instruction
stringlengths
0
2.7k
input
stringlengths
0
4.47k
output
stringlengths
11
1.71k
Çocuklar da okula gitmeye çok hevesliydi, okulda hiçbir zaman devamsızlık sorunu olmazdı. Yöre insanı, çocuklarını okula göndermenin gerekliliğine yürekten inanırdı.
A) I ile II B) I ile IV C) II ile V D) III ile V E) IV ile V
Çözümü: Bir paragraf giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur. Bu bölümlerin özelliklerini bilmek ayrıca bir olayın olması gereken sırayı iyi kestirmek bu tür sorularda işimizi kolaylaştıracaktır. Bunda göre önce bir ilk cümlesi belirten 'de' bağlaçından dolayı giriş cümlesi olmaya uygun değildir. O halde bu cümlenin yeri doğru değildir ve giriş cümlesini tespit etmek gerekir. I, III, IV ve V cümleler giriş cümlesi olmaya uygun değildir. Sadece II. cümle giriş cümlesi olabilir. İcin I ile II. cümlelerin yerlerinin değiştirilmesi gerekir.
Günümüzde izleyicileri korumak amacıyla medya içeriklerinde çocuk ve gençler için konulan yaş sınırları akıllı işaretlerle ifade ediliyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?
A) I. ile III. B) II. ile IV. C) III. ile IV. D) III. , IV. ve V. E) IV. ile V.
Cevap B. Çözümü: I numaralı cümle şekil ve anlam bakımından bir parçanın giriş cümlesi olmaya uygundur. Ancak II. cümle anlamsal bu cümlenin devamı değildir. II. cümledeki "- bu gelişimsel farkları" ifadesine bakarak bu cümlenin "gelişimsel farkları" içeren bir cümleden sonra gelmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Buna göre cümlenin incelendiğimizde, III. cümledeki "- ...yedisi yaşındaki bir çocuk ile on yaşındaki çocuk arasında derin bir uçurum olabilir." ifadesinde söylenebilecek "Bu farklar söz..." diye başlayen bir cümle ise anlam olarak I. cümleden sonra gelmeye uygundur. Kompozisyon bütünlüğüne bakarak parçada numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturması için II. cümleyle IV. cümlenin yer değiştirmesi gerekir diyebiliriz.
İnsan yaşamı için hayati öneme sahip olan su, aynı zamanda en çok kirlenen doğal maddedir. Bu parçada numaralanmış cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturabilmesi için hangilerinin birbiriyle yer değiştirmesi gerekir?
A) I. ile II. B) II. ile III. C) II. ile IV. D) III. , IV. ve V. E) IV. ile V.
Çözümü: Parçanın her cümlesi anlatım açısından birbirinin devamı olmalıdır. Bu tür sorularda giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini özellikle bilmek önemlidir. Parçaya baktığımızda I, II ve III. cümlelerin yerleri doğrudur. Lakin IV. cümlede oluşan bu kırılığın "denilmiş fakat III. cümlede bu kırılığın "Su kirliliği oluşur." ifadesi kullanılmış ve III. cümleden sonra gelmesi gerektiği sezdirilmiştir. Dikkat edilirse IV. cümlede geçen "su kirliliği" ifadesiyle V. cümlede geçen "suyun kirlilik" ifadesi örtüşmektedir.
Bir paragrafta bir konu vardır. İkinci konu bir paragraf demektir. Bu tür sorularda iki ayrı düşüncenin ele alındığı bir metin verilir. Numara olarak verilen cümlelerden hangisinin ikinci paragrafın ilk cümlesi olabileceği sorulur. (1) 2024 yılının başlarında yapılan bir araştırmaya göre ebeveynlerin ve öğretmenlerin en çok muzdarip olduğu konulardan biri, çocukların sürekli şikayetçi olması. (II) Peki bu problemın altında ne gibi sebepler yatıyor olabilir? (III) Araştırma sonuçlarına göre neden şikayet etme ihtiyacı duyuyor çocuklar küçük meselelerde bile topluma veya şikayet ettikleri kişiye karşı sosyal benliklerini ispat etme çabası olası sebeplerin başında gelir. (IV) Bunun yanında Çocuklar uslu olduklarını veya haksızlığa uğradıklarını bu yolla göstermeye çalışmaları da elde edilen bir başka veridir. (V) Her birey, çocuğunun özgüvenli ve problem çözme becerilerine sahip bir birey olmasını ister. (VI) Bu konuda ebeveynler unutmamalı ki çocuklar onların aynası gibidir ve onlar nasıl iletişim kurarsa çocuk da öyle iletişim kurmayı öğrencektir. (VII) Bu nedenle, çocuğunuza açık ve dürüst bir şekilde iletişim kurmaya çalışın ve ona saygılı davranın.
A) II B) III C) IV D) V E) VI
Cevap D. Çözümü: İlk cümleden başlanarak V. cümleye kadar çocukların sürekli şikayetçi olmaları üzerinde durulmuştur. "Her ebeveyn, çocuğunun özgüvenli ve problem çözme becerilerine sahip bir birey olmasını ister." cümlesiyle çocukların şikayetçi olma konuları değişmiş ve ebeveynlerin çocuklara davranış kazandırılmında önemi teskil ettikleri anlatılmıştır. Buna göre bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın V. cümleyle başlaması gerektiği söylenebilir.
(I) Olaylara bağlı anlatılar üreteceksek o devrin yaşam koşullarını, tarihinin sosyal ve siyasi özelliklerini birlikte ele almamız. (II) Bir yapıt ya da bir edebi kişiliği daha iyi anlayabilmenin yollarından biridir bu. (III) Tasarladığım işin doğası, eski dönemlere düşler yoluyla da olsa gitmemi gerektiriyordu. (IV) Çünkü o dönemlerdeki tarihî kişilerle bir serüvene ortak olmak bana heyecan veriyor, beni mutlu ediyor. (V) Evliyâ Çelebi gibi bir kişiliği hem yaşadığı çağın koşullarıyla birlikte anlatayım hem de modern çağ insanıyla onu tanıştırayım istedim. (VI) Böylece birbirine paralel iki zamanlı bir yapıt ortaya Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Cevap C). Çözümü: Paragraf anlam bütünlüğü içerisinde bir bütündür. Gerek düşünce gerekse anlam bakımından her cümle bir öncekinin devamı olmalıdır. Paragrafta, düşüncenin boyutu farklılaşırşa yani konu değişirse yeni bir paragrafı gerektirir. Buna göre soruya baktığımızda, I. ve II. cümlelerde yazar genel bir bilgi vermektedir. Ayrıca cümleler arasında bağlantı kuran ifadeler kullanılmıştır (yollardan biridir bu). Yazar III. cümlede bir anda "tasarladığım" ifadesiyle bir önceki cümlelerin aksine konuyu öznelleştirmiştir. Haliyle yeni bir düşünceye geçmiştir. O halde parça III. cümleden itibaren yeni bir paragraf olarak değerlendirilebilir.
(I) Asagi yukarı yıldır yazıyorum. (II) Filmlere dalga geçmeden, kimseyi küçümsemeden yazıyorum. (III) Derdim de iyi olmuş, kötü olmuş diye yargılamamak; eğilip büzülüp yalnızca film yapanların dertlerini, amaçlarını anlamaya çalışımdan geldi diye dökmek. (IV) Kolay beğenmemek, film göklere çıkarmaktan hoşlanmıyorum. (V) Karar bildirmesi gerek bir yargıç gibi görmemıyorum kendimi. (VI) Filmler üzerine yazıp konuşulacak o kadar çok şey oluyor ki benim o filmi beğenimin beğenmememin pek bir önemi olmuyor bazen. (VII) Son dönem genç yönetmenleri üzerine kesin şeyler söylemek henüz mümkün değil. (VIII) İkinci, üçüncü sınıf filmleri beklemek gerekiyor bunun için. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) III. B) IV. C) V. D) VI. E) VII.
Çözümü: Bir paragrafta tek konu bulunur. İlk cümle o konuyu belirtir ve diğer cümleler de ilk cümleyi destekler. Yeni bir konunun başlamadığı durumda ise ikinci paragraf başlamış olur. Yazı geçmişi hakkında bilgi vermeyle başlayan yazar, diğer cümlelerde de bu düşüncesini VII. cümleye kadar desteklemiştir. Yazar VII. cümlede son dönemin genç yönetmenlerine değinerek ikinci paragrafı başlatmıştır.
(I) Gen analizi de denilen DNA yöntemleriyle artık hamileliğin ilk üç ayında birçok hastalığın tanısı konulabilmektedir. (II) Genetik bilimin gelişmesi ile bazı hastalıklarda daha anne karnında müdahale çalışmaları hız kazanmıştır. (III) Bebeğin anne karnında içinde yüzdüğü sıvıdan da beslenmesini sağlayayan kordon alanının sıvıların incelenmesiyle bir anormallik olup olmadığının oranında kesinleştirilebiliyor. (IV) Günümüzde doğum olaylarının çoğu sezaryen yöntemiyle gerçekleşmektedir. (V) Bunun çok sağlıklı bir durum olduğu söylenemez. (VI) Normal doğum anne ve bebek için daha az riskli olduğunun ebeveynlere mutlaka anlatılması gerekiyor. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Cevap D. Çözümü: Parçanın ilk üç cümlesinde hamilelik ve bu esnada bebeğin herhangi bir hastalığının teşhisinin ve tedavisinin mümkün olduğundan söz edilmektedir. IV. cümleden itibaren ise "sezaryen" konusuna geçilerek parçanın ikinci bir paragrafa bölünmesi gerektiği hissettirilmiştir.
(I) Bir zamanlar geceleri oturur, anılarımı, izlenimlerimi küçük defterlere yazardım. (II) Sonra nasıl oldu bilemem ne o küçük defterler kaldı ne de bende o sayfalara bir şeyler karalama isteği. (III) Belki de yaşamın binbir türlü zorluğu bana bu gündelik eylemeyi unutturdu. (IV) Yıllardan beri çeşitli günlükler okuyorum: Gide'in, Green'in... (V) Alfred de Vigny'nin "Bir Şairin Günlüğü" nü de dilimize çevirdim. (VI) Günlük türüne karşı daha da duyduğum yakınlık, Salah Birsel'in "Günlük"ünü okuduktan sonra daha da arttı. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Çözümü: Parçada geçen her cümle bir öncekinin devamı ve destekleyicisi olmalıdır. Bu bağlamda parçanın I, II, III. cümlelerinde günlük tutulmasından söz edilerek aynı düşünceler desteklenmiştir. IV. cümleden itibaren yazar farklı bir noktaya değinmeye başlamış. Dolayısıyla IV. cümle yeni bir paragrafın ilk cümlesi olabilir.
