siir
stringlengths
171
74.5k
siir_uzunlugu
int64
31
9.7k
Ahretliğimiz İçin Ne Zaman Uyanacağız Biz? .. = 000.027 = Ahretliğimiz İçin Ne Zaman Uyanacağız Biz? .. = 000.027 =Kendimiz ve Diğer İnsanlarda Bulunan Öğreti: Rabbimizin! Rabbimiz yarattığı her insanla, o insanın yaşadığı kaderi ile: Yeryüzüne bir öğreti indirmiş gibi, düşünenler biliyor bunu! Yaratılan her insanın, öğretilerini dinle, hoşgörülü ol daima! Tüm öğretilerde alınmış başarı ve zaferin sahibi Allah’ımız! Yeryüzünde Bulunmakta Olan: Öğreti Çeşitliğinde Şaşırma!
65
Dost Sen mi Geldin Hiç kimse hatrımı böyle sormadı Halimi sormaya, dost sen mi geldin Gelirim diyenler sözde durmadı Yaramı sarmaya dost sen mi geldinCandan sevenlerin başı yücedir Sevilen o canlar birer ecedir Dost olmayan bilmez halım nicedir Gerçeği görmeye dost sen mi geldinKapılar kilitli nasıl açarım Sensizlik peşimde nere kaçarım Senden uzaklarda inan naçarım Hayaller kurmaya dost sen mi geldinSevilen indinde arşa yükselip Kara zindanlarda duvarlar delip Zora düştüğümde aklına gelip Tam destek vermeye dost sen mi geldinSevgi paylaşmaktır, ve de emektir Biliyorsan söyle can ne demektir Acının ilacı gülümsemektir Bu sırra ermeye dost sen mi geldin Tuttuğun Dosteli sana hep candır Bir yürek güzelse ona mekandır Sevginin vatanı iki cihandır Kötüye vurmaya dost sen mi geldin
118
Eğitim şart eğitimin önemi Bir gün Güneşe yürüyeceğiz çıplak ayak Bir yanda ayaklarımız yanarken Güneşi söndüreceğiz Farkına da varmadan Arkamızdan gelenler yanmayacak Yüreğine ilkbahar gelecek postacının Ve beklemeden ölümü Dünyada cenneti yaşayacak çocuklar Ve soluğumuzla yeniden ısıtıp Buz kesilen ellerimizi Kaldığımız yerden devam ederken Okumak en doğru yürüdüğümüz yol olacak Anlaştık mı çocuklar Anlaştıksa Çak bir beşlik Eğitim şart Sevinmek içinde Gülmek içinde Ağlamak için Ve sevmek için Ne için diye sorma hödük Sahip çıkmak için Anlamak anlatmak için Anlaşmak için Yürümek hatta koşmak için Kaldırımı tanımak Yayayı ayırmak için Çöpü ve çöpçüyü tanımak Yere attığın kâğıdı tekrar dönüp kaldırmak için Utanmak için
103
Mevsimler Gibi… Hıra’da zikir Kabrinde uyku Kâbe’de fikir tavafta huşu Bedir’e sefer kapanır kuyuSavaş hilesi çölde susuzluk Düşman gönlüne düşer huysuzluk…Sırlar açılır miraç gecesi Dirilir dilde Kur’an hecesi Kapatır başa kadın peçesiEvlilik mihri erkekte sırrı Ölene kadar elmastır arıKırkında resul peygamber oldu Yirmi üç sene vahiyle doldu Mevsimler gibi ilahi yolduAklın iflası iman davası Değişti birden zalim havasıMekke’de fetih İslam’dır devlet Kimler etmez ki tövbeyle biat Hacılar yolda her yıl ziyaretAma gözlere sestir özlere Bir daha sakın vurma dizlere
79
Fikrim Gezinip Dururken İstanbul'un Meydanlarında Fikrim gezinip dururken İstanbul'un kalabalık meydanlarında Birden eski bir şarkı çınladı kulaklarımda Yüzümde hissettim ıslak rüzgarlarını Ve duydum özgürce uçuşan martıların çığlıklarınıNasıl özledim bir bilsen Deniz kıyısında yediğim gevrek bir simiti Bir bardak demli çayı Nasıl özledim bir bilsen Kardeşimin yüzünü Anamın o sıcaklığını Ve babamın içine gömdüğü Gözlerinin derinliğinde sakladığı O koskocaman sevgisiniŞimdi Küpeli'nin korkunç ıssızlığında Bir başımayım kendi kendimle Hiçbir şey ama hiçbir şey gelmiyor aklıma Yaşamaktan başkaAltı gün ve altı bitmeyen soğuk gece Ürkütücü bir ekim gecesiydi dolunayın altında Ayaklarımın altında ezilirken yirmi üç yaşımAltı gün ve altı soğuk gece Ayın altında yürüyen asker gölgeleri Ayaklarının altında ezilen yüz elli kilometre Borcudur üvey çocuklarının vatana faiziyle ödedikleriBuralarda dağlar öyle güzel Ve öylesine acımasız ki Dünyanın en güzel çiçekleri buralarda açar Buralarda yakılır en gerçek türküleri yurdumunBütün bunlar geçerken aklımdan Başımın üzerinden geçer ıslığıyla top mermileri Ayaklarımın altında binlerce mayın Tek umududur dağ köylerinde Acı yüzlü esmer çocuklarının Asker kumanyası Ve bir asker selamı HAKKINI HELAL ET HEWAL! BEN SENİN İÇİN BURDAYIM...29 EKİM 2004 ŞIRNAK
172
Ülkemin haritasında mavi mavi Akdeniz Ülkemin haritasında mavi mavi şefkat AkdenizGözlerimi alamam ondan Ülkemin haritasında mavi mavi şefkat AkdenizBembeyaz köpükleri şu Akdenizin Yüzü ak deniz Gönlü ak deniz... Onda unuturum kederlerimi... Ülkemin haritasında mavi maviAkdeniz Gönlü en ak deniz Şu Akdeniz Onda unutulur kederler...Ülkemin haritasında mavi mavi Bakıyor bize mavi mavi...Akdeniz hep havasında Aklında ak günler var Ak güller var aklında Üstünde uçan kuşların O da sevinçli ben de sevinçliyim Dalgalanışı köpük köpük Ülkemin haritasında mavi mavi Severim maviyi gök yüzünde ve denizdeBembeyaz köpükleri şu Akdenizin Yüzü ak deniz Gönlü ak deniz... Onda unutmuş bir ak tarih bile kederlerini... Ülkemin haritasında mavi mavi Bakıyor bize mavi mavi Şu AkdenizAkşamlar güzel her nereye baksam Antalya güzel akşam güzel Şarkılar ötüşür akşamların kanatlarında Akdeniz köpürür rüzgarın atlarındaÖnümde Gönlüm gibi bembeyaz Akdeniz Ve yeşil Antalya Bembeyaz köpükleri Akdenizin Yüzü en ak denizinÜlkemin haritasında en mavi şu deniz Bakıyor bu akşam bana mavi mavi İşte bak bakışı mavi deniz Ülkemin mavi gözü.... Sevilecekse bu deniz sevilsin Her akşam bende köpük köpük bir deniz Kıyıları döven dalgaları deli... Sevilecekse bu dalgalar sevilsin O da ak gönüllü bir denizİşte bembeyaz köpükleri Şu ak denizin elimizden tutma gayreti Toprağımızı öpme gayreti... Uzatırım elimi öpülür beyaz eli akdenizin Ve öpülmeli şu Antalyanın dost yeşiliHamdi Oruç
207
Müjdeci Yârin Aşkı Sarar gönlümü bir endîşe kasvetiyle sarar Yarar yüreğimi bir korku hançer hançer yararArar-sorar sevdâyı rüyâlarda, hülyâlarda Gönlüm hangi acı gerçekten kaçış yolu arar? Yarar mı bilmem sevdâyı anlatmak bîgâneye? Tadını duymadan adını bilmek neye yarar? Karar bulmadı gönlüm şu dünyânın fitnesinde Rahatı ölümde, zâten çoktan verilmiş kararZarar verse bile ateşte yanmaktan yeğdir su Ağla âşık umutla gözyaşından gelmez zararSarar beni selâm olsun müjdeci yârin aşkı Sarar gönlümü bu sevdâ nûr ummânınca sarar
75
Güneş Yanığı yüzümdeki leke arzu güneşinden hatıra sesimdeki girdap içimden sökülen kökdalauzun geceler bazen böyle gövdeme vura vura içerden uyandırıyorum ya kendimi Necati! rüyada bana görünenler olmasa beni uykuya götürenler olmasa tekrar nasıl dönerim ben kendime Necati! suçluluk izin vermiyor özgürlük duygusuna günışığına çıkınca kamaşıyor göz bakarken güneşin utkusunaakın var akın, içimden akın beni güneşe götürüp yakın güneşe varamayanlar güneşin uykusuna yakınsökülerek gidiyor insan boşluk halinde her durak düşerken benzine kökleri iç açılarının toplamında biriken bir krizle gidiyor öyle akarak dipten dalın benzine baksalar alevalır, ağır alev baksalar güneşini yitirmişin benzinedoluluk yok bizim gecemizde içimizde büyürdü güneş sayrılık hatırlamadı uykusunu sesimizde çok seneler geçti, geçmedi öyle memnun ki yerinden sadece "keşke"lerdi beliren gönümüzdeböyle çıktıkça dünyadaki yerimden gölgeler neden kısalıyor içimde bilen yok ne yapacağımı kaygı belirdiğinde kefilim yok! yok kelimelerden başka yok olan bu güneş tutulmasında şimdi tekrar nasıl dönerim ben kendimeBu cıvayı kim koydu kalbimize Necati? Varlık, Ocak 2004
150
Çifte Bayram Çok şükür Allah`ım ne mutlu bize! Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay... Müjde yere, müjde göğe, denize, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...Mazilerden koşuyoruz biz bu gün, Atilere taşıyoruz biz bu gün, çifte bayram yaşıyoruz biz bu gün, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...Birisi tam beşyüz seneden önce, Bugünkü köprüdür yarınki gence, Rastlantı değil bu, bir rahmet bence, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...Birisi Bizans`ı yıkış günümüz, Hilal`i burçlara dikiş günümüz, Birisi yarına bakış günümüz, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...Bugüne, O günden geliyorum bak! O ruhla urganda ölüyorum bak! Bunca dert altında gülüyorum bak! Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...İkisi de ayın ruhun düğünü, 'Ulubat`lı Hasan'; kapmıştı dünü, Bugün ise 'Necati Uygur'`un günü, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...Arif der; birinde Bizans ağlıyor, 'Fatih'`in ateşi küfrü dağlıyor, Birinde 'Başbuğ'`un seli çağlıyor, Bugün Fetih Günü, bugün Kurultay...
132
Kaşınma Komşu Değiştir o söylettiğin marşını Sahip ol diline kaşınma komşu Sıkarız kafana üç beş kurşunu Sahip ol diline kaşınma komşuBak bir gece başınıza çökeriz Sağlam dişinizi kökten sökeriz Hepinizi Marmara'ya dökeriz Sahip ol diline kaşınma komşuSeni böyle bu yollara kim yitti Kuyular kurumuş kıredin bitti Bak dostların dahi bıraktı gitti Sahip ol diline kaşınma komşuYazarız gerçeği biz hece hece O rüyanız kâbus olur her gece Gücünüz eşit mi bizde ki güce Sahip ol diline kaşınma komşuGün olur bak biz tatile çıkarız Taş üstünde taş bırakmaz yıkarız Remzi der ki gırtlağını sıkarız Sahip ol diline kaşınma komşu
97
Soma'ya Yırtık kuş, çığırı kanadında Salına salına ölüm Al ile buldu kiralık canı Varsılın kara mührüyle Kader olsundu olmasındı Elinde bir avuç yoklukla Göç etti adın adın Onca kara yazılı adem Akıl boyu bencilliğine Yenik düştü hevanın!
37
El bebek gül bebek tüm vahşetin olanca acımasızlığı ve dehşetiyle hüküm sürdüğü orman kanunlarının hakimiyetinde ağaç kovuğuna sığınan sevdaydı bizimki el bebek gül bebek özenle büyüttüğümüz serpilip geliştirdiğimiz külleri havaya savrulan sevdamız Ocak 2015
34
Dosta Sesleniş ! ! ! ! ! ! DOSTA SESLENİŞ! ! ! ! ! ! ! ! ....Hayat suyum,damarımda kanımsın. ....Yürüyen ayağım,tende canımsın. ....Sen benim aslında tüm varlığımsın ....Dost,dost diye çağırdığım çıkta gel! ....Sen gittin, gözümden kanlı yaş döktüm. ....Takatim kalmadı,yıkıldım,çöktüm ....Saçlarımı döktüm,belimi büktüm ....Dost dost diye çağırdığım çıkta gel! ....Hayalimde sensin,düşümde sensin, ....Sevincimde sensin,tasamda sensin ....Hukukumda sensin,yasamda sensin ....Dost,dost diye çağırdığım çıkta gel! ....Sen gidince,yüzüm güldü belleme ....Yüreğim sevdadan soldu belleme ....Hala yaşıyorum,öldü belleme ....Dost,dost diye çağırdığım çıkta gel! ....Ömür geçti,gayrı canım dardadır, ....Yaralı yüreğim ah-u zardadır, ....Ozan Coşkun bıraktığın yoldadır, ....Dost,dost diye çağırdığım çıkta gel!
