poet
stringlengths
3
47
title
stringlengths
1
168
poem
stringlengths
3
159k
Ozan Efe
Yolculuk*
gidebilirsen umudu yeşermeden sevinç kondurup sevdaya düşürmeden tomurcuğunda yaprak çıktı çıkacak dudağına bal sevgiyi pişirmeden dönebilirsen yalnızlığından bana söylenir ezgi seviyi şişirmeden
Mustafa İbiş
Yolculuk
Kader diyoruz ona,nedir bilemiyoruz. Vuslatlı bir yolculuk,daima gidiyoruz, Dur bekle diyen var mı ilerde görünecek. Bilmiyoruz ki kader nereye götürecek.
Ali Baksı
Yolculuk...
Bir yolculuk yaptım Yanımda sen.. Ve...hayat dolu YİNE..SEN!
Celal Akpınar
Yolculuk
Ey faniler, ey Allâh'ın yeryüzünde halifelendirdiği insan, toprağa bakınız, güneşe bakınız, sulara bakınız, kainata bakınız ve intizamlı aleme bakınız. Fakat asla arkanıza bakmayınız.Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.... Unutmayalım, yolcular değişir, yol değişir ama; Menzil değişmez. Yolculara bakıp, yolu tanıma. Yola bakınız ve yolcuları tanı. Yolcular hakkındaki değer tanısını ona göre veriniz. Vahim olan, yolun yolcusuz olması değil; Asıl vahim olan yolcunun yolsuz (ahlâksız) olmasıdır. Hedefsiz, gayesiz, amaçsız, yolsuz, şaşkın, harcaii ve savrulai durumdadır. '' En doğru yol, en dikensiz yoldur.'' diyenler beni ve sizleri aldatıyorlar. Onlar karanlık evlerinde kaybettiklerini sokak lambasının altında arayan şaşkın ve nefsi dost edinenlerdir. Ey akıl sahipleri aldırma! ... Ayağımıza batan dikenler ve önünüze konan takozlar aslında güllerin habercisidir. Dikenine katlanmaktan sözi lisan edenler, aşıkmış gibi davranan aslında riyakârlığın aşığıdırlar. Gerçek aşık ve maşuk olanlar ise dikeniyle bereber sevenlerdir. Dostlarım, yollar yürümek ve vuslatı menzile erişmek içindir. Fakat, gerçekleri de unutmayınız; Yürümekle varılmaz, lakin varanlar yürüyenlerdir. Yollar boyunca yola yola çıkıpta yürüyemeyenleri, yolda oturup gelen geçenin ayağına çelme takanları, yolda nefsifizik uyuşturucularla keyf çatanları, demir ağlarla çevirdiği yolları kendilerine zindan edip voltacı güruhları, maratona son sürat hızlı girip, son düzlükte yollarda yatanları ve dağıtanları, yürüyüşün uzun ve zahmetli olduğunu görünce, fal bakıp zar atanları, koşmayı bırakıp yolcular, yola ve menzil üzerine kalem oynatanları, ayağına batan tek bir çakırdikenin faturasını çıkarıp, ömür boyu tafra satanları, beyaz atlı ''Kurtarıcı'' gelecek diye ufka bakıp aklını dağıtanları, yanlış kılavuzlara kızıp yola taşatıp, sınırları aşıp azanları göreceksiniz. Ey faniler aldırma yürüyünüz.Sinene ve kalbinize ilmi akıldan başka takmayınız. Haritan Kurân-ı Kerîm, kılavuzun Ahmed, pusula aklın, gücün iman, azığın amel-i salih, yakıtın sevgi, karekterin güzel ahlâk, aksesuarın edep ve adab-ı disiplin, koşuculuğun merhamete, adın izzet ve şeref olsun! ... Fanilerin ve biz beşerin bir çoklarımızın gittiği yol yol değildir. Asıl yol akıl sahiplerinin ve büyük günde azık götürenlerin yoludur. Yollarda vereceğiniz her molalarda öz eleştiri duraklarında vermeliyiz. Unutmayalım! Tövbe arınmışlığa bir adım ve özeleştiri yakarışıdır. Kendilerini hesaba çekebilen başkalarınca mizana çekilmekten kurtulur. Her molalarda adımlarının doğru yolda olup olmadığını, koşman gereken menzil istikametinde koşturup koşturmadığını, kontrol etmemiz pişman olmamamız için elzemdir. Yön tayini sık sık gerekli olabilmektedir. Haritayı en güzel tutabileceğin yer kalbimizdir. Nefsin ve sağlığın kapısı oruca kurban olabilmektir. Pusulamızı ve aklımızı sahte manyetik alanlardan, parazitli nesnelerden uzak tutalım ki ibremizi ve yönümüzü saptırırlarda heberiniz olmayabilir. Ey faniler aman dikkat! ... Emniyetli bir yolculuk için gerekli levazımatlar bilinçlerle gelir. Bilinçlerinizi tahrif edecek her türlü uyuşturuculardan uzak durmak zorundayız. Hobilerin, fobilerin, zaafların, korkuların ve bilincin akıl üzerine travma ve saptırıcı etkilerini iyi hesap etmeliyiz. O'ndan başkasından korkarsan ve korktuğunu başına musallat edeceğini kesinlikle bilmeliyiz. Bu dikenli ve engebeli yollarda düşeceğimiz en büyük tuzak, yersiz korkuların beynimizi ve aklımızı esir kapanıdır. Yani, aklı sarmallayan benliğimizin kurduğu tuzaktır. Bilesiniz! ...Ey dostlarım o zaman hayırlı yolculuklar vuslata! ... Anadolu Hilal E.K.Y.D.D. 30.05.2011 Mustafa İSLAMOĞLU Naklen Celal AKPINAR
