siir
stringlengths
171
74.5k
siir_uzunlugu
int64
31
9.7k
Konuş Arkası Gelir Konuş Arkası GelirDüşmanlarımı çoğaltırken salkım geceler Tetikler düşer vurulur sofralarda ekmek Telkine gelir fetvamızı verenler- Tanrı taksiratınızı affetsin. Sinsi bir yılan gibi kırbaçlar içimi tövbesi.Sahi bu sabah kim çaldı soframızdan düşleri? Dilin suskunluğu kendine ihanettir- Yarına kalmadı sığındığım dünler ya sen Ey başımdaki hatıra kalan çığlık............ Zamanı mı güne susmanın- konuş arkası gelir..
56
Hadi Göreyim Seni Bebek Hoş geldin Prenses. İşin çok. İkisini adam etmen, onlara hayatı öğretmen gerekecek. Şu uzun boylusuna "Baba" dersin. Gülümseyen, saçlarını genellikle atkuyruğu yapana "Anne". Onların gece gülüşüp kendi başlarına televizyon karşısında yayılmalarına izin vermemelisin. Bir bahane bul işte. Karnım ağrıyor de bağır. Gazım var beni gezdirin de ağla bul işte bi şeyler. Yemek sırasında hele yemek yaparken o anne dediğinin elini ayağına dolaştırman lazım Mama saatim geldi de olmazsa çişim geldi de.. de ki uzun boylu baba dediğin eve geldiğinde yemek bulamasın. Olsun Çiğdem ben akşamki fasulyeyi ısıtırım sen çocuğa bak desin. Ne akşamı... yoksa akşam gezmeğe mi çıkacaklar? ne gezmesi? sen varken... hem de anneannene bırakacaklarmış seni. Hemen bir şeyler bulmalısın. Bu gezme de onların burunlarından gelmesi lazım. Yoo yok olmaz öyle şey. Ne demek el ele Karşıyaka'da gezeceklermiş. Hıh tamam oldu gözlerim doldu. Göster kendini bebek göster onlara sensiz gezmeği. Anneanneye öyle ağla ki kadıncağız yarım saat sonra telefon edip çağırsın Yavrum çok ağlıyor hani gezmeyi kısa kesip gelseniz. Hastaneye götürsek bir desin. Ne hastanesi... onlar gelince bir gülücük hopp mışıl mışıl uykulara. Siz geldiniz ya gönlüm rahat uyuyabilirim artık. Sabahları şu anne dediğin uykuyu çok sever onu o çok tatlı uykusundan uyandırıp gazım var arkasından çişim var arkasından karnım acıktı arkasından canım sıkıldı ağlamalarıyla onun sabahlarını sabah uykularını sabah keyiflerini bozmalısın. Bozmalısın ki her sabah okula geç kalsın. Baba dediğin uzun boylu giyinirken işe gideceğini anladığında basmalısın yaygarayı ki o sen uyanmayasın diye parmaklarının ucunda dolaşsın evde. Tek pabucunu giymeden teki elinde çıksın dışarıya hatta traşını işte de yapabilir arabada giderken de yapabilir. Araba dedim de ahhh bir tek arabada ağlamamalısın. Arabaya binince camdan bakınmalısın. Attalara giderken ağlamak yok. Ohh al emziği ağzına keyfine bak. Biberon da çantada. Arabadan inince ağla eve gelince. Bir tek parkta uslu. Akşam parka götürün beni diye tuttur. Salıncağa binince hani salıncak sallanınca yüreği hop eder ya insanın orada gül işte alabildiğine. Park dönüşü at kendini yerlere ne kadar eziyetin varsa yap ağla ben eve gitmeyeceğim diye mızmızlan, mızmızlan ki Ah iyi ki geldin Fehmi sen çocuğu al parka götür de ben yemeğin soğanını bir kavurayım yemek yaptırmadı bu çocuk desin. Sen de babayla parka.... Parktan dönüşte balon aldırmayı unutma. Ne kadar uyduruk şey aklına geliyorsa hepsini iste.. çikolata de ama meyve ağzına koyma rendelerse de yutma tükür arada hatta en olmaz yerde kusabilirsin.. Çikolatayı yeni alınan cicilerine sür ağzına olmazsa hııh tamam buldum babanın o bilmem kaç bin liraya aldığı arabaya koltuklara sür o arabayı sürerken olmazsa yemezsin tükürürsün, gofret aldır üstüne başına dök kırıntılarını beğenmedim bunun muzlusu yok muydu ben onu severdim niye bunu aldınız ki deyip bas ağlamayı emziğini oraya buraya at. at ki attığın yeri bulamasınlar ellerinde fener arasınlar dursunlar senin Amerikadan gelen emziğini. Bulamazsanız saat gece ikiye kadar ağlarım bak de.. Başlıyorum de...A bak yanına mutlaka bir tavşan kedi köpek işte bir oyuncağını al.O olmazsa uyuyamam de. Bu benim kuralım de. Siz ikiniz beni uydurduğum kurallara uymak zorundasınız de. Onları yere at bulaştır kumlara çamurlara sonra tuttur onu bulun de.. yıkayın de çabuk kurutun de.. de ki elleri ayaklarına dolansın Saçlarını at kuyruğu yapan tüm çektirdiklerine rağmen hala gülümsemeye devam eden anne dediğin su verirse ağla.. ağla ki su değil mama istediğini sansın hemen mutfağa koşsun sana mama hazırlasın. Mamayı hazırladığında ağzına alma mama saatim değil ki ağlamasına başla.. başla ki eli ayağına dolaşsın. seni sallamaya başlasın sallama şeklini beğenme. ayakta sallarsa olmaz de midem bulanıyor battaniyeyi denediğinde olmaz de başıma dönüyor beşikte sallarsa yine olmaz de bu şekilde bana uymadı yok mu bunun başka şekli diye deli olsun. Akşam yemeğinde onlar tam yemek yerken ağlamaya başla ki yemek de yiyemesinler. Banyo yaparken seni haşlıyorlarmış gibi bağır uyuyasın diye sallarken işkence ediyorlarmış gibi. Yemek seçmeyi unutma. Bak peynir yeme, sütü tükür, zeytini ağzına sokma, bala elini batırıp sofraya yapıştır, et çok sert de yoğurda çok yumuşak çorbaya sulu pilava çok katı. Pilav yeyince kabız olmayı unutma şeftali yeyince ishal. Kapının anahtar deliğinden grip olup hapşır kı o saçını atkuyruğu yapan tüm gece başında beklesin sabah da şiş gözlerle okula gitsin. Denize götürdükleri vakit denizin ya da havuzun önce suyundan kulağım ağrıdı de sonra güneş geçti başıma. Bunları unutma yoksa denize gittikleri günden mutlu şekilde dönebilirler. Senin görevin büyük.. Dümdüz yolda paytak paytak yürürken şap diye düşüp kafanda bir şişlikle dolaş ki annen hemen ekmeği çiğneyip alnına yapıştırsın annesinden gördüğü ilk pansuman şeklini uygulasın kafanda. Şişlikler çoğalınca o uzun boylusu kızacak şimdi deyip yüreği hop etsin sen her düştüğünde. Yumuşacık halı üzerinde otururken küt diye arkaya düşüp yine bas yaygarayı. Bunlar olmazsa bir bahane bul işte bunlara hayatı senle yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlatmak için. Senle yaşamanın ne kadar değerli olduğunu anlasınlar ve tüm bunları yapmana rağmen sana sarılsınlar "Ne kadar şanslıyız. Senin gibi bir çocuğumuz var desinler ve seni ömürleri boyunca çoook sevsinler. Hadi göreyim seni bebek. 22 Mart 2015.
797
Bu Gül Sana bu gülü sana vermek istiyorum biliyorum çok geç ama yine de bu gülü almanı istiyorum yıllar önce sana vermek istedim ama o yıllarda gerek duymadım vermeye şimdi ise öyle gerek duyuyorum ki bu gülü almazsan gurur meselesi yaparım kendi kendime bir yare bir gül veremedin diye kendi kendimi suçlar dururum bu gül benim için çok önemli bu gülü benden, elimden al ne olursun sakın bu gülü vermekten bir anlam çıkarma beni bağışlaman, beni affetmen için vermiyorum zaten istesemde olmaz ki sen başkasınınsın artık bu gülü al istersen bir ömür boyu sakla, istersen de arkamı döndüğümde at benim için bir anlam taşımaz saklaman, atman
106
Elveda Kıyıda, köşede, saklımdakiyle Hüznü gönle siner ay ışığının Çayı yarım kalmış aklımdakiyle Şavkı suya iner ay ışığınınBir asi yaramaz sözüne uyar Gözden ırak durur sineyi oyar Hazan mevsimini hüzünde koyar Ten mülkünü yener ay ışığınınHangi el yetişir sevda darına Hangi güneş çalar yürek karına Bir hayal düşer de rüyalarına Akşam hüznü diner ay ışığınınBaşını kaybetti her bir biçinde Bundandır, yüreği ateş içinde Yanıyor tütüyor bana niçin de Derdine dert biner ay ışığınınHayaller uğruna öleceğine Bir resme bakarak güleceğine İnandırmaz gönlü geleceğine Ziyasıdır fener ay ışığınınHayal hanesinde gönül çerağı Bunca yıl sevdiği, candan ırağı Canın yongasından eder ferağı Cılız çaya döner ay ışığınınYol olur yiğidin yürek derdine Yolculuğu başlar hasret yurduna Gönül yurdu gurbet düşer ardına Sahipliği hüner ay ışığınınSam sarısı yürek kızgın köz dedim Senden sana daha yakın öz dedim Bütün arzuları için söz dedim Duruşu erden er ay ışığının
141
Gelin Ve Damat...Pinaloglu Arkadaşım damat olmaya karar vermiş Gezmiş, dolaşmış, sevmiş sevilmemiş, Sonunda bir hanım kızla, tanışmış, Hanım kızımızı sevmiş beğenmiş. Gezdiler dolaştılar, karar verdiler Evlenelim artık yeter dediler, Önce, anneleri haberdar ettiler Sonra, babalara haber verdiler. Artık karar verilmişti, İstemeye sıra gelmişti Nişan hazırlıkları başlamıştı, Günler ne çabuk geçmişti. Düğün gününün tarihi belirlenmişti Artık düğün günü yaklaşmıştı, Kardeşlerim birbirlerini sevmişti Damat bey mutlu günlerine beni de çağırmıştı. Gelin hanıma damat beye, mutluluklar dilerim Ömür boyunca huzur dilerim, Sevgide hüzün yok derim Müşerref günümüzü hep hatırlayın. Hep berhudar olun, Sevgide yok, yok, yok Sevginiz Nâmütenahi olsun Mutlu yarınlar Mutlu gelecek GELİN VE DAMAT Gurbetteki Hayat Muhammet PINALOĞLU
107
Mahsuni-5 Selam söylen oğlu ile kızına İyi baksın Mahsuninin sazına Özlemiştir öper koyar dizine Belki bir gün gelir çalar MahsuniBeden kalır ruhlar durmaz toprakta Belki gün batımı belki şafakta Başka bir isimde başka donakda Gönüllere sevgi salar MahsuniMalum olur ona halkının hali İzin verir ise Bektaşi Veli Olur boz bulanık bir meşe seli Akar derelerden çağlar MahsuniBakar görür memlekette olana Artmış olan soygunlara talana Yiğit yine muhtaç kuru soğana Üzülür kahrolur ağlar MahsuniDertl'oğluyum gece gündüz çırpınır Çalar söyler boğazları yırtılır Belki halkı uykusundan kaldırır Kurtuluşa umut sağlar Mahsuni28.05.2017
88
Ağrı dağı eğilmez gururludur başı Düşmana boyun bükmezsin Ağrı Ağrı dağı yiğitsinAğrı yiğit dağ Dağ gibi yiğitleri var Ağrı dağı eğilmezsin Gururluyum seninle ağrıAğrı dağı eğilmesin o gururlu başın... İster kanım aksın ister göz yaşım... Gam değilAğrı ağlatırsın beni... Bir yiğit vurulmuş ağrı dağında Vurulmuş gibi Ağrı Yiğit şöyle diyor Hal diliyle: Vuruldum gül için Ağrı gül içinHayranım Ağrıya Ağrı gibi kalbim ey şehit Gönlüme gül oldun yiğit... Ağrı yiğit Gönlüm yiğitAğrı penceresin bana Açılırsın maviliğe...En sevinçli günün bu gün olsun yiğit Körlüğün duvarında açtın pencereAğrı nurlu yol bana Koşarım cennete...Göz yaşları tarih boyu çeşme olan nurlu dağ Ülkemi ayakta tutan yiğit dağ Eğilmesin gururlu başın Gururluyum seninleYiğitlerin dağ olanları vuruldu yine Gönüllerinde Ağrı Öyle büyüksün ki Ağrı Dağdan büyük gönülsünAğrı penceresin bize Açılırsın cennete... Yiğitçe öldüğümüz gün
128
Nefes Aldığın nefes doldurmaz içini Nefessiz kaldım sanırsın Daha çok,daha çok çekersin içine Yinede dolduramazsın Eksiksindir Birşeylerin kopmuştur yerinden Hiçbirşeyle tamamlayamazsın Çabaladıkça dahada azalırsın Sahte nefesler doldurursun ciğerine Kanarsın,yada kandım sanırsın Gecenin kör bir vaktinde Nefessiz uyanırsın Burnunun direği sızlar Aranırsın,gözlerin dolar Dudaklarını ısırırsın Cevap veremeyeceğin sorular Dahada nefessiz bırakır seni Yatağın diken olur,yüreğin kan Yeniden çekersin içine dünyayı Dolmaz ciğerlerin,boğazın düğümlenir Yutkunamazsın,sevdan takılır boğazına Kokusunu ararsın kendi koynunda Keşkeler sıkışır gözkapaklarına Nefesini kaybettiğini anlarsın Kalbin kuş gibi çırpınır durur İnciler dökülür gözünden istemsiz Yanakların yanmaya başlar Karanlık iyice ağırlaşır Bir ses bir ışık ararsın Yoktur,bulamazsın Işığını,sesini kaybettiğini anlarsın Saatle dalaşırsın çabuk ol diye Sabah olsun kalabalığa karışayım Biraz olsun avunayım sahte yüzlerle Dakikalar saat,saatler ömür olur Gün ışır yorgun bedenine Günaydın diyemeyeceğin güne uyanırsın Anlamsızlığı çarpar yüzüne Günaydın aşkım diyemeyeceğin günün Akşamı ayrı sarsar seni iyi uykular sevdam diyemeyeceğin Gece ölüm gelir,başlar nefessiz anlar Farkına varırsın bir kez daha Nefes almak değildir yaşamak Gerçekler dalga dalga gelir üzerine Nefes almak yerine Nefessiz kalmayı seçmek istersin Sevgilinin koynunda Bilirsin o nefestir,bir kez gelir Gerisi sadece sürüklenmektir. Uğruna yaşanacak yoksa yanında Yitirdiğin sadece aşk değildir Nefes almak değildir yaşamak Biricik nefesini tüketmemektir.
191
Varlığın öldürüyor yükü ağır paçavraya dönüş kalbimin avutmak gerek yahut, göç etmek gerek en uzak mesafelere koyup bohçaya hayallerimizi bilinmedik yerlere, bilinmedik ellere. umut bizimle olmalı karanlık geceler bizimle olmalı yalnız gitmemeli bu yollara anılarda, acılarda bizimle olmalı götürmek gerek ondan kalan her şeyi göç etmek gerek en acımasız yerlere.hamalıyım dertlerin seni seveli pınarıyım gözyaşların yaşanmış bütün yalnızlıkların harabı doğacak yalnızlıklarında yörüngesiyim gitmek gerek göç etmek gerek belirsiz rotalarla bilincim yerindeyken dayanılmıyor sensizliklere çareler bi çare dinmiyor hasret sancısı yokluğun varlığımı zedeliyor yokluğun varlığımı öldürüyor beynim senli kalabalıkta dünya dursa heberim olmaz kaçmak gerek göç etmek gerek sensizliklere...