97
Neden Neden bu dünyanın çilesi benim Kaderim anlımın terine ağlar Neden kamcılarla inleyen tenim Siyahı çocuğun şerine ağlarNeden bu alemi var ettin usta Yağmur hasta toprak hasta dağ hasta Ufuk yasta mehtap yasta ben yasta Geceler gündüzün yerine ağlarNeden boynum ipte bülbüller dalda Çiçekler dikende arılar balda Anlından vurulmuş yiğitler salda Anneler kahraman erine ağlarNeden yaşam güzel umutlar hoşta Gözlerim ufukta ellerim boşta Kurtoğlu yatıyor başı bir taşta Uygular sabahın derdine ağlar
72
Senden Hatıra Bu kaçıncı mektup sana yazdığım Gözyaşımı döktüm her bir satıra Bu kaçıncı tövbe bilmem bozduğum Bana bu yalnızlık senden hatıraSeni unutmaya çalışmam gerek Böyle yaşamaya alışmam gerek Hayatı biriyle bölüşmem gerek Bana bu yalnızlık senden hatıraHer gün hasretinle dolup taşarım Sensizlik derdini nasıl aşarım Belki ölmem ama çok zor yaşarım Bana bu yalnızlık senden hatıraKendime bir türlü sözüm geçmiyor Gönlümde yaktığın közüm geçmiyor Aşkınla dolmuşum özüm geçmiyor Bana bu yalnızlık senden hatıra
74
Hadi Umut Sende Git Hüzün, sarı'ya çalar, Eylül sabahlarında Rüzgar, deli'ye döner, dökmek için yaprağı Karıncalar çekilir yuvalarına bir bir Ben'se sokaklardayım, beklemekte ayazıÜrkütücü geceler, fırtınalar önümde Karlar yağar birazdan, dolular boşalacak Bir endişe içimde, arayış çaresizce Gözümde pencereler, hani ya sarı sıcakErtelenen mutluluk, öte'lenen aşklarım Çaresizlik içinde ayazlarda kalacak Pamuk tanesi gibi, aklar düşen saçlarım Bir isyanin içinde, belli ki yolunacakHadi umut sende git, savrul deli rüzgarla Akşamlar daha bir zor, şimdi gece uzar ya Zaten yaram azardı, mevsimin sıcağında Dondururum gölümü, soğuturum buzlarla ...........avuturum gönlümü, alışırım zamanla
89
Birlik Olalım Ayrı gayrı giriyor umut bahçesine, Huzurla kapanan yara kanıyor yine, Gözyaşı dökülüyor yaranın içine, Şükür Millet sahip çıkıyor şehidine.Vatanda kulak ver birlik, dirlik sesine, Et tırnaktan ayrılmaz, dön artık nesline, Korkma! Bırak kendini barışın yeline, Cihanda biriz, ver emaneti ehline.Uyan arkadaş! Yurdu düşmana çiğnetme, Ecdatla fethedilen yeri feda etme, Bütün renkte birleşen aslını terketme, Hakk için sabreden Milleti kükretme.Gün olur her yeri şehit kokusu siner, Ayırmaz kötülüğe kurşun gibi iner, Şarlatanlık yapanı musalla temizler, Güneş doğunca, dökülen gözyaşı diner.
81
Hasret Peygamber vatanı ey! Kutsal mekân Bu kul yokuşuna düzüne hasret Gözleri okşayan nurlu camekân Bu kul o mükerrem yüzüne hasretSahabe toprağı güzide diyar Her can vuslatınla olur bahtiyar Sana kavuşmayı özleyen bu yar Veysel Karani nin izine hasretSaadetten yana her şey sende var Her taşın toprağın bir cennet kokar Buralarda huzur vermiyor bahar Bu kul iklimine güzüne hasretRazıyım bir ömür kuru hasıra Her geçen bir günüm bedel asıra Her belden bir cevherdir sıra sıra İçimde düzine düzine hasret (Erzincan 2006)
81
Aşk Yaşanır Aşk; ne çizilebilir, Ne yazılabilir, Ne de anlatılabilir. Aşk yaşanır. Aşk; Lokma gibidir. Yersin yersin biter. O kadar yıl bile kısadır. Aşk yaşanır. Aşk; Kanat takar uçurur, Aşk; acıktırmaz, susatmaz, Aşk; uyutmaz, üşütmez, Aşk yaşanır. Aşkı yaşayanlar şanslıdır, Sonunda hüzün, acı, ızdırap Kaçınılmazdır. Aşk yaşanır. Aşk; Her Canlının Yaşaması gereken bir duygudur. Aşkın yaşı da yoktur. Aşk yaşanır. Her canlı da aşkı yaşar, Ama en önemlisi Aşk süresini uzun tutmaktır. Aşk yaşanır. 10.10.2014
75
Bayram Sabahi Ahhhhh ki ahhh VIYANA! Bu bayram sabahinda Gurbet sensin, bayram desen Türk yogunluguyla yine sensin Aci, tatli, özleyisle hasret Kavusma, sevgisiyle medeniyet Gelecege emegiyle yövmiye Yarinlara kesintisiz isik Güzelligiyle sensin Viyana! Ahhhhh ki ahhh VIYANA! Bu bayram sabahinda Balyoz gibi vuruyor kampana Ezan sesi yerine kulaklarimda Gözlerim kapida ariyor babami Namaz sonrasinda baslayan bayrami Öpülecek eller sirada, dualari sirada Binbir temellilerle esen sensin Beni yiyip bitiren de-SEN, yine SENSIN! 25-11-2003-Sali 12. Viyana
74
Şair Şair biraz yaz ormanlarını turnaların yorgun kanatlarını Banaz Yaylasının bir sabahını yahut Spil ve Yunt Dağı yılkılarının zamanı nasıl hınçla otladıklarını yazyeni bir kitabın üçüncü hamur kokusunu mesela bir deniz yıldızının soluğunu kimsesiz bir yavrunun yürek çırpıntısını duy aradayada Şair pamuk kozasını çeyizmiş gibi tutan yanık tenli genç kızların sarı solgun umutlarınıoğul kaybetmiş annelerin acılı yüreklerini de dahil et mısralarına renklerin ve dillerin kör nefretinidayatılmış hudutları alışılmamış pasaportları Tuna'nın yemyeşil matemini Estergon Kalesin'i ve Budin'ibirde Göç Hikayelerini ekle şiirlerine ki bazıları üç beş aylık eşlerini bazıları annelerinin yaşlı gözlerini bırakarak gittiler Sirkeci Garından kalkan kara bir trenle Mayıs 1961 debilirimisin Şair onların bazıları belleri bükülünce döndüler dönemeyenler çan seslerine gömüldüler
111
Ağlan Yavrularım Benle Beraber 1996 Yılında Milli Eğitim Müdürlüğünden ayrılıp da Reyhanlı Meslek Yüksekokuluna tayinim çıktığında Kırıkhan’dan ayrılmak zor gelmişti onun üzerineBırakıp gidiyom körpe kuzular Aklıma düştükçe yaram sızılar Kader böyle imiş kara yazılar Ağlan yavrularım benle beraberGarip bir kuş gibi konma dalıma Mevlam düşürmesin elin diline İşte gidiyorum gurbet eline Ağlan yavrularım benle beraberDayanırım derdim gücüm kalmadı Ömür tamam oldu ecel gelmedi Şu yalan dünyada yüzüm gülmedi Ağlan yavrularım benle beraberGardaşlara söylen yasıma gelsin Kazın mezarımı yerim bol olsun Perişan halıma sunam ağlasın Ağlan yavrularım benle beraberPerişan hallarım durumum zelil Urfa’da doğmuştu İbrahim Halil Sorarlar adımı Hüseyin CELİL Ağlan yavrularım benle beraber 20-Eylül-1996/Kırıkhan Hüseyin CELİL
106
Yavrularim Sabir olsun su dunyada tek silahiniz Evlendirip yuvanizi kurmak benim hayalim Sereflice yasayinda gurur duyayim Alirsiniz insaALLAH her muradiniziBirset cekin ne olur kotu gunlere Yer vermeyin olasi mutsuz yillara Dusmezsiniz umarim kara gunlere Alirsiniz insaALLAH her muradiniziIsim verdim yavrularim her birinize Yasayin kardesce hep beraberce Yer vermeyin sakin ola kin ve nefrete Alirsiniz insaALLAH her muradinizi
57
Kabrin cennet olsun babam Bildim bileli çok çalıştın, Nafaka peşinde koştun, Kardeşinle aşık attın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Çocukluğu hiç bilmedin, Babanı hiçde görmedin, Hiç oyunlar oynamadın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Tarlada tırpanı vurdun, Hirfanlıda sıva yaptın, Çelebide soba yaptın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Sabah ışımadan gittin, Çekiçle saçları dövdün, Çok çalıştın,çabaladın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Ne kahırlı ömrün varmış, Çekilecek çilen varmış, Babasını hiç görmemiş, Kabrin cennet olsun babam. * * * Bizi güzel,iyi yetiştirdin, Öğretmen olsunlar dedin, Muhtaç olmasınlar dedin, Kabrin cennet olsun babam. * * * Elinden geleni sen yaptın, Namerte muhtaç olmadın, Besmeleyle dükkan açtın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Ne istediysek hep verdin, Oğlum kızım yesin dedin, Hepsini bize miras bıraktın, Kabrin cennet olsun babam. * * * Bir gün evinde durmadın, Alacaklarım var dedin, Helal rızkı talep ettin, Kabrin cennet olsun babam. * * * Dört defa haccını yaptın, Namazını daim kıldın, Ramazanda zekat verdin. Kabrin cennet olsun babam. * * * Rabbim seni esirgesin, Kabrine ışıklar dolsun, Cennetinde buluştursun, Kabrin cennet olsun babam. * * * Dualarım hep sanadır, Sana olan yarın banadır, Kabrinde bizi bekle dur, Kabrin cennet olsun babam. * * * Hakan oğluna sarıl yat, Cennetinde gezip dolaş, Peygamberim şefaat et, Kabrin cennet olsun babam. * * * Geleni boş çevirmezdin, Çay içmeden göndermezdin, İnsanları hep severdin, Kabrin cennet olsun babam. * * * Hüdai senin gibi olsam, Hak katında hep sevilsem, Eli açık, cömert olsam, Kabrin cennet olsun babam. 13.05.2011-Kırıkkale
255
Betül ile Necmi.yy Ben Necmi Betül de eşim, Sevgisiyle döndü başım, Bir çatıda tatlı aşım, Evlilik son durak bize.Yollarda kaldı gözümüz, Gelinde gülsün yüzümüz, Nikâhta evet sözümüz, Evlilik son durak bize.Dostlar biz bir yola çıktık, Bütün tabuları yıktık, Artık yalnızlıktan bıktık, Evlilik son durak bizeHakka uyduk hak yolunda, Güzel işler bak yolunda, Sizlerde şahit olunda, Evlilik son durak bize.
59
Senden başka dost yokmuş bana Allah'ım Her yüzüme güleni dost sandım Senden başka dost yokmuş bana Allah'ım Kime güvendimse yarı yolda kandım Senden başka dost yokmuş bana Allah'ımİnim inim inlettiler beni Ağlatıp durdular şu gözlerimi Gül uzattıkça batırdılar dikenini Senden başka dost yokmuş bana Allah'ımBelli ki zaman ahir zaman yaşamak istemiyor şimdi insan Darbe uzaktan değil gelir yakından Senden başka dost yokmuş bana Allah'ımGünahkar olsada kulunu bırakmıyorsun nankör olsa da rızkını veriyorsun Hiçbir şeye değişilmez senin dostluğun Senden başka dost yokmuş bana Allah'ımBilemedim senin yüce şanını Sahte dostlara kandım unuttum adını Ne olur bırakma bu günahkarını Senden başka dost yokmuş bana Allah'ımEy ismi baki evvel Allah'ım Aşkınla yandır beni ulu sultanım Yardımın olmazsa ben ne yaparım Senden başka dost yokmuş bana Allah'ım
122
Aşk Çizgisi Bütün yollar aşktan geçiyor, görüyor musun? Bir aşk çizgisi var her şeyden öte O çizgiden başka bütün çizgiler Aşkı tüketmedeKimi dik çizgilerin kimi paralel Eğri büğrüsü, düzgünü, kalını, incesi Ve bir gün sarıyor bütün çizgileri Ö....................