Necati Tarak
Yolculuk
Geceler yoldaşım Sabahlarsa kardeşim Yolculuk arkadaşım Mevsimlerse dünyam Aylar, günlerse hülyam Dayan, dayanabilirsen Yolculuk gece yarası Zifiri karanlık arkadşı Göreve ulaşılır seherde En erken gidenlerdensin Dayan, dayanabilirsen Her canlıda bir yolcudur Kuluçka, doğum dünyası Çevreye mutluluk salması Yaşamın hepsi bir parçası Asli vatanına geri dönmesi 11.05.2010 Darende
Bülent Albayrak
Yolculuk
YOLCULUK Yaşarken seversin, sevilirsin Küsersin, küstürürsün Nefret edersin, ettirirsin Sevinçten ağlarsın, ağlatırsın. Mutlu olursun, mutsuz olursun Bazen günahkar, bazen sevapkar Yolculuk devam ettikçe, Bunlarda devam eder. Yolculuk bitince Sevende, sevmeyende Nedense iyi bilir merhumu. İyi bilinmek veya olmak için Mefta mı olmak gerek? Bülent Albayrak
İbrahim Nuri Felek
Yolculuk
Bir yolculuk tu, buraya getiren beni Ve bir yolculuk, buradan götüren beni Tarih: 18.01.2011 Saat: 11.35
Kemal Özel
Yolculuk
yine can sıkıntısı yine adı yolculuk up uzun demir nehir ve üzerinde stres bulutları iki pencere sakgına konmus nefes kesen cerceve tedirginlik daha ne beklenebilirki sus işareti yapn çingeneden
Konyalı Adem Yavuz
Yolculuk
Başlamadan yazmaya seyahat defterime, Selam ederim geride bıraktığım herkese. Bir tren yolculuğuyla başladı seyahatım. Manzara güzel koltuklar geniş, yani yerimde rahatım. Camdan dışarı manzarayı seyret, Yanında demli çayla iyi bi muhabbet. Kimbilir nereye götürür anılarda? Düşündürür insanı belki yaralarda, Ah nerde der çocukluğum yahut gençliğim. Hayaller de tükendi nedir edindiğim? Doyasıya yaşayamamanın hayatı tutarken elemini; Düşünürken böyle kendimce, bir şey çeker dikkatimi. Birisi etrafına dikkatlice bakınır. Sonunda ufak bi çocuğu yanına çağırır. Gösterir güneşin batarken ki kızıllığını. Farketmeden burkar gibi yapar bıyığını. -Evladım gördün mü manzarayı seyret. Ne zamandır özlemişim şehirde güneşe bile hasret. -Çocuk güler amca sizin orda güneş yok mu der? -Güneş var ama adamın işi onu meşgul eder. Zaten yüksek binalar bırakmaz onu perdeler, İnsanı kendini şehirde tutsak hisseder. Baksana tepeler yeşile çalmış her taraf çiçek, Şehir gri ve boğuk buralar rengarenk. Vakti olan insan gezmeli, tozmalı, durmamalı. Hayatı hayat gibi yaşamalı, zaman anlam bulmalı. Parmağıyla gösterir baksana orada, Atlar oynuyor sanki bu koca ovada. Biraz daha ilerde bir dere çağlar, Koyunlar çobanın kavalıyla meleşir, ağlar. Tren devam ettikçe bu güzel yerlerden, Adam daldıkça manzaraya geçer kendinden. Halinden belliydi adamın pişmanlığı, Anladım ki onu bitiren şey şehir hayatı. İşte yolculuklar ulaştırmaz bir yerlere, Götürür zihninde de insanı kim bilir nerelere? Söyle bir göz atar belki eski hatıralara, Yaşanmışlıktan veya yaşanmamışlıktan doğan pişmanlıklara. Yolculukta takar tarafsızlık gözlüğünü, Buluverir şimdiye kadar ulaşamadığı gerçeklerin özünü; Kabullenir hatalarını belki de kimseye belli etmeden. İşte tüm bunlar yaşanır bir yolculuk bitmeden.
İkram Gökhan Akcebe
Yolculuk
Nasıl bir yolculuk bu? Saniyeyle, dakika, Dakikayla, saat, Saatle, ömür kovalanır. Nasıl bir yolculuk bu? Doğumla, yaşam, Yaşamla, umut, Umutla, hayat karşılanır. Nasıl bir yolculuk bu? Parayla,değer, Değerle, insan, İnsanla, hayat fiyatlanır. Nasıl bir yolculuk bu? Akılla, ilim, İlimle, inanç. İnançla, insan sorgulanır. Nasıl bir yolculuk bu? Her başta bir ses, Her seste, bir nesef, Her nefeste, aşk yankılanır.
