575185
Arabulucu Baran'dan yeni iddialar
Arabulucu Baran'dan yeni iddialar"Cem İstanbul'daki sel baskını sırasında yakalandı" 13:19Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ile katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası Hayyam Garipoğlu arasında arabuluculuk yaptığı gerekçesiyle gündeme gelen gazeteci Cemil Baran, Cem Garipoğlu'nun teslim olmadığını, İstanbul'daki sel felaketi sırasında yakalandığını öne sürdü. Baran, Hayyam Garipoğlu'nun fabrikasında bir kişinin öldürüldüğünü ve olayın intihar gibi gösterildiğini de iddia etti. Gazeteci Cemil Baran, Taksim Meydanı'nda düzenlediği basın toplantısında Münevver Karabulut cinayeti ve Hayyam Garipoğlu hakkında yeni iddialar ortaya attı. Süreyya Karabulut'un bir süre önce Hayyam Garipoğlu hakkında bir iddia ortaya atacağını söylediğini anlatan Baran, "Bunun üzerine Hayyam Garipoğlu beni yanına çağırdı. "Cemil ağabey nedir bu Süreyya Karabulut'un açıklayacağı iddia" diye bana sordu. Bende Süreyya'dan fabrikada bir cinayet olayı olduğunu duymuştum. Hayyam'a "sizin fabrikanızda bir cinayet olayı olmuş, bunu açıklayacak" dedim. Hayyam'ın oğlu "baba geçenlerde bıçakların arasına düşüp ölen adamı söylüyorlar" dedi. Hayyam çıksın, bu cinayet olayını açıklasın veya emniyet mensupları bu olayı araştırsınlar" dedi. Gözaltında bulunduğu sırada Cem Garipoğlu'nun yakalandığını duyduğunu öne süren Baran, serbest bırakıldıktan hemen sonra Süreyya Karabulut'a bunu söylediğini kaydetti. Süreyya Karabulut'un Cem Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından "ben gün önceden biliyordum" dediğini hatırlatan Baran, "Böyle demesi benim sayemde oldu. Ona ben söylemiştim" dedi. Baran, Cem Garipoğlu'nun teslim olmadığını iddia ederek, "İstanbul'daki sel baskını sırasında yakalandı. Sel baskını sırasında bir senaryo geliştirildi ve şuanda senaryo oynanıyor. Bu çocuk Ermenistan'da, Ermeni kimliği ile ay boyunca kaldı ve Ermenistan'dan Urfa üzerinden İstanbul'a getirildi. Ben yalan söylemiyorum. Eğer çıkıp bunun açıklamasını yapmazlarsa ayın 30'unda ben yapacağım" şeklinde konuştu. Basın açıklamasını izleyen vatandaşlar ise Cemil Baran'ın şov yaptığını iddia ederek, tepki gösterdi. Bazı vatandaşlar Baran'a, "Burada şov yapma, her şeyi açıkça söyle. Bir şeyler bildiğini iddia ediyorsun. Her şeyi parça parça söyleme. Her şeyi açıkla kamuoyu aydınlansın" dedi. iLGiLi HABERLER
574294
İkinci Ergenekon davasında bugünkü gelişmeler
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada söz alan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar, duruşmalara her gelişinde, bir gizli tanığı açıklayacağını söyledi. Dizdar, ''İlk adım adlı gizli tanığın adının ilk harfi S, son harfi T'dir. Sınırda eroin kaçakçılığı yapmaktadır. Bir bölücü nasıl gizli tanık oldudedi. Mustafa Özbek'in avukatı Mustafa İhsan, müvekkilini suçlayan ifadeler veren gizli tanıklardan birinin, Türk Metal Sendikası'nın bir dönem Manisa Şube Bakanı olan kişi olduğunu iddia etti. Avukat İhsan, bu kişinin ''zimmete para geçirmeksuçuyla yargılandığını söyledi. Bir diğer gizli tanığın da sendikanın eski İzmir Şube Başkanı olduğunu öne süren İhsan, ''Seçimleri kaybetmesinin nedenini Mustafa Özbek olarak gördüğü için bu suçlamaları yapmıştır. Suçlamalarının delil niteliği yokturdiye konuştu. Avukatların beyanlarının ardından, taleplere ilişkin görüşünü açıklayan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Levent Ersöz'ün, sağlık durumunun duruşmalara katılmasına engel olup olmadığına ilişkin rapor alınması için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini istedi. -GELEN EVRAKLAR- Duruşmada Mahkeme Heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, dosyaya gelen evrakları okudu. Buna göre, Levent Ersöz ile ilgili Adli Tıp Kurumu'ndan verilen raporun aslı dosyaya gönderildi. Yine Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Ersöz ve Tuncay Özkan ile ilgili inceleme ve değerlendirme raporları da mahkemeye ulaşırken, yine savcılık tarafından Arif Doğan, Tuncay Özkan ve Levent Ersöz ile ilgili gizli içerikli yazı ve ek tutanakları da dosyaya konuldu. İstanbul Organize Suçlar Şubesince de Yarbay Mustafa Dönmez'e ait parmak izi raporu mahkemeye iletilirken, aynı kurumdan İbrahim Şahin ve Oğuz Bulut ile ilgili ele geçirilen kaset ve dokümanların incelenmesine ilişkin 18 sayfadan oluşan inceleme tutanakları da dosyaya gönderildi. Muhittin Erdal Şenel ile ilgili doküman ve video kasetlerine ait inceleme tutanakları da dosyaya konuldu. Mustafa Dönmez'in ikametgahında ve Ankara Zir Vadisi'ndeki aramalarda ele geçirilen bombalara ilişkin bomba irtibat raporları da dosyaya gönderilirken, İstanbul Organize Suçlar Şubesi'nden de sanıklardan İbrahim Şahin ile ilgili Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan konulu yazı ve adet CD iletildi. ''Ergenekonsoruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca da Noyan Çalıkuşu, Gürbüz Çapan, Tuncay Özkan, Mehmet Ali Çelebi, Merdan Yanardağ, Turhan Çömez, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, Hasan Atilla Uğur, Rıza Ferit Bernay ve Yalçın Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı sanıklara ilişkin inceleme ve değerlendirme raporlarının yer alığı ek klasörler de dosyaya gönderildi. Yine aynı kurumdan, Gürbüz Çapan'ın DHKP/C örgütüyle bağı bulunduğu iddiasına ilişkin delillere ait dosya da mahkemeye geldi. Talepler değerlendirilmek üzere duruşmaya ara verildi.
574847
Her ağrıda hemen ilaca sarılmayın
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Çavun, ilaçların özellikle antibiyotik ve analjeziklerin (ağrı kesiciler) yanlış ve gereğinden fazla kullanılmaları halinde insan vücuduna çok ciddi zararlar verebileceğini bildirdi. ''Bu ilaç ağrıyı hemen keserdenilerek önerilen her ilacın kesinlikle kabul edilmemesi gerektiğini dile getiren Çavun, insanlara rahatsızlıklarının giderilmesinde doğru yoldan, doğru zamanda kullanılan doğru ilacın yardımcı olabileceğinin altını çizdi. Kullanmadan önce ilaçların prospektüsünün çok iyi okunması gerektiğini ifade eden Çavun, hangi rahatsızlıklar için daha etkili olduğu ve ne gibi yan etkiler gösterebileceği bilindikten sonra ilaçtan yararlanmanın önem taşıdığını vurguladı. Çavun, bazı ilaçların bir bölge için çok etkili olurken, vücudun başka bir bölgesine ise ciddi hasar verebileceğini ifade ederek, şunları söyledi: ''Örneğin birtakım ilaçların ağrı kesici etkileri yanında çok ciddi olarak mide mukozasını tahriş edici etkileri de mevcuttur. İnsanlar baş veya eklem ağrısını geçirmek isterken, şikayetlerine mide ağrısını da ekleyebilirler. Buna bir başka örnek olarak asetil salisilik asidi verebiliriz. Zira viral hastalığa eşlik eden ateşi olan çocuklarda ve 20 yaşın altındaki gençlerde bu salisilatlar beyin, karaciğer ve diğer iç organları tutan ve 'Reye Sendromu' adı verilen çok ciddi bir tabloya neden olabilirler.İnsan vücudunun ağrılara karşı belirli düzeye kadar direnebildiğini anlatan Çavun, şunları kaydetti: ''Ağrıya karşı vücut direniyor ve hatta bazen herhangi bir ilaç tedavisine gereksinim duymadan ağrılı uyaran ortadan kalkabiliyor. Bunun yanında şiddeti az olan birtakım ağrıların tedavisinde ise çok kuvvetli ve pahalı ağrı kesiciler yerine, daha düşük seviyeli ve ekonomik ağrı kesicilerle tedavi olanağının da mevcut olduğu akılda tutulmalı. Tüm bunlara karşılık uzun süre devam eden kronik ağrılarda, düşük seviyeli ağrı kesicilere cevap vermeyen ağrılarda veya çok şiddetli ağrılarda ise doktora başvurmak yapılacak en doğru iş.19 Eylül 2009
575105
Kamyonetin çarptığı çocuk öldü
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kamyonetin çarptığı çocuk öldü KONYA (İHA) Konya'da orta refüje çıkan kamyonetin çarptığı çocuktan 2'si daha, tedavi gördükleri hastanede hayatını kaybetti. Edinilen bilgiye göre kaza, dün saat 14.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Sancak Mahallesi Veysel Karani Caddesi'nde meydana gelmişti. Evlerinin yakınındaki camide cuma namazını kılan Muhammed Enes (8) ve İsmail Dur (11) kardeşler ile arkadaşları Talha (13) ve Muhammet Yusuf Yüksek (12) kardeşler, eve gitmek yola çıktı. Yolun karşısına geçmek için el ele tutuşarak orta refüjde yürüyen çocuklara Osman S. (33) idaresindeki 42 AFU 02 plakalı kamyonet hızla çarptı. Çarpmanın şiddetiyle yolda sürüklenen çocuklardan yaşındaki Muhammed Enes Dur olay yerinde, Muhammet Yusuf Yüksek ise kaldırıldığı Konya Numune Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Kazada ağır yaralanan İsmail Dur ile Talha Yüksek ise Konya Numune Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaşam mücadelesi veren İsmail Dur ile Tahla Yüksek, yapılan tüm müdahalelere rağmen saat 22.00 itibarıyla hayatlarını kaybetti.
574548
Tahriklere kapılmayın
Erdoğan, il başkanlarına seslenerek "tahriklere kapılmadan çalışmalarını yürütmeleri" konusunda uyarıda bulundu. Başbakan, "Tahrikler var. Bu tahriklerin içinde olmayacağız. Her kesimden, siyasetçilerden, medyadan, sanatçılardan, akademisyenlerden olumlu tepkiler alıyoruz. 'Ne olur sakın bu çıktığınız yoldan geri dönmeyin.' diyen sanatçılar var. Kandan nemalananlara, şehitlerimizi istismar edenlere fırsat vermeyecek, süreci sonuçlandıracağız. İnşallah işi bitirip adım attıktan sonra Anadolu'ya yayılacağız. Halka anlatacağız. Adım adım adeta bütün kılcal damarlara kan pompalayacağız. Sabırlı olacağız, sağduyulu olacağız. Çelik gibi sinirlere sahip olacağız." diye konuştu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan randevu isteyeceğini söyleyen Başbakan, kabul etmesi halinde Baykal'la görüşeceğini, aksi takdirde 'CHP'nin arkasındayız mesajını verdiği 1989 tarihli raporunu' dikkate alacaklarını belirtti. Erdoğan partilileri ise bu konuda tartışma ve polemiklerden uzak durmaları konusunda uyardı. AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı, AK Parti'nin Sütlüce'deki İstanbul İl Başkanlığı'nda yapıldı. Toplantıya AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Ulaştırma Bakan Binali Yıldırım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Bayındırlık Bakanı Mustafa Demir, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, genel başkan yardımcıları Abdülkadir Aksu, Edibe Sözen, AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, AK Parti Genel Sekreteri İdris Naim Şahin ve çok sayıda partili katıldı. BAYRAM SONRASI ADIMLARIMIZI ATACAĞIZ Başbakan Erdoğan, Ramazan Bayramı sonrasında demokratik açılımla ilgili adımları atacaklarını açıkladı. Baykal'a mektup yazacağını aynı zamanda Kuzey Irak'taki görüşmeleri de ileri aşamaya taşıyacağını kaydetti. Kuzey Irak yerel yönetimiyle ilgili olarak şu anda çalışmaları olduğunu belirten Başbakan, orada da netice alacaklarına inandığını söyledi. Erdoğan, "Bayram sonrası onunla ilgili adımlarımızı da atacağız. Bundan sonraki olayı biraz daha farklı bir şekilde ele alabilir ve hatta Erbil'de bir başkonsolosluk açmaya kadar bunu götürebiliriz." şeklinde konuştu. Başbakan, yakalanan fırsatın heba olmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu: "Süreci baltalamak isteyenlere, akamete uğratmak isteyenlere prim vermeyeceğiz. Çözümsüzlükten nemalanan, kandan, gözyaşından nemalanan, şehitlerimizi istismar ederek siyaset yapanlara meydanı bırakmayacak, demokrasi ve hukuk içinde bu süreci tamama erdireceğiz." Erdoğan, MHP lideri Bahçeli'nin TBMM'de yapılması düşünülen kapalı oturumla ilgili anayasal suç işleme durumunda bulunduğunu belirterek, 'Kapalı oturuma katılacağız, ancak konuşulanları daha sonra anlatacağız.' diyor. Bu bir anayasal suçtur. Kapalı oturumların 10 yıl boyunca gizliliği esastır. Her şeyin bir hassasiyeti var. Böyle bir hassasiyeti anlayamıyorsan, 'Buyurun açık oturum yapalım." deriz. ifadesini kullandı.
574735
Mehmet Şeker: Acı diner mi?
Mehmet Şeker 19 Eylül 2009 CumartesiAcı diner mi? Münevver'in katil zanlısı Cem, aylar süren aramaların sonunda tutuklandı. Biraz amerikanlaştık sanki biz de bu arada. Evet evet, biraz öyle oldu. Hiçbir cinayet bu kadar popüler hale gelmemiş, bu kadar çok konuşulmamıştı. Birinci sayfaların tamamı, haber bültenlerinin yarısı tek cinayete ayrılmamıştı. Öldürülen kızın ailesine bir tebrik kartı göndermeli. Mücadelenin sonunda hedefe ulaştıkları için. Sahi, eskiden tebrik kartları vardı. Bayramlarda postane civarında ve kitap kırtasiye dükkânlarında satılan şık baskılı tebrik kartlarından, göndereceğimiz kişiye göre özenle seçer, yazıp zarfa koyar ve pullayıp gönderirdik. Cep telefonları ve bilgisayar yaygınlaşınca kartlar silindi, gitti. Neredeyse tamamen kayboldu. Hangi arada oldu, birden bire mi, yavaş yavaş mı, onun bile farkına varmadık. Şimdi bir 'esemes' atıyor arkadaş... Yahut 'imeyil' gönderiyor, tamam oluyor. (Bu fırsatı bulmuşken belirteyim, 'esemes' göndermek modernlik sayılıyor da, 'semese' göndermek, köylülük. Aman karıştırmayın.) Bayramda seyranda, pek çok mesaj, otomatiğe bağlanmış şekilde, elektronik bir kanalla bize ulaşınca, hepsini okumak bile gereksiz hale dönüşüyor. Kimileri de konserve mesaj. Eskiden “Kız tavlama sanatı” gibi değerli kitaplar yazan adamlar, şimdilerde aynı hizmet aşkıyla “Mesaj yazma sanatı” türünden eserler mi vermektedirler, bilemiyoruz. Birbirine benzeyen, edebiyat yapan mesajlar, ancak keyiflenmek için okunabilir. Fakat bazen öyle hoş yerlerden öyle şık mesajlar gelir ki okumadan geçemezsiniz. Mesela, “Çocuk Vakfı” yazan bir mesajı görünce, tebessümle açmak gerekir. “Değerli Çocuk Dostları, Ramazan Bayramı'nda öksüzleri ve yetimleri, evinizin en yakınındaki yoksulları, yuva ve yetiştirme yurtlarındaki çocuk ve gençlerimizi, huzurevlerindeki yaşlılarımızı, ihmal ve istismara maruz kalmış her yaştan insan'ı, engellileri ve kimsesizleri, çocuk ıslahevi ve tutukevlerindeki çocuklarımızı, Türkiye'de bulunan mültecileri ziyaret ederek, Ramazan Bayramı sevincini çoğaltalım. Gönlünüzce ve çocuk safiyetiyle bir bayram yaşamanız dilekleriyle Ramazan Bayramı'nızı tebrik ederiz. Esenlikle ve saygılarımızla” Altında ise Yönetim Kurulu üyelerinin isimleri Ahmet Akçakaya, Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, Prof. Dr. Aydın Gülan, Prof. Dr. Bülent Zülfikar ve Mustafa Ruhi Şirin. Sevinmez mi insan böyle bir mesaj aldığı zaman? Çocuk Vakfı'nın bayram kutlamasındaki öğütlere uyarak ıslahevi ve tutukevi gibi yerlere gidecek olanlar, artık şu 'bizim' olan Cem'le de bayramlaşmayı ihmal etmesinler. Gazetelerde “Ailesinin acıları dindi” şeklinde haberlere rastladık da düşündük... Nasıl? Kız gitmiş elden. Katil zanlısı yakalandı diye acı diner mi?
574366
Türkiye ile Irak arasında dev işbirliği
Çırağan Sarayı'ndaki toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, toplantı boyunca farklı sektörlerde önemli mutabakatlar sağlandığını, enerjide de temel başlık üzerinde mutabakat olduğunu söyledi. ''Doğalgaz, petrol ve enerjinin hem üretimi, hem de iletimiyle ilgili konularda mutabakat sağladıkdiyen Yıldız, bu konuların bir kısmının daha önce konuşulmasına karşın bu toplantıda daha sistematik, daha kurumsal bir durumda zapt altına alma olanakları olduğunu kaydetti. Irak'ın Avrupa'ya ihraç edeceği doğalgazın Türkiye üzerinden geçmesiyle ilgili bir mutabakat zaptının gündeme geldiğini ifade eden Yıldız, ''Nabucco'nun töreninde sayın Maliki 15 milyar metreküpe kadar gerekli gazı çıkarmış olmaları halinde verebileceklerini beyan etmişlerdi. Bunun altının doldurulmasıyla ilgili önemli bir görüşme yaptıkdedi. Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı'nın anlaşmasının 2010 yılının ilk yarısında biteceğini ifade eden Yıldız, bu anlaşmanın yenilenmesiyle ilgili de görüştüklerini dile getirdi. Yıldız, diğer bir konunun da Irak'ta yapılacak doğalgaz dağıtım şebekeleriyle ilgili altyapı çalışmalarının kurulmasına dönük bir görüşme olduğunu söyledi. Diğer bir konunun şu anda özel sektör ve kamu eliyle beraber gerçekleştirdikleri elektrik ihracatının kapasitesinin artırılması ve Irak'ın normalleşmesiyle ilgili sürecin daha da hızlandırılması yönünde bir çalışma olduğunu anlatan Yıldız, şunları kaydetti: ''Diğer bir konu da yine elektrik üretimiyle alakalı, özel sektörün Irak'ta alacağı rolle alakalıydı. Irak'taki birinci faz petrol kontratları veya petrol ihaleleriyle ilgili herhangi bir aşama sağlanamamıştı. İkinci fazla alakalı aralık ayında tekrar ihaleye çıkılacak. Bu ihalelerde TPAO ve Turkish Petroleum International Company, bu ihalelere girecek. Yaklaşık 10 ihalenin 6'sına direk, 4'üne de konforsuyum olarak girecek. Bu ihaleler yapılmadan önce ikili bir kontrat yapmamıza imkan yok.-ARAP DOĞALGAZ BORU HATTI- Yıldız, başka bir soru üzerine de Arap Doğalgaz Boru Hattı'nın Mısır'dan başlayan ve Türkiye'ye dek uzanan 1200 kilometrelik bir hat olduğunu bildirdi. Bu hattın Türkiye'deki 93 kilometrelik kısmının tamamlanmadığını dile getiren Yıldız, bu konuyla ilgili Suriye ile yaptıkları mutabakat çerçevesinde bu hattı tamamlayacaklarını, Suriye'nin de kendi topraklarındaki 60 kilometrelik hattı tamamlayacağını dile getirdi. Yıldız, bir basın mensubunun, ''Nükleer santrallerle ilgili bir gelişme var mı?sorusu üzerine de şunları kaydetti: ''Biraz daha zamana ihtiyacımız olduğu konusunda karşılıklı mutabık kaldık. Usul açısından Rusya tarafıyla bu manada bir değerlendirilmeye ihtiyacımızın olduğu belli. 1-2 ay daha süreyi uzatabileceğimizi ve karşılıklı talepler doğrultusunda bunun hukuki sürecinin de tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine mutabık kaldık.Yıldız, başka bir soruyu yanıtlarken de gerek Katar, gerek Irak doğalgazları, gerekse bundan sonra çıkabilecek alternatif kaynak ülkelerin doğalgazlarının Türkiye üzerinden Nabucco projesine aktarılmasıyla ilgili hem güzergah seçiminde, hem de ilkelerin oluşturulmasında şu anda fizibilite çalışmalarına başlanmış noktada olunmadığını söyledi. Bu konularla ilgili ilke kararlarının alındığını ve her iki ülkenin de böyle bir kaynak ülke olabilme olasılığını gözardı etmediklerini anlatan Yıldız, ''Katar'ın sıvılaştırılmış doğalgazda (LNG) önemli bir payı var. Bunun bir boru hattıyla beraber Suudi Arabistan üzerinden Türkiye'ye taşınmasıyla ilgili de çalışmalar içinde ekipler oluşturuluyor. Sanırım 1-2 ay içinde Katar'a gidip bu konuyu olgunlaştırmak için çaba sarfetmemiz gerekecekdiye konuştu. -LIBENANCO DAVASI- Yıldız, bir gazetecenin, ''Uzan grubunun Libenanco davasında bir gelişme var mı?biçimindeki sorusunu da şöyle yanıtladı: ''Önemli bir gelişme var. Uzan grubunun açmış olduğu tane temel dava vardı. 2'si Polonya ve diye tabir ettiğimiz 3.6 milyar dolarlık ve 4.8 milyar dolarlık davalardı. Bu davalarda birincisi Türkiye lehine sonuçlanmıştı. Uzan grubunun açmış olduğu ikinci dava, Türkiye lehine sonuçlandı. Grubun ikinci davayla ilgili talebi de reddedildi. Burada reddedilme gerekçesinde 51 sayfalık metnin önemli olduğunun altını çizmek isterim. Kendileri tarafından talep edilen hakem heyetleri de dahil olamak üzere tane hakem heyetinin ortaklaşa mutabık kalarak yazdıkları gerekçeyle bu davanın reddedilmiş olması bizim için önemli.Libenanco davasında hukuksal sürecin hala sürdüğünü belirten Yıldız, ikinci davadaki sözleşmelerin kafalarda soru uyandırdığına dair hakem heyetinin bir yorumu olduğunu bildirdi. Hakem heyetlerinin Uzan'lar tarafından sunulan mali tabloların inandırıcılığıyla ilgili tereddütlerini belirten ifadeleri olduğunu ifade eden Yıldız, ''Bizim de görüşümüz bu manadaydı. Ben üçüncü davada hukuka ve hakem heyetine güveniyorumdedi. Suriye ile vizeler kalktı... kendi ilimize gider gibi suriye kentlerine gidebileceğiz. ıraki le olağanüstü anlaşmalar imzalanıyor. hükümet iç meselelerde müthiş açılımlar yapıyor. 2010 yılı inşallah türkiye'nin yeniden ayaklarının üzerine dikildiği ve koşmaya başladığı yıl olacak. tabi muhalefet bütün bu anlaşmalarda tehlike görecek...
574603
Kırıkkale ve Çankırı'da kaza: ölü
Alınan bilgiye göre, Ankara'dan Kırşehir yönüne giden Mikail Atmaca'nın kullandığı 06 KFC 92 plakalı otomobil, Kırıkkale-Kayseri karayolunun 45. kilometresinde şarampole devrildi. Kazada, otomobilde bulunan Rabia Gürlek (16) olay yerinde, Derya Gürlek (21), kaldırıldığı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde, aylık hamile olduğu öğrenilen Kiraz Atmaca ise Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Yaralanan sürücü Atmaca ile araçtaki Gülnaz Gürlek (47) ve Taha Samet Gürlek (9), Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi. ÇANKIRI Çankırı'da meydana gelen zincirleme trafik kazasında, kişi öldü, kişi de yaralandı.Alınan bilgiye göre, gece geç saatlerde Çardaklı mevkiinde meydana gelen trafik kazasında, Kurşunlu'dan Çerkeş yönüne giden Necati Aydoğan'ın (34) yönetimindeki 34 GL 4554 plakalı otomobil, karşı yönden gelen Aydın Kütük'un kullandığı 34 TE 657 plakalı kamyonetle çarpıştı. Bu sırada Çerkeş yönünden gelen İsmail Kantar yönetimindeki 53 HE 888 plakalı otobüs de her iki araca da çarptı. Kazada kamyonetin şoförü Aydın Kütük ile aynı araçta bulunan kimliği henüz belirlenemeyen kişi yaşamlarını yitirdiler. Kazada yaralananlardan otomobil sürücü Necati Aydoğan ve kamyonette bulunan Ayhan Kütük (26), Çankırı Devlet hastanesi'nde tedavi altına alındı. Kazanın ardındanmuhabirine açıklamalarda bulunan Çankırı Valisi Şemsettin Uzun, bayram döneminde sürücülerin daha dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulunarak, ''Bayram mutluluğumuzu hüzne çevirmeyelimdedi.
575381
15 yaşındaki kızı erkeklere pazarladılar
15 yaşındaki kızı erkeklere pazarladılarSoner KOCAER/ANTALYA, (DHA) 'da bir ihbarı değerlendiren polis bir eve düzenlediği baskında 15 yaşındaki kız çocuğunu erkeklere pazarladığı iddia edilen 1'i kadın kişiyi gözaltına aldı. Olay Antalya Emniyeti Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği'ne gelen ihbarla ortaya çıktı. Santral Mahallesi'nde bir gecekondu evde 15 yaşındaki E.T.'nin zorla erkeklere para karşılığında pazarlandığı bilgisine ulaşan polis, savcılık izniyle eve operasyon düzenledi. Ahlak Bürosu ekipleri, E.T. ile küçük kızı erkeklere pazarladığı iddia edilen 55 yaşındaki Saliha K., 35 yaşındaki Metin P. ve 20 yaşındaki Orhan K.'yi gözaltına aldı. Küçük kız, Çocuk Şube Müdürlüğü'ne götürülerek burada pedagog eşliğinde ifadesi alındı. E.T., Saliha K. isimli kadının kendisini zorla erkeklere pazarladığını, bir kaç kez kaçmaya çalıştığını, başaramayınca ise bir müşterisinden yardım istediğini söyledi. Polisteki sorguları tamamlanan zanlı, adliyeye sevk edildi. Savcılık Orhan K.'nin tutuksuz yargılanmasına karar vererek serbest bırakırken, bacağı kırık olan ve küçük kızı erkeklere pazarlayıp müşteri bulduğu iddia edilen Saliha K. ve eve gelen müşterileri karşıladığı iddia edilen Metin P. tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye gönderildi. İki şüpheli mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine konulurken, küçük kız polislere sarılarak ağladı. Zorla erkeklere pazarlanan E.T. doktor kontrolünden geçirildi. Küçük kızın defalarca tecavüze uğradığı anlaşılırken, altına alınacağı kaydedildi.
575112
Dağıstan'da militan öldürüldü
İnterfaks ajansındaki haberde, bu sabah Kiziyar bölgesindeki çatışmalarda ölenlerden birinin Abdullah Saadullayev olduğu belirtildi. Haberde, Saadullayev'in Dağıstan'daki ayaklanmanın iki numaralı lideri olduğu ifade edildi.
574559
Yaşlı adam evinde intihar etti
Edremit ilçesi Kapıcıbaşı Mahallesi Çayiçi Caddesinde çocuklarıyla birlikte yaşayan Halil Baba isimli vatandaş evde kimsenin bulunmadığı bir saatte evinde bulunan av tüfeğini başına dayayıp sıkarak intihar etti. Silah sesini duyan komşuları polisi aradı. Polis, Halil Baba'nın cansız bedeniyle karşılaştı. Olay yerine gelen Edremit Cumhuriyet Savcısı olayın cinayet olabilme ihtimaline karşı ölümü şüpheli bularak cesedi otopsi için Bursa Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Halil Baba'nın sürekli rahatsızlığı bulunduğu ve bu rahatsızlığından ötürü daha önceden de bir kez intihara teşebbüs ettiği öğrenildi.
574948
Bardakoğlu'ndan bayram mesajı
Bardakoğlu, yayımladığı Ramazan Bayramı mesajında, ''evveli rahmet, ortası mağrifet ve sonu azaptan kurtuluşolan ramazan ayını geride bırakarak sevgi, umut, kardeşlik, dostluk, mutluluk ve kederi paylaşma, bütün bir toplum olarak kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve sevincinin yaşandığını belirtti. Ramazan ayında Kur'an'ın evrensel mesajı ve bir bütün olarak İslam hakkında sağlıklı bilgilenme gayretinde olunduğuna ve elde edilen dini bilgiyi gerek ibadet gerekse sosyal hayata aktarma imkanına kavuşulduğuna işaret eden Bardakoğlu, bu imkanın yaşattığı hazzın sorumluluklar hakkında daha da bilinçlenmeye vesile olduğunu ve böylece inanç, ibadet ve ahlakın güzelliklerini birleştirerek dindarlığı daha da derinleştirme fırsatı yakalandığını anlattı. Baştan sona bir ''arınma ve bilinçlenme mevsimiolan bugünlerde çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden hep birlikte cemaate katılarak camilerin şenlendirildiğini ifade eden Bardakoğlu, mesajında şu görüşlere yer verdi: ''Zengin, fakir, akraba, komşu iftar sofralarında buluşarak ekmeğimizi aşımızı yüreğimizdeki sevgiyi ve umudu paylaştık. Allah'ın rızasını kazanabilmek için iyi ve güzel davranışlarımızı arttırdık. O'nun rızasına uygun olmayan davranışlarımızı da terk ederek, üzerimizdeki manevi kirlerden arınma gayretinde olduk. Fitre ve zekatlarımızı vererek hem bireysel hem toplumsal anlamda bunun ortaya çıkardığı güzellikleri ve iyilikleri yakinen müşahede ettik ve aynı zamanda paylaşma, hayırda yarışma sorumluluklarımızı yerine getirmenin huzurunu yaşadık. Sadece midemizle değil, zihnimizle duygu ve düşüncemizle de oruç tutarak irademizi eğittik. Ramazan ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik yüce Allah'ın istediği, sevgili peygamberimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa 'İbadetlerin Allah'a karşı en sevimli olanı az da olsa devamlı olarak yapılanıdır' diye buyurmuştur.-''BİRLİK VE KARDEŞLİK DUYGULARININ GÜÇ KAZANDIĞI ÇOK ÖZEL GÜNLER''- Bardakoğlu, bayramların her yıl gelip geçen sıradan günler olmaktan öte dargınlık ve kırgınlıkların giderildiği, barış, sevgi ve esenliğin toplumun tüm kesimlerine yayıldığı ''ben''i ''bizyapan İslam dininin rahmet kaynaklı çağrısına kulak verilip yanı başındakinin fark edildiği ve gözetildiği, toplumda açılan sosyal yaraların sarıldığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yeniden güç kazandığı çok özel günler olduğuna dikkati çekti. Bayramlarda sevgi, saygı, özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa harmanlanıp, bunların gönülden gönüle sunulması gerektiğini belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti: ''Yüce Rabbimiz tarafından sayısız nimetlerle donatılan dünyamızı bizlere zindan eden hırs ve bencilliğimizi sorgulayarak, 'Neyimizi paylaşamıyoruz?' sorusuna cevap aramalıyız. Farklı anlayışlardan dolayı insanları yargılamadan, sınıflandırmadan ve ötekileştirmeden gönül kapılarını birbirimize açmalı, aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırarak şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatmalıyız. Varlık sebebimiz ve hayır dualarına har zaman muhtaç olduğumuz anne ve babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı bu günlerde ziyaret etmeli, çocukları sevindirmeliyiz. Hastalarımızı, huzur evlerindeki yaşlı vatandaşlarımızı, öksüz, yetim ve engelli kardeşlerimizi ve onlara karşı sorumluluklarımızı hatırlamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin, yurt dışındaki bütün vatandaş ve soydaşlarımız ile İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutluyor, bu bayramın hepimize, bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum.
575405
'Manikürcü' kılığında hırsızlık
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY 'Manikürcü' kılığında hırsızlık ANTALYAAntalya'nın Alanya ilçesinde kendilerini manikürcü olarak tanıtıp girdikleri apartmanlarda hırsızlık yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan zanlıdan biri tutuklandı. Kendilerine 'manikürcü' süsü vererek hırsızlık yaptıkları iddiasıyla dün gözaltına alınan Seyhan G.(17), Cumali Ç. (24) ve Ümit G.(21) isimli zanlıların sorguları tamamlandı. Alanya Adliyesi'ne sevk edilen zanlılardan Seyhan G. ve Ümit G. serbest bırakılırken, Cumali Ç. tutuklandı. Tutuklanan Cumali G. Alanya Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Olay, Şekerhane Mahallesi Alaiye Caddesi meydana gelmişti. Seyhan G.(17) Alaiye Caddesi üzerinde bulunan iki ayrı apartmana girmiş, apartmanda bulunan dairelere ait bir zile rastgele basarak kendisini manikürcü olarak tanıtmıştı. Seyhan G. apartman sakinlerine manikür ihtiyaçları olup olmadığını sormuş, bu sırada Seyhan G. ile birlikte dolaşan Cumali Ç. (24) ve Ümit G.(21) apartmanda bulunan boş daireleri belirlemeye çalışmıştı. İçinde kimsenin bulunmadığı bir daireyi belirlendikten sonra Seyhan G. diğer arkadaşları ile apartman girişinde buluşarak, boş daireye çıkmıştı. Şahıslar, ellerindeki levye ve özel yapılmış demir sopa yardımıyla boş dairenin giriş kapı kilidini kırarak içeri girmişti. Evin içine giren şahıslar içeride ayak izleri belli olmasın diye ayakkabılarına galoş geçirmişti. Parmak izlerinin belli olmaması için de ellerine eldiven takan zanlılar, evden altın kolye ve küpe çalarak olay yerinden ayrılmış ve aynı cadde üzerindeki başka bir apartmana girmişti. Hırsızlık yapılan dairenin komşusu Hüsnü Yılmaz (37) bir süre sonra eve geldiğinde karşı dairenin kapısının kırık olduğunu fark etmişti. Yılmaz, durumu hemen polise bildirmişti. İhbar üzerine harekete geçen ekipler evde araştırma yapmıştı. Araştırma yapılırken Yılmaz'ın dışarıda olan eşi Havva Yılmaz eve gelmiş ve kendisini manikürcü olarak tanıtan bir bayanın Zehra Yılmaz adlı bayana manikür yapmak üzere apartmana geldiğini belirttiğini söylemişti. Bunun üzerine Yılmaz'dan şahısların eşkallerini alan ekipler çalışma başlatmış ve şahısları kısa sürede yakalayarak gözaltına almıştı.
574734
Resul Tosun: Bir devin uyanışı
Resul Tosun 19 Eylül 2009 CumartesiBir devin uyanışı Evvelki gün görüştüğüm bir grup çiftçi hükümetten yakındılar. Perişan olduklarını hükümetin ilgi göstermediğini, mahsullerini değerlendiremediklerini yana yakıla anlattılar. 'Bugün seçim olsa kime oy verirsiniz?' diye sorduğumda, 'Kime vereceğiz götürüp yine ona vereceğiz başkası mı var ki?!' dediler. Esnafın durumu da çok farklı değil. Şikayetçiler fakat yine de oylarını Tayyip beye vereceklerini söylüyorlar. Son iki yıl, iç ve dış etkenler sebebiyle hükümetin ekonomide önceki başarıyı gösteremediğini bilmeyen yok. Küresel kriz karşısında bu sarsıntının sorumluluğunu tamamıyla hükümete yüklemek de bana biraz acımasızlık gibi geliyor. Ekonomideki bu daralma bir yana, hükümetin diğer alanlarda attığı adımları görmemek ve takdir etmemek de önyargıya teslim olmak gibi geliyor bana. Türkiye'ye içeriden bakınca muhalefetin itirazları ve bürokrasinin direnişi karşısında hükümete acıma hissiniz ağır basar. Fakat Türkiye'ye önyargısız olarak dışarıdan bakınca bir devin uyanışını görürsünüz. Dünyaya kapalı, herkesi kendisine düşman gören, kapı komşularıyla bile her an savaşa girecekmiş izlenimi bırakan Türkiye gitmiş, yerine kendine güvenen, bölgesinde ve uluslar arası alanlarda varlığını hissettiren, özgürlüklere doğru yelken açan, gündem belirleyen ve yön tespit eden bir Türkiye görürsünüz. Bu başarı elbette ki hükümetin başarısıdır. En son Suriye ile imzalanan anlaşmalar Türkiye'yi güçlendirmiyor mu sizce? Suriye Devlet Başkanı Esad'ın, İsrail ile arabuluculuk konusunda söyledikleri Türkiye'nin gücünü göstermiyor mu? Esad'ın, Suriye'nin İsrail ile aracısız görüşmelerinde de Türkiye'nin masada olmasını istemesi ne anlama geliyor? Geçen sene Irak ile bu sene Suriye ile imzalanan anlaşmalar iyi tetkik edildiğinde Türkiye merkezli etkin bir birliğin temellerinin atıldığını görmemek için kör olmak lazım. On sene önce savaşın eşiğine geldiğimiz Suriye'ye daha düne kadar kırmızı pasaport sahibi diplomatlar bile vize ile giriş yaparlardı. Bugün iki ülke arasında vize tarihe karışmış durumda. Başbakanın Şamgen esprisinin taşıdığı mesajı Brüksel bile içi burkularak almış olmalı. Düne kadar ülkeyi yönetenlerin ufuk genişliği(!) sayesinde başını kaldıramayan Türkiye bugün bölgesindeki anlaşmazlıklara arabuluculuk yapacak güce kavuşmuştur. Komşularının tamamıyla ilişkileri düzeltmiş, doğu komşularıyla da batı komşularıyla da dostane ilişkiler geliştirmiştir. Önceki hükümetler dönemini hatırlayınız. Yunanistan'la sürekli didişen, İran'la her an kavgaya tutuşmaya hazır, Suriye ile sürekli ihtilaf halinde bir ülkeydik. Bugün Yunanistan'la başbakanlarımız dostane ilişki içinde, İran'la tüm tahriklere rağmen hatırı sayılır bir problem yok, Suriye ile vize bile kalkmış vaziyette. Irak'la işgal sonrası atılacak adımların alt yapısı tamamlanmış vaziyette ve Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi istikametinde protokol imzalayacak düzeye gelmişiz. Dış işleri bakanımızın, 'Komşularla sıfır problem' kuralı hayat buluyor. Bu ilişkiler aynı zamanda terör sorununun sonunu getirecek ilişkilerdir. Sen ne kadar başarılı olursan ol komşun teröriste kucak açıyorsa başın beladan kurtulur mu? Bu bağlamda yüzyılın sorununa neşter vuracak demokratik açılımın başarılı olmasında komşularımızın ne denli önemli olduğunu hatırlatmaya bile gerek yok. Hükümetin takip ettiği dış politika dış dünya ile sağlıklı iletişim kurmamızı sağlamış, düne kadar yardım etmekten çekinmeyen AB ülkeleri bugün örgütü terör listesine almıştır. Türkiye gücünün farkına varıyor. Bir dev uyanıyor. Dışarıdan bakınca bunları çok net görebilirsiniz. İster ABD'den bakın, ister AB'den bakın, isterseniz Lübnan'dan Yemen'den ya da Pakistan'dan yahut Çin'den bakın. Bu devin uyandığını görürsünüz. Ama Ankara'nın muhalefet penceresinden ya da bürokrasi perspektifinden bakarsanız içinize karamsarlık çöker. Ve ne yazık ki uyanan dev Türkiye'nin ayak bağları yine kendi içinde. Gül ve Erdoğanlı bir yönetimin başarısı hazmedilemiyor. İnşallah bu bayramda buzlar erime trendine girer. Bu vesileyle bayramınızı tebrik ederim.
574691
Rengarenk CAT botlarla farkınızı yansıtın
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Rengarenk CAT botlarla farkınızı yansıtın CAT 2009-2010 eğitim-öğretim yılına özel olarak rengarenk botlar tasarladı. Stil sahibi ve farklı tarzda giyinmeyi seven çocuklarla gençlerin şıklığını tamamlayacak renkli botlar uygun fiyatlarla satışa sunuldu. Okul şıklığının ve rahatlığının bir numaralı adresi CAT marka botlar bu sezon birbirinden renkli modellerle tüm yaş gruplarının ilgisini çekecek. Kahverengi, siyah gibi klasik renklerden pembe, yeşil gibi canlı renklere kadar geniş bir renk yelpazesine sahip olan CAT botları, stil sahibi farklı tarzda giyinmeyi seven gençlerin şıklığını tamamlayacak. Bu sezon genç kızlar ve erkekler arasında moda yaratmak isteyen herkesin tercihi CAT'in Colorado ve Dozin modelleri 100TL'den satılacak.
574137
PKK yandaşları Mersin'de terör estirdi
Mersin'de korsan gösteri düzenleyen terör örgütü yandaşları, polise ve basın mensuplarına molotofkokteyli saldırısında bulundu. Cadde alevler içinde kalırken, pantolonu tutuşan bir kadını vatandaşlar yanmaktan kurtardı. Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yol haritasına destek amacıyla korsan gösteri düzenleyen örgüt yandaşları DTP Toroslor ilçe binası önünde biraraya gelip halay çekip oynadı. Yaklaşık 300 kişilik grup daha sonra örgüt lehinde sloganlar atarak Akdeniz ilçe binası önüne kadar yürüdü. Burada bir süre terör örgütü lehindeki sloganlarına devam eden grubun dağılması sırasında yüzleri poşulu kişiler bölgede güvenlik önlemi alan polis ekipleri ile basın mensuplarına molotofkokteyli atarak saldırıda bulundu. Cadde alevler içinde kalırken bir kadın alevler arasında kaldı. Pantolonu tutuşan kadını, çevredeki vatandaşlar müdahale ederek yanmaktan kurtardı. Molotofkokteylinin atılması sırasında kaçan polis ve basın mensupları alevler arasında kalmaktan son anda kurtuldu. Polis, grubu gaz bombası atarak dağıtırken bölgede güvenlik önlemlerini artırdı. İHA dagilacaklari sirada yüzü poşulu kişiler polise saldirdi yüzünü sakliyarak eylem yapanlar kim benim tahminim kürtlerin arasina giren MHP lilerdir baktilar olay cikmadi herkes dagiliyor dagilmadan birseyler yapmak lazim deyip ortaligi karistirdilar, böyle durumlar icin aklimizi kulanmaliyiz ve dusunmeliyiz her iki taraf icinde gecerli
575180
Erdoğan'dan bayram mesajı
Başbakan Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda,''milletçe Ramazan ayının barış, kardeşlik ve bereket iklimini tüm benliğimizle idrak edip yaşamanın huzuruyla mübarek bir bayram gününe daha kavuşmanın büyük mutluluğunun yaşandığınıifade etti. Erdoğan, dargınların barıştığı, dayanışma duygularının yoğunlaştığı, birlik ve beraberliğin pekiştiği bu bayramda milletin birbirini sevgiyle ve sevinçle kucakladığını vurguladı. Dünyanın birçok yerinde bayram sevincini yaşayamayan insanların da olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu bayrama buruk gönülle giren her insanın hüznünün, acısının da yüreklerde taşındığına işaret etti. Mesajında ''Yüzyıllarca barış ve adalete öncülük etmiş büyük bir medeniyetin mirasçıları olarak geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de bu bayram iklimini her yere taşımaya, yaşanan acıları da sevinçlerimiz gibi paylaşmaya devam edeceğizifadelerine yer veren Başbakan Erdoğan, başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyada halen yer yer yaşanan savaş, çatışma ve yıkımlara karşı her zamankinden daha çok duyarlı olacaklarını, barış ve adaletin bayrağını daha da yükselteceklerini kaydetti. -''BÖLGESİNDE VE DÜNYADA İTİBAR GÖREN BİR TÜRKİYE''- Öncelikle bu toprakların insanları olarak, kadim kardeşliği güçlendirerek yaşatacaklarını, hiç kimsenin birlik ve beraberliği bozmasına fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Herkes bilmelidir ki barış ve kardeşlik çınarının kök saldığı bu topraklar, fitne tohumlarına asla bir bereket oluşturmayacaktır. Adaletten, hak ve hakkaniyetten ayrılmadan, kimsenin hukukunu çiğnemeden ve çiğnetmeden kardeşliğimize, barışımıza, gönül birliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mutlulukla ifade etmeliyim ki bugün artık zorlukların birçoğunu geride bırakan, sosyal bir hukuk devleti olarak hem sosyal restorasyonunu hem demokratik açılımlarını büyük ölçüde tamamlayan, sürekli atılım içerisinde olan bir Türkiye var. Bölgesinde ve dünyada itibar gören bir Türkiye var. Gönül bağlarımızı sağlam tuttukça, asla umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmadıkça, birbirimize sımsıkı sarıldıkça, aynı hedefe kilitlendikçe aşamayacağımız hiçbir engel, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur.-''BAYRAM SEVİNCİ ACIYA DÖNÜŞMESİN''- Bayramda şehirler arası seyahat için başta özel araçlarıyla trafiğe çıkanlar olmak üzere tüm araç sürücülerinin bütün trafik kurallarına, özellikle de hız sınırlarına mutlaka uymasını, uykusuz olarak ve bakımı yapılmamış araçla yola çıkılmamasını isteyen Başbakan Erdoğan, ''Her bayramda artış gösteren trafik kazalarının bu bayramda olmaması için hepimiz azami hassasiyet gösterelim ki bayram sevinci acıya dönüşmesintemennisinde bulundu. Başbakan Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: ''Bir de kahraman gazilerimizin, bayrama buruk giren şehitlerimizin yadigarlarının, ailelerinin, çocuklarının, yetimlerimizin unutulmamasını rica ediyorum. Annelerimizin, babalarımızın, büyüklerimizin unutulmamasını rica ediyorum. Bayram sevincimizi onlarla paylaşarak sevinçte de kederde de onlarla bir olduğumuzu gösterelim. Bu vesileyle eşsiz fedakarlıklarını hiçbir zaman unutamayacağımız aziz şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi şükranla selamlıyorum. Bu duygular içinde bütün vatandaşlarımızın ve İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramını kutluyor, bu güzel bayram coşkusunun kardeşliğimizi daha da güçlendirmesini, hem milletimiz hem İslam alemi hem de insanlık için barış, huzur ve refaha vesile olmasını diliyorum.
575121
Gül: Kardeşliğimize kimse zarar veremez
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin 70 milyonun kardeşçe yaşadığı, sevinçte, tasada ortak refleks gösteren güçlü bir ülke olduğunu belirterek, ''Güzel yarınların temellerini hep birlikte atacağız. Ayrılığı değil, birliği ve sevgiyi yaşatacağızdedi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Gül, Ramazan Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Gül, bir Ramazan Bayramı'nı daha karşılamanın mutluluğunun yaşandığını ifade etti ve bayramın, ruhuna uygun biçimde huzur, barış ve kardeşlik içinde geçirilmesini diledi. Dini bayramların yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik ve dostluk duygularının en yoğun şekilde yaşandığı müstesna günler olduğunu ifade eden Gül, bayramlarda dargınlıklar ve kırgınlıkların unutulduğunu, bireysel sevinçlerin ortak mutluluğa dönüştüğünü kaydetti. Gül, bayramların, daha çok kucaklaşmak ve kaynaşmak için önemli bir fırsat olduğuna inandığını belirtti. Asırlardır hoşgörünün egemen olduğu Anadolu ikliminin, milletin hasletlerinin olgunlaşmasına ve insanlar arasındaki bağın güçlenmesine imkan sağladığının altını çizen Gül, şunları kaydetti: ''Türkiye, 70 milyonun kardeşçe yaşadığı, sevinçte, tasada ortak refleks gösteren güçlü bir ülkedir. Ne mutlu bizlere ki birbirine sıkı sıkı sarılan, değerlerine ve kültürüne sahip çıkan, herkesin gıpta ile baktığı bir milletiz. Bizler bin yıldır bu topraklar üzerindeyiz. Bu süreç içinde ortak sevinçler, acılar yaşadık. Büyük güçlüklerin üzerinden hep birlikte geldik. Engin birikimimizle, zengin bir tarihsel ve kültürel miras oluşturduk. Bu miras içinde farklıların bulunması tabiidir. Bunlar Anadolu kültürü içinde yoğrularak zenginleşti ve bu günlere geldi. Farklılıklarımız, kültürel çeşitliliğimiz ortak mirasımızı oluşturan zenginliğimizdir. Sahip olduğumuz bu birikimi en iyi şekilde koruyacağız. Güzel yarınların temellerini hep birlikte atacağız. Ayrılığı değil, birliği ve sevgiyi yaşatacağız. Toplumumuzu kuşatan ortak değerlerimize sahip çıkacağız.''BİRBİRİMİZİ DİNLEMELİ VE ANLAMALIYIZCumhurbaşkanı Gül, bayramların aynı zamanda bir renk, sevinç, coşku ve daima bir umut olduğunu belirterek, ''Çocukluğumuzun huzur veren bayramlarını ve bayramlarda oluşan sevgi ortamını hangimiz unutabiliriz? Bu güzellikler nasıl nesiller boyu yaşatılarak, bizlere kadar ulaştıysa, bizler de gelecek nesillere bunu en güzel biçimde aktarabilmeliyizdeğerlendirmesinde bulundu. Ülkenin geleceği için daha güzel günler için herkesin birbirini anlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti: ''Birbirimizi anlamak için de önce dinlemeliyiz. Birbirimizi ne kadar iyi anlarsak, sorunlarımızı kadar rahat çözebiliriz. Empati kurarak, kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilmeliyiz. Nasıl başkalarından saygı bekliyorsak, bizim de bu saygıyı karşımızdakine göstermek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Farklı görüşlere daima hoşgörüyle yaklaşmalı, herkesin düşüncesini ifade etmesine saygı duymalıyız. Fikirlerin samimi bir şekilde tartışılması ve paylaşılması, açık toplum olmanın şüphesiz en önemli gereklerindendir. Milletimizin hasletleri arasında yer alan hoşgörüyü daima öne çıkarmalıyız. Bunları başardığımız müddetçe, hedeflerimize daha hızlı ulaşacağımızdan, halkımızın huzur ve mutluluğunu artıracağımızdan şüphe duymuyorum.''KENDİMİZE HAKSIZLIK ETMEYELİMTürkiye'nin büyük bir dinamizm yakaladığına işaret eden Gül, istikrarını koruyan, uluslararası alanda ağırlığını sürekli artıran güçlü bir ülke olarak yükselmeye devam ettiğini ve devam edeceğini vurguladı. Gül, Türkiye'nin dünyada sözü dinlenen, uluslararası sorunlarda arabuluculuğuna ve desteğine ihtiyaç duyulan güçlü bir ülke profili çizerken, içeride de tüm kurumlarının ve toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla bu istikrarını sürdürmesinin yaşamsal önem taşıdığına dikkati çekti. ''Bu güçlü konumumuzun farkına vararak kendimize haksızlık etmekten kaçınalım. Büyük düşünelim ve potansiyelimizi iyi kullanalımdiyen Gül, demokrasisini olgunlaştıran, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi adımlar atan, ekonomisini güçlendiren Türkiye'nin geleceğe güvenle baktığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, mesajını şöyle tamamladı: ''Bin yıldır bu topraklarda barış içinde yaşayan milletimizin birlikteliğine bundan sonra da kimsenin zarar veremeyeceğini bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum. Yeter ki kendimize güvenmeye ve öz güvenimizi sağlam tutmaya devam edelim. En büyük gücümüz olan birlik ve beraberliğimizi koruyalım. Bu vesileyle şunu da hatırlatmak isterim ki; memleketimizin kıymetini bilelim. Bugüne kadar itinayla koruduğumuz kardeşlik bağlarımıza zarar verecek, sorumsuz söylem, eylem ve davranışlardan kaçınalım. Ayrılık yaratarak aramıza nifak tohumları sokmak isteyenlere hep birlikte karşı çıkalım. Türkiye'nin yarınlarının aydınlık olduğuna yürekten inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Milletimin, bütün insanlık alemiyle birlikte bu güzel bayramını tebrik ediyor; daha nice mutlu ve sağlıklı bayramlara hep birlikte ulaşmayı Allah'tan temenni ediyorum.
575167
Gül'ün Gaziler Günü Mesajı
Gül'ün Gaziler Günü Mesajı "Şehitlik ve gazilik, onurların en büyüğü, şereflerin en yücesidir. Bu vatan bize, şehit ve gazilerimizin emanetidir." Yayına Giriş: 11:38:24 Güncelleme: 11:38:24 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Atatürk'e Gazi Ünvanı ve Mareşal Rütbesi Verilmesinin Yıldönümü ve Gaziler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Gül, mesajında, şehitlik ve gaziliğin, onurların en büyüğü ve şereflerin en yücesi olduğuna dikkat çekti. Gazi ve şehitlerin ailelerinin gururuna ortak olarak, kederlerini yürekten paylaştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Gül, mesajında; gazilerin, taşıdıkları onura yaraşır bir şekilde hayatlarını devam ettirmeleri, hak ettikleri imkan ve şartlara kavuşturulmaları konusunda milletin ve devletin gereken duyarlılığı göstermeye devam edeceğine olan inancını dile getirdi. "Bin yıldır barış, kardeşlik ve huzur içinde yaşadığımız bu cennet vatan bizlere şehitlerimizin ve gazilerimizin, tüm kahramanlarımızın emanetidir" diyen Gül, "Onların büyük özverileri sayesinde bugün geleceğe güvenle bakıyor, uygar dünyadaki konumumuzu daha ileriye taşımak için elbirliğiyle çalışıyoruz" dedi. Şehitlerin ve gazilerin, kahramanlığın, cesaretin ve fedakarlığın sembolleri olarak millete malolduğunu kaydeden Gül, şehit ve gazilerin emaneti vatana aynı şuur ve kararlılıkla sahip çıkılacağına da vurgu yaptı.
574725
Kürşat Bumin: 'Cinayet ve medya' ve birkaç konu
Kürşat Bumin 19 Eylül 2009 Cumartesi'Cinayet ve medya' ve birkaç konu Münevver Karabulut'un hunharca öldürülmesi medyanın aylardır yoğun biçimde gündemindeydi. Katil zanlısı Cem Garipoğlu teslim olduğuna göre, medyanın –genelinde- bu cinayeti nasıl işlediği, nasıl haberleştirdiği üzerine değerlendirmelerin de sırası geldi sanırım. Ben bugün konuya ilişkin iki yazıdan birkaç satır aktarmakla yetineceğim. Önce, Alper Görmüş'ün yaz başında Taraf'ta yayımladığı yazısından birkaç satır: "Peki, yazılıp çizilenlere baktığımızda ne görüyoruz? Özellikle Sabah gazetesinin otopsi raporunun 'tam metni'ni yayımlamasından sonra gazete ve televizyonlarda ortaya çıkan dizginlerinden boşanmışlık halini nasıl yorumlamak gerekiyor? Ortaya çıkan ve burada ayrıntı vererek çoğaltılmasına katkıda bulanmak istemediğim 'şey'e gazetecilik demek mümkün mü? İkinci olarak da, Hidayet Tuksal'ın Star gazetesinin dünkü sayısında yer alan yazısından birkaç satır: "Artık birkaç gün daha elim televizyonu açmaya gitmez. Bir cinayetin bu kadar gündemde olması benim için anlaşılmaz bir durum. Televizyonu açtığınızda, gerçekten bu haberden ve meşum ayrıntılardan kaçamıyorsunuz. () Böyle zamanlarda, medyada bu cinayet üzerine konuşan herkesten sıtkım sıyrılıyor. Neden bu işin peşini bırakmıyoruz artık, neden? Bu kadarı artık canavarlığın bir başka türü, hunharlığın daniskası, daha ne söyleyeyim bilmiyorum." Gelelim son günlerde medyaya düşüp de hakkında çok laf edilmeyen birkaç konuya-habere: Şimdi doğrusu, ben henüz tam olarak anlayabilmiş değilim; Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur'a bağlı olanlar özel muayenehanelerden diş tedavısi servisi alma hakkını kazandılar mı, kazanmadılar mı? Biliyorsunuz; diş tedavisi özel muayenehanelerde alındığında pahalı bir servis. Bu servisi veren resmi kurumların sayısı da kısıtlı olduğundan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) içinde bulunduğumuz ayın ilk günlerinde bir genelge yayınlayarak özelden hizmet alabilmenin yolunu açmıştı. "Soysal Devlet"in muntazam işlediği Avrupa ülkelerinin bir bölümünde bile tanınmayan bu hakkı getiren genelgeyi ben de takdirle karşılamıştım doğrusu. (Hükümetin "Sağlık" politikasına ilişkin önceden açıkladığım şu genel görüşümü belki hatırlarsınız: Ak Parti iktidarını destekleyen seçmenlerin büyük bölümünün aklında –son derece tabii olarak, çünkü "önce sağlık!"- bu politika vardır.) Ancak söz konusu genelgenin üzerinden iki hafta geçti-geçmedi ki, Maliye Bakanlığı'nın SGK'nın genelgesini yok sayan bir "tebliğ"i çıka geldi. Maliye Bakanlığı, (Danıştay'ın da olumlu kararına rağmen) diş tedavilerinin "özel"e sevkini durduruverdi. Tuhaf bir durumdu doğrusu; hükümetin iki bakanlığı birbiriyle tamamen ters düşünüyordu. Bu sefer sıra Sosyal Güvenlik Kurumu'ndaydı. SGK da, kalemi eline alıp Maliye'nin "tebliği"ni yok sayan yeni bir genelge yayınladı. Sağlık sigortası şemsiyesi altında bulunanlara özel muayenehanelerin kapıları tekrar açıldı. SGK'nun bu ikinci genelgesinin farkı, "özel"e sevk koşullarının biraz ağırlaştırılmasından ibaretti. Peki bu durumda konu kapandı mı acaba? Yoksa bu günlerde, parayı-ödemeyi elinde tutan Maliye Bakanlığı yeni bir "tebliğ" hazırlamakla mı meşgul? Bu şaşırtıcı gelişmenin nedeni nedir acaba? Bu "iki ileri bir geri" yürüyüş tarzı Bakanlar Kurulu toplantılarının gecikmesinden dolayı tarafların konuyu karşılıklı olarak görüşememesinden mi kaynaklanıyor? Çok şaşırtıcı doğrusu. Yoksa bakanlıklar bir bakıma "otonomilerini" ilan ettiler de haberimiz mi yok? Ak Parti'nin "Siyaset Akademisi" adı verilen bir "parti okulu" var. Önümdeki haber, hükümetin Kürt sorununu çözmek ve terörü sonlandırmak için başlattığı "Açılım" çalışmaları çerçevesinde "Siyaset Akademesi"nin de bir dizi etkinlik gerçekleştireceğini söylüyor. Bu yeni etkinlik, özetle, 140 kişilik geniş bir katılımla "demokratik açılım"ın tartışılacağı seminerlerin-derslerin düzenlenmesi şeklindeymiş. Önümdeki haber, söz konusu dersleri vermek için çağrı yapılacak kişiler arasında her telden insanın (ülkücü, komünist, muhafazakar, liberal, "Kürt aydın") yer alacağını bildiriyor. Yani özetle, kimi ararsanız var bu listede. Hariçten kimseye tavsiyede-öneride bulunmak bana düşmez ama bu "hoca kompozisyonu" epeyce problemli değil mi? Tek bir örnekle söyleyecek olursam şöyle bir durum aşağı yukarı: Nabi Yağcı'yı dinleyen kursiyerler ikinci okurumda karşılarında (mesela) Sadi Somuncuoğlu'nu bulduklarında açılması istenen "Açılım" projesi onlar için ne ifade edecek? Neyse uzatmayalım, dileriz yararlı olur. Ancak, "hoca listesi"nde karşılaştığım bir isim beni çok düşündürdü doğrusu. Belki inanmayacaksınız ama, "Siyaset Akademesi"nde ders vermesi için davet edilecekler listesinde İsmail Beşikçi de var. İsmail Beşikçi ismiyle karşılaşmam bende ikircikli diyeceğim duygu ve düşünceler uyandırdı. Önce (basit olarak) şöyle düşündüm: Ne güzel, her ülke gibi Türkiye'de hızla değişiyor. Sadece yazdıklarından dolayı akademik hayatına son verilen ve 17 yılını hapishanede geçiren Beşikçi gibi bir isim bile bugün hükümet eden siyasi partinin "Akademisi"nde ders verecek, bravo doğrusu Sonra da şöyle düşündüm: Bu "değişim"in altı dolduruldu mu, niçin dün öyle bugün böyle olduğumuz araya çok gerekli bir "özür" filan sokularak bu "değişim"e inandırıcılık kazandırıldı mı? Bilenler vardır mutlaka aranızda: İsmail Beşikçi, 2007 yılında (yani daha dün!) Genelkurmay'ın şikayeti sonucu hâlâ yürürlükte bulunan ve "Açılım"ın adını anmadığı 301. Madde çerçevesinde 4.5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. Ama sonuç olarak iyi olur doğrusu. Beşikçi –bence- bu daveti kabul etsin ve gidip "Akademi"de sadece kendi hikayesini anlatsın. Anlayanlar çıkacaktır herhalde
575443
Tanjevic: FIBA'nın Programı Ağır
Tanjevic: FIBA'nın Programı Ağır Milli Basketbol Takımı Başantrenörü 24 saat içinde maça birden çıkmanın çok ağır olduğunu dile getirdi. Yayına Giriş: 15:58:16 Güncelleme: 16:20:57 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası 7.'lik, 8.'lik klasman maçında Fransa'ya yenilen Milli Basktebol Takımı'nda, başantrenör Bogdan Tanjevic, FIBA'nın yoğun maç programından şikayet etti. Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Bogdan Tanjevic, "İlk 15 dakika iyi oynadık, ancak sonra oyundan düştük. FIBA'nın maç programını anlamak mümkün değil. Final günü 24 saat içinde iki maç yapıyoruz. Bu süreçte takımı hazırlamak, motive etmek çok zor. Zaten yorgunluğumuz sahada gözüktü. FIBA'nın bu konuya ve sahadaki oyuncu sayısına bir çözüm bulması gerekiyor. Futbolda takımlar şampiyonaya kalabalık bir kadroyla giderken biz 12 kişiyle gidiyoruz. Bu da bir sakatlık olunca sorunu ortaya koyuyor. Ersan ve Ender sakattı. Onları oynatamadık. Bir de yorgunluğumuz ortaya çıkınca, mücadele edemedik" diye konuştu. Sırp teknik adam, maçın kritik anlarında mola almadığı şeklinde yöneltilen eleştirilere yanıt verirken, "Bana göre oyunda değiştirecek çok ciddi bir şey yoktu. Zaten bacaklarımız çok yorgundu ve bu da alan savunmasını istediğimiz gibi yapamamamıza neden oldu. Onun dışında taktiksel olarak bir değişim bana göre gerekmiyordu," ifadelerini kullandı. Öte yandan, basın toplantısında yer alan milli oyuncu Kerem Tunçeri ise Yunanistan karşılaşmasının hemen ardından böyle bir mücadeleye çıkmanın kendilerini çok etkilediğini vurgulayarak, "ok zor bir maçtı. Yunanistan sonrasında böyle bir maça çıkmak bizi çok yordu. 15 dakika iyi oynadıktan sonra dakika dakika oyundan düştük. Alan savunmamıza karşı çok iyi üçlükler attılar. Kondisyonumuz bu maça yetmedi. Biz savaşmaya devam ediyoruz. Mücadele etmeyi sürdürüyoruz." dedi.
574487
'Fırsatı heba etmeyiz'
AK Parti'nin dün ilk kez İstanbul'da yapılan Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Başbakan Erdoğan demokratik açılımdan geri adım atılmayacağını bir kez daha vurguladı. "Annelerin feryadı sağır duvarlara ulaşmayabilir ama biz annelerin çığlığını ta yüreğimizde duyuyoruz" diyen Erdoğan, "Biz bu ülkeyi, bu milleti haklarından mahrum bırakmayacağız ve yolumuzdan dönmeyeceğiz. AK Parti iktidarı bu fırsatın heba olmasına izin vermeyecek" dedi. Erdoğan şu mesajları verdi: ÜÇ VADELİ TAKVİM Bin yıllık kardeşliğimizi ebedileştirmek için gereken her adımı cesaretle atacağız. Türkiye'nin anneleri ağlamasın, babaları gözyaşlarını içine akıtmasın, evlatlar toprağa düşmesin, ay yıldızlı tabutlarda şehitler gelmesin, Türkiye kaynakları heba olmasın diye bu yola çıktık. Bu işin kısa, orta, uzun vadeli takvimi var. Şu ana kadar yaptıklarımız kısa vadeli çalışmalar. Genelgelerle acil yapılacaklar. Orta vade daha çok kanunlarla yapabileceğimiz düzenlemeler. Önümüzdeki yıl bunları yapacağız. Uzun vadede kanun ve anayasa gerektiren sorunlar olacak. Bizim önce üniter yapı noktasında sağlam olmamız lazım ki rahatça bir çok açılımlarımızı yapabilelim. Konunun çözümüne Suriye ve Irak destek veriyor. Kuzey Irak yönetimiyle de irtibatlarımızı çok farklı bir şekilde geliştireceğiz. Gerekirse Erbil'de başkansolosluk açacağız. AK Parti iktidarı bu fırsatın heba olmasına asla izin vermeyecek. Süreci baltalamak isteyenlere, akamete uğratmak isteyenlere prim vermeyeceğiz. Çözümsüzlükten nemalanan, kandan, gözyaşından nemalanan, şehitlerimizi istismar ederek siyaset yapanlara meydanı bırakmayacak, demokrasi ve hukuk içinde bu süreci tamama erdireceğiz. İnşallah, işi bitirip adımı attığımızda bütün arkadaşlar Anadolu'ya yayılacağız; konferanslar, paneller yapacağız. Adeta bütün kılcal damarlara kan pompalayacağız.
575659
Fransa'dan Türkiye'ye tam üyelik güvencesi
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransız yetkililerin, Türkiye ile arasında sürdürülen tam üyelik müzakerelerinin kesilmeyeceği konusunda güvence verdiğini söyledi. Paris'teki temaslarıyla ilgili olarak Türk basınına konuşan Bağış, dün akşam görüştüğü 'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lelouche'un, müzakerelerin devam etmesi ve bittikten sonra durumun değerlendirilmesi konusunda 'nın tutumunu dile getirdiği kaydetti. Görüşmede, 'nın imtiyazlı ortaklık önerilmesi yolunda çalışmalar başlattığı yolundaki haberlerden Türkiye'nin duyduğu rahatsızlığı belirttiğini anlatan Egemen Bağış, tam üyeliğin dışında farklı bir seçenekle ilgili bir çalışmanın başlatılmadığı ve başlatılmayacağı konusunda Fransız yetkililerin kendilerine güvence verdiklerini bildirdi. Görüşmelerde Türkiye ile sürdürülen müzakereler, gümrük birliği, yasa dışı göç konularının gündeme geldiğini ifade eden Bağış, Türkiye'deki Demokratik Açılım ve Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinin 'da yakından izlendiğini söyledi. Bakan Bağış, görüşmelerde ve Türkiye arasındaki ilişkinin en iyi duruma getirilmesi konusunda mutabakata vardıklarını vurguladı. Egemen Bağış, Paris'te yeni açılan Türk konsolosluk binasında incelemelerde bulundu ve Türk dernekleri temsilcileriyle görüştü. Bağış, "17 yıl ben de dışarıda yaşayan bir Türk vatandaşı olarak sizleri çok iyi anlıyorum ve sorunlarınızı biliyorum. Ben de yurt dışında Türk derneklerinde çalıştım" dedi. Bakan Bağış, yurt dışındaki Türklerin güçlü biçimde seslerini çıkartabilmeleri için örgütlü ve dayanışma içinde çalışmaları ve konusuna ağırlık vermeleri gerektiğini söyledi. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bu akşam 'da Türkiye Mevsimi çerçevesinde düzenlenen Geceleri etkinliklerinin kapanışına katılacak.
575321
Selde ölenlerin çalıştığı fabrikada protesto
"Kriz vurdu sel öldürdü" şeklinde pankart açan işçiler, fabrikada hayatını kaybeden kişinin hesabını soracaklarını belirtti. Bağımsız Tekstil İşçileri Sendikası(BATİS)'na üye bir grup işçi, sel felaketinde, servis minibüsü olarak kullanılan kapalı kasa araçta can veren işçinin çalıştığı fabrikayı ve yetkilileri protesto etmek için bir araya geldi. Hayatını kaybeden kadın işçileri çoğunluğunun ikamet ettiği Sefaköy İnönü Mahallesi'nde toplanan grup, "Kriz vurdu sel öldürdü" şeklinde pankart açtı. Bazı vatandaşlarında destek verdiği grup, daha sonra işçilere mezar olan Pameks Tekstil Fabrikası'na doğru yürüyüşe geçti. "Pameks patronu hesap verecek", "İşçilerin canı sudan ucuz" şeklinde sloganlar atan grup, bir süre sonra fabrika binasına ulaştı. işçinin can verdiği fabrika önünde yapılan basın açıklamasını tekstil işçisi Nuray Güler okudu. Açıklamada, insanca yaşanacak bir kentte ve insanca çalışacak bir düzende selin felaket olmayacağı savunuldu. İşverenin işçileri yük aracında taşımasının eleştirildiği açıklamada, "Sel felaketinin ardından 10 gün geçmesine rağmen yetkililer koltuklarında oturmaya devam etmekte. Sel ile ilgili gerekli önlemleri almayanlar kimler? Neden iş kazaları önlenemiyor? Bunların hesabını sormayacak mıyız? Fabrikalar can pazarı, kentlerimiz ise rantiyelerin tekelindedir." denildi. Eylem sırasında fabrikada çalışan işçiler de camlara çıkarak olan biteni seyretti. Açıklamanın ardından alkışlı protesto yapan grup olaysız bir şekilde dağıldı.
574667
Akla ilk gelen Anadolu Sigorta
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Akla ilk gelen Anadolu Sigorta Anadolu Sigorta tarafından, Türkiye'nin lider araştırma kuruluşu GfK'ye yaptırılan marka bilinirliği araştırması sonuçlandı. Anadolu Sigorta Marka Algı ve İmaj Araştırması kapsamında müşterilerle toplam 601 görüşme gerçekleştirildi. Görüşülen kişilerin 38'inin son iki yılda Anadolu Sigorta'dan sigorta poliçesi satın aldığı ve 34'ünün de ana sigorta firması olarak Anadolu Sigorta'yı gördüğü belirlendi. Tüm görüşmeciler nezdinde 'Sigorta firması' denildiğinde, akla gelen ilk firma olma oranı da yüzde 36 ile Anadolu Sigorta'nın oldu. Müşteriler kısmındaki tüm görüşmeciler nezdinde tanıma ve beğeni sorularından alınan yanıtlar sonucu Anadolu Sigorta üzerinden 3,79 tanıma skoru ile en tanınan ve 4,03 beğeni skoru ile en beğenilen sigorta firması oldu. Araştırma sonuçları ile ilgili yorumda bulunan Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, araştırmada elde edilen sonuçlardan Anadolu Sigorta'nın gelecek dönemdeki pazarlama ve iletişim stratejilerinin belirlenmesinde faydalanılacağını belirtirken, Anadolu Sigorta'nın bu stratejilerin belirlenmesi sürecinde; hedef kitleleri ve sosyal paydaşlarının görüşlerini ve önerilerini öncelikli olarak dikkat aldığını vurguladı.EKONOMİ
574930
TÜRK BASININDA BUGÜN
İnteraktif Bu haberin ses dosyası henüz hazır değil. TÜRK BASININDA BUGÜN Giriş Saati 09:11 Güncelleme 09:11 Yazarlar Copyright 2003-2009 Tüm hakları saklıdır.
574523
Uzan Grubu'nun açtığı dava, Türkiye lehine sonuçlandı
Bakan Yıldız, bir gazetecenin, ''Uzan grubunun Libenanco davasında bir gelişme var mı?biçimindeki sorusunu da şöyle yanıtladı: ''Önemli bir gelişme var. Uzan grubunun açmış olduğu tane temel dava vardı. 2'si Polonya ve diye tabir ettiğimiz 3.6 milyar dolarlık ve 4.8 milyar dolarlık davalardı. Bu davalarda birincisi Türkiye lehine sonuçlanmıştı. Uzan grubunun açmış olduğu ikinci dava, Türkiye lehine sonuçlandı. Grubun ikinci davayla ilgili talebi de reddedildi. Burada reddedilme gerekçesinde 51 sayfalık metnin önemli olduğunun altını çizmek isterim. Kendileri tarafından talep edilen hakem heyetleri de dahil olamak üzere tane hakem heyetinin ortaklaşa mutabık kalarak yazdıkları gerekçeyle bu davanın reddedilmiş olması bizim için önemli.Libenanco davasında hukuksal sürecin hala sürdüğünü belirten Yıldız, ikinci davadaki sözleşmelerin kafalarda soru uyandırdığına dair hakem heyetinin bir yorumu olduğunu bildirdi. Hakem heyetlerinin Uzan'lar tarafından sunulan mali tabloların inandırıcılığıyla ilgili tereddütlerini belirten ifadeleri olduğunu ifade eden Yıldız, ''Bizim de görüşümüz bu manadaydı. Ben üçüncü davada hukuka ve hakem heyetine güveniyorumdedi.
574191
Malki Cinayetinde Sürpriz Tahliye
Malki Cinayetinde Sürpriz Tahliye Kamuoyunda, "Malki Cinayeti," olarak bilinen davanın sanıklarından işadamı Erol Evcil'in tahliyesine karar verildi. Bursa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Nesim Malki cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanmakta olan işadamı Erol Evcil hakkında tahliye kararı alındı. Duruşmada, davanın diğer sanıklarından Burhanettin Türkeş, Oğuz Işıklı ve Mücahit Çakal'ın tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Nesim Malki cinayetinin azmettiricisi olarak yargılanan Erol Evcil, Ocak 2008 tarihinde Bursa 2'nci Ağır Ceza Mahkemesince müebbet hapis cezasına çarptırılmış, karar Yargıtay tarafından bozulmuş, bunun üzerine dava yeniden görülmeye başlanmıştı.
575445
Nazmi Avluca ASKİ Spor'da
Nazmi Avluca ASKİ Spor'da Avrupa ve Dünya şampiyonu, Olimpiyat 3'üncüsü milli güreşçi Nazmi Avluca, Ankara ASKİ Spor Kulübü'ne transfer oldu. Yayına Giriş: 16:22:11 Güncelleme: 16:22:11 Son sezondur Konya Şekerspor'da forma giyen Avluca, bu sezon Grekoromen Süper Ligi'nde Ankara ASKİ Spor için mindere çıkacak. Ankara ASKİ Spor Güreş Şubesi Başkanı Fatih Uzun, geçen yıl 1. Grekoromen Ligi'nde şampiyon olarak Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda mücadele etmeye hak kazandıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Dünya Şampiyonası'nın yapılacağı Danimarka'nın Herning kentinde bu kupanın kuraları da çekilecek. Burada iyi bir gruba düşmeyi umut ediyoruz. Nazmi'nin transferiyle çok daha iddialı duruma geldik. Hedefimiz Rusya'da yapılacak kupada şampiyonluğa ulaşmak." Uzun ayrıca, 1. Serbest Güreş Ligi şampiyonu Amasya Şekerspor'un kapatılması nedeniyle geçen yılın finalisti olan kulüplerinin, bu sezon bu kategoride Avrupa Şampiyonlar Kupası'nda mücadele etmesinin de söz konusu olduğunu söyledi. Bu arada Avluca'nın transferiyle Dünya Şampiyonası'nda milli mayoyu giyecek ASKİ Sporlu güreşçi sayısı 4'e yükseldi. Grekoromen Milli Takımı'nda da 96 kiloda güreşen Avluca'nın yanı sıra 120 kiloda Rıza Kayaalp, 66 kiloda Abdullah Çoşkun, serbest stilde ise 120 kiloda Recep Kara bu kulüpte forma giyiyor.
574461
Yazık oldu dev adama
Maça pota altında Ömer Aşık ve dış atışlarda Ömer Onan'ın sayılarıyla iyi başlayan 12 Dev Adam, daha sonra Yunanistan'ın top kayıplarını iyi değerlendiremedi. Milli Takım, Spanoulis ile Zisis'in dış atışlardan bulduğu sayıları engeleyemeyince, ilk periyodu Yunanistan 17-14 üstün geçti. İkinci çeyrekte Yunanistan savunması karşısında sayı bulmakta zorlanan Milliler, ribauntlarda da önemli sıkıntı yaşadı. Yunanistan'ın kötü bir şut yüzdesiyle oynaması, oyunda dengenin bozulmasını önledi. Pota altında Ömer Aşık, Oğuz ve Ender'le bulduğu sayılarla ayakta kalan Ay-Yıldızlı basketbolcularımız, devreyi de 29-26 geride kapattı. Aldığı bir darbe nedeniyle ikinci çeyrekte çenesi açılan Ersan İlyasova, yapılan bandajla oyuna devam etti. Üçüncü periyot karşılıklı basketlerle geçerken, her iki ekip de üstünlüğü ele alamadı. Bourousis, Fotsis ve Spanoulis ile etkili olan Yunanistan, bu çeyreği de 47-46 önde bitirdi. Final periyodunda ribauntlarda önemli sıkıntılar yaşayan Milliler, ancak savunmasını sertleştirerek oyuna asılmayı sürdürdü. Kerem Tunçeri ve Hidayet Türkoğlu'nun oyuna ağırlığını koymasıyla hareketlenen Milliler, karşılaşmayı 65-65 tamamladı. Uzatma bölümünde Yunanistan, Spanulis'in dış atışlarda bulduğu sayılarla maçı 76-74 kazandı. Bu arada Milli Takım, bugün Fransa ile beşincilik mücadelesi yapacak. Saat 13.00'te başlayacak maç NTV'den naklen yayınlanacak. Günün programı şöyle: Yarı final: İspanya-Yunanistan (19.30), Sırbistan-Slovenya (22.00). Klasman maçı: Rusya-Hırvatistan (15.15). TÜRKİYE: 74 YUNANİSTAN: 76 TÜRKİYE: Kerem Tunçeri 9, Ömer Onan 13, Hidayet 13, Ersan 9, Ömer Aşık 9, Semih 2, Oğuz 8, Ender 8, Sinan 3, Barış Hersek YUNANİSTAN: Zisis 14, Spanoulis 23, Perperoglou 2, Fotsis 11, Bourousis 11, Printezis 6, Schortsanitis 9, Kalampokis, Calathes 1. PERİYOT: 17-14 (Türkiye) DEVRE: 26-29 (Yunanistan) 3. PERİYOT: 46-47 (Yunanistan) NORMAL SÜRE: 65-65 FAUL: (Dk. 38.22) Bourousis HAKEMLER: Shmuel Bachar (İsrail), Guerrino Cerebuch (İtalya), Milivoje Jovcic (Sırbistan) SALON: Spodek Arena maçın analizi Maçın adamı Spanoulis soğukkanlılığını hiç bozmadı Yunanistan'ın hücumunu tek başına organize eden Panathinaikoslu guard Spanoulis dün gecenin yıldızıydı. Spanoulis uzatma bölümünde biri Hidayet'in üstünden biri de 24 saniye süresi biterken attığı üçlükle maçı koparttı. Oyunda kaldığı 41 dakikada 23 sayı, asistle maça damgasını vurdu. Kırılma noktası Hakemler 24 saniyenin bittiğini göremedi Yunanistan ile oynanan her maça mutlaka hakem kararları damgasını vuruyor. Uzatmanın son dakikasına girilirken Yunanistan hücumunda iyi savunma yaptık. Ersan'ın Schortsanitis'e blokunda 24 saniye süresi doldu. Ama hakemler topu Yunanlara verip saniye hücum süresi işletti. Spanoulis'in 3'lüğü farkı 6'ya çıkardı. Hayal kırıklığı Hidayet hayallerimizi yıktı Yunanistan karşısında çok kötü oynayan Hidayet Türkoğlu, ilk sayısını 35. dakikada attı. Uzatmaya giden maçta bitime 10 saniye kala son hücumu kullanan Hidayet boş arkadaşını bulacağına, inanılmaz bir hata yaparak topu kaos ortamında potaya gönderdi. Bu kararıyla maçı Yunanistan'a hediye etti. Maçın rakamı 47 Verdiğimiz 47 ribaunt sonumuzu hazırladı Yunanistan takımı maç boyunca tam 47 ribaunt alırken, Millilerimiz sadece 28 kez çemberden dönen topa sahip olabildi. Bu fark, ilk yarıda ortaya çıktı. Devre biterken Yunanlar ribauntlarda 22-4 üstünlük sağladı. Oyunu 2. yarıda dengeleyen Ay-Yıldızlılar kalan bölümde 24 ribaunt ile açığı kapatsa da bu yeterli olmadı.
575517
Türkiye liglerinde günün sonuçları!
Haberi Ekle Türkiye liglerinde günün sonuçları! 19/09/09 18:49 -BANK ASYA 1. LİG- Kayseri Erciyesspor-Kardemir D.Ç. Karabükspor....................:(1 2) Gaziantep B.Ş. Bld.Spor-Karşıyaka................................:(2 0) -TFF 2. LİG 1. GRUP- Yalovaspor-Gebzespor.............................................:(0 3) TKİ Tavşanlı Linyitspor-Zeytinburnuspor..........................:(2 0) Bozüyükspor-Güngören Belediyespor................................:(1 0) Beykozspor 1908 A.Ş.-Körfez Belediyespor.........................:(1 0) Pendikspor-Türk Telekomspor......................................:(1 1) -2. GRUP- Turgutluspor-Fethiyespor.........................................:(2 1) Alanyaspor-Tepecikspor...........................................:(2 1) Denizli Belediyespor-İstanbulspor................................:(2 1) Eyüpspor-Göztepe.................................................:(0 1) Sarıyer-Konya Şekerspor..........................................:(3 3) -3. GRUP- Akçaabat Sebatspor-Erzurumspor...................................:(3 1) Ofspor-Karsspor..................................................:(0 6) Tokatspor-BUGSAŞ Spor............................................:(1 0) Etimesgut Şekerspor-Pursaklarspor................................:(1 0) Çankırı Belediyespor-Trabzon Karadenizspor.......................:(0 1) Çorumspor-Kırşehirspor...........................................:(1 0) -4. GRUP- Belediye Vanspor-Diyarbakır B.Ş. Bld. Diskispor..................:(1 1) Adıyamanspor-Adana Demirspor.....................................:(0 0) Mardinspor-Malatyaspor...........................................:(3 1) Kahramanmaraşspor-İskenderun Demir Çelikspor.....................:(1 1) -TFF 3. LİG 1. GRUP- Balıkesirspor-İnegölspor.........................................:(2 1) Bursa Nilüferspor-Alibeyköy......................................:(1 0) Çerkezköy Belediyespor-Küçükköyspor..............................:(1 1) Gaziosmanpaşa-Oyak Renaultspor...................................:(2 1) Bayrampaşa-Bandırmaspor..........................................:(0 1) -2. GRUP- Altınordu-Ispartaspor............................................:(3 2) Keçiören Sportif A.Ş.-Muğlaspor..................................:(2 0) Torbalıspor-Tekirova Belediyespor................................:(2 0) Nazilli Belediyespor-Menemen Belediyespor........................:(1 3) -3. GRUP- Anadolu Üsküdar 1908 Spor-Ankara Demirspor.......................:(3 2) MKE Kırıkkalespor-İstanbul Kartal Belediyespor...................:(1 2) Maltepespor-Orhangazispor........................................:(5 2) Gölcükspor-Keçiörengücü..........................................:(5 1) Düzcespor-Beylerbeyi.............................................:(4 1) -4. GRUP- Arsinspor-Kastamonuspor..........................................:(1 0) Yalıspor-Pazarspor...............................................:(1 0) Bafra Belediyespor-Gümüşhanespor.................................:(2 1) Ünyespor-Sürmenespor.............................................:(1 1) Bulancakspor-Araklıspor..........................................:(0 0) -5. GRUP- Malatya Belediyespor-Belediye Bingölspor.........................:(1 0) Hatayspor-Siirtspor..............................................:(1 0) Batman Petrolspor-Diyarbakır Kayapınar Bld. Spor.................:(0 0) Şanlıurfa Bld. Spor-Kırıkhanspor.................................:(1 2)
574266
Kameradaki dehşet görüntüleri VİDEO
Bunlar Kıyametin binde biri bile değil ,Ama bu küçük felaketler yine insanoğlunun diyeti ne ekersen onu biçersin,Kur-An açıklıyor insanoğlu kendi sonunu kendisi hazırlayacak diye..Onun için herkez kendisine çeki düzen versin,Kul Hakkı yemeden,Harama bulaşmadan,Edebiyle yaşasın,Allah'a iman etsin!!? yoksa durum kadar kötüki seyredenler boş boş ,sanki sinema seyrediyor..İnşaAllah bu felaketlerden bir ders çıkarırız,Allah Herkese akıl ve iman versin.. bu yağmurun işi değil.dere dola cak,taşacak ve karayolunda baraj tahliyesi gibi su akacak bizde SAF olacagız.google earth te askeriyedeki gölet 31 temmuzda ve agustosta ağzına kadar dolu. sonra bom boş ağzıda en az 8-10 metre boyunda yarık BOMBOŞ. burada bir örtbas var.KİM KİMİ NEDEN VE NİÇİN KORUYOR.ortada bir KOLAMA var chp liler bile göleti görmemezlıkten gelip attı savur dular.OLAN EKMEK PARASINA kosturan gariplere oldu. yazık oldu canlara. VİCDANLARI ,hiç KANAMAYACAKmı,bana sorarsanız, HAYIR.
574809
Yolda karşılaştığı eşini öldürdü
Yolda karşılaştığı eşini öldürdüNecati MALDAR/SÖKE(Aydın), (DHA) AYDIN'ın Söke İlçesi'nde 41 yaşındaki Cevdet İ., bir süredir ayrı yaşadığı eşi 40 yaşındaki Rukiye İ.'yi sokak ortasında tabancayla vurarak öldürdü. Olay, bugün saat 19.30 sıralarında Eylül Caddesi üzerinde meydana geldi. Cevdet İ., bir süredir ayrı yaşadığı çocuk annesi eşi Rukiye İ. ile yolda karşılaşınca tartışma çıktı. Büyüyen tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Cevdet İ., belinden çıkardığı tabancayla Rukiye İ.'ye el ateş etti. Kurşunlardan birinin başına isabet ettiği Rukiye İ. olay yerinde yaşamını yitirirken, Cevdet İ. kaçtı. Rukiye İ.'nin cesedi yapılan incelemenin ardından, 'nun morguna kaldırıldı. Olay sonrası kaçan Cevdet İ. ise kısa sürede yakalanarak sorgulanmak üzere Söke İlçe 'ne götürüldü.
574944
Çankırı'da kaza: ölü, yaralı
Kaza gece geç saatlerde Çardaklı mevkiinde meydana geldi. Kurşunlu'dan Çerkeş yönüne giden Necati Aydoğan'ın (34) yönetimindeki 34 GL 4554 plakalı otomobil, karşı yönden gelen Aydın Kütük'ün kullandığı 34 TE 657 plakalı kamyonetle çarpıştı. Bu sırada Çerkeş yönünden gelen İsmail Kantar yönetimindeki 53 HE 888 plakalı otobüs de her iki araca çarptı. Kazada kamyonetin şoförü Aydın Kütük ile aynı araçta bulunan kimliği henüz belirlenemeyen kişi hayatını kaybetti. Kazada yaralananlardan otomobil sürücü Necati Aydoğan ve kamyonette bulunan Ayhan Kütük (26), Çankırı Devlet hastanesi'nde tedavi altına alındı.
574249
İBB'den basın açıklama
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER En Çok Gönderilenler İBB'den basın açıklama İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada 'özel çağ okulları'nın, dere Koruma bandının dışında kaldığı' bildirildi İSTANBUL (A.A) İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamada, 'Özel Çağ Okulları'nın, dere koruma bandının dışında kaldığı' belirtildi. Büyükşehir Belediyesi, son günlerde bazı gazetelerde yer alan 'Özel Çağ Eğitim Okulları'na dere yatağında izin verildiği' haberleriyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Yenibosna Köyaltı bölgesindeki 114 bin 500 metre karelik alanın 30 bin metre karelik bölümünün Özel Çağ Okulları'na 49 yıllığına kiralandığı ifade edilerek, Özel Çağ Okullarının, Hazine'nin verdiği yetkiyle Büyükşehir Belediye Meclisine plan tadilatı teklifinde bulunduğu kaydedildi. Büyükşehir Belediyesinin açıklamasında şu hususlara yer verildi: 'Teklifte bulunulduğu esnada bölge 'ağaçlandırılacak alan' vasfını yitirmiş, 'onama sınırı dışında' kalan plansız alan vasfındaydı. Teklif, 13 Temmuz 2006'da Büyükşehir Belediye Meclisinden oy birliğiyle geçmiştir. Konuyla ilgili İSKİ'nin olumsuz görüşleri yoktur, tavsiyeleri vardır. İSKİ, 25 metre bir kenarı, 25 metre diğer kenarı olmak üzere, dere kenarında koruma bandı bulundurulması tavsiyesinde bulunmuştur. Büyükşehir Belediyesi, Ayamama Deresi kenarından itibaren 25 ile 50 metre arasında değişen mesafe içerisinde 'Park Alanı' ve 'Yol Alanı' şeklinde koruma bandı düzenlemiştir. Dolayısıyla haberlerde yer alan 'İSKİ'nin itiraz ettiği' iddiaları asılsızdır. Özel Çağ Okulları, dere koruma bandının dışında kalmaktadır. Ayrıca, alanın plan tadilatının Meclis'ten geçtiği zaman yeşil alan oluğu iddiaları da doğru değildir. Söz konusu plan tadilatı rutin bir kamusal talep olduğu için kabul edilmiştir.' 18.09.2009
574830
Karayollarına 2.2 milyar TL ek ödenek
Ek ödeneğin 1,7 milyar TL'si karayolları müteahhitlerine aktarıldı.muhabirinin edindiği bilgiye göre, Karayolları Genel Müdürlüğü, 2009 yılı yatırım programında yer alan yatırımlarını tamamlayabilmek için geçen milyar TL'lik ek ödenek talebini YPK'ya iletti. Talebin değerlendirilmesinin ardından YPK'dan Karayolları Genel Müdürlüğü için 2,2 milyar TL için ek ödenek onayı çıktı. Ek ödeneğin 1,7 milyar TL'si devam eden işler için müteahhitlere aktarıldı. Ocak ayından bu yana milyar TL'nin üstünde yatırım harcaması yapan Karayolları Genel Müdürlüğü, ek ödenekle 2009 hedefleri arasında yer alan 1700 kilometre bölünmüş, 500 kilometre tek yol yapımı ile 17 bin 500 kilometrelik asfalt yapım onarım çalışmalarına devam edecek. Rutin çalışmalar kapsamında bakım, kaza kara noktası iyileştirmesi, otoyollarda üst yapı onarımları ve güçlendirme çalışmalarını yürütecek olan Karayolları, trafik güvenliğine yönelik olarak bin 100 kilometresi bitümlü sıcak karışım olmak üzere 17 bin 500 kilometrelik asfalt yapım onarımı gerçekleştirmeyi hedefliyor.
574519
İşsizlik maaşı bayramdan önce ödendi
Maaşlar dün hesaplara yatırıldı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, "Ağustosta başvurup eylül ayı sonunda işsizlik ödeneklerini alacak vatandaşlarımızın Ramazan Bayramı'nı daha iyi geçirebilmeleri için işsizlik ödemelerinin erken yapılması kararlaştırıldı." dedi. Bu kapsamda yaklaşık 13 bin vatandaşın bulunduğunu ifade eden Dinçer, İşsizlik Sigortası'ndan bugüne kadar milyon 641 bin 916 kişiye, milyar 630 milyon 488 bin 368 lira ödeme yapıldığını belirtti. Dinçer, son dönemde piyasalardaki canlanma ve istihdamı korumaya yönelik tedbirlerin İşsizlik Sigortası'na başvuruların azalmasını sağladığını, bu doğrultuda 2009 yılının ilk aylarında 78 bin olan ortalama başvuru sayısının ağustosta 38 bine gerilediğine dikkati çekti. İŞÇİSİNİ BAYRAMDA 'ikramiye ve harçlık' ile SEVİNDİREN ŞİRKETLER Sendikal örgütlenme bulunan bazı işyerlerinde, bayram öncesinde işçilere çeşitli miktarlarda 'harçlık' veriliyor. İşçisine bayramdan önce harçlık ödeyen işyerlerinin ölçeği ve faaliyet gösterdiği sektörler de farklılık gösteriyor. Çoğunluğunda toplu sözleşme yapılan bu işyerleri içinde Ülker Gıda, Kent Gıda, Migros, Real gibi çok sayıda işçinin çalıştığı yerler ile Soysal Çarşısı, İstanbul Barosu, Türk Tabipleri Birliği gibi görece daha sınırlı sayıda personelin çalıştığı işyerleri de bulunuyor. Toplu sözleşmeyle bayram harçlığı hakkı olan işyerleri arasında Türk-İş, Tez-Koop-İş ve Türkiye Maden-İş gibi konfederasyon ve sendikalar yer alıyor. ANKARA
575041
Irak: Suriye ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadı...
ETİKETLERİEtiketi sen belirle!Irak: Suriye ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadı... Irak, Suriye ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını açıkladı. İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, Türkiye’nin evsahipliğinde İstanbul’da yapılmıştı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ, Irak’a saldırı düzenlemekle suçladıkları Suriye’de yaşayan eski Irak Baas Partisi üyelerinin, uluslararası bir mahkemede yargılanması isteklerini sürdüreceklerini söyledi. Suriye, Irak yönetiminin 19 Ağustos’ta Bağdat’ta Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları dışında yapılan bombalı saldırıları finanse etmekle suçladığı iki eski Baas Partisi üyesini Irak’a iade etmeyi reddetti. Saldırılarda 100’e yakın kişi ölmüştü. Suriye, Irak’ın bu kişilerle ilgili kendilerine herhangi bir kanıt sunmadığını ileri sürdü.
575395
Turiste cepte internet faturası: 50 bin TL
Küçük bir dükkan işleten İsveçli Muhammed Javadi, tatilde çocuklarının cep telefonuyla oyun oynadığını, facebooka girdiğini, zaman zaman da kendisinin interneti kullandığını söyledi. Yurtdışında cep telefonu kullanmanın pahalı olduğunu bildiğini anlatan Javadi, ancak faturayı gördüğünde şoke olduğunu belirtti. Telia abonesi olan Javadi, faturaya itiraz ettiğini bildirdi. Telia ise abonelerine borcunu taksitlendirmeyi önerdiklerini, ancak abonenin yeniden itiraz etmesi halinde faturayı inceleyebileceklerini kaydetti.
574689
Bol çeşit indirimli fiyat
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Bol çeşit indirimli fiyat Okul ve kırtasiye sezonunu açan Migros 2009-2010 eğitim ve öğretim yılına 67 ildeki bin 387 mağazasında bol çeşitli ürünler ve indirimli fiyatlarla hazırlandı. Migros Grubu mağazalarındaki okul-kırtasiye reyonlarında geniş ürün yelpazesinde çok çeşitli lisans ve markada ürünler bulunuyor. Hem kırtasiye ürünleri hem de sözlük, atlas gibi eğitici ürünlerin yanı sıra tüm okul kıyafetleri ve çalışma masası, çalışma koltuğu gibi her türlü ihtiyaca cevap veren ürünler indirimli fiyatlarla raflardaki yerini aldı. Migros mağazalarının okul ve kırtasiye reyonlarında spor kulüplerine yürekten bağlı minikler için de Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın lisanslı ürünleri var. DEĞİŞİK MARKA SEÇENEKLERİ MEVCUT Okul öncesi alışveriş sürecinde öğrenci ve velilere ihtiyaç duydukları tüm ürünleri değişik alternatiflerle sunmayı hedefleyen Migros reyonlarında değişik markaların ürünleri yer alıyor. Okul ve beslenme çantalarında Barbie, Sponge Bob, Spiderman, High School Musical, NBA, Hot Wheels, Dora, Hello Kitty markalarının ürünlerini satışa sunan Migros'tan kalem alacak öğrenciler için de Faber Castell, Pensan, Pilot, Stabilo ve Pritt marka ürün seçenekleri sunuluyor. Cars, NBA, Ben 10, Spiderman, Hepsi, Prensesler, Hello Kitty ve Koza defterleri de bu yıl reyonlarda yerini aldı. Migros, Tansaş ve 5M mağazalarında özellikle ailelerin büyük ilgi gösterdiği ve kilogram fiyatı 2,28 TL'den satılan defterlerde kaliteyle uygun fiyat bir arada sunuluyor. 2009-2010 eğitim ve öğretim dönemi öncesinde Migros reyonlarından okul alışverişi yapacak olan aileler başta 'kilo ile defter' olmak üzere pek çok üründe piyasa fiyatlarının ortalamasının altında alışveriş yapmanın ayrıcalığını yaşayacak.
575452
Başbakan Erdoğan, babası ve kayın pederinin kabirini ziyaret etti
Erdoğan, öğle namazını kılmak için Üsküdar'daki konutundan Şakirin Camisi'ne gitti. Ardından yürüyerek Karacaahmet Mezarlığı'na geçen Erdoğan, kayınbabası Cemal Gülbaran'ın mezarını ziyaret etti. Buradan Kasımpaşa'daki Kulaksız Mezarlığı'na giden Erdoğan, babası Ahmet Erdoğan'ın mezarını ziyaret ederek dua etti. Arife günü olması nedeniyle mezarlık ziyaretine gelen vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaşan Başbakan Erdoğan, vatandaşlarla bir süre sohbet etti, sorunlarını dinledi. Bu arada, aileleriyle birlikte mezarlığa gelen çocuklar, Başbakan Erdoğan'a sevgi gösterisinde bulundu. Erdoğan'ın mezarlıktan ayrılışı sırasında korumalar makam aracının çevresini saran çocuklara bayram harçlığı dağıttı.
575392
İtalyan sahil güvenliğinin hatası
İtalyan La Repubblica gazetesine gönderilen imzasız bir mektupla gerçeğin ortaya çıktığı belirtilen gazete haberinde, mektubun, facia sırasında teknede bulunan bir asker tarafından gönderildiği kaydedildi. Haberde, kaptanın kaçaklara yardım etmeye çalıştığı sırada kazanın meydana geldiği, kaptanın göçmenlerin bulunduğu tekneye ağır bir merdiven atmasıyla teknenin alabora olduğu ve yüzme bilmeyenlerin boğulduğu ifade edildi. Mektubu gönderen denizcinin fotoğraf da ilettiği belirtilen haberde, bu kişinin kaçakların ölümünden kaptanı sorumlu tuttuğu, bazılarının da teknenin motor pervanelerine takılarak ölmüş olabileceğini belirttiği kaydedildi. Faciadan kurtulanların hikayeyi doğruladığı bildirilen haberde, bir gazetecinin olayın ardından Taranto'da bir başka göreve gönderilen kaptanı bulduğu, ancak kaptanın soruları yanıtsız bıraktığı ifade edildi. 19 Eylül 2009
574947
Şahin'den bayram mesajı
Şahin, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Ramazan Bayramı'na ulaşmanın mutluluğu ve coşkusunun hep birlikte yaşandığını belirtti. ''Hepimizi kaynaştıran, bütünleştiren, birlik ve beraberliğimizin en güzel ifadesi olan bayramlar, toplumsal huzurumuzun pekiştirilmesine katkıda bulunmaktadırdiyen Şahin, farklı medeniyetlerin hayat bulduğu Doğu'nun ve Batı'nın buluşma noktasındaki Türkiye'nin sahip olduğu potansiyelle her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çekti. Bölgesinin parlayan yıldızı olan Türkiye'nin bugün barışın ve istikrarın sürekli kılınması yolundaki çabalarıyla uluslararası sorunlarda inisiyatif alabilen güçlü bir ülke durumunda olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ''Bizi güçlü kılan özellikler; büyük medeniyet geleneğimiz, kültürel zenginliğimiz, dinamik ekonomik yapımız ve manevi değerlerimizden beslenen dayanışma ruhumuzdur. Milletimiz bu özelliklerini geleceğe de yansıtacak ve karşılaştığı sorunları bu anlayışla çözecektir. Aydınlık yarınlara ulaşmak için, kendimize güvenmemiz ve inanmamız gerekiyor. Gelecek kuşaklara demokrasisi güçlenmiş, özgürlükleri gelişmiş, insanların yüzü gülen, sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün hakim olduğu bir ülke bırakmak için çalışıyoruz. Millet olarak birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Farklılıklarımızı çatışma ve kavga nedeni olarak değil, zenginlik kaynağı olarak görmeli ve toplumsal uzlaşmamızı artırmaya gayret etmeliyiz. Sayısız güzelliklerin yaşandığı Ramazan Bayramı'nı böylesine bir anlayışın ve diyalog kültürünün gelişmesi için fırsat olarak görmeliyiz. Milli iradenin rehberliğinde bağımsızlık mücadelemizi yöneten, Cumhuriyeti ilan eden, devrimleri hayata geçiren Meclisimiz, bugün de milletimizin sorunlarını çözecek kararlılık ve güçtedir.Güzel bayram günleri gibi Türkiye'nin geleceğinin de aydınlık olduğuna inandığını vurgulayan Şahin, Türkiye'nin yetişmiş insan gücü, genç nüfusu, geçmişten gelen köklü birikimi ve zengin kaynaklarıyla dünyanın ileri ülkeleri arasında yerini alacağından kuşku duymadığını belirtti. Şahin, ''Yüce Meclisimiz ve milletvekillerimiz adına tüm vatandaşlarımızın bayram sevincini ve coşkusunu yürekten paylaşıyor ve Ramazan Bayramlarını kutluyorum. Bu özel günlerin tüm insanlığa, İslam alemine ve ülkemize sağlık, huzur ve barış getirmesini diliyor, selam ve sevgilerimi iletiyorumdedi.
574688
İstanbul, Süleymaniye'de bir bayram sabahıdır
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler İstanbul, Süleymaniye'de bir bayram sabahıdır Kimi tenhalaştığı için mutlu, kimi eskiye dönmeyeceğimiz için ümitsiz, kimi ise tat kalmadı diyerek mutsuz. İstanbul'da bayramı geçiren ünlülerin hepsi farklı ruh hallerinde ama tek bir noktada toplanıyor: “Artık İstanbul'da bayram yaşanmıyor” Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan YAHYA KEMAL Yarın artık Ramazan'a elveda diyeceğiz. Ve bütün bir sene yine bu huzurlu ayın gelmesi için gün saymaya başlayacağız. Ramazan bitti diye üzülürken, bir yandan da yeni bir bayrama daha eriştiğimiz için sevineceğiz. Yarın Ramazan Bayramı. Hepimizin ziyaret edeceği akrabaları var, hepimiz işe güce ara verip eşi dostu hatırlayacağız. Her ne kadar büyüklerin anlattığı gibi bayramlar yaşayamadıysak da, öyle ya herkesin bayramı kendine özel ve güzel. Biz belki de şanssız nesil olarak bayramı hep böyle yaşayacağız. İstanbul'da, ruhtan uzak ve yalın Eskiler İstanbul'da bayram başkaydı diyor, yeniler bayramda kendilerini tatil beldelerine atıyor. Son yıllarda sessiz ve boş bayramlar geçiren İstanbul terk edilmekten mustarip artık. Biz de bu hafta sizler için oyuncu, yazar, gazeteci ve tarihçilere “İstanbul'da bayram nasıl yaşanır?” diye sorduk. Bakın nasıl cevaplar verdiler: KİMLİKLERİMİZ BAYRAMA ENGEL OLMADI ALİN TAŞÇIYAN: Özellikle Ramazan Bayramı benim için çok keyifli bir bayram. Çünkü diğer adı Şeker Bayramı! Şehrin sokaklarında birbirlerine ziyarete giden insanlar, ellerinde çikolataları ve tatlıları bambaşka bir güzellik. İstanbul'da bayram deyince hoş giyinmiş insanlar geliyor gözümün önüne hemen. Artık 40 yaşındayım ve bayramlarla ilgili nostalji yapabiliyorum. Arnavutköy'de annemlerin para isteyen çocuklar olmayalım diye özellikle cepsiz aldıkları kıyafetlerimizle şeker toplardık. Ben çok güzel bayramlar yaşadım ama artık bayram herkes için tatil demek. Kalabalık olduğu için kimse sokağa çıkmıyor. Bir de ben kozmopolit ve ne kendimi ne de başkalarını yabancılamadığım bir çevrede büyüdüm. Sonuçta ben de bir Ermeni çocuğuydum. Ama İstanbul'da bu ayrımı fark etmeden bayramlar geçirdik hep beraber hem de. Mahallenin en büyüğünün elini öpmeye giderdik, da Aleviymiş. Rum teyzenin de elini öperdik. İstanbul'da hiç öyle bir ayrım olmadan, mutlu bir bayram yaşamayı becerdim ben. BAYRAM ARTIK ZORLUYOR HAKKI DEVRİM: İstanbul'un eski ve yeni bayramları bana göre aynı. Maksat bir arada olmak. Bizim çocukluğumuzda panayır yerleri kurulurdu ama onlar da çok lüks değildi ki. Özlenecek bir şey değildi yani zaman. Herkes eskide çok güzel şenlikler varmış, artık onlar yaşatılmıyormuş gibi bir havaya giriyor. Yok öyle bir şey. İstanbul'da her bayram ziyaretinde eziyet çeker insan, bunu biliyorum. Anadolu daha şanslıdır bu anlamda. Ben Arnavutköy'de oturuyorum akrabalarım Kızıltoprak'ta. Onları ziyarete gitmekte zorlanıyorum. İstanbul'da bayram bir yönüyle eziyet yani. İSTANBUL'DA BAYRAM İKİYE AYRILIR MEHMET BARLAS: İstanbul'da bayram benim için ikiye ayrılır. Bir çocukluğumun İstanbul'u. Boğaz ve Yeniköy'de geçerdi. Türklerin, Rumların ve Ermenilerin aynı bayramı, aynı şekilde kutladıkları günlerdi. bayramlarda sevinç de, hüzün de beraber paylaşılıyordu. Bu anlattığım 6-7 Eylül 1955 öncesinin İstanbul'u. Bir de yeni İstanbul var, çok büyüdü. Artık Yeniköy'le, mahalleyle anılacak bir şehir değil. Yeni İstanbul'un bayramı ise benim için Sultanahmet Meydanı. Oraya gittiğim zaman gerçekten bayramı yaşadığımı hissediyorum. Artık bayram demek İstanbul'dan kaçmak anlamına geliyor artık. Bu bana çok garip geliyor. Bayram ilişkilerin tazelendiği bir günken, yeni İstanbul'un bayramı İstanbul'dan kaçmak. Tatil beldeleri dolarken, İstanbul boşalıyor. Yani İstanbul'da bayram yaşanmıyor. BAYRAM HAVASI YOK Kİ BENNU YILDIRIMLAR: İstanbul'da bayram süresince olanakları daha kısıtlı olan insanlara yapılan yardımın yıl boyunca devam etmesini dilerim. İstanbul'da çocukların çok şeker yediği bir bayram bu. Bayramlarımın hemen hemen hepsi İstanbul'da geçmiştir. Büyükada'ya giderim bayramda. Çok büyük bir bayram havası sezemiyorum İstanbul'da. Çünkü artık 2009 yılındasınız ve çoğu değer tüketildi. Bayramın sonunda yenilen şekerler hatırlanıyor. Çocukluğumda da öyleydi. BAYRAMDA GELENEKSEL İSTANBUL SAHNEDE CENGİZ ÇANDAR: Bayram deyince İstanbul'da daha önce olmayan bir dinginlik geliyor aklıma. İstanbul'un güzelliği bayramda ortaya çıkar. Geleneksel İstanbul bayramda tekrar sahneye çıkar. Eskiden özlemle anılan İstanbul bayramları ve bayramlaşmaları bu geleneksellik sayesinde bir nebze olsun hatırlanır. Bayram da olmasa İstanbul'un geleneksel kimliğini hiç göremeyeceğiz yani. İSTANBUL BAYRAMDA TENHA TAYFUN TALİPOĞLU: İstanbul benim için her zaman özel. Çünkü ben hep Anadolu ve Ankara'da yaşayan biriyim. İstanbul'un bayramı yok benim için. Her gidişim bayram gibi. Çünkü ben ara ara gittiğimden ne trafiği etkiliyor ne de başka bir şeyi. İstanbul'da sürekli yaşamanın zorluğunu bildiğim için Ankara'dayım. Ama bayramlarda daha bir severim İstanbul'u. Çünkü tenhalaşmış oluyor. BAYRAMDA İSTANBUL'DAN ÇIKMAM LALE MANSUR: Bayram ve İstanbul İstanbul'un en güzel olduğu zaman dilimidir. Trafik sorununun yaşanmadığı İstanbul muhteşem oluyor. Mecbur kalmadıkça bayramlarda İstanbul dışına çıkmam. Bütün İstanbul boşaldığı için bir yerden bir yere gitmesi de zevkli oluyor, bayramı doyasıya yaşamak da. İstanbul'un bayram zamanları yaşadığı tenhalık başka günlerde bulunmaz. Ben bunun kıymetini bilirim bir kere muhakkak Sultanahmet tarafına giderim. Normalde de Sultanahmet'e ayda bir gitmediğimde eksiklik hissederim. Bu ihtiyaç bayramda daha da artıyor. ZİYARETLERE İKİNCİ GÜN BAŞLARIM ALİ AYCİL: Bana öyle geliyor ki, İstanbul, Yahya Kemal'den bu yana Süleymaniye'de bir bayram sabahıdır. Şair, mühendislik harikası bir mabetten değil, binlerce yılın hafızasıyla secdeye varan bir bilinç kentinin kalbinden seslenir bize. Bütün İslam kentleri, birbiriyle bayramlaşmak için İstanbul'a gelirler! Ben ise bayram sabahları Üsküdar'a inerim. Semtin Ramazan ve Kurban bayramlarına özgü apayrı bir tenhalığı vardır; günün göğsü genişler sanki, vakitler uzar; bayramın coşkusuyla fanilik duygusunu iç içe geçirir. Neredeyse hiç bir akrabam yoktur bu şehirde, görmek istediğim insanları ziyarete ikinci gün gitmeye başlarım. TEFEKKÜR GÜNÜDÜR BAYRAM YILDIZ RAMAZANOĞLU:Bayram elbette barış, esenlik ve iyilik getirir. İstanbul'da görkemli bir akış baş döndürücü bir hareket yaşanır. Fakat aynı zamanda İstanbul'daki derin eşitsizliklerin en fazla görünür olduğu zamanlardır. Çevremize çok dikkatle bakmalı, asgari dini yükümlülükleri yerine getirmekle aklanacağımızı sanmamalıyız. Bayramın herkese bayram olması ve daha adil bir dünya için tefekkür günleridir bu günler. İSTANBUL'DA BAYRAM KUTLANIYOR MU? HİLMİ YAVUZ: Ben eski adamım. Bayram ve İstanbul denince aklıma çocukluğumun bayramları geliyor. zaman gerçekten bayram bayram gibi kutlanırdı. Ama şimdi İstanbul'da bayramın kutlandığından da çok emin değilim. Nerede ve nasıl kutlanıyor, bilmiyorum. Ama bütün bunlar bana Ziya Osman Saba'nın bir dörtlüğünü hatırlatıyor: Rabbim şuracıkta sen bari gözlerimi yum! Sen. Bana en son kalan, ben senin en son kulun/ Bu akşam, artık seni anmayan İstanbul'un Bomboş bir camiinde uyumak istiyorum.
575427
FEM Dersaneleri soru sızdırdı yalan haber mi?
Milliyet'te yer alanhaberdeki iddiaya göre, "Sınavdan günler önce FEM Dershanesi’nde bazı adaylara ‘deneme testi’ şeklinde verildiği iddia edilen 100 sorunun 85’i, küçük değişikliklerle sınavda çıktı. Bursa’da suç duyurusu yapıldı" "Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından geçtiğimiz pazar günü yapılan Polis Meslek Yüksekokulları(PMYO) sınavında, soruların büyük bir kısmının önceden çalındığı öne sürüldü. Sınavdan günler önce bazı adaylara “deneme testi” şeklinde verildiği iddia edilen 100 sorunun 85’i sınavda küçük değişikliklerle adayların karşısına çıktı. Sınavdan saat sonra da deneme testinin bir kopyası ÖSYM’nin eline geçti.Bursa’da sınava giren iki genç ise, soruların çalındığını öne sürürek suç duyurusunda bulundu. PMYO sınavına İstanbul’da giren FEM Dershanesi Pendik Şubesi’nin bir öğrencisi de dershanenin 50 öğrencisine deneme testinin çözdürüldüğünü iddia etti. Durumun “mide bulandırıcı” olduğunu belirten ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, ÖSYM ve Emniyet’in olayı soruşturduğunu söyledi" ifadeleri yer alan haberle ilgili olarak bir açıklama yapan FEM Dershaneleri yetkileri, Milliyet gazetesinde yayınlanan "Polis okulu soruları sızdı mı?" başlıklı haberlerdeki iddiaların asılsız olduğunuve bu soruların hiç sorulmadığını ifade etti. Açıklamada Polis Meslek Yüksek Okulu sınavı sorularının kendilerine sızdırıldığı iddialarının gerçek dışı olduğu belirtildi. Dershanenin adının karalanmasının kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada "FEM Dershaneleri, bugüne kadar Polis Meslek Yüksek Okulu sınavına yönelik özel bir eğitim vermemiş, özel bir program uygulamamıştır. Kurumumuzun hiçbir şubesinde, bu sınava ilişkin bir deneme sınavı uygulanmamıştır. FEM Dershaneleri'nin söz konusu sınava yönelik basılmış herhangi bir test ve dokümanı da bulunmamaktadır." ifadelerine yer verildi. Fırat Eğitim Merkezi İşletmeleri AŞ (FEM Dershaneleri) adına Av. Uğur Çifçibaşı tarafından yapılan açıklamada, konuyla hiçbir ilgisi bulunmadığı halde habere FEM Dershaneleri'nin adının geçirildiği vurgulandı. Açıklamada şu cümlelere yer verildi: "Söz konusu gazetenin haberinde, 'Deneme testinin FEM Dershaneleri'nin Pendik Şubesi'nde de sınava girecek öğrencilere çözdürüldüğü iddia edildi?' şeklinde gerçekle hiçbir ilgisi olmayan ve kamuoyunu yanıltma maksatlı bilgiler yer almaktadır. Söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı Üniversite Hazırlık Dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM Dershaneleri'nin kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır." "Haberde yer alan deneme testlerinin dershanemiz ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır." denen açıklamaya şöyle devam edildi: "FEM Dershaneleri, yaklaşık 25 yıldır dershanecilik sektöründe büyük ciddiyet ve özveri ile hizmet vermekte olup, eğitimde göstermiş olduğu başarı ile kendisini kanıtlamıştır. Kurumumuzun, haberde iddia edilen yasadışı sayılabilecek yolara tevessül etme ihtiyacı yoktur. Asılsız iddiaların yer aldığı söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı üniversiteye hazırlık dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM'in kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır. Milliyet gazetesinin basın ilkelerini alt üst eden, hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen haberi gerçeği yansıtmamaktadır." Açıklamanın devamı şu şekildi: "FEM Dershaneleri, değerli kamuoyumuzun da bildiği gibi yaklaşık 25 yıldır, Üniversiteye Hazırlık sektörünün en büyük kurumlarından biridir. Bugüne kadar binlerce öğrencimiz, dershanemizde aldığı üniversiteye hazırlık eğitimi ile ülkemizin en gözde üniversitelerine girmiş, yüzlerce öğrencimiz de aldıkları birinciliklerle okullarının, ailelerinin ve ülkemizin yüz akı olmuşlardır. Başarısı eğitim camiası, en önemlisi de kamuoyu tarafından tescil edilen FEM Dershaneleri'nin Milli Eğitim yönetmelikleri ve yasalarla belirlenmiş alanı dışında yasa ve etik dışı herhangi bir uygulamaya tevessül etmesi akla aykırıdır, mümkün değildir. Milliyet gazetesinin, nereden ve hangi amaçla dile getirildiği belli olmayan bir iddiayı, kurumumuzun adını kamuoyu nezdinde lekeleyecek biçimde yansıtması, hiçbir şekilde tasvip edilemez. Söz konusu haberde, FEM Dershaneleri'nin adının haksız yere geçtiğini, kurumumuzun itibarını zedelemeye yönelik bu iddianın gerçek dışı olduğunu belirtir, kanuni haklarımızı saklı tutarak, gerçeği değerli kamuoyu ile paylaşırız."
575085
Irak: Suriye ile ilerleme yok
İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, Türkiye'nin evsahipliğinde İstanbul'da yapılmıştı. İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, Türkiye'nin evsahipliğinde İstanbul'da yapılmıştı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ, Irak'a saldırı düzenlemekle suçladıkları Suriye'de yaşayan eski Irak Baas Partisi üyelerinin, uluslararası bir mahkemede yargılanması isteklerini sürdüreceklerini söyledi. Suriye, Irak yönetiminin 19 Ağustos'ta Bağdat'ta Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları dışında yapılan bombalı saldırıları finanse etmekle suçladığı iki eski Baas Partisi üyesini Irak'a iade etmeyi reddetti. Saldırılarda 100'e yakın kişi ölmüştü. Suriye, Irak'ın bu kişilerle ilgili kendilerine herhangi bir kanıt sunmadığını ileri sürdü.
575132
Rum kesimi:Türkiye sorumluluğunu bilsin
Rum siyasi partilerinin önerilerini de sunduğu toplantı, dün akşam yapılan ortak açıklama ile sona erdi. Rum radyosunun haberine göre, Konsey toplantısında, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile siyasi liderler, ''Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ve 'Kıbrıs cumhuriyeti' karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda'', Rum hükümetinin Aralık ayında, Türkiye'nin AB'ye üyeliğine razı olmayacakları konusunda anlaştılar. Toplantıda, Kıbrıs sorunu müzakere süreci ve Aralık ayında değerlendirilecek Türkiye'nin AB üyeliği öncesindeki AB-Türkiye ilişkileri ele alındı. Toplantıdan sonra alınan kararları açıklayan Kıbrıs Rum yönetimi Sözcüsü Stefanos Stefanu, ''Ulusal Konsey'in BM kararları ve 1977-1979 Doruk Antlaşmaları temelinde iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitlik temelinde, iki halkın, kurumların ve ekonominin yeniden birleşebileceği bir barış çözümü konusunda da anlaştığınısöyledi. Stefanu, ''çözümün; Türk askeri ve 'yerleşiklerin' (Türkiye Cumhuriyeti uyruklu KKTC vatandaşları) adadan çekilmesi ve adanın, İngiliz üslerinin uzaklaştırılması da dahil askersizleştirilmesiyle olacağınıkaydetti. Stefanu, Ulusal Konsey'de, Kıbrıs sorunu çözülmeden önce, güvenilir bir uluslararası kurum tarafından nüfus sayımı yapılması kararının alındığını da açıkladı. ''Kıbrıs cumhuriyetinde garantörler ve garantileri kabul etmeyeceklerinikaydeden Stefanu, ''çözümün, dıştan gelecek müdahalelerin değil, iki lider arasındaki anlaşmanın ürünü olması gerektiğinibelirtti ve böyle bir anlaşmanın referanduma sunulabileceğini söyledi. Rum Sözcü, ''Hakemlik biçimleri ve takvimlerin zorla kabul ettirilmesi mümkün değildirdedi.
575127
Diş fırçalarında ki ölümcül tehlike
Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nimet Ünlü,muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin diş sağlığı konusunda son yıllarda mesafe aldığını ancak henüz yeterli düzeyde olunmadığını söyledi. Her konuda olduğu gibi diş sağlığının da insanların eğitimiyle yakından alakalı olduğunu ifade eden Ünlü, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde diş sağlığına çok önem verildiğini hatırlattı. AB ülkelerinde hükümetlerin ciddi yaptırımlar uyguladığını vurgulayan Ünlü, düzenli olarak ayda bir diş muayenesini yaptırmayanların, ceza olarak sigortalarını kendilerinin ödediğini belirtti. Ünlü, ülkemizde ise diş sağlığına insanların gereken özeni henüz göstermediğini anlatarak, ilköğretimde diş sağlığı eğitimi verilmesi ve bunun müfredata alınması gerektiği uyarısında bulundu. ORTAK KULLANANLAR VAR Türkiye'de özellikle 5-12 ve 35-44 yaş gruplarında çürük düzeyinin yüksek olduğunu aktaran Ünlü, ''Sabah ve gece yatmadan önce günde en az iki kere dişimizi fırçalamalıyız. Olması gereken günde kere düzenli olarak fırçalanmasıdır. Ancak kez fırçalanarak da diş sağlığımızı koruyabilirizdedi. Ünlü, diş fırçasının, diş sağlığında önemli bir yeri olduğununu anlatarak, şunları kaydetti: ''Diş fırçası en geç ayda bir değiştirilmeli. Ancak ülkemizde en iyi ihtimalle bir yılda değiştiriliyor. Bazı aileler ise diş fırçasını ortak kullanıyor. Bu durum, fırçalama sırasında kişinin diş etinin kanamasıyla, diş fırçasında kalacak tortuların hastalık bulaştırma tehlikesini ortaya çıkarıyor. Bireylerin taşıdığı çok tehlikeli hastalıklar bu yolla yayılabilir. Diş fırçasının ortak kullanımı, AIDS, hepatit ve tüberküloz gibi ölümcül hastalıkların bulaşma riskini ortaya çıkarıyor. Bu nedenle kesinlikle diş fırçası kişinin kendisine ait olmalıdır ve bir başkası tarafından kullanılmamalıdır.
