin âşıka tâc-ı saâdet yâ Resûlallah + +Cemâlin nûruna mazhar olunca şems u mâh encüm +Cihânı kaplamışdı ebr-i zulmet yâ Resûlallah + +Bizi çirk-i maâsiden hemîşe pâk idensin sen +Kudûmun lücce-i deryâ-yı rahmet yâ Resûlallah + +Niyâz-ı âcizânem hazretinden yüz sürem her dem +Gubâr-ı pâyına vir zerre rahşa yâ Resûlallah + +Ziyâ-yı nûr-ı zâtın mahv ider zulmet-i haşri +Bu İbret rû-siyaha kıl şefâat yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed İbret Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bir müddet mahrûsa-i mezbûre mahkemesinde edâ-yı hizmet-i kitâbet +eyledikten sonra tarîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz otuz târîhlerinde cânib-i Hicâz’a azîmet +ve bade’l-avde iki yüz otuz altı târîhinde dahi şehr-i Bağdâd’a tahrîk-i kadem-i azîmet ve o +esnâda şehr-i mezkûrda seccâde-nişîn-i irşâd olan kutbü’l-ârifîn Şeyh Mehmed Hâlid Efedi +hazretleri câniblerinden ahz-ı dest-i inâbet eyleyüp bir müddet ikâmetden sonra yine mahrûsai mezbûreye avdet ve mürûr kâtibliği hizmetinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat +eylemekte iken bin iki yüz altmış bir senesi şehr-i Ramazânında âzim-i tekyegâh-ı dâr-ı âhiret +olmuştur. + +GAZEL +Hevâ-yı perçemi sevdâ mıdır nedir bilmem +Hayâl-i hâlı süveydâ mıdır nedir bilmem + +Çıkan bu âh-ı şerer-pâş-ı nâ-yı sînemden +mı sûz-ı dil-ârâ mıdır nedir bilmem + +Hayâli dîde vü dilde girişme-sâz o mehin +Nihân mı âşıka peydâ mıdır nedir bilmem + +Tulû-ı mihr-i meserret mi yoksa sâkinin +Elinde sâğer-i sahbâ mıdır nedir bilmem + +Kemîn-i fitne midir sayd kılup uşşâka + + + + + +Şikenc-i zülf-i mutarra mıdır nedir bilmem + +Suâl-ı bûs-ı leb-i la‘lin eylesem İrfân +Cevâbı va‘de-i ferdâ mıdır nedir bilmem + +Nâzım-ı müşârün-ileyh İrfân Beg defterdâr mektûpçusu Halîl Efendi merhûmun necl-i +necîbi olup bin iki yüz kırk iki târîhinde mektûbî-i defterî odasına müdâvemete mübâşeretle +kırk dokuz târîhinde Vodin vâlisi maiyetinde bulunduğu hâlde silk-i hâcegâna ilhâk olunup +fenn-i inşâda olan ma‘lûmât u mahâreti iktizâsınca elli üç târîhinde defterdârlık ta‘bîrinin +mâliye nezâretine kalbiyle nizâmât-ı mâliyenin tecdîdi hengâmda mektûbî-i mâliye odasına +mümeyyiz-i sâni ve müteâkıben mümeyyiz-i evvel olarak elli yedi târîhinde ibtidâları rütbe-i +sâlise ve ba‘dehû rütbe-i sâniye sınf-ı sânisine dokuz sene müddet ser-halîfelik mesnedinde +imrâr-ı vakt u saat eyleyüp iki yüz altmış beş senesi rütbe-i sâniye mümâyiziyle mâliye +mektûpçuluğu memûriyet-i behiyyesine ve muahharen evâmir-i mâliye müdürlügü +memûriyetine ve iki yüz altmış altı senesi sâniyen mektûbî-i mâliye mesned-i refîine noktarîz-i kadr u kemâl buyrulup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdem uhdesine rütbe-i +ûlâ sınf-ı sânisi tevcîh u i‘tâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyh mezâmin-âferin bir şâir-i nükte-bîn +olup her vecihle eş‘ârı rengînter ve münşeatı gâyet makbûl ve mu‘teberdir. + +GAZEL +Ebrûya yâr çîn-i girih-gir virmesin +Zinhâr dest-i düşmene şemşîr virmesin + +Billah kendi hüsnüne hayrân olur meded +Âyine dest-i dilbere tasvîr virmesin + +Sırbeste râz-ı aşkı olur fâş kimseler +Ol çeşm-i meste ruhsat-ı takrîr virmesin + +Bir gün ider zuhûr-ı tebâşir subh-ı kâm +Dil dest-i âha nâle-i şeb-gîr virmesin + +Takdîre ser-nihâde ol İzzet ki gûşişin +Bî-hûde tab‘a zahmet-i tedbîr virmesin + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Kâimmakâm Ali İzzet Pâşâ Dâmâd Mehmed Pâşâ merhûmun +mahdûmu olup bin yüz otuz yedi târîhinde mektûbî defteri memûriyetine revnak-efzâ ve bir +müddetden sonra defterdârlık mesnedine zînet-bahşâ buyrulup bin yüz kırk dört târîhinde +kâimmakâmlık memûriyeti inzimâmiyle uhdesine rütbe-i sâmiye-i vezâret bi’t-tevcîh birkaç +mâh mürûrunda ma‘zûl ve bin yüz kırk beş târîhlerinde Bağdâd cânibine sevk olunan ordu-yı +hümâyûna memûren cânib-i merkûma menkûl olup bin yüz kırk yedi târîhinde İran seraskerligi uhdesinde bulunduğu hâlde havâli-i merkûmede kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i İzzet’e +mevsûl olmuştur. Müşârün-ileyh ashâb-ı dirâyet ve erbâb-ı hüner u ma‘rifetden olup haylice +eş‘âr-ı güzîdesi vardır. + +GAZEL +Derd-i aşk âşık-ı kemterde de dilberde de var + + + + + +Gör ki sûziş dil-i mücmerde de anberde de var + +Dilberin lâzım olan câzibe vü işvesidir +Kâmet-i rast sanevberde de ar‘arda da var + +Hüsn olur gâh neşâtâver vü gâh hûn-rîz +Âbı seyr eyle ki cevherde de hançerde de var + +O mehin hâlı da ruhsârı gibi rahşândır +Nâb u fer mihr-i münevverde de ahterde de var + +Dest-şûy-ı niam-ı her dü cihânız yohsa +Bize neş’e-i mey ahmerde de kevserde de var + +Tâc şâhâna vü şâhân dahi tâca sezâ +Kâbiliyet-i acep serde de efserde de var + +Dil-i âşık dil-i zâhid gibi geç gel olmaz +Gör ki âyîne Sikender’de de berberde de var + +Nev-zemin söylesin İzzet yine bu hâme-i ter +Yohsa nazm-ı kühen ezberde de defterde de var + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Begligçi İzzet Beg Begli Ârif Beg merhûmun necl-i mecîbi +olup bin iki yüz sekiz târîhinde hâcelik rütbesine nâil ve o esnâda mektûbî-i sadr-ı âli odası +hulefâsı sınfına dâhil olduktan sonra müddet-i kalîle zarfında âmedî odasına nakl-ı +memûriyetle iki yüz yirmi iki senesi ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde bebligcik +mesned-i refîine revnak-efzâ ve iki yüz yirmi üç senesi murahhas-ı sâlis ünvânı ve ruznamçe-i +evvel pâyesi ihsâniyle mesâlih-i musâlahaya memûren Eflak ve Boğdan cânibine sevk u isrâ +kılınüp îfâ-yı hizmet-i memûriyetle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala iki yüz yirmi dört senesi +hilâlinde hakkında isnâd olunan bazı gûne kelimât-ı nâ-becâya mebnî Üsküdar’da Kadıköyü +nâm mahallede kazâya rızâ kaziyyesini gûyâ olduğu hâlde âzim-i dâr-ı bekâ ve mülâzım-ı +bârgâh-ı rahmet-i Hudâ olmuştur. Müşârün-ileyh dirâyetkâr ve her vecihle müstakîmü’l-etvâr +bir mîr-i âli-tebâr olup ulûm-ı Arabiyeyi Osmâniye hâfız-ı kütübü ati’t-terceme Nusret +Efendi’den ve fünûn-ı Fârisiyeyi dahi Hâce Neş’et Efendi merhûmdan tahsîl eyleyüp Türkî ve +Fârisî haylice eş‘âr-ı güzîde tanzîmine müvaffak olmuştur. Matbû bir kıt‘a Dîvân-ı eş‘ârı +vardır. + +GAZEL +Âh ey büt-i bîgâne-edâ mahremin olsam +Ahvâlimi hep söyler idim hem-demin olsam + +Sanma kapılırdım gül-i hurşîde felekde +Düşsem çemen-i vuslatına şebnemin olsam + +Hall eyler idim mesele-i cevher-i ferdi +Öpsem lebini vâkıf-ı sırr-ı femin olsam + + + + + + +Gülşende ne aynımda idi deste-i sünbül +Ger dest-zen-i kâkül-i ham-ender-hamın olsam + +Billûr gibi gerdenine sâbır idemezdim +Sarkındılık eylerdim eger perçemin olsam + +Sînemde bakup zahmıma rahm eylemedin hiç +Bir kere tabîbim demedin merhemin olsam + +Hep hâtır-ı İzzet’de varır sâkin olurdum +Âlemde senin ey büt-ı işve gamın olsam + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İzzet Efendi Yenişehir-i Fenâr ismiyle meşhûr olan şehr-i +cesîmde şa‘şa‘a-pervâz-ı bezm-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye +eyledikten sonra şehr-i mezkûr müftülügü hizmeti uhdesine bi’t-tevcîh hizmet-i mezkûrede +bulunduğu hâlde imrâr-ı eyyâm u şuhûr itmekte iken sinnîn-i ömrü hadd-i erbaine resîde +olmaksızın bin iki yüz otuz yedi sâli hilâlinde rûh-ı revânı kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i İzzet’e +rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh ülfet-meşreb bir şâir-i âli-neseb olup Dîvân-ı eş‘ârı medh u +senâya şâyân u ensebdir. Nazm: + +Üftâde-i hûbân-ı Yenişehir Fenârız +Aldık fitili mûm gibi şimdi yanarız + +Matla-ı garrâsı beyne’z-zürefâ meşhûr u zîbâterdir. + +GAZEL +Müreccahdır künûz-ı dehre dilde mâye-i ihlâs +Kabâ-yı zîver olmaz hem-ser-i pirâye-i ihlâs + +Olur dâd u sitâdı mekteb-i kâlâ-yı maksûdu +Bu benderde o kim a‘mâl ider sermâye-i ihlâs + +Kabûl-ı indirâs itmez nikabkârî-i düşmenle +Esâs-ı müstakîm-i kasr-ı gerdûn-pâye-i ihlâs + +Acep mi müşfik olsa âşık-ı zâr u dil-fikâre +Mürebbidir o mahdûm-ı güzîne dâye-i ihlâs + +Masûn eyler dili tâb-ı temuz-ı mekr-i a‘dâdan +Sezâdır İzzet olsun zîver-i sermâye-i ihlâs + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed İzzet Beg mahrûsa-i Egriboz’da kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bir müddet sâlifü’t-terceme Sâmi Ebûbekir Pâşâ merhûmun hazînedârlık ve +kethüdâlık hizmetlerinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp Pâşâ-yı müşârünileyhin vefâtından sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala ol vaktin ta‘bîrâtı üzre bâb-ı âlide vâki +kethüdâ kalemi hulefâsı sınfına ve bir müddetden sonra darbhâne-i âmire ketebesi silkine + + + + + +dâhil olarak bir aralık rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz sadr-ı esbak müteveffâ Reşîd Pâşâ’nın +Buselik nâm mahalle azîmetinde dîvân kitâbeti hizmetine memûriyeti vukûuna mebnî Buselik +tarafına azîmetinde ve bir müddet ikâmetle Dersaâdet’e avdet ve biraz vakt mürûrunda ki bin +iki yüz kırk bir senesi hilâlinde mahall-i mezkûra azîmet eyleyüp Yenişehir-i Fenâr civârında +vâki Serince nâm mahallde ecel-i mev‘ûduyla irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. “Şâir İzzet Beg +bekâya gitdi hay” mısraı vefâtına târîh-i muaccemdir. Mûmâ-ileyh sanâyi-i şi‘riyyeyi bervefk-i dil-hâh tahsîl eylemiş olması cihetiyle dakâyık-i şi‘re ve nükat-ı nazma ber-vech-i +kemâl âşina bir şâir-i bî-misl u bî-hemtâ olduğu erbâb-ı maârif indinde müsellem olduğundan +başka kendisinin zâde-i tab‘ı olmak üzre bir kıt‘a Dîvânı dahi vardır. + +GAZEL +Muhtel olalı şehr-i pür-aşûb-ı muhabbet +Düşdü semen-i kâle-i merğûb-ı muhabbet + +Mengûş-ı mücevher gibidir dârda Mansûr +Hoşdur bize nezzâre-i maslûb-ı muhabbet + +Maksûd kolaylıkla azîzim ele girmez +Çeşm itdi fedâ Yûsuf’a Ya‘kûb-ı muhabbet + +Tophâne-i ukbâda olur illeti ma‘lûm +Her hasta ider da‘vi-i Eyyûb-i muhabbet + +Kurtulmadı zencîr-i sitemden daha Mecnûn +Hak düşmanımı itmeye ma‘yûb-ı muhabbet + +İzzet kuluna nâmesidir hazret-i aşkın +Elden ele gezmez mi bu mektûb-ı muhabbet + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Keçecizâde Mehmed İzzet Efendi bin iki yüzde sudûr-ı asr-ı +Hamîdî’den Sâlih Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de zînet-efzâ-yı âlem-i vücûd olup tarîk-i +tedrîse dâhil ve bin iki yüz otuz sekiz senesi Galata mevleviyyetine nâil olduktan sonra tenzîli ikbâl-ı hâleti ile Keşan’a menfiyen gidüp bir sene ikâmetle avdet iderek memdûh-ı +mahmûdü’l-hisâl olan hâkân-ı Cennet-mekânın mazhar-ı hüsn-ı kadr u enîsi olmakla kesb-i +imtiyâz ve iki yüz kırk bir senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyeti ve kırk iki senesi Dârü’lhilâfetü’l-âliye hükûmeti pâyelerini ihrâz eylemiş iken iki yüz kırk beş senesi meydanda olan +Rusya seferinin devâmını isteyen cenkçilere karşı sulhçu olduğundan gamz u nifâk ashâb-ı +şikâk ile şehr-i Sivas’a nefy u iclâ olunup sene-i merkûme hilâlinde âzim-i dâr-ı bekâ +olmuştur. Vefâtına şeyhülislâm-ı sâbık Ârif Hikmet Begefendi’nin eser-i hâmeleri olan târîh-i +garrâdır: “İzzet şâire de kıydı cihân” müşârün-ileyh akrânı nâdir bir şâir-i mâhir olup biri +“Bahar-efkâr” ve digeri “Hazan-âsâr” nâmiyle iki kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve “Mihnetkeşân” ve “Gülşen-i Aşk” isminde dahi iki kıt‘a âsâr-ı mu‘ciz-beyânı vardır. + +KIT‘A +Âsumân-ı vücûd-ı Haydar’da +Pür-ziyâ neyyireyndir hüsnün + + + + + + +Neşr-i envâr-ı âl-i Zehrâ’ya +Maşrıkın oldu İzzet ol kamerin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İzzet Efendi sâlifü’t-terceme hazîne-i hassa nâzırı Zîver +Efendi’nin birâder-i pâkîze-gevheri olup defterhâne-i âmire kalemine müddet-i medîde +müdâvemet iderek bi’l-âhire hâcelik rütbesine nâiliyetle be-kâm olduktan sonra odun emâneti +hizmedinde müsdahdem olduğu hâlde; “Vâsıl-ı Cennet ide İzzet Efendi’yi Vedûd” târîhi +adedince bin iki yüz altmış iki senesi irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Bâlâda muharrer olan +kıt‘asından başka âsârına dest-res olunamamıştır. + +TÂRİH +İzzetâ ezberleyüp târîh-i tâmın söyledim +Mushaf-ı rû-yı Zekî’de hat pedîd oldu bu sâl + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız İzzet Efendi şehriyyü’l-asl olup mukaddemâ bir müddet +evkâf-ı hümâyûn nâzırı esbak Şevki Efendi’nin imâmet hizmetinde bulunup muahharen +nezâret-i merkûma dâhilinde vâki muhâsebe odasına biraz vakt müdâvemet ve ba‘dehû +mülhikat zimmeti odasına nakl-ı memûriyet eylemiş iken bin iki yüz altmış sekiz sâlinde dâr-ı +bekâya rihlet eylemiştir. Şi‘r ile söhreti yoktur. + +GAZEL +Gönül bir Bosnevî Boşnak-peçenin oldu hayrânı +Reh-i aşkında itdi bu dil-i şûrîde pûyânı + +Ham idüp kâmetim hamyâze-i çile-i ebrûsu +Dil-i mecrûhumu sad-pâre kıldı tîr-i müjgânı + +Ne çekdi dil lisâniyle idince ülfet ol şûhun +Velî sevdâ-yı aşkından yine çekmedi dâmeni + +Silâh belde bıçak elde gelecek pür-gazâb bezme +Dil-i bî-çâreyi lerzân idüp kıldı hirâsânî + +Delikanlıdır İzzet kan ider belki hazer eyle +Çalış rıfk ile sayd eylemege ol vahşi ceylânı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed İzzet Beg Filibe kazâsı vücûhundan Küçük Hüseyin +Beg’in veled-i sâhib-hiredi olup kırk yaşından sonra tahsîl-i ulûma hâhiş iderek Filibe +müftüsü Mehmed Râşid Efendi’nin meclis-i dersine hâzır olduğu hâlde beş sene zarfında +mezûniyet şerefine nâil ve bâ-i‘tibâr-ı hâric tarîk-i tedrîse dâhil olduktan sonra bin iki yüz +altmış iki senesi Rûmeli cânibine şeref-vukû olan seyâhat-ı meali menkabet-i cenâb-ı şehryârî +esnâsında Fizanlık nâm mahallde huzûr-ı lâmii’n-nûr-ı hazret-i tâcdâride uhdesine Bosna +kazâsı mevleviyyeti tevcîh u ihsân buyrulup nâil-i me’mûl olmuş ve işbu tezkire-i +âcizanemezin tab‘ından makdem dâr-ı bekâya rihlet itmiştir. Takvim-i Vekâyi nüshalaranda +bazı târîhleri mestûr u mukayeddir. + +NA‘T-I ŞERÎF + + + + + +Ayâ şâhen-şeh-i iklîm-i sübhan eseri isrâ +Veya fermân-ı revâ-yı hat-ı ulyâyı uma mı + +Hidîvv-i enbiyâ sâhib-i serîr kurb-ı evâdna +Habîb-i hazret-i mevlâ şefî-i rûz-ı vâveylâ + +Münevver eylemişti âlem-i lâhûtu envârın +Şu demler kim bu âlemler idi nâ-bûd u nâ-peydâ + +Hitâb-ı rahmetenlilâlemîne eyledi mazhar +Hudâ zât-ı şerîfin ey Resûl-ı muhatab-pîrâ + +Bütün bây u gedâ siyyan olan dîvân-ı kibriyâ +Usât-ı ümmete sensin penâh u melce-i me’vâ + +Şefîü’l-müznibînsin bir siyeh-rû bendeyim ben de +Beni âlûde-dâmân itdi çirk-i ma‘siyet cifâ + +Garîk-i bahr-ı isyânım harîk-i nâr-ı tuğyânım +Vücûhiyle perîşânım zelîl u mücrim u rusvâ + +Şefâat eyle havl-ı rûz-ı rustâhîzden kurtar +Beni zîr-i livâyü’l-hamda kıl lutfun ile isrâ + +Eli bağlı esîr-i duzah itme yâ Resûlallah +Ne denlü mücrim ise ümmetindir İzzet-i şeydâ + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed İzzet Pâşâ Erzincanlı El-hâc Osmân Pâşâ merhûmun +Girid vâlisi bulunduğu hengâmda ki bin iki yüz yirmi dokuz târîhinde Girid cezîresinde vâki +Resmo nâm kasabada sulb-ı müşârün-ileyhden kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup muahharen +müşârün-ileyhin vefâtı vukûuyla Dersaâdet’e muvâsalat ve dört sene müddet ikâmetle +Erzincan kazâsına azîmet eyleyüp iki yüz kırk iki senesi kazâ-yı mezbûr voyvodalığına nasb u +azlinden sonra iki yüz elli bir senesi hilâlinde Erzurum eyâleti dâhilinde bulunan asâkir-i +redîfe binbaşılığı hizmetiyle silk-i askeriye dâhil ve bir sene mürûrunda mîralaylık rütbesine +nâil olarak iki yüz elli altı senesi Çıldır kazâsı kâimmakâmlığına memûr ve bir sene müddet +kâimmakâmlık-ı mezkûrda güzârende-i eyyâm u şuhûr olduktan sonra iki yüz elli yedi senesi +liva-i muzaffer lafzı târîh olduğu vecihle uhdesine livalık rütbe-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh +Anadolu ordu-yı hümâyûnu erkân meclisi azâsı silkine bi’l-ilhâk iki yüz altmış dört senesi +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala o aralık uhdesine feriklik rütbesi bi’t-tevcîh muahharen teşkîl +olunmuş olan Irak ordu-yı hümâyûnuna memûriyeti bi’l-icrâ Bağdâd cânibine sevk u isrâ +kılınmış iken iki yüz altmış beş senesi hilâlinde bâ-rütbe-i sâmiye-i vezâret Hakkâri eyâletine +ve iki yüz altmış altı senesi eyâlet-i merkûmeden bi’l-infisâl Dersaâdet’e muvâsalla altmış +yedi senesinde Şâm-ı şerîf eyâletine ve iki yüz altmış sekiz senesinde Cidde-i muazzam’a +revnak-efzâ olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdem eyâlet-i merkûmeden +münfasilen Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Müşârün-ileyh dirâyet-i kâmile ashâbından +olup bir mikdâr eş‘ârı dahi vardır. + + + + + + +GAZEL +Cümle müjgânıma dürr-i teri tanzîm ideyim +Nakd-i aşkım diyerek yârime teslîm ideyim + +Cevr u eltâfı ile mümtezic-ahvâl oldum +Nuhus u sa‘d ile velî nüsha-i takvîm ideyim + +Gücenüp yâr bu mazmûm ile ağyâra didi +Lutf u ihsânımı uşşâkıma ta‘mîm ideyim + +Eyledi şâh-ı hüsün hatile hep cevre yasâğ +Resm-i ümîd-i vefâyı dile terkîm ideyim + +Silk-i gevher gibi tahmîs ile bâlâter ide +İzzetâ nazmını nazmâvere takdîm ideyim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân İzzet Efendi sâlifü’t-terceme Mehmed Râşid Efendi +merhûmun sulbünden mahrûsa-i Burusa’da bin iki yüz yirmi altı târîhinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup mevrûs-ı pederi olan tabîat-ı şi‘riyyesi ikdizâsınca mekteb-i ilm u ma‘rifete +sa‘y u gayret ve ati’t-terceme İffet Efendi merhûmdan funûn-ı Fârisiyeyi ve mahrûsa-i +mezbûre ulemâsı sınfından Ali Rızâ Efendi’den dahi ulûm-ı Arabiyeyi tahsîl u tekmîle bezl u +sa‘y u mukadderet eyleyüp iki yüz elli bir senesi bâ-ibtidâ-yı hâriç bir kıt‘a Burusa +müderrisligi rüûs-ı hümâyûnuna dahi nâil olmuş ise de ile’l-an hakkâklık sanatiyle me’lûf +olarak ihtilâs-ı vakt eyledikçe bazı ashâb-ı istidâda taallüm-i fünûn-ı Fârisiye ve tefhîm-i +ulûm-ı sâire eylemekte bulunmuştur. Müşârun-ileyhin dîvân olacak mikdâr eş‘ârı olduğundan +başka bin iki yüz yetmiş senesinden bin dört yüz senesi gâyetine kadar müddetde çehre-nümâyı âlem-i şühûd olacak etfâl-ı İslâma ism u lakab ta‘yîn olunacak sûretde ve ol ism u mahlas +ile müsemmâ olacak etfâlin târîh-i velâdeti beyân eyleyecek heyetde birtakım ism ile mahlası +câmi bir kıt‘a mecmûa-i latîfe tanzîmine dahi muvaffak olmuştur. Mecmûa-i mezkûreden +nümûne olmak üzere bin iki yüz yetmiş bir senesi ibtidâsından bin üç yüz senesi nihâyetine +kadar müddetle tevellüd idecek etfâla ism u mahlas olacak sûretde altmış aded esâmi vü +mahlas teberrüken zîrde tahrîr u işâret kılınmıştır ki bâlâlarında olan hatdan müstefâd olacağı +vecihle her biri birer seneye târîhdir. “Mustafa Belîğ, Ömer Kâzım, Ebûbekir Latîf, Abdulgani +Nedîm, Abdulgani Sehil, Abdulhadi Mazhar, Ebûbekir Belîğ, Halîl Râbıt, Hüseyin Mazhar, +Ahmet Mazhar, Halîl Sâkıb, Sâlih Mazhar, Yakûb Nizameddin, Abdulhamid Served, İbrâhim +Mazlûm, İshak Servet, Yûsuf Hurşid, Abdurrahim Fâzıl, Abdulsalif Latîf, Abdulgani Sübhi, +Süleymân Nizameddin, Halîl Pertev, Abdullatîf Belîğ, Abdullatîf Sâmi, Abdulgani Ali, +Osmân Hayret, Abdulkerim Sâbit, İshak Zâti, Mehmed Zarîf, Abdulgani Vesîm, Abdulgani +Vesâyi, Abdulgani Hakkı, Abdurrahman Ferruh, Ömer Fahreddin, Selîm Mazhar, Abdulgani +Ahsen, Abdulgani İhsan, Abdullah Mazhar, Abdulgani Enîs, Halîl Hayret, Abdulkerim Fâzıl, +Abdulgani Nesîb, İdris Mazlûm, İbrâhim Gâlib, Abdulmuîn Mazlûm, Yakub Servet, +Abdulgani Ürfî, Ahmed Muhtar, Muhammed Râgıb, Abdulgani Hüsnü, Abdurrahman Fahri, +Osmân Halit, Süleymân Servet, Numan Nizameddin, İsmâil Nizameddin, Abdulgani Sâlim, +Hâfız Ömer, Yakûb Zâti, İbrâhim Nazîf, Ali Zarîf” Mûmâ-ileyhin işbu tertîb-i esâmide vâki +olan himmeti şâyân-ı teşekkür bir keyfiyetdir. + +GAZEL + + + + + +Besmeleyle kıldım ahvâli beyâna ibtidâ +Hamd-ı bî-had hâlık-ı kevn u mekâna bî-riyâ + +Ola rûh-ı şâh-ı kevneyne nice yüz bin salât +Cevher-i zâtiyle zînet buldu cümle mâsivâ + +Âlına ashâbına her demde olsun tardiye +Her biri oldu semâ-yı şer‘e necm-i ihtidâ + +Besmeleyle hamd idüp kıldım salât u tardiye +Eyledim Kur’anile isr-i Resûl’e iktidâ + +İzzetâ dîbâce şeklinde bu bî-hemtâ gazel +Matla-i ser-levha-i eş‘ârım olduysa sezâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İzzet Efendi mevâli-i izâmdan ati’t-terceme Abdulaziz +Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz kırk bir senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup iki yüz elli bir senesi tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet bâb-ı fetva-yı niyâbetde +hidemât-ı şer‘iyyede bi’l-istihdâm fenn-i inşâda olan miknet u kudreti îcâb u iktizâsı üzere +muaharen Anadolu sadâretine ve hâric kitâbetinde dahi bir vakt imrâr-ı subh u şâm eyledikten +sonra iki yüz altmış sekiz senesi vâlidi mûmâ-ileyhin mevleviyyetle Şâm-ı şerîfe azimetinde +beytü’l-mâl kassamlığı memûriyetine memûr u ta‘yîn kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin +esnâ-yı tab‘ında Batum cânibinde bulunan ordu-yı hümâyûn kâdılığı memûriyetiyle mahall-i +mezkûra azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Nigâh-ı merhamet itmez misin ey kadd-ı mevzûnum +Perîşândır ser-i zülfün gibi hâl-i digergûnum + +Gidelden ey meh-i sûz-efgene sen mülket-i dilden +Ne gözler yaşları döktürdü bilsen tâli-i dûnum + +Bırakmam kayd-ı zülfün elden efzûn olsa da cevrin +Sana ez-cân u dil âşüfte vü hayrân u meftûnum + +Dolaşdı Mâveraü’n-nehir’den Nîl Murâd üzre +Şat-ı hecrine dûş oldu nihâyet çeşmi Ceyhûnum + +Nice dânâları lâl eyledi hayretle ey İzzet +Kümeyt-i tab‘ıma pey-rev olaldan kilk-i gülgûnum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin İzzet Efendi Rûmeli’de kâin Karaferye nâm kasabada +bin iki yüz kırk beş târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup kitâbet tarafına meyl u rağbetle +ile’l-an medîne-i Silivri’de kitâbet hizmetiyle istihdâm olunmakta bulunmuştur. + +GAZEL +Nükûş-ı reng-i rûdan sâni‘i bir nûr göstermiş + + + + + +Taayyün mazharında sanma ayni dûr göstermiş + +Tecelli-i ayânı rû-nümâdır cem‘-i vahdetde +Kelîme zât-ı mutlak gûyiyâ kim tûr göstermiş + +Teni pûşide-i cân eylemiş çün hulle-i zî-nûr +Ne sırdır sun‘-ı hak ol hâhişi mestûr göstermiş + +Merâyâ-yı ayâna mün‘akis ol mâh-rû amma +Uyûn-ı geç-nigâha bir şeb-i deycûr göstermiş + +İdüp deşt-i güdârı kâkül ü zülf-i siyeh rû-pûş +Misâl-i leşker-i kâfir acep tabur göstermiş + +Nice âyîne-i âsârda manzûr-ı vecih üzre +Hudâ Abdülmecîd Hân’ı şeh-i mansûr göstermiş + +O şeh kim hat keşîde eylemiştir safha-i hüsne +Yeniden hükm-i aşka Azmiyâ menşûr göstermiş + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Azmî Efendi Gelibolu Mevlevîhânesi şeyhi İzzet Efendi +merhûmun mahdûmu olup bin iki yüz kırk bir senesi pederi mûmâ-ileyhin vukû-ı vefâtiyle +dergâh-ı mezkûr müşeyyihi uhdesine tevcîh kılınmıştır. Fünûn-ı Fârisiyede bir mikdâr behresi +olmak hasebiyle bazı dervişâna ta‘lîm u tefhîm-i müşkilât-ı Mesnevî eylemekte bulunmuştur. + +NA‘T-I ŞERÎF +Vücûdun pertev-i nûr-ı Hudâdır yâ Resûlallah +Cemâlin mihr-i rahşan-ı Hudâdır yâ Resûlallah + +Fürûğ-ı tal‘atından iktibâs-ı nûr içün her dem +Derinde mihr ile meh cebhe-sâdır yâ Resûlallah + +Zehî bedrü’d-dücâ kim şu‘le-i mihr-i cebîninden +Dil-i zulmet-serâ pertev-rübâdır yâ Resûlallah + +Vücûd-ı rahmet-i mahfın zuhûra gelmeden maksad +Usât-ı ümmete haktan atâdır yâ Resûlallah + +Nice bîmâr-ı dilânı yek nefeste zinde eylersin +Makâlin âb-ı Hızr-ı cân-fezâdır yâ Resûlallah + +Kalem-cünbân-ı na‘t olmak ne haddi abd-i nâçizin +Senin meddâh-ı hüsnün kibriyâdır yâ Resûlallah + +Hezârâsâ kalem-i şâh-ı benân fikrim üzere +Nevâlar itse vasfınla becâdır yâ Resûlallah + + + + + + +Günahkârım siyeh-rûyum eger ki rûz-ı mahşerde +Şefi‘ olmaz isen hâlim fenâdır yâ Resûlallah + +Meded ol dest-gîr u çâre-sâzı Azmî-i zârın +Garîb u hâksâr u bî-nevâdır yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Azmî Efendi El-hâc Mehmed Cinnet Efendi nâm bir +zâtın sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki +yüz elli altı senesi mekteb-i maârif-i adliye şâkirdânı silkine bi’l-ilhâk iki yüz altmış üç senesi +lede’l-imtihân mâliye hazînesinde vâki Anadolu müsârefât muhâsebesine müdâvemete +mübâderet ve iki yüz altmış sekiz senesi tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyihinden Kuşadalı +El-hâc İbrâhim Efendi merhûmun halîfelerinden ve meclis-i maârif azâsından Ruscuklu Ali +Fethî Efendi’den ahd-ı niyâbet eylemiştir. Zâdegân-ı ebyâtını câmi mecmûagûne bir eser-i +matbûu ve bir mikdâr eş‘âr -ı masnûu vardır. + +KIT‘A +Her nazar-bâz-ı felekten sakla mihr-i sîneni +Pek sakın senin havâdisden hümâ âyîneni + +Sâde-rûyânın idüp fikr-i hatın ey tıfl-ı dil +Fikr-i şâm-ı şenbeden târ eyleme âzîneni + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Vak‘a-nüvîs Süleymân İzzî Efendi baltacılar +kethüdâsı Halîl Ağa nâm bir zâtın ferzend-i ercümendi olup dîvân-ı hümâyûn kaleminden +neş’etle fenn-i inşâda nümâyân olan mahâreti iktizâsınca bir müddet vekâyi‘-nüvîslik +hizmetinde ve muahharen teşrifâti-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetinde bir müddet ibrâz-ı sıdk u +istikâmet eyleyüp bin yüz altmış sekiz târîhinde memûriyet-i mezkûr da uhdesinde olduğu +hâlde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh maârif-pîrâ bir şâir-i nüktever olup târîh u +Dîvânı müsellem u meşhûr ve bazı âsârı Sâlim Efendi Tezkiresi’nde mukayyed u mestûrdur. + +TÂRİH-İ GÜZÎDE +Oldu şâh-ı dâdver Dördüncü Sultân Mustafa +Mülk-i kurb-ı hakta Sultân Mustafa kıldı makâm + +Mevlidiyle Ayişe Sultân cihânı kıldı şen +Vezaret aldı Baba mahv idüp seyfiyle Rus’u + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Nu‘man İzzî Efendi Kastamonu ahâlisinden olup +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala sâlifü’t-terceme Sürûrî Efendi merhûmdan bir mikdâr tahsîl-i ilm u +ma‘rifet eyledikten sonra ki bin iki yüz yirmi beş sâli hilâlinde medîne-i İzmir’e azîmet +eylemek üzere Dersaâdet’den hareketle “Şa‘bân içinde gitdi mülk-i bekâya İzzî” târîhi +mantûkunca esnâ-yı râhda fücaeten irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bâlâda +keşîde-i silk-i sütûr olan çend aded târîhinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +NAZM +Pâye-i kadrini derk itmege sârih olamaz +Kılsa Sellem eger endîşe bu nüh eyvânı + + + + + + +Na‘t-i pâk-i şeh-i kevneyne ne mümkün ki Azîz +Viresin hâme-i idrâkin ile pâyânı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Abdulazîz Efendi Bağdâd Mevlevîhânesi post-nişîni +Yahya Efendi merhûmun mahdûmu olup bir müddet bazı memâlik u buldândan seyr u +seyâhat ve bir vakt dahi Dersaâdet’de ikâmet eyledikten sonra âsitân-ı cenâb-ı Molla +Hünkâr’da çîlekeş-i hizmet olarak muahharen Bağdâd’da pederleri müteveffâ-yı mûmâileyhden müntakil hân-kah-ı mezkûre meşîhatine nâil ve bin yüz elli târîhinde kurbgâh-ı +cenâb-ı ma‘bûda âzim u vâsıl olmuştur. + +TÂRİH +Sâlikân-ı Halvetiyye mürşidi şeyhü’ş-şüyûh +Yani kim Şeyh Hikmeti kabrinde rahatlar bula + +Geldi bir târîh Azîzâ tab‘ıma fevti içün +Câygâh-ı Hikmeti mevlâ kasûr-ı adn ola + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulazîz Efendi Burusevî Abdulhâdi Efendizâde sâlifü’tterceme Emir Efendi merhûmun mahdûmu olup bin yüz elli beş târîhinde bâ-i‘tibâr-ı hâric +tarîk-i tedrîse dâhil ve bin yüz yetmiş beş sâli hilâlinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. +Mûmâ-ileyhin bâlâda keşîde-i silk-i sütûr olan târîhinden başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî +olmamıştır. +KIT‘A +Yekcâm-ı vâzgûn ile çarh u siyehkâr +Mest u harâb-ı gaflet ider ehl-i devleti + +İtdin o yâre gerçi hekîmâne intisâb +Lîkin bir özge derde düşürdün tebâbeti + +Nâzım-ı mecmûa-i hünermendî ser-etbâ-yı şehryârî Abdulazîz Efendi sâlifü’t-terceme +müverrih Suphî Efendi merhûmun mahdûmu olup hasbe’l-istidâd fenn-i tebâbetde tahsîl-i +miknet u mahâret eyleyerek bir aralık etbâ-yı şehryârî sınfına dâhil ve bin yüz yetmiş bir +târîhinde bir kit‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna nâil olduktan sonra yüz seksen dokuz +târîhinde riyâset-i tıbbiyeye mevsûl ve bir sene mürûrunda riyâset-i mezkûreden ma‘zûl +olarak yüz doksan yedi sâlinde metrûk Üsküdar mevleviyyetine makrûn ve müddet-i +örfiyyesin ba‘de’t-tekmîl cezîre-i İstanköy’e nefy u tağrîb kılınması rû-nümûn olmağla cezîrei mezbûreye azîmet eyleyüp sene-i mezbûre hilâlinde şifâhâne-i dâr-ı ukbâya nakl u rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı ilm u maârifden olup ahkâm-ı felekiyyâta dâir müneccim +Alişâh Harezmî’nin “Eşcârü’l-Esmâr” nâm kitâbiyle Mehmed Şerîf Bikrî’nin “Bürhanü’lKifâye” isminde olan kitâb-ı Fârisiyesine Türkçe tercemeleri ve ahlaka müteallik bir risâle-i +mu‘tebereleriyle mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı fesâhat-beyânları olduğu mütâlaa-güzâr-ı âcizî +olmuştur. + +GAZEL +Ne zamân fikr-i lebi hâtır-ı nâ-kâma düşer +Sanki bir dâne kiras sâğar-ı gülfâma düşer + + + + + + +Dâima fikr-i sürûr eyleyen ehl-i âmâl +Şîve-i cevr-i felekle bütün âlâma düşer + +Pek suhûletle eger matlaba el irmez ise +O zamân dest-i emel dâmen-i ibrâma düşer + +Düşürür bir gün olur lağziş-i pâ-yı ikbâl +Fikr-i rıf‘at ile ol kim heves-i kâma düşer + +Gördügüm şevki hisâb itsem Azîz âlemde +Yılda bir iki olursa o da bayrama düşer + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulazîz Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz on altı târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz otuz beş târîhinde tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse duhûl +ile beş sene mürûrunda meslek-i niyâbete rağbet ve ol vecihle on mâh müddet Nazilli nâm +kasabada ve yirmi mâh mikdârı Cisr-i Erkene ta‘bîr olunan mahallde ve otuz mâh müddet +medîne-i Manisa’da ve altı mâh mikdârı medîne-i Isparta’da ve otuz dört mâh müddet +medîne-i Tırnovi’de ve yirmi iki mâh mikdârı Tekfurdağı’nda ve on mâh müddet Uzuncaabâd +Hasköyü nâm memleketde ve otuz mâh mikdârı medîne-i Kütahya’da ve otuz iki mâh müddet +medîne-i Kayseriye’de ve on altı mâh mikdârı sâniyen medîne-i Manisa’da ikâmetle bervech-i hâkkâniyet icrâ-yı ahkâm-ı şerîat eyledikten sonra iki yüz altmış iki senesi beytü’l-mâl +kassâmlığı memûriyetine revnak-tırâz-ı fazl u kemâl buyrulup iki yüz altmış üç senesi İzmir +mevleviyyeti pâyesini ihrâz ile nâil-i mukaddeme-i âmâl ve iki yüz altmış sekiz senesi şehr-i +Şa‘bânında Şâm-ı şerîf mevleviyyetine revnak-bahş-ı kemâl olmuş ve işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ından makdem Manisa kazâsı niyâbetine memûren mahall-i mezkûra azîmet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u kemâlden olup “Devhatü’l-Meşâyih” nâm eser-i +mu‘teberesi tanzîmiyle müvaffak olduğundan başka haylice eş‘âr-ı belâgat-şiârı dahi vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Âşıkın kadrini bilmez dil-rübâlardan meded +Kulları hâlini anmaz pâdişâhlardan meded + +Her biri mihr-i cihân-ârâ gibi hercâyidir +Zerre-i nâçîze bakmaz meh-likâlardan meded + +Her yüreksiz ol kaşı yâyı çeker pehlûsuna +Ok gibi amma kaçarlar mübtelâlardan meded + +Ey Azîzî hecr ile ölmekten özge çâre yok +Derd-i aşka hergiz umma bî-vefâlardan meded + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Azîzî Efendi ibtidâ tarîkat-ı aliyye-i Bektaşiyyeye sülûk ile +muahharen tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye nakl eyleyüp Gelibolu Mevlevîhânesi şeyhi Kadrî +Efendi merhûmun zânû-yı irâdetine ser-nihâde-i ta‘zîm ve bir müddet bazı memâlik u +buldânda seyr u seyâhatla sâkin ve mukîm olduktan sonra Rûmeli’de kâin kasaba-i Vodin’de + + + + + +vâki hân-kah-ı mevleviye meşîhatine nâiliyetle bin yüz kırk târîhinde dâr-ı bekâya rihlet +eylemiştir. + +ŞARKI +Aşkınla şehâ yandığımı idemem izhâr +Ey kân-ı kerem cûd u sehâ ma‘den-i dildâr +Her meyde birer bûse meze virmege ikrâr +Ey kân-ı kerem cûd u sehâ ma‘den-i dildâr + +Sahbâ lebini sunmağile yâre doyulmaz +Pek vahşidir ünsiyeti güç câha soyulmaz +Havf eyleme esrârımız ağyâra duyulmaz +Ey kân-ı kerem cûd u sehâ ma‘den-i dildâr + +Lâhur şalı mûy-ı miyâna kuşanırsın +Üftâdına cevr itmege dâim uzanırsın +Mahbûb-ı dil-ârâmı görünce gücenirsin +Ey kân-ı kerem cûd u sehâ ma‘den-i dildâr + +Sen söyle demişsin a güzel geçti zamânım +Dünyâya degişmem seni ben kaşı kemânım +Uşşâkını sen itme fidâ rûh-ı revânım +Ey kân-ı kerem cûd u sehâ ma‘den-i dildâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Uşşâkî Efendi Uşşâk kazâsı ahâlisinden olup bin +yüz doksan târîhinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala ulûm-ı âliyeyi Palabıyık Hâce merhûmdan +tahsîl iderek bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna nâil olmuş iken iki yüz elli yedi senesi +dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Mûmâ-ileyh tarîkat-ı Bektaşiyye mensûbatından olmak +hasebiyle eş‘ârından bûy-ı tasavvuf istişmâm olunur. + +TÂRİH +Hem-civâr-ı Ahmed ide Vâsıkı Hayy u Kadîm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed İsmet Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i tedrîse +duhûl ile muahharen tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye dahi sülûk eyleyüp bin yüz altmış sâli +hilâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Şahîdî merhûmun “Lugat-nâme”sine bir kıt‘a şerhi ve +bir aded târîh ile bir aded risâlesi olduğu “Tuhfetü’l-Hattâtîn” nâm tezkirede mestûr u +mukayyeddir. +GAZEL +Nahl-ı meşrebe nice meyva olur âlem bu ya +Zevke bak yokdan neler peydâ olur âlem bu ya + +Görme ahker kimseyi yek beyze-i nâ-çîzden +Refte refte mürg-i bî-hemtâ olur âlem bu ya + +Yakma bu deryâ-yı mihnet içre bir dil keştisin +Bâdbân-ı aşka bir ihdâ olur âlem bu ya + + + + + + +Gamze-i sertîz yine dil bağlamakdan âşıkân +Derd alır dermân bulur şeydâ olur âlem bu ya + +Sûz-ı âh u medd âhımdır bu gün ey meh-likâ +Ahker-i dilden şerer-efzâ olur âlem bu ya + +Çek tekâpu âleminde bu firâkı ser-te-ser +Bir temennâ-yı visâl îmâ olur âlem bu ya + +Gamgüsâr olsam ne mâni‘ zerde-i hicrân ile +Keymiyâ-yı behçeti me’vâ olur âlem bu ya + +Âlem-efrûz bir güzel cân u ciğer mevcûd iken +Zâhidin derdi nüket-keştâ olur âlem bu ya + +Gel revân ol yâ gibi cûy-ı irâdetle müdâm +Menzilin Mevlâ bilir a‘la olur âlem bu ya + +Gam yeme ağyâr içün zerre gönülden istima +Çünki her Fir‘avn’a bir Mûsa olur âlem bu ya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmet Efendi şehr-i Diyarbekir’de pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup +bin iki yüz otuz bir târîhlerinde Mısr-ı Kâhire tarafına azîmet ve yirmi sene mikdârı hidemât-ı +Mısriyye’de istihdâm olunduktan sanrı Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet ikâmetle cânib-i +Anadolu’ya azîmet ve bazı mütesellimîn ve voyvadaların kitâbetle mâiyetlerinde bir zamân +meks u ikâmet eyleyüp muahharen Kastamonu defterdârı ve ba‘dehû Sivas defterdârı +maiyetlerinde dahi bir vakt hizmet-i kitâbetde bulunduktan sonra Musul vâlisi müteveffâ +İncebayrakdaroğlu Mehmed Pâşâ’nın dîvân kitâbetine memûr ve o sûretle dahi bir müddet +güzârende-i eyyâm u şuhûr olduktan sonra Pâşâ-yı müşârün-ileyhin vefâtında Dersaâdet’e +avdet ve bir vakt mürûrunda hazîne-i celîle-i mâliye tarafından tahrîrât kitâbeti hizmetiyle +cânib-i Anadolu’ya azîmet ve bir kaç sene zarfında hizmet-i mezkûreden müfârakatına mebnî +Trablusgarb cânibine revân ve ol havâlide dahi bir zamân pûyân olarak iki yüz altmış yedi +târîhlerinde Der-i âliye’ye bi’l-muvâsala Pâşâkapısı kurbunda bir bâb mektûpçu dükkânı +güşâdiyle gûşe-gîr-i ârâm olmuştur. Mûmâ-ileyhin neşr u nazma dâir haylice güftârı ve +kendüye mahsûs etvârı vardır. + +GAZEL +Gönülde şu‘le-i cân-sûz u dûd-ı âh var serde +Yine oldum duçâr aşk ateşiyle bir gam-ı serde + +Hayâl-i la‘l-i şîrîninle ey sâki-yi gül-çehre +Ne kanlar nûş ider erbâb-ı işret bezm-i sâğarda + +Gamınla bana dünyâ dûzah oldu ey kıyâmet-kadd +Girîbânın nola der-dest idersem rûz-ı mahşerde + + + + + + +Begim uşşâka vaz geç nâz u nohut eylemekten kim +Seni rencîde-hâtır itmesinler tarz-ı âherde + +Bu nâyistân-ı âlem içre İsmet görmedik asla +Senin izhâr-ı hâmende olan lezzâtı şekerde + +Nâzım-ı muma-ilyeh İsmâil İsmet Efendi Kemâlpâşâ mahallesi imâmı Ali Efendi’nin +mahdûmu olup bin iki yüz elli sekiz senesi mâliye hazînesinde esham muhâsebesi dâhilinde +vâki maden kalemi ketebesi silkine bi’l-ilhâk kalem-i mezbûra müdâvemetle bir mikdâr +tahsîl-i kitâbet eyledikten sonra iki yüz altmış yedi senesi Trabzon eyâleti tahrîrât kitâbeti +hizmetine memûren mahall-i merkûma azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin haylice eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Zuhûr-ı hat ile rûy-ı arak-rîz-i hacâletdir +Bulutdan nem kapar ruhsâr-ı yâr ateş-tabîattir + +Metâ-ı vuslata harç itmeyüp böyle geh u bî-gâh +Nukûd-ı eşki bî-hûde nisâr itmek sefâhatdir + +Cemâl-i yâre düzdîde nigâhın bezm-i işretde +Aman ey gamze ifşâ eyleme meclis emânetdir + +Saçup lü’lü-i nazmı hâme hergiz sahn-ı irfânı +Göher-pâş-ı maârif olması hayli semâhatdir + +Tecâhül kıl bu eyyâm hüner-i düşmende âkilsen +Sakın izhâr-ı ilm itme Ata gayet cehâletdir + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm Mehmed Ataullah Efendi şeyhülislâm-ı esbak +Es‘ad Efendizâde Mehmed Şerîf Efendi merhûmun sulbünden bin yüz yetmiş üç senesi şehr-i +Cemâziye’l-evvelinde zînet-efzâ-yı kehvâre-i vücûd olup yüz seksen beş senesi hilâlinde +tarîk-i feyz-refîk-i tedrîse dâhil ve yüz doksan yedi senesi şehr-i Muharreminde Galata +mevleviyyetine nâil olduktan sonra iki yüz dört senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde Edirne +mevleviyyeti pâyesini ihrâz ve iki yüz altı senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyetine +mazhariyetle azm-ı cânib-i Hicâz eyleyüp ba‘de’l-avde iki yüz sekiz senesi şehr-i Şevvâlinde +kazâ-yı Dârü’l-hilâfetü’l-âliye ilâvesiyle hizmet-i müstevcibü’l-mefharet-nikâbına memûr ve +iki yüz on üç senesi şehr-i Şa‘bânında Anadolu ve iki yüz on beş senesi şehr-i mezkûrunda +Rûmeli sadâretleri pâye-i mu‘teberelerini hâiz olarak iki yüz on dokuz senesi şehr-i +Şa‘bânında Rûmeli sadâreti uhdesine bi’t-tevcîh vâyedâr-ı şâdi vü hubûr buyrulup iki yüz +yirmi bir senesi şehr-i Recebinde lâbis-i libâs-ı fetva ve iki yüz yirmi iki senesi şehr-i +Cemâziye’l-evvelinde makâm-ı vâlâ-yı meşîhatden müfârakat ve ertesi günü sâmiyen câh-ı +vâlâ-yı mezkûra mukârenetle kâm-revâ buyrulmuş ise de iki yüz yirmi üç senesi şehr-i +Cemâziye’l-evvelinde makâm-ı vâlâ-yı fetvadan ma‘zûlen Bebek nâm mahallde vâki +sâhilhânesinde ibâdât-ı cenâb-ı Rabb-i Kadîr ile meşgûl iken Akçakaranlık nâm kasabaya +sevk u isrâ ve iki sene mürûrunda arpalığı olan medîne-i Güzelhisâr kendüye cây u me’vâ +kılınüp bin iki yüz yirmi altı senesi şehr-i Ramazân-ı mağfiret-nişânında âzim-i dâr-ı me’vâ +olmuştur. medîne-i mezbûrede vâki câmi-i Atik sahasında medfûndur. Müşârün-ileyh ilm u + + + + + +fazlı zâhir bir fâzıl-ı sâhib-müessir olup hâşiye ve funûn-ı sâireye dâir müteaddit risâle ve +mürettep bir kıt‘a Dîvânçe-i rengîn-makâle ile cerîde-i hâlde ibkâ-yı nâm eylemiştir. + +GAZEL +Kerem u lutf u atâ itdi bana hazret-i şeyh +Feyz-bahşâ-yı hayât oldu dile şerbet-i şeyh + +Ben esîr olmuş idim nefs u hevâ destinden +Kim halâs itdi beni tantana-i himmet-i şeyh + +Okunur hutbe-i nâmîde minâberde veli +Şân-ı kutbiyet ile buldu şeref şevket-i şeyh + +İşte gavsiyet u ferdiyetine oldu delîl +Arab u Rûm u Acem’de çalınır nevbet-i şeyh + +İstigâse iderek dirsen eger Sa‘deddin +İrer imdâda ki bu mu‘cize-i kudret-i şeyh + +Evliyâ içre Ben-i Şeybe deyü yâd oldu +Cümlesin itdi tefevvuk hele ferdiyyet-i şeyh + +Bende-i efkâr u nâçiz Ata kemterinin +Sâyebân oldu serinde ilim-i nusret-i şeyh + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Çırçırlı Atâ Efendi Aksaray mektebi muallim-i sibyân müteveffâ +Abdullah Efendi’nin sulbünden bin yüz altmış dört târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine devâm ve bir müddet dahi taşralarda bazı +voyvodegân u mütesellimîn beşli zevâtın kitâbet hizmetlerinde bulunarak imrâr-ı şuhûr u +a‘vâm eyledikten sonra bin yüz doksan sekiz târîhinden tarîkat-ı aliyye-i Sadiyyeye dehâletle +Dersaâdet’de Çırçır nâm mahallde kâin hânesinde peygûle-güzîn-i ibâdet iken “Bu yıl Allah +deyü göçti Atâ aşk ile lâhûta” târîhi nâtık olduğu vecihle iki yüz otuz senesi hilâlinde rûh-ı +şerîfi âlem-i lâhûta âzim ve cesed-i latîfi mahall-i Kilis câmii hatırasında rahmet-i Hakk’a +mülâzım olmuştur. Mûmâ-ileyh aşk-ı ilahiye mazhar bir zât-ı ferhunde-seyr olup mübtelâ-yı +yâr-ı aşk târîh-i velâdeti ve aded-i lafza-ı Celâl târîh-i müddet-i hayâtı vâki olmuştur. +Mürettep Dîvân-ı eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Her dil olmaz cilvegâh-ı şâhid-i esrâr-ı feyz +Degme bir gonceye düşmez jâle-i âsâr-ı feyz + +Âşık olmazsa çah-ı zindân ifet-dih-i mukîm +Yûsufâsâ olamaz şâyeste-i bâzâr-ı feyz + +İtme İskender gibi âb-ı hayâtı cüst-cû +Neş’e-bahş-ı câvidandır sâgar-ı sersâr-ı feyz + + + + + + +Sûzen-i tevbîh-i mürşid zahmdâr eylerse de +Rabt ider çâk-ı dili elbet şua-ı tâze feyz + +Sen hemân seylâb kıl eşk-i nedâmetle Atâ +Bâğ-ı âlemde virir nahl-ı hulûsun bâr-ı feyz + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Atâ Beg sudûr-ı izâmdan Halîl Mehmed Pâşâzâde müteveffâ +Ârif Beg’in mahdûmu Mısr-ı Kâhire kâdısı sâlifü’t-terceme Râşid Beg merhûmun sulbünden +Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi dört senesi hilâlande kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz +otuz dokuz senesi tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz elli dokuz senesi Sofya mevleviyyetine ve iki +yüz altmış iki senesi Kâhire-i mezbûre mevleviyyetine nâil olduktan sonra iki yüz altmış dört +senesi Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmeti pâyesini hâiz ve muahharen meclis-i maârif-i +umûmiyye azâsı sınfına ilhâk olunarak iki yüz altmış altı senesi Anadolu sadâreti pâye-i +refîasını ihrâz ile beyne’l-emâsil mütemâyiz olmuşken iki yüz altmış sekiz senesi şehr-i +Muharreminde rûh-ı revânı gülzâr-ı cinâna revân olmuştur. Müşârün-ileyh ahlak-ı hasene ile +mevsûf ve kemâl-i insaniyetle ma‘rûf bir şâir-i maârif-me’lûf olup nazm u neşrinin kemâl-i +belâgat ve fesâhati müstağni-i tahrîr-i hurûfdur. + + +GAZEL +Sûziş-i dilde karâr eyledi nâr-ı gurbet +Gonce-i hâtıra kâr eyledi hâr-ı gurbet + +Gurbetin derdi dil-i zârımı zâr eyler iken +İki başdan bana cevr itmede bâr-ı gurbet + +Serseri gezmede bî-çâre gönül âvâre +Beni cândan geçiren zâr u nizâr-ı gurbet + +Eyleme gamla tevaggul gider elden gamzen +Hoşça geçsin gönül o bâr-ı diyâr-ı gurbet + +Hiç yok çâre Atâ vasla sabırdan gayri +Gider elbette gönülden şu gubâr-ı gurbet + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Atâ Beg enderûn-ı hümâyûndan mahrec müteveffâ +Tayyâr Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi beş senesi hilâlinde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup sarây-ı hümâyûnda bir müddet hidemât-ı seniyyede istihdâm +olunduktan sonra dâr-ı şûra-yı askeriyenin hîn-i bidâyetinde hizmet-i kitâbetle dâr-ı şûrâ-yı +mezkûra birkaç sene müdâvemet ve iki yüz elli altı senesi hâcelik rütbesine nâiliyetle Girid +vâlisi esbak Mustafa Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduğu hâlde cezîre-i mezbûrede +bir müddet imrâr-ı vakt u saat eyleyüp iki yüz altmış senesi şûrâ-yı mezbûrda vâki hizmet-i +kadîmine bi’l-mürâcaa iki yüz altmış bir senesinde bâ-rütbe-i sâlise Adana malmüdürlügüne +ve iki sene mürûrunda kendisine rütbe-i sâniye itâ ve o esnâda Haleb-i şehbâ eyâleti +malmüdürlügüne memûriyeti icrâ kılınüp iki yüz altmış beş senesi Dersaâdet ordu-yı +hümâyûnu muhâsebeciligine memûr u ta‘yîn kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin +hitâmından sonra uhdesine rütbe-i ûlâ sınf-ı ûlâ bi’t-tevcîh Rûmeli ordu-yı hümâyûnu +müşteşârlığı memûriyet-i behiyyesine revnak-efzâ olmuş ve muahharen memûriyet-i + + + + + +mezkûreden münfasilen Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Müşârün-ileyh fenn-i tebâbete âşina bir +mîr-i maârif-pîrâdır. + +GAZEL-İ RENGİNTİRAZ-I DEHANDIR +Söyle ey âşık-ı şûrîde nedir bunca hicâb +Yok mu sende dahi nezâre-i ruhsâr mehtâb + +Nice âşık denilir böyle revişlerle sana +Yanarak olmalısın ateş-i aşka kebâb + +Yoksa bilmez misin âdâb-ı niyâzı sen de +Okumadın mı acep tarz-ı muhabbetde kitâb + +Hele havf eyleyegör varken irâden elde +Böyle endîşe-i ham ile yanup olma harâb + +Gice gündüz benim endîşe-i Atâ +Bilirim çekmedesin duzâh-ı aşkda azâb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Atâ Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş senesi kademnihâde-i sâha-i vücûd olup bir mikdâr ulûm-ı Arabiye vü Fârisiye tahsîl eyledikten sonra bin +iki yüz elli dokuz senesi mâliye hazînesi dâhilinde bulunan esham muhâsebesine müdâvemete +mübâşeretle iki yüz altmış beş senesi muhâsebe-i mezkûreye mülhak tatbîk odasına nakl-ı +memûriyet eylemiştir. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Filk-i kudret şakk olup nakş-ı hilâl olmuş sana +Levhden nûr âyeti inmiş cemâl olmuş sana + +Mezc olup târ-ı şeb-i yeldâ ile reng-i şafak +Birisi kâk��l biri ruhsâr-ı âl olmuş sana + +Bilmezem ki kangı mezhebdensin ey âşûb-ı cân +Besmeleyle bismil-i âşık helâl olmuş sana + +İntisâb-ı dergehindir maksad-ı ins u melek +Çün esâs âferiniş imtisâl olmuş sana + +Gâliba yağmalamış sâmân u sabrın bir perî +Bildigim İffet degilsin başka hâl olmuş sana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed İffet Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i sâhai vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile o esnâda mahrûsa-i mezbûrede ikâmet-sâz-ı irşâd olan +meşâyih-i izâmdan Selîmiye Dergâhı Şeyhi Ali Behçet Efendi merhûmdan ahz-ı inâbet +eyleyüp bazı hâhişgerân-ı ilm u kemâla ta‘lîm-i ulûm-ı Arabiye ve tefhîm-i fünûn-ı Fârisiye +eylemekte olduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat itmekte iken bin iki yüz elli sekiz senesi hilâlinde +işbu tekyegâh-ı fenâdan nüzhet-serây-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh zâhir ve + + + + + +bâtını ma‘mûr bir şâir-i maârif-mevfûr olup eş‘ârı âşıkâne ve üstadâne vâki olmuştur. Hatta +müretteb bir kıt‘a Dîvân-ı matbûu vardır. Hezl u mizâha bazı mertebe meyl u rağbeti olmak +hasebiyle sâlifü’t-terceme şeyh Zâtî Efendi’nin hakkında ale’t-tarîkü’l-tayife işbu beyt-i latîfi +nazm u inşâd eylemiştir: + +NAZM +Şeyh Emîni müslümân olsun direm meşreb bu ya +Ben zemîni âsuman olsun direm meşreb bu ya + +Beyt-i mezkûr kemâl-i kinâye vü mübâlağayı şâmil olarak sihr-i helâl nevinden ve +sehl-i mümteni cinsinden olduğu vâreste-i beyân u işârâtdır. + +MATLA-I GÜZÎDE +Çü nokta mahv-ı vücûd eyledim dehân diyerek +Misâl-i mû-yı nazârım miyân miyân diyerek + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendi Mustafa İffetî Efedi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i tedrîse +duhûl ile bin yüz otuz dokuz sâlinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. + +GAZEL +Devr-i hat-ı dilberde ruhun ânını seyr it +Bir içre mehin pertev-i rahşânını seyr it + +Üftâdesine hamle içün ol şeh-i hüsnün +Saf-beste olan leşker-i müjgânını seyr it + +Peymâne-i ser-şar o mehin meclis-i meyde +Öptü lebini gözgöre tuğyânını seyr it + +İtdi mey-i mahbûba teneffür dimiş ağyâr +Kat kat bana itdikleri bühtânını seyr it + +Dûr olma Afifâ sır-ı mu‘în-i hatâdır +Devr-i hat-ı dilberde ruhun ânını seyr it + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Afîf Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup silk-i kazâya sülûk ile bâb-ı fetva-yı penâhîde edâ-yı hizmet-i kitâbet ve muahharen +sudûr-ı izâmdan imâm-ı evvel şehryârî sâbık Zeynelabidin Efendi’nin mektûpçuluk +hizmetinde bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat itdikten sonra bâb-ı ser-askerîde +vâki terceme odasında kitâbet hizmetinde istihdâm olunmakta iken bin iki yüz elli dokuz +senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. + +KIT‘A +Sultân-ı aşk-ı münzelidir dil medînesi +Halvet-serâ-yı sînedir anın hazînesi + +Hâhişgerân-ı mekke-i irfâna müjde kim + + + + + +Yerdir nükûd-ı şevkile kalbim defînesi + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Çelebi Seyyid Ali Efendi Çelebiyân-ı âli-mekândan +olup nice müddet türbe-i fülk-i mertebe-i cenâb-ı Mevlânâ’da Mesnevî-i şerîfi ifâde-i latîfi ile +güzârende-i eyyâm u a‘vâm olduktan sonra bin yüz doksan târîhinde âzim-i dâr-ı cinân +olmuştur. + +BEYT +Gice yârân ile geh hançerin andık geh ebrûsun +Biraz söyleşdik ol mâhın orasından burasından + +BEYT +İtdi bizi tîr-i gam-ı hicrâna nişâne +Bilsen acaba neyledik ol kaşı kemâna + +Nâzım-ı şöhret-efzâ Mîr Süleymân Anka memleket-i Şiraz’da âşiyân-sâz-ı âlem-i +vücûd olup bir aralık âsitâne-i saâdet-âşiyâne tarafına sevk-i cenâh-ı muvâsalat eyleyerek bir +müddet lâne-gîr-i ârâm u ikâmet ve her vecihle sâhib-i nâm u şöhret olmuş iken bin iki yüz +yirmi beş târîhinden sonra kuşça olan cânına kûh-ı kâf-ı ademde me’vâ ve kendisini hemnâmı olan Anka gibi uyûn-ı insandan nâ-bedîd u nâ-peydâ eylemiştir. Beyza-i tab‘ı olmak +üzre iki aded beyt-i pesendîdesi teberrüken keşîde-i cerîde-i âcizî kılınmıştır. + +NA‘T-I ŞERÎF +Resûl hakka ki kevneynin şehidir +Risâlet burcunun mihr u mâhıdır + +Nebîler cümle makbûl-ı Hudâ’dır +Senin zâtın Hak’ın manzargehidir + +Ledünnî ilmine a‘lem olupdur +Hakîkat sırr-ı vahdet âgehidir + +Şefi‘ olan kıyâmetde bize ol +Amelden üstümüz zîrâ tehîdir + +Yeter İzzet bu Avnî der deminde +Habîb-i hazretin hâk-ı rehidir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Avnî Efendi Eyyûb Efendi zâviyesi şeyhi sâlifü’t-terceme +Eşrefzâde Şeref Efendi merhûmun sulbünden mahrûsa-i Burusa’da bin yüz yirmi târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir aralık mazhar-ı tâc-ı hilâfet ve bin yüz kırk altı târîhinde +pederi mûmâ-ileyhin rahatlarında zâviye-i mezkûrede nâil-i meşîhat olmuş iken yüz elli sâli +hilâlinde dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı şeyhâne vâki olmuştur. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Tîr-i müjen takınca kemâna birer birer +Amâc-ı cânı aldı nişâne birer birer + + + + + + +Dûr olsa iltifât-ı nigâhın fütâdeden +Elbet gelir kapına emâna birer birer + +Pîçîde hâle çünkü girih-gîr-i kâkülün +Arar tararsa cünhamı şâne birer birer + +Maksat üsûl-ı aşk ise kânûn-ı sînede +Mızrâb-ı âhı urarak câna birer birer + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Yağcızâde Mehmed Avnî Efendi mahrûsa-i +Burusa’da pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye sâlik ve bin iki +yüz kırk iki senesi hilâlinde libâs-ı hayât-ı müsteârı târik olmuştur. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı +âşıkane vâki olmuştur. + +GAZEL +Oldu rühsârına taklîd ile gül hâr ile hor +Göz diker dîdene nergis ola bu kâr ile kor + +Tîğine berk-i tecelliyle su virmiş ol mâh +Tûr-ı hâkimde yanar meş‘ale-i nâr ile nûr + +Sevk-i ülfetle beni teb-zede-i hecr itdi +Cânıma işte o ateşleri bu kâr ile kor + +Râm idüp kabzâya aldı o kaşı yâyı gönül +Gerçi yâ Hakk diyerek eyledi çok zâr ile zûr + +Râh-ı tahkîke girüp kâfile-i aşka uyup +Zâhid-i har mineti bâr-ı gam-ı yâr ile yor + +Pîç u tâb u hat u gîsû ile yatdım bu gice +Âlem-i habda üşüdü başıma mâr ile mûr + +Dil hevâ vü hevese uydu cihâna geldi +İtdi Aynî vatanımdan beni bu dâr ile dûr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Aynî Efendi medîne-i Ayıntab’da bin yüz yetmiş +târîhinde tâ-bende-i âlem-i şühûd olup iki yüz beş târîhinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tarîk-i +tedrîse dâhil olmuş ise de muahharen tarîk-i mezbûra adem-i rağbet ve mikdâr-ı vâfi maaşa +nâiliyetle ihtiyâr-ı tekaüdî eyleyüp iki yüz kırk yedi senesi bazı ketebeye ta‘lîm-i ulûm-ı +Arabiye ve tefhîm-i fünûn-ı Fârisiye eylemek üzere hâcelik ünvâniyle bâb-ı âliye memûr ve +ta‘yîn olunup nazm: “Ayni’ye virdi pâdişâh lütfen nişân-ı iftihâr” târîh-i rotası mealince iki +yüz altmış yedi senesi lağv olunmuş olan nişânlardan bir kıt‘a sâlise nişân-ı gevher-efşânı +ta‘like girîbân-ı mefhareti tezyîn kılınmış iken “Ayni’ye ömrü gelmedi lemh-i basar kadar” +târîhi adedince bin iki yüz elli dört senesi şehr-i Saferinde dâr-ı bekâya nakl u sefer eylemiştir. +Tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye mensûbiyeti münâsebetiyle na‘ş-ı mağfiret-nakşı Galata + + + + + +Mevlevîhânesi hatırasında süpürde-i hâk olmuştur. Mûmâ-ileyh ilm u fazlı zâhir bir şâir-i +mâhir olup bir kıt‘a Dîvânı ve “Nazm-ı Cevâhir” isminde bir aded lugat-nâme-i sâhibü’lbeyânı vardır. + +HARFİ’L-GAYIN + +GAZEL +Her bâbda bir derde düşer der-be-der-i aşk +Hâşa ki kedersiz geçile reh-güzer-i aşk + +Geh nefy u geh ısbata düşer hulk-ı dehânın +Bî-behredir ol meselede behrever-i aşk + +Mahmûrunu hüşyâr ider câm-ı muhabbet +Sâhib-i haber-i hayret olur nice âşık + +Nüh kubbe-i eflâkı yıkar zor ile amma +Kırmaz yine zencîrini dîvâne ser-i aşk + +Kim Kâdir ilâc eylemege hükm-i kaderdir +Târîhi imiş Gâlib-i zârın eser-i aşk + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyh Mehmed Es‘ad Gâlib Efendi ketebeden Mustafa Reşîd +Efendi merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin yüz yetmiş bir senesi zînet-efzâ-yı âlem-i +vücûd olup dîvân-ı hümâyûn kalemine bir müddetcik müdâvemetle muahharen tarîkat-ı +aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile Konya’ya azîmet eyleyüp çilekeş-i hizmet-i tarîkat olmuş +iken hizmet-i memûresi resîde-i hitâm olmaksızın vâlidi mûmâ-ileyh tarafından vâki olan +eş‘âra mebni Dersaâdet’e avdetle Yenikapı Mevlevîhânesi’nde tekmîl-i hizmet eyledikten +sonra Galata Mevlevîhânesi’nde nice müddet post-nişîn-i irşâd ve cümle indinde makbûl bir +mürşid-i kerâmet-mut‘âd olduğu hâlde “Cânı cânân dilemiş vermemek olmaz ey dil” mısraını +gûyâ buyurarak iki yüz on üç senesi hilâlinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Mevlâ olmuştur. +Müşârün-ileyh fazl u kemâli zâhir bir şeyh-i kerâmet-müessir olup nazm-ı suhanda olan +kudret u mikneti dîvân-ı belâgat-ünvâniyle sâir eser-i kalemi olan güftâr-ı fesâhat-disârından +bedîhi vü celîdir. + +GAZEL +ol şûh-ı güzel-gerden bensiz +Hulkunda da hüsnünde de gûyâ ki dehensiz + +Ruhsârına ol sebze-i hat virdi letâfet +Yok revnak-ı bâğın eger olursa çemensiz + +Tiz gelse devâmı olamaz devlet-i dehrin +Yok lezzeti vaslın olacak hecr u muhansız + +Fasl oldu bahâr sayfile hem kühne-yi hüda +Dil istemedi azm-ı reh-i gülşeni sensiz + + + + + + +Gâlib çalışır pîr u arifân olayım dir +Deb-i şu‘arâ şöyleki turmazdı suhansız + +Nâzım-ı müşârün-ileyh sadr-ı esbak Seyyid Mehmed Saîd Gâlib Pâşâ mektûbî-i sadr-ı +âli odası ser-halîfesi müteveffâ Ahmed Efendi’nin sulbünden bin yüz yetmiş yedi târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir müddet oda-i mezbûra devâm iderek silk-i hâcegâniye +duhûl ile bekâm buyrulup iki yüz on senesi evâilinde oda-i mezkûr ser-halîfeligi +memûriyetine ve iki sene zarfında memûriyet-i mezbûreden vukû-ı infisâliyle metrûk +Cebeciler kitâbetine ve bir müddetcik sonra âmedi-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine menkûl +ve beş sene tamâmında muâhedât tanzîmiçün Paris cânibine mevsûl ba‘de tamâmü’l-sulh +Dersaâdet’e avdetinde hilâf-ı me’mûl büyük tezkirecilik hizmetine mevsûl olarak üç sene +müddet imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra ki iki yüz yirmi bir senesi makâm-ı riyâsete ve bir +sene mürûrunda tevki‘i-i dîvân-ı hümâyûn memûriyitine ve iki yüz yirmi iki senesi sâniyen +makâm-ı riyâsete ve iki yüz yirmi altı senesi sadâret-i uzmâ kethüdâlığına ve iki yüz yirmi +dokuz senesi sâlisen makâm-ı riyâsete revnak-tırâz-ı i‘zâz buyrulup üç buçuk mâh mürûrunda +riyâset-i mezkûreden azl ile makarr-ı nefy-i rüesâ olan Kütahya’ya nakl eyleyüp müddet-i +kalîle zarfında rütbe-i sâmiye-i vüzerâtı bi’l-ihrâz Bolu ve Viranşehir sancaklarına ve beş altı +mah mürûrunda Sivas sancağına ve iki sene müddetde Niğde ve Yenişehir sancaklarına ve +ba‘dehû Ankara ve Kangırı sancaklarına ve bir müddetten sonra tekrâr Bolu ve Kastamonu +sancaklarına sâye-endâz olmuş iken beyt: + + +mısdakınca az müddetde bazı münâfeseye mebni ref‘-i vezâretiyle medîne-i Konya’ya azîmet +ve bir vakt ikâmet eyledikten sonra vezâreti bi’l-ibkâ Bozok ve Kayseriye sancaklarına ve altı +yedi mâh zarfında Hudâvendigâr ve Kocaeli sancaklarıyla Bahr-ı Siyâh boğazı muhafızlığına +olan memûriyetini bir mâh mürûr eyledikte yani iki yüz otuz dokuz senesi Rabiü’l-âhirinde +makâm-ı vâlâ-yı sadârete ik‘âd ve dokuz mâh tamâmında makâm-ı sadâretden azl ile iptidâ +Gelibolu’ya ve birkaç mâh mürûrunda Manisa’ya nefy u ib‘âd olunup münefâsına kable’lvürûd sâniyen vezâreti ibkâ ve şark ser-askerligi inzimamiyle Erzurum eyâletine sâye-bahş-ı +i‘tilâ buyrulduğu hâlde üç sene mikdârı eyâlet-i merkûmede icrâ-yı hükümdâri eyledikten +sonra iki yüz kırk dört senesi hilâlinde sâlisen rütbe-i vezâret uhdesinden sarf u tahvîl +olunarak Balıkesir nâm kasabaya nefy u tesbîl olunup kasaba-i mezbûreye vüsûlunu +müteâkiben âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i Celîl olmuştur. Müşârün-ileyh fenn-i kitâbet ve +inşâda nâdirü’l-akrân ve sürat-ı kalem ve îrâs-ı hüsn-ı makâlde müşârün-ileyh bi’l-benân bir +vezîr-i âli-şân olup eş‘ârı bir kaç gazelden ibâretdir. + +GAZEL +Dâima bir Kays bir Leylâ olur âlem bu ya +Bir güle bin bülbül-ı şeydâ olur âlem bu ya + +İltifât it herkese itme hakâretle nigâh +Vakt olur kim rütbesi a‘lâ olur âlem bu ya + +Leyle-i hecr u firâka kıl tahammul çekme gam +Doğmadan gün bak neler peydâ olur âlem bu ya + + + + + + +Asr u yesri kıl tefekkür rûz u şeb zevkinde ol +Gündüz olur leyle-i zülmâ olur âlem bu ya + +Bir kuluna Rabbim eyler ise tevffîkin refîk +Mâlik-i dünyâ vü mâfihâ olur âlem bu ya + +Gerçi bî-berg u semerdir nahl-ı ümîdim veli +Giderek pür-berg u müstesnâ olur âlem bu ya + +Sikkesi altına Gâlib kim girüp olursa kul +Mahrem-i esrâr-ı Mevlânâ olur âlem bu ya + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulhalîm Gâlib Pâşâ Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup mâliye mektûpçusu odasından neş’etle kapûdân-ı deryâ Tâhir Pâşâ merhûmun +mukaddemâ mühürdârlık ve muahharen dîvân kitâbeti hizmetine memûr ve bir müddet dahi +Marmara voyvodalığı’nda güzârende-i eyyâm u şuhûr olduktan sonra sadr-ı esbak İzzet +Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetiyle berîtü’ş-Şâm cânibine azîmet ve bir vakt ikâmetle +Dersaâdet’e avdetinde bir müddet postahâne kitâbetinden ve ba‘dehû postahâne nâzırı sâbık +Hüseyin Beg’in mühürdârlık hizmetinde bi’l-istihdâm sâbıkan mâbeyn-i hümâyûn +başmemûru Hamîd Pâşâ’nın kitâbet hizmetine nakl ile bir kaç mâh zarfında uhdesine sâlise +rütbesi bi’t-tevcîh Viranşehir kâimmakâmlığına ve biraz vakt mürûrunda Ankara +defterdârlığına memûr ve iki yüz altmış beş senesi kâimmakâmlıkla Batum nâm mahale +azîmet eyleyüp iki yüz altmış yedi senesi hilâlinde Tırnova kâimmakâmlığına memûriyeti +bi’l-icrâ uhdesine mîr-ümerâlık ve iki yüz altmış dokuz senesi evâhirinde mîr-i mîrânlık +rütbe-i refîası tevcîh u i‘tâ buyrulmuştur. Mûmâ-ileyhin eş‘âr-ı âdisinden başka etrâk-ı bîidrâki taklîd sûretinde haylice eş‘âr-ı letâfet-disârı vardır. + +GAZEL +Âlemi devr itse de zâhid cihân peymâ-yı aşk +Mesken-i kalb-i muhabbetdir yine me’vâ-yı aşk + +Nîş u zehre bây-ı ayş u nûş olur her katresi +Bezm-i zevke muttasıldır var ise mînâ-yı aşk + +Böyle hâmûş olma ey gül gonce-i ra‘nâ gibi +Tâ be-subh efgân eyler bülbül-ı şeydâ-yı aşk + +Şîve-i reftârını seyr eyleyen hayrân olur +Kâmetindir ey perî sırr u çemen-ârâ-yı aşk + +Sırr-ı rûyun fehm ider mi Gâlibâ her geç-nazar +Nokta-i hâl-i siyehde gizlidir ma‘nâ-yı aşk + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Gâlib Beg Çıldır sancağı kâimmakâmı İsmâil Pâşâ’nın +sulbünden Leskofça kasabasında bin iki yüz altmış üç senesi pederi mûmâ-ileyh ile berâber +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala iki yüz altmış altı senesi mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına +bi’l-ilhâk iki yüz altmış sekiz senesi Bosna vâlisi Velî Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmeti ile + + + + + +mahall-i mezkûra azîmet ve biraz müddet mürûrunda eyâlet-i Bosna’da vâki Banyoluka +kazâsı kâimmakâmlığına mevsûl ve iki yüz altmış dokuz senesi kâimmakâmlık-ı mezkûrdan +ma‘zûlen Dersaâdet’de bi’l-vüsûl işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında ordu-yı +hümâyûn-ı bahriye kitâbetine memûren Kırım cânibine bâd-ı benekşâ-yı azîmet olmuştur. Bir +mikdâr eş‘âr u güftârı vardır. + +GAZEL +Şikeste nahl-ı kadem kâmet-i dildârı gördükçe +Olur sad-pâre cism-i gamze-i hûn-hârı gördükçe + +Ser-i kûyunda cânâ ağlarım gördükçe ağyârı +Figân itmez mi bülbül devr-i gülde hârı gördükçe + +Dilim handân olur ol la‘l-i şekerbâra bakdıkça +Gözüm giryân olur ol dîde-i güdârı gördükçe + +Bulur ten tâze bir cân vuslatın tekrârını görsem +Karârım mahv olur hecrinde istikrârı gördükçe + +Tutar dünyâyı âhım şevk-i la‘l-i tâb-nâkından +Nihâl-i avd-ı Gâlib nice yanmaz nârı gördükçe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Gâlib Beg Hamîd sancağı kâimmakâmı sâbık surre emîni +Hâcı Mustafa Ağazâde İzzet Beg’in sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz kırk beş senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz elli dokuz sâlinde mektûbî-i sadr-ı âli +hulefâsı sınfına ilhâk olunmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tabından makdemce hâcelik +rütbe-i refîasına nâil olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Târ-ı zülfün dil-i âvâreye zencîr itdim +Ahsen-i vechile dîvâneye tedbîr itdim + +Gör yanar nâme-i aşkımda sakın surh sanma +Kilk-i müjgân-ı hun-âlûd ile tastîr itdim + +Gerçi kim seyr-i cemâlinden ırâğ itdi beni +Defter-i aşkına nâmım hele tahrîr itdim + +Şeb-i firkatda hayâli beni tenhâ komadı +Subh olunca ana ahvâlimi tefsîr itdim + +Ser-firâz olsa Garîbî nola aşk içre bu gün +Hizmetinde o şehin kendimi çün pîr itdim + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Çelebi Es-seyid Ebûbekir Garîbî Efendi sâlifü’t-terceme +Çelebi El-hâc Ârif Efendi merhûmun mahdûmu olup müşârün-ileyhin vefâtından sonra ki bin + + + + + +yüz elli dokuz târîhinde âsitâne-i cenâb-ı Mevlânâ’da serîr-ârâ-yı irşâd olmuş ve bin yüz +doksan dokuz târîhinde azm-ı kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i ibâd olmuştur. + +NAZM +Hamd ola irdi Sitanbul’dan bu dem merd-i hudây +Pâye-i tedrîsle oldu zât-ı pâki reh-numây + +Rinde-i dânişverân hoş yerlerinde ehl-i fazl +İmtihân içün heman Rûmeli’de şöhret-numây + +İlm ile kenz-i edeb aslı şerîf vâlâ-neseb +Lutf ile tullâba hep itdi sualâtı becây + +Şevkile tûtî-i gülzâr hod niyâzi mahlâsı +Bezm-i kur‘ada güherbâr bülbül-ı gülşen-serây + +En geride vakt-i teşrîfin sorarsın ey Gulâm +Âsumandan indi âli târîhi mergûb-ı nây + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Gulâm Efendi Eregri nâm mahallde mütevellid olup tarîk-i +Şâzeliye sülûk eyleyerek mahall-i mezkûrda zâviyedâr olduğu hâlde ile’l-an neşr-i ulûm-ı +âliye eylemekte bulunduğu mervîdir. Güftârı kelâm-ı mevzûn kabîlindendir. + +HARFİ’L-FE + +GAZEL +Feryâdımız ol yâre de ağyâre de kalmaz +Ah-ı dil-i bülbül güle de hâre de kalmaz + +Tîğ-i nigehin kim dokuna bir dil-i zârâ +Sad-pâre de olmazsa o yek-pâre de kalmaz + +Evrâk-ı kitâb-ı emelim itdi perîşân +Cem‘iyyet-i dil çarh-ı sitemkâra da kalmaz + +Zülfünden anın oldu nice mürg-i dil âzâd +Ol dâmda kebk-i dil-i âvâre de kalmaz + +Elbet de gelir yoluna itdikleri Fâiz +Hûn-ı dilimiz gamze-i hûn-hârâ da kalmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdurrahîm Fâiz Efendi Es‘adzâde müteveffâ Saîd Efendi’nin +mahdûmu olup bin yüz altı târîhinde tarîk-i tedrîse dâhil ve tekmîl-i devr-i medâris ile Galata +kazâsı mevleviyyetine nâil olduktan sonra bin yüz otuz sekiz târîhinde Mısr-ı Kâhire +mevleviyyetine mevsûl ve o sûretle Mısır hükûmetine menkûl olarak sene-i merkûma şehr-i +Cemâziye’l-evvelinde Kâhire-i mezbûrede hâkim bulunduğu hâlde fücâeten dâr-ı bekâya +âzim olmuştur. Mûmâ-ileyh idâre-i bahs u kelâma kâdir bir şâir-i mâhir olup hatt-ı ta‘lîkde + + + + + +yektâ ve nazîre-pervazlıkta bî-hemtâ olduğundan başka satrançbazlıkda şâhâne ve ihtira-ı +mensûbede ferzâne olduğu vâreste-i kayd u sütûr ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde birkaç aded +gazel-i bî-bedeli mukayyed u mestûrdur. + +GAZEL +Kûy-ı vasla hatt-ı cânân per u bâlimdir benim +Daldan dala konan mürg-i hayâlimdir benim + +Öyle zîb itmiş ki hüsnün hat ile ol mû-miyân +Kıl kadar yok aybı varsa kîl u kâlimdir benim + +Dâğdâr-ı hâr-ı cevri olsam ol şûhun nola +Bâğ-ı dilde kad keşîde gül-nihâlimdir benim + +Mâha teşbih eyledim ol mihr-i hüsnü didi kim +Dûş-ı nâzımda kamer bir köhne misâldir benim + +Âşık-ı mümtâzın ol şeker-lebe sordum dedi +Fâik-i tûti-zebân şîrîn-edâlımdır benim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ömer Fâik Efendi mukaddemâ mühürdârlık hizmetiyle bazı +vüzerâ kapu kethüdâları maiyetlerinde bir müddet istihdâm olunup muahharen uhdesine +hâcelik rütbesi bi’t-tevcîh bazı menâsıb-ı dîvâniyeye nâil olduktan sonra bi’l-âhire ol vaktin +ta‘bîrâtı üzere şıkk-ı sâlise defterdârlığı memûriyetine bi’l-vüsûl fâik-i akrân u emâsil olmuş +iken bin yüz kırk beş sâlinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Mûmâ-ileyh tarîkat-ı aliyye-i +Nakşiye muhibbânından olup bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Mukbilin câhına mı mâlına mı ta‘n idelim +Müdbirin kârına mı hâline mi ta‘n idelim + +Olmadı mes’ele-i müşkilimiz şerh ile hâl +Hâcenin kîlına mı kâlına mı ta‘n idelim + +O bütün ateş-i ruhsârı beni yandırdı +Vechinin eline mi nâlına mı ta‘n idelim + +Gam ile geçmededir vaktimiz eyvâh eyvâh +Felegin mâhına mı sâline mi ta‘n idelim + +Hazret-i mîr-i suhan-pervere olmaz tanzîr +Fâik’in tab‘ına mı kâlına mı ta‘n idelim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Fâik Efendi Sakız muhassılı müteveffâ Hâfız Ali +Ağa’nın sulbünden cezîre-i Sakız’da bin yüz doksan sekiz senesi hilâlinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup unfuvân-i tufûliyetinde pederi mûmâ-ileyhin istishâbiyle Dersaâdet’e bi’lvürûd sinni fark-ı temyîz-i nîk u bede mürûr olduğu âvânda mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı + + + + + +sınfına dâhil ve müddet-i kalîle zarfında hâcelik rütbesine nâil olduktan sonra mukadem ve +muahher bir kaç defa memûriyet-i mahsûsa ile Rûmeli ve Anadolu câniblerine azîmet ve +hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdet eyleyüp iki yüz yirmi altı senesi ordu-yı hümâyûn +dâhilinde bulunduğu hâlde sergi muhâsebesi nezâretine ve iki yüz yirmi dört senesi mezkûr +mektûbî odası ser-halîfeligine ve iki yüz yirmi dokuz ve otuz iki ve sekiz seneleri iki defa +esham muhâsebeciligine mevsûl ve muahharen metrûk kalyonlar kitâbetine menkûl olduktan +sonra iki yüz kırk bir senesi mektûbî-i sadr-ı âli memûriyetine ve bir müddet mürûrunda +mevâli mühâsebeciligine ve iki yüz kırk beş sâlinde Haremeyn muhâsebeciligine iki sene +tamamında rûz-nâmçe-i evvel mansıbına ve iki yüz elli senesi cerîde nezâretine revnak-efzâ +olmuş iken iki yüz elli üç senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyh fenn-i +inşâya âşina bir kâtib-i hoş-edâ olup “Sefînetü’r-Rüesâ” nâm eser-i latîfe bir mikdâr zeyli ve +bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +İLAHİ +Gülsitân-ı vahdetin bülbülleri +Bûsitân-ı ma‘rifet sünbülleri +Cümlesi bâğ-ı hakîkat gülleri +Halvetîler vâkıf-ı irfân olur +Her biri mülk-i dile sultân olur + +Sıdkile sen de yürü var bende ol +Âsitân-ı pîre ser-efgende ol +Sen de bul sen de ara var sen de ol +Halvetîler vâkıf-ı irfân olur +Her biri mülk-i dile sultân olur + +Aşkdan zâtında var ise eser +Almak istersen muhabbetten haber +Tâlib isen çalma bundan gayri der +Halvetîler vâkıf-ı irfân olur +Her biri mülk-i dile sultân olur + +Dergeh-i Şa‘bân Efendi er yeri +Zât-ı pâki evliyânın serveri +Feyzi toldurdu anın bahr u beri +Halvetîler vâkıf-ı irfân olur +Her ibiri mülk-i dile sultân olur + +Cân içinde câna vuslat isteyen +Aşkile Fâik gibi dâim yanan +Gelsin işte pîr işte âsitân +Halvetîler vâkıf-ı irfân olur +Her biri mülk-i dile sultân olur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Fâik Efendi sâlifü’t-terceme Şeyh Mustafa Sâfî Efendi +merhûmun sulbünden bin yüz otuz dokuz târîhinde medîne-i Bolu’da pâ-nihâde-i sâha-i + + + + + +vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tahkîk-i müşkilât-ı ma‘neviye itmekte iken bin iki yüz +altmış bir senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı cinân olmuştur. + +GAZEL +İder bir lahzada şâhı gedâya hû zamândır bu +Gedâya bahş ider taht-ı Süleymân’ı cihândır bu + +Gel ey tıfl-ı müeddeb kırma bî-câ şîşe-i kalbi +Kabûl-ı iltiyâm u cebri müşkil bir ziyândır bu + +Görüp sînemdeki dâğ-ı cünûnu sanma bî-hûde +Şehen-şâh-ı muhabbetden virilmiş bir nişândır bu + +Cihânın germ u serd u nîk u bed ahvâline sabr it +Maârif-perverân-ı asra dâr-ı imtihândır bu + +Sözün kes yohsa kat eyler zebânın hâmeveş tiğ +Nazîre söylemek haddin mi Fâik çok tabândır bu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Fâik Beg mahrûsa-i Bağdâd’da bin iki yüz otuz senesi +hilâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup Belgırad muhâfızı Hakkı Pâşâzâde İzzet Pâşâ’nın +feriklikle Bağdâd’da bulunduğu avânda bir müddet kitâbet hizmetinde bi’l-istihdâm iki yüz +elli yedi senesi müşârün-ileyh ile berâber Dersaâdet’e muvâsalat ve muahharen hâcelik +rütbesine nâiliyetle müddet-i medîde müşârün-ileyhin dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduktan +sonra iki yüz altmış dört senesi teşkîl olunmuş olan Irak ordu-yı hümâyûnu meclisi kitâbetine +ve muahharen Bağdâd eyâleti nüfus kitâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. + +GAZEL +Ol perî mâdâm vaz‘-ı dil-nevâz eyler bana +Her ne rütbe çarh cevr eylerse az eyler bana + +Ben o mecrûh-ı hadeng-i gazayım ey bî-haber +Kim tabîb-i rûzgâr arz-ı niyâz eyler bana + +Mürg-i bî-kaydım benimçün gayriden yok ihtirâz +Her ne eylerse o çeşm-i şeh-bâz eyler bana + +Kâbe-yi kûy-ı dil-ârâyı suâl itdikçe ben +Zâhid-i kem-râh ta‘rîf-i Hicâz eyler bana + +Fâikâ bilmem bu istiğnâ nedir kim ba‘dezîn +Çâr ebrûlandı ol âfet ne nâz eyler bana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Fâik Beg Manastır hânedanından olup unfuvân-i +şebâbetinde bin iki yüz yetmiş altı senesi hilâlinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala altmış yedi +sâlinde kendisine rikâb-ı hümâyûn kapıcıbaşlığı rütbesi bi’l-i‘tâ altmış sekiz senesi evâhirinde + + + + + +Harput eyâletinde vâki Siverek kâimmakâmlığına memûr ve muahharen kâimmakâmlık-ı +mezkûrdan buûden Dersaâdet’e menkûl olmuştur. + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulkerîm Fâik Efendi Bağdâdiyyü’l-asl olup bi’l-âhire cânib-i +İran’a azîmet ve müzehhiblik sanatını tahsîle sa‘y u gayretle muahharen Dersaâdet’e +muvâsalat eylemiştir. Mûmâ-ileyh sanat-ı mezkûrede mahâreti şâhir bir şâir olup eş‘âr-ı +Fârisiyesine kemâl-i i‘tinâsı olmak mülâbesesiyle bir kıt‘a Fârisî gazel nigâh-ı tezkire-i +âcizanemize tahrîrini ilhah eylemesi üzerine bâlâda muhharer gazeli sebt-i cerîde kılınmıştır. + +GAZEL +Hep bozuldu nefha-i sâz-ı nevâ-yı merhamet +Hayli demdir gûşuma gelmez sadâ-yı merhamet + +Bilmezem bu hilkat-ı âlemde mi insâf yok +Olmadım mı yohsa ben her-giz sezâ-yı merhamet + +Bu ne hâletdir cilâ bulmaz uyûn-ı şâirân +Hâksâr olsa cihânda tûtiyâ-yı merhamet + +İstikâmetden düşüp burc u hisârı kalmamış +Kalb-i âşıklar gibi olmuş binâ-yı merhamet + +Müttali oldum ki Fâtih defter-i âfâkta +Lafz-ı bî-mânâ gibi kalmış semâ-yı merhamet + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Fâtih Efendi Şirvaniyyü’l-asl olup Dersaâdet’e muvâsalat ve bir +müddet tahsîl-i ulûm-ı âliyede bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyleyüp muahharen dîvânı hümâyûn kalemi şâkirdânı silkine dâhil ve bi’l-âhire hâcelik rütbesine nâil olduktan sonra +Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet eyleyüp bin iki yüz eli senesi hilâlinde Kâhire-i mezbûrede dârı bekâya rihlet eylemiştir. “Fâtiha oku Efendi Fâtih’e” târîhini Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı +Efendi inşâd itmiştir. + +GAZEL +Gönül meyl eyledi şimdi yine bir tâze cânâna +Melâhat mülkünün sultânıdır ol çeşm-i mestâne + +Açılır nâzile rûyunda güller hande itdikçe +Olur bülbül gibi üftâdeler hep mest u hayrâne + +Zelîhâ-yı zamândan bir nişân kalmış bu âlemde +Anınçün eylerem cânım fida ol câna dermâne + + + + + + +Perîşân zülfünü gördüm görelden pek perîşânım +Dağıldı akl u fikrim başladım feryâd u efgâne + +Yanup Mecnûnveş sevdâ-yı aşka şimdicik Fâtih +Cemâl-i şem‘-i yâre olmada bî-çâre pervâne + +Nâzım-ı mûma-ilyeh Fâtih Efendi mevâliden Ahmed Zihnî Efendi’nin sulbünden +Edirne eyâletinde vâki Bikârhisârı nâm mahallede bin iki yüz kırk iki senesi hilâlinde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup mahrûsa-i Edirne’de bir mikdâr fünûn-ı Arabiye ve Fârisiye tahsîl +eyledikten sonra iki yüz altmış altı sâlinde Dersaâdet’e bi’l-vüsûl mektûbî-i mâliye hulefâsı +sınfına duhûl eylemiştir. + +GAZEL +NA‘T-I ŞERÎF +Ey tab‘-ı eltâf-ı kerem-i kenz-i hakîkat +Ey sâhib-i mi‘râc u kerem âyet-i rahmet + +Pervâne-i dil bir gice yansa nola ansız +Nûr-ı ruhunun şem‘ine ey şems-i nübüvvet + +Keşf ile yüzünden okuyam âyet-i rûyun +Ey mecma-ı esrâr-ı Hudâ hâce-i hikmet + +Almışsa da perde yüzümün karesi çâk it +Kurtar şeb-i zulmetden ayâ nûr-ı hidâyet + +Ümîd-i visâlinle gönül yanmada her gâh +Fâhir ne yapar nusretin itmezse inâyet + +Nâzım-ı muma-ilyeh El-hâc Hâlid Fâhir Efendi eşrâf-ı kuzâtdan Çavuşzâde müteveffâ +Hasan Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi bir târîhinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup iki yüz otuz beş senesi rüûs kalemine çırâğ olunarak iki sene mürûrunda +tobhâne-i âmire nezâretinde vâki ruznamçe odasına müdâvemete mübâşeret ve o esnâda +Selîmiye Dergâhı’na post-nişîn-i irşâd olan Burusevî Behçet Efendi merhûmun âsitân-ı feyzâşiyânına dehâletle hizmetlerine muvâzabet üzre iken müşârün-ileyhin irtihâli vukûuyla iki +yüz kırk târîhinde cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve Dersaâdet’e avdetinde yine oda-ı +mezbûra müdâvemete mübâderet eyleyüp ilm-i inşâda olan ma‘lûmâtı îcâbınca iki yüz elli +dört senesi oda-i mezbûr başkitâbetine ve iki yüz elli altı senesi kitâbet-i mezbûrenin lağviyle +dikimhâne-i âmire rûznâmçeciligi memûriyetine ve birkaç mâh zarfında elbisehâne-i âmire +nezâretine ve ba‘dehû mektûbî-i mâliye odasına nakl ile muahharen nizâmiye hazînesinde +vâki tahrîrât odası başkitâbeti memûriyeti bi’l-icrâ iki yüz altmış dört senesi kendisine rütbe-i +sâniye tevcîh u i‘tâ buyrulmuştur. Mûmâ-ileyhin şi‘r ile şöhreti yoktur. + +GAZEL +O şûhun ârız-ı huygerdesi durmaz her an ağlar +Hat-ı nev geldiginden zannım oldur hüsn u ân ağlar + + + + + + +Nice tâbâver olsun dîde-i gam-nâk-ı uşşâkı +Hirâs-ı gamzesinden belki lafz-ı el-amân ağlar + +Şikenc-i zülfü kim üftâdegâna zehri kand eyler +O bir Dahhâk mârıdır ki andan ejderân ağlar + +Derûn-ı lâleyi hâl-i siyâhın çâk çâk eyler +Gül-i handân-ı ruhsârın görünce bülbülân ağlar + +Acep noldu yine bu Fâzıl-ı pür-mihnet u zâra +Bu eyyâm-ı sürûr-efzâda böyle ne yamân ağlar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Fâzıl Beg Akka Kal‘asına muzâfe Sogd nâm beldede +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin yüz seksen târîhinde vâdi-i tuğyâna pûyân olan ceddi +Tâhir Ömer nâm şakînin idâmında mîr mûmâ-ileyhi kapudan-ı deryâ müteveffâ Gâzi Hasan +Pâşâ bi’l-istishâb her bâr-ı şevket-karâr-ı mülûkâneye îsâl ve enderûn-ı hümâyûna çırâğ ile +nâil-i âmâl eyleyüp devr-i Abdulhamîd Hân-ı Gâzi’de enderûn-ı hümâyûna ihrac ve zamân-ı +Selîm Hân-ı Sâlis’te kendisine Rodos tevliyeti erzân ve uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi +ihsân buyrularak bir müddet Halep defterdârlığı ve muâvin-i hümâyûn emâneti misillü +hizmetlerde istihdâm olunduktan sonra hakkında bazı gûne şikâyet vukûuna mebnî iki yüz on +dört târîhlerinde cezîre-i Rodos’a nefy ile i‘zâc olunup bu esnâda sâlifü’t-terceme reîsü’lküttâb Râtıb Efendi’nin sûret-i idâmı âyîne-i fezâda cilve-nümâ olduktan mûmâ-ileyh +kemâliyle havfa tâbi olup o münâsebetle illet-i ummâya mübtelâ olarak muahharen +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala yedi sene müddet sâhib-firrâş-ı illet olduğu hâlde târîh; + +Göçdü Fâzıl Beg gice ahbâbı nâlân eyledi + +târîhi mantûkunca iki yüz yirmibeş târîhinde rûh-ı revânı âzim-i riyâz-ı Cennet ve dîde-i +giryânı civâr-ı Hazret-i Hâlid’de vâki Kızılmescid nâm mahallede kâin kabristânda muntazır-ı +rahmet-i cenâb-ı Rabb-i ehâdiyet olmuştur. Müşârün-ileyh ashâb-ı fazl u kemâldan olup bir +kıt‘a mürettep Dîvân-ı belâgat-ünvânı ile “Hûbân-nâme” ve “Zennân-nâme” isminde iki aded +eser-i rengîn-beyânı vardır. + +TÂRİH +Şehen-şâh-ı cihânbân hazret-i Abdulmecîd Hânı +Hudâ taht-ı hilâfetde kıla devlet ile mevcûd + +Ola dîhîm-i şevketde burûc-ı sâbite mânend +Yaza levh u kalem günden güne evkâtını Mahmûd + +Yazılsın gün-be-gün nusret tevârihi didi Fâzıl +İde Abdulmecîd Hân’a bu nev-sâli saîd ma‘bûd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Fâzıl Pâşâ Ebû’l-bekâ-i Kûfî sülâlesinden ve eşrâf-ı +kuzâtdan Ahmed Şerîf Efendi merhûmun hafîdi Sofya kâdısı esbak müteveffâ Mustafa +Nûreddin Efendi’nin sulbünden Saray-Bosna’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tahsîl-i + + + + + +ilm u kemâla say u gayretle bin iki yüz otuz dokuz senesi bir kıt‘a Edirne müderrisligi rüûs-ı +hümâyûnuna nâil ve iki yüz kırk iki senesi Saray-Bosna nikâbeti kâimmakâmlığına memûren +mümtâz-ı emâsil olduktan sonra iki yüz kırk dokuz senesi mevleviyyetle Belgırad kazâsına +hâkim ve ba‘dehû kazâ-yı Bosna’ya mütesselim nasb u ta‘yîn buyrulup iki yüz elli senesi +sâlise rütbesi ve iki yüz elli üç senesi livâlık rütbe-i refîası uhdesine bi’t-tevcîh mütesellim +bulunduğu hâlde kazâ-yı mezkûrda ve mahall-i sâirede ber-vefk-i dil-hâh emr-i askeriye ve +mehamm-ı seniyye-i sâireyi hüsn-ı idâre ile bir müddet imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra +Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Mûmâ-ileyh tab‘ı latîf bir fâzıl-ı zarîf olup kendisinin bir +mikdâr tevârih-i güzîdesi vardır. + +GAZEL-İ ZEVİ’L-KAFİYETEYN +Sanmasın zülf-i siyâhın ey gönül tumâr mâr +Eylemiş her târını hak kûy içün dildâr dâr + +İki ebrû kıblesiydi secdegâh-ı âşıkan +Hattı geldi ol bütün simdi olur nâçâr çâr + +Meyve-i vaslin gehî izhâr ider ol nev-nihâl +Rûnümûde olmuyor âlemde bak her bâr bâr + +Sen terahhum itmedin ey gül figân u âhıma +Nâle-i bülbül içün olmuş bütün gülzâr zâr + +Zehr-i merdüm-keşden ümîd-i şifâ itme abes +Olsa mümkün mü Fuâdâ sana hiç ağyâr yâr + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Fuâd Efendi sâlifü’t-terceme Keçecizâde İzzet +Efendi merhûmun nazm; + +Budur İzzet’e çârbâğ ola şâd +Fuâd u Reşâd u Murâd u Sedâd + +beytinde ta‘dâd eylediği dört nefer evlâd-ı vâlâ-nejâdının birincisi olup bin iki yüz otuz +târîhinde zînet-efzâ-yı mehd-i vücûd olarak pederi sağlığında tarîk-i tedrîse duhûl ile ulûm-ı +Arabiye ve Fârisiyeyi bi’t-tahsîl mümtâz-ı akrân u emâsil olduğu hâlde mekteb-i tıbbiye-i +şâhânede dahi bir mikdâr tahsîl-i fünûn-ı edebiye vü hikemiye ile bir aralık asker tebâbeti +hizmetiyle Trablusgarb’a gidüp geldikten sonra tebdîl-i tarîk iderek hâcelik rütbe-i refîasını +bi’l-ihrâz terceme odası hulefâsı sınfına ilhâk olunup oda-i mezbûra mütercim-i evvel olduğu +hâlde sefâret ser-kitâbeti hizmetiyle Londra’ya azîmet ve üç seneden sonra avdetle bir iki sene +mürûrunda sefâretle İspanya ve Portekiz devletleri nezdine azîmet idüp ba‘de’l-avde iki yüz +altmış senesi dîvân-ı hümâyûn tercümanlığı memûriyet-i behiyyesine ve iki yüz altmış üç +senesi bâ-rütbe-i ûlâ âmedî-i dîvân-ı hümâyûn mesned-i refîine nâil olup iki yüz altmış beş +senesi hilâlinde memûriyet-i mahsûsa ile Eflak ve Boğdan cânibine azîmet, iki yüz altmış altı +senesinde oradan doğru büyükelçilik ünvâniyle Petersburg’a memûren gidüp îfâ-yı hizmet-i +sefâret eyledigi hâlde orada iken bâ-rütbe-i bâlâ sadâret-i uzmâ müsteşârlığı makâm-ı +âliyesine ve iki yüz altmış sekiz senesi evâhir-i şehr-i Şevvâlinde hâriciye nezâret-i celîlesine +revnak-bahş-ı atıfet buyrulup iki yüz altmış dokuz senesi şehr-i Cemâziye’l-ûlâsında hîn-i + + + + + +tahrîr-i tezkiremizde devâm iden Rusya muhârebesinin mebdeâtı olmak üzre Rusya elçisi +Mançikof’un nazâret-i hâriciye makâmına vukû bulan muâmele-i dürüştkârisi üzerine vâki +olan istifâsı ile nezâret-i merkûmeden münfasil olup sâhilhânesinde ârâm-sâz-ı ikâmet iken +muahharen Ayanos ve Turhala taraflarına hücûm iden eşkiyâ-yı Yunaniye’nin def‘ u tardı +memûriyetiyle ol taraflara azîmet ve altı mâh zarfında hüsn-ı muvaffakiyetle tekmîl-i +memûriyet iderek Dersaâdet’e avdet eyleyüp işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında iki +yüz yetmiş bir senesi evâil-i şehr-i Muharreminde devlet-i âliyede müceddeden teşkîl +olunmuş olan meclis-i Tanzimat azâsı silkine ilhâk buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh dirâyetkâr ve +her vecihle akrân u emsâline tefevvuku derkâr bir zât-ı âli-tebar olup meclis-i maârif-i +umûmiyye azâsından sâlifü’t-terceme Ahmed Vahdet Efendi ile müştereken “Kavâid-i +Osmâniye” isminde bir kıt‘a kitâbet-i fevâid-nisâbı ve bir mikdâr eş‘âr-ı belâgat-meâbı vardır. + +GAZEL +Benim ol mebde-i efyâz-ı vücûd +Benim ol menşe-i esrâr-ı şühûd + +Banadır cümle hitâbet-i İlah +Benim ol hâmi-i mîsâk u Uhud + +Hele gez gönlümü başdan başa bak +Gör ki ekvân-ı dile var mı hudûd + +Fâtih-i memleket-i gaybım ben +Baş keser seyfime a‘dây-ı unûd + +Bildigin aynı Ali işte benim +Fethi sûret sana gösterdi Vedûd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Fethî Efendi mahrûsa-i Ruscuk’da bin iki yüz on dokuz +târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde tahsîl-i ulûm-ı âliye eylemek +üzre mahrûsa-i Edirne’ye azîmet ve müddet-i medîde ikâmetle iki yüz otuz dokuz târîhinde +Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet neşr-i ulûm-ı âliye ile imrâr-ı vakt u saat ve iki yüz kırk +beş senesi hilâlinde mahrûsa-i Ruscuk’a avdet eyleyüp iki yüz elli bir senesi Der-i âliye’ye +bi’l-muvâsala tarîk-i tedrîse duhûl ile birkaç sene müddet neşr-i ulûm-ı âliye ile güzârende-i +subh u şâm olduktan sonra iki yüz elli beş senesi hilâlinde ihdâs olunmuş olan mekteb-i +maârif-i adliye şâkirdânı hâceligine memûr ve ta‘yîn kılınmış ise de iki yüz altmış üç senesi +hilâlinde bazı esbâba mebnî memûriyet-i mezkûresini terk iderek Cennet-mekân Ebulfeth +Sultân Mahmûd Hân-ı Gâzi hazretlerinin inşâ-gerdeleri olan câmi-i şerifde tefsîr-i şerîf +mütemmimiyle me’lûf olduğu hâlde iki yüz altmış altı sâli evâhirinde meclis-i maârif-i +yevmiye azâsı sınfına ilhâk buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh vatan-ı asliyesi cânibinde Osmân +Begzâde dinmekle şöhret-şiâr olup kendisinin sâhib-i ilm u kemâl olduğuna delil olmak üzre +“hayrü’l-hüsni fî şerh-i istişarü’l-mu‘temen” isnimde yedi cüzü şâmil bir kıt‘a kitâb-ı rengîni +“Hilye-i Saâdet” tercemesine dâir “Hilye-i Sultân” nâmında bir kıt‘a eser-i dil-nişîni ve +ehâdis-i şerîfe tercemesine mütealik “Sermâye-i Necât” isminde bir risâle-i masnûu, “Belâgatı İlm-i Arûz” nâmında bir kıt‘a terceme-i matbûu ve haylice eş‘âr -ı letâfet-disârı vardır. + +NAZM + + + + + +Doğdu ol sultân-ı kevneyn nûra gark oldu cihân +Basdı evc-i lâ-mekâna mahve vardı hânmân + +Zulmet-âbâd-ı ademden çıkmaz idi kâinat +Ger vücûdun olmasaydı ey şefî-i ins u cân + +Sad hezârân taslıya rûh-ı şerîfine senin +Fahri-i bî-çâreden ey mefhar-i pîr u cüvân + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Mehmed Fahreddin Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin yüz +yirmi yedi târîhinde sâlifü’t-terceme Eşrefzâde Şeref Efendi’nin sulbünden kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin yüz kırk altı târîhinde lâbis-i hırka-i hilâfet ve yüz elli beş târîhinde +Eyyûb Efendi zâviyesi ve yüz altmış bir târîhinde Emir Sultân zâviyesi meşîhatine revnakdih-i kadr u mezellet olmuş iken bin yüz yetmiş altı sâli hilâlinde mat‘ûnen hân-kah-ı ukbâya +azm u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Mülk-i aşka ey gönül şâh ol ki sultânlık budur +Tâlib-i dünyâ olup kalma peşîmânlık budur + +Her ne var âdemde var âdemde bul her varı sen +Olma âdemden cüdâ âlemde şaytânlık budur + +Sırr-ı hakka mahrem ol geç katreden deryâyı bul +Ahsen-i takvîmini bil işte insanlık budur + +Salma filk-i çeşmini bahr-ı amîk-i kesrete +Düşme emvâc-ı belâyâya perîşânlık budur + +Zühd u takvânın hakı bilmekde yokdur medhali +Mescid-i irfâna gel Fahri müselmânlık budur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Fahreddin Efendi Rûmeli’de vâki Şarköyü nâm +kasabada pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyihinden sâlifü’tterceme Şeyh Zâti Efendi merhûmdan telebbüs-i sevb-i hilâfet ve muahharen Dersaâdet’e +hicret eyleyüp bin iki yüz on dört sâlinde dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Kasımpâşâ +civârında vâki Ali Efendi tekyesi hatırasında medfûndur. Mûmâ-ileyhin dîvânçe olacak +mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Bezme ra‘nâ aşkile pür-câm-ı enverdir ruhun +Gösterir ahvâlini uşşâka manzardır ruhun + +Hüsn ü ânın çaldı gönlü âşinâ-yı çeşm idüp +Kıldı sûz encâm çün sûzâna mazhardır ruhun + +Nice hayret nice nükhet nâdiye gelsen zuhûr + + + + + +Çün kelâmın dil-firîb hem derd-i ahmerdir ruhun + +Zulmeti a‘yândan imhâ eyleyüp envâr-ı hat +Pek mücellâ görünür gâyet münevverdir ruhun + +Gülşen-i tab‘ımdan olur arz-ı gül-bûveş sena +Her nazar Fahri’ye bir dürlü ziyâdadır ruhun + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâcı Fahri Efendi Dersaâdet’de çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd +olup evkâf-ı hümâyûn hazînesinde vâki gedikler odasına bir müddet müdâvemetle muahharen +hazîne-i merkûma tahrîrât odasına nakl-ı memûriyet eyleyüp bir aralık kendisine hâcelik +rütbesi bi’l-i‘tâ oda-i mezbûr mümeyyizligi hizmetine memûriyeti rû-nümâ olmuştur. + +GAZEL +Göçersin kûs-ı rihlet urulur bir gün bu menzilden +Otağın pâdişâhım lâleveş sahrâda kurdun tut + +Vücûd ikliminin ferdâ ki olmuşsun Süleymânı +Adem deryâsına o saltanat mihrin düşürdün tut + +Murâdınca bu âlem mürgzârından şikâr olup +Şehâ bâzû-yı devletden nice şeh-bâz uçurdun tut + +Getirir bezm-i kesretden ayâğı her kişi âhir +Firâkî bir el aldın âleme vahdet duyurdun tut + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Firâkî Dede Dersaâdet’de tennûre-bend-i hân-kah-ı vücûd olup +evâil-i hâlinde gürûh-ı mekrûh-ı mülğâdan iken muahharen çirk-âbe-i mezelletden âb-ı +nedâmetle tathîr-i kalb eyleyüp tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye bi’l-intisâb bin yüz eli beş +târîhinde işbu âlem-i fâniden gerdun-tâb olarak rûh-ı pürfütûhu Dersaâdet’de