Asım Akgül
Yolculuk
Başlasın hazırlıklar sefer var pek yakında Yaş kemala ermiş,Deme hiç kırk yaşında Su gibi akıp giden bir zamanın ardından Yolculuk kaçınılmaz al azığı yanma Ne güneş ne mehtabı görmek var İman varsa dünyada,güzel hoş sedayla Mekan belli yer belli öbür dünyada Bahşediyor yüce mevlam cennet alayı Ecdat varmış,izindeyim bende Geçmiş ve gelecek emin ellerde Hepimiz yolcuyuz yolumuz uzun Mevlaya kavuşmanın yolu yolculuk
Serap Saylam Şen
*...Yolculuk
Karanlık Karanlıkta eski bir koltuk Karşısında pencere Sımsıkı çekilmiş perdelerden sızıyor Yaşama dair, ışık Karanlık Karanlıkta eski bir koltuk Ve gözleri kapalı bir insan Karşısında pencere Camların ardında saklı, aydınlık Karanlık Karanlıkta bir insan ve eski koltuk Karşısında pencere Derinlere işlenmiş yalnızlık Açılıverse perde Güneşe olacak bu yolculuk
Yusuf Keş
Yolculuk
Zaman dediğimiz şu uçsuz bucaksız denizde kulaç atıp duruyorum. Bazen karanlık fırtınalı sularda bazen cennet gibi bir resifte... Bazen yoruluyorum bırakıyorum kendimi derinliklere! Sonra merak ediyorum yukarılarda neler oluyor diye, tekrar çıkıyorum su üstüne... Bilmiyorum nereye kadar sürecek bu yolculuk ama yüzüyorum işte...
Güney Güneyan
Yolculuk
Uzun bir yolculuktu bu, bekliyor biri yolun sonunda acaba ulaşmak istediğim kimdi, bilmiyordum ilk başta ki yalnızlıklar parmak izlerimdi, ardım sıra bıraktım geçtiğim her yolda kimi üzerine bastı, kimi umursamadı bile farkında olmadan. Gitmek de nedir bilmiyor, içimdeki şu kalma duygusu sesin sesleniyor sesin, sesin Akdeniz kadar serin çeker iken seni içime, solungaçlarına dermansın bir balığın ya da öyle sanıyorum, ki denizinde yüzmeye layık değil balıklarım.
Sedat Sözen
Yolculuk
Gözlerinde bitsin diye başladı bu yolculuk. Gözlerinle bitsin. Gözlerin... De 'bitsin bu yolculuk'. Bitsin... 12.04.2013 Bursa
Masal Mavi
Yolculuk
Umutlara yolculuk Gidiyorum sessiz sakin Bulutlara yolculuk Uçuyorum darmadağın Ayaz olur sonbaharın gecesi Çözemedim kaç parçadır Ayrılığın hecesi Dilime dolanan Manasız bir şarkı Döner çark-ı devran Kalmaz bugünün Dünden farkı Gün olur tükenirim Sol yanım küser bana Kader mi derim bilemem Belki cevap veremem Ertelerim ben beni Son demidir hayatın Gönlüme güz gelir SEMRA BAŞER
Rıdvan Yasan
Yolculuk
tak tak tak usulca çaldı biri kapımı gelen büyük padişahın ürkütücü kumandanı hadi hazırlan dedi geldi vakti, zamanı hazırlanırım lakin bu yolculuk pek acı yolculuk adetidir beyazları giydirdiler beni karada ilerleyen bir gemiye bindirdiler o geminin limanı karanlık dar bir kuyu o kuyuda başlattı iki amir sorguyu sonra hesap çetindi yolculuk da çileli bir yol çıktı önüme çok zorlu ve dikenli yürü dedi amirler lakin gücüm yeter mi O padişahın elçisi bana imdat eder mi
Yaşar Erşahan
Yolculuk
Ümidim tükenir tükenmez yollar, Dağ, dağ içinde, kavuşmaz dağlar. Şimdi çevremde kül oldu bağlar, Yine alevlendi sıla hasreti. Yollara dizildik, sır oldu yollar, Hayalden hayale uzandı kollar, Kavuştur Yaradan nur olsun dağlar, Yine alevlendi sıla hasreti. Artık güneş ufukta ince bir şerit, Karşıda görünür tozlu bir geçit, Durma ey gün! artık sende git, Tükensin ASKERİN sıla hasreti. 1987/TOKAT
Hakkı Hakan Kaya
Yolculuk
Yatıyorken çaresiz, beyaz çarşaf altında, Yaşıyorken bilgisiz, gölge oynunu hattında, Atıyorken üstünden, her türlü insani beşeri, Bırakıyor ardında, kendinden kalan eseri. Kırılıyorken yaşamlar, kristal kuşak belinde, Kimisi ayaklar altında, kimisi beyler elinde, Bir bilinmez yolculuk, çıktı seyr-ü sefere, Kah koltukta gidildi, kah binildi tekere.
Murat Akgündüz
Yolculuk
Yolculuk var, Güneş camdan vurur. Sevda var, Yüreğim kıpır kıpır Sana öyle hasretim ki Her yanım sen diye haykırır...