(I) İngiliz şairi Browning; sayfa sayfa, her kelimesini ayrı ayrı inceleyerek sözlük okurmuş. (II) Sözlükte ögütler, eğlendirici şeyler de bulurmuş. (III) Hatta bu çalışmaya romantik bir yön de katar, ay ışığında oturup bir bir çevirmiş sözlüğün sayfalarını. (IV) Bizde sözlükler, kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuyarak ömür tüketir. (V) Günler ve geceler boyu “Bilmeyen bir kelime çıksın da hatırlanalım...” diye dua ederler adeta. (VI) Sözlüklerin bu uzun ve sessiz bekleyişleri iki kapak arasında geçer. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Cevap C. Çözümü: Her paragrafta bir kaynak (konu) ve bu kaynağın ele alındığı bir yön vardır. Kaynak aynı olsa da eğer parçada kaynağın yönü değiştiyse paragrafa ikive bölmek gerekir. Bu doğrultuda I, II ve III. cümlelerde İngiliz şairi Browning’in sözlük okuma şeklinden söz edilmiş fakat IV. cümledeki değinişten durumu bizdeki şekline değiştirmiştir. Yani hem kaynak hem de yönü IV. cümleden itibaren değiştiği için parcayı bu cümleden itibaren ikiye bölmek gerekir.
(I) Çocuklar için yapılan her şey çok değerlidir. (II) Hem üslup kurgu itibarıyla çocukları “her konudan bağımsız bir varlık” yerine koyma eğilimi söz konusu kimi zaman. (III) Ne yazık ki klasikleri çok güzel. (IV) Bu yaklaşımı hayretle karşılıyorum. (V) Çocuk klasikleri var, çok güzel. (VI) Ama sadece onlar yok, yeni şeyler de üretilmeli artık. (VII) Onların yanında bu zamana ait kitaplar yazılmalı çocuklar için. Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Çözümü: Bir paragrafta tek bir konu vardır. Yeni konuya geçildiği andan itibaren ikinci paragraf başlar. Çocuklar için yapılan her şeyin değerli olduğu bilgisi verilerek başlayan paragraf diğer cümlelerin desteğiyle de devam ettirilmiştir. (V) numaralı cümlede ise çocuk klasikleri konusunda bilgi verilerek yeni bir paragraf başlatılmıştır. Paragrafta başlanmış ve yeni konuyla paragraf tamamlanmıştır.
Parçada ele alınan duygu veya düşünce, konuyu oluşturur. Bu sorular çözülürken yalnızca metinde verilen bilgiler esas alınmalıdır. Parçada verilmeyen bir şey yok sayılmalıdır. "-“Aksa Tufanı” adıyla 7 Ekim'de başlayan çatışmalar, tüm insanı değerlerin unutulduğu bir söylemden dönüştü. Bu terörizme sessiz kalmayan ünlü futbolculara ülkelerinden ve kulüplerinden sert tepkiler gelmeye devam ediyor. Yıllarca Fransa Milli Takımı için ter döken Cezayir asıllı futbolcu Benzema 15 Ekim Pazara günü yaptığı paylaşım sonrasında tepkileri hedef aldı. Benzema, "Tüm dualarımızı kurban olan kadınlar ve çocukları için paylaşıyorum terör bu. Bu paylaşımı siz daha kendinize karşı işçilerin Bakanlığında bulunduğu bir bağlantı sonrası başlamaya Fransız devrim çıktı ve Fransa'da ilk günden bu yana binlerce kadın ve çocuk karşı etki çünkü savaşın "terörist" ilan edildi. Buna benzer protestolar üzere Batılı hükümetler o kadar insanı birleştirebilen kötü tavır almak üzere. Ölmeye de devam ediyor. Fakat katleden İsrail'den yurulama olayı. Vicdanlı her insan bu durumu hukukun değil, güçlünün dünyasında yaşayanlar insanı görür. Batı ülkelerinde başlayıp dünyaya hızla yayılan Filistin'e destek eylemleri, Batı ülkelerdeki halkların Filistin konusunda hükümetleriyle aynı fikirde olmadıklarını gösteriyor.
A) Filistin konusunda Batılı ülkelerdeki halkın tutumu B) Futbolun siyasi olaylara en yakın spor olduğunu C) Üniversitelerdeki hareketlerin yeni olayların habercisi olacağı D) Savaşların tüm dünyayı olumsuz yönde etkilediği E) Ekonomik olayların siyasal gelişmelerin sonucu olduğu
Çözümü: Parçada Filistin'deki savaşın başta futbol dünyasına ardından da Batı'daki üniversitelere yansıması anlatılmıştır. Buna göre bu parçanın konusunun "Filistin konusunda Batılı ülkelerdeki halkın tutumu" olduğunu söylemek mümkündür.
(I) Araştırmacılar, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türleri incelemek amacıyla yapılan yaban hayati araştırmalarında pek çok zorlukla karşılaşmaktadır. (II) Kullanılan yöntemlerden bazılarını arazide yakın gözlem yapma, diskli örnekleri toplama, uyusturucu iğneyle bayıltmadir. (III) Araştırmacılar, karşılaştıkları bu zorluklar göz önünde bulundurularak son derece dikkatli ve titiz çalışmalardir. (IV) Güvenilir, eksiksiz sonuçlar elde edebilmek için çok sayıda veri toplamak, bunu yaparken de araştırılan tüm bireylerin yaşamlarını tehlikeye atacak bir durum yaratmamadır. (V) Özellikle ayı, kurt, vasa, poruk gibi memeli hayvan türlerinin incelenmesindeki zorluklar nedeniyle araştırmacılar çok dikkatli çalışmalıdır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap B). Çözümü: Parçada ilk cümle yaban hayati araştırmalarının zorluklarından, ikinci cümle ise yaban hayatında kullanılan çeşitli yöntemlerden bahsetmektedir. Üçüncü cümleye baktığımızda "bu zorluklar" ifadesinin ilk cümle ile ilgili olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla doğru yanıt II numaralı cümledir.
(I) İkinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında Adolf Hitler tüm Avrupa'yı yangın yerine çevirmişti. (II) İsgalellere doymamış, gözünü Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine (SSCB) dikmişti. (III) Barbarosa adı verilen harekât, 22 Haziran 1941 günü milyonlarca Alman askerinin SSCB'ye taarruzuyla başladı. (IV) Amaç doğudaki zengin doğal kaynakları ve özellikle de petrol yataklarını ele geçirmekti. (V) Ancak Karadeniz'de kıyıları kontrol altına alacak ve ikmal yollarını koruyabilecek bir Alman deniz kuvveti yoktu. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap E). Çözümü: Parçada I, II, III ve IV. cümlelerde Hitler'in Avrupa ülkelerine saldırdığına, daha sonra isgal yönünü Rusya'ya çevirdiğinden bahsedilmiştir. V. cümlede anlatım akışı değişmiş ve Alman ordusunun Karadeniz kıyılarını koruyacak bir kuvvetin olmamasından bahsedilmiştir.
Erenlik çağındaki gençlerde bağımsızlık sinyalleri; kıyafet ve saç şeklini değiştirme, çeşitli takılar kullanma şeklinde kendini gösterir. Onlar, anne babalarından farklı görünmek "Bu benim." tavrıyla ayrı birey olarak kabul edilmek ister. Bu tutumu reddedilme olarak algılayan anne babalar, oluşabilecek her türlü düğümü engelleme savaşı vermeye başlar, bütün bunların yol açacağı olumsuzlukların korkusunu yaşarlar. Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Gençler, bazı özelliklerini anne babalarına örnek alarak benimser. B) Çocukların ergenlik dönemlerini, anne babalar açısından en zor yıllardır. C) Gençlerin belli bir dönemdeki fanilik tutum ve davranışları, anne babalar tarafından yanlış anlaşılıp engellenmeye çalışılır. D) Çoğu anne baba, çocuklarının davranış farklılıklarının sebeplerini araştırır ve ona göre tutum belirler. E) Gençler, doğumlardan başlayarak anne babalarına duygusal bağlılıklarını sürdürürler.
Cevap C. Çözümü: Parçada ergenlik çağındaki gençlerin bağımsızlıklarını ilan etme adına yaptıkları bazı eylemlerden söz edilmiş ve anne babalar bu konudaki bakışları ele alınmıştır. Anne, babaların çocukları tutumlarını, yanlış anlayıp onları engellemeye çalışmaları parçanın ana konusudur. Bu bağlamda parçanın esas düşüncesinin C seçeneğindeki cümlede ifade edildiğini söyleyebiliriz. Ana düşünce çıkarılacak için parçanın tamamından çıkarılacak genel bir yargının aranması gerekir.
Edebiyat, insanı büyük bir ailenin üyesi yapar. Ne var ki büyük aileler tarihe karışmak üzere. Çekirdek aileden söz ediliyor artık. Gene de dünyada apayrı coğrafyalarda yaşayan birtakım insanlar edebiyat aracılığıyla kimi değerleri paylaşıyorlar. Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargıdır?
A) Farklı bölgelerde farklı sanat ürünlerinin verilmesi doğaldır. B) Edebiyat, insanlar arasında ortak bir dil oluşturur. C) Edebiyata ilgi duyanlar birbirini etkiler. D) Edebiyat yapıtlarında insanların önemsediği konulara yer verilir. E) Edebiyatın işlevi zaman içinde bütünüyle değişmiştir.
Çözümü: Parçada belirtilen edebiyatın insanı bir aileye üye yapması ve insanların edebiyatın bazı değerleri paylaşması, edebiyatın insanlar arasında farklı bir iletişim ve paylaşım aracı olduğu yargısına götürür. Bu da B seçeneğinin ortak bir dil olması ile örtüşür. Diğer yargıların parçada bir karşılıkları yoktur.
Bazı yanlışların millete kabul edilmiş doğrular gibi görüp gösterilmesi, kültür hayatımızın en önemli yanlışlarından biridir. Bunu en açık, turistik eserlerde görebiliriz. Hiç kimsenin otel ve dinlenme tesisi dışında, turistler için özel yer, olimpiyat atleti gibi göstermelik şehir binaları yapmıyor dünyanın hiçbir yerinde. Ama Türkiye'de, geçmişte Kültür ve Turizm Bakanlıklarının girişimleriyle ve pek çok proje, eski eser restorasyonuna hep turistler hoş görünsünler ve Türkiye hakkında Batılıların hoş görecek imajlar oluşturmak niyetiyle gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bununla, biz aslında ezelden Batılıyız imajı vermeye çalışıyoruz. Bunların gülünç şeyler olduğunu maalesef henüz toplum olarak anlayamadık. Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kültürel değer taşıyan yapıtlara gereken önemin verilmediği B) Turist çekmek için yeter kadar çalışmanın yapılmadığı C) Türkiye'nin Batılılara yeter kadar benzemeye başardığı D) Ekonomik kaygılar kültürel değerlerle mutlak anlamda ilişkili olduğu E) Batı'ya karşı oluşturulmaya çalışılan imajın yanlışlığı
Cevap E. Çözümü: Parçada, bazı yanlışların sorgulanmadan devam ettirilmesinden yakınılmaktadır. Bu yanlışlıkların en açık örneği de kültürel alanda yapılan bazı uygulamalar olduğu anlatılmaktadır. Buna göre, parçada vurgulanmak istenen düşüncenin Batı'ya karşı oluşturulmaya çalışılan imajın yanlışlığı olduğunu söyleyebiliriz. A, B, C ve D seçeneklerindeki düşünce ise vurgulanmak istenen yargının oluşturacak kadar bir anlamı yoktur.