38
Al Bayrak Atalarımın kanlarısın Al Bayrak. Şehit lerimin canlarısın Al Bayrak. Ebediyyen senin rengin solmayacak. Göklerden inme sen ey Al Bayrak.Seni sevene hürriyet daim haktır, Kur’an ve seni koruyan yüce Haktır, Sana sövenler necis kâfir alçaktır, Göklerde ve gönlümüzdesin Al Bayrak.Göklerin mührüdür Ayın ve yıldızın, Gölgende mutlu oğulların ve kızın, İslâm la yazılmış senin alın yazın, Türklüge güç verdin ey şanlı Al Bayrak.Bayraksız vatansız ben nasıl yaşarım, Sana uymayan rengi bozar atarım, Sana yan bakan paçavrayı yırtarım, Sen vatanın gonca gülü sün Al Bayrak. Seninle Dünya da tarihler yazıldı, Senin için düşmana mezar kazıldı, Selçukludan Osmanlıdan bak ne kaldı? Bir sen kaldın atamdan miras Al Bayrak. Egilde şanlı al rengini öpeyim, İstersen seni taa burçlara dikeyim, Sen ebedi kal senin için öleyim, Cennet leri müjdele şanlı Al Bayrak. Salih demir-1-2-2012-G.Antep
130
Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Ve Sonrası Duruma Kısa Bir Bakış 10 10]Ben de, o günü ve o günün Dünya şartlarını, en iyi Gazi anlamıştır, diyorum. Aykırı bir şey olabilir mi? Öyle olmasa idi, Gazi'nin başarısını, hutbe okuttu da, mevlitler verdirdi de, diyerekten belirtmek, söz konusu olur muydu? Mevlit okutmanın, hutbe verdirmeye değin bunların dik alasını, saltanat ve hilafette çok çok yaptı. Ama kaçınılmaz sondan kurtula bildiler mi ki? Gazi hutbe ile doğrulsun du! Gelelim kurtuluş savaşı arifesinde ve esnasında olan, gerek Çerkez Ethem, gerek Çapanoğlu ve diğer dağa çıkan efelerle ilgili anlatılanlara. Bunlar etrafında örülen efsanelerden bir kaçı şöyle bir genellik tanımlaması üzerine kurgulanmış umut kesmemeye ilişkin beklentiler yaratmadırlar. Bunlar ölmezce olan efsuna şerbetliklerle vardırlar. Herkesin gözü önündedirler, ama görülmezler. Bunlara, kurşun işlemez. Gece kimseler görmeden gidip, düşman sathında düşman kellesi alıp gelirler vs. Bunlar ve bu gibiden benzer ce olan nesnel gerçekliklerlen ilgili olan, ama nesnel olanı anlamaktan, analiz etmekten üşenip, akıl yormaktan kaçınan kimselerin, sorgusuz sualsiz kiplendikleri abartılı olan efsanevi yanlar taşırlar. Yine bu türden nesnelci anlamaları anlayamamanın ve olaya değin savaş yönetme sanatının başarılarını Atatürk’ten tebid (uzaklaştıran) edenlerin, belki de yakıştırdıkları bulut menkıbeleri vardır. Bu anlatımlar, akademik bir dille söyleşip, analiz ve kuşkuları etrafında, anlamlara varmak, kişi bilgi genişliği ile anlaşılır kılabileceği bir durumdurlar da. Çanakkale savaşında, komutanlığın (Mustafa Kemal'in) yönetimsel dehası görülmezden gelinip, güya bize yardım eden, düşmanı sarıp yok eden tinsel bulut. Bu bulutun sağladığı güya marifeti Mustafa Kemal'in öznel bilinçli kafasına yakıştıramayanların, Gazi'nin üstün başarısını, kıskanmaları ve küçümsemeleri basitliğidir. Madem öyle idi de, neden 250 bin kişimizin ölmesini beklediler? Bu tinsel şow, neden ölen bu 250 bin kişi için faydalı bir avantajın yararlanımı olamadı? Bize göre düşman olan karşı tarafa göre sizin seçilmişlik kayrılmışlık üstünlüğünüz ne? Bu bulut neden iki tarafa da zarar verememştir? Yemen’de Galiçya’da, Filistin’ de vs. yerlerde ölenler bu vatanın savunlmasını yapan vatan evlatları değil miydi? Orada niçin görünmemiştiler? Düşmanın azmi daha o zamanlar da kırılamaz mıydı? Çanakkale savaşından sonra bu buluta değin görünme etkisi, düşman azmini niye kırmamıştı da savaş 3 yıla yakın daha sürmüştü? Neden buna rağmen savaşı kazanamadınız? Düşman üzerine kendi attığınız bombanın etkisinden, kendiniz zarar görüyorken, yağan yağmurda siz de ıslanıyorken, esen soğuktan siz de üşüyorken, oluşan buluttan etkilenmemiş olmanız nedendi? Yoksa sizler insanüstü müydünüz? Başarı Mustafa Kemal'in azim ve kararlılığının ve ne yaptığını bilir oluşunun, bu süreci yönetme gücü başarısıdır. 1920’lerden sonraki harekete bakıp da, gidişi içine sindiremeyen düzenin nemacı tarafları sevgili Atatürk’ü gözden düşürmeleri gerekiyordu. Bunun için geçmişi onunla ilişkisiz yapmak gerkiyordu. Bu karalamayı açıkça diyemeyen, hilafet beklentileri içinde meyus olan ve besin kaynağını tinsel sömürüden alan, çıkarcı yobaz oligarşik maksatlının yalanı olan, hurafe söylemlerdir.Ki bu tür kutsal korunmuşluk sanısını, kendi deyimleriyle Mustafa Kemal'in yüzü gözü hürmetine övüşle izafe etseler de, yalan ve yanlış olurdu. Gazi'yi ve mücadelesini küçümsemiş olurdular. Bir gerçek anlaşılamayınca ve yeni gerçekleşme içinde istenilen zümresel çıkara değin beklentiler gerçekleşmeyince, ancak böyle küçültülür zırvalamalara gidilirdi. Şiirdeki anlatıma değin bu tür tinsel söylemlerin kitleleri aldatma için kullanılır olma yararlanmasının çağrıştırdım yaptıran kavranışını ortaya koymak için siz Arabistan'a gitmişsiniz. Bir başkası da firavun dönemine gidebilirdi. Çünkü aynı gerekçe orada da vardır. Hele Musa'nın elbisesini kaçırıp, kendini çıplak bırakan taşı dövmesi, unutulur mu? Bunlar Mezopotamya kültünde var olan devamlılıklardır. Ben hiç bir isim ve akım ve kültür ima etmemişken, böyle bir kanıya varmak, ancak, böyle bir, anlamama başarısının, dehası olabilir! İşte tarihin genel sürecini bilememek ve tarih bilinci (bilgisi demiyorum) oluşturamamaktır bu. Bu insanlığın umutsuzluk içinde doğan olmuş bitmiş geçmişe değin nesnel algıların, anlatılmasını güncel gerçeklikler içinde, bunlardan hareketle, masal (umut) üretmeci ortak yanıdır. İnsanlığın içinde biz de olduğumuz için, biz de bu türden söylenceleri üretmişizdir. Veya etki öğrenme ile böyle bir hikâye söylemişizdir. Bu benim meselem değil. Yaptığına, yapılana aklı erdiremeyip, olguların ilişkin nesnelliğine vakıf olunamayan kısımlarına 'bir dolgu malzemesi' kullanarak olaya ve işin içine, ruhsallık katarlar. Örneğin Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşın da, yeşil sarıklılar görülmesi gibi. Olay değinmelerdi bunlar. Eğer böylesi bir kurtuluş savaşı görüsü olaraktan, şimdinin güncelinde yeşil sarık söylencesini, şiirimde geçirse idim; Eminim ki olasılıkla siz bana; 'Kuran'ın içinde anlatılan, Uhut Savaşı'nda da, benzer bir olaylar vardır. Sanırım siz onu da kasten söylüyorsunuz' diyecektiniz, kanaatimce! Ben Tanrı'ya inanırım. İnancım kimsenin kayra ve tekelinde değildir. Kişilerin inancına daima saygılı oldum ve olurum. Bir Tanrı inanırı olarak, insanların kendi absürtlüklerini (anlamsız saçmalıklarını): Tanrı'ya mal ederek, bile bile hata yapmalarını, kabule şayan, edilmez bulurum. Ve bu anlayış, Tanrı sallık bile değildir.Benim inandığım Tanrı'nın her şeye gücü yeterdir. Söz gelimi sağa sola saldıran yakıp yıkmalarımızla biz ona değil, aksine belki de gereksindiğimizde o bize yardım eder. Bizim onun adına hibullah oluşumuzla; O’nun bize değil, bizim O’na ihtiyacımız vardır. Kimse benim dinimin baronluğuna soyunmasın. Dinimin yüceliğini, güzelliğini ve mesajını gayet iyi bilir ve kendimce iyi de konuşurum. Sürecek
772
Rüzgar Zaman Gibidir avucunu açtı rüzgara kapadı sonra çocuk bulandı yüzü bir sevincin aydınlığına dudağına yapışılı ıslığı keserek olanca çoşkusu ile seslendi en yüksek perdesinden sesinin rüzgarı tuttum baba rüzgarı gel bak avucumda kımıl kımıl esiyor / esiyor baba baba / git şurdan derce bakarken ona işte rüzgar diye açtı avucunu ve bir sinek / sarhoşlamış sağa sola yalpalayarak havalandı rüzgarsa yoktu o an / gülümsemesi donarken yüzünde çocuğun baba gülümseyerek omuzuna koyup elini rüzgar zaman gibidir oğlum birini tutamaz / diğerini durduramazsın birincisini başardığını sandığında rüzgar yoktur ikincisinde ise sen
91
En Büyük Önder Atatürk Bu topraklarda bir fark olmalı ezelden gelen Her ferdinde kutsal bir inanç var arşı delen Saygıyla sevgi en öncelikli ikilidir Bunun kanıtı Anıtkabir’de dikilidir.Bütün ırklar tek millet olmuş bir Anadolu Ayırma bu işin olmasın sağ ile solu Vatanla bayrak en öncelikli ikilidir Bunun kanıtı Anıtkabir’de dikilidir.En güzel örnektir Çanakkale Şehitliği Herkese mekândır Çanakkale Şehitliği Toprak ile akan kan kaynaşmış ikilidir Bunun kanıtı Anıtkabir’de dikilidir.En büyük önderdir Mustafa Kemal Atatürk Tarihi iyi tahlil eden yine Atatürk Medeniyet ile Anadolu ikilidir Bunun kanıtı Anıtkabir’de dikilidir.
87
Türk Bu dünya ebedi türk'ün Ey dünya türkten ürkün Dünya türk elinde sürgün Ey dünya türkten korkBir cihan devleti adı göktürk Ey dünya türkten ebedi ürk 24 oğuz boyu 72 millet türk Ey dünya türkten ebedi ürkO türk ki şanına değmez nazar Türk'ün büyüklüğünü dünya katip olmuş yazar Onun adı türktür düşmanına mezar kazar Ey dünya türk'ün adı geçince ürperBu türkten gelen büyük bir emir Türk'ün kılıcı paslanmaz demir Geriye ne kaldı göktürkten İleriye korku saldı türkten24 oğuz boyu anlı şanlı türk idi Bütün dünya türk elinde el idi Bu türk'ün gücüne karşı koyacakmı var Ey dünya türk'e destur alıp yakarBu dünyaya bir türk doğar Dünyaya korku salar Bu dünyada göktürk devleti Bu dünyanın büyük gafleti Türk'tür şanlı türk, ey dünya türkten ürk
123
Milli Takımdan cevap En büyük bir başarı Vatanımızı sardı Yediden yetmişe dek Bütün kalpleri kardı Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Meydan ve caddemizde Söyledik sözümüzü İşte böyle tanıtım Açmıştır gözümüzü Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Sahada futbolcuyla Çaba emek verildi Mutluluk ve sevgiyle Hep murada erildi Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Dost ile bütün herkes Anladı Türkiye’yi Sahadaki o futbol Gösterdi hediyeyi Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Bütün dünya tanıdı Denizliler Terimler Onlar ile gelişti Güzel oldu verimler Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Değil kolay gerçekten Fransa Uruguay Arjantin ve İtalya O Portekiz dedi vay Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Disiplinli bir takım Oynadılar oyunu Bütün büyük takımlar Hep eğdiler boyunu Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Değildir hiç tesadüf Emin adım güvenle İleriye atıldı Vücudu ile tenle Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap İnanmak gereklidir O getirir zaferi Duyun sizler bu sesi Başka futbolcu eri Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Teşekkürler ve tebrik Sürecek yıllar boyu Rabbim hep razı olsun Bize yaptırdın toyu Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Ne duyuldu görüldü Olunmuştur tek yürek O an havaya kalktı Bükülmedi bu bilek Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap Bundan sonra ileri Hasan diyor çağlara El ele tutuşursak Huzur gelir bağlara Milli Takımdan cevap İsmini de çok sevap
226
Sözde barış Sözde barış Havralardan kiliselerden çanlar çalıyor Barış barış diye gürültülü haykırıyor Camide yankı Ezan sesine karışıyor Yavaş yavaş halklarda sessizce ayrışıyor Çanak tutuyor yurdumun sözde aydınları Saklıyorlar insanlardan kör karanlıkları Bölecekler birlikte yaşayan tüm halkları Boşa gidecek halkın gelecek yarınları Özerklik adı altında sürecek kölelik Marabalar üzerinde baskı derebeylik Din baskısı altında yobazca şıhlık şeyhlik Yalancı barış özgürlük eşitlik kardeşlik Talana açılacak yer altı kaynakları Yabancıya satılacak kara toprakları Servetine servet katacak köy ağaları Özgürleşemez işçi köylü marabaları Yurdumda yıllarca sözde bir savaş sürüyor Gencecik insanlar boşu boşuna ölüyor Abdal Divane süren oyunları görüyor Anlatamıyorum kimseye sözüm yetmiyor
100
Cennet Halifeliğinde Ayıp Yeri Örtme Adem ile havva ayıp yerlerini incir yaprağından başka saçlarını uzatarak örtmüşlerdir cennet halifeliğinde saçlar ayıp yerlerini örtecek şekilde uzatılır sakal bıyık yokturKaramecnun Yaradansal insan cennet şairi
31