Kerim Çalışkan
Yolculuk
Eski bir otobüs on numara koltuk, Bitmiyor yolculuk, Feribot saplantısı üstüne kan pıhtılaşması, Hayat yazışması, Biran dalıyorum öyle uzaklara, Biri varmışça bakıyorum, Süregelen tekrarla yaşıyorum, Yolculuk yapıyorum, Varacağım nokta belli olsa bile, Neye varacağım bilmiyorum. 19.01.2015
Mustafa Küçükönder
Yolculuk
Bir Yolculuk Başlasın, Tam yarımda.. Bir yolculuk.. Mutluluk ve huzur olsun sonunda. Herşey geride kalmalı, Herkez, Her yer, Her zaman Bir rüzgar kanat takmalı, Ve yağmur olmalı beni uğurlayan.. Bir Yolculuk başlasın, tam yarımda, Bir yarım burda kalsa da. İstanbul 16.04.17
İlyas Ateş
Yolculuk
Gülmedim dünyada gülenler gülsün Ele geniş dünya bana dar oldu Açmadan güllerim sararıp soldu Yolculuk yakındır gün belli değil Ne huzurum kaldı ne tadım kaldı İşe yaramayan bir adım kaldı Artık gemi yavaş yavaş yol aldı Yolculuk yakındır gün belli değil Dert keder gelince günler zor olur Ah çekersin her gün için daralır Bu dünya fanidir kime yâr olur Yolculuk yakındır gün belli değil Halinden bilmezler seni kırarlar Her biri bir yandan seni yorarlar Bir gün olur hatasını anlarlar Yolculuk yakındır gün belli değil ATEŞOĞLU bilir kimseler bilmez Dertli insanların yüzleri gülmez Bu dünyada gayrı dertlerim dinmez Yolculuk yakındır gün belli değil
Haydar Okur
Yolculuk
İlkin toprak Oradadır varoluşun gizemi Ve ilk yolculuğa çıkış bedenden bedene... Bitmeyen bir yolculuktur başlar candan cana Bütünlenir bir durakta oluşur olgunlaşır Caniçre can olur Bir körpecik fide, Bir minicik civciv Ve bir balaban bebek olur Açar parmaklarını dünyaya Bitmez bu yolculuk, sürer ezelden ebede... Ilk gizemine geri döner Başlar yeni bir yolculuk...
Mehmet Can
Yolculuk
Ağlamak istersem Ağlamak istersem, Bakmayın bana.. Bırakın ağlayayım.. Güçlü görünen gövdeme, Ne olur aldanmayın.. Ben hala çocuğum.. Daha patika yollarda, Bitmedi yolculuğum… Her umut serap olurmu? . Her rüzgarım; fırtına… Ahh endişeliyim bende.. Ah benimde.. Yarınlarım? 2005 nisan 23
Çiğdem Bir
Yolculuk
İçimden tramvaylar geçiyor Bir düş bu İki yürek arası seyrüsefer İçsel bir yolculuk Sana doğru... Usulca... Sürecek...
Ali Baydere
Yolculuk
Zaman dalgalı,aşkta öyle Duraklar var yüreğimde Her durakta yeni yoldu akıbetinde Durmaz bu yürek otobüsü de Yollar bilinmez denklemlerle dolu Aşkta öyle Kırmızı ışık aşkın rengiyle O zaman biter bu yolculuk Eğer gönül renk körü değilse Zaman dalgalı,aşkta öyle Dalgalar arasında oluşmuş bir tünelde Oradaysa bekleyenim Oraya giden yol yüreğinde Tek inen vardı bu yolculuk seferinde Yayayım artık,kaldırımlar bekler Yalnızlık kaderimse
Mustafa Nihat Malkoç
Yolculuk
Dört kişinin omzunda başlar uzun yolculuk Sararır gül benizler,kesiliverir soluk! ..
Halil İbrahim Keçebaş
Yolculuk
Her yolculuk hüzün verir usulca Ve boğar beni yolların uzunluğu; Sevdiğim şeylerin kopukluğu Giderek artar yolculuk boyunca. Yolculuk bir ayrılık şeklidir. Bir daha kavuşamama korkusu… Hemen özlenen yar kokusu … Arkasından bir yığın özlem gelir.
Berrak Su
Yolculuk
Bildiği tüm öğretileri, Doldurdu valizine. Evrimin erte vaktineydi yolculuk. Denizi tarttı, güneşi örttü. Tüm irilikleri yaşamıştı, Ve ışığını önüne kattı, Omuzlarında mavi gagalar, el salladı bazukasına. Yenildiği zamanları bilirdi, Benzer yolların yorgunuydu o. Sırçaları tüketmiş, ununu elemişti. Karışma zamanları, ayrışma zamanları kalmadı. İçinden çıktı tüm oyunların, Evrimin öte vaktineydi yolculuk. Berrak Su
Gülsen Gönenç
Yolculuk
Şiir yüklü gemilerle kalbine yapılan yolculuk, Yağmurdan sonra toprağa benzer; Yenilenme telaşı kokusu Kendinden geçirir insanı. Gemiler batarsa, Toprak susuz kalırsa, Sana değil, kendine gelir insan.
Nigar Tuğbagül Altan
Yolculuk
Yolculuk bir gün bitecek Yorulmak hiç bitmeyecekmiş gibi.. İşlenen bir yazı alnıma,benim bile görmediğim.. Gidiyorum.. Çok yaşamayacağım biliyorum Tek başımayım Bunu seviyorum Yorgunum! Annem için,ablam için,kendim için yorgunum! Seviyorum! Bilmediğim bir şeyi hem de çok seviyorum! Belki de benim hayatım hep geçmişe bakmam Bir gün bitecek işte Varsın tek kişilik olsun.. Yorgunum.. Eksik olan bir kişi mi yani? Eksiğim yok ki benim.. Aşkı tek başıma da yaşarım ben! Hepimiz bir yalnızlık öyküsünün kahramanı olmuşken Aşkı iki kişilik yaşadım ben diyebilir miyiz? Bir yolculuk ki bu, bir gün bitecek Yorulmak hiç bitmeyecekmiş gibi..