575484
Ferzan Özpetek'in yeni filmi
Sinema kariyerine İtalya'da başlayan ve çalışmalarını burada sürdüren Ferzan Özpetek, Eylül'de çekimlerine başladığı "Serseri Mayınlar"ın setini ilk defa basına açtı. Başrollerinde Riccardo Scamarcio ve Alessandro Preziosi'nin oynadığı filmin, İtalya'nın ünlü oyuncularından oluşan geniş bir kadrosu bulunuyor. Salento bölgesinde hafta boyunca çekimleri sürecek filmin yapımcılığını Fandango şirketi üstlenirken, film için yaklaşık milyon Avroluk bir bütçe öngörüldüğü öğrenildi. Film için bölgenin karakteristik özelliklerine uygun yerler seçilirken, harabe durumdaki eski bir villanın odası ünlü bir İtalyan sanat yönetmeni tarafından filme uygun şekilde restore edilerek, set olarak hazırlandı. Özpetek, yaptığı açıklamada, son filmi "Mükemmel bir gün"den sonra yeniden "kendi hikayelerine döndüğünü" söyledi. Son dönemlerde "gülmek, eğlenmek ve dalga geçmek duygularını içinde yoğun hissettiğini" kaydeden Özpetek, "2 yıldır bu filmin konusu üzerinde çalışıyorum. Gerçek bir olaydan hareket ettim. erkek kardeşin başına gelen bir olay. Çocukluğumdan aldığım bazı olaylar, kişilikler var. Hayattan aldığım 2-3 konuyu birleştirdim. Bana haz veren bir film" dedi. Çevresinde geçen bazı olaylardan ve kaybettiği insanlardan sonra filmi "güzel ve rahat bir yerde çekmek" istediğini anlatan Özpetek, "Burası yıldır tatile geldiğim, iyi arkadaşlarımın bulunduğu, yemeklerin harika olduğu, benim için dünyanın en güzel yerlerinden birisi. İtalya'nın geri kalan kısmından düşünce, yemek, deniz, kültür olarak farklı. Ve tüm bunları birleştirdiğinde benim değişik film yapmak istediğime cevap veren en uygun yer" açıklamasında bulundu. "Bir kare ve bir cümle ile bütün dünyayı anlatabilmek, her zaman tutkum oldu" Çekimler sırasında bazı bölümlere ekip olarak katıla katıla güldüklerini belirten Özpetek, "Bir kare ve bir cümle ile bütün dünyayı anlatabilmek, her zaman benim bir tutkum oldu. Tabii bundan da seyirciye heyecan verebilmek istiyorum" şeklinde konuştu. "Hem çok önemli bir dostum hem de hayranı olduğum biri. Benim için birçok şeyi temsil ediyor" dediği Sezen Aksu'nun bir şarkısının filmde "mutlaka bir yerlerden çıkacağını" kaydeden Özpetek, senaryoyu hazırlarken Sezen Aksu'nun bir şarkısını dinleyerek bazı yerleri yazdığını ve bunu da hemen telefon açıp sanatçıya anlattığını ifade etti. Sinema çalışmalarını İtalya'da yapmasına rağmen her zaman Türk olduğunu da vurgulayan Özpetek, "Oyuncuların bazen bana söylediği bir şey var; Bir sahneyi hazırlarken, oyunculara şöyle böyle yapalım dediğimde, söylediklerimin farklı anlatım biçimleri olduğunu düşünüp, bana (Senin farkın buradan, Türk olduğundan geliyor) diyerek iltifat ediyorlar. çok hoşuma gidiyor" diye konuştu. "Gelecek yıl Türkiye'de film çekeceğim" İlk filmi dışında Türkiye'de film çekmeyen Özpetek, bunun nedeniyle ilgili yöneltilen bir soruya karşılık şunları söyledi: "Cahil Periler ve Karşı Pencere İtalya'da çok iyi gitti ve bundan sonra adeta beni bırakmadılar. Ayrıca Türkiye'de film yapmak ya iyi olmazsa diye de düşündüm. Çünkü Türkiye'de daha da sorumluluk artıyor. Ama bundan sonraki filmim tamamen Türkiye'de olacak. Ay Yapım ve AFS şirketi ile beraber bir anlaşmam var. Onlarla gelecek yıl eylül ayında çekmeyi düşündüğüm bir film yapacağım. Benim aklıma gelen bir konuydu ve yazılmaya başlandı. Ama hiç bahsetmiyorum, yoksa başka yerlerden çıkıyor. Beni çok ilgilendiren bir konu ve tamamıyla bir Türk filmi olacak. Ayrıca filmden sonra artık 9. film başka olsun diye düşünüyorum. Menajerimle de onu tartıştım. İtalya dışından gelen diğer projelerle ilgilenmemi istiyordu ama benim son zamanlarda Türkiye'ye karşı bağım çok daha arttı. Her İstanbul'a gidişim gün olacaksa uzayıp, 10 gün oluyor. Öyle bir duygunun içindeyim." "Bir İtalyan yönetmen gibi İtalya sinemasına karşı bir sorumluluğum yok" Filmlerin İtalya'da yakaladığı başarıyı Türkiye'de yakalayamamasını en çok "alt yazılı veya dublajlı" çıkmasına bağlayan Özpetek, "Bence İtalya'da filmimin sevilmesinin sebeplerinden bir tanesi filmde konuşma lisanı olması. da oyuncularla yaptığım provalar. Bir de kendimi hiç düşünmeden, tamamen duygularımla hareket ediyorum. Geçen gün sahne çektik. Scamarcio bana (Bu sahne kadar riskli ki komik de, trajedik de ya da çok harika da olabilir. Buna hiçbir İtalyan yönetmen cesaret edemez) dedi. Yani böyle şeyler olabiliyor. Nedeni benim arkamda büyük bir sorumluluk olmaması. Yani buradaki bir İtalyan yönetmenin De Sicaları, Fellinileri var benim İtalya'ya karşı böyle bir sorumluluğum yok" değerlendirmesinde bulundu. 2010'nun Mart ayında İtalya'da gösterime girmesi beklenen "Serseri Mayınlar"ın tanıtım fragmanlarının kısa zaman içinde sinemalarda gösterilmeye başlanması bekleniyor. 19 Eylül 2009
575270
SHP'den siyasilere bayram hediyesi
SHP Genel Sekreteri Hulki Yakupoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, bugün "kürt açılımı" adı altında yapılan tartışmaların Türkiye demokrasisinin önemli dönemeçlerinden biri olduğunu, ancak aylardır yapılan açıklamaların sorunun çözümüne ilişkin ciddi bir öneri sunmadığını, süreci çözümsüzlüğe doğru götürdüğünü kaydetti. SHP'nin 1989 yılında hazırladığı raporda var olan anlayışın, bugün yapılan çözüm tartışmalarına ışık tutacak düzeyde olduğunu vurgulayan Yakupoğlu, "AKP, CHP ve DTP'nin sık sık atıfta bulunduğu 89 Raporu'nun, barış, insanca yaşam, kardeşlik gibi söylemlerin dile getirildiği bayramlarda en iyi hediyelerden biri olacağı düşüncesiyle, siyasi parti ziyaretlerimizde onlara bu raporu hediye edeceğiz. Barış, kardeşlik, demokrasi ve insan haklarının egemen olduğu bir ülkede yaşamak dileğiyle, tüm yurttaşlarımızın Ramazan Bayramı'nı kutlarım" dedi. (ANKA)
574375
Trabzonspor açıldı bir kere!
HTSPOR.COM Turkcell Süper Lig'in 6. haftasında Antalyaspor'u Avni Aker'de konuk eden Trabzonspor, rakibini 3-1 yenerek 2'de yaptı. İki haftada gol bulan Trabzonspor, 5. haftada da Belediye'yi golle geçmişti. Trabzonspor'u zafere taşıyan isimler, Umut Bulut ve Colman olurken Antalyaspor'dan Mile Jedinak Gökhan Ünal'ın ortasında topu kendi kalesine yolladı. Antalyaspor'un tek sayısı, 79. dakikada Orhan Ak'ın kafa şutunda kaydetiği golle geldi. Antalyaspor'dan Dijehua, maçın son dakikasında Egemen ile girdiği ikili mücadele sonunda rakibine yaptığı haraket sonrasında kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bıraktı. Dijehua 59. dakikada Veysel'in yerine maça dahil olmuştu. Bordo Mavili ekipte, sezon başından beri eleştirilen gol ayakları da çalışmaya başladıklarını iki hafta üst üste buldukları gollerle kanıtladı; Umut, hafta sonunda gol sayısını yaparken Colman, gole ulaştı. Umut'un 45, Colman'ın 52 ve Jedinak'ın 73. dakikada (kendi kalesine) kaydettiği gollerle puana uzanan Trabzonspor, bu sonuçla hafta sonunda galibiyet, beraberlik ve mağlubiyetle 10 puana ulaştı. Bu sezon hiç beraberliği bulunmayan Antalyaspor ise hafta sonunda 4. yenilgisini alarak puanda kaldı. -TRABZONSPOR: ANTALYASPOR: Stat: Hüseyin Avni Aker Hakemler: Koray Gençerler, Muhittin Gürses, Kemal Yılmaz Trabzonspor: Sylva, Tayfun (Dk. 46 Ceyhun ), Giray, Egemen, Ferhat, Selçuk (Dk. 80 Engin ), Colman, Serkan, Gabriç, Umut, Gökhan (Dk. 89 Alanzinho Antalyaspor: Polat, Yalçın (Dk. 38 Batak ), Şenol, Orhan, Necati, Ali Zitouni Kerim, Jedinak, Veysel (Dk. 70 Djiehoua ), Ertuğrul, Korhan (Dk. 66 Sedat) Goller: Dk. 45 Umut, Dk. 52 Colman, Dk. 73 Jedinak (kendi kalesine) (Trabzonspor), Dk. 79 Orhan (Antalyaspor) Sarı Kart: Dk. 70 Ertuğrul (Antalyaspor) Kırmızı Kart: Dk. 90 Djiehoua (Antalyaspor)
574890
Ali Bardakoğlu'nun bayram mesajı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, yayımladığı Ramazan Bayramı mesajında, ''evveli rahmet, ortası mağrifet ve sonu azaptan kurtuluşolan ramazan ayını geride bırakarak sevgi, umut, kardeşlik, dostluk, mutluluk ve kederi paylaşma, bütün bir toplum olarak kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve sevincinin yaşandığını belirtti. Ramazan ayında Kur'an'ın evrensel mesajı ve bir bütün olarak İslam hakkında sağlıklı bilgilenme gayretinde olunduğuna ve elde edilen dini bilgiyi gerek ibadet gerekse sosyal hayata aktarma imkanına kavuşulduğuna işaret eden Bardakoğlu, bu imkanın yaşattığı hazzın sorumluluklar hakkında daha da bilinçlenmeye vesile olduğunu ve böylece inanç, ibadet ve ahlakın güzelliklerini birleştirerek dindarlığı daha da derinleştirme fırsatı yakalandığını anlattı. Baştan sona bir ''arınma ve bilinçlenme mevsimiolan bugünlerde çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden hep birlikte cemaate katılarak camilerin şenlendirildiğini ifade eden Bardakoğlu, mesajında şu görüşlere yer verdi: ''Zengin, fakir, akraba, komşu iftar sofralarında buluşarak ekmeğimizi aşımızı yüreğimizdeki sevgiyi ve umudu paylaştık. Allah'ın rızasını kazanabilmek için iyi ve güzel davranışlarımızı arttırdık. O'nun rızasına uygun olmayan davranışlarımızı da terk ederek, üzerimizdeki manevi kirlerden arınma gayretinde olduk. Fitre ve zekatlarımızı vererek hem bireysel hem toplumsal anlamda bunun ortaya çıkardığı güzellikleri ve iyilikleri yakinen müşahede ettik ve aynı zamanda paylaşma, hayırda yarışma sorumluluklarımızı yerine getirmenin huzurunu yaşadık. Sadece midemizle değil, zihnimizle duygu ve düşüncemizle de oruç tutarak irademizi eğittik. Ramazan ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik yüce Allah'ın istediği, sevgili peygamberimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa 'İbadetlerin Allah'a karşı en sevimli olanı az da olsa devamlı olarak yapılanıdır' diye buyurmuştur.-''BİRLİK VE KARDEŞLİK DUYGULARININ GÜÇ KAZANDIĞI ÇOK ÖZEL GÜNLER''- Bardakoğlu, bayramların her yıl gelip geçen sıradan günler olmaktan öte dargınlık ve kırgınlıkların giderildiği, barış, sevgi ve esenliğin toplumun tüm kesimlerine yayıldığı ''ben''i ''bizyapan İslam dininin rahmet kaynaklı çağrısına kulak verilip yanı başındakinin fark edildiği ve gözetildiği, toplumda açılan sosyal yaraların sarıldığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yeniden güç kazandığı çok özel günler olduğuna dikkati çekti. Bayramlarda sevgi, saygı, özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa harmanlanıp, bunların gönülden gönüle sunulması gerektiğini belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti: ''Yüce Rabbimiz tarafından sayısız nimetlerle donatılan dünyamızı bizlere zindan eden hırs ve bencilliğimizi sorgulayarak, 'Neyimizi paylaşamıyoruz?' sorusuna cevap aramalıyız. Farklı anlayışlardan dolayı insanları yargılamadan, sınıflandırmadan ve ötekileştirmeden gönül kapılarını birbirimize açmalı, aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırarak şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatmalıyız. Varlık sebebimiz ve hayır dualarına har zaman muhtaç olduğumuz anne ve babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı bu günlerde ziyaret etmeli, çocukları sevindirmeliyiz. Hastalarımızı, huzur evlerindeki yaşlı vatandaşlarımızı, öksüz, yetim ve engelli kardeşlerimizi ve onlara karşı sorumluluklarımızı hatırlamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin, yurt dışındaki bütün vatandaş ve soydaşlarımız ile İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutluyor, bu bayramın hepimize, bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum.''
574448
Füze istemez...
Melih Aşık Açık PencereFüze istemez... 19 Eylül Cumartesi 2009 Vatandaşın sağlıkta iki kat artırıldı. Yakında parası olmayana yok. Öğretmene kadro yok. Sınıflarda odun kömür yok... Ancak silah alımına gelince para var. Hem de katrilyonlar. Son yıllarda gazetelerimizde yayımlanan silah alım haberlerini gözden geçirelim... - 2010’dan itibaren yaklaşık 11 milyar dolar ödeyerek 100 adet 35 uçağı satın almayı planlıyoruz. - milyar dolar sarfıyla 30 adet 16 Blok 52 uçağı satın alacağız... - 2.5 milyar dolar ödeyerek uçağı satın aldık... - milyar dolarlık anlaşmayla alıyoruz... - ’dan 4.5 milyar dolara 100 adet taarruz helikopteri alıyoruz.. Son yılda neyimiz var neyimiz yok sattık... ’ye giren para yaklaşık 30 milyar dolar. Yukarıdaki silahların bedeli de hemen hemen aynı rakam... Bu uçakların kiminde milli yoktur. üyelerine karşı kullanamazsınız. Awacs gibilerinin ne işe yarayacağı meçhuldür. (Parası ödendi ama bu uçaklar geld mi, onu da bilmiyoruz)... Kesin olan bir şey var: Bu silahlar öncelikle ’nin ’daki stratejik ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir... Halkımızın yarıdan çoğu ve sınırının altında yaşıyor... milyonlarca gencin belini büküyor... Öte yanda biz hâlâ ABD’ye yataklık peşindeyiz. ABD, ve ’ndeki projesinden vazgeçmiş... Füze kalkanını Ortadoğu’ya taşıma kararı almış. Ortadoğu’un ülkesi biz olabiliriz. Bu şekilde soyulmaya bir dur diyelim... Çinlilere göre, para sayanlar kendilerini güçlü, korkusuz ve güvenli hissediyormuş. Bizdeki siyasetçilerin çoğu güçlü, korkusuz ve kendine güvenen kişilerdir... Haldun Ertem Ceberrut devlet! Üniversitesi bir açıklama yaparak Prof. Dr. Ülkü Azrak ve Yrd. Doç. Engin Ünsal’ın kararı sonrasında yaş haddinden dolayı işlerine son verildiğini açıkladı. Açıklamaya göre, YÖK artık 72 yaş üzerindeki öğretim üyelerine norm kadro verilmesine izin vermemektedir. Ancak bu öğretim üyelerini ders başına ücret ödeyerek etmek mümkündür... Sözü geçen iki öğretim üyesinin ücretli statüde ders vermesine ihtiyaç duyulmadığından işlerine son verilmiştir. Geçenlerde biri özel, diğeri devlet üniversitesinde görevli iki genç akademisyenle sohbet ediyoruz... Özelde çalışan genç arkadaş sözleşmesinin bu yıl bittiğini söylüyor. Uzatılması neye bağlı? Sadece bölüm başkanının vereceği rapora... Arkadaş ekliyor: yüzden özel üniversitede akademisyenin özgürlüğü yok... Bölüm başkanının nabzına göre şerbet vermeye mecbursun... Farklı düşünüyorsan gidersin... Devlet üniversitesinde çalışan akademisyenin böyle dertleri yok... Ben farklı düşünebilirim, farklı konuşabilirim, diyor, ben üstlerimin oyuncağı değilim. Eğer haksızlık yaparlarsa 657 sayılı yasaya tabi olduğumdan derhal idare mahkemesine gider, hakkımı ararım... Bir yanda ceberrut devlet.. Bir yanda liberalizmin ve özgürlüğün timsali özel ... Ceberrut devlette özerkliği var, akademisyenin güvencesi var... Özelde ikisi de yok... Kapıkulu yapılmış bir öğretim üyesi modeli geçerli... Ne dersiniz bu işe sözde liberaller?.. Hayın... Birinci Dünya Savaşı sonunda ’un işgalinde geçen bir film izlemiştik televizyonda... Pera Palas’ta bir dans daveti vardı. Orada işgalcilerle Türk kızları tanıştırılıyor... Sarışın ve yakışıklı bir yabancı, bir Türk kızına şöyle tanıştırıldı: Henry... Casus... Kızın tepkisi:casus demek... Ne kadar ilginç... Çok fantastik... Günümüz İstanbul’u fazla farklı olmasa gerek... Hainler “aydın” etiketiyle eller üzerinde dolaştırılıyor. Aynı zamanda demokrasinin ve insan haklarının da şampiyonu olarak gösteriliyor... Halkımız “hain” ile “yurtsever”i ayırtetmedikçe yarın çok zor olacak... Domuz, bikini, pornografi gibi kelimeler arandığında “haram alarmı” veren yoğun ilgi görüyormuş. irtikap, kalpazanlık, ihaleye fesat karıştırma, tüyü bitmemiş yetim hakkı, kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekme gibi kelimeve kavramlar arandığında da “haram alarmı” veriyorsa “helal olsun” motora. Fahrettin Fidan Teselli! “Size göre kriz ’yi teğet mi geçiyor?” Yukarıdaki soru önceki akşam genel yayın yönetmenlerine verdiği iftar yemeğinde Başbakan Erdoğan’a soruldu. Gelen yanıt aynen şu oldu: “Bu ifadeyi kullanmak belki can sıkıcı olabilir ama, teğet geçiyor diyorum. Çünkü bizim şu anda ülkemizde işsizlik noktasında AB üyelerine bakın, Türkiye’nin onlardan çok daha iyi bir noktada olduğunu göreceksiniz. Örneğin ’da işsizlik yüzde 18, tarihinin en büyük işsizliğini yaşıyor. Yıl sonu itibariyle Türkiye’de tahmin yüzde 14 civarında. Biz işsizliği yüzde 10.7’de almıştık, yaklaşık üç puanlık bir artış olmuş olacak.” Şimdi AB İstatistik Kurumu Eurostat’ın işsizlikle ilgili 2009 tespitlerini ülke ülke sunuyoruz: Hollanda; 3.4, 4.4, Kıbrıs Kesimi: 5.5, 5.9, 6, 6.2, Çek Cumhuriyeti ve 6.4, 7, 7.3, İtalya: 7.4, ve İngiltere: 7.7, 8, Polonya: 8.2, 10, 12, 12.5, 13.3, 16.7, 17.4, İspanya: 18.5.
575363
Rivaldo, Özbekistan'da gol krallığını sürdürüyor
'da gol krallığını sürdürüyor Brezilyalı yıldız futbolcu Süper Ligi’nde 19 golle gol krallığını sürdürüyor. Geçen sezon lig şampiyonu ’a transfer olan, ligde 33, ’nde 11 ve Özbekistan Kupası’nda maçta forma giyen Rivaldo, şimdiye kadar çıktığı 50 maçta toplam 30 gol attı. Bu sezon Süper Lig’de çıktığı 23 maçta 19 gol atarak gol krallığında zirveye oturan Rivaldo, 2. sıradan takipçisi takım arkadaşı Enver Saliyev’i gol geride bıraktı. Bu arada Bunyodkor, ligde çıktığı 23 maçı da kazanarak, topladığı 69 puanla zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. Rivaldo’nun sözleşmesi, 2011 yılına kadar uzatmıştı.
574702
Çocuklar Smart Play'le eğlenecek
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Çocuklar Smart Play'le eğlenecek Çocukların zihinsel ve bedensel yeteneklerini geliştirmeye yönelik bir ortam hedefleyen Smart Play, ailelerin ve çocukların hayatını güzelleştirmeye devam ediyor. Ekim ayının ilk pazartesi günü Smart Play oyun merkezlerinde çocuklar yüzde 25 indirimli olarak çocuk gelişimi uzmanları eşliğinde oyunlar oynayacak, yarışmalara katılacak, bilgisayar animasyon oyunlarıyla zekalarını geliştirecek, top havuzlarıyla şişme zıpzıplarda enerji atacak ve yeni arkadaşlar edinip müzik eşliğinde eğlenecek. Ebeveynler de tüm bu süre zarfında ister çocuklarıyla birlikte aynı çatı altında eğlenmenin tadını çıkartabilir, ister içleri son derece rahat bir şekilde çocuklarını Smart Play'e emanet edip dışarıdaki işlerini bitirebilir.
574630
pankartı Garipoğlu astırdı
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY pankartı Garipoğlu astırdı SERKAN NERGİS Öldürülen liseli Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ile katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası Hayyam Garipoğlu arasında arabuluculuk yaptığı gerekçesiyle gündeme gelen gazeteci Cemil Baran, yeni iddialar ortaya attı. Garipoğlu Ailesi'nden yaklaşık 25 kişinin gözaltına alınacağını öne süren Baran, teslim olan Cem Garipoğlu'nun ifade verdiği adliye binası yakınına asılan pankartı Hayyam Garipoğlu'nun planladığını öne sürdü. Baran, Cem Garipoğlu'nun sadece yıl hapis yatıp çıkacağını iddia ederken “Polis beni gözaltına aldığında Süreyya Karabulut ve Hayyam Garipoğlu'nu çektiğim gizli kamera görüntülerine el koydu” dedi. Baran, Garipoğlu Ailesi'ne mensup 20-25 kişinin daha gözaltına alınacağını öne sürdü.
574125
Türkiye'den Irak'a 14 yolcu vagonu
Türkiye'den Irak'a 14 yolcu vagonu Diğer EKONOMİ haberlerini okumak için ...
574576
ŞAHİN ALPAY Türk-Ermeni normalleşmesi Azerbaycan'ın da yararına
Ödülün ilk sahipleri Türkiye'den Alper Görmüş ile İsrail'den Amira Hass oldu. Görmüş, kapanan Nokta dergisindeki haberciliği ve Taraf gazetesindeki yazılarıyla Türk basınının yüz akı olan meslektaşlardan biri. Hass ise Filistinlilerin maruz kaldıkları baskı ve zulmü dünyaya anlatmasıyla tanınan, başta Anna Lindh ödülü olmak üzere çeşitli uluslararası ödüllerin sahibi bir gazeteci. Ödül vesilesiyle Hrant'ı saygıyla ve acıyla anarken, onun rüyası olan Türk-Ermeni normalleşmesi yolunda atılan adımlarda bir nebze teselli bulmak mümkün. Türkiye ve Ermenistan hükümetleri 22 Nisan'da ilişkilerini normalleştirmek konusunda anlaştıklarını açıklamışlardı. 31 Ağustos'ta da normalleşmenin yol haritasını çizen iki protokolü imzaladıklarını duyurdular. İki hükümet hafta süreyle siyasi istişarelerde bulunduktan sonra, protokolleri onay için parlamentolarına sunacaklar. Onaydan sonraki ilk ayın ilk gününde diplomatik ilişki kurulacak, diplomatik temsilcilikler açılacak, iki ay içinde de sınır açılacak ve karşılıklı olarak tanınacak. Komisyonlar enerjiden altyapıya ve turizme kadar çeşitli alanda işbirliğini teşvik edecek önlemler alacak; bu arada "tarihi boyut (yani 1915 16 olayları) hakkında iki ulus arasında karşılıklı güveni yeniden tesis amacıyla, mevcut sorunları tanımlamak ve çözüm önerileri geliştirmek amacıyla tarihi kayıtların ve arşivlerin tarafsız ve bilimsel bir incelemesini de içeren bir diyaloğu başlatacaklar." Hiç kuşku yok ki protokoller iki taraf da normalleşmenin bölgede güvenliğe ve ekonomik kalkınmaya, dolayısıyla çıkarlarına hizmet edeceğine inandıkları için imzalandı. Türk-Ermeni normalleşmesinin Azerbaycan'ın da yararına olduğu, protokollerin Bakü'nün bilgisi dahilinde imzalandığı biliniyor. Türkiye'nin Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmamakta, 1993'ten beri sınırı kapalı tutmakta ısrar politikasının, Azerbaycan toprakları üzerindeki Ermeni işgalinin son bulmasına hiçbir yararı olmadı. Buna karşılık normalleşme sürecinin başlamasıyla birlikte, işgalin son bulması ve giderek Karabağ sorununun halli için ciddi bir hareketlenme tetiklendi. Ankara'nın Ermenistan ile normalleşmeyi, Ermenistan ile Azerbaycan normalleşmesine paralel bir süreç olarak sürdürdüğü açıkça görülüyor. Hükümetin işgalin son bulması yönünde gelişme sağlanmadan protokolleri onaylamayacağı, sınırın açılmayacağı yönündeki beyanları, bunun ifadesi. Normalleşme sürecine gerek ABD, gerekse Rusya'nın destek veriyor olması, sonuç alınabileceğinin önemli göstergelerinden biri. Moskova'nın Ermeni Azeri normalleşmesine yönelik çaba içinde olduğu görülüyor. Ermenistan Ulusal ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi direktörü Richard Giragosyan'ın Milliyet'e verdiği demeçte Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başkanı Serj Sarkisyan'ın ekim ayında bir araya gelerek Karabağ sorunu ile ilgili bir açıklama yapmalarının beklendiğine dair sözleri dikkate değer. Giragosyan şöyle diyor: "Türkler, Karabağ sorununun bir anda çözülmesini beklemiyor, ancak bir şekilde süreçte ilerleme görmek istiyor. Bu açıklama da tabii ki barış anlaşması türünde bir şey olmayacak, ancak Türkiye'nin görmek istediği türden bir ilerleme kaydedilecek..." (16 Eylül) Gerek Türkiye, gerek Ermenistan, gerekse Azerbaycan'da normalleşmeye muhalefet edenlerin olması çok doğal. Ancak, normalleşme yönündeki ilk adımları atanlardan birinin rahmetli Alparslan Türkeş olduğu hatırlandığında, MHP'nin tavrını anlamak güçleşiyor. CHP'nin tavrı ise daha anlaşılır, zira CHP hükümetin her yaptığına karşı çıkmaktan başka bir politika bilmiyor. Ne var ki üç ülkenin de normalleşmedeki çıkarları denli büyük ki, muhaliflerin süreci kundaklamayı başarmaları uzak bir olasılık. s.alpay@zaman.com.tr
575462
ayaklı kuzu kasaba verildi
Patnos'a bağlı Alatay köyünde ay önce Ali Demir'e ait koyun, ayaklı bir kuzu doğurdu. Sahibi Ali Demir, kuzunun ayaklı olarak doğduğunu söyledi. Demir, ''Kuzu ay boyunca sağlıklı bir şekilde büyüdü. Doğduğunda evdekilerle şaşkınlığımızı gizleyemedik.şeklinde konuştu. Demir, ayağından dolayı yürümekte zorlanan kuzuyu diğer hayvanlardan geri kaldığı için kasaba satmaya karar verdiğini söyledi. Kasap tarafından 120 TL'ye satın alınan kuzu Kasaplar Çarşısı'nda vatandaşların ilgi odağı oldu. Kuzunun etrafında toplanan vatandaşlar şaşkınlıklarını gizleyemedi. Üç ayaklı kuzu kasap tarafından bir süre sonra kesildi.
574639
Programı olumlu bulduk
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Programı olumlu bulduk ANKARA (A.A) Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, hükümet tarafından açıklanan orta vadeli programdaki hedefleri olumlu bulunduğu, fakat bu hedeflere nasıl ulaşılacağı konusunda endişeleri olduğunu bildirdi. Planda yer alan 2012 yılı sonuna kadar milyon 250 bin kişinin istihdam edileceği yönündeki hedefi pek gerçekçi bulmadığını da belirten Palandöken, 'Piyasadaki kuralsızlık esnafı bitiriyor. milyon 250 bin kişi istihdam edilecek diye beklenirken, milyon esnaf işyerini kapatmak üzere ama kimse bu gerçeğin farkında bile değil' dedi.EKONOMİ
574634
Erdoğan berberi şaşırttı
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Erdoğan berberi şaşırttı ŞAMİL KUCUR-İSTANBUL Bayram öncesi saç tıraşını olmak isteyen Başbakan Erdoğan, İstanbul Üsküdar Kısıklı'daki evinden çıktıktan sonra en yakındaki bir kuaför salonuna gitti. First Class isimli kuaför salonuna giren Erdoğan, berberin içerde olmaması nedeniyle bir süre beklemek durumunda kaldı. Erdoğan'ın geldiğini öğrenen genç berber heyecanla salona dönünce berber koltuğunda oturan Başbakanla karşılaştı. Berber hemen işe koyularak Başbakan Erdoğan'a önce sakal, ardından da saç tıraşı yaptı. İçeride uzun süre kalan Erdoğan, tıraşın ardından berbere ücretini ödemek istedi. Ancak genç berber Başbakan'dan ücret almak istemedi. Israrlara rağmen berberin para almadığını gören Başbakan bahşiş bırakarak kuaför salonundan çıktı. Dışarıda ise kendisini bekleyenler vardı. Erdoğan vatandaşlarla tokalaşıp, çocukları sevdi.POLİTİKA
574460
EKREM DUMANLI Mecazın kollarında yeni bir sinema düşlemek
Bazıları bu filmin fantastik bir bilim kurgu olduğunu söyleyebilir. Haksız da sayılmazlar. Ancak daha öte şeyler de söylemek gerekiyor. Senaryoya göre insanoğlu, neslinin devamı için yer altına bir şehir inşa eder. Uzun ama geçici bir süre için orada kalmak zorunda olan insanoğlunun çıkış zamanı ve şekli belediye başkanlarının birbirine miras olarak bırakacağı bir mesaja bağlıdır. Ancak bu mesaj zaman içinde unutulur ve insanlar gökyüzünden habersiz yaşamaya alışır. Ne var ki ilk kuruluş aşamasında kullanılan modern ve üstün teknoloji artık eskimeye, çürümeye başlamıştır. Onlarca kez tamir edilen jeneratörler bile artık iş görmez hale gelmiştir. Bu duruma muttali olan belediye başkan(lar)ı çıkış yolu arama yerine şehri kutsamaya, sistemi yüceltmeye başlar. Törenler yapılır, marşlar çalınır, hamaset duyguları kabartılır. Yiyeceklerin tükenmesine rağmen belediye başkanının kendine erzak deposu yapması sistemin başka bir açığını deşifre eder. Onca koyu propagandaya; hatta baskıya rağmen gençler eskimeye yüz tutmuş şehirden çıkış yolları arayacaktır... Aslında film, çeşitli semboller, metaforlar, mecazlar kullanmak suretiyle köhneleşen sistem(ler)i eleştiriyor. Ancak onu kadar naif bir dille yapıyor ki kimseyi incitmiyor, kırıp dökmüyor. Zaten öyle sert bir dil kullansa büyük tepki görecek, propagandist havası nedeniyle istenen mesajı da taşıyamayacak. Kara mizahın dozu öyle ayarlanmıştır ki, içinde politik mesajlar barındırmasına rağmen film büyük bir sempati ile izlenebiliyor. Fabıllardan, masallardan ve ütopyalardan sinemaya George Orwell'ın yazdığı Hayvan Çiftliği'nin (Animal Farm) bıraktığı geniş yankı biraz da mecaz dilinin çok iyi kullanılmasındandır. Roman, Stalinizmin yerden yere vurulduğu bir hikâyeye dayanır; ancak ne Stalin'den, ne Marks'tan, ne Lenin'den bahseder. Yaşlı domuzun hayvanlara mutluluk ve eşitlik vaat etmesine kapılan çiftliğin evcil hayvanları çiftlik sahibini kovarak işe başlar. Ardından yasaklar gelir. Eşitlik sloganı hayata geçirilir; ancak bu müsavat ezilmede ve baskıda görülen bir eşitliktir. Hikâyenin cazibesi sinemaya da ilham verir ve eser iki kez beyaz perdeye uyarlanır. Hikâyenin mecaz dili kadar güçlüdür ki, kurgu hayatın değişik alanlarına uyarlanabilir. Yeri gelmişken söylemek lazım ki mecazi anlatımların estetik yansımalarına ulaşmak için fabıllardan, masallardan, ütopyalardan yararlanmak akıllıca yapılan bir tercihtir. Bu tercihin Türk sinemasına misafir olması -en azından kısa vadede- kolay gözükmüyor. Tam bu noktada animasyonun açtığı kapılardan da söz etmek şart. Dünya sinemasının sıkça ve kimi zaman da fevkalade başarıyla başvurduğu animasyon teknolojisi, Türk sinemasının epey ihmal ettiği bir alandır. Maalesef Türkiye'de animasyon hâlâ sadece çocuklara yönelik sanılıyor ve yıllar öncesine ait Walt Disney yapımı çizgi filmlerle karıştırılıyor. Aslan Kral (Lion King/ 1994 doğuya ait masalların çağrışımları eşliğinde hazırlanmış muhteşem bir filmdir mesela. Öncelikle hikâye çok güzel. Bu nedenle Aslan Kral'ın müzikal versiyonu Broadway sahnelerinde hâlâ kapalı gişe oynuyor. Ayrıca, sinema versiyonundaki animasyon bir harika. Hikâye malum: Aslan Kral ülkeyi adaletle yönetirken kardeşinin ihanetine uğrar. Muhteris kardeş, sırtlanlarla işbirliği yaparak hem kralın ölümüne yol açar hem de kralın oğlunu sürgüne gönderir. Daha sonra ülkeye açlık, kıtlık, adaletsizlik hâkim olur. Ülkesinden kaçmak zorunda bırakılan aslan, ormanda rastladığı eyyamcı hayvanlara takılır ve kendine yeni bir yol seçer. Yeni hayat felsefesini ifade eden ve adına Hakuna Matata denilen hayat tercihi, boş vermişlik, avarelik, serkeşlik üzerine bina edilmiştir. Ülke en acımasız yöntemlerle yönetilirken ormanda avare avare dolaşan sürgündeki Aslan Kral bir gün çocukluk arkadaşına rastlar. Kim olduğunu sorgulamaya başlar ve sudaki aksini görür. İşte an, özüne dönme, kendine gelme; daha doğrusu 'yitik cennet'e kavuşma zamanıdır... Aslan Kral'ın bu kadar seviliyor olması, hikâyenin akıcı bir maceraya dayanması kadar, kullandığı metaforların güçlü olmasıyla da ilgilidir. Aslan bir semboldür, çakal bir semboldür, sırtlan bir semboldür... Sadece karakterler değil; insana ayna olup kim olduğunu hatırlatan su, gece karanlığında yol gösterme özelliğiyle yıldızlar... Bunlar da hikâyeye gizem katan, aynı zamanda çağrışımlar yoluyla mesajlar veren sembollerdir. Hakuna Matata, yemeyi, içmeyi, rahat yaşamayı gaye edinen bir medeniyet modelini dayatır; öze dönüş de başka bir medeniyet modelini. Sonuçta babasının ölümünden kendini sorumlu tutarak her şeyi bırakıp kaçan yavru aslan ülkesine döner ve adaleti tesis eder. Bu, bir bakıma hakkın, doğruluğun zaferidir... Meseleye sadece animasyon örneklerinden bakmak bile karşımızda muhteşem bir hazinenin var olduğunu gösteriyor. Fablların diliyle anlatılacak kadar çok hikâye var ki! Kaynak sadece fabl ya da masal değil; kutsal kitaplarda yer alan kıssalardan modern zamanlı hikâyeciklere kadar çok geniş bir sahadan bahsediyoruz. Mesela büyük bütçelerle çekilen Mısır Prensi/ Musa (The Prince of Egypt) animasyon teknolojisiyle tahayyülü bile zor sahnelerin nasıl çekilebileceğini gözler önüne serdi. Onca muhteşem örnekten sadece ANTZ (Karınca Z-4195) bile animasyonun çocuk eğlencesi olmaktan çok öte bir mana ifade ettiğini yeterince ispat ediyor. Z-4195, işçi sınıfına ait bir karıncadır. Bir gün prenses Bala ile karşılaşır. Sosyal sınıflarının farklılığına rağmen aynı duyguyla mücehhez olduğunu fark edince işler sarpa sarmaya başlar. ANTZ, Bala'yı bir daha görmek için asker sınıfından arkadaşıyla yer değiştirir ve fark eder ki General Mandible, çalışan karıncaları yok ederek sadece asker karıncalardan müteşekkil bir zümre oluşturmak için çalışmaktadır. ve Bala, yeni bir ideale kilitlenmiştir artık: İnsectopia. Bu ütopyaya ulaşmak için mücadele vermeye başlarlar. Karşımızda yine bir "yitik cennet" metaforu durmaktadır. Kim bu hikâyenin sadece çocuk masalı olduğunu, içinde önemli mesajlar taşımadığını söyleyebilir ki... Sınıf farklılıkları, militarist düşüncenin otorite savaşları, yönetimlerin manipülasyon yaparak yürüttüğü politikalar, idealler uğruna verilen mücadeleler... Mesnevi'den, Bostan ve Gülistan'dan, Kelile ve Dimne'den, Tutiname'den, Mantıkü't Tayr'dan vs. ilham alınacak kadar çok senaryo var ki! Hollywood da arayış içinde Mesela Bediüzzaman'ın temsilî hikâyecikler adını verdiği anlatım biçimleri başta animasyon olmak üzere pek çok tarzda beyazperdeye aksettirilebilecek geniş senaryo zenginliğini işaretliyor. Risalelerde yer alan şu küçük örnek bile yeterince fikir verebilir: Eserlerde iki kardeşin çölde yola çıktığı anlatılır. Biri sağa diğeri sola giden adam(lar) tahkiye edilir. Her ikisi de çölde farklı yönlere ilerlerken aslan saldırısına maruz kalıp kaçarlar ve buldukları kuyuya kendilerini atarlar. 60 arşın derinliğindeki kuyunun tam ortasında bir ağaca tutunurlar. Yukarıda aslan beklemektedir, çıkamazlar; aşağıda dehşetli bir ejderha ağzını açıp onları beklemektedir, inemezler. Ve ağacın kökünü biri siyah diğeri beyaz iki fare kemirmektedir... Bu hikâyenin mecazi şifreleri de şöyle yorumlanır. iki yolcu insanın hayattaki tercihleridir. Çöl, dünya hayatını temsil eder, aslan ise ölümü. Aslan insanın ensesindedir sürekli. 60 arşınlık kuyu insan ömrüdür. Siyah ve beyaz fare gece ve gündüzü, ejderha ise kabri sembolize eder. Tabii hikâyenin sonunda insanın oradan nasıl bir çıkış yolu bulacağı ve nasıl mutlu olacağı da anlatılır... Ders-i hikmet ve ibret diyebileceğimiz kurgular için çok geniş ve bakir bir sahanın mevcudiyetinden bahsetmek şart. Hollywood onca yenilikçi dehasına rağmen kendini tekrar etme tehlikesiyle yüz yüzedir. Zaman zaman "Doğu"ya yönelmesi özellikle Çin ve Hint üzerinden Doğulu kaynaklardan medet umması bu tükenişin yol açtığı arayışların sonucudur. Alelacele bir yorumla "Hollywood bitmiştir" gibi büyük bir iddiada bulunmuyorum. Zaten öyle bir şey de yok. Ancak kendini tekrar eden her şey, bir zaman sonra yeni alanlara yönelmek zorundadır. Bu alanların en bakiri, içinde bulunduğumuz medeniyetin ter-ü taze hikâyeleridir, kıssalarıdır, masallarıdır, ütopyalarıdır, temsilî hikâyecikleridir... Türk aydını (özellikle de sinemacısı) nasıl bir hazinenin üzerinde oturduğunu ama ondan bîhaber yaşadığını anladığı gün, özgün bir sinema ekolümüzün inşa edileceğini söyleyebilirim. Özel ve özgün. Aslında bunun için yağ var, un var, şeker var. Maalesef helva yok. Ne acıdır ki helva için kollarını sıvayıp kurumsal atılımlar yapan da yok...
575109
Gül, Suudi Arabistan'a gidecek
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Gül, Suudi Arabistan'a gidecek ANKARACumhurbaşkanı Abdullah Gül, 22-24 Eylül'de Suudi Arabistan'a ziyarette bulunacak. Gül ziyareti sırasında Kral Abdullah Bilim ve Teknik Üniversitesi'nin açılışına katılacak.POLİTİKA
574128
Çukurca'da mayın tuzağı son anda önlendi
Olay saat 18.00 sıralarında Hakkari'ye 20 kilometre mesafede bulunan Hakkari-Çukurca karayolu üzerindeki Vali Erdoğan Gürbüz çeşmesi yakınlarında meydana geldi. Karayolunda mayın taraması yapan jandarma ekipleri, karayoluna terör örgütü PKK üyeleri tarafından döşenmiş bir mayına rastladı. Hakkari ve Çukurca ilçesi karayolu saat boyunca ulaşıma kapandı. Jandarma bomba imha uzmanı ekipleri tarafından mayının imha edilmesinin ardında karayolu yeniden ulaşıma açıldı. Birçok vatandaşın içme suyu ihtiyacını karşıladığı gibi il, ilçe, köy ve mezra sakinlerinin geçtiği yoldaki mayının imha edilmemesi halinde ise büyük bir facianın kaçınmaz olabileceği belirtildi. İHA
574636
Erol Evcil'e Malki cinayetinden tahliye
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Erol Evcil'e Malki cinayetinden tahliye BURSA İşadamı Nesim Malki cinayeti davasında, azmettirici olarak kalan Bursalı iş adamı Erol Evcil serbest kaldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen kararı ikinci kez bozmasının ardından yeniden görülmeye başlanan davanın dünkü duruşmasına tutuklu sanıklar Erol Evcil, Burhanettin Türkeş, Oğuz Işıklı ve Mücahit Çakal hazır bulundu. MÜEBBET HAPİSTEN KURTULDU Erol Evcil'in avukatı Ahmet Gökçen, 74 aydır cezaevinde tutuklu olan müvekkilinin sağlık sorunları yaşadığını, belirterek tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, aranın ardından, 1'e karşı oyla Evcil'in tahliyesine karar verdi. Heyet, diğer sanığın tutukluluk hallerinin devamına kararlaştırdı. Davanın ilk kararı yeni TCK uyarınca Yargıtay'ca bozulmuştu. İkinci karda Evcil'in de aralarında bulunduğu sanık müebbet hapis, sanık 12 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay bu kararı da 'Usulen' bozmuştu.
575125
Kariyerinize öz geçmişinizle engel olmayın
Bilkent Üniversitesi Kariyer Yönlendirme ve İşe Yerleştirme Merkezi Uzmanlarından Burcu Kılıçoğlu, Çukurova Üniversitesinin davetlisi olarak geldiği Adana'da,muhabirine yaptığı açıklamada, iş hayatına atılacak kişiler için en önemli ögenin iyi ve kurallarına uygun olarak hazırlanacak bir özgeçmiş olduğunu söyledi. Özgeçmiş hazırlamanın bilinenin aksine zor bir iş olduğunu anlatan Kılıçoğlu, ''Yapılan 10 iş müracaatından 7'si iyi hazırlanmayan özgeçmişler nedeniyle kaybediliyordedi. İŞVERENE SAĞLANACAK FAYDALAR ÖNE ÇIKARILMALI Özgeçmiş hazırlarken sık rastlanan en büyük yanlışın uzun ve gereksiz detaylarla doldurulanlar olduğunu belirten Kılıçoğlu, şöyle konuştu: ''Yapılan araştırmalar, bir işverenin önüne gelen özgeçmişle en fazla saniye ilgilendiğini gösteriyor. Bu yüzden bu kısa süreyi etkili bir şekilde kullanmalıyız. Özgeçmiş için bir A4 boyutundaki kağıt idealdir, daha uzun olanıyla çoğu işveren ilgilenmez. Düzensiz, dağınık formatta olanlar, el yazısı veya daktilo ile yazılanlar, az veya eksik bilgi içerenler de yanlıştır. Özgeçmiş mutlaka müracaatta bulunulan alana yönelik hazırlanmalı. Göz alıcı renkli kağıt kullanılmamasının yanında çağdaş özgeçmişlerde bulunmaması gereken, boy kilo, sağlık durumu, eş veya çocukların adları gibi gereksiz detaylara da yer verilmemeli. Özgeçmişler bir satış aracıdır, kişi özgeçmişi hazırlarken, işverene sağlayacağı faydaları ön plana çıkarmalıdır. İyi hazırlanmayan özgeçmişler, çoğu yetenekli gencin kariyer hayallerinin daha ilk adımda sona ermesine neden oluyor.Kılıçoğlu, özgeçmişe fotoğraf konulmasının çok gerekli olmadığını da belirtirken, elektronik posta adresinin ise isim ve soy ismi yansıtan karakterlerden olmasını önerdi. İKİNCİ AŞAMA MÜLAKAT Burcu Kılıçoğlu, iyi hazırlanan ve işveren tarafından beğenilen bir özgeçmiş sonrası ikinci basamağın mülakat olduğunu hatırlatarak, mülakatın da kuralları olduğunu bildirdi. Mülakata çağrılan kişinin öncelikle dış görünüşüne özen göstermesi gerektiğini anlatan Kılıçoğlu, ''Mülakatlarda kıyafet önem derecesine göre ilk sırayı alır. Yapılan araştırmalar, kıyafetin yüzde 55 oranında önemli olduğunu ortaya koyarken, diksiyon, konuşma gibi özellikler ise daha geri planda kalıyordedi. Mülakat sırasında göz temasına, mülakatı yapan kişiye dönük oturmaya dikkat edilmesini öneren Kılıçoğlu, mülakat öncesi ise gidilen firma ve iş kolu hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini söyledi. Mülakat sırasında, kişinin kendisini rahat hissetmesi gerektiğini belirten Kılıçoğlu, ''Mülakat sırasında şirkete katkı sağlayacak yeteneklerinizi ön plana çıkarmaya çalışındedi. Kılıçoğlu, iş başvurularında referansların da önemli olduğunu belirterek, başvuru sonrası mutlaka referanslarla irtibata geçilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
574248
Irak'ta bombalı saldırı: ölü
İBRAHİM KARAGÜL Irak'ta bombalı saldırı: ölü Irak'ta pazar yerine yapılan bombalı saldırıda kişi öldü, 21 kişi yaralandı BAĞDAT (A.A) Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyindeki Mahmudiye kasabasında pazar yerine düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre kişi öldü, 21 kişi yaralandı. Polis kaynakları, saldırının, alışverişin en yoğun olduğu, iftar öncesi saatlerde düzenlendiğini belirtti. Bombanın pazar yerine önceden yerleştirildiği kaydedildi, başka bir açıklama yapılmadı. 18.09.2009DÜNYA
574584
Füze Kalkanı Gündemden Düşmüyor
Füze Kalkanı Gündemden Düşmüyor Gates, "İran'ın henüz uzun menzilli füze tehdidi oluşturmadığı yolundaki istihbarat yanlış çıkarsa, planlarımızı değiştirebiliriz" dedi. Yayına Giriş: 04:20:31 Güncelleme: 04:20:31 Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Robert Gates, İran'ın henüz uzun menzilli füze tehdidi oluşturmadığı yolundaki istihbarat yanlış çıkarsa, Avrupa için füze savunma planlarını değiştirilebileceklerini söyledi. Pentagon'da gazetecilere açıklama yapan Robert Gates, istihbarata göre, İran'ın uzun menzilli füzeden çok, önemli sayıda kısa ve orta menzilli füze üreterek konuşlandırdığını vurguladı. Gates, istihbarata aşırı güvenmenin risklerini herkesten daha iyi bildiğini, çünkü bunların sık sık yanlış çıktığına tanık olduğunu kaydetti. Bununla birlikte Gates, "İran, istihbaratın bildirdiğinden daha kısa sürede kapasite geliştirirse" Başkan Barack Obama'nın önerdiği sistemin, buna uyarlanacak kadar esnek olduğunu dile getirdi. Obama, İran'ın uzun menzilli füze tehdidine göre hazırlanan füze kalkanı projesini rafa kaldıracağını açıklamıştı.
574891
Mehmet Ali Şahin'in bayram mesajı
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Ramazan Bayramı'na ulaşmanın mutluluğu ve coşkusunun hep birlikte yaşandığını belirtti. ''Hepimizi kaynaştıran, bütünleştiren, birlik ve beraberliğimizin en güzel ifadesi olan bayramlar, toplumsal huzurumuzun pekiştirilmesine katkıda bulunmaktadırdiyen Şahin, farklı medeniyetlerin hayat bulduğu Doğu'nun ve Batı'nın buluşma noktasındaki Türkiye'nin sahip olduğu potansiyelle her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çekti. Bölgesinin parlayan yıldızı olan Türkiye'nin bugün barışın ve istikrarın sürekli kılınması yolundaki çabalarıyla uluslararası sorunlarda inisiyatif alabilen güçlü bir ülke durumunda olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ''Bizi güçlü kılan özellikler; büyük medeniyet geleneğimiz, kültürel zenginliğimiz, dinamik ekonomik yapımız ve manevi değerlerimizden beslenen dayanışma ruhumuzdur. Milletimiz bu özelliklerini geleceğe de yansıtacak ve karşılaştığı sorunları bu anlayışla çözecektir. Aydınlık yarınlara ulaşmak için, kendimize güvenmemiz ve inanmamız gerekiyor. Gelecek kuşaklara demokrasisi güçlenmiş, özgürlükleri gelişmiş, insanların yüzü gülen, sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün hakim olduğu bir ülke bırakmak için çalışıyoruz. Millet olarak birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Farklılıklarımızı çatışma ve kavga nedeni olarak değil, zenginlik kaynağı olarak görmeli ve toplumsal uzlaşmamızı artırmaya gayret etmeliyiz. Sayısız güzelliklerin yaşandığı Ramazan Bayramı'nı böylesine bir anlayışın ve diyalog kültürünün gelişmesi için fırsat olarak görmeliyiz. Milli iradenin rehberliğinde bağımsızlık mücadelemizi yöneten, Cumhuriyeti ilan eden, devrimleri hayata geçiren Meclisimiz, bugün de milletimizin sorunlarını çözecek kararlılık ve güçtedir.Güzel bayram günleri gibi Türkiye'nin geleceğinin de aydınlık olduğuna inandığını vurgulayan Şahin, Türkiye'nin yetişmiş insan gücü, genç nüfusu, geçmişten gelen köklü birikimi ve zengin kaynaklarıyla dünyanın ileri ülkeleri arasında yerini alacağından kuşku duymadığını belirtti. Şahin, ''Yüce Meclisimiz ve milletvekillerimiz adına tüm vatandaşlarımızın bayram sevincini ve coşkusunu yürekten paylaşıyor ve Ramazan Bayramlarını kutluyorum. Bu özel günlerin tüm insanlığa, İslam alemine ve ülkemize sağlık, huzur ve barış getirmesini diliyor, selam ve sevgilerimi iletiyorumdedi.
575249
Leonard Cohen sahnede bayıldı
Kanadalı şarkıcı, yorumcu ve besteci Leonard Cohen, 'nın doğusunda dün verdiği bir konser sırasında sahnede bayıldı. El Mundo gazetesindeki haberde, Valence'teki konserde bayılan 75 yaşındaki Cohen'in konseri yarıda bırakmak zorunda kaldığı belirtildi. Görgü tanıkları da dördüncü şarkısını seslendiren sanatçının önce bir gitar almak üzere kalkarken dengesini kaybettiğini ve grup elemanları tarafından düşmesinin engellendiğini aktardı. Aynı kaynaklar, birkaç dakika sonra Cohen'in yeniden dengesini kaybettiğini ve sonunda yere düştüğünü belirtti. Seyircilerin bir saat kadar Cohen'in sahneye dönmesini beklediğini, ancak grup elemanlarından Javier Mas'ın Cohen'in sahneye çıkamayacağını söylemesiyle konserin ertelendiği ifade edildi. 90'lı yıllarda sahnelere veda edip California'da bir Budist manastırına kapanan Cohen, rahip olup "sessizlik" anlamına gelen "Jikan" adını almıştı, eski menajeri tarafından dolandırıldıktan sonra ise sahnelere dönmek zorunda kalmıştı.
574599
Daum hedef tahtasında
İSMET BADEM Daum hedef tahtasında F.Bahçe Teknik Direktörü, Twente maçında sahaya sürdüğü kadro, oyuncu tercihleri ve değişiklikleri nedeniyle eleştiriliyor. Dün Daum'dan rapor alan Aykut Kocaman, bu dosyayı başkan Aziz Yıldırım'a sunacak. UEFA Avrupa Ligi'nde Twente'ye 2-1 yenilerek kötü bir başlangıç yapan F.Bahçe'de eleştiri okları teknik direktör Christoph Daum'a çevrildi. Alman teknik adam, Twente maçında sahaya sürdüğü 11, oyuncu tercihleri ve yaptığı değişiklikler nedeniyle eleştiriliyor. Daum, dünkü antrenmanda oyuncuların istatistik bilgilerini içeren bir dosyayı sportif direktör Aykut Kocaman'a verdi. Kocaman'ın Daum'dan aldığı dosyayı başkan Aziz Yıldırım'a ileteceği öğrenildi. DAUM'UN HATA YAPTIĞI NOKTALAR Maçtan bir gün önce “Carlos sakat, oynaması zor” açıklaması yaptı, bir gün sonra 11'de sahaya sürdü. Sonra Carlos'u oyundan alarak Brezilyalı yıldızı küstürdü. Kazım, son maçlarda form düşüklüğü yaşıyor. Bu nedenle son Bursa maçında tepki gösterdiği Kazım'ı 11'de sahaya sürerek hata yaptı. Mehmet Topuz tam olarak hazır. Ancak Daum'un, Kazım inadından vazgeçmeyip Mehmet'i yedek soyundurması hata olarak değerlendirildi Santos 2. haftadaki Sivasspor maçından sonra yok. Brezilyalı yıldız formsuz olmasına rağmen sahaya sahaya sürüldü. Bursa maçında sahanın en iyilerinden Vederson ise kulübeden kurtulamıyor. Güiza sezona iyi başladı, eski günlerine yeniden döndü. Son iki maçta sahada geziniyor, top kaybediyor ve takımın hücum gücünü düşürüyor. Semih, Daum'un göreve gelmesiyle birlikte yedek kulübesine çakıldı. 'Henüz işin başındayız' Teknik direktör Daum, dün yapılan antrenman öncesi oyuncularla toplantı yaptı, ve gelecek maçlar öncesi uyarılarda bulundu. “Henüz işin başındayız” diyen Alman teknik adam futbolculara, “Önümüzde maç var. Telafi ederiz. Bu güce sahibiz. Bu maçı unutun ve Belediye ile yapacağımız maça konsantre olun. Belediye maçını kazanıp taraftarlarımıza bayram hediyesi verin” şeklinde konuştu. Daum'un antrenman sırasında da düşünceli tavırları gözlerden kaçmadı.SPOR
575118
IMF: 2010'da Türkiye ekonomisi iyileşir
muhabirinin sorularını yanıtlayan Strauss-Kahn, Türkiye'nin de bütün gelişmekte olan ülkeler gibi küresel krizden etkilendiğine dikkati çekti. Türkiye'nin mali krizden uğradığı etkinin dolaylı yoldan olduğuna işaret eden Strauss-Kahn, mali ve ekonomik krizin küresel yavaşlamaya yol açtığını ve bu yavaşlamanın da dünyadaki diğer tüm ekonomilerde olduğu gibi Türkiye'ye de etkisinin görüldüğünü ifade etti. Strauss-Kahn, ''2009 yılı, Türk ekonomisi için zor bir yıl ama 2010'da hızlı bir iyileşme öngörüyoruz. Küresel ekonomide iyileşme sağlandığında, buna paralel olarak Türkiye'de de hızla iyileşme görülecekdedi. G-20'nin bir üyesi olarak Türkiye'nin, dünyadaki en büyük ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Strauss-Kahn, ''Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğu aşikar ama hızlı bir biçimde gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olacak. Tabii ki bunun için atılması gereken adımlar var ve ben hükümetin bu konuda ne yapılması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tamdiye konuştu. IMF'nin, ihtiyaç duyan ülkelere yardım eden bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Strauss-Kahn, şu anda Türk ekonomisinin yardıma ihtiyacı olduğu yönünde bir işaretin bulunmadığını da dile getirdi. Strauss-Kahn, ''Ancak tabii ki Türk hükümetinin hizmetinde olmayı sürdüreceğiz ve diğer tüm IMF üyesi ülkelerle olduğu gibi Türk hükümetiyle de görüşmeye devam edeceğizifadesini kullandı. ''İSTANBUL TOPLANTILARI ÖZEL ÖNEM TAŞIYORDominique Strauss-Kahn ayrıca, IMF binasında, bir grup Türk gazeteciye, İstanbul'da düzenlenecek IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantılarının gündemi ve küresel krizin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıllık toplantıları, IMF açısından en önemli etkinlik olarak niteleyen ve bu toplantıların yılda sadece bir kere Washington dışında yapıldığına işaret eden Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının, ''tünelin ucu görünüyorolsa da küresel krizin halen sürdüğü bir döneme denk gelmesi açısından özel bir önem taşıdığını belirtti. Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının ayrıca, IMF açısından iki sebeple özel bir öneminin bulunduğunu ifade ederek, bunlardan birincisinin Türkiye ile IMF arasında geçmişten gelen başarılı ilişkiler, ikincisinin de Türkiye'nin ABD hariç yıllık toplantıların ikinci kez düzenleneceği tek ülke olması olduğunu söyledi. Toplantının, Pittsburgh'da gelecek hafta düzenlenecek G-20 toplantısının hemen sonrasında gerçekleşecek olması bakımından da önem taşıdığını ifade eden Strauss-Kahn, bu durumun, G-20'de alınan kararların hayata geçirilmesine imkan tanıması açısından olumlu olduğunu kaydetti. G-20 ile IMF arasındaki bağların çok güçlü olduğunu belirten Strauss-Kahn, bu iki oluşumun arka arkaya düzenlediği toplantıların, ''(G-20’de) sadece devlet ya da hükümet başkanlarının aldığı önemli kararlarla yetinmeyip, mekanizmanın devamını sağladığınıbelirtti. ''İstanbul toplantısı işte bu yüzden çok önemli, çünkü Pittsburgh'da çok farklı konularda önemli kararların alınacağına inanıyorumdiyen Strauss-Kahn, İstanbul toplantısının, Pittsburgh'da üzerinde karara varılan birçok konu için başlama noktası olacağını söyledi. ''TÜNELİN UCU GÖRÜNDÜ AMA HALA TÜNELDEYİZIMF Başkanı Strauss-Kahn, küresel krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de, küresel iyileşmenin 2010'un ilk yarısında görülmesinin beklendiğini, her yerde aynı anda bunun sağlanamayacağını, bazı ülkelerde iyileşmenin daha da erken olabileceğini kaydetti. Strauss-Kahn, mali krizi arkalarında bıraktıklarını ancak, ekonomik kriz için aynı şeyi söyleyemeyeceğini belirterek, ''Büyük ihtimalle bazı ülkeler için hala kötü aylar, kötü rakamlar ve büyüme oranları göreceğiz. İyileşme 2010’un ilk yarısından önce, belki de ilk yarı sonuna kadar elde edilemeyecek. Tünelin ucunu görüyoruz ama hala tüneldeyizdedi. İşsizlik sorununun da hızlı şekilde çözülemeyeceğini dile getiren Strauss-Kahn, büyümenin yeniden başlamasıyla bunun etkisinin görülmesi arasında zaman farkı bulunduğunu, bu zaman farkının, ülkenin durumuna göre ila 10 aya ya da yıla kadar çıkabileceğini ifade ederek, ''Yani bazı ülkelerde büyüme yeniden sağlansa da, işsizliğin düştüğünü görmek için 8-10 ay daha beklemek zorundayızdiye konuştu. Strauss-Kahn, ''çıkış stratejisihazırlamaya ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu stratejiyi yürürlüğe koymak için henüz erken olduğunu, bunun için ekonomik krizin kesin olarak arkada bırakıldığından emin olmayı beklemek gerektiğini kaydetti. İstanbul'daki toplantının krizle başa çıkmada yapılanlara ilişkin bir durum değerlendirmesi için olanak yaratacağını ifade eden Strauss-Kahn, bir yıl önce birçok kişinin tahmininin aksine büyük bunalımın yaşanmamış olmasında, ülkelerin mali ve finansal alanlarda sorumluluklarını yerine getirmesi ve IMF'nin tavsiyelerini dinlemesinin etkili olduğunu belirtti. Strauss-Kahn, ileride ne tür krizlerle karşı karşıya kalınabileceğini öngörebilmek için ''erken uyarı egzersiziüzerinde çalıştıklarını da kaydederek, gelecekte olası bir krizden kaçınabilmek için koordinasyon içinde olma ve bu yönde bir mekanizma geliştirmenin gerekliliğini dile getirdi. TÜRK HÜKÜMETİYLE BÜYÜK ÖLÇÜDE GÖRÜŞ BİRLİĞİ IMF Başkanı Strauss-Kahn, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın IMF ile anlaşmanın şart olmadığı yönündeki sözlerine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, IMF'nin, yardımına ihtiyaç duyan ülkelere yardım etmekle görevli bir kuruluş olduğuna dikkati çekti. Bir ülke, bir sorunla başa çıkmada kendisini yeterli düzeyde görürse, bunun kendileri için sakıncasının olmadığını kaydeden Strauss-Kahn, ''Hükümetle görüşmelerimiz sürüyor. Bütçenin iyi yönde seyrettiğini öğrendim. Olup bitenlere ilişkin değerlendirmemiz, hükümetin değerlendirmesiyle çok yakın. Tabii ki ufak tefek farklılıklar olabilir, bu her ülkeyle oluyor. Dolayısıyla herhangi bir sorunun çözümü için hükümetle çalışmaya devam edeceğiz. Eğer Türkiye bir gün IMF'nin yardımına ihtiyaç duyarsa, bu yardımı sağlamaktan mutluluk duyarızdiye konuştu. Strauss-Kahn, Türk hükümetiyle 2010 yılına ilişkin öngörülerde de büyük ölçüde görüş birliği içinde olduklarını söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye ile IMF arasında, İstanbul'daki toplantılar sırasında bir anlaşmaya varılması olasılığına dair soru üzerine de, İstanbul'un IMF'nin bir toplantısına ev sahipliği yapacağını, ancak bunun IMF ile Türkiye arasında özel bir ilişki türü yaratmadığını kaydederek, IMF ile Türkiye arasındaki görüşmenin, IMF'nin İstanbul'da diğer herhangi bir ülkeyle yapacağı görüşmeden farklı olmayacağını belirtti. "KÜRESEL SORUNLARA KARŞI KÜRESEL ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ" Bir soru üzerine, ''kriz karşısında ödenmesi gereken bir bedel olduğunu'', hiçbir ülkenin bir bedel ödemeden krizden yakasını sıyıramayacağını ifade eden Strauss-Kahn, küresel bir dünyada yaşadıklarına dikkati çekerek, krizin yerel çözümlerle atlatılamayacağını, küresel sorunlara karşı küresel çözümler üretmek gerektiğini vurguladı. Ülkelerin çok büyük bir çoğunluğunun, dünyanın geri kalanında neler olduğuna bakmayıp yerel çözümler üretme peşine düşmemesi ve küresel koordinasyon içinde olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Strauss-Kahn, ''Herkes artık sorunlarını sadece sınırlarını kapatarak ve sorunu kendi içine hapsederek değil, küresel ekonominin bir parçası olarak çözebileceğini anladıdedi. Bir başka soru üzerine Strauss-Kahn, krizin dar gelirli ülkelerde çok daha yıkıcı etkilerde bulunabildiğine işaret ederek, bu açıdan krizle mücadelede atılması gereken adımlara ilişkin gelişmiş ülkelerin sorumluluklarının bulunduğunu belirtti. ''Erken uyarı egzersizinin'', IMF’nin gelişmiş ülkeleri de takip etmesi anlamına geldiğini kaydeden Strauss-Kahn, IMF'nin sadece dar gelirli ülkeleri izlediğine dair geçmişte ''pek de adil olmayaneleştirilerle karşılaştıklarını anlatarak, ''Ancak, yine de kriz gösterdi ki, kaynaklarımızı, gelişmiş ülkelerde neler olduğuna dair yeteri kadar harcamamışız. Bu da bizim açımızdan bir ders oldudedi.
574369
Trafik çilesi başladı
Trafik çilesi başladı CHA Giriş Saati 18.09.2009 23:37 Güncelleme 18.09.2009 23:38 Ramazan Bayramı tatilini fırsat bilerek yollara düşen vatandaşlar, Eskihisar-Topçular Arabalı Vapur İskelesi'nde yoğunluğa neden oldu. Eskihisar-Topçular hattında çalışan araba vapurlarının sefer sayısının artırılmasına karşın kuyruklar akşam saatlerinden itibaren artmaya başladı. Tatilini Ege ve Akdeniz'de geçirmek isteyen vatandaşlar, cumartesi gününü de tatil olarak değerlendirmek üzere yollara döküldü. Eskihisar-Topçular Vapur İskelesi'nde gişelerin ve vapurların tam kapasite ile çalışmalarına rağmen uzun araç kuyrukları oluştu. Yetkililer, iskeledeki tüm feribotların tam kapasite çalıştığını, araç kuyruklarının daha da uzamaması için ek seferlerin düzenlendiğini, trafiğin daha rahat geçişinin sağlanması için bugün ve yarın gemi seferlerinin sürekli devam edeceğini kaydetti.
575124
Evliliğin yükü kimin sırtında?
Soru: Evliliği kolaylaştıracak bir şeyler yok mu? Evlenmekten korkuyorum. Evliliğin bana yük olmasından da. Net cümlelerle pratik öneriler yazsanız ne iyi olurdu Mehtap Hanım. İyi çalışmalar…Cevap: Hemen sıralayayım size. Bayram şekeri gibi hayatınızı tatlandırmasını umduğum pratik önerileri yazayım ki; evlilik “yük” olmaktan çıkıp “birlikte kalkındırılan” bir süreç haline gelebilsin. Siz evliliğin yükünden bahsedince, “yük” kelimesinin anlamı tam olarak ne acaba diye düşündüm. Öyle çok anlamı var ki (tamamı için bakınız; Türk Dil Kurumu, Büyük Türkçe Sözlük) Evlilikle ve evliliğin yük olmasıyla buluşan anlamları açısından şunlar dikkatimi çekti… Bir şeyin ağırlığı… Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görev... Tedirginlik veren şey, engel… Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı… Çevresinde kıvıl alan yaratan, artı ya da eksi alabilen temel tanecik özelliği, niceliği… Evlilik yük olarak algılanırsa neler hissedersiniz düşünün hızlıca. Ve akıl süzgecinize takılanları sıralayın kendinizce. Tahmin ediyorum ki zihin pencerenizde yeni kapılar açılıverecek bir çırpıda… Öncelikle ilk öneri! En olumsuz sandığımız durumlarda bile çok işimize yarayacak, iç dünyamızda bize iyi gelecek gizli faydalar olabilir. Tanımlardan yola çıkarak söylemek gerekirse size tedirginlik veren şey, aynı anda üzerinde artı/eksi bir yığın duyguyu da size yaşatıyordur. Bu nedenle lütfen “evlilik yükü” ağırlığıyla yola çıkmayın. Evlilik iyi oluşturulmuşsa “yaşamı kolaylaştırıcı” bir özelliğe bürünür. Evinizi cennetten bir bahçeye çevirir. Hepimiz insanız. İnsanın olduğu yerde midesi var, böbrekleri var, kalbi var…vs. Bunlar varsa, organlarına ait rahatsızlıkları da olabilecektir zaman içinde! Ayrıca acıları var… hüzünleri… neşeleri… isyanları… zorlukları… canlı olmak için çaba sarfetmediğimiz gibi; ani karşılaşabileceğimiz stresli durumlar için de çaba sarfetmiyoruz. İnsan olmanın sorumluluklarıyla bezenmiş ağırlıklarımız var. Tüm bunların farkında olarak, başımıza gelenleri, eş olarak seçtiğimiz kişiyle atlatabileceğimizi düşünerek evliliklere başlamalıyız. Çünkü evlilik, kendi ritmik gelişimi içinde tüm güzelliklerinin yanında, doğal sıkıntıları olan bir süreç. Ama kesinlikle yük ilişkisi değil!Evlendiğinizde evliliğin nimetlerine aday olduğunuz gibi, külfetlerine de aday olduğunuzu bilmek zorundasınız. 4X4 peri masalı evlilik diye bir şey yok! İyi gün/kötü günün, hastalığın/sağlığın birbirinin içinde eridiği uyumlu evlilikler var! Eşinizle ilişkinizde “dil”inizi kullanmaya çalışın. Dil, akışla ve yaşamla ilgilidir. İnsanlar konuşarak birbiriyle koordinasyon sağlar. İletişimin ve duygularınızın çakışmasıyla sohbet ortamı oluşur. Sohbet edin. Sohbet, bir anlamda kelimelerle dans etmektir. Eşinizle dans edin! Birbirinizin lafını kesmeden, kelimeleri ayağınıza dolandırmadan, karşı tarafı dinleyerek, onun cümlelerinin arkasındaki duyguyu ve ruhu hissetmeye çalışarak kelimelerinizle dans edin. Terapide, terapistin danışanlarıyla yaptığı gibi. Çok işe yaradığını göreceksiniz. “İyi de nasıl? Bilmiyorum ki” diyorsanız, eğitim programlarına katılarak öğrenin. Ehliyet almak için sürücü kursuna gidebiliyorsak, eş olabilmek için de eğitim gruplarına katılmalıyız sevgili okurlar! Evliliğinizin, ailenizin, ilişkinizin farkında olmaya çalışın. Ve evliliğinizin tadına varmaya çalışın. Evlilikte 10 alanınız var ve bunların tanesinde mutlu, tanesinde mutsuzsanız, mutlusunuz. Bu 10 alanın tanesinde mutsuz, tanesinde mutluysanız, mutsuzsunuz. Bu formülasyonu değerlendirin. Ve mutsuzluk alanlarınız taneyi geçmeye başladıysa mutlaka ama mutlaka Aile ve Çift Terapistlerinden yardım alın. Yaşadığımız dünya maalesef önyargılarla dolu. Bunu hiç olmazsa eşinize yapmayın. Eşinize karşı, şartlar ne olursa olsun, ön yargılı davranmayın. Çünküönyargı “öteki”ni görmeyi engeller. İletişimin önündeki en önemli engeldir. Önyargılarınızdan arındırdığınız ilişki paternleri sizi mutlu çiftler haline getirir. Evleneceğiniz kişiye “Benimle evlendikten sonra hayatındaki neyi muhafaza etmek istersin?” diye sorun. Ve cevabı iyi dinleyin. Korumaya çalışmak istediği konuda ona destek olabilecekseniz evlenin. Yok eğer size uymazsa evlenmeyin. Çünkü her insan, kendi iç dünyasında bir şeyleri muhafaza etmek ister. Ve hatta kollamaya çalıştıklarını daha sağlam temellere oturtmak için evlenir. Ama evlendiği kişi, muhafaza etmek bir yana, yıkıcı davranıyorsa, kişi yaşayamaz. Hayatta kalsa bile yaşam sevincini yitirir! Diyelim… başka zamanlarda anlatmaya devam edelim… Sevgiyle kalın…Mehtap KAYAOĞLU (Danışman Psikolog&Psikoterapist) Telf: (0212) 583 00 22
575064
"Kurtlar Vadisi-Polat" geliyor
Kurtlar Vadisi'nden bir sinema filmi daha çıkıyor. "Kurtlar Vadisi-Irak", "Muro" ve "Kurtlar Vadisi Gladio"nun ardından şimdi de dizinin baş karakteri Polat Alemdar'ın filmi için hazırlıklara başlandı. Irak ve Gladio'dan sonra Polat "Kurtlar Vadisi" fanatikleri, önceki gün KurtlarVadisiHaber.com sitesinde yayınlanan habere göre Pana Film, yeni sinema filmi için hazırlıklara başladı. Bu seferki film, dizinin baş kahramanı Polat Alemdar'ı konu alacak ve Necati Şaşmaz'ın canlandırdığı Polat'ın maceralarını beyazperdeye taşıyacak. Balkan coşkusu etkili oldu Gelen haberlere göre, Polat Alemdar filminin çekilmesinde, "Kurtlar Vadisi" ekibinin Balkanlar'a yaptığı gezi etkili oldu. Bu gezinin her durağında coşkulu kalabalıklar tarafından karşılanan ekip, yeni filmin bir sahnesini mutlaka bu mekanlarda çekme kararı aldı.
575261
İhsanoğlu: Türkiye Örnek Ülke
İhsanoğlu: Türkiye Örnek Ülke İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi ve gelişen demokrasisiyle İslam dünyası için örnek olduğunu söyledi. Yayına Giriş: 13:05:47 Güncelleme: 13:07:58 İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye'nin büyüyen ekonomisi ve gelişen demokrasisiyle İslam dünyası için örnek olduğunu söyledi. Memleketi Yozgat'ta ziyaretlerde bulunan Ekmeleddin İhsanoğlu, son yıllarda tüm komşuları ve İslam dünyası ile olumlu ilişkiler geliştiren Türkiye'nin bölgenin istikrarına katkıda bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin İslam dünyasında öneminin arttığını da belirten İhsanoğlu, ilişkilerin daha büyük ufuklara ulaşacağına inandığını vurguladı. Ekmeleddin İhsanoğlu, Yozgat'ta dedesinin yaşadığı mahalleyi de gezdi.
575500
Uzan grubuna bir darbe daha
Uzan grubunun Türkiye'yi tazminata mahkum etmek için temel dava açtığını belirten Yıldız, "2'si Polonya ve diye tabir ettiğimiz 3.8 milyar dolarlık ve 4.6 milyar dolarlık davalardı. Bu davalarda birincisi Türkiye lehine sonuçlanmıştı. Uzan grubunun açmış olduğu ikinci dava da Türkiye lehine sonuçlandı. Grubun ikinci davayla ilgili talebi reddedildi." dedi. Bakan Yıldız yaptığı yazılı açıklamada Libananco davasında ise hukuki sürecin devam ettiğini belirtti. Türkiye'nin Nükleer santral konusunda kararlılığının devam ettiğine işaret eden Yıldız, "Nükleer santral yarışmasında biraz daha zamana ihtiyacımız olduğu konusunda karşılıklı mutabık kaldık. Usul açısından Rusya tarafıyla bu manada bir değerlendirilmeye ihtiyacımız olduğu belli. 1-2 ay daha süreyi uzatabileceğimizi ve karşılıklı talepler doğrultusunda bunun hukuki sürecinin de tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine mutabık kaldık." değerlendirmesini yaptı. Etiketler:.
575276
Gerilim hattındaki topların sırrı
Türkiye genelinde bulunan şehir içi ve şehirlerarası noktalardaki tüm yüksek gerilim hatlarına belirli mesafelerle birer top takıldı. Airturkhaber'de yer alan habere göre bu uygulamaya, son dönemlerde hizmete giren ambulans helikopterlerle birlikte artan helikopter trafiğini rahatlatlatmak için geçildi.Havadaki helikopterleri bekleyen en büyük tehlikelerden biri olarak işaret edilen yüksek gerilim hatları, bu toplar sayesinde görünür hale geliyor. Bu basit toplar helikopter pilotlarının işini kolaylaştırırken, yolcularına da yüksek güvenlik sağlıyor. Etiketler: Hürriyet .
574751
Guinness Rekorlar Kitabı'ndaki Türkler
Son olarak 2.46'lık boyuyla 'yaşayan en uzun adam' unvanını alan Sultan Kösen'in yanısıra en uzun burun, en büyük el baskısı resim, en büyük forma gibi rekorlar Türkler'e ait. "Yaşayan en uzun adam" unvanıyla öne çıkan Sultan Kösen dışında en uzun burun, en büyük el baskısı resim, en büyük futbol forması ve halter alanındaki bir çok rekor Türklere ait. İşte rekortmen Türkler: BETON BLOK KIRMA REKORU: Türkiye'deki GWR Günü kutlamaları kapsamında Ali Bahçetepe 14 Kasım 2008'de Türkiye Datça'da bir seferde 888 beton bloğu kırarak bir rekora imza attı. En uzun el ve ayak: Sultan Kösen en uzun el ve ayak rekorunu da kimseye kaptırmadı. Kösen'in el bileğinden orta parmağının ucuna kadar 27.5 santimlik mesafe var. Topuktan ayak parmaklarına kadar ise 36.5 santim. İlk kadın savaş pilotu rekoru: 21 Mart 1913 doğumlu Sabiha Gökçen ilk Türk kadın havacısı ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu. En büyük el baskısı resim rekoru: Erdem Örnek ve Tevfik Kuşoğlu İlköğretim Okulu'nun öğrencilerinin 2008'de Kars'ta yaptıkları 2.944,62 metrekarelik el baskısı resim. En büyük futbol forması: Nisan 2009'da İstanbul Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda 71.35 metreye 79.15 metre boyutlarındaki Fenerbahçe forması. Halter alanında: Erkekler 56 kg. koparma: 138 kg, silkme: 168 kg ve Erkekler toplam: 306 kg, Halil Mutlu, Sydney (2000) En uzun burun rekoru: En uzun burun rekoru Türkiye'den Mehmet Özyürek'e ait. 31 Ocak 2001'de Özyürek'in memleketi Artvin'de yapılan ölçümlerde burun kemiği ile üst dudağı arasındaki mesafenin 8.8 santim olduğu belirlendi. SABAH
575448
Başkent facianın eşiğinden döndü
İşyeri çalışanları dükkandaki tüpleri güçlükle dışarı çıkarırken, alevler işyerini tamamen sardı.
574135
Polis milyoner işadamının cesedini arıyor
İstanbul´da kuyumcu dükkanları ve Gebze´de de iş merkezleri bulunan hafta önce de kayıplara karışan, otomobili de Yozgat'ta yanmış olarak bulunan işadamı Abdurrahman Sever'in kaçırıldığı ileri sürüldü. Ailesi tarafından verilen dilekçe üzerine başlatılan soruşturma kapsamında kişi gözaltına alınırken bu zanlılar tarafından öldürülerek gömüldüğü ileri sürülen işadamının cesedi Ankara'da aranıyor. İstanbul Pendik ve Gebze'de kuyumcu dükkanı ile iş merkezleri bulunan Abdurrahman Sever(55)'in ailesi polise başvurarak Server'in iki hafta önce Gebze'den yola çıktığını, ancak eve gelmediğini söylediler. Ailesinin, Sever'in hayatından endişe ettiklerini söylemesi üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği bünyesinde soruşturma başlatıldı. Polis, öncelikli olarak işadamının kaçırılmış olma ihtimali üzerinde durdu. Polis tarafından yapılan araştırma sonunda Sever'in Gebze'de MOBESE kameraları ile çekilmiş görüntülerine ulaştı. İşadamının, Gebze'ye bir arsa satışı olarak gittiği belirlendi. Bu satış işleminin gerçekleştiği ve bu alışverişten sonra üzerinde 52 bin TL ile oradan ayrıldığı iddia edildi. İşadamının üzerinde bulunan yüklü miktarda parası bulunması nedeniyle fidye amaçlı kaçırıldığı varsayımı da böyle kuvvetlenmiş oldu. Çalışmalar sırasında işadamının 34 SVR 49 plakalı otomobilinin, Yozgat'ta yanmış olarak bulunurken, işadamının cesedi yada kendisinden herhangi bir ipucu bulunamadı. Bu aşamadan sonra Gasp Büro Amirliği ekipleri, işadamının en son görüştüğü kişileri takibe alındı. Takip edilen şüphelilerden üçünün işadamını kaçırdıkları yönünde bilgilere ulaşıldığı öğrenildi. Önce bu kişilerin adresleri tesbit edildi. Ardından da düzenlenen operasyonda biri kadın toplam kişi gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan sonra Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürülen zanlıların, işadamını parası için öldürüldüğü iddia edildi. Zanlıların, işadamını öldürüp Ankara'da toprağa gömdüklerini iddia ettiler. Bunun üzerine İstanbul polisi, şüphelilerin söyledikleri yerlerde işadamının cesedini bulmak için harekete geçti. Polis, öldürülerek toprağa gömüldüğü ileri sürülen işadamının cesedini bulmak için Ankara'da çalışma başlattı. Etiketler:.
575154
Volkan'a özel uyarı!
Haberi Ekle Volkan'a özel uyarı! "Umarım yaptığın hataların farkındasındır..." 19/09/09 12:21 Fenerbahçe’de kaleci Volkan Demirel uzun süredir başarılı performansıyla dikkat çekiyordu. Ancak yıldız futbolcunun Twente karşılaşmasındaki hataları sonrasında yenilen goller can sıktı. Bunun sonucunda da teknik direktör Daum futbolcularla yaptığı özel görüşmede Volkan Demirel’e ayrı bir bölüm ayırdı. Volkan’a Twente karşısında yediği hatalı golleri özellikle vurgulayan Alman çalıştırıcı, “Umarım yaptığın hataların farkındasındır. Kolunun altından kaçırdığın topu anlayamadım. Uzansan alacaksın, niye üstüne atlıyorsun?” diyerek kalecisine uyarıda bulundu.
574145
Başbakan'dan Mesaj Var
Başbakan'dan Mesaj Var İstanbul'da partisinin il başkanlarıyla biraraya gelen Erdoğan, demokratik açılıma ilişkin önemli mesajlar verdi. Türkiye, demokratik açılıma kilitlendi. İstanbul'dan "açılım fırsatını kaçırmayalım" mesajı gönderen Başbakan Erdoğan, partisinin il başkanlarına, bir kez daha hükümetin kararlılığını aktardı. Başbakan her yerde demokratik açılımı anlatıyor, açılımı konuşuyor. İl başkanlarına seslenen Erdoğan, onlara da aynı şeyi söyledi; açılıma sahip çıkmalarını istedi. Partililere geçen hafta gittiği Sakarya şehitliğini anlatan ve güç alacakları noktayı gösteren Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "O mezar taşlarında Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş olan evlatlarımızı görüyosunuz; Balkanlar'dan Kafkaslar'dan gelip burada şehit olmuşlar.... Soruyorlar demokratik açılımı nasıl halledeceksiniz, işte bu ruhla tekrar bu ruhu kazandıracağız... "Ağlayan Annelerin Sesini Sağır Kulaklar Duyamaz" "Aramıza nifak sokmaya kimsenin gücü yetmez" diyen Başbakan Erdoğan, 30 yıldır ağlayan annelerin sesini sağır kulakların duymayacağını, kendilerininse bu çığlığını yürekten hissettiklerini söyledi. Başbakan, demokratik açılım konusunda geri adım atılmayacağını tekrarladı, sorunun silahla çözülemediğini askerin de bunu kabul ettiğini vurguladı. "Gerekirse Erbil'de Başkonsolosluk Açılacak" Terörle mücadelede Kuzey Irak yönetimiyle de temas kurulduğunu anlatan Erdoğan, gerekirse Erbil'de başkonsolosluk açılacağı haberini verdi. Erdoğan, "Süreci baltalamak isteyenlere, akamete uğratmak isteyenlere prim vermeyeceğiz, çözümsüzlükten, kandan, gözyaşından nemalanan şehitlerimizi istasmar edenlere meydanı boş bırakmayacak, hukuk ve demokrasi içinde mücadelemizi vereceğiz" diye konuştu.
574915
Kazanan haklı mı?
Kazanan haklı mı? MELİKE KAN SABAH İNTERNET Giriş Saati 10:52 Güncelleme 11:01 Turkcell Süper Lig 6. hafta karşılaşmasında Trabzonspor, sahasında misafir ettiği Antalyaspor'u 3-1 yenerek puanı hanesine yazdırdı. İSKENDER GÜNEN: Gelecek umut dolu! (SABAH) Sorunlarla dolu bir ilk yarı. Son dakikadaki gol de olmasa, "Trabzonspor bu maçta böylesi bir skoru yakalayabilir miydi?" diye düşünüyorum. Halbuki rakip Antalyaspor savunmada büyük yetersizlikler içerisinde bir takım. Birçok pozisyonda savunmada çizgi halinde kalarak arkada çok büyük boşluklar bıraktılar. Eğer Trabzonspor orta sahasında adam eksilterek öne oynamaya çalışan bir oyuncu olsa, ilk yarıda çok farklı bir skor ortaya çıkması gerekirdi. Trabzonspor'da orta sahada Serkan büyük top kayıpları yaptı. Savunmadan çıkarken kaptırdığı iki top var ki, rakip Antalyaspor değil de önde daha becerikli ayaklara sahip bir takım olsa Trabzonspor kalesinde büyük sorunlar yaşardı. Selçuk kendi savunmasının içine girerek oynama yanlışlığı içerisindeydi. Colman ise bu yarıda ileri ikiliye destek vermeye çalışmasına rağmen etkisiz kaldı. Kenarlardan da arzu edilen kanat bindirmeleri gerçekleşmeyince gol pozisyonu yönünden üretken olmayan bir oyun ortaya çıktı. BÜLENT TİMURLENK: Bayram şekeri (SABAH) İstanbul' dan altı gollü galibiyetle dönmek bile Trabzonlu futbolcuya Avni Aker'in çimlerine ayak basarken yeterli özgüveni sağlamamış. En azından ilk yarım saat bize bunu gösterdi. Sahada risk alan yok. Garanti pas oynayıp, "Şimdi kendimi yuhalatmayayım" endişesi hakim. En çok da Selçuk İnan'da. İki bek Tayfun ve Ferhat da hücumlara çıkmayınca, Trabzonspor, "Colman alır, giderse, Gabriç depar atarsa"ya kalıyor. Zitouni, Necati ve Veysel üçlüsüyle ileride basan Antalyaspor'un orta sahası yok. Oysa ki, bu oyunda çok uzun zamandır orta sahalarla maç kazanılıyor. 39'da Yalçın'ın sakatlığı Antalya savunmasında bir gedik açıyor. Selçuk nefis bir uzun top atıyor. Orhan Ak, Umut'a refakat edince "10 numara" affetmiyor ve güzel aşırtıyor: 1-0. +45'te gelen gole rağmen Broos işlerin yolunda gitmediğinin farkında. Tayfun'u kenara alıp Ceyhun'u stoperlerin önüne monte ediyor. Bunalan Giray ve Egemen de nefes alıyor böylece. 52'de Gab ric&Colman AŞ iş başında! Nefis verkaç sonrası Colman çaprazdan güzel vuruyor: 2-0. HAKAN KULAÇOĞLU: Kazanan haklı mı? (FOTOMAÇ) Dün geceki 36 lisanslı oyuncu içinde kimin yerinde olmak istemezdiniz maç başlarken? Antalya kalecisi Polat'ın değil mi? Geçen hafta piranalar gibi saldırıp yarım düzine gol atmış bir rakibin karşısına sıfıra yakın Süper Lig tecrübesi ile çıkıyor zira. Ama rakibin kaleyi tutan topu yok ilk 45 dakikada. Bulsa olacak. Ve oluyor nitekim; 45+1'deki ilk beceride. Belediye maçının masal olduğunu, Avni Aker'de yine sıkıntılı gece yaşanacağını tahmin ediyorduk da böyle rezil bir oyun da beklemiyorduk. Rakip erkenden hata yapmadıkça ya da ne bileyim topu kendi kalesine sokmadıkça bir kurgu oturtması mümkün değil Trabzonspor'un. Oyun zekâsı biraz eksik, fizik gücü hâlâ yetersiz. NECMİ PEREKLİ: Bu da bayramlık (FOTOMAÇ) Geçen haftaki 6-1'lik galibiyetin verdiği rahatlık ve güven ile maça başlayan bordo-mavili takım ilk yarı boyunca ne oyuna ne de müsabakaya ağırlığını koyamadı. Düşünebiliyor musunuz koskoca 45 dakika boyunca doğru dürüst bir-iki eşantiyon pozisyon dışında ceza sahası içerisinde hamle eksikliği yaşadı. Skor 3-1, iki maçta altı puan, atılan gol sayısı dokuz. Son iki haftada üst üste alınan iki galibiyet bordo-mavili camiaya bayram öncesi ballı börek geldi. Ancak yine de her şey istenildiği ve sanıldı gibi güllük gülistanlık değil. hafta geçmesine rağmen Trabzon'un bir hayli eksik yönleri var. Bakmayın iki maçta şans ibresinin Trabzonspor'dan yana olmasına... Bi söz vardır. Çekirge bir sıçrar iki sıçrar. Ben çekirgenin bu zamana dek kez sıçradığını görmedim. Trabzon, ilk yarıyı önde biterdiyse bunda Antalya defansının önemli hatası var. CENGİZ TOKGÖZ: Hah işte böyle (FOTOMAÇ) Trabzonspor, Umutile başladı, Colmanile devam etti, Jedinak ile noktaladı. İlk yarıda tutuk ve tek korner kullanamayan bordo- mavililer, ikinci yarıda da ataktı. Antalya savunma ağırlıklı oynadı. Serkan'ı içeride oynatan Broos, takımının sağ koridorunu felç etti. Burada Tayfun yalnız kaldı. İlk devre orta sahada Antalyaspor üstündü. Bordo-mavililer bir ara oyundan düşünce, seyirci tezahürat ile onları uyandırdı. Tüm bu olumsuzluklara karşın, uzatmada Selçuk'un güzel aşırtması ve Antalya savunmasının ikramını iyi değerlendiren Umut, rahat bir nefes aldırdı.
574670
Krizde sigortaya talep artıyor
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Krizde sigortaya talep artıyor Kriz döneminde gerçek ya da tüzel kişilerin mal, hizmet ve değerlerini koruma içgüdüsünün arttığını söyleyen Ankara Sigorta Genel Müdürü Şaban Çağıran, böyle dönemlerde sigortaya talebin arttığını belirtti. İlgili haberler Ankara Sigorta Genel Müdürü Şaban Çağıran, sigorta sektörünün hayatdışı branşlarında faaliyet gösteren şirketlerde üretimin ilk aylık dönemde yüzde arttığına değinerek, bazı branşlarda ise oldukça yüksek oranlarda değişim yaşandığına dikkat çekti. DASK'ta yüzde 26, mühendislik sigortalarında yüzde 15, sağlık sigortalarında yüzde 10, yangın sigortalarında yüzde oranında artış yaşandığını aktaran Çağıran, “Nakliyat sigortalarında yüzde 11 ve zorunlu trafik sigortalarında yüzde küçülme yaşandığı görülmektedir. Trafikte yaşanan yüzde küçülme, serbest tarife uygulamasıyla birlikte fiyat rekabetinin de getirmiş olduğu bir sonuç olarak düşünülebilir. Bu durum, 2008'de olduğu gibi 2009 yılında da sektörün teknik sonuçlarını olumsuz yönde etkileyebilecektir. Nakliyat sigortalarında yaşanan yüzde 11 küçülme ise ticaret hacminin küçülmesi ile açıklanabilir.” Sigorta sektörünün ekonomik krizlerden hem direkt hem de dolaylı olarak etkilendiğini dile getiren Şaban Çağıran, “Örnek olarak dış ticaretin daralması nakliye sigortalarındaki prim üretimini kısa sürede olumsuz etkilerken yangın, mühendislik gibi sigortalarda daha gecikmeli bir etkilenme söz konusu olmaktadır” dedi. Kriz dönemi de olsa gerçek ya da tüzel kişilerin mal, hizmet ve değerlerini koruma içgüdüsünün arttığını söyleyen Çağıran, sigortaya talebin arttığının gözlemlendiğini belirtti. Çağıran, “Sigorta sektörü krizlerden doğrudan olumsuz etkilenirken diğer yandan da kendini koruma içi güdüsü taşımaktadır” dedi. Reel büyüme 2010'da Çağıran, 2009 Mart sonu itibariyle yüzde küçülen sigorta sektörünün 2009 Haziran sonu itibariyle yüzde 2,78 artış gösterdiğine dikkat çekti. Çağıran sözlerine şöyle devam etti: “Sektörün büyüme eğiliminde olduğu görülmekle birlikte, sigorta bedellerinin artması ya da bazı alanlarda azalması fiyat rekabetinin aşırı olması gibi nedenlerle 2009 yılı sonunda enflasyon oranına yakın bir büyümenin gerçekleşeceğini beklemekteyiz. Reel olarak büyümeyi ise 2010 yılının ilk ayında görebiliriz. Sigorta sektörünün bütünü itibariyle bakıldığında hayat ve emekliliğin üretim artışı devam edecektir. Diğer elementer branşlarda ise önemli ve kümül dağılımı etkileyecek bir farklılaşma olmayacaktır. Elementer branşların detayına inildiğinde ise DASK, tarım, ferdi kaza ve sorumluluk sigortalarında artış olabileceği kanaatindeyim.” Futbolcular ve teknik adamlara Ankara Sigorta güvencesi Türkiye Profesyonel Futbol liglerinde görev yapan futbolcular, teknik adamlar, hakemler, gözlemciler, federasyon temsilcileri dahil toplam 6237 kişi yurtiçi ve yurtdışında geçerli olmak üzere antrenman ve futbol müsabakalarına gidiş-dönüş süreleri ile antrenman ve futbol müsabakası esnasında ölüm, kısmi ve daimi maluliyet hallerine karşılık Ankara Sigorta tarafından güvence altına alındı. Genel Müdür Şaban Çağıran 2006'dan beni bu poliçeleri yenilediklerini ve 2009 -2010 sezonu için de söz konusu poliçelerin yeniden tanzim edildiğini ifade etti.EKONOMİ
574134
Türk gemisi Cebelitarık'ta karaya oturdu
İspanyol haber ajanslarının haberlerinde, 15 kişilik Türk mürettebatı olan "Rhone" adlı geminin 15 Eylülde Ceuta'daki limanın girişinde karaya oturduğu ve gemi kaptanının, Fas topraklarında olup İspanya'ya bağlı olan Ceuta'daki sahil güvenlik kurumundan acil yardım talep ettiği belirtildi. İspanya'nın güneyindeki liman kenti Cadiz'den de yardıma giden ekiplerin, geminin su almasına sebebiyet veren delikler tespit ettiği kaydedildi. Yetkililer, Türk gemisinin şimdilik batma riskinin olmadığını, gerekli önlemlerin alındığını açıkladı. Ayrıca, geminin, gıdaların korunmasında kullanılan 3200 ton sodyum sülfat taşıdığı, ancak denize sızıntı riskinin bulunmadığı ifade edildi.
575111
Obama'nın konuşmalarına bir de böyle bakarsak
Genel manzara ise, sevinç ve memnuniyete vesile olduğuydu. Bu konuşmaları, Filipinler Müslümanları ile muhtelif zamanlarda müzakere ettik. Bana kanaatlerimi sorduklarında "temkinli olarak izlediğimi" söyledim. Neden temkinle izlediğimi maddeleyerek arz edeyim: 1- Bu nevi büyük siyasetçilerin bağımsız hareket etmediklerine, arkalarında çok güçlü lobiler olduğuna inanıyorum. Bizim duyduğumuz ve gördüklerimiz ise, lobilerin bizim görmemizi ve duymamızı ve algılamamızı istedikleri şeyler.. Obama'nın konuşmalarını çoğu kimse olumlu bulsa da, ne yazık ki ben, bu ifade ettiğim çerçevenin dışında bir türlü addedemiyorum. En azından, şimdilik sonuçları ortaya çıkana kadar zihnen mesafeli durmayı yeğliyorum. 2- Obama Kahire'de veya ABD'deki Müslümanlara hitaben yaptığı konuşmalarında, İslam Alemi'nin gözlerinin içine baka baka, çekinmeden Afganistan ve Pakistan'a saldıracağını deklere etti. Neden? Çünkü, "Irak'tan çekiliyorum, İsrail'de çift ülke formülünü destekliyorum" dediği an, ülkesindeki en buyuk lobilerden biri olan silah lobisinin de ağzını susturması lazım, onu da Afganistan'la yapıyor. Bu hamur çok su götürür ama sadece iki şey aktarayım: ABD Afganistan'da her ne yapacaksa, neden silahsız/saldırısız yapmıyor yapacağını? Diplomasi yolu ne zaman tıkandı? ABD, bu son şaibeli seçimle Karzai'yi yine Afganistan'ın başında tuttu. Bütün dünya bilir ki, Afganistan'da normal bir seçimle Karzai'nin kazanması asla mümkün değil. Peki ya nedir zaman? Efendim "aşırı uçları dizginleyeceğiz." Ya adama demezler mi, "o aşırı uçlar, kendilerine göre, zaten Senin aşırılığınla mücadele ettiğini savunuyor" diye.. Burda şu meşhur soruyu sorarlar adama: Sen dünyanın jandarması mısın arkadaş? Efendim "ben seni modernleştirmek istiyorum." Prof. Atilla Yayla'nın muhteşem cevabını veririm: "Arkadaş! Sen kimsin ki beni modernleştiriyorsun? Ben modernleşmek istemiyorum. Belki, ben seni çok daha gayr-ı medeni görüyorum ('na göre bence öyleler).. Sen de benim gibi sonuçta bir insansın. Hayatıma müdahele hakkını sana kim veriyor? Yarın güç benim elime geçerse ben de Seni modernleştirmek (yani kendi kafa yapıma döndürmek) için mi savaşacağım? Bu mudur yani?" Kişisel olarak, ben de metod ve üslup itibariyle Afganistan-Pakistan menşeli mecraları kesinlikle tasvib etmiyorum, ama sonuçta mümin kardeşlerimizdir onlar. Yanlış yolda da olsalar, alet de olsalar, kim olursa olsun ve hangi bahanenin arkasına sığınırsa sığınsın, onlara yapılacak böyle bir zulme göz yummak, bizim vasfımız olmasa gerek. 3- Elbetteki Obama donemi, ehvenüşşer dönemi olacak ABD'de.. Bunu kabul ediyorum ama çok fazla bir şey ummak için erken diyorum. Ki zaten genelde ABD'de Demokratlar dönemi, dünya için yumuşak geçişler dönemi olmuştur. ABD tarihinde çokça nümuneleri vardır. Demokratlar hiçbir zaman (1933-45 Roosevelt dönemi gibi istisnalar dışında -ki dönemin de hazırlayıcısı 1923-1933 arasında birer Cumhuriyetçi olan Coolidge ve Hoover'dir-) ABD'yi keskin virajlara sokmamışlardır. 4- Dünyadaki dengeler degişiyor. Bunu görmek lazım. Japonya'nın elli yıllık iktidarının değişmesi, Çin'in liberal komünizmden bahsetmesi, Rusya'nın ısrarla İslam Alemi ile ilişki kurmak istemesi, Hindistan, Türkiye, G.Kore, Malezya ve G.Afrika gibi ülkelerin gelişim ve kalkınma seyrinde hızlı bir trend izlemelerini daha dikkatle takip etmek gerek. İran da derhatır edilmeli ama İran, halkına rağmen ilerlemeye çalıştığı için gelecek vad edemez. İran, (Allah korusun, bölgede başka sıcak gelişmeler olmazsa) yakında ciddi bir halk devrimiyle muhatap olacak ve çetin günler geçirecektir. Geriye kalıyor Ortadoğu.. Sarkozy'nin arabuluculuk icin ŞAM-Beyrut-TelAviv-Kahire hattını aşındırması, Davutoğlu'nun rotasını İslam Alemi'ne yönlendirmiş olması nedendir? Medyedev'in başörtülüleri savunan konuşmasının anlamı nedir? Ve unutulmamalı ki, önümüzdeki G-20 zirvesinde konuşulacak en önemli konulardan biri de enerji. Tüm bu parçacıkları bir araya getirin: Ortadoğu hala kaynayan bir kazan ve ABD dahil, herkes bunun bilincinde. Bu kaynayan kazanda pişen aştan herkes 'nasıl nasibini alır?', bunun hesabını yapıyor. Obama'nın konuşmalarında bu hesabın ipuçları var. 5- ABD'de bir çöküş var. Ekonomik tablolar malum. Obama dönemi, "lehte mi olacak, aleyhte mi olacak?", tam bilmemekle beraber, Obama bu çökmeyi geciktirecek bir isimdir. 6- Çok çok profesyonelce hazırlanmış siyasi konuşmalardır. Her kesimin ağzına bir kaşık bal sürülmüş, İslam Alemi ile maalesef, başı okşanan bir çocuk gibi muamele edilmiştir. 7- Kahire'de yapılması ayrı bir manidardır. Çünkü Kahire'de İslam rejimi yoktur. Mısır, İslam Alemince gerçek Arap kabul edilmediği için, (1979-1989 arasında Arap Ligi üyeliğinin askıya alınmış olmasını hatırlayınız) konuşmanın sadece Araplara yapıldığı görüntüsünü ortadan kaldırmıştır. Türkiye'den sonra İslam Alemi'ni ciddi bir uyanışa sevk edebilecek ender ülke ve halklardan birisi de, tarih ve cografyasıyla sabittir ki Mısır halkıdır. Başkan, bu konuşmayla, hala hapishanelerinde nice müminin suçsuzca tutulduğu halkı hem teskin etmiş, hem Mübarek'in yarı-dikta rejimini onaylamıştır. 8- Genellikle biz temiz yürekli müminler, konuşmanın başındaki selam'a, bir-iki iltifat cümlesine ve "Oku" kelimesinin telaffuzuna takılıp 'maşallah' çektik. Halbuki, bu konuşmalarda öyle keskin ve üzerinde düşünülmesi gereken, ustaca yerleştirilmiş cümleler var ki, burada tek tek tahlil edersem cidden söz uzayacak. Ama meramımı ifade etsin diye sadece bir örnek vereceğim: Diyor ki: "Eğitimde değişim programlarını genişletmek..." Çok endişe verici bir cümledir bu. Özüne inmeyen, bu cümleyle ne kasdedildiğini bilmeyen, anlayamaz. 1.Dünya savaşı sonrası, Irak diye bir devleti oluşturan kadın olarak bilinen 'in 1921'de Irak'ta iken ilk görevi olarak, dini argümanlardan tamamen tecrit edilmiş, Darvinist bir eğitim sistemi ile işe başladığını hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu ince cümlenin, nesilleri manen mahvetmeğe yönelik çok riskli bir içeriğe sahip olduğunu dikkatlere arz etmek isterim. Kısacası, bu konuşmalarla, bir taşla sekiz-on kuş vurulmaktadır. Olaylara uydusal bir nazarla bakıp fotografı google-earth'den çekmeli derim. Fotoğraf kapkara olmasa da, beyaz da değildir. Belki flu'dur. Tüm Haber7 okuyucularının Ramazan bayramını tebrik eder, saadetlere vesile olmasını niyaz ederim. -- Kerem Emre ULUCAN Haber7 Filipinler
574455
Bodrum’da Kavaklı Köfteci
Ali Rıza Kardüz Bodrum’da Kavaklı Köfteci 19 Eylül Cumartesi 2009 Yalıkavak Kavaklı Köfteci’nin hem köfteleri lezzetli hem de sahibi Zekeriya Akdemir’in hayat hikayesi ilginç Yalıkavak’ta çarşı içinde 18 yıldır köfte satan bir dükkan var. Köftesinin lezzeti farklı. Ve de kalitesi hiç değişmiyor. Bu nedenle de öğle ve akşam saatleri köfte severler dükkanı ve önündeki sıraları dolduruyor. Köfteler ince, küçük parmak şeklinde uzun uzun biçimlendirilmiş, iki ucu sivrileştirilmiş. Kömür ateşinde kurutulmadan sulu sulu pişiriliyor. Kalın olmadığı için çabuk pişiyor, içi çiğ kalmıyor. Köfteler gene kömür ateşinde öldürülmüş sulu domateslerin üzerine diziliyor. Bir adet de kömürde kızartılmış hafif acı biber ile servis ediliyor. Köftelerin etlerini Yalıkavak’taki Mert Kasap hazırlıyor. Etler dana ve düve eti karışımı, sinirsiz, ince çekim. Soğan suyu ve ekmek kabuğu katılarak elle yoğurulan köfteye az miktarda baharat ekleniyor. Soğan suyu ve baharat sadece lezzet veriyor. Etin lezzetini bastırmıyor. Köftenin yanında Yalıkavak fırınında özel olarak hazırlatılan, bir parmak kalınlığında mayalı ekmek veriliyor. Ekmekler tereyağı ile yağlanmış, birer parmak eninde şerit şerit kesilmiş halde. 10 parça köfte ile ekmek TL. Köfte piyazsız yenir mi? Kavaklı Köfteci’de piyaz ’ın Çekerek Köyü’nün özel fasulyesi ile hazırlanıyor. Fasulye pamuk gibi pişiyor. Üzerine Bodrum’un soğanı, domatesi ve köy yumurtası diziliyor. Ve de Kırlangıç’ın süzme ile pek lezzetli oluyor. Piyaz köfteye göre pahalı. Tabağı TL. Kavaklı Köfteci’de köfte-piyazdan başka bir şey isteyenlerin çöp şiş (8 TL) yeme imkanı da var ama köfteciye şiş yemek için gitmek pek akıl kârı olamaz. “Seyyar arabamla başladım, bir yılda dükkan açtım” Köfte-piyaz yanında sadece ayran (2 TL) ve kola (2,5 TL) servisi var. Başka içecek ve tatlı yok. Zekeriya Akdemir “Müşterilerimizin çoğu tatlı istiyor ama verirsek bu defa masadan köftenin tadını unutarak kalkacak. Halbuki biz köftenin tadı ağızda uzun süre kalsın istiyoruz. Bunun için bizde tatlı yok” diyor. Ben uzun süredir Kavaklı Köfteci’de köfte yerim. Sanırdım ki ismini Yalıkavak’tan alıyor. Meğer ise ismi Yalıkavak’tan değil Yozgat Çekerek’in Ulukavak köyünden gelirmiş. Bu köyde doğan Zekeriya Akdemir’in ilginç bir hayat hikayesi var. İlkokuldan sonra köyden ayrılmış, ’de akrabalarının yanına gitmiş. Bir süre otomobil tamirhanelerinde çırak olarak çalıştıktan sonra ’e geçmiş. İzmir’de ’ndaki köftecilerde ve kebapçılarda bulaşıkçılık, komilik, garsonluk ve nihayet aşçılık yapmış. Bir girişimci 1990 yılında onu Yalıkavak’ta açacağı kebapçıya usta olarak getirmiş fakat dükkan bir yılda kapanmış. Zekeriya Akdemir ortada kalmış. Akdemir daha sonra olanları şöyle anlatıyor: “Her şeye sıfırdan başlayacaktım. Herkesin satın alabileceği bir şeyi farklı olarak yaparsam para kazanabileceğimi düşündüm. Köfteyi herkes yer ama köfteler genelde hem lezzet hem de şekil bakımından birbirine benzer. Bir seyyar köfte arabası yaptırdım. Herkesin yaptığından farklı, lezzetli ve temiz köfte yaparak, fırına farklı bir ekmek ısmarlayarak satmaya başladım. Seyyar arabamın önünde kuyruklar oluşuyordu. Bir yıl sonra kazandığım para ile köfteci dükkanı açabilecek durumda idim. Yıllar boyu lezzeti, kaliteyi bozmadım. Ben okuyamadım ama oğlum Orhan’ı ’de Kensington’da okula gönderebildim. Bu yıl London School of Economics’e başlayacak. Kızım liseyi bitirince onu da yurtdışında okutacağım. Çocuklar okusun.” Babası bunları anlatırken ’da üniversiteye devam edecek olan Orhan, tatile geldiği Yalıkavak’taki dükkanda köfte servisi yaptı. İşte size ’nin “fırsatlar ülkesi” olduğunu, çalışanın aç kalmayacağını, okumayanların şimdilerde çocuklarını nasıl okuttuklarını gösteren ilginç bir hikaye.
575491
Tekirdağ'da Selin Faturası Ağır
Tekirdağ'da Selin Faturası Ağır Tarım alanlarındaki zarar milyon 676 bin TL... Bölgede çok sayıda hayvanın da telef olduğu bildiriliyor. Yayına Giriş: 18:51:49 Güncelleme: 18:51:49 İstanbul ve Tekirdağ'daki sel felaketi bölgede tarım ve hayvancılığa da darbe vurdu. Tekirdağ'da tarım alanlarındaki hasar tespit çalışmaları tamamlandı. Selin tahmini faturası ön rapora göre, milyon 676 bin Türk lirası... Sel felaketinin cana malolduğu Tekirdağ'da tarım alanları da sular altında kalmış ve çok sayıda hayvan telef olmuştu. Hasar Tespit Komisyonu; Saray, Bahçeköy, Kumbağ ve Malkara ilçeleriyle köylerinde sel felaketiyle ilgili yürüttüğü ön tespit çalışmalarını tamamladı. Komisyon ekili alanlar dışında deporlardaki tonlarca tarım ürünün de zarar gördüğünü belirledi. Selde küçük ve büyükbaş havyvanların yanısıra çok sayıda arılı kovanın da telef olduğu tespit edildi. Tekirdağ il genelinde tarım arazilerindeki tahmini zarar, milyon 676 bin Türk Lirası olarak hesaplandı.
575489
Doğan Grubu Uzlaşı Talebini Çekti
Doğan Grubu Uzlaşı Talebini Çekti Grup, Doğan Yayın Holding'e kesilen vergi borcu ve cezası için yaptığı tarhiyat öncesi uzlaşma talebini geri çektiğini açıkladı. Yayına Giriş: 17:41:37 Güncelleme: 18:37:03 Maliye Bakanlığının milyar 755 Milyon Lira vergi aslı ve cezası kestiği Doğan Grubu, uzlaşma talebini "şimdilik" geri çekti. Gruptan yapılan açıklamada, 'tarhiyat öncesi uzlaşma talebinde bulunulmayacağı' ifade edildi. Doğan Grubu, Doğan Yayın Holding'e kesilen yaklaşık 3,8 milyar liralık vergi borcu ve cezası için yaptığı tarhiyat öncesi uzlaşma talebini geri çektiğini açıkladı. Daha önce Doğan grubundan yapılan açıklamada, uzlaşma için 23 Eylül'de masaya oturulacağı duyurulmuştu. Uzlaşma talebi mesai bitimine az bir süre kala geri çekildi. Gruptan yapılan açıklamada, talebin geri çekilme nedeni ise belirtilmedi. Bu arada Bakanlıktan vergi cezasına ilişkin rapor isteyecek Grup, raporun kendilerine tebliğ edilmesinin ardından 30 gün içinde ya uzlaşma talebinde bulunacak ya da cezaya karşı yargı yoluna gidecek. İkinci bir uzlaşma istenmesi halinde, meblağın büyük olması nedeniyle pazarlığın Ankara'da yapılacağı öne sürüldü. Doğan Grubuna kesilen cezanın, milyar 877 milyon TL'lik kısmı vergi aslı, milyar 877 milyon liralık bölümü ise vergi ziyaı, 60 bin TL usulsüzlük cezası ve 282 bin lira özel usulsüzlük cezası olarak hesaplanmıştı. Doğan Grubu ise daha önce yaptığı açıklamada, Gelirler Kontrolörlerince hazırlanan raporların subjektif yorumlara dayandığını belirterek, kesilen cezaya tepki göstermişti. Grup ayrıca yapılan uygulamalarda hiçbir hileli işlemin vuku bulmadığı ve vergi kaçakçılığı yapılmadığının da altını çizmişti.
575078
Amatör maçta skandal
İSMET BADEM Amatör maçta skandal ZONGULDAK (İHA) Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde oynanan amatör lig maçında burnu kırılan ve hastaneye gönderilmek istenen futbolcu için ambulans şoförü bulunamayınca sahada büyük bir skandal yaşandı. Sakatlanan futbolcuyu saha görevlisi tedavi etti. Futbolcu, maç sonunda belediye başkanı tarafından hastaneye getirildi. Futbol sahalarında ender rastlanan olaylardan birisi de Zonguldak'ın Karadeniz Ereğli ilçesinde gerçekleşti. Beyçayır Sahası'nda oynanan Karadeniz Ereğli Belediyespor Saltukova Belediyespor amatör lig karşılaşmasının 70. dakikasında bir pozisyon anında arkadaşıyla çarpışan Saltukova Belediyesporlu futbolcu Erkan Akçaoğlu'nun burnu kırıldı. Ancak ambulans şoförü bulunamayınca sahada kriz yaşandı. Fazla bekletilmeden soyunma odasına getirilen futbolcuya saha görevlisi müdahale yaptı. Ancak burnunda kırık olan Erkan Akçaoğlu bir türlü hastaneye götürülmedi. Yaklaşık 30 dakika soyunma odasında bekletilen futbolcu ambulans şoförünün bulunamaması nedeniyle acılar içinde beklemek zorunda kaldı. Burnu kırık halde ambulansın şoförünün gelmesini bekleyen futbolcunun imdadına Saltukova Belediye Başkanı Adil Düzlü yetişti. Başkan Düzlü, özel aracıyla futbolcuyu Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne getirdi. BELEDİYE BAŞKANI DÜZLÜ: "BU BİR SKANDALDIR" Maçta yaşanan şoför krizini skandal olarak niteleyen Belediye Başkanı Adil Düzlü, durumun gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Futbolcuyu kendi özel aracıyla hastaneye getirdiğini ifade eden Başkan Düzlü, sağlık yönünden konuyu ciddiyetsizlik olarak belirtti. Futbolcuların sahalarda mağdur kalmasını istemeyen Düzlü şunları kaydetti: "Maç esnasında sağlık görevlisi futbolcumuzun kırık olduğunu ve burnunun yerine oturttuğunu söylemiş. Bir sporcuda müsabaka esnasında kırık veya yırtık olduğu zaman benim bildiğim acilen hastaneye gönderilmesi gerekir. Maalesef futbolcumuzu hastaneye göndermemişler. Ambulans şoförüne ulaşamadılar. Tesis yetkilileri ve Ereğli Belediyespor yöneticilerine teşekkür ediyorum bizlerle ilgilendiler ama sağlık yönünden bu ciddiyetsizliğin düzelmesi gerekir. Orada çok daha başka acil konularda olabilir. Ambulans şoförüne ulaşılamaması bana göre çok vahim bir durumdur. Ambulansın şoförünün bulunamaması bana göre ciddi bir olay. Sporcunun müsabaka esnasında yırtık veya kırığı olduğu halde hastaneye sevk edilmemesi ikisi de bana göre ciddi konulardır. Saha içindeki yetkili arkadaşlar Belediyespor yöneticileri ambulans şoförüne ulaşmaya çalıştılar ama ulaşamadılar. Biz bunların gözden geçirilmesini istiyoruz. Futbolcu kardeşlerimiz sahalarda mağdur kalmasın sıkıntı yaşamasınlar lütfen bu konuları çözüme kavuştursunlar. Sporcular bizim evlatlarımız onların bir ağabeyi olarak da bu yükümlülüğü her zaman üzerimde görüyorum. Bütün maçlara ve etkinliklere kendim katılıyorum. Ambulans şoförünü daha fazla beklemeden kendi aracımla futbolcumu Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne getirdim. Gerekli tedavisi yapıldı." Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'nde tedavisi yapılan futbolcunun burnuna tampon yapıldığı öğrenildi. Futbolcunun sağlık durumunun iyi olduğu ve taburcu edildiği bildirildi.SPOR
575497
Kırıkkale'de 127 kişiye aylık piyango
Yapılan mülakat sonucunda 127 kişi aylık iş sahibi oldu. İş-Kur Kırıkkale Şubesi, aylık geçici istihdam sağlamak için başlattığı projede okullara aylık geçici hizmetli alımını tamamladı. İş Kur'a kayıtlı 127 kişinin iş bulduğu projenin birinci hafta çekilişinde 81, ikinci hafta çekilişinde 46 kişiye istihdam sağlandı. 81 kişinin işe alındığı birinci hafta çekilişine 250 kişi başvurdu. Kent merkezinde, ilçeler ve köylerdeki okullara hizmetli alımı için yürütülen projenin ikinci hafta çekilişinde ise 46 kişi aylık geçici olarak okullarda işe başlayacak.
575668
Devriye gezen polis aracına molotoflu saldırı
Devriye gezen polis aracına molotoflu saldırı 22:47Bingöl'ün Merkez İlçesi Yenişehir Mahallesi'nde akşam saatlerinde devriye gezen polis aracına molotofkokteylli saldırı düzenlendi. Polis otosuna isabet eden molotoflar, şans eseri alev almayınca araçtaki polis memuru saldırıdan yara almadan kurtuldu. Aydın ARIK BİNGÖL (AHT) Bingöl İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı zırhlı polis aracına Bingöl Merkez Yenişehir Mahallesi Beşyol Mevkii'nde saat 21.10'de devriye gezdiği sırada kimliği belirsiz 20-25 kişilik bir grup tarafından molotofkokteylli saldırı düzenlendi. Saldırı düzenleyen kişiler olay yerinden hızla kaçarken, şans eseri atılan molotofkokteyleri ateş almadı. Polis ekipleri kaçan şahısları yakalamak için şehir merkezinde geniş çaplı çalışma başlattı.
574192
Hain Plana Son Dakika Darbesi
Hain Plana Son Dakika Darbesi Terör örgütünün hain planı son anda önlendi... Hakkari-Çukurca Karayolu'na yerleştirilen 10 kilogramlık patlayıcı güvenlik güçlerince etkisiz hale getirildi. Teröristler, Hakkari-Çukurca Karayolu'nun 12'nci kilometresinde, yol kenarına, bir bidon içinde 10 kilogramlık patlayıcı yerleştirdi. Yol kontrolü yapan güvenlik görevlileri hain tuzağı farketti. Olay yerine çağrılan emniyet müdürlüğü bomba imha ekipleri patlayıcıyı etkisiz hale getirdi. Patlayıcının uzaktan kumandalı mekanizmayla çalıştığı belirlendi. Kaçan teröristlerin yakalanması için bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.
574132
Bobo Beşiktaş kampına katıldı
Siyah-beyazlı takımda teknik direktör Mustafa Denizli tarafından Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United ile yapılan maçın kadrosuna alınmayan Bobo ile Rıdvan da BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde yapılan kampa dahil edildi. Beşiktaş, yarın saat 21.00'de BJK İnönü Stadı'nda Kayserispor ile karşı karşıya gelecek.
574255
Manastırda iftar
Deyrulzaferan Manastırı'ndaki iftara Mardin Valisi Hasan Duruer, Cumhuriyet Başsavcısı Fehmi Yılmaz, İl Müftüsü Mehmet Kızılkaya ve ildeki bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Yemekte müftü Kızılkaya ve metropolit Özmen yan yana oturdu. Deyrulzaferan Manastırı Genel Sekreteri Yusuf Bektaş, yemekteki konuşmasında, ''dini mevsimlerde havanın içine manevi bir koku karıştığınıifade ederek, ''Bu koku yardımlaşmadır, kucaklaşmadır, insan sevgisinden karşılıklı nasiplenmedirdedi. İftarda konuklara içli köfte, Süryani usulü et yahnisi ve narlı salata ikram edildi.
574994
IMF Başkanı Türkiye'ye "umut" verdi
Uluslararası Para Fonu () Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 2009 yılının Türk ekonomisi için zorlu bir yıl olduğunu, ancak 2010 yılında hızlı bir iyileşme beklediklerini söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye'nin de bütün gelişmekte olan ülkeler gibi küresel krizden etkilendiğine dikkati çekti. Türkiye'nin mali krizden uğradığı etkinin dolaylı yoldan olduğuna işaret eden Strauss-Kahn, mali ve ekonomik krizin küresel yavaşlamaya yol açtığını ve bu yavaşlamanın da dünyadaki diğer tüm ekonomilerde olduğu gibi Türkiye'ye de etkisinin görüldüğünü ifade etti. Strauss-Kahn, "2009 yılı, Türk ekonomisi için zor bir yıl ama 2010'da hızlı bir iyileşme öngörüyoruz. Küresel ekonomide iyileşme sağlandığında, buna paralel olarak Türkiye'de de hızla iyileşme görülecek" dedi. 'nin bir üyesi olarak Türkiye'nin, dünyadaki en büyük ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Strauss-Kahn, "Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğu aşikar ama hızlı bir biçimde gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olacak. Tabii ki bunun için atılması gereken adımlar var ve ben hükümetin bu konuda ne yapılması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tam" diye konuştu. 'nin, ihtiyaç duyan ülkelere yardım eden bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Strauss-Kahn, şu anda Türk ekonomisinin yardıma ihtiyacı olduğu yönünde bir işaretin bulunmadığını da dile getirdi. Strauss-Kahn, "Ancak tabii ki Türk hükümetinin hizmetinde olmayı sürdüreceğiz ve diğer tüm üyesi ülkelerle olduğu gibi Türk hükümetiyle de görüşmeye devam edeceğiz" ifadesini kullandı. "İstanbul toplantıları özel önem taşıyor" Dominique Strauss-Kahn ayrıca, binasında, bir grup Türk gazeteciye, İstanbul'da düzenlenecek -Dünya Bankası Yıllık Toplantılarının gündemi ve küresel krizin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıllık toplantıları, açısından en önemli etkinlik olarak niteleyen ve bu toplantıların yılda sadece bir kere Washington dışında yapıldığına işaret eden Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının, "tünelin ucu görünüyor" olsa da küresel krizin halen sürdüğü bir döneme denk gelmesi açısından özel bir önem taşıdığını belirtti. Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının ayrıca, açısından iki sebeple özel bir öneminin bulunduğunu ifade ederek, bunlardan birincisinin Türkiye ile arasında geçmişten gelen başarılı ilişkiler, ikincisinin de Türkiye'nin hariç yıllık toplantıların ikinci kez düzenleneceği tek ülke olması olduğunu söyledi. Toplantının, Pittsburgh'da gelecek hafta düzenlenecek toplantısının hemen sonrasında gerçekleşecek olması bakımından da önem taşıdığını ifade eden Strauss-Kahn, bu durumun, 'de alınan kararların hayata geçirilmesine imkan tanıması açısından olumlu olduğunu kaydetti. ile arasındaki bağların çok güçlü olduğunu belirten Strauss-Kahn, bu iki oluşumun arka arkaya düzenlediği toplantıların, "sadece devlet ya da hükümet başkanlarının aldığı önemli kararlarla yetinmeyip, mekanizmanın devamını sağladığını" belirtti. "İstanbul toplantısı işte bu yüzden çok önemli, çünkü Pittsburgh'da çok farklı konularda önemli kararların alınacağına inanıyorum" diyen Strauss-Kahn, İstanbul toplantısının, Pittsburgh'da üzerinde karara varılan birçok konu için başlama noktası olacağını söyledi. "Tünelin ucu göründü ama..." Başkanı Strauss-Kahn, küresel krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de, küresel iyileşmenin 2010'un ilk yarısında görülmesinin beklendiğini, her yerde aynı anda bunun sağlanamayacağını, bazı ülkelerde iyileşmenin daha da erken olabileceğini kaydetti. Strauss-Kahn, mali krizi arkalarında bıraktıklarını ancak, ekonomik kriz için aynı şeyi söyleyemeyeceğini belirterek, "Büyük ihtimalle bazı ülkeler için hala kötü aylar, kötü rakamlar ve büyüme oranları göreceğiz. İyileşme 2010'un ilk yarısından önce, belki de ilk yarı sonuna kadar elde edilemeyecek. Tünelin ucunu görüyoruz ama hala tüneldeyiz" dedi. sorununun da hızlı şekilde çözülemeyeceğini dile getiren Strauss-Kahn, büyümenin yeniden başlamasıyla bunun etkisinin görülmesi arasında zaman farkı bulunduğunu, bu zaman farkının, ülkenin durumuna göre ila 10 aya ya da yıla kadar çıkabileceğini ifade ederek, "Yani bazı ülkelerde büyüme yeniden sağlansa da, işsizliğin düştüğünü görmek için 8-10 daha beklemek zorundayız" diye konuştu. Strauss-Kahn, "çıkış stratejisi" hazırlamaya ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu stratejiyi yürürlüğe koymak için henüz erken olduğunu, bunun için ekonomik krizin kesin olarak arkada bırakıldığından emin olmayı beklemek gerektiğini kaydetti. İstanbul'daki toplantının krizle başa çıkmada yapılanlara ilişkin bir durum değerlendirmesi için olanak yaratacağını ifade eden Strauss-Kahn, bir yıl önce birçok kişinin tahmininin aksine büyük bunalımın yaşanmamış olmasında, ülkelerin mali ve finansal alanlarda sorumluluklarını yerine getirmesi ve 'nin tavsiyelerini dinlemesinin etkili olduğunu belirtti. Strauss-Kahn, ileride ne tür krizlerle karşı karşıya kalınabileceğini öngörebilmek için "erken uyarı egzersizi" üzerinde çalıştıklarını da kaydederek, gelecekte olası bir krizden kaçınabilmek için koordinasyon içinde olma ve bu yönde bir mekanizma geliştirmenin gerekliliğini dile getirdi. Türk hükümetiyle görüş birliği Başkanı Strauss-Kahn, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın ile anlaşmanın şart olmadığı yönündeki sözlerine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, 'nin, yardımına ihtiyaç duyan ülkelere yardım etmekle görevli bir kuruluş olduğuna dikkati çekti. Bir ülke, bir sorunla başa çıkmada kendisini yeterli düzeyde görürse, bunun kendileri için sakıncasının olmadığını kaydeden Strauss-Kahn, "Hükümetle görüşmelerimiz sürüyor. Bütçenin iyi yönde seyrettiğini öğrendim. Olup bitenlere ilişkin değerlendirmemiz, hükümetin değerlendirmesiyle çok yakın. Tabii ki ufak tefek farklılıklar olabilir, bu her ülkeyle oluyor. Dolayısıyla herhangi bir sorunun çözümü için hükümetle çalışmaya devam edeceğiz. Eğer Türkiye bir gün 'nin yardımına ihtiyaç duyarsa, bu yardımı sağlamaktan mutluluk duyarız" diye konuştu. Strauss-Kahn, Türk hükümetiyle 2010 yılına ilişkin öngörülerde de büyük ölçüde görüş birliği içinde olduklarını söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye ile arasında, İstanbul'daki toplantılar sırasında bir anlaşmaya varılması olasılığına dair soru üzerine de, İstanbul'un 'nin bir toplantısına ev sahipliği yapacağını, ancak bunun ile Türkiye arasında özel bir ilişki türü yaratmadığını kaydederek, ile Türkiye arasındaki görüşmenin, 'nin İstanbul'da diğer herhangi bir ülkeyle yapacağı görüşmeden farklı olmayacağını belirtti.