Dök Şımdı Sessizce Gözyaşı Sessiz sedasız geldi gün batımı Kuşlar,çiçekler el etek çekti aniden Karanlık ablukaya aldı yer yüzünü Yıldızlar düğün evine çevirdi gökyüzünü Saklandı birden bütün çiçek kokuları Boy sırasında çıkarken hayaller ortaya Ben ve gün gönül dağına kavuştu an an Bütün hüzünle savruldu geçmişten atan beyan Sen bir kenarda düşersin düşlerin tavına Ya saçların abartmış dolunay gibi Ya gözlerin buğulanmış sisler gibi Düştüğüm yere bakarsın sanki yerin dibi Karanlık ablukaya almış hayatı sessizce Ne umutlar kalmış saf akla gelen Ne insanlık kalmış töreyle kalan Her şey giderken gecenin koynunda sonsuzluğa Bir hoş seda kalmış geçmiş anılardan Baktığın gece karanlığını derinlerde Dok şimdi bir kenarda göz yaşlarını sessizceI.TÜRKMEN
109
Tek.. Ebem kuşağı renginde bir ev Tek pencereli.. Bomboş ve sessiz bu ev, Hüzünle kaplı duvarları. Yıldızlara uzanıyor çatısı. Meleklerin evi bu ev. Yeşile bakıyor tek pencere. Fasılalı yeşilliklere… Yalnız,kimsesiz bu ev Boş bir defter sanki…
36
Çare Olmaz ÇARE OLMAZYa sen bir yaprak olsaydın Güz gelmeden sararıp solan Zalim rüzgarların kandırdığı Uzak diyarlara savrulan. Ya ölüm gelseydi ellerinde Tüm nefretini benden çıkartan Yaşamak isterdim senle en çılgın zamanı Ölüm çözüm olmasa da hiçbir düğüme. Sensizliğin mecburi olduğu bir anda Yokluğunun sisi çökerken gözlerime Yüzümden geçemez bir damla gözyaşı Ağlamak çare olmaz hiçbir yaraya. Ekim 2003 www.akdeniz.orgfree.com
60
Ayrilik Ulasilmaz sisli bir hayalin zirvesi Aksetmis zemheri karanlikta golgesi Dinlesen ne care duyulmaz ki sesi Istemeden onune cikar ayrilikZavalli kalbime bir mizrak gibi batar Gonlumun pencerelerini bir bir kapar Bahcivanlara sanki nisbet yapar Kurutur ufkumdaki cicekleri ayrilikBeni sevdalara salip derinden Gumus tahta oturur gibi sevkinden Gri bulutlari kusturur, o keyfinden Kisaltir omrumden bir gunu ayrilikKemirir beynimi zehir zemberek Gezerim ulke ulke, sen sen diyerek Capim ne, boyum ne bilmeyerek Daracik bir kabre sokar beni ayrilikAy isigi huznu, gun isigi seni anlatir Gokten dusen her damla beni aglatir Bu, yasayan halimden sana son satir Elimden, kalbimden cani ceker ayrilik.Selim SAR Braunschweig-21.08.2005
101
Yakamoz duyuyorum anlıyorum anlatamıyorum dalgalanıyor deniz ben denizle sohbet ediyorum kıyılarını dövüyor evlerin dalgalar o evlerde kimbilir ne kavgalar ne yaşamlar ne sevgiler ne sevişmeler kimbilir ne ihanetler var dinlersen birşeyler söylüyor dalgalar dalgalar ki dilidir denizin deniz konuşur her daim anlamayı bilirsen dalgayı bilirsin anlamayabilirsin o zaman dirilirsinduyuyorum anlıyorum anlatamıyorum titreşiyor deniz deniz rahim deniz tüm kainat ve bilinmez şimdilerde denizde can bulmuştu hayat geçmişi geleceği yok etti birleyiverdi herşeyi herşey dediğin sonra görülür sade bir titreşimdi altı vakitte dalgalandı ve varoldu deniz denizi var sandın aslı yakamoz idi
90
Bir Seherde Aşk Aşkın ince teli, gök kubbesinde Rüzgarlar estikçe her demden çalar Bir seher vaktidir gerisi yalan Doğan ışın huzmesi dünyalar çalarMevsimler bahardan kışa dönerken Ömrümün gülleri boynunu büker Can şenlenir mi vakit ererken Gün batımı yıkılsın dağılsın sisler
40
Nesimi Uzaklardan bir kara haber geldi Duydum da acısı bağrımı deldi Hem dostluğu hem yüreği güzeldi Gurbet elde talan olmuş NesimiBir köşeye çökmüş bitmiş çabası Üstünde eski püskü bir abası Görse tanımazmış onu babası Gurbet elde yalan olmuş NesimiBoş boş bakar olmuş kara gözleri Taşımazmış artık onu dizleri Menzilsiz zıpkın gibiymiş sözleri Gurbet elde talan olmuş NesimiFelek kesti demiş tüm nefesimi Hep unutmuş bahar denen mevsimi Çok özlemiş memleketi Dersim"i Gurbet elde yalan olmuş NesimiSevdiğini topraklara yar etmiş Kendisine bu dünyayı dar etmiş Bir başına yaşamaya ar etmiş Gurbet elde talan olmuş NesimiNeden ya rab böyle sevenler gülmez Bu alem hiç mi kadir kıymet bilmez Aşkı için can veren kullar ölmez Senin ruhun nur bezenmiş Nesimi
116
Özledim Baba demeyi özledim ben. Sırtımdaki yükü sensiz atamadım,çok ağırdı baba,halen yere bırakamadım ben Hep istedim ellerinden tutmayı,ellerinle yüzümü okşamayı Annem ağlıyordu sen gidince, hep ağladı zaten süzüldü gözlerinden yığınca damla sen ölünce,O hep başlarını okşadığın öğrencilerin vardı arkanda, ürkek sessiz ama gönüllerince O çok sevdiğin arkadaşların vardı hüzünlü, suskun, ama başları dik yürüdüler seni sevince Kemanının sesini, kapının zilini çalışını, hadi ordan hınzır diğişini Vallahi baba demeyi özledim ben. Büyüdüm, okudum, adam oldum Evlendim torunların oldu, büyüdün içlerinde sen İnanki baba demeyi özledim ben Mezarının taşını, gözün gibi baktığın bisikletinle alacakaranlıkta mahallede salınışını, İnanki baba demeyi ÖZLEDİM BEN
99
Ayrılık Bir hayal kırıklığında başlar, Ansızın kapını çaldığında ayrılık, Gönlüne kış çökmeye dursun, İçinin acısı öyle çöker ki gönlüne, Keşmekeş dertlerinle kahrolursun. Artık acıların umarsız olur, O yüreğinin derinlikleri; Bir avuç acı kırağı çalar. Senin ağlamana gerek kalmaz ki, Çünkü gökyüzü senin içinde ağlar; Her düşen damlacık da boğulursun…Hayat sahnesinde oynamak için, Hep bir yerlere koşup durursun, Ama o sahneden alaşağı olmak, Yine o perde aralarında, Yeniden kendini yaşamak; Çok zordur be güzelim. Sende bundan böyle, Hayattan dersini almış olursun. Tıpkı elinden oyuncağı alınmış, Yüzü kızaran bir çocuk gibi, Kör akşamlara gidip sığınırsın. Beklediğin gün hiç doğmaz ki, Çünkü Tanrı’da kalır duaların; İçin içini yerde mahvolursun…Kimseler yanında olmaz ki, O üstüne gece karanlığı çöker, Hüzünlerine sarılıp boğulursun. Şu deli gönlünde ayrılık, Acımasızca bir hüküm sürer, Yalnızlığında kıyametler kopar, Her şeyin olur apar topar, Ve her şeyden buz gibi soğursun. Gökyüzünü taşlamak istersin, Ama nafile gücün hiç yetmez ki, Birer birer umutların suya düşer; Kendi benliğinde bile yok olursun…Ne yardan bir selam, Nede bir haber alırsın, Hayata küsüp burnundan solursun. Her şeyin kırılıp dökülür, Yüreğin dolup taşar, İçindeki tüm köprüler yıkılır; Çıkmaz sokaklarda hep kaybolursun…İsyanın göz bebeklerinde asılı kalır, Vefasızı düşündükçe hep yorulursun. Kendine böyle gelemezsin ki, Bir gün felekle de açılır aran, Hayatın çarkında hamur gibi yoğrulursun. Dökülen dökülmüş saçılan saçılmış, Gayri kapanmaz ki açılan yaran. Şu dünya ah yalan dünya, Döndükçe döner vesselam, Nasıl dönerse dönsün benim babam, Artık umurunda olmaz ki zaman; Kalp gözün kapanır da bakar kör olursun.
241
Doğduğum Ev Benim doğduğum ev tahta Direkleri çamur Bir tarafta danalar Bir tarafta biz yatarız Altımızda kurumuş eğrelti otları Yatağımız bu, yorganımız bu… Savrulan dumanın boğuk isli sesi Bir rüzgarı andırır tepemizde Hafif bir yel uğultusu sarsardı, Damdaki hartamayı Benim doğduğum ev, Kocaman kestane ağaçları, Gölegsinde serinlediğimiz iri cevizler Kışları paylaşırız koyun ve kuzuyla, ne varsa. Güneşi yutmuş mısır tarlaları Kaybolan kızıllığın arasından, Duyduğum şırıltısı, Bizim Gelevera Deresi’nin… Benim doğduğum ev, Tahta bir ranzanın üstü Attığım ilk çığlık, Siyah taşlarda yankılandı ilk kez. Duyduğum ilk ses Kuzu sesiydi. Anneme verdiğim ilk çiçek, Yaban gülüydü, Dikeni uzun mu uzun.. İlk tattığım acıydı,ızdıraptı Benim doğduğum ev yıkıktı, Soğuktu ve ahşaptı. 1987
109
Kanlı Kılıç Kanlı bir kılıç gibi çekmiş bulutlarını Grup zamanı batı ufkunda akdeniz Sanki bundan sonra burda Barış Olmayacak gibi Çok sürmedi kıp kızıl kılınç Zevaliyle son envarın Simsiyah kesildi 2010 kasım
32
On Kasım Atatürk..? On kasım gününü duymak istemem Sevindi düşmanlar bizlere kara gün Az yaşadın paşam azırayıl musafir Yas matem tutmalı o gün TÜRKÜYESen büyüksün yaşıyorsun kalplarde Sevinen de vardır yanı başımız da Ağlaması gerek bu gün on kasım Yas matem tutmalı o gün TÜRKÜYEKimlik verdi sana yoksa sen piçtin Anlın aktır göhsün ileri her yerde Ben türküm desen yeter her yerde Yas matem tutmalı o gün TÜRKÜYEKüçük çocuk ölür her tarafta ağlarlar Bu ATATÜRK bir gün değil ki alarsın Anlayan yas tutar anlamayan zurna Yas matem tutmalı o gün TÜRKÜYENavruz ne yapmış ki yas tutar çocuk Bu adam ATATÜRK seni var eden Yoktan seni var eti oldun ya türküye Yas matem tutmalı o gün TÜRKÜYE
116
Gül Gülünce Eriyince karlar yeşerir yaprak, Gül gülünce, açar gül gülistanda. Kışın uykusundan uyanır toprak, Miski amber saçar, gül gülistanda.Ilgıt ılgıt esen yele ten verir, Her destesi başka ara ton verir, Sevdasını çeken dile yön verir, Maşukunu seçer, gül gülistanda.Caddede, sokakta, bahçede, bağda, Çayırda, çimende, ovada, dağda, Sevinçte, kederde, ölüde, sağda, Sıra sıra geçer, gül gülistanda.Kilimde kızımın alnının teri, Bohçada, sandıkta değişmez yeri, Gurbetin yolunu bekleyen yâri, Hep bırakır naçar, gül gülistanda.
72
Şiirbaz Ben bir yusuf, Sense bir şivekar. Kaybettiğin ruhuna, İşte yakınsın bu kadar...Maharetinle aç kilidi. Anahtarın adı cesaret. Ayaklanmak üzere ruhum. Bana bir hakediş lütfet...Muhalif ruhumdan yok bir itiraz. Korkmuyor sana düşmekten. Yaşamıyordun beni bulana kadar. Olsun ölümün bir şiirbaz elinden...
41
Allah Allah. Öyle mi, vah vah... Mika Hakinen Yoha Kankunen ne biçim isimlendirmeler. Her şey bu kadar simetrik ve birbirinin aynı olduğunda; neden Noel Baba St. Claus'tur karda kışta buzda fiyortlarda, anlaşılıyor; neden önem verirler kişisel haklara, bu da anlaşılıyor: zorunluluklar. Halbuki bizde -gereklilik- her insan bir ozandır; her futbol izleyicisi bir teknik direktör... Gene de insanlığın gönlü zengindir. Bazen ama, az aptal ve çokça vahşi, yabanıl: Türkiyemiz, iç ve dış da olmak üzere, düşman mihraklarca da bölüşülmek istenmektedir.Unutulmasın bir büyük savaş, biz değişmedik, ve tek bir toprak parçamız yoktur ki asla satılacak.isteğe bağlı ek bölüm: (Tutuyor Ankara, zapdediyor, şiddetini sevgiye dönüştürmeye, hem ordusuyla bile, hem bile bile; önce İngiltere şimdi Fransa, herkes dersini aldı üzerimize saldıran yıkıldı gitti GB imparatorluk ve ne ince ipliğe bağlı gibi karman çorman batıl OrtaÇağ gizemli, ve hem çağdaş Avrupa Birlik, karşılaştırıldığında Türkiye'mle. Tüm Batı Dünyasıyla aşık atan bir Türkiye Ankara'daki - milyonların dökülmesi muhtemeldir artık - laiklik yürüyüşleriyle; eyy Ata'm ne şanlı zafersindir sen bu ülke ve yeryüzü için! ! -bilen bilir...)
169
Vatan Bize Emanet... Aklım Kurtuluş savaşı yıllarına gitti. İnancın olduğu o günlere doğru itti. Savaşı düşününce sanki aklım yitti. Halkımız düşman karşısında diretti.Düşmanların vatana saldırısı niçin? İslam’ın bu son kalesini yıkmak için. Halk çok ağladı, kutsal vatanı için. Düşmanın karşısından dimdik geçin.Düşman kuvveti üstün her yönden, Uçaklar,tanklar geçer gider önden. Emelleri bizi yok etmek ta dünden. Düşman her zaman korkar bizden.Bu halkta milli ruh olduğu sürece, Gündüze çevrilir karanlık her gece. Biliyorlar şehitlik en büyük derece. Bu yüzden şehitlik okur hece hece.Türkü,kürdü,lazı, sünnisi, alevisi… Dostça yaşamaktır hepsinin hevesi. Vatanı savunmak için birleşir hepsi. Düşman duysun sizde olan gür sesi.Düşman biliyor sizde olan cesareti. Türk milleti kabul etmez ki esareti. Anadolu’da ayıramaz kemikten eti. Vatanın halkı tüm gönülleri fethetti.Şanlı tarihimize ibretle bir baksana. Tembellik uykusundan kalk uyansana. Kutsal vatanı koruma düşüyor sana. Vatan emaneti iyice yerleşsin kafana. 29.08.2014 Hasan Kaya Eğitimci-Şair-Yazar
140
O Şimdi Asker Oda Gitti Şimdi Asker Şimdi Uzak Yerlerde Uzak İllerde Vatan Borcu Dediler Onu da aldılar asker Şuan nöbetteymiş aldım ondan da haber Elinde sigarası düşüncesinde sevdiğiEfkarlıymış çok özlemiş Anasını, babasını birde vefasız sevdiğini Hala çıkartamamıştır aklından onu O şimdi düşünceli, üzgün asker
45
Ayrılık Akşamları Çok zordur ayrılık akşamları Güneş bir ayrı hüzünle batar Sokaklar çaresizlik kokar Eller bir türlü ayrılmak istemez Fakat zaman ayırır onları Bir tütün gibi yanar Külleri kalır geriye Çok zordur ayrılık akşamları Hele bir de yağmur yağmışsa Ya bir de baharsa Serde de gençlik varsa İşte böyle Çok zordur ayrılık akşamları
53
Gümüş Rengini Almış Tozdan gümüş rengini almış kitaplığımdaki eski defterlerim tozdan o senin resmin durur, gül rengini kaybetmemiş al yangında. korkarım her an yırtılır diye, neyim kaldı ki bundan başka saklarım kalbimdeki yerini,bir de senden kalan hatıra resmi! ve ağıtlarım bütün çiçeklerin renginde,sensizliğe akar sevgili...