98
Bir Selamet Başımı B İlaç doktor ciğerlerim yaralı İniler hastalar yatak sıralı Benim bahtım genç yaşımda karalı Gezdirmedim bir selamet başımıKimi ilaç ister kimisi iğne Dert beni alacak korkarım yine Taktir mevladandır şikayet kime Gezdirmedim bir selamet başımıAman doktor bul derdime çareyi Cerrah neylesin yürekteki yareyi Bundan sonra anam bağlar karayı Gezdirmedim bir selamet başımıHastayım derdime ararım derman Takdir böyle imiş Allah’tan ferman Başım Erciyes sanki eksilmez duman Gezdirmedim bir selamet başımı.Hasta hanenin duvarları boyalı Gün görmedim ben anamdan doğalı Dermansızım hasta hane de kalalı Gezdirmedim bir selamet başımı Şair Mehmet Çiçek
92
Eskidendi bazı fotoğrafların var kitaplarımın arasında kalmış okurken ayraç olarak bırakıp sonrada orada unuttuğum ... onca zaman hiç solmamış sevdanın rengi hala yanaklarında gözlerin hala açık yeşil saçların gün batımı renginde ... boş ver tüm bunlar eskidendi kelebekler çoktan başka bahara gitti
42
Acırım Halini İnsana hastır, ilelebet sevmek İnsafsızlıktır, böyle isyan etmek Sevgi var iken, siteme ne gerek Acırım halini, düşersen derdeSeni seven bilki, Allah kuludur Yaralı kalbim, acıyla doludur Ayrılık sevginin, inan sonudur Acırım halini, düşersen derdeSevgi dolu kalbi, yıkmaz ayrılık Sana acıyamam, sevgime yazık Kalbin de o sevgi, var ise azcık Acırım halini, düşersen derdeKalbim de yerini, kimse alamaz Bilirsin sevmeyen, orda kalamaz Aşkın için kimse, hesap soramaz Acırım halini, düşersen derde (0774) Ağustos 2009
75
Eski düşman, dost olur mu? 'İstisnalar kaideyi bozmaz'Doğru demiş o büyükler Hiç domuzdan post olur mu? Alır ziyana sürükler Eski düşman dost olur mu? Sakın ola sen güvenme Her sırrını ona verme Yelkenleri yere serme Eski düşman dost olur mu? Tilkiden de zeki kurnaz İlgisizdir vurdumduymaz Su uyur da onlar uymaz Eski düşman dost olur mu? Maske takar yüzlerine Hoş görünür gözlerine İnanma hiç sözlerine Eski düşman dost olur mu? Her konuda seni ezer Çıkar da tepende gezer İnsan hayatından bezer Eski düşman dost olur mu? Seni yapar salak deli Başında hep kavak yeli İki yüzlü karakteri Eski düşman dost olur mu? Yağcılıkta sanki erir Güvenini sahte verir Sanma ondan hayır gelir Eski düşman dost olur mu? Kalleşlik hep ister canı Dostunu ölç öyle tanı Aratmaz ki o şeytanı Eski düşman dost olur mu? SEÇKİN ERDOĞAN / BURSA
138
Aşk malik'ine koşmaktır Zannettiğin aşk hislerine konan aşk değil Aşk kalp gözüyle varılması yere koşmak Duygularda ki boşlukları doldurmak değil Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakBırak gönül eylemeyi aşk mı zannettin Acı çekmeyi çektirmeyi aşk mı zannettin Aşkı gönül eğlendirmekten mi zannettin Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmakHer kesin ağzında bir aşk aşk dolanmakta Ağzından öte gitmeyen bir aşk’a koşmakta Aşk ağızda değil bütün benliğinde koşmakta Aşk kulluğunu bilip Malik’ine koşmaktaBana sorarsan senin ki samimi aşk değil Bana sorarsan senin ki şaşkınlıktan öte değil Bana sorarsan senin ki boş uçmaktan gayrı değil Bana sorarsan aşk Malik’ine koşmaktan başka değil
97
Ben Bu Şehri Bir Gün Sana Anlatacaktım Kel kadınlar tanıdım insafsızca Her sokak başında bir ekip otosu vardı Kaç paraya öpüştük durduk asitli homojen Ne çok insandılar öyle yıkılası acılı öyle kırkayak kimlikli. Sahi, bana ait bir sürü sevgiliyle dolaşırlardı! Dolaşırdı ayaklarım - babam kimdi, belki birikimler yalnızca, yalnızca itilişler! Annem: O, yalnızlığım olacak! Sarhoş çocuklar gibiydim, dirilen bir ceset gibiydim - yüzümde bir gri saten bıçak! Saat bozuk gibiydim, imdat polis gibi! Saçmalayacak gibiydim beni bir bıraksanız, ah bir bıraksanız, ödünç bir tutku, özürlü bir rüzgar misali dağılıp gidecek gibiydim! Oğlum eşkalim İstanbul, yine katildi. Kızım son vitrinin son beyaz gelinliğinde! Yaşları, toplasan en fazla on üç, on dört en azından milattan önce yirmi! Bir zaman efkarla makyajını tazeledi içimdeki ölü helvası Ölü helvası ve kör çiçekler satan çok kalibre çingene! Ve horgörülen aşklar bazen sahte.. abazan.. Biraz daha öpüşebilsek, ah bir de öpüşmeleri, sevişmeleri, logaritmayı bilsek alkol komalarımıza hafif inceden profesör bir zencefil kokusu inecekti! Kel kedımlar tanıdım insafsızca Her sokak başında bir ekip otosu vardı Hatırlar mısın, yazmıştım sana, her otel odasında filtresi bekaret kanıyla lekeli yanan bir orospu sigarası. Ah, göğsüm, sen, kurşuna dönmüş zalim gözlerle delik deşik edilmiş bir erkek fanilası! Delikanlılığım aşka aç aşka muhtaç aşka mecburdu! Ve yüreğim! Yaşlandıkça memeleri sarkar oldu! Bana bir haller oldu / bana filmler bir tuhaf olur! Sarkaçlar bana pek bir dar oldu / kuyular pek bir sığ olur Bakın! Kızkardeşim gitti gecenin dul eşi oldu Abim miyop dudaklarıyla kendi yılanında küçülür küçülür mahfolur! Ah! Çıtır hüznüm, asil acılarım, dikkat edin! İstanbul bu! Genç bedenlere aç dinç cesetlere muhtaç hürriyete mecburdur!
263
Hasretim, Hasret Pencereler demir duvarlar yüksek Ay ile güneşe hasretim, hasret Günleri sayarak çizerim tek, tek Bacıya, kardeşe hasretim, hasret Kapanır kapılar gece açılmaz Girdimi hücreye kaçsan kaçılmaz Serden geçilirde yardan geçilmez Anne, baba, eşe hasretim hasret Gardiyan gelince saymaya bir, bir Yazdığın mektubu edersin tehir Yediğin, içtiğin olmaz mı zehir Soframda bir aşa hasretim, hasret Bura da geceler uzun mu uzun Geçmiyor mevsimler ne kış ne yazın Yüreğinde bitmez ince bir sızın Ağrımayan döşe hasretim, hasret Ne sabahlar güler ne akşam sana Fareler dost olur düşsen zindana Güneşi görmezsin, girmez odana Gök de uçan kuşa hasretim, hasret Sigaranın tadı başkadır, başka Çay ile gelirsin dertlenip aşka Vurmasaydım dersin vurmasam keşke Kâbussuz bir düşe hasretim, hasret Herkesin cezası olsa da ayrı Koğuşlarda vardır ağalık devri Zayıfsan girersin hizmete gayri Ağırca bir başa hasretim, hasret Ne kadar yazsam da az gelir bura Necati düşmüştür bir kere dara Bir ömür yedik dize vura, vura Dışarda bir işe hasretim, hasret Necati KEÇELİ İZMİR 23.02.2015
161
Ayrılık 1 Ayrılık ölümden beş okka ağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık. Anlamaz dinlemez kulağı sağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı, Derdi alem yürekleri dağladı, Ayrılanlar iki cihan onmadı, Seveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var, Gecesi gündüzü her gün ahu zar, Çağırır yol gözler gelmez nazlı yar. Sevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare, Deli gönül şimdi oldu divane, Mevla’m ayrılığı verme sevene, Meğer ne belaymış zormuş ayrılık.
74
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün, İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza, Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi, Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
37
Saat Dokuzu Beş Geçe İçime bir ateş düştü, Saat dokuzu beş geçe. Yandım Atam ölmüştü, Saat dokuzu beş geçe.Bin dokuz yüz otuz sekiz, O yıl kaldık Kemal’siz, Boyun büktük çaresiz, Saat dokuzu beş geçe.Kasım ayının onuydu, Bir baharın sonuydu, Acı haber duyuldu, Saat dokuzu beş geçe.Vapurlar sirenin çaldı, Ay yıldız yarıda kaldı, Milyonlar Atam’sız kaldı, Saat dokuzu beş geçe.Yapalak da ağlıyor, Göz yaşları çağlıyor, Dünya kara bağlıyor, Saat dokuzu beş geçe. 05.11.2004
72
Biz Atatürk Gibisini görmedik Siz hiç hayatını milletine feda eden, Özel yaşantısını bir kenara bırakarak uykusuz gecelerde hep yarın ülkem için neler yapabilirim diyen birini gördünüz mü? Siz hiç savaş meydanlarında korkusuzca ileriye atılıp, memleketin dört köşesinde halkınızla birlikte mücadele ettiniz mi? Millete güvenmenin ne demek olduğuna, milletin desteği ile nasıl başarılı olunduğuna tanıklık ettiniz mi? Siz hiç silahımız yok diyenlere ‘’bulunur’’düşmanımız çok diyene’’yenilir’’diyebildiniz mi? Siz hiç topraklarımızda ölen düşman askerlerine bile’‘onlar bizim evlatlarımız oldular ‘’diyebilecek kadar engin yürekli olabildiniz mi? Siz hiç ‘’size ölmeyi emrediyorum’’dediğinde gözünü kırpmadan vatan uğruna ölen vatan evlatları ile birlikte ölüme koşan bir komutan gördünüz mü? Siz hiç yere düşen düşman bayrağını dahi yerden kaldıran ve düşman dahi olsa engin yüreği ile onların bayrağına saygı duyan bir lider gördünüz mü? Siz hiç, İsteseydi padişah olabilme imkânı varken halk adına hareket eden ve ‘’Bağımsızlık Türk milletinin karakteridir’’diyerek bağımsız yaşamamızın en önemli yönetim şekli olan cumhuriyeti ilan eden bir halk adamı gördünüz mü? Yani siz hiç yedi düvelle savaşarak yok olan bir vatandan yeni bir devlet kurdunuz mu? Siz hiç halka buyur kendi kendini yönet diyerek ahlaklı insanların rejimi olan demokrasiye ülkeye getirdiniz mi? ve siz hiç çağdaş uygarlık yolundaki yeniliklere tanıklık ettiniz mi? Siz hiç ölüm anında bile halkını, vatanını düşünen’’Hatay ne oldu diye sayıklayan bir devlet adamına sahip oldunuz mu? Siz hiç ölüm anında bile milletine ve milletinin yetiştirdiği doktorlara güvenerek’’Beni Türk doktorlarına emanet ediniz’diyen başka birini gördünüz mü? Siz hiç’’Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti İlelebet yaşayacaktır’’diyebilecek kadar Türk gençliğine güvenen bir lider gördünüz mü? Siz hiç bu kadar milletini seven ve milleti için ölen bir Türk Gördünüz mü? Ben görmedim, ben duydum, ben okudum ve ben onu görmeden sevdim. Bayrağım, Milletim ve vatanım için ben onun fedakârlığını ve ben onun çalışkanlığını ve ben onun bize bıraktığı eserlerini çok sevdim.Çok Türk gördük tarihi altın harflerle yazmış çok Türk gördük. Tam ölmüşken bizi tutup kaldıran bir Türk gördük. Bu Türk Mustafa Kemal ATATÜRK. Biz onun gibisini görmedik.
327
Keşke Olmasaydın Karanlık gecene de razıydım Tanrım Olmasa gökyüzünde zalim dolunay Hatırlatmasa bana onsuzluğumu Eksikliğimi yüzüme vurmasaŞimdi ben hergece sana ağlarım Sönerdi yıldızlar hüznümü duysa Keşke olmasaydı zalim dolunay Karanlık gecene de razıydım oysa....
34
Zülfün Çü Gâret-i Dilü Îmânu Dîn İder Zülfüñ çü gâret-i dil ü îmân u dîn ider Nem var dahı ki gözlerüñ almaga kîn iderİtdi göñül saçuñı heves bilmedi anı kim Deryâya ugrar ol kişi kim kasd-ı Çîn iderBâd-ı sabâ saçuna irişdi meger ki anuñ Her kanda ki irişür nefesi anberîn iderAksi yañaguñuñ n’ireye kim irer-ise Lâle bitürür ü gül-ile yâsemîn iderBir katresi-y-içün lebüñüñ teşne-dil olup Âb-ı Hayât kendüyi hâk-i zemîn iderGözüm getürdi cânuma gamzeñ belâsını Kişiye her ne ider-ise hem-nişiñ iderDidüm kaşuñ gözüñe ki fitne olur didi Bu fikri Ahmedî bigi bârîk-bîn ider
93
Güle Güle Gül Gül koydum adını herşeyin, Suyun ekmeğin, yemeğin, Sokakların cadde labaların, Gazel okudum ayrılığa gül.....Esiri ettin ruhumun, Kalp dalak böbrek, Bütün uzvumun hepsi, Sende güle güle gül......Akrep gibi girdin solumdan, Köstebek oldum yolundan, Uykumun içine ettin gül, Güle güle şehvetle gül.....Kör topal, tek bıraktın beni, Yaban dağlarda avlattın beni, Çakala madara ettin beni, Güle güle hasretle gül....Boyuna inen kılıç değilde ne? Dillere persenk olmuşum.gül neme, Boş fıçı gibi dibsizkuyulara attın beni, Güle güle kahkahayla gül.
77
Çankaya Marşı Bir başkadır Ankara'nın Çankaya'sı Sağlamdır.Bozulmaz hiçbir zaman mayası Cumhuriyetin temellerini orada attı atası Geliyor insanın içinden kurban olası.Hep gönlümde olacaksın Çankaya'm. Dalgalanacak,süzülerek bayrağım. Atatürk devrimleriyle yaşayacağım. Daha ileriye,daha gelişerek Çankaya'm.Senden kalkan rüzgarlarla yayıldı devrimler. Binbir zorlukla verilen mücaadeleler Bu uğurda verilen nice kelleler Senin varlığının devamı için Çankaya'm.Hep gönlümde olacaksın Çankaya'm. Dalgalanacak süzülerek bayrağım. Atatürk devrimleriyle yaşayacağım. Daha ileriye,daha gelişerek Çankaya'm.