Şair babalar, kız ya da erkek çocukları için çokça şiir yazmışlardır. Bizim edebiyatımız, bu alanda hatırı sayılır zenginlikler içermektedir. Saymaya başladığımızda Tevfik Fikret, Nazım Hikmet, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yüzlerce ad bir çırpıda aklımıza gelir. Fakat şair evlatların, anneleri için değilse de babaları için aynı cömertliği gösterdiklerini görmeyiz. Gerçekten de anneler için yazılmış, sevgi, sevcenliğin, yumuşaklığın, neden bu böyledir? Anne, başının başına bir şiir hazzı vardır; baba, katı, otoritenin simgesi, gerekşundan mı? Sanırım önemli ölçüde neden budur. Otorite ve sertlik olduğunuyla duyan, yerine göre güven veren özellikler olsa da şiirle pek bağdaşmazmış gibi görünüyor. Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Annelerin çocuklarıyla daha çok ilgilendikleri B) Şiiri aileyi konu edinmemesi gerektiği C) Şiiri yazmada ailenin etkili olduğu D) Türk edebiyatında şiirin temel konuları E) Babalar için şiir yazılmamasının sebebi
Cevap E). Çözümü: Parçanın girişinde şair babaların çocukları için şiir yazdıktan söylenerek bunun edebiyatımızdaki örnekleri verilmiştir. "Fakat şair evlatların, anneleri için değilse de babaları için aynı cömertliği gösterdiklerini görmeyiz." cümlesiyle şair çocukların anne ve babaları için yazdıkları belirtilmiş ve parçanın ilerleyen cümlelerinde babalar için şiir yazılmadığı söyleyerek bunun nedeni, "Otorite ve sertlik, gerekşinin duyulan, yerine göre güven vermez özellikler olsa da şiire pek bağdaşmazmış gibi görünüyor." cümlesiyle belirtilmiştir. Buna göre şiir yazılmadığı neden babalar için şiir yazılmasının temel vurgusunun, "Babalar için şiir yazılmamasının sebebi" olduğunu söyleyebiliriz.
Şiiri "güfte'den çıkarıp "beste"ye doğru yaklaştıran unsurlardan biri olan redif, gerek halk gerekse divan şiirinde çok önemli bir tarafını teşkil eder. Türk edebiyatında ilk olarak uygulayan şairlerin eklerini tekrar olarak görülmeye başlayan redifler, "Divan-ı Lügat'ı Türk" ve "Kutadgu Bilig'de daha gelişmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Divan şiirinde ise kaynaklan bir kafiyeden çok redif yaslanır. Bunun Türkçenin yapısından kaynaklanan bir zaruret olarak gören Yahya Kemal, "Arap'ın şiirinde redif uludur fakat; Acem'le Türk'ün şiirinde azındır, taşkınır. Bilhassa Türk'ün manzumeleri adeta redifden doğar; Türk, redif buldu mu asıl özünü söylemiş demektir." der. Bu parçada vurgulanan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Redif, şiir tarihinde zamanla gelişen bir unsur olmuştur. B) Redif, acem ve türk şiirinde arap şiirine göre daha etkilidir. C) Redifin Türk şiirindeki önemi büyüktür. D) Hem halk hem divan şiiri redif sıkça kullanmıştır. E) Redifle yazılan şiirlerin değeri büyüktür.
Çözümü: Vurgulanan düşünce, ana düşünce, konu sorularımız metnin genelini okuyup anladığımız şeyi ortaya koymalıyız.
Günlük hayatta demirin kullanımı uzun süre sınırlı kalmış. Demirden, süs eşyası dışında, günlük hayatta kullanılan aletlerin yapımı ilk olarak Hititler'de görülüyor. Hitit metinlerinde, demir kılıçlardan, tanrı ve hayvan figürlerinden söz edilir. Hititler dövme tekniğiyle demir üretiyordu. Bu yöntemde iş gücüne çok gereksinim duyuluyor ve bu da demirin yaygın olarak kullanılmasını güçleştiriyordu. Hititler demirciliğindeki bir kavim olan Kalipler, madenlikle uğraşıyordu. Kalip egemenleri, madeni tavlama ve kor halindeyken su verme yöntemiyle, dövme tekniğinde yaşanan sorunları çözmüşlerdir. Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Demir süs eşyası üretiminde ilk olarak kullanan uygarlık Hititlerdir. B) Tarih kaynaklarında demir hakkında bilgiler yer almaktadır. C) Demirin kullanımı oldukça eski süreye dayanmaktadır. D) Dövme tekniğiyle demir üretme yöntemi üretimi zorlaştırmıştır. E) Hititler demirini günlük hayatta kullanılan ilk uygarlıktır.
Çözümü: Parçada: "Demirden, süs eşyası dışında, günlük hayatta kullanılan aletlerin yapımı ilk olarak Hititler'de görülüyor" ifadesine dayanarak, "Demir süs eşyası üretiminde ilk olarak kullanılan uygarlık Hititlerdir." sonucunu yanlış olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü parçada "süs eşyası dışında" denildiğinden süs eşyası olmayan alanlarda başkaları da kullanmış olabilir.
Her varlık, diğer kütbunu içinde taşır. Biri diğerinden oluşur. Var olan her şey sonsuzluk içindedir, her şey akar, her şey kendi karşıtına dönüşür. Yaşamın ölüme dönüşmesi de baylar, tıpkı daha sabahleyin akşamın başlaması gibi çürüyen meyvenin içindeki tohum yaşam demektir. Evlenspiegel (Almanların Nasreddin Hoca'sı) dağdan aşağı inerken ağlar, biraz sonra yokus çıkacak bilirir. Dağa tırmanırken güler çünkü o an rahat insisi düşünmektedir. Hiçbir şey göründüğü gibi değildir, hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?
A) Sonsuz devinim içinde olan nedir? B) Doğum anında ne olur? C) Sabahleyin kimler mutlu olur? D) Varlıklar kutuplarını nerede taşır? E) Evlenspiegel niçin ağlar?
Çözümü: Metinde "C" seçeneğindeki sorunun cevabı bulunmamaktadır.
Okurun gönlünde taht kurmuş bol ödüllü bir yazar. Romanları hep yankı bulmuş, ses getirmiş. Kalemini hep sahih konularda gezdirmiş. Sahiçi insanlara, sahih ilişkilere hayat vermiş. Dokusunu inceliklerle örttüğü yapıtlarya, okurun ilgisini hep tutmuş. Derin dikkat ve gözlem yeteneğiyle yaratığı karakterler, düşüncelerinde, sözlerinde, yaptıklarında hep hayatın doğallığını taşımış, çoğaltmış. Bu parçada söz edilen romancının ve yapıtlarının özellikleri arasında aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Tartışmalara konu olduğuna B) Okuyucuyu sıkmadığına C) Kahramanları yaşamın içinden seçtiğine D) Kahramanların özelliklerini ayrıntılı incelemelere dayandırdığına E) Belirli bir kesime seslendiğine
Cevap E. Çözümü: Romancının ve yapıtlarının özellikleri arasında belli bir kesime seslenmeden söz edilmemiştir. Diğer ifadelerin karşılıkları şöyledir:
Kuzey Buz Denizi'nin neredeyse tüm yüzeyi her kış buz tutuyor. Buz, normalde martta maksimum alanına erişiyor. Sonra da erimeye başlayarak eylül ayında minimum düzeye iniyor. Ancak bu süre gösteriyor ki artık erime mevsimi kırk yıl öncesine oranla üç hafta daha uzun sürüyor. Giderek daha az miktarda buz, bir sonraki yıl kalınlaşmak üzere yazdan sağlam çıkıyor. Aynı zamanda yaz buzunun yoğunluğu artık azaldığı için açık deniz, buz kütleleri arasında daha fazla görünüyor. Artan deniz suyu ise güneş ışısını daha çok soğurduğu için daha fazla buz eriyecek ısıya sahip ve erimeden hangisine de tepkime yaratıyor. Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin değinilmemiştir?
A) Kuzey Buz Denizi'nin coğrafi konumuna B) Erime mevsiminin eskiye kıyasla daha fazla olduğuna C) Açık denizde neden daha çok görüldüğüne D) Buzun en fazla ve en az olduğu zamanlara E) Isınmayı neyin artırdığına
Çözümü: Parçada Kuzey Buz Denizi'nin coğrafi konumuna yer verilmemiştir. Diğer ifadelerin parçada şu karşılıkları vardır:
(I) Ülkemizin içine düştüğü sıkıntıların nedenlerinden biri de yetiştirdiğimiz kişilerdir. (II) En üst düzeyelere büyük ölçülerde vardığımızı çoğu kişide bile tutarsız davranış sayısının değiştirdiğimiz söyleyebiliriz. (III) Eğitim düzeyi yükseldikçe tutarlı davranışların hem nitelik hem de nicelik olarak artması beklenir. (IV) Günümüzde aydınlar halktan kopuk bir yaşam benimsemişlerdir. (V) Oysa eğitim sistemimizde düzey yükseldikçe insanimizdaki tutarlı davranış sayısının buna uygun olarak artmadığı görülüyor. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap D. Çözümü: Düşüncenin akışını bozan cümle, parçanın konu bütünlüğüne uymayan cümledir. III. ve V. cümlede aynı konu dan söz edilirken IV. cümlede konu nun dışına çıkılarak düşüncenin akışı bozulmuştur.
(I) Düşünce ve sanat adamları, sözleri ve yazılarıyla dile değer kazandırırlar. (II) Bizlerin de dil hazinesi en az onlarınki kadar zengindir. (III) Bu işi, dile yenilik getirmekten çok onu büyük sözcüklerle çoğaltmak, güçlendirmek, anlamlarını ve kullanımlarını sağlamlaştırır. (V) Onlara alışılmış bir çesni verir ama bunu da dört bir yanı düşünerek ustalıkla yaparlar. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap B. Çözümü: Parçanın konusu, düşünce ve sanat adamlarının dile düşünce ve yazı ara cılığıyla değer kattırmasıdır. II numaralı cümlede yazar dil hazinenin zenginliği konusunda yorum yaparak anlam akışını bozmuştur.
(I) Deneme türündeki yazılarım bence en önemli özelliği kesinlemelere gitmeden okuru kendisiyle tartışmaya çağırmasıdır. (II) Okur bizimle aynı görüşte olmayabilir ama yazısımı okurken bir kuşku büyümeli içinde. (III) O mu doğruyu yazıyor, yoksa ben mi en doğruyu biliyorum, diye. (IV) Montaigne'nin şu sözünü hep hatırlarım: "Yolda karşılaştığım ilk çıkana konuşur gibi yazmalıyım." (V) Yazark söylediğimi en güzel övülerinden biri sayarım bir genç okurun bana yönelik şu cümleyi: "Her düşünce nizde katılıyorum ama yazınızı okurken sizinle tartışmaktan alamıyorum kendimi." Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Çözümü: Parçada "deneme türünün okuyuyu kendisiyle tartışmaya çağırması" özelliği üzerinde durulmaktadır. Ancak Montaigne'nin sözü, denemenin parçada ele alınan özelliğinin dışında bir düşünceyi içermektedir. Buna göre, IV. cümle parçanın anlam bütünlüğünü bozmaktadır.