574913
IMF ile Verip Patriotla Alma Oyunu
Bilindiği üzere Türkiye’nin uzun süreden beri IMF ile bir kredi pazarlığı var. Göründüğü kadarıyla anlaşamamanın sebebi ise IMF’nin, vereceği kredinin sadece kendisinin gösterdiği yerlerde kullanılması şartı. Üstelik bununla yetinmeyerek, parayı sanki babasının hayrına verecekmiş gibi ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceği tahmin edilen bazı köklü kararlar alınmasını istiyor. İşin gerçeğinde IMF’nin verdiği krediler, sadece ekonominin değil aynı zamanda siyasi mekanizmanın ayağına vurulan prangadır. Siyasi mekanizma bu prangadan kurtulamadığı sürece uluslararası alanda ve özellikle de komşularıyla ilişkilerinde bağımsız irade ortaya koyamaz. IMF de bundan dolayı kredi vermekte ısrarlı. Ama kredi çağdaş sömürgeciliğin amaçları doğrultusunda bir yarar sağlamayacaksa niye versin! Türkiye’nin IMF’den beklediği para 15 milyar dolar. Aslında şirket devri, naylon fatura vs. gibi hilelerle ticaretlerini zararda gösteren büyük sermaye sahiplerinin kaçırdığı tüm vergiler belirlense, sonra arkalarındaki medya lobisinin sataşmalarına aldırış edilmeden bunlar tahsil edilse söz konusu miktar toplanır. Yapılan yolsuzluklardan ve usulsüzlüklerden dolayı kanunun öngördüğü cezalar da tahsil edilecek olsa rakam IMF’den beklenen kredinin hayli üstüne çıkabilir. Bir diğer alternatif kamu harcamalarındaki israfın önüne geçilmesidir. İsrafı önleme konusunda askerî harcamaları, belediye giderlerini ve büyükelçiliklerin masraflarını da içine alacak geniş kapsamlı bir siyaset ve plan geliştirilmesi gerekir. Basit gelebilir ama küçük bir örnek vermek istiyorum. THY yolcularına uçaklarda gazete dağıtılıyor. Dağıtılanlar da genellikle bir yandan vergi kaçırırken diğer yandan siyasi mekanizmayı kendine mahkûm etmek için enformatik gücünü kullanmaya çalışan kartel medyasının gazeteleri. Diğerlerinden bir veya iki tane numune bulunduruluyor. Eskiden hiç bulundurulmuyordu. Bazen bakıyorum görevlilerin binişte “gazete istiyor musunuz?” diye sormalarına uçak havalandıktan sonra da, sepetleri dolaştırıp yolcuların gözlerinin içine sokarak gazete dağıtmalarına rağmen yine dağıtılandan fazla miktarda gazete sepetlerde kalıyor. Ne gerek var? Parayla satsınlar ve gazete okumak isteyen yolcu havaalanında veya uçakta istediği gazeteyi satın alsın. Benzer şekilde dış hatlarda isteyen yolculara bedava içki servisi yapılıyor. içkinin masrafı benim biletimden çıkıyor. Ama ben bilet alırken şarapçının şarap giderlerine katkıda bulunmak istemiyorum. İçmek istiyorsa parasını da kendisi versin. THY gerekirse bilet fiyatını düşürmesin ama yolcunun şampanya masrafını karşılayacağına kendi kâr oranını yükseltsin. Bugün Türkiye’nin bölgesel güç olma çabası içinde olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Bunu başarabilmesi IMF’nin ayağına vurduğu prangayı atmasıyla, onun vereceği kredilerden kurtulmasıyla mümkün olabilir. Obama’nın bugün Patriot füzesavar sistemi satışını gündeme getirmesinin Türkiye’nin IMF ile yaptığı 15 milyar dolarlık kredi pazarlığıyla çok yakın ilgisinin olduğunu tahmin ediyorum. Amaç, verilecek kredinin yarıdan fazlasının Türkiye açısından tamamen lüzumsuz olan füzesavar sistemiyle geri alınmasıdır. Üstelik kredinin faiz yükü Türkiye’nin üzerine yüklenecek parayı ise global ekonomik krizden doğan açıklarını kademeli bir şekilde kapatmak için finans kaynağı oluşturma amacıyla Amerikan emperyalizmi kullanacak. İslâm âlemine selam çakan, gülücük dağıtan Obama’nın arka planda ne oyunlar oynadığını görüyor musunuz? Türkiye’ye IMF ile verip Patriotla geri alma oyunu oynayan, Siyonist işgal devletinin Batı Yaka’da Yahudi yerleşim merkezleri inşasını “donduracağı” bahanesiyle Arap ülkelerinin Siyonist işgali meşrulaştırmalarını ve onunla normal ikili ilişkilere girmelerini sağlama amaçlı numaralar çeviren Obama’nın bayağı kurnaz olduğu anlaşılıyor. Ama bugün artık İslâm ülkelerinin yönetimlerinin Obama’ya “Sen kurnaz isen biz de aptal değiliz; artık ABD’nin ipiyle kuyuya inmeyiz. ABD bizi bu delikten birçok kez ısırdı, bir daha aynı deliğe parmağımızı sokmayız” diyebilmesi gerekir. Türkiye etkin bir bölgesel güç olmak istiyorsa Obama’nın Patriot numarasını elinin tersiyle itmesi ve çok rahat bir şekilde “ne IMF’nin kredisi ne de Obama’nın füzesavarı” diyebilmesi gerekir. Sayın Başbakan Tayyib Erdoğan’ın Davos’ta gösterdiği kararlılığı burada da göstermesini ve Peres’e dediği gibi Obama’ya da “One minute! Bizim İran’la bir kavgamız yok ki senin füzesavar sistemine ihtiyacımız olsun!” demesini bekliyoruz. Ahmet Varol Vakit
574705
'Virüs'ten kaçarken 'bencillik hastalığı'na tutulmak
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler 'Virüs'ten kaçarken 'bencillik hastalığı'na tutulmak Kardeş İspanyol yönetmenler Àlex ve David Pastor'un imzasını taşıyan 'Veba', en üst katmanında çok da yenilikçi olmayan bir tıbbî felaket filmi tadında ilerlerken, daha titiz bir alt okuma sonucunda ise yaşanan felaketi metafor olarak kullanan bu öykünün 'çağdaş insandaki hayvanlaşma temayülü'nü mercek altına yatırdığını görüyoruz. ALİ MURAT GÜVEN SİNEMA Ölümcül bir virüsten kaçan dört genç, güvenli bir bölgeye ulaşabilmek için hızla yol almaktadırlar. Korunmak için en iyi yer olduğuna inandıkları ıssız bir kumsala giderken diğer insanlarla temastan kaçınırlar. Fakat, virüs bulaşmış kişilerle, boş yol ve kasabalarla karşılaştıkça çocukluk masumiyetleri gitgide zayıflar. Karşılarındaki en büyük düşmanın virüs değil de iç dünyalarındaki karanlık olduğunu keşfederler. Kardeş İspanyol yönetmenler Álex ve David Pastor'un birlikte yönettikleri "Veba", yüzeysel bir okumayla bakıldığında, benzerlerine sinema tarihinde sıkça rastlanan bir gerilim filmi tadında ilerlerken, daha alt katmanlarda ise insan ruhunun -kimi zaman dıştan gelen iletiler, kimi zaman da kendini koruma güdüsü ve bencillik gibi öz niteliklere bağlı olarak- çürümesini anlatan kayda değer bir yapıt Öyküdeki virüs salgını hem alabildiğine gerçek, hem de aynı zamanda ilginç bir metafor olarak kullanılıyor ve insan soyunu tehdit eden bu büyük salgın karşısında hiç kimse güvende değil... Öykünün ilk aşamasında, ölümcül virüsten kaçıp kurtulmayı kafasına koyan Danny'nin, kardeşi Brian, kız arkadaşı Bobby ve okul arkadaşı Kate ile birlikte, güvenli bir yere ulaşmak için Amerika Birleşik Devletleri'nin güneybatısı boyunca korku ve tedirgin içinde yol aldıklarına tanık oluyoruz. Çocukluğundan aklında kalan hatıralara güvenen Danny, Meksika Körfezi'ndeki ıssız bir kumsalın, gitmeyi deneyebilecekleri en iyi yer olduğuna grubu ikna ediyor. Oraya ulaştıktan sonra da huzur içinde yaşayıp, virüsün yok olmasını bekleyerek bu kıyametvari hastalıktan kurtulan kişiler olarak yeni bir hayata başlayabileceklerine inanıyor genç adam Öte yandan, hayatta kalabilmek için kurdukları planın kuralları ise oldukça basittir. Sürekli yan yollardan gitmek ve vicdan gösterilerini falan boşverip, her ne pahasına olursa olsun diğer insanlarla temastan kaçınmak Fakat, tam olarak engelleyemedikleri vicdanî dürtüleri ve bazen de dikkatsizlikleri, yolculuklarının gitgide uzamasına neden olur. En az onlar kadar kendilerini korumaya çalışan virüs bulaşmamış insanlarla ya da umutsuzluk içinde yardım isteyen virüs bulaşmış kişilerle karşılaştıkça, boş yollar ve kasabaların arasında çocukluk masumiyetleri adım adım zayıflayıp koybolacaktır. Bu dört kişilik grup, yolda geçirdikleri dört gün boyunca, hiç bir insanın yüzleşmek zorunda kalmaması gereken ağır ahlâkî kararlar vermek durumunda kalır. Böylelikle de karşılarındaki en büyük düşmanın insanlığı tehdit eden virüsün değil, iç dünyalarında su yüzüne çıkan karanlığın olduğunu keşfederler. Meksika Körfezi'ne ulaşıldığında ise geriye ruhu olmayan boş bedenler kalmıştır. "Veba"nın öyküsüne Álex ve David Pastor kardeşlerin kuş gribi hakkında medyada gördüğü haberler ilham vermiş. Álex, "Biz bir kuş gribi vak'asına, daha bu olay henüz medyaya geniş ölçekte konu olmadan, pek çok insan ondan haberdar bile değilken şahit olduk" diyor ve ekliyor: "Gerçekten çok ürkütücü bir şeydi, ama her ikimiz de sadece kuş gribi hakkında bir öykü anlatmak istemedik. Kaliteli felaket filmleri, daha ziyade karakterlerin sürüklediği öyküler anlatır. Mesele felaketin kendisi değil, insanların bundan ne kadar etkilendiği ve bu olağandışı durumlarda nasıl davrandıkları olmalıdır aslında" David de biraderiyle aynı fikri paylaşıyor. "Salgının varlığı ve salgını insanlara anlatmak oldukça soyut bir şey. Aslında, bir arabanın radyosundan bu hastalık hakkında verilen kısa bilgiler de sayılmazsa, senaryoda hastalıktan hiç bahsedilmiyor, Felaket ortamı, çevrede hemen hemen hiç kimsenin bulunmadığı, hiç bir kanunun ve ahlâkî değerin geçerli olmadığı kendine özgü bir dünyadır. Bizim de bu yönüyle ilgimizi çekmiş oldu." Geçtiğimiz günlerde İstanbul'u etkisi altına alarak 30'un üzerinde yurttaşımızın ölümüne yol açan sel felaketinin ardından, kameralara takılan yağmacı görüntülerini düşününce, her iki yönetmenin de son derece doğru tesbitler yaptıkları âşikâr Düşük bir bütçe ve âşina olmadığımız oyuncularla çekilen "Veba" da bütün bu tesbit ve gözlemleri vasatın üzerine çıkan bir sinema diliyle beyazperdeye yansıtmayı başarıyor. Filmin "zeki tür" hayranlarının ilgisini çekmesini uman yapımcıların beğeniyle karşıladıkları söz konusu yaklaşım da pastor kardeşlere hayallerindeki öyküyü çekme fırsatı sunmuş oldu. Yapımcı Angelic de bu yaklaşımdan dolayı keyifli olanlardan biri, "Veba, özünde çok çarpıcı, etkileyici ve karakterlerin sürüklediği bir gerilim öyküsü" diyor, "Filmimizde, bu karakterlerin yaşadığı değişimi ve hayatta kalmak için temel içgüdülerine başvurmalarını gözler önüne seren bölümler elbette ki var. Yaşadıkları şeylerin bazıları çok ürkütücü. Dahası, insanların başlarını çevirecekleri ya da şok olacakları bir kaç sahnemiz de var. Fakat, bir sokaktan aşağı doğru koşuşturan zombi sürüsü yok bu öyküde. Herşeyi son derece gerçekçi bir yaklaşımla anlatmaya çalıştık." VEBA Carriers Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, ABD yapımı Türü ve Süresi: Psikolojik gerilim 84 dakika Gösterim Dili: Orijinal seslendirmesi İngilizce olan bu film, ülkemizde Türkçe altyazılı kopyalarla gösterime sunulmuştur. Yönetmenler: Àlex Pastor ve David Pastor Senaristler: Àlex Pastor ve David Pastor Görüntü Yönetmeni: Benoît Debie Özgün Müzik Bestecisi: Peter Nashel Kurgucu: Craig McKay Sanat Yönetimi Ekibi: Clark Hunter (Yapım Tasarımcısı), Gabriella Villareal (Set Dekoratörü), Jill Newell (Kostüm Tasarımcısı), Lori Ann Baker (Saç Tasarımcısı), Tod McIntosh (Makyaj Tasarımcısı) Oyuncular: Lou Taylor Pucci (Danny), Chris Pine (Brian), Piper Perabo (Bobby), Emily VanCamp (Kate), Christopher Meloni (Frank), Kiernan Shipka (Jodie), Ron McClary (Vaiz), Mark Moses (Doktor) İthalatçı Şirket: Film Dağıtıcı Şirket: Medyavizyon Film İçerik Uyarıları: İçerdiği korku ve gerilim öğelerinden dolayı, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir film değildir. Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı: http://www.carriersmovie.com/ Yıldız Puanı: BU HAFTA SONU GÖSTERİME GİREN DİĞER FİLMLER ÇINGIRAKLI TOP Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye yapımı Yönetmen: Egemen Ertürk Oyuncular: İpek Özkök (Semra), Burak Önal (Kerem), Zihni Göktay (Ahi), Osman Tamburacı (Osman), Erkan Taşdoğen (Yannis) İçerik Uyarıları: Her yaş grubundan izleyiciler için uygundur. Yıldız Puanı: Boğaz Körler Derneği'nde Başkan Ahi ve Semra yerel gazetelerini okurken ilginç bir gelişme yaşanır. Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı, derneğin sporcu üyelerini Çin'de düzenlenecek Engelliler Olimpiyatları'na katılmaya davet eden resmî bir faks mesajı göndermiştir. Öneri “Çıngıraklı Top” ya da daha açık ifadesiyle bir “körler futbol takımı” kurmaktır. Kahramanlarımız, Zeki'nin bu önerisi üzerine imkânsız gibi görünen bir hayalin peşine düşerler. ŞEYTAN'IN OTELİ-2 Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, Norveç yapımı Yönetmen: Mats Stenberg Oyuncular: Ingrid Bolsø Berdal (Jannicke), Marthe Snorresdotter Rovik (Camilla), Mats Eldøen (Sverre), Kim Wifladt (Ole), Robert Follin (Geir Olav Brath) İçerik Uyarıları: İçerdiği yoğun korku ve gerilim öğelerinden dolayı, 18 yaşından küçükler için uygun bir film değildir. Yıldız Puanı: 2006 yılı kışında, Norveç dağlarının eteklerindeki Jotunheimen bölgesinde dört genç korkunç bir şekilde ölür. Gruptan sadece bir kişi kurtulmayı başarmıştır. Bu genç kadın da günlerce açlık ve soğuk havayla mücadele ettikten sonra en yakın yerleşim merkezine ulaşmayı başaracaktır. Üstü başı kan içinde olan Jannicke'yi yolda tesadüfen bulan bir kişi, onu en yakın hastaneye götürür. G-GÜCÜ Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, ABD yapımı Yönetmen: Hoyt H. Yeatman Jr. Oyuncular: (Sanal baş karakterler Darwin, Blaster, Juarez, Speckles, Hurley ve Bucky dışında) Bill Nighy (Leonard Saber), Will Arnett (Kip Killian) İçerik Uyarıları: Her yaş grubundan izleyiciler için uygundur. Yıldız Puanı: Ünlü yapımcı Jerry Bruckheimer, hayvanların casusluk faaliyetlerinde kullanılmak üzere eğitildiği gizli bir hükümet programındaki son gelişmeleri ele alan serüven-komedi filmi “G-Gücü” ile ilk boyutlu filmine imza atıyor. En gelişmiş casusluk ekipmanlarıyla donatılmış olan bu eğitimli kobay fareler, dünyanın kaderinin patilerinde olduğunu fark ediyorlar. GÖÇENLER, GÖÇÜRENLER NE VARSA GÖTÜRENLER Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, ABD-Macaristan ortak yapımı Yönetmen: Gabor Csupo Animasyon Ekibi: Zhenia Delioussine, Jim Duffy, John Holmquist, Michael Daedalus Kenny, Andrei Svislotski ve Lajos Kondor İçerik Uyarıları: Anlattığı öykü itibarıyla, 13 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir film değildir. Yıldız Puanı: 1/2 “Göçenler, Göçürenler Ne Varsa Götürenler”, bir Rus göçmeni olan Vladislav ve Macar göçmeni arkadaşı Joska'nın yeni vatanları ABD'deki serüvenlerini anlatıyor. KANIMDAKİ BARUT Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye yapımı Yönetmen: Haluk Piyes Oyuncular: Haluk Piyes, Necmettin Çobanoğlu, Jülide Kural, Öykü Çelik, Şenay Aydın, Baran Seyhan, Metin Turan, Açelya Elmas, Pelin Batu İçerik Uyarıları: 13 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir film değildir. Yıldız Puanı: Hayatını yıllarca tetikçilik yaparak kazanan Bülent, iki oğlunun gözleri önünde eşini öldürmüştür. Bu çocuklardan Duman hiç bir şeyi hatırlamak istemezken, Barut ise olayları sorgulayarak yaşadığı travmanın üstüne gider. ÖLDÜREN KELİMELER Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Kanada yapımı Yönetmen: Bruce McDonald Oyuncular: Stephen McHattie (Grant Mazzy), Lisa Houle (Sydney Briar), Georgina Reilly (Laurel Ann), Hrant Alianak (Dr. Mendez) İçerik Uyarıları: İçerdiği korku ve gerilim öğelerinden dolayı, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir film değildir. Yıldız Puanı: 1/2 Kıdemli, fakat geçimsiz radyocu Grant Mazy, bir kez daha büyük şehir istasyonlarından kovulmuş ve Pontypool kasabasının kilisesinin bodrumundan yayın yapan CLSY Radyo'da sabah programı sunmaya başlamıştır. Yoğun kar fırtınası nedeniyle okul otobüsünün iptal edilmesiyle başlayan her zamanki sıkıcı Pontypool günlerinden biri, ansızın gerçek bir kâbusa dönüşüverir SİZİ SEVİYORUM Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Türkiye yapımı Yönetmen: Mustafa Uğur Yağcıoğlu Oyuncular: Emre Altuğ, Birce Akalay, Durul Bazan, Irmak Ünal, Selen Sevigen, Ecem Özkaya, Tamay Kılıç, Zeynep Aydemir, Ece Özdikici İçerik Uyarıları: Öyküsü ve içerdiği erotik öğeler nedeniyle, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun değildir. Ancak nihai mesajı itibarıyla olumlu bir film Yıldız Puanı: _1/2 Son derece çapkın bir adam olan Erkut, sevgilisi Eda tatildeyken onu bir başkasıyla aldatmaktadır. Eda durumu öğrenince intikam almaya karar verir ve hiç bir şey olmamış gibi eve döner. Erkut ertesi sabah keyifle kalkar, fakat yanında Eda olduğunu iddia eden başka bir kadın vardır. Erkut yeni Eda'yı tanımaya çalışırken, ertesi gün de bir başkasıyla uyanır. Ve bir gün “Ben aynı kadını istiyorum” diye isyan eder. KAN: SON VAMPİR Yapım Yılı ve Ülkesi: 2009, Hong Kong-Japonya-Fransa ortak yapımı Yönetmen: Chris Nahon Oyuncular: Gianna Jun (Saya), Allison Miller (Alice Mckee), Liam Cunningham (Michael), JJ Feild (Luke), Koyuki (Onigen), Yasuaki Kurata İçerik Uyarıları: İçerdiği yoğun korku ve gerilim öğelerinden dolayı, 18 yaşından küçükler için uygun bir film değildir. Yıldız Puanı: Saya, 16 yaşında güzel bir kızdır. Fakat, bu genç görüntüsünün altında 400 yaşında bir ruh barınmaktadır. O, insan ırkından bir babayla vampir bir annenin kızıdır ve yüzlerce yılını da samuray tekniklerini kullanarak yeryüzünü vampirlerden temizlemekle geçirmiştir.
574966
katlı kafeterya alev alev yandı
katlı kafeterya alev alev yandı Ænın olan Çark CaddesiÆnde bulunan bir kafetaryada bilinmeyen nedenle çıkan yangında çatı katı dahil katlı kafeterya tamamen yandı. Yangının bitişikte bulunan diğer kafeterya ve beş katlı apartman dairesini tehdit etmesi nedeniyle apartman dairesi boşaltıldı AdapazarıÆnda polis ve itfaiyenin alarma geçmesine neden olan saat 08.00Æde meydana geldi. Kentin alışveriş merkezi olan Çark Caddesi üzerinde Papatya Sokak'ta bulunan işletmeciliğini Cüneyt ve Cumhur Genç kardeşlerin yaptığı Beyzade kafeterya'da dumanlar yükselmeye başladı. Alevler içeride bulunan ahşap sandalya ve koltuklara sıçrayınca kafeterya bir anda alev topuna dönerek yanmaya başladı.Sabahın ilk dakikalarında bayram alışverişi için işyerlerini açmaya gelenler dumanları görünce itfaiyeye haber verdiler. Çark Caddesi ve bağlantı yolları trafiğe kapatılırken yangının bitişikte bulunan katlı apartmana sıçrama ihtimaline karşılık apartmanda oturanlarda polis tarafından boşaltıldı İtfaiye ekipleri yangına araç ile müdahale ederek güçlükle söndürdüler. Ancak yangında kafeterya kullanılmaz hale gelirken yangının bitişikte bulunan diğer kafeteryaya sıçramaması için itfaiye ekipleri kafeteryalarda sürekli olarak soğutma yaptı Bazı görgü tanıkları yangın sırasında kafeteryanın dış kapısında bulunan dogalgaz bağlantısının da alev aldığını söylediler İtfaiyenin ilk tespitlerine göre kafeteryadaki yangının mutfak kısmından başladığı ve çatı katı dahil katlı kafeteryaya sıcradığı belirtildi
574435
Baykal: Mektup gelsin, değerlendiririz
Fikret Bila YönBaykal: Mektup gelsin, değerlendiririz 19 Eylül Cumartesi 2009 Başbakan bayramdan sonra lideri ’a bir mektup yazacağını, gel derse, gidip görüşeceğini açıkladı. CHP lideri Deniz Baykal’la bu konuyu konuştum. Baykal’ın, Erdoğan’ın yazacağı mektuba ve görüşlerine ilişkin sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle: ‘Gelsin bakarız’ “Henüz mektup gelmedi. Gelsin bakarız, değerlendiririz. Biz uyarılarımızı yaptık. Tutarsızlıklarını, çelişkilerini söyledik. Bunları Başbakan biliyor. Bunları bilerek bir değerlendirme yaptığı ve mektup yazmaya karar verdiği anlaşılıyor. Mektup gelsin, içeriğini bir görelim, sonra değerlendiririz.” tehlikeli’ “Başbakan uzun vadede yapacakları arasında anayasa değişikliğini de sayıyor. bağlamında anayasa değişikliği ne anlama gelir? Uzun vadeli tedbirlerden biri anayasa değişikliği ise neyi değiştirecekler? Anayasa değişikliği yapacaklarını açıkladıklarına göre Başbakan’ın bu konuda sıkıntılı bir konumda olduğu anlaşılıyor. Anayasa’da neyi değiştirecek? Türk milleti kavramını mı değiştirecek? Anayasa Türk milletini tanımlıyor. Bu tanım mı değişecek? Bu sürecin ucu açık duruyor. Bu tehlikeli bir durum. Bu sürecin nerelere kadar varacağı konusunda Başbakan’ın Anayasa değişikliği sözü bir fikir veriyor. Bu konuda ben uyarımı daha önce yapmıştım. Toplumun bundan rahatsız olacağını söylemiştim. Başbakan’ın çıktığı yol budur. Bu yolculuk nereye varacak? Türk milleti kavramını Anayasa’da değiştirmek ve Türk milletini parçalamak. Varacağı yer burasıdır.” ‘Başbakan’ın yanılgısı’ konusunda Başbakan’ın zihni karışık. Büyük yanılgı içinde. Sürekli alt kimlikler sayıp duruyor. Türk milletini de alt kimlik olarak sayıyor. Alt kimliğe indirgiyor. Başbakan diyor ki, ‘ben alt kimlik deyince Baykal kızıyor ama şimdi da kullanıyor’. Başbakan büyük yanılgı içinde. Kendisi ha bire Türk, Kürt, Laz diye alt kimlikler sayıyor. Türk kimliğini de milletini de öyle sayıyor. Oysa biz böyle demiyoruz. ‘Elbette etnik kimlikler vardır, şereftir ama bir de bütün bunları üstünde Türk milleti kimliği vardır’ diyoruz. ‘Türk milleti kimliği etnik kimlikler barındıran bir üst kimliktir’ diyoruz. Bu farklı bir şey. Başbakan Türk milleti demiyor, diyemiyor. Bir alt kimlik olarak sayıyor. Bu, milleti parçalamaktır. Biz alt kimliklere karşı çıkmıyoruz, milletin parçalanmasına karşı çıkıyoruz. 1989 raporunda da bunları yazdık. Ne diyoruz? ‘Farklı alt kimliklerin bulunması devlet açısından tehdit değildir’ diyoruz. Ama ‘Türk milletinin bir unsurudurlar’ diyoruz. Biz etnik kimlikleri inkâr etmiyoruz, Türk milletinin bir unsuru olarak hepsini kucaklıyoruz. Türk kimliğini, milletini ’nde alt kimlik sayamazsınız. Nerede sayabilirsiniz? ’da, ’da sayabilirsiniz. Kim sayar? Bulgarlar, Yunanlılar sayar. Ama siz Türkiye’de Türk milleti kimliğini alt kimlik olarak sayamazsınız. Başbakan’ın anlamadığı veya anlamak istemediği budur.” ‘Silah bırakılmasını beklemiyor’ “Başbakan ‘tümüyle bitecek değil’ diyor. devam edecek’ diyor. Azalacak demek istiyor. Terör tümüyle bitmeyecek demek anaların göz yaşı tümüyle dinmeyecek demektir. Terör örgütünün silah kullanmaya devam edeceğini kabul etmek demektir. Oysa silahlı mücadelenin de siyasi mücadelenin de hedefi silahların bırakılması, terörün bitmesi olmalıdır. Başbakan, terör örgütünün silah bırakacağı beklentisi içinde değil. Böyle anlayışı olur mu?” siyaseti’ “Demokrasinin gereği ayrımcılık değildir. Millet kavramını parçalamak değildir. Böyle bir demokrasi anlayışı yok. müktesebatında da böyle bir şey yok. Ayrımcılık başka bir siyasettir, başka bir kavgadır. Başbakan demokrasi adına bunu körüklüyor. Demokratikleşmeyle terörü bitireceğini zannetmek safiyane bir yaklaşımdır. Başbakan büyük bir yanlış içinde. Kafası karışık. Toplum tedirgin. Bundan en büyük zararı Kürt kökenli vatandaşlarımız görüyor. Terör örgütünün etkisinde olmayan Kürt kökenli vatandaşlarımız bu ayrımcılıktan endişe ediyorlar. Dışlanmaktan korkuyorlar. Geçenlerde ’da sivil toplum kuruluşları bir araya geldi ve etnik nitelikli siyasi partilerin kendilerini temsil edemeyeceğini açıkladılar. Hal böyleyken Başbakan’ın ayrıştırıcı bir gütmesi tarihi bir hatadır.”
575170
Batan Ro-Ro gemisi, 370 gün sonra çıkarıldı
muhabirinin aldığı bilgiye göre, Bandırma Limanı açıklarında batan Ro-Ro gemisi, sabah saatlerinde bulunduğu noktadan romorkörler ve vinç yardımıyla dipten yüzdürülerek, Bandırma'ya mil uzaklıkta bulunan, Erdek ilçesine bağlı Tatlısu köyü yakınlarındaki ''Ergün Kardeşler''e ait tersaneye çekildi. Solar Denizcilik'in arama kurtarma operasyonundan sorumlu yetkilisi Hikmet Bora,muhabirine, şu anda sadece burun kısmı görünen, geminin tamamının su yüzüne çıkartılacağını belirterek, geminin Ramazan Bayramı'ndan sonra parçalanacağını belirtti. -OLAY- Marmara Denizcilik AŞ'ye ait ''Hayat Nadlı Ro-Ro gemisi, 14 Eylül 2008 gecesi, Bandırma-Ambarlı seferini yapmak için Bandırma Limanı'ndan ayrıldıktan kısa süre sonra batmıştı. İçinde 73'ü kamyon/tır, 2'si personele ait otomobil olmak üzere 75 araç, 68 kamyon sürücüsü ve 27 mürettebat bulunan geminin batması sonucu, kamyon sürücülerinden Özer Erdoğan, Necati Kalın, Şevki Gönüllü, Murat Karaca ve Yahya Özoğlu hayatını kaybetmişti. Olayın ardından gözaltına alınan gemi kaptanı Mithat Altın ile 2. kaptan Uğur Kalkavan tutuklanmış, 3. kaptan Hüseyin İncereis tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Tutuklu sanıklar ise Nisandaki duruşmada tahliye edilmişti.
575665
Trabzon'da feci kaza
Trabzon'da feci kaza 22:29Trabzon'un Sürmene İlçesi'nde Trabzon'dan Rize'ye giden otomobil, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu kontrolden çıkarak yolun ortasındaki bariyere çarptı. Kazada, 2'si çocuk kişi hayatını kaybetti, kişi de yaralandı. Bahadır ÖKTEM TRABZON (AHT) Trabzon'un Sürmene İlçesi'nde saat 17.00 sıralarında Trabzon'dan Rize'ye giden Erol Ağırman yönetimindeki 61 EF 402 plakalı otomobil, dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu kontrolden çıkarak yolun ortasındaki bariyere çarptı. Kazada, otomobilde bulunan Salih Ağırman (57) ile bebekler Yavuz Selim Zengin (2) ve Efe Can Ağırman (2) olay yerinde yaşamını yitirdi. Ağır yaralanan ve çarpışmanın etkisiyle otomobilde sıkışan sürücü Ağırman, Trabzon Belediyesi itfaiye ekiplerince sıkıştığı yerden çıkartıldı. Erol Ağırman ve diğer yaralılar Nafiye Zengin ile Sevgi Ağırman, Trabzon'daki çeşitli hastanelere sevk edildi. Kazayla ilgili başlatılan soruşturma devam ediyor
575254
Akıllı şoför felaketi böyle önledi
Şoförün bu çabası, muhtemel bir faciayı önledi. Aynı bölgede 19 Ocak 2009 tarihinde freni patlayan başka bir kamyon, sekiz araca çarparak kişinin ölümüne, 14 kişinin yaralanmasına sebep olmuştu. İzmir'de sabah erken saatlerde 155 Polis İmdat hattına gelen, "Alo... Manisa yolunda frenimiz patladı. Yolu boşaltın." telefonunun ardından alarma geçildi. Şoför Gürsel Duran ve yanında bulunan Osman Gürkan, 45 TL 552 plakalı kamyonun fren hava borusu patlayınca büyük korku yaşadı. 30 yıldır kamyon şoförlüğü yapan Duran, yanındaki şoför arkadaşına, durumu polise bildirmesini söyledi. Gürkan da 155'e istikametlerini bildirerek yolun boşaltılmasını istedi. Bunun üzerine bölgede bulunan bütün trafik ve asayiş ekipleri alarma geçti. Ekipler özellikle ışıklı kavşaklardaki araçların durmasını engelleyip yolu boşalttı. Kamyon, Osman Kibar Köprüsü'nde yokuşta vites küçültü ve Ankara Caddesi üzerinde durmayı başardı. Polis ekipleri de rahat bir nefes aldı. Şoför Gürsel Duran, İstanbul'dan sardığı yükü Işıkkent'e götürmek için yola çıktığını, ancak Manisa'dan Bornova istikametine gelirken frenlerin patladığını anlattı: "30 yıldır gidip geldiğim için bu yolu çok iyi biliyorum. Frenlerin patladığını anladığım anda hemen polise bildirmeyi uygun gördük. Osman Kibar Meydanı'nda bulunan köprünün üzerine değil de alt bölümüne girmiş olsaydım facia kaçınılmazdı. Vites küçülterek kamyonu durdurabildim. Hem bizim hem başkalarının burnu bile kanamadan atlattığımız için mutluyum."
574507
Guinness'e giren Türkler
Guinness'e giren Türkler Guinness'e giren Türkler Türkiye'de yayımlanan Guinness Rekorlar Kitabı 2010'da "yaşayan en uzun adam" unvanıyla öne çıkan Sultan Kösen dışında en uzun burun, en büyük el baskısı resim, en büyük futbol forması ve halter alanındaki bir çok rekor Türklere ait. Rekor kırma başarıları konusunda dünya çapında kabul edilen bir otorite olan Guinness Rekorlar Kitabı ilk olarak 1955 yılında basıldı. Kitap 100'den fazla ülkede, 25 farklı dilde basılıyor ve telif hakkı altında en fazla satılan kitap olma özelliğini taşıyor. Kitap dünya genelinde yılda milyondan fazla satılıyor. Guinness World Records, 100 milyonuncu kopyasını satmasının bir yıl ardından, 2004 yılında 50. yıldönümünü kutladı. Guinness World Records internet sitesi www.guinnessworldrecords. com, her yıl 11 milyondan fazla tıklanıyor. HALTERDE ÜÇ REKOR Erkekler 56 kg. koparma: 138 kg, Halil Mutlu, Antalya, Kasım 2001 Erkekler 56 kg. silkme: 168 kg, Halil Mutlu, Trecin (Slovakya), 24 Nisan 2001Erkekler, 56 kg. toplam: 306 kg, Halil Mutlu, Sydney (Avustralya), 16 Eylül 2000Guinness'e giren Türkler
575036
Mezarlıkta sahte hoca operasyonu
Mezarlıkta sahte hoca operasyonuTahsin ÜLKER Adana DHA 'da, arifesinde sahte hocalara yönelik yapıldı. Sahte hocalarla ile su ve temizlik hizmetleri vererek haksız kazanç sağlamaya çalışanlar mezarlıktan uzaklaştırıldı. Adana Asri Mezarlığı'nda, bayram arifesi kabir ziyaretine gelen vatandaşlara izinsiz ve iyi bilmediği halde okuyarak haksız kazanç sağlamaya çalışanları ayıklamak üzere imamlar nezaretinde sınav yaptırıldı. imamı Musa Teke ve Cumali Karabulut tarafından yapılan sınavda başarılı görülenlere yaka kartı verilirken, hatalı okuyanlar da mezarlık dışına çıkarıldı. Bu arada yaka kartı olmayan sahte hoca güvenlik görevlilerine zorluk çıkarttı. Adını söylemeyen kişi, sahte hoca olmadığını, mezarlık imamının Kuran-ı Kerim'i bilmediğini iddia etti. Ancak güvenlik görevlileri, mezarlıktan çıkmamak için direnen sahte hocayı zorla uzaklaştırdı. Mezarlık imamları, Kuran-ı Kerim'i okumasını bilmeyenlerin 'hocayız' diyerek karşılarına çıkmasının çok kötü bir durum olduğunu belirterek, "Sınavlarda dünden bu yana 50 kişiye kart verdik. Bu sayıya yakın da sahte hoca çıktı. Yani sevap işleyecek insanların yapması çok kötü bir durum. Biz bunun önüne geçmeye çalışıyoruz" dedi. Büyükşehir Belediyesi Cankur ve özel güvenlik ekipleri, sınav sonrası da Asri Mezarlıkta yaya ve motosikletli gruplar halinde operasyon yaptı. Bu sırada güvenlik görevlileri ile sahte hocalar ve su satmak isteyen çocuklar arasında zaman zaman kovalamaca yaşandı. Özel güvenlik görevlileri tarafından yakalanan olmadan Kuran-ı Kerim okuyarak kazanç sağlamaya çalışanlar ile keser ve kürekle temizlik yapıp, kabirlere su dökerek vatandaşlardan para talep edenler de yakalanarak malzemelerine el kondu. Adana Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Kamil Yiğenoğlu, Ramazan Bayramı süresince denetimlerin süreceğini söyledi. Geçen yıllara göre sahte hocalarda azalma olduğunu kaydeden Yiğenoğlu, "Bayram öncelerinde bazı kişiler, Kuran-ı okuyormuş gibi yapıp, vatandaşları kandırarak para alıyor. Biz de bunları tespit etmek için birkaç yıldır imamlarımızla sınav yapıyoruz. Başarılı olanlara yaka kartı verip, başarısız olanları ise dışarı çıkartıyoruz. Geçen yıllara göre bu yıl, sahte hocalarda azalma görüldü. Yaptığımız operasyonlar insanların dini sömürmesini engelledi" dedi.
575303
"Konut almanın tam zamanı"
I;MKB 100 I;MKB 100 47.028,42 Değ;iş;im oranı; 0,13 Hacim-milyon TL 1.533,32 Hacim-milyon USD 00,00 Yükselen hisse Düş;en hisse Değ;iş;meyen hisse I;MKB 100 DEĞ;I;ŞI;M GRAFI;Ğ;I; 1000 TL'NI;Z GEÇEN HAFTA NE OLDU -0,24 -0,05 0,22 USD 997,60 TL EUR 999,50 TL IMKB 1.002,20 TL DÖVI;Z Döviz Alı;ş; Satı;ş; USD 1,479 1,480 JPY 1,611 1,624 GBP 2,402 2,417 EUR 2,173 2,175 CHF 1,432 1,440 PARI;TELER Döviz Parite USD CHF 1,0298 EUR USD 1,4708 GBP USD 1,6271 USD JPY 91,3800 DÜNYA BORSALARI Borsa Son %Değ; DJIND 9.820,20 0,37 NASDAQ 2.132,86 0,29 FTSE 5.172,89 0,17 FCHI 3.827,84 -0,15 NIK225 10.370,54 -0,70 HI;SSELER Sembol (ör: "ISCTR") YÜKSELEN HI;SSELER Hisse Değ;er Değ;iş;im 0,29 11,54 0,29 11,54 0,38 15,15 3,08 16,67 2,90 18,37 DÜŞEN HI;SSELER Hisse Değ;er Değ;iş;im 5,25 -3,67 2,50 -3,85 3,40 -3,95 0,20 -4,76 0,78 -8,24 EN YÜKSEK I;ŞLEM HACMI; Hisse Hacim 96,21 74,89 69,85 62,17 59,43 Copyright 2003-2009 Tüm hakları saklıdır.
575144
Kadıköy'de 5. randevu
Kadıköy'de 5. randevuGiriş Saati 12:11 Güncelleme 12:11 Fenerbahçe ile İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Turkcell Süper Lig'de yarın 5. kez karşılaşacak. İki takım arasında geride kalan maçtan 2'sini İstanbul Büyükşehir Belediyespor, 1'ini Fenerbahçe kazanırken, maç da berabere sonuçlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor 6, Fenerbahçe ise gol attı. 2007-2008 sezonunda yapılan maçlarda İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda 2-0 kazanmış, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'ndaki randevu 2-2 bitmişti. Geçen sezon yapılan maçlarda ise Kadıköy'de Fenerbahçe, Atatürk Olimpiyat Stadı'nda da İstanbul Büyükşehir Belediyespor aynı skorla 2-0 galip geldi.
575459
Duble yolda 17 bin kilometreye ulaştık
Ramazan Bayramı için Erzincan'a genel Bakan Yıldırım'ı Erzincan Valisi Abdulkadir Demir, Belediye Başkanı Yüksel Çakır, Erzincan'daki kamu kurum ve kuruluş müdürleri ile çok sayıda vatandaş karşıladı. Çevre yolunu kullanarak Ergan'a giden Bakan Yıldırım, yol ile ilgili olarak Erzincan Valisi Abdulkadir Demir'den bilgi aldı. Yıldırım, Türkiye'nin her noktasında yoğun bir yol çalışması yürütüldüğünü belirterek, ''Şu an itibarıyla 17 bin kilometreye ulaştık. Yıl sonuna kadar 17 bin 500 kilometre bölünmüş yol yapmış olacağız. 2012 yılında 22 bin 500 kilometreye ulaşmış olacağızdedi. -BİLİŞİM SUÇLARI- Türk Telekom tarafından Erzincan'da yürütülen İletişim Merkezi inşaatında da incelemelerde bulunan Yıldırım, ''bilişim suçlarınailişkin bir soru üzerine, internet yoluyla işlenen suçlara ilişkin bir düzenleme yapılacağını söyledi. Yıldırım, çocukların internetin zararlarından korunmasını öngören sınırlı bir kanun bulunduğunu, ancak internetin kullanımının yaygınlaşmasıyla bir düzenleme yapılma ihtiyacının kaçınılmaz hale geldiğini belirterek, şunları söyledi: ''İnternet yoluyla basın suçları da oluşmaya başladı. İnternet artık önemli bir medya mecrası oldu. Genel bir düzenleme ihtiyacı ortaya çıktı. Gazete ve televizyonlarda da olduğu gibi sitelerin sahip, sorumlu yazı işleri müdürleri, muhabirlerinin yaptıkları haberlerin suç olması durumunda izlenilecek yolu tarif eden kapsamlı bir bilişim suçları kanun tasarısı Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanıyor. Biz de teknik yönden bu konuya destek veriyoruz. Bu gerçekleştiğinde internet ortamında işlenen çeşitli suçların takibi, cezalandırılması daha kolay hale gelecektir.Erzincan Belediyesinin aldığı hizmet aracıyla hibe edilen temizlik aracının hizmete sunulduğu törene de katılan Bakan Yıldırım, Erzincan Valiliği'nde bulunan MOBESE Merkezi'ni de ziyaret ederek ilgililerden bilgi aldı. Bakan Yıldırım, bu gün Erzincan'daki esnaf ve sanatkarları ziyaret edecek.
575410
Başbakanı ağlatan şiirin orijinal klibi
ATV'de canlı olarak yayınlanan ''Başbakan ile Özeladlı programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yıllar önce çıkardığı “Bu Şarkı Burada Bitmez” isimli albümden bir şiire yapılan klipi izleyince gözyaşlarını tutamamış ve gözyaşları içinde klibi hazırlayanlara teşekkür etmişti. İşte programda gösterilen ve Recep Tayyip Erdoğan'ın 1999 yılında çıkardığı“Bu Şarkı Burada Bitmez” isimli albümde yer alan, Erdem Beyazıt'ınşiirininklibin özgün hali:
574357
İhsanoğlu'ndan demokrasi çağrısı
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye'nin bütün acılarıyla, iyilikleriyle, sıkıntılarıyla bir demokrasi tecrübesi olduğunu belirterek, ''İslam dünyasında demokrasinin dışında bir çıkış yolu yoktur, demokrasi İslamiyetle bağdaşır, bağdaşan bir sistemdirdedi. İhsanoğlu, Belediye Başkanı Yusuf Başer'in davetlisi olarak geldiği Yozgat'ta Kent Park'ta iftar yaptıktan sonra tarihi Hayri İnal Konağı'nda düzenlenen ''Ramazan Sohbetleritoplantısına konuşmacı olarak katıldı. Hemşehrilerine, Genel Sekreteri olduğu teşkilat hakkında bilgi veren İhsanoğlu, 1969 yılında kurulan teşkilatta ilk Türk Genel Sekreter olduğunu, kendisinden önce genel sekreterin teşkilatta görev yaptığını anlattı. İhsanoğlu, şunları söyledi: ''Bizim ülkemizin bütün acılarıyla, iyilikleriyle, sıkıntılarıyla bir demokrasi tecrübesi var. Bu tecrübeyi İslam dünyasına taşımak lazım. Çünkü İslam dünyasında demokrasinin dışında bir çıkış yolu yoktur, demokrasi İslamiyetle bağdaşır, bağdaşan bir sistemdir. Zaten hep unutulan bir sistem vardır, bu modernleşme hareketleri, iyilik hareketleri, Osmanlı döneminde başlamıştır. zamanlar Osmanlı devleti bunu benimsemiştir, yani anayasal sistemin içerisine sokmuştur. Onun altını çizmek istiyorum; demokrasi esas çaredir, bizim için böyle olmuştur, olmaya devam etmesi lazım. Başka İslam ülkeleri için de böyle devam etmesi lazım. Bu kolay bir iş değildir. Biz ihtilaller yaşadık, bir Başbakanımızı idam ettik. İnsanlarımız çok sıkıntı çekti ve hala çekiyoruz. Yani demokrasi yolu güllerle serili bir yol değildir, dikenlerle dolu bir yoldur, ama buna katlanmak lazım. bakımdan seçim yapmak ve benim seçimle gelmem bir dönüm noktasıydı İslam Konferansında.İKT'nin Birleşmiş Milletlerden sonra dünyanın en büyük ikinci teşkilatı olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, ''Teşkilatta 57 ülke üye ve ülke gözlemci var. Bugün biz kapıyı açsak bu sayılar çok artacak ve biz bugün bu kapıyı çok kapatmadık, biraz araladıkdedi.İhsanoğlu, ''Üye disiplinini sağlamak ve üyelik vasıflarını belirlemek lazım. Bu konuda önemli adımlar attık. Teşkilata bir müddet sonra girecek yeni üyeler var, daha da genişleyecek. Bizim siyasi meselelerde, Filistin davası olsun, Irak'taki sıkıntılar olsun Afganistan'daki sıkıntılar olsun, Kuzey Kıbrıs'taki Türklerin sıkıntılarıyla ilgili olsun yaptığımız hizmetler vardiye konuştu.
575367
Milli Takım Fransa'ya yenildi
36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası 5.'lik, 8.'lik klasman maçında Türkiye, 'ya 80-68 yenildi. Türkiye, 19 sayı öne geçtiği maçta 'ya 12 sayı farkla yenilirken, -Hırvatistan maçının mağlubuyla yarın 7.'lik, 8.'lik klasman maçı yapacak. ise yine aynı maçın galibiyle 5.'lik, 6.'lık mücadelesine çıkacak. Şampiyonadaki ilk maçını kazanan (A) Milli Takım, ardından üst üste 3. karşılaşmasını da yitirmiş oldu. Karşılaşmanın ilk dakikalarında Parker ve Turiaf'la basketler bulan karşısında Kerem, Ömer Aşık, Barış, Hidayet ve Ömer Onan'la üst üste sayılar üreten (A) Milli Takım, üstünlüğü ele alarak ilk pediyotu 14 sayı farkla 26-12 üstün geçti. Oldukça kötü hücum eden ve düşük bir şut yüzdesiyle oynayan ikinci çeyreğin ilk dakikasında sayı üretemezken, milliler Engin ve Sinan'ın basketleriyle farkı 19 sayıya kadar yükseltti (31-12). Hidayet'in hakem Milivoje Jovcic'le tartışıp teknik faul aldığı bölümde Türkiye biraz tutuk gözükürken, Batum ve Parker'la basketler bularak farkı sayıya kadar indirse de (39-32), milli takım devreyi 43-32 önde kapattı. İkinci yarıya Batum, Diot ve Diaw üçlüsünün skorer oyunuyla oldukça istekli başlayan farkı kapatarak 26. dakikada 53-52 öne geçerken, Pietrus'un da devreye girmesiyle 28. dakikada sayılık farka ulaştı (59-55). Oyun ritmini kaybeden (A) Milli Takım, 'nın son periyota 61-59 üstün girmesini engelleyemedi. Dördüncü periyotta adeta sahadan silinen milli takım, ilk dakikada sayı dahi üretemedi. Bu çeyrekte ilk basketini 35. dakikada Oğuz'la kazanabilen Türkiye, Tony Parker'ın peş peşe attığı basketlere engel olamadı. 36. dakikada 17 sayılık farka ulaştı (76-59) ve maçtan da 80-68 galip ayrıldı. Karşılaşmada, dünkü maçında aldığı bir darbe sonrası çenesi açılan ve daha sonra dikiş atılan Ersan İlyasova, ağrısı nedeniyle forma giyemedi.
574880
Şişli'de kumar baskını: 35 gözaltı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Şişli'de kumar baskını: 35 gözaltı İSTANBULŞişli'de bir adrese yapılan operasyonda kumar oynandığı gerekçesiyle 17'si kadın 35 kişi gözaltına alındı. Daha önce de aynı gerekçeyle defa baskın yapılan adreste rulet masası ile çok sayıda oyun pulu ve oyun kağıdı ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, 4. Levent Eski Büyükdere Caddesi üzerinde bulunan bir iş hanının 2. katında kumar oynandığı ihbarını alan Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, gece saat 02.00 sıralarında söz konusu adrese operasyon düzenledi. Güvenlik kamerası ile gözetlenen adreste kumar oynayan 17'si kadın toplam 35 kişi gözaltına alındı. İçerde yapılan aramalarda rulet masası ile çok sayıda oyun pulu ve oyun kağıdı ele geçirildi. Gözaltına alınanlar polis araçlarına bindirilerek Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Aynı adrese polisin daha önce de defa baskın yaptığı öğrenildi. Gözaltına alınanlar hakkında Kabahatler Kanunu'na göre işlem yapılırken, işletmecililerin Cumhuriyet Savcılığı'na sevk edileceği belirtildi.
574936
Bayram'da hava nasıl olacak?
Yarın (Cumartesi); Ülkemizin güney ve batı kesimleri ile zamanla doğusu parçalı çok bulutlu, Marmara'nın batısı (Edirne, Çanakkale, Balıkesir), İç Ege (Afyon, Uşak, Kütahya, Denizli, Manisa), Akdeniz ile öğle saatlerinden sonra Orta Karadeniz kıyıları (Samsun, Ordu), Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu'nun kuzeydoğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Bingöl, Muş, Ağrı, Iğdır, Bitlis), Gaziantep, Kilis, Adıyaman, Diyarbakır, Bolu, Karabük, Sinop, Kastamonu, Eskişehir, Çankırı, Konya ve Ankara çevreleri, gece saatlerinden itibaren Marmara'nın kuzey ve doğusu (İstanbul, Kırklareli, Tekirdağ, Bursa, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Yalova) ile Batı Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Düzce, Bartın, İnebolu) sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Pazar günü (Bayramın 1. günü); Ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimlerinde yağış bekleniyor. Marmara'nın doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Bursa ve Bilecik), Karadeniz, İç Anadolu'nun doğusu (Yozgat, Sivas, Kırşehir, Kayseri, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Karaman), Orta ve Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile sabah saatlerinde hafif olmak üzere Ankara, Eskişehir ve Konya çevreleri yağışlı geçecek. Bayramın 1. günü görülecek yağışların; Batı ve Orta Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, Sinop, Samsun, Ordu), Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Akdeniz'in doğusunda (Adana, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş) kuvvetli olması bekleniyor. Pazartesi günü (Bayramın 2. günü); Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinde yağış bekleniyor. Karadeniz, Doğu Akdeniz (Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş), Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile hafif olmak üzere Marmara'nın doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Bursa, Bilecik) ve İç Anadolu'nun doğusu (Ankara, Yozgat, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Niğde) yağışlı geçecek. Bayramın 2. günü görülecek yağışların; Batı Karadeniz kıyıları (Bartın, İnebolu ve Sinop), Doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin doğusunda (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır, Van, Muş, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Batman ve Siirt) kuvvetli olması bekleniyor. Salı günü (Bayramın 3. günü); Ülkemizin kuzey ve doğu kesimlerinde yağış bekleniyor. Marmara'nın doğusu (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Bilecik ve Yalova) Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun doğusu (Erzurum, Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır, Van, Muş, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Şırnak, Diyarbakır, Mardin, Batman ve Siirt) yağışlı geçecek. Bayramın 3. günü görülecek yağışların; Karadeniz kıyıları (Zonguldak, Bartın, Sinop, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize) ile Amasya ve Tokat çevrelerinde kuvvetli olması bekleniyor. Yağışlı havanın hafta ortasından itibaren kuzeydoğu bölgelerimize çekileceği ve Cuma günü ülkemizi terk edeceği tahmin ediliyor. Hava sıcaklığının; Yarın (cumartesi) batı bölgelerde, pazar ve pazartesi günü ülke genelinde hissedilir derecede (6 ila derece) azalarak mevsim normalleri altında seyredeceği tahmin ediliyor.
574976
Bahçeli: Demokratik açılım bölünmeye neden oluyor
Bahçeli: Demokratik bölünmeye neden oluyor Genel Başkanı "Var olan hiçbir dünyevi kıymetle ölçülemeyecek değerde ve önemde olan gazilerimiz; milletimizin engin sahiplenişiyle her zaman ayrıcalıklı ve soylu özelliklerini muhafaza etmişlerdir" dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Gaziler Günü" nedeniyle yayımladığı mesajda, "Üstlendikleri vatan görevi esnasında, girmiş oldukları mücadelelerden ‘Gazilik’ unvanıyla ayrılan kahramanlarımızın; mümtaz ve muhterem anıları hiçbir zaman akıllardan ve gönüllerden çıkmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, bugün ‘tolerans, hoşgörü, af, barış, demokratik gibi kavramların, ‘ayrışma ve bölünmeye’ neden olduğunu savunarak, şunları kaydetti: "Çok yüksek bir milli şuurun tavır ve davranış olarak somutlaştığı gazilerimiz; dağımızda, ovamızda, taşımızda, toprağımızda ve her türlü milli değerimizde gözü olanlara hiç unutamayacakları acı dersler vermişlerdir. Vatanımızın selameti, milletimizin bağımsızlığı ve aziz varlığının devamlılığı uğruna; üzerlerine düşen her sorumluluğun gereğini sonu ne olursa olsun yapmış olan gazilerimizi sadece bu günle hatırlamak elbette doğru ve yerinde olmayacaktır. Bu itibarla, geçmişteki mücadeleleriyle bölücü ve yıkıcı mihraklara göz açtırmayan vatan sevdalılarını, yılın her anında ve gününde; saygı, minnet ve şükranla anmak en başta gelen milli ve manevi bir görevdir. İftihar edilecek bir fedakârlıkla, yaşadığımız topraklara göz dikmiş hainlere aman vermeyen, canlarından dahi vazgeçmeyi göze almış olan gazilerimizle ne kadar övünsek azdır. Hali hazırda, aralarında bir uzvundan mahrum olarak hayatlarını sürdüren birçok vatan evladıyla birlikte; vefanın, cesaretin ve kararlılığın timsali olan gazilerimizin bu müstesna gününü kutluyor; hepsine sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir ömür diliyorum. 19 Eylül 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi tarafından ‘Gazilik’ unvanı verilen ve tüm kurucu kahramanlarla birlikte, bu coğrafyada var olabilmemiz için hayatlarından seve seve vazgeçen aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum."
574821
İşçilere bayram harçlığı
İşçilere bayram harçlığı 19 Eylül 2009 Cumartesi, 10:28 İşçilerin sendika üyesi olarak toplu sözleşme kapsamında çalışması iş sağlığı güvenliği, ücret zammı ve sosyal hakların yanı sıra bayramlarda da diğer işçilerden ilave imkanlara sahip olmalarına olanak sağlıyor. Bir çok iş yerinde, toplu sözleşme görüşmelerinde işveren ve sendikalarca varılan uzlaşma doğrultusunda çalışanlara bayramları daha rahat geçirebilmeleri, bu özel günlerde yakınlarını sevindirebilmeleri ve dini görevlerini yerine getirmeleri amacıyla ilave maddi katkı sağlanıyor. Bu katkı, toplu sözleşmelerde ''bayram parası'', ''bayram harçlığıya da ''bayram yardımıolarak adlandırılıyor. Bayram harçlığı miktarı iş yerlerine göre değişmekle birlikte, toplu sözleşme hükümleri doğrultusunda her yıl genellikle ücret artış oranlarında yükseltiliyor. İşçilere bayramlardan önce harçlık ödenen iş yerlerinin ölçeği ve faaliyet gösterdiği sektörler de farklılık gösteriyor. Çoğunluğunda toplu sözleşme yapılan bu iş yerleri içinde Ülker Gıda, Kent Gıda, Migros, Real gibi çok sayıda işçinin çalıştığı yerler ile Soysal Çarşısı, İstanbul Barosu, Türk Tabipleri Birliği gibi görece daha sınırlı sayıda işçinin çalıştığı iş yerleri de bulunuyor. Toplu sözleşmeyle bayram harçlığı hakkı olan iş yerleri arasında Türk-İş, Tez-Koop-İş ve Türkiye Maden-İş gibi konfederasyon ve sendikalar da bulunuyor.
574888
Cezaevi bakamayız diye mahkumu almadı
Apple Daily gazetesindeki haberde, Tayvan Demiryolları İdaresi'nden emekli olan Sun Hsin-ming'in idareye ait bir odayı yasa dışı biçimde işgal ettiği gerekçesiyle ay hapse mahkum edildiği belirtildi. Haberde, demiryolları emeklisinin ülkede ceza alan en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçtiği belirtilirken, Sun Hsin-ming'in hapse girmesin diye verilen para cezasını değil ''kurbanı olduğu adaletsizliği kınamak içinhapse girmeyi tercih ettiği kaydedildi. Bunun üzerine başkent Taipei'deki cezaevine gönderilmesine karar verilen yaşlı adamın, ''bu yaştaki bir mahkuma bakma olanağımız yokdiyen cezaevi tarafından kabul edilmediği ve savcılığa geri gönderildiği ifade edildi. Habere göre, emekli demiryolu çalışanı, cezasını Taichung kentinde, mahkumlar için kullanılan bir hastanede çekecek.
574775
İşte açılımın atılacak ilk 26 adımı
Nevin Bilgin'in haberi Başbakanlık, İçişleri ve MİT üyelerinden oluşan komisyonun, sivil toplum örgütlerinden ve partilerden gelen öneriler doğrultusunda yaptığı çalışmanın ana hatları belli oldu. Açılım paketinde genel af ve alfabe değişikliği yeralmıyor. Meclis’in açılmasıyla gündeme gelecek paketin içinde olması planlanan düzenlemelerden bazıları şöyle: HAM METİNDİR ÜNİTER DEVLETE AYKIRI OLMAYACAK: Atılacak tüm adımlar Anayasa’nın ilk maddesinde çizilen çerçeve içinde kalacak. Üniter yapıya aykırı hiçbir değişiklik pakete konmayacak. KÜRTÇE İSME İZİN: Doğu ve Güneydoğu’da adı sonradan Türkçeye çevrilen yerleşim yerlerine eski isimlerini kullanma izni verilecek. Diğer etnik gruplar talepte bulunmaları halinde kendi dillerindeki yerleşim yerlerinin adlarını kullanabilecek. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ARTACAK: Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi değiştirilerek ifade özgürlüğünün sınırları genişletirken, nefret suçlarına ilişkin boşluk oluşmaması için tedbir alınacak. VATANDAŞLIKTAN ÇIKMAYA DÜZEN: 12 Eylül darbesinde Avrupa’ya kaçan ve Türk vatandaşlığından çıkmış kişilerin yeniden vatandaşlığa dönüşü sağlanacak. YENİ VATANDAŞLIK HAKKI VERİLECEK: Teröre bulaşmadığı ve silahlı eylemlere karışmadığı tespit edilen Kürt kökenli vatandaşlara İçişleri Bakanlığı’nın önerisiyle yeniden vatandaşlık hakkı verilecek. KAMPLAR BOŞALACAK: Mahmur Kampı Birleşmiş Milletler ve Irak devletiyle yapılacak işbirliği içinde boşaltılacak. 6-7 bin mültecinin Türkiye’ye yerleşmesi sağlanacak. DİYARBAKIR CEZAEVİ: 1980 darbesinden beri işkence ve insan hakları ihlalleri ile anılan Diyarbakır Cezaevi boşaltılacak. Bölgedeki tüm cezaevlerinin AB standartlarında olmasına özen gösterilecek. BELEDİYELER GÜÇLENECEK: Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi sağlanacak. Merkezi yönetimin birçok yetkisi yerel yönetimlere devredilecek, ancak bu üniter devlet yapısını zedelemeyecek bir boyutta tutulacak. Halen TBMM’de bulunan Yerel Yönetimler Reformu bu gözle yeniden elden geçirilecek. ÖCALAN’IN DURUMU: İmralı’da tutuklu bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın yaşamı, Uluslararası Af Örgütü ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu standartlarına göre yeniden gözden geçirilecek. CEZAEVİNDE KÜRTÇE KONUŞULACAK: Cezaevindeki Kürtçe konuşma yasağı kaldırılacak. Yeni tüzükte, Türkçe bilmediğini beyan etmek yeterli sayılacak. GENEL AF OLMAYACAK: Genel affa gidecek bir düzenleme yapılmayacak. Ancak dağdaki ve cezaevindeki mahkûmların azami düzeyde yararlanacağı ceza indirimlerine gidilecek. TCK’nın Etkin Pişmanlık başta olmak üzere bazı maddelerinde değişiklik yapılarak dağdaki PKK militanlarının indirilmesi sağlanacak. TERÖR SUÇLUSU ÇOCUKLAR: Terörle Mücadele Yasası’nda değişiklik yapılarak, sokak gösterilerine katılan çocukların terör suçlusu olarak yargılanmaması sağlanacak. TARİH DERSİNDE MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ: Hem ilk ve ortaöğretimde, hem de üniversitelerde tarih derslerinin müfredatı değiştirilecek. Kürtleri yok sayan ifadelerin değiştirilmesi sağlanacak. Türk Dil Kurumu da sözlük ve gramer kitaplarında ayrımcılığa yol açan ifadelerin tamamını çıkaracak. ANADİLDE PROPAGANDA: Siyasi partilerin anadilde propaganda yapmasına imkân verilecek. Siyasi Partiler Kanunu’nun, ‘Azınlık Yaratılmasının Önlenmesi’ başlıklı maddesi değiştirilecek. Bu maddedeki, ‘propaganda ve mitinglerde, pankart ve levhalarda, broşür ve beyannamelerde plaklar ve ses görüntü bantlarında Türkçeden başka dil kullanılamayacağı’ hükmü değiştirilecek. Çifte dil kullanmanın yolu açılacak. ÖZEL EĞİTİM MERKEZLERİ: Silah bırakan terör örgütü militanlarının topluma kazandırılmasına yönelik projeler hazırlanıp, özel eğitim merkezleri kurulacak. KÖYE DÖNÜŞ HIZLANACAK:Köye dönmek isteyenler teşvik edilecek. Terörden doğan zararların karşılanmasına yönelik sorunlar kısa sürede giderilecek. DİYANET’TEN AÇILIM:Diyanet İşleri Başkanlığı Kürtçe Kuran-ı Kerim çalışmalarını kısa sürede tamamlayacak. Bölgedeki vekil imam uygulamalarına son verilecek. Bölgeye gönüllü ve kadrolu imamlar gönderilecek. GAP TAMAMLANACAK:GAP Projesi 2012 yılına kadar tamamlanacak. milyon kişiye istihdam yaratılacak. Bölgedeki işsizliğin giderilmesi için özel teşvikler getirilecek.Andımız okunmayacak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 250 yeni okul inşa edilecek. İlk Öğretim Okulları’nda ‘Türküm Doğruyum, Çalışkanım’ dizeleri ile başlayan And’ın okutulmasından vazgeçilecek. ALFABE DEĞİŞMEYECEK: Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dilinin Türkçe olduğu ve alfabesinin 29 harften oluştuğuna ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemeler korunacak KÜRTÇE YAYINA YENİ DÜZEN:RTÜK Yasası’nda yapılacak değişiklikle Kürtçe yayınlarla ilgili yeni düzenlemeler yapılacak. Özel televizyon ve radyoların Kürtçe yayın yapmasına izin verilecek. ANADİLDE EĞİTİM YOK: Ancak anadilin öğrenilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılacak.KÜRTÇE KURSA DÜZEN: Yasa değiştirilecek. Kürtçe kurs merkezleri birçok dilde eğitim verebilecek. ENSTİTÜ KURULACAK: Artuklu ve Dicle Üniversiteleri bünyesinde Kürt Dili ve Edebiyatı ile Kürdoloji Enstitüsü kurulacak. Kürt tarihi ile ilgili araştırmalar yapacak birimler de oluşturulacak. SEÇMELİ DERS ÇALIŞMASI: Milli Eğitim Bakanlığı müfredat değişikliğine giderek, İngilizce, Almanca gibi Kürtçeyi de seçmeli derslerden biri haline getirecek.HALK EĞİTİM MERKEZLERİNDE KÜRTÇE: Kürtçe öğrenmek isteyen vatandaşlara Halk Eğitim Merkezlerinde Kürtçe okuma yazma kursları açılacak.(Star) madde dikkatimi çekti.1-anadilde propaganda.(Bu hem anayasaya hemde spk ya aykırı)2-yer isimleri(buda imkansız gibi talep halinde deniliyor talebin ölçüsü ne olacak)3-güneydoğu andımızın okunmaması.(andımızı okutmamanın verdiği mesaj burada andımız geçerli değil demektir )bence bu ünü yapamazlar.geriside zaten hikayeden ibaret.akpnin yapacağı açılımdan çok şey bekleyen pkklılar bir yüz sene daha beklesin.belki bir tayyip daha gelir.ee onun gibi ''lider !her zaman gelmiyor. mesela kaçak elektrik, kaçak petrol, kaçak bilmem ne'nin önüne geçilecek mi? türban sorununu kızlarımız dağa çıkınca mı çözeceksiniz? demokratik açılıma ayasofya camiini katacak mısınız? yoksa gizli lozan anlaşmasındaki madde gereği müze olarak mı devam edecek? tüm bu yazılan maddelerin en üstüne türban sorununu koyun, ayasofyayı da ibadete açın ismen dua edelim size!
574716
Pitbul,Küçük Oğuzhan'ı 15 metre sürükledi
Kocasinan'da meydana gelen olayda Zafer Koçtaş'a ait köpek tarafından sürüklenen Oğuzhan'ı, demirci atölyesinde çalışan Ahmet Kocaaslan (18) kurtardı. Baba Cafer İşleyen tarafından Kayseri Devlet Hastanesi'ne getirilen küçük çocuğun omzuna dikiş atıldı, kuduz aşısı yapıldı. Köpek sahibi Zafer Koçtaş ise karakolda ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.
574528
Katılım paylarına zam geldi, artık sağlık ocağında ilaç yazdırmak da paralı
İlaç masraflarının önüne geçmek için de reçete parası getirildi. Yeni düzenlemeye göre; devlet (2. basamak), eğitim-araştırma ve üniversite hastanelerinde (3. basamak) alınan katılım payları eşitlendi. Daha önce hiçbir ücret talep edilmeyen sağlık ocakları ve aile-kurum hekimlerinde (1. basamak) ilaç yazdırmak da paralı oldu. Artık bütün sigortalılar (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı), özel hastaneye 12; devlet, eğitim-araştırma ve üniversite hastanelerine ise lira ödeyecek. Memurların katılım payları maaşlarından kesilecek. Birinci basamak sağlık kuruluşlarında ilaç yazdıranlardan eczaneye gittiklerinde lira kesilecek. Yeşil kartlılar sağlık ocağı, aile-kurum hekimi, devlet ve üniversite hastanelerine ücretsiz muayene olacak. Ancak 1. basamakta ilaç yazdırırlarsa eczaneye lira, 2. ve 3. basamakta yazdırırlarsa lira ödeyecekler. 'Tedavide Katılım Payının Uygulaması Hakkında Tebliğ' Resmî Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Hasta dernekleri, Ekim'de başlayacak uygulamayı eleştiriyor: "Devlet hastanesine giden vatandaş bile artık hasta olsa bile sağlık kurumlarına gitmek için iki kere düşünecek." Hasta Hakları Aktivistleri Başkanı Orhan Demir, vatandaşın zamlardan sonra rahat sağlık hizmeti alamayacağını söyledi. Devletin vatandaşa sağlık hizmeti vermek için yüksek primler aldığını belirten Demir, "Buna rağmen tek taraflı alınan kararla bu fiyatları vatandaşın karşısına getiriyor. Bundan sonra ciddi sağlık sorunları olanlar bile hastanelere gidemeyecek. Hastalıkların tespiti ve iyileşme süresi uzayacak." uyarısında bulundu. Demir, Anayasa'ya aykırılık varsa uygulamanın iptali için dava açabileceklerini de aktardı. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri Cevat Şengül de düzenlemenin büyük bir haksızlık olduğunu ifade ederek, "Bu, hükümetin sağlıkta yaptığı tüm olumlu işlere vurulan en büyük darbedir. Vatandaşın sağlık hakkı elinde alınıyor. Bir şekilde vergilendirmeye gidiliyor." dedi. ACİL DURUMLARDA ALINMAYACAK Hastanelerde her bir poliklinik muayenesinde ayrı katılım payı alınacak. Ancak acil durumlarda hastalardan bu ücret istenmeyecek. Tüp bebek tedavisinde ilk denemede yüzde 30, ikinci denemede yüzde 25, embriyo dondurma işlemi için yüzde 30 katılım payı talep edilecek. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında yer alanlardan vücut dışı protez ve ortezlerde yüzde 20, yeşil kartlılardan yüzde 10 katılım payı alınacak. Afet ve savaş halinde sağlanan sağlık hizmetleri, diyaliz tedavisi görenler, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakli, sağlık kurulu raporu alan memurlar ile şehit yakını ve gazilerden payı alınmayacak. Katılım payı daha önce özelde 10 TL, üniversitede 6, eğitim-araştırmada 4, devlet hastanelerinde lira idi. Danıştay'a açılan davadan sonra tüm sağlık kuruluşlarında bu rakam Temmuz 2009'da liraya indirilmişti. Saglık ocaklarında işac yazdırma oranı yüzde 95 [No Paragraph Style][Basic Paragraph]Metin_BütünMuayene katılım paylarının artırılmasındaki temel faktörlerinde biri artan ilaç masrafları. Bu yıl 14 milyar TL'yi aşacağı tahmin edilen ilaç giderleri en çok sağlık ocaklarında yazılan çoklu reçetelerle artıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu yılda yaklaşık 250 milyon lira reçete bedeli ödüyor. Bunların yarısı sağlık ocaklarında yazılıyor. Tüm sağlık kuruluşlarında her 100 hastanın 70'ine reçete yazılırken, sağlık ocaklarında bu oran yüzde 95'lerde. AB'de ise bu oran yüzde 25-30'larda. Gereksiz ilaç kullanımı bu hızla giderse 2020 yılında Türkiye'nin ilaç tüketiminin yıllık 30 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Düzenleme ile devletin milyar lira kaynak sağlaması amaçlanıyor.
575256
Bu kitap Türkleri kızdıracak
Petek Demir, Dan Brown'ın 'Dijital Kale' hariç tüm kitaplarını Türkçe'ye çeviren isim... ABD ve İngiltere'de satışa sunulan 'Kayıp Sembol'ün ilk örneğine dünyadaki yayınevleri editörleri gibi aynı anda ulaşan ve kitabı okumayı iki gün içinde tamamlayan Demir, kitabın İstanbul'da geçen bir bölümünün Türkler'i kızdıracağını söyledi. yıldır çevirmenlik yapan Petek Demir, 'Masonlar'ın büyük bir sırrının çözülmesiyle' ilgili heyecan dolu romanda Türkiye'den bahsedilen bölümü şöyle özetledi: "Kitapta masonların arasına sızan ve büyük sırrın peşinde koşan kötü karakter, masonların üstadının oğluna tuzak kurarak uyuşturucuyla yakalanmasını sağlıyor ve Kartal Tipi Cezaevi'ne atılmasını sağlıyor. Cezaevi müdürünün de yardımıyla, mason üstadının oğlu öldürülüyor. Cinayetle bağlantılı müdür de karanlık kişilerce ortadan kaldırılıyor. Bu arada mason üstadına bir cezaevi yetkilisinin 'Sizin gibi para sorunu olmayan bir adam için her zaman opsiyonlar vardır. Hükümette bağlantımız var oğlunuzu çıkarabiliriz' diyerek rüşvet imasında bulunuyor. Dan Brown, daha sonra 'Türk' olduğunu özellikle vurguladığı müdürün Marmara Denizi'nin dibinde yattığını yazıyor." Demir, kitabı okurken biraz incinmiş sanki... "Bu kitap Türkleri kızdıracak" diyor ve gülerek ekliyor: "Her yerle ilgili yazacak güzel bir şeyler bulmuş ama İstanbul'la ilgili güzel bir şey bulamamış." "Kitap, biraz Gece Yarısı Ekspresi imgeleri mi taşıyor?" diye soruyorum. "Evet maalesef aynı izler var" diyor. Petek Demir, kitapla diğer dikkat çektiği noktalar şöyle: Kitap 12 saatlik bir saat dilimi içinde Washington'da geçiyor. Çok sürükleyici bir roman. Film izler hissine kapılıyorsunuz. Kitabın baş kahramanı 'Da Vinci Şifresi' romanının da başkahramanı olan Robert Langdon. -Langdon, kadın kahraman olgun yaşlarında akıllı bir bilim insanı Katherine'le beraber masonların sakladığı büyük sırrı çözmeye çalışıyor. Mason Locası kapılarını açtı ABD'Lİ yazar Dan Brown'ın masonluğun sırlarını irdeleyen yeni kitabı "Kayıp Sembol", dünyanın dört bir yanında satış rekorları kırıyor. Yazarın önceki kitapları 'Da Vinci Şifresi' ve 'Melekler ve Şeytanlar'da olduğu gibi 'Kayıp Sembol'de ismi geçen mekânlar da şimdiden edebiyatseverlerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sebeple kitaptaki en önemli mekânlardan Washington Mason Locası kapılarını açarak, binanın görüntülenmesine izin verdi. Fotoğraflarda en çok dikkat çeken yer, locanın toplantı odası oldu. Duvarları mavi renkli odanın her yanının masonik sembollerle süslü olduğu görülüyor. Odanın ortasında ise siyah beyaz yer döşemesine sahip ritüellerin gerçekleştirildiği bölüm göze çarpıyor. (Sabah)
575307
Avrupa'da Kıvılcım çarptı!
Haberi Ekle Avrupa'da Kıvılcım çarptı! 19/09/09 13:27 Atletizmde, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası Gençler (A) Grubu yarışmalarında, Fenerbahçeli çekiççi Kıvılcım Kaya, 62.20'lik derecesiyle Türkiye rekoru kırarak birinci oldu. Rusya'nın başkenti Moskova'da devam eden yarışlarda (A) Grubu'nda yer alan Fenerbahçe'de, milli atlet Kaya, kendisine ait olan 62.17'lik Türkiye rekorunu santimetre daha geliştirerek, 62.20 ile ilk sırada yer aldı.
575348
Nusaybin’de molotoflu saldırı
’de molotoflu saldırıMehmet Ali BULUN/NUSAYBİN (Mardin), (DHA) ’in İlçesi'nde dün gece yapılan korsan gösteride, Müdürlüğü panosu ile özel bir dershaneye molotoflu düzenlendi. Dersanede çıkan kısa sürede söndürülürken, gösteriler gece geç saatlere kadar devam etti. Nusaybin Abdulkadir Paşa Mahallesi Şirin Bulvarı’nda 150 kişilik grup dün akşam izinsiz bir gösteri düzenleyip, ‘Dişe diş, kana kan, seninleyiz Öcalan’, ‘Nusaybin ovası Apo’cular yuvası’ diye sloganlar attı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu mahalle aralarına kaçan göstericiler önce Müdürlüğü’ne ait telefon panosuna attıktan sonra, özel bir dershanenin camlarını kırarak içeriye molotof kokteyli atıp kaçtı. İtafiye dershanedeki yangını büyümeden söndürdü. Uzun süre güvenlik güçlerine de taş atan göstericileri dağıtmak için polis, kullandı. Gece geç saatlere kadar devam eden korsan gösteride ilçede çok sayıda işyeri tahrip edildi. İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Talip Neşet Han, göstericilerin yakalanması amacıyla başlatıldığını belirterek, eylemi gerçekleştirenlerin kısa sürede yakalanacağını belirtti.
574495
Hepsi boşa gitti
Hepsi boşa gitti 12 Dev Adam dün gece Yunanistan'a uzatmada teslim olurken, yarı finali adeta rakibine hediye etti. Böylece gruplarda sergilediğimiz süper performans, maçlık galibiyet serisi, İspanya ve Sırbistan zaferleri, hepsi istatistiklerde kaldı Her şey ne güzel başlamıştı 12 Dev Adam için. Milli Basketbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası'nda ilk turu 3'te ile geçmiş, ikinci tura İspanya galibiyeti ile girip çeyrek finali garantilemiştik. Ancak Slovenya'dan alınan yenilgi ile çeyrek finalde Yunanistan ile eşleşmemiz belki de bizim için sonun başlangıcı oldu. Kazandığımız her maçta gücümüzü savunmadan almıştık. İspanya maçını son saniyede Llull'u bloklayarak kazanmış, Sırbistan karşısında da savunmada ayakta kalıp, maçı uzatmada lehimize çevirmiştik. Ama Slovenya karşısında son topu kullanan taraf bizdik ve uzatma ile yetinmek yerine galibiyet riskine girip, atıp kaçırdığımız üçlük, ki üçlüğü kullanan Engin dün hiç oynamadı, bizi Yunanistan'ın karşısına çıkarmıştı. Ve dün gece hatalarla dolu bir maç sonunda uzatmada galibiyeti Yunanistan'a hediye ettik. 76-74'lük yenilgide bir çok faktör sıralanabilir. Hakemler, basit hatalar, kaçan serbest atışlar vs vs...Ama en önemli gerçek bizim hücumda özellikle kritik anlarda üretkenliği son derece sınırlı bir takım olduğumuzdu... RİBAUNDLAR RAKİBE Kısır geçen ilk yarıda 26-29'luk Yunanistan üstünlüğü vardı. İkinci yarı ile birlikte topu pota altına indirip skor bulurken, rakip uzunları da faul problemine soktuk. Ama kısa savunmasında Spanoulis'e ve Fotsis'in hücum ribaundlarına bir türlü çare bulamamamız Yunanistan'ı ayakta tuttu. Herşeye rağmen son periyoda girilirken fark sayıydı: 46-47. 33.46'ta ilk basketini bulan Hidayet, bir NBA yıldızı olduğunu hatırlayıp, takımımızın 12 sayısının 11'ine imza attı ve bitime 2:23 kala 63-57'lik skor avantajını getirdi. Ama bundan sonra olanları, görmeyenlere anlatmak zor desek boşuna olmaz. Hido'nun iki top kaybı, Ömer Aşık'ın 2'de serbest atışına bir de Zizis'in üçlüğü eklenince Yunan ekibi maça geri döndü: 63- 61. Ancak bitime 51 saniye kala maçın kaderini belirleyen pozisyon gerçekleşti. Printesiz'i bloklayan Ersan'dan topu alan Ömer Onan, zamana oynamak varken hücumun daha 4. saniyesinde üçlüğü salladı ve kaçırdı. Ama 36 saniye kala Printesiz kaçırmadı ve Yunanistan 64-63 öne geçti. Sonrasında Hidayet'in yine bir top kaybı ve faul yapılan Zizis'in 2'de bir atmasıyla 17 saniye kala iki sayı geri düştük: 63-65. Karşılıklı molalardan sonra son topu teslim ettiğimiz Ender, asist yerine potaya bakınca maç uzatmaya gitti: 65-65. Bu dakika iki takımın karşılıklı ikramları ile geçti. Ancak skor 72-69 aleyhimize iken, Yunanistan hücumunda 24 saniye kuralını işletemeyip, rakibe saniyelik bir ekstra hücum veren hakemlerin ikramını Spanoulis 3'lükle değerlendirdi: 75-69. Ancak yine maça geri dönmemize rağmen, Ender'in bu sefer son topta 3'lük denemesiyle sahadan 76-74 yenik ayrıldık.
574363
İslam Kültür Merkezleri'nden Almanya'da iftar
Başkonsolos Ali Rıfat Köksal, ''Bizleri biraraya getiren Ramazan ayının toplu iftarlarlarında dayanışma, katılım ve paylaşma bilincini görüyorumdedi. Çocukların eğtimine önem ve destek verilmesi çağrısını da yineleyen Köksal, ailelerin bu konuda bilinçlendirilmeleri ve bilgilendirilmeleri yönünde derneklerin ve basının üzerine düşeni yaptıklarını söyledi. Türkçe ve Almanca öğrenilmesinin önemine de dikkat çeken Köksal, ''Alman kuruluşlarındaki örnekler gibi kendi öğrencilerimize burs verecek mekanizmaları bizim de kurmamız gerekirdiye konuştu. İslam Kültür Merkezleri Birliği Güney Bavyera Örgütü Başkanı Hasan Özdemir de faaliyetleri hakkında bilgi verdi. İftar yemeğine katılan Kazakistan'ın Münih Başkonsolosu Khamidulla Saken ise iftar davetinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Avrupa'daki Kazak diasporasının Türkiye ile olan yoğun bağlarının sürdüğünü bildirdi. Saken, Türkiye'deki eğitim kuruluşlarında okuyan Kazak gençlerine verilen desteğe de teşekkür etti.
574578
ZİYA PERVER Engellilerin emekliliği de kademelidir
Belli bir yaşı tamamlamak. Belli bir prim ödeme gününü tamamlamak. Belli bir sigortalılık süresini tamamlamak. Ancak çalışan engelli, yüzde 40 ve daha fazla oranda bir rapora sahipse bu şartlardan ilki olan yaş şartı ortadan kalkar, diğer iki şart ise biraz daha basitleştirilir. Mesela; 5510 sayılı kanunun geçici 10. maddesine göre eski adıyla SSK'lı yeni adıyla 4/A'lı emekli olacak olanlardan; Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun mülga 53. maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede (2/3 oranında) hastalık veya özrü bulunan ve bu sebeple malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3.600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanır. Sakatlığı sonucu vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında ise 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun mülga 60. maddesinin (C) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87. maddesine (tablo 1) göre emeklilik zamanı belli edilmektedir.Yukarıdaki madde metninden de görüldüğü üzere engelliler için yaş şartı yoktur, prim ödeme gün sayıları ile sigortalılık süreleri de eskiye göre biraz daha kolaylaştırılmış ve kademesi genişletilmiştir. Mesela, üçüncü derece (yüzde 40-59) engelli raporu ile vergi indirim belgesi olan birisi, 10.10.1997 günü işe girmişse 18 yıllık sigortalılık süresi (10.10.2015 günü tamamlanır) ve en az 4.080 gün ile emekli olabilir. YENİ KANUNLA GELEN ENGELLİ AYLIĞI 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 28. maddesi Ekim 2008 gününde yürürlüğe girdi. SSK ve Bağ-Kurlular ile reformdan sonra ilk defa işe girecek olan memurlar için geçerli olan bu maddeye göre engellilerin emeklilik şartları değiştirilmiştir. Yeni düzenlemeye göre sigortalılık başlangıcına göre ne zaman emekli olunacağı da aşağıdaki tabloya göre (bakınız tablo 2) belli edilecektir. Söz konusu tablodan da görüldüğü üzere oranlar da değişmiş, şartlar da ağırlaştırılmıştır. ENGELLİ EMEKLİLER De ÖZÜRLÜ KADROSUNDA SAYILIR 4857 sayılı İş Kanunu'nun 'Özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu' başlıklı 30. maddesine göre; "İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdür. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır..." İşveren, 50 ve daha fazla sayıda işçi çalıştırması halinde 50 sayısına ilave olarak yüzde oranında da özürlü işçi işe almak zorundadır. İşverenlerin belli sayıda istihdam etmek zorunda olduğu engellilerin-özürlülerin, emekli olup olmadıkları işverenleri ilgilendiren bir husus da değildir. Bu sebeple emekli de olsa özürlü çalıştırabilir ve engelli kadrosunu tamamlayabilirler.
575505
Freni patlayan sürücünün hikayesi
Manisa İzmir yolu Türkiye'deki zor yollardan biridir. nedenle bu tür olaylar çok oluyor. Eskiden yollar çok daha kötü idi ve biz yollarda çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Yollar iyileştikçe de bu oran çok şükür azaldı. nedenle kazanın Manisa plaka ile alakası yok. Kaza ne yazıkki her yerde oluyor. Ayrıca bizler araç muayene ve bakımı kültürünü kazanmadıkça, cezalarda polislerle pazarlık yapmaya çalıştıkça ve de kurallara uymadıkça daha çok görürürz bu örnekleri. Geçmiş olsun...
574452
TV izleyicisinin durumu gerçekten “Doktorluk”!
Ali Eyüboğlu aliceTV izleyicisinin durumu gerçekten “Doktorluk”! 19 Eylül Cumartesi 2009 Televizyon izleyicileri ne zaman kendilerine mikrofon uzatılıp televizyon yayınlarına dair görüşleri sorulsa, ekranlarda izlenecek kaliteli programlar olmadığından yana dert yanar... Çoğu da, “Bıktık bu magazin programlarından... Doğru dürüst belgeseller yayınlansa da izlesek” der... Bunun kocaman bir yalan olduğu artık apaçık bir gerçek... Çünkü AGB’nin günlük reyting raporları, izleyicilerin onca programdan neleri izleyip hangilerinin tarafına bakmadığını ortaya koyuyor... ’nin bu yayın döneminde ekrana getirdiği “Doktorum” adlı programın reytingleri de ’de televizyon izleyicilerinin gerçekleri değil, sanal bir dünyada olup bitenleri ne denli izlediğini gözler önüne seriyor... Moderatörlüğünü Dr. Serdar Önal’ın yaptığı “Doktorum”da her sabah Op. Dr. Aytuğ Kolankaya ve Dr. Seran Göçer, konuk ettikleri doktorlarla ekran karşısındakilere her türlü hastalık konusundaki en sağlıklı bilgileri veriyor. Ama “yurdum insanı” bu programa ilgi göstermiyor. Oysa bu programı izleyip orada konuşulanları kulaklarına küpe etseler, daha sağlıklı yaşamanın yollarını keşfedecekler... Üstelik bu bilgileri dört doktora bir kuruş para ödemeden elde edecekler. Ancak insanlar bu program yerine, aynı saatte ekrana gelen ruhlarında derin yaralar açabilecek yapımları, “reality şovları” izlemeyi tercih ediyor. nedenle de Kanal D’nin hafta içi her sabah 08.30’dan itibaren canlı yayınla ekrana getirdiği “Doktorum” çoğu günler reyting listesinde ilk 100’e bile giremiyor. Kanal bu programın gece de tekrarını yayınlıyor. “Doktorum”un sabahleyin ekrana gelen “canlı”sı reyting listesine girmiyor, ama gece yayınlanan “tekrar” bölümleri giriyor. Ama orada da ilginç bir durum göze çarpıyor. Kanal D’nin “Doktorum” programının tekrar bölümleri, Show ’nin ekrana veda eden “Doktorlar” dizisinin tekrar bölümleriyle hemen hemen aynı saatlerde ekrana geliyor. TV izleyicisi, “Doktorlar” dizisinin “sanal doktorları” arasındaki aşk ve entrikalara gösterdiği ilginin yarısını, gerçek doktorların insanlara sağlık konusunda en yararlı bilgiler verdiği “Doktorum”a göstermiyor. “Doktorum”, “Doktorlar”ın yarısı kadar reyting almıyor. Birileri çıkıp “Kanal D, ‘Doktorum’ programını sabahleyin çok erken yayınlıyor, yüzden program ilk 100’e giremiyor. Ortada bir yayın planlama hatası var’ diyebilir... Ama şöyle de bir gerçek var. Yıllardır hangi saatte olursa olsun ekrana çıkıp insanları “” yerine “aktarlar”a yönlendiren profesörlerin, doktorların iyi reyting yaptığı ortada... Demek ki, sorun programın saatinde değil, seyircinin tercihinde... İnsanlar, “gerçekler” yerine senaryolara, tanımadıkları insanların birbirlerine neler yaptığına daha fazla ilgi gösteriyor. Ama “Ne izlemek istersiniz?” diye sorulduğu zaman da “gerçeği” değil, “işine geleni” söylüyor. “Doktorum”un ekran serüveni de bu gerçeği bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Spor spikeri niye hep “Alman Ernst” dedi? ile arasındaki “” ilk maçını ’de anlatan top ne zaman Beşiktaşlı futbolcu Ernst’in ayağına gelse “Alman Ernst” deyip durdu... Bir spikerin maçı anlatırken, sahadaki futbolculara, takımlara dair bilgi vermesini anlarım... Bunun maçı izleyenler için yararlı olduğuna da inanırım... Ama bir spikerin sahadaki futbolculardan sadece birinin milliyetiyle bu denli ilgilenmesine, futbolcunun Alman olmasına bu denli vurgu yapmasının sebebini anlayamadım. Bu futbolcunun adı Fabian, soyadı Ernst değil mi? Ernst’in Fabian’ın dışında bir de “Alman” diye bir adı varsa başka! Yok öyle değil de, spiker “Alman Ernst” derken, futbolcunun milliyetini kastediyorsa, zaman niye diğer futbolcuların da adını zikretmeden önce milliyetlerine hiç vurgu yapmadı? Spiker bu ayrıcalığı niye sadece Ernst için yaptı, bunu da benim aklım bir türlü almadı. ’den TRT belgeseli Hafta içinde TRT’den aradılar beni... ’dan geldiklerini, TRT için TRT belgeseli hazırladıklarını, bu nedenle benimle de görüşmek istediklerini söylediler. TRT’nin Ulus’taki bahçesinde buluştuk TRT’nin belgesel ekibiyle... Yapımcılığını Zakir Memişoğlu, yönetmenliğini ise Köksal Taş ile Hayati Aydın’ın üstlendiği belgesele, TRT’nin bir dizi tematik kanal açmasına dair görüşlerimi açıkladım. TRT ekibiyle sohbet ederken TRT’nin üç kanal daha açacağını öğrendim. TRT’nin pek yakında TRT Müzik ve TRT ’yı açacağını biliyordum, ama TRT’nin bir belgesel, bir spor, bir de haber kanalı açma hazırlığı içinde olduğundan haberim yoktu. gün TRT ekibine de benzer şeyler söyledim. Bugün televizyon kanalı açmak sorun değil... Bakın uydusuna yüzlerce televizyon kanalı var, ama insanlar kaçını seyrediyor? Önemli olan kanal açmak değil, açtığınız kanalın içini doldurup geniş kitlelerin ilgisini çekmek ve pastasından pay almak bütün mesele... TRT’nin açacağı diğer kanallar için bir şey diyemem... Ancak gördüğüm ki, müzik kanalı adı altında onlarca klip kanalının yayın yaptığı bu coğrafyada gerçek bir müzik kanalı kısa sürede kendine yer edinebilir... Gerçek bir “haber kanalı” da öyle... “Benim Annem Bir Melek” kendine yeni kanal arıyor Hafta içinde bir davette karşılaştık ’nin ortağı Necati Akpınar’la... BKM’nin çektiği üç film var... Filmlerden biri ’ınki, diğeri ’in üçüncü de BKM Mutfak Oyuncuları’nın... Bir sezonda üç sinema filmi ciddi bir yatırım... Geride bıraktığımız yaz BKM Mutfak’tan ve BKM Konserleri’nden iyi para kazanan Necati Akpınar ve Yılmaz Erdoğan’ın, üç filme yatırdıkları parayı fazlasıyla geri alacaklarına inancım tam... Necati Akpınar’a “Çok Güzel Hareketler Bunlar”dan başka televizyona yeni yayın döneminde iş yapıp, yapmayacaklarını sordum. Akpınar, yaz başına kadar ’de ekrana gelen “Benim Annem Bir Melek” dizisinin başka bir kanalda yayınlatmak için görüşmelerinin sürdüğünü anlattı. Akpınar’ın bu anlamda görüştüğü üç kanal var; Star TV, ve Show TV. “Benim Annem Bir Melek” fırsat buldukça izlediğim bir diziydi... Oya Başar, Tarık Ünlüoğlu, Dolunay Soysert, Nilgün Belgün, Ali Sunal ve Ayçin İnci gibi isimlerin oynadığı dizinin reytingi de fena değildi... Dizinin her bölümü ortalama reyting yapıyordu... Bakalım yeni dizi tutturmakta ciddi sorun yaşayan televizyon kanallarından biri, reyting garantili “Benim Annem Bir Melek”i alıp ekrana getirecek mi?
574483
Esenler Otogarı'nda bayram yoğunluğu
Esenler'deki Büyük İstanbul Otogarı'nda Ramazan Bayramı öncesin yoğunluk yaşandı. günlük bayram tatilini değerlendirip, memleketlerine gitmek isteyen vatandaşlar, otogara akın etti. Şehirler arası sefer yapan otobüslerin tam kapasite çalıştığı otogarda, son anda bilet alıp, seyehat etmek isteyenler bilet bulmakta zorluk çekti. Büyük İstanbul Otogarı'nda Ramazan Bayramı tatili nedeniyle yoğunluk yaşandı. Bayram tatilini memleketlerinde sevdikleriyle beraber geçirmek isteyen vatandaşlar otogara akın etti. Yoğunluk nedeniyle otogarın giriş ve çıkışlarında yoğunluk yaşandı. Bayram tatilinin gün olması nedeniyle yerler haftalar öncesinden ayırtıldı. Taleplere yetişemeyen firmalar ek seferler koyarak yolcu taleplerini karşılamaya çalıştı. Yer bulamayan bazı vatandaşlar ise memleketine aktarmalı olarak gitti. Memleketlerine gidip, yakınlarını görecek olmanın sevincini yaşayan vatandaşlar, otogarda heyecanlarını gizleyemedi. Son anda bilet almaya mecbur kalanlar ise otogarda zor anlar yaşadı. Bilet bulamayanlar, otogarda uzun süre firmalar tarafından ek sefer açılmasını bekledi. İstanbul'da görev yaptığını söyleyen Osman Sarı isimli öğretmen, yaklaşık saattir İzmir'e gitmek için bilet aradığını ancak bulamadığını belirtti. Sarı, "Ailemi görmek için memleketime gidiyorum. Hemen hemen tüm tur şirketlerini dolaştım. Bütün şirketler biletlerin bittiğini söylüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bu gidişle bayram tatilinde evimde sevdiklerimle beraber olamayacağım" dedi. Uzun süredir işlerin durgunluğundan şikayetçi olan otobüs şoförlerinin ise bayramın gelmesiyle yüzleri güldü. Birçok yolcu tam kapasite çalışan otobüslerde yer bulmakta zorluk çekti. Otobüslerde boş yerin bulunmadığını belirten şöför Süleyman Akyıldız, yeteri kadar otobüs olduğunu ve mevcut kapasitenin iki katı kadar otobüsün sefer yaptığını vurguladı. İstanbul Otogarı'nın kapasitesinin yeterli olmadığını savunan bir başka şoför Yüksel Taşkıran ise, "Yaklaşık bir buçuk saatte otogara giriş yapabildim. Otogarda en ufak bir hareketlenmede, giriş ve çıkışlarda zorluk çekiyoruz. Birçok terminale girmemize rağmen sadece İstanbul Otogarı'nda sorun yaşıyoruz" ifadelerini kullandı. Tur şirketlerinin yetkilileri de bayram öncesi yaşanan yoğunluktan memnun. Geçen bayramlarda yaşanan yoğunluğun bu bayramda yaşanmadığını belirten Metro Turizm'i yetkilisi Yavuz Güner, bu farkı ekonomik krize bağladı. Vatandaşın bir iki hafta öncesinden biletini ayırttığını ifade eden tur yetkilisi, "Şu anda araçlarımız tam kapasite hizmet veriyor. Çok talep olduğu için ek seferleri de devreye soktuk. Buna rağmen son anda bilet alıp, seyehat etmek isteyenler bilet bulmakta güçlük yaşayabilir" diye konuştu.
574439
Yeni füze sistemi nerede kurulacak?
Sami Kohen YorumYeni füze sistemi nerede kurulacak? 19 Eylül Cumartesi 2009 ’nin Doğu ve Orta ’da bir savunma “kalkanı” kurmaktan vazgeçmesi, ’yi de yakından ilgilendiren önemli bir strateji değişikliğinin işaretini veriyor. Başkan bu kararıyla, selefi George W. Bush’un politikalarından bir kez daha farklı hareket etmekte olduğunu göstermiş oldu. Bush yönetimi, ’ın askeri tehdidine karşı, ’da ve ’nde bir radar ve füzesavar sistemi kurmayı ve böylece hem ABD’yi hem de Avrupalı müttefiklerini olası bir balistik füze saldırısına karşı korumayı planlamıştı. Aslında bu “kalkan” Reagan döneminde geliştirilen “Yıldızlar Savaşı” programını anımsatıyor ve bu nedenle ’yı çok rahatsız ediyordu. her ne kadar bu “kalkan”ın İran’a karşı kurulmak istendiğini söyleyip durdu ise de, bir amacın da ’ya gözdağı vermek olduğu açıktı... Obama iş başına geçtikten sonra, Bush’un politikalarını yeniden gözden geçirirken, bu “savunma kalkanı” stratejisini de değiştirmeye karar verdi. Bunun iki sebebi var: Birincisi, istihbarat verilerine göre İran henüz uzun menzilli füzeler üretmiyor. Dolayısıyla Avrupa’da füzesavar ağı kurmaya gerek yok. İkincisi, Obama Rusya ile ilişkilerin iyileştirilmesine önem veriyor ve onunla birçok alanda (İran konusunda da) işbirliği yapmayı umuyor. “Kalkan” fikrinden vazgeçilmesi, Moskova’yı rahatlatacak ve dolayısıyla Rusya ile yakınlaşmayı sağlayacaktır... Yeni strateji OBAMA yönetimi bu kararıyla kuşkusuz ABD açısından bir risk almış bulunuyor. İran’ın ve Rusya’nın niyetleri ve bundan sonraki tutumları, bu riski göze almanın ne kadar doğru olduğunu ortaya koyacak. Ancak ABD uzun menzilli füze saldırısı olasılığına karşı düşünülen savunma kalkanından vazgeçmekle beraber, kısa ve orta menzilli füzelere karşı daha ileri ve etkin bir sistem oluşturmayı da planlıyor. “İran tehdidi” düşünülerek tasarlanan bu stratejiye göre, Doğu ’de ve ’da, denizde ve karada bir kısa ve orta menzilli savunma sistemi kurulacak. ’da bu konuda çalışmaların yapılmakta olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama bu çalışmaların karar ve aşamasına ne kadar yaklaştığını bilemiyoruz. Şimdilik sadece gayri resmi bazı haberler ve spekülasyonlar dolaşıyor etrafta. Örneğin, yeni füzesavar sisteminin kurulabileceği ülkeler arasında Türkiye ve ’in adı geçiyor... Türkiye’nin konumu ASLINDA ABD’nin Doğu ve Orta Avrupa’da “” kurmaktan vazgeçmesi, özellikle ABD- Rusya ilişkilerinin yumuşaması ve genel bir detant havasının esmesi bakımından ’yı memnun edecek bir gelişmedir. Bu “kalkan” nedeniyle dönemini anımsatan bir gerginliğin ve istikrarsızlığın hüküm sürmesi, Rusya dahil bütün komşularıyla iyi ilişkiler kurmaya çalışan Türkiye’nin en az görmek istediği şeydir. Kararın bu sevindirici yönüne karşılık, ABD’nin yeni savunma stratejisiyle ilgili planlarının nasıl gelişeceği ve Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusu ayrı bir önem taşıyor. Daha açık bir deyişle, ABD yeni sistemi Türkiye’de konuşlandırmak isteyecek mi? Böyle bir talep gelirse Ankara ne diyecek? Bu, son günlerde sözü çok geçen “Patriot”ların satın alınmasına ilişkin Türkiye’nin kendi ulusal savunma projesinden ayrı bir konudur. Herhalde önümüzdeki günlerde füzeler konusunu çok konuşacağız.
574777
Nihayet IMF'siz bir bayrama giriyoruz
Erdoğan Süzer'in köşe yazısı IMF heyeti, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yine Türkiye'deydi ve biz yıllardır olduğu gibi yine IMF'nin vatandaşa içirmek istediği acı ilaçları yazıyorduk. Geçen bayram yazımızın başlığı şöyleymiş: "IMF'siz bayram ne zaman?" yazıda, 1999 yılından 2008 yılına kadar bayramlarla IMF'nin birlikte anıldığı haberlerden kesitler vererek şöyle demişiz: "Tesadüf müdür bilmem, son 10 yıldır bayramları IMF ile birlikte anıyoruz. 1999 yılından bu yana bir türlü kopamadığımız IMF, bakın bayramlarımıza nasıl da girmiş: "Geçen yıl IMF'yle yapılan pazarlıklar sonucu 7.5 milyar dolarlık ek rezerv kolaylığı Şeker Bayramı öncesinde devreye girmişti. Bu bayram yine umutluyuz: IMF'yle yeni bir stand-by yaparak 10 milyar dolarlık destek alma şansını yakaladık!" (Radikal 17 Aralık 2001) "Hazine, Juha Kahkonen başkanlığındaki IMF heyeti ile Kurban Bayramı boyunca çalışacak. Ekonomi yetkilileri, IMF ile iki ayrı paketteki toplam 12.7 katrilyon liralık tasarrufu ele alacaklar." (8 Şubat 2003- Gazeteler) "IMF, yarın Ankara'da 7. Gözden Geçirme görüşmelerine başlayacak. Ramazan Bayramı'nı Türkiye'de geçirecek olan IMF ile bağlanmakta zorluk yaşanan bütçe ve faiz dışı fazlada görünen 10 milyar YTL'lik açık ele alınacak." (07.10.2007 Gazeteler) "Yıl 2008. Yine bayram ve biz yine IMF'yi konuşuyoruz. Kimilerine göre, IMF heyeti bayramdan sonra gelip, bizi küresel kriz canavarının pençesinden çekip alacak!" BAYRAM IMF YOK Nihayet IMF heyetinin misafir olmayacağı bir bayramın arifesindeyiz. Bakan Babacan'ın açıkladığı yıllık orta vadeli program, IMF'nin kapsama alanından çıkacağımızı işaret ediyor. Olağanüstü bir gelişme olmazsa önümüzdeki yıl boyunca bayramları biz bize kutlayacağız! Her şeye rağmen, ekonomide gelecek tahmini yapmanın en zor olduğu bir sürecin içinde bulunduğumuzu da hatırlatmakta yarar var. Türkiye'nin 2012 yılına kadar ekonomide alacağı yolu gösteren orta vadeli program, IMF'nin olmayacağı mesajını vermekle birlikte, başka önemli ipuçlarını da taşıyor. 20 yıllık gazeteciliğim döneminde kriz ya da seçim gibi çeşitli nedenlerle programlara birebir uyulduğuna hiç tanık olmadım. Yine de niyetin ifadesi açısından programın yaydığı birkaç sinyali aktaralım: Program, bir çeşit "hasar tespit raporu" özelliği taşıyor. Küresel krizin Türkiye ekonomisinin en az yılını alıp götürdüğünü bu programla öğrenmiş olduk. Hasar net, ancak hasarın telafisi için fazla acele edilmeyeceği, ilave külfetlere girilmeyeceği de net! Türkiye, geçmiş dönemlerde krizden çıkış için büyük önlem paketleri açıklardı. Bu programda böyle bir önlem paketi yok. IMF olsa bugün vatandaşa en az 50-60 milyar TL'lik fatura kaçınılmazdı. Ya IMF olmadığı için paket yok ya da paket olmadığı için IMF! Programın acı ilacı içermemesi nedeniyle seçimi işaret ettiğini söyleyenler belki haklı çıkabilir. Ancak, programın krizden hızlı çıkış iddiası taşımamasının ana nedenini dünya ekonomisine bağlamak belki daha doğru olur. Program, Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisinin ekseninde, oradaki iyileşmeye paralel ve oradan destek alarak ilave katkı gerekmeksizin, doğal süreç içinde, kendiliğinden krizin etkisinden kurtulacağı esası üzerine oturtulmuş. Fazlaca söze gerek yok. Mutlu bayramlar! (Bugün)
575138
Sakın ha sayın Başbakanım sakın
Aslında sevgili Can Dündar’ın paparazzilere sobelenen duygusal açılımını yazacaktım. Türk aile geleneğini yerle bir edişi bir kenara bırakılarak, eğlenceli bir aşk kaçamağı şeklinde sunumu yapılan, eşine ihanet kaçamağını kaleme alacaktım. Sevgili Can ve onunla aynı referansa sahip kesimlerin, muhafazakarların gönül oyunlarını şer’i hükümler içerisinde, çok eşlilik ve bir anlamda irticacılık şeklinde değerlendirip, ihanet çemberinde nasıl da çok eşliliğe yelken açabildiğini sorgulayacaktım. Ama olmadı… Başından beri sahip çıkıp destek verdiğim “demokratik açılım”la ilgili ayrıntılar dökülmeye başlayınca; böylesine kirlenmiş bir şehvet mağlubiyetine yönelik satırlar yazmayı ertelemenin doğru olacağını düşündüm. Çünkü demokratik açılımla ilgili ortaya atılan iddiaların bir kısmı (alfabeye harf eklenmesi) muhatapları tarafından yalanlansa da yalanlanmayan kısımlarını okuyunca dehşete kapıldım. Umarım sadece spekülasyondan ibarettir demokratik açılımın içeriğine yönelik gündeme gelen ana başlıklar. Umarım ülkenin cumhuriyet tarihinden bu yana nadiren yakaladığı ezici çoğunluk desteğiyle hükümet olan AK Parti iktidarının, ortaya atılan içerik söylentileriyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. İlköğretim okullarında “and”ımız kaldırılacakmış… “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” yazıları yenilenmeyecek, silinmeye mahkum edilecekmiş… Orada durun bakalım. Sakın ha sakın; böyle bir oyunun figüranı olmayın sayın Başbakanım. Kıçına takılmış plakalarla yaşamaya mahkum olanların pervasız saldırıları ve hakaretlerine rağmen,size oy verdiğine dair en ufak pişmanlık duymayan ve hatta cesaretiniz ve sorunlarının çözümüne yönelik dik duruşunuzla hayranlığı ve desteği daha da artan seçmenlerinizi sükut-u hayale uğratmayın sakın. Kimsenin etnik kimliğini sorgulama, küçümseme ve mensubu olmaktan gurur duyduğum etnik kimliğimle isimlendirme hevesinde değilim. Ama kimseye de kendi etnik kimliğimi, Türklüğümü sorgulatmam. Bu ülkedeki milyonlarca çoğunluk da bunu sorgulatmama kararlılığından asla vazgeçmez, vazgeçirilemez. Bu kimliği yaşatmak, bu kimliğin adına bu cumhuriyeti kurmak, bu millete dört bir yandan alçakça saldıran düşmanı alt etmek için milyonlarca can verdik. Onca kanlar döktük. Zihni ÇAKIR Cafesiyaset
574790
Talat: Kurslar okul zamanı olmalı
İngiltere ziyaretinde başkent Londra'da Orams davası avukatlarıyla görüşen Mehmet Ali Talat, kaldığı otelde son günlerde tartışma yaratan açıklamalarını tekrarladı. Basına değerlendirmelerde bulunan Talat, Kur'an kursları ile ilgili yaptığı açıklamaların Türkiye'de tepki çektiğinin hatırlatılması üzerine, "Ben daha önce bu konuya açıklık getirdim. Benim bu açıklamalarım Kıbrıs'ta sert tartışmalara neden oldu. Kıbrıs'da ilk defa böyle bir gerginlik yaşadık. Bundan ciddi şekilde rahatsız oldum. Bence karşılıklı diyalogla tartışılması gereken bir işti bu. İnsanların din eğitimi ihtiyacı olabilir. Ancak dediğim gibi her şeyin kurallarına bağlı olarak yerine getirilmesi gerekiyor. Bu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın kontrolü, halkın ve ailelerin bilgisi dahilinde yapılmalıdır. Benim görüşüme göre bu işin doğrusu yaz tatilinde değil normal eğitim zamanlarında olmalıdır, çünkü yaz tatili çocukların dinlenmeleri içindir. Aksi halde çocuklara yaz tatili verilmezdi, niçin yaz tatili veriliyor zaman? Bu yüzden benim görüşüm, bunun kurallarına uygun olarak verilmesidir. zaman kimse rahatsız olmaz. Ben laik bir sistem içinde de buna bir çözüm bulunabileceğine inanıyorum." diye konuştu. Bu arada Ada'da Rum lideri ile devam eden ikili görüşmelere ilişkin ise Mehmet Ali Talat, süreci hızlandırmaları gerektiğinin altını çizdi. Yakın zaman önce Rum lider Hristofyas ile süreci hızlandırmak için görüş birliğine vardıklarını belirten Talat, "Zaman çözümün aleyhine çalışıyor. İşte AİHM'deki davaları görüyorsunuz. Bu davalar süreci etkiliyor. İster istemez etkiliyor. Ben hala umutluyum. Umutlu olmasam müzakereleri devam ettirmezdim. Ancak benim hedefim 2009 yılı sonuna kadar bir çözüme ulaşmaktı. Hristofyas ile haftada en az iki kez görüşme konusunda anlaştık. Ancak biliyorsunuz çözüm sadece bize bağlı değil. Kıbrıs'a uluslararası ilginin olması gayet doğal ama Rum ve Yunanistan'ın uluslararası ilgiden rahatsız olmaları anlayışla kabul edilemez." şeklinde konuştu.
575671
Yurttan kısa kısa
Diş hekimi gaspçıyı yakalattı Antalya'da bir diş hekimi, tedavisini yaptırdıktan sonra bıçakla parasını gasbetmeye çalışan kişiyi, etkisiz hale getirerek yakalattı. Küçük yaşta kıza zorla fuhuş yaptırıldığı iddiası Antalya'da küçük yaşta kıza zorla fuhuş yaptırdıkları iddia edilen biri kadın üç kişi yakalandı. Zanlılardan ikisi tutuklandı. Arkadaşını karnından yaraladı Sıvas ilçeye bağlı Şenbağlar köyünde yaşayan Sercan E. (17), anne ve babasının askerde bulunan ağabeyinin yemin törenine gitmesi üzerine tek kalınca, arkadaşları H.K. ve M.B'yi eve davet etti. Birlikte alkol aldıkları ileri sürülen gençlerden Sercan E'nin, elindeki tabancayı kurcaladığı sırada silahın ateş alması sonucu karnından yaralandığı belirtildi. Arkadaşları tarafından Akıncılar Devlet Hastanesine kaldırılan Sercan E, buradaki ilk müdahalenin ardından Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk edildi. Sercan E'nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. Evde yapılan aramalarda alkol şişeleri bulunduğu, silahın ise ruhsatsız olduğu belirtildi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. Tornavidayla göğsünden yaralandı Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde, tornavidayla göğsünden yaralanan genç, hastanelik oldu. Göksel Dinç (30) ile Sabri B. arasında, Soğanlı Mahallesi dolmuş duraklarında, henüz belirlenemeyen nedenle tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Dinç, Sabri B. tarafından tornavidayla göğsünden yaralandı. Zanlı Sabri B. olay yerinden kaçarken, yaralı genç, 112 Acil Servis ekibi tarafından Bursa Devlet Hastanesine kaldırıldı. Polis ekipleri, Sabri B'nin yakalanması için çalışmalarını sürdürüyor. Cezaevi önünde otomobili soyuldu Bursa'nın merkez Nilüfer ilçesinde bir kişi, cezaevinin önünde park halindeki otomobilinin soyulduğunu öne sürerek polise başvurdu. Ergün Güngör (42), yaptığı başvuruda, 16 2803 plakalı otomobilini Bursa Tipi Kapalı Cezaevi yanındaki lojmanların önüne park ettiğini, bir süre sonra otomobiline geri döndüğünde içinde cüzdanı, 430 TL parası, kredi kartları ve iki adet cep telefonunun olduğu poşetin yerinde olmadığını iddia etti. Polis ekipleri, Güngör'ün başvurusu üzerine olayla ilgili soruşturma başlattı. Babasını kazayla öldürdü Trabzon'da 16 yaşındaki genç, temizlemek amacıyla aldığı ruhsatlı tabancanın ateş alması sonucu babasının ölümüne neden oldu. gündür kayıp eşini arıyor Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesinde bir kadın, gündür kayıp olan eşini arıyor. Mehmet Akif Ersoy Mahallesi'nde oturan Aysel Duyar (33), polise yaptığı başvuruda, gün önce ''İşe gidiyorumdiyerek evden ayrılan eşi Salih Duyar'ın (32) geri dönmediğini bildirdi. Duyar, gidebileceği her yeri aradığı, ancak bulamadığı eşinin hayatından endişe ettiğini belirtti. Polis, Aysel Duyar'ın başvurusu üzerine olayla ilgili soruşturma başlattı. Dörtyol'da tarihi eser kaçakçılığı Hatay'ın Dörtyol ilçesindeki operasyonda Bizans, Roma, İslam ve Ortaçağ dönemlerine ait çok sayıda tarihi eser ele geçirildi, kişi tutuklandı. Bıçaklanarak öldürüldü Konya'da bıçaklanan genç, kaldırıldığı hastanede öldü. İlker Aslıvar (18), merkez Selçuklu ilçesindeki iş merkezlerinde alacak meselesi yüzünden Kemal K. ile tartışmaya başladı. Kavgaya dönüşen olayda sağ karın boşluğundan bıçaklanan Aslıvar, Konya Numune Hastanesine kaldırıldı. Ağır yaralanan Aslıvar, burada yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Aslıvar'ın öldüğünü duyan çok sayıda yakını, geldikleri hastanede alkollü olduğu belirtilen bir kişiye saldırdı. Polis, olaya biber gazıyla müdahale etti. Daha sonra Aslıvar'ın yakınları Çevik Kuvvet Müdürlüğü ekipleri tarafından hastaneden uzaklaştırıldı.Olayla ilgili Kemal K'nın yakalandığı bildirildi. Bulduğu cüzdanı teslim etti Manisa'da boyacılık yaparak aile bütçesine katkı sağlayan 13 yaşındaki çocuk, bulduğu cüzdanı ağabeyiyle birlikte karakola teslim etti. 19 Eylül 2009
574780
Cem'in ifadeleri Adli Tıp ile çelişiyor
Burak Artuner'in haberi Türkiye, Münevver Karabulut cinayetinin bir numaralı zanlısı Cem Garipoğlu'nun 197 gün sonra teslim oluşunu konuşuyor. Ancak henüz netlik kazanmayı bekleyen birçok boyutu var olayın. Bunlardan biri de zanlının basına yansıyan ifadeleri ileSabah''ın yayınladığı Adli Tıp raporu arasındaki çelişkiler... İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a gönderilen Adli Tıp raporu ile Garipoğlu'nun basına yansıyan ifadelerindeki çelişkili noktalar şöyle: 1- BASINA YANSIYAN İFADE 'Karnından bıçakladım' Kıskançlık krizine girdim. Mutfaktan bıçağı alıp karnına sapladım. RAPOR NE DİYOR? 'Boynuna yakın yerden' Genç kızın kızın vücudunda 13'ü başında olmak üzere 29 değişik kesik var. Münevver karnından değil sol köprücük kemiği hizasından öldürücü bıçak darbesi alıyor. Boynunda da bıçak darbesi var. Münevver'in sağ el 3'üncü parmağının eklem kökünde ve sol el 2'inci parmağı ile her iki bileğinin üst kısmında kesikler mevcut. Bunlar da bıçaklanırken bıçağı tutmaya çalıştığını gösteriyor. (Yani karnından değil, boynuna yakın yerden bıçaklanıyor. Ayrıca genç kız bıçağı tutmaya çalışıyor.) 2- BASINA YANSIYAN İFADE 'Evde gece yalnızdık' Münevver ile gece yalnızdık.RAPOR NE DİYOR? 'Birileri kızı tutmuş' Rapora göre, Münevver'in karnının ön yüzünde, göbek deliğinin altından geçip aşağı doğru yatay seyreden yer yer cilt cilt altı yağ dokusunu içeren parşömenleşmiş en küçüğü 20 cm, en büyüğü ise 25 cm uzunluğunda hat halinde kesik vasıfta yara var. İÜ Cerrahpaşa Adli Tıp Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürsel Çetin'in söz konusu yaralarla ilgili yorumu şuydu: "Bunun yapılabilmesi için genç kızın ya ellerinin bağlanması veya birileri tarafından ellerinin tutulması gerekir. Çünkü, yere sırt üstü yatan birini karnından düz bir şekilde kesmek çok zordur. Bu da genç kıza işkence yapıldığını gösteriyor." Raporda ayrıca kızın tırnak arasında aynı DNA yapısından kişilere ait bulgulara ulaşıldığı da yazıyordu. 3- BASINA YANSIYAN İFADE 'Bavula sığmadı' Ölmüştü, bavula sığmadı başını kestim. RAPOR NE DİYOR? 'Başı, yaşarken kesilmiş' Yine Prof. Dr. Gürsel Çetin'in Adli Tıp raporundaki yorumu şöyleydi: "Boyunda kesi bölgesinden alınan örnek sonucunda, yağ ve kas dokusunda taze kanama tespit edilmesinden, genç kızın 'boğazının canlıyken kesildiğini' anlıyoruz. Bu da cinayetin vahşice hisle işlendiğini gösteriyor. Münevver henüz yaşarken başını vücudundan ayırmışlar. Genelde cesedi küçültmek için parçalama yapılır. Burada işkence için yapılmış." UZMAN: BİRDEN ÇOK KİŞİ Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamit Hancı da raporu yorumlarken işaretlerin "işkenceyi" gösterdiğini belirterek şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Başına künt bir aletle vurulmuş. Morluk ancak kişi yaşarken oluşur. Kesik izleri ise kendini savunduğunun kanıtı. Bu cinayeti birden fazla kişi işledi ve birden fazla kesici alet kullanıldı." (Sabah)
575077
Pakistan'da deprem
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Pakistan'da deprem İSLAMABAD (A.A) Pakistan'ın kuzeybatısında deprem meydana geldi. Pakistan Meteoroloji Servisi yetkilileri, Richter ölçeğine göre 5,5 büyüklüğündeki depremin ardından henüz can ya da mal kaybı rapor edilmediğini açıkladı. Yetkililer, depremin merkez üssünün, Peşaver kentinin yaklaşık 300 kilometre kuzeyinde, Hindi Kuş dağlık bölgesinde, yerin 187 kilometre derinliğinde meydana geldiğini de kaydetti.DÜNYA
575494
Gizli tanığa ifade değiştirme rüşveti
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince dava dosyasına eklenen, tanık Mehmet Nuri Binzet'in ifadesini değiştirmesi yönünde kendisiyle yapılan telefon görüşme kayıtlarının ayrıntıları belli oldu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, tanık Mehmet Nuri Binzet'in ifadesini değiştirmesi yönünde tehdit edildiği ve kendisine para teklifinde bulunulduğuna ilişkin iddialar üzerine yürüttüğü soruşturmanın belgelerini dünkü yargılama esnasında 6. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Aralarında Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da bulunduğu 6'sı tutuklu sanıkla ilgili görülen dava dosyasına eklenen yeni belgelerde, verdiği ifadelerle soruşturmanın başlamasına neden olan tanık Mehmet Nuri Binzet'in yaptığı telefon görüşme kayıtları da yer alıyor. Binzet'in Midyat Cezaevinde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Görüşme kayıtlarında Binzet, paranın bin TL'sini nikahsız yaşadığı bildirilen Özlem adlı kadına teslim edilmesini, geri kalanının ise kendisine verilmesini istiyor. Nihat adlı kişinin de ifadesini değiştirmesi durumunda avukatların hazır olduğunu, gerekli işlemlerin hemen başlatılacağını anlattığı yer alıyor. Tanık Binzet'in 30 Haziran 2009 yılında Abdulhamit isimli bir kişi ile yaptığı görüşmede, şahsa ''Git evinde otur onlara deki, onlardan korkmuyorum, ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.dediği belirtiliyor.
575586
Hannover 96 ile 1-1 berabere kalan Dortmund'un tek golünü Nuri Şahin attı
96 ile 1-1 berabere kalan Dortmund'un tek golünü attıBERLİN (A.A) Birinci Futbol Ligi’ne (Bundesliga) 6. hafta maçlarıyla devam edildi deplasmanda 96 ile yaptığı karşılaşmada 1-1 berabere kaldı. Karşılaşmanın 45. dakikasında milli futbolcu attığı golle Borussia Dortmund 1-0 öne geçti. İkinci yarıda oyuna iyi başlayan Hannover 96, 48. dakikada Didier Ya Konan’ın attığı golle 1-1 eşitliği sağladı. Karşılaşma 1-1 berabere sona ererken, 90 dakika forma giyen Nuri, bu sezon ligde ilk golünü atmış oldu. sahasında 1. FC Nürnberg’i 2-1 yendi. Milli futbolcu ’un yedek çıktığı karşılaşmanın ilk yarısı golsüz berabere sonuçlandı. İkinci yarıda ’in yerine Franck ’nin oyuna girdi. Bayern Münih, karşılaşmanın 55. dakikasında İvica Olic’in golü ile 1-0 öne geçti. 1. FC Nürnberg, karşılaşmanın 73. dakikasında Türk oyuncu İlkay Gündoğan’ın mükemmel pasını iyi değerlendiren Eric Maxim Choupo-Moting 1-1’lik eşitliği sağladı. Bayern Münih, 82. dakikada Daniel Buyten’in attığı golle durumu 2-1 yaptı ve karşılaşma bu sonuçla sona erdi. VfB ’ı deplasmanda 2-0 yenen 1. FC ’ün gollerini 25 dakikada Sebastian Freis ve 89. dakikada Wilfried Sanou kaydetti. MSV Mainz, deplasmanda VfL ’u 3-2 yenerken, Borussia Mönchengladbach, sahasında ’e 4-2 yenildi. deplasmanda FC 04’e karşı dün oynanan karşılaşmada 2-1 galip gelmişti. ’da, 13’er puanı bulunan Hamburger SV lider durumda bulunurken, 04 2. sırada yer alıyor. Bayern Münih de bugün aldığı galibiyetle 11 puan ve averajla ligde 3. sıraya yükseldi. Bayern Münih’i aynı puanla TSG Hoffenheim ve MSV Mainz takımları izliyor. Bundesliga’da bugün alınan sonuçlar şöyle: Bayern Münih-FC Nürnberg: 2-1 VfB Stuttgart-1. FC Köln: 0-2 Hannover 96-Borussia Dortmund: 1-1 VfL Bochum-FSV Mainz 05: 2-3 Borussia Mönchengladbach-TSG 1899 Hoffenheim: 2-4 Bundesliga’nın 6. haftasına yarın Eintracht Frakfurt-Hamburger SV, Hertha BSC -SC Freiburg ve Bayer 04 Leverkuen- karşılaşmalarıyla devam edilecek.
575282
Şaç dökülmesi tedavisi bunun için uzun süreli
Saç mezoterapisi;saçın bileşiminde bulunan vitamin, mineral ve bir takım keratolitik ajanların özel bir cihaz yardımıyla saçlı deriye enjekte edilmesi esasına dayanır.Saç mezoterapisi son yıllarda etkinliğini arttıran başka bir yöntemle beraber kullanılmaktadır.Saç termoterapisi denen bu yöntemde öncelikle saçlı deri ozonlanmış özel bir sıvı yardımıyla buhara tutulur ve gözenekleri açık hale getirilir. Yumuşamış, kanlanması artmışolan saçlı deri bu işlem sayesinde mezoterapi ilaçlarını almaya daha hazır haldedir. 15 dakika süren bu işlemden hemen sonra saç mezoterapisi yapılır ki bu da yaklaşık 15 dakika sürer. Normalde bir sonraki saç mezoterapisinin bir hafta veya iki hafta sonra tekrarlanması lazımdır. Çünkü ilaçların sebep olduğu damar genişlemesi bir süre sonra ektisini kaybedecek ve damarlar eski haline dönecektir. Damar genişlemesi bölgede kanlanmanın artması anlamına gelir. Damarlar ne kadar genişler ve şekilde kalırsa kanlanma kadar uzun sürecek bu sebeple saç köklerinin daha fazla vitamin, mineral alması mümkün olmuş olacaktır. Ancak normal mezoterapide sağlanan bu etki kısa sürelidir ve kısa sürelerle tekrarlanması gerekmektedir. İşte botoxla bu işlemin yapılması demek olan Botoxoterapi tam da bu sorunu çözme aşamasında devreye girmektedir. Saç dökülme sorunu yaşayan hastaların bu hastalık için kullandıkları ilaçlara uzun süre devam etme zarureti vardır. Çoğunlukla 18 yaşında iken başlayan ve 35 yaşlarına kadar riskin devam ettiği bu sorun uzun süreli tedaviler veya saç ekimi ile durdurulabilmektedir. Saç dökülmesini durdurmak için kullanılan ilaçlar uzun yıllar ve hemen hemen her gün kullanılması gerektiğinden bir süre sonra hastalarda bıkkınlığa, yılgınlığa sebep olmakta ve hasta tedavisini yarım bırakmaktadır. Dönemsel olarak tekrar başlanan tedaviler birkaç ay sonra yine aynı akibetle karşılaşmakta, binbir umutla başlanan tedaviler tekrar kesintiye uğramaktadır. Her saç dökülmesi sorunu yaşayan hastanın geçmişi yukarda bahsettiğim yarım bırakılmış tedavi öyküleriyle doludur. Şampuan ve haftada bir veya iki kez kullanılacak ev bakım kürleri hariç hemen hemen bütün tedavi protokollerini yukarıdaki akibet beklemektedir. Botoxoterapide iki işlem arasındaki süre bir hayli uzundur ve bu süre içinde hastanın uygun bir medikal şampuan kullanması gereğinin haricinde bir mecburiyeti yoktur. Botoxoterapi de bir saç mezoterapisi yöntemidir ancak bu uygulamanın oluşturduğu damar genişlemesi yaklaşık ay sürmektedir. Uygulama materyalinin içinde kasları felç eden bir toksin olan botilismus olduğundan ötürü burada oluşan damar genişlemesi kaslar kendini toparlayıp eski haline gelinceye kadar yani yaklaşık 6-10 ay devam etmektedir. Saç dökülmesi tedavisinde en önemli hususun bölgenin kanlanması olduğunu yukarda söylemiştim. Saçın dökülmesi beslenmesinin bozulması ile provake olduğundan işlemin tam tersine döndürülmesi mevcut sorunu ortadan kaldıracaktır. Yine aynı şekilde bir cihaz yardımıyla uygulanan botox,saçlara başka bir tedaviye ihtiyaç duymadan 6-10 ay bol vitamin ve mineralle beslenmesi imkanı sunmuş olacaktır.Yine de bu dönemde uygun bir şampuanla saçların yıkanması gerektiğini bir kere daha tekrarlamış olalım. Dünyada henüz çok yeni olan bu yöntem yakın bir zamanda saç dökülmesi sorunu yaşayan özellikle bayan hastalar için bir çığır açacaktır. Botoxoterapinin;uzman doktorlar tarafından uygulanması zaruretine rağmen kolay ve acısız bir işlem olması, uygulama süresinin kısa olması, etkinliğinin uzun sürmesi, başka bir tedaviye ihtiyaç duyulmaması gibi bir çok faktör dolayısıyla hem hekim arkadaşlarım hem de hastalar tarafından hızlı bir şekilde benimseneceği kanaatindeyim. Dr. Hamid AYDIN Haber
574853
11:09 Londra'da m'lik satranç taşları
'da m'lik taşları ’da Trafalgar Meydanı’na dev takımı kuruldu. İspanyol sanatçı Jaime Hayon tarafından seramikten yapılan, yükseklikleri metreyi bulan satranç taşları, 27 Eylüle kadar sürecek "Londra Dizayn Festivali" kapsamında, beş gün boyunca Trafalgar Meydanı’nı süsleyecek. Çoğu tekerlekli olan dev taşlar, cam bir satranç tahtası üzerinde yer alıyor. İsteyenler, bu özel satranç tahtasında oynayabiliyor da. Satranç taşları, tahtadan daha yüksek bir noktada yer alan koltuklarına oturan satranç severler tarafından elektronik komuta cihazlarıyla hareket ettiriliyor. Bu arada Satranç Federasyonu, burada yapılacak karşılaşmalarda galip gelenlere hediyeler vereceğini açıkladı. Londra Belediye Başkanı da Londra Dizayn Festivalini desteklemekten memnun olduklarını bildirdi.
