riddle
stringlengths
22
397
answer
stringlengths
2
17
Ey yüce dağlar, yüce dağlar! Kürk üstünde kürk bağlar; Ne satan ağlar, ne alan; Başını kesen ağlar.
SOĞAN
Sarı sarı içinde Sarı zarfın içende Oniki birlik kardeş Birbirinin içinde.
PORTAKAL
Sıra sıra söğütler , Birbirini öğütler; Dil bilmez , söz söyler. Bilebilsin arifler.
TELGRAF
Altında kozu var , Üstünde gezi var, Gören ürperir onu, Ucunda da gözü var.
TÜFEK
Uzun uzanır Yeşile bezenir , Kırmızı don giyer, Arş’a uzanır.
AĞAÇ
Yerde gezer, izi yok. Havada uçar, sesi yok. Eti haram sütü helal; Canı var, kanı yok.
ARI
Dağlarda gezer yaya , Eli ayağı kısa Şimdi gelir görürsün Güle güle ölürsün.
KAPLUMBAĞA
Beyazdır tarlası Siyadır tohumu Elle ekilir, Dille biçilir.
KİTAP
Ay doğar bedir bedir , Şu dağa giden nedir? Yedi yılda bir doğurur, Bu hayvanın adı nedir?
FİL
Yakar ama yaş değil; Kırmızıdır, aş değil, Onsuz çok şey yapılmaz, Dumanlıdır, kış değil.
ATAŞ
Hey heriye heriye ! İnsan dizilmiş geriye Bu hangi ademoğlu, Arka üstü yürüye.
CENAZE
Tuzaklı bey hastadır , Ayakları ustadır ; Ne yerdedir, ne gökte; Bir kapalı yerdedir.
ÖRÜMCEK
Tükenmezden tük tuttum Üremeze yükledim, Sallanmazdan geçirdim, Satılmaza harcettim.
YUMURTA
Bak insanın içine, İplik takmış dişine, Her gece göz kırpıyor, Külah vurmuş başına.
GAZ LAMBASI
Ah umutlar umutlar Göz nurundan bulutlar, Ayaklarından emer, Tepesinden yumurtlar.
TAHIL
Ayağı var, gidemez Yemek gelir yiyemez, Konulan yükü taşır, Derdini söyleyemez.
MASA
Kara katır, Yana yatır; Kalkar ısırır , Gene yatır.
MAŞA
Keser sapı Germe kapı Beş parmağı, Bir de sapı.
EL
Başı yeşil ördek değil , Üstü kara kömür değil, İçi beyaz, peynir değil, Kuyruğu var, fare değil.
TURP
Ayakları kısadır, Kendisi mini mini, Bir dönüşte gösterir, Dünyanın biçimini.
PERGEL
Baharı haber verir, Bülbüle neşe verir, Her renk entari giyer, Bahçelere haber verir.
KELEBEK
Eşdim eşdim , kum çıktı, Kumdan minare çıktı, Bildir ki bizim keloğlan, Bu yıl çınara çıktı.
HAVUÇ
Ele alınıp tutulmaz , Bakkallarda satılmaz. Kimisinde pek fazla, Kimisinde bulunmaz.
AKIL
Önce yeşildi , Sonra kesildi . Dumana gömüldü, Kiraz kesildi.
ODUN
Bir oğlum var, biz gibi , Dizi çuvaldız gibi, Kat kat elbise giyer, Gene içi buz gibi.
LAHANA
Has bahçenin gülü var , İçinde bülbülü var, Kendisi küçük ama, Ne de güzel tadı var.
CEVİZ
Attan inmez , Yere değmez, Ne yaparsam, Yanıma gelmez.
GÖKYÜZÜ
Ordusu var ülkesi var; Ordusunun gölgesi var, Faydası çok kemliği yok Yavrusu var, annesi var. Yakma yakar kül olur, Hırpalayan çok hor olur Birden uçar kuş gibidir, Tutması pek çok zor olur. Orda yaşar, tilki geyik, Karga, güvercin, üveyik, Kurt, çalı, ot, kök, dal, odun, Atmaca, çil, gül ve kekik, Aslı nedir, resmi nedir, Canlı mıdır, cismi nedir? Söylediğim bilmecenin, Söyleyiniz ismi nedir?
ORMAN
Evin penceresinden , Çiçek gibi açarlar, Güneşi görünce de Uzaklara kaçarlar.
YILDIZ
Bahçelerin tacı, Sevindirir muhtacı Çiçeksiz meyve verir O neyin ağacıdır?
İNCİR
Boynuzu var, inek değil, Dala çıkar, leylak değil, Yazı yazar, katip değil, Boyası mürekkep değil.
SALYANGOZ
Tepesi aşağı sarkar, Düşeceğim diye korkar, Dudu gibi adı var, Şeker gibi tadı var.
DUT
Yeşil iken ağarır, Yavaş yavaş sararır, Sarardıkça sallanır, Sallandıkça ballanır.
