text
stringlengths 0
191k
|
---|
gelmedi ahvalinizden haber alamadık deyü yazmazlar idi lakin şâherâhı mahalli ile irâd |
eylediğimden gayet mahzuz olup ne güzel ebhâm eyledi deyü vezîrine söylediler bundan |
sonra havânendeler ve sâzendeler gelüp taâm döşenüp yenüp vedâ' idüp hânemize |
geldik bir iki günden sonra i'timad-üd-devle haber göndermişler ki bir ilçi hazır idüp |
kendüleri ile maan refik olmak üzre irsâl ideriz nâme-i hümâyunun cevabını ana viririz |
ve kendüsi tehiyya giderler zira bizim mukaddemâ Rüstem han ile irsâl olunan nâmemizin |
cevap Mehmed Paşa merhum ile geldi ilçimiz Rüstem han tehi geldi ve kanun dahi |
hünkar hazretlerini ben çok severim |
ma'lumdur ki nâme iki olmaz bir olur demişler bende didimki bu kanun vaz' iden kimlerdir |
Pâdişâhlar değilmidir beli öyledir dahi ya öyle olduğu halde gerek bizim gerek sizin ve |
sâir mülükün Şehzâdeleri taht-ı cülûsden mukaddem te'hil itmek yahud civârı tutmak |
kanunmıdır didim yok deyü cevap virdiler ya Şâh'ınız birâder ve birâderzâde ve |
amucazâdelerine cariye virüp tezvic itdirdiler didim Şâh'ımızın merhameti galib |
olduğundan anları esir giyüp virdi deyü cevap itdi imdi bu takdirce kanunuz bozuldı didim |
bundan azim kıl ü kâl olup âkibet gayri cevap bulamayup bırâğub gittiler tekrar vezîri bu |
husus içün bizi da'vet idüp ve varıldıkda vâfir kelâmdan sonra ilzâmı kabul itdi ammâ |
zâhirâ eğerçe kanun değildir lakin cenâbınız sair ilçilere kıyâs olunmazsız ve Şâh'ımızın size |
gayet muhabbeti vardır cenâbınıza nâme-i hümâyun cevabı olmak üzere size icmâl üzre |
bir nâme virilür ve sizden sonra tafsil üzre ilçimiz ile cevâb-nâme yazılur ve irsâl olunur |
deyü cevap virdiler konağımıza geldik birkaç günden sonra Şâh tarafından birkaç hil'at |
gelüp bizi nâme almağa davet eylediler biz dahi hil'ati giyüp vardık sâir vakitlerden |
i'timâd-üd-devle bizi bu husus içün da'vet vardığımızda vâfir kıl ü kâl ve musâhebetden sonra ma'nân ilzâmı |
kabul idüp ; ma'ni ilzâmı ; musâhebetden sonra ilzâmı ma'nân eczâmı |
tekellüfli bir meclis-i âli tertib eylemişler bizi yine sofamıza kuud itdirdiler ol mahalde |
kendü hanlarından birkaç hana mansıb tevcih idüp hil'at giydirdiler ve şark ile şımâl arasına |
vâkı' Dağıstan halkından kimi Müslüman ve kimi kefere doksan dört kabile beğlerinin her |
kabilesinden beher sene birer nefer ilçi olmak üzre hedâyâler arz eylediler ki rikâb-ı |
şâhiye iki adet selâseyn ve iki aded kuzi derileri gelüp buluşup maaş ta'yin eyledikleri |
sâliyâneler alup giderler imiş hikmeti hüdâ ol mahalle müsâdif oldı bu doksan dört nefer |
kimesne kendüleri u'cube ve libâsları garibe ve peşkeşleri meshureler ve vaz' ve hareketleri |
ğarâyib gelüp Şâh'ın huzurunda alnı ile kefereli tâifesi secde ider gibi hâşâ Şâh'a secde |
idüp hediyelerin virüp gitdiler ve bir iki Özbek ilçisi ve Moskov ilçisi var idi anlar dahi |
ol meclisde Şâh'a buluşdiler lakin Şâh'a karib değil ancak ırâkdan zemin-bûs idüp |