İnsan dil sayesinde düşündüklerini ve gördüklerini tespit edebilmekte, bunları nesilden nesile aktarabilmektedir. Böylece bir kuşağın başarılarından daha sonra gelen kuşaklar da yararlanma imkânı bulmaktadır. Eğer dil olmasaydı her kuşak kendi zamanı içinde kapanıp kalacak ve insan tarihi nitelik kazanamayacak, yalnızca doğal bir varlık olarak kalacaktı. Yapılanlar ve başarılanlar ancak dil sayesinde korunabilemekte ve gelişebilmektedir. Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabıdır?
A) İnsan, dili nasıl kullanmalıdır? B) Dil kullanmak bir yetenek midir? C) Dilin insan için önemi nedir? D) Dil nasıl bir tarihî gelişim geçirmiştir? E) Dili nasıl kullanırsak başarılı oluruz?
Cevap C. Çözümü: Parçada dilin insanlar ve insanlık tarihi için taşıdığı önemden söz edilmektedir. Buna göre parça, "Dilinin insan için önemi nedir?" sorusuna bir cevap olma özelliği taşımaktadır. Diğer seçeneklerdeki cümleler parçanın bütününde anlatılan içeriği yansıtmamaktadır.
Ondan çok şey bekleyip üst üste planlar yaptığımız için mutlu geçiremeyiz yaz aylarımızı. İstersek yaz aylarını da hüznün elinden kurtarabiliriz. Yaz, bir yenilenme, kendinizi gözden geçirme mevsimi olabilir bizim için. Yazın da gönlümüze eğleyeci sürprizler, bizi avutacak renkleri vardır. Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Her mevsimin güzelliği aynı mıdır? B) Yaşanılan mevsimlere insanın ruh hâli arasında bir ilgi var mıdır? C) Yaz mevsiminin diğer mevsimlerden güzel olusunun nedenleri nelerdir? D) Neden insanlar yazın diğer mevsimler kadar neşeli geçiremezler? E) Mevsimlerin ruh dünyamıza etkileri ne ölçüdedir?
Çözümü: Parçada yazar, insanların yaz mevsimini diğer mevsimler kadar mutlu geçirememelerinin nedenini yaz mevsimenden çok şey bekleyip üst üste planlar yapmamıza bağlıyor. Buna göre, parçadaki sözlerin D seçeneğindeki soruya karşılık söylenmiş olabileceğini söylememiz mümkündür.
Çocuklar oynadıkları oyunlarla, oyunda aldıkları rollerle, üstlendikleri sorumluluklarla ve oyun içindeki davranışlarıyla kendilerini yansıtırlar. Oyun yoluyla ilgilerini, gereksinimlerini, özel yeteneklerini sergiler. Ayrıca oyunlar, çocuğun dünyasını yansıtır; korkularını, mutluluklarını, kızgınlıklarını dışa vurmasını sağlar. Bu parçada anlatılanlar aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Çocukların kişilik özelliklerini tanımada çocuk oyunlarından yararlanabilir miyiz? B) Çocuklar duygularını yansıtırken zorluk çekerler mi? C) Oyun oynarken çocukların duygu dünyası da gelişir mi? D) Çocuklar daha çok hangi tür oyunları seçyorlar? E) Oyunların çocukların zekâ gelişiminde ne gibi etkileri vardır?
Cevap A. Çözümü: İlk cümlede çocukların oynadıkları oyunlarla kendilerini yansıttığı ifade edilmiş. Son cümlede de oynadıkları oyunların çocukların tanımada yardımcı olabileceği belirtilmiş. Buna göre parça, A seçeneğindeki sorunun yanıtıdır. Bu tür sorularda mutlaka parçanın tamamında anlatılan ifadeler göz önünde bulundurulmalıdır.
Günümüzde edebiyatın lokomotifi roman olsa da nitelik bakımından öykünün çok daha ileride olduğunu düşünüyorum. Yayımlanan romanların sayısındaki artış, her geçen yıl kendini aşarak hatta katlanarak sürse de bunun, bir türlü nitelege yansımadığını değil ancak öykü kitaplarının sayısında da düşe dokunur artışlar olmuyor değil. Ancak hiçbir zaman romanın ulaştığı rakamlarına ulaşamıyor. Ama yine de niteliğin, belli bir düzeyin altına düştüğünü de söyleyemem. Bu da gerçek okurların romanlarda öykü çatısı altında toplanmasının sebebi olabilir. Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı vardır?
A) Yazınsal yaratılarda amaç çok sayıda okura ulaşmak mıdır? B) Seçici davranışlar neden öyküyü yeğiliyor? C) Yazınsal türlerin en etkileyici hangisidir? D) Yaratıcının içtenliğini belirleyen ölçütler nelerdir? E) Edebiyatın düzeyiyle işlenen konuların çeşitliliği arasında bir etkileşim var mı?
Çözümü: Parçada öykü ile roman arasında bir kıyaslama yapılmıştır. Bu kıyaslama neticesinde öykünün romanlardan daha çok tercih edildiği ve bu tercih nedenleri verilmiştir. O halde biz parçada "Okur neden öyküyü tercih ediyor?" sorusunu sorarsak bunun cevabını alabiliriz. Parçada hep öykü savunulabilir için seçeneğindeki sorunun cevabı parçada bulunabilir.
Bir metne bağlı birden çok sorunun sorulduğu paragraflardır. Aynı metne bağlı birden fazla sorunun birbirinden bağımsız olarak cevaplandırılmasımalıdır. En az iki en fazla dört soru tek bir paragrafa bağlı olarak sorulmaktadır. Aşağıdaki soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
A) Daha çok okunması B) Öyküden daha değerli bulunması C) Yazara daha fazla özgürlük tanıması D) Edebiyat dünyasında gündemde tutulması E) Daha çok basılması
Cevap C. Çözümü: Parçada, romanın öyküye oranla daha çok itibar göreceği, daha çok basıldığı ele alınmaktadır. Ancak romanın yazara daha fazla özgürlük tanıdığına ilişkin bir bilgiye yer verilmemiştir. Buna göre parçada romanla ilgili olarak C seçeneğindeki yargıya varamayız.
Bu parçada "romanın gevezeliği karşısındaki zarafeti" sözüyle öyküye ilişkin aşağıdakilerden hangisi belirtilmek istenmiştir? Bu parçada "romanın gevezeliği karşısındaki zarafeti" sözüyle öyküye ilişkin aşağıdakilerden hangisi belirtilmek istenmiştir?
A) Anlatılmak istenenin daha az sözle aktarılması B) Günlük hayatın konu edildiği C) Daha geniş kitlelere ulaştığı D) Olayları neden-sonuç ilişkisine dayandırdığı E) Öğretici değil, eğlendirici olduğu
Cevap A. Çözümü: "Gevezelik" sözü, boş konuşmak, sözü gereksiz yere uzatmak anlamına gelir. "Romanın gevezeliği karşısındaki zarafeti" sözüyle de öykünün özgünlüğü yani "anlatılmak isteneni daha az sözle aktarılması" anlatılmak istenmiştir.
Bu sözler aşağıdakilerden hangisine karşılık söylenmiş olabilir? Bu sözler aşağıdakilerden hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Romanın diğer türlerden farkı nedir? B) Neden öykü yazmayı seçtiniz? C) Kahramanı olmak istediğimiz bir eseriniz var mı? D) Hikayenin romandan az satılmasının sebebi nedir? E) Dil olarak hangi tür size daha geniş alan sunuyor?
Çözümü: Parçada roman ve öykü karşılaştırılarak neden öykünün tercih edildiği anlatıldığı için bu parça B seçeneğindeki sorunun cevabıdır.
(I) Deneme sözcüğü çoğu zaman bir düşünce zenginliği içeriyor. Kimi zaman da düşünce savrukluğu. (II) Deneme, kendine özgü söylemi olan yazınsal bir tür. (III) Kimilerinin, yazınsal bir tür olmanın ötesinde, bir söylem biçimi olduğunu da savunur. (IV) Böyle düşünülünce göre denemesel söylem, dile içi dışı olmamayı gerektirir. (V) Sözcüklerin iç evrenine uzanır, onlara yeni boyutlar kazandırır. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap A. Çözümü: Parçada II. cümleden itibaren deneme türü ve özellikleri bahsedilmekte-dir. I. cümlede ise deneme sözcüğünün anlamına değinilmiştir.
(I) Türkiye'de 1980'lerde yaygınlaşan kuş gözlemciliği, buna gönül vermiş amatörlerce yürütülüyor. (II) Aslında, ülke çapında kuş gözlemi yapan profesyonel topluluklardan en aktif olanı İstanbul Kuş Gözlem Topluluğudur. (III) Gönüllüler esasın da bilim alan ve amatör yanları oluşturma çalışmalarında elde edilen bilgiler, doğa bilincinin ve tabiatı yüceltmenin bu çalışmaların fazla gözlem kaydının bulunduğu yer İstanbul'da yapılan on iki binden fazla gözlem 2000-2007 yılları arasında tabanı, İstanbul'da gözlenen kuşlara ilişkin raporun da bel kemiğini oluşturdu. (V) Kentekki kuşların dağılımını, mevsimsel hareketlerini, üreme alanlarını, gözlemcilerin geliş- gidiş tarihlerini bu raporda bulmak mümkün. Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap B. Çözümü: Parçada kuş gözlemciliğinden, bu gözlemcilerin yaptığı çalışmalardan, çalışmaların doğa bilinçleri için veri taban oluşturulmalarından söz edilir. İstanbul hakkında bilgi verilmiştir. II. cümlede konu dışına çıkarak parçanın anlam bütünlüğü bozulmuştur.
(I) Dünyanın en tanınmış edebiyat ödülü Nobel Edebiyat Ödülü'dür. (II) Bu ödül çoğunlukla dünya politikasının etkisiinde kalinarak uluslararası üne ulaşmış yazarlara verilir. (III) Kimi zaman yerini bulur, kimi zaman pek de değeri olmayan birine gider. (IV) Nice yazar var ki daha bu ödülü aldığı yıl unutulup gitmiş, kendi ülkesinde edebiyatta bile önemini yitirmiştir. (V) Bizim de başarılı sanatçılar yetiştirdiğimizi düşünüyorum: Sait Faik, Nazım Hikmet, Halikarnas Balıkçısı... Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Çözümü: Parçada, "Nobel Edebiyat Ödülü" ele alınmaktadır. Ancak parçanın V. cümlesinde bu ödülle ilgisi olmayan bir yorum yapılmıştır. Bu cümle, parçanın anlam bütünlüğünü bozmaktadır.