63
Bilinmeyen Rengisin Ne güzeldi değil mi Gökkuşağı! ... Ama yağmur yağmadı öncesinde... Yaşlar aktı gözlerimden kalbime, oradan da gökyüzüne... Senin için akan göz yaşlarım bile bir hârikuladelik oluşturuyor, peki ya gülüşlerim! ... Artık güldür beni yârim! Doğa, mucizelere hasret kaldı kendi içinde, Ben de sana sevdiğim! Orçun~
47
“Ana” Var “Baba! ” Yok “Ana” Var “Baba! ” Yok“Toprak Ana” var “Toprak Baba” yok “Anadolu” var “Babadolu” yok “Ana Yasa” var “Baba Yasa” yok “Ana Yol” var “Baba Yol” yok “Ana Yön” var “Baba Yön” yok “Anaç' var “Babaç” yok “Ana Bilim Dalı” var “Baba Bilim Dalı” yok “Ana Kucağı” var “Baba Kucağı” yok “Ana Sayfa” var “Baba Sayfa” yok “Ana Kart” var “Baba Kart” yok “Ana Dili” var “Baba Dili” Yok “Ana Vatan” var “Baba Vatan” yok “Ana Arı” var “Baba Arı” yok “Ana Cadde” var “Baba Cadde” yok “Ana Deniz” var “Baba Deniz” yok “Ana Doğrusu” var “Baba Doğrusu” yok “Ana Fikir var “Baba Fikir” yok “Ana Kapı” var “Baba Kapı” yok “Ana Kubbe” var “Baba Kubbe” yok “Ana Mal” var “Baba Mal” yok “Ana Muhalefet” var “Baba Muhalefet” yok “Ana Toplardamar” var “Baba Toplardamar” yok “Ana Yurt” var “Baba Yurt” yok “Ana Dil” var “Baba Dil” yok “Ana Duvar” var “Baba Duvar” yok “Ana Haber” var “Baba Haber” yok “Ana Kara” var “Baba Kara” yok “Ana Konu” var “Baba Konu” yok “Ana Okulu” var “Baba Okulu” yok “Ana Sınıfı” var “Baba Sınıfı” yok “Ana Yemek” var “Baba Yemek” yok “Ana Hatlarıyla” var “Baba Hatlarıyla” yok “Ana Menü” var “Baba Menü” yok “Ana Direk” var “Baba Direk” yok “Ana Kuzusu” var “Baba Kuzusu” yok “Ana Para” var “Baba Para” yok “Ana Yüreği” var “Baba Yüreği” yok “Ana Sözleşme” var “Baba Sözleşme” yok “Deniz Anası” var “Deniz Babası” yok “Dev Anası” var “Dev Babası yok “Anafen” var, Babafen yok ”Anakonda” var “Babakonda” yok “Anahtar” var “Babahtar” yok ”Ana Düşünce” var “Baba Düşünce” yok “Ana Trafo var “Baba Trafo” yok “Ana Kara” var “Baba Kara” yok “Anafarta” var “Babafarta” yok ”Anamur var “Babamur” yok ”Anneanne” var “Babababa” yok “Ana Sütü” var “Baba Sütü” yok “Anam Ağladı” var “Babam Ağladı” yok “Vay Anasını” var “Vay Babasını” yok “Anasının gözü” var, “Babasının Gözü” yok “Vay Anam Vay! ” var “Vay Babam Vay! ” yok “Anason” var “Babason” yok “Analiz” var “Babaliz” yok “Anarşi” var “Babarşi” yok “Anaşşşşş var, “Babaşşşşş yok “Anacıımm! Var “Babacııım! yok “Anammm! Var “Babammm! Yok “Ana” var, “Anne” var “Baba” var, “Babbe” yok İlginç? Tayyar Yıldırım
358
Sen Güneşsin Ay-Benim SEN GÜNEŞSİN AY-BENİM (Eşime) Mıh çaktım akrebe dursun bu zaman Sensin sığındığım en sakin liman Yar benim aşkımdan etme ha güman __Şavkını yansıtan dolunay benim __Hep boynumu sarsın kolun Ayben’imHayat yoldaşımsın hayalim düşüm Gönül sırdaşımsın ekmeğim aşım Bahara dönüşür seninle kışım __Şavkını yansıtan dolunay benim __Solmasın bahçende gülün Ayben’imAçtım yüreğimi aşka tuzağım Saçını tarayan serin sazağım Ben hep seninleyim sanma uzağım __Şavkını yansıtan dolunay benim __Daim açık olsun yolun Ayben’im.Yaşama hevesim sevincim neşem Gönül otağımda münferit paşam Anlam bulur senle mutluluk yaşam __Şavkını yansıtan dolunay benim __Hep şarkı söylesin dilin Ayben’imBıraktım duygumu taşarsa taşsın Gönlümün sultanı sen bana eşsin Işık kaynağımsın bana güneşsin __Şavkını yansıtan dolunay benim __Mahir için çarpsın solun Ayben’im.Mahir Başpınar. 13 KASIM 2009
119
Vaşaklar Korunmalı 8 Koruyamadık çünkü kullar vicdan engelli, İlim, bilim bunlar yok eğitim şaibeli…Anne, baba anlatmaz anlatsa yaşarlardı, Bak, bir bir ölüyorlar sayıları kalmadı…Hâlen de vurulurlar tak, der katledilirler, Eğitim lazım gelir ki yeterli değiller…(1999)
35
Bu Bayram Bizimdir "Ya istiklal ya ölüm" emir buydu Yediden yetmişe,bu emre uydu Varlık destanını,kainat duydu Vatanım diyerek, hakkı bulacak Bu bayram bizimdir,bizim kalacakO zalim düşmanlar,yurdumu sardı Bölmekti dertleri,vurdukça vurdu Her cephede ayrı,destanlar vardı Şehitlik olmazsa,gazi gelecek Bu bayram bizimdir,bizim kalacakYedi düvel gördü,Türk'ün adını Erkeği kahraman,şanlı kadını Kimseye kirletmez,temiz yadını Mehmetçik adıyla,namın salacak Bu bayram bizimdir,bizim kalacakBinlerce düşmanı,kanında boğduk Ya Allah diyerek,düşmana yağdık Binlerce yok olup,yeniden doğduk Tarihler yazıldı,alem bilecek Bu bayram bizimdir,bizim kalacakVatana "Türkiye",ismini verdi Milletçe birleşip,meclisi kurdu Gelecek adına,bugünü gördü Cumhuriyet bayramı,ebedi olacak Bu bayram bizimdir,bizim kalacak
89
Meçhul asker Öz evladıydı bu vatanın… Her gün, Taze bir yokluktu, O minik yüreğini inciten… Ve taze bir, ekmek gibi sunulmuş, .....Bir dürüm yokluktu, dağarcığında… Her yarın, yeni bir uçurum Her uçurum yarındı onun için Arzularını kemiren… Ekmek kavgasına adamıştı o çocukluğunu Çaresizdi… ….Daha o ekmeğini büyütecek, büyüyecekti ekmekle… iş arıyordu kocaman adam gibi… kocaman umutları vardı… dopdolu gözünün mavisinde. …Geride kalacak kimsesi yoktu Acılarından başka… henüz Ana kuzusuydu, Şefkate muhtaç Suskundu utanç duvarları… suskundu çünkü, vicdanları körelmişti beylerin… bu vatanın öz evladıydı asker olacaktı ve bir gün ölecekti vatan için bu utancı sahiplenecek bir vicdan sahibi olmasa da o şimdi meçhul bir asker vatanının şefkatli kollarında Söylediği son sözdü ağzını doldurup VATAN SAĞ OLSUN…!
115
Cunda'da Akşam Gün batıyor Adaların ardından. Guruba boyanırken gökyüzü Tutuşan Zeytin Dallarından Damla damla Sızan kan Süzülür bağrına denizin Bin yıllık gölgesini Demirleyen Cunda'dan.Yakamozlar Yakamaz derken Pegasus'un kanatlarıyla Alevlere boyanır deniz. Deniz evren Deniz yaşam İçindeki binlerce candır Aslında tutuşan.Kalan bir avuç anı Bir kucak yürek Guruba boyanırken Cunda sırtları Her adımda uzar gider Arnavut Kaldırımları Heybemde yaşam Zulamda Can kırıkları..22/12/2005
61
Parayı Sevmiyorum Kız Ayyyy ay geçen gün gittim kuaförüme bir fön çektirdim, peşine saçlarımı boyattım, manikür pedikür, ardında da bir cilt bakımı. Kuaför de kuaför ama sosyete kuaförü Nejat, Necat da asıl adı ben hep Nejat derim, hatta bazen Neco bile derim. Hiç kızmaz darılmaz bana. Ay nasıl darılsın ki dünyanın parasını dökerim her seferinde. Bu sefer, çok uğraştı, Allah seni inandırsın otuz bin lirayı döktüm geldim Neco'nun kucağına. Zaten yirmi beş bin lirası bahşiş de siz yine de kimselere söylemeyin, aman duymasın kimse. Yok kız yok, vallahi zenginlikten değil billahi lüküslükten değil. Arkadaşım sevmiyorum parayı hakikaten sevmiyorum. Yoksa şeyimde değil. Ay şeyimde derken, işte yanlış anlamayın şeyin yerine gelmesi gereken o kelimeyi bulamadım, umurumda değil diyecektim. Burada şeyim umurum oluyor yani...Kız inanmıyor musun bana? Hakikaten sevmiyorum ben bu parayı yaaaaa! Geçen gittim, baktım banka hesabıma ooooh bir dolu para göndermişler, yatırmışlar hesabıma, çalıştığım, mankenlik yaptığım ajanslar, dizilerde rol aldığım bölümlerin paraları bir de... Onlarda bilirler benim parayı sevmediğimi... Yeter da yeter, bu kadar para gönderiyorsunuz bu manken Damla ablanıza, O da dayanamıyor harcıyor. Burada ki (O) ben deniz oluyorum az buçuk. Durur mu ben de para? Hemen gittim bir son model BMV araba aldım. Yok arkadaş yok para beni bozuyor ya, mezara mı götüreceğim, hemen harcarım. Altı ay önce aldığım geçen senenin BMV sini de bir gariban manken arkadaşıma hediye ederim artık, hediye ederim dediysem, parasını aldıktan sonra tabi, hediyesi yüz bin dolar olur canım, ben öyle aç gözlü bir insan olsam üüüüüf nelerim nelerim olurdu şimdiye kadar. Yatlar, katlar, kürkler, kotralar, uçaklar, hatta uçak gemileri... ''Duyamadım uçak gemisini şahıslara vermiyorlar mı dediniz? '' Olsun canım olsun, ben de sadece gemisi olmayan uçak alırım da dudağınız uçuklar... Bana da yakışır her türlü uçaklar...Bir kaç gün önce, manken arkadaşlarımdan birisi aramaz mı? Pazar günü, hem de evdeyim. Evdeyim dediysem işte bahçede ki olimpik havuzda yahu anlayın, mahzun mahzun viskimi yudumluyorum. Olimpik dediğime bakmayın, yarı olimpik. Benim gibi gariban bir manken nereden yaptırsın, tam olimpik yüzme havuzunu hem de evinin bahçesine... Neyse uzatmayalım arkadaşım ''Hadi gel öğlen yemeğine İspanya'ya Madrid'e gidelim. Oradan da dönüşte bir Roma ile Atina yaparız. '' dedi... Bir kaç gündür de hesabım da baktım anormal para birikmiş. Durur mu orada o para? O arkadaşım da bilir benim parayı sevmediğimi haspa ''Hadi kız gidelim de bir öğlen yemeği yeyip döneriz. Madrid dediğin, Roma, Atina dediğin yer ne ki üç beş kuş uçuşu mesafesi, su yolu adeta bize.'' Benim hesabımda para olacak, ben de o parayı tutacağım, biriktireceğim, yastık altı yapacağım, yok dövizdi, yok borsaydı uğraşacağım. Yemezleeeeer! Şimdi önümüz bahar yaz. Yüklü teklifler var. Eeee, bilirler benim ne kadar sıkı bir manken olduğumu, ne iyi oyuncu olduğumu, alnımın ne kadar terlediğini bunu yanında kı.....mın da terlediğini. Dolar ile euro ile anlaşma yapacaklarmış. Yok anam yok, ben milliyetçi adamım, ay pardon adamım mı dedim? Düzeltiyorum ben milliyetçi kadınım. O günkü dolar veya euro kurundan bana kapı gibi Türk Parası versinler anam babam. Hem ne dedi bizim başkan, ''Dolarınızı yuronuzu Törkiş Lira yapın gerisini merak etmeyin.'' Tabi kız kapı gibi liramız var. Ne dediniz ''Daha başkan olmadı mı? '' ay kız ne bileyim işte ben de sanki olmuş gibi zannettiydim... Başkanımızda olursa iyi başkan olur, iyi başkan ama, boy, pos, endam desen endam, her bir güzelliği kendinde toplamış maşallah. Cephe de savaş zamanı düşmana göster göster geri çek, o bile yeter, altlarına yapar da düşman, kokuları ta bizim tarafa kadar gelir...Geçen gün dilencinin biri önümü kesti kız. O da biliyor benim parayı sevmediğimi. Çıkarıp da eline bir ellilik toka edeyim de sevinsin şu gariban dedim. Elimi cebime attım o da ne, cebim de ne kağıt ne de bozukluk namına metelik yok. Amca dedim kusura bakma, bozukluğum yok, pos makinen varsa kredi kartımı vereyim de bir yüz lira çekiver oradan. Dilenci amca yüzüme bir baktı manalı manalı... İnan amca yanımda metelik yok. Ne dediysem anlatamadım amcaya üzerimde para olmadığını. Amca sakın yanlış anlama, hem vallahi hem billahi pos makinen olsa hemen elli lira çekecektim sana sadaka olarak, hatta yok yok yüz lira bile çekerdim. Ne yapacağım ben parayı, bana para mara lazım değil ki... ''Tamam amca tamam, o bastonu niye üstüme kaldırıp da geliyorsun ki dalga filan geçtiğim yok inan, inan buna.'' Dedim ve hemen kaçtım oradan arkama bile bakmadan...Aynı ajansta beraber çalıştığımız bir arkadaşımın lüks bir gece kulübünde doğum günü kutlaması vardı. Çağırmış arkadaşım beni de gitmesen olmaz, hediye almasan hiç olmaz. Önce gideyim de şuna son model bir araba alayım dedim yaş günü hediyesi, sonra düşündüm olmaz, olmaz paket yaptıramam ben onu ayıp olur arkadaşıma. Girdim bir ayakkabı mağazasına, üstü pırlantalı bir ayakkabı gördüm. Fiyatı da on bin dolar. Kızdım baştan on bin dolara ayakkabı mı olur? İnsan şunun üzerine Türk Parası ile kırk bin lira yazar yuvarlak hesap, biz de veririz limitsiz kredi kartımızı, arkadaşımıza hediyesini gönül rahatlığı ile alır götürürüz. Gittim patronlarına ''Çevir kardeşim dedim şunu bizim kapı gibi Türk Parasına, biz milliyetçiyiz, burası da Türkiye.'' Allah var patronları da çok iyi adammış, hemen çevirdi Türk Lirasına ''Kırk bin lira versen de yeter abla.'' dedi... Bu da anladı benim parayı sevmediğimi galiba, ''Tamam kız tamam al çek şu limitsiz karttan.'' dedim. Bu insanlara şaşıyorum vallahi de billahi... Nereden anlıyorlar hemen de benim parayı sevmediğimi. Sevmiyorum kız, sevmiyorum ben bu parayı... Sade Türk Parasını değil, Brezilya Kruzeirosunu da, Meksika Pesosunu da, Hindistan Rupisini de, Rus Rublesini de özet ile hiç birini sevmiyorum, sevmiyorum kız...
885
Dostluk Benim küçük şiirimdiler. Tıpkı küçük bir kasabayı andıran. Herkesin birbirini tanıdığı, insanların birbirine bir dağ gibi yaslandığı bir kasaba gibiydiler. Orada insanlar o kadar dağlaşırdı ki kendini gökyüzüne yakın hissederdin. İşte orada yakınlık böyle kurulurdu. İnsanlar birbirlerine, dağ, ova, deniz, göl, bağışlardı sanki. Kendini bazen bir martı, bazen serin sularda yüzen alabalık gibi hissederdin. Böyle bir kasaba haritalarda olmazdı tabi. Dünyanın hiçbir yerinde bulunmazdı böyle bir yer. Sonra onların yanında büyürdün ama bir çocuk gibi değil, bir roman gibi, bir destan gibi büyürdün. Ve bütün kelimelerin altınla yazılırdı. Herkes okumasını bilirdi. Sen de bir şaheser gibi kurulurdun masalarına. Sonra bir muhabbet kesilirdin bu dostlar meclisinde. Söz olurdun şarkı sözü gibi. Herkes seni dinlerdi konser veriyormuşsun gibi. Sonra onlar küçük şiirlerin olurdu. Sana bir şair duyarlılığı yaşatırlardı. Onları şiirin en güzel beyti gibi okurdun. Bu dost meclisinde gülüşler bir mücevher dükkanı gibi açılırdı. Dişler inci gibi parlardı. Kendini zengin hissederdin. Gözler sana bakarken, Tanrı'nın sana baktığını sanırdın. Çünkü her bakıştan kutsal bir ışık yayılırdı ayaklarına. Tepeden tırnağa bedeninle ve ruhunla barışırdın. Herkes adını bir roman ismi gibi söylerdi. İlk defa şiir gibi bir gün yaşardın. Seni öyle dinlerlerdi ki hapishanede af haberi bekleyen mahkumlar gibi... Her sözün bir hapishane kapatırdı. Her sözün zincir kıran olurdu. Sevildiğini hissederdin sanki bir ocağın içinde odun yanar gibi sımsıcak. Sevdiğini hissederdin sanki kutupta birbirine sokulan penguenler gibi. Dostluğun kıymetiyle değerlenirdin. Böyle bir kasaba olmazdı tabi yeryüzünde. Ama iki üç kişilik bir masa böyle bir coğrafya yaşatabilir tabi. Öyle bir masa ki mezesi söz, şarabı güler yüz… Zaman bir su gibi akarken, yüreğin Nil Nehri’ne dönüşürdü. Duyguların sandal sandal süzülürdü o masada. Gece bir Kahire gecesi olurdu. Işıklar vururdu su gibi akıp giden zamana. Yakamaz olurdu Mısır ya da Mısır yakamoz olurdu. Göz alıcı bir gece yaşardın. Dostluk Yusuf’un yüzünde nur, Zülayha’nın yüreğinde huzur olurdu. Bütün ağlayışların Yakup’un ağlayışları gibi dinerdi. Sonra bir mucize yaşardın denizi ikiye bölmek gibi. Dostların seni yalnızlığa boğulmak üzereyken kurtarırlardı. Bu masada karşı kıyılara geçerdin. Bu masa üzerinde şiir yazılmamış, roman yazılmamış olsa da, kaderin ilahi nazarda yazılırdı. Öyle bir masada otururdun ki bir tahta oturur gibi. Kralını yaşardın dostluğun. Fethederdin insanlığın en kıymetli ülkesini. Yüreklerdeki hazinelere ulaşırdın. Dostluk ne güzel derdin.