45
Denız Kızı DENIZ KIZI Bakislari denizlere isik sacan Saclarinin pariltisi bakanlari yakan Görenin yüregini yakan Sensin O anlatilan Deniz kiziGündüz günesi kiskandiran Geceleri yildizlari kaydiran Durusundaki edan ile etrafa mutluluk sacan Sensin O anlatilan Deniz kiziBakisin mizrak gibi saplandi yüregime Kimse erisemez Senin degerine Seni seven bakmaz asla baska birine Sensin O anlatilan Deniz kiziGirdin yüregime bir kere Ben Sana asik, Ben Sana tutsak,Ben Sana yanmis Bekliyorum Deniz kizi bu issiz sahillerde Sensin O anlatilan Deniz kiziSeni Seviyorum Deniz kizi,hayat devam ettikce Ben dünyada nefes aldikca Sevecegim,Bekleyecegim Sensin O anlatilan, Deniz kizi Seni Seviyorum, Bekleyecegim
95
Ey Gül Ey gül; Ey rengi davet sevdaya Ey mührü sevda, al gül. Ey gül; Önce bir sor Kaç kez batmış dikenlerin Kaç kez tüy dökmüş dikenlerine Kaç kez ağlamış sana bülbül. Ey gül; Önce gamlına bir sor Bir yüreği kaç kere durdurur bir gül Dön birde sol yanına sor Sor ki ondan sonra gül…S.Güler-25.4.2014
55
Sabahları Artık Güneş Doğmuyor Ah gönlüm karalar bağlanarak teselli olunmuyor Akşam güneşi batarken hayal kurmak yetmiyorGeceler ızdırap rüyalar kabus oluyor Sabahları artık güneş doğmuyor yüreğimeGün batımını izlerken seni düşünmüyorum Ufuklar kızıl olmuyor sensizlik yaşarkenYüreğim kanıyor acılı yaralar kapanmıyor Gün bitti akşam oldu umutlar geri gelmiyorAh gönlüm Sever miydim seni böylesine içten Alev alev taparcasına sever miydim seni böylesine yürektenYoluna gözükapalı başkoyar mıydım delicesine böyle ümitsiz Sabahları artık güneş doğmuyor yüreğime sensizAh gönlüm Anlatamam sana kendimi sevdamı Dert üstüne dert sardın başıma yetmedi Sabahları artık güneş doğmuyor yüreğime sensizPusulamı şaşırdım bulamıyorum yönümü ışıksız Tükendi umutlarım Sabahları artık güneş doğmuyor yüreğime sensiz02.09.2014 Alanya
101
Bir Kadını Sevmek... BİR KADINI SEVMEK… Bir kadını sevmek, saçlarını okşamaktır ormanın Ağız dolusu bir paatya şarkısıdır, Boylu boyunca uzanmaktır güneşe Nefesini kokladığın anlara kilitlemektir güneşi Bir kadını sevmek, akan yıldızları eğirmektir ilmik ilmik, Bir kadını sevmek yüreğini sarmalamaktır avuçlarında Bakışlarında kaybolmak, ruhunu kaybetmektir yokluğunda Bir kadını sevmek, bir ömrü adamaktır, Yüzündeki çillerini birleştirmektir parmak uçlarıyla Her sabah yeniden aşık olmaktır tenine, Bir kadını sevmek, küsmektir yalanlara Bir kadını sevmek, koşmaktır yarınlara Bir kadını sevmek kanatsız uçmaktır Kokusuna sahoş olmak, bakışında doğmaktır. Bir kadını sevmek Bebek bebek kucaklamaktır hayatı…Cem KARADENİZ 09/04/2012 01:30 İÇERENKÖY
93
Milli Şahlanış Her yer bayrak bayrak, Gökyüzü yıldız yıldız, Sevinç seslerine bir bak, Nasıl bir Milli bilinç almışız! Millet ayakta, millet sevinçli, Kadını, erkeği, yaşlısı, genci.. Bunun adı milli şahlanış, Kenetlenme, beraberlik, Bu, milli bir uyanış. Yenilmez, yıkılmaz, yılmaz... Türkler kimseye hile yapmaz, Milli anlayıştan yorulmaz.Kazım Öztürk 21 HAZİRAN 2008
50
U c u z Öğrenci velisi durumu bilmez, Evladı gurbette ne yapsa görmez, Nikahı kıyıyor hiç haber vermez, Evlilik bu kadar ucuz olamaz.Allah'ın izniyle diyemiyorlar, İnanıp risklere giremiyorlar, Peygamber kavli veremiyorlar, Evlilik bu kadar ucuz olamaz..Öpüşmek,kokuşmak geliyor saçma, Diyeceğim çoktur ağzımı açma, Vaatler vererek havada uçma, Evlilik bu kadar ucuz olamaz.Okulla birlikte sevgi bitiyor, Bırakılan acı ona yetiyor, Geçinemem diye kafa ütüyor, Evlilik bu kadar ucuz olamaz.Töreler,adetler hiçe sayıldı, Hamile olunca düştü bayıldı, Zeki'nin sitemi çabuk yayıldı, Evlilik bu kadar ucuz olamaz.16-10-2009
82
Baba Yurdu Bir Dağ Köyü Değirmenin yanı başında bir küçük ova Şurada bir bahçe, ötede ceviz ağaçları, daha ötede çınarlar Kavaklar çay boyunca Ve keçiler tırmanır Kocataş'ın orada Ya bir çitlembiğe ya bir andıza Seslenir Yusuf Uzakta çok uzakta, bir kuş gibi görünen Yusuf Sesi yankılanır koyaktaBalıklar, alabalıklar, pullu balıklar Çayda Suları soğuk çayda Elimizi uzatır tutardık balıkları Kimi zaman da oltayla, zıpkınla Koca Büğet'te yüzerdik Atlardık kayalardan sulara Sular köpük köpük kalırdı(Keğiş derdik o zamanlar ona, şimdi de öyle diyorlar Ama balık kalmamış şimdi Suları da bir karış ya var ya yok Değirmeni bile döndürmüyor Değirmenin önündeki uzun kavak Kesilmiş Ve dallarında sincaplar gezinen ceviz Çeyiz sandığı olmuş) Geceleri Ay doğardı Vurdu mu şavkı koyağa Ağaçlar masal ağacı olur Yusufçuklar öterdi Gecenin hüzünlü kuşları Karşı yamaçtaki komşular Silah atar Ay'a karşı Çocuklar ateş yakarÇocukların yaktığı ateşte Gölgeler uzar gider Ta uzakta bir başka yamaçta Memet Ali Bir Karacaoğlan söyler Aheyle Dağlipin sesi gıcır gıcır gelir Kendim Çavuş'un bahçesinden Şeftaliler çalınır(Neye yarar bütün bunlar Çocukluk bir daha geçer mi ele Ne gençlik ne yaşlılık Baba yurdu bu dağ köyünde Yaşanmış günleri getirir mi geri Nerde Yusuf Nerde Fettah Nerde Acem Ahmet, Memet Ali) Avluk'un oralarda Pürçek'in oralarda Kale'nin, Çardak'ın Kozalaklarından sakız topladığımız ağaçlar Suyundan içtiğimiz pınarlar Beni sırtından atan at Arıkuşu gelmez şahin yok Abdallar konup göçmez yazılarındaAkifiye Boynumda bir muskadır Değirmendere Nice yıllardan sonra bile Toprak bir damdır Büğleğen'le, Adaca'yla, Gök Büğet'le birlikte Kirazlarının, cevizlerinin, fındıklarının Tadı yaşar dilimde(Gökyüzünde bir bulut Nasıl giderse dağlara doğru İnsan nasıl düşerse yollara usulca Anılar da öyle Yol alır gönlümüzde Eskimez çocukluktaki düşler İnsan eskise de Doğa eskise de)
266
Dost denilir mi Bizleri hor görüp eğleniyorsa Böyle dosta dostlar, dost denilir mi Yanlışa, hataya söyleniyorsa Böyle dosta dostlar, dost denilir miİyi günde ışık, neşe saçarsa Kötü günde bizden uzak kaçarsa Hemen sevip, hemen gönlü geçerse Böyle dosta dostlar, dost denilir miHalimizi sorup öğrenmiyorsa Hep bizden bekleyip hiç vermiyorsa Ziyaret etsek te o gelmiyorsa Böyle dosta dostlar, dost denilir miPintileşip esirgerse bir çayı Bizden uzak geçiyorsa her ayı Neyleyim var imiş tahtı, sarayı Böyle dosta dostlar, dost denilir miHep anlatıp sesimizi duymazsa Geleneği töremize uymazsa Dostu sevip hatırını sormazsa Böyle dosta dostlar, dost denilir miSözde sevip özde ciddî olmazsa Dar gününde arayıp ta sormazsa Hiç değilse üç beş ayda gelmezse Böyle dosta dostlar, dost denilir miÜzüntü derdini dosta açmazsa Coşku neşesini hiç paylaşmazsa Dosta giden yola hiç yaklaşmazsa Böyle dosta dostlar, dost denilir miİbrahim kimedir bu hücum, akın Sanki dostlarına sen oldun yakın Var mı dostlarından senin bir farkın Böyle dosta dostlar, dost denilir mi
155
-- 0001-Ang-isip-isip-13500-Philipino-23 -- 0001-Ang-isip-isip-13500-Philipino-23Alam ba ninyo kung Ang isip-isipHello aking mga anghel... Hello aking sanggol... Hello aking mga pag-ibig.. Hello aking mahal... Hello aking isip-isip... Alam ba ninyo kung... Ay isang araw... Ikaw ay turn.. Ikaw ay kumatok.. Aking mga pinto... Ako ay dumating.. Ikaw ay sinasabi.... Ikaw ay abala sa akin.. Ikaw ay halik.. Aking mga labi... Alam ba ninyo kung... Ang isip-isip... Ang rosas binuksan.. Sa aking puso.. Ngayon... Sa buong pag-ibig.. Ang taglamig tapos... Ang tagsibol ay dumating.. Ang mga bulaklak.. binuksan Ang aking puso... Very masaya ngayon... Ay sinusunog mo ang apoy... Ang aking katawan... Kapareho ng isang bulkan... Alam ba ninyo kung... Nais mo ang isang pulutong ng mga... Dahil.... Iniibig ko kayo... ang aking anghel... Mahal kita... aking sinta.. Kukunin ko pag-ibig mo.. ang aking isip-isip...Naiintindihan ako... Ang isip-isip....Mersin-2010/06/28-Bilal Genis
136
Başarı sabırla olur Her işin başı sabırdır, Başarı sabırla olur. İnsanı yıkan kibirdir, Başarı sabırla olur.Hakikati bulmalısın, Doğru yola gelmelisin. Sabretmeyi bilmelisin, Başarı sabırla olur.Sevgi ile bezenirsin, Geleceğe uzanırsın. Sabredersen kazanırsın, Başarı sabırla olur.Sabır ederek gelişin, Siz sonucuna alışın. Başarmak için çalışın, Başarı sabırla olur.Yusuf sevgi ile bezen, Azimle kurulur düzen. Çalış,çabala sen kazan, Başarı sabırla olur.
57
Dostun Bağında Dostun Bağında Biten Gonca Güller Biziz Var Git Söyle Sultan'a Dertli Öten Bülbüller Biziz O Şahım Haydar-ı Kerrar Ali'nin Avazını Duymak İsterse Gökte Kanlı Gözyaşı İle Feryat Eden Turnalar Biziz ...
33
Naz Bebek El bebek,gül bebek,Havînim Ay bebek,can bebek,çiçeğim Candan kopup gelen yavrum Dünyaya hoş geldin bebeğimNini nini ey güzel Naz kızım Teni beyaz,dudakları al kızıl Çiğdem,lale,menekşe çiçeği Yerin,göğün,dağların yıldızıAy bebek,can bebek,ciğerim Ey Naz sen Havîn sen yazım Göz yaşlarını yüzüne akıtma Teni devrim kokulu bebeğimSabah,akşam ağlayan kuzum Kızım,Havînim ağlama yeter Enginleri aşa aşa geçesin sen Ürkmeden hayata sarılasın senNini nini ey güzel Naz kızım Sen daim mert olasın,yürekli Analı,babalı büyesin,eğtimli Direnerek acıyı bal eyliyesinEl bebek,gül bebek,Havînim Kızımın yavrusu,ciğerparem Elerin yumuk yumuk şirinim Ey seni çok sevdim torunum…26.10.2009 Yıldırım
88
Gözyaşı Üzerine Bir damla gözyaşına sığar Anlatmak istediklerinin tümü Bir damla gözyaşı İçinde taşır Mutluluğu Hüznü Hayat bu kadar basit ve güzel Bu kadar anlamlı Ve bir o kadar da içinden çıkılmaz çelişkiler yumağıNasıl anlatabilirsin ki bir damla gözyaşının söylediklerini Bir cümle içindeBir damla gözyaşı Güneş vurduğunda gökkuşağı Bir damla gözyaşı Gülümserken çiçek bahçesi Bir damla gözyaşı Gizler mi yürekteki ateşiSeni canımla taşıyorum Billur bir yürek içinde Dokunsan kırılacak Dokunmasan vurulacak gözlerine Ağlama Dokunuyor gözyaşların yaralarıma Kanatma Kabuk bağlamadan Acıtma bir yerlerimiBir damla gözyaşı İlacım olmazİlacım Kokunu koklamak Sabaha kadar Kan ter içinde Ateşim düşer
95
Gurbet Kuşları Kimbilir nerdesiniz... Hangi diyarda gezersiniz Neler gördünüz neler... Anlatın bana gurbet kuşlarSonsuzluğa kanat çırptınız... Yıldızlara göz kırptınız Bulutların içine sızdınız... Anlatın bana gurbet kuşları.Günlerdir yolunuzu bekledim Gecemi gündüzüme eklerim Yanlızlığa çare ararım Mutlaka gelin gurbet kusları. Neler gördünüz anlatın bana Gurbet kuşları...