Molla Gürânî +türbesinde muntazır-ı rahmet-i Cenâb-ı Rabb-i Vehhâb olmuştur. Mûmâ-ileyhin her ne kadar +selâset-i tab‘ı eş‘ârından ma‘lûm ise de bâlâda muharrer olan gazelinin kâfiyeleri gayr-i sahîh +vâki olmuştur. + +GAZEL +Ruh-ı cânânı görmek dâima fikr u hayâlimdir +Semender teg yanar ateşde olmak hasbihâlimdir + +Duyarlar ric‘at eylermiş giden dünyâ-yı fâniden +Bana ric‘at günü cânânıma rûz-ı visâlimdir + +Müsinn rûyı koyup da büte-i dil içre zevb itdim +O iksir-i gamı tarh eyledim zer oldu mâlımdır + +Egerçi burc-ı akrebde olanda mâh çok bedre +Ve lîkin zülfü içre yâr rûyu nîk-i fâlimdir + + + + + + +Bana nâsih didi terk-i cünûn u kesb-i akl eyle +Velî dîvânelik bilmez benim akl u kemâlimdir + +Hızır âb-ı hayât içdi fenâ dünyâda bâkidir +Beni hayy eyleyen la‘l-i leb-i cânân zülâlimdir + +Bakan câm-ı cihân-bîne görür âlemleri dâim +Benim câm-ı cihân-bînim bu mir’ât-ı cemâlimdir + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Ferecullah Efendi memâlik-i İraniye’de vâki şehr-i +Tebriz-i anber-hizde bûyâver-i meşâmm-ı vücûd olup bir mikdâr tahsîl-i maârif eyledikten +sonra Tebriz hükümdârı Şehzâde Melik Kâsım Mirzâ’nın kitapçılık hizmetinde bulunarak bir +müddet istihdâm olunup muahharen ticâret tarîkiyle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bin iki yüz +altmış sekiz târîhinde râhile-bend-i dâr-ı âhiret olmuştur. Yuşa hazretleri civârında +medfundur. Mûmâ-ileyh lisân-ı Türkiye vü Fıranseviyeye âşinâ bir şâir-i rengîn-edâ olup +kendisinin haylice eş‘ârı vardır. + +TÂRİH +Câmi‘ oldu dâiyâne kâmet idince menâr + +Nazmı-ı manzûme-i hünermendî İsmâil Ferruh Efendi Kırımiyyü’l-asl olup ashâb-ı +servet u sâmân iken bir aralık emlâk u akarı kazâzede-i rûzgâr olmuş olduğundan Dersaâdet’e +bi’l-muvâsala ulûm-ı âliye ve fünûn-ı sâirede mahâret-i kâmilesi olmak hasebiyle uhdesine +rütbe-i hâcegâni bi’t-tevcîh kesb-i tahrîr eylemiş ve bin iki yüz elli altı senesi hilâlinde +“mübârek adem idi göçdü Ferruh” târîhi müf’dınca âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyh +ulûm-ı şitâda yed-i tûlâsı hüveydâ bir fâzıl-ı bî-hemtâ olup Lugat-ı Türkiye ile bir kıt‘a tefs’r-i +şerîfi ve sâlifü’t-terceme Süleymân Hanîfi Efendi merhûmun âsârından olan Mesnevî +tercemesine sâbi‘ olmak üzre bir cild terceme-i sıhhat-redîfi ve haylice eş‘âr-ı latîfi olduğu +meşhûr u mütevâtir ise de eş‘ârını ketm u izâe eylemiş olduğundan sâir âsârına dest-res +olunamayup bâlâda muharrer târîh mısraının tahrîriyle iktifâ olundu. Muahharen şeref-harâb u +minâresi berâber türâb olmuş olan Büyükdere nâm mahallde vâki câmi-i şerîfenin sakfiyle +sâir muhtâc-ı tamîr olan mahallerini termîm u tamîr ve minâresini müceddeden binâ vü inşâ +iderek bir mikdâr musakkafât ilâvesiyle vakf-ı câmi-i mezkûru ihyâ vü teksîr eylemiş olduğu +Tezkiretü’l-Cevâmi’de mukayyed u mestûrdur. + +GAZEL +Gerçi ehl-i zevk ile rindâne-meşrebdir kadeh +Pek içilmez zâhide bîgâne-meşrebdir kadeh + +Cem idüp cümle mürîd-i bâdeyi dergâhına +Halkada devrân ider şeyhâne-meşrebdir kadeh + +Cûş ider gâhi müselsel bir kızıl zencîr ile +Elde zabt olmaz olur dîvâne-meşrebdir kadeh + +Meclis-i meyde olur sultân-ı âşıkın hem-demi +Taht-ı fağfûra çıkar şâhâne-meşrebdir kadeh + + + + + + +Herkesin Ferdî ider izhâr-ı mahfi meşrebin +Bilmedik mâhiyetin âyâ ne meşrebdir kadeh + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh El-hâc Ferdî Efendi Dersaâdet’de pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup +tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nusah-ı ilmiyye eyledikten sonra Aydın eyâletinde vâki +Kasaba nâm mahallin müftülügü hizmetine memûr ve tayîn kılnüp mahall-i mezkûrda +tevattun eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u kemâldan olup haylice eş‘âr-ı regîni vardır. + +GAZEL +Kûh-ı gurbetde olan dilde şetâret olmaz +Neş’e-i aşksız insanda letâfet olmaz + +Şerbet-i aşkile sîr-âb ola gör dünyâda +Ki harâret bulunan dilde halâvet olmaz + +Nâsı teftîn ide gör ehl-i basîretden ise +Halkı tahmîk gibi dünyâda hamâkat olmaz + +Dil müderris iken ol medrese-i aşkında +Mevsil-i sahn-ı cünûn olmaya râhat olmaz + +Ey Ferîd hasret-i dildâr u hayâl-i yârân +Var iken çeşm u dilimde o tarâvet olmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Bahaeddin Ferîd Efendi şeyhülislâm-ı esbak Âşir +Efendi merhûmun mahdûmu olup bin iki yüz on üç târîhinde tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz +otuz senesi Haleb-i şehbâ mevleviyyetine ve iki yüz kırk bir senesi Mısr-ı Kâhire +mevleviyyetine ve iki yüz kırk dokuz senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyetine nâil +olduktan sonra iki yüz elli üç senesi hilâlinde dâr-ı bekâya nakl olmuştur. + +GAZEL +Müntehâb-ı rûyuna dikkatle çeşmim kan olur +Şâm-ı vaslin her sehergeh gûşe-i mihmân olur + +Her nedem ma‘mûr olur bünyâd-ı kasr-ı beytin +Tîşe-i cevrinle bu eyvân-ı dil büryân olur + +Bir humâ-pervâza düşdü hecr ile cism-i nizâr +Üstühân-ı mürgzârım hâsılı püryân olur + +Tâb u sûz-ı hasret-i cânâna tâkat kalmadı +Şöyle kim hûn-âb-ı dîdem bir yem-i ummân olur + +Ham-be-ham gisûların dökmüş izâr-ı pâkine +Târ-ı her z��lfü Ferîdâ kâbil-i çevgân olur + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Ferîd Beg hâcegân-ı dîvân-ı hümâyûndan İsmâil Efendi +nâm bir zâtın mahdûmu olup bin iki yüz üç târîhinde sarây-ı hümâyûn-ı mülûkaneye dâhil ve +hasbe’l-kabiliye hazîne-i hümâyûn ketebesi sınfına dâhil ile Cennet-mekân hudâvendigâr +sâbık Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında merhûme ve +mağfûrün-leha mihr u mâh-ı sultân-ı mağfiret-nişân hazretlerinin Üsküdar’da kâin ihyagerdeleri olan câmi-i cedîdin tevliyeti hizmetine nâil olduktan sonra iki yüz elli sekiz senesi +sarây-ı hümâyûn emâneti hizmet-i müstelzimü’l-mefhareti uhdesine bi’l-ihâle cânib-i Hicâz’a +azîmet etmek üzre Der-i âliye’den hareketle Şâm-ı şerîfe muvâsalat ve orada ikâmeti +hengâmda gülzâr-ı cinâna nakl u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Fikr idüp baht-ı siyâhım katı yandım bu gice +Cevr-i dildâr ile cânımdan usandım bu gice + +Şol kadar hecrin ile akdı gözümden hûn-âb +Başdan ayağa degin kanıyorum bu gice + +Hâb içinde görüp ol mâhı olunca bîdâr +Şevk-i hüsnü ile etrâfım arandım bu gice + +Harc itdimse nola sîm-i sirişkim yoluna +Sen gibi bir meh-i nâ-mihri kazandım bu gice + +Şöyle mest itdi beni câm-ı mey-i mihnet-i aşk +Bilmedim yârimi bîgâneyi sandım bu gice + +Şeb-i firkat uzadı derd-i muhabbet gibi âh +Gâh hâbîde olup gâh uyandım bu gice + +Âh u zârıma yakup kıldı terahhum bana yâr +Ey Ferîde hele ben andan utandım bu gice + +Şâire-i mûmâ-ileyha Ferîde Hânım Kastamonu eyâletinden Hamâmî Râşid Efendi’nin +kerîmesi ve ketebeden Râif Efendi’nin halîlesi olup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından +mukaddemce Dersaâdet’e hicret eylemiştir. Bâlâda muharrer olan gazel-i bî-halel yedi sekiz +sene makdem bedr-i sipihr-i hüsn ü ân olduğu avânda keşîde-i silk-i sütûr eyledigi +eş‘ârındandır. + +GAZEL +Olmada diller rübûde gamze-i câdûsuna +Deşt-i hüsnün sayd olurlar şîrler âhûsuna + +Reng-i bûda zülf-i cânâna müşâbih olmasa +Kim bakar gülzâr-ı dehrin sünbül ü şebûsuna + +Sad hezâran na‘tına meftûn bir nigâh şûhuna +Bin dil-i Hârût-beste her ham-ı gîsûsuna + + + + + + +Çîle-i sahtın çeker her dem kemân ebrûların +Âferin erbâb-ı aşkın kuvvet-i bâzûsuna + +Cismi hâk it ol sehi-kaddin yolunda Fıtnat +Nâil olmaksa murâdın devlet-i pâ busuna + +Şâire-i mûmâ-ileyha Fıtnat Hânım meşâyih-i izâm-ı mağfiret-ittisamdan İsmâil +Efendizâde Es‘ad Efendi merhûmun duhter-i sud-ahteri ve Şerîf Efendi merhûmun hâher-i +âli-güheri ve sudûr-ı izâmdan müteveffâ Derviş Efendi’nin hem-ser-i nezâket-perveri olup ebâ +enced kendisine mevrûs olan fetânet-i asliyye ve tabîat-ı şi‘riyye îcâd u iktizâsı üzre ârâyiş-i +hacle-geh-i ilm u kemâl ve ol vecihle arz-ı cemâl-i şi‘r-i bî-misâl iderek güzârende-i rûz u +leyâl iken bin yüz doksan dört sâli hilâlinde rûh-ı şerîfi âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i +müteâl olmuştur. Mûmâ-ileyhanın zâde-i tab‘-ı nâzikânesi olmak üzre müretteb bir kıt‘a +Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır. + +TÂRİH +Sadr-ı fetvâya yine Es‘ad Efendizâde +Bârekallah hüner u izzetile basdı kadem + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mehmed Fikrî Efendi müderrisînden olup devr-i +medâris-i mu‘tâdeyi tekmîl itmeksizin bin iki yüz yirmi dört sâli hilâlinde nakl-ı bekâ +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr olan târîhinden başka eş‘ârına ve terceme-i ahvâline +zafer-yâb olunamamıştır. + +GAZEL +Ümîd-i bûse-i la‘linle cânâ ıyd-ı adhâda +Bıçağ-ı gamzene kurban olur bu cân-ı üftâde + +Ger ikbâl eylemezsen câme-i reng-i nev-icâda +Ne reng istersin ilbâs-ı fiten-i ıyde âmâde + +Bahâriye nihâl-ı kadd ki giydikçe ak-ı sâde +Sanır zülfün gören sünbül biter serv-i temennâda + +Senin hüsn-i Hudâ-dâdın gören mir’ât-ı âlemde +Ne yüzle baksın âyâ bir dahi tasvîr-i behzâda + +Nigâh-ı iltifât ile kerem kıl pây-mâl itme +Sana üftâdedir bunca zamân Fennî-i şeydâda + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Fennî Beg Hotin muhâfızı esbak Ahmed İzzet Pâşâ’nın +mahdûmu olup vâlidi müşârün-ileyhin vefâtından sonra sarây-ı hümâyûna çırâğ olunarak bi’lâhire hazîne-i hümâyûn ketebesi sınfına dâhil ve Cennet-mekân Sultân Mustafa Hân-ı Râbi +hazretleri zamânında ser-kitâbeti memûriyetine nâil olmuş iken bin iki yüz yirmi üç senesi +şehryâr-ı müşârün-ileyhin vukû-ı hal‘inde hakkında ecel-i kazâ çehre-nümâ ve o yüzden + + + + + +âzim-i dâr-ı me’vâ olmuştur. Mûmâ-ileyh erbâb-ı tabîat ve ashâb-ı ma‘rifetden olup eş‘ârı +selîs u nefîs vâki olmuştur. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Biz ki insanız beni âdemleriz +Degme kesler bilir kim kimseleriz + +Sırrım��zdır nefha-i rûhu’l-kudûs +Eşrefü’l-mahlûk hem ekremleriz + +Hây u hûy u güft-gûy-ı dehrden +Fâriğiz âzâdeyiz edhemleriz + +Sanma Fennî yüz cihânda yalınız +Biz dahi nice fünûn-a‘lamlarız + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Teymur Fennî Efendi sâlifü’t-terceme Edhem Pertev +Efendi’nin pederi olup bin iki yüz kırk dört târîhinde maskat-i re’sleri olan şehr-i +Erzurum’dan medîne-i Trabzon’a nakl u hicretle bir müddet Gümüşhâne emânetinde ve +ba‘dehû Lazistan ve Karahisâr-ı Şarkî kazâları müstemleklerinde ve muahharen Cânik kazâsı +muhasallığında imrâr-ı evkât itdikten sonra medîne-i Trabzon’da ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet eyleyüp +iki yüz altmış bir senesi hilâlinde âlem-i fenâdan dâr-ı ukbâya rihlet eylemiştir. + +NAZM +Kimedir şîvesi dehrin bu istiğnâsı kime +Ya kime nâz u edâsı kuru gavgası kime + +Kahr u lutfu alimallah bize hep yeksândır +Sitem u cevr u cefâsı kerem-i nâsı kime + +Ne felek-meşreb olup âlem-i ulvîde ne hak +Pest u a‘lâsı cihânın zir u belâsı kime + +Bu gün âlemde safâ-yâb olalım bir lahza +Taab-ı tîşe çeküp hem gam-ı ferdâsı kime + +Uçurup mürg-i dili âlemi Fevzî geçtim +Lâne-berdûş-ı cihânım gam-ı dünyâsı kime + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Fevzî Pâşâ sadr-ı esbak Derviş Pâşâ merhûmun akribâsından +olup müşârün-ileyhin maiyetinde müddet-i medîde istihdâm olunduktan sonra uhdesine rütbei mîr-mîranî bi’t-tevcîh bekâm olmuş ve bin iki yüz otuz sekiz târîhlerinde makarr-ı +memûriyeti olan Maraş cânibinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Tabîatı hezl u mizâha mâil +olduğundan ekser eş‘ârı hezlgûnedir. + +GAZEL +Mürğ-i dilimi dama düşürdüm yine kendim + + + + + +Püsküllü belâdır sır-ı meh zülf-i kemendim + +Hercâyi niçün eyledin ağyâr ile ülfet +Sen yâr-ı vefâdârını terk itdin efendim + +Ateşkede-i aşkda gör mahv-ı vücûdum +Aks-i nigeh-i âfete gûyâ ki sipendim + +Ey dil-i nağam piş-revi tul u dirâz it +Raksan ola tâ şevke gelüp serv-i bülendim + +Fevzî suhanım tûti-i mu‘ciz-deme lâyık +Takdîme sezâ bu gazel-i şâh-pesendim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Fevzi Efendi Kırkağaç nâm mahallde çehre-nümâ-yı +âlem-i vücûd olup bir aralık Dersaâdet’e muvâsalat ve yedi-sekiz sene müddet mekteb-i +harbiye’de ikâmetle bir mikdâr tahsîl-i fenn u ma‘rifet eyledikten sonra vatan-ı asliyesi +cânibine avdet eylemiştir. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Ruhsâr-ı alın üzre hatın demide göster +Çeşm-i gazâlin ey şûh sünbül çerîde göster + +Rûyuna yârin ey dil kıl ol kadar nezzâre +Zahm-ı müjeyle cismin sen dîde dîde göster + +Tahrik ise murâdın o nev-nihâl-ı nâzı +Bâd-ı bahâr-ı âhın herdem varanda göster + +Nâzım-ı munzûme-i hünermendî Abdurrahman Fehmî Efendi şehriyyü’l-asl olup +usûl-ı kadîme üzre şeyhülislâm nezâretinde vâki teftiş kitâbeti hizmetinde bulunarak bir +müddet güzârende-i âvân u a‘vâm olduktan sonra bin yüz otuz sekiz sâlinde târik-i âlem-i +nâsût ve âzim-i bezmgâh-ı lâhût olmuştur. Terceme-i ahvâli Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi +mevcûd u mukayyeddir. + +BEYT +İtab-âmiz edâlarla o şûh nâz itse de Fehmî +Olur hem-bezmi uşşâkın niyâzı âdet itseydin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Çukacızâde İbrâhim Fehmî Efendi mahrûsa-i Burusa’da pânihâde-i sâha-i vücûd olup bin yüz elli bir târîhinde hâric itibâriyle tarîk-i tedrîse dâhil ve +devr-i medâris itmekte iken bin yüz seksen dokuz târîhinde dâr-ı ukbâya müntakil olmuştur. +Mûmâ-ileyhin bâlâda muharrer olan beytinden başka eş‘ârı görülememiştir. + +GAZEL +Hayâlin rûşenâ-sâz-ı dü çeşm-i intizârımdır +O mürg-i vahşi gûyâ beste-i dâm-ı şikârımdır + + + + + + +Ko itsün iltizâm-ı nâz u istiğnâ o meh-i bikr +Hevâ-yı zülf ü rûyu matlab-ı leyl u nehârımdır + +O servin sâye-i lutfundan olmaz hâtırım âzâd +Misâl-i lâle dâğ-ı aşkı dilde bergüzârımdır + +Niçün tîr-i nigâhı meyl-i semt-i gayr ider bilmem +Fezâ-yı sînede rengîn nihâl-i i‘tibârımdır + +O Şûhun âşıkâne vasf-ı hüsn-ı dil-rübâsında +Gazel tarh eylemek Fehmi medâr-ı iştihârımdır + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mustafa Mazlûm Fehmî Beg Osmân Efendi merhûmun +sulbünden cezîre-i Girid’de vâki Kandiye’de zînet-efzâ-yı kehvâre-i vücûd olup heşt sâle bir +tıfl-ı şîrîn makâle olduğu hâlde bin iki yüz otuz beş senesi hilâlinde vâlideleri hânımın +istishâbiyle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala sînleri temyîz-i surh u sevâd ve tefrîk-i noksân u ziyâd +derecesine resîde oldukda tahsîl-i hüner u maârifde sarf-ı vus‘u mukadderetle iki yüz kırk bir +târîhinde harîr nâzırı Ömer Lütfü Efendi merhûma dâmâd ve iki yüz elli iki senesi Afyon +müdürlügüne ve iki yüz elli üç senesi tophâne-i âmire nezâretine nakl ile mesrûrü’l-fuâd +olduktan sonra iki yüz elli beş senesi tersâne-i âmire müsteşârlığı memûriyetine revnak-efzâ +ve on mâh mürûrunda memûriyet-i mezkûreden infisâli rû-nümâ olmakla meclis-i vâlâ-yı +ahkâm-ı adliye azâsı sınfına bi’l-ilhâk bir sene zarfında bâ-memûriyet-i mahsûsa yani Firârî +Ahmed Pâşâ’nın ibtidâ-yı cülûs-ı meali-menûs-ı hümâyûnda bi’l-istishâb İskenderiye’ye +götürdüğü rû-nümâ-yı hümâyûnu celb eylemek memûriyet-i hayriyesiyle cânib-i Mısır’a +azîmet ve hüsn-ı muvaffakatiyetle îfâ-yı memûriyet eyleyüp Dersaâdet’e avdetinde masraf +nezâretine ve bir seneden ziyâdece müddet mürûrunda nezâret-i mezkûreden müfârakatla +sâniyen meclis-i vâlâ-yı mezkûr azâsı sınfına ilhâk olunarak iki sene mürûrunda da‘vâ +nezâret-i celîlesine revnak-bahş-ı izz u rıf‘at ve iki yüz altmış iki senesi uhdesine rüte-i bâlâ +bi’t-tevcîh nâil-i atıfet u übbehet buyrulup iki yüz altmış sekiz senesi evâhirinde nezâret-i +merkûmeden vukû-ı infisâliyle iki yüz altmış dokuz senesi ticâret nâzırı sâbık Nâmık Pâşâ’nın +memûriyet-i mahsûsa ile Londra cânibine azîmetinde vekâlet-i ticâret nezâret-i celîlesine +revnak-bahşâ ve muahharen nâzır-ı müşârün-ileyhin Dersaâdet’e avdeti münâsebetiyle +vekâlet-i mezkûre aksamın intihâ olmuş olmasıyla iş bu tezkire-i âcizânemizin esnâ-yı +tab‘ında ki iki yüz yetmiş senesi şehr-i Şevvâlinde ser-asker müsteşârlığı makâm-ı âliyesine +sâye-efgen-i kadr u mezellet buyrulmuştur. Müşârün-ileyh sipihr-i akl u dirâyetin mihr-i +cihân-ârâsı ve evc-i kemâl u ma‘rifetin mâh-ı ziyâ-bahşâsı olup hayliden hayli eş‘âr-ı belâgatşiârı ve münşeat-ı fesâhat-disârı olduğu müstağni-i tahrîr u eş‘ârdır. + +GAZEL +El virdim a mahbûb-ı zamânım dimiş oldum +Aldırmadı hiç şûh-ı cihânım dimiş oldum + +Aldı yürüdü meclis-i rindânda seyr it +Bir lahza eyleş nazlı cüvânım dimiş oldum + +Pek itti şikest rişte-i aşkı dil-i zârım + + + + + +İncinme aman ince miyânım dimiş oldum + +Geç geç diyerek eyledi tekdîr-i mükerrer +Hem-bezm olalım bu gice cânım dimiş oldum + +Pey-rev olamaz böyle gazel tarhına Fehmi +Mecliste fakat nükteverânım dimiş oldum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Fehmî Efendi medîne-i Trabzon’da bin iki yüz otuz +dokuz senesi pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup Anadolu kazâsı sınfına duhûl ile iki yüz altmış +senesi Dersaâdet’e muvâsalat ve muahharen memleketi cânibine avdet eylemiştir. + +GAZEL +Hatt-ı sebz-i gül-ruhân rengîn olur âyîneden +Tûti-i nezzâre revnak-çîn olur âyîneden + +Hande itse cevher-i eşkim görüp olma cebîn +Dürr-i dendân hûşe-i pervîn olur âyîneden + +Düşmen-i rûşen-zamîrândır sipihr-i tîre-rû +Gerçi zengî şerm idüp pür-kîn olur âyîneden + +Cûşiş-i eşke sükûnet virdi şevk-i ârızın +Cilve-i sîm-âb pür-temkîn olur âyîneden + +Sürme-i bahtım degil çeşmin sebeb hâmûş deyü +Sırr-ı hayret her nefes telkîn olur âyîneden + +Görmesinler sîne-i pür-âfeti sîminberân +Dilber-i nahvet-nigeh hodbin olur âyîneden + +Câm-ı meydir saltanat ihsân iden İskender’e +Rind-i bezm-i bâde Cemâyîn olur âyîneden + +Nev-zemîn açdı Fehîmâ tîşe-i Ferhâd külük +Safvet-i cûy-ı hüner şîrîn olur âyîneden + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâce Süleymân Fehîm Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz üç +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mukaddemâ dîvân-ı hümâyûn kalemi dâhilinde +vâki umûr-ı mühimme odasına bir müddet müdâvemet ve muahharen darbhâne-i âmire +tarafına nakl-ı memûriyet eyleyüp bi’l-âhire memûriyetden sora müddet-i medîde ol vaktin +ta‘bîrâtı üzere voyvodalık ve mütesellimlik misillü hidemâtda bi’l-istihdâm muahharen +Dersaâdet’e avdet birle Karagümrügü civârında kâin hânesinde peygûle-güzîn-i istirâhat +olduğu hâlde bazı hâhişgerân-ı nükât u kemâla tefhîm-i fünûn-ı Fârisiye eylemekte iken iki +yüz altmış iki senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinin on beşinci günü +mısraı müfâdınca âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. Vefâtına Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı +Efendi’nin inşâd eyledigi târîhdir: + + + + + + +Nâle kılsın ins u cân gitdi Süleymân Fehîm + +Mûmâ-ileyh suhan-perver bir üstâd-ı sâhib-hüner olup Devletşâh Tezkiresi’ne terceme olarak +“Sefînetü’ş-Şu‘arâ” isminde bir tezkiresi ve gazeliyât-ı Sâib’in bazı müntehib gazellerine otuz +cüzü şâmil bir kıt‘a şerhi, müretteb ve matbû bir aded Dîvânçesi vardır. + +NAZM +Doğruluk olmasaydı râh-ı sevâb +Eylemezdi sülûk ulu’l-elbâb + +Lîk tenha tarîk olduğu çün +Nâdiratdan olur iyâb u zihâb + +Râh-ı hakka revân olan âdem +Mekr-i İblisden olur bî-tâb + +Bak Hicâz’da neler çeker hüccâc +Bâr-ı ekdâr dürlü dürlü itâb + +Lîk nezd-i Hudâ’da bâkidir +Hak yolunda kazânsan ecr u sevâb + +Rast-gûluk degil mi böyle Fehîm +Sînede eyleyen harâb u yebâb + +Hak yolunda ayırmasın Mevlâ +Ne kadar halk iderse itsin itâb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Fehîm Beg cezîre-i Girid’de vâki Hanya nâm +memleketde bin iki yüz yirmi sekiz sâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz kırk +sekiz sâlinde Mısr-ı Kâhire’ye azîmetle bazı umûr-ı mühimme-i Mısriyye’de bir müddet +istihdâm olunduktan sonra iki yüz altmış yedi târîhlerinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Yakve +kazâsı müdürlügüne memûren mahall-i mezkûra azîmet ve bir sene mürûrunda Dersaâdet’e +avdet eyleyüp Mısır vâlisi merhûm Mehmed Ali Pâşâzâde meclis-i vâlâ azâsından +Muhammed Ali Pâşâ’nın kethüdâlık hizmetinde bulunduğu hâlde sâniye rütbesini bi’l-ihrâz +muahharen cânib-i Mısır’a azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘âr-ı güzîdesi vardır. + +KIT‘A +Ol kadar cismim nizâr olmuş ki olsam pîş-rev +Ey kemân-ebrû hedef zihgîrdir sensiz bana + +Baht eger devr-i revân itse makâm-ı evcde +Dest gerden-beste-i zencîrdir sensiz bana + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî İbrâhim Feyzî Efendi şehrüyyü’l-asl olup Eyyûb +Ensârî hazreteleri türbe-i şerîfesi semtinde vâki Koca Mustafa Pâşâ + + + +i şerîfi imâmeti hizmetinde imrâr-ı vakt u saat itmekte iken bin yüz otuz altı sâlinde târik-i +câmi-i hayât ve tekbîr-zen-i musallâ-yı memât olmuştur. Terceme-i ahvâli “Tuhfetü’lHattâtîn” nâm tezkirede muharrerdir. + +GAZEL +Kemâlin bulmuş ol nev-res nihâlim pek görülmemiş +Fem-i uşşâka lâyık meyve-i cismi asıllanmış + +Turunc u sîb-i bostanın çürütmüşler kıyâs itme +O bir nev-bâde-i terdir hemân cür’etce allanmış + +Hatâver sanma ey dil sen izârın ol melekzârın +Kitâb-ı hüsnü bir bir hâme-i kudretle tellenmiş + +Vezîri kıt‘a-gûyâ cismi bir âbâdi kâğıddır +Fakat şeklinde her hâli zer u zîverle hallanmış + +O serv-i kâmetin salındığın ayb itme ey âşık +Hevâ-yı aşkla me’lûf olalıdan başı yıllanmış + +Cihânda gerçi hüsnünde yegâne çok güzel ammâ +Habîbim ravza-i Cennet’de rıdvâna bedellenmiş + +İzâl-ı çeşmini vasf itmegiçün ben o dildârın +Bu nazm u şi‘rim ey Feyzî yine hoşça gazellenmiş + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Feyzî Efendi Burusa vâizlerinden müteveffâ Hasan +Efendi’nin mahdûmu olup âf-tâb-ı feyz-i İlahîden istifâze-i nûr-ı şuûr eyleyerek evkât u +ezmânı tanzîm-i eş‘âr ve terkîm-i âsâr ile güzâr eylemekte iken bin yüz seksen beş sâli +hilâlinde âzim-i darü’l-karâr olmuştur. + +GAZEL-İ MUKAFFA BE-HURÛF +Kâmetin serv-i sehî cânâ ruhundur mim u ha +Zülfün amber la‘lin ama hemçü sin u kef u ra + +Hasta-i bî-tâb-ı aşkın oldum ey Îsî nefes +Sendedir derd-i dilin çünki devâsı lâm u ba + +Düşse gûristân-ı uşşâka reh-i cânân eger +Mürdeler ihyâ ider çün ayn u ya vü sin u ya + +Meclis-i yârânı teşrîf ile bir şeb sevdigim +Hep müheyya çeng u nây u mim u ya vü dal u fa + +Rûhunu şâd eyledi Sa‘dî-i merhûmun hele +Nazm idüp bu penç beyiti fa vü ya vü dat u ya + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Emîn Feyzî sâlifü’t-terceme Veliyüddin Rüşdü +Efendi’nin sulbünden medîne-i Ayaş’da bin iki yüz yirmi iki târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup iki yüz kırk târîhinde pederi mûmâ-ileyh ile beraber Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir +aralık kitâbet hizmetiyle cânib-i Anadolu’da vâki bazı bilâd u memâliki seyr u seyâhat ve ezcümle iki yüz elli bir târîhinde vak‘a-nüvîs Es‘ad Efendi merhûmun İran cânibine sefâretle +azîmeti hengâmında pederi mûmâ-ileyhin maiyetinde bulunduğu hâlde cânib-i İran’a azîmet +ve iki yüz elli iki târîhinde Dersaâdet’e avdet eyleyüp vüzerâ kapu kethüdâlarından müteveffâ +Palabıyık Mehmed Beg yanında bir müddet edâ-yı hizmet-i kitâbet ve muahharen mîr mûmâileyhin vukû-ı vefâtiyle bir müddetcik hânesinde ikâmet eyledikten sonra iki yüz elli yedi +senesi dâr-ı şûra-yı askerî başkitâbetine nasb ile bir sene zarfında râbia rütbesini bi’l-ihrâz iki +yüz altmış bir senesi ser-asker bolan Süleymân Pâşâ’nın dîvân kitâbeti hizmetine nakl-ı +memûriyetle o esnâda kendisine sâlise rütbesi bi’l-i‘tâ muahharen Pâşâ-yı müşârün-ileyhin +makâm-ı ser-askeriden infisâliyle sadr-ı esbak Hüsrev Pâşâ’nın sâniyen ser-askerlik +memûriyet-i celîlesine nakilleri hengâmda iki sene mikdârı müşârün-ileyhin dîvân kitâbeti +hizmetinde bulunup iki yüz altmış dört senesi müşârün-ileyh Süleymân Pâşâ’nın ticâret-i +nezâret-behiyyesine memûriyetinde yine müşârün-ileyhin dîvân kitâbeti hizmetine bi’l-nakl +sene-i mezbûre hilâlinde Mısır vâlisi nasb olunmuş olan Abbas Pâşâ’nın mektûpçuluk +hizmetine memûren Mısr-ı Kâhire cânibine azîmet ve yedi-sekiz mâh zarfında avdet +eyleyüp iki yüz altmış altı senesi kendisine rütbe-i sâniye bi’l-i‘tâ tersâne-i âmire +mektûpçuluğuna memûr ve ta‘yîn kılınmış ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından birkaç +mâh makdem bahriye meclisi başkitâbetine tahvîl-i memûriyet eylemiştir. Mûmâ-ileyh +tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye mensûb bir şâir-i pesendîde-üslûb olup nazm u inşâsı latîf u +merğûbdur. + +GAZEL +Bu demde gönül vaslına lâyıkdır efendim +Ağyârda yok şimdi aralıkdır efendim + +Bûs-ı lebe ruhsat mı verir çeşmile gamzen +Mest olsa biri birisi ayıkdır efendim + +Gördüm a gözüm nûru nice dilberi amma +Hüsn ü revişin cümleye fâikdir efendim + +Bak ateş-i rûyunda olan anber-i hâle +Ben gibi o da odlara yanıkdır efendim + +Ber-dâr ise maksûdun eger Feyzî-i zârı +Mansûr-ı dilim zülfüne lâyıkdır efendim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Feyzî Efendi medîne-i Edirne’de bin iki yüz sekiz târîhinde +pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz kırk sekiz senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir aralık +uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi bi’t-tevcîh balık emâneti ve ba‘dehû tersâne-i âmire +dâhilinde vâki sürgü emâneti hizmetlerine bi’l-istihdâm memûren bir müddet dahi karantina +hizmetiyle Trabzon ve İzmir ve Trablusgarb câniblerinde güzârende-i şuhûr u a‘vâm olduktan +sonra iki yüz altmış yedi senesi kal‘a-i sultâniye karantinası hizmetine memûr u tayîn +kılınmıştır. + + + + + + +GAZEL +Cânda hiç telhî-i hicrânile lezzet mi kodun +Zehr-i gamla dehen dilde halâvet mi kodun + +Yanılup âşıka da lutf it a zâlim noldun +İtmedin zümre-i ağyâra inâyet mi kodun + +Çeşm-i cellâdına cân virmege ol şûhun hiç +Hele bir sen de rakîbâ bize nevbet mi kodun + +Her gelen oldu peşîmân yine döndü gitdi +Ey felek halkı bu kâşânede rahat mı kodun + +Feyziyâ boşla bu rüsvâlığı uslan gayri +Aşkile itmedik âlemde melâmet mi kodun + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Feyzî Efendi Konya sancagı dâhilinde vâki İçel kazâsı +karasından Limas nâm karyede bin iki yüz kırk iki senesi pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki +yüz altmış üç senesi Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet dârü’l-muallimîn nâm dershânede +taallüm-i hüner u ma‘rifet itdikten sonra altmış sekiz senesi hilâlinde Süleymâniye câmi-i +şerîfi nezdinde vâki mekteb-i edebiye şâkirdânı hâceligi hizmetine memûr ve tayîn kılınmıştır. + +GAZEL +Gülistân-ı muhabbetde benim bir gül izârım var +Anınçün her seher bülbül gibi efgân u zârım var + +Senin ol tîğ-i gamzenle hemîşe ey melek-sîmâ +Gönülde lâlezârâsâ nice bin dâğdârım var + +Firâk-ı rûy-ı âlin bendeni zâr u zebûn itdi +Ve lîkin nâzenînim şevk-i aşkınla vakârım var + +Yetişdir ey tabîb-i cân u dil gel merhem-i vaslin +Ki her dem hasretinden dilde derd-i bî-şumârım var + +Gönülâsâ ben ey Feyzî garîb u miskin olmuşken +Ne a‘lâ zülf-i dilberde benim şimdi karârım var + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Ali Feyzî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz elli iki +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz altmış iki senesi enderûn-ı hümâyûn igvâtı +sınfına ilhâk olunmuş ve hâlâ tahsîl-i maârif eylemekte bulunmuştur. + +HARFİ’L-KAF + +GAZEL +Sûre-i ve’l-leyl yazup safha-i ruhsâra hat + + + + + +Eyledi Mecnûn yine çok âşık-ı âvâre hat + +Mün‘akis baht-ı siyâh u dûd-ı âhımdır benim +Sanma mir‘at-ı ruh-ı berrâkı kıldı kara hat + +Hatt-ı reyhânî ile fermân virdi şâh-ı hüsn +Mûrveş ol yüzden üşedi la‘l-ı sekr-i yâre hat + +Rûz-ı rûşen dîde-i âşıklara târîkdir +Perde-i beşerin olmuş rü’yet-i dîdâre hat + +Her vecihden hoş gelir tab‘a Kabûlî doğrusu +Zînet-efzâ-yı cemâl-i yârdir hemvâre hat + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Kabûlî Efendi tahvîl kalemi ketebesinden Emîn +Kabûlî Efendi’nin sulbünden bin iki yüz otuz yedi senesi zînet-efzâ-yı kehvâre-i vücûd olup +iki yüz elli üç senesi dîvân-ı hümâyûn kalemi ketebesi silkine ve iki yüz elli beş senesi +mekteb-i maârif şâkirdânı sınfına bi’l-ilhâk iki yüz elli altı senesi terceme odasına nakl ile iki +yüz elli yedi senesi bâ-rütbe-i hâcegâni oda-i mezkûr sınf-ı sâni hulefâsı idâdına dâhil +olduktan sonra iki yüz altmış bir senesi Purusya sefâreti başkitâbetine memûren Berlin +cânibine azîmet ve ol tarafda bulunduğu hengâmda râbia rütbesini bi’l-ihrâz iki sene +mürûrunda Dersaâdet’e avdet eyleyüp bâ-memûriyet-i kal‘a-i sultâniye ve Trabzon ve Tuna +sevâhilinde ve Burusa’da bir müddet geşt u güzâr eyedikten sonra uhdesine rütbe-i sâlise bi’ttevcîh iki yüz altmış beş senesi İngiltere sefâreti ser-kitâbeti memûriyetiyle Londra’ya azîmet +ve bir sene mürûrunda kendiye rütbe-i sâniye sınf-ı sânisi bi’l-i‘tâ iki sene müddet kitâbet-i +mezkûre ve bir sene mikdârı dahi maslahat-güzârlık ile mahall-i mezbûrda ikâmet ve +Dersaâdet’e muvâsalatındaki iki yüz altmış sekiz senesi hilâlinde cerbeze vü ma‘lûmâtı +iktizâsınca rütbe-i sâniye mütemâyiz ve fevkalâde orta elçiligi ünvânı ile Atina sefâretine +tayîn buyrulup mahall-i mezkûra azîmet ve altı mâh zarfında uhdesine hâriciye kitâbeti +memûriyeti bi’t-tevcîh Dersaâdet’e muvâsalatla iki yüz yetmiş senesi mesele-i hâzıradan +tevellâyı memâlik-i mahrûsaya gelmiş olan İngiltere ve Fransa devlet-i fahimeleri asâkirinin +tehiyye-i levâzımâtı zımnında Gelibolu’da teşkîl olunan komisyona memûren beş mâh +mikdârı Gelibolu ile Edirne’de îfâ-yı hizmet eyleyüp hitâm-ı memûriyetiyle Dersaâdet’e bi’lmuvâsala iki yüz yetmiş bir senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinde kitâbet-i mezkûre +memûriyetinden infisâli rû-nümâ olmuştur. Mûmâ-ileyh Kethüdâzâde sâlifü’t-terceme Ârif +Efendi merhûmdan tahsîl-i ilm u hüner itmiş ve nazmen ve neşren akrânına tefevvuk eyleyüp +haylice eş‘âr-ı güzîde tanzîmine dahi müvaffak olmuştur. + +GAZEL +O şûhun pertev-i ruhsârı keyvânı çalar çarpar +Sevâd-ı şu‘le-i la‘l-i bedehşânı çalar çarpar + +Hayâl-i ceyş-i müjgânından olmaz burc-ı dil hâli +Harâmi gözleri çok kişver-i cânı çalar çarpar + +Nigâh-ı şâh-bâzı tâk-ı ebrûdan sürüldükçe +Degil ankâ hümâ-yı şâh-ı hûbânı çalar çarpar + + + + + + +Sikenderveş meger sû-yı lebinde hâl-i hindûlar +Zülâm-ı hatın içre âb-ı hayvânı çalar çarpar + +Sakın dil verme Kudsî gamze-i mekkâre-i yâre +O câdû sahraü’l-cinnîdir insanı çalar çarpar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh A‘rec Hâce Kudsî Efendi Cennet-mekân Sultân Selîm Hân-ı +Sâlis hazretleri asrı ulemâsından olup neşr-i ulûm-ı âliye iderek imrâr-ı subh u mesâ +eylemekte iken bin iki yüz on dokuz senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Vefâtına +Sürûrî Efendi merhûmun inşâd eyledigi târîhdir; “Hâce Kudsî’ye cinânı ide Kuddusî mekân” +mûmâ-ileyhin biraz eş‘ârı vardır. + +İLAHİGÛNE GAZEL +Gelin ey yârân rüfekâcasına +Olalım ihvân sülehâcasına + +Giyelim tâcı olalım zâcı +Dün ü gün nâci fukarâcasına + +Girelim râha varalım şâha +İrelim câha nukabâcasına + +Alalım himmet bulalım vuslat +Kılalım uzlet nücebâcasına + +Yanalım her an olalım hayrân +Kılalım seyrân gurebâcasına + +Koyalım gayri tuyalım seyri +Diyelim şi‘ri şu‘arâcasına + +Alalım cebli salâlım neyli +Çalalım tablı ümerâcasına + +Bolalım teslîm alalım ten‘îm +Kılalım ta‘lîm ulemâcasına + +Yiyelim kandı koyalım fendi +Diyelim pendi hutebâcasına + +Geçelim yemler içelim cemler +Saçalım demler şühedâcasına + +Açalım meydân saçalım mercân +Uçalım her an zurefâcasına + + + + + + +Verelim biz cân görelim cânân +Sürelim devrân şürefâcasına + +Bulalım bürhân olalım Lokmân +Kılalım dermân hükemâcasına + +Gele kardaşlar bana haldaşlar +Dökelim yaşlar züafâcasına + +Eyle Kuddusî hak ile ünsü +Ko kamu tâsı ukalâcasına + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Kuddûsî Efendi cânib-i Anadolu’da kâin Nigde kazâsında +vâki Bor nâm kasabada kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Kadriyyeye sülûk +ile müddet-i medîde Rûmeli ve Anadolu câniblerinde seyr u seyâhat ve ba‘dehû cânib-i +Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve on yedi sene müddet ol arâzi-i mukaddesede mücâvereten +iskân ve ikâmet eyledikten sonra tekrâr kasaba-i mezbûreye avdet eyleyüp zâviye-i +mahsûsasında gûşe-gîr-i inzivâ olduğu hâlde bin iki yüz altmış beş senesi şehr-i Cemâziye’lâhiresinde kurbgâh-ı cenâb-ı Kuddûs’a nakl u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh meşâyih-i +mutasavıffadan bir şeyh-i sâhib-himmet olup ekser eş‘ârı şeyhâne ve gâlib güftârı tasavuffâne +vâki olmuştur. Bir kıt‘a mufassal Dîvânı dahi vardır. + +TESDİS +Şirâz u Horasânî degil Ankaravîyüz +Ne surh-ı sırız ne sûveriz biz Alevîyüz +Bizler hafi mezheb u sünnî-senevîyüz +Sır vermeyerek ser viririz ahde kavîyüz +Hâk-i kadem-i Âl-i Abâ Mustafavîyüz +Bûbekr Ömer Osmân u Ali Mürtezavîyüz + +İsni aşer ammâ ki İmâm Al-i cenâbdır +İran’da makâm yerleri vâlâ mehtâbdır +İklim-i vilâyâtda kamu şâh-ı şebâbdır +Bu tâze beyân ukde akâyidde kitâbdır +Hâk-i kadem-i Âl-i Abâ Mustafavîyüz +Bûbekr Ömer Osmân u Ali Mürtezavîyüz + +Cândan severiz cümleten ashâb-ı güzîndir +Ashâb-ı mübeşşer hepisi anla berîndir +La‘net-keş-i avân-ı Yezid ol ki laîndir +Bu beytle sini ser-i sürûh bîni mübîndir +Hâk-i kadem-i Âl-i Abâ Mustafavîyüz +Bûbekr Ömer Osmân u Ali Mürtezavîyüz + +Tâğuta zen-i bahr-ı fikir olma bu râzda +A‘lâ ile ednâ dime ol nazm u niyâzda +Ol ehl-i tarîk gezme dilâ şeyb u firâzda + + + + + +Bu beyt-i hümâyûnu nevâ eyle Hicâz’da +Hâk-i kadem-i Âl-i Abâ Mustafavîyüz +Bûbekr Ömer Osmân u Ali Mürtezavîyüz + +Gâlip nice keşf eyledin ol râz-ı nihândır +Tâ beynehümada olan ol ukde-i cândır +Ol habl-i metin esb-i dili beste-inândır +Da‘vâ-yı Karâri ki hemen cây-ı beyândır +Hâk-i kadem-i Âl-i Abâ Mustafavîyüz +Bûbekr Ömer Osmân u Ali Mürtezavîyüz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Karârî Efendi Ankaravîyyü’l-asl olup tarîk-i kazâya rızâ-dâde ve +ol sûretle Dersaâdet’de imrâr-ı subh u mesâda iken bin iki yüz kırk üç târîhinde âzim-i darü’lkarâr olmuştur. Vefâtına “Karârî kalmadı gitdi cihândan” târîhini mevâliden sâlifü’t-terceme +Kıbrısîzâde İsmâil Hakkı Efendi inşâd eylemiştir. + +HARFİ’L-KEF + +TARİH +Lem‘a-pâş oldu dile bir rütbe envâr-ı neşât +Kim dırahşan oldu cezm itdi saâdet ahteri + +Cûş-ı feyz ile cihâna geldi şöyle inkişâf +Kim tecessüm itdi ma‘nâ-yı sürûrun peykeri + +Künhünü tahkîk içün bu hâlet-i pür-behçetin +Dil iderken vâdi-i endîşede cevlângeri + +Geldi bir şahs-ı be-şûş u pür-şitâb u hûy-feşân +Eyledi bir böyle mısra‘la beşâret-gusteri + +Silk-i nazm itmez vefâ kâşifdir evsâfına +Eyle tanzîm duasıyla edâ-yı çâkeri + +Defter-i aklâm-ı hâkânîde tâ kim sebt ola +Masraf u îrâd-ı sultân-ı adâlet-perveri + +Mesned-i vâlâda âsâr-ı füzûn-ı devleti +Şân-ı pür-nevle olan tûmâr-ı dehrin zîveri + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Reîsü’l-kuttâb Mehmed Emîn Kâşif Efendi beyne’l-kibâr +Şâtırzâde Emîn Kethüdâ dinmekle şöhret-şiâr olan Kâşif Efendi’dir ki mektûbî-i sadr-ı âli +odasından neş’etle iptidâ oda-i mezbûr ser-halîfeligine ve ba‘dehû sadâret-i uzmâ +mektûpçuluğuna ve bin yüz yetmiş bir târîhinde makâm-ı riyâset-i küttâba ve bir aralık vukû-ı +azliyle yüz yetmiş üç senesi evâhirinde sâniyen riyâset-i mezkûre mesned-i vâlâsına ve yüz +yetmiş beş senesi şehr-i Saferinde sadâret-i uzmâ kethüdâlığı makâm-ı celîlesine ve bade’linfisâl defterdârlık câygâh-ı vâlâsına ve bir müddetden sonra defterhâne-i âmire emânetine + + + + + +memûren nâil-i makâsıd u âmâl buyrulup muahharen sâniyen sadâret kethüdâlığı makâm-ı +âlisine revnak-dih-i izz u ikbâl buyrulmuş iken bin yüz seksen bir senesi şehr-i Cemâziye’lâhirinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabb-i muteâl olmuştur. Müşârün-ileyh nazm u inşâda kadr +u mahâreti zâhir ve hüveydâ bir şâir-i maârif-âşinâ ise de bâlâda muharrer târîhinden maâda +eş‘ârına dest-res olunamamıştır. + +RÜBÂİ +Fikr-i ser-i zülüfünile perîşan olmam +Her ateş-i ruhsâr ile sûzân olmam + +Olsam da eger gârik-i bahr-ı ekdâr +Minnet-keş u dest-pest-i nâdân olmam + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Mehmed Kâzım Efendi Eyyûb Ensârî hazretleri ismine mensûb olan karyede kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse +duhûl ile bin yüz otuz dokuz senesi hilâlinde irtihâl-i dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh +cevdet-i hatt ile şöhret-şiâr bir şâir-i pâk-güftâr olup Sâlim Efendi Tezkiresi’nde bazı âsârı +mestûr u mukayyeddir. + +NA‘T-I ŞERÎF +Muallâ dergehin arş âsitândır yâ Resûlallah +Mutâf-ı ins u cân u kudsiyândır yâ Resûlallah + +Görenler ravza-i Cennet-misâlin dûzaha girmez +Usât-ı ümmete dârü’l-amândır yâ Resûlallah + +Sen ol şâhen-şeh-i levlâk-mesnedsin ki bin Mûsa +Âsâ ber-kef kapında pâ-sibândır yâ Resûlallah + +Gubâr-ı hâk-i pâyin kuhl-ı çeşm-i âlem olmuştur +Bana her nakş-ı pâyin sürmedândır yâ Resûlallah + +Ruhun verd-i tecelli nükhet-i gülşen-serâ-yı dil +Muanber kâkülün reyhân-ı cândır yâ Resûlallah + +Nazîr olmaz o hatt-ı müşk-fâm u hüsn-i dil-sûza +Ser-â-ser sûre-i nûr-ı duhandır yâ Resûlallah + +Ne haddim medhin itmek olacak illa vassâfın +Murâdım hâlimi arz u beyândır yâ Resûlallah + +Perîşân rûzigârım hâne berduşum siyeh-rûyum +Gönül aşufte-i zülf-i tabândır yâ Resûlallah + +Olupdur hem felekler bâr-i isyânımla vezn olsa +Muhakkak cürm u isyânım girândır yâ Resûlallah + + + + + + +Bulunmaz hadd u gâyet rütbe-i a‘dâd-ı cürmümde +Hezâr emsâl-i necm-i âsumândır yâ Resûlallah + +Garîk-i lücce-i eşk-i nedâmet-i tehi-destim +Makâlim el-amân u el-amandır yâ Resûlallah + +Hemân sermâyem elde hubb-ı zât u ehl-i beytindir +Ümîdim iltifât-ı hânedândır yâ Resûlallah + +Ne hâcet rütbe-i aşk u vedâdim eylemek ta‘rîf +Sözümden sûziş-i kalbim ayândır yâ Resûlallah + +Fakîrim müstemendim âcizim Kâzım gibi her dem +İşim feryâd u efkârım figândır yâ Resûlallah + +Hemîşe kûy-ı Cennet-bûyuna cûy-ı tahiyyâtım +Misâl-i cûşiş-i eşkim revândır yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mûsa Kâzım Beg Koniçeli müteveffâ Hüseyin Beg’in sulbünden +mezkûr Koniçe kasabasında bin iki yüz otuz yedi senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +pederi mûmâ-ileyhin istishâbiyle Dersaâdet’e bi’l-muvâsala sinni tefrîk-i siyâh u sevâd +derecesine resîde oldukda dîvân-ı hümâyûn kalemine ve bir müddet mürûrunda kalem-i +mezbûra mülhak mühimme odasına müdâvemetle bi’l-âhire mâliye mektûpçusu odasına dahi +bir müddet devâm eyledikten sonra kitâbet hizmetiyle asâkir-i hassa-i şâhâne silkine dâhil ve +birkaç sene zarfında livâ kitâbeti hizmetine nâil olarak işbu tezkire-i âcizanemizin tab‘ı +esnâsında alay emînligi memûriyetine nakl ile mümtâz-ı akrân u emâsil olmuştur. Mûmâileyh her nevde şi‘r inşâdına muktedir bir şâir-i mâhir olup nazm-ı kasâyidde sâhib-i yed-i tûlâ +ve ol fende akrân u emsâline tefavvuk u rüchâniyeti zâhir u hüveydâ olduğundan başka +mersiye-gûlukda kemâl-ı mahâreti ve dîvân olacak mikdâr eş‘âr-ı müstelzimü’l-belâgatı +vardır. Şâh-ı Velâyet Efendimiz’in haklarında keşîde-i silk-i sütûr eylemiş olduğu kıtâatdan +bir kıt‘ası teberrüken terceme-i hâli zeyline tahrîr u ilâve kılınmıştır. + +Cûş idüp bâd-ı muhabbet ile deryâ-yı ezel +Oldu bir cevher-i şeh-dâne dü reng üzre celi + +Didi sarrâf-ı hüviyyet görüp ol renglerin +Birine nûr-ı Muhammed birine nûr-ı Ali + +İşbu kıt‘a-i latîfe mümâsil daha pekçok eser-i rengînteri olduğu bî-reyb u riyâdır. + +GAZEL +Sinân-ı gamze-i cânâna girmiş sîne âyîne +Bu sûretle müşâbih âşık-ı gamgîn-i âyîne + +Görüp âyîne-i ruhsâr-ı zîbâsı hicâbından +Büründü başına bir perde-i peşmîne âyîne + + + + + + +Bakup âyîneye çîn-i cebîni eylemiş âyîn +Kalır hayretde ol âyîne her âyîne âyîne + +Abes âyîne-i şeffâfa bakma ey melek-sîmâ +Görür mü rû-be-rû gelse biri birine âyîne + +Nola mir’ât-ı dil Kâzım çerâğ-ı bezm-i yâr olsa +Yakışmaz mı acep ol bezm-i Cem-ayine âyîne + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Kâzım Efendi Dırama kazâsına tâbi Sari Şabân +nâhiyesinde vâki Ulucak nâm kâryede bin iki yüz otuz târîhlerinde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup iki yüz kırk yedi senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Kâdıçeşmesi civârında vâki +medreselerden birinde hücre-güzîn-i ikâmet olarak ulûm-ı Arabiyeyi Kavalalı Yûsuf +Efendi’den fünûn-ı Fârisiyeyi dahi sâlifü’t-terceme Hâce Fehîm Efendi merhûmdan tahsîl ile +iki yüz altmış iki senesi bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna nâil olduktan sonra Mısır +vâlisi esbak İbrâhim Pâşâ merhûmun mahdûmu Mustafa Beg’in kethüdâlık hizmetinde +bulunarak birkaç defa cânib-i Mısır’a azîmet ve muahharen Dersaâdet’e avdet eylemiştir. +Mûmâ-ileyh nükte-perdâz bir şâir-i mümtâz olup kedisinin bir mikdâr eş‘âr-ı hayâl-âmiz ve +güftâr-ı hayretengîzi vardır. + +Âferinler yine Koz bekçisine +Seyr idenler didiler cümle belî + +Pehlevân böyle gerekdir hakkâ +Şimdi meydânın odur bî-bedeli + +Tutuşan kimdir anınla acaba +Birinin var ise gelmiş eceli + +Berk-i hâtif gibi tâbân göricek +Ateş-i zarb ile yandı Fareli + +Kâmilin oldu hoş-âyinde yine +Pehlevânâne bu zîbâ gazeli + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Kâmil Beg sâlifü’t-terceme şâir-i mâhir Fâzıl Beg merhûmun +birâder-i kemâlâveri olup büyük pederleri Tâhir Ömer nâm şakînin vefâtından sonra der-i bârı şevket-karâr-ı mülûkaneye muvâsalatla enderûn-ı hümâyûnda vâki hâce-yi seferliye çırâg +buyrulup şem‘-i âmâlı fânûs-ı ikbâlda şu‘le-pâş-ı kemâl olmamış iken bin iki yüz bir senesi +hilâlinde mizbân-ı kazâ fitile-i hayâtın mikrâz-ı memât ile bürîde iderek rûh-ı revânı dâr-ı +cinâna resîde olmuştur. + +GAZEL +Şâh-ı hûbâna nâz ider gönlüm +Gâhi arz-ı niyâz ider gönlüm + +Ateş-i firkatile yandıkça + + + + + +Mevsim-i dîde yaz ider gönlüm + +Dâmen-âlûde-i münâhidir +Tövbeden ihtirâz ider gönlüm + +Kâbe-i matlaba irer bir gün +Arzû-yı Hicâz ider gönlüm + +Cüst-cûda hakîkat âlemini +Geşt-i deşt-i mecâz ider gönlüm + +Semt-i yâri tasavvûr itdikçe +Tayy-ı dûr u dirâz ider gönlüm + +Sırrına Kâmil olmadık âgâh +Sanma kim keşf-i râz ider gönlüm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yûsuf Kâmil Pâşâ Gümrükçü Osmân Pâşâ merhûmun +birâderzâdesi ve siğâr-sal ve evâil-i hâlinde niam-perverde vü terbiyet-gerdesi olup devr u +ikâmet eyledigi eyâlet u memleket ve Dersaâdet’de dâirelerine müdâvim ulemâ-i benâmdan +tahsîl-i ilm u ma‘rifet ve iktisâb-ı sanat-ı kitâbet eylemesi sırasında biraz vakt dîvân-ı +hümâyûn kalemine müdâvemet ve bin iki yüz kırk dokuz sâli evâilinde cânib-i Mısr-ı zâtü’lihrâma azîmet eyleyerek hazîne-i Mısriyye kitâbetinde müstahdem ve yedi-sekiz mâh +mürûrunda Mısır vâlisi merhûm Mehmed Ali Pâşâ’nın maiyet-i kitâbeti hizmetiyle mübtehic +u hırâm olunmasını mütevâliyen rütbe-i kâimmakâmiden bida‘ ile beş sene zarfında mîr-i liva +ve beyne’l-ikfâ nâmdâr ve kâm-revâ olup iki yüz altmış senesi evâsıtında bâb-ı ikbâl-ı erbâb-ı +âmâl olan der-i bâr-ı şevket-medâra irsâl olunmağın rütbe-i refîa-i mîr-i mîrânî ihrâz ile +münşerihü’l-fevâid ve Mısır’a avdetinde vâli-i âli-himmete dâmâd oldukda beş sene sonra +tebeddülât-ı valât ve vukû-ı vefât hengâmelerinde hasbe’l-kader aksa-yı benâdir-i saîdiyeden +olan bend-i râsivanda üç ay kadar kâşâne-nişîn-i vahdet ve ba‘dehû vâsıl-ı âsitâne-i saâdet +olarak ezmine-i pîrede Rûmeli beglerbeyi pâyesiyle ahkâm-ı adliye ve maârif-i umûmiyye +meclisleri azâlığına memûr u şâdân ve çok geçmeden rütbe-i