574881
Erdoğan'ı duygulandıran şiir
FEHMİ KORU TAHA KIVANÇ Erdoğan'ı duygulandıran şiir Programda, Başbakan Erdoğan'ın şiir albümünde seslendirdiği, kısa bir süre önce vefat eden şair Erdem Bayazıt'a ait 'Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair' şiirinin klibi yayımlandı.Klibi gözleri dolarak izleyen ve bunun kendisi için güzel bir sürpriz olduğunu belirtti. İSTANBUL (A.A) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan'ın yoksulluğu, yoksulları tanımayı öğreten bir paylaşım ayı olduğunu belirterek, 'Fakir, fukaranın, garip gurebanın hatırlanması gereken bir ay. Onun için orucu tutuyoruz. Onun için açlık nedir bunu anlıyoruz' dedi. Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı, ATV'de canlı olarak yayınlanan 'Başbakan ile Özel' adlı program, sanatçı Neşet Ertaş'ın seslendirdiği türküyle başladı. Ertaş, bu yıl 72 yaşına girdiğini ve türkülerinde kardeşlik ve barış temalarını işlediğini söyledi. Başbakan Erdoğan da programa 'Ana' türküsüyle başlamanın ayrıca bir zenginlik kattığını belirterek, 'Ana gibi yar, İstanbul gibi diyar olmaz' dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde başlattığı ev gezmeleri ve Ramazan ayına yönelik soru üzerine Başbakan Erdoğan, İstanbul'da belediye başkanı olduğu andan itibaren bu geleneği başlatmayı bir görev telakki ettiklerini söyledi. Beş yıldızlı otellerin salonlarında verilen iftarlarda işin manevi hazzı ve tadının alınamadığını ifade eden Erdoğan, 'Çünkü Ramazan aslında yoksulluğu, yoksulları tanımayı size öğreten bir ay, bir paylaşım ayı. Fakir fukaranın, garip gurebanın hatırlanması gereken bir ay. Onun için orucu tutuyoruz. Onun için açlık nedir bunu anlıyoruz. Bunun için dedik ki; bu tür otellerde verilen iftarlara gitmeyelim. Onlara Ramazan'dan sonra da gideriz. Ramazan boyu biz fakir fukaranın evine gidelim' şeklinde konuştu. Özellikle ayrım yapmaksızın, çat kapı, önceden haber vermeksizin iftara yarım saat kala ev ziyaretlerini yaptıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: 'Gidilen evlere ev demek için binlerce şahit lazım. Çöktü çökecek. Bir evde olması gereken şartlar yok. Kimisi özürlü çocuklarıyla birlikte orada yaşıyor. Kimisi yaşlı karı-koca yaşıyor. Bakanı yok. Onlarla beraber aynı sofrayı paylaşmak veya arkadaşlarımızla, kadın kollarımızla bir sofra oluşturmak... iftarlar bize farklı zevk vermeye başladı. Buna ben eşimi de dahil ettim. 'Sen de ayrıca git' dedim. 'Bunu devam ettirelim, burada da bırakmayalım' dedik. 'Yaşanmaz koşullardan insanları kurtaralım' dedik. Yoksa duymakla bu iş olmuyor, bu yaşanır. 'Bunları medyaya, şuraya buraya da vermeyeceğiz' dedik. Kim, nerede, ne oldu asla böyle bir şey de bilinmeyecek. Bunları bu şekilde yaptık.' Başbakanlığı döneminde ise bu süreci aynen devam ettirmeye karar verdiklerini vurgulayan Erdoğan, bu geleneğin yıldır sürdüğünü kaydetti. Erdoğan, 'Ama biz bunları konuşmayız, anlatmayız. Sadece bu evlere gideriz. İstisnadır bizim Ramazan'da bu tür beş yıldızlı otellerde verdiğimiz iftarlar. Bu yıl sadece NATO Genel Sekreteri Rasmussen ve Suriye Devlet Başkanı Esad ile bunu yaptık. Bunun dışında sadece bu evleri dolaştık' şeklinde konuştu. Erdoğan, bu yıl Ramazan'da Ankara ve İstanbul'da bu tür 20'ye yakın evi dolaşma fırsatı bulduklarını belirterek, arkadaşlarına da sürekli tavsiyelerde bulunduğu ve Türkiye genelinde bunu yapmaya çalıştıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, 'Çünkü bizim geleneklerimizde kendini bilmek, fakir fukaranın, garip gurebanın derdinden anlamak var. Bizim en büyük zenginliğimiz bu değil mi? Bu zenginliğimiz olmasaydı, Arjantin'e, Meksika'ya dönerdik. Onlarda isyan var, bizde isyan yok. Bizde daha yoksuluna, daha fakirine bakıyorsunuz, haline hamd ediyor. Aynı sofrayı paylaşmak çok önemli şey' diye konuştu. YEŞİL KART Vatandaşların birçoğunun, onlara tanıdıkları hakları tam olarak bilmediğini, dolayısıyla da kullanamadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: 'Başbakan olduğumun ilk yılında 14 milyon yeşil kartlıya bakım yaptık. Fakat baktık ki burada suiistimaller var. Yeşil kart sahibi olmaması gereken de yeşil kart kullanmaya başladı. Çünkü sigortalı veya Emekli Sandığı mensubu olanlar belli bir katkı payı ödüyordu. zaman yeşil kartlının katkı payı yoktu. Onu ödememek için yeşil kart çıkartanları tespit ettik. Bu tür sıkıntılar oldu. Şu anda 10 milyonun üzerinde yeşil kartlı var. Tabii ki genel sağlık sigortasıyla artık her doğan şu anda sosyal güvence altında doğuyor.' Erdoğan, ayrıca özürlülere bakım ücreti sağladıklarını, özürlülerin annelerine, yaklaşık olarak asgari ücret kadar bakım ücreti verdiklerini kaydetti. ÇOCUKLUK YILLARINI ANLATTI Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine çocukluk yıllarından da bahsederek, zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmadığını, çok ciddi bir hayat mücadelesi veren bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Okula başladığında, daha çocuk yaştan itibaren kendi ekmeğini kazanma mücadelesi verdiğini anlatan Erdoğan, 'Yeri geldi simit sattık, yeri geldi şeker sattık. Yatılı okudum ve okulda arkadaşlarıma kartpostal satardım. Bu şekilde bir mücadele vardı' dedi. Erdoğan, orta öğretim yıllarında amatör kümede futbol oynamaya başladığını ve aldığı ücret ve transfer paralarıyla üniversite eğitimini tamamladığını kaydetti. Sosyal yaşamı, eğitim yaşamı ve daha sonra siyaset yaşamı içinde mücadeleler verdiğini dile getiren Erdoğan, 'Ardından bu kapılar açıldı ve buralara kadar geldik. Ama bütün arzumuz; ülkemize nasıl hizmet vereceğiz. Milletimize hizmeti çok önemsiyoruz, çünkü biliyoruz ki halka hizmet hakka hizmettir. Bu anlayışla bu süreci devam ettirdik ve ettireceğiz' diye konuştu. 'Çocuklara aşığım' diyen Erdoğan, gittiği yerlerde çocuklara hediye verme alışkanlığının, belediye başkanlığı döneminden beri devam ettiğini söyledi. Erdoğan, tüm illerdeki çocukların bunu öğrendiğini belirterek, 'Çocuklar, Başbakan amca demiyorlar, Tayyip amca diyorlar ve Tayyip amcanın onlara hediye vermesi lazım. Onları sevindirmek bambaşka bir duygu' şeklinde konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Milletçe el ele vermeliyiz. Biz biriz, beraberiz, bütünüz. Kimse bize ayrılık tohumları atmamalı, atamaz diye bakmalıyız. Çünkü bu topraklar ayrılık tohumlarına asla bir bereket kaynağı olmayacaktır' dedi. Recep Tayyip Erdoğan, ATV'de canlı olarak yayınlanan 'Başbakan ile Özel' adlı programda, 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirini okuduğu şair Necip Fazıl Kısakürek'in 'Ben yazdım, okudu' biçimindeki sözlerle övgüsünü aldığı günü şöyle anlattı: 'Tabii, ben şair değilim. Sadece şiiri okuma noktasında, şiire yönelik bir sevgim var. Allah rahmet etsin, üstada olan muhabbetimiz de farklıydı. Onun kendisiyle ilgili yaptığımız bir jübilede ona takdim yapılacak. Tabii takdimini kim yapacak?. Bunun için seçme yapılıyor. Ve seçmede zaman birkaç arkadaş varız. Üstat da orada. Neticede benim üzerimde karar kıldılar. zaman şimdiki Lütfi Kırdar, spor sergi sarayıydı, orada jübilesini yapacağız. Hazırlıklar yapıldı, her şey tamam. Ve jübileyle ilgili olarak 'Hangi şiir okunacak?' derken, benden zaman 'Zindandan Mehmed'e Mektup' şiirini okumamı istedi. Ben bunu jübilesinde okudum. Şiiri okuduktan sona da gerçekten çok ciddi bir ilgi ve alaka uyandırdı. Ertesi gün Milli Türk Talebe Birliği'nde genel başkanın odasında oturuyoruz, soruyorlar üstada, hanımefendi de Allah rahmet eylesin, da orada, 'Nasıl buldunuz, nasıl oldu, konuşmalar nasıldı, gece nasıldı? Şiire gelince şiiri nasıl buldunuz?' diye, Üstat, 'Ben yazdım, okudu' dedi.' Erdoğan, dönemlerde, 1980 öncesi, şiirin gençler arasında çok revaçta olduğunu, ilgi uyandırdığını ifade etti. BAŞBAKAN ERDOĞAN'I DUYGULANDIRAN ŞİİR Programda, Başbakan Erdoğan'ın şiir albümünde seslendirdiği, kısa bir süre önce vefat eden şair Erdem Bayazıt'a ait 'Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair' şiirinin klibi yayımlandı. Klibi gözleri dolarak izleyen ve bunun kendisi için güzel bir sürpriz olduğunu belirten Erdoğan, hazırlayanlara teşekkür ederek, şunları kaydetti: 'Erdem Bayazıt Bey de kısa bir süre önce, kendisi kanserden rahatsızdı, ebediyete intikal etti. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Gerçekten vatanımı, Anadolumuzu, Anadolu topraklarımızı ve insanımızı bu kadar güzel dile getiren bir şiirdi. Onu seçtik ve bu kasetimizi hazırlarken de şiiri de okumuştuk ve okurken de yine çok duyguluydum. Her dinlediğimde yine aynı duyguları tekrar yaşıyorum. Çünkü Anadolu toprakları gözümün önüne geliyor. Ne bileyim, tarlalarda çapasını yapan Anadolu kadınının cefakar ellerini, yüreklerini gördüğünüz zaman, hayatla verdikleri mücadeleyi gördüğünüz zaman, zaman diyorsunuz ki Anadolu'nun yetiştirdiği ana bu. anaya saygı duyulmaz da kime duyulur? Nasıl olacak da bizi birbirimizden ayıracaklar, mümkün mü bu? Kim olursa olsun? Hangi etnik unsurdan olursa olsun bunlar bizim anamız, bacılarımız, kardeşlerimiz. Bunlara saygı duymak bizim için en önemli görev.' Diyarbakır'da bir hastane ziyaretinde yeni açılan yanık servisinde çoğunlukla 3-4 yaşında çocukların bulunduğunu görerek, doktorlara sebebini sorduğunu anlatan Erdoğan, 'Ya pekmez kazanına düşüyor ya da süt kazanına düşüyor' cevabını aldığını anlattı. Erdoğan, 'Meğerse sırtına alıyor, bağlı, aynı anda öbür tarafta diğer çocuklar, onu da ağlamasın diye sırtına alıyor. Karıştırırken çocuk orada bir hareketle düşüveriyor. 'Geneli böyledir' diyor. Ve soruyorum tabi. Anneler de tabi okuma yazma, bu tür şeylerin eğitimini almamış ve bunun bedelini ödeyen yavrular var. Anadolu bu çileleri de yaşıyor. Onun için bizim dayanışmamız, bizim paylaşımımız çok farklı ve birbirimizi bu noktada çok iyi anlamamız lazım' diye konuştu. SİGARAYLA MÜCADELESİ Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, uzun yıllardır etrafındaki insanlara sigarayı bıraktırmak için verdiği mücadeleyle ilgili düşüncelerini dile getirdi. Sigara içmeye adeta 'ölüm öncesi ölüm', 'intihar' şeklinde baktığını, sigaranın hem keseye hem sağlığa zararlı olduğunu söyleyen Erdoğan, belediye başkanlığından beri bu tarz girişimleri olduğunu anlattı. Sigara içenlere, kendilerini sevdiği için sigarayı bırakmalarını istediğini söylediğini kaydeden Erdoğan, bazı durumlarda pasif içici olan eşlerin de kendilerinden ricada bulunduklarını ifade etti. Enine boyuna müzakere ederek yasa oluşturduklarını, büyük bir parlamento desteği de aldıklarını hatırlatan Erdoğan, bazı eksikliklerin olduğunu, bundan sonra onları da gidereceklerini belirtti. Bazı kahvehanelerde, kafelerde, restoranlarda atılması gereken adımlar olduğunu söyleyen Erdoğan, yurt dışında sigara içilen odalar oluşturulduğuna ya da binanın dışına çıkıldığına işaret etti. Erdoğan, 'Dünyayı inceleyerek yasayı bu şekilde çıkardık. Şu anda iyi bir gelişme var, iyi gidiyor, aileler huzurlu' diye konuştu. 'BABAMA DA SİGARAYI BIRAKTIRIR MISINIZ? Bir cuma namazında 8-9 yaşındaki bir çocuğun yanına gelerek, 'Başbakanım, babama da sigarayı bıraktırır mısınız?' şeklinde ricada bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şunları anlattı: 'Çocuğun arkasından gelen babasıyla orada görüştük. 'Bak çocuk böyle diyor' dedim. Demek ki evde bir psikoloji oluşmuş. 'Gel sen şu sigarayı bırak' dedim. 'Bıraktım' dedi. 'Bak, bu iş lafla olmaz' dedim. Hemen telefonunu sigara paketinin üzerine yazdık. Sigarayı kendisinden alıp, beyefendiyi uğurladık. Çocuk tekrar dönüp, 'Başbakanım, bana telefon numaranızı verir misin?' dedi. 'Niye?' dedim. 'Babamın sigarayı bırakıp bırakmadığını size ben haber vereceğim' dedi.' Erdoğan, Kasımpaşa'da spor kulüpleri vesilesiyle birçok sigara ve madde bağımlısı genci ıslah etmiş olduğunun hatırlatılması üzerine de 'Zaten futbola kendimi verişim biraz da bundandı' diye konuştu. Sanatçı Neşet Ertaş'ın, sigara içenlerin de haklara sahip olduğunu belirtmesi ve artık havalandırmaların olduğunu ifade etmesi üzerine Erdoğan, 'İnsanın kendi kendisini öldürmesini de insan hakkı olarak kabul etmeyelim' dedi. BAYRAM TEMENNİSİ Bayram için temennileri sorulan Başbakan Erdoğan, bir rahmet, bereket ayının gidişinin kendileri için bir hüzün olduğunu belirterek, ardından gelen Ramazan Bayramı'nın birlik, beraberlik, kardeşlik, barış, sevgi ve dayanışmanın kutlandığı güzel bir bayram olduğunu söyledi. Erdoğan, 'Bayramın, milletimiz ve tüm İslam alemi için birliğe, beraberliğe vesile olmasını, tüm insanlığın barışına, dayanışmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Özellikle de şu dönemde milletimizin buna çok ihtiyacı var. Bunu milletimizden özellikle istiyorum. Bu sadece idarecilerden beklenmemeli. Milletçe el ele vermeliyiz. Biz biriz, beraberiz, bütünüz. Kimse bize ayrılık tohumları atmamalı, atamaz diye bakmalıyız. Çünkü bu topraklar ayrılık tohumlarına asla bir bereket kaynağı olmayacaktır. Ben buna inanıyorum' şeklinde konuştu. Programın sonunda Neşet Ertaş, Başbakan Erdoğan'ın isteği üzerine, 'Gönül Dağı' türküsünü söyledi. Erdoğan, daha sonra sanatçı Zekai Tunca'nın söylediği 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' şarkısına eşlik etti. POLİTİKA
574482
Kırıkkale'de kaza: ölü yaralı
Kırıkkale'de meydana gelen trafik kazasında, kişi öldü, kişi de yaralandı. Kazada, otomobilde bulunan Rabia Gürlek (16) olay yerinde, Derya Gürlek (21), kaldırıldığı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde, aylık hamile olduğu öğrenilen Kiraz Atmaca ise Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Yaralanan sürücü Atmaca ile araçtaki Gülnaz Gürlek (47) ve Taha Samet Gürlek (9), Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi.
575564
Hepimiz su samuruyuz...
Hepimiz su samuruyuz... 20:00Can Dündar'ın, genç bir kızla öpüşürken fotoğraflanmasını ve bu haberin sunum biçimini gerçekten son derece adice buluyorum. Ama itiraf etmeliyim ki bende 'yılın haberi' kıvamında bir etki yarattı. Fakat bir yandan da zannediyor musunuz ki, dün medyanın gündeminde 'Cem Garipoğlu'nun teslim olması' vardı? Hayır, elbette... Şüpheniz olmasın tüm medya ve muhtemelen halkımız 'Can Dündar'ın acemi kaçamağı'nı konuşuyordu. Sanıyor musunuz ki haberi kaleme alan zalim gazeteci dostumuz sütten çıkmış ak kaşık... Sanıyor musunuz ki haberi dizen, fotoğraflayan, haberi okuduğunda, 'vayy namussuz, yıllarca bizi kandırmış... Ne de çakalmış... Bak karısına bile sadık değilmiş' diye verip veriştiren gazeteciler masum... Tanıdığım tüm Genel Yayın Yönetmenlerini de bilirim. Yıllardır bu camiadayım, gitmediğim gezi, katılmadığım sofra muhabbeti, bu kalmadı... Hepsi karısını aldatmıştır...Veya halen aldatmaktadır. Hem de bir koleksiyoner gibi... Güçleri genç kızları çeker. İktidarları cezbedicidir. Bugün medyada köşe tutan kadın yazarlarımızın kaçı şimdi, bir kısmı rahmetli olan, kudret sahibi yayın yönetmenlerinin yataklarından geçmemiştir? İlla kadın yazar olmak da gerekmez... Mesai arkadaşlarıyla yatan, karısını ve kocasını meslektaşıyla aldatmayan kaç gazeteci var? Bu büyük bir suç mudur? Değişir.... İnsanız... Hata yaparız. Can Dündar'ı 15 yıldan fazla bir zamandır tanırım. Elbette zarf ve mazruf farklıdır... Hangimiz değiliz ki? Bakın Ali Kırca'ya... da bir Ankara'lıydı... Benzeri başına gelmedi mi? Atlatmadı mı? Tabii, bu arada Ankaralı gazeteci ile İstanbullu gazeteci arasındaki farkı da yeri gelmişken söyleyeyim. Ankara'dan son yıllarda, doğal olarak İstanbul'a gelen gazetecilere bakıyorum. Mal bulmuş mağribi gibi alemlere dalıyorlar. Neden? Eh, İstanbul renkli de ondan... İstanbul'un her köşesinde bir renk, bir eğlence, çok daha 'çeşit' var. İstanbul'un 'zamparalık kodları' ile Ankara'nınkiler farklıdır. İstanbul'da koltuk sahibi olmak Ankara'da koltuk sahibi olmaktan farklıdır. Bu güç göz kamaştırır. Libidal patlamalar yaşar bu arkadaşlarımız. Her gün yeni bir mekan, her gün gözlerinin içine bakan yeni kadınlar, her gün aklını başından alacak ilgi ve alakalara mazhar olur ve kontrol kaçar. 'Neden kaçar, vay ahlaksız!' demiyorum... Kaçar. Sorun, Can büyük bir 'mit'ti... Bu pusu kokan haberle 'mit'in altında kaldı. Fotoğraflandıkları teknenin adının 'Su samuru' olması da ayrıca ilginç... Bir de 'kara samurları' var... Hep kuytularda, hep sinsi, hep sinik ve silik... İşte bu haberi bu üslupla; ve teslim edelim en şeytani yönlerimizi okşayarak başarıya erişen bir zalim üslupla, kaleme alan ve sunan gazeteciler, bir kez daha söylüyorum, ne cevizler kırıyor veya kırdılar. nedenle, Can'a yapılan haksızlıktır. Haberin yapılması değil içerik, üslup ve sunumu... Sadece Dilek'e geçmiş olsun diyorum. bunu atlatır... fotoğraftaki kızımıza başarılar diliyorum... Şimdi medya onu büyütür... Önü açılır. Can... Geçmiş olsun ağbi... Bi telefon açsan, 'Ağbi ne Bebek'i... Ne İstinye Parkı... Ne Cihangir'i... Atla Çengelköy'e git... Cevahir'e git...'derdim. Şaka bir yana geçmiş olsun. Ama burası Bab-ı Ali dört yanımız 'puşt zulası.' Ve yeri gelmişken şunu da itiraf ediyorum... 'Hepimiz su samuruyuz...' Serdar Akinan Akşam
575338
Arabulucu'dan Garipoğlu'na ait yeni iddialar
Arabulucu'dan Garipoğlu'na ait yeni iddialarMustafa ÖZDABAK Ümit TÜRK İSTANBUL DHA) cinayetinde aile arasında arabuluculuk yapmasıyla gündeme gelen Cemil Baran, şimdi de 'nun 'da yakalandığı açıklanana kadar her gün 'de 12:00'de basın açıklaması yapacağını söyledi. Gazeteci Cemil Baran, Meydanı'nda düzenlediği basın toplantısında cinayeti ve hakkında yeni iddialar ortaya attı. 'na açıklama yapan Cemil Baran, 'nun teslim olmadığını iddia ederek, "'daki sırasında yakalandı. Sel baskını sırasında bir senaryo geliştirildi ve şuanda senaryo oynanıyor. Bu çocuk 'da, kimliği ile ay boyunca kaldı ve Ermenistan'dan Urfa üzerinden İstanbul'a getirildi. Ben yalan söylemiyorum. Eğer çıkıp bunun açıklamasını yapmazlarsa ayın 30'unda ben yapacağım" şeklinde konuştu. "'de tane çocuğum var. Yarın bayram. Ancak memlekete dönmeyeceğim. Bayram günü de burada basın açıklaması yapıyor olacağım" diyen Baran'a, bir çevre sakininin, "3 milyon Euronun pazarlığını yapan sensin. görüntülerini çeken sensin. aileyi zor durumda bırakan da sensin. Bir yerden para filan mı aldın" demesi üzerine, Cemil Baran,"Öyle olsa baştan 150 bin Euro, daha sonra da 500 bin Euro alır giderdim.Hiç kimseden para almadım" dedi. Üzerinde 'Hop dedik. Karşında Türk var' yazılı tişörtü gösteren Cemil Baran, "Türk halkı bu kadar saf mıydı? Türk halkı yalancıların açıklanmasını istiyor. Artık oyalamayın. Bu cinayette, bir balta, bir testere ve iki tane de bıçak kullanıldı. Cinayetle ilgili 50 kişi daha tutuklanacak. Gerçekler açıklansın" dedi.
575259
İran'da "PJAK"a Yönelik Operasyon
İran'da "PJAK"a Yönelik Operasyon İran güvenlik güçleri, bölücü terör örgütünün bu ülkedeki uzantısı PJAK'a yönelik operasyonlarını sürdürüyor. Yayına Giriş: 14:50:44 Güncelleme: 14:50:44 İran güvenlik güçleri, bölücü terör örgütünün bu ülkedeki uzantısı PJAK'a yönelik operasyonlarını sürdürüyor. Sınırdaki bir güvenlik noktasında meydana gelen çatışmada beş terörist ölü ele geçirildi. İran güvenlik güçleri, Kanyaran ve Merivan bölgeleri arasındaki Geşki karayolu yakınlarında mazot taşıyan bir kamyonu kontrol etmek istedi. Dur ihtarına uymayan kamyondaki teröristlerle İran askerleri arasında çatışma çıktı. Olayda, beş teröristin ölü ele geçirildiği belirtildi. Kamyonda iki milyon dolar değerinde uyuşturucu ve terör örgütüne ait doküman ele geçirildi. Öte yandan, İran ordusu Şehiran bölgesindeki terör örgütü kamplarına da kapsamlı operasyon düzenledi. Helikopterlerin de katıldığı operasyonda çok sayıda teröristin öldürüldüğü belirtildi.
575140
Füze sistemini ABD empoze etmiyor, TSK istiyor
Başkan Obama’nın, selefi George Bush’un -sözde İran’dan gelecek olan- balistik füzelere karşı Doğu Avrupa’ya bir “füze kalkanı” kurma projesinden vazgeçeceğine dair haberler mazoşist eğilimlerimizi tekrar su yüzüne çıkardı. YORUMLAR İNCELENDİKTEN SONRA YAYINLANACAKTIR
575281
Aaa, bu bizim Tarkan değil mi?
Yaz boyu süren konserlerin yorgunluğunu atmak için Amerika’ya giden Tarkan, imaj yeniledi.Fotoğrafçıların olduğu yerlerde kapüşonuyla saçlarını saklayarak imajını bir süre gizleyen Tarkan, sürprizi sonunda internet sitesinden ilan etti. (İHA) cıkk bu sefer olmamış
575672
Sayısal Loto çekilişi yapıldı
Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişinde bilen kişi, milyon 384 bin 496 lira 40 kuruş ikramiye kazandı. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, bu hafta bilen 273 kişi bin 284 lira 25'er kuruş, bilen 15 bin 996 kişi 21 lira 90'ar kuruş ve bilen 324 bin 355 kişi de lira 40'ar kuruş ikramiye alacak. Büyük ikramiyeyi kazanan talihlinin, kuponunu İstanbul-Kadıköy'deki bir bayiden yatırdığı bildirildi. Bu haftaki çekilişte, milyon 461 bin 216 lira kuruş ikramiye dağıtıldı. Hasılattan Türkiye'nin tanıtımı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Olimpiyat Oyunları, Savunma Sanayi ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na milyon 76 bin 729 lira 62 kuruş, KDV olarak milyon 374 bin 947 lira 31 kuruş ve Şans Oyunları Vergisi olarak 769 bin 159 lira 12 kuruş aktarılacak. 19 Eylül 2009
574762
Sağanak yağış uyarısı
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan meteorolojik uyarıda, Hatay il merkezi ve ilçelerinde saat 7.10-17.00 saatleri arasında gök gürültülü sağanak yağış beklendiği bildirildi. Karadeniz'de yağış devam ediyor Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan meteorolojik uyarıda, Trabzon, Rize ve Hopa'da bu gün, gece yarısından itibaren yarın saat 06.00'ya kadar gök gürültülü sağanak yağış beklendiği bildirildi. Uyarıda, yurttaşların ve yetkililerin ani sel, su baskını, sel ve yıldırım düşmelerine karşı dikkatli olmaları istendi. 19 Eylül 2009
575298
Selçuk Dereli eleme maçı yönetecek
Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, 10 Ekim'de oynanacak karşılaşmada düdük çalacak Dereli'nin yardımcılıklarına, Merkez Hakem Kurulu tarafından Mustafa Emre Eyisoy ve Erdinç Sezertam'ın atandığı bildirildi.
575005
Türk fuhuş baronu 'özel izin'le kaçtı
Türk fuhuş baronu 'özel izin'le kaçtı 12:12Kadınlara zorla fuhuş yaptırmaktan cezaevinde olan Şaban Baran’ın yeni doğan bebeğini görmek için hapisten izin alıp sonra da kaçması Hollanda’yı karıştırdı HOLLANDA vatandaşı olan Şaban Baran, uluslararası fuhuş şebekesi suçundan geçen yıl tutuklandı. 120 kadına işkence eden ve kendisine ait olduğunu gösteren dövmeler yaptıran 28 yaşındaki fuhuş baronu 7,5 yıl ceza aldı. Hapisteyken bir kızı dünyaya gelen Baran, anayasal hakkını kullanarak ailesini görebilmek için mahkemeye başvurdu. Mahkeme Baran’a bir haftayı çocuğunun yanında geçirebilmesi için özel izin verdi. Her gün polise yerini bildirmesi gereken Baran geçen cuma kayıplara karıştı. Alarma geçen polis ülke çapında firari Türk’ü arıyor. Türkiye’ye kaçtığı sanılan Baran, Hollanda siyasetine de bomba gibi düştü. Liberal Partili Fred Teeven, “Azılı suçluyu bırakıyoruz. Olacak şey değil” diye isyan etti. Hollanda basını “Türk ajanlar nasıl PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan getirdiyse biz de Baran’ı Türkiye’den operasyonla getirelim” çağrısı yaptı.
574706
Kitaplık
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Kitaplık Mesnevi sohbetlerini dinle neyden Sufi Kitap, tasavvuf sohbetleri dizisine Ö. Tuğrul İnançer'in Dinle Neyden adlı kitabı ile devam ediyor. Kitap, İnançer'in daha önce bazı dergiler için kaleme aldığı makaleler ile çeşitli televizyon programlarında gerçekleştirdiği Mesnevi sohbetlerinden ortaya çıkmış. “Dinle Neyden” kitabı, Mesnevi'nin gizemli hikayeleri üstündeki perdeleri aralıyor ve tasavvufun inceliklerine dair yol haritaları sunuyor okuyucuya. Dinle Neyden Ö. Tuğrul İnançer Sufi Kitap 180 sayfa İdeolojinin ve tarihin sonu İdeoloji nedir? Konusu fikirler olan bir bilim dalı mı, bir tür metafizik algılama biçimi mi, yanlış bilinç mi, hakikatin hakim sınıflarca çarpıtılmış hali mi, yoksa liberal demokrasi tarafından varlığına son verilmiş bir çatışma alanı mı? Siyaset kuramı profesörü David McLellan ideoloji kavramının izini günümüzden Aydınlanma'ya dek sürerken, Marksist ve Marksist olmayan çeşitli siyasal düşünce geleneklerinde ve farklı kuramcıların çalışmalarında nasıl biçimler aldığını, nasıl yüceltildiğini ve lanetlendiğini ayrıntılı olarak inceliyor. Günümüzün “ideolojinin sonu” ve “tarihin sonu” tartışmaları bağlamındaki farklı kullanımları da ele alınıyor. İdeoloji David McLellan İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları 121 sayfa Vefa duyulacak semtlerden biri Bir Semte Vefa, aralarında Halil İnalcık, Semavi Eyice, Turgut Cansever, Selçuk Mülayim, İlber Ortaylı'nın da aralarında yer aldığı 47 ilim insanın Bilim Sanat Vakfı'nın 2006 yılında gerçekleştirdiği Vefa Semti, Dünü, Bugünü Yarını başlıklı Ulusal Sempozyumun bildirilerinden oluşuyor. Sempozyum Bir Semti Anlamak,Semt ve Kurucusu: Şeyh Vefa,Vefa Semtini Kaynaklardan Okumak,Semt ve Mimari,Semt ve İnsan,Semt ve Bilgi, Semt ve İktisat başlıklı bildiriler altında toplanıyor. Bir Semte Vefa N. Bilge Özel İmanov, Yunus Uğur Klasik Yayınları 784 sayfa Camdan kurulan hayatlar Türkiye'de Kız Kardeşim İçin ve Yapboz adlı kitaplarıyla tanınan Amerikalı yazar Jodi Picoult, bu kez April Yayıncılıktan çıkan yeni kitabı Cam Çocuk ile okuyucunun karşısında. Charlotte ve Sean O'Keefe çiftinin hayatları küçük kızları Willow'un hastalığıyla alt üst olur. O'Keefe ilesi bir dizi tesadüfün sonunda kızlarını hastalığını daha doğmadan öğrenebilecekleri gerçeğiyle karşılaşırlar. Bu gerçekten yola çıkan aile kusurlu doğum davası açar ve bu girişim ailelerinin temelini sarsar. Yazar Jodi Picoult, romanında engelli bir çocukla ailesinin ilişkisini derinlemesine inceleniyor. Cam Çocuk Jodi Picoult April Yayıncılık 486 sayfa İşte gidiyorum diyenlerin hikayesi Feyza Hepçilingirler, İşte Gidiyorum ile toprağından, dilinden, kendinden gitmek zorunda kalanların öykülerini dile getiriyor. Her gidişin içinde taşıdığı acıya eşlik eden yoğun hesaplaşma duygusunu aktarıyor okura. Kendini yeniden kurmak zorunda bırakılanların tam da artık neyi kuracaklarına emin olamadıkları acı dolu derin şaşkınlığı paylaşmaya çağırıyor okuyucuyu. İşte Gidiyorum Feyza Hepçilingirler Everest Yayınları 188 sayfa ÇOK SATAN KİTAPLAR Aşk/ Elif Şafak/Doğan Dava/Franz Kafka/Ntv Çivisi Çıkmış Dünya/ Amin Maalouf/Yapı Kredi Abdülmecit /Hıfzı Topuz/Remzi Yitik Hazine Kaşifi: Fuat Sezgin /İrfan Yılmaz/ Yitik Hazine Devlet-i Aliye/ Prof. Dr. Halil İnalcık/ İş Bankası Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı/Mustafa Armağan/Timaş Kürt Meselesi Türkiye'nin Çözümü/ Mahir Kaynak/ Profil Senin Adın Bile Geçmedi/İclal Aydın/ Epsilon YENİ ÇIKAN KİTAPLAR Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı/Mustafa Armağan/Timaş Orta Çağ Avrupa Tarihi/Muammer Güler/Bilge Kültür Sanat Tevhid Risalesi/İbn Teymiyye/İz Doğunun Ölümsüz Çocuğu/Mehmed Niyazi/Ötüken Neşriyat Kül Adam/Pete Johnson/ Büyülü Fener Satrançta Temel Fedalar/David LeMoir/Analiz 68 Mayısında Paris/Işıtan Gündüz/Parşömen Hiçler Kitabı/Ayşegül Tercan/Hayal 602. Gece/Murat Gülsoy/Can Bir Fırtına Vurdu/Ahmet Haldun Terzioğlu/Bilge Oğuz D&R Store, NT Mağazaları, Kabalcı, İmge, Pandora ve Mavi Ağaç Kitabevleri'nden derlendi.
574465
Seçim belirsizliği, Obama'nın Afgan stratejisini tehdit ediyor
Taliban'ın saldırılara hız verdiği ülkede, bu siyasi belirsizliğin ülkedeki kaos ortamını daha da derinleştirmesinden endişe ediliyor. Afganistan sorununu dış politikada birinci önceliği olarak belirleyen ABD'deki Barack Obama yönetiminin, 2010 ilkbaharına dek seçim galibinin ortaya çıkmamasından endişe ettiği belirtiliyor. Ülkenin aylarca güvenilir bir liderden yoksun kalmasının ise Obama'nın Afgan siyasetine darbe vuracağı kaydediliyor. New York Times gazetesi, Hamid Karzai'nin ilk turda resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 54,6 oy almasına rağmen ikinci tur ihtimalinin güçlendiğini yazdı. Abdullah Abdullah'ın itirazları üzerine oyların yüzde 10'u da yeniden sayılacak. Şüpheli oylardan yaklaşık milyon 100 bininin Karzai'ye verildiği açıklanırken, Karzai'nin yeniden sayım sonucunda yüzde 50 barajının altına düşmesi durumunda ikinci tura gidilecek. NY Times'a konuşan Amerikalı yetkililere göre, ikinci tur için oy pusulalarının basılmasına başlanmasına rağmen seçimin, çetin kış mevsimine girilecek kasım ayına kadar yapılamayacağını belirtti. Bu uzun erteleme ise takviye Amerikan askerlerine rağmen güvenlik durumunun kötüye gittiği ülkede Obama'nın durumunu daha da güçleştirecek. Afganistan'da yıl başında 32 bin olan asker sayısını kademeli olarak 62 bine yükselten Obama, yıl sonuna kadar bu rakamı 68 bine çıkarmayı planlıyor.
575447
Bayram Arifesinde Trafik Terörü
Bayram Arifesinde Trafik Terörü Yayına Giriş: 15:36:39 Güncelleme: 15:36:39 Bayram arifesinde yollar yine kana bulandı... Çankırı Çardaklı mevkiinde, otomobil ile kamyonet çarpıştı. Kazada, Aydın Kütük ile kimliği henüz belirlenemeyen iki kişi hayatını kaybetti, kişi yaralandı. Çankırı'nın Şabanözü ilçesi yakınlarında bir aracın devrilmesi sonucu Emine Sineklioğlu öldü, kişi yaralandı. Çankırı'daki bir diğer kaza ise Atkaracalar ilçesi yakınlarında meydana geldi. Susuz Köyü mevkiindeki kazada, minibüs ile TIR çarpıştı. Kazada, Zekeriya Kütük ile kimliği henüz tespit edilemeyen bir kişi hayatını kaybetti, kişi yaralandı. Konya yakınlarında ise bir kamyonetin şarampole devrilmesi sonucu Mehmet ve Bayram Aksoy öldü, kişi yaralandı. Bilecik'in Bozüyük ilçesi yakınında ise otomobil ile otobüs çarpıştı. Kazada Kadir Çakmakçı ile Feride Koçaoğlu hayatını kaybetti, kişi yaralandı. Karaman Kazımkarabekir ilçesi Özyürt köyü girişinde de, bir otomobil devrildi. Kazada, Nedime ve Yasin Sabancıoğlu hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı. Eskişehir yakınında da bir otomobilin şarampole yuvarlanması sonucu Eren Özgün öldü, kişi yaralandı. Kastamonu ve Kırıkkale yakınındaki kazalarda ise toplam 19 kişi yaralandı.
574932
IMF Başkanı: Türk ekonomisine güvenim tam
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP IMF Başkanı: Türk ekonomisine güvenim tam Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, "Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tam" dedi. WASHINGTON (A.A) Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, 2009 yılının Türk ekonomisi için zorlu bir yıl olduğunu, ancak 2010 yılında hızlı bir iyileşme beklediklerini söyledi.muhabirinin sorularını yanıtlayan Strauss- Kahn, Türkiye'nin de bütün gelişmekte olan ülkeler gibi küresel krizden etkilendiğine dikkati çekti. Türkiye'nin mali krizden uğradığı etkinin dolaylı yoldan olduğuna işaret eden Strauss-Kahn, mali ve ekonomik krizin küresel yavaşlamaya yol açtığını ve bu yavaşlamanın da dünyadaki diğer tüm ekonomilerde olduğu gibi Türkiye'ye de etkisinin görüldüğünü ifade etti. Strauss-Kahn, '2009 yılı, Türk ekonomisi için zor bir yıl ama 2010'da hızlı bir iyileşme öngörüyoruz. Küresel ekonomide iyileşme sağlandığında, buna paralel olarak Türkiye'de de hızla iyileşme görülecek' dedi. G-20'nin bir üyesi olarak Türkiye'nin, dünyadaki en büyük ekonomilerden biri olduğunu söyleyen Strauss-Kahn, 'Türkiye'nin gelişmekte olan bir ekonomi olduğu aşikar ama hızlı bir biçimde gelişmiş ve güçlü bir ekonomi olacak. Tabii ki bunun için atılması gereken adımlar var ve ben hükümetin bu konuda ne yapılması gerektiğini bildiğini düşünüyorum. Türk ekonomisinin geleceğine güvenim tam' diye konuştu. IMF'nin, ihtiyaç duyan ülkelere yardım eden bir kuruluş olduğuna dikkati çeken Strauss-Kahn, şu anda Türk ekonomisinin yardıma ihtiyacı olduğu yönünde bir işaretin bulunmadığını da dile getirdi. Strauss-Kahn, 'Ancak tabii ki Türk hükümetinin hizmetinde olmayı sürdüreceğiz ve diğer tüm IMF üyesi ülkelerle olduğu gibi Türk hükümetiyle de görüşmeye devam edeceğiz' ifadesini kullandı. 'İSTANBUL TOPLANTILARI ÖZEL ÖNEM TAŞIYOR' Dominique Strauss-Kahn ayrıca, IMF binasında, bir grup Türk gazeteciye, İstanbul'da düzenlenecek IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantılarının gündemi ve küresel krizin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Yıllık toplantıları, IMF açısından en önemli etkinlik olarak niteleyen ve bu toplantıların yılda sadece bir kere Washington dışında yapıldığına işaret eden Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının, 'tünelin ucu görünüyor' olsa da küresel krizin halen sürdüğü bir döneme denk gelmesi açısından özel bir önem taşıdığını belirtti. Strauss-Kahn, İstanbul'daki toplantının ayrıca, IMF açısından iki sebeple özel bir öneminin bulunduğunu ifade ederek, bunlardan birincisinin Türkiye ile IMF arasında geçmişten gelen başarılı ilişkiler, ikincisinin de Türkiye'nin ABD hariç yıllık toplantıların ikinci kez düzenleneceği tek ülke olması olduğunu söyledi. Toplantının, Pittsburgh'da gelecek hafta düzenlenecek G-20 toplantısının hemen sonrasında gerçekleşecek olması bakımından da önem taşıdığını ifade eden Strauss-Kahn, bu durumun, G-20'de alınan kararların hayata geçirilmesine imkan tanıması açısından olumlu olduğunu kaydetti. G-20 ile IMF arasındaki bağların çok güçlü olduğunu belirten Strauss-Kahn, bu iki oluşumun arka arkaya düzenlediği toplantıların, '(G-20'de) sadece devlet ya da hükümet başkanlarının aldığı önemli kararlarla yetinmeyip, mekanizmanın devamını sağladığını' belirtti. 'İstanbul toplantısı işte bu yüzden çok önemli, çünkü Pittsburgh'da çok farklı konularda önemli kararların alınacağına inanıyorum' diyen Strauss-Kahn, İstanbul toplantısının, Pittsburgh'da üzerinde karara varılan birçok konu için başlama noktası olacağını söyledi. 'TÜNELİN UCU GÖRÜNDÜ AMA HALA TÜNELDEYİZ' IMF Başkanı Strauss-Kahn, küresel krizle ilgili yaptığı değerlendirmede de, küresel iyileşmenin 2010'un ilk yarısında görülmesinin beklendiğini, her yerde aynı anda bunun sağlanamayacağını, bazı ülkelerde iyileşmenin daha da erken olabileceğini kaydetti. Strauss-Kahn, mali krizi arkalarında bıraktıklarını ancak, ekonomik kriz için aynı şeyi söyleyemeyeceğini belirterek, 'Büyük ihtimalle bazı ülkeler için hala kötü aylar, kötü rakamlar ve büyüme oranları göreceğiz. İyileşme 2010'un ilk yarısından önce, belki de ilk yarı sonuna kadar elde edilemeyecek. Tünelin ucunu görüyoruz ama hala tüneldeyiz' dedi. İşsizlik sorununun da hızlı şekilde çözülemeyeceğini dile getiren Strauss-Kahn, büyümenin yeniden başlamasıyla bunun etkisinin görülmesi arasında zaman farkı bulunduğunu, bu zaman farkının, ülkenin durumuna göre ila 10 aya ya da yıla kadar çıkabileceğini ifade ederek, 'Yani bazı ülkelerde büyüme yeniden sağlansa da, işsizliğin düştüğünü görmek için 8-10 ay daha beklemek zorundayız' diye konuştu. Strauss-Kahn, 'çıkış stratejisi' hazırlamaya ihtiyaç duyulduğunu, ancak bu stratejiyi yürürlüğe koymak için henüz erken olduğunu, bunun için ekonomik krizin kesin olarak arkada bırakıldığından emin olmayı beklemek gerektiğini kaydetti. İstanbul'daki toplantının krizle başa çıkmada yapılanlara ilişkin bir durum değerlendirmesi için olanak yaratacağını ifade eden Strauss-Kahn, bir yıl önce birçok kişinin tahmininin aksine büyük bunalımın yaşanmamış olmasında, ülkelerin mali ve finansal alanlarda sorumluluklarını yerine getirmesi ve IMF'nin tavsiyelerini dinlemesinin etkili olduğunu belirtti. Strauss-Kahn, ileride ne tür krizlerle karşı karşıya kalınabileceğini öngörebilmek için 'erken uyarı egzersizi' üzerinde çalıştıklarını da kaydederek, gelecekte olası bir krizden kaçınabilmek için koordinasyon içinde olma ve bu yönde bir mekanizma geliştirmenin gerekliliğini dile getirdi. TÜRK HÜKÜMETİYLE BÜYÜK ÖLÇÜDE GÖRÜŞ BİRLİĞİ IMF Başkanı Strauss-Kahn, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın IMF ile anlaşmanın şart olmadığı yönündeki sözlerine ilişkin yorumunun sorulması üzerine, IMF'nin, yardımına ihtiyaç duyan ülkelere yardım etmekle görevli bir kuruluş olduğuna dikkati çekti. Bir ülke, bir sorunla başa çıkmada kendisini yeterli düzeyde görürse, bunun kendileri için sakıncasının olmadığını kaydeden Strauss-Kahn, 'Hükümetle görüşmelerimiz sürüyor. Bütçenin iyi yönde seyrettiğini öğrendim. Olup bitenlere ilişkin değerlendirmemiz, hükümetin değerlendirmesiyle çok yakın. Tabii ki ufak tefek farklılıklar olabilir, bu her ülkeyle oluyor. Dolayısıyla herhangi bir sorunun çözümü için hükümetle çalışmaya devam edeceğiz. Eğer Türkiye bir gün IMF'nin yardımına ihtiyaç duyarsa, bu yardımı sağlamaktan mutluluk duyarız' diye konuştu. Strauss-Kahn, Türk hükümetiyle 2010 yılına ilişkin öngörülerde de büyük ölçüde görüş birliği içinde olduklarını söyledi. Strauss-Kahn, Türkiye ile IMF arasında, İstanbul'daki toplantılar sırasında bir anlaşmaya varılması olasılığına dair soru üzerine de, İstanbul'un IMF'nin bir toplantısına ev sahipliği yapacağını, ancak bunun IMF ile Türkiye arasında özel bir ilişki türü yaratmadığını kaydederek, IMF ile Türkiye arasındaki görüşmenin, IMF'nin İstanbul'da diğer herhangi bir ülkeyle yapacağı görüşmeden farklı olmayacağını belirtti. "KÜRESEL SORUNLARA KARŞI KÜRESEL ÇÖZÜMLER ÜRETİLMELİ" Bir soru üzerine, 'kriz karşısında ödenmesi gereken bir bedel olduğunu', hiçbir ülkenin bir bedel ödemeden krizden yakasını sıyıramayacağını ifade eden Strauss-Kahn, küresel bir dünyada yaşadıklarına dikkati çekerek, krizin yerel çözümlerle atlatılamayacağını, küresel sorunlara karşı küresel çözümler üretmek gerektiğini vurguladı. Ülkelerin çok büyük bir çoğunluğunun, dünyanın geri kalanında neler olduğuna bakmayıp yerel çözümler üretme peşine düşmemesi ve küresel koordinasyon içinde olmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Strauss-Kahn, 'Herkes artık sorunlarını sadece sınırlarını kapatarak ve sorunu kendi içine hapsederek değil, küresel ekonominin bir parçası olarak çözebileceğini anladı' dedi. Bir başka soru üzerine Strauss-Kahn, krizin dar gelirli ülkelerde çok daha yıkıcı etkilerde bulunabildiğine işaret ederek, bu açıdan krizle mücadelede atılması gereken adımlara ilişkin gelişmiş ülkelerin sorumluluklarının bulunduğunu belirtti. 'Erken uyarı egzersizinin', IMF'nin gelişmiş ülkeleri de takip etmesi anlamına geldiğini kaydeden Strauss-Kahn, IMF'nin sadece dar gelirli ülkeleri izlediğine dair geçmişte 'pek de adil olmayan' eleştirilerle karşılaştıklarını anlatarak, 'Ancak, yine de kriz gösterdi ki, kaynaklarımızı, gelişmiş ülkelerde neler olduğuna dair yeteri kadar harcamamışız. Bu da bizim açımızdan bir ders oldu' dedi.EKONOMİ
575279
Zico, Alex'i de komşuya götürecek!
Fenerbahçe'nin eski çalıştırıcısı Zico'dan büyük bir adım geliyor. Kısa süre önce adı Beşiktaşla geçen hatta Yunan basınına göre Beşiktaş'ın kapısından dönerek Fenerbahçe'nin ezeli rakibi Beşiktaş'ı değil de Olympiakos’u tercih eden Zico, Alex'i de yeni takımına alacak. Yunanistan’ın Kerdos gazetesi konuyla ilgili olarak verdiği haberde, Zico’nun Olympiakos’un başına gelmesinden sonra ilk büyük transferini Türkiye'den yapacağını ifade ederken, "Zico eski takımı Fenerbahçe'nin Brezilyalı yıldızı Alex'i renklerine katarak ilk büyük transferini yapacak" dedi. Brezilyalı hocanın, devre arasındaki transfer penceresinde Alex’i almak için çaba sarf edeceği aksi durumda ise sezon sonunu bekleyeceği belirtildi. (Habertürkspor)
574555
Kırıkkale'de trafik kazası:3 ölü yaralı
Alınan bilgiye göre, Ankara'dan Kırşehir yönüne giden Mikail Atmaca'nın kullandığı 06 KFC 92 plakalı otomobil, Kırıkkale-Kayseri karayolunun 45. kilometresinde şarampole devrildi. Kazada, otomobilde bulunan Rabia Gürlek (16) olay yerinde, Derya Gürlek (21), kaldırıldığı Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde, aylık hamile olduğu öğrenilen Kiraz Atmaca ise Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Yaralanan sürücü Atmaca ile araçtaki Gülnaz Gürlek (47) ve Taha Samet Gürlek (9), Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralıların hayati tehlikelerinin bulunmadığı öğrenildi.
575268
Bayramda sütlü tatlı yiyin
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Bayramda sütlü tatlı yiyin Bayramda misafirlere tatlı ve şekerleme yerine meyve ikram etmeyi öneren Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, sütlü ve meyveli tatlıların ölçülü tüketilebileceğini söyledi. Acar, misafirperver insanların ısrarcı hamur işi tatlı ve şekerleme ikramlarına "hayır" diyebilmenin sağlık açısından gerekli olduğunu belirtti. KONYARamazan'da değişen beslenme düzeninin eski haline dönmesi için bir geçiş süreci gerekiyor. Bayramda sağlık problemleriyle karşılaşmamak ve kilo almamak için aşırı şekerleme ve tatlı tüketmemeye özen göstermek gerekiyor. Özel Farabi Hastanesi Diyet ve Beslenme Uzmanı Hilal Acar, Ramazan'da insan vücudunun öğüne alıştığını, bu nedenle metabolizma hızının yavaşladığını ifade ediyor. Hilal Acar, bayramla birlikte öğün sayısını arttırarak günlük en az ana, ara olmak üzere öğün yapmak gerektiğini bildiriyor. Tatlı, şekerleme ve hamur işlerinin kan şekeri düzeyinde ani yükseliş ve düşüşlere neden olarak sağlık problemleri oluşturduğunu anlatan Acar, şu önerilerde bulundu: "Günlük porsiyondan fazla tatlı tüketmemeliyiz. Tercihimizi baklava, bol şerbetli hamur tatlı yerine, sütlü ve meyve tatlıları yönünde kullanmak daha doğru bir davranış olacaktır. Meyvenin bol olduğu bu mevsimde biz de misafirlerimize tatlı yerine meyve gibi daha sağlıklı besinler ikram edebiliriz." Gün içerisinde tatlı yiyen birisinin şeker ve çikolatayı hiç yememesini tavsiye eden Acar, "Özellikle çocukların tüketecekleri şekerli yiyeceklere, anne-baba dikkat etmelidir. Bu besinleri tamamen yasaklamak doğru değildir. Çocuklara gelişimlerinde de destek olacak sütlü tatlılar, dondurma gibi yiyecekler yedirmeliyiz. Tatlı tüketiminden sonra diş temizliğine önem vermemek diş çürüklerine neden olur." uyarısında bulundu. Sahur öğünlerinin Ramazan sonrasında gece yeme alışkanlığı olarak devam ettirmemesi gerektiğini söyleyen Acar, gece çok acıkanlara meyve, süt ve yoğurt öneriyor. Koyu çay ve aşırı kahveden uzak durmak gerektiğini hatırlatan Diyetisyen Acar, Ramazan'da azalan fiziksel aktiviteleri artırmada bayramlaşmaya yürüyerek gitmenin yararlı olacağını dile getiriyor. Ağır besinlerin midede hazımsızlık, yanma gibi şikâyetler ortaya çıkarabildiğini vurgulayan Acar, sebze yemeklerinin hazımsızlık şikayetlerini gidereceğini sözlerine ekliyor. Uzmanlara göre kahvaltıda yağlı kızartmalar, hamur işleri, sucuk, pastırma, salam gibi ağır yiyecekler tüketmek, mide problemlerini de beraberinde getirir. Süt ve yoğurdu sofradan eksik etmemek gerekiyor. Beyaz et, yumurta, peynir, kuru baklagiller tercih edilebilir. Kepek ekmeği, bulgur, makarna, pirinci her öğünde yeterli miktarlarda tüketilmeli. Sebze ve meyve ise gün içersinde alınacak en önemli besin kaynaklarıdır.
574803
Messi'nin kazanacağı çılgın rakam!
Messi'nin kazanacağı çılgın rakam! Henüz 22'sinde futbol dünyasına hükmetmeye başlayan 'nın Arjantinli süper solağı devi ile 2014 yılına kadar olan sözleşmesini Cuma günü 2016 yılına kadar uzatmıştı. Ada'nın saygın gazetelerinden 'ın haberi ise futbol dünyasında dönen çılgın rakamları bir kez daha ortaya çıkardı. Guardian'ın İspanyol kaynakları da göz önüne alarak verdiği rakama göre Messi'nin yıllık ücretine yapılan ile birlikte Barcelona'dan alacağı senelik ücret 18.1 milyon avro. Haftalık 348 bin avro kazanması beklenen Messi 'da oldukça yüksek olan vergiye takılacak. İspanya'da futbol dünyasında yüzde 42. Vergiler düşüldükten sonra Messi'nin net olarak senelik 10.1 milyon avro, haftalık ise 200 bin avro kazanacağı ifade ediliyor. Sporx
575295
Uçurumdan düşen çoban öldü
Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı Morkaya köyünde yaşayan Hüseyin Uzun (78) isimli çoban gün önce yayladaki hayvanlara tuz vermek üzere köyünden ayrıldı. Hüseyin Uzun isimli çoban eve dönmeyince, ailesi tarafından jandarma ekiplerine ve Artvin ve Erzurum Sivil Savunma ekiplerine haber verildi. Ekiplerin iki gün sürdürdüğü arama çalışmaları sonucunda da bulunamaması üzerine AKUT Rize Birimleri haber verildi. AKUT ekibinin sürdürmüş olduğu çalışmalar neticesinde Uzun, 200 metrelik uçurumda ölü olarak bulundu. Uzun’un cesedi uçurumdan uzun uğraşlar sonucu çıkartılabildi. (İHA)
574754
Endonezya'da deprem
Endonezya'da deprem 07:20Endonezya'da 6,4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkezi Bali adasındaki Nusadua'nın 101 kilometre doğusunda olan depremde, ilk belirlemelere göre kişinin yaralandığı bildirildi. Bu kişilerden bazılarının binalardan düşen parçalar, bazılarının da panik içinde aşağı atlamaları yüzünden yaralandıkları belirtildi. Depremde bir alışveriş merkezinin de çatısının çöktüğü bildirildi. Depremin ardından tsunami alarmı verilmedi.
574801
Adli Tıp raporu Cem'i yalanlıyor
Adli Tıp raporu Cem'i yalanlıyorO "3 Bıçak darbesi vurdum" diyor ama Münevver'in vücudunda onlarca kesik vardı 09:52Cem Garipoğlu basına yansıyan sözlerinde; cinayeti kıskançlık yüzünden işlediğini, yalnız olduklarını ve ceset bavula sığmayınca da başını kestiğini söyledi. Ancak Adli Tıp raporu, bu iddiayla çelişiyor. Türkiye, Münevver Karabulut cinayetinin bir numaralı zanlısı Cem Garipoğlu'nun 197 gün sonra teslim oluşunu konuşuyor. Ancak henüz netlik kazanmayı bekleyen birçok boyutu var olayın. Bunlardan biri de zanlının basına yansıyan ifadeleri ile SABAH'ın geçtiğimiz aylarda ulaşıp yayınladığı Adli Tıp raporu arasındaki çelişkiler... İstanbul Cumhuriyet Savcısı Faruk Erşen Yılmaz'a gönderilen Adli Tıp raporu ile Garipoğlu'nun basına yansıyan ifadelerindeki çelişkili noktalar şöyle: 1- BASINA YANSIYAN İFADE 'Karnından bıçakladım' Kıskançlık krizine girdim. Mutfaktan bıçağı alıp karnına sapladım. RAPOR NE DİYOR? 'Boynuna yakın yerden' Genç kızın kızın vücudunda 13'ü başında olmak üzere 29 değişik kesik var. Münevver karnından değil sol köprücük kemiği hizasından öldürücü bıçak darbesi alıyor. Boynunda da bıçak darbesi var. Münevver'in sağ el 3'üncü parmağının eklem kökünde ve sol el 2'inci parmağı ile her iki bileğinin üst kısmında kesikler mevcut. Bunlar da bıçaklanırken bıçağı tutmaya çalıştığını gösteriyor. (Yani karnından değil, boynuna yakın yerden bıçaklanıyor. Ayrıca genç kız bıçağı tutmaya çalışıyor.) 2- BASINA YANSIYAN İFADE 'Evde gece yalnızdık' Münevver ile gece yalnızdık. RAPOR NE DİYOR? 'Birileri kızı tutmuş' Rapora göre, Münevver'in karnının ön yüzünde, göbek deliğinin altından geçip aşağı doğru yatay seyreden yer yer cilt cilt altı yağ dokusunu içeren parşömenleşmiş en küçüğü 20 cm, en büyüğü ise 25 cm uzunluğunda hat halinde kesik vasıfta yara var. İÜ Cerrahpaşa Adli Tıp Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürsel Çetin'in söz konusu yaralarla ilgili yorumu şuydu: "Bunun yapılabilmesi için genç kızın ya ellerinin bağlanması veya birileri tarafından ellerinin tutulması gerekir. Çünkü, yere sırt üstü yatan birini karnından düz bir şekilde kesmek çok zordur. Bu da genç kıza işkence yapıldığını gösteriyor." Raporda ayrıca kızın tırnak arasında aynı DNA yapısından kişilere ait bulgulara ulaşıldığı da yazıyordu. 3- BASINA YANSIYAN İFADE 'Bavula sığmadı' Ölmüştü, bavula sığmadı başını kestim. RAPOR NE DİYOR? 'Başı, yaşarken kesilmiş' Yine Prof. Dr. Gürsel Çetin'in Adli Tıp raporundaki yorumu şöyleydi: "Boyunda kesi bölgesinden alınan örnek sonucunda, yağ ve kas dokusunda taze kanama tespit edilmesinden, genç kızın 'boğazının canlıyken kesildiğini' anlıyoruz. Bu da cinayetin vahşice hisle işlendiğini gösteriyor. Münevver henüz yaşarken başını vücudundan ayırmışlar. Genelde cesedi küçültmek için parçalama yapılır. Burada işkence için yapılmış." UZMAN: BİRDEN ÇOK KİŞİ Ankara Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamit Hancı da raporu yorumlarken işaretlerin "işkenceyi" gösterdiğini belirterek şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Başına künt bir aletle vurulmuş. Morluk ancak kişi yaşarken oluşur. Kesik izleri ise kendini savunduğunun kanıtı. Bu cinayeti birden fazla kişi işledi ve birden fazla kesici alet kullanıldı." SABAH
574872
Nuh'un gemisi Kadirli'de iddiası
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Nuh'un gemisi Kadirli'de iddiası OSMANİYEAraştırmacı -Tarihçi Cezmi Yurtsever, Hz. Nuh'un gemisinin Kadirli'nin Karatepe köyünde bulunduğunu iddia etti. Osmaniye'nin Kadirli İlçesine bağlı Karatepe Köyünde Nuh Tufanını anlatan "Gılgamış Destanı" nın yansıması kabartma gemi heykeli yazılarının çözümlendiğini söyleyen Yurtsever, Cihan'a yaptığı açıklamada, "Karatepe köyünde M.Ö. 800 yıllarına ait Hititler'den kalma antik bir kent var. Bu kenti günümüze kadar araştıran Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel'in çalışmasını dikkatle izledim ve onun konferanslarındaki açıklamalarına kulak verdim. Halet Çambel diyordu ki 'Karatepe'deki Hitit harabelerinde Gılgamış Destanı'nın yansımaları var.' Oradaki heykelleri ve görsel malzemeyi dikkatle inceleyince Gılgamış Destanı'nda adı geçen Uruk diyarından gelen kişinin, Utnapiştim'in batıdaki tufan olayına katılan peygamberle işbirliği olduğunu öğrendim." dedi. Karatepe'deki tarihi heykeller içerisinde kabartma olarak Gılgamış Destanı'ndaki efsaneye bağlı görüntüsünün yansıtıldığını ifade eden Yurtsever, "Heykelde bir gemi ve gemi üzerinde kral ve ona kılavuzluk yapan insanlar var. Heykeldeki geminin altında ise suda boğulan helak olan bir insan ve balıklar var. Bu Nuh tufanını anlatıyor. Günümüzden 2700 sene önce Kadirli yöresindeki insanlar, Nuh tufanı sonucu Nuh'un gemisinin Çukurova'ya Toroslar'dan geldiğine inanıyorlardı. Bu inanç ve düşünce çerçevesinde Gılgamış Destanı'ndaki tufan bölümünün yansıması olarak heykeli böyle yaptılar. Nuh'un gemisi bu şekliyle Gılgamış Destanı'ndaki bilgiye göre Kadirli'de bulunuyor." diye konuştu.
574193
Karayoluna yerleştirilen 10 kilo TNT imha edildi
Alınan bilgiye göre, akşam saatlerinde Hakkari-Çukurca kara yolunun 12. kilometresinde mayın taraması yapan askerler, kara yolunun kenarına plastik bidon içerisine yerleştirilmiş yaklaşık 10 kilo TNT buldu. Uzaktan kumandalı düzenekle ayarlanan patlayıcı maddeyi son anda fark eden askerler, iftar saatinde bir faciayı daha önledi. Olay bölgesinde zırhlı araçlarla yoğun güvenlik önlemleri alındı. Patlayıcının imha edilmesi için yol trafiğe kapatıldıktan sonra, olay yerine Emniyet Müdürlüğü bomba imha ekipleri çağrıldı. Patlayıcı madde etkisiz hale getirildikten sonra yol trafiğe açıldı.
575023
Bu sahneler çok konuşulacak
Bu sahneler çok konuşulacak Ekranların reyting rekorları kıran dizisi 'da heyecan doruklara çıkıyor. gizli kalıyor Başrollerini 'nin oynadığı Halit Ziya Uşaklıhgil'in ölümsüz eseri Aşk-ı Memnu'nun 24 eylül Peşmebe akşamı ekrana gelecek bölümünde heyecan doruğa çıkıyor. Posta Gazetesi'nin haberine göre; yeni bölümün konusu şöyle; Beşir, Behlül ve Bihter arasındaki yasak aşkı Adnan Bey'e anlatmaya karar verir. Fakat bütün gerçekleri anlatacakken Adnan Bey'in sözleriyle bir anda suskun kalmanın daha doğru olduğunu düşünür. Reddedilmeye dayanamadı Behlül, yurt dışına çıkar. Behlül'ün yokluğu Bihter'e ve Nihal'e zor gelir. Bihter her geçen gün Adnan Bey'den biraz daha uzaklaşır. Adnan Bey, sürekli reddedilmenin yarattığı kırgınlık ve öfkesini bastırmaya çalışır. ancak reddedilmeye daha fazla dayanamaz ve Bihter ile zorla sevişir. Bu durum Adnan Bey ve Bihter'in arasında büyük bir uçurumun açılmasına neden olur.
575272
Kayıp çobanın cesedi uçurumdan çıktı
Alınan bilgiye göre, ilçenin Morkaya köyünde, gün önce hayvanlarına yem vermek amacıyla evinden ayrılan çoban Hüseyin Uzun'dan (78) haber alamayan yakınları, jandarmaya haber verdi. Askerler ve köylülerce aranan Uzun bulunamayınca, Artvin ve Erzurum sivil savunma ekiplerine haber verildi. Bu ekiplerin de çalışmaları sonuç vermeyince, AKUT Rize birimi bölgeye çağrıldı. Morkaya köyü yükseklerinde bin 900 metre rakımda kamp kuran AKUT ekibi, yaptığı çalışma sonucunda Uzun'un cesedine 200 metrelik uçurumda ulaştı. Uzun'un cesedi, otopsi için Trabzon Adli Tıp kurumu Başkanlığına gönderildi.
574364
Torunlarının önünde eşini katletti
''Şiddetli geçimsizlikgerekçesiyle yaşadığı Denizli'nin Bekilli ilçesine bağlı Köseli köyündeki evini bir süre önce terk eden D.A (56), kızı ile damadının yaşadığı Uşak'ın Ulubey ilçesine bağlı İnay Köyü'ndeki eve sığındı. Boşanma davası da açan eşini eve dönmeye ikna için yanına giden T,A. (53), barışmayı kabul etmeyen eşini, kızı ve damadının evde bulunmadığı sırada ve yaşındaki iki torununun gözleri ününde ekmek bıçağı ile 14 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından kaçan T.A, jandarma tarafından Uşak'ın Karahallı ilçesine bağlı Kırkyaren köyünde oturan ablasının evinde yakalandı.
574542
Konya'da Şamanlarla Kızılderililer bir araya gelecek
Festivalde Altay Cumhuriyeti'nden rahipler de şaman ayini sergileyecek. Konya merkezli bazı dernek ve vakıflar, yapılacak Şaman ayinine tepki gösterdi. Konya Kültür Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Çıpan, festivale yönelik tepkilere, "Bunlar yersiz ve gereksiz tepkiler." sözleriyle karşılık veriyor. Festivalin amacının farklı dinlerin, aynı dine mensup farklı milletlerin mistik müzik anlayışlarını tanıtmak ve aralarında mukayese yapma imkanı sağlamak olduğunu söyleyen Çıpan, festivale katılan grupların, yaklaşık 200 müzik grubu içinden seçildiğini söyledi. Mevlana'nın doğumunun 802. yıl kutlamaları, 23 Eylül'de saat 14.30'da İskender Pala'nın vereceği 'Hz. Mevlânâ ve doğuş' konulu konferansla başlayacak. Aynı gün fotoğraf sergileri açılacak, 'Mana âleminde sema' ve 'Dünya inançları fotoğrafları' sergi açılışı Yapılacak. Akşam ise 'Türk Dünyası Tasavvuf Müzikleri' konseri gerçekleştirilecek. Haftanın ikinci gününde Sudanlı Orupaap grubu, üçüncü gününde Kızılderili müziğiyle Amerikalı grup Branches Breath sahneye çıkacak. 4. günün programı Dr. Faik Özdengül'ün konferansıyla başlayıp Kazakistan'dan gelen Yesevi Topluluğu'nun konseriyle bitecek. Mevlânâ Haftası'nın en dikkat çekici konukları, Altay Cumhuriyeti'nden Bolat Bayrişev ile Ajan Kezerekov olacak. Bayrişev ve Kezerekov, festivalin 5. gününde izleyicilere tam bir Şaman ayini seyrettirecek. Etkinliklerin altıncı günü, İran'dan gelen Namâd Grubu'nun konseriyle geçecek. Yedinci gün Hindistan'dan gelen Good News grubu, Müslüman Hinduların tekkelerdeki sema ve kavvali ayinlerinde icra ettikleri müziklerden örnekler sunacak. Festival, 30 Eylül'de 'Hz. Mevlânâ düşüncesi ve Avrupa Birliği kriterleri' konulu panelin ardından, Mevlânâ flüt konçertosu ve Türk tasavvuf müziği konseri eşliğinde yapılacak sema gösterisiyle sona erecek. Konferans ve gösteriler, Mevlânâ Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu'nda, sergiler ise Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde gerçekleştirilecek. KONYA CİHAN
574574
ALİ BULAÇ İnsan: Allah'ın muradı
Endülüslü işraki filozof İbn Tufayl, "Hayy bin Yakzan" adlı eserinde, vahiy almadan uzun yıllar tek başına yaşadığı bir adada, varlığı ve canlı hayatı gözleyerek bir anlam haritası çıkarmış, kendi hikâyesini yazmıştır. Anlamdan ve amaçtan yoksun bir hayat nihilizmdir. Nihilizm de insanın kendi olmaklığını inkar etmek olduğundan, dönüp dolaşıp bu namütenahi varlıkta biricik olan insanın ne olduğuna bakmak durumunda kalıyoruz. "İnsan nedir?" diye sorusuna bir Hıristiyan ilahiyatçı "Tanrı'nın planı" der. Darwin'in kuramını mantıksız bulan bir deiste göre "insan, üstün zeka sahibi bir varlığın tasarımı"dır. Bir Müslüman'a göre, insan Allah'ın muradıdır. "Plan, tasarım ve murad" arasındaki semantik fark, burada ele alınamayacak kadar geniş bir konudur. İlim, kudret ve irade bir araya geldiğinde "yaratılış (halk)" vuku bulur. İşte insan bunun sonucunda, ama yaratılışın çok sonraki bir aşamasında varlık alanına çıkmış, yaratılmıştır. "İnsanın anılmaya değer olmadığı uzun bir zaman" geçmiştir (76/İnsan, 1.) Allah var idi ve başka hiçbir şey yoktu, ilahi emirle âlem var oldu. Yaratılışın başlangıç noktası "Kün (Ol)!" emridir. Bu emir Nefesürrahman olup, bütün varlık ilk andan bugüne kadar bu emrin, yani yaratılışın her dem yenilenmesiyle varoluşunu sürdürmektedir. Biz buna Big Bang (büyük patlama) diyebiliriz. Ancak tahminen bundan 13,7 milyar yıl önce vuku bulan patlama sadece "nasıl"lıkla ilgili bir açıklamadır, anlam ve amaçla ilgili bir şey söylemiyor. Varlık, ilahi isimlerin varoluşa geçmesi, isimlerin bir tür ete kemiğe bürünmesidir. İsimler elbette Zat'la ilgilidir, ama Zat'ın aynısı da değildir. Dolayısıyla varlık panteist bakış açısından Zat'la aynileştirilemez, ancak varlıktaki her mertebe, her varoluş bir veya birden fazla ismin varoluşa geçmesinden ibarettir. Mesela diyelim ki suyun, ontolojik kökeni Allah'ın Hayy ismidir, yağmurun Rahmet, gülün Cemal, kasırganınki Celal'dir vs. Her varlık bir veya birkaç ismin tecellisidir, tecelliye ma'kestir. İnsanın, diğer bütün varlıklardan farkı, en son yaratılmış olması -gezegenimizin yaşının ortalama 4,5 milyar yıl olduğu söyleniyor-, varlık ağacının meyvesi olarak ortaya çıkması ve kendisine "bütün isimlerinin hepsinin öğretilmesi"dir (2/Bakara, 31). İnsan kendi modelinde Ahsen-i takvim'dir; Eşref-i mahlukat olmaya adaydır. Eğer insana "bütün isimler" öğretildiyse bunun anlamı; insan varlığın, ilahi isim ve sıfatların bilgisine sahip olabiliyor, ayrıca kendisi de isim koyabilip herhangi bir varlığı temellük edebiliyor. Diğer varlıklar, bir veya birkaç ismin tecellisine ayna olabiliyorlar, ama varlıkla ilgili insan kadar şümullü bir bilgiye, ilahi marifete ve varlığı temellük etme yeteneğine sahip olamıyorlar. Her bir fiziki obje ve mertebe bir veya birkaç ismin tecellisine ayna olabiliyorsa, insan bütün isimlerin tecellisine ayna olabilir. Rububiyet ve uluhiyete kalkışmadığı sürece -ki bu iki sıfatta iştirak yoktur ve maalesef insan bu noktada şaşırmaktadır (dalalet)- bütün isimlere ayna olabilir. Allah, kendi isimlerinin "insan" denen aynada veya suda yansımalarını murad etti. Aynaya veya suya yansıyan nesne ile ayna veya su aynı şeyler değildir. Ayna veya su makamındaki insan kendisinde yansıyan isimleri kendinden bilir de Mutlak Varlık'la kendini aynileştirmeye kalkıştığında rablığa ve ilahlığa kalkışmış olur ki "şirk" budur. Allah, isimleri üzerinden insanda yaratılışın ihtişamını, kerem ve cömertliğini, merhamet ve şefkatini, bilgi ve cemalini yansıtmak istedi. Bunun için iman, salih amel ve takva ile aynanın parlaması, suyun olabildiğince berraklaşması gerekir. Paslı bir ayna, bulanık bir su bir şey yansıtamaz. Bu açıdan insan Allah'ın muradıdır. NOT: Okurlarımın ve bütün Müslümanların mübarek Ramazan Bayramı'nı tebrik ederim. a.bulac@zaman.com.tr
574457
Bayramın son günü güzel
Cemal Saydam havadan tozdanBayramın son günü güzel 19 Eylül Cumartesi 2009 Arife gününe batıda ve mutat olduğu üzere ’nun kuzeyi ve Doğu ’de kapalı bir havada başlayacağız. ve bölgelerimiz için en elverişli hava koşullarına sahipler. ve civarında beklentisi mevcut. Bayrama damgasını vuracak olan hava ise bugün Rusya- sınırından hızla Karadeniz üzerine doğru sert ve soğuk poyraz rüzgarları eşliğinde gelmekte. Bugün ve ’da 25 derece civarında ve uzun bir süre bir daha göremeyeceğimiz kadar sıcak. Keyfini çıkarın derim. Bayramın birinci gününde poyraz rüzgarları tüm Karadeniz boyunca esmeye başlayacak ve hattının kuzeyinde havaların oldukça serinlemesine neden olacak. Güney Ege ve Akdeniz bölgelerimizde dahi sıcaklıklar 24-26 sınırına kadar gerileyecek. Gece ise özellikle iç ve kuzey bölgelerimizde oturanlar dışarı çıkacaklarsa mutlaka kalın giysiler tercih etmek zorundalar; aman unutmayın, yoksa tutulursunuz. Kuzey bölgelerde gece sıcaklıkları 10 derecenin de altında olacak, hani neredeyse soba yakılacak. ’nın doğusu ve güneyinde de yağış beklenmekte. Bursa- civarında da etkili yağış ihtimali var. Ayrıca orta ve doğu Akdeniz bölgesinde ve ’de de yer yer etkili yağışlar görülebilir. 21 Eylül Pazartesi yani bayramın ikinci günü ise kuzey bölgelerimizde gündüz vakti de kalınca giyinmek zorundasınız. Zaten hava genellikle yağışlı olacak; özellikle de Ege-Marmara hariç her yerde, hele kıyılarda kuvvetli biçimde. Güney Ege ve Akdeniz sahil kesiminde yer yer yoğun bulutlanmalar görülecek. Bu bölgelerin haricinde her yerde kuvvetli poyrazın da eşliğinde serin hava etkili. -Amasra--Ordu arasında sert poyraza dikkat, zaten deniz havası yok ama dalgalar kıyılarda epeyce hırpalayıcı olabilir. Tatili uzatıp dönüşü çarşambaya bırakmayın, hava bozacak Eğer tatildeyseniz son gün mutlaka en güzel gün olur ve insanın aklı hep oralarda kalır. Bu sefer de gelenek bozulmayacak gibi çünkü bayramın üçüncü gününde yağışlı hava doğuya çekilecek ve yerini pırıl pırıl güneşe bırakacak. Tek teselli, Ege ve Akdeniz sahil kesiminde bile sıcaklıkların 20-22 derece sınırına kadar gerileyecek olması. Yani gönlünüz oralarda ama hem aklınız hem de havalar sizi bir sezon sürecek olan okul ve iş hayatına hazırlayacak. 23 Eylül Çarşamba sabahına ve Marmara’da sert poyraz, kapalı bir hava ve ufuktaki kara bulutları ile başlayacağız. Bu nedenle dönüşünüzü bu sabaha bırakmayın derim çünkü trafiği de bu hava koşullarından mutlaka etkilenir. Yurt genelinde hava kapalı ve oldukça serin, doğuda ise yağışlı. Artık yazlıkları kaldırmaya başlayabilirsiniz, uzun dönem hava raporları daha kalın giysilerin çıkması gerektiğini gösteriyor ama her şey mevsim normallerinde gidiyor, ne yağışlarda ne de sıcaklıklarda anormal bir durum gözleniyor.
574600
Google'ın piyasa değeri ne kadar oldu?
Interbrand'ın küresel markalar arasında yaptığı araştırma Google'ın marka değerinin geçtiğimiz yıl yüzde 25 artarak 31 milyar 900 milyon dolara yükseldiğini ortaya koydu. Interbrand yıllık en değerli markalar listesine dünyanın en büyük 100 markasının toplam değeri 2008'de ilk kez yüzde 46'lık bir düşüş yaşadı ve trilyon 150 milyara geriledi. Coca Cola ve IBM ilk ikideki yerlerini korurken finansal markaların değerleri büyük bir düşüşe geçti. Citi ve UBS'nin değerleri yarı yarıya erirken onları yüzde 32'lik bir düşüşle American Express izledi. İnsanların araba almaya zorlandıkları bu dönemde, Toyota, Mercedes, BMW, Volkswogen ve Porsche'nin de değerleri düşüşte. GÜVEN KAYBOLDU Interbrand'in Yönetim Kurulu Başkanı Jez Frampton, markaların bir söz, bir taahhüt anlamına geldiklerini ve zor zamanlarda bu sözler tutulmadığında güvenin kırıldığını belirtti. Ancak ekonomik durgunluk ve bunalım dönemlerinde de direnç gösteren avantajlı markalar mevcut. Tüketiciler, araba gibi büyük kalemleri karşılayamazken Coca Cola, McDonalds veya Gilette gibi markalara para ayırabiliyor. Etiketler: SABAH .
574497
Skype satışına telif engeli!
Skype satışına telif engeli! İnternet telefonu konusunda en yaygın hizmet veren şirketlerin başında gelen Skype'nin satışı telif hakları yüzünden zora girdi. 2005'te eBay tarafından 3.1 milyar dolara satın alınan ve iki hafta önce de yüzde 65 hissesi başka bir gruba devredileceği açıklanan Skype alışverişi tehlikeye girdi. Yazılımın ve internet sitesinin sunduğu servislerin telif haklarını koşullu olarak eBay'e devreden Skype'ın kurucuları ve eski sahipleri Niklas Zennstrom ve Janus Friss, bu koşulların ihlal edildiği kanısında. Hem eBay'i hem de Skype'ın yüzde 65'ine talip olan ortaklığı dava eden ikili, telif ihlali sonucu günde 75 milyon doları bulan zararın ödenmesini talep ediyor.
575325
Almanya'dan getirilen kök hücre uyum sağlamadı
Lüfti Höl'ün annesi Hilal Höl, yaptığı açıklamada, Almanya'dan getirilen kordon kanından kök hücrenin yaklaşık bir ay önce Antalya'da nakledildiğini söyledi. Ancak ameliyattan bir süre sonra iliğin tutmadığını öğrendiklerini belirten Höl, ''Yurt dışında bulunan ilk kök hücreyi parasızlık yüzünden getirtememiştik. Daha sonra Almanya'dan kök hücreyi çok zorluklarla Türkiye'ye getirdik. Yardımseverler sayesinde... Ancak olmadıdedi. -BU BAYRAM DA BURUK GEÇECEK Mutlu bir şekilde Antalya'dan dönmeyi planlarken hesapta olmayan sonuçlarla karşılaştıklarını anlatan anne Höl, şunları kaydetti: ''Ne yapacağımı bilemedim. Yine olmadı. Tüm umutlarımız suya düştü. Bizim için bu bayram da buruk geçecek. Aslında oğlumuzun sağlığına kavuşması, bizim için en büyük bayramdı. Ben yine de umudumu kaybetmiyorum. Oğlum için yine kök hücre aranıyor. Yaklaşık ay sonra uygun ilik bulunursa nakil yapılacak. Ben oğlumun sağlığına kavuşacağına inanıyorum. Eşim Bilal, oğlumun tedavisi için işini bırakmak zorunda kaldı. Çünkü ilik uysaydı bir buçuk yıl Antalya'da kalmamız gerekiyordu. Çok çaresiz kaldık.Lütfi Höl'ün ameliyatını gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Akif Yeşilipek, Almanya'dan getirilen kordon kanındaki hücre sayısının az olduğunu belirterek, ''Çocuğun hastalığı gereği zor tutacağını düşünüyorduk. Bazen kordon kanında hücre sayısı yeterli olmuyor. Lütfi Höl için yurt dışından gelen kordon kanındaki hücre sayısı da yeterli olmayınca uyum sağlamadı. Yaklaşık ay sonra tekrar uygun kök hücre bulunduğunda nakil yapılacakdiye konuştu. Konyalı Höl ailesi, ağır bağışıklık sistemi hastası olan oğulları Lütfi Höl'ün tedavisine, parasızlık yüzünden Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi doktorları ve devletin desteği ile başlamıştı. Yurt dışında bulunan uygun ilik kök hücreyi parasızlık nedeniyle getirtemeyen aile, ikinci kez bulunan kök hücrenin getirilmesi için gazete ve televizyonlar aracılığıyla hayırseverlere çağrıda bulunmuşlardı.
575271
Hesap bilgileri KBS'ye aktarılacak
Maliye Bakanlığı'nın Genel Yönetim Mali İstatistikleri Genel Tebliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Ocak 2009'dan geçerli olmak üzere Şubat tarihinde kamuya ait bütçe, dış borç ve diğer mali istatistiklerin derlenmesi ve sınıflandırılmasında esas alınan "genel yönetim" tanımını, Avrupa Ulusal ve Bölgesel Hesap Sistemi (ESA 95)kriterlerini yeniden belirleyen Maliye Bakanlığı, bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan Tebliğ'le, genel yönetim sektörü kapsamına ilk defa alınan kamu idarelerinin mali istatistiklerinin üretilmesine olanak sağlayacak esasları belirledi. Tebliğ'le, "Genel Yönetim Sektörü" kapsamına ilk defa alınan kamu idarelerinin veri derleme sürecindeki sorumluları ve mali verilerin süresinde gönderilmemesi halinde uygulanacak yaptırımlar da belirlendi. Merkezi yönetim, mahalli idareler ve sosyal güvenlik kurumları alt sektörlerinden oluşan genel yönetim sektörünü kapsayan Tebliğ'e göre Kurumlar, hesap bilgilerine ilişkin veri girişlerini, Kamu Harcama ve Muhasebe Bilişim Sisteminden (KBS) yapacaklar. Kurumların sisteme girecekleri hesap bilgileri, Genel Yönetim Muhasebe Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde Genel Yönetim Detaylı Hesap Planına dönüşümü yapılmış ve ayrıntıları Bakanlıkça belirlenecek mizan bilgilerinden oluşacak. Tebliğle birlikte yer alan listede, aralarında Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Destekleme Fonu, Özelleştirme Fonu, Milli Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATOPOL Tesisleri İşletme Başkanlığı, Türrkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Sosyal Tesisleri başta olmak üzere birçok kurum yer alıyor. Veri derlemesi işlemlerine özel önlem verilecek Kurumlara ait verilerin mevzuatta öngörülen süre ve içerikte derlenmesi ve yayınlanması kanuni bir zorunluluk olduğundan, Üniversitelerin, Kalkınma Ajanslarının ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğünün bulunduğu il merkezindeki Defterdarlıklarca veri derlemesi işlemlerine özel önem verilecek ve gerekli önlemler alınacak. Defterdarlıklarca görevlendirilen il kontrol görevlileri, varsa ildeki üniversite sosyal tesislerinin, kalkınma ajanslarının ve Basın İlan Kurumu Genel Müdürlüğü'nün hesap bilgilerinin zamanında ve doğru bir şekilde KBS'ye girilmesini takip edecek ve veri girişlerinin zamanında yapılması için gerekli uyarıyı yapacak. Kurumların KBS'ye veri girişi işlemlerinin genel koordinasyonu Maliye Bakanlığı'nca yapılacak. Hesap bilgilerinin süresinde gönderilmemesi halinde ek süre verilecek. Süre sonunda bilgilerin gönderilmemesi halinde kamu idaresinin mali hizmetler birimi yöneticisi ve muhasebe yetkilisi hakkında idari para cezası uygulanacak (anka)
575436
Servet takımla çalıştı!
Haberi Ekle Servet takımla çalıştı! 19/09/09 16:25 Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde basına kapalı antrenmanda futbolcuların ısınma hareketlerinin ardından taktik ağırlıklı bir çalışma yaptıkları bildirildi. Hastalığı geçen Servet ile Barış'ın takımla birlikte çalıştığı ifade edildi. Tedavilerine devam edilen sakat futbolculardan Mehmet Topal, Emre Güngör ve Gökhan'ın salonda, Linderoth'un ise salon ve sahada özel olarak çalıştırıldığı belirtildi. Galatasaray, Kasımpaşa maçı hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla tamamlayacak.
575117
Pakistan'da belediye başkanı öldürüldü
Hangu kasabası yakınlarındaki Oç köyündeki camiye düzenlenen saldırıda, namaz kılan kasaba belediye başkanı Hacı Han Afzal ölürken, kişi yaralandı. Afzal'ın iktidardaki Cemaat-ı Ulema İslam partisine bağlı olduğu belirtildi. Bu arada, Kohat kasabası yakınlarındaki Usterzai köyünde dün düzenlenen saldırıda ölenlerin sayısının 40'a çıktığı bildirildi. Şiilerin çoğunlukta olduğu Kohat'ta düzenlenen saldırıyı El Kaide bağlantılı Leşker-i Cengi (Savaş Ordusu) adlı grupla ilgili olduğu sanılan küçük bir grup üstlendi. Kohat'taki saldırı ile Belediye Başkanı Afzal'ın öldürülmesi arasında ilişki olup olmadığı belirtilmedi. Şiileri "kafir" olarak gören El Kaide ve Taliban'ın Pakistan'ın Afganistan sınırı yakınlarındaki kuzeybatı sınır bölgesindeki etkisi, bölgede mezhepler arası çatışmaları körüklüyor.
574758
'18.5 milyar dolarımız Türkiye'de'
'18.5 milyar dolarımız Türkiye'de' 19 Eylül 2009 Cumartesi, 08:42 Türkiye’de yaz aylarında bazı gazete ve televizyonların haberleri üzerine tartışılan ve yetkili makamlarca da cevap verilen bir iddiaya inanan İranlı üç muhalifin, Uluslararası Para Fonu’nu (IMF) araya koyup “Türkiye’ye kaçırılan 18.5 milyar dolarlık İran parasının iade edilmesini istediği” belirtildi. İran’ın parayı istediği haberi, İngiltere’nin en ciddi gazetelerinden The Guardian’da yer aldı. Hollywood filmi gibi İngiliz gazetesinin İstanbul’daki yazarı Robert Tait’in yazısına göre konu, küresel bir finans kuruluşunun soruşturacağı bir konu olmaktan çok, “Bir Hollywood filmi senaryosunu” andırıyor. Robert Tait yazısında, aralarında eski İran Dışişleri Bakanı İbrahim Yezdi’nin de bulunduğu üç muhalif İranlı siyasetçinin, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’a bir mektup yazarak İran’dan kaçırıldığını iddia ettikleri bu paranın iadesini talep ettikleri belirtildi. İranlı siyasetçinin mektubunda, 18.5 milyar doların “İran ulusunun parası” olduğunu söyleyip iade edilmesini istediğini yazan The Guardian’da şu ifadeler yer aldı: Türkiye’yi borçtan kurtarmış! “İranlı işadamı İsmail Seferyan-Nasab’ın, bu miktarı nakit ve altın olarak Almanya üzerinden Türkiye’ye getirdiğini iddia etmesiyle birlikte dikkatler, Türkiye ekonomisine istikrar getirdiği belirtilen paranın kaynağı konusuna çevrildi. Türkiye medyasında çıkan haberlerde, bu miktarın, Başbakan Erdoğan tarafından geçen yıl açıklanan 18.5 milyar dolarlık miktarla da örtüştüğü belirtiliyor. Kaynağı belirsiz bu para Türkiye’yi IMF borcundan kurtardı.” The Guardian’da yayınlanan haberde, “paranın Türkiye’ye kamyonlarla taşındığı” iddialarına prim veriliyor. Bazı iktisatçıların, “Bu para Türkiye’yi IMF’den borç almaktan kurtardı” dediğini aktaran gazete şu satırlara yer veriyor: “Başbakan Erdoğan bu parayı Tanrı’nın inayetinin sonucu olarak açıklıyor gibi görünüyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz bu paranın İran parası olduğu iddialarını reddediyor. Bazı Türk iktisatçılara göre bu para, hükümetin yurt dışında varlıkları olan yatırımcıların paralarını ceza ödemeden geri getirebilmeleri için ilan ettiği affın bir sonucu olabilir. Eski İran Dışişleri Bakanı İbrahim Yezdi, Guardian’a yaptığı açıklamada ‘Paranın kendisine ait olduğunu söyleyen kişi, paranın İran’dan geldiğini söylüyor’ dedi. İranlı siyasetçiler, ‘paranın asıl sahibi İran ulusudur’ diyor.” Varlık Barışı iddiasını Bakanlık çürütmüştü İranlı bir işadamını temsil ettiğini öne süren avukat Şenol Özel’in iddiaları, “Ankara’yı karıştıran 18.5 milyar dolar” başlığıyla Türk basınında da yer aldı. Avukat, 7.5 milyar dolar nakit ve 20 ton altının Ankara’da Gümrük Müfettişliği’ne ait bir depoda tutulduğunu iddia etmişti. Hatta; kuryelerin paraları Ekim 2008’de getirdiğini de söyledi. İddiaları yalanlayan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bu kadar para ve altını taşımak için en az TIR gerektiğini vurgulamıştı. İddianın mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunu bildiren Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın Basın Müşavirliği “Olayın 2008 yılı Ekim ayı içinde gerçekleştiği belirtilmekle birlikte Varlık Barışı ile ilgili 5811 sayılı yasa 22.11.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı” açıklamasını yapmıştı.
574820
Ramazan kavun üreticisini sevindirdi
Ramazan kavun üreticisini sevindirdi 19 Eylül 2009 Cumartesi, 10:23 Türkiye'de kavun üretimiyle önde gelen Konya'nın Çumra ilçesinde, Ramazan nedeniyle kavuna olan talebin arttığı, bu durumun çiftçinin yüzünü güldürdüğü bildirildi. Çumra Tarım İlçe Müdürü Üzeyir Arık,muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip olan Çumra'da iyi kalitede ve lezzetli kavun üretildiğini bildirdi. Çumra'nın özellikle son yıllarda yaptığı atılımla kavun üretiminde adından sıkça söz ettirmeyi başardığını dile getiren Arık, Çumra kavununun artık kendine has tadı ve lezzetiyle bir marka haline geldiğini, bu markanın tüm Türkiye'de bilindiğini bildirdi. Arık, kavun üretiminin Çumra'da tarlalarda yayılan bir hastalık nedeniyle geçen yıla oranla azaldığına işaret ederek, şunları kaydetti: ''Geçen yıl Çumra'da yaklaşık 25 bin ton kavun üretimi gerçekleştirilmişti. Hasat henüz tam olarak sona ermedi ancak, üretimin bu yıl 20 bin ton gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Üretim azalmasına rağmen, ramazanın bu yıl kavunun çıktığı döneme rastlaması çiftçiye yaradı. Çünkü, iftarda ve sahurda ağır tatlılardan kaçınmak isteyen vatandaşlar kavun, karpuz gibi ürünlere yöneldi. Birçok vatandaş, iftarda yemeğinin sonunda tatlı olarak kavun veya karpuz tüketti. Bu satışlara da önemli oranda yansıdı. Bu nedenle geçen yıl 25 bin ton olan kavun üretimi bu yıl 20 bin tona düşmesine rağmen talebin iyi olması çiftçinin yüzünü güldürdü.Geçen yıl kavunların perakende fiyatının 25-30 kuruşta dengeye oturmasına rağmen, artan talep nedeniyle fiyatların bu yıl 40 kuruşa kadar çıktığını anlatan Arık, önümüzdeki yıl, ramazanın daha da erken tarihte başlayacak olmasının kavun satışlarını daha da artıracağına inandıklarını bildirdi. VERİMSİZ VE DAYANIKSIZ KAVUN ÇEŞİTLERİNİN ÜRETİMİ AZALDI Arık, bu yıl lezzetiyle bilinen Çumra kavununun bazı çeşitlerinin üretiminin azaldığını vurgulayarak, ''Verimsiz ve hastalığa, hava şartlarına dayanıklı olmayan bazı mahalli kavun çeşitlerimizin üretimi azaldı. Bu zaman içinde olan bir şey. Çiftçi zamanla veriminden memnun kalmadığı ama tatlı olan 'kışlık kavun', 'kara kavun', 'çini kızı' gibi kavun türlerinin ekimini azalttı. Ama yine de Çumra kavunu tadı ve lezzetiyle her zaman iddialıdiye konuştu.
575113
Mukteza devrimi
LONDON School of Economics (LSE) amfisinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı dinleyenler öğrencilerden ibaret değil. Soru-yanıt bölümünde söz alan kadın dinleyici kendisini “Türkiye ile çalışan uluslararası yatırımcı” olarak tanıtıyor. Ardından soru yerine yorumunu paylaşıyor: “Doğan Grubu’na kesilen vergi cezası bizi tedirgin ediyor”. Kürsüdeki Ali Babacan yanıtında şirket ismi vermemeye özen gösteriyor, Hükümet üyesi sıfatıyla ayrıntıya giremeyeceğini hatırlatıyor. Ali Babacan vergi cezası kesilen mükelleflerin mahkemelere yaptığı başvuruların yüzde 85’inin haklı bulunduğunu belirterek, yabancı yatırımcıyı rahatlatıyor, uzlaşma yolunun da olduğunu vurguluyor. Babacan sözlerini, “Medya da olsa vergi denetimleri konusunda ayrıcalık beklenmemeli. Türkiye’de kayıt dışılık iş kültürü haline geldi” diyerek tamamlıyor.
574990
Kolombiya'da yeni istihbarat servisi kuruluyor
DAS'ın eski görevlileri ayrıca, kokain kaçakçılığı ile finanse edilen sağcı paramiliter gruplara, rüşvet karşılığı liderleri ve insan hakları eylemcilerinin listesini vermekle suçlanıyor. Ajanlar, telefon dinlemeleri hakkında çıkan skandallara rağmen bu işleme devam etmekle de itham ediliyor. DAS'ın 40'dan fazla görevlisi hakkında halen, telefon dinleme suçlamaları ile ilgili soruşturmalar devam ediyor. DAS Başkanı Felipe Munoz, Kolombiya Devlet Başkanlığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamasında, "Yeni bir sivil istihbarat servisine yolu açmak için DAS feshedilecek. Kesin bir değişiklik gerekiyordu" ifadesini kullandı. Munoz, kurulacak yeni servisin "mutlak güven ve şeffaflık sağlayacağını" da ileri sürdü. 'deki Demokrat Kongre üyeleri, Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe'nin, hiçbir ceza alma korkusu olmadan liderlerinin öldürülmesine göz yumduğu suçlamalarına dayanarak, bu ülke ile arasında yapılacak ticaret anlaşmasını engellemişti. 'nin sol hükümetlerin egemen olduğu Latin Amerika'daki asıl müttefiki olan Kolombiya'nın Devlet Başkanı Uribe, DAS'ın dağıtılması ve bu servisin birçok görevini ulusal polisin üstlenmesi gerektiğini söylemişti. Munoz'un açıklamasına göre, DAS'ın dağıtılması ve yeni istihbarat servisinin yapısı ile ilgili yasa tasarısı önümüzdeki hafta kongreye sunulacak. DAS'ın dağıtılmasının iki ülke arasındaki sorunların çözülmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor.
574978
PKK bir vatandaşı kaçırdı
bir vatandaşı kaçırdı ’da ’de bir ocağında çalışan bir vatandaşı kaçırdı. Başkanlığı’nın internet sitesinde yeralan bilgide, Bingöl’in Genç ilçesi Servi Beldesi Gerçekli köyü bölgesinde bulunan bir maden ocağına gelen bölücü terör örgütü mensupları, maden ocağında çalışan vatandaşı kaçırdı. Bu arada, ?Çukurca karayolu 12’nci kilometresinde, bölücü terör örgütü mensupları tarafından 20 kg kullanılarak tuzaklanmış el yapımı bulundu. Bulunan el yapımı mayın imha edildi. Hakkâri’nin ilçesi dağlık arazi kesiminde de, bölücü terör örgütü mensuplarına ait adet Biksi makineli tüfek, 137 adet Biksi makineli tüfek mühimmatı, adet Kaleşnikof piyade tüfeği ve adet Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ele geçirildi.
575012
Üniversitede sınav skandalı
Üniversitede skandalıNesrin COŞKUN/İZMİR, (DHA) AYDIN 1'inci İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurma kararı vermesine karşın üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nda gerçekleştirilen özel yetenek sınavı, skandalla noktalandı. Sınavı kazanıp kesin kaydını yaptıran birçok öğrenciye, dokuz gün sonra açıklanan yeni bir listeyle ‘kazanamadınız’ denildi. Öğrenciler bilgi almaya çalışırken; “Konu mahkemede, bilgi veremeyiz” dedi. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Beden ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölüm Başkanı T. Hakan Yenal, yetenek kılavuzunun görüş ve bilgisi dışında hukuka aykırı şekilde hazırlandığını, adil, şeffaf ve objektif sınav kriterlerinden uzak şaibeli yapıda bulunduğunu, ölçme ve değerlendirme ölçütlerinde önemli eksikler bulunduğunu öne sürdü. Yenal bu iddialarla sınavın iptalini, öncelikle de yürütmenin durdurulması talebiyle Aydın 1'inci İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme Heyeti, 28 Ağustos'ta, sınav tarihinden iki gün önce yürütmeyi durdurma kararı verdi, “Davanın durumu ve olayın netliğine göre davalı idarenin savunması ve ara kararı cevabı alınıp ya da savunma ve ara kararına cevap verme süresi geçip yeni bir karar verilinceye kadar dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına, savunma ve ara kararına cevap verilebilmesi için davalı idareye 30 gün süre tanınmasına oybirliği ile karar verildi” denildi. Yürütmeyi durdurma kararına karşın sınavlar 31 Ağustos'ta başlatıldı, Eylül'de sona erdi. Dava konusu olan sınavın sonuçları Eylül'de açıklandı. Okulun web sayfasından kazanan öğrencilerin isimları ilan edildi, kazananlar 10 Eylül'e kadar harcını yatırıp, istenilen evraklarla başvurup kesin kayıtlarını yaptırdı. Aydın dışından gelen öğrenciler sevinç içinde memleketlerine döndü. Ancak 17 Eylül'de BESYO yönetimi web sayfasına yeni bir sınav sonuç listesi koydu. Kazanıp kesin kayıt yaptıran bazı öğrencilerin ‘kazanmadığı’, kazanamayan, yedek listede bile adı olmayan bazı adayların isimleri ise ikinci listede ‘kazanan’lar arasında yer aldı. İki ayrı günde iki ayrı sınav sonuç listesi açıklanması kafaları karıştırdı. Sınavı kazanan öğrenciler, listelerin değişmesi üzerine şok geçirdi. Birinci sınav sonuç listesinde kazanıp kesin kayıt yaptıran, ancak ikinci listede kazanamayanlar arasında yer aldığını belirten bir aday, “Tam bir skandalla karşı karşıyayız. Okulu arıyoruz, yetkililerden kimseye ulaşamıyoruz. öğrenci işleri çalışanları, bilgimiz yok, deyip telefonu kapatıyor. rektörlüğe ulaşmak ne mümkün. Herkes bayramlaşmada. Kesin kayıt yaptırdık, ikinci listede adımız yok. Şimdi ne olacak? Başka fakülteleri kazanıp idealleri bu bölüm diye yetenek sınavına girip kazanan arkadaşlarımız var. Bu okulu kazanınca kesin kayıt yaptırdıkları diğer fakültelerden kayıtlarını sildirip, buraya kesin kayıt yaptırdılar. Bir iki haftaya üniversiteler açılacak. Bizim akibetimiz ne olacak, belli değil. Böyle sorumsuzluk, vicdansızlık olmaz” diye dert yandı. Öte yandan Aydın adnan Menderes Üniversitesi Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu Hatice Yurtsev, rektörlük adına yaptığı açıklamada konunun mahkemede olduğunu söyledi. Yurtsev, DHA'nın sorularına “Mahkemede olan bir konuyla ilgili açıklama yapmamız mümkün değil” demekle yetindi. İki liste, iki sonuç İki ayrı günde açıklanan iki ayrı sınav sonuç listesi kafaları karıştırdı. Eylül'de açıklanan ve asil kayıt yaptıran öğrencilerden İlbey İleri ve Emrah Taşdemir'in 17 Eylül'de açıklanan listenin yedeklerine dahi giremediği görüldü. Yine Eylül'deki listeye göre 11'inci sırada kazanmış görünün Soner Gültekin 17 Eylül'de açıklanan listede 50'nci sırada, yani 25'inci yedek olarak yer aldı. Eylül tarihli listeye göre kayıt yaptırmış olan Mustafa Ünsal, Gökhan Gümüş, Mesut Tükenmez, Behçet Kaan Özkaplan, Mustafa Küçük sıraları düşürülerek yedek listeye kaydırılmış durumda. 17 Eylül tarihli listede kazananlar içindeki öğrenci Cem Arıkan, Gökhan Değirmenci, Erdoğan İğci, Emre Elçora, Harun Cebeci, Ahmet Akova, Ahmet Küçük, Adem Çoban ve Arda Harun Kaya (sırasıyla asil listenin 7, 8, 9, 10, 19, 20, 21, 22, 24. sıralarına yerleşmiş görünen) Eylül'de ilan edilen listenin ne asilinde ne yedeğinde var. Eylül'deki listedeki yerleştirme puanları ile 17 Eylül'deki listelerde adayların yerleştirme puanlarında da değişiklik yapılmış. Soner Gültekin ilk listede 171.6728 puan almış görünürken, ikinci listede 165.6394 puan almış görülüyor.
574923
Belediye Fener'in peşinde!
İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Turkcell Süper Lig'de yarın Kadıköy'de Fenerbahçe ile yapacağı karşılaşmadan en az bir puanla ayrılmanın hesaplarını yapıyor. Ligde geçen hafta Trabzonspor ile yaptığı maçı 6-1 kaybederek, tarihi bir yenilgi alan lacivert-turunculu ekip, Fenerbahçe karşısında alacağı sonuçla bu mağlubiyeti unutturmak istiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da sakatlıkları bulunan futbolcular Hasagiç, Barbosa, Nsumbu, Efe ve Taner, Fenerbahçe ile yapılacak mücadelede forma giyemeyecek. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda saat 21.00'de başlayacak karşılaşmayı, hakem Hüseyin Göçek yönetecek.
574633
Emin Arslan kararına itiraz
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Emin Arslan kararına itiraz İSTANBUL Türkiye tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonunda tutuklanan Emniyet Genel Müdürü Yardımcısı Emin Arslan ve iki üst düzey polis müdürünün serbest bırakılmasına savcılık itiraz etti. Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk, Emin Arslan'ın da aralarında bulunduğu emniyet görevlisinin, tutuklanmaları istemiyle sevk edildikleri İstanbul Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 11 saat süren sorgularının ardından serbest bırakılması kararına dün aynı mahkemede itirazda bulundu. Mahkeme kararı daha sonra verecek.
574468
Avrupa'da eşi olmayan başyapıt inşa edeceğiz
Danıştay 6. Dairesi'nin Nisan 2009'da verdiği "yürütmeyi durdurma" kararı nedeniyle ara verilen inşaat çalışmaları, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun önceki gün 6. Daire'nin kararını "bozmasıyla" yeniden başladı. Danıştay'ın son kararından sonra dün bir açıklama yapan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Avrupa'da benzeri olmayan Zorlu Center projesini hayata geçirerek İstanbul'un uluslararası çekim merkezi olmasına katkı yapacaklarını kaydetti. Ahmet Nazif Zorlu, bin kişiye istihdam sağlayacak proje ile İstanbulluların eşsiz bir kültür ve sanat merkezine kavuşacağını, 80 bin metrekarelik yeşil rekreasyonel alan ve bahçeleri ile şehrin nefes alacağı yeni bir kent meydanı kazanacağını ifade etti. Zorlu, "Türkiye'nin ilk ve tek fonksiyonlu 'karma kullanım' projesi olan Zorlu Center projemizi hayata geçirerek bize bugüne kadar hep inanmış olan değerli Türk halkına armağan edeceğiz." dedi. Avrupa'da "bir benzeri olmayanZorlu Center'ın İstanbul'un dünyada hızla yükselen değerini daha da artıracağını kaydeden Zorlu, projede mimar Emre Arolat ve mimar Murat Tabanlıoğlu ile birlikte "yeni bir kent meydanıhedeflediklerini, İstanbul'un kamusal mekan kurgusuna yeni bir halka ekleyeceklerini, özgün bir kent meydanı oluşturacaklarını belirtti. Zorlu Center; kültür ve sanat merkezi, otel, iş merkezi, alışveriş merkezi ve rezidansları ile Türkiye'de ilk kez değişik fonksiyonu içinde bulunduracak olan 'karma kullanım' projesi niteliği taşıyor. Zorlu Center'da bin 500 kişilik, yaklaşık 25 bin metrekare alan üzerine kurulu kültür ve sanat merkezi ile Avrupa kültür başkenti "İstanbul'a yakışır bir başyapıtyapılacak. Proje içerisinde yıldızlı bir otel ile Türkiye'ye yeni gelecek markalar ve mevcut markaların da yer alacağı alışveriş merkezi de bulunacak. Projede, Gayrettepe metro istasyonuna ve Zincirlikuyu metrobüs istasyonuna yeraltı bağlantısı da olacak. EKONOMİ SERVİSİ
574475
MEHMET KAMIŞ Güçlü Daum, güçlü Fenerbahçe
Atatürk rozeti ile geziyor; kendisine uzatılan her mikrofona onun nasıl büyük bir lider olduğunu anlatıyor. Söylemleri de bir hayli milliyetçi; Türk milliyetçisi. Rengi sarı, aksanı bozuk olmasa poşetten yeni çıkmışcasına taptaze bir ulusalcı. Daum'un ilk geldiği yıl olan 2003-2004 sezonunda Fenerbahçe Avrupa kupalarında yoktu. 2004-2005'te doğrudan katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde, grubunda 3. oldu ve yoluna UEFA'da devam etti. Ama İspanya'nın Real Zaragoza takımına elendi. Daum'un son yılında yine Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılan Fenerbahçe, grubunu son sırada tamamlayarak Avrupa'ya veda etti. Hele bir Milan maçı vardır ki, mizah sitelerinde hala espri konusudur. Daum ikinci kere Fenerbahçe teknik direktörlüğüne geldi. Ancak gelecek sezonla ilgili hedefleri arasında Kapıkule'den ötesiyle ilgili hiçbir şey yok. Basın toplantısında 'kadronuz çok iyi beklentilerinizi niye yükseltmiyorsunuz?' diye soran muhabire; Daum'un verdiği cevap çok enteresan: "Ne olacağı daha belli değil. Şampiyon kulüplerden gelecek rakipler var onların kim olduğu belli olmadığı için bir şey söyleyemiyorum. Önceliğimiz Süper Lig'de şampiyonluk. Avrupa'da elimizden geleni de yapacağız. İlk hedefimiz lig. Avrupa Ligi hazırlıkları nedenle farklı olabilir. Avrupa Ligi maçlarında rotasyon olacak. Yabancı futbolcu sınırı olmaması da bir avantaj ve onu da kullanmak istiyoruz. Hayal etmek herkesin hakkıdır. Ancak biz gerçekçi olmalıyız." Neticede bir yuvarlak top bu, nereye gideceği belli olmaz. Maçlarda takımlar yenebilir de yenilebilir de... Yani demek istediğim, 'Fenerbahçe nasıl olur da Avrupa'da başarılı olamaz' değil. Nitekim Beşiktaş da ilk maçta başarılı olamadı. Burada garip olan Daum'un bunu iradi olarak yapması. Bilerek yani taammüden Türkiye'nin en büyük kulüplerinin Avrupa ile ilişiğini kesmesi. Fenerbahçe'nin ağır yenilgi aldığı Milan maçında neredeyse yıllardır oynamayan Kemal'i ilk 11'e almış, Avrupa liglerinden elendikten sonra da bir daha oyuncuyu oynatmamıştı. Sion ile burada oynanan maçta da 'dinlendiriyorum' gerekçesiyle Roberto Carlos, Emre, Güiza ve Bilica'ya da ilk 11'de yer vermemişti. Üstelik Uğur Boral, Sion maçında bu sezon ilk kez bir resmi maçta ilk 11'de sahaya çıkmıştı. Daum'un düşüncesini ulusalcılara çok benzetiyorum. Bunun siyasetteki karşılığı tam bir ulusalcı hedefidir. Kapıkuleden dışarı çıkmayan, Habur'dan içeri kimseyi sokmayan, etrafı düşmanlarla çevrili, 'Avrupa'nın demokrasisinden, Ortadoğu'nun petrollerinden bize ne' diyen, ülkeyi halkı yoksullaştırarak yönetmek isteyen, içeride de "ali kıran baş kesen" gibi davranan ulusalcı yönetim anlayışı... Kapıkule ile Habur arası bize yeter. Ne kimse yurt dışına çıksın, ne kimse Türkiye'ye gelsin. Dünyadan tecrit edilmiş, Batı'nın giyim kuşam ve laikliğinden başka hiçbir şeyini anlamlı bulmayan bir anlayış... İçeride çok güçlü, dışarıda ise tam anlamıyla nal toplayan bir hareket tarzı... Türkleri Avrupa'dan ve Ortadoğu'dan, Balkanlar'dan hasılı bütün dünyadan tecrit etmek politikası böyle bir şey olsa gerek. Türkiye'de Güçlü Daum, güçlü Fenerbahçe, dünya da nal toplayan bir ülke! m.kamis@zaman.com.tr
575089
Generalin kumar sevdası tahliyeyi bozdurdu
Çavuşesku rejiminin devrildiği 1989 olaylarında 72 sivilin ölüm emrini vermekten 15 yıla mahkum olan emekli General Victor Stanculescu, Anayasa Mahkemesi'nin kararı onaylaması üzerine geçen yılın sonunda hapse girmişti. Avukatlarının, Stanculescu'nun sağlık durumunu gerekçe göstererek ısrarla istediği tahliye 12 Mayıs'ta gerçekleşmişti. Stanculescu, beyin damarlarındaki tıkanıklık ve kalbinde yüksek derecede ritim bozukluğu teşhisiyle yıllığına şartlı tahliye edilmişti. Geçen hafta gazinoda kumar oynarken görüntülenen Stanculescu'nun tahliyesine askeri savcısının yaptığı itiraz karara bağlandı. Savcının itirazını haklı bulan mahkeme, Stanculescu'nun Rahova hapishanesine konmasına karar verdi. Bu arada mahkeme Stanculescu ile birlikte mahkum olan Mihai Chitac'ı sağlık nedenleriyle tahliye etti.
575147
Uzayda ABD-Fransa işbirliği
Uzayda ABD-Fransa işbirliği Giriş Saati 11:50 Güncelleme 11:57 ABD ile Fransa, uzayda sivil işbirliği yapmak üzere anlaşma imzaladı. NASA'dan yapılan açıklamada, anlaşmaların NASA Genel Müdürü Charles Bolden ile Fransız Ulusal Uzay Araştırmaları Merkezi Başkanı (CNES) Yannick d'Escatha tarafından NASA merkezinde perşembe günü imzalandığı belirtildi. Yazılı açıklamada, CNES'in NASA ile uzun bir işbirliği tarihi olduğu da vurgulandı. Anlaşmalar uyarınca, NASA önderliğinde ''Mars Atmosphere and Volatile Evolutionadlı projeyle Kızıl Gezegen'in evrimine ilişkin kilit öneme sahip bilimsel sorulara doğrudan yanıt aranacak ilk çalışmaların ortaya koyulacağı bildirildi. CNES'in iyonosferik elektronlar ve güneş fırtınalarını ölçmeye yarayacak ''Solar Wind Electron Analyzeradlı cihazı temin edeceği, ikinci misyon kapsamında da 2014'te dünyanın manyetosferinin incelenmesine olanak sağlayacak uydu fırlatılacağı kaydedildi. Diğer anlaşmalardan birinin 2006'da CNES ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından başlatılan gezegenlerin araştırılmasına ilişkin verilerin incelenmesine Amerikalı araştırmacıların katılımını, diğerinin de okyanusların topografisi ve tatlı suların planları konusunda çalışmaları öngördüğü belirtildi.
575258
Irak'ta Bombalı Saldırı
Irak'ta Bombalı Saldırı Yayına Giriş: 13:33:46 Güncelleme: 13:33:46 Ramazan ayı dolayısıyla kısmen sakin günler geçiren Irak'ta yine şiddet vardı. Mahmudiye'de bir araca yerleştirilen bombanın patlaması sonucu kişi öldü. Saldırı, Bağdat'ın 30 kilometre güneyindeki Mahmudiye kentinde meydana geldi. Irak polisi, iftar alışverişi sırasında kalabalık bir marketin önündeki aracın infilak ettirilmesi sonucu kişinin öldüğünü, 21 kişinin de yaralandığını açıkladı.
574587
Bela İş Başında
BEKİR HAZAR Bela İş Başında Orijinal Adı: National Security Yönetmen: Dennis Dugan Oyuncular: Martin Lawrence, Stewe Zahn KANALTÜRK 20.30 Earl ve Hank'in sadece bir ortak noktası vardı: İkisi de Polis Teşkilatı'na giremiyorlardı. Birisi polislikten atılmıştı, diğeri ise daha bu şerefe erişememişti bile. Fakat sonunda bu göreve kabul edildiler, teşkilatın en alt katmanından başlayarak. İki ortak bu görevde olsalar da, şansları yardımıyla, kendilerini büyük bir operasyonun ortasında buldular.
575247
15:15 Arabulucu'dan Garipoğlu'na ait yeni iddialar
ETİKETLERİEtiketi sen belirle!Arabulucu'dan Garipoğlu'na ait yeni iddialarMustafa ÖZDABAK Ümit TÜRK İSTANBUL DHA)Münevver Karabulut cinayetinde aile arasında arabuluculuk yapmasıyla gündeme gelen Cemil Baran, şimdi de Cem Garipoğlu'nun Ermenistan'da yakalandığı açıklanana kadar her gün Taksim'de 12:00'de basın açıklaması yapacağını söyledi. Gazeteci Cemil Baran, Taksim Meydanı'nda düzenlediği basın toplantısında Münevver Karabulut cinayeti ve Hayyam Garipoğlu hakkında yeni iddialar ortaya attı. Taksim Cumhuriyet Anıtı'na açıklama yapan Cemil Baran, Cem Garipoğlu'nun teslim olmadığını iddia ederek, "İstanbul'daki sel baskını sırasında yakalandı. Sel baskını sırasında bir senaryo geliştirildi ve şuanda senaryo oynanıyor. Bu çocuk Ermenistan'da, Ermeni kimliği ile ay boyunca kaldı ve Ermenistan'dan Urfa üzerinden İstanbul'a getirildi. Ben yalan söylemiyorum. Eğer çıkıp bunun açıklamasını yapmazlarsa ayın 30'unda ben yapacağım" şeklinde konuştu. "Gaziantep'de tane çocuğum var. Yarın bayram. Ancak memlekete dönmeyeceğim. Bayram günü de burada basın açıklaması yapıyor olacağım" diyen Baran'a, bir çevre sakininin, "3 milyon Euronun pazarlığını yapan sensin. Gizli kamera görüntülerini çeken sensin. aileyi zor durumda bırakan da sensin. Bir yerden para filan mı aldın" demesi üzerine, Cemil Baran,"Öyle olsa baştan 150 bin Euro, daha sonra da 500 bin Euro alır giderdim.Hiç kimseden para almadım" dedi. Üzerinde 'Hop dedik. Karşında Türk var' yazılı tişörtü gösteren Cemil Baran, "Türk halkı bu kadar saf mıydı? Türk halkı yalancıların açıklanmasını istiyor. Artık oyalamayın. Bu cinayette, bir balta, bir testere ve iki tane de bıçak kullanıldı. Cinayetle ilgili 50 kişi daha tutuklanacak. Gerçekler açıklansın" dedi.
575236
Diş fırçanızı ortak kullanmayın
Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nimet Ünlü,muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin diş sağlığı konusunda son yıllarda mesafe aldığını ancak henüz yeterli düzeyde olunmadığını söyledi. Her konuda olduğu gibi diş sağlığının da insanların eğitimiyle yakından alakalı olduğunu ifade eden Ünlü, Avrupa Birliği () ülkelerinde diş sağlığına çok önem verildiğini hatırlattı. ülkelerinde hükümetlerin ciddi yaptırımlar uyguladığını vurgulayan Ünlü, düzenli olarak ayda bir diş muayenesini yaptırmayanların, ceza olarak sigortalarını kendilerinin ödediğini belirtti. Ünlü, ülkemizde ise diş sağlığına insanların gereken özeni henüz göstermediğini anlatarak, ilköğretimde diş sağlığı eğitimi verilmesi ve bunun müfredata alınması gerektiği uyarısında bulundu. Ortak kullananlar var Türkiye'de özellikle 5-12 ve 35-44 yaş gruplarında çürük düzeyinin yüksek olduğunu aktaran Ünlü, "Sabah ve gece yatmadan önce günde en az iki kere dişimizi fırçalamalıyız. Olması gereken günde kere düzenli olarak fırçalanmasıdır. Ancak kez fırçalanarak da diş sağlığımızı koruyabiliriz" dedi. Ünlü, diş fırçasının, diş sağlığında önemli bir yeri olduğununu anlatarak, şunları kaydetti: "Diş fırçası en geç ayda bir değiştirilmeli. Ancak ülkemizde en iyi ihtimalle bir yılda değiştiriliyor. Bazı aileler ise diş fırçasını ortak kullanıyor. Bu durum, fırçalama sırasında kişinin diş etinin kanamasıyla, diş fırçasında kalacak tortuların hastalık bulaştırma tehlikesini ortaya çıkarıyor. Bireylerin taşıdığı çok tehlikeli hastalıklar bu yolla yayılabilir. Diş fırçasının ortak kullanımı, hepatit ve tüberküloz gibi ölümcül hastalıkların bulaşma riskini ortaya çıkarıyor. Bu nedenle kesinlikle diş fırçası kişinin kendisine ait olmalıdır ve bir başkası tarafından kullanılmamalıdır."
575378
Japonya'da ayı terörü: kişi ağır yaralı
'nın orta kesimlerinde dağlık Gifu bölgesindeki bir dinlenme tesisinde otobüsten inen turistlere ayı saldırdı. Kyodo ajansındaki haberde, Takayama'daki tesiste 1,3 metrelik ayının kişiye saldırdığı, kişiyi ağır yaralayan ayının bir hediyelik eşya dükkanına "saklandığı" belirtildi. Haberde, ayının daha sonra avcılar tarafından vurulduğu ifade edildi. Uzmanlar, Asya ayılarının insanlara saldırdığına çok nadir rastlandığına dikkati çekerken, saldıran ayının korkmuş olabileceğini belirtiyor.
575106
Van'da mevsimin ilk karı yağdı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Van'da mevsimin ilk karı yağdı VAN (A.A) Havaların soğumasıyla birlikte, Van'ın çevresinde bulunan yüksek dağların zirvelerine mevsimin ilk karı düştü. Van'da önceki gün etkisini gösteren yağmur, dün gece kentin çevresindeki yüksek kesimlerde yerini kar yağışına bıraktı. bin 58 metre yüksekliğindeki Süphan Dağı, İhtiyar Şahap Dağları'nın uzantısı olan bin 537 metre yüksekliğindeki Artos Dağı ile Erek Dağı zirvelerine ve Karapet Geçidi'ne kar yağdı.
575555
Eski dışişleri bakanı, BMW'ye danışmanlık yapacak
BMW'nin bir sözcüsü, konuyla ilgi fazla detay vermezken, Fischer'in kendilerini destekleyeceğini söyledi. Alman Spiegel dergisinin haberinde ise Fischer'in şirket çalışanlarına çevre bilincini güçlendirmek için fikirler vereceği ifade edildi. Haberde, Fischer'in uluslararası tecrübesiyle çok zengin fikirlere sahip olduğu kaydedildi. Fischer, aynı zamanda RWE adlı enerji şirketinin danışmanlığını yapıyor.
575311
Yarın Ramazan Bayramı
Yarın Ramazan Bayramı Bayram, camilerde kılınan namazlardan sonra başlayacak. Namaz, Ankara'da 07.15; İstanbul'da 07.30; İzmir'de 07.37'de kılınacak. Yayına Giriş: 14:51:33 Güncelleme: 15:10:57 Onbir ayın sultanı Ramazan, bu akşamki iftarla sona erdi. Ramazan'a veda etmenin hüznünün yerini, bayram neşvesi alacak. Yarın (20.09.2009) sabah kılınacak bayram namazları ile çoşku doruğa çıkacak. Müminler camileri doldurucak, tekbir sesleri kubbelerde yankılanacak. Bazı illerin bayram namazı saatleri şöyle: Ankara: 07.15 İstanbul: 07.30 İzmir: 07.37 Antalya: 07.22 Adana: 07.04 Trabzon: 06.47 Erzurum: 06.41 Diyarbakır: 06.45 Kayseri: 07.04 Konya: 07.15 Bursa: 07.30 Yolcu Taşıma Ücretlerine Bayram İndirimi Belediyeler bayram dolayısıyla yolcu taşıma ücretlerinde indirim yaptı. Ankara'da, EGO otobüsleri, bayram boyunca ücretsiz yolcu taşıyacak. İstanbul ve İzmir'de bayram boyunca toplu taşıma ücretleri yüzde 50 indirimli olacak. Bu arada İzmir Büyükşehir Belediyesi kabristan ziyaretleri için de ücretsiz ek seferler koydu. Yetkililer de aldıkları önlemlerle Ramazan Bayramı'nın sorunsuz geçmesini hedefliyor. Oto Yollar ve Boğaz Köprüleri Ücretsiz 19 Eylül Cumartesi gece yarısından başlayarak, 22 Eylül gece yarısına kadar oto yollar ve boğaz köprülerinden geçişler ücretsiz olacak. Liderlerin Bayram Programı Liderlerin bayram programları da belli oldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bayramın birinci ve ikinci günü İstanbul'da olacak. Gül, bayramın son günü de Kral Abdullah Bilim ve Teknolojisi Üniversitesi'nin açılış törenine katılmak üzere Suudi Arabistan'a gidecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin bayramı memleketi Antalya'da geçirecek. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, bayramın birinci günü İstanbul'da olacak. Erdoğan, bayramın ikinci günü G-20 Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmak için Amerika Birleşik Devletleri'ne gidecek. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal ile Milliyetçi Hareket Partisi Devlet Bahçeli ise bayramda Ankara'da olacak. Baykal ve Bahçeli, bayramın ikinci günü genel merkezlerinde parti örgütleriyle bayramlaşacak.