44
Dünya Kadınlar Günü - 8 Mart DÜNYA KADINLAR GÜNÜ – 8 MARTHavva Ana bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Fatma ana bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Zübeyde ana bu gün Kadınlar Günü. Mekanın cennet olsun. Uzun Şefre Koca Ana bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Göv Sultan Nene bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Sultan Ana bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Semiha Ana bu gün Kadınlar Günü Mekanın cennet olsun. Kız kardeşlerim bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Sevgili Eşim bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günün kutlu olsun Kızlarım bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Kız torunlarım bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun Halalarım, teyzelerim bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Akrabalarımın kadınları, bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Yurdumun kadınları bu gün Kadınlar Günü Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. Dünya kadınları bu gün Kadınlar Günü Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun. - 08.03.2000 – Adanaİsmailoğlu Mustafa YILMAZ - İstanbul
165
Doğum Gününü Kutluyoruz Ata’m Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Bin sekiz yüz seksen birde Açmıştın gözlerini Dünya’ya Selanik’te O kararlı, O azimli, O masmavi gözlerini Kahraman bir asker oldun genç yaşında, Nice zaferler kazandın bağımsızlık savaşında.Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Samsun’da yaktığın bağımsızlık meşalesi Bir başka aydınlatıyor bu gün yurdu. Yediden yetmişe, coşkuyla yaşıyor bu haklı gururu Bayram yapıyor Mersin, Bayram yapıyor Ardahan, Edirne, Samsun, Bayram yapıyor Anadolu.Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Gelinler gibi süsledik sokakları, caddeleri Kol kola, omuz omuza, yürek yüreğe Türk gençliği Kutsal emanetinin yılmaz bekçileri. Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Tek yürek bütün yurt. Çalışkan, kahraman milletin Yeni neslin sanatkârı, fedakâr öğretmenlerin, Zeki, çevik, ahlaklı sporcuların, İzinden ayrılmayan izcilerin, Onurlanmış asker dediğin gazilerin,,,Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Aydın’da efe Daha bir sert vuruyor bu gün dizini yere. İnletiyor seğmenler başkent ufuklarını Erzurum’da dadaş tutmuş barı, Ala, yeşile bürünmüş Mersin’de Türkmen kızı Doğum gününü kutluyoruz Ata’m Her alanda önder oldun bu halka Kimi zaman elinde tebeşir tahta başında, Kimi zaman, ekonomide, tarımda, uygarlık yarışında. İliklerimize işledik devrimlerini, fikirlerini Şimdi gönlümüzde yaşıyorsun Şimdi Anadolu’nun bağrında.Doğum günün kutlu olsun Ata’m Nice senli yıllara…
179
Atatürk Sonsuzdan sonsuza, koca cihana Hürriyet ateşi yakan Atatürk Afyon dağlarında, Çanakkale’ de Şimşekler misali çakan AtatürkEn büyük sevdası, tutkusu vatan Destan kahramanı bir büyük insan Cepheden cepheye koşup durmadan Tam yedi düveli yıkan AtatürkSilip geceleri, tutup güneşi Verdi de bu yurda sönmez ateşi Bulunmaz dünyada elbette eşi Çağlardan çağlara akan AtatürkCahille yobazla yaptı savaşı Mazlumu korudu zalime karşı Türklüğün dik duran, eğilmez başı Mavi denizlerce bakan Atatürkİsmail, ulusum kalmasın darda Ay yıldızlı bayrak şimdi yukarda Anadolu denen nazlı diyarda Özgürlük çiçeği kokan Atatürk
84
Sonbahardı Buralar Sen giderken sonbahardı buralar Eski yaprağından boşanmayı bekliyordu etraftaki ağaçlar Kurumaya yüz tuttu kaç senedir akan ırmak Göç ediyor her sabah cıvıl cıvıl ötüşen kuşlarMevsimlik yağardı yağmur artık oda yağmıyor Her şeye can veren kara toprak şimdilerde hüngür hüngür ağlar Belki sen farketmemişsin dir ama Sen giderken sonbahardı buralar...
51
Ben bir yarım ay olmalıyım beni bana, yazmışsın bulutlar arasında sıkışan çıkmayı hiç başaramayan kısık ışığıyla aya benzetmişsin evet.. evet ben ay olmalıyım ay olarak anlaşılmalıyım sık sık değişip zaman zaman farklı kızıl-penbe-turuncu-beyaz kah bulutlu kah açık gökte kah sabah kah akşam veya gecenin her saatinde renkten renklere hilal-dolunay-yarım ay daha bilmediğim haller bulutlara saklanıp yıldızlardan sıkılıp sabahlara kendini atıp gün doğumlarıyla kaçan kaybolup akşama çıkan ah bir yarım ay olmalıyım diğer yarım seni seni bulmalıyım..Mustafa kaya 11.02.2007 / Üsküdar www.mustafakaya.net
81
Cennet selamı Cennet selamı cenabı beden yada cennet parmak alfabesiyle allah yazılarak verilir Selam cenabı beden alfabesiyle verilcekse eğer bel bükülür iki bacak açılır dizden dize kol konur A harfi yapılır daha sonra beden düz yapılır yana dönülür iki kez l harfi yapılır A harfi tekrar yapılır kollar havaya kaldırılır baş öne eğilir bacaklar açılır H harfi yapılır ALLAH yazılmış olur cennet alfabesiyle selam verilcekse parmaklarla allah yazılır selam verilmiş olur Sedat hünkar (Karamecnun delioğlan)
75
Bir Ardıçkuşu Akasya Ağacında O yaz, bol bol roman okudum, denize girdim kimsesiz kumsallarda; rüzgârların, balıkların adlarını öğrendim. Nice cümlelerin altlarını çizdim kırmızı kalemimle. Örneğin, “Asker dolu bir tren tarihi değiştirebilir.” Sonra gene aynı kitaptan, “Bir ardıçkuşu şakımaya başladı akasya ağacında.” Geceleri, sararan otların üzerine uzanıp bir açıkhava sineması seyrettim gökteki yıldızlardan ve altını çizdiğim cümlelerle konuşturdum onları. Uzaktan bir çağlayanın sesi karışıyordu yıldızların mırıltılarına. Gene de duyabiliyordum Adil Nuşiran’ın huzurunda hayat denilen bu acılar denizinde en acımasız dalganın ne olduğu konusunu tartışan üç bilge kişiyi. Odama çekilip yatmadan önce, tarihi değiştirebilecek asker dolu o trenin hızla geçtiğini duydum, sonra da akasya ağacında şakımaya başlayan ardıçkuşunu.Karşıda Midilli, denizin ötesinde, sessiz. Bu sessizlik sanki o sevdalı kadının bin kulaklı geceye fırlattığı çığlık binlerce yıl önce.
124
Uğur Mumcu Can UĞUR MUMCU CANKoca yürekli bir devdin O kadar yurdunu sevdin Uğruna canını verdin Hey dost hey dost Uğur mumcu canSarıldın hep memlekete Paylaşmadın kimselerle Aldırmadın tehditlere Hey dost hey dost Uğur mumcu canGözlerim arar gazetede Hani yoksun o köşende Senin yaran hep içimde Hey dost hey dost Uğur mumcu canKızıyordu özal paşa Tedirgindi amerika Kalemin korku saldı da Hey dost hey dost Uğur mumcu canSen şehitler serdarısın Baığmsızlık bayrağısın Kavgan senden bize kalsın Hey dost hey dost Uğur mumcu canDertl'oğlu hain sevindi Sandılar ki kavga bitti Onca yurtsever yetişti Hey dost hey dost Uğur mumcu canMetin Gürbüz
100
Buldum Sonunda Buldum Sonunda Seviyorum dostlar, bir kara gözü, Gerçek aşkı onda buldum sonunda, Umuda şavk tuttu her güzel sözü, Onun sayesinde güldüm sonunda, Bu güzel duyguyu ilk defa tattım, Mutluluk var olan, gaflete yattım, Mazimdeki ne var ne yok unuttum, Felekten şansımı, çaldım sonunda, Yaşamın anlamı, yoktu önceden, O oldu ruhuma huzur zerk eden, Yavaş yavaş hayat verdi inceden, Bende sevinmeyi, bildim sonunda, Dindi Yavuzdaki, korkunç endişe, Göz kırptım hasretim olan güneşe, Ruhumu şad etti, gönlüm pür neşe, Rahatca bir nefes, aldım sonunda....Yavuz AYDIN 24. 10. 2011: İSTANBUL 0 536 844 78 60
94
Kaldığı Yarıya Kalakal Çevresinden geliştiği Ona göre ayarlanan... Kendi gibi İhtiyaç için gerekli, Sonrasından edindiği Bakakalırsın karşına... Düzeyi ölçen Diğer taraflar; Kullanılma sakın! Geriye bıraktığı Konusundan saklı Söylenecek söz. Başarı isteği Kolay bulunmazan...
33
Kurban bayramı Kurban diye alınır, kesilecek hayvanlar, Kesilir bayram günü, Allah’a olur kurban, Kanıyla dolar yerler akar yollardan kanlar, Sele dönerdir kanı, geçilmez olur kandan.Kesim vakti gelince hiç acınmaz hayvana, Keserler boğazından, gözlerin doyar kana, Kanlar fışkırır birden sıçrar kan her yanına, Kesilir onca hayvan, bayramda Allah için.Fakir kesmez kurban, bekler durur etleri, Kurbandır parça, parça bölünürdür her yeri, Kesmek bitmişse artık, tuzlanır en son deri, Hayr_a gider deriler, bayramda Allah için.Birçok garip yaşarken, onca aydır hicranı, Bayram nedir hiç bilmez hasretle donar kanı, Boynu büküktür ağlar, yaş dolar her bir yanı, Kesemez garip kalmış, Allah için kurbanı.Hicran hasret yaşayan, boynu bükük garibe, Dert olur gelen bayram hüzünden ağlar gene, Kimse demez derdin ne, bakarken o keyfine, Ağlardır garip olan, zehir olurdur bayram.Boynu bükük garibi, ağlıyorken bir görsen, Ağlarken üzüntünden, yüreğin hoplar birden, Sen de ağlarsın sen’ de, görünce üzüntünden, Garibe her gün bayram, bayram gelse nesine; A.Yüksel Şanlı er 14 Kasım 2010-11-14 Antalya.Tüm Müslümanların mübarek kurban bayramı kutlu olsun.
160
Hasret Bir gün şu koca dağları aşıp, Bir gün memleketime dönebilsem! Evimizin çift kanatlı kapısını Tekmemle açacağım. Bak! işte anne! bak! .. Ben geldim! Ben diye haykıracağım. Limanın en cesur balıkçısı, Recep ustadır benim babam; Şafakla beraber Her sabah ben de balığa çıkacağım. Artık ne işiteceğim: Beynimde uğuldayan şehrin gürültülerini Ve ne de dakikada Binlerce insanın ölümünü bildiren Ajans haberlerini. Dayan! oğlum dayan! Diye bağırırken babam. Ben küreklere asılıp söyliyeceğim, En güzel deniz türkülerini. Rakımla, tütün paramı, Tuzlu deniz suyu kokan ekmeğimi Kendim kazanacağım, Belimde teke saplı bıçağım Şehrin bilmem ne mahallesinde Bir de dost tutacağım. Şöyle bir narayı attığım zaman, Benden herkes korkacak, Bileklerinde döğme kama resmi bulunan Arkadaşlarım olacak. En dalgalı günlerde bile yelken açacağım, Bir gün memleketime dönebilsem! İşte! ben böyle yaşıyacağım.
125
Seyrüsefer Almışım adaları karşıma, Önümde Marmara, hayalimde sen; Gözümde kırık bir sevdanın silueti uçuşuyor. Martılar, bir deli sevda uğruna nazlı nazlı öterken; Ben, yudum yudum seni içiyorum.Gönlüm, lodosa yakalanmış sandal gibi ürkek! Ufukta çaresizliğimin pırıltısı… Yalnızlığım gün batımı kadar gerçek.Kalbimin dehlizlerine vuran dalgalar girdaplar oluşturuyor. Hasretin, hasretim, yalnızlığım; hayatımda derin izler bırakarak. Ilık meltem rüzgarları kokunu getiriyor; kokunla avunuyorum. Ha bugün, ha yarın derken! Sana kavuşmanın hayaliyle avunuyorum.Dalgalar vurdukça sahile; İlahi bir ses beni çağırıyor, İşte o an! Dilim tutuluyor, elim ayağıma karışıyor. Belki ben kavuşamıyorum ama; Deniz sevdiğine kavuşuyor.