sâmiye-i vezâret ihsân ve altmış +sekiz senesi ticâret nezâret-i celîlesiyle kâlâ-yı kadr u haysiyeti nigâh-i i‘tibâra şâyân buyrulup +muahharen Fethi Pâşâ’nın menâsıb-ı memûriyet-i âliyeleriyle nasblarının beşinci ayında +nezâret-i müşârün-ileyhadan münfasilen yine meclis-i vâlâ azâsı sınfına dâhil olmuş ve iki +yüz yetmiş senesi evâhirinde sâniyen ticâret nezâretine ve bir mâh mürûrunda meclis-i vâlâ +riyâsetine revnak-dih-i şân u übbehet buyrulmuştur. Müşârün-ileyh mâhirü’l-irfân bir müşîr-i +âli-şân olup mütâlaa-i kütüb u tevârih u ebyâtda şöhret-i kâmilesi ve münâvele-i akdah-ı şi‘r-i +sâziye killet-i rağbetiyle berâber tedkîk-i nükat-ı ebyât u mutayebatda mahâret-i şâmilesi +menkûldur. + +GAZEL +Başladır medh u senâya halkı zî-şân kâkülün +Söyledir bülbül misâli çok suhandân kâkülün + +Şöhretin âfâka çıkdı bilmeyen var mı seni +Meclis-i uşşâk içre oldu destân kâkülün + + + + + + +İtmesin ta‘yîb-i âlem bu dil-i âşüfteyi +Bilmez itdi kendimi bana o fettân kâkülün + +Ukde olmuş kalb-i âşıka anın her turrası +Bend ider bir mû yine bin merdümiden kâkülün + +Dâima Kâmil kulun söyler sehâvet-bahşını +Hâtem-i Tayy gibi oldu sâhib-ihsân kâkülün + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Kâmil Efendi sâlifü’t-terceme Silivrili İsmâil Hakkı +Efendi’nin birâder-i gühteri olup pederleri Ahıshalı Osmân Efendi’den bir mikdâr ulûm-ı +Arabiye ve Hâce Kerîmî Efendi’den bir bend fünûn-ı Fârisiye tahsîl iderek mükaddema +Rûmeli cânibine şeref-vukû olan seyâhat-i mealî menkabet-i cenâb-ı şehriyârî esnâsında bir +kıt‘a müderrislik rüûs-i hümâyûnuna nâil olmuştur. + +GAZEL +Tekye-i Yahya Efendi’nin mübârek şeyhi kim +Hazret-i Nûrî Efendi dil-münevver çün sirâc + +Nice eyyâmdan mükaddem zât-ı âli-sîreti +Olmuş idi bazı sûrî ârız ile nâ-mizâc + +Kurb-ı Sarıyir’de tebdîl-i hevâ vü âb içün +Kıldı iskân çend rûz ol pîr-i sâhib-ibtihâc + +Hamdullah hazret-i İrfân bedîdi müjde-bâd +Himmet-i pîrân ile buldu müdâvât u ilâc + +Müddet-i endekte bâ-eltâf-ı sâni-i kerîm +O mahallin halkı ile itdi a‘lâ imtizâc + +Böyle ra‘nâ-yı ferîde âkibet lâzım müdâm +Kim vire hakka vücûdu meslek-i zikre revâc + +Kâmilâ beher duâ-yı sıhhat-ı tab‘ı hemân +Dâima dergâh-ı Feyyâz-ı Kerîm’e destin aç + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Cerrah Kâmil Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz beş târîhinde +pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir müddet mekteb-i tıbbiye-i şâhânede tahsîl-i maârifde +bulunduktan sonra sâlifü’t-terceme Cerrahbaşı Şâkir Efendi’nin yanında müddet-i medîde +hizmet ve bir mikdâr tahsîl-i sanat eyleyüp muahharen bir bâb çırâğ dükkânı güşâdiyle imrâr-ı +evkât itmekte iken işbu tezkire-i âcizanemizin tab‘ından makdem ordu-yı hümâyûn cânibine +i‘zâm kılınmıştır. + +GAZEL-İ MASNÛ +Olma sihâm-ı dest-i kazâdan emîn amân + + + + + +Tîr âşikâre gelmededir der-kemîn kemân + +La‘l-i lebinde zâhir olup nev demîde hat +Didim huceste bâd-ı nigîn zemîn-i zamân + +Başınçün itme va‘de-i teşrîfine dürûğ +Ey cevr-pîşe oldu dürûğa yemîn yamân + +Eksik degil rakîb-i cudâr-ı semâniye +Olsun gerekse dilber dür-ı semîn-i samân + +Şi‘rin muvaşşah eyle sanâyi‘le Kâmiyâ +İster edâ-yı tâze ve hem nev-zemîn zamân + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Kâmi Efendi mahrûsa-i Edirne’de kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bin iki yüz iki târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ve +bin yüz on altı târîhinde şehr-i Bağdâd’a kâdı ve ba‘dehû fetva emâneti ve yüz yirmi dört +târîhinde Galata mevleviyyetine ve bir müddetden sonra evkâf-ı hümâyûn müfettişliği +memûriyetine ve yüz otuz târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine vüsûl ile bin yüz otuz altı +târîhinde Mekke-i mükerreme pâye-i celîlesini bi’l-ihrâz Rûmelihisârı’nda kâin +sâhilhânesinde ârâm-sâz-ı itizâz olmuş iken sene-i mezbûre hilâlinde dâyin-i ecel kendisine +mütekâz olmağla irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u kemâldan olup +“Salavât-ı Mes‘ûdî” nâm kitâba bir kıt‘a terceme ve ilm-i fıkha dâir “Riyâzü’l-Kâsımîn” +isminde bir aded risâle-i mu‘tebere te‘lîf ve tertîbine müvaffak olduğundan başka müretteb bir +kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde haylice eser-i rengîn-beyânı +vardır. + +GAZEL +Sâger-i binti’l-ineb hicrânının mahrûmuyuz +Arzû-yı vuslatının çıkmaz hayâl-i devriyi + +Olmuşuz seng-i kazânın bir nişangâhı ayân +Tâ leked-hâr-ı felek müşkülünün makdûruyuz + +Dutmadı devrân bizimle kaldı hayret mahşere +Sâha-i nâ-kâm içinde dillerin meksûruyuz + +Kurb-ı vuslat bulmadık düşdük hevâ-yı firkata +Kendi kadrin bilmeyen bir nâ-halef mecbûruyuz + +Kılmaz iken şâhlara kıldık adûya ser-fürû +Kâmiyâ ikbâl ile gûyâ cihân meşhûruyuz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şabân Kâmi Efedi şehr-i Diyarbekir’de pâ-nihâde-i sâha-i vücûd +olup bir müddet Mısr-ı Kâhire’de ikâmetden sonra vatan-ı asliyesine ricatla tarîkat-ı aliyye-i +Kadriyyeye olan mensûbiyeti münâsebetiyle mütasarrıf olduğu hâneyi zâviye şekline bi’lifrâğ ile’l-an icrâ-yı âyin-i dervişâne ile melûfdur. + + + + + + +NA‘T-I ŞERÎF +Gubâr-ı ravzanın kuhlı cilâdır yâ Resûlallah +Gözümde hâk-ı kûyun tûtiyâdır yâ Resûlallah + +Cebînin sûre-i ve’ş-şems sînen matla-ı ve’l-fecr +Saçın ve’l-leyl u yüzün ve’d-duhâdır yâ Resûlallah + +Şeb-i mi‘râcda na‘l-ı şerîfin nakş almış çarh +Biri meh birisi mihr-i semâdır yâ Resûlallah + +Şemîm-i çîn-i zülfün şemmesidir mişk ile anber +Anınçün mişke teşbîhi hatâdır yâ Resûlallah + +Ne yüzle varayım yüz virmez isen bâb-ı Rahmâna +Yüzümde rû-siyehlik rû-nümâdır yâ Resûlallah + +Gubârım rûzigâr atmazsa semt-i ravza-i pâke +Dem-i mahşerde de işim hevâdır yâ Resûlallah + +O denli mücrimim zerre sevâbım varsa defterde +Ya sehv-i kâtibân ya iftirâdır yâ Resûlallah + +Egerçi dâmen-i lâ-taknatu der-destdir ammâ +Yine her hâlde ümîdim sanadır yâ Resûlallah + +O denli lutfuna ümîdvarım havf olup ma‘dûm +Zebâna her gelen harf-ı recâdır yâ Resûlallah + +Derûnum zikr u fikr-i hazrete bîgânedir gerçi +Nice bî-hûde fikre âşinadır yâ Resûlallah + +Reh-i mescidde sist u nâ-tüvân üftân u hîzândır +Tarîk-i fıskda pek tîz-pâdır yâ Resûlallah + +Eger rûz-ı cezâda sâhib olmazsan degil Cennet +Cehennem de bana nefret-nümâdır yâ Resûlallah + +Şefâat suçluya dirler meseldir söylenir dâim +Kulun Kâni de bir mücrim gedâdır yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ebûbekir Kâni Efendi Cennet-mekân Sultân Abdulhamid Hân +hazretleri asrı şu‘arâsından olup dîvân-ı hümâyûn kaleminden neş’etle hasbe’l-istitâ‘a rütbe-i +hâcegâniyi bi’l-ihrâz bazı vüzerânın dîvân kitâbetleri hizmetinde bulunarak beyne’l-emâsil +tahsîl-i nâm u şöhret eyledikten sonra gûşe-gîr-i inzivâ olduğu hâlde tekmîl-i nakdîne-i enfâs-ı +hayât eyleyüp bin iki yüz altı târîhinde vefât eylemiştir. Reîsü’l-müverrihîn Sürûrî Efendi-i +dânişkârinin vefât-ı mûmâ-ileyhe inşâd eyledigi târîh-i rengîndir; “Her sözü ma‘den-i cevher + + + + + +idi gitdi Kâni” Mûmâ-ileyh şi‘r u inşâda yegâne bir şâir-i bî-bahâne olup nazm u neşri şâirâne +ve münşiyâne olduğu erbâb-ı maârif indinde ma‘lûm ve müsellemdir. Bir kıt‘a müretteb +Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve birkaç cüzü müştemil hezlgûne bir eser-i letâfet-beyânı dahi vardır. +Latîfe; “Mütercim mûmâ-ileyh evâil-i halinde ayyaşîn gürûhundan olduğu hâlde kitâbet +hizmetiyle Erzurum cânibinde bulunduğu hengâmda meclis-i ülfetine âlufte olan ashâb-ı +suhandan Erzurumlu Hakkı nâm ehl-i zimete bir gün esnâ-yı işretde latîfe tarîkiyle kabûl-ı +İslâmiyeti teklîf eylediginde o esnâda medîne-i Erzurum’da salah-ı hâl ile ma‘rûf ve keşf u +kerâmet ile mevsûf olan sâlifü’t-terceme sâhib-i Ma‘rifet-nâme Şeyh İbrâhim Hakkı Efendi +dahi ber-hayât olarak zemmî-i mersûm cevâbında; “İslâmiyeti kabûl eyledigim hâlde Şeyh +Hakkı Efendi ayarda bir müslüman olabilirmiyim” didiginde şâir-i mûmâ-ileyh; “anın ka‘bına +irmek derece-i imkânda degildir” didigi anda zemmî-i mersûm; “öyle müselman olmayup da +senin gibi müselman olacak olur isem benim terk-i din eyledigim neye yarar” diyerek mûmâileyhi cevabdan âciz eyledigi menkûldur. Ancak mûmâ-ileyhin her nekadar mukaddemâ bazı +evkât u ezmânı o sûretde güzerân itmiş ise de muahharen kendisi tarîkat-ı aliyye-i +Mevleviyyeye intisâb ile tasfiye-i kalb itmiş ve cemi‘ mekkâre vü isyânını şâyân-ı avf u +mağfiret eylemiştir. + +GAZEL +O nev-reste nihâlin şâh-ı Tûbâ kadd-ı dil-cûsu +Şemîm-i bâğ-ı Cennet sîne-i sâf-ı semenbûsu + +O mûlar kim dökülmüş zîr-i fesden ârız-ı pâka +Hayât-efzâ-yı âlemdir nesîm-i çîn-i gîsûsu + +Füsûn-ı ilmin ferâmuş etdirir Hârut u Mârut +İki sehhâredir uşşâka yârin çeşm u ebrûsu + +Nigâhı dehşetinden lerze düşdü reb‘-i meskûna +Anınçün nâfe-rîzân oldu çînin hüsn-ı hevâsı + +O şehbâz-ı hümâ-pervâzı dil sayd itmek isterdi +Maârif saydgâhında olaydı zûr-ı bâzûsu + +Görünce gerdeninde kumruveş tavk-ı siyeh fâmı +Çözüldü zümre-i erbâb-ı aşkın bend-i zânûsu + +Kerîmî’nin ne derd-i bî-devâya düşdügün bilse +Tutardı cümlesi ma‘zûr-ı devrânın suhan-gûsu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Kerîmî Efendi Lefke nâm kasabada kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin iki yüz yirmi dokuz senesi Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Zihneli +Abdurrahman Efendi merhûmun halka-i dersine hâzır olarak tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye ve her +fende mümkün mertebe tahsîl-i meleke eyledikten sonra Fâtih Sultân Mehmed Hân-ı Gâzi +hazretleri câmi-i şerîfi civârında vâki medâristen birinde hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde +bazı ashâb-ı istidâda taallüm-i fünûn-ı Fârisiye eylemekte bulunmuştur. Mûmâ-ileyh kelâm-ı +latîf îrâdına kâdir ve her nevde söz söylemege muktedir bir şâir olup şi‘rde kendiye mahsûs +etvârı ve hayliden hayli eş‘âr u güftârı vardır. + + + + + + +TÂRİH +Zehî necl-i Mükerremzâde-i İzzet Efendi kim +İdüp teşrîh-i lihye virdi şâdi tâ azîrimde +Müveccihdir yazarsa kıl kalemveş hâme târîhin +Yazılsın ahsen-i hat safha-i vech-i azîzimde + +Nâzım-ı manzûma-i hünermendî Şeyh Seyyid Kemâl Efendi Dersaâdet’de pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i aliyye-i Halvetiyyeye sülûk ile meşâyih-i izâmdan olduğu hâlde +hânesinde ikâmetle evkât-güzâr iken “Tekmîl kıldı devrin Seyyid Kemâl Efendi” târîhi nâtık +olduğu üzere bin iki yüz otuz dört sâlinde kurbgâh-ı cenâb-ı Mennâna müteveccih olmuştur. +Mûmâ-ileyh ashâb-ı fazl u kemâldan olup ilm-i kefde dahi mahâreti olduğu rivâyet +kılınmıştır. Kerimezâdesi sâlifü’t-terceme mevâli-i izâmdan Abdulazîz Efendi’nin lihye +irsâline dâir bâlâda muharrer olan târîhi inşâd eylemiş olduğu bazı tarafdan icbâr olunmuş +olmakla teberrüken tezkire-i âciziye sebt u kayd olmuştur. + +GAZEL +Nûr-ı aynım tiz giçüp ömr-ı şitâbânım gibi +Bir dem ârâm itmeden bu çeşm-i giryânım gibi + +Korkarım kaldın gönül sevdâ-yı zülf-i yârda +Gördügüm yokdur seni hâb-ı perîşânım gibi + +Rahne-yâb olmaz yine dilde binâ-yı aşk-ı yâr +Perde-i sînem de çâk olsa girîbânım gibi + +Kaçma rûhum böyle ihsân ile gel agûşuma +Sîne dirler nâmına bir sadra geç cânım gibi + +Cüst-cû-yı yârda cûlar dahi şimdi mühmâl +Su-be-su olmuş revân eşk-i firâvânım gibi + +Nâzım-ı müşârün-ileyh mekâtib-i umûmiyye nâzırı sâbık Seyyid Ahmed Kemâl +Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi üç senesi hilâlinde zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup iki +yüz kırk bir senesi defterdâr mektûpçusu odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk merkûz-ı gencîne-i +tab‘-ı nâzikânesi olan cevâhir-i maârifin iktizâsı üzre iki yüz kırk altı senesi cerîde +muhâsebesi başkitâbetine nakl eyleyüp iki yüz elli senesi uhdesine hâcelik rütbe-i mu‘teberesi +ve iki yüz elli bir senesi râbia rütbe-i refîası bi’t-tevcîh o esnâda sefâretle İran cânibine izâm +kılınmış olan vak‘a-nüvîs Es‘ad Efendi merhûmun nâmına olmak üzere cem‘ u te’lîf eyledigi +“Müntahabât-ı Şeh-nâme” nâm kitâb ile bazı kasâid-i Fârisiyesi müşârün-ileyhin +teveccühâtını istihsâle vesîle olarak ser-kitâbetine memûren cânib-i İran’a azîmet ve hitâm-ı +memûriyetle Dersaâdet’e avdetlerinde ol vaktin ta‘bîrâtı üzere mülkiye nâzırı bulunan Pertev +Pâşâ merhûm zât-ı âlisini mektûbî-i vekâlet-penâhî odasına nakl itdirüp o esnâda Dersaâdet’e +gelmiş olan Şehzâdegân u suğra-yı İraniye’nin istintak u mukalemelerinde azîmet ve iki sene +müddetde tekmîl-i mesâlih-i memûriyetle Dersaâdet’e avdetindeki iki yüz elli altı senesi bi’listihkâk oda-i mezbûr mümeyyizligine memûriyetinden sonra bazı mevadd-ı mühimme +tasviyesiçün Mısır cânibine azîmet ve hüsn-ı hitâm-ı memûriyetle Der-i âliye’ye + + + + + +müvâlasatında mektûbî-i sadr-ı âli muavinligi memûriyetine revnak-efzâ buyrularak iki yüz +elli dokuz sâlinde uhdesine rütbe-i sâlise ve bir müddet murûrunda rütbe-i sâniye bi’t-tevcîh +memûriyet-i müstakile ile Cizre cânibine azîmet ve îfâ-yı memûriyetle Dersaâdet’e avdet +eyleyüp müşârün-ileyh Es‘ad Efendi merhûmun iki yüz altmış iki senesi mekâtib-i umûmiyye +nezâretine memûriyetleri hengâmda muâvin ünvâniyle maiyet-i müşârün-ileyhe memûriyeti +icrâ ve iki yüz altmış dört senesi nezâret-i merkûme müdürlügü memûriyetine zînet-efzâ ve +sene-i merkûma şehr-i Şa‘bânında rütbe-i ûlâyı hâiz olduğu hâlde mezkûr mekâtib-i +umûmiyye nezâretine nazar-bahş-ı kemâl u zekâ buyrulup dirâyet-i kâmile ve her fende +ma‘lûmât-ı şâmilesi olduğu misillü Avrupa cânibinde bulunan mekâtib u maârif mahallerini +dahi görüp usûl-ı nizâmlarına kesb-i ıttıla eylemek üzere bâ-irâde-i seniyye-i hazret-i şâhâne +cânib-i mezkûra izâm kılınmış olmağın ekser düvel-i ecnebiyyenin makarr-ı saltanat u +memâlik-i meşhûrelerini geşt u güzâr ile Dersaâdet’e avdetinden üç sene mürûrunda +mahdûm-ı maârif-melzûmları sâlifü’t-terceme Ziyâ Beg merhûmun terceme-i hâlinde beyân +olunduğu vecihle nezâret-i merkûmeden vâki olan istidâsı üzerine işbu tezkire-i âcizanemizin +esnâ-yı tab‘ında zât-ı pesendîde-sıfât-ı âlisi Berlin sefâret-i seniyyesi memûriyetine revnakbahşâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyh muhteri-i mezâmin bir şâir-i seher-âferin olup ulûm-ı +Arabiye ve fünûn-ı Fârisiyede ma‘lûmât u mahâreti ber-kemâl ve şi‘r u inşâda bî-nazîr u bîmisâl bulunduğu misillü Fransa lisânına dahi âşina olduğu vâreste-i kayd u imlâdır. Müşârünileyhin eser-i hâme-i muciz-rakâmı olmak üzere “Müntahabât-ı Şeh-nâme” isminde bir kıt‘a +risâle-i rengîni ve kavâid-i Fârisiyeye müteallik nice nice resâil-i güzîde ve eş‘âr-ı belâgatşiâr-ı pesendîdesi vardır. + +TAHMİS +Yine bezm-i safâda bir çerâğ-ı dilsitân yandı +Atıldı üstüne sad şavkile pervânegân yandı +Semenderveş düşüp sûz-ı derûn-ı âşıkân yandı +Fürûğ-ı hüsnüne bir şûh-ı rakkâsın cihân yandı +Tutuşdu ser-te-ser iklim-i cism-i nâ-tüvân yandı + +Dilâ gördün mü böyle dilber-i tannâz -ı nâz-âmûz +Nedir ol tâbiş-i hüsn u nedir ol cilve-i dil-dûz +Ser-â-pâ nûr virirdim olmasaydı bazı mâni‘-sûz +Güneş doğdu sakın zann itme kim bir berk-i sâmân-sûz +Sipihr-i nâzdan Samsun’a düşdü hânumân yandı + +Yanarken şevkile kânûn-ı dil mânende-i külhan +İderken tab‘-ı ruhsârı ser-â-pâ meclis-i gülşen +O şûhu bezm-i vaslında acep germiyyet-i dilden +Bu şi‘r-i ateşîni bilbedâhe tarh iderken ben +Fitil oldu elimde hâme-i mu‘ciz-beyân yadı + +Fürûğ-ı hüsnü gerçi mihr ammâ kendi mâh-ı nev +Şuâ-ı şûr ile seyyâreler olmuş ana pey-rev +Sakın bu nâr-ı mey yanar mı sorma Kemâlî sev + +Yakup yandırmasaydı tab‘-ı rûy-ı âlemi pertev +Dimezdi ehl-i dil bî-hûde ol şûha cihân yandı + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Kemâlî Efendi sâlifü’t-terceme Erzurumî Teymur Fennî +Efendi’nin sulbüden medîne-i Erzurum’da bin iki yüz otuz dört senesi kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup iki yüz kırk altı senesi medîne-i Trabzon’a nakl u hicretle bazı vâli pâşâların +mektûpçuluk hizmetlerinde bulunarak bir müddet istihdâm olunup muahharen Kapûdân-ı +Deryâ Halîl Rif‘at Pâşâ’nın kitâbet hizmetinde bulunduğu hâlde Dersaâdet’e muvâsalat ve bir +müddetcik hâriciye mektûpçusu odasına müdâvemet eyledikten sonra yine müşârün-ileyhin +dîvân kitâbeti hizmetine ve bi’l-âhire kethüdâlık memûriyetine nakl u ric‘at eylemiştir. +Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda şöhret-i şâyiası vardır. + +HARFİ’L-LAM + +GAZEL +Olma Ferhâd ey dil ol şûhun leb-i şîrînine +Dağ dayanmaz tîşe-i teklîf-i cevr âyînine + +Sâhil-i rahat görülmez bir hevâ altındayız +Hak selâmet vire düşdük bahr-ı aşk engînine + +Kimse bilmez ben kimin dil-hasta-i hicrânıyım +Nabz-ı dil gelmez tabîbin ısbı‘-ı tahmînine + +Gâh zülfün eledim geh ruhların bûs eyledim +Nâil oldum mülk-i hüsnün Çîn’ine Mâçîn’ine + +Geçmede eyyâm-ı perhîz u riyâzetle müdâm +Bu tabîat zâhidi döndürdü Îsa dînine + +Mest-i nahvetsin a zâlim düşmen-i insâfısın +Bakmadın bir kez Lebîb’in hâtır-ı gamgînine + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Lebîb Efendi şehr-i Diyarbekir’de pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup +sâlifü’t-terceme Hâmi Efendi merhûmdan tahsîl-i ulûm-ı âliye ile a‘mâ olduğu hâlde yirmi +sene müddet şehr-i mezkûrda seccâde-pirây-ı fetva olmuş ve iki yüz altmış târîhinde irtihâl-ı +dâr-ı bekâ eylemiştir. + +GAZEL +Dil mürgü dâm-ı aşka düşüp zâra uğradım +Gîsû ucundan ukde-i düşvâra uğradım + +Yâd eyle Kays’ı deşt u beyâbâna düşdün âh +Ferhâd gibi aşkile Kuhsâra uğradım + +Çarpıldı dil görüp o perî-zâdı âkibet +Evvel nazarda çeşm-i füsûnkâra uğradım + +Bir kere va‘d-i vasl ile tatyîb itmedin +Cânâna bâis oldu bu âzâra uğradım + + + + + + +Derd-i ruhunla serv-i kadin fikrime alup +Vakt-i bahârveş yine gülzâra uğradım + +Uğrar deyü suâle Lebîb oldu hasta-dil +Bu intizâr ile acep efkâra ugradım + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Vâsıfzâde Abdullah Lebîb Efendi ati’t-terceme reîsül-küttâb Vâsıf +Efendi merhûmun mahdûmu olup bin iki yüz on üç senesi tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz kırk +üç senesi Kuds-ı şerîf kazâsı mevleviyyetine ve bir müddet mürûrunda Burusa kazâsı +mevleviyyetine nâil olduktan sonra iki yüz elli üç senesi mevleviyyetle Mekke-i +mükerremeye azîmet ve hitâm-ı müddet-i örfiyye itmeksizin Tâif nâm mahallde irtihâll-ı dâr-ı +âhiret eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Gelse beytü’l-hazan-ı aşk-dih-i seyrânıma âh +Eyler insâf benim çâk-ı girîbânıma âh + +Sebz-i berg ile gelir semt-i riyâz-ı gamdan +Müjde-i hatla bu şeb bezm-i şebistânıma âh + +Neyleyem perde olur dûd-ı siyâh-ı bahtım +Meş‘al-efzûna niyâz olsa da sultânıma âh + +Dâğ-ı pür-dâğ ise de ayni basîret görünür +Çeşm u gûş-ı heves olsa nola her yanıma âh + +Bana ol çeşm-i siyâh-mest haber virdi Lebîb +Yâr olurmuş nazarım nergis-i mestâneme âh + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Muhammed Lebîb Efendi tophâne-i âmire rüznamçecisi +metevaffâ Mustafa Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz üç senesi kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup mezkûr rüznamçe odasına bir müddet müdâvemetle pederi mûmâ-ileyhin +vefâtında sâlifü’l-beyân rüznamçecilik hizmetine bi’l-nakl on üç sene müddet hizmet-i +mezkûrede bulunarak muahharen vukû-ı infisâliyle müddet-i medîde hânesinde ikâmet ve +bi’l-âhire uhdesine hâcelik rütbesi bi’t-tevcîh memûriyet-i müstakile ile birkaç defa Rûmeli +cânibine azîmet ve hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdetinden sonra bir aralık cizye +imâmetine ve ba‘dehû tersâne-i âmire müdürlügüne memûr ve iki sene mürûrunda müdürlük-i +mezkûrdan mehcûr olmuş ve biraz vakt mürûrunda harîr nezâreti hable’l-metîn idâresine rabt +olunmuş ise de memûriyet-i mezkûreyi târ-pûd-ı nezzâreye alır almaz oradan dahi ser-rişte-i +memûriyeti münkatı‘ olarak hânesinde ikâmet üzere olduğu hâlde muahharen bâb-ı âliden +tesîs u teşkîl olunmuş olan dâr-ı şûra azâsı ve ba‘dehû zirâat meclisi azâsı sınfına bi’l-ilhâk o +esnâda tahaffuzhâne nezâretine mevsûl ve müddet-i kalîle zarfında Haleb-i şehbâ +defterdârlığına menkûl olup mahall-i merkûma azîmet ve iki sene müddetde ma‘zûlen +Dersaâdet’e avdet ve birkaç mâh mürûrunda defterdârlık ile Rûmeli cânibine azîmet ve üç +sene hitâmında mezkûr defterdârlıkdan infisâliyle Der-i âliye’ye muvâsalat eyleyüp bâ-rütbe-i +ûlâ meclis-i vâlâ azâsı sınfına dâhil ve iki yüz altmış beş senesi hilâlinde meclis-i muhâsebe-i + + + + + +mâliye riyâsetine nâil olmuş ve işbu tezkire-i âcizanemizin tab‘ından makdem riyâset-i +mezkûreden münfasilen meclis-i vâlâ azâsı sınfına ilhâk olunmuştur. Müşârün-ileyh sür’at-ı +tab‘a mazhar bir şâir-i kesîrü’l-eser olup eş‘ârı şâirâne ve üstadâne vâki olmuştur. + +BEYT +Vasl-ı kaydı vasla mânidir Kerem Kâni Dede +Vâsıl olur Hakk’a ol kim mâsivâyı terk ide + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Şeyh Mehmed Lütfü Efendi Bayram Çelebi aleyh-i +rahmetü’l-Celi evlâd-ı kirâmından Manisa Mevlevîhânesi şeyhi Ali Nakşî Efendi merhûmun +mahdûmu olup mûmâ-ileyhin vefâtından sonra dergâh-ı mezkûr meşîhatine nâil ve bin yüz +elli târîhinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda muharrer beytinden başka +şi‘ri manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +GAZEL +Ey gönül tîg-i nigâhından o yârin feryâd +Cânımı itdi helâk cism-i nizârım berbâd + +Nigeh-i pür-fetanı şûr u şirev arbede-hiz +Tîr-i müjgânına şâyeste ne itsem isnâd + +Aldı ceyş-i sitemi tâ ki harîm-i cânı +Kalmadı kişver-i gönlümde hiç âsûde bilâd + +Mülket-i cândan eser kalmadı gönlüm evini +Yıkamazsın evi şâyestedir olsun Bağdâd + +Nice âsâyiş olur Lütfü’ye her an söyle +İdesin ey meh-i tâ-bende çekem cevr u inâd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâfız Halîl Lütfü Beg Tırnova kazâsı hânedânından olup bin iki +yüz elli beş târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve beş sene mikdârı ikâmetden sonra memleketi +cânibine avdet eyleyüp “Kıldı Hâfız Beg bu yıl gülzâr-ı firdevsi mekân” târîhi menkût u +mantıkına iki yüz altmış bir senesi üşr-i muharreminde işbu mâtemgâh-ı fenâdan nüzhet-serâyı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh tarîkat-ı aliyye-i Sa‘diye mensûbatından olup haylice +kelâm-ı mevzûn inşâdına müvaffak olmuştur. + +GAZEL +Hat-ı anber-feşânın mâni-i bûy-ı izâr olmaz +Müsellemdir bu da‘vâ kim hutûta i‘tibâr olmaz + +Cefâ-yı çarhile olmaz mükedder hâtır-ı âşık +Ruh-ı mir’ât-ı tab‘-ı sâf-tînetde gubâr olmaz + +Niyâz-ı vaslı mümkün mü o meh-ruhsârı gördükde +Hücûm-ı şevkden güftâra tâb u iktidâr olmaz + + + + + + +Görüp ruhsâr-ı pür-tâbında ol hâk-i cihânsûzun +Acep kimdir gam-ı aşkınla cânâ dâğdâr olmaz + +Şikest-i tîşe-i cevr u cefâ-yı yâr olmuştur +Nihâl-i maksadın min ba‘d-ı Lütfü meyvedâr olmaz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Lütfü Efendi Diyarbekir müftüsü müteveffâ Ali Efendi’nin +veled-i sulbü olup tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye ile muahharen bir müddet +Diyarbekir eyâleti nüfus nezâreti hizmetinde istihdâm olunup neşr-i ulûm-ı âliye ile imrâr-ı +subh u şâm itmekte iken bin iki yüz altmış üç senesi âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. + +GAZEL +Amûd-ı subh-ı ihlâsa dilim bir özge çadırdır +Muhabbet deştine varmış derûnum pek bahâdırdır + +Mühimmât-ı ümûrumdandır icrâ eylemek emrin +Buyur ey şeh-levendim emrine uşşâk mebâdirdir + +Saf-ı müjgânını tertîbi dil almak için yohsa +O fitne-hîz u hûn-rîz-i cefâkârım ne gaddârdır + +Emel-i gavgay itmişse huzûrum ceyşini tefrîk +Yine cem‘-i cünûd-ı hâtıra mevlâm kâdirdir + +Hulâsa hazret-i Fehmî Beg’in remz-i mürüvvetde +Nazîr u hem-inânı Lütfüyâ bî-şübhe nâdirdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Lütfü Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup tahsîl-i ulûm-ı âliyeye sa‘y u gayret ve müddet-i kalîle zarfında beyne’l-ulemâ kesb-i +şöhret eyleyüp bin iki yüz elli iki senesi bir kıt‘a Dersaâdet müderrisligi rüûs-ı hümâyûnuna +nâil ve bir sene mürûrunda ki sâlifü’t-terceme vak‘a-nüvîs Es‘ad Efendi merhûmun +takvimhâne-i âmire nezâretinde bulunduğu hengâmda takvimhâne-i mezkûre mukabeleciligi +hizmetine bi’l-nakl iki yüz elli yedi senesi tarîkini tebdîl iderek uhdesine hâcelik rütbe-i refîası +bi’t-tevcîh mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına dâhil olmuş ve birkaç sene oda-i mezkûra +devâm eyledikten sonra iki yüz altmış bir senesi imâr-ı mülk-i memûriyetiyle Rûmeli +cânibine azîmet ve Dersaâdet’e avdetinde kendisine rütbe-i sâlise bi’l-itâ zabtiye meclisi +kitâbetine memûriyeti icrâ kılınmış ise de iki yüz altmış üç senesi takvim-i vekayiin bazı +mertebe tecdîd-i nizâmâtı sırada takvimhâne-i mezkûreye tahvîl-i memûriyet eyleyüp +muahharen Anadolu müfettişi maiyetinde bulunarak kitâbet hizmetiyle Anadolu cânibine +azîmet ve iki seneden mütecâviz ikâmetden sonra Dersaâdet’e muvâsalatla ile’l-an +takvimhâne-i mezkûre tahrîrât başkitâbetinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eylemekte +bulunmuştur. Mûmâ-ileyh tab‘ı latîf bir zât-ı şerîf olup kendisinin bir mikdâr eş‘âr-ı güzîde ve +çend aded terceme-i pesendîdesi vardır. + +GAZEL +Bir lebi mül âşıka dildâr dirsen işte sen +Hayret almış gönlünü nâ-çâr dirsen işte sen + + + + + + +Ham-be-ham zülf-i siyâh âlemde çeşmi fitneger +Var mıdır böyle perî mekkâr dirsen işte sen + +Nâr-ı hasret sînesin sûz u kebâb itmiş hele +Kimdir ol dil-hasta vü bîmâr dirsen işte sen + +Cevr idüp üftâdesin dürlü cefâya uğradan +Bî-mürüvvet dil-rübâ her bâr dirsen işte sen + +Zâr u zârî gûşe-i tenhâda âh eyler müdâm +İki çeşmi eşkile cûybâr dirsen işte sen + +Nâz ile âgûş ider âheste gonca destesin +Reng-i gül hemsînesi gülzâr dirsen işte sen + +Tâ seher bin derd ile bülbül gibi feryâd ider +Hecre karşı subha dek dilzâr dirsen işte sen + +Sormaz asla hâtır-ı mecrûhu zâlim bir nefes +Kalbi taş yâ âhını pür-kâr dirsen işte sen + +Lütfü söyle tekye-i gamlarda firkat câmesin +Var mı giymiş hırka-i efkâr dirsen işte sen + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ömer Lütfü Efendi medîne-i Adana’da bin iki yüz otuz üç senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bi’l-âhire vücûh-ı belde sınfına dâhil olmuş ve +muahharen Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Vilâyeti cânibinde Mûsa Bâlizâde dinmekle +ârifdir. + +GAZEL +Gazeller gül gül olmuş gülbün-i eş‘âr-ı mecmûa +Nihâl-i gül varaklar şi‘r-i gül gülzâr-ı mecmûa + +Teselli-bahş olur erbâb-ı aşka genc-i mihnetde +Olur her dem enîs-i âşık-ı gamhâr-ı mecmûa + +Dimem mecmûa ol evrâka kim çıkmaz meal andan +Odur mecmûa kim zevki ola derkâr-ı mecmûa + +Lisân-ı hâlime keyfiyet-i aşkı beyân eyler +Anınçün itmez elden Levhiyâ her bâr-ı mecmûa + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Levhî Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup hâric-i itibâr ile tarîk-i tedrise dâhil ve muahharen mahrûsa-i mezbûrede vâki Hasan Pâşâ +Medresesi müderrisligine nâil olmuş ve bin yüz altmış beş sâli hilâlinde dâr-ı bekâya irtihâl +eylemiştir. + + + + + + +NA‘T-I ŞERÎF +Devâdır hâk-ı kûyun haste-gâna yâ Resûlallah +Şifâ bahş itdi nutkun cism u câna yâ Resûlallah + +Kevâkib saymadan isyânımın mikdârı müşkildir +Eger afv itmesen sıgmaz cihâna yâ Resûlallah + +Buyurdun ümmetim isyân ider âhirzamân olsa +Meseldir afv olur hâl-i zamâna yâ Resûlallah + +Huzûra varmağa bâr-ı günahdan yok mecâlim âh +Şebâbetde dönüp kaddim kemâna yâ Resûlallah + +Bu kara yüzle dûzahdan dahi şerm eylerim Allah +Degil Leylâ kulun lâyık cinâna yâ Resûlallah + +Şâire-i mûmâ-ileyha Leylâ Hânım sudûr-ı izâmdan Moralızâde Hâmid Efendi +merhûmun duhter-i pâkîzesi olup akribasından sâlifü’t-terceme Keçecizâde İzzet Efendi +merhûmdan bir mikdâr tahsîl-i hüner u ma‘rifet eylemiş ve evâil-i hâlinde bir hafta mikdârı +ârâyiş-nümâ-yı hacle-geh-i izdivâc olmuş ise de zenn u şûher beyninde keşîde olan bisâta +ihtilât-ı derîde ve o sırada merbût olan rişte-i inbisâtı berîde eyleyip gûşe-gîr-i tecerrüd olduğu +hâlde evkât u ezmânını mütâlaa-i eş‘âr ve tanzîm-i güftâr ile imrâr u güzâr eylemekte iken bin +iki yüz altmış dört senesi hilâlinde dârü’s-selâma hırâm eylemiştir. Vefâtına Burusa kâdısı +sâbık Kıbrısîzâde Hakki Efendi’nin nazm u inşâd eyledigi târîhdir. “Aldı Leylâ’yı telef itdi +ecel Mecnûn’u” Mûmâ-ileyhanın mürettep bir kıt‘a Dîvân-ı matbûu vardır. + +HARFİ’L-MİM + +GAZEL +Ukde-bend-i hâtır-ı âzâde-gândır perçemin +Bâis-i dil-bestegi-i bî-dilândır perçemin + +Bestedir her târ-ı müjgânında bir nûr-ı siyâh +Hâle-gerd-i mâhitâb-ı hüsn ü ândır perçemin + +Zeyn olur zülf-i arusuyla şebistân-ı bahâr +Deste deste tuhfe-i sünbül-sitândır perçemin + +Mürg-ı dil ser-pençe-i şehbâz-ı çeşminde zebûn +Çînden gelmiş kemend-i âhuvândır perçemin + +Vasf-ı zülfünde gönüller bağlı diller bestedir +Şâirâne bâis-i ıkdı’l-lisândır perçemin + +Sâye salmış ebruvânınla siyeh müjgânına +Kabza almış mâlik-i tîr u kemândır perçemin + + + + + + +Ben de aldandım siyeh reng-i füsûn-ı gamzene +Mâhir’e ser-rişte-i sihr u beyândır perçemin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Numân Mâhir Beg Egriboz kazâsı hânedânından olup +mukaddemâ tarîk-i tedrîse duhûl ile bin iki yüz otuz sekiz senesi Dersaâdet’e nakl u hicret +eyleyüp iki yüz otuz dokuz senesi tarîkatı bi’t-tebdîl hâcelik rütbesine nâil mektûbî-i sadr-ı âli +odası hulefâsı sınfına dâhil olduktan sonra iki yüz kırk yedi senesi âmedî odasına nakl ile iki +yüz elli iki senesi hâriciye kitâbetine ve bir müddet mürûrunda Takvim-i Vekâyi‘hâne +nezâretine ve iki yüz elli beş senesi âmedî-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine ve iki yüz elli altı +senesi bâ-rütbe-i ûlâ evkâf-ı hümâyûn nezâretine revnak-efzâ olmuş ve muahharen nezâret-i +merkûmeden münfasilen hânesinde ikâmat üzre iken iki yüz elli dokuz senesi hilâlinde dâr-ı +bekâya azm u rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyh nazm u nesre kâdir bir şâir-i mâhir olup müretep +Dîvân-ı eş‘âriyle bir kıt‘a münşeatı vardır. + +GAZEL +Gözden o nûr-ı bâsıram oldu nihân bu şeb +Mâh-ı felek gözümde degil elamân bu şeb + +Gelsin deyü o nahl-ı emel bâğ-ı vuslata +Pâ-yı niyâza oldu sirişkim revân bu şeb + +Ol şem‘-i hüsne sûzişini ey gönül amân +Yakıl yıkıl gelirsen eger yan-be-yan bu şeb + +Şeb-reng turranın açılüp bahs-i şûrişi +Ey meh müselsel oldu bize dâsitân bu şeb + +Gördü hezâr bülbülü sûzişden âh ider +Pervâne oldu Mâhir ile hem-zebân bu şeb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Mâhir Beg sâlifü’t-terceme Pertev Pâşâ merhûmun +birâderzâdesi olup mukaddemâ bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemetle +muahharen kalem-i mezbûr mühimme-nüvîsânı silkine ve bir müddet mürûrunda mektûbî-i +sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk bir müddet umûr-ı mehâmm-ı seniyyede istihdâm +olunduktan sonra fenn-i inşâda olan mahâreti iktizâsınca âmedî odasına memûr ve ta‘yîn +buyrulup bâ-rütbe-i sâniye kadarı terfi kılınmış iken bi’l-âhire illet u reme dûçâr ve bir müddet +âzurde-i rûzgâr-ı ziverkâr olduktan sonra nihâl-ı vücûdı sarsar-ı ecele mukâbil ve o sûretle bin +iki yüz altmış dört senesi hilâlinde riyâz-ı cinâna mütemâyil olmuştur. Mûmâ-ileyhin ömrü +gibi şi‘ri dahi kalîldir. + +KIT‘A +Korkudur vâiz beni yarın kıyametdir deyü +Yârdan ayrıldım bu gün kopdu kıyâmet başıma + +Öldügümden sonra bir devlet bilirdim Mâhiyâ +Yâr işigi taşını dikse alâmet başıma + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mâhi Efendi Kangırı nâm kasabada tal‘at-nümâ-yı âlem-i vücûd +olup evkât u ezmânını tahsîl-i maârife hasr u sarf ile tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp kasaba-i +mezkûrede neşr-i ulûm-ı âliye eylemekte iken bin iki yüz on târîhinde mâh-ı hayât-ı +münhasif-i memât olmuştur. + +BEYT +Âlem ol Azrâ izârın sâkiyâ mestânesi +Zühre bezminde o şem‘-i zâhirin pervânesi + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Ali Meselî Efendi İshakzâde Mehmed Zuhûrî +Efendi’nin mahdûmu olup Rûmeli kuzâtı silkine dâhil ve bin yüz seksen dokuz târîhinde dâr-ı +bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Makâm-ı avn-ı Hakd’an dem urur nâzik-edâdır ney +Tehî-dil sanma Zâhid tâ ezelden bir hevâdır ney + +Asâ-yı pîr-i aşk-ı hemçü tûba dest-i mutribde +Dü çeşm-i münkirâne sûretâ bir ejdehâdır ney + +nâl eylemiştir büte-i aşk-ı İlahîde +Kolak tutmaz nice bir kîl u kâla pür-safâdır ney + +Hemân bir nâle-i dil-sûzu vardır zâd-ı rihlet de +Reh-i teslîm-i aşka rehber-i bâb-ı fenâdır ney + +Müsaffâdır derûnu Mecdiyâ jeng-i riyâ tutmaz +Anınçün herdem ülfet-gîr-i yârân-ı safâdır ney + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Manavzâde Mustafa Mecdî Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin +yetmiş yedi târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup yüz on altı târîhinde hâric itibâriyle +Katar müderrisîne dâhil ve devr-i medâris eyleyerek hudâvendigâr medresesi müderrisliğine +nâil olmuş iken bin yüz elli bir sâli hilâlinde dâr-ı bakâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Bir lebi la‘l u gül-i ruhsâra ben kıldım heves +Bülbül-ı şeydâ olup gülzâra ben kıldım heves + +Lâne tutmuş Kâf-ı istiğnâda sîmürg-i gönül +Ol sebebden hûb-rû hünkâra ben kıldım heves + +Hâl-i Hindûlar mıdır bilmem arak-rîzin midir +Ben ben olmuş ol cemâl-i yâre ben kıldım heves + +Hayli demdir gûşe-i hasretde kalmışdır Muhib +Lutfuna şâyeste kıl dîdâre ben kıldım heves + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Mûhib Efendi şehr-i Diyarbekir’de bin iki yüz yirmi +yedi târîhinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı âliye eyledikten sonra +bin iki yüz elli yedi târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. + +GAZEL-İ RENGİN-TİRAZ-I DEHAN-I DİLBER +Şu‘ledâr oldu felek şem‘a-i dîdârımdan +Eylerim dehri çerâğ ateş-i ruhsârımdan + +Şevkime yanmağa mum oldu ser-â-ser dünyâ +Âlemi rûşen idersem nola envârımdan + +Öyle şem‘im ki cihân şevkime oldu fitîl +Yanmadan fark idemez nûrumu hiç nârımdan + +Mescid-i aşkda kandîl-i tecelli-i zamân +Şu‘le-yâb olmada şevkâver-i etvârımdan + +Mumcu bir âfetin ağzından alındı bu gazel +Mahremâ şu‘le vire dillere güftârımdan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mahrem Dede mahrûsa-i Edirne’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile bir müddet memâlik-i mahrûsada geşt u +güzâr eyledikten sonra medîne-i İzmir’de muahharen ârâm u karâr eylemiştir. + +GAZEL +Tîğ-i müjenin halkda bin yârası vardır +Yüzlerle anın ben gibi âvâresi vardır + +Mecnûn gibi bu Leyli-i gamda beni ağyâr +Kaçdı göricek var ise yüz karası vardır + +Ey küşti-i dil dalmasana bahr-ı gumûma +Çatmaklığın ol dilbere bir çâresi vardır + +Hâli göricek rûyuna itdim nazar ammâ +Sayd oldu gönül dîde-i sehhâresi vardır + +Muhsin seni elbetde şehîd eyler o kâfir +Mâdem ki anın gamze-i hun-hâresi vardır. + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Muhsin Efendi Vodin vâlisi esbak müteveffâ Aga +Hüseyin Pâşâ’nın hazîne kâtibi ati’t-terceme Sâlih Vehbî Efendi merhûmun sulbünden +Dersaâdet’de Şehremînî nâm mahallede bin iki yüz otuz sekiz senesi hilâlinde çehre-nümâ-yı +âlem-i vücûd olup iki yüz elli beş senesi dîvân-ı hümâyûn kalemi şâkirdânı silkine ilhâken o +esnâda mekteb-i maârif-i adliyeye nakl ile mikdâr-ı kâfi ulûm-ı Arabiye vü Fârisiye tahsîl +eyledikten sonra mâliye mektûpçusu odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk ilm-i kitâbet ve fenn-i + + + + + +inşâda kesb-i meleke iderek iki yüz altmış senesi Üsküb eyâleti tahrîrât kitâbetine ve iki yüz +altmış dört senesi İslimye mâl başkitâbetine ve iki yüz altmış yedi senesi Hamîd sancağı +mâlmüdürlügüne memûr ve tayîn kılınup mahall-i mezkûreye azîmet ve bir müddet hidemât-ı +seniyyede bi’l-istihdâm iki yüz altmış dokuz senesi bâ-rütbe-i râbi‘a sınf-ı hâcegâna duhûl ile +nâil-i me’mûl olmuş ve iki yüz yetmiş bir senesi evâilinde bilisti‘fâ memûriyet-i mezkûreden +münfasilen Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Mûmâ-ileyh tab‘ı latîf bir zât-ı şerîf olup eş‘ârı +birkaç gazelden ibâretdir. + +GAZEL +Dil-i nâlânımı inletti seher nâlânın +Nedir ey bülbül-i şûrîde ne bu efgânın + +Kızılın urdu yüzüne meye yek reng oldu +Ruh-ı gülgûn ile sâki lebi ol cânânın + +Götür ey bâd-ı sabâ bâğa peyâmın o mehin +Şeb-i hecrini münevver idelim devrânın + +Mey u mahbûb ile gülşende hemân şâd olalım +Yeter oldu gamını çekmiyelim dünyânın + +Meye meyl eylemesin Mahvî neye meyl itsün +Ki komaz zerre kadarca kederin insânın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mahvî Efendi Rûmeli’de vâki Hayrabolu nâm kasabada tevellüd +eyleyüp bir mikdâr ulûm-ı âliye tahsîl eyledikten sonra tarîkat-ı aleyyi-i Halvetiyyeye sülûk +ile bin yüz elli târîhinde râh-ı Hudâ’da mahv-ı vücûd eylemiştir. Mürettep Dîvânı olduğu bazı +âsârda mütâlaa-güzâr-ı âcizî olmuştur. + +GAZEL +Dil-âvâz mahfi genc ol ko seni vîrâne sansınlar +Meseldir bu ki dirler âkil ol dîvâne sansınlar + +Mukîm-i mescid ol batında dâyim hakkı zikr eyle +Nağam erbâb-ı zâhir menzilin meyhâne sansınlar + +Tevellâ vü teberrâ âleminden içtinâb eyle +Varıp sen âşina ol hakka ko bîgâne sansınlar + +Vücûdun derd-i aşk ile fenâ mülkünde mahv it kim +Bekâ esrârına vâkıf olan merdâne sansınlar + +Var esbâb-ı kemâla Mahviyâ arz eyle eş‘ârın +Garez ehli kelâmın ko senin efsâne sansınlar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Mahvî Efendi memâlik-i İraniye dâhilinde vâki makarr-ı +urefâ ve mecma-ı zürefâ olan Tebriz nâm şehr-i şöhretengîzde bin iki yüz otuz sekiz senesi + + + + + +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup nakdîne-i enfâs u evkâtını tahsîl-i dest-mâye-i +hüner u ma‘rifete harc u sarf ile ekser fünûn u maârifde bir mikdâr kesb-i ma‘lûmât +eyledikten sonra bazı bilâd-ı İraniyeyi geşt u güzâr iderek ala’t-tarîkü’s-seyâhe iki yüz altmış +üç târîhlerinde Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp hatt-ı ta‘lîkde olan behresi mülâbesesiyle ile’lan tahrîr-i kütüb-i nefise ve mütâlaa-i eş‘âr-ı selîse eyleyerek imrâr-ı vakt u saat eylemekte +bulunmuştur. Mûmâ-ileyh ashâb-ı mahviyetden bir zât-ı sencîde-tabîat olup kendisinin Türkî +ve Fârisî bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Görünen berk degil şu‘le-i âhım görünür +Şeb-i firkatda o şu‘le ile râhım görünür + +Bu karanlık ki zuhûr eyledi sanman gicedir +Kaplayıp âlem-i dünyâyı günâhım görünür + +Ay olur ki göremem ol meh-i tâbânımı ben +Lîk ağyâra gice gündüz o mâhım görünür + +Leyle-i gamda tasbîr idegör Mahzûlî +Âkibet bir gün olur lutf-ı İlâhım görünür + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İsmâil Mahzûlî Efendi Rûmeli’de vâki Lofca nâm kasabada +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup muahharen medîne-i Filibe’ye hicret ve bir müddet tahsîl-i +ulûma sa‘y u gayretle bi’l-âhire medîne-i mezbûrede bir bâb dükkânçe güşâd eyleyüp +mücellidlik sanatiyle şirâze-bend-i sahâyif-i şuhûr u a‘vâm olmuştur. + +GAZEL +Râz-ı aşkı söyleme âlem hevâdan nem kapar +Pek dakîk olmuş cihânâsâ Begim dirhem kapar + +La‘bile ta‘lîk-i vakt eyler visâli bezmini +Lîk hasta âşıkın nakdini pek muhkem kapar + +Şâhid-i gül olmağa ol gonce-i nâz getiren +Gülsitân-ı bezmgehde bûse-i gül-fam kapar + +Dil-rübâlar iltifât itmez muhibb-i sâdıka +Ol metâ-ı bî-bahâdır anı hep âlem kapar + +Muhlisâ terk-i mecâz it rütbe-i tahkîka er +Kim bilirsin pîrine mahrem olan mahrem kapar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Muhlis Beg Mora hânedânından Koca Halîl Begzâde +müteveffâ Abdî Beg’in veled-i sâhib-hıredi olup hânedân-ı zâde-gândan olduğu haysiyetle +dergâh-ı âli kapıcıbaşlığı rütbesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil mümtâz olduktan sonra bin yüz +yetmiş târîhinde iritihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Bâlâda muharrer olan gazeli pür-hâlel vâki +olmuştur. + + + + + + +GAZEL +Hisâb-ı aşk-ı kim anlar kiminle söyleşelim +Kitâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Bu bezm-i gamda bulunmaz suâle ehl-i hired +Cevâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Cehîm-i hecrine düşdüm o mâlik-i hasenin +Gadâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Urur mu gûşunu herbir tehî-dilân-ı cihân +Hitâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Degil verâsına zühhâd mu‘tekif vâkıf +Hicâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Uluvv-ı himmeti uşşâka feyz ider ihsân +Cenâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Neler çeker güzelim firkatinle Muhlis-i zâr +İtâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Sirozlu Yûsuf Muhlis Pâşâ Siroz ayânı müteveffâ İsmâil +Beg’in mahdûmu olup bir müddet medîne-i Siroz’da mütesellimlik eyledikten sonra bin iki +yüz otuz üç senesi memûren Yanya cânibinde bulunduğu hâlde uhdesine rütbe-i sâmiye-i +vezâret bi’t-tevcîh Egriboz muhafızlığına ve ba‘dehû Saruhan eyâletine ve iki yüz otuz sekiz +senesi Haleb eyâletine sâye-bahş-ı izz u i‘tilâ ve bir aralık Kütahya’ya nefy u iclâ ve müddet-i +kalîle zarfında Karaburun ve İğneadası muhafızlığı inzimâmiyle Menteşe ve Karahisâr-ı +Sâhib sancakları kendiye tevcîh u i‘tâ buyrulup bi’l-âhire infisâli cihetiyle Dersaâdet’e +muvâsalat ve bir müddet ikâmetden sonra iki yüz elli bir senesi Belgırad muhafızlığına ve iki +yüz elli altı senesi tekrâr Saruhan eyâletine ve müteâkıben Rûmeli eyâletine sâye-endâz-ı +atifet olmuş ve iki yüz elli sekiz senesi eyâlet-i merkûmeden infisâli vukû bulmuş olmağla +medîne-i Siroz’a azîmet eyleyüp iki yüz elli dokuz senesi hilâlinde azm-ı riyâz-ı Cennet +eylemiştir. Mütevefâ-yı müşârün-ileyh Mısr-ı belâgatın şâir-i sâhib-şöhreti olup âsâr-ı tab‘-ı +sencîdesi ser-â-ser güzîde ve mu‘teber vâki olmuştur. + +GAZEL +Derd-i aşkın merd-i sâhib zûr şeklin gösterir +Ki Hulagu gâhice Tîmûr şeklin gösterir + +Yanmağa mecbûr iden bilmem nedir pervâneyi +Var ise nâr ehl-i aşka nûr şeklin gösterir + +Serde ateş dilde dûd u eşk-i yem dü dîde çarh +Cism-i âşık sûreta vapûr şeklin gösterir + + + + + + +Böyle dirler mülk-i mahviyetde resm-i devleti +Kim Süleymân-câh olursa mûr şeklin gösterir + +Herkese hâlince vardır bir tecelligâh-ı aşk +Bîsütûn Ferhâd’a göre Tûr şeklin gösterir + +Gayret-i erbâb-ı aşka âferin sâd âferin +Dâyima mahzûn iken sürûr şeklin gösterir + +Benzer erbâb-ı riyânın hâli ol kâşâneye +İç yüzü vîrân dışı ma‘mûr şeklin gösterir + +Neş’e-i zâtı mıdır çeşminde cânânın acep +Her nigehde âşıka mahmûr şeklin gösterir + +Bir perî-ruhsâra çarpıldık ki Muhlis elaman +Sûretâ insân amma hûr şeklin gösterir + + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Muhammed Es‘ad Muhlis Pâşâ Ayaş kazâsı müftüsü +müteveffâ Hasan Efendi’nin mahdûmu olup bir aralık kazâ-yı mezkûr voyvodalığı uhdesine +bi’l-ihâle silahşorluk pâyesini ve bin iki yüz yirmi bir senesi dergâh-ı âli kapıcıbaşlığı +rütbesini ihrâz eyledikten sonra Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet ikâmetle emîr-i ahur-ı +sâni hizmeti uhdesinde oldugu hâlde müteveffâ Mahmûd Pâşâ’nın muhâlefâtı tahrîr u +tasviyesine memûren Dırama cânibine azîmet ve bir sene zarfında hitâm-ı memûriyetle +Dersaâdet’e avdeti hengâmda ki iki yüz otuz dokuz senesi hilâlinde bâ-rütbe-i vezâret Edirne +eyâleti uhdesine bi’t-tevcîh beş sene müddet ikâmetden sonra eyâlet-i merkûmeden ma‘zûlen +mahrûsa-i Burusa’ya menkûl olmuş ise de müddet-i kalîle zarfında Konya eyâletine ve biraz +müddet mürûrunda Erzurum eyâletine yedi sene tamâmında vukû-i infisâliyle Dersaâdet’e +muvâsalat eyleyüp o esnâda