362
Bir Umuttun Sen... duyuyormusun sana yolladığım yakarışlarımı yıllar oldu gönül yangınlarım bitmek bilmedi uzaklaştırıyorum artık şu dünyadan bakışlarımı gönül gözüyle bir defa daha seni görmek diledibir umuttun sen şu ömrü hayatımda kendi ellerimle beceriksizce boğduğum bir büyük aşktın sen feryad-ı figanımda yolunda gözyaşı dökmekten bin beter olduğumnedir,ne değildir,hayatı bilemedim genç yaşımda kendi cahilliğimin,kafasızlığımın kurbanı oldum senden sonrasını yaşar gibi yaptım,yaşadığımı sanma gözyaşını bilmezdim hiç,hıçkırıklara boğuldumher neredeysen dön artık geriye şu dünyama seni el bebek,gül bebek yaşatayım hatalarımla sana çektirdim,kendim çektim özür dileyip ayaklarına çömelip kapanayım...11.Haziran.2011.İzmir Ali Efeoğlu
87
Nerde Tarihe nam salan o deli yiğitler nerde Çinde mi Fizanda mı yoksa hangi ellerde İzlerini süpürdü nankör dünyadan zaman O yiğitlerin adı artık hikayelerdeDoğmalı doğudan yine bir kutlu güneş Küfrün otağına tekrar düşmeli ateşDoru atlar üstünde süvariler vardı Yalın kılıç serden geçip meydanlara dalardı Ehli iman huzurluydu yiğit bozkurt sesinden Küfrün kalbine iman ya da korku salardıDoğmalı doğudan yine bir kutlu güneş Küfrün otağına tekrar düşmeli ateşKum gibi akıverdi geçti dünyada zaman Ne doru atlar kaldı ne de deli kahraman Malazgirtler, Çaldıranlar, Niğbolu ve Kosova Şimdi hikayelerde, yok haritada TûrânDoğmalı doğudan yine bir kutlu güneş Küfrün otağına tekrar düşmeli ateş
101
Bu Vatanın Can Suyu... Kürt dedik,Türk dedik hep bir bütünüz. Lazımız, gürcümüz, çerkezi hepimiz. Uğraşmayın yıkamazsınız bizi topunuz.Bu vatanın can suyu damarlarımızdan akıyor, Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.Çaresizlikler içinde boyun eğmedi Türk milleti. Canımızdan kutsal bildik bu uğurda şahadeti. Ölmeden kazdık vatan toprağımıza makberi.Bu vatanın can suyu, damarlarımızdan akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.Yıldıramazsınız kahpe oyunlarınızla bizi. Kanlarımızda boğarız gerekirse hepinizi. Açıktır gönül kapılarımız kucaklarız hepinizi.Bu vatanın can suyu, damarlarımızdan akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.Sanmayın ki parçalarız,böleriz bu vatanı. Af etmeyecek bu millet vatanını satanı. Unutma o yüce Türk’ü, Şehit’ ini,Ata’nı.Bu vatanın can suyu, damarlarımızdan akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.Çabaları hep boşuna,karmı kalacak yanına. Binlerce masumların girdiler hep kanına, Boyun eğmek yakışır mı Türk’lüğüme şanıma.Bu vatanın can suyu, damarlarımızdan akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.Suskunluğumu sanma ki korkumdandır. Benim sabrım peygamberim, sultanımdandır. Bayrağımın rengi damarlarımdaki kandır.Bu vatanın can suyu, oluk oluk akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.De! .. şimdi; bu can, bu vatandan geçer mi? Yiğit olan ermeydanından kaçar mı? Bülbül ‘e sor, altın kafeste uçarmı mı? Bu vatanın can suyu, damarlarımızdan akıyor. Bu bayrak, bu vatan için, binlercesi yatıyor.
194
Doluca Doluca ha doluca! Getir gözyuvarlarında sevinçlerimi... Azı yetmez bana! Doluca ha doluca... Getir, Sancılarında çimenlerin, Ve doğursun doğa... Otur, doluca ha doluca... Yüreğin benimle, Sevgi gözlerinde... Doğa doğurunca, Çiçeklerin üstüne bir çiçek sevinciyle uzanalım seninle. Doluca ha rüzgar saçlarına doluca... Dolu, yürekler birbirleriyle; Gözler dolu dolu; Eller dolu, Bedenler doluca... Kan yerine sevgi olunca, Akınca gürül gürül; Bedeninde her tüy beni çağırınca... Bir sofra kur doğuran doğa üstünde Doluca ha doluca! Diyarbakır 10 Mayıs 1970
76
Kendi akağından akar Fakirliğin dayanağı gözyaşı umutları, kalp atışlarıdır yarınlara kalmıştır hayalleri hep her kımıltı bir beklentidir gözyaşıyla yoğurup sunarlar çocuklarına ekmeküstü tuzla, biberi yine de memnundurlar bunu da bulduklarına nimet isyan eder adaletsiz paylaşımlarına fakir susar toprak isyan eder fakir yine susar su hava kavga isyanda fakir yoktur orada gozyaşı süsüdür ekmek üstü tuzla, biberin gözyaşı akar gider kendi akağındafakirlik büyük zenginliktir efendiler onlara borçludur tüm nimetler tadını efendiliğiniz mi kalır olmasa çevrenizde fakirler siz siz olun almayın onlarıın ahını
81
Rant-Para-Kapital Bir damla mutluluktu insanoğlunun ihtiyacı, Sonra bir avuç buğday karın tokluğu için, Öyle fazlasına falan da ihtiyaç yoktu, Yazın buğday, kışın av... Doğa da cömertti hani, İnsan doğanın parçasıydı çünkü, Doğa insanın değil! Rant yoktu, para yoktu, kapital yok, Arabalar yoktu mesela, Petrol savaşları yoktu; Teker üstünde bir yere gitmek için! Bu tekeri, bu çarkı döndürmek için... Cepler bozuk paralardan ötürü delinmiyordu, Ve insanlar o parayı almak için eğilmiyordu! Cep de yoktu aslına bakarsan, kese de... Avuç açılmıyor, yalakalık yapılmıyor, Bükülmüyordu boyunlar! Köle olmuyordu kul kula, Kul olmuyordu paraya pula! İnsanlar zulüm görmüyor, insanlar zulmetmiyordu, Herkes kendi halinde kendi derdindeydi rant yokken, Sıcacık insanlıklar vardı buz gibi mağaralarda, Şimdi buz gibi insanlar en lüks villalarda! Koltuklar yoktu sevdasına düşülecek, makamlar yoktu, Bencillik değil, benlik vardı, şuur, saygı ve sevgi, Bir damla mutluluktu insanoğlunun ihtiyacı, Bilinmezdi insanlıktan çıkmak, yoktu böyle bir hicran! Henüz satıya çıkarılmamıştı insanı insan yapan vicdan!
149
Kum Tanelerinden Gurur Hava kasvet içinde kasvet… Sağır sessizliğin izdüşümünü yaşıyor kaldırımlar. Düşünceler bozbulanık ölümlere gebe… Aşk; yok oluşla sulanan hasret tuzağı. Sevdalar yalpa yalpa yerlerde. Çığlık çığlığa umutlar… Kum tanelerinden gururun yok olur sevgili.Her yer yağmur çamur… Bataklıklıklar içinde hayatlar… Bir ağaç gibi insanlık, dökülen dökülene. Düşler gülüşler temelsiz virane evler gibi… Kalbim toz pembe hayallerde. İçimde bir dert binlerce derde bedel… Kum tanelerinden gururun yerlerde sevgili.Zaman zamansız ağlayan çocuklar gibi. Gözler kuytu viranelerde… Anlamlar çığlık çığlığa… Yürekler basma kalıp… Her şey kavak yelleri gibi… Kum tanelerinden gururun yok olur sevgili.Hayata bir salıncak kuralım Sallansın umutlar, düşler, gülüşler… Kalp kuralım, gönül yapalım Dünya kimseye kalmaz. Kum tanelerinden gururun yerlerde sevgili.06.03.2015 Fatih Ataşçi
113
Akdeniz Uzak Bana Akdeniz Uzak Banayalan mıydı içime dolan bakışların mavi dalgalardanyılan mıydı her sözün ardında kalan izsaatlerin su gibi aktığı günlerin sevinci dolambaçlı yollarda çıkmaza giren bir düş müydübu kadar mı korkaktı isteklere sürülen cesaret ve masumiyeti sevginin böylesi baştan çıkmış mıydıiçimize atılan tohumlarda hüzün mü büyüyecekti ve Akdeniz dalgalarında dövecek miydi yüreğimizihani sıcaktı hani meltemleri vardı hani severdi bizi masmaviuzak şimdi aynı gecelerin altında sevişmelerimiz uzak ellerimiz ve uzak Akdeniz vurdukça dalgalar hırçın yalnızlığımıza döküyor göz yaşlarını kıyılar16.04.2007Atilla Güler
81
Benim İnsanın gönülden gören güzüyüm Canlıya, can diye bakanda benim Sevginin kaynağı, aşkın özüyüm Her canlıya sahip çıkanda benim Sevgiyle yapılmış gönülde yapım Açıktır herkese dostluksa kapım İzzeti, ikramdır gönülde tabum Gönüllere sevgi ekende benim Benim mayamda var insan sevgisi Hoş görü insanlık Allah vergisi Bende dir düşküne yardım ilgisi Uzatılan eli sıkanda benim Helaldir ekmegim helaldır terim Ha Ali, ha Veli, insanlık serim Saygıdır, edeptir gönülde yerim Haksızlığa boyun bükende benim Dua'yla serpilir gönül ilacım İnsanlar gözümde kardeşle, bacım Düşkünsem barışır af olur suçum Gönülde küslüğü yıkanda benim Kur'ana inandım diyende benim Lokmayı dostuyla yiyende benim Erenler cübbesi giyende benim Post üzerinde diz çökende benim Eziktir yüregm, eziktir halim Deyiş Türküsüyle coşuyor telim Beline, diline sağlamdır elim Haksızlığa bayrak çekende benim Yunus'un sabır’ı emeli bende Horasanda akan kan seli bende Atatürk ilkesi, temeli bende Atatürk resmini takanda benim Barış, demokrasi için yaşarım Ben kini, nefreti aşkla aşarım Kime yardım olsa hemen koşarım Dostluğa meşale yakanda benim Gönlümdeki aşkı gözde yaşarım Dostla muhabbeti sözde yaşarım Hakkın sevgisini özde yaşarım Gönülden, gönül’e akanda benim Necati bırakmaz sevgi tacını İlim, irfan için döker saçını Görür çevresinde düşkün, açını Dünyada mutluluk yaşamda benim Necati KEÇELİ İZMİR
193
Açık Bir deniz İstiyorum Açık bir deniz istiyorum Sonsuz ve engin İster fırtınalı ister sakin Açık bir deniz istiyorumİçinde her şey olan Neşem bir an bile olsa Acılar kol gezse bile Açık bir deniz istiyorumGitmek alabildiğine Yalnızlık istiyorum sonsuz Kendi içinde bir yalnızlık Açık bir deniz istiyorum.Aradığım bir liman yok Limansızsa olsa karaları Açık bir deniz istiyorum İster neşe ister acı
61
Dünya Akar Gider Ölüm vardır birşey gelmez elimden Dünya akar gider yalan olsa da Bir garibim kimse bilmez hâlimden Dünya akar gider bilen olsa daSoldur ey dost gonca gülünü soldur Ol hayat bu sonu gamlı bir yoldur İnsanoğlu fâni ölüme kuldur Dünya akar gider ölen olsa daBudur insanoğlu bahtın minvali Kime anlatırsın sen bu ahvali Buldurur insana kader zevali Dünya akar gider bulan olsa daCanda bir bedenin eseri kalmaz Hiç kimsenin derdi kederi kalmaz Âlemde beterin beteri kalmaz Dünya akar gider kalan olsa da
84
Ay Ana (Senin Gızın) Senin gızın menim ömür yoldaşım Elimizden ne tez uçdu ay ana Heç bilmirem bu ezrayıl mürdeşir Birden niye onu seçdi ay anaO gedeli gücüm yoh güdretim yoh Bu heyata zerre mehebbetim yoh Oğullarım galmadılar yetim yoh O yetimlik mene düşdü ay anaEle bil ki neslimizde talan var Bahışlarda gör ne boyda elem var O gedeli gör ne geder ölen var O gedeli köçhaköçdür ay anaSenin saçın birden-bire ağardı Menim ömrüm viran oldu dağıldı İnsan tamam efsanedir nağıldır Evveli heç sonu heçdir ay anaSefuremin anasısan - anamsan Sen de ona menim kimi yanansan O gedeli sen de ömrü talansan Yaşayırsan gözü yaşlı ay anaGünlerimi teklik alıb goynuna İblisdir ilişmişem oyununa İster gele yüz-yüz gelin-gaynana Ocağımız daha boşdur ay anaLap melekler hidmet ede bu eve Peyğemberler hörmet ede bu eve Allah özü digget ede bu eve Sefuresiz yene heçdir ay ana
143
Ölümsüz Dünyalara sığmaz sevgin. Kişilikte yoktur dengin. Sen bize bir kimlik verdin Nasıl ölürsün Atatürk.Türkiye'me çerçevesin, Devrim devrim Türkiye'sin. Her kulakta senin sesin Nasıl ölürsün Atatürk.İlkelerin önümüzde; Yol gösterir günümüzde Yarın ve de dünümüzde, Nasıl ölürsün Atatürk.Karanlıkların ışığı, Yeni bir çağın eşiği, Sensin ulus'un aşığı. Nasıl ölürsün Atatürk.Her tarafta senin sözün. Üstümüzde her an gözün. Birken özümüzle özün, Nasıl ölürsün Atatürk.KARABULUT derki: ' ATAM SENİN ESERİN BU VATAN CANIN YÜREKLERDE ATAN ' Nasıl ölürsün Atatürk.
75
Barış Olsun! Bir gül dikelim bahçemize Baştan başa tüm ülkemize! Sarı,kırmızı,yeşil rengârenk Adı aştî barış olsun ne olur? Bir vatan yapalım biz bize.. Savaşlarda,ölümlerde uzak Üzerinde ay,yıldızlı bayrak! Adı aştî barış olsun ne olurŞarkılar yazalım ve şiirler Sayfa sayfa yaprak yaprak Kürtçe,Türkçe ve her dilden Adı aştî barış olsun ne olur? Umutlar ekelim yüreklere Büyüsn filiz filiz yarınlara Uzansın ve koşsun güneşe Adı aşît barış olsun ne olur? Bir antlaşma yazalım bize! ! Anlamı içeriğide şu olsun Eşitlik,kardeşlik,özgürlük Adı aşti barış olsun ne olur? 20.11.2008 Yıldırım
86
Nasıl Anlatmalı Güzeli Size NASIL ANLATMALI GÜZELİ SİZE Nasıl anlatmalı güzeli size Saçını okşayan yel bayram eder Muhabbeti meydir sohbeti meze Güzelle konuşan dil bayram ederYârin yarenini sen şöyle bırak Yürüdüğü yollar bastığı toprak Değdiği ağaçtaki her bir yaprak Dalları sevinir gül bayram ederBoyunu huyunu eyler de pazar Kökleri toprağa dalı güneşe uzar Her yaprağını açsan başka şey yazar Beline dolanan kol bayram ederSokakta bir sultan evde mihrace Sormalı canana halleri nice Sözü baldan süzüp de ince ince Sevgiyle sarılan bel bayram ederGülünce gönlünde güller açılır Dizi dizi inci mercan saçılır Ellerinden abu hayat içilir Tenine dokunsa el bayram ederMahmut Nazik 09 05 2015 Mersin
105
İiçimden Gelen #yorulursun bazen...kimseyi görmek,duymak; hiç kimseyle konuşmak istemezsin...dolu dolu geçer kımı zaman hayatın ve bazen hiç olmadığı kadar durgun,sessiz...yaslanmak istersin koca bir çınara...gölgesinde soluklanmak,oksijeni o dolu beynine bol bol almak istersin....#üzülürsün bazen...hiç kimse seni teselli edemez olur.boğulursun adeta...nefes alamayacak kadar hıçkırıklara boğulursun...bir tebessüm beklersin hemde çok beklersin..beklersın...beklersin...lakin,gözyaşı yakanı bırakmaz...#şaşırırsın bazen...beklenmedik durumlar seni öyle bir şoka koyar ki...donakalırsın...ne ağlayabilir,ne gülebilir,ne de konuşabilirsin....susarsın en olmadık zamanda sadece susmak teselli verir sana...sükutta boğulursun......