Ekrem Çiçek
YOLCULUK ANI! . Sonun!
YOLCULUK ANI! ELİNDE İBLİSİN TIRPANI; İşte, EKTİĞİNİ BİÇİYORSUN AZRAİLE YOLCULUK ANI, ÖLÜM ŞERBETİNİ İÇİYORSUN! ...
Sadullah Celik
Yolculuk Başlar
Ansızın kapıda soğuk bir rüzgar Nefes biter, vücud düşer, ruh çıkar Yığılan mal, hayat olur tarumar Gerçek ufuklara yolculuk başlar. Uzun emel bir darbeyle son bulur Cansız beden elbiseden soyulur Beyaz kefen kabirde moda olur Toprağın özüne yolculuk başlar. Ömür biter, kalp başlar inlemeye Çoluk, çocuk der, döner bilmeceye Vakit yetmez, dönüp veda etmeye Omuzlar üstünde yolculuk başlar. Beden yaprak gibi sararır birgün Kimine acı verir, başlar sürgün Kimine cennet olur, daim düğün Acı ama gerçek yolculuk başlar. Yaşam dağlarına yalnızlık çöker Eller titrer, gözlerin feri söner Dünya, başka kimseler için döner Ahiret yurduna yolculuk başlar. Yer, gök inler kalpleri kaplar keder Her doğan bu dünyaya veda eder Öbür aleme içten merhaba der Büyük, küçük denmez yolculuk başlar. Dönüşü olmaz bu ani gidişin Kader, önüne geçilmez bu işin Buz gibi toprağa cansız inişin Sonsuz limanına yolculuk başlar. İki seveni buluşturan desen Damak tadını bıçak gibi kesen Kutlu vadilerden gönüle esen Sam yeli adında yolculuk başlar.
Yuksel Akcum
Yolculuk BAŞLIYOR
Yolculuk Başlıyor Bir yolculuk başlamalı ve hiç bitmemeli rüyalar son bulmalı, kavuşmalı hasretler. Bitmeli, dinmeli gözyaşları. Ezim, ezim ezilen yüreğim ne oldu sana öfkelerin, hırsların ne zaman sustu. Hiç haberin var mı? Hayat bıçak sırtında gidiyor kuşlar ne zaman uğramaz oldu bu diyarlara biliyor musun? Bir an önce çıkıp gitmeliyim, çekip gitmeliyim. Bu Dünya bu zaman, bu yaşam bu içimizdeki sızı neden beni kahrediyor. Dünden kalan ben kendimleyim, kim nerde, nasıl bu zulme den kim ha kim. o mu haklı ben mi yalanım. Ben ve Tanrım, Tanrım ve ben, cennetin mi, cehennemin mi? Narı ateş mi bu yolculuk nereye? Doğru yürek fırtınalarına gecenin içinde yolculuk diyor ki satır aralarında bul beni; kadın masum dedik ya umut dağına yolculuk var. Yiğit bezenmiş oda belli yolculuğun içinde kalmak için debeleniyor. Tanrım bana seslensin ben küçüleyim, ufalanayım içimden yok olayım. Bu yolculuk alsa beni benden kavursa Âlemde beyhude salsam, salınsam yok olsam. Acı, özlem, hasret, yalnızlık korku ve suskunluklarımızda yok olmak bu Âlemde beyhude gizemlerimiz içimizde. Ne akıllı sanırız kendimizi küçük pembe yalanlarımızla Dünyayı cebimizde gizleriz bir tebessüm salarız huzur bu mu yuvarlak cümleler SEVGİNİN YÜCELİĞİNDE kayboluyor. Beyhude uğraşma güzelliklerimizi yaratırken içimizde ki benleri, benliklerimizi karanlığımıza hapsediyoruz. Özlem türkülerimizle yüreğimizden akan acılarımız, unutulmaya yüz tutmuş kabuklaşmış sevilerimiz hançer misali saplanır dudaklarımıza yapışır kalır; SEVGİ, AŞK türkülerimiz, yolculuğumuz yarım kalmıştır yine yalnızlıklarımıza çıkar her yol sureti aynamıza döneriz. Sandık dibinde kilitlediğimiz anılarımız, hayallerimiz içine kundakladığımız naftalin kokulu bohçamız umut bahçelerimi gördüm sandığımın dibindeydi. Derinlerde aradım öksüz kalan anılarımızdan hep bir adım uzak ama hep onlarla devam diyordu yürek sesim. Sandığımın derinliklerinde gidiyorum. Bir yolculuk bitti bitecek derken; beklemeden sandığımın dibinde anlılar denizine saklandım ne güzel. Onları öyle masum öyle kendince bıraktım zamanı gelince anılar diyarına çıktığımda dertop edeceğim. Başka baharlar diyarında beni bekleyecekler usum susmadan dans edeceğim ve belki yüzümde ki tebessümlerim gelecek acılar yüreğimde sevi denizim de boğulacaklar. Bu yolculuk çabuk bitmemeli daha çok yol var. Sandığın içinden lavanta kokuları saçılmalı derinlerde inciler var. Sandığın içinde nice keşfedilecek güzellikler var. Belki bu yolculuk hiç bitmeyecek belki hep yürüyüp gideceğiz. Yüksel AKCUM 06.11.2008
Batur Nafiz Tançağlar
Yolculuk Göründü Antep'e
Benim şu İstanbul’um yedi tepe, İnsanın ağzı açık kalır, olur pepe, Buralarda hökmümü doldurdum artık ben, Bu sene yolculuk görünüyor Antep’e… 28 Ocak 2012 Ct. 12:52 Şahinbey / Gaziantep
Rıza Aslan
Yolculuk Bitermi