ZERDALİ
Haydi artık kayıver, Suda suyu sayıver, Al da getir etini, Pul pul çıkar katını.
BALIK
Çam ağacını oyarlar, İçine tin ton koyarlar, Ağlama tin tonum ağlama ; Şimdi kulağını burarlar.
SAZ
Babam bahçeye ekti , Hemen çamura çöktü Tutunca perçeminden Yeşil kuyruğu koptu.
HAVUÇ
Karadır katran değil; Sarıdır safran değil, Ucu var düdük gibi, Burnu var gedik gibi.
CİĞER
Ne evdir, ne saraydır; Bir kocaman dün yadır, Kapağı var kabı var, Çeşit çeşit adı var.
KİTAP
Ağzı var, konuşamaz, Yatağı var uyumaz, Bakarız aynı yerde, Gece gündüz hiç durmaz.
NEHİR
Terzi görmedik elbisesi var , Değirmen değmedik unları var, Bu öyle yiyecektir ki; Rende görmedik oklavası var.
İĞDE
Kessen eğer canı yok, Bir damlacık kanı yok, Aleme haber verir, Boyu var eni yok.
TELGRAF
Yok gecesi gündüzü Her zaman güler yüzü , Adımızdır ağzında, Feda eder kendini.
ANNEMİZ
Düşündürür eğlendirir. Oturduğum yerde bile, Bana çok bilgiler verir , Hiç konuşamasa bile.
KİTAP
Çok sabırlı bir arı, Dinlemez kışı karı, Beş yılda çıkar, onun Değer biçilmez balı.
İLKOKUL ÖĞRETMENİ
Benim ikiz oğlum var, Biri oturur biri kalkar, İkisi de çalışkandır, İkisi de yük kucaklar.
TERAZİ
Beyaz siyah bazen boz Ne su, ne hava, ne tuz; Uçar kanadı yoktur Yürür, kaldırmaz hiç toz.
BULUT
Bundan uzunu olmaz , Kimse beline bağlamaz, Çok hoşa gider süsleri, Tam yedidir, renkleri.
GÖKKUŞAĞI
Kaçanı tutar , Uçanı yutar, Eğer üşürse, Mangala yatar.
KEDİ
Ayağı kılsız, Lakin akılsız, Başı yassıdır, Bıyıklı hırsız.
FARE
Duruşu ömür , Gözleri kömür, Soğuk dondurur, Sıcak öldürür.
KARDAN ADAM
Yaprağı iğne gibi , Dalları çatı gibi, Kış gelse de kedersiz, Dağlar ol amaz onsuz.
ÇAM
Yokuştur ayak ayak Çık yukarı kata bak, Gençlere kolay gelir, Kimse istemez çıkmak.
MERDİVEN
Beş kardeş var çalışkan, Her bir işe alışkan, Bıkmazlar usanmazlar, Beraber çalışmaktan.
PARMAKLAR
Seçilmez kömürden Sapı vardır demirden, Meyvesi yenir lakin, Ayırmak şart, demirden.
ŞİŞ KEBAP
Tozdur , lakin kömür değil, Kokusu var, gül değil . Yedi dağı devirir, Dev değil; herkül değil.
BARUT
Dağdan gelir , takla makla, Aman abla beni sakla. Bizim bahçeye gelince, Ne meyve kalır, ne bakla.
DOLU
Nefesi var , Canı yok Damarı var , kanı yok Ses çıkarır lakin, Ağzı var dili yok.
KÖRÜK
İnce uzun boyu var Benekli kabuğu var, Soyunca koklayınız, Pek güzel kokusu var.
MUZ
Kütüklerde dallanır Salkım salkım sallanır, Tanesi şerbet gibi, Kuruyunca ballanır.
ÜZÜM
Küçücük top biçiminde, Sert bir kabuk içinde, Bu milletin öz malıdır, Ne Hint’dedir, ne Çin’de.
FINDIK
Yolda gider, yolcu değil; Ağaca çıkar, insan değil; Dili çatal, kuyruk uzun, Yoktur kışın çıkar yazın.
YILAN
Biz biz, biz idik; Otuz iki kız idik; Ezildik, büzüldük; Bir dıvara dizildik.
DİŞ
Sarıdır, Safran gibi; Okunur Kur’an gibi; Ya bunu bileceksin; Ya bu gece öleceksin.
ALTUN
Biz biz, biz idik; Yüzbin tane kız idik; Gece oldu dizildik; Gündüz oldu silindik.
YIDIZ
Bir değirmen taşı suda yüzüyor; Üstünde üç kişi duruyor; Birincisi kör, ik incisi kütürüm, Üçüncüsü ise, çıplak. Kör, bir tavşan görüyor; Kütürüm onu yakalıyor; Çıplak ise, cebine koyuyor; Acaba bunlar ne yapıyor?
YALAN
Yüzü olduğu halde, Başı olmayan; Kolları olduğu halde, Ayakları olmayan; Yine de birçok yer değiştiren Cismin adı nedir?