71
Eve Doğru Adımlar Gün batımı yalnız bir adam ben Yürüyorum masumca, usulca,sessiz Eve gidiyorum kendimden habersiz Bir ev ki o; hatıralarla dolu Ama içi bomboş.Vardığımda beni kimse karşılamayacak Kapıyı kendim açacağım Yemeğimi kendim hazırlayacağım Televizyon en iyi dostum olacak Yatakta kim bilir hangi yastıkla uyuyacağım Belki düş bile göreceğim.Sabah alacağım bir duş Büyük bir zevkle hazırladığım O enfes kahvaltı Hiç kimse uğurlamayacak beni çıkarken Yine kendimle başbaşayım işte.Bu duygularla dolu olan ben Yürüyorum evime doğru Yürüyorum umutsuz adımlarla Yürüyorum kendimden, emin ama kararsız Yinede yürüyorum ya işte.
87
Aşk Ölümcül Bir Hülyadır Hülya tatlı bir andır Süzülür dibine selvi ağaçlarının Zambakların, sevda çimenlerinin. Dağlarda duman duman tütüyor sıla Sıla da garibin omuzlarına Güvercin gibi konan Sadağında mumçiçeği serzeniş Mızrakları cazibesiyle kıran Saçları darmadağın Bitişik bir hicrandır. Ne fettan sarayların Bitişik cilvekar yalnızlığı Ne de bezirganları küçümseyen sultandır. Gezinir içimizde hülya tatlı bir andır. Ne gün başımı alıp gitsen karanlıklara Çıkıyor bir köşeden karşıma kelebekler Onlar da bir derbeder gibi mahrum öteden Onlar da tanyerine bakıp hülyayı bekler. Beyhude hekimlerin ülkesinde bir şehir Çıkmaz sokaklarını düşlerimize açan Bir sahura yıldızı gibi göklerde uçan Köpüksüz anıların sihriyle akan nehir Varlığı bestenigar, yokluğun deniz gibi Gönül,safkan bir vefa atlasında şahlanır. Asil fırtınalarda kaybolan bir iz gibi Çölde aşk suretinde bir ahu peydahlanır. Kum,yaldızlı giysiler içinde meşhur güzel Ay öper eğilerek çölün yanaklarını Ufukların delisi, soluk bir deniz gibi Bir sayeban altında yürür hazinesine Kah takılır uzaktan bir belanın sesine Kah yüzü yıldızlara benzeyen bir rüyadır. Bin tepede bayrağı dalgalanır Leyla'nın Oysa aşk,karanlıkta ölümcül bir hülyadır.
164
Nasıl bir din ki bu kim koydu adını bin elem içinde bahtiyar... nasıl bir din ki bu faydası yok bize... daima ve hep dine karşı din ne anlamaya imkan var ne de gideceksin vaktinden önce...
35
Mustafa Kemal'in Mangası Askerler geceyi beklediler, Bozkır gecesini! ... Sıcak toprak üstünden Bir buğu yükseliyordu. Yıldızlara baktı Hasan Çavuş, Dedi: "Emme de parlak bu gece" Bir sigara yaktı. Mangasından tekmil getirdi Memiş Onbaşı: Aydınlı İsmail'in bacağında sızı varmış, Tireli Hüseyin sabaha kadar uykusuz kalmış. Bodur Ali ah diyor bir memlekete gitsem,<....................
51
ATAM (10 Kasım) Atatürk niye vefat ettin 71.yılda hep yanındayız Bu gün 10 kasım günü Senin huzurundayızNeden böyle yaptın ATAM Niye bıraktın bizi Niye ATAM niye bıraktın Bu millet mutlaka unutmaz seni10 kasım 1938 yılında vefat ettin ATAM a ne mutlu Hadi bir daha ayaklan Cumhurıyeti bir daha kurtarATAM iyi ki varsın ATAM ATAM Niye öldün ATAM İyi ki varsın ATAMSen olmasan biz ne yaparız Ama sen halâ kalbimizdesin Hadi ATAM bir ayaklan Bir daha kurtar CumhuriyetiATAM senin geçtiğin yoldan Senin için geçeriz İyi ki varsın ATAM Hep yaşayacaksın ATAM NAZ BABAOĞLU 10 Kasım 2009 / İstanbul Eyüpoğlu Eğitim Kurumları Çamlıca İlk Öğretim Okulu 3 / C No.447
108
Veli Baba Soyundan Geldik Biz Bir Güveç Pilavla binleri doyuran, Kırık yabasıyla Düşman ı Kovan, Veli Baba Yurdunda Düşman la Çarpışan, Veli Baba Soyundan geldik biz,Bir gecede Türbeyi Yapan, Horasan dan gelip Uluğbey i Kuran, Bektaşiliği Cihana duyuran, Veli Baba Soyundan geldik biz,Elleri ile Çilehane yi Kazan, Düşman baskınında Sır Olup Uçan, Adını Dünya ya Duyuran, Veli Baba Soyundan geldik Biz,Hacı Bektaş Veli Soyundan Gelen, Ehlibeyt Aşkına Semaha Duran, Üzüm tanesi Suyu ile Mest Olan, Veli Baba Soyundan Geldik Biz,Sual Olunmaz Hikmetlerine, Türbe de yatmak da olan Erenlere, Yezid in Başını Kesenlere, Veli Baba Soyundan geldik Biz,Sadık der Can Feda Veli Babam sana, Doğru yolu gösterdin sen bana, Yazıklar Olsun Kapılarını Kapatanlara, Lanet Olsun Yezid e Selam Salana,
118
* Sevgi Olsun+barış Olsun * * Zara'lı Turan Aslan'a * Sevgi çare her bir derde Yahudi'de sevgi nerde? Yalvarırım seherlerde .................Barış olsun, barış olsun .................İyilikte yarış olsun.Sevgiyle büyür çiçekler Uçar kuşlar, kelebekler Sevgisiz boşa emekler, .................Sevgi olsun, barış olsun .................Muhabbette yarış olsun.. Sevgi büyük hazinedir Bulunmaz bir definedir Saadete vesiledir, ................Sevgi olsun, barış olsun ................Muhabbette yarış olsun.. Dursun artık akan kanlar Kardeş olsun hep insanlar Birlik olsun müslümanlar, ................Birlik olsun, barış olsun ................İyilikte yarış olsun...18 Ocak 2009 AntalyaDost Kalemden Süzülenler: * * * * * Sevgi her derde çaredir Sevgi sevdiği yaredir Sevgi ilkedir töredir ................Sevgi olsun barış olsun ................Muhabbette yarış olsun Barış huzurdur saygıdır Barış olmasa kaygıdır Barış refahtır duygudur ................Birlik olsun barış olsun ................İyilikle yarış olsun..................Aşık Kevseri
119
Gel Seninle Dost Olalım Kaçma benden uzaklara Gel seninle dost olalım Sakın düşme tuzaklara Gel seninle dost olalımGörünüyorsun ben gibi Aynı varlığım sen gibi Bir baş gibi beden gibi Gel seninle dost olalımBen senden değilim ayrı Ayrı görüp olma sayrı Şu ikilik bitsin gayrı Gel seninle dost olalımDostluk her şeyden uludur Dostluk erdemlik doludur Bu yol esenlik yoludur Gel seninle dost olalımDaimi'dir ozanımız Dosta fedadır canımız Kindir bizim düşmanımız Gel seninle dost olalım
73
Bayram Gelmiş Bayram gelmiş neyime Dertler doldu yüreğime Ben perişan ben yoksul Her gün bayram olsa ne. Bayram gelmiş neyime Zenginler girdi kanıma Dert,keder,kaygı bende Her gün bayram olsa ne.Beyram gelmiş neyime Ben perişan ben yoksul Devran,düzen zenginin Her gün bayram olsa ne. Bayram gelmiş neyime Ülkemde adalet mi var Bey,ağa,patronlar koşe Her gün bayram olsa ne. Bayram gelmiş neyime Söyle,söyle Çobanoğlu İşçi-memur,halk yoksul Her gün bayram olsa ne. 26.11.2009 Yıldırım
71
Akıp Gider Seneler Senelerdir akıp, giden ömrümüzden Akıp gider ömrümüzden bir su gibi Akıp giderken seneler bir ırmak gibi Götürür bizden sevdiklerimizi Bir sene sevdiklerimizle beraberken Bir bakarsın senenin biri almış sevdiğimizi bizden Bu bir anne, bir baba, bir kardeş, bir dost ya da bir sevgilidir alınan bizden Ve biz seviniriz düğün bayram ederiz bir sene geçti, yeni sene geldi diye Ama düşünmeyiz gelen her yeni sene yaklaştırır bizi o ölüm menziline Yaklaştırır bizi bizden alınan sevdiklerimize 31/12/2012
78
Bağzel-latif sen durup Yesrib oluyorsun şehrin en işlek caddelerinde ben hicret heyecanı içinde bir Peygamber soluğundan yakalayıp Cebrail gibi "oku diyorum, oku "sen durup Hucr oluyorsun krallığın en mücmel zamanlarında ben intikam hırsı içinde İmrül Kays boynundan yakalayıp Zulhalasa'yı " el yevmü hamrun ve gaden emrun"sen durup Dimeşk oluyorsun suriye'nin en çiçekli bahçelerinde ben kapitalizm kucağında Beşar Esad yağmalayıp ortadoğu'nun ortadoğuluğunu "la galibe illallah"ben durup Rachel oluyorum öfkem gâlu beladan beri dimağımda sen siyonizmin başkenti İsrail oluyorsun ışığını söndüren körpe yavruların "biz başka çocuklar için endişe duyan çocuklarız"24/05/2017
88
Cuma Mesajları 434 Sevgili genç dostlarım, size geçiyor nazım. Sakın demeyesiniz “Bu benim alın yazım”. Bize: tembel olmayıp tüm gücüyle çalışan Ve Allah’a güvenen, şuurlu gençlik lazım. *** (19 Mayıs 2017)
31
Şair Evlenmesin Her iklim şartında yeşeren bir büyüyen, bir küçülen küçücük çocukların kaktüsüydü onlarHer gözyaşında, kuruyan bir gözyaşı ağlar ve sıksan şarkıları dağlayan mısralarını yüzüğüne sadece gözyaşı damlarKimsesiz kalmak için mi örülmüştü? çepeçevre uyaklar bütün yalnızlıklarını kalem-kalkan ekibiyle karşılar Şiir savaşında yenik düştüğünden beri ölümü yedeklemez yalnızlarHer şair en az bir kere ölür
53
Eğer Sesini duymadan gidersem eğer, Gönül kapında hep haykıracağım. Yüzünü görmeden ölürsem eğer, Cennet bahçesinde ağlayacağım. Sevgime sevgini vermezsen eğer, Giden yıllara bakmayacağım. Yüzünü görmeden ölürsem eğer, Cennet bahçesinde ağlayacağım.(Mart 1996)
31
Yeter Kaosun krallığı yüzyılları sarsan büyük savaşlar Korku ve gözyaşı zafer ve kan Mekanın tarihin hazin yıkılışı durmadan üstüste binişi Geçmişten günümüze akan nehrin etten ve kandan köprüsü artık dur yeter!
31
Dağ Başında Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular, rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın, senin etinden, tırnağından ayrı, senin kokundan uzak.Benim güzelim, benim ceylan bakışlım, benim kafamın ateşi, yüreğimdeki. Mümkün mü şu anda rüzgar olmak, kuş olmak, şu anda üç dört portakal almak, getirmek sana, sana tuzlu badem, kabak çekirdeği.Şu anda hiçbir şey mümkün değil. Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzağım ben.Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.Hayır, güzelim, hayır, ceylan bakışlım, hayır, kafamın ateşi, hayır, hayır, yüreğimdeki. Şu anda mümkün en güzel olan tek bir şey vardır:Yanarak sevmek seni.
90
Dünya Cennet Olurdu Herkes eğitim alsa, Ahlak, edep korunsa, Peygamber dinlenilse, Dünya cennet olurdu… Nefis dinlenilmese, Şeytanlar dışlatılsa, Rab’bimizden korkulsa, Dünya cennet olurdu… Tecrübe aktarılsa, İnsanlar mümin olsa, Can cana hiç kıymasa, Dünya cennet olurdu… (1995)
36
18 Mart Şehitler Günü 18 Mart Şehitler GünüVatan sevgisi kuru bir ifadeden ibaret olmamalıdır. Bu topraklar varlığımızı idame ettirdiğimiz bizlere ecdadımızdan emanet ve kutsal sermayemizdir. Cennet parçası vatanımız için canlarıyla kanlarıyla destan yazan şanlı ecdadın evlatlarıyız. Bu günün seneyi devriyesi hasebiyle şanlı ecdadın mukaddes ruhları karşısında saygıyla eğiliyoruz. 18 mart şehitler günü kutlu olsun, ecdadın ruhu şad olsun. Herkes şu soruyu kendisine sorsun lütfen. Ben bu vatana hizmetin neresindeyim? Herkes safını, konumunu belirlesin. Vatana, bayrağa, dine, dile tüm kutsallarımıza sahip çıkalım. Ecnebilerin oyunlarına asla kapılmayalım. Yazdığım bir şiirimde söyle demiştim,Tarihimiz şanlı çekemez onlar Tük'ün bileğini bükemez onlar Kalplere sevgiyi ekemez onlar Bayrağı yücelten kol bizim bizimEy bizim bu vatanda rahatça yaşamamızı sağlayan şanlı ecdadım. Ey cennet gülü şüheda ruhunuz şad olsun. Yüce Türk milletinin varlığı, refahı kahraman yiğitlerimizin omuzlarında yükselmiştir.Ey batıya emperyalistlere maşalık yapan hainler, kendinizi sorgulayın kime hizmet ettiğinizi bir daha düşünün.Allah'ın izniyle hiç kimse şehit kanıyla sulanmış bu cennet parçası topraklarımızdan bir karış dahi alamayacaktır. Kahraman yürekli vatan sevdalısı nesli fatihanın torunları islam şuurunu iman hamurunda yoğurarak Osmanlı ruhunun filizlendiği imanlı genç nesil, ülkeyi şaha kaldıracak tüm islam alemi rahat bir nefes alacaktır.Biz yeter ki özümüze dönelim biz yeter ki kurandan sünnetten sapmayalım, biz yeter ki ideolojiye değilde kur'ana gönül verenlerle beraber olalım. Aksi halde batılılara özenip, dinimize, dilimize, kültürümüze örf ve ananelerimize kutsal değerlerimize sahip çıkmazsak ecnebilerin oyuncağı olmaktan kurtulamayız.Bu vesileyle diyorum ki vatan sevgisinin ve milli duyguların ön plana çıktığı 18 mart şehitler gününün tarihten ders alarak dirilişimize vesile olmasını, birlik ve beraberlik duygularımızı perçinleştirmesini temenni ediyor bu duygularda hem fikir olan tüm kardeşlerime muhabbetlerimi arzediyorum.