yine değişirmi? hep aynıyken değişmesi istenen bu yolculuk biter mi? bitmesi gereken yerde
Hanım Gemici Üzel
Yolculuk Dolunayda
yolculuk dolunayda sen dolunay dasın bense takipteyim seni tek bir yıldız dolunayın arkasında beraber yolculuga çıkmış bir çift olmuşuz yukardan denizlerin üstüne nasılda parlıyoruz nasılmı yakamoz olarak iki üç balıkçı teknesi denizin üzerinde sanki yıldız yıldız olmuşlar kıpırdaşıyırlar titrek titrek bir bakıyorsun varlar sonra yoklar sabahı bekliyorlar dolunay tekyıldız balıkçılar bize eşlik ediyorlar burdayız derler gibi bize besteler okuyorlar şarkılar söylüyorlar güneş dogana kadar ve sen bana veda ediyorsun rüyalarda gecelerime dolunay ol sevdigim yıldızlarla gel çünki yaşıyorsun gecelerimde ölmedin Hanımgemiciüzel
Yunus Emre Coşan
Yolculuk Eden -ce
Uzak bir şehirde, uzak bir şiir yazıyorum... İlkokul öğretmeni gibi sıcak, Bir urfa türküsü gibi candan... Öteki şiirlere benzeyecek, biliyorum. Biraz da korkuyorum. Sonra yolculuk ediyoruz şiirle... Türküler söylüyoruz birlikte... Kelimeler heceliyoruz ikimizde... Bir şehirden bir şehire şiir kaydırıyorum,, Denizlerinde mısralar, ellerinde oltalar... Balıkların korktuğu misinalar... 'Alaydım elin elime Varaydım baban evine Merhamet eyle halime..' Acınacak türküler söylüyorum kendime... Altı hece... İsmi dilimde... Sonu bilmem ne -ce... Sonra başka şarkılara yolculuk yapıyorum... Bir şehirden bir şehire şarkılar söylüyorum... 'Gece hep aynı gece... Yine senden umut yok...' Ne şiir, ne şarkı, ne türkü... Bir şehirden bir şehire en güzel şey yolculuk... Kendimi götürmeliyim ona... Acınacak hallerimin türkülerini söylemeliyim... Bir öğretmen kadar sıcak, bir hece kadar keskin... Ya gündüz ya gece... hece hece... Heceleri götürmeliyim bir şehirden bir şehire...
Sefkan Arsur Kaplan
Yolculuk En Çok Benim Hakkım
yolculuk en çok benim hakkım ne de çok yakışırım yollara dağlara şimdi yağmur kaçağıdır yüreğim öyle yorgun öylesine derin sessiz bilsen rüzgarlar saçlarında eğlenir bilsen ne çok kırılırız rüzgarda ah! ! yüreğinde buz tuttuğum bu gece en ağlamaklı şiirler yazabilirim gökte gece türküler söyler ve yıldızlar mavi şimdi yolculuk zamanı en çok bana yakışırdı en çok benim hakkım yolculuk yollara dağlara yağmurlara doğru yürüyorum bulutun peşinden yağmur arkadaş ister diye cebimde bitmemiş yağmurlar birikir fikrimde eksik şiirler.
Mehmet Emin İşlek
Yolculuk Gerek
Yolculuk gerek bazen insana Yürürken yorulmalı mesela Yorulurken unutmalı her şeyi Unuturken tutunmalı hayata Tutunurken mutlu olmalı Ama tutunduğu yere iyi bakmalı Yine bir çürük dala tutunmamalı Her seferinde aynı yerini sakatlamamalı.
Nafi Çağlar Hacıömerli
Yolculuk Göründü Antep'e
Benim şu İstanbul’um yedi tepe, İnsanın ağzı açık kalır, olur pepe, Buralarda hökmümü doldurdum artık ben, Bu sene yolculuk görnüyor Antep’e… 28 Ocak 2012 Ct. 12:52 Şahinbey / Gaziantep
Adnan Özkan
Yolculuk Güneşin Battığı Yere...
Birazdan esecek ayrılık yeli, Silip süpürecek düşü, hayali, Geride bırakıp güzel günleri, Yolculuk güneşin battığı yere. Ayrılık saati güneş batarken, Karanlık yüzlere hüzün katarken. Ansızın gelecek, gelmesin derken, Yolculuk güneşin battığı yere. Elveda dostların yine bekleriz, Buna şahit olsun bu yer, bu deniz, Giden gitti lakin boşa gözleriz,, Yolculuk güneşin battığı yere. Giderek çökmekte kara bir perde, Aksada görünmez yaşlar gözlerde, Yerde hüzün, matem dersen göklerde, Yolculuk güneşin battığı yere. Kim bilir belkide bir sonbaharda, Yine görüşürüz biz bu yollarda. O şimdi gitmiştir, çok uzaklarda... Yolculuk güneşin battığı yere.... Adnan Özkan (Yanık Sevdalar)
Seyit Uysal
Yolculuk günüm
Ne ağlar ne de gülerim Dostlar sizleri dinlerim Benim sükut günüm bugün Yolculuk günüm dost bugün Beni omuzda taşıyın Beni kral ilan edin Bugünü bana ayırın Yolculuk günüm dost bugün Ömrümde bir kere olsun Yeşil örtü tahtımınan Alın dost beni götürün Yolculuk günüm dost bugün Acılarım dindi bugün Tabip merhem oldu bugün Dünyadan dost göçtüm bugün Yolculuk günüm dost bugün Saltanatımda son perde Dost hayat da işte böyle Aldı gitti Seyit'i de Yolculuk günüm dost bugün
Ensar Cevval
Yolculuk İşte..