bâb-ı mâliyede müceddeden teşkîl olunmuş olan dâr-ı şûra azâsı +sınfına bi’l-ilhâk iki yüz elli beş senesi Bahr-ı Sefîd muhafızlıgına ve dört-beş mâh mürûrunda +Sivas eyâletine ve ba‘dehû Haleb eyâletine ve biraz vakt mürûrunda Sayda eyâletine ve üç +sene Edirne’de bi’l-infisâl ber-vech-i ikâmet mahrûsa-i Burusa’ya azîmetle yirmi gün +mürûrunda sâniyen Erzurum eyâletine ve bir sene tamâmında ikinci defa olmak üzere Sivas +eyâletine ve birkaç mâh zarfında Musul eyâletine ve iki yüz altmış üç senesi Kürdistan +eyâletine revnak-efzâ olmuş iken iki yüz altmış yedi senesi hilâlinde merkez-i eyâlet olan +şehr-i Amid’de âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Müşârün-ileyh dirâyeti müsellem bir müşîr-i +sütûde-şiyem olup umûr-ı memûresinde hüsn-i muvaffakiyetle devletde sayt u şöhret +kazanmış ve bir kıt‘a dîvânçe-i eş‘âriyle cerîde-i âlemde ibkâ-yı nâm u şân eylemiştir. + +GAZEL +Verd-i nâzım kalb-i nâlânım hezârındır senin +Âşık-ı hasret-keş-i nâzın izârındır senin + +Tâzelersin nev-be-nev zât-ı kadîmin yohsa kim +Âşıka cevr etmek ey meh eski kârındır senin + +Bülbüle taklîdi terk it hisse al pervâneden + + + + + +Vuslat-ı dildâra mâni âh u zârındır senin + +Bellidir ey mû-miyânım nâsiyen izhâr ider +Merhamet şefkat mürüvvet hep şiârındır senin + +Subha şeklin gösteren destinde Muhlis ol mehin +Eşk-i çeşm-i lü’lü-ı lâlâ nisârındır senin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Muhlis Beg dergâh-ı âli kapıcıbaşlarından Mustafa Pâşâzâde +müteveffâ Ömer Tâhir Beg sulbünden bin iki yüz yirmi yedi târîhnde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup mukaddemâ bir müddetcik enderûn-ı hümâyûna ve ba‘dehû dîvân-ı hümâyûn +kalemine mülâzemet ve müdâvemetle muahharen ser-asker-i esbak Mustafa Nûri Pâşâ’nın +dâiresine kesb-i tereddüd iderek bir müddet hazîne kitâbetinde ve birçok vakt dahi +hazînedârlık hizmetinde bi’l-istihdâm bi’l-âhire sınf-ı hâcegâna duhûl ile nâil-i merâm +olduktan sonra iki yüz altmış târîhlerinde dâire-i müşârün-ileyhden müfârakat ve bir müddet +hânesinde ikâmetle kendisine rütbe-i sâniye i‘tâ ve o esnâda Niş defterdârlığına memûriyeti +icrâ buyrulup mahall-i mezkûra azîmet ve iki yüz altmış beş senesi infisâli vukûuna mebnî +Dersaâdet’e avdet eyleyüp iki yüz altmış altı senesi hilâlinde Konya defterdârlıgı idâresine +bi’l-ihâle iki yüz altmış sekiz senesi hilâlinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. + +GAZEL +Ne sâkisi bu bezmin ne mey-i gül-famı kalmışdır +Mey aşmâmâne ancak bir humâr-âlâmı kalmışdır. + +Ne rütbe i‘tibârı var cihânda şîme-i adlin +Gidüp Nûşirevân âlemde bir hoş nâmı kalmışdır + +Ne denli leşker-i hat hân-ı hüsnün itse de yağma +Leb u çeşmin gibi bir sukkerin bâdemi kalmışdır + +O mahbûb-ı ümîdi almadım agûş-ı teshîre +Meger vaktinde tezkâr olmadık esmâ mı kalmışdır + +Heyûlâ-yı visâle Muhlisâ virmek için sûret +Bu levh-i hâtıra nakş olmadık hülyâ mı kalmışdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhlis Efendi menşeen erbâb-ı kemâlât ve mevrîd-i ashâb-ı +ma‘lûmât olan şehr-i Ayıntab’da hânedân-ı şehr-i mezkûrdan Hasırcızâde müteveffâ Mustafa +Efendi’nin sulbünden bin iki yüz otuz bir târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup evkât u +ezmânını tahsîl-i ilm u maârife hasr u sarf ile fenn-i inşâ ve resm-i imlâda sâhib-i şöhret +olduktan sonra menbâ-ı feyz-i bî-pâyân olan şehr-i Sitanbul’a muvâsalat ve evkât-ı hümâyûn +hazînesi dâhilinde vâki tahrîrât odasına bir müddet müdâvemet ve iki yüz altmış dokuz senesi +kitâbet hizmetiyle Haleb cânibine azîmet eylemiştir. Mûmâ-ileyh nazm u neşre kâdir bir şâir +olup bir mikdâr eş‘ârı vardır + +GAZEL +Görüp zann eyleme cânâ şahâb-ı âsumândır bu + + + + + +Göğe çıkmış şerâr-ı dûd-ı âh-ı âşıkândır bu + +Acep mi Kaysveş sahrâ-i nevrîd-vahşet oldumsa +Cihânda âşık-ı dîvâne dirler nâm u şândır bu + +Niçün sık sık kırarsın kalbimi mânend-i bâzîçe +Usandırdın beni ey tıfl-ı nâzım her zamândır bu + +Bahâr-ı hüsnünü bârân-ı eşkim itdi perverde +Zamânıyla benim göz dikdigim bir nev-cüvândır bu + +Cenâb-ı Muhlis’e Midhat degil maksûd pey-revlik +Kemâl-i aczimi tefhîm içün bir tercemândır bu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Midhat Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bir müddet dîvân kalemine müdâvemetle mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı +sınfına ilhâk olunarak mukaddemâ Sayda defterdârı müteveffâ Fâik Efendi’nin maiyetinde bir +müddet hizmet-i kitâbetle bi’l-istihdâm muahharen Selanik vâlisi müteveffâ Sâmi Pâşâ’nın +dîvân kitâbeti hizmetinde dahi bir müddet güzârende-i subh u şâm olduktan sonra bin iki yüz +altmış altı senesi meclis-i vâlâ mazbata odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir müddet mürûrunda +oda-i mezbûr mümeyyizligi hizmetine nâil olmuş iki yüz altmış yedi senesi bâ-rütbe-i sâniye +oda-i mezbûr ser-halîfeligi memûriyetine ve iki yüz altmış dokuz senesi memûriyet-i +mezkûrenin lağviyle bâ-rütbe-i ûlâ meclis-i vâlâ ikinci kitâbetine revnak-efzâ buyrulmuştur. +Mûmâ-ileyhin fenn-i inşâda şöhret-i şâyiası vardır. + +GAZEL +Senindir cümleten mülk-i hidâyet yâ Resûlallah +Beni râh-ı sevâba kıl delâlet yâ Resûlallah + +Hudâ’nın arş-ı a‘lâsı türâb-ı zıll-i pâyından +Şeb-i isrâda kesb itdi şerâfet yâ Resûlallah + +Benim cürmüm nihâyet tutmaz inkâra mecâlim yok +Senin de lutfuna yok hadd u gâyet yâ Resûlallah + +Beni Leylî-i dünyâ aldatup Mecnûn-sıfat oldum +Cünûnumdan kerem kıl vir ifâkat yâ Resûlallah + +Murâd-ı derdmendin cümleten ahvâli ma‘lûmun +Anı takrîr u tahrîre ne hâcet yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh El-hâc Muhammed Murâd Efendi tarîkat-ı aliyye-i +Nakşiyye meşâyihinden Abdulhalîm Efendi merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz +üç senesi şehr-i Muharreminde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tekmîl-i hıfz-ı Kur’ân-ı +azîmü’ş-şân iderek ulûm-ı âliyede dahi müşârün-bi’l-benân olduğu hâlde Dersaâdet’de +Çarşanbabâzârı nâm mevkide vâki Murâd Molla Dergâhı meşîhatine nâil ve selâtîn-i izâm +hazerâtı câmi-i şerîfesi meşâyihi zümresine dahi dâhil ve bi’l-âhire Sultân Ahmed Hân + + + + + +hazretleri câmi-i şerîfi şeyhliği hizmetine vâsıl olmuş iken iki yüz altmış dört senesi şehr-i +Şa‘bânîde fücâeten dâr-ı ukbâya müntakil olmuştur. Dergâh-ı mezkûr civârında kâin ihyâgerdesi olan dârü’l-mesnevi havlusunda medfûndur. Mûmâ-ileyh muhibb-i âl-i abâ bir şeyh-i +sâhib-enfâ olup funûn-ı Fârisiyede olan ma‘lûmâtı iktizâsınca mukaddemâ dergâh-ı mezkûrda +ve muahharen dârü’l-mesneviyü’l-mezbûrda bazı erbâb-ı istidâda Mesnevi-yi şerîf takrîr ile +güzârende-i eyyâm u leyâl olduğu hâlde haylice âsâr-ı güzîde tanzîmine muvaffak olmuştur ki +esâmisi ile zîrde tahrîr u işâret olmuştur. “Hülâsâtü’ş-Şüyûh” isminde şerh-i Mesnevî-i şerîf, +“Mâ-hazer” isminde şerh-i Pend-nâme-i Şeyh Attar, “Şerh-i Tuhfe-i Şâhidî”, “Şerh-i +Kavâyid-i Fârisiye” ve bir kıt‘a müretteb Dîvân-ı Türkîye ki mecmûu beş adetdir. Mûmâileyhin mürûr-ı ezmine ile keşf u kerâmâtı dahi nakl olunmak me’mûl u muhtemeldir. + +MÜSTEZAT +Vechinde görüp bir gül-i zîbâ-yı muhabbet +Bülbül gibi dil itdi temennâ-yı muhabbet +Ey gözleri âfet +Zâr olup elbet + +Ol bezm-i ezel lezzetidir bezm-i cihânda +Halk birbirine itdigi sevdâ-yı muhabbet +Şimdiki zamânda +Eskidir o ülfet + +Mahbûb temâşası bir esrâr-ı hükümdür +Kim mest ider uşşâk-ı tecellâ-yı muhabbet +Hakdan bu keremdir +Hâl ehline devlet + +Ta‘rîfe gelir mi gönül ahvâli kalemle +Meydân-ı erenlerde ko da‘vây-ı muhabbet +Yorulma elemle +Yokdur bu ne sohbet + +Nakşındaki nakkâşı bilüp ârif-i hak ol +Tahkîk-i Murâdî budur ol cây-ı muhabbet +Sen var yüzü ak ol +Pîrden ola himmet + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Murâdî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz on beş târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bi’l-âhire Sumaku nâm mahâle hicret ve mahall-i mezkûr +meşâyihinden Şeyh Abdurrahman Efendi’den ahz-ı dest-i inâbet eyleyüp iki yüz elli beş +sâlinde lâbis-i libâs-ı hilâfet olduktan sonra yine Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Mûmâ-ileyh +Hezârfen bir zât-ı pâk-dâmen olup haylice âsâr u güftârı olduğundan başka kendi hattiyle +âyîne üzerine yazılmış birçok kıtaat u ebyâtı dahi vardır. + +GAZEL +Öyle bir şeh-bâz-ı aşkım ki şikârım dildedir +Öyle simürgüm ki Kâf-ı iftihârım dildedir + + + + + + +Bir hümâyım ki mekânım lâ-mekân şehrindedir +Bir hezârım ki nigârım gül-izârım dildedir + +Bir gedâyım sûretâ amma ki şâh-ı âlemim +Fâtih-i iklim-i aşkım kâr u bârım dildedir + +Bana mevrûs-ı pederdir Haydar-ı Kerrâr’dan +Kâhir-i ceyş-i adûyum zülfikârım dildedir + +Vuslat-ı dildâr içün ağyâra minnet eylemem +İlticâ-yı nasa yok hâcet ki yârim dildedir + +Nükhet-i nüzhetine gülzâr-ı dehri neylerim +Mürg-i lâhutum safâ-yı mürgzârım dildedir + +Öyle müştâkım ki Müştâk-ı Hudâ dirler bana +Bende-i nâçîzim amma şehryârim dildedir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Mustafa Müştâk Efendi cânib-i Anadolu’da vâki Bitlis nâm +mahallde çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup tarîkat-ı aliyye-i Kadriyyeye sülûk ile bi’l-âhire +Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp Eyyûb Ensârî hazretleri ismine mensûb +olan karye-i latîfe dâhilinde vâki Selâmî Efendi hân-kahı meşîhatine nâileyetle bir müddet +hân-kah-ı mezkûrda ikâmet eyledikten sonra bin iki yüz kırk yedi târîhlerinde memleketi +cânibine avdet eyleyüp müddet-i kalîle zarfında şârib-i şehd-i şehâdet ve ol sûretle âzim-i +halvet-serâ-yı Cennet olmuştur. Mûmâ-ileyh mezinne-i kirâmdan olup bir kıt‘a dîvân-ı +benâmı vardır. + +NA‘T-I ŞERÎF +Tab‘-ı pâkim ki kumâş-ı ma‘rifet dükkânıdır +Feyz-i bî-pâyân-ı hak gevherlerinin kânıdır + +Neşr-i envâr-ı füyûzât-ı İlahî itmede +Âlem-i kevnin mâhı hem-neyyir-i rahşânıdır + +Cümle halk üftâdesi olmuş Zelîhalar gibi +Gûyiyâ hûbân-ı asrın Yûsuf-ı Ken‘ânıdır + +Feyzinin her katresi bir dürr-i nâb-ı ma‘rifet +Sanki nisân-ı kemâlin ebr-i pür-bârânıdır + +Gevher-i nâ-yâbveş manzûmesi bi’l-intihâb +Şâirân-ı âlemîn ser-levha-i dîvânıdır + +Da‘va-i rüçhân idüp mahz itmesin mi herkese +Şâh-ı kevneynin medîha kûy-ı dürefşânıdır + + + + + + +Pâdişâh-ı mülk-i dîn fahr-ı nebiyy ü mürselin +Rahmetenlilâlemîn zât-ı şerîf ünvânıdır + +Öyle sultân-ı rüsûl kim zât-ı pâk-i emcedi +Kâinâtın bâis-i mevzû-ı çâr erkânıdır + +Andan istimdâd iden zann itme ancak mücrimân +Asfiyâ vü etkiyâ yek-ser meded-cûyânıdır + +Serverâsından meded olmazsa ferdâ ümmete +Yâd olmuşdan kimin der uhde-i imkânıdır + +Bâ-husûs bu abd-i âciz kemterin Meşhûrî kim +Dâima fikri cezâ-yı kesret-i isyânıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Meşhûrî Efendi mahrûsa-i Selanik’te kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup mukaddemâ bir müddet bazı mütesellimîn ve voyvodagânın kitâbet +hizmetlerinde bulunduğu hâlde memâlik-i mahrûsada vâki bazı mahallerde geşt u güzâr +iderek âvân-güzâr olduktan sonra mahrûsa-ı mezbûrede bir kıt‘a çiftçilik tedârikiyle seyr u +seyâhatdan ferâgat ve bi’l-âhire bir kıt‘a müderrislik rüûs-ı hümâyûnuna dahi nâiliyetle +Selanik’te bazı çelebilere ta‘lîm-i fünûn-ı Fârisiye eyleyerek imrâr-ı vakt u saat eylemekte +bulunmuştur. Mûmâ-ileyh mahrûsa-ı mezbûrenin şâir-i meşhûru ve bir kâtib-i maârifmevfûrudur. + +GAZEL +Gün yüzün sevdâsı itdi bî-karâr-ı intizâr +Subha dek oldum bu şeb encüm-şumâr-ı intizâr + +Âh-ı servim eşk-i çeşmim intifâ-bahş olmadı +Oldu gitdikçe füzûnter dilde târ-ı intizâr + +La‘l olur gerçi makâm-ı sabrda seng-i siyeh +Hûn ider ammâ derûnu hârhâr-ı intizâr + +Hâl-ı mâziden kıyâs it neş’e mütekabili +Zevkine degmez bu âlemde humâr-ı intizâr + +Kıl teenni hırs ile itme meges gibi şitâb +Ânkebûdâsâ da olma vakf-ı târ-ı intizâr + +Ayn-ı âlâm olduğun âmâlin aslın fehm iden +Kalbini teşvîş ile itmez medâr-ı intizâr + +Bîm-i hecr ümîd-i vasl eyler tekâbül dâima +Böyledir âmed-şûd-ı leyl u nehâr intizâr + +Olmak istersen Muammer hâtır-ı âzâd ile + + + + + +Çekme her bir kâm içün herbâr bâr-ı intizâr + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Muhammed Muammer Pâşâ kâimmakâm-ı şuhûr sâlifü’tterceme Reşid Pâşâ-yı mağfûrun sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi yedi sâlinde +cilveger-i âyîne-i zuhûr olup unfuvân-i tüfûliyetde ki iki yüz otuz yedi târîhinde enderûn-ı +hümâyûna çırâğ buyrularak hasbe’l-istidâd tahsîl-i maârif-i bî-adâd ile iki yüz kırk yedi +târîhinde binbaşılık rütbesiyle asâkir-i müntazama-i şâhâne silkine dâhil ve derkâr olan dirâyet +u liyâkatı iktizâsınca birkaç sene mürûrunda mîralaylık ve sırasiyle livalık rütbelerine nâil +olduktan sonra ikiyüz altmış üç senesi uhdesine ferîklik rütbe-i refîası bi’t-tevcîh Anadolu +ordu-yı hümâyûnuna reîs-i erkân ve o aralık bir müddet dahi ordu-yı mezkûr +kâimmakâmlığıyla sâhib-ünvân buyrulup sene-i mezbûre şehr-i Zi’l-hiccesinde dâr-ı şûra-yı +askerî azâsı sınfına bi’l-ilhâk iki yüz altmış dokuz senesi reîsü’r-rüesâ mesned-i refî‘ine +revnak-efzâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyh nazm u inşâda kudret u mikneti nümâyân bir şâir-i +nüktedân olup cerbeze ve dirâyeti teslimgerde-i erbâb-ı ilm u irfândır. + +GAZEL +Sanman figân-ı bülbül-i şeydâ bahâradır +Uşşâka bî-edebligini i‘tizâradır + +Sevdim o şûh-ı dilber-i tannâz ı gizlice +Aşkı derûna sığmadı hayf âşikâredir + +Manend-i lâle dâğ-ı dili itdim âşikâr +Zîrâ ki rağbeti o gülün lâlezâradır + +Gülzâr-ı dehre eylemezem çeşm-i iltifât +Meylim hezâr şevkile ol gül-izâradır + +Düşdüm hayâl-i zülf ile tûl-i emellere +Fikrim hemân o hâl u hat-ı müşkbâradır + +Yâd-ı lebinle meclis-i hasret-keşânda +Meylim hemîşe bâde-i şîrin-güvâradır + +İzzet Muîn ile ser-i fıskiyede bu gün +Mâcerâ-yı hâme bu gazel-i âbdâradır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muîn Efendi medîne-i Manastır’da sûret-nümâ-yı âlem-i vücûd +olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına dâhil ve bi’l-âhire +hâcelik rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz oda-i mezbûrda Fârisî mütercimligi hizmetine nâil olduktan +sonra bin iki yüz otuz altı târîhinde âzim-i darü’n-naîm olmuştur. Vefâtına Tâlib Efendi +merhûmun zâde-i tab‘ı olan târîhdir; “Muîn-i pür-hüner gitti naîme” Muîn ile naîm +lafızlarında tevâvuk-ı harf vâki olması hüsn-i tefâül nevindendir. Mûmâ-ileyh ati’t-terceme +Hâce Neş’et Efendi merhûmun şâkirdânından olup tabîat-ı şi‘riyye ashâbından bulunmuş ise +de bâlâda muharrer olan gazel-i müşterekden başka eş‘ârına zafer-yâb olunamamıştır. + +GAZEL + + + + + +Sadâ-yı râz-ı aşkı Mâverâdan tuydu Yemliha +İşitdi megselinâ lâl u hâmûş oldu meslinâ + +Müsâvî gerdiş-i tesbîhe devr-i sâgarımız nûş +Meger bezm-i deyir-nûş halka-i tevhîd idi gûyâ + +Şarâb-ı lâyezâlin mest-i şâzzı şâzz-ı nûş oldu +Ayâğın kesmedi ol kehf-i rind-i ârâmdan kat‘a + + +Hele kalmış idi câm-ı cürca +Anı Kıtmîr de nûş eyleyüp boş kalmadı zîrâ + +Olup peygûle-gîr-i inzivâ ol tekye-i aşkda +Çıkardım çileyi Meftûniyâ Ashâb-ı Kehfâsâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Meftûnî Efendi Sivas kazâsı eyâletinden olup fenn-i kitâbetde bir +mikdâr behresi olmak mülâbesesiyle Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp kitâbet hizmetiyle cânibi ihtisâba müdâvemet eylemekte bulunmuştur. + +KIT‘A +Bûs-ı la‘lin virdi câna neşve-i diger bana +Şimdi reng-i bî-hudedir gerdiş-i sâger bana + +Sünbül u gülden gelir yüz vechile zülf ü rûhun +Ey bahâr-ı arzu-i hoş-bûy u hem hoşter bana + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Şeyh Abdulkerîm Müfîd Efendi Burusa’da pânihâde-i sâha-i vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye sülûk ile lâbis-i sevb-i hilâfet +olduktan sonra bin yüz otuz dokuz senesi tarîk-i hâcda râhile-bend-i dâr-ı âhiret olmuştur. + +KIT‘A +Bak saata bir dakika fevt eyleyüp +Oynatmada rakkâs-ı derûnum her gâh + +Miftâh-ı inâbetle kur işlet sen de +Dil saatini be-savt-ı Allah Allah + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî İsmâil Müfîd Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse dâhil ve hasbe’t-tarîk birkaç mahalin mevleviyyetine nâil +olduktan sonra tarîkat-ı aliyy-i Nakşibendiyyeden olan hilâfeti mülâbesesiyle seccâde-pîrâ-yı +zühd u takvâ olduğu hâlde bin iki yüz on yedi senesi hilâlinde âzim-i halvet-sarây-i dâr-ı +me’vâ olmuştur. Vefâtına Sürûrî Efendi merhûmun inşâd eyledigi târîh-i muaccemdir. Nazm; +“Eylesin Yezdân Müfîd’i rahmetinden müstefîd” Mûmâ-ileyhin tarîkat-ı mezkûreye dâir +birkaç aded resâil-i mu‘tberesi vardır. + +GAZEL +Der-kef-i takbîl idüp vâiz riyâ sermâyesin + + + + + +Bedr-i hüsn-i dilberâne hâle eyler âyesin + +Sâye-endâz-ı letâfetdir kenâr-ı cûyda +Serv-i nâzım hissemend-i lutf ider hem sâyesin + +Goncalar etfâl-ı gülşende sipihre fam-keşâ +Şi‘r-i şebnemden olur her gice feyz-i dâyesin + +Cevher-i zâtı gerek yok ihtişâma i‘tibâr +Feyz-i gevher neylesin sîm u zerin pîrânesin + +Bir gün eyler kasr-ı âli tâk-ı ikbâla suûd +Sellem-i haysiyetin efzûn idenler pâyesin + +Lutf-ı tevfîk-i Hudâ’dan feyz alup Mekkizâde +Hâmesi üstâda arz eyler kemîne dâyesin + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm Muhammed Mekkî Efendi Mekke-i mükerreme +kâdısı müteveffâ Halîl Efendi’nin sulbünden Mekke-i mükerremede bin yüz yirmi altı târinide +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup pederi mûmâ-ileyhin vukû-ı vefâtına mebni unfuvân-i +şebâbetinde bi’l-vâsıta Dersaâdet’e vüsûl ve yüz kırk yedi târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile +yüz yetmiş dokuz târîhinde Selanik mevleviyyetine ve yüz seksen beş târîhinde Şâm-ı şerîf +mevleviyyetine ve yüz doksan sâlinde Medîne-i münevvere mevleviyyetine nâil olduktan +sonra ki yüz doksan sekiz senesi şehr-i Ramazânında Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmetine ve +iki yüz elli iki senesi şehr-i Rebîü’l-âhirinde Anadolu sadâret-i celîlesine zînet-bahşâ ve sene-i +mezbûre hilâlinde “Dürr Mekki Efendi kıble-i müstakiyân oldu” târîh-i menkût u mantûkunca +revnak-dih-i mesned-i fetva buyrulup üç-dört mâh mürûrunda makâm-ı meşîhatdan müfârakat +ve iki yüz beş senesi şehr-i Recebinde sâniyen mesned-i mezkûra mükârenet birle iki yüz altı +senesi şehr-i Zilkaidesinde mansıb-ı fetvadan münfasil ve iki yüz on iki sâli hilâlinde işbu dârı gurûrdan füshat-sarây-ı sürûra müntakil olmuştur. Şeyhülislâm Bahâyî Efendi türbesinde +medfûndur. Müşârün-ileyh bir fâzıl-ı yegâne ve bir âlim-i bî-bahâne olup müretteb bir kıt‘a +dîvân-ı belâgat ünvânından başka Evâil-i Beyzâviye bir hâşiye-i bî-bedel ve Kasîde-i +Bürde’ye Türkçe bir şerh-i müvassal u mübâhis-i hamd u şükre mütealik bir risâle ve yine +mübâhise dâir diger bir risâle ve usûl-ı fıkhiyeye dâir bir risâle ve tevzihden mükaddemât-ı +erbaa üzre müretteb bir risâle ve husûs-ı âhiri mübeyyen bir risâle ki beş aded resâilin tezyîf u +te’lîfine muvaffak olmuştur. Veled-i emcedi Mustafa Âsım Efendi dahi müddet-i medîde +seccâde-nişîn-i ma‘bed-i fetva olup iki yüz altmış üç senesi şehr-i Zi’l-hiccesinde âzim-i +kurbgâh-ı cenâb-ı mevlâ olmuştur. + +GAZEL +Üftade-i dâm-ı ser-i zencîr-i cefâyız +Biz zülf-i siyehkâra kul olmaga sezâyız + +Ger şâh-ı serîr-i dâr olursa nola cânân +Gammı çekeriz biz dahi goyende gedâyız + +İtmeklik için hâk-i rehin dîdeye sürme + + + + + +Her şâm u seher tâlib-i teşrîf-i sabâyız + +Bir pula satarsa bizi agyâra acep mi +Ol âfet-i gülçehreye çok bâd-ı hevâyız + +Eylerse Nevâyî nola eş‘ârımı tahsîn +Biz silsile-i âl-i Kırım Mengli Girâyız + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mengli Girây Hân Sultân, peder-i vâlâ-güherleri El-hâc Selîm +Girây Hân merhûmun cezîre-i Rodos’da peygûle-güzîn-i ikâmet oldukları âvânda zînet-efzâyı kehvâre-i vücûd olup pederleri müşârün-ileyhin hengâm-ı hükûmetlerinde bir müddet +cânib-i Kırım’da ser-askerlik memûriyetinde bulunarak imrâr u vakt eyleyüp birâderleri Gâzi +Girây Hân zamânında ol tarafın ta‘bîrâtı üzere nûreddinlik rütbe-i mu‘teberesi bi’l-ihrâz serefrâz u mümtâz ve diger birâderleri Kaplan Girây Hân zamânında dahi kalgaylık mansıbıyla +karîn-i şöhret u i‘tizâz olduktan sonra birâderlerinin mesned-hânîden müfârakatları esnâda +Silivri civârında vâki Kadıköyü nâm mahale nakl u hicret ve bir müddet ikâmetle bin yüz otuz +yedi senesi hilâlinde Kırım Hânlığı mesned-i celîline revnak-bahş-ı kadr u rıf‘at buyrulup bin +yüz kırk üç senesi mesned-hânîden müfârakat ve cezîre-i Rodos’da bir müddet ikâmetden +sonra ki bin yüz elli târîhinde sâniyen tırâzende-i mesned-hâni ve mazhar-ı ihsân-ı şâhen-şâh-ı +cihânbânî olmuş iken bin yüz elli iki senesi şehr-i Ramazân-ı mağfiret-nişânın dokuzuncu +günü âzim-i sarây-ı câvidâni eyleyüp na‘ş-ı magfiret-nakışları Bahçesaray nâm mahallde vâki +Hân câmii hatırasında defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. Müşârün-ileyh âkil u kâmil bir hakîm-i +sâhib-fezâil olup haylice eş‘ar-ı pesendîde nazm u inşâd eyledikten başka cânib-i Kırım’da +Karasu nâm kasabada bir kıt‘a câmi-i ra‘nâ ve bir hân-kah-ı dil-ârâ ve Tatarbikârı nâm +mevkide çend aded odayı şâmil medrese ve Dersaâdet’de Tophâne semtinde bir bâb +Gülşenihâne inşâd-ı bünyâda dahi muvaffak olmuştur. + +BEYT +Ümîd-i meyve itmekdir nihâl-ı serviden lâ-fark +Kerem me’mûl olunmak şimdi bu asrın kibârından + +BEYT-İ DİGER +Mahv olmayınca çirk-i sivâ kalb olur mu sâf +Safvet gelir mi bû suya tâ kim durulmaya + +BEYT-İ DİGER +Akar bir kanlı sudur hecr-i yâr ile gözün yaşı +Kızıl Irmağdır gûyâ ciger dâğındadır başı + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî İbrâhim Münîb Efendi reîsü’l-küttâb-ı esbak Recâi +Efendi merhûmun mahdûmu ve sâlifü’t-terceme müteveffâ Cevdet Efendi’nin vâlidi olup bir +müddet mektûbî-i sadr-ı âli odasına müdâvemetle rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz tezkirecilik +memûriyetine mevsûl olmuş ve sinnîn-i ömrü henüz hadd-i sülüsüne resîde olmamış iken bin +iki yüz yirmi târîhlerinde dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. + + +BEYT +O mîr-i mülk-i-bahâ eyleyince azm u sefer + + + + + +İzin sürüp hele gördüm ki gitmiş İzmir’e + + +BEYT + + +TÂRİH + +Yazdı kilk-i Münîb bir târîh +Cây-ı üftâniye şerîf oldı + + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Hâce Münîb Efendi bin yüz seksen iki târîhinde maskat-i re’si +olan medîne-i Ayıntab’dan Dersaâdet’e bi’l-muvâsala yüz seksen dokuz sâlinde tarîk-i tedrîse +duhûl ile bir müddet sarây-ı hümâyûn hâceliginde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra iki yüz dokuz senesi İzmir mevleviyyetine bi’l-vüsûl iki yüz on dört senesi +Mekke-i mükerreme mevleviyyeti ve iki yüz on sekiz senesi Darü’l-hifatü’l-âliye hükûmeti ve +iki yüz yirmi iki senesi Anadolu sadâreti pâye-i mu‘teberesini bi’l-ihrâz beyne’l-emâsil serefrâz u mümtâz olmuş iken bin iki yüz otuz sekiz senesi hilâlinde menfâsı olan Aydın +Güzelhisâr’ında irtihâl-ı dâr-ı bekâ eyleyüp mahall-i mezkûrda kâin câmi-i atik sahasında +müntâzır-ı rahmet-i cenâb-ı Rabb-i şefîk olmuştur. Müşârün-ileyh a‘lem-i ulemâ bir fâzıl-ı bîhemtâ olup “Siyer-i Kebîr” nâm kitâb-ı nefîse tercemesi ve “Devhatü’l-Meşâyih”e bir mikdâr +zeyli olduğundan başka bir mikdâr eş‘ârı dahi vardır. Garîbe; Nâzım-ı müşârün-ileyh sâlifü’tterceme şeyhülislâm-ı esbak Şerîf Efendizâde Ataullah Efendi merhûmun üstâdı olmak +mülâbesesiyle birbirleriyle ihtilât ve ülfetleri derece-i kemâlda olduğu misillü bi’l-âhire +nâzım-ı müşârün-ileyhin dahi Aydın Güzelhisâr’ında vukû-ı vefâtiyle merkadlarının birbirine +karîb-i tesâdüf eylemesi tevâfuk-ı acîb nevinden olmağla terceme-i hâli zeyline işâret +olunmuştur. + +BEYT +İtse acep mi âşıkına bî-hisâb nâz +Ol şâh-ı hüsne itmededir intisâb nâz + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Ahmed Bahaeddin Münîr Efendi şehriyyü’l-asl olup +Galatasaray şâkirdânı zümresine çırâğ ve muahharen bir mikdâr nân-pâre ihsâniyle şîrîndimâğ buyrulup ordu-yı hümâyûn dâhilinde bulunduğu hâlde Rûmeli cânibine azîmet ve +İsakçı nâm mahallde bin yüz seksen üç sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Bâlâda mezkûr +beytinden başka âsârı görülememiştir. + +GAZEL +Fürûğ-ı mihr mir’ât-ı dile jengârdır sensiz +Harîr-i pertev-i meh dûş-ı câna bârdır sensiz + +Midâd-ı nokta-i merdümden olmaz pâ-birûn hergiz +Nigeh çeşmimde hemçün nokta-i pergârdır sensiz + +Nola halhâl-ı sâk-ı arş olursa halka-i mevci +Felek eşk-i firâvânımla tûfânzârdır sensiz + +Degil hâmûş olursa cây-ı hayret her gören nâmem +Elimde hâme-i mîl sürme-i güftârdır sensiz + + + + + + +Eger âyîne-i şavk olsa herbir zerre-i âlem +Bana aksim dahi hem-sûret-i ağyârdır sensiz + +Kemend u hiddet ile şu‘le-i cevvâle-i şem‘i +İbâdethâne-i endîşeme zünnârdır sensiz + +Geçer hurşîd geçse şem‘ ile fikr-i Münîfâ’dan +Güzergâh-ı hayâli şöyle teng u târdır sensiz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Münîf Efendi medîne-i Antakya’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup bin yüz otuz târîhinde Dersaâdet’e muvâsalat ve o esnâda sefâretle cânib-i +İran’a i‘zâm kılınmış olan sâhib-i târîh müteveffâ Râşid Efendi’nin refâkatinde bulunduğu +hâlde İran tarafına azîmet eyleyüp hitâm-ı mesâlih-i memûriyetle Dersaâdet’e avdeti +hengâmında defterdâr Âtıf Efendi merhûma kesb-i tereddüd eyleyerek rütbe-i hâcegâniyi bi’lihrâz beyne’l-emâsil ser-efrâz u mümtâz buyrulup ibtidâ kethüdâ-yı sadâret-i uzmâ kitâbetine +ve ba‘dehû metrûk küçük ruznamçecilik hizmetine ve muahharen iki defa mâliye +tezkireciligine memûren hâiz-i kadr u haysiyet olduktan sonra hânesinde peygûle-güzîn-i +istirâhat olmuş iken defterdâr müşârün-ileyhin vukû-ı vefâtı kendüye kemâl-i rütbe tesîr +itmekle nazm; + +Kalmazsa eger gûşe-i dâme elimizde +Elden ne gelir çâk-ı girîbân elimizde + +beyti gûyâ olduğu hâlde bin yüz elli altı târîhinde âzim-i dâr-ı me’vâ olmuştur. Mûmâ-ileyh +fazl u kemâl ashâbından olup bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve bazı eser-i mu‘cizbeyânı +vardır. +GAZEL +Sanma ancak dil-i bî-berg u nevâ yangındır +Ateş-i aşka bütün ehl-i hevâ yangındır + +Çâk çâk eylerisem nola kabâ-yı sabrı +Çünki bir şûh-ı cefâkâra abâ yangındır + +Bir yalın yüzlü çömez âfeti var medresede +Ben degil suhte gürûhu hep ana yangındır + +Şeb-i firkatda çıkan şu‘le-i dûd-ı âhım +Seyr idenler didiler kim ne fenâ yangındır + +Nola ger buhte vü pür-sûz ise eş‘âr-ı Münîf +Çünki ey şûh-ı dil-fürûz sana yangındır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Tâhir Münîf Efendi ati’t-terceme Nâfi Efendi’nin +sulbünden medîne-i Ayıntab’da bin iki yüz kırk dört sâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup hengâm-ı tüfûliyet ve unfuvân-i şebâbiyetinde familyasıyla beraber Mısr-ı Kâhire +cânibine râhile-bend-i hicret ve müddet-i medîde âguş-ı ümm-i dünyâda şîrhâr-ı hüsn-ı + + + + + +terbiyet olarak menâsıb-ı mevkiiye hasebiyle ulûm-ı Arabiye’den hisse-yâb ve bâ-husûs +füsehâ-yı İraniye’den olup o esnâda Kâhire-i mezbûrede bulunan Mirza Senglah nâm zâtdan +dahi şîve-i zebân-ı Fârisî istikmâl ile vâsıl-ı derece-i nisâb olduktan sonra ki iki yüz altmış +dokuz senesi hilâlinde Dersaâdet’e vâsıl ve kendisinin Fransa lisânında dahi mahâret-i +kâmilesi ve lisân-ı mezbûr üzre terceme yolunda oldukça behresi olmak mülâbesesiyle +terceme odası hulefâsı sınfına dâhil olmuştur. Bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +BEYT +Tarîk-i Mevlevîde mazhar-ı esrâr-ı ins oldum +Ayıtsam sırr-ı Mevlânâdır ey Mûnis be-hamdullah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mûnis Dede mahrûsa-i Edirne’de tennûre-bend-i hân-kah-ı +vücûd olup kırk beş târîhinde defîn-i zîr-i türâb olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr +beytinden gayri şi‘ri gayr-i manzûrdur. + +GAZEL +Atınca nâvek-i sertîz-i müjgân doğrudan doğru +O kaşı yan çevirdi câna peykân doğrudan doğru + +Geçen Egrikapudan doğru geçdik sevr-kadlarla +Hilâfım yok behakk-ı kadd-i cânân doğrudan doğru + +Rakîbâ egri bügrü semt-i cânânı dolaşmakda +Adem semtine gitmek sana şâyân doğrudan doğru + +Dü tâ olsa sezâ reşkiyle ar‘ar sahn-ı gülşende +Sehî kadem olunca geh hirâmân doğrudan doğru + +Niçün uşşâka doğru egri egri nim nigâh itdin +Ne cürm itmişse söyle itme nihân doğrudan doğru + +Salâdır şâirân-ı nükte-sencâna bu vâdide +Reh-i tanzîre çıksın işte meydan doğrudan doğru + +Recâi vü Şefîk u İzzet’e pey-rev olup Mihrî +Reh-i nazma bu yolda oldu pûyân doğrudan doğru + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mihrî Efendi medîne-i İzmir’de çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd +olup tarîkat-ı Mevleviyyeye duhûl ile bin iki yüz elli beş târîhlerinde Dersaâdet’e bi’lmuvâsala muahharen Üsküdar’da vâki hassa meclisi ketebesi silkine ilhâk olunmuştur. +Mûmâ-ileyhin neyzenlik fenninde mahâreti vardır. + +HARFİ’N-NUN + +KASİDE-İ NA-TAMAM +Şehen-şâh-ı kadirden hazret-i Abdulmecîd Hânı +Hudâ mazhar buyurdu her husûsda şâh-ı deverânı + + + + + + +Hudâvend mu‘azam kutb-ı alem-i gavs-ı aynî dem +Medâr-ı râhat-ı berrîn u bahreyn Fâtih-i Sâni + +Nice şehzâdegânla âlemi İhyâ idüp Mevlâ +İki şehzâdesin birden Hıtân’a oldu i‘lânı + +Uzatma Nâilâ tûl u dırâz elfâzı kasr eyle +Duâya başla kim buldu kasîde hadd u pâyânı + +Kemâl-ı pîr idüp Allah seni taht-ı hilâfetde +Cihân durdukça tûr eyle Hitan şehzâdegânânı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abbas Nâil Pâşâ Bozok kazâsı hânedânından ve Cebbârzâde +Süleymân Beg’in evlâdından olup sigar-ı sininde kendisine dergâh-ı âli kapıcıbaşılık rütbesi +bi’l-i‘ta muahharen Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir müddet bazı hidemât-ı seniyyede istihdâm +olunduktan sonra ıstabl-ı âmire müdürlügü pâyesini hâiz olduğu hâlde surre-i hümâyûn +emânet-i celîlesiyle cânib-i Hicâz’a azîmet ve Dersaâdet’e avdetinde mabeyn-i hümâyûn tarf-ı +eşrefinde bir müddet kapıcılar kethüdâlığı hizmetinde bi’l-istihdâm bin iki yüz altmış iki +senesi bâ-rütbe-i mîr-i mîrâni Balıkesir kazâsı kâimmakâmlığına nâil ve bir sene mürûrunda +kâimmakâmlık-ı mezkûrdan münfasilen Dersaâdet’e muvâsalat ve iki yüz altmış dört senesi +mütasarrıflık ile Sivas’a azîmet eyleyüp bir müddet ikâmetle iki yüz altmış beş senesi +mütassarıflık-ı mezkûrdan ma‘zûlen Der-i âliye’ye menkûl olmuştur. Şi‘r ile şöhret-i şâyi‘ası +yoktur. + +GAZEL +Münceli subh-ı ezel tarf-ı binâgûşunda +Muhtafi şâm-ı ebed zülf-ı siyeh-pûşunda + +Yok o hâsiyet-i dem nutk-ı Mesîha’da bile +Ki var ol rûh-ı revânın leb-i hâmûşunda + +Tavk-ı gîsûda görüp gerdenini reşk ile mâh +Halka-bend-i gam olur hâle-i âgûşunda + +Ehl-i dil sa‘yine tehî mey-i kâm olsa dahi +Neş’e-i feyz-i safâ var dil-i pür-cûşunda + +Yârsiz nûş olunan câm-ı Cem’in Nâiliyâ +Ne tolusunda safâ var ve ne de boşunda + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Nâilî Efendi medîne-i Manastır’da bin iki yüz otuz dokuz +senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye eylemek üzre iki yüz elli dokuz +sâlinde Dersaâdet’e muvâsalatla Mehmed Pâşâ Medresesi’nde hücre-güzîn-i ikâmet olmuştur. +Mûmâ-ileyhin ilm-i hatda behresi ve haylice eş‘ârı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM + + + + + +Nedîm-i vasl iken bîgâne-i bî-rağbet oldum ben +Baîd oldum nazardan mübtelâ-yı firkat oldum ben + +O şûhun mazhar-ı lutfu iken Nâbî nice eyyâm +Yüzünü görmeye şimdi dirîğâ hasret oldum ben + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Halîl Nâbi Çelebi Tekfurdağı ahâlisinden ve kahveci esnâfından +olup bin yüz kırk beş târîhinde berş-i mevti nûş eyleyüp sermest u medhûş olmuştur. Bir kıt‘a +dîvân-ı eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Reh-i cânân hayli demdir ey dil intizârımdır +Te’essüf itmem ol âhûy-ı vahşi çün şikârımdır + +Tahayyül eylemem rûz u şebi dildârı gördükçe +Anın zülf-i siyâhiyle ruhu leyl u nehârımdır + +Kadin bin nâz ile cânâ büyütdüm ravza-i dilde +Su virdim âb-ı çeşmimle nihâl-ı i‘tibârımdır + +Hezâran sûziş-i hasretle her dem her zamân her şeb +Beni bülbül gibi nâlân iden ol nev-izârımdır + +Bu nazm-ı pâki tanzîm eylemek haddim degil amma +Gazel tarh itme Nâci neyleyem pek eski kârımdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hulûsî Nâci Beg südûr-ı izâmdan imâm-ı evvel şehryârî +Zeynelabidin Efendi merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin yüz kırk iki senesi hilâlinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mukaddemâ tarîk-i tedrîse duhûl ile muahharen tarîkini +bi’l-tebdîl bâ-rütbe-i hâcegânî mektûbî-i sadr-ı âli odası hulefâsı sınfına dâhil ve iki yüz altmış +üç senesi hilâlinde sâlise rütbe-i mu‘teberesine nâil olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir takım eş‘âr u +güftârı vardır. Kendisi Hulûsî mahlasiyle müte‘ârifdir. + +GAZEL +Bir zamân ben mahrem-i her râzın oldum bilmeden +Bir zamân pâ-mâl-ı esb-i nâzın oldum bilmeden + +Bir zamân va‘d-i visâl itdin tegâful eyledin +Bir zamân şâyeste-i incâzın oldum bilmeden + +Bir dem oldu sen de cevr-i yâr ile kan ağladın +Ben o demlerde senin dem-sâzın oldum bilmeden + +Sen de zannım ben gibi bî-hûşsun ey andelib +Bir zamân gülşende hem-âvâzın oldum bilmeden + +Aklım aldın dün gice meclisde sen bir nağmede + + + + + +Mutribâ pek mübtelâ-yı sâzın oldum bilmeden + +Nakd-ı cân sarfın taahhüd eyledim yolunda ben +Cümle-i uşşâkdan mümtâzın oldum bilmeden + +Başımı kûy eyledim çevgân-ı dest-i nâzına +Nâşidâsâ sevdigim sır-bâzın oldum bilmeden + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Nâşid Beg sâlifü’t-terceme Râtıb Ahmed Pâşâ +merhûmun sulbünden cezîre-i Mora’da bin yüz altmış iki senesi hilâlinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup pederi müşârün-ileyhin vefâtından sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala +enderûn-ı hümâyûna çırâg olunup bi’l-âhire bir müddet mabeyncilik memûriyetinde istihdâm +olunduktan sonra yüz seksen yedi sâlinde uhdesine dergâh-ı âli kapıcıbaşlığı rütbesi bi’ttevcîh iki yüz üç senesi Cennet-mekân Emîne Sultân merhûmun kethüdâlığı hizmetine memûr +buyrulmuş iken iki yüz altı senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı bekâ olmuştur. Mûmâ-ileyh nüktedân +bir şâir-i ateş-zebân olup bir zâde-i tab‘ı olarak bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır. + +GAZEL +Gönlüm bu günki bir sanemin âşinâsıdır +Sevdâ-yı zülfü başa görünmez belâsıdır + +İtmez firâr-ı nâle-i cânsûzdan bu dem +Meftûn-ı mest-i dîde-edâ mürebâsıdır + +Âyinedâr-ı mihr-i ruh-ı tâbdârıdır +Bu çeşm-i ter ki hâk-ı rehi tûtiyâsidır + +İtmez mi tîg-i reşk-i dûnum çeşm-i zârımı +Her meclisin o mâh ki tâbiş-fezâsıdır + +Nâşid nedir bu derde giriftâr iden seni +Ol âfetin o kamet-i Tûbâ-edâsıdır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Safvet Nâşid Efendi Yenişehir-i Fenâr ismiyle şöhret-şiâr olan +şehr-i cesîmde bin iki yüz kırk üç senesi hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup ile’l-an +kitâbet hizmetiyle şehr-i mezkûrda istihdâm olunmakta bulunmuştur. + +GAZEL +Gönül bakup ruh-ı cânâna mest olup kalmış +Misâl-i âyine bî-dest u pâ olup kalmış + +Geçer mi dil heves-i hâl-i zîr-i zülfünden +Sevâd-ı çinde ahter-perest olup kalmış + +Ümîd-i la‘l-i dil-ârâ tehî bu tâli‘a nîk +Serimde bâde gibi neş’e-püşt olup kalmış + + + + + + +Dırîğ-i câm-ı ümîdim yed-i teemmülde +Hezâr-ı seng-i elemden şikest olup kalmış + +Tefekkür-i sitem-i dilber ile dil-i Nâsır +Hemîşe gûşe-i hayret-neş’et olup kalmış + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nâsır Abdulbâki Efendi Yenikapı mevlevîhânesi şeyhi Ebûbekir +Efendi merhûmun mahdûmu olup Milas müftüsüzâde Halîl Efendi merhûmdan ulûm-ı +Arabiye ve maârif-i sâireyi tahsîl eyledikten sonra birâder-i vâlâ-güherleri ati’t-terceme Şeyh +Nutkî Ali Efendi’nin dergâh-ı mezbûrda meşîhatı esnâsında hân-kah-ı mezbûrun +neyzenbaşılık hizmetine nâil ve bin iki yüz on tokuz sâlinde şeyh mûmâ-ileyhin irtihâli +vukûuyla hân-kah-ı mezkûr meşîhatine vâsıl olarak mümtâz-ı akrân u emâsil olmuş ve iki yüz +otuz altı senesi irtihâl-i dâr-ı bekâ eylemiştir. Mahdûm-ı maârif melzûmları şeyh Osmân +Selahaddin Efendi ile’l-an dergâh-ı mezkûrda post-nişîn-i irşâd olduğu hâlde bazı dür-efşân-ı +müstaiddâna îfâza-i feyz-i bî-âdâd eylemektedir. Mütercim mûmâ-ileyhin bir kıt‘a Dîvân-ı +belâgat-ünvânı olduğundan başka meşâyih-i Mevleviyeden Trablusî Mûsa Şâfî Efendi’nin +te’lîf-gerdesi olan “Ta‘rîb-i Şâhidi” nâm kitâba bir kıt‘a şerhi ve Menâkıbü’l-Ârifîn nâm +kitâba bir aded tercemesi vardır. Fenn-i mûsikîde olan mahâret u ma‘lûmâtı îcâb u iktizâsı +üzre makâmât-ı mûsikîden isfehan ve hicâz ve ucve nihavend ve bunların emsâli on bir aded +terkîb-i ihtira-ı edvâr-ı mûsikîye zeyl u ilâve ile bir nota dahi îcâd u ibdâ eylemiştir. acem ve +bûselik ve isfehan makâmlarında iki aded âyîn-i tavîle bir nev beste-i berceste terkîb u tertîb +eylemiştir ki her mukabele günleri mezkûr âyînler hân-kah-ı Mevleviyyede kırâ’at ve icrâ +olunmaktadır. Hulâsâ mûmâ-ileyh ilmî ve âmelîde fenn-i mûsikînin müşârün-bi’l-benânıdır +ve ol ilmin üstâd-ı bî-misl u akrânı olup hakkında Fârâbi-i sâni dinmek elyâk u erzânîdir. + +GAZEL +Gönül yapmak düşerken şânına şîrîn dehenlikden +Nedir maksûdun ey tûtî-sıfât bu dil şikendlikden + +Sefîd-i vech mahv-ı vücud itmekiledir ey dil +Siyeh-rû olma hâlâsâ sakın da‘vâ-yı benlikden + +Temâşa-yı hat-ı nev-hîz hoş bûyile cânânın +Hayâlistân-ı dil bir kıt‘a düşdür feslegenlikten + +Tolanınca hevâ-yı şemm-i ruhsârile ol serve +Olur eyyâm-ı vuslat bir numûne yasemenlikden + +Kenâr-ı çeşm-i terde hasret-i rûyunla ey gül-rûh +Has-ı müjgân-ı âşık fark olur mu bu dikenlikden + +Eger bir zevk-i Şîrîn olmasaydı hâsıl-ı Ferhâd +Dönerdi telhi-i mihnet görünce kûhkenlikden + +Gülistân-ı maârifde serîr-i hâmeme Nâzım +Acep mi gıbta-res olsa hezâr-ı zâr çimenlikden + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nâzım Efendi şehriyyü’l-asl olup dîvân-ı hümâyûn kaleminden +neş’etle mukaddemâ bazı vüzerânın dîvân kitâbetleri hizmetinde bulunduğu hâlde taşralarda +bir müddet geşt u güzâr eyledikten sonra Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp kalem-i mezbûra +mülhak mühimme odasına ve ba‘dehû ticârethâne mektûpçusu odasına ve bi’l-âhire meclis-i +vâlâ mazbata odasına bir müddet müdâvemetle muahharen ziraat meclisi azâsı sınfına bi’lilhâk bin iki yüz altmış altı senesi uhdesine rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisi bi’t-tevcîh Burusa meclisi +riyâsetine ve birkaç mâh mürûrunda Bosna meclisi riyâsetine nâil olmuş ve iki yüz altmış +sekiz senesi Bosna defterdârlığı dahi zamîme-i memûrini kılınmış iken iki yüz altmış dokuz +senesi şehr-i Rebîül-âhiresinde memûriyet-i mezkûrdan infisâlini müteâkıben irtihâl-ı dâr-ı +bekâ eylemiştir. Kendisinin fenn-i inşâda haylice ma‘lûmâtı olup şi‘r ile şöhreti yoktur. + +NA‘T-I ŞERÎF +Cemâlin ziver-efzâ-yı cinândır yâ Resûlallah +Hayâlin pertev-efrûz-ı cinândır yâ Resûlallah + +Vücûdun hilkat-ı hestiy u nistiye sebeb ancak +Vürûdun rahmet-i her dü cihândır yâ Resûlallah + +Zebânın bülbül-ı hoş-lehçe-i gülzâr-ı vahdetdir +Dehânın dürr-i bâğ-ı lâ-mekândır yâ Resûlallah + +Dür-i yek dâne-i dendân-ı cür‘a câm-ı mey la‘lin +Dil-i uşşâka cân-ı câvidândır yâ Resûlallah + +Degişmem zerre-i mihr-i cebînin şems-i eflâka +Ser-i mûyunda sad hurşîd nihândır yâ Resûlallah + +Açılmış bâğ-ı Cennet’de ruhun gül-gonce-i zîbâ +Nihâl-ı kâmetinde gül-fidândır yâ Resûlallah + +Der-i dergâhının kemter gubâr-ı cevherin kuhlı +Cilâ-sâz-ı dü çeşm-i hûriyândır yâ Resûlallah + +Felek-fersâ der-i devlet-meâb-ı türbe-i ravzan +Makâm-ı kıblegâh-ı ins u cândır yâ Resûlallah + +Per-i nâmûs-ı ekber sengise sahn-ı harîmînde +Sürûşân-ı semâ cârûb-keşândır yâ Resûlallah + +Yek engüşt-i işâretle dü şak itdin meh-i bedri +Bu i‘câzın müşarün-bi’l-benândır yâ Resûlallah + +Sen ol sultân-ı zînet-bahş-ı evreng-i risâletsin +Ki ömrün tâcı ber-ser nûr-feşândır yâ Resûlallah + +Sen ol mülk-i melâhat şâhısın kim hazret-i Yûsuf +Derinde bende-i bî-hüsn ü ândır yâ Resûlallah + + + + + + +Sen ol memdûh-ı mevlâsın ki evsâf-ı cemîlinde +Suhan-sencân-ı âlem bî-zebândır yâ Resûlallah + +Acep noldu sebeb bilmem o meh-rû-yı perî-peyker +Nihândır dîdeden hayli zamândır yâ Resûlallah + +Günahkârım siyeh-rûyum rezîl-i hâs u ammım ben +Benim hâlim cihâna dâsitândır yâ Resûllalah + +Dem-i tâbiş-nümâ-yı mihr-i mahşer sâye-i lutfun +Ser-i ehl-i günâha sâyebândır yâ Resûlallah + +Usât-ı ümmetin tâbâver olmaz nâr-ı nîrâna +Husûsan çâkerin kim nâ-tüvândır yâ Resûlallah + +Sefîne cism u dil deryâ reîsi akl u hûy rûzgâr +Ana nefsim güşâde bâdbândır yâ Resûlallah + +O rütbe kaddimi bâr-ı güneh ham-geşte itdi kim +Gümân eyler gören yârân kemândır yâ Resûlallah + +Beni rûz-ı cezâda sen şefâatla kayır yohsa +Kasem billah hâlim pek yamândır yâ Resûlallah + +Nesîm-i iltifâtınla açıldı lâleler güller +Derûnum sahnı gûyâ gülsitândır yâ Resûlallah + +Zehi gülzâr-ı ra‘nây-ı hakîkat kim dil-i zâra +O gülşende hezâr-ı na‘t-hândır yâ Resûlallah + +Bana düzd-i havâdisden ne gam dünyâ vü ukbâda +Nigâh-ı dil-nevâzın pâsibândır yâ Resûllah + +Gülistân-ı dilimde deste-i gül gonce-i na‘tım +Der-i dildâra nâçiz armağândır yâ Resûlallah + +Nemed-pûş Nâzım-ı dervîş-i dil-rîş iltifâtınla +Suhan mülkünde şâh-ı Cem-nişândır yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Nâzım Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk dört senesi +hilâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mekteb-i maârif-i adliye şâkirdânı zümresine +ilhâk olunarak nakdîne-i ömrünü iktisâb-ı cevâhir-i maârife harc u sarf ile iki yüz altmış üç +senesi usûl-ı imtihâniyeleri bi’l-icrâ mektûbî-i mâliye odasına memûriyeti rûnümâ iki yüz +altmış sekiz senesi hilâlinde tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyye meşâyihinden Kuşadalı El-hâc +İbrâhim Efendi merhûmun hulefâsından ve encümen-i dâniş azâsından sâlifü’t-terceme Ali + + + + + +Fethî Efendi’den ahz-ı dest-i inâbetle sâlik-i râh-ı Hudâ olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr +eş‘ârı vardır. Hüsnü mahlasiyle mütefârifdir. + +GAZEL +Mümkün olsaydı eger tağyîr-i kilk-i kudreti +Nesh iderdim levh-i âlemden kitâb-ı hasreti + +Câm-ı la‘lin nûş iden bezm-i visâl-i yârda +Bir dahi çekmez cihânda hiç humâr-ı firkati + +Mâh-rûlar ey felek-meşreb sipihr-i hüsnde +İktibâs itmekte hurşîd-i ruhundan zîneti + +Yok temâşâ-yı ruh-ı rengînine tab‘-ı nigâh +Tûti-i kalbe virir mir’ât-ı hüsnün hayreti + +Pey-rev oldun Nâzımâ tab‘-ı hümâ-yı Râşid’e +Sâyesinde kâm alırsın ger olursa himmeti + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Nâzım Efendi şehr-i Ayıntab’ın vücuhzâdelerinden ve +ashâb-ı istidâdından olup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ından makdemce Dersaâdet’e +muvâsalatla Rûmeli’de vâki zafer-makrûn-ı cenâb-ı şehen-şâhi cânibine azîmet eylemiştir. +Mûmâ-ileyh sanâyi-i şi‘riyyeye vâkıf bir zât-ı ârifdir. + +GAZEL +Girince gûşe-i çeşm-i hayâle dâne-i hâli +Süveydâ-yı dilimde dâğdan yer kalmadı hâlî + +Şikest eyledi kadr-i hâleyi nâm-ı felek üzre +Takındıkça o sîmîn sâkına zerrîn-i halhalı + +Hudâ göstermesin tâli teveccüh itse edbâra +Hezâr efsûn ile bend eylesin râm olmaz ikbâli + +Dil-i sûzânımı pervâneden sor şem‘den sorma +Bilir hâl ehlinin ahvâlini elbetde hem-hâli + +Cihânda hâhişin nâ-kâmlık olsun hemân Nâfi +Serîr-i kâmurânide dilersen izz u iclâli + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nâfi Efendi Ayıntab ulemâsından Arap Tâhir Efendi nâm zâtın +mahdûmu olup sinni mertebe-i