574697
Bebeğinizin neşe kaynağı sevimli arkadaşları
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Bebeğinizin neşe kaynağı sevimli arkadaşları Bu arkadaşlar bebeğinize neşe dolu anlar yaşatırken, pek çok şeyi de öğretiyor! Fisher-Price'ın ilk yaş oyuncaklar serisinde yer alan “Eğitici Yumuşacık Arkadaşlar” Türkçe konuşması sayesinde bebeğinizin erken yaşlardan itibaren harfleri ve rakamları algılamasını sağlıyor.
575108
Doğalgaz kullanımına dikkat!
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Doğalgaz kullanımına dikkat! Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü, Ankaralılar'ın doğalgazı bilinçli ve güvenli kullanmaları amacıyla yoğun bir bilgilendirme kampanyası yürütüyor. ANKARA (İHA) Başkentgaz Genel Müdürü Harun Gündüz, doğalgazın bilinçli kullanıldığında en güvenli yakıt olduğunu, ancak bilinçsiz kullanıldığında karbonmonoksit zehirlenmeleri meydana gelebildiğini belirterek, kullanıcıları, bu konuda hassasiyet göstermeleri konusunda uyardı. Türkiye'de ve Ankara'da kullanımı giderek yaygınlaşan doğalgazın, günlük hayatta çok önemli yer tutar hale geldiğini, bu durumun da doğalgazın güvenli kullanımının önemini artırdığına dikkati çeken Gündüz, "Doğalgazı güvenli kullanmanın yolu da vatandaşların bu konuda bilinçlendirilmesinden geçmektedir. Doğalgaz kullanıcılarının çoğunluğu gaz kaçağının tehlikeli olduğunu bilir, ancak bu durumda ne yapılması gerektiği konusunda yeteri kadar bilgiye sahip değildir. Birçok kişi de bildiğini sanıp bu konuya gereken önemi vermez. Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş Genel Müdürlüğü olarak kullanıcıların doğalgazdan kaynaklanan istenmeyen durumlarla karşılaşmamaları için bu konuda bilgilendirme kampanyası yürütüyoruz" dedi. Bu doğrultuda geçen kış, tüm apartman yönetimlerine, görünür yerlere asmaları için çeşitli uyarıların yer aldığı yaklaşık 75 bin mektup dağıttıklarını bildiren Gündüz, "Eğitici televizyon ve radyo spotları ile bir çizgi filmin yer aldığı DVD hazırlatarak RTÜK'ün onayına sunduk, daha sonra da televizyon kanalları ile radyolara gönderdik. Bazı televizyon ve radyolar bunları yayınlıyor. Ayrıca geçen kış Ankara Milli Eğitim Müdürü Sayın Kamil Aydoğan'ı ziyaret ederek, okullara dağıtılmak üzere 1000 adet DVD teslim ettik. Acil durumlarda yapılması gerekenler, bacaların ve cihazların periyodik temizliği gibi konularda uyarıcı broşür, sticker ve magnet bastırdık. Bunları acil ve iç tesisat ekiplerimiz evlere gittiklerinde abonelere veriyor, apartmanların girişlerine asılmasını sağlıyor' dedi. Temmuz ayında Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Ankara Festivali'nde 10 gün boyunca şirkete ayrılan stanttan, Hacivat-Karagöz, Kavuklu-Pişekar ve Şirketin sembolü olan Alev Adam-Alev Hanım karakterleriyle, ziyaretçilere çeşitli skeçlerle güvenli doğalgaz kullanımını anlattıklarını, üzerinde doğalgaz kullanımıyla ilgili uyarıların yazıldığı balonlar, stickerlar, CD'ler ve broşürler dağıttıklarını anlatan Gündüz, "Ramazan boyunca da Optimum, City, Armada, 365 ve Anteras alışveriş merkezlerinde iftar öncesinde bu etkinliklerimizi tekrar düzenledik. Bu gösterilere çocuklarımızın ilgisi ve onların bu konuda bir şeyler öğrendiğini görmek bizi çok mutlu ediyor. Eylül cumartesi günü de ulusal gazeteye büyük ilanlar vererek, kış öncesi hazırlıklarını yapmaları, özellikle bacalarını temizletmeleri konusunda uyarılarda bulunduk. Bu yöndeki faaliyetlerimiz kış boyunca devam edecek" dedi. "ÖZELLİKLE VENTİLASYONA DİKKAT" Doğalgazla çalışan şofben ve kombi gibi cihazların bağlı olduğu bacaların periyodik bakımlarının yapılmaması ve temizlenmemesi nedeniyle karbonmonoksit zehirlenmeleri meydana geldiğini belirten Gündüz, özellikle dikkat edilmesi gereken bir konunun da cama takılan havalandırmanın (ventilasyonun) kesinlikle kapatılmaması, havalandırmanın doğrudan atmosfere açık olmasının gerektiğini söyledi. Gündüz, vatandaşların uyması gereken kuralları ise şöyle sıraladı: "- Bacalarınızı yılda en az bir kez kış sezonu öncesi mutlaka temizlettiriniz. Bacalı cihazlarınıza, yetkili servisinizi çağırarak bakım yaptırınız. Cihaz bacalarına kesinlikle aspiratör bacası bağlatmayınız. Cihazlarınıza baca sensörü taktırınız, çalışır durumda olduğunu kontrol ettiriniz. Cama takılan havalandırmayı (ventilasyonu) kesinlikle kapatmayınız, havalandırmanın direkt atmosfere açık olmasını sağlayınız. Ters rüzgara karşı bacalarınıza şapka taktırınız. Evinizde çürük sarımsağa benzer bir koku hissettiğinizde, ortam dışına çıkarak Alo 187'yi arayınız; ekipler gelene kadar doğalgaz vanalarını kapatınız, pencereleri açık tutunuz, herhangi bir yangına yol açmamak için elektrikli hiçbir alete dokunmayınız ve ortamda cep telefonu kullanmayınız".
574761
IMF altın satacak
IMF altın satacak 19 Eylül 2009 Cumartesi, 09:03 Uluslararası Para Fonu (IMF), yoksul ülkelere kredi açmak ve finansmanını desteklemek için bir miktar altın satma kararı aldı. Fonun icra kurulu, piyasadaki altın satışını sekteye uğratmayacak biçimde, 403.3 ton altın satılmasına karar verildiğini açıkladı. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, kurulun kararından memnuniyet duyduğunu belirterek, böylelikle fonun yoksul ülkelere borç vermeyi hızlandırabileceğini söyledi. IMF, altını isteyen üye ülkelere veya serbest piyasada, belli bir süre içinde aşamalı olarak satmaya hazır olduğunu bildirdi.
575086
İstanbul'da 75 kilo eroin ele geçirildi
Alınan bilgiye göre, Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı ekipler, önceki hafta Büyükçekmece'de ele geçirilen 112 kilogram uyuşturucuya ilişkin yakalanan ve mahkemece tutuklanan Nasreddin U'nun adamlarının başka bir uyuşturucu sevkıyatı yapacağını tespit etti. Bunun üzerine çalışmayı derinleştiren narkotik polis, Nasreddin U'nun adamlarından M.A'yı izlemeye aldı. Bu çalışma sırasında uyuşturucu maddeyi Hollanda'ya götüreceği tespit edilen Erenköy Gümrüğü'ndeki bir tıra yönelik operasyon gerçekleştirildi. Söz konusu araçta yapılan incelemede, çeşitli yerlere gizlenmiş 51 kilogram eroin ele geçirildi. Operasyonda, M.A'nın yanı sıra sürücü K.Ö. ve Y. S. de gözaltına alındı. Bu kişilerden M.A'nın daha önce Ortaköy'de bir barda çıkan kavgaya karıştığı, kavga sırasında havaya ateş açtığı için tutuklanarak cezaevinde yıl yattığı bildirildi. AVCILAR'DAKİ OPERASYON Bir ihbarın değerlendirilmesi sonucu Avcılar Cihangir Mahallesi'ndeki bir depoya da operasyon düzenleyen narkotik polis, 24 kilogram eroin ile kilo 500 gram esrar ele geçirdi. Olayla ilgili, depo sahibi E.D. ile E.S, B.S, İ.O, A.O. ve Y.C. gözaltına alındı. Şüphelilerin eroini, komşu bir ülkeden getirdikleri ve İngiltere'ye göndermeye çalıştıkları belirtildi. Depo sahibi E.D'nin ise DTP Avcılar ilçe teşkilatı üyesi olduğu bildirildi. Operasyonlarda yakalanan kişi, polisteki işlemlerin ardından adli makamlara sevk edildi.
574745
Bekir Hazar: Fasılda Twitter!
Bekir Hazar 19 Eylül 2009 CumartesiFasılda Twitter! Uzun aradan sonra tekrar iftarlı-sahurlu Fasıl Gecesi'nde dostlarla buluştuk. HBB Genel Müdürü Bülent Öztürkmen ile eski günleri yad ettik. Bir anısını anlattı. Rahmetli Özal "Sizin HBB'ye Araplar ne diyor biliyor musun" diye sormuş. Ardından cevabını vermiş; "HaBiBi tv." Habibi tv ciddi yayıncılığa geçiş hazırlığındaymış. Nazlı Ilıcak kızı ile gelmiş. Şu aralar yazar dünyasını saran Twitter olayında geri kalmış. Fehmi Koru'dan, elinde İPHon'u Twitter'e kayıt dersleri alıyordu. Meğer Fehmi ağabeyimiz de en koyu Twittercilerdenmiş. Fasıl başladı Beyaz Köşk'te, bahçede takıldık bazı dostlarla. Erhan Köknar elinde kağıt kalemle geldi, bahçedekilerin tek tek ismini yazmaya başladı. Kendimi dersi kıran öğrenci gibi hissettim. Sanırım Fehmi Koru yoklama yaptırıyor ve Fasıl'dan bahçeye tüyen kaçakları tespit ettiriyordu. Apar topar içeri girdik. Fehmi Abi, "Sen şarkı söylemeyecek misin?" dedi. Rengim attı. Yoksa yeni kurallar konmuş, şarkı söyleme mecburiyeti mi getirilmişti? "Aman abi, ben de ses kompleksi var, yapma" dedim. Yıllar önce hayatımda ilk kez şarkı söylediğimde herkes yerlere yatmıştı gülmekten. Onu anlattım. Mazeretimi kabul etti. Sanatçısı, gazetecisi tek tek anons edilerek sahneye çıkıyor, şarkılar söylüyordu. Sunumları Erhan yapıyordu. Sık sık "Gecenin yıldızı Mustafa Karaalioğlu sahne alacak" anonsunu yaptı.. Ardından ekledi; "Azz sonra"... anonslarda "Herhalde reklamlara geçiyoruz" diye düşündüm. Mustafa Karaalioğlu provasız başladığı için uyum sorunu yaşadı orkestra ile. Ancak sesi muhteşemdi. Meğer üniversitede korodaymış. Daha önceki fasılda TMSF başkanı Ahmet Ertürk için "Fasıl gecesinde nargile içilir ama Ahmet bey puro tüttürüyor. Bu teamüllere aykırı. Puro caz dinleme kültürü içindedir" diye yazmıştım. Ahmet bey yine puro içiyordu. Eleştirimi eşi de okuyup bana katılmış. "En azından günden sonra ince puro içiyorum" diyerek durumu kurtarmaya çalıştı Ertürk. Mehmet Barlas'ın toplantısı vardı, uzun süre kaçamadı. Çünkü şarkı siparişi vermişti. Ancak bir türlü söylenmiyordu. Gece 24.00'e kadar şarkısını bekledi. Adam eşine "Hazırol, gelip seni gezmeye götüreceğim" demiş. Sonra cenaze arabasıyla kapıya dayanmış. Eşi "Ben cenaze arabasıyla gezmem" diye reddetmiş. Adam da "Yahu insanlar bu arabaya binmek için ölüyor" cevabını vermiş. Fasıl gecesine damgayı vuran fıkra da bu oldu.
574541
Huntington'ın ruhunu sızlatacak sergi
Shakespeare ise "İnsanın kaderini sevgi belirler." diyordu. Sanki bu sözler hiç söylenmemiş gibi Amerikalı siyaset bilimci Samuel Huntington 1993'te 'Medeniyetler Çatışması' diye ürkütücü bir tez ortaya attı. Uluslararası alanda yeni savaş ve çatışmaların ideolojik farklılıklar yerine medeniyetler arasındaki dinî farklılıklardan ortaya çıkacağını savunuyordu Huntington. Makalesi, yazıldığı dönemde çok konuşuldu. Kimileri buna tutunup yolları tıkadı, insanlık barışı bütün bütün tehlikenin kıyılarında gezinir oldu. Huntington'un tezi büyük ölçüde çürütülse de dünyada hâlâ çatışmadan medet umanların sesi kısılmış değil. Bu iç karartıcı tezden sıyrılıp yaşasaydı Huntington'u kızdıracak bir serginin haberine geçelim şimdi. Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde 'Ortak Kültürel Miras: Birlik İçinde Çokluk' başlıklı bir sergi açıldı. Huntington, Yunus'u duydu mu, okudu mu bilmiyoruz; ama serginin içeriği Yunus'un ötelerden gelen bir sesle söylediği "Dört kitabın manası/Bellidir bir elifte/Sen elifi bilmez isen/Bu nice okumaktır?" sözünün ete kemiğe bürünmüş hali diyebiliriz. Zira Türkiye'den ve dünyanın çeşitli müzelerinden alınmış Tevrat, İncil ve Kur'anlar, İslam Eserleri Müzesi'nin çatısı altında bir araya geldi. Tüm dinlerin kutsal metinlerini, edebiyat, bilim ve sanat eserlerini bir araya getiren sergide felsefe, tarih, astronomi, minyatür, tıp, filoloji gibi alanlarının baş tacı olan yazmalar ve belgeler, divanlar, sözlükler, atlaslar, haritalar kısacası 200'e yakın eserin aslı ya da dijital kopyası yer alıyor. Arapçadan Farsçaya, Grekçeden Latinceye, İbraniceden Ermeniceye, Osmanlıcadan Süryaniceye pek çok yazma eser, medeniyetlerin tek bir çatı altında, barış içinde yaşayabildiğinin göstergesi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero öncülüğünde başlatılan 'Medeniyetler İttifakı' projesi kapsamında açılan sergi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından düzenleniyor. Tüm yargIlardan, tüm farklIlIklardan uzak Anadolu coğrafyasını yurt edinmiş farklı diller, farklı etnik ve dinî kimlikler muazzam bir ahenk oluşturmuş sergi salonunda. Medeniyetlerin sanattaki etkileşimi, paylaşımı tüm dünyada insanlığın en büyük özlemi olan barışı haber veriyor. Birbirini besleyen medeniyetlerin eserleri hep bir ağızdan birliğe işaret ediyor. Tüm yargılardan, tüm farklılıklardan uzak sanatın, edebiyatın sıcak dili olan bu birliktelik, dünya barışına ve uygarlıkların ittifakına adanmış bir sergi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, serginin kataloğunda yer alan yazısında şöyle diyor: "Anadolu, tarihte kavimler göçünün durak yeri, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan verimli bir vahadır. Bu topraklarda medeniyetlerin buluşması ve kaynaşması ile insanlık büyük bir ırmağın kıyısında yol almıştır." Bir arada görülmesi pek kolay olmayan eserler arasında Türkiye Hahambaşılığı'ndan Tevrat, Türkiye Ermenileri Patrikhanesi'nden İncil, Topkapı Sarayı'ndan Kur'an aynı camekanda duruyor. Hilye-i Saadet, kıyafet albümleri, Şemailname, beratlar, risaleler, Kitab-ı Bahriye, Kelile ve Dimne, Siyer-i Nebi, Mahzenü'l Esrar ve Himayiller kültürel bir mirasın izlerini günümüze taşıyor. Türkiye'nin asırlardır barındırdığı kültürel zenginliği açığa çıkaran "Birlik İçinde Çokluk" sergisi, kesret içinde vahdeti görmek isteyenlere çok şey söylüyor. Sergi, 11 Ekim'e kadar gezilebilir.
574650
Hastalara reçete parası geliyor
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Hastalara reçete parası geliyor Hasta katılım payı, Ekim'den itibaren resmi sağlık kurumlarında ile lira arasında, özel hastanelerde ise 15 lira olacak. Muayeneler reçeteli ve reçetesiz olarak ayrılacak. İlaç yazdıran hasta lira katılım payı ödeyecek ANKARA Sağlık harcamalarında 2010 yılında milyar lira tasarruf hedefleyen hükümet, uzun süredir tartışılan önlemleri hayata geçiriyor. Bakanlar Kurulu, hem ilaç giderlerini azaltacak hem de tedavi giderlerinde hasta payını artıracak önlemleri uygulamaya sokuyor. Ekim'den geçerli olacak yeni tedavi tebliği ile memurlar, Sosyal Güvenlik Kurumu'na bağlı sigortalılar ve yeşil kartlıların hastanelerdeki tedavi ücretine katılım payı artıyor. SÜRATLE DEVREYE GİRDİ Muayeneler reçeteli ve reçetesiz olarak ayrılacak. İlaç yazdıran hasta lira katılım payı ödeyecek. Gereksiz ilaç yazımının önüne geçilmesi amacıyla geçilen uygulama Ekim 2009'dan itibaren diş ve diğer ayaktan tedavilerde başlayacak. Orta Vadeli Ekonomik Program'da öngörülen sosyal güvenlik açığının azaltılmasıyla ilgili ilk somut adım atıldı. Katlanarak artan ilaç giderlerinin önüne geçmek için artık reçete başına hastadan lira alınacak. KATILIM PAYI YENİDEN Danıştay'ın kaldırdığı muayene katılım payları da yeniden getiriliyor. Daha önce sağlık ocakları ve aile hekimlerinin muayenesinde alınmayan katılım payı artık lira olarak vatandaştan tahsil edilmeye başlanacak. Devlet ve üniversite hastanelerinde hastalar lira tedavi katılım ücreti ödeyecek. 10 liralık özel hastanede muayene katılım payı ise 15 liraya çıkarıldı. Hastalar devlet ve üniversite hastanelerine 5, özel sağlık kuruluşlarına 12 lira verecek. Hastalık hastalarına basamak ayarı Sağlık hizmetlerinde yeni bir dönem getiren katılım payı uygulamasında ilaç yazdırmadan sağlık ocağı ve aile hekiminde muayene olanlar para ödemeyecek. Katılım payı doktor ve diş hekimi muayenelerinde, vücut dışı protez ve ortez kullanımlarında, tüp bebek tedavisinde alınacak. Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesinde katılım payı alınırken reçete ve reçetesiz muayene ayrımı yapılacak. İkinci ve üçüncü basamak resmi sağlık kurumları ile özel sağlık kurumlarındaki muayenelerde yukarıdaki tutarlardan TL indirim yapılacak. Orta Vadeli Program tanıtımında katılım paylarıyla ilgili soruya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de, “Grip olmuş üşütmüş hastanın hastaneye gitmesi büyük maliyet oluşturuyor. 1. basamak sağlık kuruluşunda 15-20 lira arasında devlet hastanesinde bu rakam 30 liraya yükseliyor. Üniversitede 45 liraya çıkıyor. Dengelemeler yaparak bu maliyetleri kısacağız.” demişti. Acillerden katılım payı alınmayacak Acil gelen hasta ve yeşil kartlılardan ise katılım payı alınmayacak. Memurlar için kurumları tarafından çalışanın maaşından kesilecek. Muayene sonrası reçetelenen ilacın anlaşmalı olmayan eczaneden alınması halinde, katılım payı, ilaç bedelinin kurum tarafından memura ödenmesi sırasında, katılım payının tutarı kadar memura eksik ödeme yapılmak suretiyle tahsil edilecek. Memurun aile fertleri adına düzenlenmiş olan her bir reçete için ayrı ayrı muayene katılım payı hesaplanacak.EKONOMİ
574126
Özel Çağ Okulları için Büyükşehir'den açıklama
Açıklamada, Yenibosna Köyaltı bölgesindeki 114 bin 500 metre karelik alanın 30 bin metre karelik bölümünün Özel Çağ Okulları''na 49 yıllığına kiralandığı ifade edilerek, Özel Çağ Okullarının, Hazine'nin verdiği yetkiyle Büyükşehir Belediye Meclisine plan tadilatı teklifinde bulunduğu kaydedildi. Büyükşehir Belediyesinin açıklamasında şu hususlara yer verildi: ''Teklifte bulunulduğu esnada bölge 'ağaçlandırılacak alan' vasfını yitirmiş, 'onama sınırı dışında' kalan plansız alan vasfındaydı. Teklif, 13 Temmuz 2006'da Büyükşehir Belediye Meclisinden oy birliğiyle geçmiştir. Konuyla ilgili İSKİ'nin olumsuz görüşleri yoktur, tavsiyeleri vardır. İSKİ, 25 metre bir kenarı, 25 metre diğer kenarı olmak üzere, dere kenarında koruma bandı bulundurulması tavsiyesinde bulunmuştur. Büyükşehir Belediyesi, Ayamama Deresi kenarından itibaren 25 ile 50 metre arasında değişen mesafe içerisinde 'Park Alanı' ve 'Yol Alanı' şeklinde koruma bandı düzenlemiştir. Dolayısıyla haberlerde yer alan 'İSKİ'nin itiraz ettiği' iddiaları asılsızdır. Özel Çağ Okulları, dere koruma bandının dışında kalmaktadır. Ayrıca, alanın plan tadilatının Meclis'ten geçtiği zaman yeşil alan oluğu iddiaları da doğru değildir. Söz konusu plan tadilatı rutin bir kamusal talep olduğu için kabul edilmiştir.
575502
BWW eski bakanı danışman yaptı
BMW'nin bir sözcüsü, konuyla ilgi fazla detay vermezken, Fischer'in kendilerini destekleyeceğini söyledi. Alman Spiegel dergisinin haberinde ise Fischer'in şirket çalışanlarına çevre bilincini güçlendirmek için fikirler vereceği ifade edildi. Haberde, Fischer'in uluslararası tecrübesiyle çok zengin fikirlere sahip olduğu kaydedildi. Fischer, aynı zamanda RWE adlı enerji şirketinin danışmanlığını yapıyor.
574608
Süper Lig'de hiçbir maç kolay değil
İSMET BADEM Süper Lig'de hiçbir maç kolay değil Gaziantepspor'un başarılı golcüsü Beto, takım olarak Kasımpaşa maçından puan aldıkları için büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Brezilyalı golcü, “Ligde kolay maç yok. Eskişehir maçı da bunlardan biri. Kazanmak için oynayacağız. Hocamız dediklerini yaparsak kazanırız diye düşünüyorum ama çok zor maç” dedi.SPOR
575209
Satılıyordu kahraman oldu...
Satılıyordu kahraman oldu... Sabri, Arda gibi alt yapıdan yetişmişti. Güçlü fiziği, mücadeleci futbolu ve ortalamanın üstündeki tekniği ile takıma kadar yükseldi. Herkes onu geleceğin yıldızı olarak görüyordu. Ancak futbolundan çok kavgacı kişiliği ve disiplinsiz tavırlarıyla ön plana çıktı. 2007-08 sezonunda Feldkamp tarafından süresiz kadro dışı bırakıldı. İlk fırsatta satılması gündeme geldi. Tam da bu esnada araya takımın ağabeyi girdi, hem yönetimi hem de Feldkamp'ı ikna etmeyi başardı. Ama hırçın çocuk uslanmıyordu. Cim Bom'un kötü bir performans sergilediği. Sabri'yi birileriyle dalaşırken, kavga ederken görmek neredeyse kanıksanmıştı. Üstelik, taraftarın da hedefindeydi. Tribünler genç yıldız için 'Ruhsuz oyuncu istemiyoruz' diye tempo tuttu. SÖZ VERDİ DEĞİŞTİ Herkes yeni sezonda gönderilmesine kesin gözüyle bakıyordu. Hatta yerine uzun süre oyuncu arayışları bile oldu. İşte ne olduysa bu aşamada oldu. İşin ciddiyetini anlayan Sabri, yöneticilerle yaptığı görüşmede artık uslanacağına dair söz verdi. Bunun üzerine yönetim oyuncu arayışını dondurdu. Sarı kırmızılı futbolcu da idmanlardaki çalışkanlığı ile Rijkaard'ın gözüne girmeyi başardı. Üstelik, her türlü olaydan ve hırgürden de uzak durmaya özen gösteriyordu. derbisi sonrası Hollandalı'nın 'Sabri sanki arkasına motor takılmış gibi oynuyor' sözleriyle övgüsünü almayı bile başardı. maçında ise müthiş bir performans gösterdi. Kısa sürede satılacaklar listesinden, kahraman mertebesine yükselerek hak ettiği değeri kazandı.
574604
Başarı için şehir tek yürek olmalı
İSMET BADEM Başarı için şehir tek yürek olmalı Kayserispor Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, şehirde bütünlük sağlanamadığı sürece işlerinin zorlaşacağını kaydetti. Tecrübeli teknik adam, “Hep beraber bir futbol kenti oluşturmamız gerekiyor. Bunu taraftarımız, kulüp yöneticilerimiz, basınımızla sağlamalıyız. Bunu sağlayamadığımız sürece işlerimiz zor olur” diye konuştu.SPOR
574740
İbrahim Kahveci: Bu abuk tabloya kim gülmez ki
İbrahim Kahveci 19 Eylül 2009 CumartesiBu abuk tabloya kim gülmez ki Ülkemizde bankacılar ile sanayicinin ilişkisini gösteren tablo bu günlerde bazılarını güldürüyormuş. Biz de bu gülmenin nedenlerini araştıralım istedik ve karşılıklı rakamlara baktık. Merkez Bankası haftalık bülteninden bankaların seçilmiş bilânço büyüklüklerine bakıyoruz. Verilen krediler bölümünde 04 Eylül 2009 bakiyesi 309 milyar 205 milyon lira görülüyor. Verilen krediler 26 Eylül 2008'de 307 milyar 399 milyon liraymış. Krediler karşılığında mevduat ve toplanan fonlara bakıyoruz. 26 Eylül 2008'de 394 milyar 636 milyon lira mevduat ve fon varlıkları varmış. Bu varlıklar 04 Eylül 2009'da 451 milyar 713 milyon lira olarak gerçekleşmiş. Şimdi iki tarihi karşılaştıralım: 2008'de kriz başlarken bankaların kaynakları 395 milyar lira iken kredileri 307 milyar liraymış. Yani mevduat ve fonların yüzde 77,7'si kredi olarak sanayiciye akmış. Bir de krizde bugüne bakıyoruz. Kaynaklar 452 milyar lira, krediler ise 309 milyar lira. Kredilerin kaynaklara oranı yüzde 68,4'e olmuş. Yani bir yıl önce sanayici ile olan bağı yüzde 77'lerden 68'lere gerilemiş. Veya bankaların kredileri nerede ise aynı seviyede kalmasına karşılık kaynakları 395 milyar liradan 452 milyar liraya yükselmiş. Bankaların yeni kaynaklarını reel sektörün hizmetine hiç açmadıklarını bu rakamlar üzerinden söyleyebiliriz. Neden mi? Çünkü aynı tarihler arasında bankaların ellerindeki menkul varlıklar 160 milyar liradan 215 milyar liraya yükselmiş. -Yani kredileri 309 milyarda kalmış bir bankacılık sektörü, -Kaynakları 57 milyar artmış bir bankacılık sektörü -Kâğıt yatırımları 55 milyar lira artmış bir bankacılık sektörü Bizim karşımızda durunca acaba ne diyeceğiz? Elbette bu tabloyu görmeyip dağa, taşa kredi verdik. Kredi oranı en üst düzeyde diyenleri tebessümle seyredeceğiz. İnsan iki şekilde gülermiş. Mutluluktan ve acının dayanılmaz noktasından. Bankaların kârları ortadadır. Aynı şekilde sanayicinin kârları da ortadadır. İSO-500 ve ek 500 listesi sanayicinin durumunu görmek isteyen bankacıların önüne seriyor. Olmadı Zafer Çağlayan Sanayi Bakanlığı döneminde ülkenin sanayi envanterini çıkartmış ve oradaki kârlılıkları ortaya sermiştir. Oraya da bakılabilir. Bu ülkede bir kesim var ki gerçekten mutluluktan abuk şekilde gülüyor. Ama bu ülkede bir kesim var ki acıdan gülüyor. Kâr oranları kimin neden güldüğüne ışık tutar mı diye sorası geliyor insanın. Ama bu mübarek kriz günlerinde "komşusu para bulamazken, kendisi kasası para dolu olanlar bizden değildir" diye söylemek istiyor insan doğası gereği. Zaten sektörü çok zorlayacak kesim Kadir gecesi sebebi ile dışarıda kalması mı hesap edilmişti? Açıkçası bilemiyoruz. Ama rakamlara bakmayı biraz olsun ihmal etmiyoruz. Şimdi bu tartışmalar çoktan geride kaldı. Artık kredi için barışmaya çalışan kesim bankacılar. Artık yeniden kredi kartı dağıtmaya çalışan kesim bankacılar. Keser döndü sap döndü ve nihayet hesap dönüyor. Ama bu hesaba kimsenin gülmemesi gerekiyor. Dün Merkez Bankası bir kez daha faiz indirdi. Ya bir likidite oranına ve parasal maliyete bakın bir de kredi maliyetlerine. Bu kadar açık oran farkı bir daha oldu mu? Biz BDDK'yı da ilgilendirecek bir konuyu gündeme almış ve burada yazmıştık. Krizde bankalardan rüşvetle kredi verme hikâyelerini duyduğumuzda, kamuoyuna ve BDDK'nın dikkatine aktarmıştık. Ama BDDK ne sordu, ne de kaynak istedi. Zaten böyle girişimlerde ben de hemen kamu tarafına da bakılmasını düşünürüm. Ama sorulmadı. BDDK rüşvetle kredi işiyle ilgilenmedi. Sonra da bizim bankacılar tefecilerden şikâyet ediyor.
575063
Hırsızlar işi abarttı, artık evlere zili çalarak giriyorlar
Ne açık bırakılan lamba, ne televizyon, ne de düzenli olarak boşatılan posta kutusu hırsızları caydırmıyor. Yeni bir hırsızlık yöntemi keşfeden hırsızlar evlere yakalanmamak ve şüphe çekmemek için zili çalarak giriyor. Şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemler bulan hırsızlar gözüne kestirdikleri evlere her türlü önleme rağmen giriyor. Zil çalma yöntemiyle hırsızlık şöyle yapılıyor: Hırsızlar önce para ve değerli eşyanın çok olduğunu tahmin ettikleri evleri gözlerine kestiriyor. Daha çok villa tipi evler ve az katlı müstakil konutlar seçiliyor. Hırsızlık girişimi için özellikle tatil ve bayramlarda ev bir iki gün gözetleniyor. Eve gelen giden var mı? Gece ışık açık bırakılmışsa gece sönüp söndürülüp söndürülmediği, farklı bir odanını ışığının yanıp yanmadığı, perdelerin açılıp açılmadığı izleniyor. Bütün bu gözetlemeden sonra hırsızlar her ihtimale karşı evde birinin olup olmadığını kesinleştirmek için fazla dikkat çekmeden bir iki kez zili çalıyor. Eğer kimse yoksa eve girerek hırsızlık olayını gerçekleştiriyor. Aynı şekilde çok katlı binalarda da bu şekilde hırsızlık girişiminde bulunan hırsızlar, zili çalarken komşu tarafından görünmeleri durumunda yanlış zile bastıklarını söyleyip oradan ayrılıyor. Komşu da hırsızın zili çalacağı aklına gelmediği için gelen kişiden şüphelenmiyor. Fark edilmezlerse evde kimsenin olmayışıyla rahatlıkla hırsızlık eylemini yapıyor. BAYRAMDA HIRSIZLARA DİKKAT Polis, hırsızların soygun için her yolu denediğini belirterek, vatandaşları hırsızlara karşı uyarıyor. 'Zil çalmanın' yeni bir hırsızlık yöntemi olduğunu vurgulayan polis, bu yöntemin son zamanlarda sıkça kullanıldığını ifade ediyor. Hırsızlıkların bu yöntemi yakalanmamak ve şüphe çekmemek için uyguladığını belirtiyor. Polise göre tatile giden kimselerin hırsızlık olayına karşı alması gereken tedbirler en başında güvenilen bir komşuya anahtarın verilmesi geliyor. Komşunun zaman zaman evi kontrol etmesi hırsızlar için en önemli caydırıcılık özelliği taşıyor. Diğer genel tedbirler ise şöyle: Kapılarınızı ve pencerelerini kilitlemeyi unutmayın. Zemin ve birinci katlara demir parmaklıklar yaptırın. Mümkünse güvenlik kamerası yerleştirin, kamerayı görünebilecek bir yere sabitleyin. Posta kutunuzu boşaltın, evin bir odasının lambasını açık bırakın. PVC cam ve kapılara ek kilit yaptırın.
575406
Japonya'da turistlere ayı saldırdı
Kyodo ajansındaki haberde, Takayama'daki tesiste 1,3 metrelik ayının kişiye saldırdığı, kişiyi ağır yaralayan ayının bir hediyelik eşya dükkanına "saklandığı" belirtildi. Haberde, ayının daha sonra avcılar tarafından vurulduğu ifade edildi. Uzmanlar, Asya ayılarının insanlara saldırdığına çok nadir rastlandığına dikkati çekerken, saldıran ayının korkmuş olabileceğini belirtiyor.
574579
SELİM İLERİ 'Gazpacho'dan çorbaya
Forster not düşmüş: "Bu kitap, 1927 baharında Cambridge Üniversitesi'nin Trinity Koleji'nde, William Clark adına düzenlenen bir dizi konuşmadan oluşmuştur." Anılan Clark, Shakespeare uzmanıymış. On dokuzuncu yüzyılda İspanya'ya gitmiş, gençliğinde. Orada geçen güzel günleri Gazpacho'da kaleme getirmiş. 'Gazpacho' sözcüğünü böylece öğreniyordum: Endülüs köylülerinin çok sevdiği soğuk çorbanın adı. William Clark da çok sevmiş olmalı. Soğuk çorba mutfağımızda pek yaygın değil. Çorba dendi mi, dumanı tüten çorbalar gelir gözümüzün önüne. Dünya gazetesinin yeni dergisi Ehlikeyf'in sayfalarında olduğunca. Ehlikeyf sıcak bir dergi, iki ayda bir yayımlanacak. Yiyip içme sanatının inceliklerini buluşturacak okurla. İlk sayısında çorbaların yer alması elbette boşuna değil. Hem Ramazan, hem de soframızın vazgeçilmezi. Sonra, çorbanın yazı dünyamızdaki yeri; Faruk Şüyün "Başlarken"i bitirirken saptıyor: "Sermet Muhtar Alus'un en gözde işkembecisini, 1844'te ortaya çıkan ilk Türkçe yemek kitabı olan Melceüt Tabbahin'in yazarı Mehmet Kâmil ve Ev Kadını adlı yapıtı 1882-1908 yılları arasında dört baskı yapan Ayşe Fahriye Hanım'dan çorba tariflerini de bu sayıda bulacaksınız." Ayşe Fahriye Hanım'ın dört baskısı üzerinde durmazlık edemedim. Bir zamanların çok satanı, ne de olsa. Kulak Çorbası onun tarifinden, hayli zor kotarılır bir çorba. Yufkaları siz yapacaksınız; "çentimiş gayet az soğan ile" eti ya da tavuk kıymasını kavurup, yufkaların içine koyacak, "şeker külâhı gibi büküp ağzını" siz kapayacaksınız. Sonra et suyuna atılacak. Derken 'terbiye' faslı başlıyor. Ayşe Fahriye Hanım, "... düğün çorbası gibi un terbiyesi vermeli" diyor. Ekliyor: "Eğer matlup ise düğün çorbası misillü bir de yumurta terbiyesi ilâve etmeli." Zamanının satış yazarı Ayşe Fahriye, Çerkes Çorbası'nın da tarifini vermiş. Çerkes Çorbası hiç içmedim. Çerkes tavuğuna bayılırım, ama bu çorbadan ne çıkar, kestiremedim. Yağlı tavuklu, mısırlı, yeşil ya da kırmızı biberli bir çorba... Aynı kalemin Sebze Çorbası, bildiğim ve tattığım sebze çorbalarından epey farklı. Bir defa malzemesi farklı. Bildiğim sebze çorbalarında 'şalgam' yoktur; bunda var. Şalgam, doğup büyüdüğüm 1950'ler İstanbul'unda handiyse gözden düşmüş bir sebzeydi. Şalgam dendi mi yüz göz buruşturulurdu. Ayşe Fahriye Hanım, önce, on on beş havucun kırmızılarını "kaba rende ile" rendeliyor, pırasaların beyazını halka halka doğruyor; sonra, bir kerevizi, iki üç maydanoz kökünü kazıyıp kıyıyor, iki şalgamı soyup ufak ufak doğruyor. Beş on ufak soğanı da soyduktan sonra "düğün çorbası tarzında kaynanmış et parçalarıyla tencereye vaz eylemeli". Devamı var ama, Ehlikeyf'te... Öyle anlaşılıyor ki, Düğün Çorbası'nın geçmiş mutfağımızda özel bir yeri olmuş. Âdeta denek taşı: Her tarifte Düğün Çorbası'na gönderme söz konusu. Düğün Çorbası zahmetli çorbalar arasında mıydı; hatırladığım, evimizde öyle sık pişmezdi. Şimdi yarım yüzyıl öncesine dönüyorum ve sevgili annemi, Cihangir'deki kira evinin daracık mutfağında görüyorum. Kasap Todori'nin hazırladığı, iki yüz gram kadar 'parça et'i -herhalde koyun- tencereye koyuyor, az suda, etleri bir iki parmak aşacak kadar, haşlıyor. İyice haşlandıktan sonra, etler iyice didiklenecek, hem de soğumadan. Aynı tencereye un serpilecek, karıştırılacak, kıvama getirilecek. İncecik incecik etler de eklendikten sonra, çorba çok ağır ateşte, karıştırıla karıştırıla pişirilecek. Tarif edilirken, "Üzeri göz göz olana kadar" denilirdi. Bu arada Düğün Çorbası'nın ünlü terbiyesi hazırlanacak: Yumurtanın sarısı limon suyuyla bir kâsede çırpılacak. Bu terbiye, göz göz olmuş çorbaya iki üç dakika önce boca edilecek ve azıcık daha kaynatılacak. Hemen tereyağı eritilecek, bol kırmızıbiber; ateşten alınmış çorbanın üzerinde gezdirilecek. Zaten en çok bu son 'an'ı severdim... Sebze, düğün, yayla, tarhana, pirinç, öylesi yüzde yüz 'yerli' çorbalar saltanatlarını korurken, yeni yeni, deyiş yerindeyse 'alafranga' çorbalar da girmiş mutfağımıza. Komşumuz Madam Zoya'nın Lahanalı Çorba'sı herhalde alafranga çorbalardan biriydi, tabiî Madam Zoya'nın kendi 'spesyiyalite'si de olabilir. Lahana yapraklarını tek tek ayırıp ince ince kıyacaksınız. Havuç ve kereviz rendelenecek. Kereviz kararmasın diye limon suyunda dinlendirilmeli. Margarinde 'yağsız kıyma' soğan ve -arzuya göre- baharatla kavrulacak. Kâfi miktarda su konacak; sebzeler atılacak, havuç, lahana, kereviz iyice yumuşayıncaya kadar tencere ateşte kalacak. Son anda tuz ve kırmızıbiber... Kış günlerinin hoş bir çorbasıydı. Macar edebiyatının verimi olduğunu sandığım, çocukluğumun en güzel romanı Ateşböcekleri'nde ateşböcekleri sabah kahvaltılarında ille Bezelye Çorbası içerlerdi. Unutmamak gerekir: Ateşböceklerinin sabahı, günlerin akşam saatindeydi. Gün batarken uyanıyordu ateşböcekleri, gecelerde yanıp sönerek bize umut vermek için. Daha önce yazdım: Bu Bezelye Çorbası'nı yıllar yılı merak ettim. Bizimkiler bilmezlerdi. Sonunda bir 'roman çorbası' olduğuna karar verdim ve hiçbir zaman içemeyeceğim diye üzülüp durdum. Meğer Bezelye Çorbası, alafrangalaşan mutfakta çoktan yerini almış; sadece bizimkilerin haberi olmamış. Yapılışı zor değil: Bezelyeler ayıklanacak, suda haşlanacak, püre haline getirilecek. Tencerede yağda eritilecek, un yağda sararana kadar karıştırılacak, tuz, beyazbiber, bezelye püresi eklenerek, karıştırıla karıştırıla çorbaya dönüştürülecek. Kuru nane de ekebilirsiniz. Durun! Bezelye Çorbası'nın sütünü unuttum: Bu çorbaya -dört beş kişilik- ille bir bardak ılık süt konacak. Sütlü çorbalardan biri de, ilk kez Armağan İlkin'in kadar özenli, zevkli sofrasında içtiğim Sütlü Patates Çorbası. Benim gibi patatesi sevenler için, tadına doyulmaz; kâse kâse içilecek bir çorba. Hikâye hep aynı: Önce margarin ya da tereyağı eritilecek. Armağan margarin modasına kapılanlardan değildi. Unu ilâve ederek sararıncaya kadar kavuracaksınız. İsteyen çentilmiş soğanla besleyebilir. Sütü ve suyu ağır ağır boşaltın. Daha önce haşlamış olduğunuz patatesleri çok ince doğrayarak çorbaya koyun. İyice kaynatın; ateşten indirirken rendelenmiş kaşar peynirini ve kırmızı pul biberi serpin. Âfiyetle içebilirsiniz. Ehlikeyf'te tiyatromuzun olduğu kadar mutfakların da kraliçesi olan değerli Gülriz Sururi, "Çorba deyince, aklıma önce kış gelir" diyor. "Kar gelir, çıtır çıtır yanan soba gelir. Sıcak bir çorbanın tadına hakkıyla varmak için biraz da üşümek gerekir. Sobalı bir odada ya da ocak yanan bir odada içilen çorbanın tadı hiçbir şeye benzemez." Gülriz'in mutfağı bütün yeniliklere açıktır ama, meğer en sevdiği eski, geleneksel Tarhana Çorbası'ymış. Özlü tarifini vermekten kendini alamamış: "Kaynarken içine yağsız kıyma ufalanıp, pul biberli yağ gezdirilmiş, önceden kâseye beyaz peynir ufalanmış tarhana tam bir Türk çorbasıdır." Bayramınızı kutlarken, günleriniz çorbasız geçmesin diyorum... s.ileri@zaman.com.tr
575285
Gurbetçinin izini
İzin Hazırlıkları Gurbetçi ailesinin sorduğu sorular… Akrabalara hangi hediyelerigötürsek? Yeğene geçen yıl Barbie-bebek götürmüştük… Bu sene de Barbie-bebeğine çorap alalım… Enişteye de çorap alabiliriz… Aaaa, hiç çorap olur mu, bir gömlek alabiliriz… Türkiye tekstil sanayiinde çok gelişmiş bir ülke, orada herşeyin en güzeli ve kalitelisi var! Olmaz ki, şimdi bize küser… Diğerine gömlek getirmişsin, bana sadece çorap diye alınır… Ayıp olur… Herkese paket paket çikolata götürüyoruz ya, daha ne olsun! Sanki biz çok mu zenginiz! Ama Türkiyeliler bilmiyorlar durumları, gücenirler… Ağabeyinin donuna lastik götür Valla hepsinin evi, yazlığı, herşeylerimükemmel… Bizden daha zenginler… Hem Türkiye’de herşey var, ne diye yük yapalım ki? Neyse, hediye yerine bir ihtiyaçlarını karşılarız… Mesela kömürlerini alırız… Gurbetçi çocuklar kendi aralarında: Akrabalar senin okulunu sorduğunda ne cevap vereceğiz? Nerede okuyorsun sen Türkiye‘dekilere göre? Berufsoberschule ne oluyor? Meslek lisesi mi? Senin Ausbildung’un Türkçe manası ne? Çıraklık mı Çıraklık ne oluyor? Hani birisinin yanında meslek öğreniyorsun ya… Ne çıraklığı be, ben çırak mıyım?Ben hem meslek öğreniyorum, hem okula gidiyorum. Gurbetçi anne-baba:Öyle „Be“ diye konuşmayın Türkiye’de, Türkçe bilmiyorsunuz zanneder akrabalar… Türkiye’ye yolculuk… Gurbetçibaba: Çocuklar, çişlerinizi yapın, kusacak olanlar şimdiden kussunlar, yolda her dakika başı duramayız… 3000 kilometre yol var önümüzde… Kilometre sıfır, ilerleme 700 metre… Evin küçük şımarık oğlu (Yani prens beyefendi ): Baba çişim geldi Baba, herkesin köyü var, bizim köyümüz nerede? Bizim köyümüz yok, kasabamız var! Kasaba ne demek? Köyden biraz daha büyük bir yer… Evin büyük oğlu: Baba şu kamyonu sollasana yaaa, canımı sıktı. Evin küçük oğlu: Baba sen de BMW alsanaaaa… Gurbetçi baba: Oğlum, bu kadar çocuk nasıl sığsın BMW’ye Evin küçük kızı, evin küçük oğluna: Hoplayıp zıplayıp durmasana! Evin küçük oğlu: Anneeeeey Gurbetçi anne: Yine ne olduuuuuuuu, bi rahat durmuyorsunuz arkada! Evin küçük oğlu: Ablam bana ne dedi biliyor musuun! Gurbetçi anne evin küçük kızına: İdare ediver, olgun ol, sen ablasın, benim oğlum çok akıllıdır! Gurbetçi baba: Bulgaristan’a yaklaştık, gümrükten geçerken hepiniz uyuyor numarası yapın, arabayı kontrol ederlerse, rüşvet isterler… Evin büyük kızı: Offf baba yaaaa, Türkiye’ye ne zaman varacağız? gündür yollarda perişan olduk… Gurbetçi baba: Yaklaştık, az kaldı…Türkiye gümrüğünde sakın silah, para filan demeyin…Hemen şüphelenirler… (Sanki her gün silah ve paradan bahsediyoruz…) Çocuklar: Aaaaa, bak şu uzaktakidağlar artık Türkiye’nin dağları, yaşasın, yaklaştık Türkiye’ye !!!! Türkiye’deki akraba karşılamaları ve Türkiyeliler‘in yorumları: Yaşlı akrabalar: Aman da aman, kimler gelmiş Çocuklar büyümüşler !(Ağlamaklı) Orta yaşlılar: Hoşgeldiniiiiz! Bu kaçıncı çocuktu? İsmi neydi? Hangi okula gidiyor? Neden okula gidiyor, çalışsa ya, orada Mark kazansın…Türkiye’den ev alsın, buradan birisiyle evlensin… Para lazım parrraaaa… Türkiyeli kuzenler: (Omuza bir yumruk) Naber kuzen Bu ne biçim kılık kıyafet, bir de Almanya’da yaşıyorsunuz güya! Sizin babanız çok cimri, kadar yıl Almanya’da yaşıyor, bir Diesel getirmedi bana! Gurbetçi kuzen, Türkiyeli kuzene: Diesel ne demek??Benzin markası mı? Kibar Türkiyeliler: Siz neden –yom -yomdiye Türkçe konuşuyorsunuz, yamyam gibi? Anne-babanız size Türkçe öğretmedi mi GeliYORUM, gidiYORUM diye konuşmalısınız Türkiyeli: Kızım siz yobazsınız YOBAAAAZ !!! Gurbetçi kız:Yobaz ne demek? Türkiyeli:Baksana, annen nasıl giyiniyor Kasabalı teyzeler: Siz nerden geliyonuz yeğenim Kimin gızısın sen? Hasangillerin gızı değil misen? Türkiyeli çocuk: Bu araba sizin mi lan? Yabancı plakalı…Siz Almanya’dan mi geliyor sunuz? Gurbetçi çocuklar: Tanımıyorum ki, neden eliniöpeyim? Kayın ve görümce ne demek? Dayım mı, şimdiye kadar neredeydi?„Dayı“ senin ağabeyin mi oluyor anne? Neden tanımıyoruz? Penye ne demek? Türkiyeli: Üzerinde giyindiğin şeye burada penye diyorlar!!! Bu adama ne diyeceğim? Amca mı, dayı mı, ağabey mi Ela gözlü ne demek, hangi renk? Yeşil-kahverengi karışımı bir renk işte! Türkiye’deki insan ve akraba çeşitleri: Almanya’da kalın, kendinizi kurtarın, sakın Türkiye’ye dönmeyin, mahvolursunuz, diyenler… Türkiye’ye dönün artık, burada herşey var diyenler… Ailemizi beğenmeyip, bize yobaz diyenler… Hediyeleri beğenen ve beğenmeyenler… Beklentisi olanlar ve olmayanlar… Bize özenen ve özenmeyenler… Bizi sevenler ve sevmeyenler… Lügatçe:Sizin Almanya’dakigenelisminiz „Türkiyeli’dir“. Türkiyeliler, Türkiye Sınırları içinde yaşayan, yürüyen, nefes alan, sürünen,oturan,yuvarlanan, ezilen,debelenen her vatandaştır.İnsanların gözlerine baktıklarında hemen ne mal olduğunu anlayabilecek kapasitedirler…
574808
Polat Alemdar filmi geliyor
Polat Alemdar filmi geliyor 10:12Ekran fenomeni “Kurtlar Vadisi”nden bir sinema filmi daha çıkıyor. “Kurtlar Vadisi-Irak”, "Muro" ve “Kurtlar Vadisi-Gladio”nun ardından şimdi de dizinin baş karakteri Polat Alemdar’ın filmi için hazırlıklara başlandı. Irak ve Gladio’dan sonra Polat “Kurtlar Vadisi” fanatikleri, önceki gün KurtlarVadisiHaber.com sitesinde yayınlanan bir haberle sevindi. Habere göre Pana Film, yeni sinema filmi için hazırlıklara başladı. Bu seferki film, dizinin baş kahramanı Polat Alemdar’ı konu alacak ve Necati şaşmaz’ın canlandırdığı Polat’ın maceralarını beyazperdeye taşıyacak. Balkan coşkusu etkili oldu Gelen haberlere göre, Polat Alemdar filminin çekilmesinde, “Kurtlar Vadisi” ekibinin Balkanlar’a yaptığı gezi etkili oldu. Bu gezinin her durağında coşkulu kalabalıklar tarafından karşılanan ekip, yeni filmin bir sahnesini mutlaka bu mekanlarda çekme kararı aldı. Öte yandan, 24 Eylül’de Star TV’de başlayacak dizinin yeni bölümünden ilk görüntüler de internette yayınlanmaya başlandı.
574874
Açıköğretim kayıtları başlıyor
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Açıköğretim kayıtları başlıyor Eskişehir Anadolu Üniversitesi nin Açıköğretim Fakülteleri'ne (AÖF) internet başvuru ve kayıt işlemleri, Ramazan Bayramının ardından 23 Eylül Çarşamba günü başlıyor. ANKARA (ANKA) Eskişehir Anadolu Üniversitesi nin Açıköğretim Fakülteleri'ne (AÖF) internet başvuru ve kayıt işlemleri, Ramazan Bayramının ardından 23 Eylül Çarşamba günü başlıyor. 2009 yılı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) sonucunda uzaktan eğitim sistemiyle öğretim yapan Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakültelerine yerleştirilen adayların internet başvuru kayıtları 23 Eylül – 20 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Kayıtlar, http://aofkayit.anadolu.edu.tr adresinden internet başvuru ve AÖF bürolarından kayıt olmak üzere iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek.
574585
Şanslı Slevin
BEKİR HAZAR Şanslı Slevin Orijinal Adı: Lucky Number Slevın Yönetmen: Paul McGuigan Oyn: Bruce Willis, Josh Hartnett KANAL 00.30 Sevgilisi tarafından aldatılan, evinden atılan, üstüne üstlük bir yankesiciye kimliğini kaptıran Slevin, bu problemlerinden uzaklaşmak için New York'u arkadaşı Nick Fisher'dan dairesinin anahtarını ödünç alır ve New York'a gelir. Oysa ki, New York düşündüğünden çok daha belalı bir şehirdir.
575253
FEM Dersaneleri'nden, Milliyet'e yalanlama
Açıklamada Polis Meslek Yüksek Okulu sınavı sorularının kendilerine sızdırıldığı iddialarının gerçek dışı olduğu belirtildi. Dershanenin adının karalanmasının kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada "FEM Dershaneleri, bugüne kadar Polis Meslek Yüksek Okulu sınavına yönelik özel bir eğitim vermemiş, özel bir program uygulamamıştır. Kurumumuzun hiçbir şubesinde, bu sınava ilişkin bir deneme sınavı uygulanmamıştır. FEM Dershaneleri'nin söz konusu sınava yönelik basılmış herhangi bir test ve dokümanı da bulunmamaktadır." ifadelerine yer verildi. Fırat Eğitim Merkezi İşletmeleri AŞ (FEM Dershaneleri) adına Av. Uğur Çifçibaşı tarafından yapılan açıklamada, konuyla hiçbir ilgisi bulunmadığı halde habere FEM Dershaneleri'nin adının geçirildiği vurgulandı. Açıklamada şu cümlelere yer verildi: "Söz konusu gazetenin haberinde, 'Deneme testinin FEM Dershaneleri'nin Pendik Şubesi'nde de sınava girecek öğrencilere çözdürüldüğü iddia edildi?' şeklinde gerçekle hiçbir ilgisi olmayan ve kamuoyunu yanıltma maksatlı bilgiler yer almaktadır. Söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı Üniversite Hazırlık Dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM Dershaneleri'nin kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır." "Haberde yer alan deneme testlerinin dershanemiz ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır." denen açıklamaya şöyle devam edildi: "FEM Dershaneleri, yaklaşık 25 yıldır dershanecilik sektöründe büyük ciddiyet ve özveri ile hizmet vermekte olup, eğitimde göstermiş olduğu başarı ile kendisini kanıtlamıştır. Kurumumuzun, haberde iddia edilen yasadışı sayılabilecek yolara tevessül etme ihtiyacı yoktur. Asılsız iddiaların yer aldığı söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı üniversiteye hazırlık dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM'in kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır. Milliyet gazetesinin basın ilkelerini alt üst eden, hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen haberi gerçeği yansıtmamaktadır." Açıklamanın devamı şu şekildi: "FEM Dershaneleri, değerli kamuoyumuzun da bildiği gibi yaklaşık 25 yıldır, Üniversiteye Hazırlık sektörünün en büyük kurumlarından biridir. Bugüne kadar binlerce öğrencimiz, dershanemizde aldığı üniversiteye hazırlık eğitimi ile ülkemizin en gözde üniversitelerine girmiş, yüzlerce öğrencimiz de aldıkları birinciliklerle okullarının, ailelerinin ve ülkemizin yüz akı olmuşlardır. Başarısı eğitim camiası, en önemlisi de kamuoyu tarafından tescil edilen FEM Dershaneleri'nin Milli Eğitim yönetmelikleri ve yasalarla belirlenmiş alanı dışında yasa ve etik dışı herhangi bir uygulamaya tevessül etmesi akla aykırıdır, mümkün değildir. Milliyet gazetesinin, nereden ve hangi amaçla dile getirildiği belli olmayan bir iddiayı, kurumumuzun adını kamuoyu nezdinde lekeleyecek biçimde yansıtması, hiçbir şekilde tasvip edilemez. Söz konusu haberde, FEM Dershaneleri'nin adının haksız yere geçtiğini, kurumumuzun itibarını zedelemeye yönelik bu iddianın gerçek dışı olduğunu belirtir, kanuni haklarımızı saklı tutarak, gerçeği değerli kamuoyu ile paylaşırız."İŞTE AÇIKLAMANIN TAM METNİ FEM DERSHANELERİ'NDEN KAMUOYUNA AÇIKLAMA Bugün, (19. 09. 2009) Milliyet gazetesinin birinci sayfasında, "Polis Okulu Soruları Sızdı mı?" başlığıyla verilen haberde, konuyla hiçbir ilgisi bulunmadığı halde FEM Dershaneleri'nin adı geçmiş ve kurumumuz, kamuoyunda şüphelere neden olacak şekilde karalanmıştır. Söz konusu gazetenin haberinde, "Deneme testinin FEM Dershaneleri'nin Pendik Şubesi'nde de sınava girecek öğrencilere çözdürüldüğü iddia edildi..." şeklinde gerçekle hiçbir ilgisi olmayan ve kamuoyunu yanıltma maksatlı bilgiler yer almaktadır. Söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı Üniversite Hazırlık Dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM Dershaneleri'nin kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır. FEM Dershaneleri, bugüne kadar Polis Meslek Yüksek Okulu sınavına yönelik özel bir eğitim vermemiş, özel bir program uygulamamıştır. Kurumumuzun hiçbir şubesinde, bu sınava ilişkin bir deneme sınavı uygulanmamıştır. FEM Dershaneleri'nin söz konusu sınava yönelik basılmış herhangi bir test ve dokümanı da bulunmamaktadır. Bu sebeple haberde yer alan deneme testlerinin dershanemiz ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. FEM Dershaneleri, yaklaşık 25 yıldır dershanecilik sektöründe büyük ciddiyet ve özveri ile hizmet vermekte olup, eğitimde göstermiş olduğu başarı ile kendisini kanıtlamıştır. Kurumumuzun, haberde iddia edilen yasadışı sayılabilecek yolara tevessül etme ihtiyacı yoktur. Asılsız iddiaların yer aldığı söz konusu haber, ticari rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı üniversiteye hazırlık dershaneleri arasında ciddi bir yere sahip olan FEM'in kurumsal haklarını zedelemekte olup aynı zamanda da haksız rekabete yol açmaktadır. Milliyet gazetesinin basın ilkelerini alt üst eden, hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen haberi gerçeği yansıtmamaktadır. FEM Dershaneleri, değerli kamuoyumuzun da bildiği gibi yaklaşık 25 yıldır, Üniversiteye Hazırlık sektörünün en büyük kurumlarından biridir. Bugüne kadar binlerce öğrencimiz, dershanemizde aldığı üniversiteye hazırlık eğitimi ile ülkemizin en gözde üniversitelerine girmiş, yüzlerce öğrencimiz de aldıkları birinciliklerle okullarının, ailelerinin ve ülkemizin yüz akı olmuşlardır. Başarısı eğitim camiası, en önemlisi de kamuoyu tarafından tescil edilen FEM Dershaneleri'nin Milli Eğitim yönetmelikleri ve yasalarla belirlenmiş alanı dışında yasa ve etik dışı herhangi bir uygulamaya tevessül etmesi akla aykırıdır, mümkün değildir. Milliyet gazetesinin, nereden ve hangi amaçla dile getirildiği belli olmayan bir iddiayı, kurumumuzun adını kamuoyu nezdinde lekeleyecek biçimde yansıtması, hiçbir şekilde tasvip edilemez. Söz konusu haberde, FEM Dershaneleri'nin adının haksız yere geçtiğini, kurumumuzun itibarını zedelemeye yönelik bu iddianın gerçek dışı olduğunu belirtir, kanuni haklarımızı saklı tutarak, gerçeği değerli kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımızla. Av. Uğur Çifcibaşı Fırat Eğitim Merkezi İşletmeleri A.Ş FEM Dershaneleri Vekili.
575434
Satılıyordu kahraman oldu!
Haberi Ekle Satılıyordu kahraman oldu! 19/09/09 17:03 Sabri, Arda gibi alt yapıdan yetişmişti. Güçlü fiziği, mücadeleci futbolu ve ortalamanın üstündeki tekniği ile takıma kadar yükseldi. Herkes onu geleceğin yıldızı olarak görüyordu. Ancak futbolundan çok kavgacı kişiliği ve disiplinsiz tavırlarıyla ön plana çıktı. 2007-08 sezonunda Feldkamp tarafından süresiz kadro dışı bırakıldı. İlk fırsatta satılması gündeme geldi. Tam da bu esnada araya takımın ağabeyi Hakan Şükür girdi, hem yönetimi hem de Feldkamp'ı ikna etmeyi başardı. Ama hırçın çocuk uslanmıyordu. Sabri'yi birileriyle dalaşırken, kavga ederken görmek neredeyse kanıksanmıştı. Üstelik, taraftarın da hedefindeydi. Tribünler genç yıldız için 'Ruhsuz oyuncu istemiyoruz' diye tempo tuttu. SÖZ VERDİ DEĞİŞTİ Herkes yeni sezonda gönderilmesine kesin gözüyle bakıyordu. Hatta yerine uzun süre oyuncu arayışları bile oldu. İşte ne olduysa bu aşamada oldu. Akşam Gazetesi'nin haberine göre; İşin ciddiyetini anlayan Sabri, yöneticilerle yaptığı görüşmede artık uslanacağına dair söz verdi. Bunun üzerine yönetim oyuncu arayışını dondurdu. Sarı-kırmızılı futbolcu da idmanlardaki çalışkanlığı ile Rijkaard'ın gözüne girmeyi başardı. Üstelik, her türlü olaydan ve hırgürden de uzak durmaya özen gösteriyordu. Beşiktaş derbisi sonrası Hollandalı'nın 'Sabri sanki arkasına motor takılmış gibi oynuyor' sözleriyle övgüsünü almayı bile başardı. Panathinaikos maçında ise müthiş bir performans gösterdi. Kısa sürede satılacaklar listesinden, kahraman mertebesine yükselerek hak ettiği değeri kazandı.
575664
Nükleer santral ihalesi kararına erteleme
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, konusunun Türkiye'de ilk olması, stratejik olması ve hukuki yanlarının bulunmasının karar sürecini uzattığını belirterek, "kararlılığımız devam ediyor, biraz daha zamana ihtiyacımız olduğu konusunda karşılıklı mutabık kaldık. Belki 1-2 daha karşılıklı değerlendirmelerle birlikte bir sonuca ulaşılacaktır" dedi. A.A muhabirinin sorularını yanıtlayan Yıldız, nükleer konusunun boyutunun bulunduğunu, bunlardan birinin kendilerinin hangi hareketi ne zaman yapacaklarıyla alakalı stratejik boyutu, diğerinin kanun ve mevzuat noktasında hukuki boyutu olduğunu ve bir de fiyat boyutunun bulunduğunu söyledi. Nükleer enerjinin Türkiye'de ilk olmasının, stratejik olmasının, hukuki yanlarının bulunmasının, bu karar sürecini uzattığına dikkati çeken Yıldız, "Belki 1-2 daha karşılıklı değerlendirmelerle birlikte bir sonuca ulaşılacaktır.Biraz daha zamana ihtiyacımız olduğu konusunda karşılıklı mutabık kaldık. Usul açısından tarafıyla bu manada bir değerlendirilmeye ihtiyacımızın olduğu belli. 1-2 daha süreyi uzatabileceğimizi ve karşılıklı talepler doğrultusunda bunun hukuki sürecinin de tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinde mutabık kaldık" dedi. -Yumurtalık Boru Hattı'nın anlaşmasının 2010 yılının ilk yarısında biteceğini hatırlatan Yıldız, bu anlaşmanın yenilenmesiyle ilgili 'la görüşme halinde olduklarını söyledi. Anlaşma süresinin 20 yıl daha uzatılmasının öngörülüğünü bildiren Yıldız, önümüzdeki Bağdat'a gideceklerini, orada bu konunun netleşebileceğini ifade etti. Şu anda mevcut hatta paralel bir hattın düşünülmediğini belirten Yıldız, bundan önce öncelikle hattın kapasitesinin doldurulmasının önemli olduğunu kaydetti. Hattın 70 milyon ton kapasitesi bulunduğuna işaret eden Yıldız, Bakü-Tiflis Ceyhan boru hattının kapasitesinin 50 milyon ton olduğunu, bu anlamda -Yumurtalık petrol boru hattının kendileri için BTC kadar önem taşıdığını söyledi. -Yumurtalık petrol boru hattının şu anda yüzde 18 kapasitelerde çalıştığına işaret eden Yıldız, "hattın kapasitesinin mutlaka artırılması, yani içinin petrolle doldurulması lazım. Bu da Kuzey ve merkezi hükümeti tarafından yapılacak işlemleriyle alakalı konudur, bizim yapacağımız bağlantılardır, bizim çıkardığımız petroldür. Bunların herbirisi zamanla artırılacak olan konular. yüzden kısa vadede yanına paralel bir petrol boru hattı inşa etme fikrimiz şu anda yok. Ne zaman olacak? Bu tam kapasitesini doldurduğu zaman" diye konuştu.
574144
G.Birliği tam kadro!
Haberi Ekle G.Birliği tam kadro! 18/09/09 19:16 Beştepe İlhan Cavcav Tesisleri'nde, teknik direktör Tomas Doll yönetiminde yapılan ve yaklaşık saat 45 dakika süren çalışmaya, tüm futbolcular katıldı. Hafif sakatlığı bulunan Harbuzi'nin de idmanda yer alması teknik heyeti sevindirirken, Doll, futbolcularına hafif ısınma koşusunun ardından 5'e pas çalışması, hızlı hücum organizasyonları ve kanat organizasyonlarında gol vuruşu yaptırdı. Antrenmanın son bölümünde yarım alanda Ankaragücü maçının taktiğini çalışan futbolcular, idmanı yenileme çalışmasıyla tamamladılar. Gençlerbirliği, maç saatine dek tesislerinde kampa girdi. A.A
574591
Muhabbet Kapısı son kez açılıyor
BEKİR HAZAR Muhabbet Kapısı son kez açılıyor Ramazan boyunca Yavuz Bahadıroğlu'nun sunumuyla ekrana gelen Muhabbet Kapısı, bugün izleyicisine veda ediyor. Eski Kültür Bakanı İsmail Kahrman ve İktisatçı- Yazar Mustafa Özel'in katılacağı programda son gününe girilen Ramazan-ı Şerif'in değerlendirilmesiye birlikte Bayram'a ve oruca dair anılar ve hatıralar da paylaşılacak. Kültür, ekonomi ve hayata dair tespitlerin yapılacağı programda ayrıca, Ramazan'ın oluşturduğu birey ve toplum bütün zamanlar için bir model olabilir mi? sorusuna da cevap aranacak. TVNET 17.30
574254
50 kaçak öldüğüyle kaldı
İzmir'in Seferihisar ilçesinde Aralık 2007 tarihinde kaçak göçmenleri taşıyan teknenin batıp 50 kişinin ölmesiyle ilgili davaya devam edildi. İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 9. duruşmasına bir ay önce yakalanan tutuklu sanık Remzi Haykut, tutuksuz yargılanan Hüseyin Acar, Muharrem Baştaş, Halil Acun, Muammer Gökçeoğlu, Metin Altundağ, Hüseyin Alan, Zafer Yanık, Mehmet Turgay, Mehmet Oral ve Mustan Işık ile avukatlar katıldı. Duruşmada ilk kez ifade veren Remzi Haykut, ''Benim ne teknem var, ne de başka bir şeyim. Sanıklar benim ismimi vermiş, ama ben kesinlikle insan kaçakçılığı yapmadım.dedi. Mahkeme heyeti, Remzi Haykut'un üzerine atılı suçun mahiyetinin değişme olasılığı ve delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Böylece 50 kişinin öldüğü kişinin yaralı olarak kurtarıldığı tekne kazasıyla ilgili olarak tutuklu sanık kalmadı. Mahkeme heyeti, daha önce yazılan müzekkerelerin yanıtlarının beklenmesine, Adli Tıp Kurumu'ndan sanıkların eylemleriyle ölüm olayı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda görüş sorulmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Aralık 2007 tarihinde, ''Ürkmez Doğankent Sitesi sahili açıklarında denizden insan sesleri geldiğiyolunda ihbar alan ekiplerin yaptığı incelemeler sonucu, kaçakları taşıyan teknenin Sığacık açıklarında battığı belirlenmişti. kişinin yaralı olarak kurtarıldığı olayda 50 ceset bulunmuştu. Kaçışı organize ettiği iddia edilen 20 sanık hakkında 32'şer yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. Etiketler:.
574436
Ötmeyen kanarya Güiza
Ercan Güven Ters KöşeÖtmeyen kanarya Güiza 19 Eylül Cumartesi 2009 Susturmaya çalışmayın bizi artık!.. Biz de biliyoruz Güiza’nın futbol piyasasındaki yerini, biz de biliyoruz kariyerini. Koştuğunu, çabaladığını, en azından iyi niyetini görüyoruz. Geçmişten/gelecekten bahsetmiyoruz. Şu andaki durumu tartışıyoruz. Yarın/öbür gün düzelip gol makinesi haline gelme ihtimalini ve “sen ne anlarsın futboldan, futbolcudan” makaralarını göz ardı edip açık açık söylemek istiyoruz artık: Güiza’nın “eline” güvenip bir kumar oynadı; kaybetti. Hayır Güiza’yı alırken değil!.. Bir sezon daha tutarken. Kim olsa alırdı ’nın gol kralını... Ama kimse bu kadar sabredemezdi. Futbol bu... Taptuk Emre’nin dergahı değil ki, Yunus gibi senelerce düzgün odun seçip, taşıyıp sabretsin inananlar. Acaba dünyada hangi büyük golcü var; kale önünde bomboş dururken bir orta gelecek ve nöbetteki asker gibi bitişik duran iki ayağına birden çarpacak, saçma sapan bir yere sekecek?.. Bırakın vurmasını, biraz daha yan dursa bari. Ağaç gibi desen de değil... Ağaçta bile budak vardır, topa farklı yön verebilir. Bu adamda bir şey var. Futbolla izah edilemeyecek bir şey. karşısındaki gibi. Olmuyor yani. Geçen sezon da olmamıştı... Peki niye bırakmadı Güiza’yı Fenerbahçe?.. Neden hem onu, hem Semih’i, hatta muhtemelen hayallerini bile kaybetti? İşte buna “” deniyor... Mahallesi”. Göz göre göre “yaramıyor” Fenerbahçe’ye Güiza... Sırtında Güiza yazan formalarını giyemiyor taraftarlar. Düşünsenize; sevgilisi bile alay eder Güiza formasıyla randevuya gelen mart kedisiyle!.. Lakin, gün gelip düzelme ihtimaline oynayanlar “ben demiştim” diyebilmek için işe yaramayan adama basıyorlar havayı: “Kumaşı iyi... İyi niyetli”! bravo yani... Hani “skor yazarı” diye bir şey var ya... Bu da “kariyere göre yumurtlama” olsa gerek. Elbette gün gelecek gibi esecek Güiza. Belki futbolu bıraktıktan sonra, halı sahada arkadaşlarıyla oynarken. Adamın yıldızı kararmış bir kere. Kafasının üzerinde kara bir bulutla geziyor sahada. Herkese olabilir... En ünlü ressamların kötü dönemi yok mu?.. En büyük sanatçılar bazen dibe vurmaz mı? Ne yapacağız renk dehası imzalamış diye diye berbat bir resmi? Nasıl alkışlayacağız artık şarkı söylemeyen ünlü gırtlağı, akor basmayan muthiş parmakları? Güiza’nınki Fenerbahçe’ye denk geldi demek ki. “Bir gün toparlar kendini”! Valla doğru... Ama ne zaman? Ve neye mal olacak Fenerbahçe’ye? “İspanya kralı için laf söyleyen, bu işi bilmiyordur”! Unutmayın, imparatorların bile ardından kılıç üşürürlerdi tarihte ve Mustafa Kemal’e bile laf söylüyorlar bu devirde. Zamanında “Ötmeyen kanaryayı ne yapayım” başlıklı bir yazı yazmıştı Lefter abi... Fenerbahçe’nin dilsiz kanaryası Güiza. Altın kafesin önünde bir sürü malumatfuruş doluşmuş; “Bu cinsler bir ötmeye başlarsa” ahkamında... Fenerbahçe inandı. Belki de gittiğinde destan yazmasından korktu Güiza’nın... Bilirsiniz; “bir dünya starını tutamadın” fobisi. Kumar oynadı kulübün yönetimi. Şimdilik kaybetti. Peki, Güiza öncesi Güiza olabilir mi? Varsa bildiğiniz bir tarih söyleyin. Yoksa susturmayın bizi.
575093
Erdoğan: Burası fitne için bereket olmaz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı mesajında, bu toprakların insanları olarak, kadim kardeşliği güçlendirerek yaşatacaklarını, hiç kimsenin birlik ve beraberliği bozmasına fırsat vermeyeceklerini belirterek, ''Herkes bilmelidir ki barış ve kardeşlik çınarının kök saldığı bu topraklar, fitne tohumlarına asla bir bereket oluşturmayacaktırdedi. Başbakan Erdoğan, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda,''milletçe Ramazan ayının barış, kardeşlik ve bereket iklimini tüm benliğimizle idrak edip yaşamanın huzuruyla mübarek bir bayram gününe daha kavuşmanın büyük mutluluğunun yaşandığınıifade etti. Erdoğan, dargınların barıştığı, dayanışma duygularının yoğunlaştığı, birlik ve beraberliğin pekiştiği bu bayramda milletin birbirini sevgiyle ve sevinçle kucakladığını vurguladı. Dünyanın birçok yerinde bayram sevincini yaşayamayan insanların da olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, bu bayrama buruk gönülle giren her insanın hüznünün, acısının da yüreklerde taşındığına işaret etti. Mesajında ''Yüzyıllarca barış ve adalete öncülük etmiş büyük bir medeniyetin mirasçıları olarak geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de bu bayram iklimini her yere taşımaya, yaşanan acıları da sevinçlerimiz gibi paylaşmaya devam edeceğizifadelerine yer veren Başbakan Erdoğan, başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyada halen yer yer yaşanan savaş, çatışma ve yıkımlara karşı her zamankinden daha çok duyarlı olacaklarını, barış ve adaletin bayrağını daha da yükselteceklerini kaydetti. ''BÖLGESİNDE VE DÜNYADA İTİBAR GÖREN BİR TÜRKİYEÖncelikle bu toprakların insanları olarak, kadim kardeşliği güçlendirerek yaşatacaklarını, hiç kimsenin birlik ve beraberliği bozmasına fırsat vermeyeceklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Herkes bilmelidir ki barış ve kardeşlik çınarının kök saldığı bu topraklar, fitne tohumlarına asla bir bereket oluşturmayacaktır. Adaletten, hak ve hakkaniyetten ayrılmadan, kimsenin hukukunu çiğnemeden ve çiğnetmeden kardeşliğimize, barışımıza, gönül birliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mutlulukla ifade etmeliyim ki bugün artık zorlukların birçoğunu geride bırakan, sosyal bir hukuk devleti olarak hem sosyal restorasyonunu hem demokratik açılımlarını büyük ölçüde tamamlayan, sürekli atılım içerisinde olan bir Türkiye var. Bölgesinde ve dünyada itibar gören bir Türkiye var. Gönül bağlarımızı sağlam tuttukça, asla umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmadıkça, birbirimize sımsıkı sarıldıkça, aynı hedefe kilitlendikçe aşamayacağımız hiçbir engel, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur.''BAYRAM SEVİNCİ ACIYA DÖNÜŞMESİNBayramda şehirler arası seyahat için başta özel araçlarıyla trafiğe çıkanlar olmak üzere tüm araç sürücülerinin bütün trafik kurallarına, özellikle de hız sınırlarına mutlaka uymasını, uykusuz olarak ve bakımı yapılmamış araçla yola çıkılmamasını isteyen Başbakan Erdoğan, ''Her bayramda artış gösteren trafik kazalarının bu bayramda olmaması için hepimiz azami hassasiyet gösterelim ki bayram sevinci acıya dönüşmesintemennisinde bulundu. Başbakan Erdoğan, mesajında şunları kaydetti: ''Bir de kahraman gazilerimizin, bayrama buruk giren şehitlerimizin yadigarlarının, ailelerinin, çocuklarının, yetimlerimizin unutulmamasını rica ediyorum. Annelerimizin, babalarımızın, büyüklerimizin unutulmamasını rica ediyorum. Bayram sevincimizi onlarla paylaşarak sevinçte de kederde de onlarla bir olduğumuzu gösterelim. Bu vesileyle eşsiz fedakarlıklarını hiçbir zaman unutamayacağımız aziz şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi şükranla selamlıyorum. Bu duygular içinde bütün vatandaşlarımızın ve İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramını kutluyor, bu güzel bayram coşkusunun kardeşliğimizi daha da güçlendirmesini, hem milletimiz hem İslam alemi hem de insanlık için barış, huzur ve refaha vesile olmasını diliyorum.
574663
Türk Nippon bireysel sigortalarda iddialı
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Türk Nippon bireysel sigortalarda iddialı Sigorta sektöründe tekrar faaliyete başlayan Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Yusuf Satoğlu, şirketin öncelikli hedefinin, sağlıklı ve emin adımlarla büyümek olduğunu vurgulayarak, hayat dışı tüm branşlarda faaliyet göstereceklerini belirtti. Satoğlu, özellikle bireysel sigorta ürünlerinde iddialı olduklarını dile getirdi. Türk Nippon Sigorta'nın yüzde 90'ının Harel Grubu'na ait olduğunu ifade eden Satoğlu, 70 yıllık geçmişi olan Harel Grubu'nun İsrail'in en büyük sigorta şirketi olduğunu belirtti. Grubun, Tel Aviv borsasında işlem gördüğünü, Yunanistan, İngiltere ve İsviçre'de de yatırım yaptığını anlatan Satoğlu, Harel Grubu'nun, Türkiye'deki sigorta potansiyelini uzun vadede iyi ve büyük gördüğünü söyledi. ŞEFFAF SİGORTACILIK Türkiye'nin gün geçtikçe anlam kazanan sigorta potansiyelinin klasik sigortacılık anlayışının dışında, farklı, bilimsel, kaliteli, şeffaf ve müşteri odaklı bir anlayışla değerlendirileceğini düşündüklerini ifade eden Satoğlu, “Farklı ve kaliteli bir şirket olarak sektöre renk katacağımıza ve rüzgar getireceğimize inanıyoruz. Harel'in 70 yıllık birikim ve tecrübesini yanımıza alarak çıktığımız bu yolda umarım rüzgarımız hiç eksik olmaz” diye konuştu.EKONOMİ
574463
Afetzedelere milyon lira bayram yardımı
Bayram öncesi yaralarını sarmaya çalışan afetzedelere Başbakanlık 7, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı milyon lira kaynak ayırdı. İstanbul İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sabri Kaya, yardımı geçtiğimiz perşembe itibarıyla 12 ilçe kaymakamlığının hesaplarına yatırdıklarını ifade etti. Kaynağın milyonu Silivri, Çatalca ve Küçükçekmece belediyelerine pay edildi. milyon lira da Başakşehir, Bahçelievler, Avcılar, Sultangazi, Bağcılar, Arnavutköy, Esenyurt, Sarıyer, Beykoz ilçelerine bölüştürüldü. İstanbul'da yakınlarından 3'ü kayıp olmak üzere 31 aileye 15'er bin lira yardım ulaştırıldı. Yeni eğitim döneminin başlamasına sayılı günler kaldığını hatırlatan Sabri Kaya, İl Özel İdaresi olarak da selde zarar gören 44 okul için Başbakanlık'tan 4,5 milyon lira kaynak isteyeceklerini açıkladı. Bu okulların 40'a yakınının eğitim sezonuna yetişeceğini, okulun durumunun ise kritik olduğunu açıkladı. Bu sebeple İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün öğrencilerin hangi okullara gönderileceğiyle ilgili planlama yaptığını aktardı. Ayrıca selden etkilenen hastane ve sağlık ocağı ve il sağlık grup başkanlığının onarım çalışmaları için keşif hazırlıkları yapıldığını, gereken kaynağı Başbakanlık'tan isteyeceklerini bildirdi. Hafta sonu açıklanması beklenen sel felaketi ile ilgili İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, hazırladığı hasar tespit raporunu tamamladı. Rapora göre İstanbul'un 15 ilçesi selden etkilendi. Toplam bin 816 konut, bin 490 işyeri zarar gördü. Çalışmalarda bin 484 vatandaş kurtarıldı. 162 kişi açıkta kaldı. Türkiye İş Kurumu, işsizlik sigortası fonundan ayrılan kaynakla normal hayata dönüşün sağlanması amacıyla altyapı çalışmaları, çevre temizliği ve erozyon engelleme faaliyetlerinde çalışmak üzere bin 100 kişiyi istihdam etti. Felaketin ilk bilançosu şöyle: SİLİVRİ'DE 150 otomobil denize sürüklendi. İki katlı üç yazlık bina çöktü. 784 konut, 735 işyeri harap oldu. ÇATALCA'DA 150 konut ve 20 işyeri sular altında kaldı. 32 bina yıkıldı. Bin 80 dekar tarım alanı zarar gördü. 35 büyükbaş, 240 küçükbaş hayvan, at telef oldu, 18 at kayboldu. KÜÇÜKÇEKMECE'DE 799 konut, 305 işyeri hasar gördü. BAŞAKŞEHİR Basın Ekspres Yolu TEM çıkışında bulunan Osmanlı TIR Garajı sular altında kaldı. 284 konut, 112 işyeri kullanılmaz hale geldi. okul zarar gördü. köprüde kısmi zarar var. BAĞCILAR, Esenyurt, Arnavutköy, Büyükçekmece ve Sarıyer'de 800'e yakın bina ve işyeri harap oldu. bina yıkıldı. Konut sahipleri 'afetzede' muamelesi görecek İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü'nün hazırladığı 'hasar tespit raporu'nda sel mağdurlarının kanunen afetzede kabul edildiği bilgisine yer verildi. Selzedelerin 21 Eylül 1968 yılında çıkarılan 'Afetlerin Genel Hayata Etkinliğine İlişkin Temel Kurallar Hakkında' başlıklı yönetmeliği gereğince genel hayatlarının etkilendiğine karar verildi. Buna göre hafta sonu tamamlanması öngörülen raporda selden etkilenen konut ve işyeri sahipleri 'afetzede' muamelesi görecek.
574802
"İleri" marşının bestecisi Canselen'i kaybettik
Canselen'in cenazesi, Bebek Camisi'nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Sarıyer Belediyesi Demirciköy Kültür Merkezi'ne götürülecek ve burada düzenlenecek törenin ardından Kilyos Mezarlığı'na defnedilecek. Cumhuriyet döneminin ilk kuşak müzik öğretmenlerinden olan, "İleri" ve "İzindeyiz" gibi sevilen marşları yazan besteci, resmi kayıtlara göre 1909 yılında Kırklareli'nde dünyaya geldi. İstanbul Balmumcu İlkokulu'nda gören Canselen, 1926-1931 yılları arasında Ankara Musiki Muallim Mektebi, 1938-1943 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuvarı İleri Kompozisyon ve Orkestra Yönetimi ile 1947-1949 yılları arasında Paris Ecole Cesar Franck Müzik Okulu ve Paris Devlet Konservatuvarı'nı bitirdi. Canselen, 1934'te 'ün Türk müziğinde eksik olan çok sesliliğe işaret etmesi üzerine, Türkiye'deki ilk müzik ders kitabı yazarı ve İstanbul Üniversitesi'nde ilk çok sesli koroyu kuran müzik öğretmeni Hulusi Öktem'den ilkokul müzik eğitimi gördü. Musiki Muallim Mektebi'nde Ahmet Muhtar Ataman ve Ahmet Adnan Saygun'dan 'Müzik Teorisi", Veli Kanık'tan "Armoni", İhsan Künçer ve Ulvi Cemal Erkin'den "Piyano", Devlet Konservatuvarı'nda Ferit Alnar'dan "İleri Kompozisyon-Orkestra Yönetimi", Paris'te devlet bursuyla gittiği 'da D. Elvin Court'tan ve Paris Devlet Konservatuvarı'nda Prof. Jean Rivier'den "Kompozisyon" dersleri alan Canselen, 14 yıl türlü branşlarda müzik öğrenimi yaptı. Canselen, 1931-1938 yılları arasında Çanakkale ve Zonguldak'ta ortaokul müzik öğretmenliği, 1943-1946 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuvarı ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü Müzik Bölümü'nde Armoni, Müzik Tarihi ve Koro öğretmenliği, Ankara Gazi Lisesi ve Askeri Müzik Okulu'nda Müzik ve Armoni öğretmenliği görevlerinde bulundu. Çeşitli kademedeki okullarda 42 yıl çalışan Faik Canselen, birçok öğrenci yetiştirdi. Canselen, 1934 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin açtığı ve seçiciler kurulunda Paul Hindemith ile Dimitri Şostakoviç'in de bulunduğu kompozisyon yarışmasında, sonradan bir süit haline getireceği "Köy Düğünü" adlı bestesiyle birincilik ödülünü aldı. dönemde köy öğretmeni Canselen'i yüreklendiren Cemal Reşit Rey'di. Daha sonra 1943'te Ankara Devlet Konservatuvarı İleri Kompozisyon ve Orkestra Yönetimi bölümlerini Ferid Alnar'ın öğrencisi olarak bitiren Canselen, 1947-1951 yılları arasında da Paris'te Ecole César-Franck Müzik Okulu ve Paris Devlet Konservatuvarı'nda öğrenim gördü. Birçok koro kurup yöneten Canselen'in eserleri arasında; "Duyuşlar" başlıklı süitleri, "Köy Düğünü", "Yiğit Halkımdan Halkıma" gibi orkestra yapıtları, "İleri", "İzindeyiz" gibi marşları, koro eserleri bulunuyor. Faik Canselen, SCAMV Onur Ödülü Madalyası sahibiydi.
575015
Fuhuş baskınında 10 gözaltı
baskınında 10 gözaltıKIRŞEHİR, (DHA) Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri tarafından iki eve düzenlenen operasyonda, fuhuşa aracılık yaptıkları ve yer temin ettikleri iddiasıyla 7’si erkek, 3’ü kadın 10 kişi gözaltına alındı. Yabancı uyruklu olduğu belirtilen M.G., edildi. Kuşdilli Mahallesi İsmetpaşa Caddesi'nde bir binadaki evde yapıldığı ihbarı üzerine harekete geçen Ahlak Büro Amirliği'ne bağlı ekipler, Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla baskın düzenledi. Baskında, evde müşteri olarak bulunan erkekler A.A., V.D., S.A. ile fuhuş yaptığı belirtilen T.T. gözaltına alındı. Diğer operasyonda ise ekipler, Ahi Evran Mahallesi 736'ncı Sokak'taki bir binadaki daireye yine fuhuş yapıldığı ihbarı üzerine baskın düzenledi. Baskında, eve müşteri olarak geldiği belirlenen erkekler B.B., Y.A., S.D., ve A.A. ile kadınlar T.T. ve M.G. yakalandı. Gözaltına alınan 10 kişi sorgularının ardından adli makamlara teslim edilirken, yabancı uyruklu olduğu belirtilen M.G. sınır dışı edildi. Baskın yapılan iki adreste bulunan daireler de Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu kararı ile ay süre ile kapatıldı.
574924
Fener'de neşter!
Fener'de neşter! Deniz DERİNSU FOTOMAÇ Giriş Saati 10:30 Güncelleme 10:30 Twente maçındaki kötü futbol edeniyle çılgına dönen teknik direktör Daum, kadroda radikal bir operasyona hazırlanıyor. Alman hoca son haftaların formsuz isimleri Güiza, Colin Kazım ve Roberto Carlos'u kulübeye çekmeye hazırlanıyor. Bu oyuncuların yerine ise Semih, Mehmet Topuz ve Vederson'a "Hazır ol" talimatı verildi. Daum'un, özellikle Roberto Carlos ve Güiza'yı yedek bırakmasının bir krize yol açıp açmayacağı tartışma konusu oldu. Revizyon şart Alman hocanın, Kazım'ın yerine Topuz'u monte etmesi bekleniyor. Güiza&Carlos da her an kulübeye çekilebilir. Fenerbahçe'de Twente karşısında oynanan kötü futbol ve Kadıköy'de alınan 2-1'lik yenilgi takımda revizyonu gündeme getirdi. Teknik direktör Christoph Daum'un Manisaspor maçında başlayıp, son haftalarda iyice belirginleşen fiziki düşüşü önlemek için Belediyespor maçında kadroda bazı değişiklikler yapacağı öğrenildi. Hedefteki isimler ise Kazım, Güiza, Roberto Carlos ve Andre Santos! Özellikle Twente maçında ıslıklanan Kazım'ın yarın büyük ihtimalle kulübeye çekilmesi bekleniyor. Santos'a uyarı Daum'un sağ kanatta Kazım'ın yerine Twente maçındaki frikik golüyle moral bulan Mehmet Topuz'u oynatacağı öğrenildi. Sezona iyi başlayan ancak yine suskunluğa bürünen Güiza'nın yerine Semih'in forma giymesi sürpriz olmayacak. Carlos'un formsuzluğu da bardağı taşırdı. Alman hoca, Brezilyalı yıldızın yerine haftalardır şans bekleyen Uğur Boral'a 'hazır ol' talimatı verdi. Daum'un düşüşe geçen Santos'u da toparlanması için uyardığı öğrenildi.
574526
Köroğlu operası, Ankaralı seyircileri büyüledi
Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi'nin (TÜRKSOY) desteğiyle gerçekleştirilen gösteriye, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Kırgızistan Kültür Bakanı Sultan Rayev, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Rusya Federasyonu'nun Ankara büyükelçileri ile çok sayıda davetli katıldı. Müzik yönetmenliğini Rauf Abdullayev'in yaptığı oyunda, Köroğlu'nu Ahmet Agadi, Nigar'ı Zemfira İsmailova, Hasan Han'ı Rail Kuçukov ve Soytarı'yı da Emrah Sezan seslendirdi. Eylül'de Bişkek, 12 Eylül'de de Almatı'da seyirci karşısına çıkan Köroğlu, Türkiye'den sonra 18 Eylül'de Bakü'de sahnelenecek. KÜLTÜR SANAT
575429
Gurbetçinin izin günlüğü
İzin Hazırlıkları Gurbetçi ailesinin sorduğu sorular… Akrabalara hangi hediyelerigötürsek? Yeğene geçen yıl Barbie-bebek götürmüştük… Bu sene de Barbie-bebeğine çorap alalım… Enişteye de çorap alabiliriz… Aaaa, hiç çorap olur mu, bir gömlek alabiliriz… Türkiye tekstil sanayiinde çok gelişmiş bir ülke, orada herşeyin en güzeli ve kalitelisi var! Olmaz ki, şimdi bize küser… Diğerine gömlek getirmişsin, bana sadece çorap diye alınır… Ayıp olur… Herkese paket paket çikolata götürüyoruz ya, daha ne olsun! Sanki biz çok mu zenginiz! Ama Türkiyeliler bilmiyorlar durumları, gücenirler… Ağabeyinin donuna lastik götür Valla hepsinin evi, yazlığı, herşeylerimükemmel… Bizden daha zenginler… Hem Türkiye’de herşey var, ne diye yük yapalım ki? Neyse, hediye yerine bir ihtiyaçlarını karşılarız… Mesela kömürlerini alırız… Gurbetçi çocuklar kendi aralarında: Akrabalar senin okulunu sorduğunda ne cevap vereceğiz? Nerede okuyorsun sen Türkiye‘dekilere göre? Berufsoberschule ne oluyor? Meslek lisesi mi? Senin Ausbildung’un Türkçe manası ne? Çıraklık mı Çıraklık ne oluyor? Hani birisinin yanında meslek öğreniyorsun ya… Ne çıraklığı be, ben çırak mıyım?Ben hem meslek öğreniyorum, hem okula gidiyorum. Gurbetçi anne-baba:Öyle „Be“ diye konuşmayın Türkiye’de, Türkçe bilmiyorsunuz zanneder akrabalar… Türkiye’ye yolculuk… Gurbetçibaba: Çocuklar, çişlerinizi yapın, kusacak olanlar şimdiden kussunlar, yolda her dakika başı duramayız… 3000 kilometre yol var önümüzde… Kilometre sıfır, ilerleme 700 metre… Evin küçük şımarık oğlu (Yani prens beyefendi ): Baba çişim geldi Baba, herkesin köyü var, bizim köyümüz nerede? Bizim köyümüz yok, kasabamız var! Kasaba ne demek? Köyden biraz daha büyük bir yer… Evin büyük oğlu: Baba şu kamyonu sollasana yaaa, canımı sıktı. Evin küçük oğlu: Baba sen de BMW alsanaaaa… Gurbetçi baba: Oğlum, bu kadar çocuk nasıl sığsın BMW’ye Evin küçük kızı, evin küçük oğluna: Hoplayıp zıplayıp durmasana! Evin küçük oğlu: Anneeeeey Gurbetçi anne: Yine ne olduuuuuuuu, bi rahat durmuyorsunuz arkada! Evin küçük oğlu: Ablam bana ne dedi biliyor musuun! Gurbetçi anne evin küçük kızına: İdare ediver, olgun ol, sen ablasın, benim oğlum çok akıllıdır! Gurbetçi baba: Bulgaristan’a yaklaştık, gümrükten geçerken hepiniz uyuyor numarası yapın, arabayı kontrol ederlerse, rüşvet isterler… Evin büyük kızı: Offf baba yaaaa, Türkiye’ye ne zaman varacağız? gündür yollarda perişan olduk… Gurbetçi baba: Yaklaştık, az kaldı…Türkiye gümrüğünde sakın silah, para filan demeyin…Hemen şüphelenirler… (Sanki her gün silah ve paradan bahsediyoruz…) Çocuklar: Aaaaa, bak şu uzaktakidağlar artık Türkiye’nin dağları, yaşasın, yaklaştık Türkiye’ye !!!! Türkiye’deki akraba karşılamaları ve Türkiyeliler‘in yorumları: Yaşlı akrabalar: Aman da aman, kimler gelmiş Çocuklar büyümüşler !(Ağlamaklı) Orta yaşlılar: Hoşgeldiniiiiz! Bu kaçıncı çocuktu? İsmi neydi? Hangi okula gidiyor? Neden okula gidiyor, çalışsa ya, orada Mark kazansın…Türkiye’den ev alsın, buradan birisiyle evlensin… Para lazım parrraaaa… Türkiyeli kuzenler: (Omuza bir yumruk) Naber kuzen Bu ne biçim kılık kıyafet, bir de Almanya’da yaşıyorsunuz güya! Sizin babanız çok cimri, kadar yıl Almanya’da yaşıyor, bir Diesel getirmedi bana! Gurbetçi kuzen, Türkiyeli kuzene: Diesel ne demek??Benzin markası mı? Kibar Türkiyeliler: Siz neden –yom -yomdiye Türkçe konuşuyorsunuz, yamyam gibi? Anne-babanız size Türkçe öğretmedi mi GeliYORUM, gidiYORUM diye konuşmalısınız Türkiyeli: Kızım siz yobazsınız YOBAAAAZ !!! Gurbetçi kız:Yobaz ne demek? Türkiyeli:Baksana, annen nasıl giyiniyor Kasabalı teyzeler: Siz nerden geliyonuz yeğenim Kimin gızısın sen? Hasangillerin gızı değil misen? Türkiyeli çocuk: Bu araba sizin mi lan? Yabancı plakalı…Siz Almanya’dan mi geliyor sunuz? Gurbetçi çocuklar: Tanımıyorum ki, neden eliniöpeyim? Kayın ve görümce ne demek? Dayım mı, şimdiye kadar neredeydi?„Dayı“ senin ağabeyin mi oluyor anne? Neden tanımıyoruz? Penye ne demek? Türkiyeli: Üzerinde giyindiğin şeye burada penye diyorlar!!! Bu adama ne diyeceğim? Amca mı, dayı mı, ağabey mi Ela gözlü ne demek, hangi renk? Yeşil-kahverengi karışımı bir renk işte! Türkiye’deki insan ve akraba çeşitleri: Almanya’da kalın, kendinizi kurtarın, sakın Türkiye’ye dönmeyin, mahvolursunuz, diyenler… Türkiye’ye dönün artık, burada herşey var diyenler… Ailemizi beğenmeyip, bize yobaz diyenler… Hediyeleri beğenen ve beğenmeyenler… Beklentisi olanlar ve olmayanlar… Bize özenen ve özenmeyenler… Bizi sevenler ve sevmeyenler… Lügatçe:Sizin Almanya’dakigenelisminiz „Türkiyeli’dir“. Türkiyeliler, Türkiye Sınırları içinde yaşayan, yürüyen, nefes alan, sürünen,oturan,yuvarlanan, ezilen,debelenen her vatandaştır.İnsanların gözlerine baktıklarında hemen ne mal olduğunu anlayabilecek kapasitedirler
575658
"İfadeni değiştir 30 bin TL'yi al"
"İfadeni değiştir 30 bin TL'yi al" 21:15Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, tanık Mehmet Nuri Binzet'in ifadesini değiştirmesi yönünde tehdit edildiği ve kendisine para teklifinde bulunulduğuna ilişkin iddialar üzerine yürüttüğü soruşturmanın belgelerini dünkü yargılama esnasında 6. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Aralarında Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da bulunduğu 6'sı tutuklu sanıkla ilgili görülen dava dosyasına eklenen yeni belgelerde, verdiği ifadelerle soruşturmanın başlamasına neden olan tanık Mehmet Nuri Binzet'in yaptığı telefon görüşme kayıtları da yer alıyor. Binzet'in Midyat Cezaevinde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Görüşme kayıtlarında Binzet, paranın bin TL'sini nikahsız yaşadığı bildirilen Özlem adlı kadına teslim edilmesini, geri kalanının ise kendisine verilmesini istiyor. Nihat adlı kişinin de ifadesini değiştirmesi durumunda avukatların hazır olduğunu, gerekli işlemlerin hemen başlatılacağını anlattığı yer alıyor. Tanık Binzet'in 30 Haziran 2009 yılında Abdulhamit isimli bir kişi ile yaptığı görüşmede, şahsa ''Git evinde otur onlara deki, onlardan korkmuyorum, ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.dediği belirtiliyor.
574757
Batı'da sıcaklık düşüyor
Yağışın ilk saatlerde Hatay, gece saatlerinde Trabzon, Rize ve Hopa çevrelerinde kuvvetli olacağı tahmin ediliyor. Hava sıcaklığı kuzey ve batı bölgelerde derece azalacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. Rüzgar genellikle kuzey ve kuzeydoğu, Akdeniz kıyıları ile zamanla güneydoğu bölgelerimizde güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara ile yağış alan yerlerde yağış anında kuvvetli olarak esecek.
574138
Antalya'da 'manikürcü' hırsız operasyonu
Alınan bilgiye göre, Şekerhane Mahallesi Alaiye Caddesi'ndeki bir apartmanda oturan Hüsnü Yılmaz (37), karşı dairenin kapı kilidinin kırık olduğunu fark ederek durumu polise bildirdi. İhbar üzerine Asayiş Büro Amirliği'ne ekipleri harekete geçti. Yılmaz'ın eşi Havva Yılmaz'ın ifadesine başvuran polis, kendisini manikürcü olarak tanıtarak apartman kapısının açılmasını sağlayan kadının eşkalini belirledi. Polis, eşkale uyan S.G (17) ve yanındaki Cumali Ç. ile Ümit G'yi Güllerpınarı Mahallesi'nde yürürken yakaladı. Gözaltına alınan zanlılardan S.G'nin, apartmanların dairelerinin zillerine rastgele basarak, kendisini ''manikürcüolarak tanıttığı ve bina kapısının açılmasını sağladığı, kapı açıldıktan sonra binaya giren Cumali ve Ümit G'nin kimsenin bulunmadığını tespit ettikleri dairelerden hırsızlık yaptıkları öğrenildi. Ayak ve parmak izlerinin belirlenmemesi için galoş ve eldiven kullandıkları tespit edilen zanlıların üzerinde evlerden çalınmış eşyalar bulundu. Zanlıların hırsızlık suçlarından sabıkalarının bulunduğu öğrenildi.
574628
Birilerini koruyor olabilir
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Birilerini koruyor olabilir İSTANBUL (İHA) Liseli Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu, olaydan 197 gün sonra tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Karabulut Ailesi'nin avukatı Rezan Epözdemir, “Zanlının birilerini korumak istediğini düşünüyoruz” dedi. Bürosunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Avukat Epözdemir, Türk adaletine güvendiklerini söyledi. Epözdemir, “Zanlının yakalanmasından dolayı mutluluk yaşadık. Artık hukuki süreç başladı. Ancak bizim gördüğümüz kadarıyla olay çok basitleştirilip zanlının alacağı cezadan indirime gidilmesi için bir çok yola başvuruluyor. Zanlının teslim olması, yaşının küçük olması, şuurunun yerinde olmaması gibi nedenler öne sürülerek cezası indirilmek isteniyor. Zanlının birilerini korumak istediğini düşünüyoruz. Bu süreç sonunda Türk adaletiyle beraber elimizden gelen her şeyi yapacağız” diye konuştu.
575267
Demokrasi İslamiyetle bağdaşan bir sistemdir
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Demokrasi İslamiyetle bağdaşan bir sistemdir KONYAİslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, İslam dünyasında demokrasinin dışında bir çıkış yolu olmadığını kaydetti. Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Başer'in davetlisi olarak baba ocağına gelerek iftar yemeğine katılan İhsanoğlu, Hayri İnal Konağı'nda "Ramazan Sohbetleri'ne konuşmacı olarak katıldı. Türkiye'nin yaşadığı tüm acılar, iyilikler ve sıkıntılara rağmen bir demokrasi tecrübesinin olduğunu ifade eden İhsanoğlu, bu tecrübenin İslam dünyasına taşınması gerektiğini söyledi. İslam ülkelerinde demokrasinin dışında bir çıkışın olmadığına vurgu yapan Genel Sekreter İhsanoğlu, demokrasinin İslamiyet'le bağdaştığını belirtti. İKÖ Genel Sekreteri, modernleşme hareketlerinin, iyilik hareketlerinin, Osmanlı döneminde başladığının altını çizerek şöyle konuştu: "O zamanlar Osmanlı devleti bunu benimsemiştir. Onun altını çizmek istiyorum; demokrasi esas çaredir. Bizim için böyle olmuştur. Olmaya devam etmesi gerekir. Başka İslam ülkeleri için de böyle devam etmesi lazım. Bu kolay bir iş değildir. Biz ihtilaller yaşadık, bir başbakanımızı idam ettik. İnsanlarımız çok sıkıntı çekti ve hala çekiyoruz. Yani demokrasi yolu güllerle serili bir yol değildir. Dikenlerle dolu bir yoldur, ama buna katlanmak lazım." Yozgatlılara, görev yaptığı İslam Konferansı Örgütü hakkında da bilgiler veren İhsanoğlu, 40 yıllık teşkilatın ilk Türk Genel Sekreteri olduğunu anlattı. İKÖ'ye yapılan seçim sonrası genel sekreter olmasının önemli bir dönüm noktası olduğunun bilgisini veren İhsanoğlu, "İKÖ için benim seçimle gelmem önemli bir dönüm noktasıydı. İKÖ, Birleşmiş Milletler'den sonra dünyanın en büyük ikinci teşkilatı. Burada 57 ülke üye ve ülke gözlemci var." dedi. İslam Konferansı Teşkilatı'nın üye sayısının artacağı bilgisini de veren Ekmeleddin İhsanoğlu, bu konuda önemli adımlar attıklarını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Teşkilata bir müddet sonra girecek yeni üyeler var, Teşkilat daha da genişleyecek. Bizim siyasi meselelerde, Filistin davasında, Irak'taki sıkıntılarda, Afganistan'da yaşananlarda ve Kuzey Kıbrıs'taki soydaşlarımızın sıkıntılarıyla ilgili yaptığımız hizmetler var."
574749
Devlet Bey, Ülkücü Kürtlere ne oldu?
CHP lideri Devlet Bahçeli’nin hükümetçe başlatılan Kürt açılımı konusunda sergilediği “tavizsiz muhalefet” birçoklarınca doğal karşılandı. Konu Kürt meselesi olunca “milliyetçi”bir partinin bu şekilde tepki vermesi gayet doğal... diye düşündü çoğu kişi. Aslında hem MHP ile hem de milliyetçilikle ilgili böyle bir “algı”nın varlığı öncelikle parti yönetimini “alarme”etmeliydi. “Konu Kürt meselesi olunca”MHP’nin olumsuz ve dışlayıcı bir tepki vermesinin bekleniyor olması ne anlama geliyor? Türk milliyetçiliği etnik kimliklerin sözgelimi Kürtlerin yok sayılmalarını veya baskı altında tutulmalarını öngören ırkçı bir doktrin mi?
575212
Bir "garip" teslimatın portresi...
cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu artık cezaevinde. Ama akıllardaki sorular hala cevapsız. Onu polise teslim eden aile avukatının çelişkili sözleri, cinayet şüphelisi Cem Garipoğlu'nun ifadeleri ve bu davayı bekleyen hukuki süreç önümüzdeki günlerde çok daha fazla sorular sorulmasına neden olacak gibi duruyor. İşte bir "garip" teslimatın portresi... (CNN TÜRK) -- Türkiye'nin aylardır her yerde aradığı Cem Garipoğlu, nihayet cezaevinde. Herkesin içi bir nebze olsun rahat şimdi. Ama tam da Vali Muammer Güler'in işaret ettiği gibi dava daha yeni başlıyor aslında. Vali Muammer Güler, Garipoğlu ailesiyle "Cem'in güvenliğinin sağlanması" konusunda pazarlık yapıldığı iddialarını yalanladı. Ama ortada cevaplanmayan sorular, çelişkili konuşmalar var. Teslim olma sürecinde tüm gözlerin üzerine çevrildiği avukat Aytekin Kaya'nın açıklamaları akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Bir gün önce baba Garipoğlu'na Cem'in vekaletini alma teklifinde bulunduğunu söyleyen avukat, şimdi farklı konuşuyor. Avukat Kaya, "Pazartesi görüştüm vekalet dedi. Hissettim tabi ama teslim olacak gibi bir söz söylemedi. Zamanını söylemedi bana. Çünkü heralde anne ve kendisi bu konuda karar aldılar" dedi. Cem'in ifadeleriyle baba Nida Garipoğlu'nun yalan söylediği ortaya çıktı. Cem, "Bahçeşehir'deki bir cafe'ye giderken babama 'ben bu kızı öldürdüm' dedim. Babam arabasıyla geri döndü. Daha sonra bir adam gelerek beni aldı ve 6-7 saat yol gittik" şeklinde konuştu. Oysa baba, cinayeti bilmediğini söylemişti. Avukat Kaya, "Vekalet için salı günü gittim mektup verdi. Herhalde yakalanırsa ver diye muhtemelen" dedi. mektupta ne yazdığı da bilinmiyor. Ama babanın söylediğinden daha fazlasını bildiği düşünülüyor. Bir başka çelişki cem'in "ağır tahrik" indiriminden yararlanmasına yol açabilecek "cinayeti kıskançlık nedeniyle işledim" ifadesi. Cem olayın bir anlık öfkeyle gerçekleştiğini söylese de, testereyi cinayetten daha önce satın aldığı biliniyor. Giysiler de dikkat çekici... Cem Garipoğlu'nun teslim olduğu gün üzerindeki giysiler de dikkat çekiciydi. Kamera kayıtlarına göre, cesedi taşırken ve atarken Garipoğlunun üzerinde, polise teslim olduğundaki kot pantolon, tişört ve montu vardı. Giysilere savcılık talebiyle el konuldu. Şimdi elbiselerin etiketleri incelenerek, Cem Garipoğlu'nun firardayken saklandığı yer ile ilgili bilgilere ulaşılmaya çalışılıyor. Cem'in 197 günlük kaçışının arkasında profesyonel bir organizasyon yattığı tahmin ediliyor. Amca Hayyam Garipoğlu'nun 2000 yılında Sümerbank'ın içinin boşaltılması davasında hakkında yakalama emri varken 28 boyunca adaletten kaçtığı biliniyor. Cem'in de aynı şekilde cep telefonu, bilgisayar ve kullanmadan saklanması dikkat çekiyor.
574849
Ramazan'da cezaevlerinde günlük açık görüş
Bayramı'nda kapalı cezaevlerinde kalan tutuklu ve hükümlüler akrabalarıyla açık görüşme yapabilecek. Açık görüşe 21-27 Eylül tarihleri arasında izin verilecek. Disiplin cezası almış hükümlü ve tutuklular açık görüş izninden yararlanamayacak. Hükümlü ve tutuklular sadece anne, baba, eş, çocuk, torun, büyükanne, büyükbaba ve kardeşleriyle görüşebilecek. Açık görüşe katılacakların, akrabalık durumlarını nüfus idarelerinden veya ilgili konsolosluklardan verilen resmi belgelerle ispatlamaları gerekecek. İzdihamın önlenmesi için hükümlü ve tutuklu sayısı görüş günü sayısına bölünerek gruplar oluşturulacak ve ailelerden kendilerine bildirilen gün ve saatlerde gelmeleri istenecek. Açık görüş sabah 09.00 ile 17.00 saatleri arasında yarım saatten az olmamak kaydıyla gerçekleşecek.
575088
Nuran Yıldız'ın yazılarına son verildi
2006 yılında bir başka iletişimci, Ali Saydam'ın yerine transfer olarak Sabah Gazetesi'nde yazmaya başlayan ve Fatih Altaylı ile birlikte Gazete Habertürk'e geçenNuran Yıldız özellikle reklam ve tanıtım konularında uzmanlaşmış bir isim. Ankara Üniversitesi'nde dersler veren Nuran Yıldız'ın ilgi sahasına siyasi partilerden üniversitelere,TSK'dan sendikalara kadar birçok kurum ve kuruluşun iletişim konusundaki tutumugiriyordu. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un kişisel iletişim danışmanı olduğu ve hatta Başbuğ'un yüksek ses,el-kol hareketleriyle Balıkesir'de gerçekleştirdiği, herkesi doğru yerde olmaya davet ettiği konuşmasının arka planında da Nuran Yıldız'ın olduğumedyanın gündemini bir hayli meşgul etmişti. “Tanklar ve Sözcükler” kitabında orduların çağdaş dünyada da siyasete müdahale ettiğini savunması,Genelkurmay Başkanlığı’nın yol gösterici olduğunu belirterek askeriyeyi “Deniz Feneri” olarak tanımlaması ve Bu yazının üzerinden çok fazla zaman geçmeden Gazete Habertürk yönetimi akademisyen-köşe yazarı Nuran Yıldız'ınköşe yazılarına son verdi. (medyaradar) akın zamada yazdığı "Gazeteci arkadan vurur" başlıklı yazısı tartışma konusu olan Nuran Yıldız tasfiye edilecek gazeteciler polemiğinin başladığı günlerde kaleme aldığı yazısında "Bakalım ben tasfiye edilecek miyim?" diye sordu.
574629
Gördüğü ilgiden hoşlanıyor
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Gördüğü ilgiden hoşlanıyor ASLIHAN ALTAY KARATAŞ ANKARA Uzman psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, testere ile başı kesilerek öldürülen Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun teslim olduktan sonraki davranışlarını ve ifadelerini Yeni Şafak için değerlendirdi. Garipoğlu'nun Karabulut ailesiyle empati yapabilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Tarhan, “Sanki insanların ilgisi hoşuna gidiyor, bundan büyük bir rahatsızlık duymuyor gibi... Derin bir suçluluk olmadığı görülüyor. İfadesinde cinayet için 'Bir anlık olaydı' demiş. Testere ile kesildiği için 'bir anlık olay' sözünün inandırıcılığı zayıf. Ayrıca bir anlık olay olsa böyle soğukkanlı tepkiler veremezdi” dedi. Tarhan, Garipoğlu'nun teslim olduktan sonraki ekranlara yansıyan görüntülere ve polise verdiği ifadelere bakıldığında “derin ve içten gelen bir pişmanlık duygusunun” görülmediğini söyledi. Garipoğlu'nun teslim olurken “Frank Sinatra dinlemek, sucuk ekmek yemek” gibi isteklerde bulunduğunu hatırlatan Dr.Tarhan, “Genel yüz ifadesi ve davranışlarından bir 'farkındalık düşüklüğü' gözlemliyoruz. Yani hem Münevver Karabulut'un ailesine hem de Türkiye'ye yaşattığı travmanın farkındalık eksikliği var. Derin ve içten gelen bir pişmanlık ifadesi gözükmüyor” diye konuştu. KENDİ BAŞINA HAREKET ETMİYOR Dr.Tarhan “Kendi başına hareket eden bir kişi gibi görünmüyor. Benmerkezli, karşı tarafa yaptığı acıları algılayamayan bir kişilikte görülüyor. Aranan bir kişi olduğu için tanınmamak amacıyla sakal bırakmış. Garipoğlu'nun bu süreçte yalnız kalmaması gerekiyor.
574480
Messi=2xRonaldo+Kaka
Barcelona Messi'ye öyle bir değer biçti ki, Arjantinli yıldızın bonservis bedeli, iki Cristiano Ronaldo ve bir Kaka'nın toplam değerine denk geldi. Geçtiğimiz sezona kupa alarak damgasını vuran Barcelona, Arjantinli yıldıza yıllık daha imza attırarak bu futbolcunun sözleşmesini 2016 yılına kadar uzattı. Katalan ekibi dünyanın en iyi futbolcuları arasında gösterilen Messi'ye verdiği sözleşmeye eklediği maddeyle de gösterdi ve Arjantinli yıldızı almak isteyen takımlara karşı dudak uçuklatacak bir bedel ortaya koydu. Messi'yi Barcelona’dan ayırmak isteyen kulüp, 250 milyon euro sözleşme fesih bedelini gözden çıkarmak zorunda kalacak. Bu rakam da şu anda dünyanın en pahalı futbolcusu durumundaki Cristiano Ronaldo'nun iki, Kaka'nın da bir bonservis bedelinin toplamına eşit durumda.
575399
Rum Ulusal Konseyi'nde "AB" Tehdidi
Rum Ulusal Konseyi'nde "AB" Tehdidi Kıbrıs'ta Rum Ulusal Konseyi'nin toplantısında, "Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmezse AB üyeliğine karşı çıkma" kararı alındı. Yayına Giriş: 16:03:34 Güncelleme: 16:03:34 Her fırsatta Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini engelleme girişiminde bulunan Kıbrıs Rum kesiminden benzeri bir tutum daha... Kıbrıs'ta Rum Ulusal Konseyi'nin dört gün süren toplantısında, "Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmezse Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkma" kararı alındı. Rum radyosunun haberine göre, Konsey toplantısında Türkiye'yle Avrupa Birliği arasındaki müzakere süreci ele alındı. Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile siyasi liderler toplantı sonunda, 'Türkiye'nin Avrupa Birliği ve sözde Kıbrıs Cumhuriyeti karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda Aralık ayındaki zirvede Türkiye'nin tam üyelik sürecine karşı çıkma' kararına vardı. Rum yönetimi sözcüsü çözümün, Türk askeri ve Türk Cumhuriyeti uyruklu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının adadan çekilmesi bağlı olduğunu iddia etti ve eğer bir ortak devlet kurulursa burada garanti sistemini kabul etmeyeceklerini de açıkladı.
575090
Burdur'da kaza: 11 yaralı
muhabirinin aldığı bilgiye göre, sürücülerinin kimlikleri henüz öğrenilemeyen 28 AK 181 plakalı kamyonet ile karşı yönden gelen 20 YV 456 plakalı panelvan tipi minibüs Çamköy yakınlarında çarpıştı. Kazada, bazıları ağır olmak üzere 11 kişi yaralandı. Yaralılar, Gölhisar, Acıpayam ve Denizli'deki hastanelere kaldırıldı.
575304
Rizespor üst sıraları istiyor!
Haberi Ekle Rizespor üst sıraları istiyor! Çaykur Rizespor Basın Sözcüsü Şükrü Cevahir: "Üst sıralar için kazanmak zorundayız..." 19/09/09 15:04 Bank Asya 1. Lig'de yarın deplasmanda Giresunspor ile karşılaşacak Çaykur Rizespor'da, kulüp basın sözcüsü Şükrü Cevahir, ligde üst sıralarda kalabilmek için bu maçı kazanmak zorunda olduklarını söyledi. Cevahir,muhabirine yaptığı açıklamada, Giresunspor ile İstanbul'da yapacakları maç için son hazırlıklarını İstanbul'da yaptıklarını ve maç saatini beklediklerini belirtti. Maçın rakiplerinin cezası nedeniyle seyircisiz oynanacağını anımsatan Cevahir, ''Maç seyircisiz olunca pek tadı olmuyor. Aslında maçın seyircisiz ve İstanbul'da oynatılmasıyla biz de cezalandırılmış olduk. Giresun yerine İstanbul'a gitmek zorunda kaldıkdedi. Her maça olduğu gibi Giresunspor maçına da puan parolasıyla çıkacaklarını ifade eden Cevahir, ''Ligde üst sıralarda kalabilmek için kazanmak zorundayız. Maçtan puanla ayrılmak istiyoruz. Böylece Samsunspor maçında kaybettiğimiz puanı da bir anlamda telafi etmiş olacağız. Zaten bu maçta puan kaybedersek şu ana kadar gösterdiğimiz iyi performansın ve aldığımız puanların önemi kalmazdiye konuştu. Takımlarının maça iyi hazırlandığını, iyi futbol oynayarak galip geleceklerine inandığını dile getiren Cevahir, böylece bayramda taraftarlarına galibiyet hediye etmiş olacaklarını kaydetti.
575149
Leonard Cohen sahnede bayıldı
Leonard Cohen sahnede bayıldıGiriş Saati 11:46 Güncelleme 11:48 Kanadalı şarkıcı, yorumcu ve besteci Leonard Cohen, İspanya'nın doğusunda dün verdiği bir konser sırasında sahnede bayıldı. El Mundo gazetesindeki haberde, Valence'teki konserde bayılan 75 yaşındaki Cohen'in konseri yarıda bırakmak zorunda kaldığı belirtildi. Görgü tanıkları da dördüncü şarkısını seslendiren sanatçının önce bir gitar almak üzere kalkarken dengesini kaybettiğini ve grup elemanları tarafından düşmesinin engellendiğini aktardı. Aynı kaynaklar, birkaç dakika sonra Cohen'in yeniden dengesini kaybettiğini ve sonunda yere düştüğünü belirtti. Seyircilerin bir saat kadar Cohen'in sahneye dönmesini beklediğini, ancak grup elemanlarından Javier Mas'ın Cohen'in sahneye çıkamayacağını söylemesiyle konserin ertelendiği ifade edildi. 90'lı yıllarda sahnelere veda edip California'da bir Budist manastırına kapanan Cohen, rahip olup ''sessizlikanlamına gelen ''Jikanadını almıştı, eski menajeri tarafından dolandırıldıktan sonra ise sahnelere dönmek zorunda kalmıştı. Yazarlar Copyright 2003-2009 Tüm hakları saklıdır.
574746
Ahmet Evren Cumartesi: İnsan Neyle Yaşar?
Ahmet Evren Cumartesi 19 Eylül 2009 Cumartesiİnsan Neyle Yaşar? Koç Grubu'nun “Bienal sponsoru” unvanıyla destek verdiği 11. Uluslararası İstanbul Bienali'nin afişlerindeki soru bu. Günlerdir başımı çevirdiğim her duvarda, İstiklal'de, E-5'te, kafede, restoranda ve metroda gördüğüm bu soruyu da düşünmeden edemedim. Biraz araştırınca bu sorunun, tam 80 yıl önce Bertolt Brecht'in Elisabeth Hauptmann ve Kurt Weill ile birlikte yazdığı “Üç Kuruşluk Opera” adlı oyunun ikinci perdesinin kapanış parçasının ismi olduğunu öğrendim. Ben bu oyunu iki sene önce İTÜ'lü tiyatrocu arkadaşlarımın ısrarlarıyla 2007 Boğaziçi Tiyatro Şenliği kapsamında seyretmiştim. Mükemmel bir oyundu. Burjuvaziyle yoksul ve haydut dünyalar arasındaki ilişki üzerine kurulmuş oyun gerçekten “İnsan neyle yaşar? sorusuna güzel bir cevaptı. Özellikle müziklerinden çok etkilenmiştim. İşte parça Almancası "Denn wovon lebt der Mensch?" olan “İnsan Neyle Yaşar?” mış Hoş bir rastlantı oldu benim için. Orijinali “The Threepenny Opera” olan oyunun sanırım yeni temsilleri de bienali takip eden günlerde yeniden tiyatroseverlerle buluşur. Tavsiye ederim, takip edin ve izleyin! Oyun, 80 yıllık bir klasik. Eser zaten 1930'larda müziğin kullanım şekli ile tiyatro ve klasik opera arasında kendine özgü bir yer edinmiş ve devrim yaratmış. Sene 2009! Nereden nereye Bienal bahane, soru şahane Bienalin küratörü Zagreb'te kar amacı gütmeyen bir kültür kuruluşu. Kısaltması WHW olan “What, How for Whom” adlı kuruluşun bienal sorusu da güzel bir saplama! “İnsan neyle yaşar” sorusuna; ne, nasıl ve kimin için gibi bir saç ayak sunuyor sanki. Bienalde ne var ne yok derseniz, gidin görün derim. Mekanlar aynı yine. Tophane'deki iki mekandan biri, nargilecilerin önünden sahile doğru inince göreceğiniz Antrepo No.3. Diğeri ise Tophane tramvay istasyonunun bir üst sokağındaki eski Tütün Deposu. Üçüncü mekansa Rumeli Caddesi'nin Abide-i Hürriyet'le kesiştiği taş duvarın arkası, yani Feriköy Rum Okulu. Yerli ve yabancı toplam 70 sanatçının ses ve video çalışmalarından tutun da; fotoğraf, heykel ve resme kadar aklınıza bile gelmeyecek ucukluk, kaçıklık hatta tuhaflığın da bulunduğu 120'den fazla eseri sizleri bekliyor salon ve sınıflarda Ben geçen hafta Antrepo'yu gezebildim ancak. Erkan Özgen'in video çalışmaları hem bu soruya hem de ülkece üzerinde tartıştığımız “açılım”a güzel bir cevap. Bir tarafta renk cümbüşü tablolar, diğer tarafta eski savaşlardan ve diktalardan günümüze taşınan mükemmel fotoğraflar göreceksiniz. Kimine göre sanat, kimine göre dekoratif bir kıymet ama bence önemli olan ne, nasıl ve kimin için bu hayat? Haydi, hele bir düşünün şöyle Nedir yaşamak? Hayat bir nefes ama nefes alan tek mahluk da biz değiliz tabii Börtü-böcek, çiçek, kedi ve köpek de var bu oksijene ortak olan! Hatta duvar bile nefes almıyor mu bu hayatta? Ot dediğimiz her şey bile sessizce temizlemiyor mu aldığı her nefeste bu dünyayı? Onların her nefesi faydayken bu dünyaya bizlerin ne kadar faydası var acaba Kaç nefes aldınız acaba yıllardır? Kaç paralık faydanız oldu hayata? Nefes almak hayat ama yaşamak nefes almak mı acaba Nasıl bir hayat yaşıyorsunuz? Yaşıyoruz işte, iş-güç demeyin! Sorarım sonra size; ot gibi mi, adam gibi mi diye? Börtü böcek gibi ezile ezile mi, yoksa çiçek gibi güneşe sevgili, her damlaya su diyerek mi? Yoksa kedi köpek gibi birbirinizi yiyerek mi? Ne biliyim işte ya da aciz, mutsuz hatta yorumsuz mu? Duvar gibi yani! Duvar bile isyan eder acıya ve hatta aynı yerine iki çivi çaktırmaz mesela Nefes alıyorsak hayattayız ama acı ve mutluluğu hissetmiyorsak kötü yaşıyoruz bence. Siz nasıl hissediyorsunuz acaba Kimin için yaşıyoruz? Bence önceleri hayatta kalmak için, sonraları süratle öğrenmek için, bir ara sadece kendimiz için ve bence uzunca bir süre de sevdiklerimiz ve sorumluluklarımız için. Hayata bizleri bağlayan en önemli şey sevgilerimiz değil mi? En çok kendimizi seveceğiz elbette ama aynalara mahçup olmadan Bu hayatta yaşadığımız her şeyin bize ait olduğunu unutmadan, kaçmadan. Acısıyla tatlısıyla, el ele, gönül gönüle Kim ki seviyorsa üzülmesi an meselesi ama üzmeden yaşamak ve yaşatmak sevenin de her zaman elinde değil mi? Bazen bir gülüş, bazen bir öpüş Her şeyin sebebi sevmek değil mi? İnsan ne nefesle, ne parayla, ne de işle güçle yaşayabilir sadece... Beyni de ölse, kolu da kesilse, cebi de delinse; İnsan sevgiyle yaşar aslında! Çünkü en son kalp durur bu hayatta Mutluluk ve sevgiyle nice bayramlara Evrensel; Bir kalpte gerekli olan en önemli şey, sevgidir
574286
Trabzonspor'da Erken Bayram
Trabzonspor'da Erken Bayram Turkcell Süper Lig'de 6. haftanın açılış maçında Trabzonspor evinde Antalyaspor'u konuk etti. Geçtiğimiz hafta deplasmanda İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u 6-1 yenerek kötü gidişe dur diyen Trabzonspor, bu hafta da Antalyaspor'u 3-1 yenerek, taraftarına erken bayram hediyesi verdi. Bu sezon evinde ilk galibiyetini alan Trabzonspor, puanını 10'a yükseltirken, Antalyaspor puanda kaldı. Bordo-mavili ekibin gollerini, Umut (45'), Colman (52') ve Gökhan (73') atarken, Antalyaspor'un tek golü Orhan'dan (79') geldi.