90
Güneşten Uzak Konuklarımız için yıkadık sizin için Kıyılarımızı bol köpüklü dalgalarla kıştan Nisan sabahlarının buğusu saçlarınızda Mavi gözlerinizde sevinç Telli turnalarla geldinizEn saydam mavilikleri çektik üstünüze Toroslar'dan Ağrılar'a kadar Üzüntülerden arındık sizin için En güleç yüzümüzle çıktık karşınıza Papatyalar gibi tekdüze Erkenden uyardık çiçeklerimizi Kalkınmamız sizden olacakmış Başımızın üstünde yerinizIzgaralarda lüferler emrinizde Tabaklarda mayonezli levrekler Ağız tadıyla yiyemediğimiz Kirazlar canerikleri çileklerBulutun kınalısı denizin mavisi bizde Yurdumuza bir renk de siz getirdiniz Esmerler sarışınlar yeşil gözlüler Hoş geldinizBiz bu güneş ülkesinin çocukları Öfkeyle umutla beslenen Yaz geldi mi ebegümeci madımak Kar yağdı mı dağda bayırda Davarımız sığırımızla yarı tok yarı aç Biz bu güneş ülkesinin çocukları Kuru emzikle büyüyen gecekondularda Odsuz ocaksız Bu mevsimde sevilerden uzak Yoksun tüm aydınlıklardan Sabrımızdır geleceğin harcını özleştiren Bir tuğla bir tuğla daha Bir avcumuzda kum Bir avcumuzda kireç Günler günler boşuna harcanan Okunmuş bir mektup kirliliğinde Buruşturulup atılmış günlerYazısız kâğıtlarca anlamlı Alyuvarlarla beslenen özlem Kum kireç ölçek ölçek zamanBiz bu güneş ülkesinin çocukları Güneşi konuklara bırakanOysa bardaklarda altın yeşili şarap Marmara'nın midyeleri soframızda Olgun domatesler taze soğan Derilerde Afrikalı yanıklığı Hoşi Ming'li savaş çocuklarıyla birlik Garcia Lorca'lı kızlarla bir aradaKarşıda Nâzım'ı dalga dalga getiren deniz Oturup diz dize bir kıyıda Aynı balık çorbasını kaşıklayabilirdikBiz bu güneş ülkesinin çocukları Güneşi bulutların ötesinde bırakan
207
Subh-dem Îsî Nefes Olup Eser Bâd-ı Sabâ Subh-dem Îsî nefes olup eser bâd-ı sabâ Bülbüle virür haber gül geldüginden merhabâZî-sabâ kim Huld bâgından gelüp bagışladı Topraga pîrâne ser-pîrâye-i ahd-i sabâSebze olmış hulle-pûş u gonca-gül-gûn pîrehen Şâh-ı gül gûher-nisâr u lâle yâkût-ı kabâCennet-i Aden oldı gül-zâr âb-ı kevser cûyibâr Ebr lü’lü-yi Aden saçdı vü yil müşg-i HıtâGül urunmış tâc-ı lal ü nergis almış câm-ı zer Hâre pîrûze-selebdür hâr mînâyî-ridâGül serâ-perde düzetmiş girü cilve urmaga Ol serâ-perde içinde bülbül uş perde-sirâYâr zülfine sabâ yili güzer kıldı meger Kim anuñ enfâsı-y-ıla hoş muattardur hevâGonca ışkından lebinüñ her gice uş teng-dil Gül yañagı hacletinden her seher gark-ı hayâGül bigi keşf isteseñ nergis-misal itgil nazar Rahmet âsârına kim tolmış-durur arz u semâİsdeseñ berk ü nevâ ıyşe varalum bâga kim Toludur gül-zâr u bâg ucdan uca berk ü nevâVarsa göñlüñde küdûret câm-ı mey nûş eyle kim Ol küdûret mahv olup göñlüñ tola nûr-ı safâFikrin encâmuñ unıt Cem bigi câm-ı lal iç Kim bu derde dahı nesne olmadı olmaz devâLâle vü nergis bigi ildin koma bir lahza kadeh Yile virüp ömrüñi gül bigi itmegil hebâMevsim-i gül fursat-ı işretdür itme fevt anı Çün güli bildüñ ki bes nâzükdür ü endek bekâAhmedî cân saña mihmândur düriş hoş dut anı Kim azîzi hwâr dutmah olmadı olmaz revâ
207
On Kasım Günü Saat dokuzu beş geçtiği an, Gözlerini kapamıştı Atatürk. Üzgündü büyük küçük her T ürk, Yas içinde idi vatan. On kasım günü.Artık doğmayan bir güneş gibi battı, Daldı bulutlarına dünün. En acı ızdırabı oldu günün, Bütün Dünya devletleri anlattı. Tarihe O’nu.Yine öyle büyük ve cesurdu, Koskoca Türk’ün önünde. Bugünde,dünde, Kollarımızda kuvvet, kalplerimizde sırdı. Barış kahramanı.Onunla başladı yurdumda medeniyet, Tüm olanca hızıyla. Oğluyla kızıyla, Ebediyete kadar bu büyük millet; Saygıyla anar Onu.TÜRK DÜNYASINDA ATATÜRK ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ:2 Balkan Aydınları ve Yazarları Yayınlarından
82
Gençlik Mavraları işte şöyle böyle /zorunlu/ geçti geçecek /yavaşça/ yumurtaya basarcasına yürüyüp gidiyor gençlik daha nelere kıyılacak neler görülecek gerçekte yapılan acı bir eğlence acı bir şenlik geldi geçti gidecek (bizim miydi) bu kimin yılı kahvede sokakta okulda evinde çürüyecek e ne zaman iş görecek bu hepten yaralı ne kaldı tatmadık... ne kaldı üzülecek daha çözdürülmemiş/ken/ ayağı eli dili sorunlar yığıldı yığılıyor yığılacak, çözülmeyecek bu yılda gelecek yıllarda belli işsizlik /az da eğitimsizlik, şutlanmalar/ işsizlik ve işsizlik ayağa kalkın beyler işte gençlik Hamit Cemiloğlu
84
Çanakkale Yılların viranıyla oturmuşlar kanla genizlerimize Yok olan salyalı yürekleriyle,girmişler denizlerimize Kolaymı sanıyordunuz siz Çanakkale'yi geçebilmeyi Kolaymı sanıyordunuz Allah'ın bizden vazgeçeceğiniÇok iyide oynadınız oyununu,müslimlerin bahtının Cihana hüküm süren yavuzlar yavuzu Osmanlı tahtının Batışına sevindiniz,güneşlerin ve yiğit oğulların Hayaller kuruyordunuz şerle,İstanbul'un Anadolu'nunDüşmanlar sarmışken Kumkale'yi,Rumeli'yi,Sedülbahir'i Kirli pençeleri deydi deyecek,geldi sesi,nefesleri İngilizi,fransızı,heybetli gemileri gelmiş gururlu Yüzüyor Şubat'ın soğuğundan,kanlı matemin Mart'ına doğruNeredeydi bizde onlarınki kadar cephane,ordu,mermi Saldılar kurşunları kınalı kuzulara yağmurlar gibi Mermin yokise süngün var asker,yüreğin var asker denildi Ölüncek dedi Mustafa Kemal,vede seve seve ölündüKoca Seyit mermiyi değil,destanı sırtladı namlusuna Allah'u Ekberle Bouveti batırdı,hilalin şanlısına Ey kendini dünyanın sahibi sananlar,yedi düvel; bir dur Geçilmez Çanakkale,geçilmez Nusret,geçilemez İstanbulYürekle savaşan Türkün ordusu,kalmazdı kanımız yerde Top sesi,can sesi,toz bulutlar ve ölüm sesleri heryerde Kaçmaktan başka çaresi kalmayan o şanlı medeniyetler Yaralarımıza otlar basılsada,vız gelirdi eziyetlerYoktu böyle merhamet,nasıl bir düşmandın sen Türkün neferi Kırıp geçtiler yurduda,kalleşliğin yoktu kinden eseri Atalar,bacılar,analar düştüler yollara şeref için Bir avuç toprağa,binlerce şehit kanı akarken için içinTarihin dönemeci Çanakkale,ışıltın başka doğuyor Üçyüzbin şehidimiz,alnındaki beyzalarıyla yatıyor Vatanımın şanlı bayrağı,destanlara destan katıyor Bir asırdır biz burdayız,kor yürekler sizin için atıyorEy Vatan nöbetini,şanlı semalarda tutan,şanlı hilal Sönmez iman,sönmez ay,sönmez tarih,bizim kalacak istiklal Selam olsun yüreği vatan dolu şüheda kullarımıza Cehenneme atsalarda,serdarlar çıkacaktır yollarımıza
199
Anam ANAMAnam benim başımın tacıydın Sen benim derdimin ilacıydın Yemedin yedirdin Giymedin giydirdinSenin bir parçanım canından O bayrak rengi kanından Hakkını helal eyle anam O çıkar gözetmeyen yanındanGüzel anam dertli anam Sen göçeli kanıyor gönül yaram Allah yerini, makamını cennet eylesin Nur olup, bütün cennetleri seyreyleyesinCennet anaların ayağının altında dedi resul Allah bunların hepsine koymuş bir usul Anam benim, Allah rahmet ve nur versin Seni cennet ve cemaline erdirsin. Amin.Hasan BELEK 15-11-2007
72
AB Süreci Nereye çıkar Adem le Havvanın çocukları olan Habil ve Kabil arasındaki uyumsuzluk, bel ki de insanlar arasındaki ilk kutuplaşmanın başlangıcı olmuştur.Bunun da ötesinde insanı ayrılığa sürükleyen en temel ayrım, Adem'in yasak meyveyi yemesi, şeytan ve melek mücadelesinde insanın ilk defa şeytanın telkinlerine yenik düşmesinin prototipini oluşturur.Bu yasak meyva Kabil'e yasak olan kızkardeşken; Kabil şeytani bir hırsla bu yasağı çiğnemek için Habil'in kanını akıtmıştır. İlk kanın akıtılmasından binlerce yıl sonra, iki kutuplu dünya örneği olarak, Troyanın şahsında Anadolu ve doğu toplumları ve Atinanın şahsında antik Yunan ve batı belirgin iki kutup olmuştur.Bu kutuplaşmanın sonucunda Troya kuyularına atılan binlerce kafa ve akan oluk oluk kan, batılıların insanlığa bakışını yansıtan önemli bir örnek olarak karşımıza çıkar. Bundan önceki ve sonraki süreçlerde özellikle peygamberlerin şahsında Hak ve batıl mücadelesi süregelmiştir.Musevilerin yoluna çıkan Firavun ve İsevilerin yoluna çıkan Yahudiler ve Müslümanların yoluna çıkan cahiliye devri arapları ve islam toplumunun büyük devlet oluşuyla başlayan haçlı seferleri insanlar arasındaki kutuplaşmanın ana arterlerini oluşturur. Osmanlının dünya hakimiyetini kazanması ile batılılar yine doğudan edindikleri bilgilerle Rönesansı gerçekleştirdiler.Rönesansla birlikte güçlenmenin ve zenginleşmenin yolunu arayan batılılar, makyevelist felsefe ile güçlenerek daha fazla kazanç elde etmenin yollarını aramaya ve keşfetmeye başladılar.Bu süreç klasik kapitalim teorilerinin üretildiği 1800'lü yıllara geldiğinde, nihai hedef, Osmanlı'nın şahsında islam toplumu olmuştur. Osmanlı'nın yıkılışı ile 1500'lü yıllarda başlayan makyevelist süreç nihai hedefine ulaşmanın en kestirme yolunu bulmuş olmaktadır. Böylece sömürgecilik ve emperyalizm karşısında, benzer emperyalistlerin hırsları hariç, belirgin bir güç kalmamıştır.Sanayileşme süreci ile batılı toplumlar dünyanın bütün zengin kaynaklarını sermayeye çevirmek uğruna, insanlığı hiçe sayarak, faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişlerdir.Kapitalist dünya karşısında bir kutup kalmayınca sovyet rusyanın oluşumuna göz yumarak kendine yeni bir kutup yaratmıştır.Bu kapitalizmin batıl Hristiyanlıktan arındırılarak yorumlanmasından ibaret olan komünizmdir ki; Sovyet Rusyanın yıkılması ile bir ütopya olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Osmanlının tarih sahnesinden çekilme süreci ile dünya dengelerinin yeniden oluşturulması için 1.Dünya savaşı başlamıştır.Birinci dünya savaşı ile paylaşıma açılan islam topraklarının paylaşımından kazanım elde edenler yeniden paylaşım için 2.Dünya savaşına girmişlerdir. İkinci Dünya savaşı ile başlayan süreçte; Sovyet Rusyanın yıkılması ile yeni dengelerin oluşması gündeme gelmiş ve balkanlardan başlayan yeni dünya düzeninin oluşturulması süreci görünürde Amerika liderliğinde ama aslında İngiliz politikaları ile şekillenmeye devam etmiş; kafkasya halklarının şekillendirilmesi ile sıra ortadoğuya gelmiştir.Irak savaşı ile başlayan süreç Suriye,İran ve en son Türkiye ile sonlandırılacak yeni Dünya düzeni ve böylece İslam toplumları tamamen Hristiyanlığın karşısına alınacaktır.Böylece çok özlenen(!) Armageddon'un alt yapısı oluşturulacaktır(!) Bu kutuplaşmanın doğal lideri olabilecek ülke tarihsel süreç açısından Türkiye görünmektedir.Ancak Armageddon'un büyük zorluklarla gerçekleşmesini istemeyen batılılar karşı kutbun doğal liderini kendi aralarına katmayı düşünmeleri mantıklı bir süreçtir.Ya da büyük ihtimal o dur ki Türkiye'ye kendileri tarafından giydirilebilecek ısmarlama bir islami elbise ile; işte düşman deyip karşılarına almaları gerekmektedir.Bunu yaptıklarında liderin arkasındakilerin de gelebilmesi için; sözkonusu liderin ekonomik olarak ta güçlü olması gerekmektedir.Avrupa birliğine girme sürecine sokulan Türkiye bu anlamda algılanmalıdır.Buradan başlıca iki sonuç çıkmaktadır; 1-Avrupanın içinde erimiş bir Türkiye ve doğal liderini yitirmiş İslam toplumları 2-Batılıların isteği ile İslami kimlik giydirilmiş ve içte batılı normları kabullenmiş bir Türkiye ve ve onun arkasında sürüklenen islam toplumlarıBu iki seçenek ve bunun ara seçenekleri Armageddon'u hedefleyen projeler olacaktır. George Bush'un politkacı ağzı ile dilim sürçtü dediği haçlı zihniyeti bugün salyasını tutmaya çalışan bir timsah gibi tetikte beklemektedir.Ve büyük acılarla kıvranmakta olan Irak, sürünün hasta üyesi olarak timsahın güçlü çenesinde can çekişmektedir.Ama öldürmek yerine yarası kanatılarak,diğer timsahların iştahları bu tarafa çekilerek; haçlı zihniyeti sürekli dinamik tutulmaya devam etmektedir.Bu anlamda Türkiyede uygulanan değişim politikaları ve AB süreci, Avrupalıların isediği kıvama gelebilmesi için 2020'li yılları beklemektedir.İkibin yirmiden sonradır ki Türkiye 'ye bir Avrupa ülkesi olup olmayacağı şu iki şekilde sorulacaktır; Avrupayı benimsemiş ve batılılarca dikte edilmiş islam libası ile onların emellerine doğrudan hizmet eden bir Türkiye ya da aynı libasla karşı safta görünerek dolaylı yoldan batılıların doğu toplumlarına doğrudan çullanmasına çanak tutan bir Türkiye mi olmak istersiniz(!) .Bu sorunun cevabını biz diplomasi ve sözle değil; ekonomi ile kanla,canla vermek zorunda kalacağız. Roma'dan inşa edilmeye başlanmış olan yollar ki; Avrupa Birliği süreci, bu yolun kilometre taşlarını koymanın en diplomatik yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.Bu diplomasi siyasetinin arkasında duran gölge İngiliz emperyalizmidir. Yukarıdaki sebeplerden dolayı Türkiye bir an önce yüzünü doğuya dönmeli ve güçlü bir Türkiye olmanın yollarını ararken batının gelişmeye yönelik imkanlarını eş zamanlı olarak kullanmalı, kendi büyük doğu projesini ve siyasetini üretmeye başlamalıdır.