kâğıdların virüp yolladılar sonra taâm gelüp yendi Şâh beni huzurına da'vet idüp itdiği "bu |
gördüğün tâife bizim reâyamızdır bunlar gayet fakir-i hâl olup ecdâd atamızdan Şâh Abbas |
bunlardan her kabileye senevî birer mikdar maaş ta'yin idüp anlar her sene rikâbımıza |
gelüp serfürû idüp sâliyâne ta'yin olunan her ne ise virüp taleb ideriz" didi bunları sıhhati |
üzre haber aldım ki bunlar Tatar makulesi bir tâife imiş Şâh Abbas devrine gelince Tatar |
gibi memlekitini daima çapüb akın iderler imiş kurrâ ve kasabât her ne olur ise yağma |
ve gâret ve esir idüp götürürler imiş Şâh Abbas cülus itdikde bunlar ile dostluk idüp ber |
takrib ile köle alup her kabileye birer mikdar maaş ta'yin idüp ve her sene Divân-ı Şâha |
gelüp hil'at giyüp sâliyâne alalar ve min ba'd memleket ve reâyaya taaddi itmemek üzre |
kavl-ü ahd ve karâr idüb ahidnâmeler yazmışlar meğer bunlar ol-taife imiş ki Dâğıstâniler |
imiş andan sonra Şâh bizim ile sulh ve salâha muteallik ahval sordı her birinin müddeti |
ne mikdardır çokmıdır azmıdır cümlenin sulh-nâmesi haylimidir didi " bende "Şâh'ım |
bunların müddet-i sulhleri mutarraz değildir kimi yirmi sene kimi otuz senedir bunlar |
cümlesi sulha itdi rica eylediler lakin Devlet-i Âliyye müsâade buyurmayup anların ziyade |
ricaları ile bu mertebeye güçile rıza virdiler ancak şol şartıyla ki eğer sulha muğayyer bir |
küstâhâne vaz' ider iderler ise yine cezaları tertip oluna bu ahidnâme-i hümâyunumuzda |
tasrih olunmuşdır ve her sene tüccar ve ilçi ve hedâyeleri rikâb-ı hümâyuna va'd olunan her |
ne ise bilâ-vâsıta Divân-ı Âliyede Hazine-i Âmireye teslim olunmak üzere kavl-ü karar |
olunmuşdur bizim A'ceme karib serhadler ahvalleri suâl eyleyüp bir mikdar Kürdistân |
Beğlerinden teşekki suretin zımnen ezhâr idüp lakin lisana getürmedi ancak şöyle his itdim |
ki veziri sağ yanımdan tururdı işaret eyledi ve lâkin bu kulları heman cesürân cevaba |
tasaddi idüp Şâh'ım zaman-ı saâdet kararlarında serhadde olan Kürdistân Beğleri bil |
cümle reyfe-i itâat ve inkıyâdde olup câdde-i istikâmetden serimü inhirâf itmeğe kâdir |
değildir eğer cüzzi ve külli tahallüf ider ise serhad-ı neşin olan vüzerâ ve |
Beğlerbeğiler anların cezasın tertip iderler ve Rikâb-ı hümâyun arz idüp yerine oğlu ya |
karındaşın nasb iderler cenâb-ı saadetinizin esnâ-yi cülûsunda Şehruz ahalisi zuhur ve |
memaliklerinde teaddi ve tecâvüz iden Baba Süleymân Beğ küstâhlığı nâme-i şâhi ve |
ilçiniz ile merhum Sultan Mustafa Han-ı Gazi hazretleri cenâb-ı saadetinizin hatır-ı |
şerifleri içün mezburun evlâdların cümle kahr ve kam' idüp sancaklarını ahire tevcih |
eyledi ve gasp olan mahalleri size ret eyledi ve mahsus ilçi gönderüp hatır-ı şerifiniz suâl |
eyledi ma'lumunuz değilmidir didikde "beli efendi sahih söylersin" deyü teslim oldı |
tekrar itdim "Şâh'ım benim dahi serhadlere müteallik sözüm vardır dir iken veziri kolumu |
sıkup bana işaret eyledi bendahi sözi çevirüp Pâdişâhlara layık olan kendü serhadlerin iç |