260
Bizim Gençlik Kimi kız peşinde gezer çarşıda Böyledir inan şu bizim gençlik Kimi viski içer gördüm karşıda Böyledir inan şu bizim gençlikHaykırsa yürekten titretir arşı Tanımaz olmuşlar sünneti farzı Türklüğe aykırı bir yaşam tarzı Uygular inan şu bizim gençlik Kime küsmeli be kime kızmalı Yan gelipte evde yatıp sızmalı Küpeler kulakta burnu hızmalı Böyledir inan şu bizim gençlikHesapta yanılır ne zarar ne kâr Ay sonu gelince kesilir hünkâr Bey sanıp kendini aslını inkâr Ediyor inan şu bizim gençlikSuçlunun isteği bir anlık aftır Fasa fiso gör bak gerisi laftır Bir kaçı uyanık bir kaçı saftır Böyledir inan şu bizim gençlik Hele biyol dinle birazcık durda Haklıyı haksızı seçelim burda Aklında fikrinde hep hile hurda Avare dolaşır şu bizim gençlikNe fenden anlıyor nede fizikden Ayrı ayrı gezer kopmuş tüzükten Hep kafa şişiren saçma müzikten Hoşlanır inan şu bizim gençlikAldırış etmeden kuruya yaşa Kaldırır baltayı hep vurur taşa Beylerin elinde canlı bir maşa Oluyor inan şu bizim gençlikRemzi der içinden geçeni iste Çok şeyler gizlidir ufak bir histe Dans diyor adına çıkıpta piste Tepinip duruyor şu bizim gençlik
175
Yarınlara Sürgünüm Bu günü öldürdüm Yarın listemde Dünü ararım Bulamam istesem de Hayatı ilmek ilmek örüşümdeYanık yanık ezgiler Bir terennüm dilimde Güneşli dağ başları Vuslat kokulu sevgiler Fizik ötesi görüşümdeZirveden aşağıya indikçe Masmavi göllerde Hüznün bakışları Bir akis olur gözlerde Hayalim hüzne bindikçe Gurbetin kuşları Rakseder düşümdeBir sızı var Gelir bana her gece Uzun bir ırmak boyu Gittikçe büyüyen bilmece Güneş görmeyen bahar Dolunay bastığım döşümdeKelimeler bozgunda Hücumlar hecelere Uzatamam Mezar taşı süsü ellerimi Ufku kızaran gecelere Hasret kışı ayazında Üşürüm deBu günü öldürdüm ben. Yok artık bu günüm Düne eyvallah demeden Yarınlara sürgünüm Acı acı gülüşümdeVuslat kokulu sevgiler Fizik ötesi görüşümde Gurbetin kuşları Rakseder düşümde Güneş görmeyen bahar Dolunay bastığım döşümde Uzatamam Mezar taşı süsü ellerimi Ufku kızaran gecelere Hasret kışı ayazında Üşürüm de Yarınlara sürgünüm Acı acı gülüşümde29 Temmuz 2005 Cuma, İst.-Kartal 21.36
135
Gidin Başka Yerde Oynayın Zihniyeti Lanet tavırlarımız yerin dibine insin! Komşuluklarımıza kalmamış saygın sevgin…Bahçeye top gelmiştir ev sahibi bağırır, Başka yerde oynayın, diyerek azarlatır…Bahçe, dersen boş toprak ekilemez biçimde, Top, kaçabiliyor umulmadık şekilde…Çocuk, gelip alamaz alsa azarlanacak, Top, zamanla birikir kimseler atmayacak… Öfkeli bir kız sesi “Başka yerde oynayın!” Başka yerleri yoktur çocuklarımızın…(2011)
53
Ay doğar ... Bir son bulma değildir ve hatta diriliştir aksine... Ay doğar ... Karanlık gecelere Aydınlatmaya değildir aslında doğuşu ... Sabıra inancıdır azmi ... Ay doğar ... Korkan yureklere ışık tutar ... Ayıpları örten geceyedir kini ... Ay doğar ... Ayıp ile yaşayana inat Işığa ihtiyacı olana ... Ay doğar ... Koca bir güneşin gölgesinde ama güneşten anlamlı... ve unutturmak istercesine gunesi alabildigine cesur Ay doğar ... Boşlukları doldurmaya değil anlamları doldurmaya ...Ay doğar ...
76
Gözüm deki Dost Bu kaçıncı kış,bahar gelmeden, Bu kaçıncı yanılış,gönüldür sabreden, Bu kaçıncı hazan,yaram daha kanarken, Dostum oldu gözyaşı,kimse bilmeden.Ellerim semada,gözüm yıldızlar da, Bu kaçıncı kırılış,kalmadı dalım da, Esmeyin yeller,ömrümün son baharın da, Dostum oldu gözyaşı,akşam dan sabah'a.Kalp kırmayı bilmem diye,kırdılar beni, Bu kaçıncı darbe,sevmedim feleği, Gitti vuslatım,getirdi kederi, Dostum oldu gözyaşı,O elimden gideli.Damarlarımda dolaşan,kan değil ağı oldu, Bu kaçıncı ölüm,can kuşum elden uçtu, Vuslat hevesi içim de,gözde fer kayboldu, Dostum oldu gözyaşı,feleğin beni vurdu.Çok sevdim derken,O sevmemiş ne edem, Bu kaçıncı yıldırım,yüreğime düşen, Bilmedi giderken,aldı beni benden, Dostum oldu gözyaşı,arkasından bakarken.Vaz geçtim,kimseyi sevmiyeceğim ben, Bu kaçıncı sevgi,yüreğimden sökülen, Yüreğimi ağıdan temizledim,şükür derken, Dostum oldu gözyaşı,silinmemiş O kalbimden.
108
Ata Ulu Bey Hayat onun kalbini kırdı Sevdiklerinden ayırdı Oysa ne umutları vardı Gerçek babadır ATA ULU beyBir oğlu var sevilmek ister Dili baba yüreği anne der Gelin adayı çabuk karar ver Harbi Damattır ATA ULU beyEsra erol hanım öz yap çekimi Üzme programda ata abimi Bir Kardeşi var AİLE Hekimi Doktor Abisidir ATA ULU BEYDinimiz de evlenmek sünnettir Kız oğlana oğlan kıza minnettir Bu dünya fani ötekisi ebeddir Bahtın açık olsun Ata ULU beySende yaradanın güzel kulusun Güleryüzlüsün sevgiyle dolusun Seni sevmeyenin dili kurusun Bir sevgilisin sen Ata ULU beyDüğün yolculuğun esra erolla Gönlünde ki yare bir gül yolla Düğün yap oyna mendili salla Hayırlısı olsun ATA ULU BEY
110
Cennet mekan İstanbul Tarihi mozaikler sinesinde yatıyor Roma Bizans Osamanlı medeniyet katıyor Anadolu Rumeli fenerleri bakıyor Yedi tepe İstanbul iremine akıyor Medeniyet beşiği cennet meken İstanbul Boğazında gerdanlik şahaser köprüleri Asırlardır yan yana kilise camileri Birlikte yaşamanın ne güzel örnekleri Ayrı gayrımız yoktur gidelim hep ileri Ders almalı bunlardan cennet mekan İstanbulBurada yaşamanın mutlak bir bedeli var Yanlış yola saparsan inan gözünü oyar Uymazsan kurallara kapı dışına koyar Yeterki çalış didin burada herkes doyar Doğası çok harika cennet mekan İstanbulTürkiye sanayının nabzının attığı yer Gayri safi hasila değerler kattığı yer Evliya cengaverin burada yattığı yer Yaşanan tüm aşkların mcilveler sattığı yer Yaşamın yokuşudur cennet mekan İstanbulDeğerini kim bilir kimler anlar dilinden Dolmuş kütleler dolmuş Anadolu ilinden Eğitimden yoksunlar ders mi almış bilimden Anlayan anlar ancak desen desen kilimden Hafızaya kazınır cennet mekan İstanbulHayatin mektebinin beşiğidir İstannbul Almasını bilene ders öğreten bir okul Tutunmaya çalışır gurbetçi olan her kul Yeterki iş bul çalış zebil olur para pul Taşı toprağı altın cennet mekan İstanbulNe görkemli sırıtır boğazda yaalıları Çınar gibi ağaçlar kırmayın çalıları Yaşamın desenleri süslüyor halıları Gariplere yüklenir bir gün diker nalları Ekileni biçersin cennet mekan İstanbulİstanbul dedikleri taşı toprağı altın Yaptığınız işlere emek gözyaşı katın Hak hukuka riayet edersen açık bahtın Dürüstlük bahçesinde kurulacaktır tahtın Yaşıyorum diyorsan cennet mekan İstanbulAndıkça güzel kenti ruhumda çiçek açar Duygularım depreşır etrafa ışık saçar Heves özleme döner inanki keyfim kaçar Sıladan uzaktayım kalmışım burda naçar Ruhumu okşar gider cennet mekan İstanbulBuram buram tutuşur gözlerimde hasretin Maden gibi cevhersin benz betin bereketin Dokusuyla özdeşsin taşranın memleketin Nabzını tutar oldun değişmez hareketin Gönüllerde özlemin cennet mekan İstanbulHer gün yüzerce naaş abbas yolcu oluyor Göz yaşlı aileler o gün acı soluyor Ebedi göçenlerin yenileri doluyor Piyangodan çıkanlar saçı başı yoluyor Ecel teri döktürür cennet mekan İstanbulEskiden Pera idi şimdi Beyoğlu ilçe Türçe'nin en güzeli bozuldu gitti lehçe Ararsan bulur musun Sadabat'tan bir bahçe Topkapı vede Çarşı şimdi geçerli akçe Canın atardamarı cennet mekan İstanbulNe harika bir boğaz inci gibi bezenmiş Tanrım yaratırken de nede güzel özenmiş Tadını çıkaranlar vapurlarla gezenmiş Mıstık bir anlayışın ezgisini sezenmiş Tarihi coğrafyası cennet mekan İstanbulGurbet kahrı çektirip taşralarda dillenir Anılar iz bırakır dudaklarda zillenir Yaşam kösresi burda bilendikçe bilenir Genlerde taşınılan gelenekler bellenir Törpüler yaşayanı cennet mekan İstanbulSes cümbüşüne döner renga renk çarşı pazar Günlük nafaka için iğneyle kuyu kazar Birden zenginlik olmaz çoğalır azar azar Böyle güzel yapıya değer mi dersin nazar Yaşantısı çok tuhaf cennet mekan İstanbulYetmişiki buçuktan insanına rastlanır Çalışmayan insanlar mutlaka ki paslanır Hüzün gömleği giyip dolu dizgin yaslanır Hatasını anlarsa bir an önce uslanır Cahili adam eder cennet mekan İstanbulHoron dışardan kolay ya bir içine gir gör Var gücünle çalışıp mekik doku ince ör Adaletli zekat ver varlıkta olma sen kör Kör gelmiş kör gidiyor olmuştur zaten nankör Farklı kültür arzeder cennet mekan İstanbulCan canandan sorulur bezer can cananından Ahiretten haber ver cehennem kazanından Yasa tüzük işlemez kişinin azanından İbret al şairlerden reçete yazanından Yaşantıyı simgeler cennet mekan İstanbulYıllarca iş aş ile dağını aşanlara Hoşgörüye sarılıp gönülden taşanlara Ekmek parası için peşinden koşanlara Vatan bütünlüğüne beraber coşanlara Eşi benzeri yoktur cennet mekan İstanbulSığınacak bir liman aranır sokak sokak Aynı yollar denenmiş birde dön geriye bak Tutunmak ister isen canını dişine tak İsrafi aforoz et koy kendine bir yasak Kabul eder herkesi cennet mekan İstanbulYaşıyorsam burada cennet benim içimde Küçük bir ayrıntıdan mutluluk duy biçimde Yeteneğine güven iş istersen seçimde Sebat et sabırlı ol sıkıntı yok geçimde Mutluluğa güneştir cennet mekan istanbulMazideki yaşantım anılarımı süsler Nasıl zevk alacaklar doğayla olan küsler O eskidendiartık dağıtılmaz cülüsler Altın çağı yaşatır metrolar metrobüsler Bahar güneşi doğar cennet mekan İstanbulHüseyin Kara 12.01. 2009 ABD
592
Atatürk Eşsiz vatanın kara gününde, Samsun'da güneş oldun Atatürk Erzurum, Sivas düşman elinde, Göğsünü siper ettin Atatürk.Karınlar açtı, boştu külekler, Nasırdı elleri, yanmış yürekler. Silahlar, balta, satır, kürekler, Kurtuluş umudu oldun AtatürkDüşman mert değil, adi ve zalim, Gırtlağa dayandı Ege'de zulüm, Parola istiklal, olmazsa ölüm, Denize düşmanı döktün AtatürkKimi Kral dedi, Kimi Padişah, Beyazı çıkarıp giymişler siyah. 'Vatan kurtulur inerse silah, Cumhuriyet yakışır.'dedin AtatürkLaiklik sildi beyinde pası, Rençberin sofrada doldurur tası, Sayende bırakıp, gam ile yası, Gençliğin izinde büyük Atatürk.
80
Gururmuş? Sevgilim bana mektup göndermiş. Sende hiç gurur yokmu? demiş Yaşayan insanlara bak derim Yarısı yarım yarısı dertlidir.Sevgilim bana mektup göndermiş Sende hiç gurur yokmu? demiş. Ölen insanlara bak derim Ya içkidendir ölümleri, Yada kapkara olmuş durmuş, Kurumuş ölü kalbleri..
40
Şmal zirvelerimde kar soğuğu kalbim don tuttu kış duygularıma üslendiği ğün gönlüme cemre düştü ve buğulu ufkumda duman yer yer boğarken boşluğu şimalin esintisi yüreğimde bahar tuttu düş şimdi düşlerime düş gülüşlerinle düş şimdi kıvrak heceler gibi düş benliğime düş cemre düş düştüğün yerlerde kar korksun düş şimdi düşler şimal rüzgarlarınla savrulsun
52
Şairlerim nerdesin? Özledim vatanımda vatan severin gür sesini, Yedi düvele meydan okuyan Mehmet nerdesin? Vatan bölünmez diye Mehmet Akif’in haykırışı, Özledim bu sözü,haykıran şairlerim nerdesin? Ben endişe içindeyim ne günüm var ne gecem, Kimse anlamıyor beni bozuldu Türkçe lehçem, Sözümü anlamıyorlar her halde bozuk türkçem, Türkçe konuşan benim şair Yunus’um nerdesin? Sessiz elden gidiyor benim güzel memleketim Batı hayranlığı batırdı bozuldu da benim düzenim, ülkemi talan ediyorlar leş yiyen bu akbabalarım, Vatana sahip çıkacak alp erenlerim,nerdesin? Milletim dilsiz,sağır,gerçekleri de duymuyor, Vatanım elden gidiyor kimseler de aldırmıyor, Gafletle yapılan açılımla vatan parçalanıyor, Bu ihanete dur diyecek asıl milletim nerdesin? Hani senin ecdadın cihana adaletle hükmederdi, Gönderdiğin nameyle hükümdarın ayaklar titrerdi, Kendine gel uyan senin uykun bu kadar mı derindi, Fatih’im,Yavuz’um,Alpaslan’larım benim nerdesin? Halil ÇOLAK 12.08.2009 ANKARA
125
Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Eğitim ve öğretim-bel kemiği vatanın Toprak ve doğal kaynak-okuyarak canlanın Hayatın kaçınılmaz-vazgeçilmez unsuru Öğretmen sayesinde-gerçek sağlamdır suru Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Devletimin görevi-kanunu düzenlemek Okuyan öğreteni-önem verip dinlemek Millî değer uygarlık-temel sağlam olmalı İlmî ve teknolojik-yönetmelik dolmalı Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Ülkeler muhtaçtırlar-bilin birbirlerine Siyasî ekonomik-taşlar konsun yerine Dengeyi sağlamalı-sevmeliyiz milleti Ortadan kaldırmalı-bölen yıkan illeti Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Unutmamak gerekir-eğitim problemi Hâlledilmesi gerek-yok edin ikilemi Hedef savaşta değil-barışta korumalı Vatanın kalkınması-olmamalı yamalı Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Ulu Önder Atatürk-memleket kaderinde Okudu ve öğretti-hiç durmadı yerinde Adamıştır kendini-öğrenci ve okula Teknik sanat ve spor-önem verdi akıla Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır “.Dokuz Yüz Yirmi Sekiz-Yirmi Dört Kasım Günü' Başöğretmen olmuştur- arşa çıkmıştır ünü Evler ve apartmanlar-hele okullarımız Saygı sevgi hayranlık-uzanır kollarımız Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır Vatanın bütünlüğü-gönül birliği görev 'Tek Bayrak Tek Bir Millet'-öğretilmeli ödev Öğretmen Hasan Sancak-baş koymuştur bu yola İhanet edenler var-olmayın bize belâ Eğitim ve öğretim-öğretmenle sağlanır Cahillik bilgisizlik-okullarda bağlanır
177
Gök Şahit Gökte ki yıldızlar bilir, Yere akan şehidimin kanını Gökte ki ay bilir, Bu cennet vatanıÜstümüze toplar yağdırsalar ne fayda Dağlar önümüzde siper iken Biz kenetlenmişiz bir kere Bu cennet vatan adınaDenizlere mayın koydular Ama bilmez ki ahmaklar Balıklar bizden yana Bu cennet vatan adınaYüzyillar geçsede, Unutulmaz bunlar Zaten kim unutabilir ki! TÜRKÜM! diye haykiran şehitleri.