Yolculuk işte, Ahşap binaların arasından geçiyorum önce dik yokuşlar karşılıyor adımlarımı cumbası fesleğenlerle süslü camlar ve nefes alışım gibi gıcırdayan yapılar. Bacaklarıma inen kireçlenmiş ağrılar Yaşlı kaldırımlara demir attılar zaman,onları soluksuz anlatırdı tarihin taşlara emanet ağırlığını belli ki,onlar taşıyamaz oldular Yolculuk işte, yaşamın kısa hikayesi çocukluk,gençlik bu yokuşun inişi duyulan,ne,gıcırdayan kapı sesi ne de,yarısında soluklananların nefesi. Yolculuk işte, Çığlık çığlığa uyanırsın tan vakti sabah,güneş gibi emekleyerek çıkarsın ufku düşe kalka yürüyüş,işte öğlen zamanı sonrası ikindi, koşarsın azalmış zindeliğinle dinlenirsin güneşin son kızıllığında mahzun birileri elinden tutar akşam mecalin kalmaz,vakit gecenin son anı yolculuk işte.. her gecenin ardından gün gibi devam eder yaşam 01,Mart 04 Üsküdar
Veysel Çakır
Yolculuk İsterim
Ne gülden geçerim ne de Bayraktan Birisi Allah der, diğeri Vatan! Baktıkça içimde, bu ne heyecan! Bilmem ki dostlarım nasıl anlatsam? Omuzlar üstünde Bayrak’la gülle Yolculuk isterim, en son günümde! Bayrağa bakarım, coşkulu yüzüm Güllere bakarım, huzur ve hüzün! Bunlara hasretsen, biter mi güzün! Bayrağım ülküm, budur gündüzüm Omuzlar üstünde Bayrak’la gülle Yolculuk isterim, en son günümde! Ne kadar güzelsin mavi göklerde Dünyanın güzelliği Bayrağım sende Bir Bayrak yoksa eğer Türk İlinde Gidip dikilmeli, doğan ilk günde Omuzlar üstünde Bayrak’la gülle Yolculuk isterim, en son günümde! 21/04/2016 Veysel ÇAKIR
Mehmet Dağ
Yolculuk Nereye Baba
Git gide uzaklaşıyoruz karadan Manzara küçülüyor ha bire Bulu bir resim gözümde İki kürek bir küçücük sandalla Yolculuk nereye Baba Ne bir olta ne bir ağ var Ne bir tepe ne bir dağ var Ne bir meyve nede bağ var Yolculuk nereye Baba Ne kaptan ne kılavuz var Ne bir ses ne bir çift göz var Daha ummalı bir sis var Yolculuk nereye Baba Rotada yok dümen de yok Arkamızdan gelen de yok Gülüp geçiyor dalgalar Yaşamaya güman da yok Yolculuk nereye baba Hadi açlığa alıştık Ummanın orta yerinde Karada balık gibiyiz Susuzluktan öleceğiz Yolculuk nereye baba
Mehmet Akif Gülhan
Yolculuk (Komedi serisi)
Aloo Konya dayım Ya! Karaman’da yengen olsun Çıktım yola Otobüs pek bi lüküs Çenemiz sermaye konuşacağız Ama sanki- yolcular hepsi Biri birine küs Lafın belini iki kıramadık Sohbetin içine etti yolculuk Aloo Afyon dayım Ade yaa! Kadınhanı’da amcan olsun Çıktım yola İkramımız sınırsız dedi muavin Çay,kahve,gazoz bana bakar derinn Yalanıp durur göz ederim Namussuz prostat İçine etti ikramın Çocuğa durdu-siydirdi- kaptan Bizi-donumuza ettirdi yolculuk Aloo Kütahya dayım Gıı bak gali burlere ge miş Bizim oğlan İnönü teyzen ossun galiii On saattir yoldayım Cama geçtim olmadı Koridora tülledim olmadı Ayak ayak üstüne attım Dokuz düğüm kitlendim Koltuğun desenini bilmem ama İç donumun dikişini Ardıma mühür etti yolculuk Selametle 29.09.2006 Saat 20.42
Ahmed Salih Yiğitoğlu
Yolculuk Vakti
Bir başına da olsan çevireceksin bu çarkı, Çalınsın ardından o meşhur eski şarkı. Gülerek selam verir, herkesi tanırdın, Gördün mü gidiyor son treni kaçırdın! Ağlayıp sızlanma geçti o devir, ölüm yakın, Hazırlan, yolculuk vaktidir, son demleri hayatın.