574649
Karısının mezarı başında son nefes
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Karısının mezarı başında son nefes KÜTAHYA (AA) Kütahya'nın Emet İlçesi'nde 68 yaşındaki işçi emeklisi, eşinin mezarı başında dua ederken hayatını kaybetti. Murat Taşdemir, yıl önce ölen eşi Sıdıka Taşdemir'in ilçe mezarlığındaki kabrine geldi. Kabri ziyarete gelen bazı yakınları, Taşdemir'in, eşinin mezarı başında elleri açık şekilde dua ederken hareketsiz durduğunu fark etti. Olay yerine çağrılan sağlık ekibi, Taşdemir'in kalp krizinden öldüğünü belirledi. Çocuğu olmayan Taşdemir'in, sık sık geldiği eşinin kabrinde saatlerce kaldığı öğrenildi.
574540
Bayramın yağışlı geçmesi bekleniyor
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, yağışlı havanın hafta ortasından itibaren Kuzeydoğu bölgelerine çekilerek, cuma günü yurdu terk edeceğini açıkladı. Çağlar, dün düzenlediği basın toplantısında bayramda kuzey, iç ve doğu kesimlerinde aralıklarla sağanak geçişleri beklendiğini bildirdi. Kuvvetli yağış alan bölgelerde tedbirli olunmasını isteyerek, bayram tatiline çıkacak sürücülerin daha dikkatli olmaları gerektiğini vurguladı. Arefe günü, Marmara, İç Ege, İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz, Doğu Anadolu'nun kuzeydoğusu sağanak ve gökgürültülü sağanak yağışlı geçecek. Bayramın 1. günü kuzey, iç ve doğu kesimlerde, 2. günü kuzey ve doğuda yağış bekleniyor. Bayramın 3. günü ise Marmara'nın doğusu, kuzey ve doğu kesimlerde yağış görülecek. Yağışlar, Karadeniz kıyıları, Amasya ve Tokat'ta kuvvetli olacak.
575355
Ev arkadaşını, cinsel taciz nedeniyle boğmuş
Ev arkadaşını, cinsel taciz nedeniyle boğmuşKIRŞEHİR, (DHA) ’in Çiçekdağı İlçesi'ne bağlı Köseli Beldesi’nde, 3.5 ay önce evinde cesedi bulunan 61 yaşındaki Salih Dölek’in öldürülmesiyle ilgili aranan 39 yaşındaki Murat P., 'da yakalandı. Murat P., Dölek'i, içtikten sonra kendisine cinsel tacizde bulunduğu için boğduğunu itiraf etti. Salih Dölek, 29 Mayıs'ta, Köseli Beldesi’ne bağlı Çiftlik Mahallesi'ndeki bir apartmanın 3'üncü katındaki dairesinden gelen kötü kokular üzerine ağzı bağlanmış bir torbada boğulmuş olarak bulundu. Dölek'in öldürülmesiyle ilgili aranan ev arkadaşı Murat P., Ankara'da çalıştığı otoparkta polis tarafından yakalandı. Gözaltına alınıp, Çiçekdağı'na getirilen Murat P., Emniyetteki ilk ifadesinde cinayeti işlediğini itiraf etti. Murat P.’nin, ifadesinde, “Salih Dölek, Köseli Beldesi'nde yalnız yaşıyordu. Kendisiyle tanıştıktan sonra birlikte kalmaya başladık. 12 gün sonra içki içerken Salih Dölek, alkolün de etkisiyle bana cinsel tacizde bulundu. Kendisini boğarak öldürdüm, daha sonra da torbaya koyarak kaçtım” dediği öğrenildi. Murat P., sorgulanmasının ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Kırşehir tipi cezaevine gönderildi.
575387
"19 yaşımdan beri kadın eli sıkmadım!"
"19 yaşımdan beri kadın eli sıkmadım!" 16:58“Şeriatın gelmesini tabii ki isterim” “Atatürk’ü sevmeyebilirim ama celladımın bile hakkını savunurum” “Türkan Saylan’a iyi biriydi diyemem” “Hiç kadın eli sıkmadım, eşim de erkek eli sıkmaz” “En büyük hayalim ünlü olup laik değilim diyebilmekti” İslami kesimin en aykırı ve sert kalemlerinden biri olan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak bugün Balçiçek Pamir’le Söz Sende programının konuğu oldu. Programda birbirinden çarpıcı açıklamalar yapan Dilipak siyasi mücadelesine henüz yaşındayken içinde duyduğu öfkeyle başladığını, 19 yaşından beri kadın eli sıkmadığını, kravat takmadığını, gençken en büyük hayalinin adından söz ettirecek kadar ünlü olup herkese ‘Ben laik değilim’ demek olduğunu söyledi. Dilipak şeriatla ilgili görüşlerini de şu sözlerle anlattı: “Şeriat gelsin tabii ki. Benim ‘Yaşasın Şeriat’ adlı bir kitabım var. Şeriat meşruiyet ve hukuk demektir, kanun değil.” Balçiçek Pamir’in “Peki şeriat gelirse ne olacak?” sorusuna da Dilipak şöyle cevap verdi: “O, İran’daki Kemalistlerle Türkiye’deki Kemalistlerin derdi.” Balçiçek Pamir’in programda Dilipak’ın Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili görüşlerini sormasıyla birlikte şöyle bir diyalog gerçekleşti: Ne düşünüyorsunuz Atatürk için? Ben Kemalist değilim. Ben hislerinizi merak ediyorum. Mustafa Kemal de bir insandır doğru yaptığı şeyler de vardır yanlış yaptığı şeyler de vardır. His sorarken sevgi, saygı bağlamda bir şey var mı? Ben insanlara insanlığından dolayı saygı duyarım ama en çok ötekilerin haklarını savunma konusunda çaba gösterenlerden biri. yüzden özellikle soruyorum ben. Ben celladımın bile hakkını savunanlardan biriyim, beni öldürmek için kovalayan adamın hakkında şahitlik etmem gerekirse doğru şahitlik ederim. yüzden Atatürk’ü sevmiyorum diye bir kelime çıkmaz yani ağzınızdan. Ben sevmeyebilirim. Türkan Saylan’ın ardından yazdığı bir yazıda kullandığı ifadelerle ilgili konuşma sırasında Pamir’in “Peki iyi bilirler mi diye sorarlarsa rahmetli Türkan Saylan’ı?” sorusunu Dilipak şöyle yanıtladı: “Yok hayır ben iyi bilmiyorum. Tanımıyorum ama bildiğim kadarı ile güvenmiyorum.”
575478
AB'de Türkiye'ye yaptırım pazarlığı
14 Ekim'de yayınlanacak İlerleme Raporu'nda, Türkiye'ye Rum gemilerine Türk limanlarının açılması ile ilgili yaptırım talebi gelmeyecek. Ancak 10 Aralık'taki zirvesinde alınacak karar için sıkı pazarlık sürüyor. Rumlar, ve 'nın desteğiyle bir yaptırım kararı için çaba gösteriyor. CNN TÜRK Brüksel Temsilcisi Zeynel Lüle'nin haberi...
574787
Meteoroloji'den sel baskını uyarısı
LİNKLER Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan meteorolojik uyarıda, Trabzon, Rize ve Hopa'da bu gün, gece yarısından itibaren yarın saat 06.00'ya kadar gök gürültülü sağanak yağış beklendiği bildirildi. Uyarıda, vatandaşların ve yetkililerin ani sel, su baskını, sel ve yıldırım düşmelerine karşı dikkatli olmaları istendi.
575120
ABD ile Fransa uzayda işbrliği yapacak
NASA'dan yapılan açıklamada, anlaşmaların NASA Genel Müdürü Charles Bolden ile Fransız Ulusal Uzay Araştırmaları Merkezi Başkanı (CNES) Yannick d'Escatha tarafından NASA merkezinde perşembe günü imzalandığı belirtildi. Yazılı açıklamada, CNES'in NASA ile uzun bir işbirliği tarihi olduğu da vurgulandı. Anlaşmalar uyarınca, NASA önderliğinde ''Mars Atmosphere and Volatile Evolutionadlı projeyle Kızıl Gezegen'in evrimine ilişkin kilit öneme sahip bilimsel sorulara doğrudan yanıt aranacak ilk çalışmaların ortaya koyulacağı bildirildi. CNES'in iyonosferik elektronlar ve güneş fırtınalarını ölçmeye yarayacak ''Solar Wind Electron Analyzeradlı cihazı temin edeceği, ikinci misyon kapsamında da 2014'te dünyanın manyetosferinin incelenmesine olanak sağlayacak uydu fırlatılacağı kaydedildi. Diğer anlaşmalardan birinin 2006'da CNES ve Avrupa Uzay Ajansı tarafından başlatılan gezegenlerin araştırılmasına ilişkin verilerin incelenmesine Amerikalı araştırmacıların katılımını, diğerinin de okyanuslarıntopografisi ve tatlı suların planları konusunda çalışmaları öngördüğü belirtildi.
574861
Batman'da Terörist Yakalandı
Batman'da Terörist Yakalandı Genelkurmay'ın internet sitesindeki duyuruda, terör örgütü mensubunun Batman'da güvenlik güçlerince yakalandığı belirtildi. Yayına Giriş: 11:26:02 Güncelleme: 11:28:24 Batman'da terörist yakalandı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde yer alan duyuruda, terör örgütü mensubunun Batman'da güvenlik güçlerince yakalandığı belirtildi.
574693
Eastpak'lı okul günleri başlıyor
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Eastpak'lı okul günleri başlıyor Sağlam, şık ve fonksiyonel çantalarıyla Eastpak okul sezonuna yine ideal modeller ile giriyor. Tasarladığı çantalarla öğrencilerin en yakın arkadaşı Eastpak birbirinden farklı modelleri, okul coşkusunu yansıtan renk ve desenleriyle okula keyifli bir başlangıç yapmak isteyenler için farklı alternatifler sunuyor. Kullandığı dupont cordura kumaş sayesinde sağlamlığından ödün vermeyen Eastpak çantalar, kız ve erkek öğrenciler için birçok renk alternatifi içeriyor. Siyah, kahverengi, gri gibi temel renklerin yanı sıra özellikle mor, fuşya, kırmızı, pembe, mavi gibi birçok renk seçeneği öğrencilerin zevk beğenisine sunuluyor.
574270
Bobo kampa katıldı!
Haberi Ekle Bobo kampa katıldı! 18/09/09 21:36 Siyah-beyazlı takımda teknik direktör Mustafa Denizli tarafından Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United ile yapılan maçın kadrosuna alınmayan Bobo ile Rıdvan da BJK Nevzat Demir Tesisleri'nde yapılan kampa dahil edildi. Beşiktaş, yarın saat 21.00'de BJK İnönü Stadı'nda Kayserispor ile karşı karşıya gelecek. A.A
574766
IMF bir miktar altınını satma kararı aldı
Uluslararası Para Fonu (), yoksul ülkelere kredi açmak ve finansmanını desteklemek için bir miktar satma kararı aldı. Fonun icra kurulu, piyasadaki satışını sekteye uğratmayacak biçimde, 403.3 ton satılmasına karar verildiğini açıkladı. Başkanı Dominique Strauss-Kahn, kurulun kararından memnuniyet duyduğunu belirterek, böylelikle fonun yoksul ülkelere borç vermeyi hızlandırabileceğini söyledi. altını isteyen üye ülkelere veya serbest piyasada, belli bir süre içinde aşamalı olarak satmaya hazır olduğunu bildirdi.
574769
"Mutlu Prens" Londra Moda Haftası'nda
"Mutlu Prens" Londra Moda Haftası'nda İngiltere moda dünyasının ünlü ismi Bora Aksu, "Mutlu Prens" temalı 2010 ilkbahar/yaz koleksiyonunu, dün başlayan Londra Moda Haftası'nda sergiledi.
575073
Doğan, uzlaşma talebini geri çekti
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Doğan, uzlaşma talebini geri çekti Maliye Bakanlığı'nın Doğan Yayın Holding'e (DYH) kestiği milyar 755 milyon liralık vergi cezasına ilişkin yeni bir gelişme daha yaşandı. DYH'ye bağlı ortaklıklar tarhiyat öncesi yaptıkları uzlaşma talebini geri çekti. Buna göre Maliye'nin randevu verdiği 23 Eylül'de taraflar uzlaşma masasına oturmazken süreç yeniden başlayacak. Buna göre gelirler kontrolörleri tarafından düzenlenen rapor tarhiyat öncesi yapılan uzlaşma talebi geri çekildiği için vergi dairesine gönderilecek. Vergi aslı ve cezası burada hesaplanıp firmaya ihbarlı tebligat yapılacak. Zaman Gazetesi'nin haberine göre, bu tebligatın ardından 30 günlük süre içerisinde Doğan Yayın Holding'in bağlı ortaklıkları ya tekrar uzlaşma talep edecek ya da mahkeme süreci başlayacak. Edinilen bilgilere göre tarhiyat öncesi uzlaşma talebi geri çekildiği için ikinci bir uzlaşma istenmesi halinde pazarlığın Ankara'da yapılma ihtimali ağırlık kazandı. Üst düzey bir yetkili, "Rakam yüksek, büyük ihtimalle uzlaşma talep edilmesi halinde taraflar İstanbul yerine merkezde masaya oturur." dedi. DYH'nin, uzlaşma talebini mesai bitimine az bir süre kala geri çektiği belirtildi. Konuya ilişkin olarak Doğan Yayın Holding'in dün akşam Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda yer alan açıklamasında, doğrudan bağlı ortaklık Doğan TV Holding AŞ ile dolaylı bağlı ortaklıklar Yapım Reklamcılık ve Dağıtım AŞ, Doğan Prodüksiyon Hizmetleri AŞ ile Alp Görsel İletişim Hizmetleri AŞ'nin 2005, 2006 ve 2007 hesap dönemlerine ait vergi inceleme raporları ile ilgili olarak, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı Gelirler Kontrolörleri'nin, bağlı ortaklıkların talebi üzerine tarhiyat öncesi uzlaşmaya davet ettiği hatırlatılarak, "Bağlı ortaklıklarımızın Gelir İdaresi Başkanlığı'na başvuruda bulunarak tarhiyat öncesi uzlaşma taleplerini geri çektikleri öğrenilmiş bulunmaktadır." denildi. İlgili vergi dairesinin vergi aslı ve cezasına ilişkin tarhiyat işlemini yaparak, bağlı ortaklıklara yazılı olarak tebliğ etmesinin beklendiği kaydedildi. DYH'den konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Söz konusu tebligatların yapılmasını takiben, adı geçen bağlı ortaklıklarımız, yasal süresi içerisinde tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunabilecekleri gibi, herhangi bir talepte bulunmaksızın doğrudan vergi dairesi aleyhine dava da açabileceklerdir. Tarhiyat sonrası uzlaşma talebinde bulunulması durumunda, uzlaşma süreci sonuçlanıncaya kadar dava açılması usulen mümkün bulunmamaktadır." Rekabet Kurumu'ndan Doğan Yayın'a 'reklam' soruşturması Rekabet Kurumu (RK), Doğan Grubu medya şirketlerine reklam yeri satışları sebebiyle soruşturma başlattı. Habertürk Gazetesi'nin şikayeti üzerine konuyu inceleyen Kurul, soruşturma açılmasına karar verdi. Kurul'dan yapılan açıklamada şikayet üzerine Doğan Yayın Holding, Hürriyet Gazetecilik, Doğan Gazetecilik, Bağımsız Gazeteciler Yayıncılık ve Doğan Daily News Gazetecilik ve Matbaacılık haklarında inceleme yapıldığı bilgisine yer verildi. İnceleme sonucunda "Doğan Grubu'nun yazılı medya (gazetecilik) alanına yönelik reklam yeri (mecra) satışındaki uygulamalarla Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un ihlal edilip edilmediğinin tespiti için soruşturma açılmasına karar verildi." denildi. Bu arada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Vatan Gazetesi hisselerinin Doğan Grubu'na devrine ilişkin Rekabet Kurumu kararının, "koşullara ilişkin kısmının' yürütmesinin durdurulmasına yapılan itirazı reddetti.EKONOMİ
574288
Trabzon, Antalyaspor'u 3-1 yendi
Turkcell Süper Lig'in 6. haftasında Avni aker Stadı'nda Trabzonspor ile Antalyaspor arasında oynanan maçın ilk yarısı ev sahibi takımım 1-0 üstünlüğü ile tamamlandı. 8. dakikada Colman, Antalyaspor defansından dönen topa gelişe çok sert vurdu, top az farkla üstten auta çıktı. 14. dakikada Trabzonspor'un sağ çaprazda kazandığı serbest vuruşta ceza sahasına yapılan ortada Egemen'in kafa vuruşunda top auta çıktı. 17 dakikada Gökhan'ın sağ kanattan ceza sahasına yaptığı ortada savunmadan seken topu Gabric'ten önce Kerim uzaklaştırdı. 21. dakikada Gökhan'ın arka direğe ortasında Gabric müsait pozisyanda topu ıskalayınca Trabzonspor önemli bir fırsattan yararlanamadı. 30. dakikada Tayfun'un ceza sahası içerisinden şutunda kaleciyi geçen top az farla yadan auta gitti. 32. dakikada Necati'nin kale içerine ortaladığı topu kaleci Sylva kontro etti. 38. dakikada Necati'nin sol çaprazdan şutunda top üstten auta çıktı. 45. dakikada gelişen konra atakta kaleciyle karşı karşıya kalan Umut, aşırtma bir vuruşla topu filelere göderdi 1-0. İki takımında vasat bir futbol sergilediği maçın ilk yarısı son saniyelerde geln golle ev sahibi takımım 1-0 üstünlüğü ile tamamlandı. 49. dakikada Gökhan'ın sağdan ortasında Umut'tan önce araya giren defans topu kornere attı. 53. dakikada Gabric'in pasında topla buluşan Colman skoru 2-0 yaptı. 61. dakikada altı pas çizgisi önünde Veysel'e yapılan hareket sonra serbset vuruş verdi. Necati'nin kullandığı serbest vuruşta kaleci Sylva topu kornere çeldi. 67. dakikada sağdan kullanuılan korner atışında Giray kafayı vurdu, top üstten auta gitti. 73. dakikada Gabric'in pasında topla buluşan Gökhan kalecinin solundan topu filelere göderdi 3-0. 79. dakikada sağdan kullanılan köşe vurşunda Orhan iyi yükseldi topu kafayla filelere göderdi 3-1. 90. dakikada Gabric'in ortasında Umut'un kafayı vurdu top yandan auta gitti. Kalan dakikalarda başka gol olmadı ve maç ev sahibi takımı 3-1'lik galibiyeti ile sona erdi.
575450
30 yıl sonra özürlü arabası oldu
Gülbahçe Mahallesi 158 Sokak'ta sıvasız ve penceresiz bir evde oturduğu bildirilen Mahmut Özer yıllardır sokağa çıkamıyordu.Abisi Mustafa Özer'in baktığı Özer'e özürlü arabasını hayırseverlerin katkılarıyla Köprü Yardımlaşma Grubu ulaştırdı. 30 yıldır özürlü arabası olmadığını dile getiren Özer, arabasına binince sevinç gözyaşlarına boğuldu. Yıllardır eve hapsolduğunu anlatan Özer, artık araçla da olsa sokaklarda dolaşabilecek olmanın mutluluğunu yaşadığını kaydetti. Kendisine yardımcı olan hayırseverlere teşekkür eden Özer, hayatının en mutlu günlerinden birini yaşadığını kaydetti. Köprü Yardımlaşma Grubu Başkanı Bekir Fevzi Yıldırım, yıllardır özründen dolayı sokağa çıkamayan insanların sevindirmenin çok kolay olduğunu belirterek, "Küçük bir katkı ve ilgi bu insanların dünyalarını değiştiriyor." dedi. 30 yıldır özürlü kardeşine bakan Mustafa Özer, kardeşini bazen kucağında kapının önüne çıkardığını belirterek, "Bundan bile çok mutlu oluyordu. Artık kendi kendine sokaklarda dolaşabilecek. Vesile olanlardan Allah razı olsun." şeklinde konuştu.
575199
12 Dev Adam Fransa'ya 80-68 yenildi...
ETİKETLERİEtiketi sen belirle!12 Dev Adam Fransa'ya 80-68 yenildi...36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası madalya şansını Yunanistan'a uzatmalarda kaybederek yitiren '12 Dev Adam', klasman maçlarında bir ara 19 sayı farkla öne geçtiği maçta Fransa'ya 80-68 mağlup oldu. Türkiye turnuvanın son gününde Rusya- Hırvatistan kaybedeniyle 7.8.'lik maçı oynayacak.. 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası 5.’lik, 8.’lik klasman maçında Türkiye, Fransa’ya 80-68 yenildi. Türkiye, 19 sayı öne geçtiği maçta Fransa’ya 12 sayı farkla yenilirken, Rusya-Hırvatistan maçının mağlubuyla yarın 7.’lik, 8.’lik klasman maçı yapacak. Fransa ise yine aynı maçın galibiyle 5.’lik, 6.’lık mücadelesine çıkacak. Şampiyonadaki ilk maçını kazanan (A) Milli Takım, ardından üst üste 3. karşılaşmasını da yitirmiş oldu. Karşılaşmanın ilk dakikalarında Parker ve Turiaf’la basketler bulan Fransa karşısında Kerem, Ömer Aşık, Barış, Hidayet ve Ömer Onan’la üst üste sayılar üreten (A) Milli Takım, üstünlüğü ele alarak ilk pediyotu 14 sayı farkla 26-12 üstün geçti. Oldukça kötü hücum eden ve düşük bir şut yüzdesiyle oynayan Fransa, ikinci çeyreğin ilk dakikasında sayı üretemezken, milliler Engin ve Sinan’ın basketleriyle farkı 19 sayıya kadar yükseltti (31-12). Hidayet’in hakem Milivoje Jovcic’le tartışıp teknik faul aldığı bölümde Türkiye biraz tutuk gözükürken, Fransa; Batum ve Parker’la basketler bularak farkı sayıya kadar indirse de (39-32), milli takım devreyi 43-32 önde kapattı. İkinci yarıya Batum, Diot ve Diaw üçlüsünün skorer oyunuyla oldukça istekli başlayan Fransa, farkı kapatarak 26. dakikada 53-52 öne geçerken, Pietrus’un da devreye girmesiyle 28. dakikada sayılık farka ulaştı (59-55). Oyun ritmini kaybeden (A) Milli Takım, Fransa’nın son periyota 61-59 üstün girmesini engelleyemedi. Dördüncü periyotta adeta sahadan silinen milli takım, ilk dakikada sayı dahi üretemedi. Bu çeyrekte ilk basketini 35. dakikada Oğuz’la kazanabilen Türkiye, Tony Parker’ın peş peşe attığı basketlere engel olamadı. Fransa 36. dakikada 17 sayılık farka ulaştı (76-59) ve maçtan da 80-68 galip ayrıldı. Karşılaşmada, dünkü Yunanistan maçında aldığı bir darbe sonrası çenesi açılan ve daha sonra dikiş atılan Ersan İlyasova, ağrısı nedeniyle forma giyemedi. Salon: Spodek Arena Hakemler: Daniel Hierrezuelo xx (İspanya), Milivoje Jovcic (Sırbistan), Olegs Latisevs xx (Letonya) Fransa: Parker xxxx 28, Batum xxx 13, Pietrus xxx 13, Diaw xx 4, Turiaf xx 6, Diot xx 13, Traore x, De Colo x, Jeanneau x, Bokolo x, Koffi Türkiye: Kerem xx 9, Ömer Onan xx 5, Hidayet xx 13, Barış 5, Ömer Aşık xx 11, Sinan 2, Semih xx 6, Engin xx 8, Oğuz xx 9, Bekir 1. Periyot: 12-26 Devre: 32-43 (Türkiye lehine) 3. Periyot: 61-59
574440
Baykal’la ‘Kürt’ sohbeti
Taha Akyol ObjektifBaykal’la ‘Kürt’ sohbeti 19 Eylül Cumartesi 2009 SAYIN ’la bir sohbet yapmak istiyorum. İnanıyorum ki, Sayın Baykal bu yazıyı samimiyetle yazdığımı kabul edecektir. Elbette benim de bir dünya görüşüm ve siyasi felsefem var; bazı konularda Baykal’dan ve partisinden hayli farklı düşünüyorum. Bunun yanında, ideolojilerin genel retoriğine, partilere, liderlere kilitlenmeden “konu odaklı” düşünüp yazdığımı da Sayın Baykal kabul eder sanıyorum. Nitekim doğru bulduğum “konular”da, mesela Baykal’ın 1990’lardaki “Yeni Sol” politikasını, ve ’nin Kürt açılımını, Ecevit’in değişikliklerini ve ’in ekonomi reformlarını da destekledim. Şimdi de Kürt meselesi gibi hayati bir “konu”da Sayın Baykal’a seslenmek istiyorum. Sosyal demokrasinin işlevi Önce SETA ve Pollmark’ın ağustosta yaptığı bir kamuoyu araştırmasından bahsedeceğim. Baykal akademik olarak bilimci olduğu için, bu araştırmayı incelerse bilimsel metotlarla yapıldığını görecektir. Buna göre: - ’nin ‘’a karşı tepkisini kamuoyunun yüzde 16’sı doğru buluyor. MHP’nin oy oranı yüzde 14 olduğuna göre, tabanın tam desteğine sahip, hatta biraz fazlasına... -CHP’nin bu konudaki politikasını olumlu bulanların oranı ise yüzde 16’dan ibaret... Halbuki CHP seçimlerde yüzde 21 oy almıştı! Demek ki, yaklaşık her CHP seçmeninden biri bu konudaki parti politikasını ‘olumsuz’ buluyor. Sosyal demokrat isimlerin CHP’ye yönelttiği eleştiriler de bunu doğruluyor zaten. Demek ki, pragmatizm açısından, bu politika CHP’ye yarar sağlamıyor. Daha önemlisi, dünyada sosyal demokrat partiler etnik, dini ve kültürel azınlıkların desteğini alarak onları ülkenin genel siyasi sistemine entegre ederler. ’nin buna ihtiyacı yok mu?! CHP bunu yapabiliyor mu?! Muhafazakâr Kürt vatandaşlarımızın AKP’ye oy vermesini ve bu partinin bölgede yüksek oranlarda oy almasını çok olumlu buluyorum. Ve çok arzu ediyorum ki, ‘seküler’ Kürt vatandaşlarımızın oylarının önemli bir bölümünü de CHP alsın. Ama bunun için partinin tozlu raflarında kalmış programlar yetmez. İnandırıcı ve etkili olmanın yolu sebatkâr olmaktır. Şimdi bu açıdan CHP’nin önünde yeni bir fırsat var. CHP’nin katkısı? Başbakan Erdoğan, bayramdan sonra bir mektup yazarak Baykal’la tekrar görüşme talebinde bulunacağını açıkladı, CHP’nin geçmişteki ‘açılımları’nı hatırlattı. CHP kendi programlarındaki önerilere nasıl hayır diyecek?! “’nın programını uyguluyorsunuz” sözü boş bir retoriktir. SHP ve CHP’nin programlarında PKK’nın talepleriyle örtüşen yönler yok mu?! Zaten böyle durumlarda amaç, hassasiyetlerle etnik milliyetçiliğe kayan vatandaşlarımızı uzun vadede demokratik sisteme kazanmaktır. Elbette CHP’ye AKP’nin peşine takılması önerilemez. Ama CHP kendi programındaki hususlara destek vereceğini açıklarsa hem süreç kolaylaşır hem CHP tutarlılık kazanır. Meseleyi iktidar-muhalefet kavgasına dönüştürmek, Türk ve Kürt duygularını karşılıklı olarak keskinleştiriyor maalesef. CHP’nin yapıcı tavrı bu duyguları olumlu etkileyecektir. Biliyorum, Baykal’ın kapattığı kapıyı aralaması zordur ama “Üniter devlet ilkesinin sigortası olmak için açılım sürecinde yer alıyoruz” gibi gerekçelerle yapabilir bunu. Sayın Baykal, vebaliniz de, katkınız da büyük olabilir. Vicdanınıza, siyaset bilimci yönünüze seslenmek istedim bu sohbetimle.
575160
Fener'de rotasyon!
GAZETE HABERTÜRK SENAD OK Carlos’un yerine Vederson, Kazım’ın yerine de Deivid oynayacak. Alman çalıştırıcı, Daniel Güiza-Semih Şentürk tercihini ise daha yapamadı. Fenerbahçe’de Twente yenilgisi, beraberinde bazı değişiklikleri getiriyor. Sarı-Lacivertliler’in Bursa deplasmanındaki kötü oyuna rağmen galip gelmesinin ardından Avrupa Kupası’nda hüsrana uğraması, teknik direktör Daum’u harekete geçirdi. Alman hoca, özellikle laubali ve disiplinsiz günlerine dönüş yapan Colin Kazım’ı kızağa çekmekte kararlı. Yaptığı hareketlerle adeta herkesi çileden çıkartan genç oyuncu, yarınki Büyükşehir Belediyespor maçında kulübeye çekiliyor. Tecrübeli çalıştırıcı, Kazım’ın yerine her geçen gün daha iyiye giden Deivid’e ilk 11’de yer verecek. Teknik adamın kement atacağı ikinci oyuncu ise Roberto Carlos. Ocak ayında Sarı-Lacivertli takımdan ayrılacak olan tecrübeli oyuncu, artık gün sayma durumuna girmiş durumda. Bu görüntüsüyle de takımı sürekli eksik bırakıyor. Brezilyalı yıldızın yerine forma giyecek oyuncu ise Vederson. Teknik direktör Daum, formsuz olan Güiza’nın yerine Semih Şentürk’ü de oynatmak istiyor. Ancak tecrübeli çalıştırıcı bu konudaki kesin kararını vermiş değil.
575033
Tekirdağ'da selin bilançosu...
Tarım İl Müdürlüğü'nden edindiği bilgiye göre, Hasar Tespit Komisyonu, sel afetiyle ilgili yürüttüğü ön tespit çalışmalarını tamamladı. Saray ve Bahçeköy'deki selin ardından, 'de Kumbağ'da yaşanan sel afeti dolayısıyla Kumbağ Beldesi, Naip, Çanakçı, Otmanlı, Selçuk, Taşomurca, Generli, İnecik, Karansıllı, Yukarı Kılıçlı, Yeniköy, Karaçalı ve Oruçbeyli ile Dedecik köylerinde incelemede bulunan ekip, 410 çiftçi aileye ait bin 780 dekar ayçiçeği, 100 dekar silajlık mısır, 600 dekar sebze ve 100 dekar yonca ekilişlerinde yüzde 50–100 oranında zarar meydana geldiğini rapor etti. 15 adet küçükbaş, adet büyükbaş ve 280 adet arılı kovanın telef olduğu afette, sel suları nedeniyle adet traktör ile 23 adet sera tesisinde hasar gördü. Ayrıca depoda bulunan 380 ton buğday, 1.5 ton arpa ve 1.5 ton kimyevi gübrede yüzde 20 oranında zarar oluştu. Malkara ilçesindeki sel felaketi ise Sağlamtaş, Çimendere ve Çınarlıdere köyü olmak üzere toplam köyde 55 çiftçi ailesine ait 450 dekar ayçiçeği ekili tarlalarda yüzde 20 ile 35 oranında zarara yol açtı. Ön tespit çalışmasına göre, Tekirdağ il genelindeki tarım arazilerde tahmini zarar milyon 676 bin 160 TL olarak hesaplandı.
574895
Adapazadrında katlı cafe yandı
Edinilen bilgiye göre, Çark Caddesi Şal Sokak'ta, Cüneyt ve Cumhur Genç kardeşlerin sahibi olduğu kafenin mutfak bölümünde, temizlik yapılırken henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Alevlerin kısa sürede bütün binayı sardığı yangına, Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri müdahale etti. Sokaktaki kafelerin önüne yapılan platformlar nedeniyle itfaiye ekipleri, yangına müdahale etmekte güçlük çekti. Yarım saatlik çalışma sonucunda kontrol altına alınan yangında, katlı kafe kullanılamaz hale geldi. Yangında, kafenin yakınındaki gıda mağazası ve binalar da zarar gördü.
574611
Rijkaard'tan 'daha iyi olmalıyız' uyarısı
İSMET BADEM Rijkaard'tan 'daha iyi olmalıyız' uyarısı G.Saray'ın Panathinaikos karşısındaki futbolu teknik direktör Frank Rijkaard'ı memnun etmedi. Rijkaard, futbolcularına “Beşiktaş maçında kötü oynadık kazandık. Burada kötü oynadık kazandık. Ama her zaman böyle olmaz. Bugün şans yanımızdaydı. Ya başka zaman ne olacak?” uyarısını yaptı.SPOR
574813
51 kilo eroinle yakalandı
51 kilo eroinle yakalandı Elvan EZBER/İSTANBUL, (DHA) ’DA geçen hafta "Gorbaçov" lakaplı baronu Nasreddin Uçak’ın tutuklanması çetenin dışarıda kalan adamları üzerinde olumsuz etki yarattı. Uçak’ın adamlarından Mehmet Emin A, suç ortağı kişiyle deposunda bulunan son 51 kilogram eroini elinden çıkarmak isterken yakalandı. Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, bir ihbar üzerine Gümrüğü’ne giriş yapan bir TIR aracını durdurdu. Araçta yapılan aramada 51 kilogram bulunması üzerine sürücü Koray Ö, mal sahibi Mehmet Emin A, ve nakliyat işini üstlenen Yılmaz S, gözaltına alındı. Yapılan sorgulamada ’dan getirilen eroinin ’ya götürülmek istendiği anlaşıldı. Yetkililer, zanlılardan Mehmet Emin A’nın bir hafta önce ’de 112 kilogram eroinle yakalanan "Gorbaçov" lakaplı Nasreddin Uçak’ın adamı olduğunu belirtti. Uçak’ın tutuklanması üzerine zanlı Mehmet Emin A’nın da deposundaki son 51 kilogram eroini elinden çıkarmaya çalıştığı öne sürüldü. Zanlı, Mehmet Emin A, geçtiğimiz şubat ayında isimli barda çıkan kavgada silah kullandığı için ay cezaevinde yatmıştı. Öte yandan Narkotik polisi, uzun süre peşinde olduğu kişilik bir uyuşturucu şebekesini çökertti. Cihangir Mahallesi Tuncay Sokak 11 numaradaki depoya düzenlenen operasyonda depo sahibi Eyyup D, E.S, B.S, İ.O, A.O ve Y.C’yi gözaltına aldı. Baskında 24 kilogram eroin ve 2.5 kilogram ele geçirildi. Yapılan sorgulamada İran’dan gelen uyuşturucu maddesinin ’ye gönderilmek istendiği ortaya çıktı. Zanlılardan Eyyup D’nin polise (Demokratik Toplum Partisi) Avcılar İlçe Yönetim Kurulu Asil üyesi olduğunu söylediği öğrenildi.Emniyetteki işlemleri tamamlanan zanlılar adliyeye sevk edildi.
575352
milyon dolar fidye için kaçırılıp öldürülmüş
milyon dolar için kaçırılıp öldürülmüşAli AKSOYER/İSTANBUL, (DHA) milyon dolar için kaçırılıp öldürülmüş Ali AKSOYER/, (DHA) İSTANBUL’da dükkanları, ’de de iş merkezleri bulunan kayıp işadamı Abdurrahman Sever, milyon dolar fidye isteyen kişilik şebeke tarafından iple boğularak öldürüldü. Aralarında ordudan atılma eski bir astsubay ile uzman çavuşun bulunduğu biri kadın kişinin gösterdiği ’daki yerde yapılan kazı çalışmasında işadamının cesedi bulundu. ÜZERİNDE 52 BİN TL VARDI ’te 10’u aşkın kuyumcu dükkanı bulunan Abdurrahman Sever (55), hafta önce Gebze’den İstanbul’daki evine gelirken esrarengiz bir şekilde kayboldu. Pendik’te oturan işadamının ailesi polise başvurdu ve bir arsa satışından yanında 52 bin TL para olan Abdurrahman Sever’in para için öldürülmüş olabileceğini söyledi. Polis başlattı. Bir süre sonra kayıp işadamının 34 SVR 49 plakalı aracı ’ta yakılmış olarak bulundu. Bu arada aileyi arayan kimliği meçhul kişiler Abdurrahman Sever’in hayatı için milyon dolar fidye istedi ve daha sonra tekrar arayacaklarını söyledi. Gasp Büro Amirliği dedektifleri işadamının kayıtlarını inceledi. Abdurrahman Sever’in kaçırıldığı gün son olarak görüştüğü emlakçılık yapan kişinin ismi belirledi. Fidyecilerin bir daha telefonla aramaması üzerine operasyon başlatıldı. Eş zamanlı olarak yapılan baskınlarda fidye çetesinin üyeleri İ.K., M.G., M.K. C.Ç., K.Ş. ile M.D. gözaltına alındı. Şüphelilerden İ.K.’nın astsubay rütbesiyle M.G.’nin de uzman çavuş olarak görev yaparken ’nden atıldığı öğrenildi. İPLE BOĞARAK ÖLDÜRMÜŞLER Şüpheliler, sorgularında arsa satışı için buluştukları Abdurrahman Sever’i kaçırdıklarını itiraf etti. Hazırladıkları plan gereği üyeleri işadamı ile birlikte kaçırıyormış gibi yaptıkları emlakçı kadın arkadaşları M.D.’yi Bolu’da araçtan indirdi. Daha sonra Ankara’ya giden şüpheliler aralarında çıkan tartışma yüzünden Abdurrahman Sever’i iple boğarak öldürdü ve Elmadağ’da gömdü. Aileyi arayarak fidye isteyen şüpheliler işadamının aracını da geride delil bırakmamak için ateşe verdi. GÖMDÜKLERİ YERİ HATIRLAYAMADILAR Bunun üzerine özel bir ekip tarafından Ankara’ya götürülen şüphelilerle birlikte arandı. Şüpheliler, işadamının cesedini rastgele gömdükleri için yeri hatırlayamadı. Abdurrahman Sever’in cesedi gün boyu yapılan aramalardan sonra bulundu. Şüpheliler tekrar İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilerek sorguya alındı. İlk ifadelerinde olayı para için yaptıklarını söyleyen şüpheliler polisteki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye çıkarıldı. Abdurrahman Sever’in cenazesi İstanbul'a getirildi. Pendik Sahil Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Abdurrahman Sever’in cenazesi Dolayoba Mezarlığı’nda toprağa verildi.
575487
Süreç Tıkandı
Süreç Tıkandı Irak yönetimi, Suriye, Baas Partisi üyelerini iade etmediği için gerginliği düşürmeye yönelik görüşmelerde ilerleme sağlanmadığını açıkladı. Yayına Giriş: 17:06:39 Güncelleme: 17:17:34 Irak ile Suriye arasında gerginliği düşürmeye yönelik süreç tıkandı. Irak yönetimi, Suriye Baas Partisi üyelerini iade etmediği için görüşmelerde ilerleme sağlanmadığını açıkladı. İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da yapılmıştı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ, Suriye'de yaşayan eski Irak Baas Partisi üyelerini Irak'a iadesi hususunda Şam yönetiminin samimiyetsizliğinin görüşmeleri tıkadığını savundu. Debbağ, Irak'taki bazı saldırılardan sorumlu tuttukları şahısların, uluslararası mahkemede yargılanması talebinden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Suriye, Irak yönetiminin Bağdat'ta dışişleri ve maliye bakanlıkları dışında yapılan bombalı saldırıları finanse etmekle suçladığı iki eski Baas Partisi üyesini Irak'a iade etmeyi reddetmişti. Şam yönetimi, Bağdat'ın bu kişilerle ilgili kendilerine herhangi bir kanıt sunmadığını ileri sürdü. 19 Ağustosta başkent Bağdat'ı kana bulayan saldırılarda 100'e yakın kişi hayatını kaybetmişti.
574963
Şahin: Bayramlar toplumsal huzurumuzu pekiştiriyor
Şahin: Bayramlar toplumsal huzurumuzu pekiştiriyor Başkanı bayramların toplumsal huzurun pekiştirilmesinde katkıda bulunduğunu belirtti. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, nedeniyle yayımladığı mesajında farklı medeniyetlerin hayat bulduğu Doğu’nun ve Batı’nın buluşma noktasındaki ’nin, sahip olduğu potansiyelle her geçen gün daha da geliştiğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Hepimizi kaynaştıran bütünleştiren birlik ve berberliğimizin en güzel ifadesi olan bayramlar toplumsal huzurumuzun pekiştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Bölgemizin parlayan yıldızı durumundaki Türkiye, bugün barışın istikrarın sürekli kılınması yolundaki çabalarıyla uluslararası sorunlarda inisiyatif alabilen güçlü bir ülke durumundadır. Bizi güçlü kılan özellikler; büyük medeniyet geleneğimiz, kültür zenginliğimiz, dinamik ekonomik yapımız ve manevi değerlerimizden beslenen dayanışma ruhumuzdur. Aydınlık yarınlara ulaşmak için kendimize güvenmemiz ve inanmamız gerekiyor. Millet olarak birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz." -"ÜLKEMİZİN GELECEĞİ DE AYDINLIKTIR"- Farklılıkların ve kavga nedeni olarak değil zenginlik kaynağı olarak görmeka gerektiğine dikkat çeken Şahin şöyle devam etti: "Toplumsal uzlaşmamızı arttırmaya gayret etmeliyiz. Sayısız güzelliklerin yaşandığı Ramazan Bayramı’nı böylesi bir anlayışın ve diyalog kültürünün gelişmesi için fırsat olarak görmeliyiz. Milli iradenin rehberliğinde mücadelemizi yöneten, Cumhuriyeti ilan eden devrimleri hayata geçiren Meclisimiz, bugün de milletimizin sorunalarını çözecek kararlılık ve güçtedir. İnanıyorum ki tıpkı bu güzel bayram gibi ülkemizin geleceği de aydınlıktır. Türkiye’nin yetişmiş insan gücü, genç nüfusu, geçmişten gelen köklü birikimi ve zengin kaynaklarıyla dünyanın ileri ülkeleri arasında yerini alacağından kuşku duymuyorum." AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
575516
Nuri Şahin yetmedi!
Haberi Ekle Nuri Şahin yetmedi! 19/09/09 19:01 Almanya Birinci Futbol Ligi'ne (Bundesliga) 6. hafta maçlarıyla devam edildi. Borussia Dortmund, deplasmanda Hannover 96 ile yaptığı karşılaşmada 1-1 berabere kaldı. Karşılaşmanın 45. dakikasında milli futbolcu Nuri Şahin attığı golle Borussia Dortmund 1-0 öne geçti. İkinci yarıda oyuna iyi başlayan Hannover 96, 48. dakikada Didier Ya Konan'ın attığı golle 1-1 eşitliği sağladı. Karşılaşma 1-1 berabere sona ererken, 90 dakika forma giyen Nuri, bu sezon ligde ilk golünü atmış oldu. Bayern Münih, sahasında 1. FC Nürnberg'i 2-1 yendi. Milli futbolcu Hamit Altıntop'un yedek çıktığı karşılaşmanın ilk yarısı golsüz berabere sonuçlandı. İkinci yarıda Mario Gomez'in yerine Franck Ribery'nin oyuna girdi. Bayern Münih, karşılaşmanın 55. dakikasında İvica Olic'in golü ile 1-0 öne geçti. 1. FC Nürnberg, karşılaşmanın 73. dakikasında Türk oyuncu İlkay Gündoğan'ın mükemmel pasını iyi değerlendiren Eric Maxim Choupo-Moting 1-1'lik eşitliği sağladı. Bayern Münih, 82. dakikada Daniel van Buyten'in attığı golle durumu 2-1 yaptı ve karşılaşma bu sonuçla sona erdi. VfB Stuttgart'ı deplasmanda 2-0 yenen 1. FC Köln'ün gollerini 25 dakikada Sebastian Freis ve 89. dakikada Wilfried Sanou kaydetti. MSV Mainz, deplasmanda VfL Bochum'u 3-2 yenerken, Borussia Mönchengladbach, sahasında TSG 1899 Hoffenheim'e 4-2 yenildi. Vfl Wolfsburg, deplasmanda FC Schalke 04'e karşı dün oynanan karşılaşmada 2-1 galip gelmişti. Bundesliga'da, 13'er puanı bulunan Hamburger SV lider durumda bulunurken, Bayer 04 Leverkusen 2. sırada yer alıyor. Bayern Münih de bugün aldığı galibiyetle 11 puan ve averajla ligde 3. sıraya yükseldi. Bayern Münih'i aynı puanla TSG Hoffenheim ve MSV Mainz takımları izliyor. Bundesliga'da bugün alınan sonuçlar şöyle: Bayern Münih-FC Nürnberg: 2-1 VfB Stuttgart-1. FC Köln: 0-2 Hannover 96-Borussia Dortmund: 1-1 VfL Bochum-FSV Mainz 05: 2-3 Borussia Mönchengladbach-TSG 1899 Hoffenheim: 2-4 Bundesliga'nın 6. haftasına yarın Eintracht Frakfurt-Hamburger SV, Hertha BSC Berlin-SC Freiburg ve Bayer 04 Leverkuen-Werder Bremen karşılaşmalarıyla devam edilecek.
574194
Erol Evcil tahliye oldu
Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararı iki kez bozmasının ardından yeniden görülmeye başlanan Nesim Malki cinayeti davasında azmettirici olarak yargılanan Bursalı işadamı Erol Evcil'in tahliyesine karar verildi. Bunu üzerine Evcil, cezaevi aracıyla tutulu bulunduğu Kocaeli Kandıra Tipi Cezaevi'ne getirildi. Evcil, işlemlerinin yapılmasının ardından saat 20.00 sularında cezaevinden tahliye oldu. Evcil'in tahliyesi nedeniyle cezaevi önüne iki Mercedes marka araç geldi. Eşyaları araçlara konulan Evcil, daha sonra cezaevi kapısından çıkarak kendini bekleyen araca bindi. Evcil, aracın direksiyonu kendisi geçerek cezaevinden ayrıldı. Evcil, çıkışta gazetecilerin sorularını cevaplamazken, kendisini bekleyen yaklaşık 40 civarındaki araç da konvoya katılarak Bursa'ya doğru yol adlı.
575227
Atatürk Havalimanı'nda bayram yoğunluğu
'nda bayram yoğunluğuAli ARSLAN İSTANBUL DHA) Tatilini yurt dışında geçirmek isteyen yolcuların en fazla ilgi gösterdikleri yerler Sharm El Shaikh, Fas, Tunus, Zürih ve oldu. Bayramı 'da geçiren yolculardan biri bayram tatilini Mısır'da geçireceklerini arkadaşlarıyla beraber gideceğini söylerken. Diğer bir yolcu ise "bayramda 'ya gidecez. Bu tatili fırsat bilip heryeri gezmeyi düşünüyoruz" şeklinde konuştu. HAVALİMANINDA MİNİ BAYRAM DİNLETİSİ Atatürk Havalimanında gümrüksüz satış mağazalarını işleten ATÜ tarafından fülüt, keman, çello, gitar ve akordiondan oluşan bir grup bayram öncesi nedeniyle yolculara müzik dinletisi sundu. Uçağa binmeden önce müziğin ritmine kapılan yolcular müzik grubu önünde kalabalık oluşturdu. YAPAN UÇAĞA ÇİLEDEN ÇIKARTTI Bu arada saat 11.35'de 'dan 'e uçuş gerçekleştirecek olan Onur Hava Yollarına ait uçak üçbuçuk saat rötar yapınca yolcular çileden çıktı. Onur Hava Yoları yetkilileri gecikmenin nedenini 'dan gelecek olan uçağın geç geleceğini ve bu uçağında başka bir havayolundan kiralandığı ve kiralanan uçağın geç teslim edildiğini belirttiler. Havalimanına saat 10.00'da geldiklerini belirten yolcular, "uçağın ilk olarak 35 dakika rötar yapacağı söylendi. Daha sonra saat ve en son 14.30'a ereteleneceğini söylediler. Bayrama gideceğiz orada da bekleyenimiz var" diye konuştular.
575323
Kazaklarda, Kurtlar Vadisi heyecanı
Kazak televizyonlarından 31. Kanal'ın yayın hakkını aldığı Kurtlar Vadisi dizisi bu hafta yeni yayın döneminde ekranlara geliyor. Yeni yayın döneminde dizinin reklam afişlerinin şehrin en işlek caddelerinde bilbordlara asarak duyuran televizyon kanalı dizinin izlenme rekoru kıracağından emin. Kurtlar Vadisi daha çok Kazak erkekleri tarafından beğeniliyor. Daha önceleri özellikle Brezilya ve Hint filmlerine ilgi duyan Kazak halkı son yıllarda Türk dizilerine merak sardı. Bu güne kadar bir çok Türk dizisi ekrana gelirken izleyiciler genel olarak bu dizilerden oldukça memnun. Kazak televizyonlarında Çalı Kuşu ile başlayan Türk dizileri; Kınalı Kar, Zerda, Asmalı Konak, Aliya, Berivan, Deli Yürek, Acı Hayat, Yanık Koza ve şimdilerde de Binbir gece seyircileri ekran başına kilitliyor Türk dizilerindeki birçok sahneden etkilenen Kazak izleyiciler özellikle dizilerdeki aslına uygun gerçekçi sahneleri beğeniyor. Türk dizilerini Brezilya ve Hint filmleri ile kıyaslayan Kazaklar Türk dizlerinde işlenen konuların Kazak mantalitesine daha yakın olduğunu ve bu yüzden izlenme rekorları kırdığını düşünüyor. Dizilerde yer alan senaryoların gerçek hayattan alınan hikâyeler olduğunu ve bu hikâyelerin kendilerini çok etkilediklerini ifade eden Kazak seyirciler, 7'den 70'e oyuncuların rollerinin hakkını verdiğini söylüyorlar. Türk dizilerini kendilerine yakın hissettiklerinin altını çizen izleyiciler, özellikle kaynana gelin arasında yaşanan gergin sahneleri merakla izliyorlar. Dizilerin Amerikan veya Meksika dizileri gibi gerçekdışı senaryolar olmadığını ve bu tür senaryoların kendilerini daha da ekrana bağladığını ifade eden izleyiciler, daha çok filmlerin en önemli sahnesinde bitmesi ve dizinin sonunda başrol oyuncusunun ölmesine tahammül edemediklerini belirtiyorlar.
574241
Davanın 2'si Bakanlık Lehine
Davanın 2'si Bakanlık Lehine Uzan grubunun uluslararası tahkimde açtığı davanın 2'si Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı lehine sonuçlandı. Uzan grubundan el konulan Çukurova ve Kepez Elektrik şirketlerine ilişkin davanın ikinci ayağı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı lehine sonuçlandı. İstanbul'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Uzan grubunun uluslararası tahkimde açtığı dava olduğunu hatırlattı. İlk davanın bakanlık lehine sonuçlandığını belirten Yıldız, ikinci davanın da aynı şekilde bakanlık lehine karara bağlandığını açıkladı. Üçüncü dava ise sürüyor. Nükleer santral ile ilgili soruları da yanıtlayan Yıldız, bir yıl önce yapılan ihaleyle ilgili olarak "İhaleyi kazanan Rus şirketiyle karşılıklı 1-2 ay daha zamana ihtiyacımız var" dedi
575561
Can'ım benim
Can'ım benimMedya'da "özel hayat" polemiği... 19:39Madem sit-com oyunculuğu almış yürümüş, madem gazetecinin haber öznesine dönüşmüş olanı pirim yapmakta... Can Dündar'ın dudak dudağa fotoğrafını basmak, haberini yapmak niye 'adilik' oluyormuş, anlamadım. Asıl adilik, 'E canım hangimiz yapmıyoruz ki?' pişkinliğiyle savunmaya geçmek... 'SU SAMURU' İMPARATORLUĞU Elalemin karısı, kocası, parası, kasası, tangası, aşkı, evlenmesi, boşanması, hamile kalması, doğurması, düşürmesi, ölüsü, dirisi para edecek, gazete sattıracak, sırf bu alemin tozunu atan kimilerini sırça köşklere çıkartacak... Fakat İstanbul'un göbeğinde, dudak dudağa fotoğraf veren ünlü ve evli, üstelik köşesinde evliliği hakkında yazan bir gazetecinin haberini yapmak, romantik fotoğrafını basmak 'adilik' olacak öyle mi? 'İlk taşı en masum olanınız atsın' ay ay ay... Can'ım benim. HT Magazin'in haberi niye bu kadar ağır geldi Can Dündar'a ve camiaya, hiç anlamadım. TİPİK ERKEK EGOSU Kadın gazeteciler, yerli yersiz, imzalı imzasız, sinsi ve kalleşçe etiketlenir, dedikodu malzemesi yapılıp dururken hepsi dut yemiş bülbül gibi oturur bu beyzadeler. Ne zamanki kendi başları yanar, iplikleri pazara çıkar, 'Masum değiliz hiçbirimiz' şarkısına başlarlar kol kola girip. En komiği de kimseyle bir ceviz kırdığı ortaya çıkmamışların, dudak dudağa pozları renkli baskıya girmemişlerin, videosu internete düşmemişlerin iştahla iştirak ettiği 'su samuru' itirafları... 'Hepimiz su samuruyuz' diye yazdı dün hatta Serdar Akinan... Üzgünüm ama tipik erkek egosundan daha güçlü bir tablo göremedim ben yazıda. ALAYI 'PUŞT' BİR MESLEK Kankayı koruma ayağına ortaya sürülen, bildik 'Erkek değil mi canım, yapacak tabii' anlayışı. 'Acemi miyim, yakalanayım? Ben işimi bilirim sevgili okurum, keh keh keh...' diye sırıtan bir övünç payesi. Aman da başlarını döndüren güçle, aman da kadınların gözlerini kamaştıran gazeteci kudretiyle böbürlenme fırsatının/hayalinin tadını çıkartırken 'Hem öyle ya, yaşayan ya da rahmetli olan yayın yönetmeninin yatağından geçmeden köşe tutan kaç kadın yazar var ki kuzum' gibisinden gelişi güzel bir soruyu (!) ortaya atmayı da ihmal etmiyor Serdar Akinan. Sonuç olarak alayımızı 'puşt' ilan edip koymuş noktayı. Haklısın haklısın ama olan kadar olmayan da vardır inan, Akinan. Ayrıca Can Dündar için de üzülme bu kadar. Kaçamaklarıyla ya da aşklarıyla gündeme gelip de itibar kaybeden kimse var mı ki medyada? Yapsa yapsa 'prim' yaptırır bunlar adama. Sizde bu 'adam adama savunma' geleneği varken, hiçbirinize bir şey olmaz. Sevim Gözay Akşam
575161
Azeri Bolt, Fener'de koşacak!
Haberi Ekle Azeri Bolt, Fener'de koşacak! 19/09/09 11:52 Moskova’daki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda bugün kürsü iddiasıyla piste çıkacak Fenerbahçe Genç Atletizm Takımı’nın en büyük kozu, kategorisinde Usain Bolt’tan sonra dünyanın en hızlı atleti olan Azeri Ramil Guliyev olacak. Gençler kategorisinde Avrupa Şampiyonu olan ve Üniversite Oyunları’nda koştuğu 20.04 ile Jamaikalı Usain Bolt’un genç kategorisinde yıl önce koştuğu 19.93’ten sonra dünyanın en iyi ikinci derecesine sahip bulunan Guliyev, Sarı-Lacivertli takım adına 100 ve 200 metrelerde yarışacak. Fenerbahçe Bayan Takımı da yine aynı şampiyonada güçlü rakipler arasında ilk 3’e girmeye çalışacak. Bayan takımında çekiçte Kıvılcım Kaya, yüksek atlamada Burcu Ayhan gibi uluslararası başarı kazanmış milli atletler de yer alıyor. Tek günlük şampiyonada her ekip de 7’şer rakip takıma karşı mücadele edecek.
574498
'Tezkere uzatılsın' talebi Başbakanlık'a gönderildi
Genelkurmay, PKK'ya sınır ötesi harekât yapılmasına olanak tanıyan tezkerenin uzatılması için 14 Eylül'de Başbakanlık'tan talepte bulunulduğunu açıkladı Genelkurmay Başkanlığı, Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyon yapılmasına izin veren ve 17 Ekim 2009'da sona erecek tezkerenin uzatılması yönünde 14 Eylül'de Başbakanlık'tan talepte bulunulduğunu açıkladı. Genelkurmay'da geçen hafta düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında da "Son terörist etkisiz hale getirilene kadar operasyonların süreceği" mesajı verilmişti. Hükümet ise, tezkerenin demokratik açılıma zarar vermesinden endişe ediyor. Genelkurmay'ın haftalık basın toplantısında, tartışılan uzun menzilli hava savunma füze sistemine ilişkin de bilgi verildi. Proje maliyetinin 7.8 milyar dolar olmadığı, milyar dolar olduğu ve bu ödemenin de tek seferde değil, yılda yapılacağı belirtildi. Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu Albay Cemal Temizöz'ün yargılandığı davada tanık ifadelerinin geri çekilmesiyle ilgili iddiaları, "yakinen takip ettiklerini" belirterek, Temizöz'ün yargılandığı sırada açığa alınmamasıyla ilgili de şu açıklamayı yaptı: "Gerek tutuklu gerekse hükümlülerin ya da açığa alınanların, 926 sayılı personel kanunu kapsamında atamaya tabi tutulacaklarına ilişkin bir hüküm yoktur. Esas olan personelin bulunduğu görevde, göreve bağlı şekilde göreve devam etmesidir. Ancak görevi yapmasına engel bir hüküm varsa, soruşturmanın veya yargılamanın selameti açısından bir sıkıntı varsa, bu durumda ataması yapılmaktadır, ya da yer değiştirilmektedir, ya da emre alınmaktadır. Açığa almakla yetkili İçişleri veya MSB veya onların yetki verdiği müsteşarın takdir yetkisine tabidir. Zekeriya Duran ise albay olmuştur. Rütbe terfisine engel bir şey yoktur. Terfi şartları TSK Personel Kanunu'nda belirtilmiştir. Bunlara engel bir hüküm olmadıktan sonra rütbe terfisine engel olamıyoruz."
574558
Eşini torunlarının önünde bıçaklayarak öldürdü
''Şiddetli geçimsizlikgerekçesiyle yaşadığı Denizli'nin Bekilli ilçesine bağlı Köseli köyündeki evini bir süre önce terk eden D.A (56), kızı ile damadının yaşadığı Uşak'ın Ulubey ilçesine bağlı İnay Köyü'ndeki eve sığındı. Boşanma davası da açan eşini eve dönmeye ikna için yanına giden T,A. (53), barışmayı kabul etmeyen eşini, kızı ve damadının evde bulunmadığı sırada ve yaşındaki iki torununun gözleri ününde ekmek bıçağı ile 14 yerinden bıçaklayarak öldürdü. Olayın ardından kaçan T.A, jandarma tarafından Uşak'ın Karahallı ilçesine bağlı Kırkyaren köyünde oturan ablasının evinde yakalandı.
574962
AÖF kayıtları bayramdan sonra
AÖF kayıtları bayramdan sonra ’nin Fakülteleri’ne (AÖF) internet başvuru ve kayıt işlemleri, Ramazan Bayramının ardından 23 Eylül Çarşamba günü başlıyor. 2009 yılı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) sonucunda uzaktan sistemiyle öğretim yapan Açıköğretim, İktisat ve İşletme Fakültelerine yerleştirilen adayların internet başvuru kayıtları 23 Eylül 20 Ekim tarihleri arasında yapılacak. Kayıtlar, http://aofkayit.anadolu.edu.tr adresinden internet başvuru ve AÖF bürolarından kayıt olmak üzere iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek.
574914
Bilecik'te trafik kazası: ölü yaralı
muhabirinin aldığı bilgiye göre, Aydın Doğruyanlı idaresindeki 34 JFE 61 plakalı yolcu otobüsü, Bozüyük-Eskişehir kara yolunun 7. kilometresinde Fazlı Koçaoğlu'nun kullandığı 81 AR 566 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan Kadir Çakmakçı olay yerinde, Feride Koçaoğlu kaldırıldığı Bozüyük Devlet Hastanesinde yaşamını yitirdi. Yaralanan Fazlı Koçaoğlu ile otomobilde bulunan Hülya Çakmaklı, Bozüyük Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı.
574795
Başsavcılığa "Kanadoğlu" sorulacak
İkinci "" davasına bakan mahkeme heyeti, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulmasına ve telefon görüşmelerinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan istenmesine karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada alınan kararlar, mahkeme heyetine başkanlık yapan üye yargıç Hasan Hüseyin Özese tarafından açıklandı. Sanık Adil Serdar Saçan ve avukatının istekleriyle ilgili olarak üzerinde birleştirme kararı verilen bu dosyada el konulan tüm CD ve DVD'lerin kopyalarının alınması hususunda gerekli bilirkişi tahkikatı yaptırılması yönünde mahkemenin üye yargıcı Hüsnü Çalmuk'un naip yargıç olarak görevlendirilmesi ve bu konuda kendisine tam yetki verilmesi kararlaştırıldı. Mahkeme heyeti, sanık Mustafa Levent Göktaş ve avukatlarının istekleriyle ilgili, Göktaş'ın kendisine ait adet cep telefonu ile dilekçesinde belirttiği sanık Sinan Aygün'e ait telefonlar, ayrıca Levent Bektaş, Koçero Saluçi ve başka dosya sanığı Vedat Yenerer'e ait telefonlar arasında ilk tesis tarihinden itibaren son kullanım tarihine dek kaç kez mesaj alma ve verme işlemi yapıldığının sorulması ve varsa mesaj içeriklerinin istenmesi için ilgili iletişim hizmetleri müdürlüklerine yazı yazılmasına karar verdi. Emanet memurluğuna müzekkere yazılarak, sanık Mustafa Levent Göktaş'ın avukatlık bürosunda ele geçtiği ileri sürülen 51 no'lu DVD'nin tetkik ve iade edilmek üzere istenmesini, gerekli incelemenin mahkemece yapılmasından sonra bilirkişi incelemesi isteğinin değerlendirilmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzekkere yazılarak Sabih Kanadoğlu hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının sorulmasını ve telefon görüşmelerinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan istenmesini kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, sanık Tuncay Özkan ve avukatlarının istekleriyle ilgili Eylül tarihli dilekçede belirtilen tabancaların ruhsatının olup olmadığının sorulması, varsa ruhsata ilişkin belgelerin onaylı suretinin istenmesi için İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına hükmetti. Özkan'ın iddianamede suçlandığı konuların kendisine anlatılması yönündeki isteğe ilişkin de mahkeme heyeti, iddianamenin okunuyor olması ve Özkan'ın suçlandığı konuların iddianamede yazılmış olmasını dikkate alarak, bu konuda yapılacak bir işlem olmadığını bildirdi. Özkan'ın isteği doğrultusunda 2002-2009 yılları arasında kaç AK Parti, CHP, MHP milletvekilinin hangi gerekçeyle, hangi tarihte istifa ettiğinin TBMM'den sorulmasını kararlaştıran mahkeme heyeti, Jandarma Genel Komutanlığı'na müzekkere yazılarak, 16 Aralık 2003'te Tuncay Özkan ile bir görüşme yapılıp yapılmadığının sorulmasını, randevu defterinin ilgili sayfasının onaylı bir suretinin gönderilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, duruşmada, kimi sanık ve avukatların mahkemeye yönelik yaptıkları görev ve yetki itirazlarına ilişkin isteği kabul etmedi. Sanık Cengiz Köylü ve avukatının isteği doğrultusunda, MİT Müsteşarlığı tarafından 29 Mart 2007'de Başkanlığı'na gönderilen "ilk/karargah evleri" ile ilgili bilgi notunun gönderilme yazısı ve ekleriyle birlikte bu müsteşarlıktan istenmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, sanıklar Eren Mumcu ve emekli Orgeneral Tuncer Kılınç'ın duruşmadan vareste tutulması yönündeki isteklerin ise savunmalarının alınmadığı gerekçesiyle reddetti. Mahkeme heyeti, sanıklar Arif Doğan, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran, emekli İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı ve Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın sağlık konusundaki mazeretlerini kabul ederek, bu kişilere iyileşinceye dek duruşmalara gelmemeleri konusunda izin verilmesine hükmetti. Sanık Ayhan Atabek'in istekleri doğrultusunda, bu kişinin Emniyet Genel Müdürlüğü'nden özlük dosyasının bir suretinin istenmesine karar veren mahkeme heyeti, Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanlığı'ndan Atabek'in kurum içi aldığı kursların tarihleriyle birlikte sorulmasını, görev yaptığı Elazığ Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne ait bir telefondan 29 Ağustos 2008'de yapılan aramaların telekom şirketinden sorulmasını kararlaştırdı. Sanık Kemalettin Balcı'nın istekleri doğrultusunda Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanlığı'na yazı yazılarak, yurtdışındaki görevlere gönderilecek personel hakkında hukuki ve fiili ne tür işlem ve prosedürün izlendiği konusunun sorulmasına hükmeden mahkeme heyeti, sanık İbrahim Özcan hakkında da 14 Eylül'deki celsede sarfettiği sözler nedeniyle Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı. Levent Ersöz'ün sağlık durumu Tutuklu sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar'ın, müvekkili hakkında sağlık nedenleri gerekçesiyle adli kontrol önlemi uygulanması yönünde istekte bulunduğunu belirten mahkeme heyeti, "gerek sanığa isnat edilen eylemlerin gerektirdiği cezanın üst sınırının yılın üzerinde olması, eylemlerin tutuklamayı gerektirir katalog suçlar sayılması, sanığın hakkında yakalama emri çıkarıldıktan sonra firari iken yakalanmış olması, sanığın halen hastanede tedavisinin devam ediyor olması ve tedavisi tamamlandıktan sonra cezaevi şartlarında kalabileceği yönündeki Temmuz 2009 tarihli adli tıp raporunun bu müdafinin belirttiği deri ve doku enfeksiyonu ön tanısı da dikkate alınmak suretiyle verilmiş olması" gibi hususlar birarada değerlendirildiğinde, sanık avukatının bu yöndeki talebinin reddine karar verdi. Sanık avukatının, müvekkilinin sağlık durumunda değişiklik olduğu yönündeki beyanı ve sanığa ait ibraz ettiği en son rapor ile belgeler dikkate alındığında, önceki adli tıp raporu da eklenmek suretiyle bu belgelerin yeniden adli tıpa gönderilmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, Ersöz hakkında daha önceki yazı doğrultusunda yanıt verilmesini istedi. Başkanlığı Gebze Yerleşkesi'ne yazı yazılmasını hükmeden mahkeme heyeti, CD'lerin oluşturma tarihi ve hangi bilgisayar tarafından yazıldığının belli olup olmadığı, silinmiş dosyaların uygun programla geri dönüşü yapıldığında oluşturma tarihinin mi yoksa geri dönüşümün yapıldığı tarihin mi dijital olarak kayıt edildiği, ayrıca belgenin boyutu dikkate alındığında geri dönüşüm süresinin boyutla orantılı olarak değişip değişmeyeceğinin ve süresinin ne kadar olabildiğinin sorulmasını kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, tahliye istemlerin reddederek, tutuklu sanıkların tutukluluklarının sürmesine karar verdi. Sonraki duruşma 24 Eylül'de İkinci "" davasının bir sonraki duruşması 24 Eylül Perşembe günü yapılacak. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, mahkeme heyetine başkanlık yapan üye yargıç Hasan Hüseyin Özese, verilen 4.5 saatlik aranın ardından alınan kararları açıkladı. Özese, davanın bir sonraki duruşmasının 24 Eylül Perşembe günü 09.30'da yapılacağını bildirdi.
574596
Bank Asya'da lider Konya, Kartal'a karşı
İSMET BADEM Bank Asya'da lider Konya, Kartal'a karşı Bank Asya 1. Ligi'nde bugün kritik maçlar oynanacak. Günün Programı şöyle: 16.00 K.Erciyes-K.Karabük 16.00 G.Antep B.-Karşıyaka 20.30 Altay-Mersin İY 20.30 Konyaspor-Kartalspor 20.30 Samsunspor-Kocaeli 20.30 Adanaspor-Hacettepe 20.30 Bucaspor-BolusporSPOR YENİ ŞAFAK EKLER KURUMSAL ÇOKLUORTAM ARAÇLAR Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak İçerik Yönetimi: Teknik Destek, Tasarım ve Programlama:
574262
Ramazan'ın son teravihine büyük ilgi
Ramazan ayının son teravihinde camileri dolduran Trabzon'lu vatandaşlar, namazlarını kılarak ibadetlerini yerine getirdi. Namaz öncesi Çarşı Cami'nde vaaz veren İl Müftüsü Ahmet Bulut, insanların ramazan ayında olduğu gibi bundan sonrada ibadetlerini yerine getirmesi gerektiğini ifade ederek, ''İmanın en yakın arkadaşı olan ve adeta muhafaza zarfı olan beş vakit namaza devam etme alışkanlığını, ramazanda kazandık, Ama bundan sonrada onu devam ettirmemiz gerekiyordedi.
574449
Emeklilik Rehberi
Necati Çetiner Emeklilik RehberiEmeklilik Rehberi 19 Eylül Cumartesi 2009 LEVENT Eşiniz, toplam sigortalılık süresini bin güne tamamlaması halinde 41 yaş kriterine göre ’dan emekli olabilecektir. Ancak eşiniz, bin 600 günü tamamlaması ve 58 yaşını da doldurması halinde yine SSK’dan kısmi aylığından yararlanabilecektir. Mecut duruma göre eşiniz ’da isteğe bağlı sigortalı olabilir. Ancak eşinizin daha önce ödediği SSK’lılık süresini de dikkate aldığımızda, bin 600 günü doldurmaya bin 260 gün kala Bağ-Kur’dan isteğe bağlı ödemesini durdurarak bin 260 gün zorunlu SSK’lı olması gerekmektedir. ÇİLEN MELEK KARAKUŞ: Bağ Kur kaydınızı sona erdirdikten sonra başlayan ikinci kez zorunlu SSK’lılığınızı en az bin 261 güne tamalamanız halinde emeklilik hakkını elde edebileceksiniz. Ödeyeceğiniz SSK’lılık sürelerinizdeki prime esas kazanç tutarlarınızın ortalaması emekli maaşınızı belirleyecektir. ORHAN BEŞİKÇİ: Yakınızın SSK’dan emekli olabilmesi için ’na tabi memuriyetten ayrıldığı tarihten sonra üç yıl 6 ay yani bin 261 gün SSK’ya tabi zorunlu çalışması ve SSK’lılık olduktan sonra Emekli Sandığı’na tabi zaman aşımına uğrayan hizmet sürelerini ihya ettirmesi gerekmektedir. HÜSEYİN SUNGURTEKİN: Bağ-Kur’a fazladan ödemiş olduğunuz primleriniz talebiniz üzerine tarafınıza iade edilecektir.
575557
TEM Otoyolu'nda trafik yoğunluğu
Ramazan Bayramı münasebetiyle günlük tatili memleketlerinde ve tatil bölgelerinde geçirmek isteyen çok sayıda tatilci yollara koyuldu. Gece geç saatlerde başlayan TEM otoyolundaki trafik yoğunluğu öğlen saatlerinde daha da arttı. Özellikle İstanbul'dan Ankara istikametine yoğunluk her geçen dakika artarken, Dilovası ilçesine doğru trafik durma noktasına geldi. Bayrama bir gün kala yola çıkarak memleketlerine ulaşmaya çalışan çok sayıda tatilci öğle saatlerinde zor anlar yaşadı. Sabah saatlerinden itibaren yoğunlaşan trafik akışının, iftar vaktinde ve gece saatlerinden sonra daha da yoğunlaşması bekleniyor. Diğer yandan, belirli noktalara mevzilenen trafik ekipleri, sürücüleri yavaş gitmeleri ve trafik kurallarına uymaları konusunda uyarılarda bulunuyor.
575294
Bir tekme de Dan Brown'dan mı yedik?
Burak Artuner'in haberine göre,"Dan Brown'ın 'Kayıp Sembol' isimli kitabını Türkçe'ye çevirecek olan Petek Demir: "Kitap, Gece Yarısı Ekspresi izleri taşıyor. İstanbul'da geçen bölümü Türkleri kızdıracak..." Petek Demir, Dan Brown'ın 'Dijital Kale' hariç tüm kitaplarını Türkçe'ye çeviren isim... ABD ve İngiltere'de satışa sunulan 'Kayıp Sembol'ün ilk örneğine dünyadaki yayınevleri editörleri gibi aynı anda ulaşan ve kitabı okumayı iki gün içinde tamamlayan Demir, kitabın İstanbul'da geçen bir bölümünün Türkler'i kızdıracağını söyledi. yıldır çevirmenlik yapan Petek Demir, 'Masonlar'ın büyük bir sırrının çözülmesiyle' ilgili heyecan dolu romanda Türkiye'den bahsedilen bölümü şöyle özetledi: "Kitapta masonların arasına sızan ve büyük sırrın peşinde koşan kötü karakter, masonların üstadının oğluna tuzak kurarak uyuşturucuyla yakalanmasını sağlıyor ve Kartal Tipi Cezaevi'ne atılmasını sağlıyor. Cezaevi müdürünün de yardımıyla, mason üstadının oğlu öldürülüyor. Cinayetle bağlantılı müdür de karanlık kişilerce ortadan kaldırılıyor. Bu arada mason üstadına bir cezaevi yetkilisinin 'Sizin gibi para sorunu olmayan bir adam için her zaman opsiyonlar vardır. Hükümette bağlantımız var oğlunuzu çıkarabiliriz' diyerek rüşvet imasında bulunuyor. Dan Brown, daha sonra 'Türk' olduğunu özellikle vurguladığı müdürün Marmara Denizi'nin dibinde yattığını yazıyor." Demir, kitabı okurken biraz incinmiş sanki... "Bu kitap Türkleri kızdıracak" diyor ve gülerek ekliyor: "Her yerle ilgili yazacak güzel bir şeyler bulmuş ama İstanbul'la ilgili güzel bir şey bulamamış." "Kitap, biraz Gece Yarısı Ekspresi imgeleri mi taşıyor?" diye soruyorum. "Evet maalesef aynı izler var" diyor. Petek Demir, kitapla diğer dikkat çektiği noktalar şöyle: Kitap 12 saatlik bir saat dilimi içinde Washington'da geçiyor. Çok sürükleyici bir roman. Film izler hissine kapılıyorsunuz. Kitabın baş kahramanı 'Da Vinci Şifresi' romanının da başkahramanı olan Robert Langdon. -Langdon, kadın kahraman olgun yaşlarında akıllı bir bilim insanı Katherine'le beraber masonların sakladığı büyük sırrı çözmeye çalışıyor. Mason Locası kapılarını açtı ABD'Lİ yazar Dan Brown'ın masonluğun sırlarını irdeleyen yeni kitabı "Kayıp Sembol", dünyanın dört bir yanında satış rekorları kırıyor. Yazarın önceki kitapları 'Da Vinci Şifresi' ve 'Melekler ve Şeytanlar'da olduğu gibi 'Kayıp Sembol'de ismi geçen mekânlar da şimdiden edebiyatseverlerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sebeple kitaptaki en önemli mekânlardan Washington Mason Locası kapılarını açarak, binanın görüntülenmesine izin verdi. Fotoğraflarda en çok dikkat çeken yer, locanın toplantı odası oldu. Duvarları mavi renkli odanın her yanının masonik sembollerle süslü olduğu görülüyor. Odanın ortasında ise siyah beyaz yer döşemesine sahip ritüellerin gerçekleştirildiği bölüm göze çarpıyor. (Sabah)
575305
Dereli'ye önemli görev!
Haberi Ekle Dereli'ye önemli görev! 19/09/09 14:31 Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, 10 Ekim'de oynanacak karşılaşmada düdük çalacak Dereli'nin yardımcılıklarına, Merkez Hakem Kurulu tarafından Mustafa Emre Eyisoy ve Erdinç Sezertam'ın atandığı bildirildi. Karşılaşmanın dördüncü hakemliğini de Fırat Aydınus'un yapacağı ifade edildi.
575402
Protestoların nedeni ırkçılık değil
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Protestoların nedeni ırkçılık değil ABD tarihinin ilk siyahi Başkanı Barack Obama, izlediği siyasete yönelik protesto gösterilerinin ana nedeninin ırkçılık olmadığını söyledi. WASHINGTON (A.A) Obama, yarın yayımlanmak üzere verdiği mülakatta, 'Irkçılık yüzünden beni sevmeyenler olabilir mi? Kuşkusuz vardır. Ama burada ana neden bu değil. Amerikan halkının ezici çoğunluğu sağlık reformu planlarının hangi biçimde kendilerini ilgilendirdiğiyle meşgul' dedi. Başkanın mülakatından bazı bölümler Amerikan televizyonları tarafından yayımlandı. Obama, mülakatında, 'Bu ülkede özellikle geçiş dönemlerinde ya da başkanlar önemli değişiklikler yapmaya çalıştığı dönemlerde hararetlenen tartışmalar olur. (Eski başkan) Franklin Roosevelt hakkında 'komünistti, sosyalistti' tarzı söylenenler benim hakkımda söylenenlerle büyük oranda benzeşiyor' ifadesini kullandı. ABD'nin eski başkanı Jimmy Carter, Obama aleyhtarı protestoların nedeninin 'ırkçılık' olduğunu belirtmiş, Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs de 'Başkan, eleştirilerin nedeninin derisinin rengiyle bir ilgisi olmadığını düşünüyor' açıklamasında bulunmuştu.DÜNYA
575243
Anadolu Ateşi İstanbul ve İzmir'e geliyor
Anadolu Ateşi Dans Topluluğunun yeni versiyonu "Evolution", 24 Eylülde İstanbul, 27 Eylülde de İzmir'de sahne alacak. Anadolu Ateşi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünden yapılan açıklamada, yoğun istek üzerine Kuruçeşme Arena'da 24 Eylül Perşembe günü bir kez daha izleyicileriyle buluşacak olan "Evolution"un, 27 Eylül Pazar günü ise İzmir Açıkhava Tiyatrosu'nda ilk defa sahneleneceği bildirildi. Açıklamada, kurulduğu günden bugüne 10 yılda 70 ülkede bin 700'ün üzerinde gösteri gerçekleştiren ve milyonlarca sanatsever tarafından izlenen Anadolu Ateşi'nin, 2009 Dünya Turnesi çerçevesinde İsviçre, Mısır, Hollanda, Romanya, Filistin, Karayipler-Martinik Adası ve KKTC'de sahne aldığı, topluluğun yıl sonuna kadar Abudabi, Belçika, Umman ve İsveç'te gösterilerine devam edeceği kaydedildi.
574747
HAYRİ BEŞER Daum, Fenerbahçe'ye kazandırırken kaybettirecek
Alman hocayı önce Beşiktaş'tan hatırlıyoruz değil mi? Arkasında bir şampiyonluk bırakarak gitmişti. Ayrıca zeki, kurnaz ve pragmatik kişiliğiyle küçümsenemeyecek bir hayranlık mirasını da beraberinde götürmüştü. Bunun da ötesinde coşkulu spor basını tarafından 'dahi' olduğuna hükmedilen teknik direktör payesine erişmişti. Peki şimdi size soruyorum. Daum'dan sonraki Beşiktaş, ondan hangi izleri taşıyordu? Onun tohumlarını ektiği, yeşerttiği kalıcı bir futbol zeminine kavuşabilmiş miydi? 'Evet' diyebileceğinizi sanmıyorum. Halbu ki, böyle mi olmalı? Büyük takımların yola çıktıkları teknik adamların hüneri, başarısı sadece çalıştıkları dönemden mi ibaret kalmalı? Maalesef, yöneticiler bu ince noktaya kafa yormadıkları için ne Beşiktaş, ne F.Bahçe, ne de G.Saray dünya standartlarında bir istikrar çizgisine ulaşamadı henüz. (Ancak Rijkaard bu anlamda doğru bir tercih gibi duruyor.) Gelin şimdi yakın tarihe göz atalım. Daum'un Fenerbahçe defterini de şöyle bir karıştıralım. Alman hoca ile üst üste iki şampiyonluğu kucakladı Sarı-Lacivertli takım. Üçüncüsüne de ramak kalmıştı ama son haftaki Denizli deplasmanını hatırlıyorsunuz. Maç berabere bitince sezon Andan Polat'ın meşhur 'saat 20.45 esprisiyle' yani Galatasaray'ın şampiyonluğuyla tamamlandı. Sözün özü Daum'un F.Bahçe'deki üç sezonluk lig istatistiği (Denizli kazasına rağmen) çok az teknik direktöre nasip olacak güzellikteydi. Ancak tıpkı Beşiktaş'taki gibi arkasında bıraktığı futbol mirasının, üzerinde koşulacak, konuşulacak bir estetiği yoktu. Ümit Özat'tan sol bek devşirmek dışında Daum'un F.Bahçe'ye armağan ettiği herhangi bir sistem ve anlayış devriminden bahsedebilir misiniz? Halbuki, misyon teknik direktörü, gelir, çalışır sonuç alır ya da alamaz ama arkasında öyle güçlü bir miras bırakır ki gittikten sonra da tribünler onun rüzgarından esintiler hisseder. Yani hocalar değişir, kadrolar değişir ama tarzın ruhu stadyumun çimlerinde yaşamaya devam eder. Demem ki, Aziz Yıldırım, böyle bir teknik direktörü takımın başına getirmeliydi. Şu bir gerçek ki, F.Bahçe'nin kulüp performansı anlamında ulaştığı düzey ile futbol takımının durduğu yer arasındaki fark çok büyük. Ve Duam'lar geldiği müddetçe belki şampiyonluklar yaşanacak, kupalar kazanılacak ama fark kapanmayacak. Yani F.Bahçe hep yeniden başlamak zorunda kalacak. Avrupa'da hayal ettiği başarılara ulaşamayacak. Bu yüzden diyorum ki; Daum F.Bahçe'ye kazandırırken, kaybettirecek. Not: Bu yazının Twente yenilgisiyle bir alakası yoktur. h.beser@zaman.com.tr
574511
Pakistan'da pazaryerine bomba: 25 ölü
Başkent İslamabad'ın 150 km güneybatısında bulunan Kohat kentindeki bir pazaryerinde bombalı araçla gerçekleştirilen saldırıda çok sayıda dükkanın da yıkıldığı, enkaz altında da ölü ve yaralıların bulunduğu kaydedildi. Saldırıyı Taliban'la ilişkisi bulunduğu söylenen Sünni bir grup üstlendi. Saldırının Şiilerin çoğunlukta olduğu bir bölgede düzenlendiğine dikkat çeken uzmanlar, Taliban ve El Kaide'nin, Pakistan ordusunun operasyonlarını baltalamak için bölgede Şii-Sünni gerilimi çıkarmak istediğini ileri sürüyor.
574466
Mücadele ettiğimiz teröristi binbaşının odasında gördüm
Tutuklu olarak yargılanan eski Cizre belediye başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ, dünkü duruşmada çarpıcı açıklamalarda bulundu. 1985 yılından itibaren aile olarak PKK'nın hedefi olduklarını söyleyen Atağ, terör örgütünün Cizre bölgesindeki sorumlusu olarak bildikleri 'Hogir' kod isimli teröristin yönetimindeki grup tarafından çok sayıda saldırıya maruz kaldıklarını anlattı. Babası, kardeşi ve yeğenini de bu terör grubunun katlettiğini belirten Atağ, 1990'da aynı teröristi jandarma karakolunda yüzbaşı üniformasıyla gördüğünü vurguladı. Atağ, mahkemede 'Hogir' kod isimli teröristle karşılaşmasını şöyle aktardı: "Bir gün BOTAŞ karakoluna tanışıklığım olan Şentürk binbaşının yanına gittim. Odasında subay kıyafetli biri vardı. Beni tanıştırdı, 'Bu Kadir yüzbaşı, yardımcım' dedi. Yaklaşık üç ay sonra Şentürk binbaşı- yı tekrar ziyarete gittim. Bana 'O gün seninle tanıştırdığım yüzbaşı Kadir var-dı ya, işte Hogir'di.' dedi." Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen faili meçhuller davasının dün yapılan ikinci duruşmasında Albay Cemal Temizöz, Kamil Atağ ve diğer tutuklu sanık hazır bulundu. Fırat Altın kod isimli PKK itirafçısı Abdülhakim Güven, savunmasında suçlamaları reddetti. "Eğer yaptığım hizmetler suçsa, ben 15 yıl boyunca kime hizmet ettim, bilmek istiyorum." dedi. Kamil Atağ'ın oğlu Temer Atağ da suçlamaları reddederek, kendisine atfedilen bir cinayetin işlendiği sırada Bilecik'te asker olduğunu, Cizre'de dahi bulunmadığını söyledi. Bu arada geçtiğimiz hafta genel teamüllere aykırı olarak yüzbaşı refakatinde duruşmalara getirilen Albay Cemal Temizöz, bu sefer iki yüzbaşı ve bir albayın refakatinde duruşmaya getirildi. Albay ve yüzbaşılar, duruşma boyunca dönüşümlü olarak salonda hazır bekledi. Duruşmaya, eski Cizre belediye başkanı ve korucubaşı Kamil Atağ'ın açıklamaları damgasını vurdu. Atağ, 'Hogir' kod isimli teröristin yönetimindeki grup tarafından babası, kardeşi ve yeğeninin katledildiğini anlattı. Grubun saldırıları sonucunda devletle çalışmaya başladıklarını belirtti. 'Hogir' kod isimli teröristle de daha sonra bir jandarma karakolunda nasıl tanıştıklarını açıkladı. Atağ'ın bahsettiği tanışma 1990'lı yıllarda JİTEM'in Silopi bölgesindeki üssü olan ve geçtiğimiz aylarda asit kuyuları ile gündeme gelen BOTAŞ karakolunda gerçekleşmiş. Atağ şunları söyledi: "Bir gün BOTAŞ karakoluna tanışıklığım olan Şentürk binbaşının yanına gittim. Odasında üzerinde subay kıyafeti olan biri vardı. Beni tanıştırdı, 'Bu Kadir yüzbaşı, yardımcım.' dedi. Tokalaştım. Şentürk binbaşı bana dedi ki: 'Şimdi Hogir burada olsa ne yapardın?' Ben de dedim: 'Burada olsa affetmezdim.' Bu olaydan yaklaşık üç ay sonra Şentürk binbaşıyı tekrar ziyarete gittim. Bana 'O gün seninle tanıştırdığım yüzbaşı Kadir vardı ya, işte Hogir'di.' dedi. Çok kızdım, bir şey demedim ama küstüm kendisiyle." Duruşmada savcı, tanık M. Nuri Binzet'e yönelik tehditlerin ve rüşvet teklifine ilişkin bilirkişi raporuyla, ses kayıt tutanaklarının dosyaya eklenmesini talep etti. Talebi kabul eden mahkeme, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
574700
bayramlar masallarda kaldı
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler bayramlar masallarda kaldı İlerleyen yaşına rağmen sahnelerden elini ayağını çekmeyen Erol Günaydın sanat yaşamında 60 yılını tamamladı. Bu süreçte hem yeni filmlerde rol aldı, hem de bize geçmişten anekdotlar aktardı. Fakat Günaydın'ı yeni dönem gazeteciler küstürmüş. Usta oyuncu 'Anlatmayın eskileri, siz anlattıkça biz geriye gittik' diyen gazeteciler yüzünden eskileri anlatmaktan vazgeçmiş. Günaydın'ı eskiyi anlatmaya ikna ettik ve kendisiyle Nişantaşı'ndaki her yeri oyuncak ve minik eşyalarla dolu evinde eski bayramları ve İstanbul'u konuştuk. Bu nostalji röportajını okuyan herkese anlatılanlar gibi bir bayram yaşamaları dileğiyle. İyi bayramlar! Fotoğraflar: VURAL YAZICIOĞLURÖPORTAJ: AYSEL YAŞA Uzun yıllardır bayramı tek başına karşılayan usta oyuncu Erol Günaydın bu bayramda da eski günleri özlemle anacağını söylüyor ve ekliyor: “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, bir zamanlar İstanbul'un içerisinde bayramlar yaşanırmış” 60 yıl oldu sahnelerdesiniz. Nice bayramlar yaşadınız. Siz de nerede kaldı eski bayramlar diyenlerden misiniz? Karşılaştırıyor musunuz günleri? Asla karşılaştırmıyorum. Çocukluğumdaki bayramlar bir masal. Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken, bir zamanlar İstanbul'un içerisinde bir bayramlar yaşanırmış diye başlayacağım. 1950'lerden başlıyor bu öykü. 1945'te Beyoğlu'ndaydım, güzel bayramları İstiklal'de yaşadım. güzel günler çok geride kaldı bu topluma onları anlatmak zor. Neden zor? 1970 yılında televizyon çıktığı zaman günleri bilen ustalarımız sayesinde meddahlığı, Ramazan'ı ve bayramı anlattık. Bu toplum yenidir, eskileri öğrensin dedik. Fakat sonra televizyoncular kalktı eskiden bayram bayramdı da bugün değil mi dedi. zaman yavaş yavaş eskileri anlatmaktan uzaklaştırdılar bizleri. Geldiler günümüze. Böylece kayboldu gitti. Canım eskileri anlatmak eskiye gitmek demek değildir ki. İnsan nerden geldiğini bilirse gideceği yeri de daha iyi tayin eder. Şimdi geçmişi öğrenmeye hevesli değil kimse herkes teknolojinin esiri. Artık bayram ziyaretleri de teknolojiye yenik düştü. Ne diyorsunuz bu işe? Birdenbire öyle bir teknoloji sardı ki ülkeyi düşünemez olduk. Şaşırdık kaldık, hayal gücümüzü aldı götürdü. Ben nerden bileceğim düğmeye basınca dünyanın öbür ucundaki maçı izleyeceğimizi. Biz dönemlerde Şeref Stadı'nda denize kaçan topların maçlarını seyrederdik. günlerde insanlar az, herkes birbirini tanıyor, selamlaşıyor. Ama teknoloji geldi değişti her şey. Çocukluğunuzun bayramlarına dair neler hatırlıyorsunuz? Bir kere hazır giyim yok. Her şey yapılıyor. Ayakkabıyı ısmarlıyorsun. Bayrama yaklaşınca İstanbul'da büyük bir faaliyet başlardı. Berberler, hamamlar, terziler, kunduracılar Elbiseler bol dikilir, ayakkabılar ayaktan çıkar ama mecbur büyük yaptırılacak, çocuk boy atarsa yeni elbise almak için para bulmak zor. Sonra mektuplar yazarlardı dostlar birbirlerine. Şimdi resimli telefon çıktı, nerede günler. Ailenizle geçirdiğiniz unutamadığınız Ramazan anılarınız var mı? Bayramda annem baklava açınca babam fırına götürüp kızarttırırdı. Fırınlarda numaralarla alırdık baklavamızı. Babam tereyağıyla baklava yaptırdı. Fırına verdik, kızardı, aldık tam yerken babam 'Durun, yemeyin bu bizim baklava değil' dedi. Tepsi karışmış. Baklavamızı Dikilitaş'ta biri almış. Taksiler tutuluyor. Kapı çalınıyor, babam hemen bağırıyor 'Turun yemayin'. Ama nafile aile bitirmiş tabi bizim tatlıyı. Derken kavga çıkıyor. Elde iki dilim baklavayla geri döndüler, her birimiz bir kabuğuyla idare etmek zorunda kaldık. Bayram namazlarına gider miydiniz babanızla? Babam beni uyandırmazdı. gider gelirdi, uyandırırdı beni. Elini öperdim, bir el uzanırdı öpmem için. Ne zaman başladı insanların bayram günlerinde birbirlerinden uzaklaşmaları? İşte 1980'lerden sonra pek yaşanmadı eski bayram günleri. Bayramlarda herkes kalabalıktan kaçmaya, yazlıklara taşınmaya başladı. İnsanlar birbirlerinden koptular. Gerçi şimdi sokağa çıkmak isteyen ne mahallen, ne sokağın, ne komşuların kalmış. Toplum kadar değişikliğe uğradı ki. Şimdi bayramlar nasıl peki? Elinde birkaç şeker duruyorsun, gelirse komşularına şekerlerden ikram ediyorsun. Komşu gelmiyor da hani gelirse. Bayram mı geldi, seyran mı geldi, cumartesi mi, pazar mı belli değil. Her şey birbirine girdi şimdi. Çok güzel geleneklerimiz vardı bayrama dair ama bunların hepsi kalabalıkta silindi, gitti. Şimdi sizin için bayram nasıl geçiyor? Ben bayram mı geldi, seyran mı geldi, hiç farkında değilim. Bayramı anlamıyorum. Ne 30 Ağustos'u, ne 29 Ekim'i, ne Ramazan Bayramı'nı. Her şey birbirine karıştı gitti. Bayram mı var şimdi? Siz bu ülkenin sevip benimsediği insanlardan birisiniz. Bayramlarda kimler ziyaret eder sizi? Beş senedir bayram seyran bilmem ben. Böyle oturur dostları bekleriz. Çocuklar geliyorlar. Bir de bir iki komşu var kadar. Sinemadan, bu sektörden pek ziyaret edenim olmaz. Bayramda nasıl ağırlarsınız gelen misafirlerinizi? Mahalleden çocuklar gelirler ellerimi öperler. Şekerlerini paralarını alır giderler. Ağırlayacak misafir mi kaldı Allah aşkına? Bütün arkadaşlarım öldü. Şurada üç dört kişi kaldık. Bir Münir, bir de Nejat var ama ikisi de hasta. Muhabbet edecek dost da kalmadı. Eski bayramlardan bu yana değişmeyen ne kaldı? Bir şey kalmadı ki. Şehirler, insanlar, ağaçlar, sular Bunların hepsi değişti. Ama değişmeyen tek bir şey kaldı aslına bakarsan. Bizim asla vazgeçemediğimiz bir huyumuz bu: Kavga, dövüş, itiş, kakış. İSTANBUL 40'LARDA GÜZELDİ İstanbul'da ilk bayramınızı hatırlıyor musunuz? Hatırlamaz olur muyum? Beşiktaş'taydım. Rengârenk Tuzbaba'nın içerisinde bayram yapmıştık. Bütün insanlar en güzel elbiseleriyle gelmişti. Ben de kumaş pantolonumu ve yeni ayakkabılarımı giyinip gitmiştim. Beşiktaş bahçesinde Dümbüllü'ye, Ihlamur'da bayram yerine giderdim. Tahta salıncaklar, cambaz çıkar. Eski İstanbul'dan özlemle bahsediyorsunuz. Peki, ne oldu da bu hale geldi şehir? Ne olacak bomba düştü İstanbul'a. Politikacılar yüzünden büyük darbeler aldı bu şehir. 1940'lı yıllarda güzeldi. Geldik 1950'lere olan oldu. İhtilaller oldu, insanlar bölündü. Kavgalar hala da devam edip gidiyor. Bir bütün halinde bu şehirde yaşarken şimdi alt kültür üst kültür diye kültür muayeneleri yapmaya başladık. İstanbul'da nerelere giderdiniz en çok? Ben Beşiktaş'ta otururdum. Beşiktaş çok şekerdi. Ortaköy'de okurdum. Kılıçali Paşa'da takımımız vardı, top oynardık. Pazar günleri olunca da muhallebi yemeye, sinemaya gitmeye Beyoğlu'na çıkardık. Beyoğlu'ndaki Alkazar Pasajı'nda film izlerdim. Bir de Dümbüllü'ye giderdim pazarları. Çok severdim rahmetliyi. Zaten tiyatrocu olmamın sebeplerinden biridir o.
574728
Hakan Albayrak: Türkiye-Suriye eksenindeki muhteşem gelişmeler
Hakan Albayrak 19 Eylül 2009 CumartesiTürkiye-Suriye eksenindeki muhteşem gelişmeler Hicaz Demiryolu'nun –Mekke bağlantısı da tamamlanarak- yeniden faaliyete geçmesi için Türkiye, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan hükümetleri arasında mutabakata varıldığına ilişkin gazete haberlerini okurken, "Vize uygulamaları kalksa da pasaportumuzu kaptığımız gibi trene atlayıp bu coğrafyayı rahat rahat gezebilsek, Müslüman halklar birbirlerini çatkapı ziyaret edebilseler" diye bir yazı yazayım demiştim. yazıyı yazmama fırsat kalmadan bu yöndeki ilk adım atıldı; Türkiye ve Suriye karşılıklı olarak vizeyi kaldırdı. Üstelik, ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlenmesini (bir nevi koalisyon hükümeti kurulmasını) öngören Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Anlaşması da imzalandı "iki ülke" arasında. "İki ülke"yi tırnak içine alıyorum, çünkü Türkiye ve Suriye derken aslında tek ülkeden bahsediyoruz. Aradaki saçma sapan sınırı biz çizmedik; fitne olsun diye Frenkler çizdiler. Vize uygulamasına son verme kararı, bu fitneyi aşma yolunda bir kilometre taşıdır. Yakın bir gelecekte pasaport ve hatta nüfus kâğıdı ibraz etme mecburiyeti de kalkacak, tamamen serbest dolaşım uygulamasına geçilecektir inşaallah. "O kadar da değil!" demeyin 10 sene evvel "Türkiye ile Suriye arasında vize kalkabilir" diye yazsaydım, bundan daha 'inanılmaz' bir 'öngörü'de bulunmuş olurdum. Türkiye'nin Suriye öncelikli Ortadoğu açılımı sayesinde şartlar radikal bir şekilde değişti. 10 sene evvel, Türkiye'yi ziyaret eden ve yahut Türkiye'den ziyaretçi kabul eden bir Suriyeli, "Muhaberat" tarafından günlerce sorgulanırdı. Bugün ise, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, "Şam'dan Halep'e gider gibi Türkiye'ye" ve "İstanbul'dan Ankara'ya gider gibi Suriye'ye" gidilebileceğini müjdeliyor. Ve Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed, "yüzyıllardır aynı kültürü paylaşan insanlar"ın yabancı güçler tarafından "bölündüğü"nü belirterek, "bölgenin bütünlüğü içinde ilişkileri güzelleştirme"nin ve "bölgeyi yeniden inşa etme"nin gereğine işaret ediyor. Dikkat buyurun; bölünmeden şikâyet ediyor, "bölgenin bütünlüğü"nü vazediyor, açıkça 'entegrasyon' mesajı veriyor Diyor ki: "Suriye ve Türkiye arasındaki ilişkiler fevkalade gelişti. Bu bizi çok mutlu ediyor Biz aslında yeni bir şey yapmıyoruz; her şeyi aslına –ihya edilmesi gereken eski haline- döndürüyoruz Geçmiş dönemlerde birçok hatayı üst üste bina ettik... Yüzyıllardır aynı kültürü paylaşan insanlar, yabancı güçlerin oyunlarına alet olarak, bölündü. Bu yabancı güçleri eleştirmek kolaydır. Asıl hatayı kendimizde aramalıyız. Çatışma ortamında ortak çıkarlarımızı göremedik. Topraklarımızın işgal edilmesi ve bölgede insan haklarının çiğnenmesinin sebebi sadece sömürgeci güçler değildi. Bizim hatalarımız da vardı. Aramızdaki sorunların çözümünü uluslararası güçlere havale ettik, onların aleti olduk Bölge ülkeleri kendi sorunlarını kendi aralarında çözmeli... Şimdi, bölgeyi yeniden inşa etmek için harekete geçmiş bulunuyoruz Irk ve din ayrımı gözetmeksizin bölgenin bütünlüğü içinde ilişkileri güzelleştirmeye çalışmalıyız. Buna Türkiye ve Suriye olarak başladık. Başka bir yol yok." Bu, 'Çırağan Ruhu'dur. Pazartesi günü 'Çırağan Ruhu'nu konuşalım Hayırlı bayramlar.
574831
Mektup gitmeden CHP yanıtını verdi
Mektup gitmeden CHP yanıtını verdi"CHP ile görüşmek için harcadığı çabayı açılımın içeriğine harcasaydı, epeyce mesafe alırdı" 10:40CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek, Başbakan Erdoğan'ın, CHP lideri Deniz Baykal'a mektup yazacağını açıkladığını belirterek, "CHP ile görüşmek için harcadığı çabayı açılımın içeriğine harcasaydı, epeyce mesafe alırdı" dedi. Özyürek, dün yaptığı yazılı açıklamada, "Başbakan açılımla ilgili adımları tek başına atmaya cesaret edemiyor. Biz milleti ayrıştıracak girişimlere destek olmayız. Milleti kaynaştıracak önerileri gündeme getiriyoruz" görüşünü savundu. TEZKERE MECLİS'E GELSİN AK Parti'nin Meclis'te büyük çoğunluğu olduğuna işaret eden Özyürek, "İstediği kanunu istediği gibi çıkarabilir. Bunları yapmak için CHP'ye ihtiyacı olmadığı halde, niçin ille bizimle görüşmek istiyor? Mektup yazacağını söylüyor. Bunlar gündem değiştirme taktikleridir" dedi. CHP Grup Başkan vekili Hakkı Süha Okay ise, terörün devam ettiğini belirterek, tezkerenin TBMM gündemine gelmesi gerektiğini söyledi. Meclis'te dün gazetecilerin sorularını yanıtlayan Okay, tezkerenin, terörle mücadele kararlılığının bir parçası olduğunu da vurgulayarak, süresinin uzatılmamasının düşünülemeyeceğini söyledi.
574133
Denizli'de bir tekstilci ölü bulundu
Emniyet yetkilileri, tekstilcinin intihar etme olasılığı üzerinde durduklarını bildirdi. Alınan bilgiye göre, tekstil işiyle uğraşan Aslan Doğru (32), ortağı Hulusi Yılmaz (49) ile birlikte Atatürk Caddesi üzerindeki bir bankanın şubesine giderek, İstanbul'dan gelecek havaleyi beklemeye başladı. Havalenin gelmemesi üzerine, yakındaki Delikliçınar Alanı'nda çay ocağına ortağıyla giden Doğru, bir süre sonra ''telefon görüşmesi yapacağınısöyleyerek uzaklaştı. Hulusi Yılmaz ve çevredekiler, kısa süre sonra çay ocağının bulunduğu inşaat halindeki binanın üst katından silah sesi gelmesi üzerine, inşaata girdiler. Yılmaz, inşaatta Aslan Doğru'yu (32) kanlar içinde buldu. Olay yerine çağrılan ambülansla gelen görevliler, Doğru'nun öldüğünü belirlediler. Yapılan incelemede, Doğru'nun, başına isabet eden mermiyle öldüğü belirlenirken, silah da cesedin yanında bulundu. Hulusi Yılmaz ve çevrede bulunan diğer kişiler, ifadeleri alınmak üzene polis merkezine götürüldüler. Emniyet yetkilileri, Doğru'nun intihar etme olasılığı üzerinde durulduğunu ve soruşturmanın çok yönlü sürdüğünü bildirdiler.
575433
Fransa: 80 Türkiye: 68
Fransa: 80 Türkiye: 68Giriş Saati 13:39 Güncelleme 16:31 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası 5.'lik, 8.'lik klasman maçında Türkiye, Fransa'ya 80-68 yenildi. Türkiye, 19 sayı öne geçtiği maçta Fransa'ya 12 sayı farkla yenilirken, Rusya-Hırvatistan maçının mağlubuyla yarın 7.'lik, 8.'lik klasman maçı yapacak. Fransa ise yine aynı maçın galibiyle 5.'lik, 6.'lık mücadelesine çıkacak. Şampiyonadaki ilk maçını kazanan (A) Milli Takım, ardından üst üste 3. karşılaşmasını da yitirmiş oldu. Karşılaşmanın ilk dakikalarında Parker ve Turiaf'la basketler bulan Fransa karşısında Kerem, Ömer Aşık, Barış, Hidayet ve Ömer Onan'la üst üste sayılar üreten (A) Milli Takım, üstünlüğü ele alarak ilk pediyotu 14 sayı farkla 26-12 üstün geçti. Oldukça kötü hücum eden ve düşük bir şut yüzdesiyle oynayan Fransa, ikinci çeyreğin ilk dakikasında sayı üretemezken, milliler Engin ve Sinan'ın basketleriyle farkı 19 sayıya kadar yükseltti (31-12). Hidayet'in hakem Milivoje Jovcic'le tartışıp teknik faul aldığı bölümde Türkiye biraz tutuk gözükürken, Fransa; Batum ve Parker'la basketler bularak farkı sayıya kadar indirse de (39-32), milli takım devreyi 43-32 önde kapattı. İkinci yarıya Batum, Diot ve Diaw üçlüsünün skorer oyunuyla oldukça istekli başlayan Fransa, farkı kapatarak 26. dakikada 53-52 öne geçerken, Pietrus'un da devreye girmesiyle 28. dakikada sayılık farka ulaştı (59-55). Oyun ritmini kaybeden (A) Milli Takım, Fransa'nın son periyota 61-59 üstün girmesini engelleyemedi. Dördüncü periyotta adeta sahadan silinen milli takım, ilk dakikada sayı dahi üretemedi. Bu çeyrekte ilk basketini 35. dakikada Oğuz'la kazanabilen Türkiye, Tony Parker'ın peş peşe attığı basketlere engel olamadı. Fransa 36. dakikada 17 sayılık farka ulaştı (76-59) ve maçtan da 80-68 galip ayrıldı. Karşılaşmada, dünkü Yunanistan maçında aldığı bir darbe sonrası çenesi açılan ve daha sonra dikiş atılan Ersan İlyasova, ağrısı nedeniyle forma giyemedi. Salon: Spodek Arena Hakemler: Daniel Hierrezuelo xx (İspanya), Milivoje Jovcic (Sırbistan), Olegs Latisevs xx (Letonya) Fransa: Parker xxxx 28, Batum xxx 13, Pietrus xxx 13, Diaw xx 4, Turiaf xx 6, Diot xx 13, Traore x, De Colo x, Jeanneau x, Bokolo x, Koffi Türkiye: Kerem xx 9, Ömer Onan xx 5, Hidayet xx 13, Barış 5, Ömer Aşık xx 11, Sinan 2, Semih xx 6, Engin xx 8, Oğuz xx 9, Bekir 1. Periyot: 12-26 Devre: 32-43 (Türkiye lehine) 3. Periyot: 61-59 ''İLK 15 DAKİKA İYİ OYNADIK AMA SONRA OYUNDAN DÜŞTÜK36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası 7.'lik, 8.'lik klasman maçında Fransa'ya yenilen (A) Milli Basktebol Takımı'nda, başantrenör Bogdan Tanjevic, FIBA'nın yoğun maç programından şikayet etti. Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Bogdan Tanjevic, ''İlk 15 dakika iyi oynadık, ancak sonra oyundan düştük. FIBA'nın maç programını anlamak mümkün değil. Final günü 24 saat içinde iki maç yapıyoruz. Bu süreçte takımı hazırlamak, motive etmek çok zor. Zaten yorgunluğumuz sahada gözüktü. FIBA'nın bu konuya ve sahadaki oyuncu sayısına bir çözüm bulması gerekiyor. Futbolda takımlar şampiyonaya kalabalık bir kadroyla giderken biz 12 kişiyle gidiyoruz. Bu da bir sakatlık olunca sorunu ortaya koyuyor. Ersan ve Ender sakattı. Onları oynatamadık. Bir de yorgunluğumuz ortaya çıkınca, mücadele edemedikdiye konuştu. Sırp teknik adam, maçın kritik anlarında mola almadığı şeklinde yöneltilen eleştirilere yanıt verirken, ''Bana göre oyunda değiştirecek çok ciddi bir şey yoktu. Zaten bacaklarımız çok yorgundu ve bu da alan savunmasını istediğimiz gibi yapamamamıza neden oldu. Onun dışında taktiksel olarak bir değişim bana göre gerekmiyorduifadelerini kullandı. Öte yandan, basın toplantısında yer alan milli oyuncu Kerem Tunçeri ise Yunanistan karşılaşmasının hemen ardından böyle bir mücadeleye çıkmanın kendilerini çok etkilediğini vurgulayarak, ''Çok zor bir maçtı. Yunanistan sonrasında böyle bir maça çıkmak bizi çok yordu. 15 dakika iyi oynadıktan sonra dakika dakika oyundan düştük. Alan savunmamıza karşı çok iyi üçlükler attılar. Kondisyonumuz bu maça yetmedi. Biz savaşmaya devam ediyoruz. Mücadele etmeyi sürdürüyoruzdedi.
574617
G.Saray'dan şamar
İSMET BADEM G.Saray'dan şamar FOS GAZETESİ G.Saray Atina'dan rüzgar gibi geçti. İki takım arasındaki güç farkını herkes gördü. DERBY GAZETESİ Panathinaikos, Avrupa'daki başarılı kariyerine büyük bir gölge düşürdü. PRASİNİ GAZETESİ Panathinaikos maçta; vizyonsuz, plansız ve stratejiden mahrum bir takım gibiydi. PROTAHLİTİS Panathinaikos ancak ikinci golden sonra uyandı. Fakat çok geç kalmıştı. G.Saray'ın UEFA Avrupa Ligi Grubu'n- da, FC Panathinaikos'a karşı deplasmanda aldığı 3-1'lik galibiyet, Yunan basınında geniş yer buldu. “Türk takımının, Yunan ekibine oranla çok daha kaliteli olduğu ve zaferi hak ettiği' şeklinde değerlendirmelerde bulunan Yunan basını, Panathinaikos'un sahadaki hatalarının saymakla bitmeyeceği, bunu fırsat bilen sarı-kırmızılıların da “zavallı' Yunan ekibini “yerle bir ettiği' görüşünde birleşti. Günlük spor gazetesi Fos, “G.Saray'dan şamar' başlığını kullandığı haberinde, iki takım arasında kalite farkının gözler önüne serildiğini yazdı. G.Saray'ın, Atina'dan “rüzgar gibi geçtiğini' kaydeden Fos Gazetesi, sarı-kırmızılıların grubun haklı olarak favorisi olduğunu belirtti. ANCAK 2. GOLLE UYANDILAR “Yazık' başlığı ile Panatihaikos yenilgisini okuyucularına aktaran Derby Gazetesi, Yeşil Yoncaların, sahada tutkusuz ve şanssız bir oyun sergilediğini, G.Saray'a karşı ellerini havaya kaldırdıkları gibi, Avrupa'da çok çalışarak büyük puntolar ile yazdıkları isimlerine de gölge düşürdüklerini yazdı. Protahlitis gazetesi, “G.Saray'dan şaka gibi gol' başlıklı haberinde, Panathinaikos'un ancak ağlarında gördüğü 2. golden sonra uyanabildiğini yazdı. “Komik' başlığını kullanan Prasini, “Savunmada komik hatalar yapan Panathinaikos'un vizyonsuz, plansız ve stratejiden mahrum bir takım” olduğunu yazdı. Gazete, Panathinaikos'un “ucuz' golle utanç verici bir mağlubiyet aldığını belirtti. PUSULASIZ PANATHİNAİKOS Yunan basınındaki diğer başlıkları şöyle: Filathlos Gazetesi: 'Göz yaşartıcı savunma' ve “Ten Cate'in aptallıkları' Sprotday Gazetesi: “Pusulasız Panathinaikos' Gol News Gazetesi: “Şamar ligi' Ethnos Gazetesi: “Galatasaray parti yaptı' Apoyevmatini Gazetesi: “Karşı takıma gol, taraftarlarına acı ikram etti' Elefterotipiya Gazetesi: “Yine iyi' To Vima gazetesi: “OAKA'da Türk tacizi' Kathimerini Gazetesi: “Panathinaikos'tan Galatasaray'a armağan galibiyet' UEFA com: “Çek golcü Milan Boros Cimbom'u zafere taşıdı.”SPOR
574602
Başbakan Erdoğan'ı ağlatan şiir
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan'ın yoksulluğu, yoksulları tanımayı öğreten bir paylaşım ayı olduğunu belirterek, ''Fakir, fukaranın, garip gurebanın hatırlanması gereken bir ay. Onun için orucu tutuyoruz. Onun için açlık nedir bunu anlıyoruzdedi. Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı, ATV'de canlı olarak yayınlanan ''Başbakan ile Özeladlı program, sanatçı Neşet Ertaş'ın seslendirdiği türküyle başladı. Ertaş, bu yıl 72 yaşına girdiğini ve türkülerinde kardeşlik ve barış temalarını işlediğini söyledi. Başbakan Erdoğan da programa ''Anatürküsüyle başlamanın ayrıca bir zenginlik kattığını belirterek, ''Ana gibi yar, İstanbul gibi diyar olmazdedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde başlattığı ev gezmeleri ve Ramazan ayına yönelik soru üzerine Başbakan Erdoğan, İstanbul'da belediye başkanı olduğu andan itibaren bu geleneği başlatmayı bir görev telakki ettiklerini söyledi. Beş yıldızlı otellerin salonlarında verilen iftarlarda işin manevi hazzı ve tadının alınamadığını ifade eden Erdoğan, ''Çünkü Ramazan aslında yoksulluğu, yoksulları tanımayı size öğreten bir ay, bir paylaşım ayı. Fakir fukaranın, garip gurebanın hatırlanması gereken bir ay. Onun için orucu tutuyoruz. Onun için açlık nedir bunu anlıyoruz. Bunun için dedik ki; bu tür otellerde verilen iftarlara gitmeyelim. Onlara Ramazan'dan sonra da gideriz. Ramazan boyu biz fakir fukaranın evine gidelimşeklinde konuştu. Özellikle ayrım yapmaksızın, çat kapı, önceden haber vermeksizin iftara yarım saat kala ev ziyaretlerini yaptıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Gidilen evlere ev demek için binlerce şahit lazım. Çöktü çökecek. Bir evde olması gereken şartlar yok. Kimisi özürlü çocuklarıyla birlikte orada yaşıyor. Kimisi yaşlı karı-koca yaşıyor. Bakanı yok. Onlarla beraber aynı sofrayı paylaşmak veya arkadaşlarımızla, kadın kollarımızla bir sofra oluşturmak... iftarlar bize farklı zevk vermeye başladı. Buna ben eşimi de dahil ettim. 'Sen de ayrıca git' dedim. 'Bunu devam ettirelim, burada da bırakmayalım' dedik. 'Yaşanmaz koşullardan insanları kurtaralım' dedik. Yoksa duymakla bu iş olmuyor, bu yaşanır. 'Bunları medyaya, şuraya buraya da vermeyeceğiz' dedik. Kim, nerede, ne oldu asla böyle bir şey de bilinmeyecek. Bunları bu şekilde yaptık.Başbakanlığı döneminde ise bu süreci aynen devam ettirmeye karar verdiklerini vurgulayan Erdoğan, bu geleneğin yıldır sürdüğünü kaydetti. Erdoğan, ''Ama biz bunları konuşmayız, anlatmayız. Sadece bu evlere gideriz. İstisnadır bizim Ramazan'da bu tür beş yıldızlı otellerde verdiğimiz iftarlar. Bu yıl sadece NATO Genel Sekreteri Rasmussen ve Suriye Devlet Başkanı Esad ile bunu yaptık. Bunun dışında sadece bu evleri dolaştıkşeklinde konuştu. Erdoğan, bu yıl Ramazan'da Ankara ve İstanbul'da bu tür 20'ye yakın evi dolaşma fırsatı bulduklarını belirterek, arkadaşlarına da sürekli tavsiyelerde bulunduğu ve Türkiye genelinde bunu yapmaya çalıştıklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, ''Çünkü bizim geleneklerimizde kendini bilmek, fakir fukaranın, garip gurebanın derdinden anlamak var. Bizim en büyük zenginliğimiz bu değil mi? Bu zenginliğimiz olmasaydı, Arjantin'e, Meksika'ya dönerdik. Onlarda isyan var, bizde isyan yok. Bizde daha yoksuluna, daha fakirine bakıyorsunuz, haline hamd ediyor. Aynı sofrayı paylaşmak çok önemli şeydiye konuştu. YEŞİL KART Vatandaşların birçoğunun, onlara tanıdıkları hakları tam olarak bilmediğini, dolayısıyla da kullanamadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Başbakan olduğumun ilk yılında 14 milyon yeşil kartlıya bakım yaptık. Fakat baktık ki burada suiistimaller var. Yeşil kart sahibi olmaması gereken de yeşil kart kullanmaya başladı. Çünkü sigortalı veya Emekli Sandığı mensubu olanlar belli bir katkı payı ödüyordu. zaman yeşil kartlının katkı payı yoktu. Onu ödememek için yeşil kart çıkartanları tespit ettik. Bu tür sıkıntılar oldu. Şu anda 10 milyonun üzerinde yeşil kartlı var. Tabii ki genel sağlık sigortasıyla artık her doğan şu anda sosyal güvence altında doğuyor.Erdoğan, ayrıca özürlülere bakım ücreti sağladıklarını, özürlülerin annelerine, yaklaşık olarak asgari ücret kadar bakım ücreti verdiklerini kaydetti. ÇOCUKLUK YILLARINI ANLATTI Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine çocukluk yıllarından da bahsederek, zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmadığını, çok ciddi bir hayat mücadelesi veren bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldiğini söyledi. Okula başladığında, daha çocuk yaştan itibaren kendi ekmeğini kazanma mücadelesi verdiğini anlatan Erdoğan, ''Yeri geldi simit sattık, yeri geldi şeker sattık. Yatılı okudum ve okulda arkadaşlarıma kartpostal satardım. Bu şekilde bir mücadele vardıdedi. Erdoğan, orta öğretim yıllarında amatör kümede futbol oynamaya başladığını ve aldığı ücret ve transfer paralarıyla üniversite eğitimini tamamladığını kaydetti. Sosyal yaşamı, eğitim yaşamı ve daha sonra siyaset yaşamı içinde mücadeleler verdiğini dile getiren Erdoğan, ''Ardından bu kapılar açıldı ve buralara kadar geldik. Ama bütün arzumuz; ülkemize nasıl hizmet vereceğiz. Milletimize hizmeti çok önemsiyoruz, çünkü biliyoruz ki halka hizmet hakka hizmettir. Bu anlayışla bu süreci devam ettirdik veettireceğizdiye konuştu. ''Çocuklara aşığımdiyen Erdoğan, gittiği yerlerde çocuklara hediye verme alışkanlığının, belediye başkanlığı döneminden beri devam ettiğini söyledi. Erdoğan, tüm illerdeki çocukların bunu öğrendiğini belirterek, ''Çocuklar, Başbakan amca demiyorlar, Tayyip amca diyorlar ve Tayyip amcanın onlara hediye vermesi lazım. Onları sevindirmek bambaşka bir duyguşeklinde konuştu. ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP Recep Tayyip Erdoğan, ATV'de canlı olarak yayınlanan ''Başbakan ile Özeladlı programda, ''Zindandan Mehmed'e Mektupşiirini okuduğu şair Necip Fazıl Kısakürek'in ''Ben yazdım, okudubiçimindeki sözlerle övgüsünü aldığı günü şöyle anlattı: ''Tabii, ben şair değilim. Sadece şiiri okuma noktasında, şiire yönelik bir sevgim var. Allah rahmet etsin, üstada olan muhabbetimiz de farklıydı. Onun kendisiyle ilgili yaptığımız bir jübilede ona takdim yapılacak. Tabii takdimini kim yapacak?. Bunun için seçme yapılıyor. Ve seçmede zaman birkaç arkadaş varız. Üstat da orada. Neticede benim üzerimde karar kıldılar. zaman şimdiki Lütfi Kırdar, spor sergi sarayıydı, orada jübilesini yapacağız. Hazırlıklar yapıldı, her şey tamam. Ve jübileyle ilgili olarak 'Hangi şiir okunacak?' derken, benden zaman 'Zindandan Mehmed'e Mektupşiirini okumamı istedi. Ben bunu jübilesinde okudum. Şiiri okuduktan sona da gerçekten çok ciddi bir ilgi ve alaka uyandırdı. Ertesi gün Milli Türk Talebe Birliği'nde genel başkanın odasında oturuyoruz, soruyorlar üstada, hanımefendi de Allah rahmet eylesin, da orada, ''Nasıl buldunuz, nasıl oldu, konuşmalar nasıldı, gece nasıldı? Şiire gelince şiiri nasıl buldunuz?' diye, Üstat, 'Ben yazdım, okudu' dedi.Erdoğan, dönemlerde, 1980 öncesi, şiirin gençler arasında çok revaçta olduğunu, ilgi uyandırdığını ifade etti. BAŞBAKAN ERDOĞAN'I DUYGULANDIRAN ŞİİR Programda, Başbakan Erdoğan'ın şiir albümünde seslendirdiği, kısa bir süre önce vefat eden şair Erdem Bayazıt'a ait ''Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dairşiirinin klibi yayımlandı. Klibi gözleri dolarak izleyen ve bunun kendisi için güzel bir sürpriz olduğunu belirten Erdoğan, hazırlayanlara teşekkür ederek, şunları kaydetti:''Erdem Bayazıt Bey de kısa bir süre önce, kendisi kanserden rahatsızdı, ebediyete intikal etti. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Gerçekten vatanımı, Anadolumuzu, Anadolu topraklarımızı ve insanımızı bu kadar güzel dile getiren bir şiirdi. Onu seçtik ve bu kasetimizi hazırlarken de şiiri de okumuştuk ve okurken de yine çok duyguluydum. Her dinlediğimde yine aynı duyguları tekrar yaşıyorum. Çünkü Anadolu toprakları gözümün önüne geliyor. Ne bileyim, tarlalarda çapasını yapan Anadolu kadınının cefakar ellerini, yüreklerini gördüğünüz zaman, hayatla verdikleri mücadeleyi gördüğünüz zaman, zaman diyorsunuz ki Anadolu'nun yetiştirdiği ana bu. anaya saygı duyulmaz da kime duyulur? Nasıl olacak da bizi birbirimizden ayıracaklar, mümkün mü bu? Kim olursa olsun? Hangi etnik unsurdan olursa olsun bunlar bizim anamız, bacılarımız, kardeşlerimiz. Bunlara saygı duymak bizim için en önemli görev.Diyarbakır'da bir hastane ziyaretinde yeni açılan yanık servisinde çoğunlukla 3-4 yaşında çocukların bulunduğunu görerek, doktorlara sebebini sorduğunu anlatan Erdoğan, ''Ya pekmez kazanına düşüyor ya da süt kazanına düşüyorcevabını aldığını anlattı. Erdoğan, ''Meğerse sırtına alıyor, bağlı, aynı anda öbür tarafta diğer çocuklar, onu da ağlamasın diye sırtına alıyor. Karıştırırken çocuk orada bir hareketle düşüveriyor. 'Geneli böyledir' diyor. Ve soruyorum tabi. Anneler de tabi okuma yazma, bu tür şeylerin eğitimini almamış ve bunun bedelini ödeyen yavrular var. Anadolu bu çileleri de yaşıyor. Onun için bizim dayanışmamız, bizim paylaşımımız çok farklı ve birbirimizi bu noktada çok iyi anlamamız lazımdiye konuştu. SİGARAYLA MÜCADELESİ Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, uzun yıllardır etrafındaki insanlara sigarayı bıraktırmak için verdiği mücadeleyle ilgili düşüncelerini dile getirdi. Sigara içmeye adeta ''ölüm öncesi ölüm'', ''intiharşeklinde baktığını, sigaranın hem keseye hem sağlığa zararlı olduğunu söyleyen Erdoğan, belediye başkanlığından beri bu tarz girişimleri olduğunu anlattı. Sigara içenlere, kendilerini sevdiği için sigarayı bırakmalarını istediğini söylediğini kaydeden Erdoğan, bazı durumlarda pasif içici olan eşlerin de kendilerinden ricada bulunduklarını ifade etti. Enine boyuna müzakere ederek yasa oluşturduklarını, büyük bir parlamento desteği de aldıklarını hatırlatan Erdoğan, bazı eksikliklerin olduğunu, bundan sonra onları da gidereceklerini belirtti. Bazı kahvehanelerde, kafelerde, restoranlarda atılması gereken adımlar olduğunu söyleyen Erdoğan, yurt dışında sigara içilen odalar oluşturulduğuna ya da binanın dışına çıkıldığına işaret etti. Erdoğan, ''Dünyayı inceleyerek yasayı bu şekilde çıkardık. Şu anda iyi bir gelişme var, iyi gidiyor, aileler huzurludiye konuştu. ''BABAMA DA SİGARAYI BIRAKTIRIR MISINIZ? Bir cuma namazında 8-9 yaşındaki bir çocuğun yanına gelerek, ''Başbakanım, babama da sigarayı bıraktırır mısınız?şeklinde ricada bulunduğunu söyleyen Erdoğan, şunları anlattı: ''Çocuğun arkasından gelen babasıyla orada görüştük. 'Bak çocuk böyle diyor' dedim. Demek ki evde bir psikoloji oluşmuş. 'Gel sen şu sigarayı bırak' dedim. 'Bıraktım' dedi. 'Bak, bu iş lafla olmaz' dedim. Hemen telefonunu sigara paketinin üzerine yazdık. Sigarayı kendisinden alıp, beyefendiyi uğurladık. Çocuk tekrar dönüp, 'Başbakanım, bana telefon numaranızı verir misin?' dedi. 'Niye?' dedim. 'Babamın sigarayı bırakıp bırakmadığını size ben haber vereceğim' dedi.Erdoğan, Kasımpaşa'da spor kulüpleri vesilesiyle birçok sigara ve madde bağımlısı genci ıslah etmiş olduğunun hatırlatılması üzerine de ''Zaten futbola kendimi verişim biraz da bundandıdiye konuştu. Sanatçı Neşet Ertaş'ın, sigara içenlerin de haklara sahip olduğunu belirtmesi ve artık havalandırmaların olduğunu ifade etmesi üzerine Erdoğan, ''İnsanın kendi kendisini öldürmesini de insan hakkı olarak kabul etmeyelimdedi. BAYRAM TEMENNİSİ Bayram için temennileri sorulan Başbakan Erdoğan, bir rahmet, bereket ayının gidişinin kendileri için bir hüzün olduğunu belirterek, ardından gelen Ramazan Bayramı'nın birlik, beraberlik, kardeşlik, barış, sevgi ve dayanışmanın kutlandığı güzel bir bayram olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Bayramın, milletimiz ve tüm İslam alemi için birliğe, beraberliğe vesile olmasını, tüm insanlığın barışına, dayanışmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Özellikle de şu dönemde milletimizin buna çok ihtiyacı var. Bunu milletimizden özellikle istiyorum. Bu sadece idarecilerden beklenmemeli. Milletçe el ele vermeliyiz. Biz biriz, beraberiz, bütünüz. Kimse bize ayrılık tohumları atmamalı, atamaz diye bakmalıyız. Çünkü bu topraklar ayrılık tohumlarına asla bir bereket kaynağı olmayacaktır. Ben buna inanıyorumşeklinde konuştu. Programın sonunda Neşet Ertaş, Başbakan Erdoğan'ın isteği üzerine, ''Gönül Dağıtürküsünü söyledi. Erdoğan, daha sonra sanatçı Zekai Tunca'nın söylediği ''Beraber yürüdük biz bu yollardaşarkısına eşlik etti. Tayyip.Hapishanede Duygusal şiirler yazıp sonrada çıkıp Kasımpaşa kabadayılığı yaptığına şahit olduk.Fakir fukara edebiyatı yaparken çocukların ABD de Şirkket sahibi oldu!! Askerlik bile yapmadılar.Duygusal davranıp Milletden oy aldın ama vtandaşa ananıda al git dedin onuda geçtik Halka sormadan açılım maçılım yapıyorsun yine bildik kabadayı tavırlar dediğim dedik havalrı.Kusura bakam ama Tayyip Artık iyi rol kesemen yetmiyor millet anladı Rolkestiğini.!Siyaseti Bırak yeşil çama bak. Duygusal ve dinine, vatanına, milletine bu kadar bağlı gönül eri bir başbakanımız olmasını sindiremeyenler hangi düşünce ile bunları söylüyorlar ben size diyeyim...ömürleri boyunca böyle bir lidere sahip olamadıkları içindir bu hazımsızlık...Allahın izni ile Türk islam birliğini kuracak tek kişi Recep Tayyip Erdoğandır...önümüzdeki yıl içerisinde Allah bizlere ömür verirse bunu hep birlikte göreceğiz...Osmanlının yükseliş devri başlıyor artık...bunu istemeyenlerde vatan ve din düşmanıdır zaten...