57
Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 Yine 19 Şubat kutlanır özel bir gün, İçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza, Uzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi, Öğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)
37
Bana Yine Bayram Geldi Neyleyim babam yok anamda çok uzaklarda bu gönlüm yine birhoş bayramlarda kimsem yok çok yalnızım buralarda bana yine bayram geldi neyleyim sevincim bayramlara vermiştim konu komşu bir araya gelmiştim yalnız bir yanımda dolar sanmıştım bana yine bayram geldi neyleyim bayramda bayram namazı kılınır namaz biter cemaatle bir olunur bayramlaşmadan yemeği yenilir bana yine bayram geldi neyleyim gel çocuğum el öpmeye gidelim büyüğün hatırını hoş edelim küçüğe lokumla şeker verelim bana yine bayram geldi neyleyim bayram geldi dostlar bırakın işi sen gitmesende bulunur bir kişi tanıtalım yavruya bu oluşu bana yine bayram geldi neyleyim gülerim ben size yine her bayramda ben buradayım aklım hep orada kötü haber olmasa allah verede bana yine bayram geldi neyleyim sağır der ki bizim yazımız buymuş üç günlük bayram yarım güne sığmış dost akraba eskiden hatırlıymış bana yine bayram geldi neyleyim 17 eylül 2009 hollanda
143
Yarınlara Sürgünüm Bu günü öldürdüm Yarın listemde Dünü ararım Bulamam istesem de Hayatı ilmek ilmek örüşümdeYanık yanık ezgiler Bir terennüm dilimde Güneşli dağ başları Vuslat kokulu sevgiler Fizik ötesi görüşümdeZirveden aşağıya indikçe Masmavi göllerde Hüznün bakışları Bir akis olur gözlerde Hayalim hüzne bindikçe Gurbetin kuşları Rakseder düşümdeBir sızı var Gelir bana her gece Uzun bir ırmak boyu Gittikçe büyüyen bilmece Güneş görmeyen bahar Dolunay bastığım döşümdeKelimeler bozgunda Hücumlar hecelere Uzatamam Mezar taşı süsü ellerimi Ufku kızaran gecelere Hasret kışı ayazında Üşürüm deBu günü öldürdüm ben. Yok artık bu günüm Düne eyvallah demeden Yarınlara sürgünüm Acı acı gülüşümdeVuslat kokulu sevgiler Fizik ötesi görüşümde Gurbetin kuşları Rakseder düşümde Güneş görmeyen bahar Dolunay bastığım döşümde Uzatamam Mezar taşı süsü ellerimi Ufku kızaran gecelere Hasret kışı ayazında Üşürüm de Yarınlara sürgünüm Acı acı gülüşümde29 Temmuz 2005 Cuma, İst.-Kartal 21.36
135
Bitir Şu Gurbeti Tara perçemini tara, Sevdan ile düştüm dara, Ya mektup yaz ya da ara, Gel de bitir şu gurbeti, İçelim düğün şerbeti.Dağlara yazdım adını, Dilde bıraktın tadını, Hey be gönlümün kadını, Gel de bitir şu gurbeti, İçelim düğün şerbeti.İndim çeşmenin başına, Oturdum ıslak taşına, Düşemedim yar peşine, Gel de bitir şu gurbeti, İçelim düğün şerbeti.Boynuna altın takalım, Eline kına yakalım, Gel balayına çıkalım, Gel de bitir şu gurbeti, İçelim düğün şerbeti.
73
Hakkım İlan ediyorum herkese, Ev sahibime de. Kira vermeyeceğim bundan böyle. Ve ayrılmayacağım buradan. Ben de dünyalıyım, Benim de alacağım var bu dünyadan. Bırakmayacağım hakkımı ellere, Çok ısrar ediyorsa ev sahibim, Anlayışlıyım, Alsın evini götürsün başka yere...
37
Mutlu yaşa Güneş ufuktan umutla doğuyor, her gecenin sonunda sabahı buluyor. Sen yoksun yanımda uykularım kaçıyor, sensiz dünyama güneş doğmuyor.Sende mutlu yaşa, üzülmeye değmez, bir gün sende seversin, gülersin elbet. Sev de mutlu yaşa, üzülmeye değmez, sende beni seversin, seversin elbet.Karşıki dağdan güneş batıyor, gözyaşlarım sel gibi akıyor. Sensiz geceler beni yakıyor, sensiz uykularım hep kaçıyor. Geceler karanlık, sensizlik ölüm, kutupta güneş, ne zaman doğar.
65
Deniz Feneri Sen Deniz Feneri Hüzünlü bir kış günü başladı yolculuğun Çocukluğun yıkık kentlerde Ve kesme kaya caddeli ahşap evlerde geçti. Okuma yazmayı öğrendiğin Gazetelerdeki terör sayfaları Ve Haliç tersanelerinde korsanlar Evden çıkarken vedalaşırdı babalarla evlatlar...Her sokağın başında anaların isyanı dururdu Ve günler kısa ama geceler uzun olurdu. Bir kurşun bir liraya Ve bir hayat bir kurşuna mal olur, Senin doğduğun yerlerde İnsanlar can evinden vurulurdu.Sen Deniz Feneri Sarayburnu'nun dimdik delikanlısı Yavuz zırhlısında deniz piyade eri Yetmiş ikiye dört çakı gibi asker Arkadaşının kaza kurşunu izini sırtında taşıyan Ve giderken bıraktığı sevdiğini döndüğünde bulamayan...Yıkar mı bizi bu sevda! Bir aşk delikanlıyı bozar mı be adam?Hadi kalk! Eski günlerde olduğu gibi Karanlığa yine ışık yak!Arka bahçedeki mahalle kavgalarında Kaşına sapan taşı geldiği günden beri Hani kanına kanımı sürdüğüm o günden beri Can dostum ve kan dostum İster kalbine gömdüğün sevdamın aşkına İster Allah'ın aşkına Kalk bir ışık yak ve bir kor düşür yüreğimize Savaşmak ne güzel bir şey uğruna Ve yeniden âşık olmak...Ve Sen Deniz Feneri Sarayburnu'nun dürüst delikanlısı Kalbine gömdüğün aşkın Gönlündeki sevdan ve aydınlık gözlerinle Senin işin karanlığa korkuturcasına bakmaktı Ve sana en yakışmayan şey ağlamaktı.Deniz Feneri Unutmadık o günleri Sevdamız yüreğimizde gizli kalır Ve mahallenin kızına âşık olmak Ayıp sayılırdı Bir kıza âşık olmak bir de parkayı çıkarmak haramdı Ve dünya dedikleri şey yalandı...Paranın geçmediği günler vardı gençliğimizde Ve namerdin yıkamadığı mertliğimiz Silah çekmek ve tespih sallamak değildi delikanlılık Tespihi çekmek, silahı saklamaktı Yazık... Gün geldi delikanlılık kabadayılığa yenildi Sonra üç kuruşa satılan sevdalar ve ucuz aşklar Artık senin işin değildi...Sen Deniz Feneri Sarayburnu'nun dik ve yitik delikanlısı Ne geçmişten yükselen ağıtlar anlıyor seni Ne de geleceğe satılan aşklarSen doğarken bir ölüm şaşkınlığıyla Gökyüzüne uzanmış düşmanlık türküleri Suçüstü yakalanırken en güzel umutların Gözlerini bir ihanet anında açmışlığın Ve yakmışlığın gecenin karanlığına en derin aydınlığınıHey Deniz Feneri! Parayla satın alınamayacak aşkların sevdalısı Çektiğin çileleri özenle saklıyorsun seyir defterinde Sarayburnu'nun dimdik ve yakışıklı delikanlısı...Gidiyorsun belki Deniz Feneri Sana 'kal' diyemem giderken Sevmek kadar ölmek de kader Ama giderken bile ışığın yol göstersin kayıp gemilere Gözlerin gökyüzünü aydınlığa bürüsün Ve sen ölsen bile bir gün Nâmın yürüsün Ve sen ölsen bile bir gün Nâmın yürüsün...
354
'"Çekim" Yazım ÇekimEvrensel sistemde çekim, her alanda görülüyor! Atom çekirdeklerinin etrafındaki elektronlardan tutun, güneş sistemi ve galaksilere kadar aynı kural işler! Kütlesi büyük olan diğerlerini çekim gücü ile etrafında dolandırır! Bu zincirleme çekim (Cazibe, Gravitasyon) etkisi ile evren dengede işler! Kütle çekimin denge halini muhafaza ettiği durumlarda, Güneş sistemi gibi düzenlilik gözlemlenir! Çekimin aşırı olduğu durumlarda, madde ve ışık yutulur ve bir kara delik oluşur! Su burgacı, girdap gibi! Kara delik tarafından yutulan madde ve ışık kritik noktaya geldiğinde kusulur, patlar ve etrafa saçılır! Bu Doyum noktasında patlama da denge içindir, kara deliğin de evreni yutmasına izin yoktur! Bu çekim olayının sosyolojik boyutuna bakalım! Çekim etkisi büyük olan öğretiler ve ideolojiler diğerlerini yutarak kara delik oluşturur! Kritik noktada ise tüm çektiklerini kusar, patlar ve etrafa yayılır! Secde Adem'e yapıldığına göre her şey açık yani melekler, Adem'e secde ettiğine göre bu evrenin ademe eğilmesi gibi. Aynı kütle çekimin evreni bükmesine benziyor, insan evreni kendi çekimiyle büker! Tarihsel süreçte gözlemlenen büyük imparatorluklar ve güçlü firavunlar da kara delik gibi tüm insanları içine çeker ve kritik noktada kusar, patlar! Roma imparatorluğu ve Osmanlı imparatorluğu da buna benzer! Çok şişince, kritik noktada dayanamaz ve patlar! Güçlü dinler de böyledir; Hıristiyanlık patladı Katolik ve Protestan olarak bölündü! Müslümanlar hem de ilk aşamalarda patladı ve mezheplere bölündü! Hala bunun yansımaları insanları “Mezhep kavgaları” şeklinde etkiliyor! Benzer şekilde ideolojiler de şişince patlıyor! Kominizim patladı sosyalizm şeklinde bir süre dayandı! Kapitalizm de son dönemde patladı ve şu an bu patlamanın yansımaları yaşanıyor! Faşizm ilk patlayanlardandı ama etkisi her dönemde kendini gösteriyor! Yani sıkışan diktatörler bir bir patladı ama yenileri “Diktatörcük” şeklinde doğmak istiyor! Öğretiler ve ideolojiler, ilk çekim ile hızla kabul görür; zamanla şişer ve kritik doyma noktasında patlarlar! Bu evrendeki kara deliklerin seyri gibidir! Yani öğreti ve ideolojilere sınırsız ve sorgusuz kapılmak, kara deliğe kapılmak gibidir! Nasıl kara deliğin bütün evreni yutmasına izin verilmez ise bir öğreti ve ideolojinin de tüm insanlığın algısını yutmasına izin verilmez! Kara delik, yuttuğu madde ve ışığı nasıl geri kusar ise öğretiler ve ideolojiler de yuttukları insan aklını ve potansiyelini geri kusar! Kusturulur! Güneş, gezegenlerini aşırı çekip yutsaydı Dünya da olmazdı! Yani öğreti ve ideolojilere kapılan insanlık, bunlarda yok olmasın diye Allah bir denge koymuş. Buna da “Sırat” denge durumu diyebiliriz! İnsan cazibeye kapılır bu cazibe bazı Cennet hayali de olur Dünya sevgisi de olur! Dünya sevgisine kapılan bu yolda kendini kara deliğe atmış olur! Ahrette Cennet hayaline kapılan bazıları ise Dünyayı terk edip ahreti de kaybeder! Bu nasıl olur? Dünya ahretin tarlası ise burada ekmeyen orada biçemez! Burada gereksiz yasaklar ve korkulara kapılıp doğruca yaşamayan kendini sınırlayanlar, ahrette de mahrum kalabilir! Bu da beklentinin çıkmaması durumudur ki Cehennem, aslen odur! Yani Dünya da güzel yaşayarak, Cennet ekilecek yoksa Dünya‘da yaşamı gereksiz sınırlayıp, ekmekten vaz geçip Ahrette hayal kırıklığına düşmek kaçınılmaz olur! Dünya da insanı iki uç çeker; birisi Dünyanın çekimi, bu insanın gaflet içinde sadece mal toplamak, hırsla kazanmak ya da zevklere düşüp kendini mahvetmesi şeklinde olur! Diğeri de Ahret kazanmak uğruna Dünya’da gereksiz yere kendini sınırlaması ya da toplumsal kabul ile toplumun bireyi sınırlaması şeklinde olur! Her ikisinde de insan ziyandadır! Din savaşlarını anlatmaya gerek yok, Orta Çağ’da derinlemesine yaşandı ve hala sürüyor Orta Doğu’da! Son tahlilde; madem dengesiz olan her çekim, kara deliği doğuruyor ve sonrası çekilenlerin kusulması ve patlama oluyor! O halde kara deliğe kapılır gibi bir görüşe, öğretiye ya da ideoloji veya dinsel bir inanca kapılmamak gerek! İnsan her durumda “Sırat” dengede olmak durumundadır! Dengesizlerin çekim gücüyle kara deliğe döndüğü de gözlemleniyor zaten. Aklını kullananlar için sorun olmaz bu denge kurmak işi. Yeter ki kişi kendi algısına güvensin, kendi aklını kullansın; başkalarının aklıyla hareket edip kendini kara deliğin kucağına atmasın! Hani bir "Azrail fıkrası" vardır; bir uçak düşer uçaktaki değişik toplumlardan ve ırklardan pek çok insan ölür! Azrail şöyle söylenir; "Her biri, ayrı ayrı yerde iken işim daha zordu! İyi oldu bu uçağa doluşmaları! " Toplumlarda da bu durum böyledir, hatta çağlarda, dönem ve devran da böyle işler! Topluca aynı eğilimde ya da yanlışta veya doğruda olan insanlar bir döneme toplanmıştır o dönemin güzellikleri ya da rezilliklerini yaşarlar! Bu nedenle kalabalıkların eğimine doğru bir seyir vardır! Bu bilinir ise bazı toplumların neden refah içinde yaşadığı, bazılarının da rezalet içinde süründükleri daha iyi anlaşılır! İçlerinden çıkan arifler veya zalimler ise o dönem ve o devranda çoğu zaman etkisiz kalır! Yani insanlar refah içinde aklını kullanarak yaşıyor ise o devranda zalimler etkisiz kalır, insanlar pislik içinde yaşamayı seçtiğinde ise arifler etkisiz kalır! Büyük resimde kusur yok. Selametle,Ahmet Bektaş
739
Bayram Duası Ya Rabbi tadına bütün milletin, Varacağı bayramlara eriştir Milletinin yarasını devletin, Saracağı bayramlara eriştirDevletin milletin verip el ele Kimsenin kimseyi etmeden köle, Zenginin fakirin gönül gönüle Gireceği bayramlara eriştir.Fukaranın rezil olduğu değil, Hastanede rehin kaldığı değil, Memurların zekat aldığı değil Vereceği bayramlara eriştir.Her mübarek bayram gelince böyle, İşçi köylü mahzun olmasın öyle, Cebinde harçlığı göğsünü şöyle Gereceği bayramlara eriştir.Enflasyon insin diye çok estim, Anladım ki biraz hayalperestim, İnmesinden artık umudu kestim Duracağı bayramlara eriştir.Ya Rabbi halimiz ayandır sana, Tahammül kalmadı dökülen kana, Savaşın kavganın, terörün sona Ereceği bayramlara eriştir.Sağımız solumuz düşmanla kaplı, Sırtımızda nifak hançeri saplı. Yüreklerin birlik beraber toplu Vuracağı bayramlara eriştir.Ben desem devletin gücüne gider, Bunlar ne av yapar ne koyun güder, Hepimizi başta gerçek bir lider Göreceği bayramlara eriştir.Arif der ki Ya Rab Müslüman Türk’üm Bu düzen tartmıyor çok ağır yüküm, Türk’ün ve İslam’ın yeniden hüküm Süreceği bayramlara eriştir.