temyîz-i sevâd u beyâza vâsıl oldukda nazm-ı celîli kıraat-ı +seb‘a üzre hıfz ile ulûm-ı Arabiye ve lugat-ı Fârisiyeyi tahsîl ve kavâid-i şi‘r u inşâyı tekmîl +eyleyerek nâil-i nisâb-ı kâfi ve hüsn-ı ülfet u muâşeretle dahi akrân u emsâli beyninde hâiz-i +imtiyâz-ı vâfi olduğu hâlde birçok müddet medîne-i Ayıntab’da neşr-i ulûm-ı âliye eyledikten +sonra ki bin iki yüz elli târîhinde cânib-i Mısır’a azîmet ve müteveffâ İbrâhim Pâşâ’nın +mahdûmlarına fünûn-ı Fârisiyeyi ta‘lîme himmetle on beş sene müddet Kâhire-i mezbûrede + + + + + +ikâmet eyleyüp iki yüz altmış altı târîhlerinde medîne-i mezbûreye avdetini az vakt +mürûrunda dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin gazeliyyât-ı nefîse ve kasâyid-i +selîseden mürekkeb ve müretteb bir kıt‘a Dîvânı vardır. + +GAZEL +Olaldan dûd-ı âhımla şafak me’nûs-ı gülgûndur +Ki aks-i şu‘le-i rengîn ile fânûs-ı gülgûndur + +Degil bâlâ-yı nahl-ı verd-i terde gonce-i mişkîn +Ruh-ı alındaki ey gonce-fam gül-bûs-ı gülgûndur + +Gönülden çıktı ol hûnîn ama düşmâna has gördün +Dem-i hasretle hâlâ çeşm-i pür-efsûn-ı gülgûndur + +Hayâl-i la‘lile reng almış ol gonce dehânından +Bedehşândan gelen ateş gibi câsûs-ı gülgûndur + +Gidermez reng u tâb-ı tâb‘ı Nâfi perde-i efkâr +Hele yâkût-ı ahmer olsa da mekpûs-ı gülgûndur + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mehmed Nâfî Efendi şehriyyü’l-asl olup mukaddemâ dîvân-ı +hümâyûn kalemine ve ba‘dehû kalem-i mezbûra mülhak mühimme odasına bir müddet +müdâvemetle âmedî odasına nakl-ı memûriyet eyleyerek birkaç sene mürûrunda beglikçi-i +dîvân-ı hümâyûn kisedârlığı hizmetine ve ba‘dehû begligçilig-i mezkûr memûriyetine +ba‘dehû rütbe-i ûlâyı bi’l-ihrâz bâb-ı ser-askerî müsteşârlığına ve bir müddet mürûrunda +tersâne-i âmire müsteşârlığına ve bir müddet câh-ı da‘vâ nezâret-i celîlesine revnak-bahş-ı +i‘tilâ buyrulup nezâret-i mezkûreden infisâlini müteâkıben sefîr-i evvel ünvâniyle Paris +cânibine azîmet ve iki sene müddet ikâmetle Dersaâdet’e avdet ve bir müddetcik hânesinde +ikâmet eyledikten sonra yine sefâret memûriyetiyle Viyana cânibine azîmet ve bir sene +tamamında Dersaâdet’e avdetle bin iki yüz altmış dört senesi meclis-i vâlâ-yı ahkâm-ı adliye +azâsı sınfına bi’l-ilhâk müddet-i kalîle zarfında sâniyen bâb-ı ser-askeri müsteşârlığına zînetbahşâ buyrulup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında memûriyet-i mezkûreden +münfasilen meclis-i vâlâ azâsı sınfına dâhil olmuş ve birkaç mah mürûrunda bâ-rütbe-i bâlâ +tersâne-i âmire müsteşârlıgına revnak-efzâ buyrulmuştur. Müşârün-ileyhin şi‘r ile adem-i +tevâgulu cihetiyle eş‘ârı nâdir u nâ-yâbeddir. + +GAZEL +O meh ağyâr ile tenhâca kerem ülfet itmiştir +Anınçün surh-ı ruh ezhâr-ı reng-i haclet itmiştir + +Müzâb oldukca mey inbik-i la‘l-i ateş-feminde +Leb-i bîgâleyi tebhâle-dâr-ı haşyet itmiştir + +Ne rütbe itse de merdümleri terğîb-i ünsiyet +Sirişt-i çeşm-i âhûsuyla meyl-i vahşet itmiştir + +Şikest oldukça cân u dil temâsili olur mezdâd + + + + + +O meh nehc-i teşennünde acep cem‘iyyet itmiştir + +İdüp ser-geşte ashâb-ı ukûlü gerdiş-i gerdûn +Nice rûşen-dili lafzîde pâ-yı gaflet itmiştir + +Hakîki seyr idenler dânehâ-yı inkilâbâtı +Dakâyık-bîn-i çeşmin âsiyâ-yı ibret itmiştir + +Minâ-yı nisbet-i şeyhülenâma tevsen-i Nâfi +Reh-i nâ-refte-i hikmetde azma cür’et itmiştir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdülnâfi Efendi medîne-i Adana’da kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup mukaddemâ tarîk-i tedrîse dâhil ve muahharen tarîkini tebdîl eyleyerek hâcelik +rütbe-i refîasına nâil olduktan sonra bir müddet medîne-i mezbûre mâl müdürlügü hizmetinde +istihdâm eyleyerek iki yüz altmış yedi senesi Haleb-i şehbâ meclisi riyâsetine ve iki yüz +altmış dokuz senesi sâniyen sınf-ı evvel mütemâyizi rütbe-i mu‘teberesini bi’l-ihrâz Harput +defterdârlığına nâiliyetle beyne’l-emâsil mümtâz olmuş ve işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı +esnâsında defterdârlık-ı mezkûr memûriyetinde infisâli vukû bulmuştur. Mûmâ-ileyhin bir +mikdâr eş‘ârı vardır. + +MÜRABBA +Cân u gönlüm müje-i seyfine kurbân olsun +Şem‘-i rûyunla gönül hânesi virân olsun +Kasr-ı sînem nazar-endâzına şâyân olsun +Cennet-i hüsnüne dil bülbül-i nâlân olsun + +Rûz u şeb âh iderem gonca ruhun şevki ile +Yanarım güfte-i nazende-femin aşkı ile +Neş’e-yâb oldu gönül la‘l-i lebin zevki ile +Bezm-i dilde leb-i la‘lin şeker-efşân olsun + +Olduğum mürg-i şeb-âviz saçı sünbülüne +Gülşen oldu bu gönül savt-ı dili bülbüline +Gülü teşbih idemem la‘l-i lebin gülgülîne +Gülgül-i la‘l-i lebin Nâli’ye peymân olsun + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Numân Nâli Efendi Kalkandelen nâm mahallde pâ-nihâde-i +sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Cennet-mekân Sultân Mehmed Hân hazretleri +câmi-i şerîfi civârında vâki medârisden bezm-dih-i hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde tahsîl-i +ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp muahharen tarîk-i tedrîse dâhil ve ol sûretle +mümtâz-ı akrân u emâsil olmuş ve neşr-i ulûm-ı âliye ile imrâr-ı evkât eylemekte +bulunmuştur. + +GAZEL +Gülşende hezâr nağme-i dem-sâz ile mahzûz +Mutrib tarab u sâz-ı hoş-âgaz ile mahzûz + + + + + + +Bî-hude komaz kimseyi tesliyet-i hâtır +Muhtâc-ı kerem va‘de-i incâz ile mahzûz + +Pîçîde olur dâmen-i gayret kemerinde +Erbâb-ı neberd şöhret-i mümtâz ile mahzûz + +Vâdi-i tekâpûya nigâh eylemez ol kim +İhsân-ı hudâvendiyi enbâz ile mahzûz + +Nâmık heme hâl sıdk u ubûdiyet-i dâim +Sultân-ı selâtîn-i ser-efrâz ile mahzûz + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ali Nâmık Pâşâ cezîre-i Mora’da vâki İnebolu nâm mahallde +bin yüz doksan iki târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup iki yüz yirmi iki senesi +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir aralık hâcelik rütbesini ihrâz eyleyüp iki yüz otuz beş +târîhlerinde Rûmeli vâlisi müteveffâ Hurşid Pâşâ kethüdâlık hizmetiyle Yanya’ya azîmet ve +müddet-i kalîle zarfında bâ-rütbe-i vezâret İnebolu Kal‘ası muhafızlığına memûriyeti bi’l-icrâ +mahall-i merkûma azîmet ve birçok sene ikâmetden sonra medîne-i İzmir’e nakl u hicretle iki +yüz kırk bir senesi İnebahtı eyâleti uhdesine bi’l-ihâle iki yüz kırk dört senesi iki-üç mâh +müddet Filibe’de menfiyyen ikâmet eyledikten sonra Bosna’ya ve iki yüz kırk yedi senesi +Vodin’e ve altı mâh mürûrunda İşkodra ve Ohri ve İlbissan sancaklarına vâli olmuş ve iki yüz +kırk dokuz senesi vukû-ı infisâliyle Selanik’e azîmet ve iki sene müddet ikâmetle Dersaâdet’e +muvâsalat eyleyüp iki yüz elli iki senesi dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Hasta-i la‘l-i lebin timâra itmez iltifât +Mest-i aşkın hâne-i humâra itmez iltifât + +Gâh olur Kays eylemez ruhsâr-ı Leylâ’ya nigâh +Dest-i peymâ-yı cünûn gülzâra itmez iltifât + +Düşmez elbet kayd-ı dehre rızkına kâni olan +Bak hümâlar dâm-ı çînedâra itmez iltifât + +Degme bir büt nakşı ile her dil olmaz çâk çâk +Şâne-i zülf-i sûret dîvâra itmez iltifât + +Gerçi kim taltîf ider her âşıka dirler o şûh +Neyleyem Nâyâb-ı mihnetkâra itmez iltifât + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeref Nâyâb Efendi tahvîl kaleminden neş’etle âmedî-i dîvân-ı +hümâyûn odası hülefâsı sınfına ilhâk olunup bir aralık uhdesine bazı vüzerânın kapu +kethüdâlıkları hizmeti bi’l-ihâle muahharen gûşe-gîr-i uzlet olduğu hâlde bin iki yüz kırk +sekiz târîhinde irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Mûmâ-ileyhin mahlası gibi eş‘ârı dahi kalîl u +nâyâbdır. + +GAZEL + + + + + +Mübtelâsı olduğum dilber bilir bilmezlenir +Sergüzeşt-i mihri ol ezber bilir bilmezlenir + +Pây busuyla şeref-yâb olduğundan zevk ider +Nüktelerle ol perî-peyker bilir bilmezlenir + +Kendi çok cevr itdiginde gayri ol nahl-ı safâ +Ta‘n-ı ağyârı dahi ekser bilir bilmezlenir + +Yalınız çeşmim degil sahbâ vü sâki câm-ı la‘l +Leblerin rengi mey-i ahmer bilir bilmezlenir + +Anlamazsın nağme-i zevk-i meyi sen zâhidâ +Mest iken Nâyî anı anlar bilir bilmezlenir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Osmân Nâyî Efendi Dersaâdet’de tennûre-bend-i hân-kah-ı +vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye sülûk ile fenn-i mûsikîde derkâr olan ma‘lûmâtı +iktizâsınca hayli dem Galata Mevlevîhânesi neyzen-başlığı hizmetinde müsdahdem +olunduktan sonra bin yüz dokuz târîhinde dergâh-ı mezkûr meşîhatine revnak-dih-i irşâd +olmuş iken bin yüz kırk iki târîhinde âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı mevlâ olmuştur. Neyzenlik +fenninde mahâreti olmak mulâbesesiyle Nâyî mahlası kendüye mûcib-i şöhret olmuştur. + +TÂRİH +Sûz-ı gamla yakar erbâb-ı dili bu devrân +Döndü tennûra bakup cümlesi bu ahvâle + +Yani şeyh-i Galata hazret-i Gâlib Dede kim +Şi‘r u inşâda ne mümkün gele vasfı kâle + +Cân atup gitdi behişte dönerek rûhu anın +Çıka rıdvân-ı kudûmu içün istikbâle + +Mermere sikke kazar bende-i Mevlânâlar +Rağbet itsün mi bu dünyâdaki câh u mâla + +Diyelim çâre yok ey merd-i Hudâ eyvallah +Zen-i dünyâ hele şâyeste degil ikbâle + +Didi târîhini bu demde fi-kilk-i Nebîl +Göçdü Gâlib Dede yâhû deyüp ehl-i kemâle + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Nebîl Beg meşâyih-i izâmdan Âşir Efendi +merhûmun hafîdi ve vak‘a-nüvîs-i esbak ati’t-terceme Nûrî Beg merhûmun mahdûm-ı reşîdi +olup bin iki yüz on senesi tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz yirmi altı senesi Havass-ı Refîa +mevleviyyetine ve iki yüz otuz dört senesi Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine nâil olduktan sonra +iki yüz otuz altı senesi zabt itmek üzere Medîne-i münevvere mevleviyyetine namzed olmuş + + + + + +iken cânib-i Hicâz’a kable’l-azîme Kâhire-i mezbûrede bin iki yüz otuz beş senesi hilâlinde +kafile-bend-i râh-ı âhiret olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir kıt‘a Dîvânçe-i eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Kumâş-ı ma‘rifet endâzelendi +Gönül mecmûası şirâzelendi + +Olup aşufte bir ateş-mizâca +Muhabbet ateşi piyâzelendi + +İdüp bir mehle tecdîd-i muhabbet +Yine derd-i atîkim tâzelendi + +Zifâf itdikde dâmâd-ı hayâlim +Arûs-ı bikr-i fikrim gazellendi + +Perîşan-hâtır olmuşken Necâti +Gönül mecmûası şirâzelendi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh El-hâc İbrâhim Necâtî Efendi metrûk bâb-ı defteride vâki +mâliye kalemi serhalîfesi müteveffâ Ahmed Efendi’nin mahdûmu olup evâil-i hâlinde bir +müddetcik kalem-i mezbûra müdâvemet eyledikten sonra tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyyeye +sâlik ve muahharen Bahariye nâm mevki-i ferah-fezâda vâki merhûme ve magfirünleh Şâh +Sultân hazretlerinin ihyâ-gerdeleri olan hân-kahın meşîhatine mâlik olarak mukaddem ve +muahher iki defa cânib-i Hicâz’a azîmet ve edâ-yı hacc-ı şerîf ile Dersaâdet’e avdet eyleyüp +ile’l-an hân-kah-ı mezkûrda seccâde-pîrâ-yı meşîhatdir. Mûmâ-ileyh sâhib-i ilm u kemâl bir +mürşid-i ehl-i hâl olup bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Yârin görünce âhû-yı çeşm-i remîdesin +Nergis çemende hayret ile açdı dîdesin + +Bir küşte eylemek seni şâyed murâd ider +Çarhın tevâzu anlama kadd-ı hamîdesin + +Görmekle la‘l-i nâbını seyr eyle zâhidi +Tagyîr-i meşreb eyledi bozdu akîdesin + +Dilden gubâr-ı gussâyı ref eyler ey Necîb +Gör safha-i ruhunda hat-ı nev demîdesin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Suyolcuzâde Mehmed Necîb Efendi Eyyûb Ensârî râdiye +anhü’l-Bâri hazretleri ismine mensup olan karye-i latîfede kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +Mısr-ı Kâhire kuzâtı silkine duhûl ile Haremeyn müfettişi maiyetinde hizmet-i kitâbetde +istihdâm olunmakta iken bin yüz yetmiş bir târîhinde âzim-i darü’s-selâm olmuştur. Mûmâileyhin hatt-ı sülüsde mahâreti olmak mülâbesesiyle esâmi-i hattâtîni şâmil “Devhatü’lKüttâb” isminde bir kitâb-ı rengîni ve haylice eş‘âr-ı metîni vardır. + + + + + + +GAZEL +Yed-i beyzâ-yı tecelliden olur ferr mehtâb +Meh-i nevle ider engüştünü enver mehtâb + +Dökdü çil akçelerin şu‘le-i cevvâla degil +Makdem-i yâra nisâr eyledi dirler mehtâb + +Çâh-ı Nahşeb’de bulup Yûsuf-ı zerrîn-resini +Delvi teşrîf ile tebşîrini eyler mehtâb + +Gice mihrin sakızın aldı ağız miski deyu +Dehen-i dilbere teşbih ile çekinir mehtâb + +Felegin hâsıl-ı nev-bâdesi yek sünbüledir +Ne çeker re’s-i hilâlini çü hançer mehtâb + +Pey-rev meslegi sen hazret-i Nûreddin’in +Nola destinde Necîb olsa musahhar mehtâb + +Nâzım-ı muma-ilyeh Şeyh Necîb Efendi cezîre-i Mora’da vâki medîne-i Tırapoliçe’de +çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup tarîkat-ı aliyye-i Halvetiyyeye sülûk ile tarîkat-ı mezkûre +meşâyihinden ve medîne-i mezbûre hânedan u vücûhundan olduğu hâlde imrâr-ı subh u şâm +eylemekte iken bin iki yüz otuz altı senesi hilâlinde âzim-i dârü’s-selâm olmuştur. Mûmâileyhin haylice eş‘âr-ı rengîn ve güftâr-ı dil-nişîni vardır. + +GAZEL +Abdâl-i tekyegâh-ı gamın köhne-sâliyiz +Çile-keşân-ı mihnet u aşk ehl-i hâliyiz + +Ebrûların hayâli ham itdiyse kaddimiz +Biz şimdi âsumân-ı kemâlin hilâliyiz + +Gîsû-yı müşkbârın içün hûn olur gönül +Sünbülsitân-ı aşk u muhabbet gazâliyiz + +Hat çıktı ref ‘ içün bizi zülfünden ol şûhun +Biz mülk-i hüsnünün sebeb-i kîl u kâliyiz + +Rencîş-pezîr-i zerd-i humâr olalı Necîb +Hamyâzekâr-ı neş’e-i câm-ı visâliyiz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Necîb Efendi şehriyyü’l-asl olup mektûbî-i sadr-ı âli +odasına bir müddet müdâvemetle oda-i mezbûr ser-halîfeligine ve bi’l-âhire ibhâm +mukattaacılığına ve bir müddet mürûrunda metrûk başmuhâsebe hâceligine ve ba‘dehû +ruznamçe-i evvel hâceligine nâil olmuş ve bin iki yüz kırk yedi senesi hânesinde ma‘zûlen +ikâmet üzre iken dâr-ı bekâya irtihâl eylemiştir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘ârı vardır. + + + + + + +GAZEL +Bâis-i fikr u hayâl-i ârifândır perçemin +Mültecâ-yı dûd-ı âh-ı âşıkandır perçemin + +Şâhısın iklim-i hüsnün kimse itmez kîl u kâl +Neyyirâsâ şu‘ledir cevher-feşândır perçemin + +Mülk-i fesden çıkdı celb-i dil içün her cânibe +Leşker-i saf-beste-i ecsâd u cândır perçemin + +Dânedir hâl-i ruhun hem dâmdır zülf-i hamın +Mürg-ı şehbâl-i hayâle âşiyândır perçemin + +Merdüm-i çeşm-i Necîb-i zârinin hasretgehi +Ferş-i semmûr-ı siyâh olmuş mekândır perçemin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nuh Necîb Beg masârifât muhâsebecisi Râşid Beg’in birâder-i +maârif-perveri olup mukaddemâ bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâvemetle +muahharen kalem-i mezbûr mühimme nüvîsânı sınfına ilhâk olunup umûr-ı mehâm-ı +seniyyede istihdâm olunmakta iken bin iki yüz elli iki senesi mat‘ûnen âzim-i dârüs-selâm +olmuştur. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘âr-ı letâfet-disârı vardır. + +GAZEL +Kimsenin sermâye-i ârâmı gâret olmasın +Kimseler âvâre-i deşt-i melâmet olmasın + +Bir ser-âmed dil-rübâ gördüm didin gülzârda +Gördügün ey bâd-ı subh ol serv-kâmet olmasın + +Kâse kâse zehr-i gam nûş eyledim aşkın içün +Dest-i cevrinden neler çekdim şikâyet olmasın + +Gam yime bir gün irersin vaslıma dirsin bana +Mev‘ûd-ı vaslın sakın rûz-ı kıyâmet olmasın + +Ol kadar âmâdedir çâk-ı girîbân itmede +Çeşm-i şûhundan Nahîfî’ye işâret olmasın + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Nahîfî Efendi şehriyyü’l-asl olup bir müddet umûr-ı +mehâm-ı seniyyede bi’l-istihdâm bin yüz târîhlerinde diyâr-ı Acem’e sefâretle azîmet itmiş +olan müteveffâ Mehmed Pâşâ maiyetinde bulunduğu hâlde cânib-i merkûma yüz otuz +târîhinde dahi Engerus elçisi İbrâhim Ağa maiyetiyle mahall-i mezkûra sevk u i‘zâm olunup +bin yüz elli bir sâlinde dâr-ı bekâya hirâm eylemiştir. Topkapı hâricinde Maltepe nâm +mevkide vâki kabristanda medfûndur. Seng-i mezârında işbu târîh-i nefîsi mukayyeddir. “Bu +Süleymân Nahîfî rûhuna el-fatiha.” Mûmâ-ileyh bir şâir-i yegâne olup güftârı âşıkâne ve +eş‘ârı gâyet üstadâne vâki olmuştur. Na‘t-ı cenâb-ı Peygamberîyi şâmil “Hilyetü’l-Envâr” + + + + + +isminde bir eser-i güzîni ve mevlîd-i saâdet-mevrûd-ı hazret-i risâlet-penâhîyi şâmil bir +manzûme-i rengîni ve Mesnevî-i şerîfe manzûm ve matbû bir aded terceme-i sıhhat-karîni +olduğundan başka Sâlim Efendi Tezkiresi’nde mukayyed bazı âsâr-ı dil-nişîni dahi vardır. + +GAZEL +Tahammül mülkünü yıkdın Hülâgû Hân mısın kâfir +Aman dünyâyı yakdın ateş-i sûzân mısın kâfir + +Kızoğlan nâzı nâzın şeh-levend âvâzi âvâzın +Belâsın ben de bilmem kız mısın oğlan mısın kâfir + +Ne ma‘nî gösterir dûşundaki ol ateşîn atlas +Ki ya’ni şu‘le-i cân-sûz-ı hüsn-ı ân mısın kâfir + +Nedir bu gizli gizli âhlar çâk-ı girîbânlar +Acep bir şûha sen de âşık-ı nâlân mısın kâfir + +Sana kimisi hânım der kimi cânân deyu söyler +Nesin sen ben de bilmem cân mısın cânân mısın kâfir + +Şarâb-ı ateşînin rengi rûyun şu‘lelendirmiş +Bu hâletle çerâğ-ı meclis-i mestân mısın kâfir + +Niçün sık sık bakarsın böyle mir’ât-ı mücellâya +Meger sen dahi kendi hüsnüne hayrân mısın kâfir + +Nedîm-i zârı bir kâfir esîr itmiş işitmişdim +Sen ol cellâd-ı dîn ol düşmen-i îmân mısın kâfir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Nedîm Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i tedrîse duhûl ile +muahharen Mahmûd Pâşâ câmi-i şerîfi havalîsinde kâin mahkemede bir müddet icrâ-yı emr-i +hükûmet eyeledikten sonda bin yüz kırk üç târîhlerinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâileyh kemâl u fazlı nümâyân bir şâir-i ateş-zebân olup metânet-i tab‘ına yâdigâr-ı rûzgâr olan +Dîvân-ı belâgat-ünvânı bir bürhân-ı kavî ve bir hüccet-i metîn-i ma‘nevîdir. Sâlim Efendi +Tezkiresi’nde dahi bazı âsâr-ı letâfet-şiârı mestûr u mukayyeddir. + +GAZEL +Şu‘â-ı şark-ı vasl-ı yâr pür-şûr oldu gitdikçe +O şûhun hüsn-ı âlem-sûzu meşhûr oldu gitdikçe + +Felekde sînesin mecmûa-i hakkâke dönderdi +O mâhın defter-i dâğında mestûr oldu gitdikçe + +Kırıldı şîşeveş seng-i gamıyla kalb-i üftâde +Hemân kasr-ı dil-i ağyâr ma‘mûr oldu gitdikçe + +Ne hikmet pertev-i lutfun dirîğ itmez iken evvel + + + + + +O mihr u hüsn-i âlem-tâba mağrûr oldu gitdikçe + +Humâr-ı keyf-i vuslat çekmezem dirdi Nedîm ammâ +Şarâb-ı şîve-i aşkınla mahmûr oldu gitdikçe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mahmûd Nedîm Beg ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âliden Genç Halîl +Ağa nâm bir zâtın mahdûmu olup evâil-i hâlinde sarây-ı hümâyûna çırâg ve bir müddetden +sonra duhân gümrügü emâneti uhdesine bi’t-tevcîh mestûr u şîrîn-dimâğ buyrulup bazı +vüzerânın kapu kethüdâlıkları hizmeti dahi uhdesinde bulunduğu hâlde muahharen ta‘bîrât-ı +kadîme üzre Kasapbaşılık memûriyetine nâil ve ol vechile mümtâz-ı akrân u emâsil olmuş +iken bin iki yüz elli üç târîhinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. + +MATLA-I GARRA +Tefekkür itmeli de bu cihâna bir gelişi +Gidermeli kederi bakmalı safâya kişi + +Nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendî Mahmûd Nedîm Begefendi Bağdâd vâlisi esbak Necîb +Pâşâ merhûmun necl-i necîbi olup mektûbî-i vekâlet-penâhî odasından neş’etle ser-asker-i +esbak Saîd Pâşâ’nın iptidâki ser-askerlikleri hengâmda dîvân kitâbetlerinde ve muahharen +sadâret-i uzmâ muavinligi memûriyetinde bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra fenn-i inşâda olan ma‘lûmât u mahâreti îcâb u iktizâsı üzre âmedî odasına +memûriyeti icrâ ve bin iki yüz altmış üç senesi uhde-i istihaline rütbe-i ûlâ bi’t-tevcîh +mektûbî-i sadr-ı âli memûriyet-i behiyyesine ve iki yüz altmış beş senesi evâsıtında bi’lvekâle ve iki yüz altmış altı senesi şehr-i Muharreminde bi’l-isâle âmedî-i dîvân-ı hümâyûn +mesned-i refîine ve bir müddet sonra begligçi-i dîvân-ı hümâyûn memûriyet-i behiyyesine ve +iki yüz yetmiş senesi rütbe-i bâlâyı bi’l-ihrâz sadâret-i uzmâ müşteşârlığı ve çend mâh +mürûrunda hâriciye nezâret-i celîlesi müsteşârlığı makâm-ı âlîsine revnak-efzâ buyrulmuş ve +muahharen memûriyet-i müstakile ile Varna cânibine azîmet ve hitâm-ı memûriyetle +Dersaâdet’e avdet eylemiştir. Müşârün-ileyh dirâyetkâr ve müstakîmü’l-etvâr bir şâir-i +âlitebâr olup bir mikdâr eş‘âr-ı belâgat-şiârı vardır. Nümûne-i tab‘-ı maârif-neb‘-i vâlâları +olmak üzre bâlâda muharrer matla gazellerinin sebt u tahrîriyle iktifâ olundu. + +GAZEL +Ey gül-izâr naliş-i dil-i bülbülânedir +Güftâr-ı ehl-i aşk hemîn âşıkânedir + +Evc-âşinâdır ehl-i muhabbet o rütbede +Mürg-i şikeste-bâl dil-i arş âşiyânedir + +Dil âşinâ olalı o kaşı kemânile +Sînem hadeng-i der-i belâya nişânedir + +Hûşenk-i aklı itdi şikest zûr-ı gamzesi +Hakka o tavr u işveye ki kahramânedir + +Kânûn-ı dilde puhte bu güftâr-ı ateşîn +Nüzhet beyân-ı sûz-ı derûna bahânedir + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Bakırcılar kethüdâsı Osmân Nüzhet Efendi mahrûsa-i Burusa’da +pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup erbâb-i hirfet ve ashâb-ı san‘atdan olduğu hâlde tahsîl-i ilm u +ma‘rifete sa‘y u gayretle bir mikdâr tahsîl-i maârif eylemiş ve muahharen tarîkat-ı aliyye-i +Nakşibendiyyeden dahi hisse-yâb-ı feyz u bereket olmuş iken bin iki yüz yirmi târîhinde işbu +mihnet-serâ-yı fenâdan nüzhet-fezâ-yı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +İden isrâf-ı nakd-ı eşki câna işte çeşmimdir +Bife-i merdüm-i lâkayd-ı dünyâ işte çeşmimdir + +Ümîd-i vasl u bîm-i firkât-ı rahat-güzârınla +Olan bî-dâr-ı subh-ı haşre dek tâ işte çeşmimdir + +Hayâlin eyleyüp seyrângâh hâtırım temlîk +İki fevvâre-i hûn itdi inşâ işte çeşmimdir + +Görülmüş mü ki olsun sâika bârândan sakın +İden eşkiyle berk-i âhım itfâ işte çeşmimdir + +Dıraht-ı erguvân müjgân-ı hûnîn cûy-i eşk üzre +Hıyâbân resmini itmekte icrâ işte çeşmimdir + +O kâfir beççenin tennûr-dil-i pür-tâb-ı aşkiken +Kılan tûfân-ı Nûh’u remz dâyima işte çeşmimdir + +Olup bir lâlezâra dâğ-ı gamla sîne-i zârım +İden ol lâlezârı Nüzhet ibkâ işte çeşmimdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Nüzhet Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz kırk dört +senesi kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup mekteb-i harbiyede bir mikdâr tahsîl-i fünûn +eyledikten sonra iki yüz altmış bir senesi mâliye mektûpçusu hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk +muahharen kitâbet hizmetiyle Rûmeli cânibine azîmet eylemiştir. Bir mikdâr eş‘âr-ı nüzhetfezâsı vardır. + +GAZEL +Degil hemân yüzüne cân-ı nâ-tüvân âşık +Sana felekde melek yirde ins u cân âşık + +Ne gülşenin gülüsün kangı burcun ahterisin +Ne mihirsin sana bin cânile cihân âşık + +Pür itdi velvele-i tab‘-ı hüsnün âfâkı +Zemîn cemâline hayrân u âsumân âşık + +Çemende hiçe satıldı metâı goncelerin +Olaldan ey gül-i ter sana bülbülân âşık + + + + + + +Şu rütbe eyledi aşkın vücûduma süryân +Tenimde oldu benim her bir üstühân âşık + +Sabâ varır isen ol nahl-ı işveye söyle +Sana selâmlar eyler cihân cihân âşık + +Nesîb-i zârı suçun afv idüp kabûl eyle +Bulunmaz ey gül-i ter böyle her zamân âşık + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İkiyapraklızâde Mehmed Nesîb Efendi Dersaâdet’de bin yüz elli +üç târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup unfuvân-i şebâbetinde Haleb vâlisi Bekir +Pâşâ’ya mühürdarlık ünvâniyle bir müddet hizmet eyleyüp muahharen mektûbî-i vekâletpenâhî odası hulefâsı sınfına bi’l-ilhâk bir vakt oda-ı mezbûra müdâvemet itdikten sonra +rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz oda-ı mezbûr ser-halîfeligine ve birkaç mâh mürûrunda sadâret +mektûpçuluğu vekâletine ve ba‘dehû küçük tezkirecilik vekâletine nâil ve bi’l-âhire terk-i +memûriyetle peygûle-güzîn-i uzlet olduğu hâlde yedi-sekiz sene müddet imrâr-ı vakt u saat +eyledikten sonra tekrâr bazı menâsıb-ı dîvâniyeye nâiliyetle bekâm ve iki yüz iki târîhinde +rikâb-ı hümâyûnda şıkk-ı evvel mektûpçuluğu ve mâliye tezkireciligi vekâletlerine memûren +nâil-i merâm buyrulup yarısına tamâmında vekâlet-i mezkûreden münfasil ve iki yüz dört +senesi hilâlinde dâr-ı bekâya müntakil olmuştur. Mûmâ-ileyh ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı +Fârisiyeye âşina bir şâir-i zânâ olup bir kıt‘a matbû Dîvânı vardır. + +TAHMİS-İ MUTARRAF +Merhabâ ey hazret-i sâhib-kırân-ı ma‘nevî +Şevketin mezdâd ola ey kahramân-ı uhrevî +Satvetinle kişver-i aşka götürdün pertevî +Kıldın a‘dâ-yı tarîki heybetinle münzevî +Nâzım-ı manzûme-i silk-i leal-i Mesnevî + +Mesnevî amma ki her beyti cihân-ı ma‘rifet +Menbâ-ı ilm-i ledün mu‘ciz-beyân-ı ma‘rifet +Defter-i zîbâsı feyz-i lâ-mekân-ı ma‘rifet +Katresi deryâ-yı şevk-i rây-gân-ı ma‘rifet +Zerresiyle âf-tâbının berâber pertevî + +Hüsrev-i endîşe kim aşk-ı hüsâm aldın ele +Eline nâsûta virmekde kudûmü velvele +Zülfikâr-ı ma‘nevîsiyle cihâna galgala +Geldi temyîz eyledi virdi safâ ehl-i dile +Oldu tîg-i bâtını dünyâya bürhân-ı kavî + +İlm-i vahdetde sebükdâşı imâm-ı evliyâ +Baz-ı evc-i lâ-mekân hünkâr-ı bezm-i asfiyâ +Mesnevi’den ahz ider esrârı cümle etkıyâ +Hâcesi ilm-i hakîkatda Resûl-i Kibriyâ +Hikmet-i maânide şâkirdi Hâkim Gaznevî + + + + + + +Hâk-i pây-i Şeyh Attârım ki oldu himmeti +Buldu feyziyle derûnum bâğ-ı râğ-ı zîneti +Ney mi virdi kalbime bilmem rübâb mı rikkati +Himmeti olsun ziyâde oldu yâd-ı sohbeti +Tab‘ıma üstâd-ı ders-i müşkilât-ı Mesnevî + +Nef‘î-yi mu‘ciz-beyânım bende-i monlâ-yı Rûm +Râh-ı aşkında Nesîbâ eyleyüp terk-i rüsûm +Dinleyüp ez-cân u dil âvâze-i nây u kudûm +Hamdullah bendesine keşf olur herbir ulûm +Ne Hakîm-i İzz-i Neviyim ne Mîr-i Dehlevî + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hüseyin Nesîb Efendi Tarîkat-ı Muhammediyye nâm kitâbın +şârihi olan Hâdimî Efendi merhûmun ahfâdından Karaman müftüsü El-hâc Hasîb Efendi +merhûmun sulbünden Karaman kasabasında bin iki yüz otuz dört târîhinde kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup sinnleri tefrîk-i noksân u ziyâd derecesine resîde oldukda tahsîl-i ilm u +kemâle sa‘y u ihtimâm ile fenn-i kitâbet ve ilm-i inşâda olan ma‘lûmât u mahâreti iktizâsınca +hâcelik rütbe-i refîasını bi’l-ihrâz bidâyet-i Tanzîmât-ı hayriyye’de Karaman kazâsı +müdürlügü hizmetine memûren bekâm ve bir müddet hizmet-i mezkûrede bulunduğu hâlde +güzârende-i subh u şâm olduktan sonra dergâh-ı felek-iktinâh-ı hazret-i Mevlânâ’da mesnedgüzîn-i hilâfet olan Mehmed Saîd Efendi-i maârif-pesendin mûmâ-ileyh Hâcı Hasîb Efendi ile +derece-i nihâyede ülfet u muhabbetleri olmak cihetiyle iki yüz altmış beş târîhinde mütercim-i +mûmâ-ilyeh müşârün-ileyhe dâmâd olması münâsebetiyle medîne-i Konya’ya nakl u hicret +eyleyüp muahharen müşârün-ileyh iltimâsı ve kendisinin liyâkat u istihkâkı muktezâsı üzre +sâlise rütbesine nâil ve ol vecihle Konya meclisi azâsı sınfına dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyh +ashâb-ı fetânet ve nezâketden olup işbu tezkire-i âcizânemizin tab‘ı esnâsında inşâd-ı nazm u +eş‘âr a sarf-ı himmetle ibtidâ silk-i nazma keşîde eylemiş olduğu altı bendi câmi tahmîs-i +nefîsi teberrüken sebt-i cerîde-i âcizî kılınmıştır. + +GAZEL +Tîr-i nigehin eyledi öz cânıma te’sîr +Cânâ bu kemân-keşlik ile pîr olasın pîr + +Şol hançer-i gamzen idi dilden geçen amma +Çekdi yine ebrû-yı siyeh sîneme şimşîr + +Sevdâ ile dîvâneligim gördü benim yâr +Kıldı o siyeh kâkülünü boynuma zencîr + +Ben Yûsuf-ı sâni desem olmaz mı sana kim +Çün eylediler dilberi bu hüsnile ta‘bîr + +Lutfundan eger olsa Nesîbâ’ya da rahmet +Binden birisin eyleye ahvâlini ta‘bîr + + + + + + +Şâire-i mûmâ-ileyhâ Tevfike Nesîbe Hânım Cidde vâlisi Şerîf Pâşâzâde sâlifü’tterceme Sâid Beg’in kerîmesi olup bin iki yüz altmış senesi dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + +NAZM +Çarhın hemîşe tavrı geç-endâmdır bana +Devr eylemekte aksine eyyâmdır bana + +Ol la‘l-i yâr u dilber-i şîrînime bedel +Hep kûhsâr-ı firkât u âlâmdır bana + +Nâzım-ı manzûme-i nâ-pesendî Sâlih Nesîm Efendi sudûr-ı izâmdan imâm-ı şehryârî +Kırımî Ahmed Kâmilî Efendi merhûmun veled-i sulbü olup tarîk-i tedrîse duhûl ile Galata +mevleviyyetine muahharen Burusa mevleviyyetine nâil ve bin iki yüz elli sekiz senesi dâr-ı +bekâya müntakil olmuştur. + +GAZEL +Ey âh-ı serd bir eserin yok mudur senin +Ey eşk-i germ bir hünerin yok mudur senin + +Oldu harâb-ı seyl-i sirişk-i hânmân-ı dil +Ey dil-nişîn-i büt haberin yok mudur senin + +Nûr-ı sevâd-ı dîde misin gerden üzre sen +Ey hâl hiç gayri yerin yok mudur senin + +Bir şemme yok mu perçem-i pür-çînden sabâ +İklim-i Çin’e bir seferin yok mudur senin + +Şehbâz-ı saydgâh-ı merâm olmamak acep +Neş’et himemle bâl u perin yok mudur senin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâce Süleymân Neş’et Efendi medîne-i Edirne’de sâlifü’tterceme Refi‘ Efendi’nin sulbünden “Hudâyâ iki âlemde azîz eyle Süleymân’ı” târîhini nâtık +olduğu vecihle bin yüz kırk sekiz senesi hilâlinde zînet-efzâ-yı âlem-i vücûd olup unfuvân-i +tüfûliyetinde Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tahsîl-i maârif-i külliye eyledikten sonra tarîkat-ı +aliyye-i Nakşibendiyyeye sülûk ile Burusevî Şeyh Emîn Efenedi merhûmdan ahz-ı yed-i +inâbet eyleyüp Dersaâdet’de Molla Gürânî nâm mahallde kâin konağında ikâmetle züemâdan +bulunduğu hâlde bazı heveskârana fünûn-ı Fârisiye ta‘lîmi birtakım Mesnevî hâmiline +müşkilât-ı kitâbet-i Mesnevî tefhîmi ile güzârende-i rûz-ı leyâl iken iki yüz yirmi iki sâlinde +âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı Rabbi müteâl olmuştur. Vefâtına Sürûrî Efendi’nin söyledigi +târîhdir. “Neş’et Efendi göçdü cinân ola menzili.” Müşârün-ileyh ulûm-ı âliye ve fünûn-ı +Fârisiye vü sâirede nazîri nâ-yâb bir hâce-i maârif-meâb olup kendisinin bir kıt‘a Dîvân-ı +belâgat-ünvânı ile “Tûfân-ı Ma‘rifet” isminde bir eser-i mu‘ciz-beyânı vardır. + +GAZEL +Humâr-ı bâdeden mey-nûşa sor kim bak neler çekmiş +Biraz sürmüşse zevkin bir zamân da derd-i ser çekmiş + + + + + + +Rehâ olsa nola ebnâ-yı gerdûn zahm-ı gerdûndan +Ki yokdur dâr-ı dünyâda cefâsın ben kadar çekmiş + +Perîşânî-i ağyâra sebeb olmağiçün âşık +Enîn u nâle vü efgân ile âh-ı seher çekmiş + +Kızıllık âsumânda sanma te’sîr-i şafakdandır +Şerâr-ı dûd-ı âhımdır ki tâ eflâka ser çekmiş + +Tecâhülden tegâfülden gelüp ol mest-i nev-sâzım +Dimiş ki var mıdır Neş’et gibi benden zarâr çekmiş + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Neş’et Efendi Konya vâlisi İşkodralı Mustafa Pâşâ’nın +mektûpçuluk hizmetinde müstahdem Arabgirî Zîver Efendi’nin sulbünden bin iki yüz elli iki +sâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup kitâbet tarafına meyl u rağbet ve bir mikdâr tahsîl-i +fenn-i kitâbet eylemiş olmasıyla ile’l-an vâli-i müşârün-ileyhin kitâbet hizmetinde bi’listihdâm imrâr-ı subh u şâm eylemektedir. Mûmâ-ileyhin bir mikdâr eş‘âr u güftârı vardır. + +BEYT +Kadrin bilirse tâatı neyler günâh iden +Teshîr ider merâmını vaktinde âh iden + +BEYT-İ DİGER +Pîr isen kılma Habeş câriyesin istifrâş +Sefer-i Bahr-ı Siyâh itme kasımdan sonra + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Hâce Nusret Efendi Cennet-mekân Sultân Osmân +Hân-ı Sâlis hazretleri ismine mensûb olan câmi-i şerîfin havlusunda vâki kütüphânenin hâfız-ı +ketebelerinden olduğu hâlde bazı heveskârâna ta‘lîm-i fünûn-ı Fârisiye eyleyerek güzârende-i +a‘vâm u şühûr iken bin iki yüz sekiz senesi hilâlinde âzim-i dâr-ı sürûr olmuştur. Vefâtına +Sürûrî Efendi merhûmun inşâd itmiş olduğu târîhdir; “Nusret Efendi eyledi azm-ı bekâ +meded” Mûmâ-ileyhin fenn-i tıb ve ilm-i havâssa dâir bir risâlesi ve gazeliyyât-ı Sâib’e bir +mikdâr şerh-i rengîn-makâlesi vardır. Eş‘ârı mürûr-ı ezmine ile kazâ-zede-i rûzgâr olmuştur. + +GAZEL +Cefâ vü cevri terk itmek nedir ol cilveger bilmez +Çocukdur şimdilik ta‘yîb olunmaz hayr u şer bilmez + +Sebak-hâni-i lutf u rahmde bî-behredir ammâ +Cefâ vü nâza geldikde o meh-pârem neler bilmez + +Nedir hâl-i dilim tîr-i nigâh-ı hûn-feşânından +Hemân ol meh kemân-ebrûların her dem çeker bilmez + +Dilim tâbâver-i sûz u güdâz-ı büte-i gamken +Ayâr-ı kadrimi hâlâ benim ol sîmber bilmez + + + + + + +Nedendir vâdi-i bîgânegide kalmış ol cânân +Tarîk-i âşinâyîden meger bir reh-güzâr bilmez + +Begim kesb-i kemâl it sen de gel cehl ile mevsûf ol +Ki dehr-i sifle-perver kıymet-i ehl-i hüner bilmez + +Kümeyt-i kilk-i Nusret nev-zemîn-i şi‘r-i dürrîde +Tarîk-i peyrevîyi bilse de pek ol kadar bilmez + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Nusret Beg Kürdistan eyâleti esbak Es‘ad Pâşâ +merhûmun medîne-i Erzurum’da şark ser-askeri bulundukları hengâmda ki bin iki yüz kırk +dokuz senesi hilâlinde medîne-i mezbûrede sulb-i müşârün-ileyhden zînet-efzâ-yı âlem-i +şühûd olup Dersaâdet’de Sultân Bâyezid-i Velî hazretleri türbe-i +şerîfesi kurbunda vâki mekteb-i rüşdiyede perveriş-fayte-i fenn u kemâl olduktan sonra +mümtâz-ı akrân u emâsil olduğu hâlde iki yüz altmış yedi sâlinde mektûbî-i vekâlet-penâhî +odası hulefâsı sınfına dâhil olmuştur. Mîr mûmâ-ileyhin Nusret mahlasına mazhariyeti şol +vecihle mir’at-ı kaderden cilveger olmuştur ki pederi Pâşâ-yı müşârün-ileyh târîh-i +merkûmada Erzurum vâlisi ünvâniyle şark ser-askeri bulunup o esnâda birtakım elh-i tuğyânı +bi’l-istishâb Erzurum havâlisinde sûret-i gârat-girîde gerden-tâb olan Kapıkıran nâm şahs-ı +bed-nihâdın mefsedet-vak‘asının def‘ u ref‘iyle kendisinin ahz u girift olunması husûsuna +irâde-i seniyye-i şehryârî celâdet-rîz-i sünûh olmuş ve merkûmun ele getirilmesi hâric-i +hayyiz-i imkân bulunmuş iken Hasankal‘ası nâm mahallde mîr mûmâ-ileyhin velâdeti +beşâretiyle berâber şâki-i merkûmun ele geçmiş olduğu haber-i meserret-eseri resîde-i gûş-ı +müşârün-ileyh oldukda mîr mûmâ-ileyhi mahlas-ı mezkûr ile meşhûr eyledikleri rivâyet +olunmuş olmağla terceme-i hâline zeyl u ilâve kılınmıştır. + +GAZEL +Ziyâ-res oldu yine tab‘a âfi-tâb-ı ferec +Münevver itdi şeb-i târ-ı derdi tâb-ı ferec + +Hemîşe sâha-i dilden gumûmun ardınca +Gece nesîm gibi esb-i pür-şitâb-ı ferec + +Gamında şâdi-i digerle eylemiş ülfet +İder mi âşık-ı gam-hâr irtikâb-ı ferec + +Ümîd-i bûse-i va‘d ile eglenir âşık +Rakam-ı zü-hatın olmuş ider hisâb-ı ferec + +Zevâl-i âlemi derk eyliyen dil âgâhlar +Ne dil-şikeste-i gamdır ne zevk-yâb-ı ferec + +Yeter bu mev‘ize tehdîd-i rinde ey vâiz +Kitâbhânede yok mu acep kitâb-ı ferec + +Unutdurur gam-ı sad sâleyi derûnundan + + + + + +İderse hâme eger Nasfet intihâb-ı ferec + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Nasfet Efendi Dersaâdet’de kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup sarây-ı hümâyûn-ı mülûkâneye çırâğ ve bi’l-âhire hazîne-i hümâyûn ketebesi +sınfına ilhâkla şîrîn-dimâğ buyrulup Cennet-mekân Sultân Mustafa Hân-ı Râbi‘ hazretleri +zamânında haftânî-i şehryârî memûriyetine mevsûl olmuş iken bin iki yüz yirmi üç sâlinde +şehryâr-ı müşârün-ileyh hazretleri hakkında zühûr iden hal‘in vukûu esnâsında maktûl ve o +sûretle dâr-ı bekâya menkûl olmuştur. + +GAZEL +Dil harâb-ı çeşm-i mestinken bu dünyâlar senin +Gûşe-i gamzende ihyâ-yı Mesîhalar senin + +Hâk-ı ber-ser âsitânında olurlar lâne-gîr +İzz u istiğnâ ile ma‘rûf ankalar senin + +Hande-i gül-rîz ki leb-bestedir gül gonceler +Lâl olur güftârına tûtî-i gûyâlar senin + +Cünbüş-i ebrûsuna vâbestedir sırr-ı hayât +Sûret-ârâ-yı nigâhındır heyûlalar senin + +Öyle jeng-âlûdedir olmaz pezîr ey akûs +Tab‘-ı dîdâr gele mir’ât-ı mücellâlar senin + +Gülşen-i âmâl ser-sebz-i talebdir su-be-su +Pâyına rizân olur verd-i temennâlar senin + +Hıyrelendi pertev-i hüsn-ı nazar-sûzun ile +Dîde-i huffâşveş çeşm-i temâşalar senin + +Nasfet-i aşüfteye bir hem-zen-i ârâm olan +Hep hevâ-yı kâkülündendir bu sevdâlar senin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Rızâ Nasfet Efendi bin iki yüz yedi senesi Dersaâdet’de +çehre-nümâ-yı âlem-i şühûd olup iktisâb-ı hüner u ma‘rifete sa‘y u gayretle gerek ulûm-ı +Arabiye ve gerek fünûn-ı Fârisiyede hayliden hayli tahsîl-i miknet u kudret eylemiş ise de +işgâl-i ahere mebnî aklam-ı şâhâneden birine müdâvemet idemeyüp mukaddemâ bazı ebniye-i +mîriyede bir müddet istihdâm olunmuş ve muahharen kendisine müstafî maaş tahsîs u ihsân +buyrulmuş olmasıyla ihtiyâr-ı gûşe-i tekaüdî eyleyüp “Niamü’l-Enîs” kitâb-ı nefîsi +müedasınca âsâr-ı selefi mütâlaa ile imrâr-ı ezmân u âvân eylemekte bulunmuş. Mûmâ-ileyh +Rızâ mahlasiyle söhret-şiâr bir şâir-i hoş-güftâr olup bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +KIT‘A +Görelden tab‘-ı rûyun mihr-i enver dâğ-ı ber-dildir +Tuyaldan bûy-ı zülfün avd u anber dâğ-ı ber-dildir + + + + + + +Hayâl u arzû-yı hâl u ruhsârınla sahrâda +Derûn-ı lâle herdem hemçü ahker dâğ-ı ber-dildir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Nutkî Dede Bosna’da sikke-pûş-ı hân-kah-ı vücûd olup +tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye bi’l-intisâb bin yüz kırk târîhinde işbu âlem-i nâ-sûtdan +gerden-tâb olarak süpürde-i zîr-i türâb olmuştur. Mûmâ-ileyhin bâlâda mestûr kıt‘asından +başka nutku manzûr-ı çâkeri olmamıştır. + +GAZEL +Âh eyle gönül ateş-i aşkiyle zamândır +Her dem işimiz firkat-ı yâr ile yamândır + +Bilmem ne zamân dil ola vaslınla müşerref +Zîra ki firâkınla derûnum yanağandır + +Elden koma sabrı ki cihânda neler olmaz +Elbetde niyâz ehline çok nâz olağandır + +Ayb eylemeniz subha degin nâle vü zârın +Yalvarmak içün yâre o bir başka zebândır + +Nutkî görebilsin ne virirsin bana yâri +Zîra görünürse bana yâr sana nihândır + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nutkî Ali Dede Efendi Yenikapı Mevlevîhânesi şeyhi Ebûbekir +Efendi merhûmun ferzend-i ercümendi olup şeyh mûmâ-ileyhin vefâtından sonra halef-i +müftehirü’l-selefleri olmuş ve bin iki yüz on dokuz târîhinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. +Mûmâ-ileyhin nutk-ı şerîfleri tahsîn-gerde-i ashâb-ı maârifdir. + +GAZEL +Sîne gül ser gül kadem gül hâtır-ı bîmâr gül +Dâğ-ı hasretle egil cismimde var beyâz gül + +Gülruhân-ı şehr-i İstanbul açamaz hâtırım +Hasretinle hârdır dîdemde her bî-hâr gül + +Bülbül-i goyende olmaz mı gül-i tasvîrler +Rûy-ı âlında açıldıkça hezâr ezhâr gül + +Şermile açmaz girîbânın hezâra görmesin +Rû-yı âlin ateş-i aşkım benim zinhâr gül + +Pek sovuk kılup müderris gibi Nazmî’nin sözü +Ger dilersen Hilmiyâ bu nutka bir mikdâr gül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nazmî Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup muahharen tarîk-i terdîse dâhil olmuştur. + + + + + + +GAZEL +Pây-mâl-ı esb-i nâzın olmağa dil hâk olur +Her saf-ı müjgân-ı çeşm-i hasretim hâşâk olur + +Kimde sevdâ-yı ser-i zülfün olursa ukdesi +Dâmen-i sabr u şekîbi şâneveş sâd çâk olur + +Genci gamda hastegânın itse âh-ı sûz-nâk +Şu‘lesi ateş-fîrûz-ı harmen-i eflâk olur + +Ey gül-i nev-reste sensiz çeşm-i firkat-bînime +Gûşe-i kâşâne zindân gülşen ateş-nâk olur + +Ey kemân-ebrû Nazîf bî-çâreye cevr eyleme +Bî-nevâdır tîr-i âhı el-hazer çolâk olur + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Mustafa Nazîf Efendi şehriyyü’l-asl olup enderûn-ı +hümâyûnda bir müddet hidemât-ı seniyyede bi’l-istihdâm muahharen başmâbeyncilik +memûriyetinde dahi bir zamân güzârende-i eyyâm olduktan sonra tersâne-i âmire emânetine +nakl ile bi’l-âhire surre-i hümâyûn emânet-i celîlesi memûriyetiyle cânib-i Hicâz’a azîmet ve +Dersaâdet’e avdeti hengâmda ol vaktin ta‘bîrâtı üzre şehreminligi memuriyeti uhdesine bi’lihâle biraz vakt mürûrunda keraste nezâretiyle İzmid’e azîmet eyleyüp “Ah göçdü Nazîf +Efendi âh” târîhi müfâdınca bin iki yüz kırk senesi hilâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + + +GAZEL +Zuhûr-ı hattın ey meh muhtasar manzûmedir şimdi +Peyâm u vaslin anda nükte-i mektûmedir şimdi + +Kenâr-ı ârızında hâl-i şebû yek kıyâs itdim +Heyûlâdan mürekkep nüsha-i mevhûmedir şimdi + +Garez-i nefy-i miyân isbat-ı hüsn ü andır yohsa +Dehânı bahsi bir keyfiyet-i ma‘dûmedir şimdi + +Havâli-i harîm-i sîne-i cânânadır kasdim +Hücûm-ı leşker-i endîşe arz-ı Rûm’adır şimdi + +Bu bâzâr-ı maârifdir Nazîfâ lâf almazlar +Harîdârân-ı nazmın rağbeti ma‘lûmadır şimdi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Nazîf Beg şehriyyü’l-asl olup bin iki yüz kırk +târîhlerinden sonra câh-ı Mısr-ı Kâhire tarafına azîmetle silk-i askeriye dâhil ve bi’l-âhire +mîralaylık rütbesine nâil olduktan sonra iki yüz elli sekiz târîhinde dâr-ı bekâya müntakil +olmuştur. Mûmâ-ileyhin güzerân iden şu‘arânın bazı eş‘ârını câmi “Müntehabât-ı Nazîf” +isminde bir eser-i matbûu vardır. + + + + + + +GAZEL +İtme istiğnâ ile gel tîre-şeb ârâmımı +Aç hicâb-ı sîne-i billûru subh it şâmımı + +Sergüzeştin Kays tayy itdirdi aşkın ba‘dezin +Dâsitân-hân-ı muhabbet ezber itsin nâmımı + +Bûs-ı ruhsârın terâş-ı hattına ta‘lîk ile +Vakf-ı hengâm-ı sabah eyle husûl-ı kâmımı + +Setr-i âsâr-ı muhabbet eylesem de sînede +Keşf ider âhım o meh-ruhsâra şevk-i tâmımı + +Hasret-i la‘liyle nûş-ı mey ümîd itsem Nazîf +Sâki-i gam eşk-i çeşmimle pür eyler câmımı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Süleymân Nazîf Efendi kitâbet-i maârif-nisâbdan Vecdî Efendi +merhûmun mahdûmu olup bir müddet Diyarbekir mahkemesinde başkâtib olduğu hâlde +imrâr-ı vakt u saat eyleyüp muahharen bazı vüzerânın dîvân kitâbetleri hizmetinde dahi bir +vakt bi’l-istihdâm bin iki yüz altmış târîhlerinde âzim-i Dârü’s-selam olmuştur. + +GAZEL +Nâil-i gerden u sîminberinim yok haberin +Ben senin bende-i fermânberinim yok haberin + +Güzel ammâ bu temâyul arada kaçmana yâ +Âşık-ı sâdık-ı ra‘nâterinim yok haberin + +Cevher-i nazm ayâg altına hayfâ gidiyor +Vasf-ı hüsnünde suhan-perverinim yok haberin + +Seveni sevmeyeni sen büt-i nâzik-bedeni +Anı benden ara sor defterinim yok haberin + +Sîne-i sâfına bakdıkça Nazîfâ der imiş +Nâil-i gerden-i sîminberinim yok haberin + +Nâzım-ı müşârün-ileyh hazîne kethüdâsı Muhammed Nazîf Efendi şeriyyü’l-asl olup +enderûn-ı hümâyûn-ı mülûkâneye çırâğ buyrularak bir müddet hırka-i saâdet ser-hademeliği +hizmet-i müstevcibü’l-mefharetine nâil ve bin iki yüz altmış beş senesi evâsıt-ı şehr-i Rebîü’levvelinde rütbe-i ûlâ sınf-ı sânisiyle hazîne-i hümâyûn kethüdâlığına memûren mümtâz-ı +akrân u emâsil olmuş iken sene-i merkûma şehr-i Cemâziye’l-âhiresinde Sovukçeşme +civârında vukû bulan harîkde Alay Köşkü nâm kasr-ı hümâyûna muvâsalatını müteâkıben +âzim-i kasr-ı cinân olmuştur. Müşârün-ileyhin şivelice bir mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Tecelli eyleyüp ol demde kim dîdâr göstermiş + + + + + +Hatın tekşîf idüp bürhân içün envâr göstermiş + +Zehi nakkâş-ı kudret eyleyüp rûh-ı revân tasvîr +Nesîm-i feyz-i kırba şîve-i reftâr göstermiş + +Dil-i hûn küşte-i uşşâkı mir’ât eyleyüp anda +Ruhu tab‘-ı nazardan sûret-i âzâr göstermiş + +Virüp cem‘-i süveydâ-yı dile şeklin perîşânî +Çıkarmış halkı başdan turra-i tarrâr göstermiş + +Acep mi ser-be-zânû-yı tahayyür itse insânı +Bu nazm içre Nazîf bir neşve-i esrâr göstermiş + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Şeyhülislâm Hasan Nazîf Efendi medîne-i Yenişehir’de +ulemâ-yı zevi’l-ihtirâmdan mühadis El-hâc Halîl Efendi merhûmun sulbünden bin iki yüz +dokuz târîhinde kühne-saray-ı vücûda rûşenâ-bahş-ı vürûd olup müddet-i sinnleri temyîz-i nîk +u bed ve tefrîk-i ezel u ebed derecelerine resîde oldukda nakdîne-i himmet ve sermâye-i vus‘ +u kudretini tahsîl-i ulûm-ı âliye ve istikmâl-ı maârif-i cüziye vü külliyeye hasr u sarf iderek +yegâne-i ilm u ma‘rifet ve dür-dâne-i bahr-ı fazîlet olduğu hâlde iki yüz kırk altı senesi cânibi Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmet ve edâ-yı farîza-i hacc-ı şerîf ile vatan-ı aslîsi cânibine avdet +idüp muahharen dört defa kâbetü’l-uşşâk olan