574660
Yağmur AVM'lere yaradı
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Yağmur AVM'lere yaradı Bayram öncesinde havaların yağışlı ve soğuk geçmesi, alışverişin gözdesi Mahmutpaşa'nın pabucunu dama attırdı. Bayram alışverişi yapmak isteyenler, olumsuz hava şartları nedeniyle alışveriş merkezlerine akın ediyor. ABDULLAH YILDIRIM Bayram alışverişi denilince ilk akla gelen işportacı görüntüleri bu yıl sınırlı kalırken, bayramlık almak için yer arayan insanların ilk tercihleri kapalı mekana sahip indirim merkezleri oluyor. Piyasa araştırmamızda ortaya ilginç bir durum çıktı. Milyarlarca kira ve vergi veren, içinde onlarca sigortalı kalifiye satış personeli çalıştıran lüks mağazalar, krizin etkisiyle midir bilinmez ama Mahmutpaşa'dan daha ucuz fiyat imkanları sunuyor. Dört kişilik bir ailenin bayram alışverişi üzerinden nabız yoklandığı zaman, insanları son yıllarda neden AVM'leri tercih ettiklerini anlamak hiç de zor olmuyor. Eskisine oran la onda biri denecek kalabalığına girdiğimiz Mahmutpaşa'da, anne-baba ve bir erkek ve bir kız çocuğunun toplam bayramlık alışveriş maliyeti ortalama en az 500 TL olarak karşınıza çıkıyor. Esnaf Halit Tangel, satışların geçen seneye göre yüzde 70 düştüğünü vurguluyor. 'MAĞAZA PAHALIDIR' AŞILDI Çocuk giyiminde de AVM'ler ailelere cazip fiyatlar sunuyor. Örneğin tanınmış bir markanın mağaza yetkilisi müşterilerinin buradaki fiyatları gördüklerinde şok olduklarını ifade ederek, “İnsanlar şu kapıdan girerken tedirgin ve korku içinde. Bu kadar kira ödeyen eleman çalıştıran mağaza, nasıl olur da işportada mal satandan daha ucuza markasını satar. Bunu inanmak ilk başta güç oluyor ancak artık insanımız alıştı.EKONOMİ
574490
Hakem skandalı
Hakem skandalı MUSTAFA BOZKURT Türkiye'yi yenip yarı finale yükselen Yunanistan hakemlerden de inanılmaz destek gördü. Hakemler özellikle uzatmada verdikleri bir kararla tarihe geçtiler Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda Türkiye, Yunanistan'a uzatmada son topta yenilirken, hakem skandalları maçın önüne geçecek nitelikteydi. FIBA Avrupa Başkanı George Vassilakopoulos'un Yunan olmasından ötürü maçtan önce Türkiye'nin işinin zor olacağı kulislerde konuşuluyordu. İsrail'den Shmuel Bachar, İtalya'dan Guerrino Cerebuch ve Sırbistan'dan Milivoje Jovcic hakem üçlüsü daha ilk yarıda taraflı yönetimleri ile dikkat çektiler. İlk yarıda hakemler Yunanistan'a 10'unu sayıya çevirdiği 14 faul verirken, Türkiye ilk devre boyunca faul çizgisine gidemedi. Yunanlar defalarca saniye kuralını ihlal etmelerine, bu sayede sayılar bulmalarına ve Türkiye benchinin şiddetli uyarılarına karşın hakemler bu ihlalleri de es geçtiler. Ancak tüm bu yanlı kararları gölgede bırakacak kadar skandal bir karar karşılaşmanın uzatma dakikalarında geldi. Türkiye 72-69 geride iken Yunanistan hücum süresini doldurduktan sonra sayı buldu. Bunu geçerli sayamayan hakemler anlaşılmaz şekilde topu Yunanistan'a verip saniye hücum hakkı tanıdılar. Bu sürede üçlük bulan Yunanlar farkı sayıya çıkarıp maçı kopardı.
574119
Dünya Borsaları Yön Arayışında
Dünya Borsaları Yön Arayışında Asya borsalarında aşağı yönlü hareketler izlenirken Avrupa borsalarında ibre yön bulmakta zorlandı. İMKB U-100 yüzde 0,41 yükseldi. Küresel piyasalar karışık ve kararsız bir tablo çiziyor. İstanbul Borsası Ulusal-100 Endeksi haftanın son işlem gününü 195 puan artarak 47 bin 161 puandan tamamladı. Asya borsalarında aşağı yönlü hareketler ön plana çıktı. Avrupa borsalarında her iki yönde hareketler sınırlı kalırken ibre yön bulmakta zorlandı. New York Borsası'nda kararsız açılışın ardından endeksler karışık bir seyir izlemeye başladı. Yurt içinde dış piyasalardaki gelişmeler yakından izleniyor. İstanbul Borsası'nda hisse senetleri günlük ortalama yüzde 0,41 değer kazandı. Serbest piyasada Amerikan Doları lira 48 kuruş, Avro ise lira 17 kuruştan işlem görüyor.
574687
Yeşil çay zayıflamaya yardımcı oluyor
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Yeşil çay zayıflamaya yardımcı oluyor Şangay Fudan Üniversitesi'nde Lipton Çay Enstitüsü sponsorluğunda yürütülen araştırma doğrultusunda yeşil çayın zayıflamaya yardımcı olduğu kanıtlandı. 90 gün süren araştırmanın ilk sonuçlarına göre, “yeşil çayın Asya toplumunda vücut şekil ve yapısında belirgin düzeyde olumlu etkiye sahip olduğu” iddiası da bir kez daha doğrulanmış oldu.
575237
Loto'dan 100 milyon euro kazandı
Avrupa'nın ülkesinde oynanan "Euro Millions"un talihlisi olan Fransız vatandaşı 100 milyon euro kazanarak rekor kırdı. Fransız TF1 kanalından dün akşam naklen yayımlanan çekilişte, adı açıklanmayan talihlinin rekor ikramiyeyi kazandığı belirtildi. 'da bundan önceki rekor 16 Eylül 2005'te 75 milyon 888 bin 514 euroluk ikramiyeyle kırılmıştı. Birleşik Krallık, İrlanda, Portekiz, Belçika, İsviçre, Lüksemburg ve Avusturya'da oynanan Euro Millions'un dün geceki talihlisi numarayı bilen tek kişiydi. Euro Millions'un tarihi rekoru ise 126 milyon 231 bin 764 euro ile bir İspanyola ait.
575200
13:43 12 Dev Adam Fransa'ya 80-68 yenildi...
12 Dev Adam 'ya 80-68 yenildi...36. Erkekler Şampiyonası madalya şansını Yunanistan'a uzatmalarda kaybederek yitiren '12 Dev Adam', klasman maçlarında bir ara 19 sayı farkla öne geçtiği maçta 'ya 80-68 mağlup oldu. turnuvanın son gününde kaybedeniyle 7.8.'lik maçı oynayacak.. 36. Erkekler Şampiyonası 5.’lik, 8.’lik klasman maçında ’ya 80-68 yenildi. Türkiye, 19 sayı öne geçtiği maçta Fransa’ya 12 sayı farkla yenilirken, maçının mağlubuyla yarın 7.’lik, 8.’lik klasman maçı yapacak. Fransa ise yine aynı maçın galibiyle 5.’lik, 6.’lık mücadelesine çıkacak. Şampiyonadaki ilk maçını kazanan (A) ardından üst üste 3. karşılaşmasını da yitirmiş oldu. Karşılaşmanın ilk dakikalarında Parker ve Turiaf’la basketler bulan Fransa karşısında Kerem, Ömer Aşık, Barış, Hidayet ve Ömer Onan’la üst üste sayılar üreten (A) Milli Takım, üstünlüğü ele alarak ilk pediyotu 14 sayı farkla 26-12 üstün geçti. Oldukça kötü hücum eden ve düşük bir şut yüzdesiyle oynayan Fransa, ikinci çeyreğin ilk dakikasında sayı üretemezken, milliler Engin ve Sinan’ın basketleriyle farkı 19 sayıya kadar yükseltti (31-12). Hidayet’in hakem Milivoje Jovcic’le tartışıp teknik faul aldığı bölümde Türkiye biraz tutuk gözükürken, Fransa; Batum ve Parker’la basketler bularak farkı sayıya kadar indirse de (39-32), milli takım devreyi 43-32 önde kapattı. İkinci yarıya Batum, Diot ve Diaw üçlüsünün skorer oyunuyla oldukça istekli başlayan Fransa, farkı kapatarak 26. dakikada 53-52 öne geçerken, Pietrus’un da devreye girmesiyle 28. dakikada sayılık farka ulaştı (59-55). Oyun ritmini kaybeden (A) Milli Takım, Fransa’nın son periyota 61-59 üstün girmesini engelleyemedi. Dördüncü periyotta adeta sahadan silinen milli takım, ilk dakikada sayı dahi üretemedi. Bu çeyrekte ilk basketini 35. dakikada Oğuz’la kazanabilen Türkiye, Tony Parker’ın peş peşe attığı basketlere engel olamadı. Fransa 36. dakikada 17 sayılık farka ulaştı (76-59) ve maçtan da 80-68 galip ayrıldı. Karşılaşmada, dünkü Yunanistan maçında aldığı bir darbe sonrası çenesi açılan ve daha sonra dikiş atılan Ersan İlyasova, ağrısı nedeniyle forma giyemedi. Salon: Spodek Arena Hakemler: Daniel Hierrezuelo xx (İspanya), Milivoje Jovcic (Sırbistan), Olegs Latisevs xx (Letonya) Fransa: Parker xxxx 28, Batum xxx 13, Pietrus xxx 13, Diaw xx 4, Turiaf xx 6, Diot xx 13, Traore x, De Colo x, Jeanneau x, Bokolo x, Koffi Türkiye: Kerem xx 9, Ömer Onan xx 5, Hidayet xx 13, Barış 5, Ömer Aşık xx 11, Sinan 2, Semih xx 6, Engin xx 8, Oğuz xx 9, Bekir 1. Periyot: 12-26 Devre: 32-43 (Türkiye lehine) 3. Periyot: 61-59
574556
Sema gösterisi, izleyenleri mest etti
Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonunda icra edilen Türk Tasavvuf Müziği konserinde ilahiler dikkatle dinlendi. Daha sonra sahneye gelen semazenler seyredenleri adeta büyülediler. Etkinlikten sonra Konya Semazen Grubu Şefi Hüseyin Timurlenk'e Burdur Valisi İbrahim Özçimen tarafından bir plaket verildi. Özçimen, belediyenin bu etkinliği sayesinde unutulmaz bir gece yaşadığını ifade etti. Bu etkinlikten dolayı Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya'yı tebrik eden Vali Özçimen, daha sonra geceye katılanların Ramazan Bayramı'nı tebrik etti. Gecede konuşan AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, sağlık ve sıhhat içinde bir Ramazan'ın daha geçtiğini belirtti. Bu sene Ramazan'da belediyenin birçok ve güzel etkinlik düzenlediğini belirten Özçelik, şöyle devam etti: "Burdur bu tür etkinliklere daha yeni yeni alışıyor. Bu etkinliklere katılanlar az olduğu zaman üzülüyoruz. Bazı illerde Ramazan'da daha güzel etkinlikler yapılıyor. Ümit ediyorum ki diğer illerde yapılan etkinlikler zamanla Burdur'da da yapılsın." Etkinliğin yapıldığı salonun daha çok bir düğün ve konferans salonu niteliğinde inşa edildiğini belirten Belediye Başkanı Akkaya, Burdurlular'a gelecek yıl Kültür Merkezi inşaatının tamamlanarak bu tür gösterilerin daha rahat izleme imkânı bulabileceklerini müjdeledi.
575126
Çin'de gazetecilere saldırı
Japon haber ajansı Kyodo'nun Pekin Büro Müdürü Yasushi Kato, dün gece Tiananmen Meydanı'na yakın Pekin Oteli'nde bir odada kalan muhabirlerinin odalarını basan birkaç kişinin, muhabirleri tekmelediğini ve diz çökmeye zorladığını söyledi. Kato, kendilerini tanıtmayan kişilerin iki bilgisayarı da tahrip ettiğini belirtti. Başkent Pekin'de polis dün öğleden sonra, gece tankların ve kıtalararası füzeleri taşıyan kamyonların katılımıyla yapılacak prova için caddeleri ve ofis binalarını boşaltmıştı. Bazı yabancı medya organlarına provayı görüntülememeleri konusunda uyarılar yapılmıştı. Çin Dışişleri Bakanlığı, askeri konvoyların prova için geçişini canlı olarak yayımlayan AP televizyonundan yayını kesmesini istemişti. Ancak Dışişleri Bakanlığından bir sözcü, Kyodo muhabirlerinin başına gelenlerden haberleri olmadığını ve kendilerinin kimseden yayın yapmamasını istemediklerini ileri sürdü. Bu arada resmi Çin haber ajansı Şinhua, 26 Eylül'de yapılması planlanan bir provanın, "kamusal hayatı" daha fazla etkilememek için iptal edildiğini duyurdu.
574620
Trabzon eve döndü
İSMET BADEM Trabzon eve döndü Bordo-mavililer sessiz geçen ilk devrenin ardından coştu. Perdeyi Umut açtı, Colman farkı arttırdı. Jedinak'ın ters vuruşu puanı golle getirdi. Skoru Orhan Ak belirledi KAMİL ANAHAR Trabzonspor sahasında ağırladığı Antalyaspor'u 3-1 mağlup ederek bu sezon evindeki ilk galibiyetini aldı. İlk yarıda oldukça hırslı ve istekli gözüken bordo-mavili takım aradığı golü 45+1'de buldu. Sulçuk'un orta alandan ceza alanına ortaladığı topla buluşan Umut, aşırtma vuruşla takımını öne geçirdi: 1-0. İkinci yarıya da tempolu giren Trabzonspor 52'de Gabriç ile iyi paslaşan Colman'ın golüyle farkı 2'ye çıkardı. 73'te Gabriç'in ara pasında topla buluşan Gökhan'ın yerden vuruşunda Jedinak topu kendi kalesine gönderdi: 3-0. 79'da Orhan Ak'ın golü Antalyaspor'a yetmedi: 3-1. 89'da Egemen'e dirsek atan Djiehoua direk kırmızı kart gördü. Statta önce basket sonra futbol maçı Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos Antalyaspor karşısında, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u farklı yenen kadroyu bozmadı. Sadece yedek kulübesinde küçük bir değişiklik yapan Belçikalı teknik adam Barış Memiş'e yer vermedi. Broos Barış'ın yerine A2 Ligi takımında oynayan genç Ahmet Sarı'yı kadroya dahil etti. Belçikalı teknik adamın Barış Memiş'i kadroya almayarak evine göndermesi herkesi şaşırttı. Öte yandan Milli maç için gittiği Namibya'dan geç dönen Tjkuzu'nun ülkesindeki pasaport değişikliği nedeniyle rötar yaptığı ifade edildi. Bu arada taraftarlar maç öncesi stat televizyonlarından Milli Basketbol Takımı'nın maçını izlediler. İşler yoluna giriyor Trabzonspor çalıştırıcısı Broos, geçen hafta aldıkları galibiyetin çok iyi geldiğini belirterek, “Oyuncularım neler yapabileceklerine inanmaya başladılar. Artık işleri yoluna koymaya başladık” dedi.SPOR
575317
Sağanak yağmur İstanbulluları hazırlıksız yakaladı
Bayram tatilini fırsat bilerek gezmeye ve alışveriş yapmaya çıkan vatandaşlar yağmurla birlikte zor anlar yaşadı. Bayram tatilini fırsat bilerek hem alışveriş hem de gezmek için Taksim Meydanı'na gelen vatandaşlar aniden bastıran sağanak yağmur sebebiyle zor anlar yaşadı. Öğlen saatlerinde başlayan yağmur aniden hızlandı. Tedbirsiz yakalanan vatandaşlar çantaları ve yanlarında taşıdıkları kitaplarıyla yağmurdan korunmaya çalışırken bazı vatandaşlar da hızla bina saçaklarına doğru kaçtı. Bazı vatandaşlar Tramvay durağına sığınırken, bazıları da yağmura aldırmadan yürümeye devam etti. Güne tedbirli başlayanlar da şemsiyeleri sayesinde yağıştan etkilenmedi.
575068
KOBİ'lere Kredi Desteği Genişledi
KOBİ'lere Kredi Desteği Genişledi Yayına Giriş: 12:59:38 Güncelleme: 12:59:38 KOBİ'lere kredi faiz desteğinin kapsamı genişledi. KOSGEB'in, işletmelere kredi faiz desteği sağlanmasına ilişkin uygulama yönetmeliği, Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, KOBİ'lerin yatırım, işletme sermayesi veya ihracat için kamu veya özel bankalardan kullandıkları faiz, komisyon ve diğer masraflar için geri ödemeli veya geri ödemesiz destek sağlanabilecek. Desteğin, geri ödemeli mi veya ödemesiz mi olacağı, kredi limitleri ve süresi KOSGEB İcra Kurulu belirleyecek ve bankalarla yapılacak protokolle uygulanacak. Destekten KOSGEB'in belirlediği bütçesi dahilinde tüm işletmeler yararlanabilecek.
574981
Bayramda sık sık ellerinizi yıkayın uyarısı
Bayramda sık sık ellerinizi yıkayın uyarısıAli TOYDEMİR/KONYA, (DHA) ’da Meram Hastanesi Yardımcısı ve Komitesi Başkanı Yrd.Doç.Dr. İbrahim Erayman, Ramazan Bayramının dönemine denk geldiği için ellerin sık sık yıkanması gerektiğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. İbrahim Erayman, sonbaharın ilk dönemlerinin tıpta sezonluk grip dönemi olarak bilindiğini söyledi. ’nın da bu döneme denk geldiğini ifade eden Yrd.Doç.Dr. Erayman, şunları söyledi: “Bayramlarda, el öpmeler, tokalaşmalar ve öpüşmeler toplumumuzun gelenekleri arasındadır. Fakat bu bayram, grip sezonuna denk geliyor. Bu dönemde özellikle grip başlangıcı olan kişiler, insanlarla tokalaşma ve öpüşmekten uzak durmalıdır. Herhangi bir grip belirtisi olmayan kişiler de mümkün oldukça bu tip temaslardan uzak durmalı ve sık sık ellerini yıkamalıdır.”
575230
Özgeçmişiniz kariyerinize engel olmasın
Bilkent Üniversitesi Kariyer Yönlendirme ve İşe Yerleştirme Merkezi Uzmanlarından Burcu Kılıçoğlu, Çukurova Üniversitesinin davetlisi olarak geldiği Adana'da,muhabirine yaptığı açıklamada, iş hayatına atılacak kişiler için en önemli ögenin iyi ve kurallarına uygun olarak hazırlanacak bir özgeçmiş olduğunu söyledi. Özgeçmiş hazırlamanın bilinenin aksine zor bir iş olduğunu anlatan Kılıçoğlu, "Yapılan 10 iş müracaatından 7'si iyi hazırlanmayan özgeçmişler nedeniyle kaybediliyor" dedi. İyi CV nasıl yazılır? Özgeçmiş hazırlarken sık rastlanan en büyük yanlışın uzun ve gereksiz detaylarla doldurulanlar olduğunu belirten Kılıçoğlu, şöyle konuştu: "Yapılan araştırmalar, bir işverenin önüne gelen özgeçmişle en fazla saniye ilgilendiğini gösteriyor. Bu yüzden bu kısa süreyi etkili bir şekilde kullanmalıyız. Özgeçmiş için bir A4 boyutundaki kağıt idealdir, daha uzun olanıyla çoğu işveren ilgilenmez. Düzensiz, dağınık formatta olanlar, el yazısı veya daktilo ile yazılanlar, az veya eksik bilgi içerenler de yanlıştır. Özgeçmiş mutlaka müracaatta bulunulan alana yönelik hazırlanmalı. Göz alıcı renkli kağıt kullanılmamasının yanında çağdaş özgeçmişlerde bulunmaması gereken, boy kilo, sağlık durumu, eş veya çocukların adları gibi gereksiz detaylara da yer verilmemeli. Özgeçmişler bir satış aracıdır, kişi özgeçmişi hazırlarken, işverene sağlayacağı faydaları ön plana çıkarmalıdır. İyi hazırlanmayan özgeçmişler, çoğu yetenekli gencin kariyer hayallerinin daha ilk adımda sona ermesine neden oluyor." Kılıçoğlu, özgeçmişe fotoğraf konulmasının çok gerekli olmadığını da belirtirken, elektronik posta adresinin ise isim ve soy ismi yansıtan karakterlerden olmasını önerdi. İkinci aşama mülakat Burcu Kılıçoğlu, iyi hazırlanan ve işveren tarafından beğenilen bir özgeçmiş sonrası ikinci basamağın mülakat olduğunu hatırlatarak, mülakatın da kuralları olduğunu bildirdi. Mülakata çağrılan kişinin öncelikle dış görünüşüne özen göstermesi gerektiğini anlatan Kılıçoğlu, "Mülakatlarda kıyafet önem derecesine göre ilk sırayı alır. Yapılan araştırmalar, kıyafetin yüzde 55 oranında önemli olduğunu ortaya koyarken, diksiyon, konuşma gibi özellikler ise daha geri planda kalıyor" dedi. Mülakat sırasında göz temasına, mülakatı yapan kişiye dönük oturmaya dikkat edilmesini öneren Kılıçoğlu, mülakat öncesi ise gidilen firma ve iş kolu hakkında bilgi sahibi olunması gerektiğini söyledi. Mülakat sırasında, kişinin kendisini rahat hissetmesi gerektiğini belirten Kılıçoğlu, "Mülakat sırasında şirkete katkı sağlayacak yeteneklerinizi ön plana çıkarmaya çalışın" dedi. Kılıçoğlu, iş başvurularında referansların da önemli olduğunu belirterek, başvuru sonrası mutlaka referanslarla irtibata geçilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
574245
Batman'da terörist yakalandı
ALİ BAYRAMOĞLU HAYRETTİN KARAMAN SALİH TUNA FATMA K. BARBAROSOĞLU MEHMET ŞEKER En Çok Gönderilenler Batman'da terörist yakalandı ANKARA (A.A) Bölücü terör örgütü mensubu teröristin Batman'da yakalandığı bildirildi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruda, teröristlerin Batman'ın Merkez ilçesinde güvenlik güçlerince önceki gün yakalandığı belirtildi. 18.09.2009
574909
Eskişehir'de trafik kazası: öllü yaralı
Alınan bilgiye göre, İzmir'den Eskişehir'deki yakınlarına bayram ziyareti için geldiği bildirilen Ahmet Özgün idaresindeki 35 AAE 19 plakalı otomobil, Eskişehir-Kütahya kara yolunun 19. kilometresinde şarampole devrildi. Kazada Eren Özgün (12), olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan baba Ahmet Özgün Yunusemre Devlet Hastanesine, anne İlknur Özgün ise Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı. Özgün çiftinin hayati tehlikelerinin bulunmadığı bildirildi.
575187
DenizBank'tan selzedelere destek paketi
DenizBank'tan selzedelere destek paketi 19 Eylül 2009 Cumartesi, 13:26 Denizbank'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, söz konusu destek paketiyle, selden zarar görmüş tüm vatandaşlara, ekonominin can damarı konumunda olan işletmelere, ülke ekonomisi için kritik öneme sahip tarımsal üreticiye, ihtiyaç duydukları finansal desteği sağlamayı hedeflediklerini, mağdurların her zaman yanında olduklarını belirtti. Ateş, şunları kaydetti: ''Destek paketi kapsamında sel mağduru vatandaşlarımız ve müşterilerimizin gördükleri zararı hafifletmeye yönelik finansal çözümler sunuyoruz. Destek paketi ile mağdur vatandaşlarımızın acılarını bir nebze olsun dindirebilirsek, ne mutlu bize. Bu vesile ile sel felaketinde zarar gören herkese DenizBank ailesi adına geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.DESTEK PAKETİYLE SUNULAN AVANTAJLAR Denizbank açıklamasında, destek paketiyle sunulan avantajlara ilişkin şu bilgiler yer aldı: ''Sel mağdurları yüzde 0,99 faiz oranı ile yıl sonuna kadar ötelemeli 60 aya kadar vade imkanı ile masrafsız ve komisyonsuz sel kredisi kullanabilecekler. Sel mağduru olan kart müşterileri, kart borçlarını yıl sonuna kadar öteleyerek ödemelerini Ocak 2010 tarihinden itibaren yapabilecekler. Kredi kartı alışveriş faiz oranı da bu müşteriler için yıl sonuna kadar yüzde 2,28'e indiriliyor. Sel mağduru olan ihtiyaç, konut ve taşıt kredisi kullanmış DenizBank müşterilerinin borçları yıl sonuna kadar ötelenerek, taksitleri Ocak 2010'a erteleniyor. Ticari nitelikli kredilerin geri ödemeleri Ocak 2010 tarihine kadar öteleniyor. 2009 hasat vadeli olan banka ödemeleri 2010 hasat dönemine ertelenebilecek veya ödemesini yıl vadeye kadar hasat ödemeli olarak yeniden planlayarak yeni ödeme planı oluşturabilecek, 2009 yılı hasat döneminde ödeme vadesi gelen tarımsal yatırım kredi taksitleri 2010 hasadına kadar ertelenebilecek veya ilgili 2009 taksitini kalan taksit ödemeleri ile birlikte yapabilecekler.DenizBank'ın Destek Paketinden yararlanmak isteyen sel mağdurlarının 16 Ekim 2009 Cuma gününe kadar, zararlarını belgeleyerek en yakın Denizbank Şubesine başvurmalarının yeterli olacağı bildirildi.
574624
İllere göre bayram namazı
En Çok Gönderilenler İllere göre bayram namazı Ramazan Bayramı namazı, Ankara'da 07.15, İstanbul'da 07.30, İzmir'de 07.37, Hakkari'de ise 06.30'da kılınacak. İşte il il bayram namazı saatleri: Adana: 07.04, Adıyaman: 06.52, Afyonkarahisar: 07.24, Ağrı: 06.34, Aksaray: 07.09, Amasya: 07.03, Ankara: 07.15, Antalya: 07.22, Ardahan: 06.36, Artvin: 06.39, Aydın: 07.34, Balıkesir: 07.34, Bartın: 07.17, Batman: 06.41, Bayburt: 06.45, Bilecik: 07.26, Bingöl: 06.44, Bitlis: 06.37, Bolu: 07.20, Burdur: 07.24, Bursa: 07.30, Çanakkale: 07.40, Çankırı: 07.12, Çorum: 07.06, Denizli: 07.29, Diyarbakır: 06.45, Düzce: 07.22, Edirne: 07.40, Elazığ: 06.49, Erzincan: 06.48, Erzurum: 06.41, Eskişehir: 07.24, Gaziantep: 06.56, Giresun: 06.52, Gümüşhane: 06.48, Hakkari: 06.30, Hatay: 07.00, Iğdır, 06.30, Isparta: 07.23, İstanbul: 07.30, İzmir: 07.37, Kahramanmaraş: 06.58, Karabük: 07.16, Karaman: 07.12, Kars: 06.34, Kastamonu: 07.11, Kayseri: 07.04, Kilis: 06.57, Kırıkkale: 07.12, Kırklareli: 07.38, Kırşehir: 07.09, Kocaeli: 07.26, Konya: 07.15, Kütahya: 07.26, Malatya: 06.52, Manisa: 07.36, Mardin: 06.42, Mersin: 07.07, Muğla: 07.32, Muş: 06.40, Nevşehir: 07.07, Niğde: 07.07, Ordu: 06.55, Osmaniye: 07.00, Rize: 06.44, Sakarya: 07.25, Samsun: 07.01, Siirt: 06.38, Sinop: 07.06, Sivas: 06.58, Şanlıurfa: 06.50, Şırnak: 06.36, Tekirdağ: 07.36, Tokat: 07.00, Trabzon: 06.47, Tunceli: 06.47, Uşak: 07.28, Van: 06.32, Yalova: 07.29, Yozgat: 07.07, Zonguldak: 07.19.' KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da bayram namazı saat 07.11'de kılınacakRAMAZAN
575214
Pers leoparları Bursa'da çoğalacak
Avrupa Programı (EEP) kapsamında uluslararası kurallar çerçevesinde koruma altında tutulan Pers Leoparı, Bursa Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesi'ne gönderildi. Önümüzdeki günlerde dişi leoparların da Bursa'ya getirileceği ve nesli tükenmekte olan Pers Leoparlarının Bursa'dan yeniden çoğalmaya başlayacağı bildirildi. Bursa Hayvanat Bahçesi Veteriner Hekimi Dr. Hatice Karakuzulu, yaptığı açıklamada, Avrupa Hayvanat Bahçesi ve Akvaryumlar Birliği (EAZA) ile ortak çalışmalarının devam ettiğini belirterek, adet erkek Pers Leoparını hayvanat bahçesine kazandırmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. EAZA ile yürütülen ortak bir çalışma çerçevesinde leoparların dişilerinin de önümüzdeki günlerde Bursa'ya getirileceğini ifade eden Karakuzulu, böylelikle soyu tükenmekte olan bu hayvanların yeniden üremelerini ve neslinin devamına katkı sağlayacaklarını kaydetti. Pers leoparı Ortalama ömrü 12 ile 17 yıl arasında olan Pers Leoparı, arasında yer alıyor. Memeli hayvanlar, kuş, kertenkele ve evcil hayvanlarla beslenen Pers Leoparı, hız almadan metre uzağa atlayabiliyorlar. Ayrıca çok iyi tırmanıcı olarak da bilinen Pers Leoparları metre yüksekliğe kadar da zıplayabiliyorlar. Şu anda Türkiye'de sadece Bursa Büyükşehir Belediyesi Hayvanat Bahçesinde bulunan Pers Leoparları Avrupa Hayvanat Bahçesi ve Akvaryumlar Birliği (EAZA) ile yapılan bilgi alışverişinin ardından ücretsiz olarak Bursa'ya gönderildi.
575066
Rahşan Ecevit parti çalışmalarına hız verdi
Kurucusu olduğu DSP'den Masum Türker'in Genel Başkan seçilmesinin ardından istifa eden Rahşan Ecevit, henüz yeni partisini kurmuş olmasa da, vatandaşla bir araya gelmeyi ihmal etmeyecek. Ecevit, Mithatpaşa Caddesi-Kızılay adresindeki, yeni parti hazırlıklarını yürüttüğü çalışma ofisinde bayramın ikinci günü (21 Eylül) saat 14.00'de halkla bayramlaşacak. Rahşan Ecevit, Mayıs ayında gerçekleştirilen parti kurultayının ardından, Masum Türker'in Genel Başkan seçilmesiyle DSP ile ipleri koparmıştı. DSP'de "Ecevitler dönemi bitti" yorumlarına neden olan istifa dilekçesinde Rahşan Ecevit, "Ecevit çizgisine sadık bir yönetim gelinceye kadar partiden ayrı kalacağım" demişti. Rahşan Ecevit istifasının ardından fazla beklemeden, yeni parti hazırlıklarına başladı. Mithatpaşa Caddesi-Kızılay adresinde çalışma ofisi tutan Ecevit, kendisiyle birlikte partiden istifa eden bağımsız milletvekilleri Recai Birgün, Emrehan Halıcı ve Mücahit Pehlivan'ı da yanına alarak, çalışmalarına başladı. Çok geçmeden yeni partisini ilan etmeye hazırlanan Rahşan Ecevit, daha önce halkla buluşacak. Yeni partisinde küskünleri toplamayı amaçlayan Ecevit, Ramazan Bayramı'nın ikinci günü vatandaşla buluşmak için, çalışma ofisinin kapısını açık tutacak. (ANKA)
574509
Paris'in gündeminde imtiyazlı ortaklık yok
Fakat Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa'nın imtiyazlı ortaklık diye bir gündeminin olmadığını söyledi. Paris'te temaslarda bulunan Bağış, görüşmelerinde Fransızların, imtiyazlı ortaklığa yönelik bir hazırlıkları olmadığını teyit ettiğini ifade etti. Bağış, Fransız yönetiminin bu yönde bir çalışma içerisinde olmadığını net bir şekilde ortaya koyduğunu ifade ederek, Fransa'nın müzakerelerin sonucunu bekleyeceğini dile getirdi. Bağış, Türkiye karşıtı açıklamaların iç siyasete dönük olduğunu belirterek, "Fransa'nın açıklamalarından panik yapıp endişelenmeyin." dedi. Türkiye'nin Paris'e değil Brüksel'in açıklamalarına baktığını belirten Bağış, Fransa'nın tek başına bir şey yapamayacağını, "Yirmi yediyi bulsunlar görelim bakalım." diye konuştu. Paris Belediyesi'nin Türkiye Mevsimi kapsamında düzenlediği Ramazan eğlencelerinin kapanışında, Sezen Aksu'nun da sahne alacağı konsere katılmak için Paris'e gelen Bağış, Sarkozy'nin danışmanları ve Avrupa Bakanı Pierre Lellouche ile görüştü.
575324
Özbekistan bayrama geç başlıyor
Cumhurbaşkanı İslam Kerimov'un kararnamesine göre, Özbekistan'da Ramazan Bayramı 21 Eylül 'de kutlanacak. Özbekistan'da Ramazan ayına 22 Eylül'de başlanmıştı. Kararnameye göre, Özbekistan devlet televizyonu, radyosu ve gazeteleri ise bayramla ilgi yayınlara geniş yer verecek. Halkın bayramı sakin ve huzur içinde en iyi şekilde geçirmeleri için ise ülke genelinde ek güvenlik önlemleri alınacak. Bu arada başkent Taşkent'teki Bayram namazı ise Has İmam Camisi'nin yanı başındaki meydanda açık havada kılınacak. Buradaki bayram namazına en az 45-50 bin kişinin katılması bekleniyor.
574258
Trabzonspor puanı golle kazandı!
TRABZON 3-1 ANTALYASPOR STAT: Avni Aker HAKEM: Koray Gençerler, Muhittin Gürses, Kemal Yılmaz TRABZONSPOR: Sylva, Tayfun, Egemen, Giray, Ferhat, Serkan, Colman, Selçuk, Gabric, Gökhan, Umut ANTALYASPOR: Polat, Kerim, Yalçın, Orhan Ak, Şenol, Zitouni, Ertuğrul, Korhan, Jedinak, Necati, Veysel MAÇTA İLK YARI DK 1: Karşılaşma Antalyaspor'dan Veysel'in vuruşuyla başlıyor. DK 12: Trabzonspor'da Selçuk orta alandan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortaladı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 21: Trabzonspor atağında Gökhan Ünal sol kanattan arka direğe doğru ortaladı, Gabric bomboş pozisyonda gelişine plase vuruş yapmak istedi ama vuramayınca top auta çıktı. DK 37: Antalyaspor atağında Necati ceza sahası dışından kaleye sert vurdu ama top üstten auta çıktı. DK 45+2: Trabzonspor Umut'un attığı gol ile 1-0 öne geçiyor.Selçuk savunmanın arkasına attığı pasta Umut topla buluştu, kaleci Polat kalesini terketti ve Umut topu kaleci Polat'ın üzerinden ağlarla buluşturdu. MAÇTA İKİNCİ YARI: DK 46: Trabzonspor'un vuruşu ile başladı.. DK 50: Trabzonspor atağında Umut sağ kanattan topla ilerledi, ceza sahası içine yerden ortaladı ve savunmada Kerim son anda araya girerek topu kornere gönderdi. DK 52: Trabzonspor farkı ikiye çıkardı. Colman, Gabriç'in arapasıyla sol taraftan topla cezasahasına girdi. Çok sert ve düzgün vurdu. Top ağlarda... DK 56: Trabzonspor atağında Gabric sağ kanattan ortaladı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 60: Maçta 2-0 Trabzonspor üstünlüğü sürüyor. DK 63: Antalyaspor'da Necati altıpas önünden çift vuruşu kullandı, Veysel topa dokundu, Necati sert vurdu ve kaleci Sylva topu kornere çeldi. DK 70: Maçta son 20 dakikaya girildi.. DK 73: Gökhan Ünal.. Gabric'in derin pasıyla ceza sahası sol çaprazında buluşan Gökhan'ın ortaya çıkardığı topta Jedinak'ın ters vuruşu ağlara gitti.. DK 79: Orhan Ak.. Sağ köşeden ceza sahasına ortalanan kornerde Sylva çıkıp çıkmamakta tereddütte kaldı.. İyi yükselen Orhan kafayla topu ağlara gönderdi.. DK 81: Antalyaspor atağında Sedat sağ kanattan ceza sahası içine ortasını yaptı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 85: Trabzonspor'da Colman sol kanattan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortaladı ama savunmada Dijehua topu kornere gönderdi. DK 90: Antalyaspor 10 kişi kaldı. Dijehua rakibine topsuz alanda yaptığı müdahele sonucunda direk Kırmızı Kart gördü. <<<<>>>> Konyasporlu arkadas sende sacmalamıssın.. yasn kucuk herhalde ilk turda elendi filan gs uefayi alana kadar en basırılı takım trabzonspor avrupada :) sen neden bahsediyorsun? Sen kume düşmüş kendını rezil etmıssın bırde konusuyorsun :))) Yok cidden konyasporlu olsanzda yorm yapsanız kral derm size ama nerde hangi istanbl takımının destekcısısın? siz gelecegnize izmir takımı gelsın su lige.. Hic yoktan taraftarlı takım gelmiş olur :)) Siz Lig da misket oynayın :) Siz önce kendinize bakın kaç futbolcunuz şike yüzünden iddaa yüzünden futbol oynamakdan men edildi.Kaçkez ceza yediniz taşkınlıkdan dolayı...Medeniyet konusundada gelin görün sizden nekadar ilerde olduğumuz ortada.Daha nufusunuz kaç konusuyorsunuz.Futbolculara bile asarız keseriz muamelesi yapıyorsunuz hergün kavga dövüş nerde burdaki medeniyet Yıllar önceki bikaç başarınızıda övüp durmayın.Okadar büyük camiyaysanız önce gidinde stadınızın üstünü kapatın. Konyaspor istanbul kulüplerine en çok yenilen pardon, yatan Anadolu kulübübüdür.Son maçlarda Konyaspor hangi iddialı istanbul takımına denk gelse kalesinde çiçekler açmıştır.Özellikle 2004'te Konyaspor FB'ye -2 yatmış ve FB'yi şampiyon yapmışlardı.Trabzon 2. olmuştu. Ey Konyaspor,şaibe'lerin karşılığı küme düşmektir.Gecen sene cup diye düşürdüler adamı..Bir 10 sene daha Süper Lig'e çıkamazsınız.Konya TS maçında Sahanızda çıkardığınız taşkınlıkların karşılığını ilahi adaletten buldunuz
574887
Talat: Zaman çözüm aleyhine çalışıyor
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, zamanın, çözümden yana çalışmadığını ve bölünmeye yardımcı olduğunu, çözümün aleyhine çalıştığını, bu nedenle süreci hızlandırmaları gerektiğini ifade ederek, açılan davaların da bu süreci etkilediğini söyledi. Basına kapalı gerçekleşen toplantılarda, davaya bakan avukatlar ile önümüzdeki süreçte "neler yapılması gerektiği" hakkında görüşen Talat, daha sonra Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mehmet Ali Talat, KKTC'de eski Rum malı üzerine villa inşa eden İngiliz David-Linda Oram çifti ile mülkün eski sahibi Kıbrıslı Rum Meletis Apostolides arasında açılan ve kamuoyunda "Orams davası" olarak anılan dava ve KKTC üzerinden direkt uçuşlar yapılmasına ilişkin açılan dava konusunda, ''Bu davalar bizim davalarımız değil. Biz sadece destek oluyoruz. Bu davaların oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle görüş alışverişi yapmak üzere Londra'ya geldimdedi. Direkt uçuşlar konusunda açılan davanın daha önce kaybedildiğini hatırlatarak, "aslında, gerçekten kaybedilmeyecek bir dava" olduğunu ifade eden Talat, direkt uçuşlar sorununun, bu davayı açan iki şirketin sorunu olmakla kalmayıp; Kıbrıs'ta ve İngiltere'de yaşayan Kıbrıslı Türkler'in ve Kuzey Kıbrıs'a gelen turistlerin de ortak sorunu olduğunu kaydetti. Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan İngiliz toplumunun da davaya müdahil olarak başvurmak istediğini açıklayan Talat, ''Onlar da kendi sorunlarına sahip çıkıyorlar. Bize ve buradaki İngiliz makamlarına sorunlarını ilettiler. Ben de her yolla bu konudaki taleplerimizi dile getiriyorumdedi. -''ZAMAN ÇÖZÜMDEN YANA ÇALIŞMIYOR''- Kıbrıs müzakerelerine de değinen Talat, çözüm yolunda daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade ederek, ''Zaman, çözümden yana çalışmıyor. Çözümün aleyhine çalışıyor. Bu nedenle süreci hızlandırmamız lazım. Davalar bu süreci etkiliyorşeklinde konuştu. Çözümden yana umutlu olduğunu ve umutlu olmasa müzakereleri sürdürmeyeceğini söyleyen Talat, 2009 yılında çözüme ulaşmış olmayı hedeflediğini yineledi. Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile haftada kez görüşerek, süreci hızlandırma kararı aldıklarını ve bu müzakerelerin sonuç almayı hızlandıracağını umduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Talat, ''Bu sadece bize bağlı değil. Kıbrıs Rum tarafının da olumlu politika ortaya koyması lazımdedi. Talat konuşmasında, zamanın önemine sık sık değinerek, ''Bizim çabamız, bir an önce çözüme gitmek ve bir an önce meseleyi düzeltmektir. Zaman çözümsüzlüğe ve bölünmeye yardımcı olur. Bölünmenin yerleşmesine yardımcı olurdiye konuştu. -İNGİLTERE'DE YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER, KIBRIS'TA YAŞAYANLARDAN FAZLA- İngiltere'de yaşayan Kıbrıslı Türklerin sorunları ve KKTC seçimlerinde oy kullanmaları ile ilgili olarak da gelen sorular üzerine Talat, ''Londra'da yaşayan Kıbrıslı Türklerin tümünün oy kullanarak, Kıbrıs'taki siyasi yapıyı belirlemesi mümkün değil. Haklı da değil. Burada yaşayan Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs'ta yaşayanlardan fazla. Böyle bir durum olursa Kıbrıs'taki siyasi yapıyı, İngiltere'de yaşayanlar belirler. Gerçekçi olmak lazım. Kıbrıs halkı da bunu herhalde kabul etmezdedi. Talat, ancak İngiltere'de yaşayan Kıbrıslı Türklerin sorunlarının iletilmesi amacı ile İngiltere'de temsilciler bulundurulmasının mantıklı olacağını ve bunun üzerinde çalışılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs Rum tarafı ile kabul edilebilir bir anlaşma sağlanması durumunda, referanduma gidileceğinin ve Kıbrıs Türkleri'nin referandumda "evet" diyeceğinden kuşku duymadığının da altını çizdi. Talat, Türkiye'de Doğan Medya Grubu'na verilen vergi cezası ile ilgili bir soru üzerine ise bu konuda yorum yapmasının uygun olmadığını söyledi. Mehmet Ali Talat, akşam saatlerinde Londra'dan ayrılarak, ABD'ye gidecek. Talat, ABD ziyareti sırasında öncelikle Washington'da Kongre üyeleri ve basın ile görüşmelerde bulunacak, daha sonra New York'a geçerek, burada bazı ülkelerin Dışişleri Bakanları ve BM Genel Sekretei Ban Ki-mun ile görüşecek.
575263
Dan Brown'un kitabı Türkleri kızdıracak
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Dan Brown'un kitabı Türkleri kızdıracak Dan Brown'ın 'Kayıp Sembol' isimli kitabını Türkçe'ye çevirecek olan Petek Demir: "Kitap, Gece Yarısı Ekspresi izleri taşıyor. İstanbul'da geçen bölümü Türkleri kızdıracak" Petek Demir, Dan Brown'ın 'Dijital Kale' hariç tüm kitaplarını Türkçe'ye çeviren isim... ABD ve İngiltere'de satışa sunulan 'Kayıp Sembol'ün ilk örneğine dünyadaki yayınevleri editörleri gibi aynı anda ulaşan ve kitabı okumayı iki gün içinde tamamlayan Demir, kitabın İstanbul'da geçen bir bölümünün Türkler'i kızdıracağını söyledi. Sabah Gazetesi'nin haberine göre, yıldır çevirmenlik yapan Petek Demir, 'Masonlar'ın büyük bir sırrının çözülmesiyle' ilgili heyecan dolu romanda Türkiye'den bahsedilen bölümü şöyle özetledi: "Kitapta masonların arasına sızan ve büyük sırrın peşinde koşan kötü karakter, masonların üstadının oğluna tuzak kurarak uyuşturucuyla yakalanmasını sağlıyor ve Kartal Tipi Cezaevi'ne atılmasını sağlıyor. Cezaevi müdürünün de yardımıyla, mason üstadının oğlu öldürülüyor. Cinayetle bağlantılı müdür de karanlık kişilerce ortadan kaldırılıyor. Bu arada mason üstadına bir cezaevi yetkilisinin 'Sizin gibi para sorunu olmayan bir adam için her zaman opsiyonlar vardır. Hükümette bağlantımız var oğlunuzu çıkarabiliriz' diyerek rüşvet imasında bulunuyor. Dan Brown, daha sonra 'Türk' olduğunu özellikle vurguladığı müdürün Marmara Denizi'nin dibinde yattığını yazıyor." Demir, kitabı okurken biraz incinmiş sanki... "Bu kitap Türkleri kızdıracak" diyor ve gülerek ekliyor: "Her yerle ilgili yazacak güzel bir şeyler bulmuş ama İstanbul'la ilgili güzel bir şey bulamamış." "Kitap, biraz Gece Yarısı Ekspresi imgeleri mi taşıyor?" diye soruyorum. "Evet maalesef aynı izler var" diyor. Petek Demir, kitapla diğer dikkat çektiği noktalar şöyle: Kitap 12 saatlik bir saat dilimi içinde Washington'da geçiyor. Çok sürükleyici bir roman. Film izler hissine kapılıyorsunuz. Kitabın baş kahramanı 'Da Vinci Şifresi' romanının da başkahramanı olan Robert Langdon. -Langdon, kadın kahraman olgun yaşlarında akıllı bir bilim insanı Katherine'le beraber masonların sakladığı büyük sırrı çözmeye çalışıyor. Mason Locası kapılarını açtı ABD'Lİ yazar Dan Brown'ın masonluğun sırlarını irdeleyen yeni kitabı "Kayıp Sembol", dünyanın dört bir yanında satış rekorları kırıyor. Yazarın önceki kitapları 'Da Vinci Şifresi' ve 'Melekler ve Şeytanlar'da olduğu gibi 'Kayıp Sembol'de ismi geçen mekânlar da şimdiden edebiyatseverlerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sebeple kitaptaki en önemli mekânlardan Washington Mason Locası kapılarını açarak, binanın görüntülenmesine izin verdi. Fotoğraflarda en çok dikkat çeken yer, locanın toplantı odası oldu. Duvarları mavi renkli odanın her yanının masonik sembollerle süslü olduğu görülüyor. Odanın ortasında ise siyah beyaz yer döşemesine sahip ritüellerin gerçekleştirildiği bölüm göze çarpıyor.DÜNYA
575218
ABD doları düştü, altın ve petrol yükseldi
doları düştü, altın ve yükseldi Uluslararası piyasalarda, doları, hafta içinde, İngiliz Sterlini ve Yeni dışındaki önemli para birimleri karşısında değer kaybederken, altın fiyatları yükseldi. 24-25 Eylül’de ABD’nin Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh kentinde düzenlenecek G20 liderler zirvesinde, küresel krizden çıkış ve yeni küresel mali düzenle ilgili konular tartışılacak. ABD’de yapılacak liderler zirvesi için hazırlanan raporda, küresel resesyonun, yoksul ülkeleri, sağlık, altyapı ve sosyal koruma gibi alanlarda yapılacak temel harcamalarda 11,6 milyar dolar açığıyla karşı karşıya bırakabileceği ifade edildi. 43 yoksul ülkenin, ticaret, akışı, ve yurt dışında çalışan işçilerin döviz girdilerindeki keskin düşüşün yarattığı sorunlarla boğuştuğunu, ekonomideki oynaklık ve krizle mücadelede yoksul ülkelere desteğin artırılması gerektiğini belirtti. Raporda, krizin sonucu olarak 89 milyon kişinin daha 2010 yılı sonuna kadar günde 1,25 dolardan daha az gelirle aşırı içinde yaşamak zorunda kalacağı da vurgulandı. ABD’de sanayi üretimi, Ağustos ayında beklentilerin üstünde arttı. Resmi verilere göre, sanayi üretimi yüzde 0,8 olarak, yüzde 0,6’lık beklentinin üstünde gerçekleşti. Sanayi üretimindeki artışın, ekonomik toparlanmanın bir işareti olduğu belirtiliyor. ABD’de tüketici fiyatları (TÜFE) Ağustos ayında yükseldi. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, beklentilerin yüzde 0,3 olmasına rağmen, yüzde 0,4 olarak gerçekleşti. Tüketici fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 1,4 oldu. Enflasyonun yükselmesinde, fiyatlarındaki artış etkili oldu. ABD (FED) Başkanı ABD ekonomisindeki resesyonun çok büyük olasılıkla sona erdiğini ancak, sorunu nedeniyle bir süre zayıf kalacağını söyledi. Bernanke, ekonominin muhtemelen büyüdüğünü, ancak yüzde 9,7 ile 26 yılın en yüksek seviyesine yükselen işsizliği önlemede yeterli olmayacağını ifade etti. Bernanke, "Teknik bakış açısına göre çok büyük olasılıkla bu noktada sona erdi. Birçok insanın halen iş güvenliğini ve konumlarını istedikleri gibi görmemeleri nedeniyle ekonomi bir süre çok zayıf görünecek" dedi. Gelecek yıl ekonominin "orta seviyede" büyüse bile, işsizliğin muhtemelen yükselmeye devam edeceğine işaret eden Bernanke, "maalesef işsizliğin azalması yavaş olacak. İşsizlik azalacak ancak, bu zaman alacak. Açıkçası, bu çok ciddi bir kaygı oluşturuyor" diye konuştu. Bernanke, Kongrenin, yeni bir krizin olmasını engellemek amacıyla ABD Başkanı yönetiminin finans sektörünü düzenlemeyi hedefleyen kapsamlı reformunu onaylayacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi. ABD’de Aralık 2007’de başlayan resesyonda şimdiye kadar 6,9 milyon kişi işsiz kalırken, toplam işsiz sayısı 14,9 milyona çıktı.
575275
Halis Ağa yarım çanta ilaç, genç yenge pırlanta yüzükle döndü!
Tuncer Cengiz'in haberi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) tüm şirketlerine el koyduğu Halis Toprak ve 17 yaşındaki eşi Nazlıcan Toprak balayından döndü. Cannes'de bir hafta tatil yapan çift Türk Hava Yolları'nın 1816 sefer sayılı tarifeli uçağı ile dün akşam saat 21:00'da Nice'den İstanbul'a geldi. Çift valizle yurda dönerken, Halis Toprak'ın eşine balayında pırlanta işlemeli lüks saat ve pırlanta yüzük hediye ettiği öğrenildi. Seyahat ettikleri uçak biletlerini birikmiş mil puanlarıyla aldıkları öğrenilen çift, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde kendilerini görüntüleyen basın mensuplarına sürekli gülerek poz vermeleri dikkat çekti. Halis Toprak, basın mensuplarının soruları üzerine, "Yarım çanta ilaçla döndüm. Daha iyiyim" dedi. (İHA)
574899
Cezaevleride açık görüş gün ve şartları
Adalet Bakanlığınca Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderilen genelgeye göre, Adana Tipi, Ankara ve Nolu Tipi, Alanya Tipi, Antalya ve Tipi, Aydın Tipi, Bursa Tipi, Çorum Tipi, Denizli Tipi, Diyarbakır Tipi, Gaziantep Tipi, Hatay Tipi, İzmir Buca Kapalı, Maltepe 1, ve No'lu Tipi, Mersin Tipi, Muğla Tipi, Metris ve No'lu Tipi, Ümraniye ve Tipi, Silivri 3, 4, 5, 6, 7, ve No'lu Tipi kapalı ceza infaz kurumlarındaki hükümlü ve tutuklular, yarından başlayarak, 22-23-24-25-26 ve 27 Eylül günlerinde gün boyunca açık görüşten yararlandırılacak. Diğer bütün ağır ceza merkezi ve müdürü bulunan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara 21-22-23-24 ve 25 Eylül'de gün açık görüş yaptırılacak. Müdürü bulunmayan bağlı ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara ise 21-22 ve 23 Eylülde gün açık görüş yaptırılacak. DİSİPLİN CEZASI ALANLAR GÖRÜŞEMEYECEK Kınama cezası dışında disiplin cezası alan ve cezaları kaldırılmayan hükümlü ve tutuklular açık görüşten yararlandırılmayacak.HANGİ AKRABALAR İLE GÖRÜŞME YAPILABİLECEK Hükümlü ve tutuklular, belgelendirilmek suretiyle sadece anne, baba, eş, çocuk, torun, büyük anne, büyük baba ve kardeşleriyle görüştürülecek. Hükümlü ve tutuklular ile görüşmek isteyen kişilerin, akrabalık durumlarını nüfus idarelerinden veya ilgili konsolosluklardan verilen resmi belgelerle ispatlamaları gerekecek. Anne, baba, eş, çocuk, torun, büyük anne, büyük baba ve kardeşi olmayan hükümlü ve tutuklular, üçüncü dereceye kadar olan akrabalarından en çok üç kişiyle, önceden haber verilmesi ve belgelendirilmesi kaydıyla görüşme yapacak. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükümlü olanlar bu haktan yararlanamayacak. -İKİNCİ DEFA İZİN YOK- Belirtilen gün ve saatler dışında görüş yaptırılmayacak, bir defa görüş yapan hükümlü ve tutuklular ile ziyaretçilere, ikinci defa izin verilmeyecek.Her grubun açık görüşü bittikten sonra, görüş yerinde bulunan hükümlü ve tutuklular, görevliler nezaretinde dikkatli bir şekilde arandıktan sonra koğuş ve odalarına götürülerek sayılacak. Kimlikleri, fotoğraflı belgelerle kontrol edildikten ve grup mevcudunun tam olduğunun anlaşılmasından sonra ziyaretçinin kurum dışına çıkmasına izin verilecek. İzdiham, firar ve karışıklıkları önlemek, disiplin ve düzeni sağlamak için Cumhuriyet Başsavcılığı ve kurum yönetimi, zabıta ile iş birliği yaparak gerekli her türlü önlemi alacak, görüş mahallinde yeteri kadar dış güvenlik görevlisi gözlemci olarak bulundurulacak. Açık görüşler, ceza infaz kurumunun oda ve eklentileri dışında, bu iş için ayrılmış özel bölümünde, bulunmadığı takdirde ceza infaz kurumu müdürünün uygun göreceği yerde yaptırılacak. KAÇ DAKİKA GÖRÜŞÜLEBİLECEK Açık görüşler, görüş süresi yarım saatten az ve bir saatten fazla olmamak kaydıyla 09.00-17.00 saatleri arasında yaptırılacak. Ziyaret süresi, görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işleyecek. Bu ziyaretin, aynı haftada yapılacak kapalı görüş ile çakışması halinde açık görüş yaptırılacak.Açık görüş nedeniyle ziyarete gelen hükümlü ve tutuklu yakınlarına, iş yurdu bütçesinin gider tablosunda belirtilen temsil ve tanıtma giderleri bölümünden harcama yapılarak, günün anlam ve önemine yaraşır ikramda bulunulacak. Genelgede belirtilen ziyaret günleri ile açık ceza ve infaz kurumlarında bulunun hükümlülerin haftalık ziyaretleri çakıştığı takdirde haftalık ziyaret yaptırılacak. (AA)
575206
Doğan Holding'e "Altın Ödül"
bağımsız ödül organizasyon şirketi Mercomm tarafından bu yıl 23'üncü kez düzenlenen Uluslararası Yıllık Faaliyet Raporu Yarışması'nda (International ARC Awards) Ödül'ün sahibi oldu. New York'un ünlü otellerinden Barclay İntercontinental'de düzenlenen ödül töreninde, merkezli, iletişim araçları ve halkla ilişkiler faaliyetlerinde mükemmellik standartlarını tanımlamak amacı ile kurulmuş Mercomm tarafından Ödül'e layık görülen , uluslararası öneme sahip bir ödülün altına daha imza attı. 'in Yıllık Faaliyet raporu, geçtiğimiz yıl da aynı kuruluş tarafından 'altın ödül'e layık görülmüştü. Dünyanın önde gelen 100'ü aşkın iletişim kuruluşu, fakülteler ve danışmanlardan oluşan seçici kurulun, 'in raporunu 'yaratıcılık, açıklık ve etkili anlatım' esaslarına göre değerlendirerek ödüle layık gördüğü bildirildi. New York'ta bu yıl 22'incisi düzenlenen, 25 ülkeden 1800'ü aşkın başvurunun değerlendirildiği yarışmada Batı Yarıküre'deki holding şirketleri kategorisinde öne geçti. Değişik ülkelerin önde gelen kurum temsilcilerinin katıldığı ve Amerikan Fox TV kanalında iş dünyasına yönelik programlar sunan Charles Payne'ın tarafından sunulan gecede 'in ödülünü Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İlişkiler Bölümü'nden Ceren Candemir aldı. Ödül törenine, Yatırımcı İlişkileri ve Kurumsal İlişkiler Bölümü Başkanı Özge Bulut Maraşlı da katıldı.
574906
Hastane borcuna af çıktı, bilen yok!
Dilek Akın'ın haberi Sosyal güvencesi bulunmayan kişilerin, devlet veya üniversite hastanelerine olan borçlarına kanunla getirilen kısmi af ve indirimlere rağmen yeterince başvurunun olmadığı, 11 Ocak 2010 tarihine kadar başvuruda bulunmayanların bu haktan faydalanamayacakları bildirildi. Adana Defterdarı Tamer Utkucu,muhabirine yaptığı açıklamada, Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsil ve Terkini'ne ilişkin olarak 26 Haziran 2009'da kabul edilen 5917 sayılı kanunla, hastane borçlarına kısmi af getirildiğini, borçluların, bu imkanı mutlaka değerlendirmesini beklediklerini söyledi. Utkucu, sosyal güvencesi bulunmayan kişilerin devlet veya üniversite (vakıf üniversiteleri hariç) hastanelerine olan borçlarına yaklaşık üç ay önce getirilen kısmi af ve indirime rağmen bugüne kadar yeterince başvurunun olmadığını belirterek, ''Bu durumun, vatandaşların bu kanundan habersiz olmalarından kaynaklandığını düşünüyoruzdedi. Kanunun ayrıntılarına da dikkati çeken Utkucu, 100 TL'nin altındaki tüm hastane borçlarının herhangi bir işleme tabi tutulmadan silineceğini, bunun üzerindeki borçlarda ise peşin veya taksitle ödenmesi halinde yüzde 50 indirim yapılacağını ifade etti. Utkucu, yeni düzenlemenin Ocak 2009 tarihinden önce kesilen ve ödenmeyen faturaları kapsadığına dikkati çekerek, şunları söyledi: ''Borcun yüzde 50'sinin peşin veya taksitle ödenmesi halinde kalan tutar, faiz, vekalet ücreti, yargılama veya icra takipleri ile birlikte silinecek. Bu imkandan yararlanmak isteyen hastane borçlularının 11 Ocak 2010 tarihine kadar hastane yönetimlerine ya da illerde defterdarlık, ilçelerde mal müdürlüklerine dilekçe ile başvuruda bulunmaları gerekiyor.Utkucu, borçlu kişilerin en geç altı aylık sürede taksit şartlarını yerine getirmesi gerektiğini belirterek, ''Altı aylık sürenin sonunda yani 11 Ocak 2010 Pazartesi günü mesai saati bitimine kadar ödemesini yapmayanların hakları kaybolacak. Taksitlendirilen tutarın tamamının ay içerisinde ödenmemesi halinde, ödenen kısım fatura tutarından mahsup edilecek, kalan alacak tutarı ise fer'ileriyle (faiz, vekalet ücreti, yargılama ve icra takip giderleri) birlikte genel hükümlere göre takip ve tahsil edilecekdedi.
575346
Önce dişlerini yaptırdı sonra soymaya kalkıştı
Önce dişlerini yaptırdı sonra soymaya kalkıştıSoner KOCAER/ANTALYA, (DHA) 'da Fatma S., bıçak tehdidiyle işyerinde kendisini soymaya çalışan gaspçı Adem İ.'yi önce yumrukladı, ardından da peşinden koşarak vatandaşlara yakalattı. Olay sabah saatlerinde Deniz Mahallesi 148 Sokak'ta bulunan diş hekimi Fatma S.'nin muayenehanesinde meydana geldi. 30 yaşındaki Adem İ., diş dolgusu için bir gün öncesinden doktordan randevu aldı. Sabah saatlerinde muayenehaneye gelen Adem İ.'nin dolgusu yapıldığı sırada içeriye giren ve daha önceden tedavisi yapılan bir kişi, doktor kadına 800 TL verip ayrıldı. Tedavisi biten Adem İ., bekleme salonuna geçti. Bir süre sonra tedavi odasına giren Adem İ., diş hekiminden para istedi. Fatma S.'nin karşı çıkması üzerine cebindeki bıçağı çıkartan Adem İ., kadına doğrulttu. Bu sırada bıçağı ittirmek isteyen Fatma S.'nin eli kesildi. Fatma S. önce çığlık attı, ardından da gaspçıya yumruk vurdu. Paniğe kapılan Adem İ. kadını ve yanındaki yardımcısı Sultan Ö.'yü ittikten sonra kaçmaya başladı. Diş hekimi Fatma S., yumruk vurarak etkisiz hale getirdiği gaspçıyı kovalamaya başladı. Sokağa çıkan Adem İ. diş hekiminin çığlıkları üzerine gelen vatandaşlar tarafından yakalandı. Adem İ., olay yerine gelen polis ekiplerine teslim edildi.
574928
İlk gece sabaha kadar ağladı
İlk gece sabaha kadar ağladı 10:28197 günlük kaçış sürecinin ardından önceki gece polise teslim olan Cem Garipoğlu cezaevinde ilk gecesini ağlayarak geçirdi. Garipoğlu'nun, karantina koğuşundan çıktıktan sonra kişilik koğuşa nakledilmesi bekleniyor. Garipoğlu bayramda açık görüş hakkından faydalanabilecek. Münevver Karabulut cinayetinin 197 gün boyunca aranan zanlısı Cem Garipoğlu 'Canavarca hisle adam öldürme' suçundan tutuklanmasının ardından önceki gece yarısı Maltepe Ceza İnfaz Kurumu yerleşkesinde çocuk ve genç cezaevine nakledildi. Zırhlı araçla cezaevine getirilen Garipoğlu geceyi karantina koğuşunda geçirdi. Zanlının bütün gece ağladığı öğrenildi. Karantina bölümünde gün kalacak olan Cem Garipoğlu'nu bu süreçte kimse ziyaret edemeyecek. Ziyaret ancak savcılıktan özel izinle birinci derece yakınları tarafından gerçekleştirilebilecek. Üç gün sonra normal koğuşa geçecek olan Garipoğlu'nu yine birinci derece yakınları bayramda yapılacak açık görüşte ziyaret edebilecek. Cezaevinde açık görüş yapabilecekler listesinde baba, anne, kardeş, varsa çocuklar ve büyükbaba ile büyükanne bulunuyor. Garipoğlu, tutuklandıktan sonra saat 24.00 sıralarında, Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’ne getirildi. Kurallara göre 200 liradan fazla parayla girilemeyen cezaevinde Cem’in cebinden de tam 200 lira çıktı. Bu para cezaevi emanetine teslim edildi. Üst araması yapılan, sağlık muayenesinden geçirilen Cem Garipoğlu, geceyi idari bölümdeki karantina koğuşunda tek başına geçirdi. Sahur yemeğinden Cem Garipoğlu’na da servis yapıldı. Sakalları berberde kesildi Cem Garipoğlu, karantina koğuşunda yalnız başına geçirdiği ilk gecenin ardından, dün sabah Blok 8’inci koğuşa alındı. İlk kantin alışverişini burada yaptı. Kahvaltı için, krem peyir, zeytin, yağ, ekmek ve gazete istedi. Abone olmadığı için gazete talebi geri çevrildi. Daha sonra cezaevi berberi tarafından sakalı kesildi. Kaldığı koğuşu gözetleyen kameralar, kör noktada kalan banyo-tuvalet ve yatağı görmüyor. Kemer, ayakkabı bağı alınan Garipoğlu, banyosunu da hamamlarda olduğu gibi normal musluktan, plastik tas kullanılarak yapabiliyor. Tüm koğuşlardaki gibi, ‘cennet’ model yatakta yatıyor. Karşı komşu ‘teröristler’ Öğlene doğru Blok 5. koğuştaki verem hastası tutuklu başka koğuşa nakledilince, Garipoğlu, banyosu, tuvaleti ve havalandırması olan bu koğuşa alındı. Cem Garipoğlu’nun kaldığı koğuşun hemen karşısındaki koğuşlarda, terör suçlusu çocuklar kalıyor. Birkaç koğuş ilerisi ise, tecavüz suçlularının kaldığı “Damat Koğuşu.” Cezaevi yönetimi, ünlü olmak isteyen bir mahkumûn, Cem Garipoğlu’na saldırı düzenlemesinden korkuyor. Bu nedenle, Garipoğlu’nun diğer tutuklularla teması minumum düzeyde tutulmak isteniyor. Cem Garipoğlu, halı sahanın bulunduğu bölgedeki genel havalandırma bölümüne ya yalnız çıkacak, ya da diğer tutuklulardan enterne edilen, eşcinsel bir tutukluyla çıkarılacak. Cem Garipoğlu, 40 gün sonra 18’ini doldurunca, Silivri Cezaevi’ne gönderilecek.
575403
Nükleer silaha ihtiyacmız yok
HAKAN ALBAYRAK DÜCANE CÜNDİOĞLU Nükleer silaha ihtiyacmız yok İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, 'nükleer silahlara ihtiyaçları olmadığını' söyledi. TAHRAN (A.A) Ahmedinejad, Amerikan NBC televizyonuna verdiği demeçte, 'Savunma doktrinimizde nükleer silahların yeri yok. Nükleer silah olmadan da kendimizi çok iyi savunabiliriz' dedi. Ülkesinin nükleer enerji faaliyetlerini durdurmasının söz konusu olamayacağını kaydeden Ahmedinejad, barışçıl amaçlı nükleer enerjiyi her ülkenin hakkı olarak gördüklerini belirtti. İsrail'in İran'a yönelik olası saldırısını da değerlendiren Ahmedinejad, 'Siyonist rejim bunu yapabilecek kapasitede değil. Ancak böyle bir durumda İran'ın cevabı çok sert olacak' diye konuştu. ABD'nin Avrupa'ya kurmak istediği füze savunma sisteminden vazgeçmesini olumlu karşılayan Ahmedinejad, bunun 'değişime' doğru bir işaret olduğunu söyledi. Ahmedinejad, ABD'yi kast ederek, 'dünya sorunlarını askeri yöntemlerle çözmek isteyenlerin başarısızlığa uğradığını' belirtti. Dünya sorunlarının ele alınmasında yeni yönteme ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Ahmedinejad, değişim konusunda ciddi olması halinde ABD Başkanı Barack Obama'ya yardıma hazır olduklarını bildirdi. ABD ve İngiltere dahil bir avuç ülkenin silah yarışıyla Orta Doğu'yu tehdit ettiğini belirten Ahmedinejad, 'Önce ABD ve İngiltere'deki nükleer silahlar imha edilmeli ki, hiç kimse ABD'nin iyi niyetinden şüphe etmesin' ifadesini kullandı.DÜNYA
575371
Rivaldo, Özbekistan'ın kralı
Geçen sezon lig şampiyonu Bunyodkor'a transfer olan, ligde 33, Asya 'nde 11 ve Özbekistan Kupası'nda maçta forma giyen Rivaldo, şimdiye kadar çıktığı 50 maçta toplam 30 gol attı. Bu sezon 'de çıktığı 23 maçta 19 gol atarak gol krallığında zirveye oturan Rivaldo, 2. sıradan takipçisi takım arkadaşı Enver Saliyev'i gol geride bıraktı. Bu arada Bunyodkor, ligde çıktığı 23 maçı da kazanarak, topladığı 69 puanla zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. Rivaldo'nun sözleşmesi, 2011 yılına kadar uzatmıştı.
574148
Messi 2016'ya Kadar Barça'da
Messi 2016'ya Kadar Barça'da Arjantinli futbolcu Lionel Messi, İspanya Birinci Ligi takımlarından Barcelona ile sözleşmesini 2016'ya kadar uzattı. Kulübün resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, 2016'ya kadar uzatılan sözleşmenin 250 milyon avroya mal olduğu kaydedildi. Messi'nin 150 milyon avroluk bir önceki sözleşmesi 2014 yılına kadardı. Geçen sezonun İspanya Ligi, Şampiyonlar Ligi ve İspanya Kupası şampiyonu Barcelona'nın kilit oyuncusu 22 yaşındaki Arjantinli futbolcu, bu yılın en iyi futbolcu adayları arasında favori gösteriliyor.
575417
Niğde'de kaza: ölü
Edinilen bilgiye göre, Niğde-Bor kara yolunda Mustafa Tut yönetimindeki 51 EV 150 plakalı otomobil, yolun karşısına geçmek isteyen Kamuran Özdamar'a (47) çarptı. Ambulansla Niğde Devlet Hastanesine kaldırılmak istenen kadın, yolda hayatını kaybetti. Özdamar'ın yakınları, ambulansın kaza yerine geç geldiğini ve yaralının yaklaşık yarım saat ambulans beklemek zorunda kaldığını ileri sürerek tepki gösterdiler. Kaza sırasında 112 acil servis merkezinde görevli ambulanstan 3'ünün Kayseri'ye hasta naklettiği, ambulansın da başka bir vakaya müdahale ettiği, bu nedenle kaza yerine en yakın acil servis merkezi olan Bor ilçesinden ambulans çağrıldığı öğrenildi. Öte yandan Özdamar'ın yakınları, sağlık kontrolü için Niğde Devlet Hastanesine getirildiği sırada sürücüyü linç etmek istedi. Sürücü, güvenlik güçlerinin müdahalesiyle kurtuldu. Polis ekipleri, hastanede güvenlik çemberi oluşturdu. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.
574884
2,5 milyon öğrenci ders başı yapacak
İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mucip Kına,muhabirine yaptığı açıklamada, kentte yaklaşık bin okul, 100 bin kişilik eğitim kadrosu ve yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ile yeni eğitim ve öğretim yılına hazır olduklarını söyledi. İstanbul'da 34 ilköğretim okulu ve 11 lisenin öğrencilere kapılarını ilk kez açacağını belirten Kına, bu yıl yapılan anaokulu binasıyla birlikte kentte bağımsız anaokulu sayısının 64'e ulaştığını kaydetti. Bu yıl yaklaşık 220 bin yeni öğrencinin birinci sınıfa kayıt yaptırdığını belirten Kına, İstanbul Veli Eğitimi Projesi (İSVEP) ile bir hafta önce eğitime başlayan ana sınıfı ve ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin velilerinin de eğitime alındığını, çocuğun okula başlarken ve okul hayatı boyunca yaşayabileceği sorunlar ve diğer konular hakkında yaklaşık 250 bin veliye bir hafta boyunca 15 saat eğitim verildiğini ifade etti. -OKUL ÖNCESİ VE ÖZEL EĞİTİM ATAĞI- Ana sınıfı kayıtların ise devam ettiğini söyleyen Kına, okullarda ana sınıflarının açılmasına da hızla devam edildiğini vurguladı. Pilot uygulamayla Türkiye'nin 32 ilinde zorunlu hale getirilen okul öncesi eğitimin çok büyük önemi olduğunu ifade eden Kına, ''Bu eğitimi almış çocuklar okula diğerlerinden daha önde başlıyor. Muhtemelen gelecek sene okul öncesi eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı zorunlu hale getirecekdedi. Bu yıl okul öncesi eğitimle birlikte özel eğitim de büyük bir atılım içerisine girildiğini belirten Kına ''Sayın Bakanımız daha önce kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı olması sebebiyle bu konuya çok büyük önem veriyor. Eskiden özel eğitim okullarının önünde 300-500 kişi sıra bekliyordu. Bu yıl her okul özel eğitime muhtaç çocuklar için bir özel alt sınıf açacak. Bu kaçınılmaz artık. Bu yıl bir tek engellimiz dışarda kalmayacak, eğitim için sıra beklemeyecekdiye konuştu. Liselerde değişen ders programları hakkında da bilgi veren Kına, ''Meslek liselerine kültürel içerikli dersler konuldu. Ders saatleri değişti. Örneğin meslek lisesi birinci sınıflarda ders sayısı 34'ten 30'a düştü, 2, ve 4. sınıflarda 40'a çıktı. İmam hatip liselerine kültür dersleri, kimya, fizik ve biyoloji gibi dersler konuldudedi. -YSÖP İLE 869 ÇOCUK OKULA KAZANDIRILDI- Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı (YSÖP) kapsamında sokakta kalmış, eğitim alamamış, herhangi bir sebepten dolayı okula kayıt olmamış çocukların okula kazandırıldığını hatırlatan Kına, İstanbul'da geçen yıl hiç okula gitmemiş ve 10 yaş üzerinde olan 869 çocuğun okula kazandırıldığını belirterek, bu durumda olan bin 500'e yakın çocuğu da yıl içinde okula kazandırmayı planladıklarını vurguladı. Kına, bir işte çalışan ya da evde oturan bu çocukların yaşadıkları imkansızlıklar dolayısıyla okula gidemediklerini, ancak YSÖP kapsamında bu öğrencilerin kitap, defter, kıyafet gibi her türlü ihtiyaçlarının kaymakamlıklar tarafından karşılandığını söyledi. İstanbul'da 17 bin civarı devamsız öğrenciyi de okula kazandırmaya çalıştıklarını kaydeden Kına, ''İstanbul'un eğitim almamış bir tek kişiyi bile taşıma lüksü yok. Buna tahammülümüz de yok. Okula gitmeyen her öğrenciye ulaşacağız ve okullu yapacağızdiye konuştu. -KIYAFET DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMADI- Bakanlık tarafından yapılan çalıştay sonucu kararlaştırılan serbest kıyafet uygulaması ile okulların öğrencilere okulun kendi asil renklerine uygun birkaç tür kıyafet seçeneği sunmasına karar verildiğini, ancak uygulamaya 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında geçileceğini belirten Kına, ''Kıyafet değiştiren okullar olabilir ama il milli eğitim müdürlüğü olarak biz böyle bir şeye müsaade etmiyoruz. Durup dururken kıyafet değiştirmenin bir alemi yok. Velilere ek bir mali külfet getirdiği ve farklı kişilere rant sağladığı için biz müsaade etmiyoruzdedi. İstanbul'da bu yıl mezun olan öğrencilerin yüzde 33'ünün üniversitelerin yıllık bölümlerine yerleştiğini belirten Kına, ''İstanbul bu konuda çok başarılı. İstanbul'da başarıyı düşük gösteren meslek liselerinin diğer liselere göre oranıdır. Mesleki eğitim üniversiteye öğrenci hazırlamıyor. İstanbul'da mesleki eğitim diğer illere göre daha ileride, yüzde 50 oranında. Meslek liselerini hem kapasite ve hem de içerik olarak geliştirmemiz gerekiyordiye konuştu. Yeni eğitim ve öğretim yılını 24 Eylül Perşembe günü Beşiktaş İsmail Tarman İlköğretim Okulu'nda düzenlenecek törenle Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun başlatması ve Çubukçu'nun ''demokrasi ve katılımbaşlıklı ilk dersi temsili olarak vermesi bekleniyor.
574474
Genelkurmay doğruladı: Temizöz görevde
Cemal Temizöz'ün görev yeri değişikliğine ilişkin soru üzerine Çubuklu, esas olanın personelin bulunduğu görevde, göreve bağlı şekilde devam etmesi olduğuna işaret etti. Çubuklu, şöyle konuştu: "Ancak, eğer görevi yakinen ilgilendiriyorsa yani görevi yapmasına engel bir hüküm varsa onun yerine istihdam edecek bir kimse yoksa ya da soruşturmanın ya da yargılamanın selameti açısından bir sıkıntı varsa bu durumda ataması yapılmaktadır. Ya da yer değiştirmektedir ya da emre alınmaktadır. Bu konuda açık hükümler var. Özellikle özlük hakları açısından, ailesinin durumu açısından, mağdur olmaması açısından ve genel prensip olarak da yargılamaların ceza anlamında, atamaların ceza anlamında kullanılmaması açısından da bir atama görmemiştir. Şu anda yargılama devam ediyor bildiğiniz gibi. Açığa alınma işi de tamamen yine Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 65. maddesinde, açığa almakla yetkili İçişleri veya Milli Savunma Bakanı ya da onların yetki verdiği müsteşar ya da Jandarma Genel Komutanı'nın takdir yetkisine tabidir.Hıfzı Çubuklu ayrıca DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani'nin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkındaki sözlerine ilişkin açıklamalarda da bulundu. Bir gazetecinin Geylani'nin sözlerini hatırlatması üzerine Çubuklu, "Bize göre, 'suç ve suçluyu övme' suçu oluşmuştur. Ama ilgili cumhuriyet savcılığı mutlaka bu konuda gerekeni yapıyor. Zaten ilgili cumhuriyet savcılıklarımız bu konularda çok hassas davranmaktadır." ifadelerini kullandı. HİPNOZLA SORGUYA SORUŞTURMA Toplantıda Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Komutanlığı bünyesinde sürdürülen soruşturmada hipnozun sorgu yöntemi olarak kullanıldığı iddiaları da gündeme geldi. Konunun hatırlatılması üzerine Tuğgeneral Çubuklu, "Böyle bir sorgulama yöntemi yok. Böyle bir sorgulama yöntemi iddiası var. Bu konuyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığı da gerekli incelemeleri yapıyor. Cumhuriyet savcılığı tarafından da bu konuda soruşturma yapıldığını biliyoruz.diye konuştu. Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler, ABD ile istihbarat paylaşımının devam edip etmediğinin sorulması üzerine, istihbarat paylaşımının eskiden olduğu gibi aynen devam ettiğini anlattı. ABD'nin Irak'tan çekilme planları çerçevesinde İskenderun'da 12 kişilik bir heyetin inceleme yaptığı yönündeki haberlerde Güler'e hatırlatıldı. Tümgeneral, bu konu ile ilgili Genelkurmay Başkanlığı'na henüz resmî bir talep gelmediğini sözlerine ekledi. Patriotların maliyeti değil, milyar dolar Bilgilendirme toplantısında söz alan Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, ihaleyle alınması planlanan hava savunma füze sisteminin maliyetinin milyar dolar civarında olmasını beklediklerini açıkladı. Gürak, usul kapsamında Türkiye'nin uzun menzilli hava savunma füze sistemi ihtiyacının belirlendiğini anlattı. Gürak, şöyle devam etti: "Biz batarya tedarik edeceğiz. Gerçek rakam ihale pazarlığında ortaya çıkacak olmakla birlikte yaklaşık maliyetin milyar dolar civarında olacağı değerlendirilmektedir. Projenin ihtiyaç duyulan mali kaynağı, Savunma Sanayii Destekleme Fonu ve Devlet Firma Kredisi yıllara sari olarak, tahminen yıl içerisinde karşılanacaktır. Bazı medya organlarında çıkan '7-8 milyar dolar' ifadeleri Türkiye açısından doğru değildir. Yine iddia edildiği gibi, bu füzeler, belli bir ülkeye karşı değildir. Mobildirler ve her cephede kullanılabilirler.
574129
Kastamonu'da kaza: 10 yaralı
Edinilen bilgiye göre, Kastamonu istikametinden Taşköprü istikametine gitmekte olan Ahmet G. (37) yönetimindeki 37 LD 450 plakalı yolcu minibüsü, Kastamonu-Taşköprü karayolunun 23. kilometresinde sürücüsünün direksiyon hakimiyetinin kaybetmesi sonucu devrildi. Kazada yaralanan sürücü Ahmet G. (37) ve minibüste yolcu olarak bulunan Nihat D. (34), Neslihan D. (12) Elife D. (34) Mehmet K. (43), İbrahim Ö. (49), Hüseyin Ö. (19), Ramazan Ç. (20) Sinan Ç. (19), Mustafa D. (10) olay yerine gelen ambulanslarla Kastamonu Dr. Münif İslamoğlu Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Karayolunun ortasına devrilen yolcu minibüsü, ulaşımın bir süre aksamasına neden oldu. Öte yandan, devrilen minibüsteki pide ve bayram şekerlerinin yolun ortasına savrulduğu gözlendi. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. İHA
575025
Paranın patronları alışverişte çocuk gibi!
Paranın patronları alışverişte çocuk gibi!"Kazanmak yetmez, harcamayı da bilmek lazım." Paranın nasıl değerlendirileceğini en iyi bilen insanlar olan iş dünyasının aktif isimleri, iş kişisel alışverişe ya da hobilerine gelince gözlerini bile kırpmadan harcama yapabiliyor. İş hayatının yorucu temposundan kısa süreli olarak ayrıldıklarında sevdikleri şeylere para harcamaktan çekinmeyen bu isimler, alışverişte adeta çocuklaşıyor. Dalgakıran Kompresör Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, tam bir defter ve kırtasiye ürünü tutkunu. Cam Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Gülsüm Azeri, kumaş ve örtünün yanı sıra ayakkabı ve çantaya dayanamıyor. Orka Grup Başkanı 'nun vazgeçilmezleri saat, gömlek ve tişört. Albayrak Grup CEO'su Ömer Bolat'ın sayısını bile hatırlamadığı kadar kravatı bulunuyor. Ziylan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan'ın 600 çift ayakkabısı var. Fİ Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan ise otomobillere ödediği paraya acımıyor. Kim, neye para harcıyor? Defter ve kırtasiye tutkunuyum Dalgakıran Kompresör Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran'ın vazgeçemediği tutkusu, defter ve kırtasiye ürünleri. Kütüphanesinde en az 30 adet boş defter bulunuyor. Dalgakıran, "Herhalde, bunlar çocukluğumuzda olmayan şeyler olduğu için oralardan izi kalmış olsa gerek" diyor. Farklı kumaşlar keşfedip alıyorum Trakya Cam Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Gülsüm Azeri'nin en büyük tutkusu ise farklı kumaşlar keşfetmek ve bunları satın almak. Azeri, "Kumaş ve örtünün yanı sıra ayakkabı ve çanta almayı seviyorum. Bunları görünce kendimi durduramıyorum" diye konuşuyor. Saatlerim olmadan çıkmam Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, tam bir saat tutkunu. Orakçıoğlu gömlek ve tişörtlere de aynı oranda önem veriyor. Orakçıoğlu "Benim stilime uygun şeyler seçmeye özen gösteriyorum. Kendi mağazalarımdan alışveriş yaparken de mutlaka ödeme yaparım" diyor. Kravat ne kadar çoksa kadar iyi Eski Başkanı ve Albayrak Grup CEO'su Ömer Bolat'ın alışverişe en özendiği, para harcamaktan çekinmediği günler arefe günleri. Alışverişe çıkıp bayram coşkusuna katılmayı seven Bolat'ın özel tutkusu ise kravatlar. Bolat, bu tutkusunu "sayısını bilmiyorum" diyerek anlatıyor. 600 çift ayakkabım var, kimse dokunamaz Ziylan Grup'un Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan'ın tutkusu ise ayakkabılar. Ziylan'ın dolabında 600 çifte yakın ayakkabısı var. "Eski arabalarımı rahat rahat elden çıkarıyorum. Ancak iş ayakkabılarıma gelince kimsenin dokunmasına bile izin vermiyorum" diyor. Otomobile ödediğim paraya acımam İnşaat sektörünün genç firmalarından Fİ Yapı'nın Yönetim Kurulu Başkanı Fikret İnan'ın özel tutkusu otomobiller. Şu anda tane arabası olan İnan, sayıyı artırmak istediğini söylüyor ancak marka ismi vermiyor. İnan ayrıca, kıyafete de para harcamayı seviyor.
575339
Kerrubi malvarlığının bir kısmını yurtdışına çıkardı
'da 12 Haziran'daki cumhurbaşkanı seçimi adaylarından Mehdi Kerrubi'nin malvarlığının bir kısmını yurtdışına çıkardığı bildirildi. basınında yer alan haberlere göre, Kerrubi 27 Haziran-9 Eylül arasında 24 milyon 829 bin 480 euroyu yurt dışına çıkardı. Kerrubi'nin, 'ı terk etmek isteyebileceği, bu nedenle bu kadar yüklü parayı yurtdışına transfer ettiği ileri sürüldü. Bir çok sektörde çok sayıda şirketi olan Kerrubi, seçim kampanyası süresince milyonlarca para harcamıştı. Açıklanan seçim sonuçlarına göre yarışı son sırada tamamlayan Kerrubi, seçim sonuçlarına itiraz etmiş, yeni hükümeti gayri meşru ilan etmişti.
575423
Yaşar Alptekin, oyunculuğu bırakmadım, teklif yok!
Saba Tümer'in programına konuk olan oyuncu-model Yaşar Alptekin, dini eğilimleri nedeniyle, artık oyunculuk yapmayacağının düşünüldüğünü ancak bunun doğru olmadığını ifade etti. televizyongazetesi.com'un haberine göre; maddi zorluklar yaşadığını söyleyen Yaşar Alptekin, kitap geliri ve kendi tasarladığı tişörtlerin satışı ve gittiği dini sohbetlerden aldığı cüzi bir para ile geçindiğini anlattı. "Benim dizi filmi, sinemayı falan bıraktığımı zannettiler" diyerek piyasada böyle bir kanı oluştuğunu ve gece gündüz kendisini ibadete verdiğinin sanıldığını belirtti. "Benim Hacca gittikten sonra, herşeyden elimi eteğimi çektiğimi zannediyorlar" ifadesini kullanan Yaşar Alptekin, insanlara gidip bunu tek tek izah edebilecek birisi olmadığını da sözlerine ekleyerek "Ben yalnızca teklif bekliyorum. insanlar da benim böyle bir şey yapmadığımı zannederek bana teklif etmiyorlar ama her zaman tekliflere açığım" dedi. 50 yaşına merdiven dayamış olmasına karşın fiziğinin yerinde olduğunu ancak yine de bitmiş olmadığını söyleyen Yaşar Alptekin, "Sonuçta bir dizide oynadığım zaman elim ayağım düzgün. En azından beni sevenler ve geçmişte beni seven ve şu anda da beni sevenler hala var. Belki de bu benim için bir imtihandır" şeklinde konuştu.
575314
FIFA'dan Dereli'ye Görev
FIFA'dan Dereli'ye Görev 2010 Dünya Kupası elemelerinde Karadağ Gürcistan maçında ,FIFA kokartlı hakemimiz Selçuk Dereli düdüğünü konuşturacak. Yayına Giriş: 14:55:47 Güncelleme: 14:55:47 FIFA kokartlı Türk hakem Selçuk Dereli, 2010 Dünya Kupası Eleme Grubu'nda Karadağ ile Gürcistan arasında oynanacak karşılaşmayı yönetecek. Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamada, 10 Ekim'de oynanacak karşılaşmada düdük çalacak Dereli'nin yardımcılıklarına, Merkez Hakem Kurulu tarafından Mustafa Emre Eyisoy ve Erdinç Sezertam'ın atandığı bildirildi. Karşılaşmanın dördüncü hakemliğini de Fırat Aydınus'un yapacağı ifade edildi.
574250
Güney Kıbrıs'ta kasırga
İBRAHİM KARAGÜL Güney Kıbrıs'ta kasırga LEFKOŞA (A.A) Güney Kıbrıs'ta bugün öğleden sonra meydana gelen kasırga, yaralanmalara ve hasara yol açtı. Rum radyosunun haberine göre, Rum Polis Genel Müdürlüğü Basın Sözcüsü Mihalis Katsunotos, güney Lefkoşa'ya bağlı Latça'da meydana gelen kasırgada yaralananlar olduğu bilgisini aldıklarını söyledi. Yaralıların durumunun ağır olup olmadığıyla ilgili herhangi bilgileri olmadığını belirten Katsunotos, kimi evlerin çatılarında ve kimi arabalarda hasar meydana geldiğini, garajların çöktüğünü ve ağaçların devrilerek arabaların üzerine düştüğünü bildirdi. 18.09.2009DÜNYA
575174
Polis, kalpazanlara göz açtırmıyor
Ramazan Bayramı öncesinde alışveriş yoğunluğundan faydalanarak İstanbul'dan getirdikleri sahte paraları, Gaziantep'te piyasaya sürmeyi planlayan bir şebeke, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü tarafından takibe alındı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Mali Suçlar Büro amirliği ekipleri, Gaziantep otogarı ile şehir merkezinde belirlenen adreslere eş zamanlı baskınlar düzenledi. kişinin yakalandığı operasyonda ayakkabı tabanı ve kazak içine gizlenmiş şekilde 48 adet 100 TL'lik sahte banknot, çalıntı araç ile bu araçlara düzenlenmiş sahte trafik belgeleri, sahte motorlu araç tescil belgesi, sahte plaka, 815 gram esrar, ruhsatsız bir tabanca ile tabancaya ait şarjör ve mermi ele geçirildi. Şebeke üyelerinin, Ramazan Bayramı öncesinde yoğun alışverişten yararlanarak sahte paraları İstanbul'dan Gaziantep'e getirdikleri ve piyasaya sürmeye çalıştıkları belirlendi. Şahısların yaklaşık ay kadar önce de Gaziantep'te ayrı iş yerine sahte Türk Lirası verdikleri tespit edildi. Şüpheliler Mehmet Kamer K., İbrahim Halil S., Taner E., Aslan D. ve Erhan K., piyasaya sahte para sürme, ruhsatsız tabanca bulundurma, uyuşturucu madde bulundurma, oto hırsızlığı ve sahtecilik suçlarından adliyeye sevk edildi.
574632
Koğuşta bütün gece ağlamış
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Koğuşta bütün gece ağlamış Maltepe Çocuk Cezaevi'ne konulan Cem Garipoğlu ilk geceyi sürekli ağlayarak geçirdi. Koğuşa uyum sorunu yaşayan Cem'in yemekleri de beğenmediği kaydedildi. Maltepe cezaevi, Türkiye'nin en büyük ve en konforlu cezaevi olma özelliği taşıyor. İlgili haberler MÜCAHİD YAPICI İSTANBUL 197 gün sonra teslim olan ve tutuklanan Cem Garipoğlu, önceki gece 23.40 sıralarında Maltepe Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ne getirildi. Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki koğuşlardan birine yerleştirilecek olan Garipoğlu, geceyi karantinada geçirdi. Gece boyunca hiç uyumadığı ve sürekli ağladığı öğrenilen Garipoğlu'na ilk yemeği ise sahur saatinde verildi. Akşam yemeği, tas kebabı, pilav ve üzüm hoşafı oluşan Garipoğlu'na, sabah kahvaltısında ise reçel, tereyağı, peynir ve çaydan oluşan menü verildi. 5000 kişilik yemek çıkartılan cezaevinde kantin olmadığı için başka bir şey yeme şansının olmadığı da öğrenildi. 20 EKİMDE 18'İNDE OLACAK gün karantina da tutulacak olan Garipoğlu, ardından Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na yerleştirileceği öğrenildi. Ayrıca, 20 Ekim tarihinde, yani Cem Garipoğlu'nun 18 yaşına girmesi üzerine, aynı kompleks içindeki Tipi Kapalı Ceza İnfaz Bölümü'ne yerleştirilmesi planlandığı da öğrenildi. EN BÜYÜK CEZAEVİ Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi Adalet Bakanlığı Maltepe Ceza İnfaz Kurumları Kompleksi içinde diğer cezaevi binalarından yüksek duvarlar ile ayrılıyor. Büyükbakkalköy bölgesinde yer alan cezaevi kompleksi büyük bir arazi üzerinde bulunuyor. TEĞMENİN İFADESİ ALINMAYACAK Öte yandan, Münevver Karabulut ile mesajlaşan Beytepe Jandarma Okulları'nda görevli teğmen C.Y.C.'nin ikinci kez ifadesinin alınmayacağı öğrenildi. Teğmen, 28 Ağustos günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Büro'da ifade vermişti. Genç teğmenin gerekirse mahkeme aşamasında hakim tarafından dinlenebileceği bildirildi. İfadelerde bunların cevabı bulunamadı Cem Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından kendisinin ve avukatının ifadelerde birçok sorunun cevabı yok Cem Garipoğlu'nun kaçakken kaldığı, “Nerede olduğunu bilmiyorum” dediği bahçeli ev kimin? Kaçışına kimler yardımcı oldu? 197 gün boyunca para, yiyecek ve diğer yardımları nereden aldı? İstanbul dışına çıktı mı? Savcıya neden teslim olmadı? Avukata kim telefon etti? Avukatı kez arayarak Garipoğlu'nun teslim olacağını isim vermeden söyleyen kimdi? Saçlarını kim tıraş etti? Cem ailesiyle nasıl haberleşti?
575569
Obama: G20 zirvesi, ekonomiyi değerlendirmek için iyi bir zaman
Obama: ekonomiyi değerlendirmek için iyi bir zamanWASHINGTON (A.A) Başkanı G20 zirvesinin, küresel ekonomik gelişmeleri değerlendirmek için iyi bir zaman olduğunu söyledi Obama, haftalık açıklamasında, G20 ülkelerinin, küresel mali sisteme istikrar kazandırmak için büyük gayret sarfederek ilerleme sağladıklarını belirterek, ancak bundan sonra ve üzerinde odaklanılması gerektiğini vurguladı. ’nin bundan böyle, ilerideki krizleri önleme konusunda örnek davranması gerektiğini kaydetti. Obama, mali sektörde mevcut krize sebep olan bankacıların sorumsuz davranışlarının düzenlemelerle önleneceğini de ifade etti. ABD Başkanı, alarak zor duruma düşen ya da imzaladığı sözleşmeleri tam anlayamayan tüketicileri korumak için Tüketici Koruma Ajansı oluşturacaklarını da vurguladı.
575244
El Kaide'den Almanya'ya saldırı tehdidi
El-Kaide terör örgütü, üzerinden, 'da 27 Eylül'de yapılacak genel seçimlerden sonra saldırı tehdidinde bulundu. Fas kökenli Alman Bekkay Harrach aldı örgüt üyesine ait görüntüde, Alman askerlerinin seçimlerden önce 'dan çekilmesi ve 'nın politikasını değiştirmesi istenirken, aksi taktirde 'yı seçimlerden sonra "kötü bir uyanışın" beklediği ifade edildi. "Alman halkının savaşın sürmesine karar vermesi halinde, kendi hükmünü vermiş olacağı ve cihadın 'ya taşınacağı" tehdidinde bulunan Harrach, 'daki Müslümanlardan seçimlerden sonraki hafta kalabalık yerlerde bulunmamasını istedi. Video görüntüsünü ciddi alan Alman makamları, havaalanları ve bazı tren istasyonlarında güvenlik önlemlerini artırdı. Basında yer alan haberlerde, Alman güvenlik makamlarının tanıdığı Harrach'ın, Koblenz Eyalet Mahkemesi'nde terör zanlısı olarak yargılanan Ömer Ö. aracılığıyla El-Kaide'ye katıldığı belirtildi. Bu arada 'nin Berlin Büyükelçiliği de Amerikan vatandaşlarını seçimlerden önce dikkatli olmaları yönünde uyardı.
574873
Aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırmalıyız
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırmalıyız ANKARA (A.A) Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, 'Ramazan ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir' dedi. Bardakoğlu, yayımladığı Ramazan Bayramı mesajında, 'evveli rahmet, ortası mağrifet ve sonu azaptan kurtuluş' olan ramazan ayını geride bırakarak sevgi, umut, kardeşlik, dostluk, mutluluk ve kederi paylaşma, bütün bir toplum olarak kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve sevincinin yaşandığını belirtti. Ramazan ayında Kur'an'ın evrensel mesajı ve bir bütün olarak İslam hakkında sağlıklı bilgilenme gayretinde olunduğuna ve elde edilen dini bilgiyi gerek ibadet gerekse sosyal hayata aktarma imkanına kavuşulduğuna işaret eden Bardakoğlu, bu imkanın yaşattığı hazzın sorumluluklar hakkında daha da bilinçlenmeye vesile olduğunu ve böylece inanç, ibadet ve ahlakın güzelliklerini birleştirerek dindarlığı daha da derinleştirme fırsatı yakalandığını anlattı. Baştan sona bir 'arınma ve bilinçlenme mevsimi' olan bugünlerde çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden hep birlikte cemaate katılarak camilerin şenlendirildiğini ifade eden Bardakoğlu, mesajında şu görüşlere yer verdi: 'Zengin, fakir, akraba, komşu iftar sofralarında buluşarak ekmeğimizi aşımızı yüreğimizdeki sevgiyi ve umudu paylaştık. Allah'ın rızasını kazanabilmek için iyi ve güzel davranışlarımızı arttırdık. O'nun rızasına uygun olmayan davranışlarımızı da terk ederek, üzerimizdeki manevi kirlerden arınma gayretinde olduk. Fitre ve zekatlarımızı vererek hem bireysel hem toplumsal anlamda bunun ortaya çıkardığı güzellikleri ve iyilikleri yakinen müşahede ettik ve aynı zamanda paylaşma, hayırda yarışma sorumluluklarımızı yerine getirmenin huzurunu yaşadık. Sadece midemizle değil, zihnimizle duygu ve düşüncemizle de oruç tutarak irademizi eğittik. Ramazan ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik yüce Allah'ın istediği, sevgili peygamberimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa 'İbadetlerin Allah'a karşı en sevimli olanı az da olsa devamlı olarak yapılanıdır' diye buyurmuştur.' 'BİRLİK VE KARDEŞLİK DUYGULARININ GÜÇ KAZANDIĞI ÇOK ÖZEL GÜNLER' Bardakoğlu, bayramların her yıl gelip geçen sıradan günler olmaktan öte dargınlık ve kırgınlıkların giderildiği, barış, sevgi ve esenliğin toplumun tüm kesimlerine yayıldığı 'ben'i 'biz' yapan İslam dininin rahmet kaynaklı çağrısına kulak verilip yanı başındakinin fark edildiği ve gözetildiği, toplumda açılan sosyal yaraların sarıldığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yeniden güç kazandığı çok özel günler olduğuna dikkati çekti. Bayramlarda sevgi, saygı, özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa harmanlanıp, bunların gönülden gönüle sunulması gerektiğini belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti: 'Yüce Rabbimiz tarafından sayısız nimetlerle donatılan dünyamızı bizlere zindan eden hırs ve bencilliğimizi sorgulayarak, 'Neyimizi paylaşamıyoruz?' sorusuna cevap aramalıyız. Farklı anlayışlardan dolayı insanları yargılamadan, sınıflandırmadan ve ötekileştirmeden gönül kapılarını birbirimize açmalı, aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırarak şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatmalıyız. Varlık sebebimiz ve hayır dualarına har zaman muhtaç olduğumuz anne ve babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı bu günlerde ziyaret etmeli, çocukları sevindirmeliyiz. Hastalarımızı, huzur evlerindeki yaşlı vatandaşlarımızı, öksüz, yetim ve engelli kardeşlerimizi ve onlara karşı sorumluluklarımızı hatırlamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin, yurt dışındaki bütün vatandaş ve soydaşlarımız ile İslam aleminin Ramazan Bayramı'nı kutluyor, bu bayramın hepimize, bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum.'
574376
Başka yol yok!
HTSPOR.COM Turkcell Süper Lig'de oynadığı maçta galibiyet alabilen, geçen hafta Galatasaray derbisini kaybeden ve Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United'a mağlup olan Beşiktaş, artık kazanmak zorunda. Milli maçlar nedeniyle lige verilen aranın ardından Ankaraspor'la yapacağı mücadele ertelendiğ için haftadır maça çıkmayan Kayserispor'u konuk edecek olan siyah-beyazlılar, puan alarak camiasıyla arasındaki buzları eritmek istiyor. İki takım arasında bugüne kadar yapılan maçlarda Beşiktaş'ın 16-6 üstünlüğü bulunuyor. Siyah-beyazlı ekip, maçta topladığı puanla 11. sırada. Bir maçı eksik olan Kayserispor ise puanla 13. sırada yer alıyor. İnönü Stadı'nda saat 21:00'de başlayacak karşılaşmayı Bünyamin Gezer yönetecek. Beşiktaş'ın sahaya şu 11'le çıkması bekleniyor: "Hakan Arıkan, Ekrem Dağ, Sivok, Ferrari, İsmail, Ernst, Fink, Yusuf, Tabata, Serdar Özkan, Nobre." BEŞİKTAŞ-KAYSERİSPOR Stat: BJK İnönü Saat: 21:00 Hakem: Bünyamin Gezer Yayın:
575662
Milli Piyango çekildi
Milli Piyango çekildi 21:37Milli Piyango'nun bugün yapılan çekilişinde 1.5 milyon liralık büyük ikramiye, ''399012numaralı bilete isabet etti. Milli Piyango İdaresi'nden yapılan açıklamaya göre, son rakamı üç (3) ve beş (5) olan biletler de amorti kazandı. Milli Piyango'nun 19 Eylül çekilişinde ikramiye kazanan biletlerin numaraları ve ikramiye tutarları şöyle: Milli Piyango Sonuçları 1,500,000 TL ikramiye kazanan numaralar 399012 150,000 TL ikramiye kazanan numaralar 529028 5,000 TL ikramiye kazanan numaralar 012911 1,000 TL ikramiye kazanan numaralar 005471 170187 236887 274374 301846 500 TL ikramiye kazanan numaralar 005065 007104 010805 012874 015753 016174 021596 022712 032295 047474051221 060732 062125 063285 063921 070231 080012 094047 097595 100606102106 117654 126675 128225 133919 134178 139238 145589 177220 187685188420 189485 206154 206383 207948 213723 232100 238699 251305 253569 254418 257201 258996 269614 289357 294177 295509 296723 297339 297618 299264 306129 306946 315761 320629 320689 332600 346144 360621 362970 366272 367185 376183 385684 386542 386589 397678 402664 409689 412215 412505 416243 417473 437391 444101 445188 456823 462148 462599 467256 472765 487401 493769 502697 511222 516883 520514 520840 521607 523585542457 554025 558116 567357 580121 580220 591863 594530 596632 597625 300 TL ikramiye kazanan numaralar 007159 007360 007821 013803 017437 017702 019870 021735 021928 022673028816 030403 036920 038527 040754 041576 042143 043230 047100 049460050275 050649 061960 063601 083028 084099 085665 085828 086508 094041 094992 100293 100701 103457 107753 117048 117461 125944 127597 127657128216 133870 137649 138007 138691 151586 153235 155215 158731 161057 161331 164159 164539 166389 167574 172565 174798 175071 189991 190127 191323 194245 197419 210266 211036 221949 226858 229629 236104 246557 249605 250427 251481 253241 258820 260899 265684 269720 277101 285170 289538 292520 299315 304595 305765 307215 307524 317715 334592 336043 337792 340911 344358 346209 349222 353104 369865 372977 376041 384394 384439 385678 386618 387603 393631 397560 403521 408814 409790 413994 414020 420376 420553 420669 431307 440930 447248 449489 454872 455876 464285 464599 469768 470191 470231 477248 486326 487093 488331 488375 492791 497052 500805 501008 518637 521081 522368 525116 530862 535041 538281 547915 557291 565794 568700 579612 580321 586408 591882 594141 Son rakamına göre 150 TL ikramiye kazanan numaralar 07479 09329 11975 13711 14280 15355 17130 19160 21794 2402132773 34075 34623 35274 37264 40537 43668 47168 47913 48489 49301 51807 54951 55092 59547 62675 65099 65332 69677 72279 75639 76403 77510 79175 79200 79311 91891 92901 94602 98496 Son rakamına göre 80 TL ikramiye kazanan numaralar 0199 0673 0761 1429 1674 2132 2842 3280 3627 5733 6174 6409 7375 7501 7652 8472 9275 9551 9754 9765 Son rakamına göre 32 TL ikramiye kazanan numaralar 022 075 248 377 438 658 807 821 871 944 Son rakamına göre 24 TL ikramiye kazanan numaralar 04 14 76 87 94 Son rakamına göre 12 TL ikramiye kazanan numaralar 1,500 TL Teselli ikramiyesi kazanan numaralar 099012 199012 299012 309012 319012 329012 339012 349012 359012 369012 379012 389012 390012 391012 392012 393012 394012 395012 396012 397012 398012 399002 399010 399011 399013 399014 399015 399016 399017 399018 399019 399022 399032 399042 399052 399062 399072 399082 399092 399112 399212 399312 399412 399512 399612 399712 399812 399912 499012 599012
575389
Mesut Özil'in dizindeki sakatlığı sürüyor
'in dizindeki sakatlığı sürüyor Birinci Ligi (Bundesliga) takımlarından ’de oynayan Alman milli takının Türk kökenli oyuncusu ’in dizindeki sorunu devam ediyor. Mesut’un yarınki Bayer karşılaşmasında oynayamayacağı, muhtemelen çarşamba günü ’nda Sankt Pauli takımına karşı da forma giyemeyeceği ifade edildi. Werder Bremen’in teknik direktörü Mesut’un dizindeki sorunun ne şekilde gelişeceğini bekleyeceklerini ve Mesut’un kupa maçında oynayıp oynamayacağı konusunda bir tahmin yürütemeyeceğini ifade etti. Bayer Leverkusen’e karşı oyun kurucu olarak, Mesut’un yerine Aaron Hunt’ın forma giyeceği bildirildi.
575080
Fakirin bayramlığı 2. elden
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Fakirin bayramlığı 2. elden ADANA (İHA) Adana'da kullanılmış malzemelerin satıldığı bitpazarı bayramlık almak isteyen fakir vatandaşların mekanı oldu. Maddi imkanı iyi olmayan çoğu vatandaş, çocuklarını bitpazarından bayramlık alarak sevindirdi. Çocuklarının Ramazan Bayramı'na yeni bayramlıklarıyla girmelerini isteyen aileler, alışveriş için keselerine uygun yer ararken dar gelirli ailelerin adresi ise kullanılmış kıyafetlerin satıldığı bitpazarı oldu. Yıkılan bit pazarının bulunduğu bölgedeki metro köprüsünün altında kurulan pazara gösterilen ilgi büyük alışveriş merkezlerini aratmadı. Genelde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan Adana'ya göç eden aileler maddi durumları iyi olmadığı için mağaza yerine yol ortasına dökülen ikinci el giysiler arasında seçim yapmak zorunda kaldı. Dar gelirli vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği ikinci el giysi piyasasında fiyatlar ayakkabılarda TL, kıyafetlerde ise 1ile TL arasında değişti. Fiyatlar düşük olunca satılan ürün ikinci elde olsa bitpazarına nur yağdı. Satıcılar bayram öncesi iyi alışveriş yaptığı için memnun kaldı. Ekonomik durumlarının yetersiz olmasından dolayı, çocuklarına kullanılmış kıyafet almak zorunda kaldıklarını söyleyen 11 çocuk babası Hüseyin Yiğit (52), "Gönül isterdi çocuklarıma yeni yeni kıyafetler alayım. Ama gücümüz ancak buna yetiyor. Zaten hepsine bayramlık da alamıyorum. En küçüklerine alabiliyorum. Durumumuzu bildikleri için çocuklarda bunu anlayışla karşılıyor, karşılamak zorunda kalıyor. Ben hayatımı tablacılık yaparak kazanıyorum. Evde şuanda çocuk bir hanım bir de ben tam 11 kişi varız. Bunların hepsine bayramlık alacak olsam evin yolunu bulamam. Ama çocuklara giyilmiş bayramlık alıyorum. Böyle yapmak istemezdim ama mecburum." dedi. Babası ile birlikte kendisine kıyafet beğenmek için bitpazarına gelen 12 yaşındaki Halime Yiğit ise bugüne kadar mağazadan alınan bir bayramlık giymediğini ya büyüklerinin kıyafetini ya da ikinci el bayraklık giydiğini anlatarak, "Alışverişimizi ya buradan yapıyoruz ya da evimizin önünden geçen seyyar tabladan alıyoruz. Ben de, güzel bir mağazadan giyinmek isterdim. Ama babamın parası olmadığı için en iyi ikinci eli bayramlık olarak alıyorum" diye konuştu. Bitpazarına gelen çocuklu Vahdettin Kıpçak ise, bahçıvan olarak çalıştığını kişilik ailesinin hepsine bayramlık almak istediğini ancak gücünün yetmediğine dikkat çekerek, "Çocuklarımın birine iyi bir mağazadan bayramlık alsam diğerlerine alamıyorum. Bu nedenle bitpazarından bayramlık alıyorum. Fakirliğin gözü kör olsun. Buna mecburuz. Aslında ikinci elden bayramlık olmaz. Ama yeni kıyafet olduğu için çocuklara alıyoruz. Çocuklarımız her bayrama buruk giriyor" diye konuştu. Nergis Kıpçak ise giyilmiş olsa da bayramlığı olduğu için mutlu olduğunu söyledi.EKONOMİ
575114
Kırşehir'de fuhuş operasyonu: 10 gözaltı
Kırşehir İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Büro Amirliği ekipleri, Edinilen bilgiye göre, Kuşdilli Mahallesi İsmet Paşa Caddesi'nde bir binada fuhuş yapıldığı yolundaki duyumlar üzerine bu adrese Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla baskın düzenlendi. Baskında A.A, V.D, S.A. ile T.T. isimli kadın yakalandı. Ahi Evran Mahallesi 736. Sokak'taki bir binada da Savcılık talimatıyla baskın düzenlendi. Baskında B.B, Y.A, S.D, ve A.A. isimli erkeklerle T.T. ve M.G. isimli kadınlar yakalandı. Zanlılar, adli makamlara teslim edilirken, yabancı uyruklu M.G'nin sınır dışı edileceği öğrenildi. Baskın yapılan iki ev Zührevi Hastalıklar ve Fuhuşla Mücadele Komisyonu kararı ile ay süreyle kapatıldı. Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, tüm ekiplerin zaman mefhumu gözetmeden Kırşehir halkının huzur ve güveni için çalışmalarına devam ettiği bildirildi.
574269
Yunanistan'ın yüreği ağzına geldi!
Yunan basın-yayın organları, ''Ay-Yıldızlılar'ın savunmada sert bir oyun çıkardıkları, Yunan tarafının ise oyuna uyuşuk başladığıgörüşünde birleşti. Haberlerde, şu yorumlara yer verildi: ''Mavi-beyazlılar, başabaş geçen çekişmede adeta nefeslerini tutarak, Türk Milli Takımı'nın yeni bir sayı bulmaması için dua etti. Son periyoda dek zaman zaman uyuyan Yunan ekibi, silkinerek arayı kapatmayı başardı. Uzatmada Yunan ekibinin hayatta olduğunu gözler önüne serildiği ve nihayet kontrolün elden gittiği saniyelerde toparlanılarak Türk tarafı yenildi. Tempoyu bir türlü yükseltemeyen ve çok sayıda hata yapan mavi-beyazlılar, maç sonuna dek ay-yıldızlılara galibiyet umudu verdi.Ayrıca haberlerde, her ne kadar karşılaşmadaki tek düşüncenin basketbol oynamak ve kazanmak olduğu ortada olsa bile Türk takımına karşı oynuyor olmalarının, oyunculara daha değişik bir galibiyet isteği getirdiği kaydedildi. Türk ekibinin uzatmalarda serinkanlılığını yitirmesinin, mavi-beyazlıları galibiyete götüren ana nedenlerden biri olduğu değerlendirmesi yapıldı. Yunan ekibinin bileğinin gücüyle madalyaya giden yolda ilerlediği yorumuna da yer verildi. A.A
575411
Beyoğlu'nda bayram alışverişi ıslak geçti!
Bayram tatilini fırsat bilerek hem alışveriş hem de gezmek için Taksim Meydanı'na gelen vatandaşlar aniden bastıran sağanak yağmur sebebiyle zor anlar yaşadı. Öğlen saatlerinde başlayan yağmur aniden hızlandı. Tedbirsiz yakalanan vatandaşlar çantaları ve yanlarında taşıdıkları kitaplarıyla yağmurdan korunmaya çalışırken bazı vatandaşlar da hızla bina saçaklarına doğru kaçtı. Bazı vatandaşlar Tramvay durağına sığınırken, bazıları da yağmura aldırmadan yürümeye devam etti. Güne tedbirli başlayanlar da şemsiyeleri sayesinde yağıştan etkilenmedi. (Cihan)
575322
Uzun menzilli füzede erteleme
Alınan bilgiye göre, Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesinde, daha önce 13 Ekim olarak planlanan teklif verme süresinin, teklif için dosya alan firmalar üzerinde daha ayrıntılı bir çalışma yapabilmek amacıyla Aralık'a ertelenebileceği ifade ediliyor. Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi çerçevesinde ABD'nin Patriot füzelerinin alternatiflerini, Rusların S-300-400 ve İsrail'in Arrow-2 füzeleri oluşturuyor.Teklife çağrı dosyası, Cpmiec/Çin Halk Cumhuriyeti, Rosoboronexport/Rusya Federasyonu, Raytheon/ABD ve Lockheed Martin/ABD firmalarına verilmişti. Teklifler, Savunma Sanayi Müsteşarlığınca kurulacak Teklif Değerlendirme Heyeti tarafından değerlendirilmelerinin ardından, projeye ilişkin nihai karar, Savunma Sanayi İcra Komitesi tarafından verilecek. Hava savunma sistemlerinin, iki yıl içinde büyük metropol ve üslerden başlayarak aktif olarak hizmete girmesi planlanıyor.
574992
Güler misin ağlar mısın?
Güler misin ağlar mısın?Mehmet Ali Birand sanki kendisi yemekte yokmuş, Doğan grubu yöneticisi ve gzaeteci değilmiş gibi "NEDEN SORUYU SORMADINIZ?" diye yazı yazdı 11:48Perşembe akşamı Başbakan, İstanbul’da 41 Genel Yayın Yönetmenine verdiği yemekte çok renkli anlar yaşandı. Başbakanın neler söylediğini haberlerden izlemişsinizdir. Ben bu tatil günü sizlere işin dedikodulu tarafını anlatmak istiyorum. Örneğin, Doğan grubu Genel Yayın Yönetmenlerine nasıl davrandı, Ceza konusunda herhangi bir soru soruldu mu Neler yenildi? Yemekler güzel miydi? İşin protokol yanını bitirdikten sonra, sizlere bugün Başbakan’ın iftar yemeğinin perde arkasından söz etmek istiyorum. Haftasonu ve Bayram bir araya gelince, günlük uzun tatil çıktı. Kimse ciddi konularla ilgilenmek istemez. Başbakan ile uzun süredir karşılaşmamıştım. Bilinçli olarak araya mesafe koyduğunu biliyordum. İftara davet gelince gitmemezlik edemezdim. Ancak biraz çekimserdim. Başbakan’ın günü hiç belli olmaz. Eğer size kızdıysa gün olur yüzünüze bakmaz ve görmezden gelebilir. BAŞBAKAN DOĞAN GRUBU İLE NELER KONUŞTU… Zaten herkesin merakı da buydu. Doğan Grubunun Genel Yayın Yönetmenlerine nasıl davranacağı gözleniyordu. Beklenen olmadı ve Başbakan, Ertuğrul Özkök başta olmak üzere, herkese çok sıcak davrandı. Hal hatır sordu ve yeni bir ilişki düzeni kurmak istediğinin (veya bana öyle geldi) işaretlerini verdi. Örneğin Özkök’e takıldı. Hepimiz, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeninin hac yazılarını söz konusu yapacağını bekledik. Ancak Başbakan, maç esprilerini tercih etti. Bu arada beni hayret ettiren, Doğan grubunun dışındaki Genel Yayın Yönetmenlerinden hiç birinin ceza konusuyla ilgili bir soru sormamalarıydı. Sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranıldı. Ancak genel havayı yansıtmam gerekirse, iktidar ile Doğan gurubu arasındaki ilişkilerde sanki bir yumuşama sürecine girilmiş gibi bir ortam var. Başbakan’ın vücut dilinden tutun da, Ankara’dan gelen mesajlar sanki bir orta yol aranıyormuş izlenimi yaratıyor. Ancak burası Türkiye, rüzgarın ne zaman nerede değişeceğini kimse bilmez. ÜÇ ÇOCUK VE TEĞET ’TEN VAZGEÇMİYOR.. Galiba hem oruç, hem de yoğun iş temposu nedeniyle yüzü yorgun görünüyordu. Buna karşılık, Kürt açılımından söz ederken birden bire özgüveni artıyor, ses tonu dinçleşiyor ve heyecanlanıyor. “Artık yola çıktık, geriye dönemem” sözünü sık sık tekrarladı. Genel yaklaşımı, Turgut Özal’ın açılımlarına benziyordu. Ne yapmak istediğini, nereye gitmeyi planladığını bilen ve kararlı bir görüntü verdi. 41 Genel Yayın Yönetmeni arasında kimi tanıdık, ancak bir bölümü yeni, isimlerle birlikteydik. Genelde bu tip toplantılarda show yapanlar vardır. Bu defa kimse show yapmadı. Sorular netti ve net yanıtlar alındı. Başbakan özellikle bu Kürt açılımında destek istediğini saklamadı. Sohbet havasındaydı. Espri yaptı ve sürekli şekilde “Gelin bu işi birlikte yürütelim” çağrısında bulundu. Kendine müttefik aradığı besbelli. Hatta bu çerçevede, CHP’nin peşini bırakmamakta da kararlı. MHP’nin Bahçeli’sinden ümidi kesmiş, ancak CHP’nin Baykal’ı ile görüşmekte ısrarlı. İşin en haber yönünü, İsmet Berkan sordu ve aldığımız yanıt, manşetlere çıktı. Başbakanın eski inadının sürdüğünü de gördüm. Hala ısrarla, krizin teğet geçtiğini ve her ailenin üç çocuk sahibi olması gerektiğini söylüyor. Benim en çok dikkatimi çeken nokta, bütün gece bir tek Avrupa Birliği sorusunun sorulmamasıydı. Oysa bundan kısa bir süre öncesine kadar, bu tip toplantılarda AB’den başka bir şey konuşulmazdı. Neresinden bakarsak bakalım, bu yöndeki rüzgarlarda değişiyor. MÖNÜYÜ KİM YAPTI BİLEMEM ANCAK GÜZELDİ Ne yedik, ne içtik İftar başlangıcında dua okunmadı. Başbakan teker teker herkesin elini sıktı ve yerine oturdu. Kulağına saatin geldiğini fısıldadılar. “Afiyet olsun”deyip suyla orucunu açtı. Geleneksel hurma-peynir-pastırma-zeytin tabağının ardından önce Taba adlı bir çorba geldi. İlk defa karşılaştım, ancak çok farklı ve lezzetliydi. Ardından zeytinyağlı fasulye, hemen yanında su böreği geldi. Beğendili et ve tatlı… Genelde su ve kola içildi… Doğrusunu söylemek gerekirse, Başbakan çorbadan hemen sonra konuşmaya başlayınca, ister istemez yemek ikinci dereceye düştü. Yine de zengin ve lezzetli bir mönüydü. Dışardan alınmamış, Başbakanlığa bağlı ekip tarafından hazırlanmış. Mehmet Ali BİRAND POSTA
575300
Bayramı kana bulayacaklardı!
Bayramı kana bulayacaklardı!Giriş Saati 14:13 Güncelleme 14:16 Hakkari Valiliği, Hakkari-Çukurca kara yoluna döşenen ve sonradan imha edilen patlayıcı miktarının 20 kilo olduğunu açıkladı. Valilikten yapılan yazılı açıklamada, dün Hakkari-Çukurca kara yolu üzerindeki Ore çeşmesine su almaya giden duyarlı bir vatandaşın, çeşmenin yakınında yeni kazılmış bir yerde telsiz anteni gördüğünü bildirmesi üzerine güvenlik görevlilerinin bölgeye gönderildiği ifade edilerek, şöyle denildi: ''Belirtilen bölgede yapılan incelemelerde toprağa gömülü ve patlatılmaya hazır vaziyette, yaklaşık 20 kilogram patlayıcı madde tespit edilerek, gerekli emniyet tedbirlerinin alınmasını müteakip tesirsiz hale getirilmiştir.Dün akşam alınan ilk bilgilere göre, kara yoluna döşenen 10 kilo TNT patlayıcının, Emniyet Müdürlüğü bomba imha ekiplerince etkisiz hale getirildiği bildirilmişti.