Bu kitapta, aynı ortamda, aynı olayı yaşayan dört ayrı karakter, olayları kendi gözünden ve kendi sözleriyle anlatıyor. Herkesin yaşadığı aynıyken, yaşananlar, kitabın kahramanları tarafından, birbiriyle hiç uyuşmayan dört farklı gerçek olarak yansıtılıyor. Bu durumda algımız, zihnimiz, duygularımız, kişiliğimiz “saf anlatmak” ten neleri çimdirmez, kendi gerçeğini yaratır? Burada okura asıl anlatılmak istenen, birbirinden farklı dört zihnin ve kişiliğin, kendi yanıtlarıyla kendi gerçeğiyle nasıl başa çıktığıdır. ... ve bununla yeni çevreyi deneyen bir geçişi nasıl farklı biçimlerde anladığı Bu parçamın sonuna düşüncenin aksine göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? Bu parçamın sonuna düşüncenin aksine göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bununla beraber benzer koşullardaki dört kişinin konuşmaları sürekli olarak karşımıza çıkar B) Çünkü aslında tek olan gerçek, her kahramanın algısıyla şekil değiştirir C) Aslında kahramanın sözcüklere farklı anlamlar yüklediğine tanık oluruz D) Böylece duyguların nasıl zaman içinde değişebildiği bütün açıklığıyla ortaya konur E) İnsanların geliştirlerle dolu yaşamında kendi yaşamımızdan parçalar bulabilmemiz de mümkün
Cevap B. Çözümü: İncelenen kitapta yazar, tek bir gerçeğin dört farklı kişi tarafından nasıl algılandığını, nasıl dört farklı biçime büründüğünü işlememektedir. Aynı olayin dört kişinin ruhsal olarak süzeceğin geçirimesi ve algısal süzecekden kişiye değişebildiği, kitabın bir gerçeği okuyura kaç farklı biçimde sunabileceğini gösterir.
Uçsuz bucaksız bir çimenlik düşünün. Bu çimenliğin üstüne bir aile, bir çift çekiyor ve çitin içinde yaşıyorlar. Bu çitin içindeki yaşama ilişili bıraktıkları kuralları koyuyor, burada yaşadıklarından bir değerler silsilesi oluşturuyor. Sürekli olarak aile bireylerini çitin içindeki değerlerle yönlüyor, suçluyor ve mahkum ediyor. Daha da kötüsü, çitin içindeki dünyayı tek gerçek dünya kabul ederek dışarıdaki dünyayı tamamen yok sayıyor. Eğer çocuklardan birisi için ya da için çitin dışına çıkan, başka bir dünyla olduğunu keşfederek ömrünü ya da iş için çitin geçmiş olan aile büyükleriyle büyük bir çatışma başlıyor. Çünkü çocuk mükemmel bir kavrayışla olmasa da başka bir dünya ya da dünyalar olduğunu fark etmiş oluyor. Bu da yaşanılan gerçeklikle farklı bakışlar getiriyor. ---- Bu parça düşüncenin aksine göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?
A) Çitten hiç çıkmamış annelerin ve babaların çitin dünyasıyla sınırlı görüşleriyle, çocukların dış dünyayla ilgili görüşleri örtüşmüyor B) Anneler ve babalar, çocukla birlikte dışan çıkarlarsa onların da dünyaya hakkında görüşleri olabilir C) Kimi anneler ve babalar çitlerini kontrol altında tutmaya çalışarak çocuklarının o dünyanın kötü olduğuna ikna etmeye çalışırlar D) Ancak çoğu zaman anneler ve babalar çocuklarının, yaşamın gerçekleriyle içinde yaratılan güzelliklere ısınmasını istiyor E) Çitin genç yaşta yüz yüze gelmediği yaşama, sadece söz konusu aileler için değil, kendi dünyası dışına çıkmayan her insan için de geçerli
Cevap A. Çözümü: Parçada anne - babalarla çocuklar arasındaki çatışma "çit" örneğiyle somutlaştırılmaktadır. A seçeneğindeki yargı da bu örneği desteklediği için parçada "Çitten hiç çıkmamış annelerin ve babaların çitin dünyasıyla sınırlı görüşleriyle, çocukların dış dünyayla ilgili görüşleri örtüşmüyor" ile tamamlanabilir.
Sanat ve edebiyatın görevi, her yönden gelen aşırılığı, kişinin ve topluluğun bencilliğini törpülemektir. Böylece toplumlular arasındaki farklılıklar bir anlaşma yoluna dönüştürülmek. Sanatçya düşen görev ayrılıkları ve ilişkiler arasındaki dengeyi bulmak ve insanları için sayısız uzlaşma yolları üretmektir. Sanatçı bunu yapmazsa ---- Bu parçanın sonunu düşüncenin aksine göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) bu görevi başkalar üstlenmelidir B) sanat ve edebiyat, amacından uzaklaşır C) toplumlur arasında zıtlıklar yok olur D) insanlar birbirine daha da yakınlaşır E) eserlerinin edebi değeri olmaz
Cevap B. Çözümü: Parçada sanat ve edebiyatın görevinin insanları birbirine yakınlaştırmak olduğu söylenmiştir. Parçanın devamında da bu paralelde olan B seçeneğindeki ifade getirilmelidir. Diğer seçeneklerdeki ifadeler, parçanın anlam bağlamına uymamaktadır.
Bir metnin başında, ortasında veya sonunda boşluklar bırakılır ve bu boşluklara getirilebilecek en uygun cümlelerin bulunması istenir. Bu tür sorularda bazı önemli noktalara dikkat etmek gerekir: Paragrafta giriş cümlesi eklerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, eklenen cümlenin giriş cümlesine özgün üslûbuna uymasıdır. Aynı zamanda paragrafın konularıyla da ilgili olmalıdır. Paragrafın başı için sorulan cümlelerde genellikle geçiş ve bağlantı ifadelerine yer verilir.
A) Edebi türler etkileşim halindedir. B) Bir edebi tür, diğer türlerden mutlaka bir şeyler alır. C) Şiir yalnızca kendi içinde varlık gösterir. D) Her edebi türün temelinde şiir saklıdır.
Cevap D). Çözümü: Bu parçada yazar, bir edebi türü temele koymuş ve bu edebi türden diğer tüm türlerin "sirlendiğini" söylüyor. Bu: "Hikaye şiir. Nasıl anlıyoruz? Söyle ki; eğir gibi hikaye" ve "türün sırrı" söz öbekleri bize, yazarın temele koyduğu türün şiir olduğunu gösteriyor. Bu nedenle doğru yanıt D'dir.
...Ondan hemen her tür etkilenmiş ve bir şekilde yararlanma yoluna gitmiştir. Ancak şiir, öteki türlerden pek etkilenmemiştir. Örneğin "siir gibi hikaye" ifadesinde hikaye yüceltilırken "hikaye gibi şiir" ifadesinde şiir hafiflemiştir. Yukarıdaki parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Edebi türler etkileşim halindedir. B) Bir edebi tür, diğer türlerden mutlaka bir şeyler alır. C) Şiir yalnızca kendi içinde varlık gösterir. D) Her edebi türün temelinde şiir saklıdır.
Cevap D). Çözümü: Bu parçada yazar, bir edebi türü temele koymuş ve bu edebi türden diğer tüm türlerin "sirlendiğini" söylüyor. Bu: "Hikaye şiir. Nasıl anlıyoruz? Söyle ki; eğir gibi hikaye" ve "türün sırrı" söz öbekleri bize, yazarın temele koyduğu türün şiir olduğunu gösteriyor. Bu nedenle doğru yanıt D'dir.
- (1) Ömer Seyfettin Türk hikâyecilik tarihine ismini altın harflerle yazdıran bir hikâyecidir. (2) Hikâyeleri olay ağırlıklıdır, eserlerinin konularını yakın zaman Türk tarihi oluşturur. (3) Olaylarda bütün esere yayılan bir merak öğesi söz konusudur. (4) Bu olaylarda zaman zaman topluma mesaj verme-yi de amaçlar, bundan ötürü eserlerinde yalın ve açık bir dili kullanmayı tercih eder.
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4
Çözümü: Paragrafın 4 numaralı cümlesinde kullanılan "bundan ötürü" ifadesi, kendinden önceki ifadeyi açıklamak ve desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Dolayısıyla doğru cevap D'dir.
Uzun metinlerde bir konunun farklı yönleri işlenebilmekte-dir. Bir konudan başka bir konuya geçerken yeni bir paragraf başlatmak gerekir. Paragrafın başka bir konuya geçtiği bölüm iyi belirlenmelidir. Yukarıdaki parça ikiye bölündüğünde numaralanmış cümlelerden hangisi son paragrafın son cümlesi olur?
A) I B) II C) III D) IV
Cevap B). Çözümü: Yukarıdaki paragrafın numaralanmış ilk iki cümlesinde; genel olarak dillerin devamlı gelişmekte olduğundan ve ihtiyaca göre yeni sözcüklerin kullanılması gerektiğinden bahsedilmektedir. Ancak III. numaralı cümleden itibaren farklı bir konuya yani mevcut dillere geçiş yapılmıştır. Dolayısıyla paragrafı ikiye böldüğümüzde ikinci paragrafın ilk cümlesi III. numaralı cümle olacaktır. Doğru cevap B'dir.
(I) Dünyayı tanımak için dinlemek yeter. Yukarıda numaralanmış cümlelerden anlamlı bir paragraf oluşturulunda doğru sıralama aşağıdakilerden hangisi olur?
A) III-II-IV-I B) I-II-III-IV C) III-II-I-IV D) IV-III-II-I
Çözümü: Bu tarz sorularda takip edebileceğiniz anahtar sözcükler bulmak size yarar sağlayacaktır. Öncelikle giriş-gelişme-sonuç cümlelerinin özelliklerini bilmelisiniz. Örneğin II numaralı cümle, bir parçanın giriş cümlesi olamaz. Birinci sıraya en uygun III numaralı cümleyi getirebiliriz. Bu cümlede ortaya bir düşünce atıı ve II. cümlede de gerçek olduğuna inanmamızı istiyor. I numaralı cümleyle devam ediyor ve IV numaralı cümle ile paragrafı tamamlıyor.
İnsanların çevreyi algılamada kullandığı beş duyu organı vardır. Bunlar aşağıdaki gibidir: Yukarıdaki şiirde kaç farklı duyudan yararlanılmıştır?
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5
Cevap B). Çözümü: Bize her zaman paragraf verilemeyebilir. Örneğin yukarıdaki şiirde duyu bulmanız istenmişti. Haydi bulalım:
Duyu ve düşüncelerin açık bir şekilde anlatılması gerekir. Anlatılacak olay, betimlenecek görüş, dile getirilecek duygu ve düşünce anlatıcının zihninde açık ve net biçimde belirlenmelidir. Bunun için birtakım özellikler vardır. Bu özellikler birlikte incelenebilir: Bir metinde gereksiz sözcük kullanılmamasıdır.
A) Duruluk B) Açıklık C) Yerlilik D) Özgünlük
Cevap A). Çözümü: Duruluk, gereksiz sözcük kullanmamaktır.
Yaşlanmış ya da yaşanabilir olay veya durumların kişi, yer, zaman ve olaya bağlı olarak anlatıldığı metinlere hikaye denir. Hikayenin bazı unsurları vardır. Bunları birlikte inceleyelim:
A) Yer B) Zaman C) Kişiler D) Olay
- Çözümü: Hikaye unsurlarından yer bellidir; ritim.