695
Doğum günün kutlu olsun FATOŞUM Doğum günün kutlu olsun FATOŞUMSevgidir gömleği sabır serveti Yaşama insana vardır hürmeti Analık dediğim hakkın rahmeti Doğum günün kutlu olsun FATOŞUMZamana yüreğim açık koşarım Aldığım nefesin oldun yaşarım Sevgi saygı zor diyene şaşarım Doğum günün kutlu olsun FATOŞUMMutluluğun oldu hayat pastamız Mevsimlere sordum aynı yaştayız Sevgi sarayında yatan hastayız Doğum günün kutlu olsun FATOŞUMKıble ettim doğduğun o şehiri Sevgi çağlar yüreğimin nehiri Dost Şeref den doğum günü şiiri Doğum günün kutlu olsun FATOŞUM14/01/2010 Dost Şeref
80
Seytan Vadisi / Ermenistan Nasirli ellerim, hatirlamazmiyim hic, bu yorgunluk: onca emek, onca hizmet, onca endise duygusu, izin verin kendini taniyarak büyüsün güller.Agir bedenim, saklayabilirmiyim hic, bu sakinca, bu zulüm, bu kanli ekinler, bu etrafi yüreklerden örülü mezarda buharlasiyor sözüm.Yorgun dizlerim, özlemezmiyim hic, yillar ötesine dönüs; Asiligin derin izi var bizim alinlarimizda, huzurlu degil -kim olur ki- dagi tasi zulüm kokan bir vadide.Yalniz ruhum, istemezmiyim hic, gökkusaklarinin mevsimini, midyelerin balina asklarini, memesinden zemzem suyu dagitan anneyi, bir düsü ve bir gülüsü, yalniz kalmis ruhumda sabir yesermis bir hasat günü yaklasirken.(15) Seytan Vadisi/Ermenistan(Ucurumun Sesi adli siir kitabindan)
96
Dost Diye Diye Ben gönlümü kul eyledim ehli irfana Kamil insana Dost elinden çekmem eli gitmem yabana Durdum divana Dost diye diyeDüştüm mürşit kemendine sardım özümü Verdim özümü Mürşit bana ayna oldu gördüm özümü Serdim özümü Dost diye diyeTutuştu gönlüm elinden sönmez bir daha Dönmez bir daha Dosttan başka gerek mi var bir kıblegaha Girdin dergaha Dost diye diyeOturmuş gerçek erenler sohbette sazda Demde niyazda İçirdi deminden saki bize birazda Gönlüm avazda Dost diye diyeDaimi'yim her an arar gözlerim seni Özlerim seni Alır gönül köşesine gizlerim seni İzlerim seni Dost diye diye
92
Eski Ev Parayla pulla donen dunya Eski ev yasadigmiz musterek Para birsey degilmis guya Kader bize de guller elbetYarim kalmis bitmeyen isler Hersey bagli para ve zamana Omur avuclarimin icinden ucup gider Vakit ilerlerken bugunden yarinaBorclar bir yanda aska zaman yok Eski bir ev icine durmadan kos Kimisi acken kimisinin karni tok Hayat fuzuli gerisi bosYasayip gidiyorum eski bir evde Geciyor aylar yillar mevsimler Daha guzel bir hayatim olsa keske Demek buymus anlima yazilmis kader
75
Bir Doğum Günü Hikayesi Aslında onu bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmezdim. Özlemi hasreti bir başka dolduruyor içimi, bir başka arıyorum onu. Ayrılalı aylar oldu birkaç defa görüştük. Her görüşmede hasreti bir kat daha arttı içimde… ve dilimde ikimizin birlikte söylemekten zevk aldığı Zeki Müren şarkısı Sen benim özlediğim Yıllarca beklediğim Gel artık gel dediğim Biricik sevgilimsin Yoluna gül döktüğüm Resmini hep öptüğüm Önünde diz çöktüğüm Biricik sevgilimsin Bu şarkıyla özlemimizi çoğalttık bu şarkıyla mutlu olduk. Yarın onun doğum günü belki de ilk defa onun doğum gününü onsuz kutlayacağım. İlk defa onun sesini yüzünü görmeden ona cesurca seni seviyorum diyemeyeceğim. Aslında o yazdığım bu mektupları 18 yıl sonra okuyacak haberi olmadan yazıyorum duygularımı 18 yıl sonrasına hediye etmek için kaleme alıyorum. O her şeyden habersiz, şiirlerden yazılan mektuplardan ve özlem kokan yüreğimden kalbimden habersiz bu yazıyı yazdığımı bile bilmiyor. Belki de hissediyor onu seven onu özleyen biri olduğunu duyumsuyorsa. Aslında boş bir avuntu bu benim kendimi kandırmaktan başka bir şey değil. Yol alıyoruz Ağrı otogarından Eskişehir’in bilinmezliğine yine bir şarkı dolanıyor dilime sanki benim için söylüyor hadi çık gel dercesine Cengiz Kurtoğlu yorumuyla Sevdiğim bugünü bilir diyordum Unutmaz mutlaka gelir diyordum Beraber olmayı çok istiyordum Bu doğum günümü sensiz kutladım Aslında kutladığım çok şey var onsuz. Yaşamın anlamsızlığı var ondan uzakta belki de. Bir şeylerin eksik kaldığı tamamlanmadığı adını koyamadığım tutkular var. Yarını onsuz yaşamak ve onun adını sayıklayarak yastıklara sarılmak ve öylece uyumak belki de acıların en büyüğü sancıların en anlatılmazı. Yazılan şiirler söylenen sözler hiçbir zaman yalanlanmadım kendimce hep o vardı anlattığım yada anlatmaya çalıştığım duygularımda ama şimdi o yok yanımda yalnızlığı bir bıçak gibi saplanıyor göğsümün en zayıf noktasına. Aynı şehirde yaşayan iki yabancı olsak da içimdeki bitmez sevgin bütün vücudumu sarıyor. Gece ilerliyor vakit her zamanki gibi sensizlik. Yok olmak gibi bir şey bu adı konulmamış tarifi yapılmamış. O nu seven biri vardı ona bu şiirleri yazan bu mektubu ona ulaştırmak için tam onsekiz yıl bekleyen ben. Mutlumu şu anda bunun ne anlamı var bilinmez söylenen şarkılar yazılanlar hep öksüz hep yetim. Gel dese koşar gelirim dakikalar mesafeler engel olmaz içimdeki bu bilinmezliğe. Aşk şiirleri okuyor mu ona sevdiği, ellerini tutup da gözlerinin içine bakarcasına kendisini görüyor mu? Bilinmezlik şarkısı devam ediyor. Hikayem duygularımın başlangıcı aslında yaşanan her şey acımasız olsa da sevmek beni hayata bağlıyor.
379
Sensizlik SENSİZLİK Kaşların hilal senin, yüzün dolunay Seni özenerek yaratmış yüce Allah’ım. Ben seni sevmişim, ayrılmam kolay Aşkına saray oldu, sevdanı koydu yüreğim O güzel yüzünü gördüm, sevdalın oldum Sevdana düşeli dünyama seni doldurdum Yaşarken ayrılık kelamını zikretmez oldum Olursa eğer tabutlara girer benim bedenim. Ölmez ölmezse bu dünyanın sonuna kadar Senden gayrı dünyada başkasına bakamam Canım alıp tabutlara koysalar da yatamam Sensiz başka dünyalara gitmez bedenim. SELAHATTİN ÖLMEZ
69
Ah Rambo Ah Ne de Aslandın Ne de Kaplandın Bu Amerikalılar alem adamlar vallahi... Dünya film piyasasının büyük bölümü ellerinde olduğu için, insanları olayları cilalayıp parlatmayı da biliyorlar, ülkeleri yerden yere vurup silkelemeyi de biliyorlar... Holywood denen sinema fabrikasının bir çok ülkenin milli gelirinden ihracatından fazla gelir elde ettiği kulağımıza gelen haberler arasında... Milyonlarca dolar bütçeler ile filmler çeviriyorlar, hiç bir masraftan kaçınmadan, sonrada parsayı topluyorlar milyon dolar olarak...Silvester Stallone'nin oynadığı o meşhur hayali kahraman Rambo'yu hepiniz tanıyorsunuz. Belki içinizde ''Onu tanıdığım güne lanet ediyorum.'' diyenlerde vardır... Televizyonda filmlerini defalarca izlediniz. Uçtu, kaçtı, on kişinin arasına daldı sağ çıktı, helikopter düşürdü, düşman askerlerinin sabrını taşırdı... Nihayetinde beş altı tane Rambo Filmi yaptı ve köşeyi döndü arkadaş. O filmleri de bizim gibi ülkeler ile birlikte dünyanın bir çok ülkesine de kakaladı ve dünya kadar paralar kazandı hem Amerika hem de kendisi...Bazı zamanlarda rastlamışsınızdır basında Türk Ramboları benzetmesine ki ne kadar yalan ve yanlış bir söylem olduğu da gün gibi ortada... Benim tertemiz, vatan sevgisi ile dolu dolu askerimi Amerikalının hayali bir kahramanına niye benzeteyim ki? Hiç duydunuz mu onlardan Amerikan Mehmetçiği ya da İngiliz Mehmetçiği diye bir kelime ya da cümle, duyamazsınız... Mehmetçiğin bir anlamı da küçük Muhammed'tir...Bir çok ülke de askerlik paralıdır, buna ABD' de dahil, paralı olduğu içindir ki de onların vatan ve namus gibi kavramları bizim ki ile kıyas bile kabul etmez... Gerçek savaşların çekilmiş belgesellerini izleyin bakın, askerler hep tankın arkasından ya da saklanarak bir şekilde korka korka ilerlerler bir çatışma bölgesinde... Belli ki Rambo ve benzeri filmler kendi askerlerinin cesaretini arttırmak için, kısaca onlara gaz vermek için çevrilmiş medya tik materyallerdir... Gerçek bir savaş da ya da onların çevirdiği bir film de süngü takıp da mermilerin üstüne giden bir askere ya da subaya rastladınız mı? Rastlayamazsınız, böyle olaylar, bizim Mehmetçiklerimize özgü, onlara ait kahramanlıklardır... Bizim askerimiz asırlardan beri Mehmetçik diye anılır ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Bu komplekslerimizden kurtulalım artık. Cesaret ise cesaret, akıl ise akıl, kuvvet ise kuvvet, vatan sevgisi ise her zaman dorukta... Hele de emperyalist bir ülkenin askeri ile Mehmetçiği kıyaslamaya kalkmak ve O'na Rambo diye etiket yapıştırmak hiç kimsenin harcı olmamalı... Kağıttan kaplanlar ile düşman karşısında dişi ile tırnağı ile kaplanlaşanları birbirleri ile karışıtrmayalım kesinlikle... Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine...
371
Doğa Adında Bir Ermiş Toprak ana kız doğurmuş Adını da ağaç koymuş Yazın giydirmiş onu Kış gelince soymuşNere gitsin nasıl etsin Şaşırıp kalmış ağaçcık Hem üşümüş hem ağlamış Her bir yerleri apaçıkDoğa adında bir ermiş Ağaçları çok severmiş Kurmuş gizli tezgahını Renkler kokular eğirmişKumaş dokumuş ışıktan Gelinlik kıza giydirmiş Alıp götürmüş sarayına Oğlu ile evlendirmiş
55
Denge Limanı sevgilim bu ne büyük ayrıcalık buluşma noktasında yumuşak dokunuş ve kutsal taleplerde hızlı açılım görev bilinciyle gerçek dünyalara taşımak zorundayız kendi kendimizi ateşlerinde büyüdüm senin kucağında öğrendim duyguların inanılmaz boyutlarını insan üstü çaba doğa dışı özgürlük denemeleri en coşkulu biçimiyle inanç biz buyuz ne uzantıyız ne de donanımların son bestesi bakışlarımızın ibadetlerinde sonsuzluğa açılan resim galerileri soyut değil artık uçuşlarımın nefis havası ruhumun tek koruyucusu gövdemde devrimler başlatan varlık yalnızca sana tapıyorum her şeyimle, her şeyine.
78
Güneş Yanığı yüzümdeki leke arzu güneşinden hatıra sesimdeki girdap içimden sökülen kökdalauzun geceler bazen böyle gövdeme vura vura içerden uyandırıyorum ya kendimi Necati! rüyada bana görünenler olmasa beni uykuya götürenler olmasa tekrar nasıl dönerim ben kendime Necati! suçluluk izin vermiyor özgürlük duygusuna günışığına çıkınca kamaşıyor göz bakarken güneşin utkusunaakın var akın, içimden akın beni güneşe götürüp yakın güneşe varamayanlar güneşin uykusuna yakınsökülerek gidiyor insan boşluk halinde her durak düşerken benzine kökleri iç açılarının toplamında biriken bir krizle gidiyor öyle akarak dipten dalın benzine baksalar alevalır, ağır alev baksalar güneşini yitirmişin benzinedoluluk yok bizim gecemizde içimizde büyürdü güneş sayrılık hatırlamadı uykusunu sesimizde çok seneler geçti, geçmedi öyle memnun ki yerinden sadece "keşke"lerdi beliren gönümüzdeböyle çıktıkça dünyadaki yerimden gölgeler neden kısalıyor içimde bilen yok ne yapacağımı kaygı belirdiğinde kefilim yok! yok kelimelerden başka yok olan bu güneş tutulmasında şimdi tekrar nasıl dönerim ben kendimeBu cıvayı kim koydu kalbimize Necati? Varlık, Ocak 2004
150
Huzurmu Dedin Sevinçlisin Rahat mısın Bozuyük’te Evlilik nasıl gidiyor Güldüğüne göre Huzura kavuştunBeni sorma hiç Yalnızlık güneşiyim Bazen fırtına gibi eserim Bazen yağmur olur yağarım Bazen ağlar Bazen de gülerimBeni tanırsın İnsanlık güneşiyim İyilik meleğiyimSevinçlisin Rahat mısın Bozuyük’te Evlilik nasıl gidiyor Güldüğüne göre Huzura kavuştunArtık görmek istemiyorum seni Yüreğimde izin kalmasın Git uzaklaş benden Kendi hayatını yaşa Beni tanırsın İnsanlık güneşiyim İyilik meleğiyimVarsın dolu yağsın kalbime Kırılsın kalbim Parça parça olsun Ne çıkar Anıların yeter banaYaşlıyım Saçlarıma kar yağdı Yılanın zehri gider İftiranın zehri gitmez İzi kalırBeni tanırsın İnsanlık güneşiyim İyilik meleğiyim
92
En Büyük Günahım Yok mu bu aşka bir çare? Yok mu,kalabalıklar içindeki yalnızlığıma bir sırdaş.... İşlediğim en gizli günahımsın sen Yaşayamadığım en büyük günah Ettiğim tövbeler neye yarar? Aşkını sevab biliyorum.
31