SAAT
Mavi atlas, İğne batmaz, Makas kesmez, Terzi biçmez.
BULUT
Yeşildir libası, Sarıdır kendisi, İçinde iliği var, Bin tane deliği var.
BADEM
Tatlı olur yenmez, Hiçbir kaba girmez, Acı olduğu için, Her kişi ağza almaz.
SÖZ
Dal ucunda bir yemiş, Bunu yiyen doymamış, Ramazan’da yiyenin, Orucu bozulmamış.
DAYAK
Meyvesi baldan tatlı, Yaprağı biberden acı, Ağacı deveden büyük, Çekirdeği Pireden küçük.
İNCİR
Kat kat kadayıf, Kadı gibi pek zayıf; Vallâhi zayıf, Bill âhi zayıf, Bir gözü var, bir gözü yok.
İĞNE
Sever dağı ormanı, Şişman çıkmış adı, Kışın uyuştu kanı, Yazın ahlat düşmanı.
AYI
Gündüz uyur, gece kalkar, Bakar mavi pencereden, Farkı yoktur, bir gümüşten, Yusyuvarlak tencereden.
AY
Evlerin yabancısı, Her gün evlerde konuk, Ev halkı karşısında Taş gibi sessiz, donuk.
TELEVİZYON
Gayet hızlı koşarım, Dağı taşı aşarım, Ne kanım var, ne canım, Tel’dir benim vatanım.
TELGRAF
Ben ne idim ne idim, Sahralarda bey idim, Koparıldım, kurudum, Kapı ardında kurudum.
SÜPÜRGE
Çiçek çiçek uçar, Yoktur menendi; Öyle bir mimar ki, Bulunmaz dengi.
ARI
Hayli türlüsü olur, Bol sulusu olur; Aptala ad koyarlar, Uzun boylusu olur.
ARMUT
Girersin hücreye, Fiyaka sata sata, Basarsın düğmeye, Çıkarsın en üst kata.
ASANSÖR
Bindir iğnesi bindir, İğnesi bilen bilesi; Bu masalı bilmeyen, Otuziki köy veresi.
ÇAM
Kolu var, Ayağı yok; Karnı yırtık, Kanı yok.
CEKET
Katık oldum aşına, Öp de koy başına, Beni nasıl öğütür? Sor, değirmen taşına. Her gün tazelenir, Her öğünde yenilir; İnce ince dil beni, Haydi, neyim bil beni?
EKMEK
Dilberin yanağıdır, Temmuz ayı çağıdır, Vatanını sorarsan, Amasya’nın bağıdır.
ELMA
Gelişi aslan gibi, Duruşu sultan gibi, Yayılır hasır gibi, Sürünür esir gibi.
KEDİ
Beyazla başladım, Yeşile işledim, Kırmızı ile bitirdim, Cümleyi yitirdim.
KİRAZ
Bir karı, bir koca, Mır mır eder gece; Karı der ki : “ Ey koca, Acep İstanbul nice? İstanbul bucak bucak, Ortası mermer ocak, İçinde bir sandıcak, İçi dolu turşucuk.
NAR
Lodos poyraza karşıdır, Tokmakla karla dövüşür; Sepetçilerde kavga eder, Urgancılarda barışır.
ÇAMAŞIR
Var varadan var getir; Karlı dağdan kar getir. Sarılmamış çiçekten, Çalkanmamış yağ getir.
BAL PETEĞİ
Bağdan gelir İsacık, Ayakları kısacık, Çık ki yengen göresin, Güle güle ölesin.
KİRPİ
Havayidir, Havayi, Yüksek yapar yuvayı; Kuyumcular dökemez, İpekçiler yapamaz.
ÖRÜMCEK AĞI
Ol nedir ki, cismi var parmak gibi, Giydiği ak gonca bir zambak gibi, Başına koyunca altun külahı, Gözyaşı durmaz, akar ırmak gibi.
MUM
Bizim eve sıçan geldi, Sırtını açan geldi. Gündüzleri yazıp, Geceleri okuyan geldi.
İSPİYONCU
İki canlı pencere, Bakıp durur her gece, Göz koydu, göz üstüne, Bilin bakalım bu ne?
GÖZLÜK
Beyazlığı kara benzer, Gömleği zara benzer; Beyler bilir adını, Hanımlar bilir tadını.
SAKIZ
Hey nedir, adı nedir, O kuşun adı nedir? Et yemez , kemik yer, Bil bakalım bu nedir?
DİŞ MİKROBU
Yer altında verişir, Arpa buğday bölüşür, Çok maskaradır görsen, Kingir, kingir gülüşür.
FARE
Benden hızlı giden olmaz, Uzağa ulaşan olmaz, Ne kanım var, ne canım, Tellerdir benim vatanım.
TELGRAF
Ak kutu kapağı, İçi dolu yapağı, Yapağı değil, ipek; Bilmeyenler yer kötek.
İPEK KOZASI
Güneş görür kızarır, Topraktayken sararır, Tencerede türlü aş, Adını ondan alır.
DOMATES