"Yazılarımda okuyucunun kafasını karıştırmayı sevmem. Ne demek istiyorsam anlaşılmasını isterim. Bunun için de gereksiz sözcükler kullanmam. Hele de Türkçenin arılığını savunan biri olarak yabancı sözcüklerle doldurmam cümlelerimi." Bunları diyen biri için yazılarında aşağıdakilerden hangisini kullandığı söylenebilir?
A) Duruluk B) Açıklık C) Yerlilik D) Özgünlük
Çözümü: Açıklık, anlatılanların karşı tarafın anlamasi demektir. Yerlilik, kendi dilinin unsurlarına yer vermek demektir. Tüm bu özellikler yukarıdaki metinde vardır. Ancak "Özgünlük" yoktur. Doğru cevap D'dir.
- Yukarıdaki numaralanmış dizelerin hangisinde sıfat yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap C. Çözümü: "Mahzun, ıssız, yamalı, yaşlı" sözcükleri ismi nitelediğinden sıfattır. C'de örtü sözcüğünden önce gelen bas sözcüğü addır. Cevap C'dir.
- Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar. Aşağıdakilerin hangisinde ikileme, bu dizedekiyle aynı görevededir?
A) Ağır ağır ilerliyorduk zirveye. B) Derin derin okyanuslara dalışım gelir. C) Uzun uzun düşünüp de yoruma. D) Sabah akşam onu ziyaret ediyordu. E) Hızlı hızlı konuştuğunda onu anlamıyorduk.
Cevap B. Çözümü: Sordu verilen cümledeki "yüksek yüksek" ikilemesi "tepe" adını niteley bir sıfattır. İkilemeler A, C, D ve E şıklarında belirteç görevinde kullanılmıştır. "Derin derin" ikilemesi de ismi nitelemiştir. Cevap B'dir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç kullanılmamıştır? Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bağlaç kullanılmamıştır?
A) Mademi söz verdin, sözünü tutacaksın. B) Sanki dağları sen yarattın. C) Ders çalışmıyor üstelik yaramazlık yapıyor. D) Arkadaşlar hep iyi geçiniyor. E) Bu maç: kazanacağız hatta şampiyon olacağız.
Cevap D. Çözümü: D seçeneğinde "arkadaşlar" sözcüğü ile edatını almıştır. Cevap D'dir. Diğer şıklarda "mademi, sanki, üstelik, hatta" bağlaçları vardır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "hem...hem de" bağlacı nesneleri birbirine bağlamıştır? Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "hem...hem de" bağlacı nesneleri birbirine bağlamıştır?
A) Bu kadar parayla hem araba almayı hem de tatilde gitmeyi mi düşünüyorsun? B) Hem gittiğine hem geldiğine pek seviniyoruz. C) Öğrenciler hem annesinden hem de babasından azar işitmişti. D) Hem çalışıyor hem üniversite okuyor. E) Hem uçuz hem kaliteli ayakkabı satıyor.
Cevap A. Çözümü: B ve C seçeneğinde dolaylı tümleci, D seçeneğinde fiilleri, E seçeneğinde sıfatları bağlamıştır. Cevap A'dır.
I. Olanların gerçek nedenini bir ben biliyorum. II. Etkileyici bir filmi, izleyicinin ilgisini çekmişti. III. Ceneşi bir kendine özgü bir tarzı, bir düşüncesi vardı. IV. Kardeşinin açlık, susmak bilmezdi. V. Bir ona bir sana bakıp konuşmaya başladı. "Bir" sözcüğü yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde bağlaç olarak kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
Cevap E. Çözümü: I. cümlede edat, II. cümlede sıfat, III. cümlede zarf, IV. cümlede sıfattir. Cevap E'dir.
Aşağıdakilerden hangisinde bağlaç pekiştirme bildirmektedir? Aşağıdakilerden hangisinde bağlaç pekiştirme bildirmektedir?
A) Sen olmasan yahut seni görmesem dayanamam. B) Şiir ve roman okuma alışkanlığı edinin. C) Eve gittim çünkü yağmur yağmıştı. D) Hava nemiyldi fakat babam çağırıyordu. E) Hiç ama hiç ders çalışmazmış.
Çözümü: E seçeneğinde "hiç" sözcükleri arasında kullanılan "ama" bağlacı kişinin ders çalışmadığını daha belirgin kılmaktadır. Cevap E'dir.
Aşağıdakilerden hangisinde edat öbeği ön ad görevinde kullanılmıştır?
A) Elmayı kabukları ile mi yersin? B) Ev yarına kadar boşaltmalıyız. C) Ağaçlar da insan gibidir. D) Melek gibi bir kalbin vardı. E) Yorgun olduğu için gelmemiş.
Çözümü: D seçeneğinde "kalp" sözcüğü "melek gibi" edat grubu tarafından nitelendirildiği için ön adır. Cevap D'dir.
Aşağıdakilerden hangisinde edat kullanılmamıştır?
A) Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. B) Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. C) Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. D) Sabahtan beri dışarıyı izliyor. E) Bu konuda sen bile bir şey yapamazsın.
Çözümü: E seçeneğinde "bile" sözcüğü bağlaçtır. Diğer şıklar-da "için, ile, göre, -den beri" edat görevindedir. Cevap E'dir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "ama" bağlacı sebep-sonuç ilişkisi kurmuştur?
A) Sokakta gördüğüm bu köpeği eve aldım ama pişman oldum. B) Bizim oğlan aslında çok zeki ama bir türlü derslerine çalışmıyor. C) Dün akşam size gelecektim ama işim çıktı. D) Bu yaylaların havası çok serin ama nemli. E) Dedem neredeyse 90 yaşında ama hâlâ dinç.
Çözümü: C seçeneğinde gelme eyleminin gerçekleşmediği anlaşılıyor. Bunun nedeni olarak da ama bağlacıyla cümleye bağlanan "işim çıktı" bölümü. İki eylem ama bağlacıyla sebep sonuç ilişkisyle bağlanmıştır. Cevap C'dir.
Ünlemlerin edat ve bağlaçlar gibi belli bir anlamı yoktur. Öyleyken, tek başlarına kullanıldığında bile cümle değeri taşır. Ama çoğunlukla, kendilerini açıklayan bir cümleyle başında ya da sonunda yer alarak söz konusu cümleye belli bir duygu anlamı katar. Her zaman ünlem olan "asıl ünlemler" dışında, diğer sözcük türleri de seslenmeye, şaşma vb. anlamlar bildirdiğinde ünlem görevi üstlenir.
Aşağıdaki ünlem cümlelerinin hangisinde "asıl ünlem" kullanılmamıştır? A) Vah bize, eyvah bize, bir olayı çözemedik! B) Hey gidi çocukluk yıllarımız hey! C) Tüh, onu durdurtan almayı unutttuk! D) Dostum, bizi bu gurbet elde unutma! E) Oh be, temiz hava, bol güneş...
Cevap D. Çözümü: A, B, C, E şıklarında eyvah, hey, ya, be sözcükleri asıl ünlemlerdir. D seçeneğinde ise asıl ünlem yoktur.
Ünlem türündeki sözcüklerle, genellikle, belli durumlar karşısında gösterdiğimiz anlık tepkilerimizi dile getiririz: "şaşırma, korkma, uyarı, sevinme, üzüme, istemeye istemeye kabul etme, bıkkınlık, rahatlama, isteyendirime, aşırı beğenme, aşırı beğenmeme, onaylama, sesleniş, ayıplama, alay, küçümseme, özlem, anımsama, acıma, yakınma" ünlem kullanarak dile getirebileceğimiz anlamların bazılarındır. Aşağıdakilerin hangisinde ünlem, çekim eki alarak yüklem olmuştur?
A) Bu ah vah etmelerin günahlarındandır. B) Yaşadığı sıkıntıların hepsi, ahmandır. C) Of, puf diyenler yokuşu tırmandı. D) Vay, kimleri görüyorum! E) Hey gidi bebeklik yıllarının dertsiz güzelliği!
Cevap B. Çözümü: B seçeneğinde "ahmandır" ifadesi ünlem olup -dan ayrılma hal eki alarak sebep anlamı taşımıştır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde tamlayanı tamlanan dan sonra gelmiş bir belirtili isim tamlaması vardır?
A) Aynın çekimine uğradım Dile'nin kuruyan dudağında B) Hâla dildimdedir tuzu engin denizlerin C) Doğrudur en güzel Dünya'da olduğumuz D) On yıl ayrıyım kıyı kıyı Dağı'ndan E) Gitmiyor, burnumdan sıla kokusu
Cevap B. Çözümü: B seçeneğinde "denizlerin tuzu" tamlamasının unsurları yer değiştirmiş, tamlayan sonra gelmiştir.
Belirtisiz isim tamlaması yapısındaki söz öbeklerinin bazılar lan birleşik sözcük haline gelebilir. Aşağıdakilerin hangisinde yukarıda sözü edilen şekilde oluşmuş bir birleşik isim kullanılmıştır?
A) Muhsin kahverengi elbisesiyle hiç fark edilmiyordu. B) Odasını camgöbeği rengine boyatmakta ısrar ediyor. C) Pencereden yüzbaş olduğunu sandığım bir adam görüyorum. D) Eve ayakkabılarını çıkarmadan girdiği için ona kızdım. E) Köprüden Sarıyer'e kadar yürümüş dün akşam.
Cevap E. Çözümü: "kahverengi, camgöbeği, yüzbaş, ayakkabılar" belirtisiz isim tamlaması yapısında birleşik sözcüklerdir. E seçeneğinde geçen "Sarıyer" ise sıfat tamlaması yapısındadır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir isim tamlaması yok-tur?
A) Yaylısam dağların şu mahsereine B) Hepsi bana yabancı, hepsi başka biçimde C) Ben gurbetle değil gurbet benim içimde D) Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim E) Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul
Cevap B. Çözümü: A'da "dağların mahsereini", C'de "benim içim", D'de "ormanların kuytusunu", E'de "gönül tahtı" sözleri isim tamla-masıdır. B'de "başka biçim" sözü sıfat tamlamasidır. Bu dizede isim tamlaması yoktur.
Aşağıdaki tamlamalardan hangisi diğerlerinden farklı bir özellik gösterir?
A) Bakır tencere B) Porselen kavanoz C) Tahta kaşık D) Kırık bardak E) Alüminyum tabak
Çözümü: A, B, C, E şıklarında tamlamalarda birinci sözcüğün adı neyse yapılan sözcüğün, hammaddesini gösteriyor. D seçeneğinde ise "kırık" sözcüğü "bardak" adının özelliğidir.
Belirli isim tamlamalarında bazen tamlayan ile tamlanan arasında sıkıca bağlı olur. Tamlamayı oluşturan sözcükler birbirine sıkıca girdiği olduğundan araya giren sözcük, öbeğin tamlamasını engellemez. Aşağıdakilerin hangisinde bu parçada sözü edilen özelliği örneklendiren bir kullanım vardır?
A) Yarımada grubun zayıf halkası üzerine oynuyorlar şu yeki. B) Eski evin pencerelerini yeşil boyaymayı düşündü. C) Son görüşmemizin üzerinden çok uzun zaman geçti. D) Veri verdik, artık kiralık ev tabelasını kaldırmalısın. E) Minik kedi, açık kapıdan içeriye sızvermiş.