144
Göç Zamanı.... GÖÇ ZAMANI… Başlar öne eğik,toplanmış herkes… Ufukta sefer var, dost göç zamanı! ... Çıkmıyor kimseden ne ses, ne nefes… Ufukta sefer var, dost göç zamanı! .... Toplanmış çadırlar, ipler, direkler…. Ayrılıktan yana mahsun yürekler…. Zorlu bir yolculuk bizleri bekler…. Ufukta sefer var, dost göç zamanı! ... Hoşça kal ovalar, kırlar, bayırlar…. Hoşça kal kırgülüm,otlar, çayırlar! ... Hoşça kal karlı dağ, patika yollar…. Ufukta sefer var, dost göç zamanı! .... Hoşça kal suyundan içtiğim pınar, Hoşça kal aşkımı kazdığım çınar, Baktıkça sizlere yüreğim yanar… Ufukta sefer var, dost göç zamanı! ... Hoşça kal ey obam! Ekip- biçtiğim, Hoşça kal aşkından candan geçtiğim, Hoşça kal kendime sırdaş seçtiğim, Ufukta sefer var, dost göç zamanı! ... Hoşça kal ceylanım, yaban kekliğim, Hoşça kal minik kuş,ekmek verdiğim, Hoşça kal vatanım candan sevdiğim, Ufukta sefer var, dost göç zamanı! ... Gidişimiz belli, çok uzaklara… Dönmek mi, imkansız bu topraklara… Kervanı yürüttük, düştük yollara… Ufukta sefer var,dost göç zamanı! ... 06.01.2010 Saat; 21:30 Adnan Özkan (Yanık Sevdalar)
163
Eskidendi bazı fotoğrafların var kitaplarımın arasında kalmış okurken ayraç olarak bırakıp sonrada orada unuttuğum ... onca zaman hiç solmamış sevdanın rengi hala yanaklarında gözlerin hala açık yeşil saçların gün batımı renginde ... boş ver tüm bunlar eskidendi kelebekler çoktan başka bahara gitti
42
Cümle Aralarında; Sevdiğimizi Ararız: ANADOLU İÇİN! . = 000.003 = 04 Ocak 2013 Cuma 22:02:57Düşünen Düşünürlerin Düş Ürünleri ile ANADOLU İÇİN YÜRÜMEK! . = 000.003 = Düşünen Düşünürlerin Düş Ürünleri ile ANADOLU’DA İLERLEMEK! .“YALNIZLIK” Adlı Romandan:Bana müzik gibi tesir ediyor. / Sayesinde / yakın bir yerde bulunduğunu anlıyorum. / O kadar mesudum ki… / Düşündüğüm için yazıyorum. / Biliyordu, kitaplardan okumuştu / kalbinin tatlı tatlı vuruşları ile. / Konuşmadan, derin bir sükût içinde, kendisine verilen vazifeyi tamamlamak için / huzur içinde bir nefes aldı. / Tebessüm ederek / düşündü. / O zamana kadar hiç olmadığı bir şekilde rahatladığını hissediyordu. / Kendisini hiç bu kadar iyi hissetmemişti. / Her bakımdan kendisinde hayatiyet seziyordu. { Kitap Yazarı: A.J. CRONIN – Çeviren: Leyla YAZIOĞLU – Arif BOLAT KİTABEVİ/İSTANBUL 1957 – Kitap Cümlesi Seçki Sırasını Derleyen: Kemal KABCIK/ANTALYA/04 Ocak 2013 Cuma 22:14:47 – Seçki Derleme Sayfa Numara Arası: 073. ile 075. Sayfadan Derlenmiştir.} Kendi Düşüncemizin Düş Gücü ile DAHA DOĞRU OLANI KEŞFETMEK! . = TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ = Kendi Düşüncemizin Düş Gücü ile DOĞRUYA ÖMRÜ VAKFEDEBİLMEK! .
174
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 16 - Bölüm HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 16 - Bölüm Saygıdeğer gönül dostlarım. Cami derneğinin başında olmakla kültür ve sanat etkinliklerinden kopmamıştım. Isparta şehrimizde yapılan Halı gül turizm festivallerini yakından takip ediyordum. Kameramla çektiğim çok arşivlerim var. Türkü imparatoru sayın: İbrahim Tatlıses ile gül bahçesini dolaşırken ben ona bu gördüğün güzellikleri şiir yaptım deyince Gül kokuyor şiirini okumamı istedi. Ulusal basın kanallarından gelenler de çekim yaptı. Dikenler içinden sünmüş, Pembe renk yeşili sevmiş, Bu yöreler ne güzelmiş, Yapraklarda gül kokuyor. Neler üretir saçaklar, Yaşı kuruyu kucaklar, Esansı sevdi ocaklar, Topraklarda gül kokuyor. Bahçe duvarı örülmüş, Balkon üstüne bürünmüş, Saksıda bile görülmüş, Sokaklarda gül kokuyor. Aynalar şahittir buna, Hediyem olacak sana, Hak verirsin sende bana, İnsanlarda gül kokuyor. Halıları desen desen, Sevgidir içinde esen, Hayran olursun gelirsen, Isparta da gül kokuyor, Tazedir sebze pazarı, Değdirme sakın nazarı, Zekidir şair, yazarı, Türkiye de gül kokuyor. İmparatorla birlikte valimiz, belediye başkanımız, diğer misafirler alkışladı. Fuar alanında şiir okudum ama henüz kendi stadyumumuzda şiir okumak nasip olmadı ama, burada da sanatçımız sözü bana ait türküyü okudu.Sayın: Esra Ceyhan hanımefendi de Güzellikten bahseden şiirimi okumuş oldu. Bu şiir bana Türkiye birinciliğini kazandırdı. On beş kıta ama azı paylaştım. Gül suyu ile yüzünü yıkarsın, Gül kremi ile cildine bakarsın, Gül yaprağını dostuna atarsın, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Meyve ağaçları doğayı süsler, Gül reçeli vitamin verir besler, Gül bahçesinde cıvıl cıvıl sesler, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Gül şampuanı saçlarını yıkar, Gülün sabunuyla kirlerin çıkar, Gülün esansı ile vücudun kokar, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Oda, koridorlar salonlar halı, Aşkına güç verir bir tek gül dalı, Havası temiz olursun sevdalı, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Eğirdir can adada gönlün kalır, Gölüne dalsan yorgunluğunu alır, Çevre duvarı gül ile dolanır, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Tüm hastaneler hastalara şifa, Bu ile yerleşen sürüyor sefa, Vazgeçmen imkansız gelsen bir defa, Güzelliğin simgesidir Isparta'm. Şiirini okuyunca Zeki Çelik beye teşekkürler diyordu. Caminin projesini geniş çaplı düşünmüştüm. Şarkikaraağaç ta meyve üretimi bol olduğu için kooperatif oluşturup soğuk hava deposu yapacaktım. Cami hafriyatını aldırıp temel atacağım zaman belediye seçimi olunca benim soğuk hava depo hayalim gerçekleşmedi. Çünkü belediye başkanı değişti. Cami arsası da çok küçülmüş oldu başka yere taşındı, sıkıntılar yaşadım. İlçe müftümüz sayın: Seyfettin beyin duasıyla temelini atmış olduk. Yapım sırasında usta belediye başkanının adamı olunca projeyi bozup kafasına göre yapmaya çalışıyordu. Başkanda dernek tanımıyorum diye tabelayı söktürüp siyaset sergilemeye kalktı. Beni seven arkadaşlar telefon etti durumu bildirdi. Isparta dan ilçeme gelerek başkanı arıyordum ama telefonunu açmıyordu. Çünkü ben siyaset değil sanat adamıyım. Hayırlı bir işinde siyasete alet olmasını istemem. Başkanla diyalog kurup yanlışını hatırlattım. Benim cami projemden vazgeçmeyeceği anlayınca sağ olsun oda destek vermişti. Hacı Musa benim yardımcımdı. Kararlılığıma şaşıyordu. Çünkü ben Allah rızası için başkandım. Camiyi üç yıl içinde ibadete açmış olduk. Eksiklerimiz de vardı. Başkanın amcası hacı Ramazan Özdemir'e minnettarım. Çünkü caminin yapımında destekleri büyük oldu. Ben caminin çevresini maaşımla çini yaptırmak isterken bana kefil oldu. Kendisi de hutbe, minber, kür siyi yaptı. Taban tahtasının çakılmasına vesile oldu. Beş yılda büyük ölçüde tamamlayıp müftülüğe teslim ettik. Emeği geçenlerden Allah razı olsun diyorum. (Amin) Ben ara sıra Bey köyüme uğrayıp bağ, bahçe işlerimle de meşgul oldum. Merhum analığın mirasının bağı bakılmayınca dağ olmuş, tarlası da yol olmuş. Elimden geldiğince yeni fidanlar dikerek yeşertmeye çalışıyorum. İnsanoğlu çocukları büyütüp, dallanıp budaklanınca her karakter de kişilerle karşılaşıyor. Bende öyle bir talihsizlik yaşadım. Kendini dev aynasında sanıp hısımlarına hasım gibi davranıp hediyelerinde en basitini sunup kendini de basitleştirdi. Nasıl mı? Pazarladığı badem, cevizlerin kırıklarını göndererek. Ben hediyeleşmenin sevgi bağını artırdığını hadislere dayanarak söylerim ama sunduğun hediyenin de yüz güldürmesi lazım. Eve geldiğimde Eşim... hediye göndermiş dedi ve poşeti açtı. Çocuklar avuçlamaya kalktı ben durun dedim içinde düzgün yenecek bir gıda da yoktu. Ben bunu doğru çöpe atın kurtlar, kuşlar yesin. Çok şükür sizleri besleyip büyütmek için ben bu ilde ham ballık yaptım yinede sizlere artık yedirmedim, çünkü iyilerine layıksınız. Osman amcam bir grup arkadaşıyla yapılmasına vesile olduğum camiye bakmaya gitmiş. Arkadaşları da yeğenin köyümüzün camisini unuttu deyince. Amcam da bana durumu bildirdi Gerçekten köy camimiz de onarımlar vardı. Bende gittim. Benden ne gibi yardım istiyorsanız söyleyin dedim. Amcam da Görmüyor musun oğlum caminin kapı penceresi yok dedi. Tamam dedim. İmalatçı arkadaşıma telefon ederek kapı pencereleri taktırıp ödeme yaptım. Torunlarım büyümüştü oğlum Diyarbakır da çalışıyordu. Ziyaret gidince çocuklar çok sevindiler. Torun okulda Türkçe dersinde dedem şair diyerek öğretmenine övünmüş. Öğretmeni de madem öyle dedene söyle öğretmenle ilgili şiir yazsın demiş. Torun Zeki: Dede öğretmenime senden bahsedince oda benden şiir istiyor dedi. Bende tamam oğlum istediğiniz şiiri yazarım. İlkokul tahsilimin dışında hiç öğretmenim olmadı ama! tüm öğretmenleri benim öğretmenim sayarak duygularımı dile getirmeye çalıştım. Torunum şiiri öğretmenine sununca öğretmeni şaşırmış. Oğlum bu şiir heceli, usta şairlerin şirine benziyor dedene söyle okulumuza teşrif etsin bizlere kendini tanıtsın. Torunum sevinç içinde eve geldi durumu bana anlattı tamam oğlum dedim. Not: Gerçek hayat hikayemin devamın 17 ve Son bölümdedir.
796
.Gurbet Gurbet yalnızlıktır hiç tadı yoktur Dert, kasavet, tasa, hepsinden çoktur Sevdiğinden ayrı, yaşamak zordur Kulağına küpe, olsun KARDEŞİM! Sıla hasretini, gurbetçi anlar Bağırları yanık, yürekte korlar Rüyasında ana, baba ve dağlar Ne yazsam az gelir, vazgeç KARDEŞİM!
38
Şâvkın nerede.. Konu:Dolunay..Bazen hilâl bazen şeklin dolunay Pırıl pırıl parlıyorsun gecede Yıldızların arasında elmas gibisin Yeryüzüne düşen şâvkın nerede..Suya değsen cayır cayır yakarsın Yeryüzünü aydınlığa boğarsın Gün batımı,göğe ışık yakarsın Yeryüzüne düşen şâvkın nerede..Karanlığın cihânısın dolunay Yeryüzünün fenerisin dolunay Varlıkların umudusun dolunay Yeryüzüne düşen şâvkın nerede..Gülümse gökkuppede gönlünce parla Senin ışığına muhtaç gecede doğa Işık saç doya doya dünyaya Dolunay,yeryüzüne düşen şâvkın nerede..Tarih:15.06.2010
63
Kırık Ayna Kırık aynadaki bir suret gibi geçiyor günlerim Bir bütünüm ama her bir parçam ayrı yerde aynı zamanda Toplamaya çalıştıkça dökülüyor parçalar bir bir Kan rengi bir sızı kaplıyor içimi ansızın; adı hasret Kesilen duygularımı acıtmıyor artık kırık parçalar Artık sevda türküleri söylemiyor geceleri baykuşlar Hasret ağlamıyor artık kayıp giden yavru yıldıza Bir başka bahar yok artık bu son kavgam sevdanla Noktalara küskündüm nicedir, virgüle hasret. Artık virgülü sildim, noktayı koydum bitmeyen sevdana Kırık aynadaki bir suret gibi geçmeyecek artık günlerim Yeni bir ayna aldım, rengarenk boyalar sonbahara inat Yeni resimler çizeceğim aynama, taze baharlardan...
96
Düğününüz Kutlu Olsun! Amacını Bilen Kızım Duydumki hazırlanmış katarın yolcusun Umut gemisi kıyıya demir atmış misafirsin Hayat ağacın esenlik dolu bir ömür sürsün Sağlıklı bir yaşam ömürboyu ikizin olsunMutluluk penceren daima ap açık olsun Duydum bir mayısta Hollanda'da evleniyorsun Geleceğin huzur ve mutluluğu sana duam olsun Dilerim Ulu Tanrı'dan silahın hep barış olsun! Hoşgörünün yeri gönlün, sevgi denizi yüreğin olsun. Önce kendine,sonra insana vereceğin sevgin olsun. Tozpembe ufuklar seni bekliyor,artık evleniyorsun Tüm içtenliğimle evlilik günün ve düğünün kutlu olsun! 26 Nisan 2015 Alanya'dan sevgilerimle.
84
Şu Bitmeyen Ayrılık Kadeh kırık,kalp kırık Dudağımda hıçkırık Sarhoş etti gönlümü Şu bitmeyen ayrılık...Bir kelime,üç hece Onu içtim her gece Çözülmez bir bilmece Şu bitmeyen ayrılık...Bahtım geceden kara Hasret,acıyan yara Düşürdü beni dara Şu bitmeyen ayrılık...Ateşimi kül etti Yüreğimi çöl etti Billahi cana yetti Şu bitmeyen ayrılık...
47
Gençlik Bir Hastalıktır 3 Bir gençlik masalını dolamışsın diline Şaşıyorum bey’fendi senin şaşkın halineOturursun ‘ah gençlik’, kalkarsın ‘eyvah gençlik’ Kala kala dilinde kalmış sadece dinçlikSanki sen her şeyini gençliğinde kazandın Halbuki herkes bilir, gençliği harcayandınKimlere sarılmadın ondan kurtulmak için Nelerden vaz geçmedin yetişkin olmak için Nice denizler geçtin, aşılmaz dağlar aştın Şimşekler elindeydi, rüzgarla arkadaştınHerkes sana gıptayla bakarken sen dertliydin Her deli gömleğini çaresiz hep sen giydinUnuttun mu yıllarca kıvranıp durduğunu Çare diye gönlüne kelepçe vurduğunuHani derler ya zaman her derdin ilacıdır Ama her ilaç gibi zaman da çok acıdırYıllardır tadıyorsun acıya doymadın mı Şu gençlik masalını kenara koymadın mıBey’fendi şu gerçeği hiç değilse sen anla Gençlik bir hastalıktı, geçti gitti zamanla Temmuz’2013
113
Acı Hasret Türküsü Yazılmış alnıma kara yazılar, Sen uzaksın hasret acı ben garip. Hasretin; Bağrımda yara, sızılar... Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.Bakarsın görmezsin gözünde perde, Hani arıyorduk? Mutluluk nerde! Bin türlü dertleri topladık ser'de, Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.Ayazdır gecesi aşık gönlümün, Sabahı fırtına hoyrat ömrümün, Nicedir halleri ahu gözlümün? Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.Taşkın sellerime yağmurlar yağar, Yağdıkça, kasveti içerim boğar, Bazen güneş bile tersinden doğar, Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.Menzilim uzakta, yollar müşkülü'm, Ne kemik ne kandır, ruhtur teşkili'm, Hayali sözlere benim işkil im... Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.Bazı düşündükçe dalar gözlerim, Dökülür dilimden ona sözlerim, Nasıl bir sevda ki her an özlerim, Sen uzaksın, hasret acı, ben garip.22.04.2015/Kahramanmaraş.
116