âsitân-ı feyz-nişan-ı cenâb-ı Monla Hünkâr’a +dahi ruh-sûde-i hülûs-ı teviyyet ve tekmîl-i hizmet-i tarîkat ile sikke-puş-ı hilâfet olduktan +sonra medîne-i mezbûrede vâki Küstümsuyu kenarında hâcerât-ı müteaddideyi şâmil +müceddeden bir bâb Mevlevîhâne-i dil-keş binâ vü inşâ ve on iki sene müddet dervişân-ı +hücre-nişînâna ta‘lîm-i rusûm-ı tarîkat ve tefhîm-i rumûz-ı hakîkat eyleyerek imrâr-ı subh u +mesâ eylayüp işbu tezkire-i âcizanemizin tab‘ından yedi-sekiz mâh makdem zât-ı sütûdesımâtı bâ-işâret-i aliyye Dersaâdet’e muvâsalatla Beşiktaş karyesinde vâki Mevlevîhâne’de +post-nişîn-i irşâd u kerâmet olmuştur. Zât-ı hak terkibi veladetine mısra: “Zât-ı hakka irdiler +ehl-i dilân” mısra-ı menkûtu meşîhatla târîh vâki olmuştur. Müşârün-ileyh vâkıf-ı esrâr-ı +ehlullah bir mürşid-i âgâh olup kendisinin bir mikdâr eş‘âr-ı belâgat-şiârı olduğundan başka +Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî hazretlerinin sülâle-i tâhire ve silsile-i +bâhirelerini mübeyyin üç sınıf üzre levha şeklinde masnû u matbû bir eser-i hayret-nisârı ile +hayrât-ı müberrâtından olarak nehr-i mezkûr üzerine mebnî bir cisr-i üstüvârı dahi vardır. + +NA‘T +Yâ Resûlallah ravzan huld-ı Cennet’dir senin +Nutk-ı cân-bahşın ser-â-ser hayr u hikmetdir senin + +Hamdullah biz dahi bir âsi ümmetlerdeniz +Ümmetin olmak da çünkim ulu nimetdir senin + +Mihr u meh fermânberdir ey şeh-i levlâk sana +Mâhı iki şakk iden şol bir işârettir senin + +Cümle nûrundan yaradıldı ne varsa kâinat +Ba‘s olunduğun beşer izhâr-ı kudretdir senin + + + + + + +Bâr-ı isyâniyle cihânın Nazîf-i derdmend +Âciz u bî-çâre muhtâc-ı şefâatdir senin + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Nazîf Efendi Sahhaflar şeyhizâde sâlifü’t-terceme vak‘anüvîs Es‘ad Efendi merhûmun birâderi başmüsevvid müteveffâ Mustafa Efendi’nin veled-i +ercümendi olup bin iki yüz kırk altı senesi tarîk-i tedrîse dâhil ve iki yüz elli yedi senesi Kudsı şerîf mevleviyyetine ve iki yüz altmış yedi senesi Şâm-ı şerîf mevleviyyetine ve iki yüz +altmış sekez senesi itmâm-ı müddet itmek üzere Mekke-i mükerreme hükûmetine nâil +olmuştur. Mûmâ-ileyh bir şâir-i fâzıl olup dîvânçe olacak mikdâr eş‘ârı olduğundan fazla on +iki aded terceme ve şerh u mevâd-ı sâireye dâir âsârı vardır ki esâmisi ile zîrde tahrîr u beyân +olunmuştur. Mensûr olarak “Riyâzü’n-Nukabâ, Kapûdân-ı Deryâ Hakkında, Sefinetü’lVüzerâ, Terceme-i Nisâbü’l-İhtisâb, Terceme-i Nuhbetü’z-Zikr, Terceme-i Telhisü’l-Meâni, +Terceme-i Risâle-i Kevâkibî, Terceme-i Ta‘lîmü’l-Müteâlim, Terceme-i Tabakat-ı Şurtubi, +Türkçe Şerh-i Kasîde-i Lâmiye, Lugat-ı Kâfiye” Manzûm olarak; “Ser-âgaz-ı Hıcâz, Sûrnâme-i Meserret-Allâme.” + +GAZEL +Ne hâcet vasf-ı dildârı beyâna inceden ince +Niçün arz eyleyem hâli beyâna inceden ince + +Bu bâğ-ı bî-vefâda berg-i gülden bahs ider bülbül +Zamîr-i gülse efğânı miyâna inceden ince + +Güzel sevmek murâd eylerse bir uşşâk mukaddemen +Çeker kendüye etrâfı nihâna inceden ince + +Cihânda her biri mezâkını zevk eylemiş gördüm +Hele âhdır kemâli yane yane inceden ince + +Hakîkat bezmine vâsıl olan merd-i suhandânın +O dildâra heveskârî bahâne inceden ince + +Takılsa zencir-i zülf-i dil-ârâma dil-i uşşâk +Ona kâmın buna kâmı nişâne inceden ince + +Nazîfâ bâb-ı kesretden ferâgat ile vahdet kıl +O vâdinin hümâvârı ziyâna inceden ince + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Nazîf Efendi Karamaniyyü’l-asl olup Hâdim nâm +mahallde tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyleyüp bin iki yüz kırk bir senesi +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bir kıt‘a tedrîs-i rüûs-ı hümâyûnuna nâil ve ol vecihle sınf-ı +müderrisîne dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyhin kelâm-ı mevzûn kâbilinden olarak bir kıt‘a Dîvân-ı +matbûu vardır. + +BEYT +Nazîmâsâ nola garralanırsam hüsn-ı tab‘ımla + + + + + +Begendirdim Neşâtî gibi bir üstâda eş‘ârı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yahya Nazîm Efendi ma‘lûm-ı şeyh-i düşâb olan Şeyh Neşâtî +Efendi merhûmun şâkirdân-ı sâhib-irfânından olup mahrûsa-i Edirne’de bin yüz otuz dokuz +târîhinde âzim-i dârü’n-naîm olmuştur. Mûmâ-ileyh her ne kadar ashâb-ı nazm u suhandan ise +de işbu bâlâda keşîde-i silk-i sütûr olan beytinden başka eş‘ârına nazar-yâb olunamamıştır. + +TÂRİH +Bahr-ı emvâc-ı kerem hazret-i Sultân Mahmûd +Lutfuna nisbet ile katre degildir deryâ + +Eyledi hazret-i hakk ol şeh-i âli-bahta +Böyle bir dürr-i girân-mâye vezîri i‘tâ + +Kân-ı feyz-i güher ol Âsaf-ı vâlâ himemin +Ahd-ı adlinde suyun buldu umûr-ı dünyâ + +Fâtih’in türbe-i pür-nûruna ol kân-ı kerem +Tarafeyninde iki çeşme-i nev kıldı binâ + +Rûh-ı mağfûr-ı ebu’l-fethe çü mürg-i kudsu +Bu iki çeşme cenâheyn ola uçmağa sezâ + +Hak bu kim mevki‘ini buldu bu hayr-ı câri +Nâil icrâ ide bânisini hayy u dânâ + +Evvel âbın içüp andan didi Ni‘met târîh +Mukassem aynı ata çeşme-i Ahmed Pâşâ + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ni‘met Efendi Dersaâdet’de bin yüz on iki târîhinde pânihâde-i sâha-i vücûd olup yüz kırk üç târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile bir aralık silk-i +müderrisînden ihrâc ve o sûretle kendisi bir müddet iz‘âc olunduktan sonra tekrâr tarîk-i +mezkûra dâhil ve bazı hidemât-ı şer‘iyyede bi’l-istihdâm husûsiyle Haremeyn müfettişligi +hizmetine dahi nâil olarak yüz altmış sekiz târîhinde Galata mevleviyyetine ve ba‘dehû Mısr-ı +Kâhire mevleviyyetine ve biraz vakt mürûrunda Mekke-i mükerreme mevleviyyetine +nâiliyetle vâsıl-ı ser-menzil-i merâm ve bi’l-âhire Dârü’l-hilâfetü’l-âliye kâdılığı pâyesini +ihrâz eyleyerek be-kâm olmuş ve yüz seksen üç târîhinde sâlifü’t-terceme Abdullah +Efendi’nin vefâtında ordu-yı hümâyûn kâdılığı memûriyetine revnak-tirâz-ı i‘zâz kılınmış +iken bin yüz seksen altı sâlinde medîne-i Şumnu’da nimet-i hayâtdan dilsîr ve zayf-ı +mihmanhâne-i cenâb-ı Rabb-i Kadîr olmuştur. Müşârün-ileyh nessâc-ı kârhâne-i maâni-yi +âlemin bir şâir-i mu‘ciz-beyânı olup haylice eş‘âr-ı güzîdesi ve Dersaâdet’de çeşme ve +mahall-i sâirede birçok tevârih-i pesendîdesi vardır. Atbâzârı nâm mahallde vâki çeşmede +muharrer nazm; “Âb-ı hayvân dolu dizgin girdi Atbâzârı’na” mısra-ı bercestesi müşârünileyhin eser-i kalemi olduğu mervîdir. Hatta çeşme-i mezbûrun bin iki yüz altmış dokuz +senesi ta‘mîr u inşâsında yazdırılan tevârihin ebyâtı arasında mısra-ı mezkûr dahi muharrer u +mestûrdur. + + + + + + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Meylim ne gülistâna ve ne verd-i âledir +Kuy-ı behişt-i yârda seyr-i cemâledir + +Der-hâb seyr iden rûy-ı huygerdesin seher +Dir katre katre verd-i ter üstünde jâledir + +Lâyık kısâsa revzene-i dîde-i rakîb +Zîrâ harîm-i kasr-ı cemâle havâledir + +Bir hoş nezâket ile Naîm al ayâğını +Meyli bu çarh-ı hayla gerek mekr u âledir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Naîm Efendi Dersaâdet’de Kasımpâşâ nâm mahallde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup muahharen mahrûsa-i Burusa’ya nakl u hicret ve bir +müddet kazzâzlık sanatiyle imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra mahrûsa-i mezbûre +mahkemesi ketebesi silkine dâhil ve bin yüz altmış altı sâli hilâlinde dâr-ı naîme müntakil +olmuştur. + +KIT‘A +Matla-ı mihr-i münîr-i hüsn ü ândır ruhların +Maşrık-ı şems-i tecelliveş ayândır ruhların + +İki mehdir gûyiyâ deryâ-yı nûra aks ider +Anda kallâş-ı tahayyür ahterândır ruhların + +Nâzım-ı manzûme-i nâ-pesendî Naîm Efendi cezîre-i Mora’da vâki Arhos kasabası +eyâletinden olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet Tırapoliçe kazâsı niyâbetinde bulunduğu +hâlde imrâr-ı vakt eyledikten sonra Dersaâdet’e nakl u hicret eyleyüp bin yüz yetmiş +târîhlerinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Yine bir bûse kopardım kadı şimşâdımdan +Yire degmez ayağım raks iderek şâdımdan + +Bu kadar âşıkına lutf u mürüvvet çok şey +Hiç ümîd itmez iken gamzesi cellâdımdan + +Bana keşf oldu bütün nükte-i şi‘r u inşâ +Geçdi hep ma‘ni-i mevhûm benim yâdımdan + +Ögredir ilm-i ledün istese tab‘ım Hızr’a +Kutblar gavs-ı hak oldu benim irşâdımdan + +Ders okutdukça ana hayr duâ eyle Naîm +Feyz buldum nefes-i Hamdi-yi üstâdımdan + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Naîm Efendi medîne-i Adana’da kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup nakdîne-i evkâtını tahsîl-i maârife sarf ile Adana mütesellimi bulunanların kitâbet +hizmetinde bulunarak taayyüş itmekte iken bin iki yüz kırk yedi târîhinde medîne-i mezbûra +hazîne kâtibi bulunan Yûsuf Efendi nâm şahsı bazı sebebe mebnî hicv eylemiş olduğundan +merkûmun iğvâd u ifsâdiyle Adana mütesellimi Hasan Pâşâoğlu Hâcı Ali Beg nâm kimesne +kendisini idâm ve ol vecihle Dârü’s-selâm’a i‘zâm eylemiştir. + +GAZEL +Kâkül-i şeb-rengini itdikçe ol meh pîç u ham +Âşık-ı mehcûr yine gelmek gerek bin derd u gam + +Hâline ben dâne-i dâm-ı dil-i şeydâ didim +Vech-i ahsenle bize yüz virmedi ol gonce-fam + +Gülşen-i dil o gülün cây-ı karârıdır hemân +Bülbülâsâ nice efğân itmiyem her subh-dem + +Nükte-sencîde bulunmaz pey-rev-i Nef‘i bu gün +Reşk ider eş‘ârına Bâkî olursa muhteşem + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nef‘i Efendi Erzurum eyâletinden olup muahharen Şâm-ı şerîfe +azîmetle vâli konağında kitâbet hizmetinde bi’l-istihdâm güzârende-i subh u şâmdır. Resûl +mahlasiyle müteârifdir. + +TÂRİH-İ CEVHER +Şâir anın cem idüp âsârını bi’l-imtihân +Yapdı bir mecmûa-i ra‘nâ Nazîf-i hoş-nüvîs + +Birbirine nakl ile ehâd u işârât u mât +Heşt târîh oldu nakşı işte bu beyt-i selîs + +Ne nefîs oldu Nazîf Ahmed Beg’in mecmûası +Oldu nev mecmûası Ahmed Nazîf’in pek nefîs + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyh Nakşî Efendi mahrûsa-i Edirne’de nakşbend-i âlem-i +vücûd olup tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile bin iki yüz kırk târîhlerinde Mısr-ı +Kâhire’ye azîmet ve bir müddet ikâmetle iki yüz elli dört senesi hilâlinde Kâhire-i mezbûre +Mevlevîhânesi meşîhatine revnak-sâz-ı irşâd olmuştur. + +GAZEL +Görmem heves-i tûl-ı emeli hiç serimde +Yok rişteye hayfa ki güzergeh güherinde + +Geldikçe dü ebrû-yı siyeh-tâbına cünbüş +Peykân-ı hadenk-i müjen oynar cigerimde + +Hayret-zedeyim şöyle ki kurs-ı meh u hurşîd + + + + + +Ayniyle bir âyîneye benzer nazarımda + +Seyyâre-i tâli‘de midir şîve-i nâ-sâz +Te’sîr mi yok bilmezem âh-ı seherimde + +Bir dâğ da sen ur meh-i dil-i zârıma Nevres +Gel tesliyet itme beni vakt-i kederimde + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdurrezzâk Nevres Efendi Kerkükiyyü’l-asl olup Dersaâdet’e +bi’l-muvâsala bir kıt‘a tedrîs-i rüûs-ı hümâyûnuna nâil ve bi’l-âhire mevâli-i devriye sınfına +dâhil olmuş iken bin yüz yetmiş beş senesi şehr-i Şevâlinde zebândirazlık töhmetiyle +Dersaâdet’den medîne-i Burusa’ya nefy u tağrîb olunup mahall-i mezbûra muvâsalatını birkaç +gün mürûr ider itmez zuhûr-ı ecel-i nâgâh ile âzim-i kurbgâh-ı cenâb-ı İlah olmuştur. Mûmâileyh ilm u kemâli zâhir bir şâir-i mâhir olup vâdi-i şi‘rde zâtına mahsûs tavr u edâsı ve zâde-i +tab‘ı olmak üzre müretteb bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-efzâsı vardır. + +GAZEL +Müteyakkız eger olmazsa dil-i âkilimiz +Korkaram âhiri derd-i ser olur hâsılımız + +Özleriz Ka‘be-i ikbâla vüsûlu ammâ +Bir alay fazl u hüner reh-zenidir hâilimiz + +Geçdi hadden elem-i minneti o cânânın +Âkibet havf iderim gayret olur kâtilimiz + +Bize mümkün degil izhâr-ı tarab âlemde +Ki dem-â-dem hedef-i tîr-i cefâdır dilimiz + +Gerçi ahmak gibiyiz sûret-i zâhirde ve lîk +Hikmetâmûz-ı Felâtûndur en câhilimiz + +Kalmadı kudretimiz râh-ı talebde meşîme +Nidelim dâmen-i ikbâla erişmez elimiz + +Dost sandıklarımız çıkdı bütün bîgâne +Âh Nevres ki bin oldu bir iken müşkilimiz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nevres Efendi Bağdâd vâlisi esbak müteveffâ Ali Rızâ Pâşâ’nın +atikâsından olup dâire-i müşârün-ileyhde perveriş-yafte-i ilm u kemâl olarak bir müddet +kitâbet hizmetinde istihdâm olunup müşârün-ileyhin vefâtından sonra Dersaâdet’e muvâsalat +ve bir müddetcik hâriciye tahrîrâtı odasına müdâvemetle muahharen cânib-i Bağdâd’a azîmet +eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘âr-ı Fârisiyesi Türkçe olan nazm u guftârına gâlibdir. + +GAZEL +Bu şeb hülyâ-yı zülüfünle dili bî-pîç u tâb itdim +Görünce tâ be-seher subh cemâlin terk-i hâb itdim + + + + + + +Anup ruhsâr-ı âlin döndü çeşmim tâs-ı pür-hûna +Bezimde hûn-i eşkimden dolu nûş-ı şarâb itdim + +Yüz üzre mâil-i hâl-i ruhun sad yüz kadar varmış +Bir anber sübha ile ben de bu yüzden hisâb itdim + +Miyânın aldım âgûş-ı hayâle hayli eglendim +Ne ağyâra haber virdim ne sana bir azâb itdim + +Değildir ârızı âl-i ibâdın şevki gönlümde +Ezel bezminde ben Nevres o bâba intisâb itdim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Muhammed Nevres Beg Derviş Pâşâzâde Mehmed Beg’in +sulbünden kasaba-i Beşiktaş’ta bin iki yüz kırk bir sâl-i ferruh-fâlinde kehvâre-i zîb-i âlem-i +şühûd olup isti‘dâd-ı mâderzâdı iktizâsınca tahsîl-i ilm u kemâla sa‘y u gayretle iki yüz elli +târîhlerinde enderûn-ı hümâyûna çırağ olmuş ve iki yüz altmış beş senesi hâce-i hassa ta‘bîr +olunan mahalle nakl iderek mesrûr u şîrîn-dimâğ buyrulmuştur. Mûmâ-ileyh ulûm-ı +Arabiyeden behrever bir şâir-i nev-resîde eser olup fünûn-ı Fârisiyede dahi emsâl u hemsâlinden kâmil u bâlâterdir. + +NAZM +Gülgûnedân-ı ârız-ı yâr oldu gonce lîk +Kızdı kızardı gonce ki yüzler kızartmadı + +Yüzler ağardıram dir iken sâye-bahş olup +Sünbül açıldı zülfüne yüzler ağartmadı + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Tûmanzâde Nevres Efendi cezîre-i Mora’da vâki +İnabolu nâm hısn-ı hasînde çehre-nümâ-yı âlem-i vücûd olup bin yüz seksen iki târîhinde +cezîre-i mezbûre rüâyâsı tarafından şârib-i şehd-âbe-i şehâdet olmuştur. + +BEYT +Nükhet-i zülfün dil-ârâ şemm iden şeydâlanır +Gam mı Mecnûn olsa âlem kâkülün Leylâlanır + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Nûrî Baba Efendi medîne-i Ankara’da defîn-i hâk-ı +ıtr-nâk olan Hâcı Bayrâm-ı Velî hazretleri sülâlesinden Şeyh Halîl +Efendi merhûmun mahdûmu olup ecdâd-ı kerâmet-mu‘tâdından olan müşârün-ileyh Hâcı +Bayrâm-ı Velî hazretleri tarîk-i feyz-refîkine meyl u sülûk ile şeyh u mürebbîsi bulunan +Çerkes Mustafa Efendi merhûmdan libâsı hilâfeti ba‘dehû telebbüs-i Melâmiyyundan olduğu +hâlde güzârende-i şühûr u a‘vâm iken iki yüz iki senesi hilâlinde âzim-i Dârü’s-selâm +olmuştur. Mûmâ-ileyhin şûh-meşreb âli-neseb latîfe-gû bir zât-ı pâk-hû olduğu ve bir kıt‘a +mürettep Dîvânı mevcûd idügi bazı tarafdan rivâyet olunmuş ise de bâlâda muharrer olan +beytinden başka eş‘ârına zaferyâb olunamamıştır. + +GAZEL + + + + + +Cûy-ı vaslından içen bir katre su +Kevser u Tesnîmi itmez ârzû + +Başım üstünde çevirse âsiyâ +Ben yine ağyâra itmem ser-fürû + +Bûse va‘d itdi rakîbe nisbeten +Bâis-i devlet olur gâhi adû + +Hüsnüne hat virmemiş asla halel +Dikkat itdim mûy-ı yâre mû-be-mû + +Zülfünü şemm itmege kıldı heves +Nûrî’ye bir başka sevdâ oldu bu + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh vak‘a-nüvîs Halîl Nûrî Beg Abdullah Nâilî Pâşâzâde müteveffâ +Şâkir Beg’in ferzend-i ercümendi olup meslek-i küttâba sülûk ile tezkirecilik ve +rûznamçecilik ve âmedçilik misillü bazı memûriyetlerde bulunduğu hâlde bir müddet imrâr-ı +subh u şâm eyledikten sonra vak‘a-nüvîslik hizmetine memûr ve ol vecihle güzârende-i +eyyâm u şuhûr iken bin iki yüz on üç sâlinde âzim-i dâr-ı sürûr olmuştur. Vefâtına müverrih +Sühûrî Efendi merhûm işbu târîh-i nâtıkı inşâd eylemiştir. + +Mîr Nûrî medfenin Hak mehbitü’l-envâr ide + +Mûmâ-ileyh şi‘r u inşâda üstâd-ı yegâne bir şâir-i bî-bahâne olup kendisinin bir kıt‘a Dîvân-ı +belâgat-ünvânı ve bir aded târîh-i letâfet-beyânı vardır. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Dilimde dâğ-ı aşkın dilberâ tamgâ-yı izzetdir +Serimde kâkülün sevdâsı cânâ kayd-ı rıf‘atdır + +Nigeh gül-rûya serzânûya gerden zülf-ı hoş-bûya +Dehen kand-ı leb-i dildâra çok demdir ki hasretdir + +Hevâ-yı istivâ-yı kâmetinle kavs olup kaddim +Sirişkim katr-ı mâî gözlerim şâkûl-ı hayretdir + +Nigâh-ı Râgıbâ’nın Râşidâ kâlâ-yı Nûrî’ye +Sipihr-i tılsıma sûz-efgen-i reşkin melâletdir + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nûrî Pâşâ bin yüz yetmiş üç târîhinde medîne-i Ayıntab’da tâbende-i çeşm-i vücûd olup mecbûl olduğu rüşd ü zekâ iktizâsınca yirmi yaşına kadar ekser +ulûm u fünûnu ber-vech-i kemâl istihsâl ve sayt-ı fazilet ve hüner u ma‘rifeti mesâmi-i sigâr u +kibâra îsâl eyleyerek etvâr u mişvârı nezd-i devletde makbûl olmuş olması cihetiyle bâ-rütbe-i +mîr-i mîrânî Ayıntab mutasarrıflığı uhdesine tevcîh ve devletce kadr u meziyyeti terfi‘ u +tenevîr kılınmış iken mütercim-i Kâmûs Âsım Efendi merhûmun târîhinde müfassalen beyân +ve tasrîh olunduğu üzre Ayıntab civârında bulunan vulât-ı mütasarrıfîn taraflarından kendüye + + + + + +dürlü dürlü efk u iftirâ ve taraf-ı zî-şeref-i saltanat-ı seniyyeye bî-hilâf vukû bulan inhâya +binâen hakkında sâdır olan fermân-ı kazâ cereyân iktizâsınca yirmi sekiz yaşında i‘dâm +olunup ol sûretle dâr-ı bekâya hirâm eylemiştir. Mûmâ-ileyhin Dersaâdet ve memâlik-i +mahrûsa-i şâhânede zîverzebân-ı hânendegân olmuş nice nice dilkeş ve musanna şarkıları +olduğundan başka bir kıt‘a Dîvânı dahi vardır. + +GAZEL +Âh eyleşdigi gül dildâre bir ben bir gönül +Şâneveş olmakdadır sad pâre bir ben bir gönül + +İntizâr-ı vuslat-ı dilber ile şeb-tâ-seher +Kalmışız bî-tâkat u bî-çâre bir ben bir gönül + +Devr ider vâdî-i aşkı yine merkezde mukîm +Bu revişle benzedi pürkâre bir ben bir gönül + +Gördü nazm-ı Râşidi çün bülbülâsâ başladı +Gülşen-i tanzîrde güftâra bir ben bir gönül + +Bir gül-i ra‘nâ içün gülşenserâ-yı dehrde +Nûrîyâ uydu hezâr-ı zâra bir ben bir gönül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mustafa Nûrî Efendi şehriyyü’l-asl olup tarîk-i tedrîse dâhil ve +bin iki yüz altmış bir senesi Mekke-i mükerreme mevleviyyetine nâil olarak cânib-i Hicâz’a +azîmet ve hitâm-ı müddet-i hükûmetle Dersaâdet’e avdetinde esnâ-yı râhda vâki Kasîr nâm +mahallde dâr-ı bekâya nakl u rihlet eylemiştir. Bir kıt‘a Dîvânçesi vardır. + +TÂRİH-İ TAM +Tîbe-i tayyibeden oldu havâric-i matrûd + +TÂRİH-İ TAM +Vâhid-i asr emîn-i defter oldu + +TÂRİH-İ TAM +Atıldı rûh-ı Helvâyî Dede top gibi hayâta + +TÂRİH-İ MU‘ACCEM +Hû didi Kaygusuz oldu âzim-i dâr-ı cihân + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî El-hâc Muhammed Nûrî Efendi Dersaâdet’te Fâtih +Sultân Mehmed Hân-ı Gâzi hazretleri câmi-i şerîfi civârında vâki ism-i şerîflerine mensûb +câmi-i şerîf cenbinde defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olan Emir Buharî hazretleri +evlâd-ı inâsından metrûk başmuhâsebe kaleminin ser-halîfesi ve tarîkat-ı aliyye-i +Mevleviyyenin ser-firâz u güzîdesi müteveffâ Mehmed Tayyib Efendi’nin ferzend-i +hıredmendi olup “el-veledi sırrı ebihi” sırrına mazhariyetle tarîkat-ı aliyye-i mezkûre dervişân +u muhibbânı silkine dâhil ve zamân-ı meserret-iktirân-ı cenâb-ı Selîm Hân-ı Sâlis’te +Aksaray’da Karagülhâne civârında vâki zevâyâ-yı Nakşiyyeden olanlar tekyesi ismiyle + + + + + +ma‘rûf olan dergâhın meşîhatı cihetine nâil olmuş ise de muahharen ceht-i mezkûru ahere +kasr-ı yed eylemiştir. Bir mikdâr tevârih-i güzîdesi vardır. + +GAZEL +Pek nâdimem ifşâ-yı melâl eyledigimden +Ol gonceyi dil-teng-i makâl eyledigimden + +Terdir gözüm ümîd ile hâlâ ki sirişkim +Pâşîde-i dâmân-ı visâl eyledigimden + +Hâlis diyerek gördü sezâ sikkeye cânân +Nakd-ı dilimi aşkile kâl eyledigimden + +Celb itmege mahbûbu yeter nüsha-i şi‘rim +Her beytini bir sihr-i helâl eyledigimden + +Rahm eyledi hûn-ı dilime Nûrî o fettân +Hasretle gözüm yaşını âl eyledigimden + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Nûrî Pâşâ Diyarbekirli şeyhzâde müteveffâ İbrâhim +Pâşâ’nın mahdûmu olup mukaddemâ cânib-i Bağdâd’a azîmet ve bir çok vakt ikâmetle +Bağdâd vâlisi esbak Ali Rızâ Pâşâ merhûmun ceht u iltimâsiyle uhdesine rütbe-i mîr-i mîrânî +bi’t-tevcîh müteveffâ-yı müşârün-ileyhin vefâtından sonra Dersaâdet’e bi’l-muvâsala iki yüz +altmış dört senesi Urfa sancağı ve iki yüz altmış altı senesi Kars sancağı ve ba‘dehû Muş +kazâsı ve muahharen Mardin sancağı kâimmakâmlığına memûr ve ta‘yîn buyrulmuştur. +Mûmâ-ileyhin dîvânçe olacak mikdâr eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Gülzâr-ı vasla zîb-i gül-i encümün diken +Deşt-i firâka lâle vü sünbül çemen diken + +Sökdü kabâ-yı gülşen-i idrîs-i rûzgâr +Eglenmez oldu hâle-i adnı söken diken + +Olur hazîzi dûzaha hammaletü’l-hatâb +Şeh-râh-ı pâk-i yâr-i Hudây’a degen diken + +Ağyâr-ı yâra gec-nigeh itmiş dü çeşmine +Tîr-i nigâhı olsun iki dağ-zen-i diken + +Ey mâh oldu Nûrî-i bîmâr hecrine +Her şeb nükûş-ı pister-i hâb-ı vatan diken + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osaman Nûrî Efendi esham muhâsebisi ketebesinden Mehmed +Emîn Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi dokuz senesi hilâlinde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup sehm kalemine bir müddet müdâvemetle muahharen tarîkat-ı +aliyye-i Üveysiyyeye sülûk iderek iki yüz altmış bir sâlinde bâzâristanda vâki mübâyaa + + + + + +kitâbetine memûr ve ta‘yîn kılınmıştır. Mûmâ-ileyh muhibb-i Âl-i Abâ bir şâir-i şi‘r-âşinâ +olup muahharen mürebbisi tarafından kendisine Şemsî mahlası verilmiş olduğundan mahlas-ı +mezkûr ile dahi bazı eş‘ârı vardır. + +TÂRÎH +Hazret-i Abdulmecîd Hân’ın ulüvv-i himmeti +İtdi müstağrak cihânı bâ-husûs sûr-ı Hıtan + +Vasf olunmaz sûr-ı nevdir hem dahi mümkün degil +Böyle bir sûr-ı hümâyûn görmedi çeşm-i cihân + +Hamdullah kıldı ihyâ sünnet-i peygamberi +Sûr-ı nev olsun hümâyûn şâh-ı devrâna hemân + +Bendesi Nûrî didi sad şevkile târîhini +Bârekallah oldu zîbâ sünnet-i şehzâdegân + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulkerîm Nûrî Efendi medîne-i Isparta’da bin iki yüz yirmi +dört senesi hilâlinde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup tahsîl-i ulûm-ı âliye eylemek arzusuyla iki +yüz kırk üç senesi Dersaâdet��e bi’l-muvâsala Aksaray’da Horhor nâm mevkide vâki +medresede hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı Arabiye eyledikten +sonra bir müddet şeyhülislâm-ı esbak Kâdızâde Tâhir Efendi’nin kethüdâlık hizmetinde ve +ba‘dehû üç sene müddet dahi Sultân Bâyezid Hân-ı Velî hazretleri câmi-i şerîfi efkâfı +kâimmakâmlığı hizmetinde bi’l-istihdâm muahharen tarîk-i tedrîse dâhil ve Beşiktaş kazâsı +niyâbeti hizmetine nâil olmuştur. Haylice eş‘âr u güftârı vardır. + +GAZEL +Lebleri gonce misâli ruhları güldür bana +Dahi ol serv-i revânın saçı sünbüldür bana + +Gâhice ol meh bize şarkı okur bin nâz ile +Gülsitân-ı âlem içre sanki bülbüldür bana + +Aldı gönlüm bir perî ki ben de bilmem n’olduğum +Gayri sabr itmek bu cevre çok tahammüldür bana + +Bağlamışdır sihr-i zülfüyle o rütbe gönlümü +Eylemez zencîr bana kâr bend-i kâküldür bana + +Nûriyâ bâde-arak nûş itmezem şimden geru +Öyle bil ki sevdigimin lebleri müldür bana + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Osmân Nûrî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz otuz târîhinde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup peder-mânde olan dükkânında mürekkepçilik san‘atiyle +meşgûl olduğu hâlde tahsîl-i maârife dahi sa‘y u gayret eyleyüp tabî‘at-ı şi‘riyyesi iktizâsınca +mukaddema nazm-ı güftâr ile bir müddet tevâgul eylemiş ise de muahharen terk-i gâile-i eş‘âr +eylemiştir. + + + + + + +GAZEL +Cûlarla kûhsârda çağlardı kuhken +Zannetme kendi kendine ağlardı kûhken + +Şîrînin acı sözlerini eyledikçe yâd +Zencîr-i eşke dağları bağlardı kûhken + +Bâzâr-ı derd-i aşkda her bâr-ı kârını +Nakdîne-i sirişkle sağlardı kûhken + +Dağlarca yâr içün elemi var iken yine +Nâr-ı elemle gönlünü dağlardı kûhken + +Kûh-i belâda ben dahi giryân idim Nihâd +Zan itme kendi kendine ağlardı kûhken + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Nihâd Beg Şerîf Pâşâzâde sâlifü’t-terceme Sa‘îd Sîret Beg +merhûmun sulbünden bin iki yüz on dört târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup +mukaddemâ bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine devâm muahharen Mısr-ı Kâhire cânibine +azîmet eyleyüp bir vakt hizmet-i kitâbetde istihdâm ile bi’l-âhire ihtiyâr-ı tekaüdî eyleyerek +Kâhire-i mezbûrede gûşe-gîr-i istirâhat ve bir vakt mürûrunda Mekke-i mükerremeye +azîmetle bir kaç sene müddet peygûle-güzîn-i mücâveret olduktan sonra Kâhire-i mezbûreye +avdet ve bir müddet ikâmet ile iki yüz altmış senesi Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp sâniye +rütbesine nâil ve zirâat meclisi azâsı sınfına dâhil olmuştur. Mûmâ-ileyh bezle-gû bir şâir-i +hande-rev olup dîvânçe olacak kadar eş‘ârı ve hezlgûne bir mikdâr güftârı vardır. Tahzir: +Siğâr u kibârdan kendisiyle ülfet u ihtilât itmiş ve belki kazâen bir mahallde kendüye âşinalık +eylemiş olanlardan bir nev hicv u zemmine veyahut bir sûretle şeâmet-i kademine uğramamış +ferd-i âferîde kalmamışdır. Binâenaleyh “tesme‘a bi’l-mu‘aydiyyi hayrün min en terâhu” +kelâmı zamîme-i terceme-i hâl-i melâmet-encâmı kılınmıştır. + +GAZEL +Perîşân eyleyen aklımı zülf-i mişknâbındır +Hücûm-i leşker-i hattınla dil bir rahneyâbındır + +Hayât-ı sermedî-i hızra reşk itmez dil-i teşnem +Şehîd-i gamze-i dil-dûz-ı çeşm-i mest-i hâbındır + +Dahîl-i halka-i uşşâk olalı bu dil-i nâ-çâr +Sarây-ı nâz-ı cevrinde serim seng-i rikâbındır + +Çekildi safha-i ruhsârına hatt-ı siyeh ey şâh +Var ise âşık-ı bî-dillere kat‘i cevâbındır + +Niyâzi lutfile bir dem de şâdân ile gül yohsa +Humûl-ı cevr gibi pâyân u zulm-ı bî-hisâbındır + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Niyâzî Dede medîne-i Konya’da sikke-pûş-ı hân-kah-ı +vücûd olup Mevlevîzâde olması cihetiyle tarîkat-ı aliyye-i Mevleviyyeye sülûk iderek bi’lâhire Dersaâdet’e hicret ve Yenikapı Mevlevîhânesi’nde tekmîl-i lâzıma-i hizmet eyleyüp +dergâh-ı mezkûrda hücre-nişîn-i uzlet olduğu hâlde bin iki yüz sekiz târîhinde dâr-ı bekâya +nakl u rihlet eylemiştir. + +GAZEL +Tal‘at-ı dildâra hayli intizâr itdim bu şeb +Subha dek fikr-i visâli ihtiyâr itdim bu şeb + +Mâcerâ-yı hecri tafsîl eyleyüp cânânıma +Bahs-i aşkı aded üzre ihtisâr itdim bu şeb + +Subha dek sûz u güdâz-ı hâl-i anber-bû ile +Dildeki nakş-ı nihânı âşikâr itdim bu şeb + +Nâlesenc-i derd-i verd-i ârız-ı dilber olup +Gülşen-i imkânda teşvîk-i hezâr itdim bu şeb + +Eyleyüp ben de Niyâzî fehm-i eş‘âr-ı selîs +Meyl-i tanzîr-i Fehîm-i rûzigâr itdim bu şeb + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Niyâzî Efendi Karahisâr-ı Şarkî nâm mahallde kademnihâde-i sâha-i vücûd olup bin iki yüz kırk sekiz senesi Dersaâdet’e bi’l-vüsûl vükelâ-yı +fahhâm-ı saltanat-ı seniyyeden ser-asker müsteşârı sâbık Mazlûm Beg’in kitâbet hizmetinde +bulunduğu esnâda himmet-i müşârün-ileyh ile iki yüz altmış bir senesi hâcelik rütbesine nâil +ve iki yüz altmış sekiz senesi evâhirinde cânib-i Mısır’a müntakil olmuştur. + +Müstakarr olmaz dil-i uşşâkda her yâr yâr +Müstakildir yârim amma gâh olur ağyâr yâr + +Ey gönül kâm-ı cihân ister isen matlab-res ol +Hâk-i pây-i yâra azm it durma çok yalvâr var + +Pek de kurbiyyet tedârik eyleme cânın yakar +Ateş-i meşreb-yadında dâima oynar nâr + +Hâtır-ı ağyârı âbâd itmeden eyle hazer +İncidirmiş dârını ta‘mîr iden mi‘mârı mâr + +Bâğ-ı tab‘ında Niyâzî nazm ile itme figân +Bâd-ı sarsarveş harâb eyler imiş gülzârı zâr + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Niyâzî Efendi Karahisâr-ı Sâhib nâm kasabada +mütevellid olup ibtidâ Sivrihisâr’da ve muahharen medîne-i Konya’da bir müddet tahsîl-i +ulûm-ı âliyede bulunup tekmîl-i nüsah-ı ilmiyye eyledikten sonra ki bin iki yüz altmış üç +senesi hilâlinde Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. + + + + + + +GAZEL +Nigâhı iltifât-ı âşina bilmezmiş ögretdim +Eline tîğ virdim merhaba bilmezmiş ögretdim + +Olup dîvâne vü üftâde bir şûh-ı sitemkâra +Ser-i şûrîdeme seng-i cefâ bilmezmiş ögretdim + +O rütbe lâger-i aşkım ki bir demde hayâlâsâ +Delîl oldum reh-i yâri ziyâ bilmezmiş ögretdim + +Yeniden dağlarile eyledim ser-tâ-kadem mecrûh +Dil-i sad-pâreye şimdi devâ bilmezmiş ögretdim + +Düşüp mestâne zülf-i müşgbârın eylerim teşmîr +Dil-i sergeşteye bûy-ı safâ bilmezmiş ögretdim + +Olup rûmâl-ı iksîr-i gubâr-ı dergeh-i hünkâr +Hele bî-çâre Neyyir kimiyâ bilmezmiş ögretdim + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulhalîm Neyyir Dede Dersaâdet’de tâ-bende-i âlem-i şühûd +olup tarîkat-i aliyye-i Mevleviyyeye intisâb ile Galata Mevlevîhânesi post-nişîn-i irşâdı Şeyh +Gâlip Dede merhûmun zîr-i terbiyesinde bulunduğu hâlde tekmîl-i hizmet ve müteveffâ-yı +müşârün-ileyhin vefâtından sonra seyr u seyâhat tarîkiyle Rûmeli cânibine azîmet eylayüp +Yenişehir-i Fenâr’da kâin hân-kah-ı Mevleviyyede hücre-nişîn-i ikâmet iken bin iki yüz on +beş senesi hilâlinde şem‘-i ömrü bâd-ı hazân-ı mevt ile mürde, vücûd-ı nâdirü’l-mevcûdu zîr-i +hâk-ı siyehde pejmürde olmuştur. + + +GAZEL +Hengâm-ı visâl akibet ağyâra da kalmaz +Encâma irer mevsim-i gül hâra da kalmaz + +Bir şûhun olur ol dahi dermânde-i aşkı +İtdikleri ol şûh-ı sitemkâra da kalmaz + +Çok kûhken-i aşkın irişdi sıra kârı +Kuhsâr-ı belâ da dil-i bî-çâre de kalmaz + +Ağyârın ider hâne-i ümîdini rûşen +Bir gice o meh âşık-ı âvâza da kalmaz + +Bir gün tükenir nâle-i bülbül dahi Neylî +Encâma irer mevsim-i gül hâra da kalmaz + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Ahmed Neylî Efendi İstanbul kâdısı sâbık müteveffâ +Mirzazâde Mehmed Efendi’nin sulbünden bin seksen dört târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i +vücûd olup bin yüz dokuz târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ile ber-muktezâ-yı resm-i mu‘tâde + + + + + +nice nice medâris-i müessisede rahle-zîb-i ifâde olarak yüz yirmi dokuz târîhinde İzmir kazâsı +mevleviyyetine nâil ve yüz otuz dokuz târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine ve yüz kırk +dört târîhinde Mekke-i mükerreme mevleviyyetine vâsıl ve yüz kırk dokuz târîhinde Anadolu +sadâret-i behiyyesine nâiliyetle sudûr-ı izâm silkine dâhil olduktan sonra yüz elli dört +târîhinde mukaddem yüz altmış târîhinde muahher olmak üzere mükerreren Rûmeli sadâret-i +celîlesine revnak-bahş-ı fazl u kemâl buyrulmuş iken müddet-i muayyinesini tekmîl +itmeksizin bazı mertebe münharifül-mizâc olmuş olduğundan kendisine mudâvât u ilâc +eylemek kasdiyle makâm-ı sadâretden isti‘fâ ve yirmi gün mürûrunda ki bin yüz elli bir senesi +şehr-i Rebîü’l-âhiresinde azm-ı gül-geşt-i me’vâ eylemiştir. Vefâtına Şeyhülislâm Âsım +Efendi merhûm işbu târîh-i garrâyı tarh u inşâd eylemiştir. “Mirzazâde Ahmed Neylî sahn-ı +firdevsi eyledi mesken” Mütercim-i müşârün-ileyh a‘lem-i ulemâ a‘zam-ı eshiyâ bir fâzıl-ı bîhemtâ olup ulûm-ı Arabiyeye dâir haylice tasnifât u te’lîfâtı ve nice nice kütüb-i nefîseye +hâşiye-i selîsü’l-ifâdâtı ve kütüb-i fıkhiyyeye müteallik altmış aded hayrât-ı amîmetü’lberekâtı olduğundan fazla bir kıt‘a Dîvân-ı belâgat-ünvânı ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi +bazı eş‘âr-ı letâfet-beyânı vardır. + +HARFİ’L-VAV +Sen oldun mebde-i mecmû-ı âlem yâ Resûlallah +Ki sensin bâis-i îcâd-ı âlem yâ Resûlallah + +Recây-ı mağfiretle yüz sürüp geldim bu dergâha +Siyeh-rû Vâsık-ı âşûfte-hâlim yâ Resûlallah + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh İbrâhim Vâsık Efendi sâlifü’t-terceme Egrikapulu Râsim +Efendi’nin birâderi olup ilm-i hatla me’lûf ve Yatağan câmii imâmı dinmekle ma‘rûf olduğu +hâlde bir müddet imrâr-ı evkât eyledikten sonra bin yüz altmış sekiz sâlinde cânib-i Hicâz’a +azîmet ve avdetinde esnâ-yı râhda kâin Antakya nâm memleketde dâr-ı bekâya rihlet +eylemiştir. Mûmâ-ileyh ahlâk-ı hasene ve etvâr-ı müstahsene ashâbından olup Tuhfetü’lHattâtîn nâm tezkirede dahi terceme-i hâli ve bazı eş‘âr-ı rengîn-meali mestûr u mukayyeddir. +Garîbe: Sadr-ı esbak Şehîd Ali Pâşâ merhûmun Egrikapı dâhilinde kâin ihyâ-gerdesi olan +Çınarlı Çeşme mescid-i şerîfin binâ vü inşâsına medâr ve mübâşeret olduğu esnâda müşârünileyh Nemçe devleti hükûmeti dâhilinde vâki Varadin muhârebesine memûriyeti vukûuyla +mahall-i mezkûra azîmet edecekleri akşam mescid-i mezkûr civârında defîn-i hâk-ı ıtr-nâk +olan Ebûzer Gıfârî hazretlerini âlem-i menâmda bi’l-müşâhade kendilere +türbe inşâ ettirilmesini müşârün-ileyhe îmâ buyurmalarıyla bin yüz yirmi sekiz sâlinde türbe-i +şerîf-i mezkûrun emr-i inşâsı rehîn-i hitâm olarak nazm: “Bu kabri eyledi ihyâ Şehîd Ali +Pâşâ” târîhini mütercim mûmâ-ileyhe âlem-i mânâda tanzîm eyleyüp sene-i merkûme şehr-i +Şa‘bân-ı muazzamında müşârün-ileyhin şehîden vukû-ı irtihâli yani kendisinin şehâdetinden +makdem târîh-i mezkûrun sünûh eylemesi ahvâl-i garîbe ve tesâdüf-i acîbe nevinden olması +takrîbiyle vak‘a-i muharrere mûmâ-ileyhin terceme-i hâline zeyl u ilâve olundu. + +GAZEL +Dâl itdi beni kaşı kemânım dimiş oldum +Nâl itti teni mûy-ı miyânım dimiş oldum + +Dâr itti benim başıma dünyâyı o demde +Cevr itme bana hokka dehânım dimiş oldum + + + + + + +Meclisde boyun egdi sükût eyledi dilber +Bir kere salın serv-i revânım dimiş oldum + +Kasd eylemege hâzır imiş cânıma hayfâ +Sevdim seni ey rûh-ı revânım dimiş oldum + +Yârin bana Vâcid bilirim cevri nedendir +Avf it suçumu gayri a cânım dimiş oldum + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Vâcid Efendi Ceylanlı El-hâc Mustafa Pâşâ’nın silahdârı +müteveffâ El-hâc Mehmed Ağa’nın sulbünden Dersaâdet’te bin iki yüz kırk bir senesi kademnihâde-i mehd-i vücûd olup iki yüz elli dört senesi dîvân-ı hümâyûn kalemi şâkirdânı ve iki +yüz elli beş senesi mekteb-i maârif-i adliye mülâzımânı sınfına bi’l-ilhâk üç dört sene müddet +mekteb-i mezbûra devâm eyleyerek bir mikdâr ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiye tahsîl +eyledikten sonra tekrâr kalem-i mezbûra ric‘at ve bir müddet dahi kalem-i mezbûra mülhak +mühimme odasına müdâvemetle iki yüz altmış dört senesi bi’l-istihkak hâcelik rütbe-i +refîasına nâil ve sene-i merkûma hilâlinde meclis-i maârif-i umûmiyye ketebesi sınfına dâhil +olmuştur. Mûmâ-ileyh müstakîmü’l-etvâr bir şâir-i pesendîde-güftâr olup kendisinin bir +mikdâr eş‘âr u târîhi vardır. cânib-i Eflak’da vâki Yerköyü nâm memleketi iki yüz yetmiş sâli zafer-iştimâlinde asâkir-i nusret-müessir-i şâhâne harb u darb ile Rusyalı’dan zabt u teshîr +eylediklerine dâir mûmâ-ileyhin rakamzed-i kalemi olan nazm “Yerköyüyü bed aduvvdan +aldı himmetle cüyûş” mısra-ı târîhi teberrüken terceme-i hâli zeyline sebt u tahrîr olundu. + +KIT‘A +Rûz u şeb çekdigim meşakkatlar +Gayra oldu netîce-bahş-ı merâm + +Nahl-ı irfânı gars iden ben idim +Sâha-i dehrde nice eyyâm + +Vakti geldikde bâr virdikde +Kıldı ağyârı hayf şîrîn-kâm + +Nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendî reîsülküttâb Ahmed Vâsıf Efendi Bağdâdiyyü’l-asl olup +mukaddemâ Van ve Kars ve Haleb câniblerinde birçok zamân ikâmetle tahsîl-i hüner u +ma‘rifet eyleyüp muahharen Dersaâdet’e bi’l-muvâsala bazı küberânın kitâbet hizmetlerinde +bulunarak rütbe-i hâcegânîyi bi’l-ihrâz âmedî odası hulefâsı sınfına dâhil ve bir müddet oda-i +mezbûra müdâvemetden sonra mevkûfât kalemi hâceligine ve ba‘dehû küçük rûznâmçe +hizmetine ve bir aralık metrûk kalyonlar kitâbetine ve bir vaktten sonra Anadolu +muhâsebeciligine ve bin iki yüz elli târîhinde metrûk başmuhâsebeciligine ve birkaç defa dahi +tekrâr Anadolu muhâsebeciligine nâil olmuş ise de ol vakte göre menâsıb-ı mezkûre çendan +idâre-i hâle medâr olmadığından ekser evkâtı fakr u fâka ile hebâ ve kendisi vak‘a-nüvîslikle +varak-gerden-i sahâyif-i subh u mesâ olmakda bulunup o esnâda bazı ashâb-ı garazın ifsâd u +iğvâsına mebnî Midilli cezîresine nefy u iclâ ve mahall-i mezbûra kable’l-azîme avf u itlâkı +karîn-i müsâade-i şehen-şâh-ı kerem-fermâ buyrulmuş olduğundan tekrâr sâlifü’l-beyân +Anadolu muhâsebeciligine ve müddet-i kalîle zarfında sâniyen metrûk başmuhâsebe + + + + + +hâceligine ve bir sene tekmîlinde büyük rûznâmçe mansıbına n��iliyetle bekâm ve bir müddet +mürûrunda tevkî‘i-i dîvân-ı hümâyûn memûriyetine revnak-tırâz-ı ihtişâm buyrulduktan sonra +ba‘de’l-infisâl tekrâr rûznâmçe-i kebîr mansıbında bir müddetcik istihdâm olunup iki yüz +yirmi senesi evâsıtında makâm-ı vâlâ-yı riyâsete kuûd ve bir buçuk sene mikdârı emr-i +riyâseti idâreye bezl-i mechûd eyleyüp iki yüz yirmi bir senesi evâhirinde sû-i mide illetine +dûçâr ve ol sûretle umûr-ı memûresini idâreye adîmü’l-iktidâr olmuş olmasıyla riyâset-i +mezkûreden ma‘zûl ve sinnîn-i ömrü hadd-ı seb‘îne mevsûl olduğu hâlde rûh-ı pâki âzim-i +dâr-ı cinân olup civâr-ı Hazret-i Hâlid’de vâki Vâlide Sultân mektebi hazîresinde muntazır-ı +rahmet-i cenâb-ı Mennân olmuştur. Müşârün-ileyh ifâdesi hûb bir aded târîh-i merğûb +tanzîmine muvaffak olmuştur. Eş‘ârı mürûr-ı ezmine ile kazâzede-i rûzgâr olmuş olduğundan +hiç bir gazel ve diger eserine dest-res olunamayup vak‘a-nüvîslik memûriyetinden infisâlinde +silk-i nazma keşîde eyledigi işbu kıt‘a-i latîfi teberrüken tezkire-i âcizîye sebt u tahrîr +olunmuştur. + +GAZEL +Mürg-ı dil sayd olıcak mertebe ahmak degil a +Halka-ı zülf-i siyâhı o mehin fak degil a + +Bu nasıl bûs idiş ey sûfi-i harîr-cüste +O büt-i gonce-famın gerdeni kaymak degil a + +Ne kırarsın ikide birde benim hâtırımı +Gönlüm ey tıfl-ı ziyânkâr oyuncak degil a + +Seyr idüp raks u hirâmın nice azmaz sûfi +Gören ey meh seni oynar bile azmak degil a + +Dâsitânım niçin ısgâdan iba eylersin +Kıssa-i aşkdır âvâze-i laklak degil a + +Zînet-i câna degil hüsn-i edâdır matlûb +Meyvedir lâzım olan nahlda yaprak degil a + +Gönlün olursa da olmazsa da vasla sağ ol +Vâsıfın sana ricâ itmesi mutlak degil a + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Enderûnî Vâsıf Osmân Beg bostancıbaşı müteveffâ Arnabud +Halîl Pâşâ’nın akribâsından olup müddet-i medîde enderûn-ı hümâyûnda hidemât-ı seniyyede +bi’l-istihdâm muahharen müstevfâ nân-pâre ta‘yîniyle çırâğ u bekâm buyrulup hânesinde +gûşe-gîr-i ikâmet iken bin iki yüz kırk târîhinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin +matbû bir kıt‘a Dîvân-ı eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Reh-i aşka gidenler başına derd-i belâ almış +Bu yolda ser virenler yârini bâd u hevâ almış + +Delinmiş göz göz olmuş tîr-i müjgânıyla ten gûyâ + + + + + +Açılmış hâne-i deycûra revzen rûşenâ almış + +Dökülmüş rûyuna gîsûları baş gösterüp her sû +Gidilmez şehr-i hüsne şimdi anı ejdehâ almış + +Olur mu bikr-i neş’e hiç zail-i bezm-i âlemde +Demiyle pîr-i meyden duhterin pek çok duâ almış + +Dimiş nabzım tutup dil hastasına ol tabîb-i nâz +Saçâğım geçmiş ammâ Vâsıfım berd-i cefâ almış + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Vâsıf Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup fenn-i kitâbetde bazı mertebe behresi olmak mülâbesesiyle Burusa +muaccelât nezâreti dâhilinde hizmet-i kitâbetde istihdâm ile güzârende-i şuhûr u a‘vâmdır. + +BEYT +Zebân-ı hâme-i Vâkıf güher-feşânlık ider +Bu gûne bir gazel-i âbdâr ünledikçe + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Vâkıf Efendi mahrûsa-i Burusa’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup tarîk-i tedrîse duhûl ile güzârende-i eyyâm u şuhûr iken bin yüz otuz yedi +târîhinde cisr-i fenâdan semt-i bekâya mürûr eylemiştir. Bâlâda muharrer olan beytinden +başka eş‘ârı manzûr-ı âcizî olmamıştır. + +BEYT +Gülşen-sarây-ı tab‘ına gülçîn-kâm olur +Hep gülbün-i muhabbeti Vâkıf diken dürüst + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Yahya Vâkıf Efendi şâir-i mâhir Abdurrahîm Efendi +merhûmun veled-i sâhib-hıredi olup tarîk-i tedrîse duhûl ile bir müddet kassâm-ı askerî +hizmetinde bi’l-istihdâm tekmîl-i devr-i medâris eyleyüp Haleb-i şehbâ mevleviyyetine +mazhar ve muahharen Dârü’l-hilâfetü’l-âliye hükûmeti dahi kendüye mukadder olduktan +sonra nazar-ı lafzî târîhinde ki bin yüz elli sâlinde dâr-ı bekâya azm u sefer eylemiştir. Mûmâileyh dakâyık-ı şi‘re vâkıf bir şâir-i sâhib-maârif olup terceme vü âsârı Sâlim Efendi +Tezkiresi’nde dahi mestûr u mezkûrdur. + +BEYT +Kemâlin feyz almış câhile arz eyleme Vecdî +Sana sonra Kadir’de arz-ı rûy-ı infi‘âl eyler + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Vecdî Ağa cezîre-i Mora’da kâin Gerdus nâm serhad +beytinde bir imâm-ı benâmın necl-i asîli olup bir müddet müezzinlik hizmetinde bulunarak +imrâr-ı subh u şâm eyledikten sonra terk-i memleket eyleyüp Dersaâdet’e muvâsalat ve +kitâbet tarafına meyl u rağbetle Şehîd Ali Pâşâ ve Dâmâd İbrâhim Pâşâ merhûmlara kesb-i +münâsebet u husûsiyet iderek bir aralık ser-bevvâbîn-i dergâh-ı âli igvâtı silkine dâhil olmuş +ise de medâr-ı feyz olacak mertebe bir mansıb u memûriyete nâil olamayüp pîrâne-ser bin iki + + + + + +yüz kırk bir târîhinde medîne-i İzmir’de dâr-ı bekâya azm u sefer eylemiştir. Mûmâ-ileyhin +bâlâda muharrer olan beytinden başka eş‘ârı bulunmamışdır. + + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Hâce Vecdî Efendi memâlik-i Hint’te vâki Binkal‘a +nâm mahallin kibarzâdelerinden olup târik-i mâl u câh ve sâlik-i râh-ı İlâh olarak bir müddet +memleket-i Şîrâz’da ikâmet eyledikten sonra medîne-i Konya’ya muvâsalat ve câlis-i +mesned-i meşîhat-ı mevleviyye ati’t-terceme Çelebi Mehmed Saîd Efendi’ye ta‘lîm-i hakâik-i +Mesneviyye ve tefhîm-i dekâyik-i ma‘neviye eyleyerek bir müddet imrâr-ı vakt u saat +eyleyüp bin iki yüz kırk altı senesi irtihâl-ı dâr-ı âhiret eylemiştir. Na‘ş-ı mağfiret-nakşı +âsıtân-ı Cenâb-ı Pîr ’de vâki Niyâzpenceresi kurbunda medfûndur. +Bâlâda muharrer Fârisî beytinden başka eş‘ârına dest-res olunamamıştır. + +GAZEL +Görmedik Sultân Ahmed Hân-ı Gâzi gibi biz +Şîr-i düşmen-gîr bir merd-i dilîr u kahramân + +Eyledi bir niçe destûr hîzberân-ı sîreti +Hizmet-i mihr-i vekâletle müşârün bi’l-benân + +İtmedim tafdîl-i keyfiyetle teksîr-i sevâd +Cümlenin bir vefk-i icmâl eyledim hâlin beyân + +İktizâ itdim hadâik isrine çün gönl u gök +Reh-nümâlık itdi bana Tâib-i tâze-zebân + +Ya‘ni dâmen-gîri oldum bu kasîrü’d-denk ile +Cümle noksânı ola manzûr-ı inde’l-münşiyân + +İsmi tahrîr olunan cümle zevât-ı ekremin +Her biri olsun İlâhî dâhil-i dârü’l-cinân + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Dilâver Ağazâde Ömer Vahîd Efendi Dersaâdet’de +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup defterhâne kaleminden neş’etle Cennet-mekân Sultân +Ahmed Hân-ı Sâlis hazretleri asrında sınf-ı hâcegâniye dâhil ve devr-i menâsıb-ı dîvâniye +iderek teşrifatçılık hizmetine nâil olduktan sonra bir müddetcik dahi metrûk başmuhâsebe +mansıbında bulunup müsinn u ihtiyâr olduğu cihetle ihtiyâr-ı gûşe-i uzlet ve tarîkat-ı aliyye-i +Mevleviyyeye intisâb ve dehâletle imrâr-ı vakt u saat eylemekte iken sâlifü’t-terceme +Mehmed Râgıb Pâşâ merhûmun makâm-ı sadârete revnak-efzâ oldukları sâl-i meyâmin-falda +ibtidâ vâki olan tevcîhatda Efendi-i mûmâ-ileyh dahi usûl-ı kadîme üzre atiyye-i mu‘tâdesini +ahz eylemek zımnında Bâb-ı Âli’ye azîmet itmiş ve sadr-ı müşârün-ileyhin kendisi ile +muârefe-i kadîmesi ve ikisinin bir kalemden neş’et eylemiş bulunması münâsebetiyle +kendisini hafîce arz odasına da‘vet u ilbâs hil‘at-ı riyâsetle huzûr-ı sadr-ı a‘zamîden defter-i +tevcîhât elinde olduğu hâlde hurûc ve husûs-ı tevcîhâta mahsûs olan odaya vülûc ile ba‘de +hitâmü’l-memûriye isâbet-i ayna dûçâr ve kırk elli gün mürûr itmeksizin hulûl-ı ecel +mev‘ûdiyle âzim-i dârü’l-karâr olmuştur. Müşârün-ileyh inşâsı