Cevap A. Çözümü: Bu seçeneğinde "grubun halkası" belirli isim tamlamasıdır. Bu kullanımda tamlayan ile tamlanan arasına "zayıf" sıfat girmiştir.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde tamlayan düşmüş bir isim tamlaması kullanılmıştır?
A) Akşam akşam gelir saka kuşu B) Bir gün onu anlayacaksın C) Adını yazıyorum bu vadiye D) İnçir koruk konar bahçemin incilerine E) Kiminin rengi ak, kiminin sarı
Cevap C. Çözümü: (Senin, onun) adını yazıyorum, cümlesinde bir kullanım olup tamlayan yazılmamıştır.
Yakıp bozmak, bir satır bozuk olunca hemen o yaprağı yırtmak zararlı bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık çocukla beraber büyür. Defterde, kalemde çocuk kadar büyük olan "yeni baştan usulü" yaş ilerledikçe hayatın içine giriyor. Bu parçada numaralanmış tamlamalardan hangisinin türü diğerlerinden farklıdır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap E. Çözümü: I, II, III ve IV numaralı öbekler sıfat tamlamasıdır. V numaralı öbek ise belirtili isim tamlamasıdır.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir tamlama yoktur?
A) Yeşil pencereden bir gül at bana. B) İşkılara dolsun kalbimin içi. C) Bir kuş sesi gelir dudaklarından. D) Geldim işte mevsim gibi kapına. E) Uzak iklimden şarkılar getirdim sana.
Cevap D. Çözümü: "Yeşil pencere" sıfat tamlaması, "kalbimin içi" belirtili isim tamlaması, "kuş sesi" belirtili isim tamlaması, "uzak iklim" sıfat tamlamasıdır. D seçeneğinde tamlama yoktur.
Albert Einstein'in ünlü izafiyet teorisinin odağındaki yercekimsel dalgalar ve ortaya çıkardıkları ışık, dedektörler aracılığıyla ilk kez doğrudan algılanabildi. Uzakaybımlılar, böylesce altın ve platin gibi ağır kimyasal elementlerin nötron yıldızlarının bu şekilde çarpışarak birleşmeleri sonucu evrene yayılabildiğini de ortaya çıkardı. Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi bir tamlamanın tanımı değildir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap D. Çözümü: "İzafiyet teorisi" belirtili isim tamlaması, "yercekimsel dalgalar" sıfat tamlaması, "kimyasal elementler" sıfat tamlaması, "nötron yıldızları" belirtili isim tamlamasıdır. Bu tamlamalardaki ikinci sözcükler tamlamanın görevindedir. "dedektörler" sözcüğü bir tamlamanın parçası değildir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayan ile tamlanan arasında benzerlik ilişkisi vardır?
A) Arkadaşlarının misafir odasında ayrılabilirsiniz. B) Mukafatı biraz güzel inci olacak, yiyecekleriniz. C) Kocaeli'nde çok aydın ekmek ayası yetişiyor. D) Yazın Toros Dağları'nın yaylasına çıkacağız. E) Gömleğinin yakasına kan bulaşmış.
Cevap C. Çözümü: "Ekmek ayası" tamlamasında ayya ile ekmek arasındaki benzerlik ilişkisi vardır. Ayya yemeğe benzediği için bu isim almıştır.
- Dilmce geçmedi kuşlar dallarda
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap B. Çözümü: "Lüğatte geçmedi senin sözlerin" dizesinde geçen "senin sözlerin" söz öbeği belirtili isim tamlamasıdır. Diğer dizelerde isim tamlaması yoktur. 4. dizedeki "bütün gözlerin" sözü sıfat tamlamasıdır. Buna göre doğru cevap B seçeneğidir.
Sizi yoklama defterinden öğrenmedim
A) I B) II C) III D) IV E) V
Çözümü: I, II, IV ve V numaralı öbekler belirtili isim tamlamasıdır. III numaradaki "dumanlı bir salon" ise sıfat tamlamasıdır.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "etmek" sözcüğü yardımcı eylem olarak kullanılmıştır?
A) Ödevlerini yapmaya yarın sabah devam edebilirsin. B) Ne hissettiğini anneme de anlatma da. C) Yazıklanmanın intikal noktasına dikkat et. D) Gele önce sabah yedeklerinini bir hazmet bakalım. E) Bu yemek bu kadar para eder mi sence?
Cevap E. Çözümü: "devam etmek, hissetmek, dikkat etmek, hazmetmek" sözcüklerinde "etmek" sözcüğü bir ad ile birleşerek yardımcı fiil görevinde kullanılmıştır. E seçeneğinde ise tek başına bir eylemdir.
- Aşağıdaki dizelerin hangisinde yansımadan türemiş bir eylem kullanılmıştır?
A) O meşin kırbaç aniden atların sırtında sakladı. B) Bir süre sonra sokakta bir gürültü koptu. C) Kuş civriltiları arasında bir dağ ev hayal ediyor. D) Mutfaktan gelen sangrityla hepimiz sustuk. E) Annesi fısıldayan bir sesle "git" dedi.
Cevap A. Çözümü: B, C, D, E şıklarında geçen sözcükler yansımadan türemiş isimlerdir. A şıkkındaki "sakladı" sözü ise "sak" yansımasından la ekiyle türetilmiş bir eylemdir.
- Aşağıdaki dizelerin hangisinde yüklem ek eylem almış bir addır?
A) İnsanlar alabildiğine sevmeyi bırakmazlar yanına B) Bizim de bir çift güzel sözümüz vardı C) Şu parmaklığın ötesinde kaldı bütün çalışanlar D) Sekiz ayık çocuk bu kadar yaşarmış E) Önce serde sevdim kavgayı
Cevap B. Çözümü: B seçeneğinde "vardı" yükleminde "var" isim soylu bir sözcüktür -di ise ek eylem, dili geçmiş zamandır.
- Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemdir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Cevap D. Çözümü: "eridiği" sözcüğü "erimek" eylemine "dik" eki getirilerek türetilmiştir.-dik eki sifat ekidir.
- Aşağıdaki dizelerin hangisinde yüklem geniş zaman ile çekimlenmiştir?
A) Karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta B) Tüketme nefesim mavis kızımlar C) Bunlar uykusunu kaçırır çocukların D) Bize yükleniyor suç ak gömleğin E) Tepende ne zaman unuttuğun güneş
Cevap C. Çözümü: "kaçırır" sözcüğü kaçmak eyleminin geniş zamanın üçüncü tekil kişisiyle çekimlenmiş bir yüklemdir.
- Aşağıdaki atasözlerinden hangisinin yüklemi geçişli bir fiildir?
A) Adam adamdan korkmaz, utanır. B) Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. C) Bağlı aslana tavan bile hucum eder. D) Baba mirası mum gibi yanar. E) Bir elin verdiğini öbür elin görmesin.
Çözümü: E seçeneğinde yüklem görevinde kullanılan "görmesin" sözcüğü "neyi, kimi" sorularına cevap verebilen bir fiildir. Cümlenin içinde de "bir elin verdiğini" öbeği nesnedir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesneye yer verildi? Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesneye yer verildi?
A) Keskin bir rüzgâr eser şimdi dağlardan. B) Yağmur çok şiddetli yağdı. C) Ertesi gün ona telefon ettim. D) Kar nedeniyle yollar kapandı. E) Basımdaki gökleri bir deniz sanıyorum.
Cevap E. Çözümü: E seçeneğinde yer alan "basımdaki gökleri" ifadesi "neyi?" sorusunun cevabını verdiğinden belirtili nesnedir. Ce- vap E'dir.
- Aşağıdaki soruların hangisinin cevabı özne değildir?
A) Dün sizin eve kim geldi? - Ayşe Teyze. B) Oradan ne alacaksın? - Kitap. C) Cantanda ne var? - İz elbiseleri. D) Bahçedeki ağaca ne tırmanıyor? - Yaramaz kedi. E) Evin bahçesini kim düzenliyor? - Mehmet dayım.
Cevap B. Çözümü: B seçeneğindeki cümlenin öznesi "sen" sözcüğüdür ve gizli öznedir. Burada "ne" soru sözcüğü kullanılmış ve soru nesneye yöneliktir. Verilen cevap da nesnedir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisi ögelerine yanlış ayrılmıştır?
A) Annesinin söylediklerini / bire beş katarak / anlattı. B) Köye uğramadan / Ahmet Usta'nın / köyüne / vardılar. C) Yörük ağaşı / bir ziyaret / çekti / onlara. D) Pınar, / yoşun tutmuş eski bir çam oluktan / çığıl çığıl / akıyor. E) Pınanın başında / sabah kahvaltılarını / yaptılar.
Cevap B. Çözümü: Ögeler bulunurken tamamlamalar ayrılmaz. B seçeneğinde "Ahmet Usta'nın köyü" bir tamlamadır ve tamamı tek öge olmalıdır.
- Aşağıdakilerin hangisinde, temel cümlenin ögesi olmayan bir ara söz kullanılmıştır?
A) Ben, görüyorsunuz, ne türlü manevi sorumluluklar altındayım. B) Muhtar, köyün en yaşlı kişisi olan Meryem Nine'yi ziyaret etti. C) Konuklarını karşılama konusunda her zaman büyük özen göstermiştir. D) Kırık dökük saksılar, kurumuş çiçekler bahçeye atılmıştı. E) Amcamdan gelen telefonun ardından, oturup epeyce düşündüm.
Cevap A. Çözümü: A şıkkında "görüyorsunuz" sözcüğü temel cümlenin ögesi değildir. Cümleye başlaktan sonra bir uyarı amacıyla araya konmuş bir sözüdür. Ayrıca virgül arasına alınarak ara söz olduğu belirtilmiştir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru dolaylı tümleci bulunmaktadır?
A) Sen dün maça neden gelemedin? B) Ağabeyi evimizden ne götürdü? C) Ablam ev temizlerken elini mi incitmiş? D) Dün eski mahallelerde ne yaptın? E) Bahçedeki çiçekler hala sulanmadınız mı?
Cevap B. Çözümü: Dolaylı tümleçler yer bildirir. Şıklardaki cümlelerde "yeri" öğrenmek için soru "izmir'den mi" sorusudur.
- Aşağıdakilerin hangisinde edat tümleci kullanılmıştır?
A) İş konusundaki kararımı büyük bir sıkıntıyla karşılaşladı. B) Zaman zaman sorunlar yaşayorduk şöyle böyle. C) Berrin dün ödevlerini bitirememiş küçük kardeşimle. D) Nazmi'nin bisikletini alarak çarşıya kadar gitti. E) Süheyla Hanım artık ders anlatmayacağımıs bizim çocuklara.
Cevap B. Çözümü: Edat tümleci yükleme sorulan ne ile (hangi araçla), kiminle, hangi amaçla sorularına cevap verir. B şıkkında "küçük kardeşimle" sözcüğü kiminle sorusuna cevap verdiği için edat tümlecidir.
- Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangilerinde dolaylı tümleç yoktur?
(I) İstasyonaya geldi. (II) Tren akşamüstü hareket edecekti. (III) Geri çarşıya döndüler. (IV) Orada gezip dolaştılar. (V) Yalınlarda Coşan Mehmet hiç konuşmuyordu. A) I ve II B) II ve III C) III ve V D) III ve IV E) V ve V
Çözümü: I, III, ve V numaralı cümlelerde geçen "istasyona, çarşıya, orada" sözcükleri dolaylı tümleçtir. II ve V numaralı cümlelerde dolaylı tümleç yoktur.
- Aşağıdakilerden hangisi yüklemime göre diğerlerinden farklı bir cümledir?
A) Ertesi gün, onlar için koşuşturmayla geçen sıkıntılı bir gündü. B) İçeri girdiğimde evin her tarafı derli topluydu. C) Yıllar önce tanımış olduğum adama benzerliği pek azdı. D) Yaşlı adam ağlamamak için kendini zor tutuyor gibiydi. E) Bana bu sabah biçimde saygılı davranmaya çalışıyordu.
Cevap E. Çözümü: E seçeneğinde yüklem fiilken diğer şıklarda isimdir.
- Aşağıdaki cümlelerden hangisi anlamca olumludur?
A) Lütfen onu bir daha buralarda aramayın! B) Gönül yarası birkaç günde kapanır mı hiç? C) Sen de kadar vefasızsın ey güzel sevgili! D) Onu burada sabaha kadar bekleyecek değiliz. E) Bildiğim kadarıyla onun babası yıllardır burada çalışıyor.
Cevap E. Çözümü: "Çalışıyor" yüklemı anlam bakımından olumlu olup
- Aşağıdaki cümlelerden hangisi fiil cümlesi değildir?
A) Türk seyircisi daha önce böyle bir mücadele görülme-di. B) El atına binen tez iner. C) Çocukluğunda en sevdiği araba rengi beyazdı. D) Sen hep güzel olanın peşinde koşuyorsun. E) Bu mantarlar sadece ilaç yapımında kullanılmış.
Cevap C. Çözümü: "Beyazdı" sözü isim olup ek alarak yüklem olmuştur. Diğer şıklarda yüklem fiildir.
- Aşağıdakilerin hangisinde virgülden önceki bölüm, ek-sıtılı bir cümledir?
A) Bütün kötü şeyleri unutuyorum, geleceğim güzel olacak diye düşünüyorum. B) Çocuklarımı eğitiyorum şimdi, ikisi birbirinden çalışkan. C) Herkeste bir telâş, şampiyonluğu kutluyorlar. D) Davet edilmeden gelenler de var, kalsınlar. E) Hediyeler kapının arkasındaydı, sabırsızlıkla açılmasını bekliyoruz.
Cevap C. Çözümü: "Herkeste bir telâş" ifadesinde yüklem yoktur.
"Şampiyon olmuş gibi yavaş yavaş çıkıyordu merdivenle-ri." Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Devirsiz cümle - İsim cümlesi B) Olumsuz cümle - Fiil cümlesi C) Kurallı cümle - İsim cümlesi D) Olumlu cümle - Fiil cümlesi E) Devirk cümle - Fiil cümlesi
Cevap E. Çözümü: "Çıkıyordu" olumlu bir fiil olup yüklem sonda olmadığı için cümle devirktir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem sıfat tamla-masıdır?
A) Hirçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz. B) Yeşil türbesini gezdik dün akşam. C) Borç yiyen kesesinden yer. D) Beyaz bir kedi yatıyordu arabanın altında. E) Kin, acı bir zehirdir yarattılan için.
Çözümü: "Acı bir zehirdir" sıfat tamlaması olup cümlenin yük-lemi olur.
- Aşağıdaki cümlelerden hangisi, yapıca diğerlerinden farklı bir cümledir?
A) Yine camlar dinliyor uzaktan bir şarkıyı B) İri yeşil gözlerinde gördüm o parıltıyı C) Sözüne kanmamın bunu duyunca Ali'nin D) Kendini ellere versin o zalim gonca E) Onu en büyük bir söğüt boyunca astılar
Cevap C. Çözümü: "Duyunca" zarf-fiilinin yer almasından dolayı C seçeneğindeki cümle birleşik bir cümledir. Diğerleri basit cümle olduğu için cevap C'dir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ortak nesne kullanılmıştır?
A) Ev hanımı bulaşıkları yıkadı, duruladı, kaldırdı. B) Güllerin uykusu yakındır, kimse kalmadı. C) Sabahan erken kalkar, kahvaltısını yapar, yola çıkarım. D) Günlerce sokak süredı, evde oyalanırım. E) Arabayı aldım, bir çıkmam, onunla çalışıyorum.
Cevap A. Çözümü: A seçeneğinde "bulaşıkları" sözcüğü, "yıka-dı, duruladı, kaldırdı" yüklemlerinin ortak nesnesi olarak kullanılmıştır.
- Aşağıdakilerden hangisi birleşik, devrik ve olumsuz bir cümledir?
A) Çevremde dönüyor bu yarmazlar. B) Yaşamın dayanımlılığını geç anladım. C) Hangi resimime baksam ben değilim. D) Sen değilsin yıllardır beklediğim. E) Güzeldir, meyveyi ağaçtan koparıp yemek.
Cevap D. Çözümü: "Sen değilsin" yüklemi olumsuz cümledir. Cümlenin sonunda olmadığı için de cümle devriktir. Beklediğim ifadesi sıfat-fiil olduğundan birleşik yapılı bir cümledir. Cevap D'dir.
- Ben çiçek gibi taşımiyorum göğsümde aşkı Ben aşkı göğsümde kursun gibi taşıyorum Gelip dayanmıyor demir kapısına sevdanın Ben yaşamım gibi yasıyorum gibi yasıyorum Ben aşkı göğsümde kursun gibi taşıyorum Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Devrik cümle B) Girişik cümle C) Olumsuz cümle D) Basit cümle E) Sıralı cümle
Cevap E. Çözümü: Birinci dize olumsuz devrik cümle; ikinci dize kurallı, olumlu, basit bir cümle; üçüncü dize girişik cümledir. Dizeler de sıralı cümle yoktur. Cevap E'dir.
- Bilmeyenler, başımız göklere ermiş sanacak Neyimiz var acidan başka bizim kiskacak O şır yükülü hayat özlemimizdir ancak Yukarıdaki dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümle B) Devrik cümle C) Fil cümlesi D) İsim cümlesi E) Birleşik cümle
Cevap A. Çözümü: "Sanacak" fiil cümlesidir; "var" isim cümlesidir. İkinci dize devriktir. "Bilmeyenler" filmis olduğu için birleşik cümle de vardır. Cevap A'dır.
(I) Anavarza Ovası'nın ateş böcekleri de çok iridir. (II) Geceleri ova, Akçasaz yıldızları ışık döşenmişesine dona-nır. (III) Sabahalara kadar yıldızlar, ağaçlar, çiçekler, yapraklar, dallar yanar yanar öter, bir gökyüzü yıldırım sayı-rılar durur. (IV) Yer sönünce, göz yaldızımızı yırtması sav-lan taşar, kavurur, birbirimize gülerler. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi yükleminin türüne göre diğerlerinden farklıdır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
Çözümü: "Donanır, söner, durur, giriseler" yüklemleri fiildir. I numaralı cümlenin yüklemi "iridir" ise ek eylemli bir ad-dır. Cevap A'dır.
(I) Karacalı en güzel, en verimli toprakta biter. (II) Boyu bir insan boyunu geçemez. (III) Bir kökten bir sürü çalı fışkırır. (IV) Genç karacalı bal rengi dondurur. (V) Çalı yaşlandıkça rengi de baldan karaya kadar dönüşür. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle: kurallı, basit, olumlu cümle B) II. cümle: kurallı, basit, olumsuz cümle C) III. cümle: kurallı, basit, isim cümlesi D) IV. cümle: kurallı, basit, fiil cümlesi E) V. cümle: kurallı, basit, fiil cümlesi
Cevap E. Çözümü: V. cümle yüklemli sonda olduğu için kurallı, yüklemli olduğu için fiil cümlesidir. Ancak içinde "yaşlandıkça" eylemsi kullanılmıştır ve yapıca basit değil girişik birleşik cümledir. Cevap E'dir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapı bakımından bağlamsal bir cümledir?
A) Çok özel bir görünümümüz var, siz de şaşıracaksınız. B) Annemin de hemen buraya gelmesini rica ediyorum. C) Öyküyü okuduk, hemen bir daha okuyacağız. D) Durup böyle uzun süre manzarayı seyredemezdim. E) Heyecan sonunda onu yemişti, ayağa kalkamadı.
Cevap C. Çözümü: Bağlamlı sıralı cümlede iki yüklem ve aynı yükleme bağlanan ortak öğe olması gerekir. C seçeneğinde, "okuduk" ve "okuyaacağız" yüklemlerinin nesnesi ortaktr. "Öyküyü" sözcüğü her iki yüklemin ortak ögesidir. Cevap C'dir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapı bakımından diğerlerinden farklıdır?
A) Şehirde uyuyan evler arasında hava hep sakindi. B) Yavaş yavaş düzelmişti, içten eda takınmıştı. C) Vaktini kahveye oyun oynayarak geçirmemeli. D) İşe başlamamız bizde bir heyecan uyandırdı. E) Çok geçmeden dostluk ziyaretleri alışkanlık halini aldı.
Cevap B. Çözümü: A, C, D, E şıklarındaki cümleler içinde fiilimsi geçen, girişik birleşik cümlelerdir. B seçeneğindeki cümle ise birbiri ne virgülle bağlanmış iki yüklemli cümledir. Cevap B'dir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapı bakımından "Tam gitmek üzereydik ki halalar geldi." cümlesiyle aynıdır?
A) Siz ne yaptığınızı farkında mısınız gerçekten? B) Bahçedeki masalar daha kaldırılmadınız mı siz? C) Onu bu davranışında öyle bir sevecenlik var di ki... D) İyle heyecanlıydı ki o akşam uyuyamalıdı. E) İnsan bir kez anlayış gösterdi mi sürüp gider bu.
Cevap D. Çözümü: Soru kökünde verilen cümle "ki" bağlacıyla birbirine bağlanmış iki yargıdan oluşuyor. Yani ki li birleşik cümle. D seçeneğindeki cümlede de "ki" bağlacıyla bağlanmış iki yargı var. Cevap D'dir.
- Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapı bakımından olumsuz olduğu halde anlam bakımından olumludur?
A) Edebiyatın geleceği konusunda ümitsiz değilim. B) Su birikintilerine dikkat etmeden yürüyorlardı. C) En son katıldığım konserden hiç keyif almadım. D) Hiçbiriniz sandığınız kadar mükemmel değilsiniz. E) Durumun komikliğini bir türlü kavrayamıyorsun.
Çözümü: "Ümitsiz değilim" sözcükkünde olumsuzluk bildiren "siz" eki ve "değil" sözcüğü birlikte kullanılmış. Bu ifade "ümitliyim" anlamına geliyor ve olumludur. Cevap A'dır.