illeri gibi hıfz itmekdir didim andan sonra nâmeyi elime sundı bendahi ikrâm ile aldım |
"hünkâr hazretlerine çok çok selamlar idü dualar buyurasız arz-ı muhabbetler götüresiz |
diğeri emaneti olsun şöyle dirsin ki hakk teâlâ anlara ve bize çok yıllar ömürler virsün ve |
daima beynimizde böyle ilçiler gelüp tarafından ebvâb-ı mürâselât-ı küşâde olsun ben |
anları severim ve duacısıyım anlar abâan-ı ceddin gazi hünkârlardır daima evkâtların gaza |
ile geçürüp anların duası bize farz-ı ayndır böyle niyâz-mendim ki anlar dahi bizi mübarek |
zamirlerinden mehcûr itmeyüp dua-yı hayrdan ferâmüş buyurmayalar zira anlar Gazi |
Hüdâvendigar olmak ile dualar dergâh-ı hakda makbuldur" deyü hatm-ı kelâm eyledi |
biz dahi adâb üzre vedâ' idüp gitdi konağımıza geldik irtesi gün harc-i râh olmak |
üzre akçe gönderdiler ……. akçe ider biz dahi devlet-i âliyenin şanına layık getüren |
adamlarına çukâ ve kumaş ve bir mikdar sikke-i hasene-i şehriyâri virüp gönderdik andan |
sonra yol tedâriki şuruuna mübâşeret eyledik tekrar vezîri bizi da'vet eyledi vardıkda |
azim-i a'zâz ve ikrâmdan eyledi ve musâhebata şürû' olundı vezîre itdiği Şâh Cimcâh |
hazretleri meclisinde serhad ahval söyleme deyü niçün didiniz didim cevap itdi ki belki |
tab' Şâh keder virecek bir madde olada bizi muâtib ideler şimdi buyurun bakalım didi |
bendahi işiddim ibtidâ ……sulh-nâmesinde musarrah iken Mir Veys zuhurunda niçün |
ma'mur idüb içine adam kodunuz kezâlik Bağdâd sınurunda Baclân havâlisinde bir iki |
mahal harabe var iken sizin falan filan aşiretiniz anda varup bâğ ve bâğçeler ile |
ma'mur idüp tevattun itdiler bir defa mani' olunmuş iken tekrar yine gelüp mahal-i |
mezbûri şin ve abâdân idüp hala sâkinlerdir ma'lumunuz değilmidir ve bundan mâada |
işbu senede Van eyâletinde vâki' Hakkari hâkimine iki ma'mur karyeler kendü aktâr ve |
fermânınız ile taraf-ı şâhiden maaş olmak üzre ve yetmiş tuman akçe gönderdiğiniz |
halâkmıdır bizim ile dostluk iddiâ idersiz bu makûle hareket münâsibmidir Devlet-i |
Âliye tarafından muvâhez iderler ise ne cevap idersiz didim alemellahu hicâbından baş |
aşağı salup kızılbaş iken başının herareti çehresine urdı ve i'tizâr idüp didi ki "Şâhın başı |
içün bundan haberim yokdur didi ve der-akab münşi-i memâliki yanına çağırup biraz |
kulaklaşdı ve hemân sadd-i defterleri getürüp fermânları terkin ve giru döndürmelerin |
fermân eyledi erbâb-ı maârif gelüp şiir sohbetine şüru' olundı ve bizim yanımıza |
mukaddemâ ta'yin eyledikleri maârifden dört nefer kimesne anda hazır idi havânende ve |
sâzende musikiye ağâz idüp bir hayli keremili meclis oldı ol esnada bir şair dahi vezîr-i |
a'zama bir kaside virdi bir mikdar atiyye virdiler taâm ve kahve ve şerbetler gelüp |
konağımıza gitdik birkaç günden sonra Şâh'ın emiriyle Devlet-i Âliyeye gidecek ilçi |
bizi da'vet eyledi Şâh takımı ile ikrâm ve ziyafet eyledi biz anda vezîr-i a'zam bize bir tezkire |
yazub Kâpucılar Kethüdâsıyla göndermiş kerem itsünler bize uğrasunlar azecık görüşelim |
Subsets and Splits