574454
“Gözümüz yükseklerde büyük düşünüyoruz”
Yeliz Aras Radyo Dünyası“Gözümüz yükseklerde büyük düşünüyoruz” 19 Eylül Cumartesi 2009 Sayılı türkü radyolarından biri olan, dinleyicilerini türkülerle buluşturan Radyo Ekin, yeni yayın döneminde yeni Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Karanfil öncülüğünde tüm yayıncı kadrosunu ve program akışını değiştirdi. Radyo Ekin ulusallaşma adına büyük adımlar attı. Radyo, ayrıca değişen ekibiyle birçok yenilik ve ilkleri hayata geçirmek için heyecanla kolları sıvıyor. Dinleyicisine sadece programlarla sesini duyurmayacak olan ve dinleyenleriyle aktiviteler düzenlemeyi hedefleyen Cüneyt Karanfil, geleneksel hale getirmeyi planladığı halı saha turnuvaları ve haftasonu gezileri, her hafta ünlü bir sanatçının yer aldığı özel programlarla dinleyicilerine sürprizler hazırladığını söyledi. Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Karanfil’den değişen vizyonuyla makyajlanan haliyle Radyo Ekin hakkında bilgiler aldık. 94.3 frekansından yayın yapan Radyo Ekin’i, www.radyoekin.org adresinden de dinleyebilirsiniz... RADYO EKİN, DEĞİŞEN PROGRAMCILARI VE YAYIN AKIŞIYLA İDDİALI... YENİLENEN HALİYLE RADYOLAR ARASINDA GÖZÜNE YÜKSEK BİR YERİ KESTİRDİ Yeni görevinizde neleri hedefliyorsunuz? Bütün programcılar olarak tek amacımız radyomuzu daha iyi yerlere taşımak, ulusal anlamda iz bırakmak. Neleri değiştirdiniz peki? Öncelikle teknik anlamda kaliteli sesi sağlamaya çalışıyoruz , yatırımlarımız sürüyor. Sürprizler devam edecek. ‘Sosyal çalışmalara imza atacağız’ dediniz örnek verebilir misiniz? Özellikle Radyo Ekin olarak sosyal bir misyon yüklenmiş durumdayız. Aile faktörünü korumaya, geliştirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Bu anlamda özel programlar hazırlıyoruz. Sizce Radyo Ekin’i diğer radyolardan ayıran özellik nedir? İlk türkü radyosu olması, diğer radyolardan ve türkü radyolarından çok farklı olması, kısacası gözümüz yükseklerde büyük düşünüyoruz. Her an yeni bir sürprizin, organizasyonun olması dinleyiciyi de heyecanlandırıyor. Programlarda neler olacak? Radyomuzda sadece türkü çalınıyor, fakat haftasonu Anadolu programı, sosyal dernek programlarıyla yeni yayın döneminde bu işin hakkını vereceğiz. Dinleyicilerin istekleri çok önemli, onlar ne istiyorlarsa radyomuzda olacak Ekibe yeni isimler eklendi mi? Radyo Ekin programcılarının hem misyon bakımından hem de kültür bakımından ulusal anlamda zengin olduğunu söylebiliriz. Programcılarımız arasında sanatçı, konsevatuvar mezunları da bulunuyor. Bu kadro ile sosyal, kültürel, haber, eğlence ve sağlık gibi çeşitliliği dinleyicilerimize sunuyoruz. Özel programlar hazırlıyor musunuz? Haftasonu ‘Ziyaretçiler’ programında internet sitemize gelen yorumlar programda okunuyor. Adnan Ersoy ile ‘Tanıdık’ta sanatçı, oyuncu, tiyatrocular konuk alınıyor ve hayat hikâyeleri paylaşılıyor. ‘Gecenin Rehberi’nde program açılışında ve sonunda radyo sineması yayınlıyor ve türkü hikâyeleri anlatılıyor. Haftasonları Anadolu rock gibi özel programlarımız var. Türküleri müzik listenize alırken en önemli kriteriniz nedir? Türkü tadında olan, dinleyenlerde iz bırakmış, kaliteli ve herkesin bildiği türkülere yer veriyoruz. Alışılmış bir formatın dışına çıkmak riskli de olabilir, dinleyiciler radyonun yenilenen halini nasıl buldu? Gerek gelen mesajlar, gerekse internet sitemizdeki yorumlar gösteriyor ki, daha kaliteli ve daha ulusal anlamda attığımız adımlar dinleyiciler tarafından taktir ediliyor. “Farklı değiliz, aynıyız” sloganıyla asıl anlatmak isteğiniz nedir? Programcıların ve türkülerin bir bütün oluşturması ile birlikte tam anlamıyla ’nin tüm renkleri Radyo Ekin’de... “Farklı değiliz, aynıyız” sloganı ile özellikle türkü formatında sıklıkla görülen sağcı, solcu, ve gibi özelliklerin insanları ayırmaya değil, Türkiye’nin zenginliğini ifade ettiğini savunuyorum. Aslında hepimiz biriz sadece bu unsurların bir bütünlüğün parçaları olduğunu biliyoruz. ‘Radyoculuk popülerliğini kaybetti’ gibi bir söyleminiz de var... Her 10 kişiden 9’u radyoculuk yapıyor, ama radyoculuk kaliteli ve profesyonel olduğu zaman anlamını kazanıyor. Eskiye nazaran popülerliğini ve saygınlığını büyük ölçüde kaybetti radyoculuk, tekrar eski dönemlere dönmesi için radyoculara büyük görevler düşüyor. Bu konuda tüm radyolara çağrıda bulunuyorum.
574197
50 kaçağın öldüğü tekne kazasında tutuklu kimse kalmadı
İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın 9. duruşmasına bir ay önce yakalanan tutuklu sanık Remzi Haykut, tutuksuz yargılanan Hüseyin Acar, Muharrem Baştaş, Halil Acun, Muammer Gökçeoğlu, Metin Altundağ, Hüseyin Alan, Zafer Yanık, Mehmet Turgay, Mehmet Oral ve Mustan Işık ile avukatlar katıldı. Duruşmada ilk kez ifade veren Remzi Haykut, ''Benim ne teknem var, ne de başka bir şeyim. Sanıklar benim ismimi vermiş, ama ben kesinlikle insan kaçakçılığı yapmadım.dedi. Mahkeme heyeti, Remzi Haykut'un üzerine atılı suçun mahiyetinin değişme olasılığı ve delil durumunu dikkate alarak tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Böylece 50 kişinin öldüğü kişinin yaralı olarak kurtarıldığı tekne kazasıyla ilgili olarak tutuklu sanık kalmadı. Mahkeme heyeti, daha önce yazılan müzekkerelerin yanıtlarının beklenmesine, Adli Tıp Kurumu'ndan sanıkların eylemleriyle ölüm olayı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda görüş sorulmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Aralık 2007 tarihinde, ''Ürkmez Doğankent Sitesi sahili açıklarında denizden insan sesleri geldiğiyolunda ihbar alan ekiplerin yaptığı incelemeler sonucu, kaçakları taşıyan teknenin Sığacık açıklarında battığı belirlenmişti. kişinin yaralı olarak kurtarıldığı olayda 50 ceset bulunmuştu. Kaçışı organize ettiği iddia edilen 20 sanık hakkında 32'şer yıl hapis istemiyle dava açılmıştı.
575567
Obama ve Clinton, müslümanların Ramazan Bayramı'nı kutladı
Obama ve Clinton, müslümanların 'nı kutladıWASHINGTON (A.A) Başkanı ve Dışişleri Bakanı Müslümanların ’nı kutladı Obama, yayınladığı mesajda, eşi Michelle ve kendisinin, ve dünyadaki Müslümanların "mübarek gününü" kutladığını belirterek, Müslümanların bu bayramda ve çekenleri, savaş ya da hastalıkla boğuşanları ve daha az şanslı olanları hatırladıklarını kaydetti. Clinton da yaptığı açıklamada ’nın, ’ın "Amerikalıların da sahip olduğu yardımseverlik, işbirliği, merhamet" gibi değerlerini hatırlattığını söyledi.
574625
Ayet Hadis
En Çok Gönderilenler Ayet Hadis Kim etrafına hep iyi davranarak yüzünü ve özünü Allah'a teslim ederse kimse, en sağlam tutamağa sarılmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a raci olur. Kararlar onun divanından çıkar. (Lokman 22) “Allah kıskançtır, mü'min de kıskançtır. Allah'ın kıskanması, mü'minin Allah'ın haram ettiği şeyi yapmasıdır.” (Buhari)RAMAZAN
575038
Irak: "Suriye görüşmelerinde ilerleme yok"
ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını açıkladı. İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, Türkiye'nin evsahipliğinde İstanbul'da yapılmıştı. hükümet sözcüsü Ali Debbağ, 'a saldırı düzenlemekle suçladıkları 'de yaşayan eski Baas Partisi üyelerinin, uluslararası bir mahkemede yargılanması isteklerini sürdüreceklerini söyledi. yönetiminin 19 Ağustos'ta Bağdat'ta Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları dışında yapılan bombalı saldırıları finanse etmekle suçladığı iki eski Baas Partisi üyesini 'a iade etmeyi reddetti. Saldırılarda 100'e yakın kişi ölmüştü. 'ın bu kişilerle ilgili kendilerine herhangi bir kanıt sunmadığını ileri sürdü.
575467
Dilipak'tan açıklama
Dilipak'tan açıklama"Müjde Ar için 'Pornocu hafif kalır' demedim. Yanlış anlaşıldı" 17:26Yazar Abdurrahman Dilipak önceki gün HABERTÜRK'te katıldığı "Balçiçek Pamir'le Söz Sende" adlı programda Müjde Ar ile iligili söylediği sözlerin yanlış anlaşıldığını belirterek bir açıklama yaptı. İşte Dilipak'ın açıklaması: "Dün akşam yayınlanan “Balçiçek Pamir”in “Söz Sende” programında benim "Müjde Ar için pornocu hafif kalır” dediğim iddia ediliyor.. Bu ifade benim ağzımdan çıkmadığı halde, program sırasında alt yazı olarak geçmiş ve Milliyet İnternet sayfası da bugün bu konuyu manşet olarak kullanmış. Sözün aslı, yayını izlerseniz, 'pornocu' sözünün Ar’a ithafet söylenmediği çok açık. Bunu programda da söyledim. Hatta kime söylediğimi de izah ettim. Orada benim söylediğim, Müjde Ar’a yönelik internette çok daha ağır eleştiriler olduğu halde, onlar hakkında dava açmayıp, benim hakkımda dava açması ile ilgili olarak “İnternetteki eleştiriler karşısında benim eleştirimin hafif kaldığı” şeklindeki bir ifade..
575514
Bafra Belediye istediğini aldı!
Haberi Ekle Bafra Belediye istediğini aldı! 19/09/09 19:10 BAFRA BELEDİYESPOR: GÜMÜŞHANESPOR: Stat: Bafra Şehir Hakemler: Adnan Güngördü, Ufuk Altunbaş, Selahattin Bulaş Bafra Belediyespor: Yaşar, Muhammet, Mesut, Edip, Sadık, Nizamettin, Ahmet (Dk. 73 Aykal), Tugay, Samet (Dk. 70 Mehmet), Gazanfer (Dk. 58 Uğur), Muhammet Gümüşhanespor: Bekir, Mehmet, Gökhan, Emrah, Birol, Serdar (Doğan dk. 46), Cemil, Uğur, Gökahan, Tuncay (Dk. 79 Oltan), Ahmet (Dk. 46 Muhammet) Goller: Dk. 45+1 Ahmet, Dk. 56 Gazanfer (Bafra Belediyespor) Dk. 59 Uğur (Gümüşhanespor) Sarı kartlar: Samer, Gazanfer, Edip, Aykal, Yaşar, Mesut, Sadık (Bafra Belediyespor) Serdar (Gümüşhanespor)
575042
12:57 Irak: Suriye ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadı...
ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadı... ile yapılan görüşmelerde ilerleme sağlanamadığını açıkladı. İki ülke dışişleri bakanları arasındaki görüşmeler, ’nin evsahipliğinde ’da yapılmıştı. Irak hükümet sözcüsü Ali Debbağ, Irak’a düzenlemekle suçladıkları Suriye’de yaşayan eski Irak Baas Partisi üyelerinin, uluslararası bir mahkemede yargılanması isteklerini sürdüreceklerini söyledi. Suriye, Irak yönetiminin 19 Ağustos’ta ’ta Dışişleri ve Maliye Bakanlıkları dışında yapılan bombalı saldırıları finanse etmekle suçladığı iki eski Baas Partisi üyesini Irak’a iade etmeyi reddetti. Saldırılarda 100’e yakın kişi ölmüştü. Suriye, Irak’ın bu kişilerle ilgili kendilerine herhangi bir kanıt sunmadığını ileri sürdü.
575139
Siyasi parti liderlerinin bayram mesajları
BBP GENEL BAŞKANI TOPÇU'NUN BAYRAM MESAJI ''BAYRAMLAR, İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ SOSYAL, KÜLTÜREL VE MİLLİ YAPIYA KATKI SAĞLAMAK AÇISINDAN BÜYÜK BİR ÖNEM TAŞIMAKTA, TOPLUMUMUZ İÇİN BİR İBADET OLMANIN YANI SIRA BİR MORAL KAYNAĞI DA OLMAKTADIRBBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, ''Bayramlar, içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel ve milli yapıya katkı sağlamak açısından büyük bir önem taşımakta, toplumumuz için bir ibadet olmanın yanı sıra bir moral kaynağı da olmaktadırdedi. Topçu, Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, bayramlarda ebeveynlerin, hastaların, huzurevlerinde kalan yaşlıların ziyaret edilmesi gerektiğini belirterek, yetim ve şehit çocuklarının da sevindirilmesinin önemine değindi. ''Dünya coğrafyasının her yerinde din kardeşlerimizin, soydaşlarımızın ve insanlık adına zulme uğrayan insanların döktükleri kan ve gözyaşlarından haberdar olarak yine bir bayram daha idrak edeceğizdiyen Topçu, mesajında şu ifadelere yer verdi: ''Bu nedenle tarif edilemez bir burukluk içindeyiz. Tüm barış, özgürlük, esenlik dileklerimiz ve dualarımız bayramları yaşayamayan bu kardeşlerimiz içindir. Büyük Birlik Partisi olarak ülkemize ve insanlarımıza iyi bir gelecek bırakmak istiyoruz. İnanıyoruz ki idealimizdeki gelecek, korku ve endişelerimizden uzak bir gelecek olacaktır. Böylesi hasretini çektiğimiz bir gelecek tasarlayacaksak, bu ancak bizzat hayat sebebimiz olan değerlerimize öncelik tanımakla ve değerlere olan boyun borcumuzu yerine getirmekle mümkün olacaktır. Bayramlar, içinde bulunduğumuz sosyal, kültürel ve milli yapıya katkı sağlamak açısından büyük bir önem taşımakta ve toplumumuz için bir ibadet olmanın yanı sıra aynı zamanda bir moral kaynağı da olmaktadır. Bu duygu ve temenniler içinde nice bayramları, sıhhat, afiyet, neşe, huzur ve birlik, beraberlik coşkusuyla idrak etmeyi temenni ediyorum. Tüm Türk İslam dünyasının ve camiamızın Ramazan Bayramını tebrik ediyor, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.DSP GENEL BAŞKANI TÜRKER'İN BAYRAM MESAJI ''ŞEKER BAYRAMI'NA ÜLKEMİZİN SORUNLARINI AŞACAĞI BİR MİLAT OLMASI DİLEĞİYLE GİRİYORUZDSP Genel Başkanı Masum Türker, ''Şeker Bayramı'na ülkenin sorunlarını aşacağı bir milat olması dileğiyle girdiklerinibildirdi. Türker, ''Şeker Bayramıdolayısıyla yayımladığı mesajında, sevginin ve hoşgörünün simgesi olan bayramların ulusal birliği ve dayanışmayı güçlendiren önemli günler olduğunu ifade etti. Türker, ''Bu anlayış içerisinde bu Şeker Bayramı'na ülkemizin sorunlarını aşacağı bir milat olması dileğiyle giriyoruzdedi. ''İktidarın yanlış politikalarının Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış sorunların bayramın yarattığı coşku ve sevinç ortamını gölgelediğiniileri süren Türker, şunları kaydetti: ''Evine ekmek götüremeyen, haksız rekabet yüzünden işini kaybeden, çocuklarını okutamayan, ısınamayan, doyamayan vatandaşların olduğu bir ülkede huzurdan da iç barıştan söz etmek mümkün değildir. Hükümet, Anayasa'da yazılı olan 'sosyal devlet' olmanın gereğini yerine getiremediğinden Şeker Bayramı'nı kutluyor olsak da vatandaşın ağzının tadı bozulmuştur. AKP'nin yanlış politikaları yüzünden, ülkemizin yüzyıllardır bünyesinde barındırdığı değerlerin de aşındırıldığını üzülerek gözlemlemekteyiz. Ülkemiz sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olma niteliklerinin değil, ulusal güvenliği ve ülke bütünlüğünün de tehdit ve tehlikeye açık hale geldiği bir durumla karşı karşıyadır. DSP'nin öncülüğünde 57. hükümet döneminde sıfır noktasına çekilen bölücü terör, AKP'nin ödünleri sonucunda yeniden tırmanmış ve can almaya devam etmektedir. Ancak biz DSP olarak her şeye rağmen, ulusumuzun birlik ve beraberlik konusundaki duyarlılığı, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne olan bağlılığı, Atatürk'ün gösterdiği hedeflere yürüyüşteki inançlı ve kararlı tutumuna her zaman güvendik, bundan sonra da güvenmeye devam edeceğiz.MHP GENEL BAŞKANI BAHÇELİ'NİN BAYRAM MESAJI ''MİLLETİMİZİN ÜZERİNE ÇÖREKLENEN SOSYAL, SİYASAL VE EKONOMİK AÇMAZLARDAN DOLAYI KARAMSAR VE ENDİŞELİ BİR ŞEKİLDE KARŞILADIĞIMIZ BU BAYRAM GÜNLERİNİN, TAHRİP EDİLMEYE UĞRAŞILAN MİLLİ BİRLİĞİMİZE GÜÇ VERMESİ EN ÖNCELİKLİ TEMENNİMDİRMilliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Milletimizin üzerine çöreklenen sosyal, siyasal ve ekonomik açmazlardan dolayı karamsar ve endişeli bir şekilde karşıladığımız bu bayram günlerinin, tahrip edilmeye uğraşılan milli birliğimize güç vermesi en öncelikli temennimdirdedi. Ramazan Bayramı dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında Bahçeli, manevi iklimin, toplumsal dayanışmanın ve zorda kalanları hatırlamanın eşsiz fırsatlarını sunan Ramazan ayını geride bırakarak yeni bir bayrama daha ulaşıldığını ifade etti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, küçüklerin hatırlandığı, büyüklerin sayıldığı, kucaklaşmanın, kavuşmanın ve buluşmanın millet fertlerinde davranış haline geldiği bayramların, milletin kültür hayatındaki öneminin büyük olduğunu vurguladı. Bahçeli, vatandaşlar arasında güzel dileklerin ve hayırlı temennilerin karşılıklı olarak sunulduğu mana yüklü günlerdeki hoşgörünün, anlayışın ve vefanın yılın her anında da görülmesine ve gösterilmesine çok ihtiyaç bulunduğunun tartışmasız bir gerçek olduğunu belirtti. ''Milletimizin üzerine çöreklenen sosyal, siyasal ve ekonomik açmazlardan dolayı karamsar ve endişeli bir şekilde karşıladığımız bu bayram günlerinin, tahrip edilmeye uğraşılan milli birliğimize güç vermesi en öncelikli temennimdirdiyen Bahçeli, bayramların, ihtilafların çözüme kavuşması, hiziplerin bitmesi, dargınlıkların unutulması, küsler arasındaki mesafelerin kalkması gereken özel zamanlar olduğuna işaret etti. Bahçeli, mesajında şunları kaydetti: ''İçinden geçtiğimiz karanlık ve sorunlarla yüklü zaman zarfında, asırların şahitliğiyle oluşmuş kardeşliğimizin bozulması, birlikte yaşama idealimizin çökertilmesi, üniter yapımızın sulandırılması hedeflense de tıpkı bayram günlerindeki gibi aziz milletimizin bütün fertleri bir araya gelerek sahnelenmeye çalışılan kirli oyunu tarihin çöplüğüne atacaklardır. Daha çok sevgi ve karşılıklı saygıyla bir arada yaşamanın, birlikte geleceğe yürümenin muazzam cazibesi çerçevesinde bu zamana kadar hep beraber kutladığımız bayramları, ayrışmaya ve bölünmeye geçit vermeden yine bir bütün olarak bundan sonra da kutlayacağımızı biliyor ve buna sonuna kadar inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle doğudan batıya, kuzeyden güneye, vatanımızın her yöresindeki aziz vatandaşlarımın Ramazan Bayramı'nı içtenlikle kutluyorum. Bayramın Türk-İslam alemine huzur, saadet ve güzellikler getirmesini diliyor, ülkemiz, milletimiz ve insanlık için yeni bir doğruluşa vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyorum.
574669
Allianz selde sigortalılarını yalnız bırakmıyor
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Allianz selde sigortalılarını yalnız bırakmıyor Allianz, Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nde etkili olan yoğun yağış nedeniyle meydana gelen ve birçok vatandaşın ölümüne sebep olan vahim sel felaketinden dolayı şirket olarak çok büyük üzüntü duyduklarını açıkladı. Açıklamada, sel felaketinin sigorta sektörünü 300 milyon TL'nin üzerinde hasara uğratmasının beklendiğini ve şu ana kadar Allianz'a yapılan hasar bildirim tutarının ise 30 milyon TL olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: ALLİANZ HASAR SERVİSİ HAFTASONU DA ÇALIŞTI “Böyle zamanlarda müşterimizin yanında olmak ve onlara bulundukları bu talihsiz durumdan kurtulmaları için yardım elini uzatmak Allianz olarak görevimizdir. Dünyanın her yerinde hizmet veren benzeri doğal afetler konusunda tecrübeli ve hazırlıklı olan bir şirket olarak uluslararası uzmanlığımız sayesinde müşterilerimizin yükünü en kısa sürede hafifletebilmek için derhal hızlı bir hasar süreci başlattık. İlk tedbir olarak çağrı merkezimizdeki çalışanlarımızın sayısını iki katına çıkardık ve gelen bütün hasar taleplerini hızla işleme koyabilmek için hasar departmanımızı hafta sonu da açık tuttuk. Ayrıca selden etkilenen sigortalılarımıza travma danışmanlığı sağlıyoruz ve onlara hızlı bir şekilde yerinde yardım sağlamak için asistans hizmetleri şirketimizle yakın bir işbirliği içinde çalışıyoruz. Sigortalılarımız hasar bildirimlerini yapmak istediklerinde veya selden nasıl korunabileceklerine dair profesyonel yardım almak istediklerinde Allianz Çözüm Hattı'na 444 45 46 no'lu telefondan ulaşabilirler. Türkiye'nin yaşadığı bu zor günleri bir an önce atlatmasını ve selin neden olduğu kayıpların daha fazla artmamasını umut ediyoruz. Allianz olarak üstümüze düşen görevi yerine getirerek sigortalılarımıza zor günlerinde Allianz desteğini en iyi şekilde hissettirmek üzere çaba harcamaya devam edeceğimizi bilgilerinize sunuyoruz.”EKONOMİ
575070
Cemil Baran'dan yeni 'Garipoğlu' iddiaları
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Cemil Baran'dan yeni 'Garipoğlu' iddiaları İSTANBUL (İHA) Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut ile katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun amcası Hayyam Garipoğlu arasında arabuluculuk yaptığı gerekçesiyle gündeme gelen gazeteci Cemil Baran, Cem Garipoğlu'nun teslim olmadığını, İstanbul'daki sel felaketi sırasında yakalandığını öne sürdü. Baran, Hayyam Garipoğlu'nun fabrikasında bir kişinin öldürüldüğünü ve olayın intihar gibi gösterildiğini de iddia etti. Gazeteci Cemil Baran, Taksim Meydanı'nda düzenlediği basın toplantısında Münevver Karabulut cinayeti ve Hayyam Garipoğlu hakkında yeni iddialar ortaya attı. Süreyya Karabulut'un bir süre önce Hayyam Garipoğlu hakkında bir iddia ortaya atacağını söylediğini anlatan Baran, "Bunun üzerine Hayyam Garipoğlu beni yanına çağırdı. "Cemil ağabey nedir bu Süreyya Karabulut'un açıklayacağı iddia" diye bana sordu. Bende Süreyya'dan fabrikada bir cinayet olayı olduğunu duymuştum. Hayyam'a "sizin fabrikanızda bir cinayet olayı olmuş, bunu açıklayacak" dedim. Hayyam'ın oğlu "baba geçenlerde bıçakların arasına düşüp ölen adamı söylüyorlar" dedi. Hayyam çıksın, bu cinayet olayını açıklasın veya emniyet mensupları bu olayı araştırsınlar" dedi. Gözaltında bulunduğu sırada Cem Garipoğlu'nun yakalandığını duyduğunu öne süren Baran, serbest bırakıldıktan hemen sonra Süreyya Karabulut'a bunu söylediğini kaydetti. Süreyya Karabulut'un Cem Garipoğlu'nun teslim olmasının ardından "ben gün önceden biliyordum" dediğini hatırlatan Baran, "Böyle demesi benim sayemde oldu. Ona ben söylemiştim" dedi. Baran, Cem Garipoğlu'nun teslim olmadığını iddia ederek, "İstanbul'daki sel baskını sırasında yakalandı. Sel baskını sırasında bir senaryo geliştirildi ve şuanda senaryo oynanıyor. Bu çocuk Ermenistan'da, Ermeni kimliği ile ay boyunca kaldı ve Ermenistan'dan Urfa üzerinden İstanbul'a getirildi. Ben yalan söylemiyorum. Eğer çıkıp bunun açıklamasını yapmazlarsa ayın 30'unda ben yapacağım" şeklinde konuştu. Basın açıklamasını izleyen vatandaşlar ise Cem Baran'ın şov yaptığını iddia ederek, tepki gösterdi. Bazı vatandaşlar Baran'a, "Burada şov yapma, her şeyi açıkça söyle. Bir şeyler bildiğini iddia ediyorsun. Her şeyi parça parça söyleme. Her şeyi açıkla kamuoyu aydınlansın" dedi.
574637
Yerli sermayeye çirkin iftira
İBRAHİM KAHVECİ MEHMET ZİYA GÖKALP Yerli sermayeye çirkin iftira Bazı medya kuruluşlarının Erol Grup'a yönelik, ellerinde hiçbir mazlzeme olmaksızın ve yeterli araştırmalaır yapmadan 'Titan benzer saadet zinciri' olarak yaptıkları asılsız haberlere yanıt gecikmedi. Konuyla ilgili açıklama yapan kurum yetkilileri, yapılan haberlerle şirkete, çalışanlara ve üyelere çok büyük haksızlık yapıldığını, Erol Grup'un uyguladığı sistemle sadece firma ve üyelerine değil, ülke ekonomisine de ciddi anlamda katkı sağladığını, hukuka aykırı bir faaliyetlerinin olmadığını ve kayıtdışılığı sıfıra indirdiğini belirttiler. TİTAN'A BENZETMEK SAYGISIZLIKTIR Şirket yetkilileri yapılan asılsız haberlerden Titan ile Erol Marketing Sistem arasında bağlantı kurulmaya çalışılmasının saygısızlık, iftira ve bir karalama kampanyası olduğunu belirtti. Haberlerde yer aldığı gibi, EMS'nin onlarca web sitesi olmadığını söyleyen yetkilier, www.erolmarkting.org adresinin şirketin tek resmi sitesi olduğunu, diğer habere konu olan sitelern üyerlerin açtıkları bağımsız sitelerden ibaret olduğunu belirttiler. Medyada yer alan haberlerde üye başına 60 TL topladıkların ve 50 bin üye ile yaklaşık milyon TL haksız kazanç elde ettikleriyle ilgili yer alan bölüme de dikkat çeken firma yöneticileri, bu habaerleri yapanların şirket web sitesini ve sistemlerini incelemeye davet ettiler. Öte yandan 'sisteme kayıt olan kampanya sonrası ücretsiz kaydedildiğini bu durumun da yayınlanan haberlerin araştırmadan, masa başında yapıldığını göstermektedir' dediler.EKONOMİ
574709
XSIDE kadınlarına 70'ler ve 80'ler tadında sonbahar
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler XSIDE kadınlarına 70'ler ve 80'ler tadında sonbahar 70'lerin hippi tarzını yeniden yorumlayan temada yeşil, bej ve kahveden oluşan renk paleti, macenta, turuncu ve denim tonları ile buluşuyor. Bu buluşmaya, baskı, nakış, ekose ve eskitme efektleri eşlik ediyor. Uzun ve kalın topuklu katlı çizmeler ile mükemmel uyum sağlayan jeanler eskitilmiş bir görünümde sunuluyor kadınlara. Çikolata renkli rahat pantolonlar, vual tunikler, ekose gömlekler, kısa kollu uzun hırkalar, büyük çantalar, boncuklu uzun ince şallar ile 70'ler tarzını tamamlayan XSIDE kadınının bu görüntüsü, yaşanmışlık hissi veren sıcacık ve çekici bir hippi şıklığını şehre getiriyor. Günün her saati fark edilmek isteyen XSIDE kadınlarına seslenen 80'ler koleksiyonu, dönemin serseri ruhunu siyah ve gri tonlarında ya da koyu tonları mor, fuşya, kırmızı ve mavi ile canlandırarak anlatıyor. Bu gardıropta bol kesimli kısa ve uzun ceketler, tunik kazaklar, belden bağlamalı hırkalar ve uzun ekoseli gömlekler, pullu veya baskılı yarasa kol tunikler, harem pantolonlar, dar kesimli siyah ve gri pantolonlar, kepler, desenli simli şallar, fötr şapka, babetler ve eskitilmiş jeanler yer alıyor.
575360
Tanjeviç yoğun maç programından şikayet etti...
Tanjeviç yoğun maç programından şikayet etti... 36. Erkekler Şampiyonası 7.’lik, 8.’lik klasman maçında ’ya yenilen (A) Milli Basktebol Takımı’nda, başantrenör Bogdan Tanjevic, FIBA’nın yoğun maç programından şikayet etti. Maç sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Bogdan Tanjevic, "İlk 15 dakika iyi oynadık, ancak sonra oyundan düştük. FIBA’nın maç programını anlamak mümkün değil. Final günü 24 saat içinde iki maç yapıyoruz. Bu süreçte takımı hazırlamak, motive etmek çok zor. Zaten yorgunluğumuz sahada gözüktü. FIBA’nın bu konuya ve sahadaki oyuncu sayısına bir çözüm bulması gerekiyor. Futbolda takımlar şampiyonaya kalabalık bir kadroyla giderken biz 12 kişiyle gidiyoruz. Bu da bir sakatlık olunca sorunu ortaya koyuyor. Ersan ve Ender sakattı. Onları oynatamadık. Bir de yorgunluğumuz ortaya çıkınca, mücadele edemedik" diye konuştu. teknik adam, maçın kritik anlarında mola almadığı şeklinde yöneltilen eleştirilere yanıt verirken, "Bana göre oyunda değiştirecek çok ciddi bir şey yoktu. Zaten bacaklarımız çok yorgundu ve bu da alan savunmasını istediğimiz gibi yapamamamıza neden oldu. Onun dışında taktiksel olarak bir değişim bana göre gerekmiyordu" ifadelerini kullandı. Öte yandan, basın toplantısında yer alan milli oyuncu ise karşılaşmasının hemen ardından böyle bir mücadeleye çıkmanın kendilerini çok etkilediğini vurgulayarak, "Çok zor bir maçtı. Yunanistan sonrasında böyle bir maça çıkmak bizi çok yordu. 15 dakika iyi oynadıktan sonra dakika dakika oyundan düştük. Alan savunmamıza karşı çok iyi üçlükler attılar. Kondisyonumuz bu maça yetmedi. Biz savaşmaya devam ediyoruz. Mücadele etmeyi sürdürüyoruz" dedi.
575520
G.Antep Belediye siftah yaptı!
Haberi Ekle G.Antep Belediye siftah yaptı! 19/09/09 18:02 GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESPOR: KARŞIYAKA: Stat: GASKİ Hakemler: Gökhan Güneşer, Seçim Demirel, Emin Yıldırım Gaziantep Büyükşehir Belediyespor: Harun, Uğur Sülümen (Dk. 81 Mehmet Albayrak), Serkan İşyapan, Ahmet Devret, Eren Özen, Serdar (Dk. 70 Gökhan Solak), Mustafa Marangoz, Bülent Tek, Osman Fırat, Onur Kalafat (Dk.87 Bebey), Ertan Koç Karşıyaka: Necati, Saffet, Timuçin, (Dk. 46 Serdar Sinik), Taha Yalçıner, Köksal, Okan, Mutlu Kızıltan (Dk. 55 Emrah Bozkurt), Ufuk Çam, Volkan, Serkan Kılıç (Dk. 38 Aykut), Kıvanç Goller: Dk. Uğur Sülümen, Dk 33 Osman Fırat (Gaziantep Büyükşehir Belediyespor) Sarı kartlar: Dk. 35 Bülent Tek (Gaziantep Büyükşehir Belediyespor) Dk. 51 Aykut, Dk. 60 Saffet, Dk. 69 Ufuk Çam, Dk.72 Okan, Dk. 82 Taha, Dk. 85 Kıvanç(Karşıyaka)
574488
Türküler ve şiirler gözlerini yaşarttı
Erdoğan, atv'deki özel programda Neşet Ertaş'ın "Ana" türküsü ile kendi sesinden verilen Erdem Beyazıt'ın şiirini dinlerken duygulu anlar yaşadı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan atv'de katıldığı programda ünlü türkücü Neşet Ertaş'ın türküleriyle duygulandı, kendi sesinden Erdem Beyazıt'ın "Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin insanlarına Dair" şiirini dinlerken gözyaşlarını tutamadı. Erdoğan, "Beraber yürüdük, biz bu yollarda" şarkısını seslendirdi. TÜRKÜLERE EŞLİK ETTİ Atv ekranlarında M. Fatih Çıtlak'ın konuğu olan Başbakan Erdoğan, özel olarak yapılan bu programda ilk kez siyaset konuşmadı. Erdoğan, Türk sanat müziği sanatçısı Zekai Tunca ve Türkücü Neşet Ertaş ile birlikte farklı bir akşam geçirdi. "Başbakan Özel" isimli programda Erdoğan, Ertaş'ın "Ana" adlı türküsüyle duygulandı, "Bayram olsun" türküsünü dinlerken de el çarptı, ayağıyla tempo tuttu. Zaman zaman türkülere eşlik eden eden Erdoğan, "Ana" türküsü için "Kürt açılımı nedeniyle her fırsatta 'Anaların gözyaşı dinsin istiyoruz. Beni duygulandırdınız" diyerek Ertaş'a teşekkür etti. Erdoğan'ın, "Bu Şarkı Burada Bitmez" adlı albümde seslendirdiği, bir süre önce kanser rahatsızlığı nedeniyle yaşamını yitiren şair Erdem Beyazıt'a ait "Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair" adlı şiirine de programda yer verildi. Kendi sesinden şiiri dinleyen Erdoğan, gözyaşlarını tutamadı. Mendiliyle gözyaşlarını silen Erdoğan daha sonra, "Okurken çok duyguluydum, her duyguyu yaşıyorum. Anadolu toprakları gözümün önüne geliyor. Cefakar kadınımızı gördüğüm zaman, yürekleri gördüğümüz zaman duygulanıyorum. Bu anaya saygı duyulmaz da kime duyulur. Hangi etnik kökenden olursa olsun fark etmez" diye konuştu. Erdoğan programın sonunda Ertaş'tan "Gönül Dağı" türküsünü istedi, Zekai Tunca'dan istediği "Beraber yürüdük, biz bu yollarda" şarkısını ise kendisi seslendirdi. Programda Başbakan çocukluğundan anılar da anlattı. Erdoğan, "Yatılı okudum. Arkadaşlarıma kartpostal satardım. Yeri geldi simit sattım, yeri geldi su sattım" dedi.
575309
Kaçırdıkları kuyumcuyu boğup gömdüler
Kaçırdıkları kuyumcuyu boğup gömdüler Giriş Saati 13:04 Güncelleme 13:08 İstanbul Pendik'te yaklaşık 10 gün önce ortadan kaybolan kuyumcunun Ankara'nın Elmadağ ilçesinde öldürüldüğü ortaya çıktı. Başlatılan soruşturma sonucu, organize suç örgütü tarafından kaçırıldıktan sonra boğularak öldürüldüğü anlaşılan kuyumcunun cesedi, yakalanan zanlıların gösterdiği yerden çıkarıldı. İstanbul'da kuyumculuk yapan Abdurrahman Gülsever, eylülde evinin önünden silah zoruyla kaçırıldı.Ailesi kendisinden haber alınamayan Gülsever için polise müracaat etti. Pendik Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturmada yapılan video kayıtları ve teknik takip sonucunda gerçek ortaya çıktı. Aralarında mesleklerinden atılmış 'Paşa' kod adlı eski özel harekat binbaşı İlyas K. ile yine görevden atılmış eski uzman çavuş ve Mine D. isminde bir bayandan oluşan kişilik çetenin cinayeti işlediği anlaşıldı. Yakalanan şahısların bu bölgede görev yapmaları ve buraları iyi biliyor olması nedeniyle yer olarak burayı seçtikleri belirtiliyor. Yapılan sorgu sonrasında, adı geçen şahısların, kaçırdıkları işadamını, istedikleri yüklü miktardaki parayı alamayınca, Ankara'nın Elmadağ ilçesi Deliler köyüne getirerek burada iple boğdukları ve cesedi, Edige köyü Ustabay çiftliği girişinde bir tarlaya gömdükleri belirtildi. Şahısların olay yerini göstermesi üzerine harekete geçen güvenlik güçleri, bahsi geçen yere gelerek kazı çalışmaları başlattı. Elmadağ Cumhuriyet Başsavcısı Erdal Demir ve Cumhuriyet Savcısı Mustafa Yıldırım'ın katıldığı kazı çalışmalarına ayrıca Ankara ve İstanbul'dan ekipler geldi. Yaklaşık iki saat süren çalışmalar sonrasında sanıkların gösterdiği yerden Gülsever'in cesedi çıkartıldı. Gülsever'in öldürüldükten sonra kıyafetiyle gömüldüğü gözlendi. Şahısların, Abdurrahman Gülsever'in aracını Yozgat Yerköy'de boş bir arazide yakarak yer saptırma yoluna gittiği kaydedildi. Diğer taraftan Abdurrahman Gülsever için Adalet ve İçişleri Bakanlığı'nın yanı sıra Başbakanlık birimlerinin de bilgi aldığı ve konuyu takip ettiği belirtiliyor. Gülsever, Muş'taki önde gelen aşiretlerden birinin mensubu ve yaklaşık 10 kuyumcu firmasının sahibi olması ile dikkat çeken bir isimdi.
574938
Bazı oteller doluluk oranına ulaştı
Yaklaşık 10 bin kişinin katılması beklenen toplantının yapılacağı tarihlerde bazı otellerin doluluk oranları yüzde 100'e ulaşırken, gecelik konaklama fiyatlarında yüzde 50'ye varan artışlar gözleniyor.muhabirinin sorularını yanıtlayan Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, toplantıların Türkiye'nin tanıtımına büyük katkı sağlayacağını belirterek, ''IMF ve Dünya Bankası yıllık toplantılarını İstanbul'dan bahsederek dünyada en az 50 televizyon kanalı verse, tanıtım açısından bu milyar doları geçecek bir rakama denk gelirdedi. -''TAKSİM VE TALİMHANE CİVARINDAKİ OTELLER DOLDU''- Toplantıya 10 bin kişinin geleceğini ifade eden Bayındır, ''Kişi başı bin avro harcayacağını hesaplarsak 10 milyon avro yapıyor. Bu yemek yeme, alışveriş gibi ekstralarla 20 milyon avroyu bulurdiye konuştu. Timur Bayındır, Taksim ve Talimhane civarındaki otellerin tamamen dolu olduğunu, diğer bölgelerde ise aynı doluluğun yakalanamadığını belirtti. Bayındır, ''Diğer bölgelerde maalesef aynı doluluk olmadı. Çünkü IMF toplantısına biz 25 binin üzerinde insan bekliyorduk. Maalesef şu anda bin civarında rezervasyon var. Devletin yapacağı üst düzey rezervasyonlarla herhalde bu rakam 10 bini bulurşeklinde konuştu. -KONAKLAMA FİYATLARINDA YÜZDE 40-50 ARTIŞ- Hilton Otelleri İstanbul Bölge Müdürü Armin Zerunyan da, bu dönemde otellerde doluluk oranlarının üst düzeyde olduğunu, oldukça yoğun bir dönem beklediklerini söyledi. Zerunyan, ''Toplantının yapılacağı günlerde kongre merkezine yakın olan otellerde yüzde 100 doluluk yaşanacak ancak, kongre merkezine daha uzak olanlarda bu aynı şeklide olmayacak. Şehir merkezi otelleri bundan daha fazla faydalanacakdedi. Zerunyan, otelde gecelik konaklama fiyatlarının da normal zamanlarda sattıkları en üst fiyatlardan yüzde 40-50 daha fazla olabildiğini ifade etti. İstanbul'un otel kapasitesinin artık bu tip büyük ağırlamaları yapabilecek ölçüde olduğuna işaret eden Zerunyan, ''Toplantı sırasında şehir merkezinde bir darlık yaşanabilir ama şehrin merkezinin biraz dışında çok çok iyi otellerimiz de var. Artık bu onlar tarafından giderilebilecek durumdadedi. Zerunyan, güvenlikle ilgili de İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve emniyet güçlerinin bu konuda gerekli tedbirleri aldığını, NATO toplantısında yaşandığı gibi kongre vadisi denen bölgenin belli bir güvenlik kordonu altına alınması durumunun söz konusu olduğunu söyledi. -''ŞU ANDA IMF GÖREVLİLERİNDEN KONAKLAYAN MİSAFİRLERİMİZ VAR''- Point Hotel Taksim Genel Müdürü Nuri Kalyoncu da, otellerinin dönem için yüzde 100 dolu olduğunu, şu anda IMF toplantısı dolayısıyla, IMF görevlilerinden ön çalışma yapmaya gelen ve otelde konaklayan misafirleri bulunduğunu belirtti. Kalyoncu, ''İstanbul'da Eylül-Ekim ayı otellerin doluluk oranı açısından yüksek sezon. IMF toplantısının olması da otellerin gecelik konaklama fiyatlarını etkiledi. Gecelik konaklama fiyatları yüzde 30-40 civarında arttıdedi.
575265
İşçiler birbirlerini kurtarmak isterken ölmüş
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY İşçiler birbirlerini kurtarmak isterken ölmüş İZMİRİzmir'in Kemalpaşa ilçesinde bulunan bir kağıt fabrikasındaki hamur kazanını temizlerken hayatını kaybeden Haydar Koray Güçlü (29), Ramazan Demir (29) ve Ayhan Çanakçı'nın (26), birbirlerini kurtarmak isterken sırayla öldüğü ileri sürüldü. Olay, İzmir-Kemalpaşa karayolunun 25. kilometresinde bulunan ve L.Ü.'ye ait olduğu belirtilen kağıt fabrikasında meydana geldi. İddiaya göre işçilerden Ayhan Çanakçı, yaklaşık metre derinliğindeki hamur kazanını temizlemek için içine indi. Bir süre geçmesine rağmen arkadaşının çıkmadığını fark eden Güçlü, onun arkasından da Demir sırayla kazana girdi. Hiç kimsenin dışarıya çıkmadığını gören Şükrü Güngör (31) de kontrol etmek istedi. Onun da çıkmadığını fark eden diğer işçiler, müdahale edip solunum güçlüğü çeken Güngör'ü çıkarmayı başardı. Güngör, arkadaşları tarafından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Olayın bildirilmesi üzerine bölgeye giden polislerin de yardımıyla diğer üç işçinin cansız bedenleri de kazandan çıkarıldı. Bayram öncesi ailelerini yasa boğan işçilerin cenazeleri, otopsi yapılması için İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. İşçilere yarın (20 Eylül) otopsi yapılacak. Olayla ilgili soruşturma devam ederken fabrikanın üç yetkilisi ifadelerinin alınması için polis merkezine götürüldü.
574685
Bayramda saçlarınız göz kamaştırsın
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Bayramda saçlarınız göz kamaştırsın Profesyonel saç bakım ürünlerini sizlerle buluşturan FÖNSAN yeni ürünü, ünlü İngiliz markası Vidal Sassoon'ı, saçlarınızın bayramda da bakımlı ve güzel olması için sizlerle paylaşıyor. Vidal Sassoon sayesinde aynı makineyle saçlarınızı hem düz hem dalgalı yapabileceksiniz.
574537
Dağlıca taburuna yıldırım düştü
LİNKLER Yaralılar askeri helikopterle Yüksekova 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'na getirildi. Buradan önce Yüksekova Devlet Hastanesi'ne daha sonra da Van Askeri Hastanesi'ne kaldırıldılar. Üsteğmen ve erin durumunun ağır olduğu belirtiliyor. YAHYA ÖYLEK VAN
574960
İstanbul'da okullar 24 Eylül'de açılıyor
Türkiye genelinde 24 Eylül'de başlayacak yeni ve öğretim yılı kapsamında İstanbul'da yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ders başı yapacak. İstanbul İl Milli Müdür Yardımcısı Mucip Kına, kentte yaklaşık bin okul, 100 bin kişilik eğitim kadrosu ve yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ile yeni eğitim ve öğretim yılına hazır olduklarını söyledi. İstanbul'da 34 ilköğretim okulu ve 11 lisenin öğrencilere kapılarını ilk kez açacağını belirten Kına, bu yıl yapılan anaokulu binasıyla birlikte kentte bağımsız anaokulu sayısının 64'e ulaştığını kaydetti. Bu yıl yaklaşık 220 bin yeni öğrencinin birinci sınıfa kayıt yaptırdığını belirten Kına, İstanbul Veli Eğitimi Projesi (İSVEP) ile bir hafta önce eğitime başlayan ana sınıfı ve ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin velilerinin de eğitime alındığını, çocuğun okula başlarken ve okul hayatı boyunca yaşayabileceği sorunlar ve diğer konular hakkında yaklaşık 250 bin veliye bir hafta boyunca 15 saat eğitim verildiğini ifade etti. Okul öncesi ve özel eğitim atağı Ana sınıfı kayıtların ise devam ettiğini söyleyen Kına, okullarda ana sınıflarının açılmasına da hızla devam edildiğini vurguladı. Pilot uygulamayla Türkiye'nin 32 ilinde zorunlu hale getirilen okul öncesi eğitimin çok büyük önemi olduğunu ifade eden Kına, "Bu eğitimi almış çocuklar okula diğerlerinden daha önde başlıyor. Muhtemelen gelecek sene okul öncesi eğitimi Milli Bakanlığı zorunlu hale getirecek" dedi. Bu yıl okul öncesi eğitimle birlikte özel eğitim de büyük bir atılım içerisine girildiğini belirten Kına "Sayın Bakanımız daha önce kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı olması sebebiyle bu konuya çok büyük önem veriyor. Eskiden özel eğitim okullarının önünde 300-500 kişi sıra bekliyordu. Bu yıl her okul özel eğitime muhtaç çocuklar için bir özel alt sınıf açacak. Bu kaçınılmaz artık. Bu yıl bir tek engellimiz dışarda kalmayacak, eğitim için sıra beklemeyecek" diye konuştu. Liselerde değişen ders programları hakkında da bilgi veren Kına, "Meslek liselerine kültürel içerikli dersler konuldu. Ders saatleri değişti. Örneğin meslek lisesi birinci sınıflarda ders sayısı 34'ten 30'a düştü, 2, ve 4. sınıflarda 40'a çıktı. İmam hatip liselerine kültür dersleri, kimya, fizik ve biyoloji gibi dersler konuldu" dedi. Kıyafet değişikliği yapılmadı Bakanlık tarafından yapılan çalıştay sonucu kararlaştırılan serbest kıyafet uygulaması ile okulların öğrencilere okulun kendi asil renklerine uygun birkaç tür kıyafet seçeneği sunmasına karar verildiğini, ancak uygulamaya 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında geçileceğini belirten Kına, "Kıyafet değiştiren okullar olabilir ama il milli eğitim müdürlüğü olarak biz böyle bir şeye müsaade etmiyoruz. Durup dururken kıyafet değiştirmenin bir alemi yok. Velilere ek bir mali külfet getirdiği ve farklı kişilere rant sağladığı için biz müsaade etmiyoruz" dedi. İstanbul'da bu yıl mezun olan öğrencilerin yüzde 33'ünün üniversitelerin yıllık bölümlerine yerleştiğini belirten Kına, "İstanbul bu konuda çok başarılı. İstanbul'da başarıyı düşük gösteren meslek liselerinin diğer liselere göre oranıdır. Mesleki eğitim üniversiteye öğrenci hazırlamıyor. İstanbul'da mesleki eğitim diğer illere göre daha ileride, yüzde 50 oranında. Meslek liselerini hem kapasite ve hem de içerik olarak geliştirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Yeni eğitim ve öğretim yılını 24 Eylül Perşembe günü İsmail Tarman İlköğretim Okulu'nda düzenlenecek törenle Milli Bakanı Nimet Çubukçu'nun başlatması ve Çubukçu'nun "demokrasi ve katılım" başlıklı ilk dersi temsili olarak vermesi bekleniyor.
575039
Bingöl'de teröristler bir vatandaşı kaçırdı
'de teröristler bir vatandaşı kaçırdı ’ün Genç ilçesi Servi Beldesi Gerçekli köyü bölgesinde bulunan bir ocağına gelen bölücü mensuplarının, maden ocağında çalışan vatandaşı önceki gün kaçırdığı bildirildi. Başkanlığının internet sitesinde yer alan bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, dün de ’nin ilçesi dağlık arazi kesiminde, bölücü terör örgütü mensuplarına ait Biksi makineli tüfek, 137 Biksi makineli tüfek mühimmatı, Kaleşnikof piyade tüfeği ve Kaleşnikof piyade tüfeği şarjörü ele geçirildi.
574532
Cumhurbaşkanı'ndan Çapkın'a tebrik
Gül, dün cuma namazını Şehzadebaşı Camii'nde kıldı. Gül'e Vali Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ve Müftü Mustafa Çağrıcı da eşlik etti. Namazın ardından bir süre vatandaşlarla sohbet eden Cumhurbaşkanı, aracına binerken Güler ve Çapkın'la kısa süre konuştu. Emniyet Müdürü, gazetecilerin, "Cumhurbaşkanı Gül, C.G.'nin yakalanmasından dolayı size teşekkür etti mi?" şeklindeki soruya, "Evet, sağ olsunlar teşekkür etti. Bu cinayet devlet büyüklerinin de dikkatini çekiyordu ve yakinen ilgileniyorlardı." cevabını verdi.
574256
Vizesiz geçişler bugün itibariyle başladı
Dişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Türk ve Suriye vatandaşlarının birbirlerinin ülkelerine yapacakları seyahatlerde önceden vize alınması mecburiyeti 18 Eylül 2009 tarihi itibarı ile sona ermiş ve bugün vizesiz geçişler başlamıştır” denildi. Açıklamada, bu çerçevede, diplomatik, hizmet ve hususi ile umuma mahsus pasaport hamili Türk ve Suriye vatandaşlarının 180 gün içinde 90 günü aşmayan seyahatlerinde karşılıklı olarak vizeden muaf kılındığı kaydedildi. Türkiye ile Suriye arasında vatandaşaların iki ülke sınırından vizesiz geçişini sağlacak olan, ‘Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması’ imzalanmıştı. (ANKA)
575340
CHP'li vekilden arpalı protesto
'li vekilden arpalı protestoMukadder YARDIMCIEL KARS DHA) CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ensar Öğüt, devletin çiftçilere iki yüzlü davrandığını iddia etti. Bölgede yapmanın zorluğuna dikkat çeken 'li Öğüt, ``Rakım çok yüksek ve ay kış. Çiftçi mazot alıyor, gübre alıyor, çoluk çoğuyla beraber çalışıyor, üretiyor. Ama arpa para etmiyor, satamıyor. Devlet, '37 kuruştan 45 kuruşa kadar fiyat veriyorum' diyor. Sonra 30 kuruştan almaya başlıyor. Kardeşim sen bunu bu fiyata alacağını açıkladın. Şimdi niye 30 kuruşa indiriyorsun. Ne oluyor? Devlete güvensizlik artıyor" dedi. Öğüt, daha sonra bir çuval arpayı caddeye serpiştirdi. Bayram tatili için Ardahan'a gitmeden önce 'ta incelemelerde bulunan CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, İl Başkanı Çetin Bilgir ile parti binasında basın toplantısı düzenledi. Hükümetin çiftçilerin sorunlarına kayıtsız kaldığını söyleyen CHP'li Öğüt, Arpaçay ilçesine bağlı Taşköprü Köyü'nde yaklaşık bir ay önce 60 büyükbaş hayvanın henüz bilinmeyen bir virüs nedeniyle telef olduğunu anımsattı. Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinin duyarlı davranmadığını öne süren Milletvekili Öğüt, bölgede hayvan ölümlerinin devam ettiğini belirtti. SAVCIYA: HAYVAN HIRSIZLIKLARINDA İŞBİRLİĞİ Mİ VAR? Ardahan ve Kars'ta yaşanan hayvan hırsızlığı olaylarına da değinen CHP'li Ensar Öğüt, cumhuriyet savcılarını göreve davet etti. olaylarının bir an önce sonlandırılmasını isteyen Öğüt, "21'inci yüzyılda insanlarımızın hayvanları çalınıyorsa buradaki jandarma, polis ne iş yapar ben anlayamıyorum. Dün Göle'de 17 inek çalınmış ve bu tarafa getirilmiş. Önceki gün Ölçek Köyü'nden 250 koyun çalınmış. Hayvanları çalınan şahıslar hayvanların yerini tespit etmiş. Savcı 'ben arama izni vermem' demiş. Sen nasıl izin vermezsin? Ne demek istiyorsun? Buradan savcıya da soruyorum; sen hırsızları tanıyor musun, tanımıyor musun? İşbirliği mi var böyle şey yapıyorsun? Bu çok ayıp" dedi. "İKİ YÜZLÜ DEVLET" Bölgede tarım yapmanın güçlüklerine dikkat çeken CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, devletin çiftçiye karşı iki yüzlü davrandığını ileri sürdü. 2002 yılında kilo arpayla bir litre mazot alınırken, bugün ancak 10 kilo arpayla mazot alınabildiğini anlatan Öğüt şunları söyledi: "Bu bölgede tarım yapmak çok zor. Rakım çok yüksek ve ay kış var. Çiftçi mazot alıyor, gübre alıyor, çoluk çoğuyla beraber çalışıyor, üretiyor ama arpa para etmiyor, satamıyor. Burada devlet iki yüzlü hareket ediyor. Niye? Çünkü devlet 'ben 37 kuruştan 45 kuruşa kadar fiyat veriyorum' diyor. Sonra 30 kuruştan almaya başlıyor. Kardeşim sen bunu bu fiyata alacağını açıkladın. Şimdi niye 30 kuruşa indiriyorsun. Ne oluyor? Devlete güvensizlik artıyor. Bu defa devreye giriyor ve da 25 kuruş teklif ediyor. Vatandaşın üç beş aylık emeği sıfıra iniyor. Sonra götürüp sokaklara serpiyor. Devlet burada vatandaşa güvensizlik getiriyor. Burada devletin teşvik için vermesi lazım yoksa arpa ve buğday ekmek kolay mı? Bizim malımız çok değerli çünkü organiktir. Bizim arpamız boncuk boncuk. Arpayın buğdayın para etmemesini aklım almıyor" dedi. CHP'li Öğüt, konuşmasının ardından Prof. Dr. Metin Sözen Caddesi üzerinde bir çuval arpayı caddeye serpiştirdi. AYLIK NAVİGASYON PAKETİ HEDİYE
574903
İzmir'de fabrika gazı işçiyi öldürdü
İzmir'de fabrika gazı işçiyi öldürdü Diğer 3.SAYFA haberlerini okumak için ...
574851
Bardakoğlu'ndan Ramazan Bayramı mesajı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir" dedi. Bardakoğlu, yayımladığı Bayramı mesajında, "evveli rahmet, ortası mağrifet ve sonu azaptan kurtuluş" olan ramazan ayını geride bırakarak sevgi, umut, kardeşlik, dostluk, mutluluk ve kederi paylaşma, bütün bir toplum olarak kaynaşma günü olan bayrama ulaşmanın huzur ve sevincinin yaşandığını belirtti. ayında Kur'an'ın evrensel mesajı ve bir bütün olarak İslam hakkında sağlıklı bilgilenme gayretinde olunduğuna ve elde edilen dini bilgiyi gerek ibadet gerekse sosyal hayata aktarma imkanına kavuşulduğuna işaret eden Bardakoğlu, bu imkanın yaşattığı hazzın sorumluluklar hakkında daha da bilinçlenmeye vesile olduğunu ve böylece inanç, ibadet ve ahlakın güzelliklerini birleştirerek dindarlığı daha da derinleştirme fırsatı yakalandığını anlattı. Baştan sona bir "arınma ve bilinçlenme mevsimi" olan bugünlerde çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek demeden hep birlikte cemaate katılarak camilerin şenlendirildiğini ifade eden Bardakoğlu, mesajında şu görüşlere yer verdi: "Zengin, fakir, akraba, komşu iftar sofralarında buluşarak ekmeğimizi aşımızı yüreğimizdeki sevgiyi ve umudu paylaştık. Allah'ın rızasını kazanabilmek için iyi ve güzel davranışlarımızı arttırdık. O'nun rızasına uygun olmayan davranışlarımızı da terk ederek, üzerimizdeki manevi kirlerden arınma gayretinde olduk. Fitre ve zekatlarımızı vererek hem bireysel hem toplumsal anlamda bunun ortaya çıkardığı güzellikleri ve iyilikleri yakinen müşahede ettik ve aynı zamanda paylaşma, hayırda yarışma sorumluluklarımızı yerine getirmenin huzurunu yaşadık. Sadece midemizle değil, zihnimizle duygu ve düşüncemizle de oruç tutarak irademizi eğittik. ayı boyunca kazanılan yüksek dindarlık seviyemizi, Kur'an ile bilgilenme gayretimizi, paylaşma duyarlılığımızı, hasılı bütün güzel hasletlerimizi yılın diğer günlerinde de sürdürebilmek son derece önemlidir. Nitekim ibadetlerde orta yol ve süreklilik yüce Allah'ın istediği, sevgili peygamberimizin tavsiye ettiği bir durumdur. Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa 'İbadetlerin Allah'a karşı en sevimli olanı az da olsa devamlı olarak yapılanıdır' diye buyurmuştur." "Çok özel günler..." Bardakoğlu, bayramların her yıl gelip geçen sıradan günler olmaktan öte dargınlık ve kırgınlıkların giderildiği, barış, sevgi ve esenliğin toplumun tüm kesimlerine yayıldığı "ben"i "biz" yapan İslam dininin rahmet kaynaklı çağrısına kulak verilip yanı başındakinin fark edildiği ve gözetildiği, toplumda açılan sosyal yaraların sarıldığı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularının yeniden güç kazandığı çok özel günler olduğuna dikkati çekti. Bayramlarda sevgi, saygı, özveri, fedakarlık ve güzellikler adına ne varsa harmanlanıp, bunların gönülden gönüle sunulması gerektiğini belirten Bardakoğlu, şunları kaydetti: "Yüce Rabbimiz tarafından sayısız nimetlerle donatılan dünyamızı bizlere zindan eden hırs ve bencilliğimizi sorgulayarak, 'Neyimizi paylaşamıyoruz?' sorusuna cevap aramalıyız. Farklı anlayışlardan dolayı insanları yargılamadan, sınıflandırmadan ve ötekileştirmeden gönül kapılarını birbirimize açmalı, aramıza koyduğumuz mesafeleri kaldırarak şefkat ve merhamet elimizi birbirimize uzatmalıyız. Varlık sebebimiz ve hayır dualarına har zaman muhtaç olduğumuz anne ve babalarımızı, aile büyüklerimizi, akraba ve komşularımızı bu günlerde ziyaret etmeli, çocukları sevindirmeliyiz. Hastalarımızı, huzur evlerindeki yaşlı vatandaşlarımızı, öksüz, yetim ve kardeşlerimizi ve onlara karşı sorumluluklarımızı hatırlamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin, yurt dışındaki bütün vatandaş ve soydaşlarımız ile İslam aleminin Bayramı'nı kutluyor, bu bayramın hepimize, bütün insanlığa barış ve huzur getirmesini yüce Allah'tan niyaz ediyorum."
574352
YouTube duman altı
ABD ve İngiltere'de yasal olan, ancak kullanılması halinde halüsinasyonlara yol açtığı için tartışmalı olan Salvia divinorum adlı bitkinin YouTube'da başlattığı çılgınlık tartışma yarattı. "Kahin'in adaçayı" olarak da bilinen ve Latince ismi Salvia divinorum (bitki) olan bu bitki, sigara gibi içiliyor ve kısa vadeli, ama yoğun 'yolculuklara' neden oluyor. Yüzlerce genç bu bitkiden içip deneyimlerini video görüntüsü haline getiriyor ve YouTube aracılığıyla başkalarıyla paylaşıyor. Genç bir kızın bu bitkiden içtikten sonra ağzının düşeceğini söylediği video iki milyondan fazla tık aldı. Salvia, nanegillerden bir bitki. Çözünmeye yol açan bir madde olan salvinorin içeriyor. Bunun bilinci uyanık bir zihin ile beynin kalanı arasındaki sinyalleri azalttığına inanılıyor. İngiltere'de yasal olan bitkinin gramı dolara satılıyor. ABD İlaç Ajansı bu bitkiyi, 'endişe verici ilaçlar' listesine koydu. Avustralya, Belçika, Almanya ve başka ülkelerde yasa dışı. Zehirli olmadığı ve bağımlılık yaratmadığı düşünülüyor. Ancak, güçlü psikolojik etkileri daha önce Brett Chidester adlı Amerikalı bir gencin intiharıyla ilişkilendirilmişti. 17 yaşındaki Delaware'li genç evlerinin garajında karbon monoksit zehirlenmesinden ölmüştü. Otopsi raporunda, salvianın ölüme katkı sunan bir faktör olduğu belirtilmişti. Londra'daki St George Üniversitesi'nden Dr. Ken Checinski, "Yasal olması zarar vermeyeceği anlamına gelmiyor. Amfetamin tarzı maddeler içeriyor. Bu kalp atışını ve kan basıncını artırabilir ve uç vakalarda psikozlu tepkilere yol açabilir" diyor. Bitkiyi gönüllü olarak deneyen 32 yaşındaki Chris McCarthy, ilk seferden sonra, bunu "Yaşadığım en korkutucu deneyim" diye anlattı. (Gazeteport) Etiketler: Bu haber kez okundu.
574648
İsrail Gazze'ye yeniden saldırabilir
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY İsrail Gazze'ye yeniden saldırabilir İSTİHBARAT SERVİSİ Kudüs Günü dolayısıyla İstanbul Fatih Camii'nde biraraya gelen çeşitli sivil toplum kuruluşları, İsrail'i protesto ettiler. Cuma Namazı'ndan sonra cami avlusunda toplanan grup 'Kahrolsun İsrail', 'Yaşasın intifada' şeklinde sloganlar attı. Bir konuşma yapan Hamas Siyasi Büro Temsilcisi Ziya Ebu Zeyt, Kudüs'ün kurtuluşu için bütün İslam dünyasını harekete geçmeye çağırdı. İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım ise “İsrail Ramazan'dan sonra Gazze'ye tekrar saldıra-bilir” dedi.
574987
Yeni eğitim ve öğretim yılı 24 Eylül'de başlıyor
Yeni ve öğretim yılı 24 Eylül'de başlıyor genelinde 24 Eylülde başlayacak yeni ve öğretim yılı kapsamında ’da yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ders başı yapacak. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mucip Kına,muhabirine yaptığı açıklamada, kentte yaklaşık bin okul, 100 bin kişilik eğitim kadrosu ve yaklaşık 2,5 milyon öğrenci ile yeni eğitim ve öğretim yılına hazır olduklarını söyledi. İstanbul’da 34 ilköğretim okulu ve 11 lisenin öğrencilere kapılarını ilk kez açacağını belirten Kına, bu yıl yapılan binasıyla birlikte kentte bağımsız anaokulu sayısının 64’e ulaştığını kaydetti. Bu yıl yaklaşık 220 bin yeni öğrencinin birinci sınıfa kayıt yaptırdığını belirten Kına, İstanbul Veli Eğitimi Projesi (İSVEP) ile bir hafta önce eğitime başlayan ana sınıfı ve ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin velilerinin de eğitime alındığını, çocuğun okula başlarken ve okul hayatı boyunca yaşayabileceği sorunlar ve diğer konular hakkında yaklaşık 250 bin veliye bir hafta boyunca 15 saat eğitim verildiğini ifade etti. -OKUL ÖNCESİ VE ÖZEL EĞİTİM ATAĞI- Ana sınıfı kayıtların ise devam ettiğini söyleyen Kına, okullarda ana sınıflarının açılmasına da hızla devam edildiğini vurguladı. Pilot uygulamayla Türkiye’nin 32 ilinde zorunlu hale getirilen okul öncesi eğitimin çok büyük önemi olduğunu ifade eden Kına, "Bu eğitimi almış çocuklar okula diğerlerinden daha önde başlıyor. Muhtemelen gelecek sene okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirecek" dedi. Bu yıl okul öncesi eğitimle birlikte özel eğitim de büyük bir atılım içerisine girildiğini belirten Kına "Sayın Bakanımız daha önce kadın ve aileden sorumlu devlet bakanı olması sebebiyle bu konuya çok büyük önem veriyor. Eskiden özel eğitim okullarının önünde 300-500 kişi sıra bekliyordu. Bu yıl her okul özel eğitime muhtaç çocuklar için bir özel alt sınıf açacak. Bu kaçınılmaz artık. Bu yıl bir tek engellimiz dışarda kalmayacak, eğitim için sıra beklemeyecek" diye konuştu. Liselerde değişen ders programları hakkında da bilgi veren Kına, "Meslek liselerine kültürel içerikli dersler konuldu. Ders saatleri değişti. Örneğin meslek lisesi birinci sınıflarda ders sayısı 34’ten 30’a düştü, 2, ve 4. sınıflarda 40’a çıktı. liselerine kültür dersleri, kimya, fizik ve gibi dersler konuldu" dedi. -YSÖP İLE 869 ÇOCUK OKULA KAZANDIRILDI- Yetiştirici Sınıf Öğretim Programı (YSÖP) kapsamında sokakta kalmış, eğitim alamamış, herhangi bir sebepten dolayı okula kayıt olmamış çocukların okula kazandırıldığını hatırlatan Kına, İstanbul’da geçen yıl hiç okula gitmemiş ve 10 yaş üzerinde olan 869 çocuğun okula kazandırıldığını belirterek, bu durumda olan bin 500’e yakın çocuğu da yıl içinde okula kazandırmayı planladıklarını vurguladı. Kına, bir işte çalışan ya da evde oturan bu çocukların yaşadıkları imkansızlıklar dolayısıyla okula gidemediklerini, ancak YSÖP kapsamında bu öğrencilerin kitap, defter, kıyafet gibi her türlü ihtiyaçlarının kaymakamlıklar tarafından karşılandığını söyledi. İstanbul’da 17 bin civarı devamsız öğrenciyi de okula kazandırmaya çalıştıklarını kaydeden Kına, "İstanbul’un eğitim almamış bir tek kişiyi bile taşıma lüksü yok. Buna tahammülümüz de yok. Okula gitmeyen her öğrenciye ulaşacağız ve okullu yapacağız" diye konuştu. -KIYAFET DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMADI- Bakanlık tarafından yapılan çalıştay sonucu kararlaştırılan serbest kıyafet uygulaması ile okulların öğrencilere okulun kendi asil renklerine uygun birkaç tür kıyafet seçeneği sunmasına karar verildiğini, ancak uygulamaya 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında geçileceğini belirten Kına, "Kıyafet değiştiren okullar olabilir ama il milli eğitim müdürlüğü olarak biz böyle bir şeye müsaade etmiyoruz. Durup dururken kıyafet değiştirmenin bir alemi yok. Velilere ek bir mali külfet getirdiği ve farklı kişilere sağladığı için biz müsaade etmiyoruz" dedi. İstanbul’da bu yıl mezun olan öğrencilerin yüzde 33’ünün üniversitelerin yıllık bölümlerine yerleştiğini belirten Kına, "İstanbul bu konuda çok başarılı. İstanbul’da başarıyı düşük gösteren meslek liselerinin diğer liselere göre oranıdır. üniversiteye öğrenci hazırlamıyor. İstanbul’da mesleki eğitim diğer illere göre daha ileride, yüzde 50 oranında. Meslek liselerini hem kapasite ve hem de içerik olarak geliştirmemiz gerekiyor" diye konuştu. Yeni eğitim ve öğretim yılını 24 Eylül Perşembe günü İsmail Tarman İlköğretim Okulu’nda düzenlenecek törenle Milli Eğitim Bakanı ’nun başlatması ve Çubukçu’nun "demokrasi ve katılım" başlıklı ilk dersi temsili olarak vermesi bekleniyor.
574445
Ses ve çalgı
Güneri Cıvaoğlu BugünSes ve çalgı 19 Eylül Cumartesi 2009 DUYARLI bir soru: “, ’da yol yapan müteahhitlerin 10 iş makinesini ateşe veriyor. Yöredeki Kürt kökenli yurttaşların kullanacağı bu yolu engellemekle PKK çelişkiye düşmüş olmuyor mu?” Bu soruyu Başbakan Erdoğan partisinin il başkanlarıyla yapılan toplantıda yöneltti. Gerçekten... “Hem bölgenin ve insanlarının ihmal edilerek geri bırakıldıkları iddiasını örgütün varoluş nedeni olarak açıklayacaksın, hem de bölgeye ve bölge insanlarına götürülen hizmetleri sabote edeceksin... Bu bir çelişki değil de nedir?” Devlet gelenekleri ve hukuk kuralları ötesinde bu örnek bile “”da ’nin “PKK’yı yok sayamazsınız. Taraflardan biridir” söyleminin hiç de gerçekçi olmadığını ortaya koyuyor. Kürt kökenlilerin yaşadığı köyleri, mezraları bas, evlere gir; “Biz çamurlu su içerken, siz buzdolabından su içeceksiniz öyle mi!” diye kalaşnikoflarla buzdolaplarını tara. Kürt köylerindeki okullarda ders veren öğretmenleri öldür. Sonra cahil bırakıldıklarını iddia et. Var olan hastanelerdeki doktorları tehdit et. Kaçmaya zorla. Estirdiği ve güvensizlik rüzgârı sonucu bölgeye girmesini, yatırım yapılmasını önle. İşsiz gençlik sloganını kullan. Ve bir dizi çelişki daha... Bütün bunlar yöredeki Kürt yurttaşlar tarafından hiç görülmüyor sanılmasın. Başbakan Erdoğan, kamuoyu araştırma şirketlerine yaptırdıkları araştırmalara göre, “DTP’ye bile verilen oyların yarısından fazlasının zorlama sonucu olduğunu” söyledi. Özellikle kırsalda PKK’nın tehdidi daha etkili oluyor. “Bu köyden başka bir partiye tek oy çıkmayacak, yoksa yakarız” zorbalığı bilinmeyen şey değil. Yüzde oyun yarısından hayli fazlası için bu bulgular bir kenara not edilmeli. Başlığı “Ben ne söylirem, sazım ne çalar...” UMUT DÜZLÜĞÜ BAŞBAKAN Erdoğan’ın “açılım” için konuşmalarında yaptığı mantığı “zamanın ruhuyla” uyumludur. 30 yılı aşkın süredir akan kan, 30 bin canın yitirilmesi, bu topraklarda yaşayanları “yetti artık” noktasına getirmiştir. Toplumun ortak aklı “namlu ipoteğine” karşı... 21. yüzyılda hâlâ şiddeti savunmak mümkün olamaz. “Zamanın ruhu” da zaten budur. Bu “mainstream (ana akım)” karşısında kimse ve hiçbir örgüt uzun süre direnemez. “Açılım” dosyasının “kısa, orta, uzun” vadeli aşaması olduğunu öğrenmenin ötesinde henüz içerik hakkında bilgi yok ama “Böyle gelmiş, böyle gider” yolu ile “Bu böyle gitmez, yeni bir yol açmalıyız” levhası dikilmiş “umut düzlüğü” arasında bir tercih zorunluluğu var. Tercihim ikincisidir. Öte yandan... Kendi gerçeğimi böylece vurguladıktan sonra, Başbakan Erdoğan’ın bir söylemi için endişemi de yansıtmalıyım... PKK dayatması değil BAŞBAKAN Erdoğan: “30 senedir silahla PKK’yı bitirebildik mi? Hayır. Bunu Silahlı Kuvvetler de kabul ediyor. halde başka şeyler yapmak lazım” diyor. Böyle bir söylem, “Güvenlik güçleriyle sonuç alamadık, yüzden bu açılımı yapıyoruz” gibi algılanmaya açıktır. PKK tarafından “Biz dayattığımız için açılım yapmak zorunda kaldılar” diye servis edilebilir. Oysa doğrusu şudur: “PKK, silahla dayatarak hedefine ulaşamamıştır. Lideri Öcalan hapistedir. Dünyanın hiçbir ülkesinde sokaktaki adi suçlar, cinayetler, vurgunlar kolluk güçleri tarafından kökünden yok edilemediği gibi, şiddet kullanan siyasi örgütlerin de asker ve polis tarafından tümüyle sıfırlanması mümkün değildir. Önemli olan, silahlı siyasi örgütlerin hedeflerine varmalarını önleyebilmektir. Ve... Gene önemli olan, ekonomik, sosyal, kültürel boyutlarda demokratik açılımları hayata geçirerek, silahlı siyasi örgütleri dayandıkları tabandan koparmak ve boşlukta bırakmaktır. Örgüte yeni katılımların önlenmesidir. Süreç içinde örgütü seyrelterek marjinalleştirmektir.” ’nin açılımı işte bu “iki önemli olanın” raylarında ilerleyecektir. PKK, raylardan birincisini 30 yıldır tüm kanlı saldırılara karşı hizmet dışı bırakmak hedefine ulaşamamıştır. halde bu “açılım”, PKK dayattığı için değil, “zamanın ruhunun” dayatması nedeniyle yapılıyor.
574765
Metroda saldırı: ölü
Meksika'nın başkenti Mexico'daki bir metro treninde silahlı bir kişi etrafa ateş açtı, ilk belirlemelere göre kişi öldü, kişi de yaralandı. Saldırıda ölenlerin bir yolcuyla bir polis memuru olduğu, kişinin de yaralandığı belirtildi. Yetkililer saldırganın yakalandığını söylediler. Görgü tanıkları, saldırganın, eyleminin hükümete karşı olduğunu haykırarak ateş etmeye başladığını söylediler.
574701
Üç belirtiye dikkat! Hüzün yorgunluk enerji azlığı
AHMET EVREN CUMARTESİ OSMAN TANBURACI CUMARTESİ En Çok Gönderilenler Üç belirtiye dikkat! Hüzün yorgunluk enerji azlığı Yaz mevsimi insanların rutin işlerinin azaldığı, doğanın tazelendiği, tatillerin yapıldığı bir mevsim. Bu arada gündüzler uzamış ve insanların iş sonrası kendilerine ayırabildikleri zaman da artmış oluyor. Deniz kenarları ve parklar vaktini değerlendirmek isteyenler için bekliyor. Yazın yaşanan tüm bu canlanmaya karşın sonbahar ve kış döneminde tersine bir dönem yaşanıyor. Gündüzler kısalmaya, havalar değişmeye, doğa hüzne bulanmaya başlıyor. Bu değişimden insanlar da nasibini alıyor. Bu da sonbahar depresyonuna neden oluyor MEZİN TANRISEVEN KADIN VE ESTETİK Psikolog Ferahim Yeşilyurt, sonbaharın hüzün mevsimi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “İlkbahar doğanın canlanmasına, sonbahar ise canlılığını azaltmasına karşılık gelir. Bu nedenle sonbahar hüznü çağrıştırır. Havaların kötüleşmesi açık alanlardan tekrar güneşsiz kapalı alanlara gidilecek olması keyifsizlik ve mutsuzluk verebilir. Güneşli güzel günlerin artık gerilerde kaldığı, çetin kış koşullarının tekrar gelmek üzere olduğunu hatırlatır. Bu nedenle sonbahar hüzün mevsimi olarak anılır.” Güneşi az görmek, iş sorumluluklarının artması, okulların başlaması, havaların serinlemesi insanlarda birtakım ruhsal değişimlere neden olur. Ferahim Yeşilyurt sonbahar depresyonunun en sık rastlanan belirtilerinin hüzün, yorgunluk ve enerji azlığı olduğunu belirtirken, diğer belirtileri şöyle sıralıyor: Sabah uyanmakta güçlük çekme Yataktan kalkmak istememe Karamsarlık Cinsel enerjide azalma Çabuk sinirlenme PEKİ NE YAPMALI? İyi bir tatil sonrasında yeterince dinlendiğimizi düşünmek lazım.“Bu kadar tatilden sonra yeniden yeni sorumluluklar alabilirim.” diye düşünmek lazım. Yeni planlar hazırlamakta fayda var. Yeni planlar hem bizi bir şeyler yapmak için zorlar hem de hareketlendirir. Uyku ve beslenme alışkanlıklarımızı yeniden tatil öncesine göre düzenlemek gerekir. Yeni amaçlar, hedefler oluşturmak gerekir. GİDEN ENERJİ GERİ GELİR Mİ? Güneş ışınlarının daha az olduğu kış aylarında depresif duyguların daha fazla arttığı bilinir. Hatta depresyonda “ışık tedavisi” adında bir yöntem bile vardır. Özellikle İskandinav ülkeleri gibi kış aylarının çok yoğun geçtiği bölgelerde bu tedaviden yararlanılır. Peki enerjimizi artırmak için neler yapmalıyız? Düzenli egzersiz yapın. Günde bir saat yürüyüş bile yeterli. Sağlıklı beslenmeye özen gösterin. Düzenli uyuyun. Aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkın. Güne mutlaka iyi bir kahvaltıyla başlayın. Arkadaşlarınıza vakit ayırın. İşyerinde kısa molalar verin. Keyif aldığınız aktiviteleri planlamaya çalışın. KARAMSAR KİŞİLER DAHA BİR DİKKAT Depresif duygu durumu, çökkünlük, kaygı ve endişe genellikle kadınlarda daha sık görülür. Bu nedenle sonbahar depresyonunun da kadınlarda daha sık görüldüğünü söyleyebiliriz. Diğer taraftan daha önce depresyon tanısı almış kişilerde de bu dönemlerde depresyonun tekrarlama ihtimali artar. Özellikle karamsar, endişeli, özgüveni düşük kişiler bu dönemlerde daha fazla risk taşırlar. ÇİKOLATA KEYİF GETİRİR Beyaz şekerden uzak durmak gerekir. Kan şekerini hızla yükseltip düşürdükleri için halsizlik, yorgunluk hislerine neden olabilirler ya da artırabilirler. Bunun yerine şekeri doğal meyvelerden kullanmak daha iyidir. Tatlı, çikolata ve pastaların fazla tüketimi fayda sağlamaz. Diğer taraftan vitamin eksikliğine bağlı olarak da yorgunluk halsizlik hissedilebilir. Bunun için doğal vitaminler kullanılabilir.
575565
Musul'da bombalı saldırıda 11 yaşındaki çocuk öldü
Musul'da bombalı saldırıda 11 yaşındaki çocuk öldü BAĞDAT (A.A) ’ın kuzeyindeki Musul kentinde yol kenarına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu 11 yaşındaki bir erkek çocuğu öldü Polis, bombanın, muhtemel hedefi olan polis devriyesinin yoldan geçmesinden sonra patladığını, olayda çocuğun iki arkadaşının da yaralandığını bildirdi. Bu arada, Musul’un bir başka semtinde izinli olan Iraklı bir askerin, silahlı sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi.
574870
Kayseri'de kene vakası
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Kayseri'de kene vakası KAYSERİ (İHA) Kayseri'de, annesi tarafından saçları taranan yaşındaki kızın kafasına yapışık halde bulunan kene, hastanede çıkarıldı. Edinilen bilgiye göre olay, Kayseri'nin Danişment Gazi Mahallesi Paydak Sokak üzerindeki bir evin bahçesinde meydana geldi. Arkadaşları ile bahçede oyun oynayan yaşındaki F.D., akşamüzeri eve dönerken annesi Gülsüm D. tarafından saçları taranırken, kafasına yapışmış bir kene bulundu. Hemen komşuları tarafından Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilen F.D.'nin kafasına yapışan kene çıkarıldı. F.D gerekli tetkiklerin ardından, taburcu edildi.
575044
Siyasilerden Bayram mesajları
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Şeker Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Gül, bir Şeker Bayramı'nı daha karşılamanın mutluluğunun yaşandığını ifade etti ve bayramın, ruhuna uygun biçimde huzur, barış ve kardeşlik içinde geçirilmesini diledi. Dini bayramların yardımlaşma, dayanışma, kardeşlik ve dostluk duygularının en yoğun şekilde yaşandığı müstesna günler olduğunu ifade eden Gül, bayramlarda dargınlıklar ve kırgınlıkların unutulduğunu, bireysel sevinçlerin ortak mutluluğa dönüştüğünü kaydetti. Gül, bayramların, daha çok kucaklaşmak ve kaynaşmak için önemli bir fırsat olduğuna inandığını belirtti. Asırlardır hoşgörünün egemen olduğu Anadolu ikliminin, milletin hasletlerinin olgunlaşmasına ve insanlar arasındaki bağın güçlenmesine imkan sağladığının altını çizen Gül, şunları kaydetti: ''Türkiye, 70 milyonun kardeşçe yaşadığı, sevinçte, tasada ortak refleks gösteren güçlü bir ülkedir. Ne mutlu bizlere ki birbirine sıkı sıkı sarılan, değerlerine ve kültürüne sahip çıkan, herkesin gıpta ile baktığı bir milletiz. Bizler bin yıldır bu topraklar üzerindeyiz. Bu süreç içinde ortak sevinçler, acılar yaşadık. Büyük güçlüklerin üzerinden hep birlikte geldik. Engin birikimimizle, zengin bir tarihsel ve kültürel miras oluşturduk. Bu miras içinde farklıların bulunması tabiidir. Bunlar Anadolu kültürü içinde yoğrularak zenginleşti ve bu günlere geldi. Farklılıklarımız, kültürel çeşitliliğimiz ortak mirasımızı oluşturan zenginliğimizdir. Sahip olduğumuz bu birikimi en iyi şekilde koruyacağız. Güzel yarınların temellerini hep birlikte atacağız. Ayrılığı değil, birliği ve sevgiyi yaşatacağız. Toplumumuzu kuşatan ortak değerlerimize sahip çıkacağız."Birbirimizi dinlemeli ve anlamalıyız" Cumhurbaşkanı Gül, bayramların aynı zamanda bir renk, sevinç, coşku ve daima bir umut olduğunu belirterek, ''Çocukluğumuzun huzur veren bayramlarını ve bayramlarda oluşan sevgi ortamını hangimiz unutabiliriz? Bu güzellikler nasıl nesiller boyu yaşatılarak, bizlere kadar ulaştıysa, bizler de gelecek nesillere bunu en güzel biçimde aktarabilmeliyizdeğerlendirmesinde bulundu. Ülkenin geleceği için daha güzel günler için herkesin birbirini anlamaya çalışması gerektiğini vurgulayan Gül, şöyle devam etti: ''Birbirimizi anlamak için de önce dinlemeliyiz. Birbirimizi ne kadar iyi anlarsak, sorunlarımızı kadar rahat çözebiliriz. Empati kurarak, kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilmeliyiz. Nasıl başkalarından saygı bekliyorsak, bizim de bu saygıyı karşımızdakine göstermek zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Farklı görüşlere daima hoşgörüyle yaklaşmalı, herkesin düşüncesini ifade etmesine saygı duymalıyız. Fikirlerin samimi bir şekilde tartışılması ve paylaşılması, açık toplum olmanın şüphesiz en önemli gereklerindendir. Milletimizin hasletleri arasında yer alan hoşgörüyü daima öne çıkarmalıyız. Bunları başardığımız müddetçe, hedeflerimize daha hızlı ulaşacağımızdan, halkımızın huzur ve mutluluğunu artıracağımızdan şüphe duymuyorum."Kendimize haksızlık etmeyelim" Türkiye'nin büyük bir dinamizm yakaladığına işaret eden Gül, istikrarını koruyan, uluslararası alanda ağırlığını sürekli artıran güçlü bir ülke olarak yükselmeye devam ettiğini ve devam edeceğini vurguladı. Gül, Türkiye'nin dünyada sözü dinlenen, uluslararası sorunlarda arabuluculuğuna ve desteğine ihtiyaç duyulan güçlü bir ülke profili çizerken, içeride de tüm kurumlarının ve toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla bu istikrarını sürdürmesinin yaşamsal önem taşıdığına dikkati çekti. ''Bu güçlü konumumuzun farkına vararak kendimize haksızlık etmekten kaçınalım. Büyük düşünelim ve potansiyelimizi iyi kullanalımdiyen Gül, demokrasisini olgunlaştıran, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi adımlar atan, ekonomisini güçlendiren Türkiye'nin geleceğe güvenle baktığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, mesajını şöyle tamamladı: ''Bin yıldır bu topraklarda barış içinde yaşayan milletimizin birlikteliğine bundan sonra da kimsenin zarar veremeyeceğini bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum. Yeter ki kendimize güvenmeye ve öz güvenimizi sağlam tutmaya devam edelim. En büyük gücümüz olan birlik ve beraberliğimizi koruyalım. Bu vesileyle şunu da hatırlatmak isterim ki; memleketimizin kıymetini bilelim. Bugüne kadar itinayla koruduğumuz kardeşlik bağlarımıza zarar verecek, sorumsuz söylem, eylem ve davranışlardan kaçınalım. Ayrılık yaratarak aramıza nifak tohumları sokmak isteyenlere hep birlikte karşı çıkalım. Türkiye'nin yarınlarının aydınlık olduğuna yürekten inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Milletimin, bütün insanlık alemiyle birlikte bu güzel bayramını tebrik ediyor; daha nice mutlu ve sağlıklı bayramlara hep birlikte ulaşmayı Allah'tan temenni ediyorum.TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Şeker Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Şeker Bayramı'na ulaşmanın mutluluğu ve coşkusunun hep birlikte yaşandığını belirtti. ''Hepimizi kaynaştıran, bütünleştiren, birlik ve beraberliğimizin en güzel ifadesi olan bayramlar, toplumsal huzurumuzun pekiştirilmesine katkıda bulunmaktadırdiyen Şahin, farklı medeniyetlerin hayat bulduğu Doğu'nun ve Batı'nın buluşma noktasındaki Türkiye'nin sahip olduğu potansiyelle her geçen gün daha da geliştiğine dikkati çekti. Bölgesinin parlayan yıldızı olan Türkiye'nin bugün barışın ve istikrarın sürekli kılınması yolundaki çabalarıyla uluslararası sorunlarda inisiyatif alabilen güçlü bir ülke durumunda olduğunu ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ''Bizi güçlü kılan özellikler; büyük medeniyet geleneğimiz, kültürel zenginliğimiz, dinamik ekonomik yapımız ve manevi değerlerimizden beslenen dayanışma ruhumuzdur. Milletimiz bu özelliklerini geleceğe de yansıtacak ve karşılaştığı sorunları bu anlayışla çözecektir. Aydınlık yarınlara ulaşmak için, kendimize güvenmemiz ve inanmamız gerekiyor. Gelecek kuşaklara demokrasisi güçlenmiş, özgürlükleri gelişmiş, insanların yüzü gülen, sevginin, kardeşliğin ve hoşgörünün hakim olduğu bir ülke bırakmak için çalışıyoruz. Millet olarak birlik ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Farklılıklarımızı çatışma ve kavga nedeni olarak değil, zenginlik kaynağı olarak görmeli ve toplumsal uzlaşmamızı artırmaya gayret etmeliyiz. Sayısız güzelliklerin yaşandığı Ramazan Bayramı'nı böylesine bir anlayışın ve diyalog kültürünün gelişmesi için fırsat olarak görmeliyiz. Milli iradenin rehberliğinde bağımsızlık mücadelemizi yöneten, Cumhuriyeti ilan eden, devrimleri hayata geçiren Meclisimiz, bugün de milletimizin sorunlarını çözecek kararlılık ve güçtedir.Güzel bayram günleri gibi Türkiye'nin geleceğinin de aydınlık olduğuna inandığını vurgulayan Şahin, Türkiye'nin yetişmiş insan gücü, genç nüfusu, geçmişten gelen köklü birikimi ve zengin kaynaklarıyla dünyanın ileri ülkeleri arasında yerini alacağından kuşku duymadığını belirtti. Şahin, ''Yüce Meclisimiz ve milletvekillerimiz adına tüm vatandaşlarımızın bayram sevincini ve coşkusunu yürekten paylaşıyor ve Ramazan Bayramlarını kutluyorum. Bu özel günlerin tüm insanlığa, İslam alemine ve ülkemize sağlık, huzur ve barış getirmesini diliyor, selam ve sevgilerimi iletiyorumdedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan Bayramı nedeniyle bir mesaj yayınladı. Erdoğan, mesajında, "Milletçe Ramazan ayının barış, kardeşlik ve bereket iklimini tüm benliğimizle idrak edip yaşamanın huzuruyla mübarek bir bayram gününe daha kavuşmanın büyük mutluluğunu yaşıyoruz. Dargınların barıştığı, dayanışma duygularının yoğunlaştığı, birlik ve beraberliğimizin pekiştiği bu bayramda bir kez daha milletçe birbirimizi sevgiyle ve sevinçle kucaklıyoruz" dedi. Erdoğan, mesajında şöyle dedi: "Ancak dünyanın birçok yerinde bu bayram sevincini Türkiye'deki gibi yaşayamayan insanların da olduğunu biliyor ve bu bayrama buruk gönülle giren her insanın hüznünü, acısını da yüreğimizde taşıyoruz. Yüzyıllarca barış ve adalete öncülük etmiş büyük bir medeniyetin mirasçıları olarak geçmişte olduğu gibi bugün de gelecekte de bu bayram iklimini her yere taşımaya, yaşanan acıları da sevinçlerimiz gibi paylaşmaya devam edeceğiz. Başta İslam ülkeleri olmak üzere bütün dünyada halen yer yer yaşanılan savaş, çatışma ve yıkımlara karşı her zamankinden daha çok duyarlı olacak, barış ve adaletin bayrağını daha da yükselteceğiz. Elbette öncelikle bu toprakların insanları olarak, kadim kardeşliğimizi güçlendirerek yaşatacak, hiç kimsenin birliğimizi, beraberliğimizi bozmasına fırsat vermeyeceğiz. Herkes bilmelidir ki, barış ve kardeşlik çınarının kök saldığı bu topraklar, fitne tohumlarına asla bir bereket oluşturmayacaktır. Adaletten, hak ve hakkaniyetten ayrılmadan, kimsenin hukukunu çiğnemeden ve çiğnetmeden kardeşliğimize, barışımıza, gönül birliğimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Mutlulukla ifade etmeliyim ki, bugün artık zorlukların birçoğunu geride bırakan, sosyal bir hukuk devleti olarak hem sosyal restorasyonunu hem demokratik açılımlarını büyük ölçüde tamamlayan, sürekli atılım içerisinde olan bir Türkiye var. Bölgesinde ve dünyada itibar gören bir Türkiye var. Gönül bağlarımızı sağlam tuttukça, asla umutsuzluğa, karamsarlığa kapılmadıkça, birbirimize sımsıkı sarıldıkça, aynı hedefe kilitlendikçe aşamayacağımız hiçbir engel, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur." MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Şeker Bayramı dolayısıyla yayımladığı kutlama mesajında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, manevi iklimin, toplumsal dayanışmanın ve zorda kalanları hatırlamanın eşsiz fırsatlarını sunan Ramazan ayını geride bırakarak yeni bir bayrama daha ulaşıldığını ifade etti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, küçüklerin hatırlandığı, büyüklerin sayıldığı, kucaklaşmanın, kavuşmanın ve buluşmanın millet fertlerinde davranış haline geldiği bayramların, milletin kültür hayatındaki öneminin büyük olduğunu vurguladı. Bahçeli, yurttaşlar arasında güzel dileklerin ve hayırlı temennilerin karşılıklı olarak sunulduğu mana yüklü günlerdeki hoşgörünün, anlayışın ve vefanın yılın her anında da görülmesine ve gösterilmesine çok ihtiyaç bulunduğunun tartışmasız bir gerçek olduğunu belirtti. ''Milletimizin üzerine çöreklenen sosyal, siyasal ve ekonomik açmazlardan dolayı karamsar ve endişeli bir şekilde karşıladığımız bu bayram günlerinin, tahrip edilmeye uğraşılan milli birliğimize güç vermesi en öncelikli temennimdirdiyen Bahçeli, bayramların, ihtilafların çözüme kavuşması, hiziplerin bitmesi, dargınlıkların unutulması, küsler arasındaki mesafelerin kalkması gereken özel zamanlar olduğuna işaret etti. DSP Genel Başkanı Masum Türker DSP Genel Başkanı Masum Türker, ''Şeker Bayramıdolayısıyla yayımladığı mesajında, sevginin ve hoşgörünün simgesi olan bayramların ulusal birliği ve dayanışmayı güçlendiren önemli günler olduğunu ifade etti. Türker, ''Bu anlayış içerisinde bu Şeker Bayramı'na ülkemizin sorunlarını aşacağı bir milat olması dileğiyle giriyoruzdedi. 19 Eylül 2009
574147
Teşekkürler 12 Dev Adam
Teşekkürler 12 Dev Adam Milli Basketbol Takımımız, Yunanistan'a uzatmada yenilerek, Avrupa Basketbol Şampiyonası'na veda etti. 36. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonası'nda Milli Basketbol Takımımız, çeyrek finalde Yunanistan ile karşılaştı. Nefesleri kesildiği maçta normal süre 65-65 berabere tamamlandı. 12 Dev Adam, uzatma bölümünde yaptığı basit hatalarla Yunanistan'a 76-74 yenilerek, turnuvaya şanssız bir şekilde veda etti. Yunanistan ise şampiyonada adını yarı finnale yazdıran taraf oldu. İlk tur grubunu yenilgisiz lider tamamlayan, ikinci tur grubunu ise Slovenya yenilgisiyle ikinci sırada tamamlayan ay-yıldızlı ekibimize, gösterdiği yüksek performansla Türkiye'ye yaşattığı sevinçler nedeniyle teşekkür ediyoruz.
574760
İDO ve İGDAŞ'ta özelleştirme yol haritası tamam
İDO ve İGDAŞ'ta özelleştirme yol haritası tamam 19 Eylül 2009 Cumartesi, 08:52 İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) 10 milyar dolar beklediği İDO ve İGDAŞ şirketlerinin özelleştirilmesinin şartlarını aktaran yol haritası İBB meclisinde oy çokluğuyla kabul edildi. Sabah gazetesinin haberine göre, "Blok satış ve Halka Arz" şeklinde yapılacak özelleştirme süreciyle kapalı teklif ve açık artırma usülüyle ihale yapılacak. Kabul edilen karara göre İBB Kaynak Geliştirme ve İştirakler Daire Başkanlığı'nca tarafından yürütülecek ihale işlemleri ve ihale komisyon kararı yeniden İBB meclisi onayına sunulacak. İGDAŞ'ın hisselerinin tamamının satılması halinde bile doğalgaz piyasa kanunu gereğince İGDAŞ hisselerinin yüzde 10'luk kısmının bedelsiz olarak İBB'ye devredilme şartı da yer alıyor. İDO'yla ilgili süreç de İGDAŞ'la birlikte yürütülecek. Bu arada İBB, kendisine ait Swissotel ve Hyatt Regency otellerinin arazisini satışa çıkarıyor. Satış yetkisi İBB Başkanı Kadir Topbaş'a verildi.
575518
Tokat lideri devirdi!
Haberi Ekle Tokat lideri devirdi! 19/09/09 18:47 TOKATSPOR: BUGSAŞSPOR: Stat: Gaziosmanpaşa Hakemler: Serkan Ergün, Metin Cebeci, Sami Gürel Tokatspor: Ergin, Taner, Gökalp, Fatih, Abdullah (Dk. 70 Mert), Ersan, Arif (Dk. 63 Eray), Kerem, Ogün, Yaşar (Dk. 83 Adem), Aşkın Bugsaşspor: Ozan, Necdet, Mustafa, İbrahim, Murat, Satılmış, Muhammet, Ali (Dk. 85 Bülent), Mehmet (Dk. 74 Emrah), Alican (Dk. 63 Eyüp), İbrahim Gol: Dk. 90+2 Adem Sarı kartlar: Ogün (Tokatspor), İbrahim, Emrah (Bugsaşspor)
575412
Falezlerde Rus turistin cesedi bulundu
Alınan bilgiye göre, Karaalioğlu Parkı'nda gezintiye çıkan vatandaşlar, falezlerin alt kısmındaki kayalıklarda bir kişinin hareketsiz durduğunu görerek polise haber verdi. Falezlere, denizden botla deniz polisi, karadan da itfaiye ekipleri ve 112 acil sağlık görevlileri gönderildi. Kayalıklara ulaşan deniz polisi ekipleri, iki ya da üç gün önce falezlerden düşerek hayatını kaybettiği belirlenen bir kişinin cesediyle karşılaştı. Deniz polisi ve itfaiye ekipleri, torbaya koydukları cesedi denizden yüzerek bota çıkardı. Botla Antalya Yat Limanı'na getirilerek karaya çıkarılan cesette yapılan incelemede, cep telefonu ve iki pasaport çıktı. Pasaporttan isminin Mikhail Missin (47) olduğu belirlenen turistin cesedi Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı. Diğer pasaportun Rus turistin eşine ait olduğu belirtildi. Polis, Mikhail Missin'in eşine ulaşmak için çalışma başlattı.
574546
Viyana'ya Türk kültürü kuşatması
LİNKLER Aynur'un açılış konseriyle başlayacak festivalde Fatih Akın'ın 'Crossing The Bridge-The Sound of İstanbul' filminin gösterimi, Aydın Esen, Nim Sofyan, Mısırlı Ahmet Duo, Ferhan-Ferzan Önder, Hüseyin Sermet, Martin Grubinger, Selim Sesler, Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demirçioğlu konserleri öne çıkan etkinliklerden. KÜLTÜR SANAT
575495
Promosyon maytap ciğerini parçaladı
Yuttuğu maytap yüzünden ciğerleri yara olan ve her dakika dahada büyüyen Ömer Faruk Elitok Bursa'daki hastanelerde tedavi şansı kalmayınca donörü annesi ile birlikte helikopter ambulansla karaciğer nakli yapılmak üzere İzmir Ege Üniversitesi'ne götürüldü. Alınan bilgiye göre, olay gün önce Merkez Osmangazi ilçesine bağlı Bağlarbaşı Mahallesi'nde meydana geldi. Adem (30), Ülkü (25) Elitok çiftinin minik oğlu Ömer Faruk Elitok marketten aldığı cipse yapışık halde promosyon olarak satılan patlayıcı oyuncağın küçük maytaplarını dişleriyle sökmeye çalışırken yanlışlıkla yuttu. Akşam üzeri fenalaşan Ömer annesi Ülkü Elitok'a maytabı yanlışlıkla yuttuğunu anlattı. Bunun üzerine aile oğullarını Çekirge Devlet Hastanesi Acil Servisine getirdi. Burada midesi yıkanan Ömer'in yuttuğu maddenin zehirli olduğu karaciğer ve böbreklerine her geçen dakika zarar verdiği tespit edildi. Bunun üzerine minik Ömer'i kurtarmak için sağlık seferberliği başladı. Hastane görevlileri Ege Ünversitesiyle görüşerek minik Ömer'in durumunu anlattı. Ömer'e karaciğer nakli gerekebileciğinin bildirilmesinin ardından Anne Ülkü Elitok'tan kan örnekleri alındı. 112 ambulansıyla afet yönetim merkezine getirilen minik Ömer buradan ambulans helikopterle İzmir'e götürüldü. Helikoptere bindirilmeden önce sedyeye bağlanan minik Ömer uzun süre korkudan ağladı. Ömer'i helikopterin pilotu ve doktorlar teselli etti. Baba Adem Elitok minik oğlunu elinden tutup helikopter ambulansa kadar yolcu etti. Genç adam helikopter havalandıktan sonra eşi ve minik oğlunun ardından gözyaşı döktü. Acılı baba bu tür oyuncakların çocuklar için sakıncalı olduğunu belirterek cips şirektinden davacı olacağını söyledi. Ayrıca Adem Elitok, Ege Üniversitesinde Ömer'e ilaç tedavisi uygulandığı kendisine donör olan annesi ile kanlarının tuttuğu annesinin ciğerinden parça alınıp Ömer'e nakledileceğini belirtti. Etiketler: İHA .
575553
Telefon görüşme kayıtları gizli tanığa rüşvet teklifini doğruluyor
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, tanık Mehmet Nuri Binzet'in ifadesini değiştirmesi yönünde tehdit edildiği ve kendisine para teklifinde bulunulduğuna ilişkin iddialar üzerine yürüttüğü soruşturmanın belgelerini dünkü yargılama esnasında 6. Ağır Ceza Mahkemesine sundu. Aralarında Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da bulunduğu 6'sı tutuklu sanıkla ilgili görülen dava dosyasına eklenen yeni belgelerde, verdiği ifadelerle soruşturmanın başlamasına neden olan tanık Mehmet Nuri Binzet'in yaptığı telefon görüşme kayıtları da yer alıyor. Binzet'in Midyat Cezaevinde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Görüşme kayıtlarında Binzet, paranın bin TL'sini nikahsız yaşadığı bildirilen Özlem adlı kadına teslim edilmesini, geri kalanının ise kendisine verilmesini istiyor. Nihat adlı kişinin de ifadesini değiştirmesi durumunda avukatların hazır olduğunu, gerekli işlemlerin hemen başlatılacağını anlattığı yer alıyor. Tanık Binzet'in 30 Haziran 2009 yılında Abdulhamit isimli bir kişi ile yaptığı görüşmede, şahsa ''Git evinde otur onlara deki, onlardan korkmuyorum, ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.dediği belirtiliyor.
575257
Türkler bilgisayarı eğitim aracı olarak görüyor
Redshift Research tarafından kentli nüfusun yoğun olduğu bölgelerde bilgisayarla bir şekilde tanışmış ya da bilgisayar kullanan toplam 5.220 ebeveynin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre Türkiye'de okulların yüzde 44'ünde bilgisayar bir eğitim aracı olarak düzenli kullanılıyor. 11 ülkede araştırmaya katılan ebeveynlerin verdiği yanıtlar, çocukların tüm ülkelerde bilgisayarı %34 oranla en çok eğlence amaçlı kullandığını gösteriyor. Eğlenceyi %27 oranla eğitim amaçlı kullanım takip ediyor. Bilgisayarı iletişim için kullanan çocukların oranı ise %21. Araştırmaya yanıt veren Türk ebeveynlerin %78'i, "Çocuğunuz bilgisayarı okul ödevi araştırma için kullanıyor mu?" sorusuna olumlu yanıt verdi. Bu soruya en çok olumlu yanıt veren ise %93 ile Güney Afrikalı aileler. Bilgisayar başında çocuğuyla eğitim için vakit geçiren Türk ebeveynlerin oranı ise yüzde 26. Araştırmaya göre, 11 ülkede okulların %47'sinde bilgisayar bir eğitim aracı olarak aktif biçimde kullanılıyor. Türkiye'de ise bu oran %44. Yasin Gençoğlu
575204
Bulgaristan'da Türk TIR'ı otomobille çarpıştı: ölü
'da Türk TIR'ı otomobille çarpıştı: ölü ’da Harmanlı bölgesinde E-80 karayolu üzerinde meydana gelen trafik kazasında biri çocuk kişi hayatını kaybetti. Haskovo Bölge Trafik Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre, içinde ikisi çocuk kişinin bulunduğu Kırcaali plakalı otomobil E-80 karayolunun Harmanlı bölgesinde Polyanovo köyü yakınında karşı yönden gelen Türk plakalı bir TIR’la çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan biri çocuk üç kişi olay yerinde hayatını kaybederken, biri çocuk üç kişi yaralandı. Kaza sırasında yoldan çıkarak şarampole yuvarlanan TIR’ın Türk şoförünün de yaralandığı ve Harmanlı hastanesine kaldırıldığı öğrenildi. Bölge Trafik Müdürlülüğü yetkilileri, kazayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü açıkladı.
574729
'Dünyanın en büyük oyuncusu Stefano'
LİNKLER Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak gösterilen Brezilyalı efsane futbolcu Pele, "Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu Real Madridli Alfredo Di Stefano'dur" dedi.
574374
"Takımın özgüveni yükseliyor"
Haberi Ekle "Takımın özgüveni yükseliyor" 19/09/09 0:02 Trabzonspor Teknik Direktörü Hugo Broos, Antalyaspor karşısında ilk yarı sonunda attıkları golün kendilerini rahatlattığını söyledi. Hugo Broos, 3-1 galibiyetleriyle sona eren maçın ardından yaptığı değerlendirmede, maça iyi başladıklarını belirterek, ''Birkaç pozisyon da bulduk, ancak geçen hafta İstanbul'da olan şans bu kez yanımızda değildi. Orada bütün pozisyonları gole çevirmiştik, ancak bu kez zorlandıkdedi. İlk yarıda yeterince organize olamadıklarını ifade eden Broos, şöyle devam etti: ''İlk yarı sonundaki gol bizi rahatlattı. Yoksa ikinci yarıya daha sıkıntılı başlayabilirdik. İkinci yarı daha derli toplu bir oyun çıkardık. Takım artık kazandığı her maçtan sonra ciddi özgüven yükselişi yaşıyor. Geçen hafta İstanbul'da böyle oldu, bugün de öyle oldu. Geride bıraktığımız zorlu sürece göre daha iyi bir durumdayız. Zaferler ve galibiyetler herşeyi değiştiriyor.Broos, genç oyuncu Barış Memiş'in 18 kişilik maç kadrosunda yer almamasına ilişkin olaraksa, ''Genç oyuncu şans yakaladı mı bunu değerlendirmek zorunda. Bazen forma giymeye başladıkları zaman herşeyin bittiğini düşünüyorlar. Halbuki yolun başındalar. Bunu anlamaları gerekiyor. Sadece Barış için değil diğer genç oyuncular için de bu böyle. Biz bu zihniyetlerini değiştirmeye çalışıyoruzdiye konuştu. -ANTALYASPOR CEPHESİ- Antalyaspor Teknik Direktörü Mehmet Özdilek ise Trabzonspor karşısında 3-1 gibi bir skorla maçı yitirdikleri için üzgün olduklarını söyledi. Yedikleri golün de kendi hatalarından kaynaklandığını ifade eden Özdilek, ''Trabzonspor, futbol adına çok şey yapmadığı müsabakada bizi 3-1 yendi. Her maçtan olduğu gibi bu maçtan da çıkaracağımız dersler var. Artık bugünü unutmak zorundayız. Önümüzde Fenerbahçe maçı var. Trabzonspor'u tebrik ediyor, önümüzdeki maçlar için başarılar diliyoruzdedi. -KOLBASTILI KUTLAMA- Trabzonspor, bu sezon Antalyaspor'u yenerek sahasındaki ilk galibiyetini aldı. Daha önce sahasında Diyarbakırspor'a 2-1 yenilen, Bursaspor ile 1-1 berabere kalan bordo-mavili takımda futbolcular, sahasında bu sezon ilk puan elde etti. Trabzonsporlu futbolcular, maç sonunda kolbastı oynayarak galibiyetlerini kutladılar. Bu arada karşılaşmanın hakeminin Trabzonspor'un 3. golünü Gökhan Ünal'a değil de Antalyasporlu Jedinak'ın kendi kalesine attığı biçiminde yazdığı bildirildi.
575201
Daum'dan revizyon sinyali
Daum'dan revizyon sinyali Twente mağlubiyeti sonrası Teknik Direktörü 'un kadroda bazı değişikliklere gideceği öğrenildi. Sezon başından bu yana Güiza ve Kazım'ın üzerinde ısrarla duran Alman teknik adamın, iki oyuncunun da düşen performansı sonrası Semih ve 'u ilk 11 için ciddi ciddi düşünmeye başladığı bildirildi. Büyükşehir maçında forvette Semih'in sağ kanatta ise Mehmet Topuz'un görev yapması bekleniyor. Sol kanatta sezon başından bu yana iyi bir uyum yakalayan ve Andre Santos da, Daum'un memnun olmadığı isimler arasında. Tecrübeli çalıştırıcının bu kanatta da Vederson ve alternatiflerine yönelebileceği ifade edilirken, Andre Santos ya da Roberto Carlos'tan sadece birinin solda defansif olarak görev yapacağı kaydedildi. RAPORLAR KOCAMAN'A Öte yandan Daum, dünkü idman sırasında elindeki bazı kağıtları, çalışmayı kuleden takip eden Sportif Direktör 'a gönderdi. Futbolcularla ilgili istatistiklerin bulunduğu raporda, bazı isimlerin uyarılması yönünde bir istek de bulunduğu iddia edildi.
575409
Kaçakları taşıyan bot battı: ölü
Yerel yetkililer, ilk belirlemelere göre kişinin öldüğünü, 10 kadar kişinin kurtarıldığını belirtirken, kurbanların, çoğu hamile, kadın olduğunu kaydetti. Yetkililer, Fas ve İspanyol yetkililerin ortak kurtarma çalışmalarının devam ettiğini de açıkladı.
575145
Cezaevi yaşlı mahkumu ''bakamayızdiye kabul etmedi
Cezaevi yaşlı mahkumu ''bakamayızdiye kabul etmediGiriş Saati 12:03 Güncelleme 12:07 Tayvan'da bir cezaevi, ''bakamayızdiye 96 yaşındaki mahkumu kabul etmedi. Apple Daily gazetesindeki haberde, Tayvan Demiryolları İdaresi'nden emekli olan Sun Hsin-ming'in idareye ait bir odayı yasa dışı biçimde işgal ettiği gerekçesiyle ay hapse mahkum edildiği belirtildi. Haberde, demiryolları emeklisinin ülkede ceza alan en yaşlı kişi olarak kayıtlara geçtiği belirtilirken, Sun Hsin-ming'in hapse girmesin diye verilen para cezasını değil ''kurbanı olduğu adaletsizliği kınamak içinhapse girmeyi tercih ettiği kaydedildi.Bunun üzerine başkent Taipei'deki cezaevine gönderilmesine karar verilen yaşlı adamın, ''bu yaştaki bir mahkuma bakma olanağımız yokdiyen cezaevi tarafından kabul edilmediği ve savcılığa geri gönderildiği ifade edildi. Habere göre, emekli demiryolu çalışanı, cezasını Taichung kentinde, mahkumlar için kullanılan bir hastanede çekecek.
575215
Bu kitap Türkleri çok kızdıracak
Bu kitap Türkleri çok kızdıracak 14:22Dan Brown'ın 'Kayıp Sembol' isimli kitabını Türkçe'ye çevirecek olan Petek Demir: "Kitap, Gece Yarısı Ekspresi izleri taşıyor. İstanbul'da geçen bölümü Türkleri kızdıracak" Petek Demir, Dan Brown'ın 'Dijital Kale' hariç tüm kitaplarını Türkçe'ye çeviren isim... ABD ve İngiltere'de satışa sunulan 'Kayıp Sembol'ün ilk örneğine dünyadaki yayınevleri editörleri gibi aynı anda ulaşan ve kitabı okumayı iki gün içinde tamamlayan Demir, kitabın İstanbul'da geçen bir bölümünün Türkler'i kızdıracağını söyledi. yıldır çevirmenlik yapan Petek Demir, 'Masonlar'ın büyük bir sırrının çözülmesiyle' ilgili heyecan dolu romanda Türkiye'den bahsedilen bölümü şöyle özetledi: "Kitapta masonların arasına sızan ve büyük sırrın peşinde koşan kötü karakter, masonların üstadının oğluna tuzak kurarak uyuşturucuyla yakalanmasını sağlıyor ve Kartal Tipi Cezaevi'ne atılmasını sağlıyor. Cezaevi müdürünün de yardımıyla, mason üstadının oğlu öldürülüyor. Cinayetle bağlantılı müdür de karanlık kişilerce ortadan kaldırılıyor. Bu arada mason üstadına bir cezaevi yetkilisinin 'Sizin gibi para sorunu olmayan bir adam için her zaman opsiyonlar vardır. Hükümette bağlantımız var oğlunuzu çıkarabiliriz' diyerek rüşvet imasında bulunuyor. Dan Brown, daha sonra 'Türk' olduğunu özellikle vurguladığı müdürün Marmara Denizi'nin dibinde yattığını yazıyor." Demir, kitabı okurken biraz incinmiş sanki... "Bu kitap Türkleri kızdıracak" diyor ve gülerek ekliyor: "Her yerle ilgili yazacak güzel bir şeyler bulmuş ama İstanbul'la ilgili güzel bir şey bulamamış." "Kitap, biraz Gece Yarısı Ekspresi imgeleri mi taşıyor?" diye soruyorum. "Evet maalesef aynı izler var" diyor. Petek Demir, kitapla diğer dikkat çektiği noktalar şöyle: Kitap 12 saatlik bir saat dilimi içinde Washington'da geçiyor. Çok sürükleyici bir roman. Film izler hissine kapılıyorsunuz. Kitabın baş kahramanı 'Da Vinci Şifresi' romanının da başkahramanı olan Robert Langdon. -Langdon, kadın kahraman olgun yaşlarında akıllı bir bilim insanı Katherine'le beraber masonların sakladığı büyük sırrı çözmeye çalışıyor. Mason Locası kapılarını açtı ABD'Lİ yazar Dan Brown'ın masonluğun sırlarını irdeleyen yeni kitabı "Kayıp Sembol", dünyanın dört bir yanında satış rekorları kırıyor. Yazarın önceki kitapları 'Da Vinci Şifresi' ve 'Melekler ve Şeytanlar'da olduğu gibi 'Kayıp Sembol'de ismi geçen mekânlar da şimdiden edebiyatseverlerin ilgisini çekmeye başladı. Bu sebeple kitaptaki en önemli mekânlardan Washington Mason Locası kapılarını açarak, binanın görüntülenmesine izin verdi. Fotoğraflarda en çok dikkat çeken yer, locanın toplantı odası oldu. Duvarları mavi renkli odanın her yanının masonik sembollerle süslü olduğu görülüyor. Odanın ortasında ise siyah beyaz yer döşemesine sahip ritüellerin gerçekleştirildiği bölüm göze çarpıyor. Sabah
574359
Trabzonspor puanı golle kazandı!
TRABZON 3-1 ANTALYASPOR STAT: Avni Aker HAKEM: Koray Gençerler, Muhittin Gürses, Kemal Yılmaz TRABZONSPOR: Sylva, Tayfun, Egemen, Giray, Ferhat, Serkan, Colman, Selçuk, Gabric, Gökhan, Umut ANTALYASPOR: Polat, Kerim, Yalçın, Orhan Ak, Şenol, Zitouni, Ertuğrul, Korhan, Jedinak, Necati, Veysel MAÇTA İLK YARI DK 1: Karşılaşma Antalyaspor'dan Veysel'in vuruşuyla başlıyor. DK 12: Trabzonspor'da Selçuk orta alandan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortaladı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 21: Trabzonspor atağında Gökhan Ünal sol kanattan arka direğe doğru ortaladı, Gabric bomboş pozisyonda gelişine plase vuruş yapmak istedi ama vuramayınca top auta çıktı. DK 37: Antalyaspor atağında Necati ceza sahası dışından kaleye sert vurdu ama top üstten auta çıktı. DK 45+2: Trabzonspor Umut'un attığı gol ile 1-0 öne geçiyor.Selçuk savunmanın arkasına attığı pasta Umut topla buluştu, kaleci Polat kalesini terketti ve Umut topu kaleci Polat'ın üzerinden ağlarla buluşturdu. MAÇTA İKİNCİ YARI: DK 46: Trabzonspor'un vuruşu ile başladı.. DK 50: Trabzonspor atağında Umut sağ kanattan topla ilerledi, ceza sahası içine yerden ortaladı ve savunmada Kerim son anda araya girerek topu kornere gönderdi. DK 52: Trabzonspor farkı ikiye çıkardı. Colman, Gabriç'in arapasıyla sol taraftan topla cezasahasına girdi. Çok sert ve düzgün vurdu. Top ağlarda... DK 56: Trabzonspor atağında Gabric sağ kanattan ortaladı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 60: Maçta 2-0 Trabzonspor üstünlüğü sürüyor. DK 63: Antalyaspor'da Necati altıpas önünden çift vuruşu kullandı, Veysel topa dokundu, Necati sert vurdu ve kaleci Sylva topu kornere çeldi. DK 70: Maçta son 20 dakikaya girildi.. DK 73: Gökhan Ünal.. Gabric'in derin pasıyla ceza sahası sol çaprazında buluşan Gökhan'ın ortaya çıkardığı topta Jedinak'ın ters vuruşu ağlara gitti.. DK 79: Orhan Ak.. Sağ köşeden ceza sahasına ortalanan kornerde Sylva çıkıp çıkmamakta tereddütte kaldı.. İyi yükselen Orhan kafayla topu ağlara gönderdi.. DK 81: Antalyaspor atağında Sedat sağ kanattan ceza sahası içine ortasını yaptı ama savunma topu uzaklaştırdı. DK 85: Trabzonspor'da Colman sol kanattan serbest vuruş kullandı, ceza sahası içine ortaladı ama savunmada Dijehua topu kornere gönderdi. DK 90: Antalyaspor 10 kişi kaldı. Dijehua rakibine topsuz alanda yaptığı müdahele sonucunda direk Kırmızı Kart gördü. <<<<>>>>
574136
Pazar yerine bombalı saldırı ölü, 21 yaralı
Pazar yerine bombalı saldırı ölü, 21 yaralı Diğer GÜNCEL haberlerini okumak için ...
575440
Terim'e ceza geliyor!
Haberi Ekle Terim'e ceza geliyor! 19/09/09 15:42 2010 Dünya Kupası eleme grubunda oynanan Türkiye-Bosna Hersek maçında yoğun itirazları nedeniyle hakemin tribüne yolladığı Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim'e maç ceza verileceği öğrenildi. Maç gözlemcisi ve hakemin raporlarını inceleyen FIFA ve UEFA Disiplin Kurulu'nun, tecrübeli teknik direktöre maçlık hak mahrumiyeti cezası vereceği bildirildi. 2005 yılında İsviçre ile oynanan 2006 Dünya Kupası eleme maçında Terim'in agresif tutumlarını da göz önünde bulunduran kurulun, bu yönde bir karar aldığı ifade edildi. Türkiye Futbol Federasyonu'nun önümüzdeki günlerde hukuk kurulu aracılığıyla yetkili makamlara gerekli itirazlarda bulunacağı belirtildi. Terim ceza aldığı takdirde Belçika maçını tribünden izleyecek...
574869
Konya'da kaza: ölü, yaralı
ALİ BAYRAMOĞLU KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY Konya'da kaza: ölü, yaralı KONYAAsker oğlunu ziyaret için Konya'ya gelen aile, dönüşte Karapınar ilçesinde kaza yaptı. Kazada aynı aileden kişi öldü, kişi yaralandı. Kaza, Karapınar-Konya karayolunun 26. kilometresinde meydana geldi. Okkaş Yıldırım'ın (58) kullandığı 31 ND 295 plakalı otomobil devrildi. Otomobildeki Hüseyin Koşucu (45) olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan sürücü Okkaş ile otomobilde bulunan aynı aileden Necmiye (36), Hasan (23), Harun (18), Senem (15) ve Furkan (9) Koşucu Konya'daki çeşitli hastanelere kaldırıldı. Yaralılardan Necmiye, Hasan ve Senem Koşucu'nun hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi. Konya'da asker olan çocuklarını ziyaret ettikleri öğrenilen Koşucu ailesinin daha sonra memleketleri Hatay'a dönmek üzere yola çıktıkları bildirildi.
574638
AİHM Türkiye'yi suçlu buldu
KÜRŞAT BUMİN AYŞE BÖHÜRLER RESUL TOSUN MEHMET ŞEKER YASİN AKTAY AİHM Türkiye'yi suçlu buldu STRASBOURGAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Güney Kıbrıs'ta kaybolan kişi ile ilgili açılan davayı dün karara bağladı. Varnava davasında yargıçlar Türkiye'yi olayların aydınlatılması için gerekli soruşturmayı yapmadığı gerekçesiyle mahkum etti. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2, ve 5. Maddelerinin ihlal edildiğine hükmederek Türkiye'nin her davacı için 12 bin euro manevi tazminat ve bin euro dava masrafı ödemesine karar verdi.AİHM'nin 10 Ocak 2008 tarihinde aldığı karara Türkiye itiraz etmiş ve davanın Büyük Daire'de görüşülmesini istemişti.
575065
Konya'da sulama kuyularına su sayacı takılacak
Yapılan araştırmalara göre Konya'da 41 bin 300'ü kaçak olmak üzere toplam 60 bin 500 kuyu bulunuyor. Küresel ısınma, vahşi sulama ve izinsiz açılan kuyular yüzünden Konya Ovası susuzluk alarmı veriyor. Uzmanların, önlem alınmaması halinde birkaç yıl içinde ovanın büyük bir kuraklık tehlikesi yaşayacağı uyarıları yetkilileri harekete geçirdi. DSİ Genel Müdürlüğü, Konya'daki su sorununun çözümü için oluşturduğu projeleri hayata geçiriyor. Genel Müdürlük, çalışmalara bölgedeki kuyu sayılarının tespiti ile başladı. Yaklaşık yıl süren çalışmalar sonunda Konya'da 19 bin 240'ı ruhsatlı olmak üzere toplam 60 bin 500 kuyu olduğu belirlendi. DSİ yetkilileri, kaçak kuyulardan yıllık bin 25 hektometreküp su çekildiğini tahmin ediyor. CEZALAR CAYDIRICI DEĞİL Kaçak kuyulara her geçen yıl yenileri ekleniyor. DSİ, son birkaç yıldır kuyu açılmasına izin vermiyor. Ancak vatandaş ekili alanlarda izinsiz kuyu açmaya devam ediyor. Hukukçular, bu durumun yasal mevzuattaki boşluktan kaynaklandığını düşünüyor. Kaçak kuyu açanlara kesilecek cezaların durumunun yasada belirlenmediği için kaymakamlıklar ve ilgili birimler vatandaşa Kabahatler Kanunu'na göre ceza uyguluyor. Vatandaşın denetimlerde tarlasında izinsiz kuyu tespit edilmesi halinde bin 500 TL ceza yazılıyor. DSİ yetkilileri, yaptıkları çalışmalarda 41 bin 300 izinsiz su kuyusu belirledi. Ancak buna rağmen 2009 yılında sadece 300 kişiye kapatma yazısı, kişiye ise kuyu kapatma cezası verilebildi. DSİ BÜNYESİNDE KOMİSYON OLUŞTURULDU Konya Ovası'ndaki su sorununun çözülmesi amacıyla DSİ bünyesinde bir komisyon oluşturuldu. Aralarında yeraltı suları konusunda uzman daire başkanı, uygulamanın yasal yönlerinin belirlenmesi için hukuk müşaviri ve şube müdürlerinin bulunduğu ekip, yapılacak çalışmalar ile ilgili projele hazırlıyor. Projeler daha sonra birleştirilerek DSİ Genel Müdürü ile Çevre ve Orman Bakanı'na sunulacak. Komisyon, kuyulara su saatlerinin takılması için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak yasal mevzuattaki boşluklar nedeniyle saatlerin ruhsatsız kuyulara mı yoksa tamamına mı takılacağı henüz karara bağlanmadı. Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve Selçuk Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr Güler Göçmez, sayaç uygulamasıyla bölgede ciddi su tasarrufu yapılacağını söyledi. Uygulamanın çiftçiyi daha bilinçli sulama yapmaya yönlendireceğini ifade eden Güler Göçmez, "Projeyle, hem daha az su kullanılacak hem de yetiştirilen ürün türünde değişiklik yaşanacak. Böylece hem kaçak kuyuların kontrolü sağlanacak, hem de yeraltı suları daha akıllıca kullanılacak. Ruhsatlı kuyu sayısı kaçaklardan daha az. Şuan kullanılan su miktarı bu sayede yarı yarıya azalacaktır. Uygulama ile çiftçiye yıllık belirli miktarda su kullanımına izin verilecek. Verilen kota aşılmayacak." diye konuştu. Konya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Hüseyin Motuk ise tahıl ambarının su sorununun çözüme kavuşması için yıldır birçok çalışma yapıldığına dikkat çekerek, "Kuyulara su sayacı takmakla bu sorun çözülmez. Arazilerin toplulaştırılması şart." ifadesini kullandı. Motuk, DSİ yetkilileriyle yaptıkları görüşme hakkında ise şu bilgileri verdi: "Bu görüşmelerimizde arazilerde toplulaştırma, su sayacı takılması gibi tedbirlerin alınmasını görüştük. Ama tek başına su saati bölgenin sorunun çözmez diye düşünüyorum. Bu su sayacı kadar önemlidir. Toplulaştırma yapıldıktan sonra bölgedeki fazla kuyular kapatılmalı. Yeterince kuyu açık bırakılmalı. Bu kuyulara su saati bağlanmalı. İhtiyaç ne kadar ise kadar su kullanımına izin verilmeli. Bütün kuyulara saat takmak çok fazla bir çözüm getirmeyecektir."
574428
Başbakan Erdoğan canlı yayında ağladı
Başbakan Erdoğan canlı yayında ağladı 01:19Umut TÜTÜNCÜ AHT Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV'de canlı olarak yayınlanan ''Başbakan ile Özeladlı programa katıldı. Ünlü sanatçı Neşet Ertaş ve Zekai Tunca'nın da konuk olduğu programda Başbakan Erdoğan, kendi sesinden okuduğu bir şiirin yayınlandığı sırada gözyaşlarını tutamadı. Erdoğan, "Bu şarkı bitmez" adlı albümünde seslendirdiği, şair ve yazar Erdem Bayazıt'a ait olan "Sana bana vatanıma ve ülkemin insanlarına dair" klibini izlerken gözleri doldu. Başbakan'ın "Kadınlar bilirim ülkeme ait, Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak, Göğüsleri Çukurova gibi münbit, Dağ gibi otururlar evlerinde, Limanlar gemileri nasıl beklerse, Öyle beklerler erkeklerini..." bölümünde ise gözyaşlarını tutamadı. Kağıt mendille gözyaşlarını silen Erdoğan, programın sonunda "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısını söyledi.