müsellem bir kâtib-i mu‘cizrakam olup kendisinin Osmânzâde Tâib Efendi merhûmun “Hadîkatü’l-Vüzerâ” nâm eser-i + + + + + +latîfine bir mikdâr zeyli vardır. Bâlâda muharrer olan ebyâtından başka eş‘âr-ı manzûr-ı âcizî +olmamıştır. + +BEYT +Yârin visâle rağbeti olmuş çi-fâide +Harf-ı recâ zebânım ile âşina degil + +BEYT +Keşf-i râz itmez salâbetkâr olan kable’l fenâ +Yanmadıkça avd sırr-ı bûyın itmez âşikâr + +BEYT +İltizâm eyleyenin mazbatı keyfince gerek +Arak-âşâme sakız bâde-keşâna erdik + +BEYT +Bu degirmen-i fenânın elem-i devri amân +Dâne-i aklımı un itdi elekden eledi + +Nâzım-ı maârif-pîrâ reîsü’l-küttâb Mehmed Emîn Vahîd Pâşâ Kilis nâm memleketde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tufûliyeti esnâsında vâlidesiyle berâber Dersaâdet’e dâhil u +güzer eyleyüp unfuvân-i şebâbetinde atîk-i bâb-ı defteride vâki mâliye kalemine bir müddet +müdâvemetle Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretlerinin zamân-ı saltanatlarında zecriyye +başkitâbetine ve ba‘dehû zecriyye muhasallığı memûriyetine ve bin iki yüz yirmi bir senesi +mevkûfât mansıbına ve o esnâda memûriyet-i mehsûsa ile Paris cânibine azîmet ve avdetinde +ki iki yüz yirmi dört senesi evâsıtında defterhâne-i âmire emânetine ve bir mâh mürûr +itmeksizin rikâb-ı hümâyûn dâhilinde olmak üzere makâm-ı riyâset-i küttâba mukârenet ve üç +mâh mürûrunda riyâzet-i merkûmeden müfârakatla menfiyyen medîne-i Kütahya’ya azîmet +ve bir buçuk sene müddet ikâmetden sonra avf u itlâkı vukûuna mebnî tekrâr Dersaâdet’e bi’lmuvâsala tophâne-i âmire nezâretine ve iki yüz yirmi yedi senesi tersâne-i âmire emânetine +mevsûl olup senesini itmâm ile ma‘zûl olduğu hâlde iki yüz yirmi dokuz senesi muhalefât +memûriyetiyle Tekke kazâsına i‘zâm ve o aralık uhdesine rütbe-i vezâret bi’t-tevcîh Tekke ve +Hamîd sancaklarına ve birkaç sene mürûrunda cezîre-i Girid’te kâin Hanya muhâfızlığına +memûren hükümrân-ı izz u ihtişâm buyrulmuş ise de ber-muktezâ-yı şîve-i kadr on üç sene +zarfında hâiz olduğu rütbe-i vezâret üç defa uhdesinden sarf u tahvîl olunarak her birinde bir +mahale nefy u iclâ vukû-ı tâli hasebiyle tekrâr vezâreti kendiye terk u ibkâ buyrulup def‘a-i +ûlâsında mezkûr Hanya muhâffızlığından cezîre-i Sakız’a ve def‘a-i seniyyesinde cezîre-i +merkûme muhâfızlığından Karahisâr-ı Sâhib nâm mahale ve iki yüz kırk iki senesi def‘a-i +sâlisesinde Haleb-i şehbâ eyâletinden mahrûsa-i Burusa’ya nefy u tağrîb ile iki yüz kırk üç +senesi evâhirinde Bahr-ı Sefîd boğazında Kal‘a-i Sultâniye mukâbilinde vâki Eski İstanbulluk +tâbir olunan mahallin emr-i muhâfazasına ve bir kaç mâh zarfında Bosna eyâletine memûr ve +ta‘yîn buyrulmuş iken eyâlet-i merkûme cânibine azîmiyeti mümeyyez-kerde-i cenâb-ı Rabb-i +ehâdiyet olup iki yüz kırk dört senesi evâilinde mahall-i mezkûrda işbu mihirgâh-ı mâsivâdan +füshat-serây-ı bekâya azm-ı rihlet eylemiştir. Müşârün-ileyh vâhidü’l-asr dinmege şâyân bir +vezîr-i âli-şân olup eser-i kalem-i mu‘ciz-rakâmı olmak üzre remy-i kavsa dâir “Minhâc-ı +Remmât” isminde bir aded risâle-i mu‘teberesi ve âsâr-ı hayret-disârından olarak medîne-i +Kütahya’da bir bâb kütüphâne-i muhtasaresi vardır. Bâlâda muharrer ebyâtından başka eş‘ârı + + + + + +manzûr-ı âcizî olmamıştır. Müşârün-ileyhin Kilisli olması cihetiyle hasb u nesebce hakkında +bazı gûne zikri gayr-ı câiz sözler tefevvüh ve istinâd olunmuş olduğundan şehriyyü’l-asl +olduğunu ilân eylemek gareziyle nazm: “Ferzend-i Sitânbulum ferzend-i Sitânbul” mısraını +bir çok zamân evrâd-ı zebân eylemiş olduğu Zeyl-i Sefinetü’r-Rüesâ’da mestûr u +mukayyeddir. + +GAZEL +Şeb-i yeldâ-yı zülfün târını bildim teemmülle +Hayâl u zılle benzetdim meh-i rûyun tahayyülle + +Hayâlin dânesiyle mürg-i dilzârı seherlerde +Düşürdün mâh-ı rûyum dâm-ı zülfe hâl-i fülfülle + +O çeşm-i fitne pür-zârın beni meftûn-ı aşk itdi +Ne yapsam neylesem bilmem acep bu hâl-i müşkille + +Kimi gördük safâ ile cihâna geldi de gitti +Elemdir kâr-ı âlem anı def it câm ile mülle + +Vahîd erbâb-ı sabrı telhi-i gam zevk-yâb eyler +Meseldir bu kuruk helva olur sabr u tahammülle + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Vahîd Efendi Sayda eyâletinde vâki bilâd-ı Beşare nâm +mahallde pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup bir aralık Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet +ikâmetle bin iki yüz kırk yedi târîhlerinde Mısr-ı Kâhire’ye azîmet ve bir sene müddet hizmeti kitâbetde istihdâm olunduktan sonra Dersaâdet’e avdet ve bir müddetcik cânib-i ihtisâbda +kitâbet hizmetiyle bi’l-istihdâm muahharen Anadolu cânibine azîmet eyleyüp bazı vüzerânın +dîvân kitâbeti hizmetinde bulunduğu hâlde imrâr-ı subh u şâm eylemektedir. Mûmâ-ileyhin +bir nebze tabîat-ı şi‘ri var ise de sirkat-ı şi‘r töhmetiyle müttehem olduğu bazı şu‘arâ beyninde +müsellemdir. + + +GAZEL +Bahâne-cûy-ı vuslat olduğum yâre duyurmuşlar +Nifâk itmişler ana ma‘nevî himmet buyurmuşlar + +Bu rütbe bî-vefâlık eylemezdi ol kerem-pîşem +Seni sevmez deyu tağlît ider bazı kudurmuşlar + +Çekilmez gerçi hemyâze-i aşkı ol kaşı yâyın +Ne çâre sehm-endâz-ı kader bu kevne kurmuşlar + +Dayanmaz ol kadar mızrâb-ı nâz u cevre sultânım +Derûnum sâz-ı nâ-sâzın kulağın pekçe burmuşlar + +Nevâl-ı vuslat-ı bâr-ı mecâza kalmadı hâhiş +Bihamdillah dil-i neşemi hakîkle doyurmuşlar + + + + + + +Bilenler genc-i bârâver olur bâd-ı hevâ her dem +Bu dîvân-ı Süleymânî’de bilmezler duyurmuşlar + +Ser-i a‘dâya meydân-ı ser-i kûyun iderdim teng +Semend-i bâd-ı pây-ı himmet-i Vahyî’yi yormuşlar + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hâce Vahyî Efendi sevâhil-i Tuna’da kâin İbrail nâm kasabada +pâ-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e muvâsalat ve o esnâda ma‘lûm-ı sigâr u kibâr olan +tarîkat-ı aliyye-i Nakşibendiyye meşâyih-i izâmından Burûsevî Şeyh Emîn Efendi +merhûmdan ahz-ı dest-i inâbet eyleyüp bir müddet sâlifü’t-terceme Hâce Neş’et Efendi +merhûmun dâire-i feyz-i bâhirelerine müdâvemet eyledikten sonra Çatladıkapı civârında vâki +hânesinde bazı ashâb-ı istidâda ta‘lîm-i fünûn-ı Fârisiye ve tefhim-i dakayık-i Mesneviye +iderek imrâ-ı subh u şâm itmekte iken bin iki yüz otuz üç târîhinde âzim-i dârü’s-selâm +olmuştur. Na‘ş-ı mağrifet-nakş-ı Topkapı hâricinde kâin kabristanda vâki Hâce Neş’et Efendi +suffasında defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. Mûmâ-ileyhin fazl u kemâli müstağni-i tarîf u +beyândır. + +GAZEL +Müsellem mülk-i âlem-i sürûr mekkârdır kâkül +Gürûh-ı ehl-i derde hâkim u serdârdır kâkül + +Dü sad satr-ı sevâd amma muharrer kilk-i mûlarla + +Ki levh-i sâde-rûda sûre-i esrârdır kâkül + +Degil illa müsavver resm-i dûd-ı âh dillerde +Ser-i her mâh-rûda gör ki hâlâ vardır kâkül + +Dü serverdir ki ol melek sevâd-ı dehre mâlikdir +Ki her dem hem-külah-ı turra-ı tarrârdır kâkül + +Vesîmâsâ sılâ ehl-i kelâm-ı asra her dürlü +Ki da‘vâda güvâh-ı âdilim derkârdır kâkül + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ahmed Vesîm Efendi kuzâtdan müderriszâde müteveffâ +Mektûbî Muhammed Sâlim Efendi’nin sulbünden Dersaâdet’te Beşiktaş nâm mahallede bin +iki yüz yirmi târîhinde kadem-nihâde-i kehvâre-i vücûd olup pederi mûmâ-ileyh ile berâber +bir çok vakt Anadolu taraflarında seyr u seyâhat ve ârâm u ikâmet eyledikten sonra iki yüz +otuz iki senesi bâb-ı defterîde vâki metrûk başmuhâsebe kalemine müdâvemete mübâderet +eyleyüp iki yüz kırk üç senesi asâkir-i mansûra tabur kitâbetine ve bir sene mürûrunda cânib-i +ihtisâbda kitâbet hizmetine ve iki yüz kırk altı senesi bâb-ı ser-askerî ruznâmçe odasına ve iki +yüz elli üç senesi elbise anbârı kitâbetine ve iki sene mürûrunda masârifât hazînesine ve iki +yüz elli dokuz senesi dikimhâne rûznâmçeligine ve bir sene sonra nizâmiye hazînesi +rûznâmçe odası dâhilinde vâki Rûmeli ordu-yı hümâyûnu mukayyed-i ûlâ hizmetine nakl ile +sınf-ı hâcegâna dâhil ve muahharen Rûmeli ordu-yı hümâyûnu rûznâmçeciligi hizmetine nâil +olmuştur. Mûmâ-ileyh mukaddemâ Kethüdâzâde Ârif Efendi ve muahharen Hâce Fehîm +Efendi merhûmlardan bir mikdâr ulûm-ı Arabiye ve fünûn-ı Fârisiye tahsîl eyleyüp haylice +eş‘âr-ı güzîde tanzîmine muvaffak olmuştur. + + + + + + +KIT‘A +Bilindi sırr-ı la‘li harf-i düşnâmın vürûdundan +O şûhun oldu sabt-ı nükte-i nâ-bûdu bûdundan + +Biz ol sevdâger-i berçîde kâlâ-yı diliz Vassâf +Metâ-ı hâhişin âsûdeyiz hüsrân u sûdundan + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Şeyhülislâm Vassâf Abdullah Efendi Akhisar nâm mahallde +kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tahsîl-i ulûm-ı âliye ve tekmîl-i +nüsah-ı ilmiyye eyleyüp bin yüz on bir târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ve bir müddet +mürûrunda Selanik kazâsı mevleviyyetine ve yüz kırk târîhinde Mısr-ı Kâhire mevleviyyetine +nâil olduktan sonra akâide dâir bazı mesâil u müşkilâtı hall u tefhîm eylemek üzre cânib-i +İran’a azîmet ve hitâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdeti hengâmda Anadolu sadâretine ve +yüz altmış iki târîhinde Rûmeli sadâretine ve üç sene mürûrunda sâniyen sadâret-i +merkûmeye ve yüz altmış sekiz sâlinde makâm-ı vâlâ-yı meşîhata revnak-bahş-ı fazl u kemâl +buyrulup sekiz mâh mürûrunda vukû-ı infisâliyle Mirgünoğlu nâm mahallde vâki +sâhilhânesinde ikâmetle güzârende-i rûz u leyâl olmuş iken bin yüz yetmiş dört senesi şehr-i +Zilkaidesinde sinnîn-i ömrü mâh-ı kâmileyi mütecâvizen âzim-i kurbgâh-ı Rabb-i bî-zevâlî +olmuştur. Müşârün-ileyh ırkı tâhir bir âlim-i mütebahhir olup kendisinin bin beş yüz aded +beyti şâmil “Behçet-nâme” isminde bir manzûme-i mu‘teberesi ve hatt-ı ta‘lîkte kemâliyle +behresi olduğu ve Abdî ve Vassâf mahlaslariyle haylice eş‘ârı bulunduğu reîsü’l-küttâb Vâsıf +Efendi târîhinde mestûr u mukayyeddir. + +Cihânda ademe ibkâ-yı nâm itmek saâdetdir +Anın esbâbı amma hüsn-ı hizmetle saâdetdir + +Eger dirsen su getirenle destiyi kıran birdir +Yine ehl-i vukûf indinde tefrîki ne devletdir + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Suyolcuzâde Mehmed Sâlih Vasfî Efendi Suyolcular +kethüdâsı esbak El-hâc Hasan Ağa merhûmun sulbünden Dersaâdet’de bin iki yüz yirmi iki +senesi şehr-i Rebîü’l-evvelinin on beşinci günü kevser-âşâm-ı ayn-ı vücûd olup sinnleri tefrîki surh u sevâd derecesine resîde oldukda nakdîne-i evkâtını tahsîl-i cevâhir-i maârife hasr u +sarf ile taksîm-i ezelde kendüye ihsân olunmuş olan hüsn-i sadâ münâsebetiyle iki yüz otuz +beş târîhinde sâlifü’t-terceme Hâlet Efendi merhûmun dâiresinde bir sene müddet müezzinlik +hizmetinde bi’l-istihdâm iki yüz otuz altı sâlinde sarây-ı hümâyûn-ı mülûkâneye çırâğ +olunarak be-kâm u şâdân ve on sene müddet mürûrunda müsâhabet-i cenâb-ı şehen-şâhî +hizmet-i müstelzimü’l-mefharetiyle dahi mazhar-ı eltâf-ı bî-pâyân olduktan sonra uhdesine +hâcelik rütbe-i refîası bi’t-tevcîh İslimye kazâsı kâimmakâmlığına memûriyeti icrâ ve bir sene +mürûrunda kâimakâmlık-ı mezkûrdan infisâli rû-nümâ olmuş ise de altı mâh mürûrunda kazâyı mezkûrda vâki çuka fabrika-i hümâyûnu nezâreti inzimâmiyle sâniyen kâimmakâmlık-ı +mezkûr uhdesine ihâle büyrulup on üç mâh mürûrunda bi’l-infisâl Dersaâdet’e muvâsalatla iki +yüz altmış dokuz senesi hilâlinde fabrika-i mezkûr ber-vech-i iltizâm uhdesine ihâle kılınarak +ile’l-an karye-i Beşiktaş’ta vâki hânesinde terennüm-sâz-ı ikâmet olduğu hâlde da‘avât-ı +hayriyet-âyât-ı cenâb-ı mülûkâneye müdâvemet eylemekte bulunmuştur. Mûmâ-ileyh +mutribhâne-i kemâlin Fârâbî-i meşhûr-ı sâni dinmekle şâyân bir mûsikî-şinâs-ı hoş-elhan + + + + + +olduğundan başka fenn-i mûsikîde olan ma‘lûmât-ı tammesinin semeresi olmak üzre kavâid-i +şi‘riyyede dahi indi olarak geregi gibi kesb-i miknet eyleyüp bir kaç aded kıt‘a-i latîf inşâdına +dahi himmet eylemiştir. + +GAZEL +Ne cevr-âşinâ ne düşmen-i bî-dînden feryâd +Hemân ol çeşm-i mest-i dilber-i hod-bînden feryâd + +Abesdir sanma gülbang-ı enînim sâha-i tende +Gönül eyler hirâs-ı gamze-i hûnînden feryâd + +Degil ra‘d-keş sadâsı sâkinân-ı âlem-i ulvî +İderler çarh-ı gerdûn-ı cefâ ilinden feryâd + +Serîr-i hâme zann itme yazarken vak‘a-i hâlim +Kalem eyler elimde tâli-i pür-kîneden feryâd + +Hezâr-keş nağmesin âhenge nisbet eyleme Vasfî +İder derd-i firâk-ı gonce-i pârîneden feryâd + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Rüstem Vasfî Efendi medîne-i Sofya’da meşhûr u müteârif olan +İsfendiyâr Beg’in sülâlesinden olup sigâr-ı sinninde mahrûsa-i Vodin’e hicret ve bin iki yüz +elli dokuz senesi Dersaâdet’e muvâsalatla Ebulfeth Sultân Mehmed Hân-ı Gâzi câmi-i şerîfi +civârında vâki Kıbrıslı Abdullah Efendi medresesinde hücre-güzîn-i ikâmet olduğu hâlde +tahsîl-i ulûm-ı Arabiye eylemekte bulunmuştur. Mûmâ-ileyh talebe-i ulûmun sâhib-şu‘ûru ve +sâha-i fünûnun Rüstem-i pür-zûru olup bir mikdâr eş‘âr u güftârı vardır. + +GAZEL +Mümkün mü bend-i zülf-i siyeh-tâbdan halâs +Kâbil mi mürg-i câna o kullâbdan halâs + +Dil görse tâb-ı ârızını çâk çâk olur +Kettân olur mu pençe-i mehtâbdan halâs + +Kim buldu cevr-i gerdiş-i eflâkdan halâs +Kâbil midir keşâ-keş-i girdâbdan halâs + +İnsânı zûr-ı mürg ider pest âkibet +Asfûr olur mu pençe-i ikâbdan halâs + +Vehbî-i zârı lutfunla eyle yâ Allah +Cevr-i adû vü minnet-i ahbâbdan halâs + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Seyyid Hüseyin Vehbî Efendi şehriyyü’l-asl olup bin iki yüz +yirmi üç târîhinde tarîk-i tedrîse duhûl ve bi’l-âhire Haleb-i şehbâ mevleviyyetine nâil +olduktan sonra cânib-i Hicâz’a âzim u râhi ve îfâ-yı fâriza-i hac ile mazhar-ı füyûzât-ı İlahî +olarak Der-i âliye’ye avdet eyleyüp bin yüz kırk dokuz sâlinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. + + + + + +Dersaâdet’de Cerrahpâşâ câmi-i şerîfi civârında vâki Canbaziye nâm mescîd-i şerîf +hatırasında medfûndur. Vefâtına Suyolcuzâde sâlifü’t-terceme Necîb Efendi merhûmun inşâd +eyledigi târîhdir. Nazm: “Âh Vehbî-i hüner-pîşe cihândan gitdi” mûmâ-ileyh ilm u fazlı zâhir +bir şâir-i mâhir olup bir kıt‘a sûr-nâme-i meserret-allâmesi ve müretteb Dîvân-ı eş‘ârı +olduğundan başka bâb-ı hümâyûn pişgâhında vâki çeşmesâr-ı dil-cûda haylice ebyât-ı âbdârı +ve Sâlim Efendi Tezkiresi’nde dahi bazı âsâr-ı letâfet-disârı mestûr u mukayyeddir. + +GAZEL +Kâle-i vuslatı biz gizlice aldık satdık +Bu bâzârlıkda rakîbâ seni pek aldatdık + +Çü mülkü sürmüşidin ateşe da‘vet idicek +O perî duymadı ardında ne iş kaynatdık + +Kapudânzâde yem-i firkata boğmuştu bizi +Zevrek-i vaslına bir hamle de kıçdan çatdık + +Pister-i vuslata yatmam deyu eylerdi inâd +Bu gice yâr ile çok arbede itdik yatdık + +Fikr idüp sûzen-i elmâs gibi müjgânın +Subha dek hâbgeh-i gamda huzâra baktık + +Didi bir yıldızı yüksek güzele düşkündür +Tâli-i aşkı müneccimbaşıyla yoklattık + +Soyu pek sert idi ol şûh-ı turunç-sitânın +Hele soyunca varıp ohşayarak yumşattık + +Zîr-i nâfende olan gizli şikâfın zevkin +Açmadık kimseye ancak kaleme çatlattık + +Gelemez kızdı kedû-yı meyi itdikde şikest +Zâhidin biz dahi başında kabak patlattık + +Der-i meyhâneyi şûha kapamak isterimiş +Ayâğı deng alarak gizli kapağı atdık + +Virdi sahbâ çıkarup pîr-i mugân çaşni helâl +Boş bulunduk inanup kâfire vardık tatdık + +Sarp iken vâdi-i sâbit bir eyü dizgin idüp +Vehbiyâ anda dahi atımızı oynattık + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sünbülzâde Vehbî Efendi medîne -i Maraş’da kadem-nihâde-i +sâha-i vücûd olup Dersaâdet’e bi’l-muvâsala tarîk-i kazâya duhûl ile bazen kendi mansıbıyla +ve bazen niyâbet sûretiyle Rûmeli ve Anadolu câniblerine azîmet ve ol vecihle edâ-yı + + + +i şerîat eylemekte iken Cennet-mekân Sultân Selîm Hân-ı Sâlis hazretleri zamânında tebdîl-i +tarîk eyleyüp sınf-ı hâcegâniye bi’l-ilhâk sefâret hizmetine memûren İran cânibine azîmet ve +itmâm-ı memûriyetle Dersaâdet’e avdetinden sonra “külli şeyin yerci‘i illa aslihi” +müeddâsınca tekrâr tarîk-i kazâya ric‘at ile bazı medâyin u kasabâtda icrâ-yı ahkâm-ı şerîat +iderek imrâr-ı evkât itmekte iken ber-muktezâ-yı havâdis-i kevniyye bir maraza dûçâr olmuş +olduğundan beş sene müddet Dersaâdet’de kâin hânesinde esîr-i ferrâş-ı illet olup bin iki yüz +on dört târîhinde dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Gameksâr u enîsi müteveffâ Sürûrî Efendi +vefâtına işbu târîh-i selîsini tarh u inşâd eylemiştir. Nazm: + +Cennet olsun rûhuna Vehbî Efendi’nin mekân + +Mûmâ-ileyh Sünbülzâde ünvâniyle ârif bir şâir-i zarîf olup âsâr-ı adîdesinden olmak üzre +Nâbî Efendi “Hayriyesine” nazîregûne “Lütfiye” isminde bir eser-i güzîdesi ve “Şevkengîz” +isminde bir aded hikâyet-nâme-i pesendîdesi ve lugat-ı Fârisiyeye dâir “Tuhfe” isminde bir +kitâb-ı rengîn-hitâbı ve lugat-ı Arabiyeye müteallik “Nuhbe” isminde diger bir kitâb-ı +müstetâbı olduğundan fazla Arabî ve Fârısî ve Türkî olarak müretteb ve matbû bir kıt‘a +Dîvân-ı belâgat-ünvânı vardır ki cem‘ olduğu maâni vü mezâmîni müstağni-i ta‘rîf u +temyîzdir. + +GAZEL-İ MUSANNA-I BE-SAN‘AT-I MÜSAVİ-İ ADED +Bu sûret ıttırâd-ı bâb-ı asl u fer‘e dâirdir +Muhabbetle meveddet ey dil-ârâ ma‘nide birdir + +Nihân-ı nokta-i nûn olsa sırr-ı hey’et-i eşyâ +Mebâdî-i nazardan remz-i bünyâna mebâdirdir + +Serîr-ârâ-yı arş olsa bu fer kürsî-yi evâız +Yine ehl-i riyâ zîr-i çomâğ-ı rind-i zâcirdir + +Kerem temlîki mahlûl kaldı merg-i Bermekîlerle +Berât eyler kederde başkalem maktû-ı çâkerdir + +Bu tîre tâli-i bed-bahta zeyf-i sîm ise bâis +Gınâ-yı tesliyet-bahş eyleyen sâf-ı zemâyirdir + +Dilâ lutf-ı edânîden tama‘ ümmîdini kaldır +Bu mevsimde gider dest-i atâyâ-yı ekâbirdir + +Eger tard-ı gama zor-ı mey-i gülfâm ile şimdi +Hünerkârân-ı âlem i‘tiyâd itmezse nâdirdir + +Şifâ virse acep mi sadr-ı bezme işve-i kânûn +Bu bir tavr-ı tarab-zâ kubbe-i mînâya dâyirdir + +Gazel-gûluk lûgaz şeklinde örf olduysa ey Vehbî +Şiâr-ı kayd-ı derdi halline memûr-ı şâirdir + + + + + + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Vehbî Efendi Hersek eyâleti dâhilinde kâin İstivlice nâm +kasabada kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tarîk-i kazâya duhûl ile niyâbet sûretinde bazı +bilâd u kasabâtda müddet-i medîde hükûmet eyledikten sonra bin iki yüz on altı târîhlerinde +eyâlet-i merkûmede vâki Travnik nâm kasabada irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Bir mikdâr +eş‘ârı vardır. Latîfe; Mûmâ-ileyhin bazı eş‘ârı sâlifü’t-terceme Sünbülzâde Vehbî Efendi’ye +azv olunarak kendisine irâe olundukda mütercim-i mûmâ-ileyhin yek çeşmligine işâret ve +kendüye isnâd olunan gazel anın zâde-i tab‘ı olduğuna alâmet olmak üzre o mâkûle gazelin +makta beytinde vâki Vehbî lafzında olan ha’nın bir gözüne cüz’î mürekkeb vaz‘ıyla mûmâileyhin kendi gibi mahlası dahi görleyüp tefrîk-i zât eyledigi bazı zürefâ-yı asrdan sâmia-res-i +âcizî olmuştur. + +GAZEL-İ NA-TAMAM +Biz andelîbiz istemeyiz yüce hâneyi +Gülşende câna hoş tutarız âşiyâneyi + +Yokdur nevâ-yı sâza bizim ihtiyâcımız +Her dem bu bâğda gûş ideriz hoş terâneyi + +Vehbî kenâr-ı defter u dîvâna kayd idüp +Hıfz it güzelce bu gazel-i âşıkâneyi + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sâlih Vehbî Efendi şehriyyü’l-asl olup kitâbet tarafına meyl u +rağbetle muahharen Vodin vâlisi müteveffâ Ağa Hüseyin Pâşâ’nın hazîne kitâbeti hizmetinde +bulunduğu hâlde Rûmeli cânibine azîmet eyleyüp bin iki yüz kırk dört târîhinde Misivri +civârında vâki İhleli nâm karyede dâr-ı bekâya rihlet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin fenn-i +mûsikîde ve husûsiyetle neyzenlik ilminde kemâl-i mahâreti olup eş‘ârı birkaç gazelden +ibâretdir. + +HARFİ’L-HE + + +GAZEL +Ateş-fiken-i ruhun ufuk-ı âsmâna dek +Hattın zuhûru fitne-i âhir-zamâna dek + + +Hûgerde olsa halvet-i germâbede teng +Mevc-efgen-i letâfet olup câ-mekâna dek + +Ey bâde kimse bilmedi billahi hürmetin +Düştü ayağa devlet-i İslâmiyâne dek + +Seyr eyle keşf-i bâb-ı kerâmet nice olur +Var âsitân-ı hazret-i pîr-i mugâna dek + +Hâtif kümeyt-i hâme talîki’l-inândır +Bu sehl-i mümteni reviş-i şâirâne dek + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Hasan Hâtif Efendi mahrûsa-i Burusa’da bin yetmiş yedi +târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup bin yüz on bir târîhinde hâric itibâriyle sınf-ı + + + + + +müderrisîne dâhil ve ol vaktin usûlü vechile yüz kırk târîhinde Gence kazâsı mevleviyyetine +ve ba‘dehû Revân kazâsı mansıbına nâil olduktan sonra iki yüz kırk altı târîhinde Kayseriye +kazâsına yüz elli bir târîhinde şehr-i Bağdâd’a kâdı olarak yüz elli yedi târîhinde medîne-i +Tokad’da hâkim iken dâyin-i ecel kendüye mutekâzi olup sene-i mezbûre hilâlinde medîne-i +mezbûrede emr-i şerîf-i irci‘iye râzı olmuştur. Mûmâ-ileyh meşâhir-i şu‘arâdan olup bir kıt‘a +müretteb dîvânı ile ibkâ-yı nâm eylemiştir. + +GAZEL +Dil giriftâr-ı kemend-i halka-i gîsûsudur +Âhuvân-ı çîn esîr-i gamze-i câdûsudur + +Hâller iyâr-ı hüsnün fitne-i câdûsudur +Gamzeler çeşm-i siyâh-ı işvenin câsûsudur + +Sâye salmış şeh-per-i Cibrîl-i ma‘nî-i hayâl +Bâğ-i hüsnün sanma nev-hat sünbül ü şîvesidir + +Encümengâh-ı felekde şu‘le-i tevhîd-i şevk +Mey-i pür-sitân hayâlin na‘ra-i yâ hûsudur + +Pek tulek nev-restedir düşmez kemend-i ülfete +Hâtifâ deşt-i hayâlin nâzenin âhûsudur + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Ali Hâtif Efendi şehriyyü’l-asl olup mücellidlik sanatına olan +mahâreti iktizâsınca Cennet-mekân Sultân Abdulmecid Hân hazretleri asrında mücellidbaşılık hizmetinde bir müddet istihdâm olunup muahharen bazı mütâlaaya binâen +tulûmbacılar cemâat-i merkûme silkinde bulunduğu hâlde Hâce Neş’et Efendi merhûmdan bir +mikdâr tahsîl-i hüner u ma‘rifet eyledikten sonra bin iki yüz yirmi üç târîhinde nezd-i şâhenşâhide müsahiblik hizmetine nâil ve iki yüz otuz bir senesi başmusahiblik memûriyetine nakl +ile mümtâz-ı akran u emâsil olmuş iken iki yüz otuz dokuz sâlinde irtihâl-ı dâr-i bekâ +eylemiştir. Nazm: + +Pîr idi Hâtif Efendi eyledi adnı makâm + +târîhini ehibbasından müteveffâ Hâce Fehîm Efendi nazm u inşâd eyleyüp îfâ-yı lâzıma-i +hubb u vedâd eylemiştir. Mûmâ-ileyh kendüye mahsûs olan vâdide haylice muhayyel kelimât +nazm u inşâd itmiş ise de ekserisi müşevveş u galat ve bazısının imlaları dahi yanlış ve +sâkıtdır. + +GAZEL +Hâne ber-dûş-ı cihân kim didiler işte biziz +Özge bî-kayd-ı zamân kim didiler işte biziz + +Herkesin kendine mahsûs merâkı vardır +Âkil u pîr u cüvân kim didiler işte biziz + +Öyle mestim ki ayak vaktimi bilmem hâlâ + + + + + +Ezeli bâde-keşân kim didiler işte biziz + +Birtakım derd-keş-i meykede-i aşk içre +Hâdim-i pîr-i mugân kim didiler işte biziz + +Ser-i kûyunda o mâhın dolaşıp ser-gerden +Eyleyen âh u figan kim didiler işte biziz + +Âşikâr oldu bize bûd u nebûd-ı âlem +Vâkıf-ı sırr-ı nihân kim didiler işte biziz + +Yok mudur ehl-i maârif edebiyât anlar +Şâir-i tîr-i zebân kim didiler işte biziz + +Her vakit âleme bir gûne haberler dağılır +Hâtif-i müjde-resân kim didiler işte biziz + +Dergeh-i hazret-i mollaya dayandım yâ hû +Âşık-ı Mevleviyân kim didiler işte biziz + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Sahhaf Mehmed Hâtif Efendi Manisa sancağında Teymurcu +kazâsı dâhilinde kâin Kulağuzlar karyesi ahâlisinden olup bin iki yüz otuz iki senesi +Dersaâdet’e bi’l-muvâsala Şeyh Ebu Vefâ medresesinde ikâmetle bir mikdâr tahsîl-i ulûm-ı +Arabiye ve fünün-u Fârisiye eyledikten sonra nazm: + +Felegin gerdîş-i bî-insâfı +Hâtif’i itdi ayak sahhâfı + +beyti müfâdınca bir müddet zenbil-berdûş olduğu hâlde kitap-füruşluk eyleyüp muahharen +sahhaf çarşısında bir bâb dükkânçe güşâd ile me’lûf-ı ahz u itâ iken iki yüz altmış iki senesi +şehr-i Saferinde irtihâl-ı dâr-ı bekâ eylemiştir. Mûmâ-ileyh hoş-sohbet bir şâir-i pâk-tînet olup +tahrîr-i hatdan bî-behre iken bazı tevârih-ı mu‘tebere tarh u inşâdına muvaffak olmuştur. +Eş‘ârı bir kaç gazelden ibâretdir. Bâlâda muharrer olan gazelinin bazı kâfiyeleri sakat vâki +olmuştur. Şöyle ki; derdkeşân, pîr-i mugân, Mevleviyân lafızlarının ahirlerinde olan -an lafzı +kâide-i Fârisiye üzre cem‘e alâmet olup redif hükmünde olacağından lafz-ı mezkûr hazf +olunduğu anda redîfe kâfiye olamayacakları tebeyyün eyler. Bu siyâk üzre Türkçe olan +muzâri kelimelerinin dahi ale’l-ulûm birbirine kâfiye kılınmaları gayr-i sahîhdir. Gider +kelimesinin geçer kelimesine, içer kelimesinin keser kelimesine, kaçar kelimesinin tutar +kelimesine kâfiye kılınması misillü zîra işbu fi‘l-i muzâri kelimelerinin lisân-ı Fâriside âhirleri +harf-i dâl ve lisan-ı Türkî’de harf-ı “ra” olması muktezâ-yı kavâidden olduğundan âhirlerinde +olan müzârâat harfı redîf hükmünde tutulup mâkabllerinde bulunan harfı harf-ı reviyy itibâr +eylemek lazım gelir. İşbu harf-ı reviynin dahi gerek Fârisî gerek Türkî kelimelerde kelimenin +emr-i hâzırına mürâcaatla zâhire çıkacağı emr-i bedîhidir. Gider kelimesinin emr-i muhâtabı +git, geçer kelimesinin geç, içer kelimesinin iç, kaçar kelimesinin kaç, tutar kelimesinin tut +kelimesidir. Ki bunların bir birine kâfiye olamayacağı müstağni-i ta‘rîf u beyândır. Bu sûretde +gider kelimesine ider kelimesi, içer kelimesine biçer kelimesi, kaçar kelimesine açar kelimesi, +keser kelimesine eser kelimesini kâfiye eylemek lazım gelir ki gaflet olunmaya. + + + + + + +GAZEL +Bu şeb bezm-i adûda gerçi kim ol meh-likâ kaldı +Hele derd u gam-ı hicrânide tenhâ bana kaldı + +Çıkardı ârzu-yı merhem-i behbûdu hatırdan +Dimâğ-ı zahmımızda lezzet-i tîğ-i cefâ kaldı + +O şeh-nâzın gice âgaze-i taksîm-i lutfundan +Sımâh-ı cân u dilde bir acâyip hoş sadâ kaldı + +Şarâba nakd-i aklı olmaz oldular harâbâtın +Ne bâzârında germiyyet ne bir Beg‘ u şirâ kaldı + +Bu nazmı Hâdiyâ bir nüktedân vasfiyle itmâm it +Yazıkdır nâ-tamâm ol nuhsa-i medh u senâ kaldı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Abdulhâdi Efendi mahrûsa-i Burusa’da vâki Hisar câmii şeyhi +müteveffâ Abdulbâki Efendi merhûmun mahdûmu olup hâric itibâriyle tarîk-i tedrîse dâhil ve +bin yüz on altı târîhinde Tire kazâsı hükûmetine nâil olarak yüz on dokuz târîhinde +Trablusşam kazâsına ve yüz yirmi üç târîhinde belde-i Kayseriye’ye kâdı ve hâkim ve +ba‘dehû hükûmetle medîne-i Manisa ve şehr-i Diyarbekir’e râhi ve âzim olduktan sonra +mahmiyye-i Üsküdar’da Seccâde-nişîn-i şer‘-i enver olduğu hâlde bir müddet imrâr-i şâm u +seher eyleyüp bin iki yüz kırk üç senesi cânib-i Hicâz-ı mağfiret-tırâza azîmetle sene-i +mezbûre hilâlinde beyne’l-harameyn nakl-ı niyâz-ı Cennet eylemiştir. Mûmâ-ileyhin eş‘ârı +şâirâne ve üstadâne vâki olmuştur. + +GAZEL +Şarâb u nâb u hiddetden içüp hayrân olan gelsin +Hakîkat Cennet-i kudsa bu gün sekrân olan gelsin + +Bihamdillah hakîkatle fenâ buldu fenâ bezmi +Bekâ bezminde sohbetle hemîn sekrân olan gelsin + +İrişdi katremiz bahre görünmez sâhil u ka‘rı +Vücûdu katresin bahra konup ummân olan gelsin + +Ledünni ilmidir dâim okunan mekteb-i dilde +Alup ders hâce-i dilden sözü kırân olan gelsin + +Hak’ın zât u sıfatiyle görüp bir zerreyi kâim +Merâyâ-yı zuhûr içre özü seyrân olan gelsin + +Geçüp cümle merâtibden nümûdârı olup kevnin +Devirden neşr ile haşri görüp devrân olan gelsin + +Erenler sohbetin herdem hakîkat isteyen cânlar + + + + + +Geçüp hep cümle varından bıkup kurbân olan gelsin + +Kamu a‘râz-ı cevherde görüp zât-ı sıfâtımı +Gelüp terkîbe Hâşimle bu gün bürhân olan gelsin + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Üsküdarî Şeyh Muhammed Hâşim Efendi medîne-i +Üsküdar’da zînet-efzâ-yı âlem-i şühûd olup tarîkat-ı aliyye-i Celvetiye meşâyih-i izâmından +Bandırmalı Eş-şeyh Yûsuf Efendi merhûmdan lâbis-i libâs-ı hilâfet ve muahharen medîne-i +Üsküdar’da İnadiye nâm mahallde vâki ismine mensûb olan dergâh-ı latîfde câlis-i mesned-i +meşîhat olarak tesliyet-bahş-ı sigâr u kibâr olduğu hâlde imrâr-ı leyl u nehâr itmekte iken bin +yüz doksan yedi sâlinde rûh-ı pür-fütuhları âzim-i sû-yı eflâk olup cesed-i şerîfleri dergâh-ı +mezkûrede defîn-i hâk-ı ıtr-nâk olmuştur. “İla rahmeti rabbi’l-kerîm” terkibi irtihâllerine +târîhdir. Müşârün-ileyh keşf u kerâmeti zâhir bir mürşid-i rengîn-müessir olup eş‘âr-ı +kerâmet-şiârları tasavvufâne ve şeyhâne vâki olmuştur. Bir kıt‘a müretteb Dîvân-ı fesâhatbeyânları dahi vardır. + +TERCİ-İ BEND +Câm-ı yâra mübtelâ meclise mahremdir şarâb +Fahr idüp gerdûna eyler başı üstünde müsâb + +Âşıkân cânın virir cânân o bezm-i işrete +Sen eger sâki olup bâğda olursa mâhitâb + +Bir kadehle şöyle sermest eyledin sâki beni +Dâne-i hardal kadar gelmez gözüme nüh kıbâb + +Cür‘asın içeydi zâhid terk iderdi varını +Bezm-i nûşâ-nûşide nağme iderdi çün rübâb + +Cür‘asın görseydi ger İskender-i sâhib-kıran +Âb-ı hayvânı virirlerse iderdi redd-i bâb + +Ben de bilmem sen mi mest itdin beni yâ bâde mi +Zerrece gelmez gözüme mâhitâb u âf-tâb + +Sâkiyâ Allah içün mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Âh geldi hâtıra yine o lütf-i nev-bahâr +Haymesin kurmuşdu bâğa nâz ile ol şivekâr + +Meclis ol meclis idi kim kayd-ı âlem yoğidi +Devr iderdi bâdeyi bizzât lutf ile o yâr + +Gam nedir gussâ nedir hicrân nedir bilmezidim +Hâtıra geldikçe oldum şimdi böyle zâr zâr + + + + + + +Ayrı gayri yoğ idi cümle berâber bir idi +Cümleye dîdârını arz eyler idi ol nigâr + +Gerçi kalmadı o demler lîk kaldı şevkimiz +Aşk dirler adına kalbime düştü bir şerâr + +Ateşe yandı derûnum şevk-i ruhsâr-ı güle +Bir kadeh meyle yetiş imdâdıma ey şeh-süvâr + +Sâkiyâ Allah içün mazhûn itme bendeni + +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Düşdüm işte hâk-i pâyına amân u el-amân +Bu humâr u derd u serden vâ figân u vâ figân + +Şöyle düşdüm zillete yeksân oldum hâkile +Bir ayâğ ile elem al kalmadı tâb u tüvân + +Kıssa-i hecrini yazsam uzanır zülfün gibi +Söylesem âlem yanar mânend-i kalb-i âşıkan + +Kalb-i beytü’l-hüzüne gelse hayâlin gül gibi +Firkatin tecdîd ider virmez visâlinden nişân + +Bir tarafdan derd u gam bir yâneden cevr u sitem +Bir tarafdan hecr-i dil-sûz bir tarafdan zahm-ı cân + +Cânıma kâr eyledi tak oldu tâkat mehveşâ +Âsitân-ı şevketinden başka yok dârü’l-amân + +Sâyikâ Allah için mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Şöyle tursun derd u gam toldur heman peymâneyi +Cennetâsâ pür-neşât eyle bu dem meyhâneyi + +Terk idüp firdevsi hûriler tavâfa geldiler +Mü’min u kâfir unutdu Kâ‘be vü büthâneyi + +Hüsnünü görünce Âdem terkin itdi Cennet’in +Reşk ider zülfün görünce cümle âlem şâneyi + +Âb u hâkiyle hevâsı cân-fezâ meyhânenin +Terk ider âşık görünce bâğ u râğ u hâneyi + +Hırkanı seccâdeni îmânını rehin-şarâb +Eylemezsen zâhidâ bulman reh-i cânâneyi + + + + + + +La‘l-i nûşun lîk kâfidir alamam kevseri +Hâk-i pâyından ayırma bu dil-i dîvâneyi + +Sâkiyâ Allah içün mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Pek şikeste-hâtırım başın içün ey meh-likâ +Virmesen peymâneyi cân u tenim olur hebâ + +Cümle varım ile cânım nezr-i dîdâr eyledim +Dîn u îmanım dahi olsun sana ey meh fidâ + +Nîceler sîr-âb-ı lutfun oldu ben kaldım fakat +Gûşe-i hicrânda dil-teşne mahrûm-ı safâ + +Nâmı kalmış câm-ı İskender deyu âlemde lîk +Sîne-i billûridir âyîne-i âlem-nümâ + +Reşk iderken hüsn-i bî-hemtâna Yûsuf dilberâ +Lâyık-ı şânın mıdır bezminde olsun bî-nevâ + +Sâyikâ Allah içün mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Sen Kerîmsin sen Rahîmsin gayra hâcet eylemem +Yok yoğa mihnet iderse ben hamâkat eylemem + +Mim-i kesret mahvolunca bir olur Ahmed Ahed +Ben vücûdum var deyu bî-hûde şirket eylemem + +Sen anâsır perdesin giyüp göründün âşıka +Büt-perest olup cihânda hiç kesret eylemem + +Âbid u ma‘bûdu bir bilsem de bilmem ayn-ı şirk +Kendimi mü’mîn sanup böyle denâet eylemem + +Hâsılı gören görünen cümle sensin cümlesin +Bu makâm-ı aşka vardım hiç hiyânet eylemem + +Nûr-ı zâtsın mazhar-ı zât-ı sıfâtsın Nevres +İlticâm ancak sanadır gayra minnet eylemem + +Sâkiyâ Allah içün mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Yanmadan yakılmadan böyle harâb u nâ-tüvân + + + + + +Ol harîm-i hassa mahrem olmadır maksad hemân + +Sensiz almam habbeye hûr u behişt u kevseri +Sen olunca bana külhan da olur dârü’l-cinân + +Gülleri bu gülşenin hep hâr görünür gözüme +Teng olur hep başıma sensiz bu âlem bilmeden + +Pâre pâre itseler de sonra ihrâk itseler +Kuvvet-i aşkınla tuymaz zerrece cân u revân + +Sâkiyâ feyz-i İlahî zât-ı pâkindir senin +Ol şarâbın cür‘asın itme dirîğ ey cân-ı cân + +Lutfun ümîdi ile geldi kapına zâr zâr +Eyleme red Hemdemi ey pâdişâh-ı kün fekân + +Sâkiyâ Allah içün mahzûn itme bendeni +Dûr idüp meyhâneden mağbûn itme bendeni + +Nâzım-ı müşârün-ileyh Çilpi Es-seyyid Muhammed Saîd Hemdem Efendi nazm; + +Nâzım-ı silk-i ile’l-Mesnevî +Revnak-efzâ-yı kitâb-ı ma‘nevî + +Pîşvâ-yı evliyâ vü etkiyâ +Reh-nümâ-yı asfiyâ vü eshiyâ + +Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî hazretleri’in evlâd-ı kirâmından ve +medîne-i Konya’da kâin dergâh-ı feyz-iktinâh-ı Mevleviyyenin meşâyih-i izâmından Çilpi Elhâc Muhammed Efendi merhûmun sulbünden medîne-i mezbûrede bin iki yüz yirmi iki sâli +hilâlinde pîrâne-bahş-ı kehvâre-i vücûd olup iki yüz senesi peder-i büzürg-varları müşârünileyh âzim-i sima‘hâne-i bekâ olmazdan üç gün makdem dergâh-ı mezkûrda hücre-güzîn olan +dervişân-ı Mevleviyye ile sâir huzûru lâzım gelen ser-tarîk ve ser-tabbah ve türbedâr Dede +Efendileri meclis-i feyz-enîsine da‘vet ve bâ-işâret-i ma‘neviye mütercim-i müşârün-ileyhe +tefvîz-i emr-i meşîhat itdikten sonda memûriyetlerini mutazammın bir kıt‘a “Tavsiye-nâme” +tahrîr u imlâ ve dükkândan birine tevdien der-i bâr-ı şevket-karâr-ı mülûkâneye irsâl u isrâ +eyleyüp hudâvendigâr-ı sâbık Cennet-mekân Gâzi Sultân Mahmûd Hân-ı Sâni hazretlerinin +asrında ber-vech-i muharrer meşîhatlerini cebîn-i bâlâsı hatt-ı hümâyûn-ı mes‘adet-makrûn-ı +cenâb-ı şehen-şâhî ile muanven u müzeyyen bir kıt‘a berât-ı şerîf-i âlî-şân tasdir u i‘tâ +buyrulmuş ise de kendilerinin o esnâda hadisü’s-sin bulunmaları cihetiyle bir mürebbi-i sûriye +mülâki olmaları iktizâ eylediğinden vâlid-i mesâcidleri merhûm müşârün-ileyhin amîleri olup +kendilerden makdem dergâh-ı mezkûrda post-nişîn-i irsâl olan Çilpi Ebûbekir Efendi +merhûmun halîfe-i ma‘nevîyeleri ser-tarîk Hasan Emir Dede Efendi merhûmdan âdâb-ı tarîki +ve sâir hakâyik-i reşâdet-refîki taallüm u tahsîl itmekte iken mûmâ-ileyhin iki yüz otuz beş +târîhinde halvet-sarây-ı bekâya rihletleri vukûuna binâen müteveffâ-yı mûmâ-ileyhin halîfe-i +ma‘neviyesi teslimât-ı Dede Efendi’den iki yüz kırk târîhinde tamâmi-i seyr u sülûk ile cemi‘ + + + +i dakâyık u hakâyık-ı tarîki âverde-i dest-i tekmîl eyledikten sonra ulûm-ı Fârisiye ve +rumûzât-ı ma‘nevîye-i sâireyi dahi nâzım-ı dîvân-ı ser-bülendî zâni-i hâkâni vü hâcendi +sâlifü’t-terceme Hindî Hâce Vecdî Efendi merhûmdan iki yüz kırk altı sâlinde ahz-ı tahsîl ile +mümtâz-ı akrân u emâsil olmuş ve ile’l-an dergâh-ı şerîf-i mezkûrda sübhe-cünbân-ı irşâd +oldukları hâlde muhibbân-ı Mevleviyyeye taallüm-i ders-i Mesnevî ve tefhîm-i sırr-ı ma‘nevî +eylemekte bulunmuştur. “Etâlellahu taâla ümrehu ve zâafe ecrehu” müşârün-ileyh kâmil u +ârif ve esrâr-ı tarîke hakîki vecihle âşinâ vü vâkıf bir mürşid-i müstecmiü’l-maârif olup ilm u +irfânı derece-i kemâla resîde vü eş‘âr-ı fesâhat-beyânı cümle indde makbûl u pesendîdedir. + + +GAZEL + + +İlm-i Fârisîde sâhib-i yed-i tûlâ oldukları bedîhi ve hüveydâ olmak mülâbesesiyle bâlâda +muharrer bir aded Fârisî gazel-i bî-bedelleri dahi teberrüken ve teyemmünen terceme-i hâlleri +zeyline zemm u ilâve kılınmıştır. + +HARFİ’L-YE + +GAZEL-İ MÜSANNA VE SAN‘AT-I KALB-İ LÂFIZA +Ey rûyu verd-i hande-i gülzâr-ı zîb-edâ +Âdâb-ı nâz-ı mevhibe olmak gerek sana + +Eksik olur mu sîh-i firâkında bâr-ı derd +Deryâ ki derd-i hecrine kes bulmadı devâ + +Od yakdı cângâhına uşşâkın ey diriğ +Gayr-i vedâd-ı hubda yokdur dilâ bekâ + +İkbâl-i dûn u baht-ı deni tâliim yamân +Nâmem uttarid ekse yanar encüm-i semâ + +Emsem lebini aynıma gelmez şarâb-ı huld +Dil hasta şübhe var mı bulur dilberâ şifâ + +İfşâ ider mi sırr-ı dehânın bilen hazîn +Ney zâr iderse zârını eyler mi rû-nümâ + +Aman amân çarha inanmakda var mı sûd +Dûş-ı felekde gördü mü kes Hâlîmâ vefâ + +Efvâha düşdü gerdîş-i nâvengin ey felek +Gel fâriğ ol ki gayri gamın oldu hem kafâ + + + + + + +Ufk-ı merâma mihr-i emel varsa ankarîb +Bî-reybdir husûle gelir kâm-ı âşinâ + +İnşâ olurdu bin gazel ol şûh-ı bâ-ferâh +Harf-i visâli gelse firâk üzre câ-be-câ + +Aç bâr-ı cevri hecr günü kim çeker müdâm +Mâdam ki âşıkâne ola derd u gam revâ + +Urmaz mı âh o hûb-ı cigergâha dâğ-ı zehr +Rehzen-nigâhı tîğ-i zeni eyler iddia + +A‘dâyı gerçi redd idemez ol melek-revîş +Şûride kânı aynına almaz o dil-rübâ + +Ebr-i leîm-i zulmü yakar âh-ı sûz-nâk +Kânûn-ı gamda bir nefesim eylemem hebâ + +Ebhem olaydı râz-ı derûn gibi ukdede +Hud hud olur mu nâme ile âzim-i sabâ + +Ebsem ruhunda nakl-ı safâ vardır âdeme +Hem-dem olaydı bâri bu şeb bezmde dilâ + +Elde bulundu gayret-i irfân olur revây +Yâver bize degildir emel şöhret u riyâ + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yâver Efendi medîne-i Trabzon’da kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup Dersaâdet’e muvâsalat ve bir müddet dîvân-ı hümâyûn kalemine müdâmevet itdikten +sonra bazı vüzerânın dîvân kitâbeti memûriyeti ve bazı mahallin tahrîrât ketâbeti hizmetiyle +müddet-i medîde imrâr-ı vakt u saat eyliyerek rütbe-i hâcegâniyi bi’l-ihrâz muahharen tahrîrât +kitâbeti hizmetiyle Yanya cânibine azîmet eyleyüp mahall-i mezkûrda cây-gîr-i ikâmet +olmuştur. Haylice eş‘âr u güftârı vardır. + +NAZM +Germ u serdin bize çekdirmek içün çarh-ı leîm +Bî-vakit oldu azîmetgehimiz râh-ı Kırım + +Cümle yârân safâlarda ola biz bunda +Çekelim sünneteyi çün bu imiş emr-i hakîm + +Tuna’ya saldı felek keşti-i âmâlimizi +Ne bilir hâlimizi perveriş-i nâz u naîm + +Şeb-i târîk-i gam u mevc-i yem-i hecr u elem +Sergüzeştim nice ta‘rîf ile olsun tefhîm + + + + + + +Çekmedir çâresi çün bâ-hat-ı takdîr-i ezel +Dânemiz böyle perâkende olunmuş taksîm + +Ola kim lafzı ile hayr ide Hak encâmın +Her umûrum yed-i tefvîzine kıldım teslîm + +Atılup taşra leb-i bahr-ı vatandan âhir +Çok göründü sadef-i Şumnu’ya birdir Yetîm + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yetîmî Efendi Şumnu hânedânından ve züemâ zümresinden +olup ilm-i kitâbetde bazı mertebe ile ve fenn-i inşâda şöylece medhali olmak hasebiyle birçok +müddet Özi Kal‘ası muhâfızının kitâbet hizmetinde ve bir vakt dahi Kırım hânları +maiyetlerinde bulunduğu hâlde imrâr-ı vakt u saat eyledikten sonra bin yüz altmış altı sâlinde +irtihâl-i dâr-ı âhiret eyleyüp Şumnu’da vâki Çavuşzâde câmii hatırasında gunûde-i bister-i +rahmet olmuştur. Bir kıt‘a Dîvân-ı eş‘ârı vardır. + +GAZEL +Mübtelâ-yı mihnet-i dildâr ider aşk adamı +Gâh olur Mansûrveş berdâr ider aşk adamı + +Takılan zencîrine yokdur hulâsa çâre hiç +Âkibet sûzân olarak nâr ider aşk adamı + +Dünya vü ukbâ görünmez çeşmine asla anın +Şöyle bil ey müddei hünkâr ider aşk adamı + +Perde-i nâmûs u ârı mahv ider her lem‘ası +Sıdkile pür-rü’yet-i dîdâr ider aşk adamı + +Aşka bend ol sen de Yahyâ koyma elden câm-ı mey +Bir gün ava vâkıf-ı esrâr ider aşk adamı + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yahya Efendi Karahisâr nâm kasabada vâki Mevlevîhânenin +post-nişîn-i irşâdı Çelebiyân-ı kirâmdan Şeyh Osmân Efendi merhûmun nev-bâde-i dıraht-ı +ömrü ve gül-gonce-i gülzâr-ı fahrı olup bir nev-nihâl-i bâğ-ı irfân iken bin yüz seksen bir +târîhinde mütemâyil-i bâğ-ı cinân olmuştur. Mûmâ-ileyhin nümûne-i nihâl-i tab‘ı hayliden +hayli rengîn u şîrîn vâki olmuştur. + +GAZEL +Dil itdi vürûd-ı meh-i tâbânı terakkub +Bülbül gibi ol gonce-i handânı terakkub + +Oldum o kamer-tal‘ata hasret ile sâim +İftâr için itdim leb-i cânânı terakkub + +Geçdi ramazân vâsıl olup ıyd-ı saîde + + + + + +Mücrimler ider rahmet-i yezdânı terakkub + +Ben muntazır oldum reh-i dildârâ bu bahtım +İtdirdi bana hecr ile ahzânı terakkub + +Eyvâh yamân oldu bu gün hâl-i Yesârî +El’an ider ol şems-i dırahşânı terakkub + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Mehmed Es‘ad Yesârî Efendi Dersaâdet’de bin iki yüz on üç +senesi şehr-i Şevvâlinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd olup tesbihcilik sanatiyle melûf olduğu +hâlde bazı ashâb-ı maârifden bir mikdâr tahsîl-i ilm u kemâl eyledikten sonra Kırkçeşme nâm +mahallde bir bâb dükkânçe güşâdiyle bazı ashâb-ı istidâda taallüm-i ulûm-ı Fârisiye ve +tefhîm-i fünûn-ı sâire eylemekte bulunmuştur. Mûmâ-ileyh Şeyh Ahmed Rufâi aleyh-i +rahmetü’l-hâvi hazretleri tarîkatine mensûb bir zât-ı pesendîde-uslûb olup dîvânçe olacak +mikdâr eş‘ârı vardır. + + +RUBAİ + + +Nâzım-ı manzûme-i hünermendî Kâtip Süleymân Yümnî Efendi Şehrizûr eyâletinde +vâki Süleymâniye nâm mahallde bin iki yüz on yedi târîhinde kadem-nihâde-i sâha-i vücûd +olup evkât u ezmânını tahsîl-i ilm-i kitâbet ve iktisâb-ı hüner u ma‘rifete hasr u sarf ile ilm-i +kitâbetde olan behresi îcâbınca müddet-i medîde havâli-i merkûmede kitâbet hizmetinde +istihdâm olunmuş ve muahharen bir müddet dahi memâlik-i İraniye’de geşt u güzâr ile +güzârende-i subh u şâm olduktan sonra iki yüz altmış dört senesi Süleymâniye kâimmakâmı +sâbık Ahmed Pâşâ ile Dersaâdet’e muvâsalat eylemiştir. Mûmâ-ileyhin hatt-ı ta‘lîkde +mahâreti ve fenn-i inşâda dahi lisanları üzre kemâl-i kudreti olduğu ve haylice ebyât-ı +latîfesiyle mikdâr-ı vâfi rübâiyât-ı Fârisiyesi bulunduğu mervîdir. + +GAZEL +İller iller subha dek ben intizârın çekmişim +Cânımı mecrûh idüp ben tîr-i dârın çekmişim + +Bilge cânânın yolu düşse deyu hicrânile +Taşını ben bî-nevâ her reh-güzârın çekmişim + +Aşkdan bin ta‘n bin dürlü melâmet görmüşüm +Gel bir insâf it nasıl bârın bu kârdın çekmişim + +İl bana ta‘n ile eyler hande ammâ neyleyem +Ben hevâ teg yükselüp ammâ gubârın çekmişim + +Konarım bir kuş gibi her dala kim gönlüm vardır +Halkdan uzlet tutubem i‘tibârın çekmişim + +Gezmişim Mecnûn gibi vîrân u âbâdâni ben + + + + + +Gör melâmet lâfını ben her diyârın çekmişim + +Hiç kes sormaz ki Yûsuf nola ahvâlin senin +Şem‘ gibi subha dek nâ-çâr nârın çekmişim + +Nâzım-ı mûmâ-ileyh Yûsuf Efendi memâlik-i İraniye’de vâki Tebriz ahâlisinden olup +tarîk-i nimet-i İlahîyeye sülûk ile hey’et-i dervişâne ve kisvet-i fakîrânede bulunduğu hâlde +bir müddet memâlik-i mezkûrede geşt u güzâr eyledikten sonra cânib-i Hicâz’a azîmet ve bin +iki yüz altmış beş sâli hilâlinde Dersaâdet’e muvâsalat eyleyüp ilm-i hatda behresi olmak +mülâbesesiyle tahrîr-i ketebe ile taayyüş eylemekte bulunmuştur. Kendisinin Muhlis +mahlasiyle dahi Fârisî ve Türkî haylice eş‘âr u güftârı vardır. + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + + +TEMMET +Nev-residegân-ı maârifden olup hâriciye mektûbu odası hulefâsı müste‘iddânından +Hamîd sancağı kâimmakâmı esbak İzzet Begzâde fütüvvetlü Nu‘man Nazîf Beg işbu tezkire-i +âcizânemizin tab‘ına dâir eser-i tab‘-ı nâzikânesi olan târîhi garrâdır. + +NAZM +Urefâ-yı bendegândan +Birisi muvaffak oldu + +Sırasiyle itdi tertîb +Bu kitâb-ı dil-pesendi + +Şu‘arâ-yı asra ihnet +Eger arz iderse târîh + +Eser-i Fatîn Efendi +Be-üslûb cihân Begendi +Sene + +Râkımü’l-hurûf Fatîn-i hıta-me’lûfun işbu tezkire-i nâçizin tab‘ına dâir sebt-i sahîfe-i +imlâ eyledigi târîh-i nâ-becâdır. + +NAZM +Virir mütâlaası tab‘-ı şâirâna safâ +Acep mi bu eser-i nev gezerse elden ele + +Hurûf-ı cevher ile şükr idüp didim târîh +Fatîn tezkiresi pek güzel basıldı hele +Sene + +Saye-i maârif-vâye-i hazret-i şehen-şâhide istihkâm alayları Lotoğrafya destgâhında +bin iki yüz yetmiş bir senesi tab‘ u temsîl olunmuştur. + +|/\| \ No newline at end of file