Necip Fazıl Kısakürek
Yolculuk
Yolculuk, her zaman düşündüm onu; İçimde bu azgın davet ne demek? Oraya, nemdeyse güneşin sonu, Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek. Altımdan kaydırdı bir el minderi; Herkes yatağında, ben ayaktayım. Bir gece, rüyada gördüğüm yeri, Gözlerim yumula, aramaktayım. Beni çağırmakta yabancı dostlar; Bu dostlar ne güzel, dilsiz ve adsız. Eski evde, şimdi bir başka ev var: Avlusu karanlık, suları taçsız. Her akşam, aynı yer, aynı saatte, Güneşten eşyama düşen bir çubuk; Yangın varmış gibi yukarı katta, Arkamdan gel diyor, sessiz ve çabuk! Başım, artık onu taşımak ne zor! Başım, günden güne kayıtsız bana. Dalında bir yaprak gibi dönüyor, Acı rüzgarların çektiği yana...
Erhan Tığlı
Yolculuk Şiirdir-Şiir Yolculuk
Yolculuk şiirdir kalbin sevgiyle dolup taşıyorsa yolun doğruya iyiye güzele uzanıyorsa şiir yolculuktur yolu yüreğinden geçiyorsa yediveren gülleri açar içinde o gökkuşağı yolculukta ne kadar budansa da umudun özlemin daha bir gelişir dalbudak salar güzelliğin gökyüzüne doğru. *** Aşk bir yolculuktur yolculuk aşk... her yanına dikenler batsa da aşkla yürüyeceksin bu yolda şiire varmak, şiire kanatlanmak istiyorsan..
Bahattin Tonbul
Yolculuk Mu Var
Sevdiklerinizi incitmeyiniz Onlarla arada,gezenlerin var İncitmeyi sakın,düşünmeyiniz Gurbet ellerine yolculuk mu var Kapılıp giderim,aşk rüzgarına Ayrılık bürünmüş,sevda garına Misafir gelirsen,akşamlarına Ufukta diyorum,bir yolculuk var Beni terk edersen,sensiz olamam Karanlık geceye,yalnız bakamam Vefasız güzele,sevda takamam Değersiz bir kula,yolculuk mu var Ayrılık görülmüş,tutmuyor elim Paytakça yürürmüş,kıvrılır belim Hayali sürülmüş,konuşur dilim Seveni boğacak,yolculuk mu var Bahattin Tonbul 18.11.2010
Feyzullah Kara
Yolculuk Var
Yolculuk var Zamanın ötelerine doğru; Yar ile Yaran ile buluşma vakti Duyamayacak, konuşamayacaksın Bakacak ve öyle kalacaksın belki Yolculuk var; Zamanın ötelerine doğru; İntikam alacaksın Diyemediğin her cümle ile Geçmişin saatlerinden Duyamayacak, konuşamayacaksın Sıradan bir dokunuş gibi olacak eline Bir sen bir o bilecek Zamanın ötelerine gideceksin Yine bir sen bir o kalacak Uzak sanılan yakınlarda 2.9.2012 Kuzuluk
Mehmet Cıngır
Yolculuk Var
Elini çabuk tut ey sevgili yâr! Bastırmadan kış,kıyamet,kar… Ne yapacaksak yalpım akşama kadar. Biz istesek de istemesek de Vakit çok dar… Hazırlıklı olmak gerek, Akşama Allah’a yolculuk var…
İbrahim Tetik
Yolculuk var yolculuk! ! ! ! !
Yolculuk var yolculuk! , Aldanma da yok fayda, Yap yada yapma kulluk, Ölüm daîm arkan da..... O zaman olmaktansa binler kere pişman, Oluver milyonkereler şimdiden, Âciz,miskin olursun,hâlin de pek yaman, Bul bir kurtuluş çâresini acınacak hâlinden..... Sığmaz dertlerin yer ve göklere, Çalışırsın küçük kalbine neden sığdırmaya? , Fâni bedenin namzettir çünkü ebediyetlere, Uğraşırsın nedendir? ,halâ boşa çabalamaya.....
A. Yüksel Şanlıer
Yolculuk var yarına
Of, of yine dertlendim neyleyim seni kader, Attın beni yaban ellere, bir çare, çare derken, Gurbet elde garip kaldım, ettin beni sen beter, Aşk uğruna ağlarım, derdi buldum severken. Of anam of bilmezsin bir haller oldu bana, Garip, garip ağlarım, gel şu halim sor bana, Şu gurbet elin derdi var, çekilmez oldu ana, Oğlun gidiyor elden, yolculuk var yarına. Gidem, dedim bu elden, neyleyim burayı ben, İnce hastalık verdi, çare bulamadım ben, Gül yüzlün ağlar oldu, bir vefasız yüzünden, Sevda gözüm kör etti, yolculuk var yanına. Bir güzeli sevdim de, yaktı gönül sevdası, Dediler hep arkamdan, bu gönül budalası, Aşk yolunda giderken, oldum verem hastası, Aşk sevgi bilmiyorlar, yolculuk var yarına. Ne yaptım ne ettim de, bir çare bulamadım, Derdime derman yok da, gece, gece ağladım, Hak yoluna yalvardım, gönül verip bağlandım, Of, of be anam of, of, yolculuk var yarına. Of, of, bir of çekersem, karşı dağlar yıkılır, Yar, yüreğim sızlarken, duydum ağıt yakılır, Derdime dermanın yok, kalbe bıçak saplanır, Dayanmaz Yar Yüreğim, yolculuk var yarına. Kapanır yavaş, yavaş, gözlerimin perdesi, Nerde sevda yokken, şu gönlümün neşesi, Dert çeken şu gönümün, kalmadı bir hevesi, Size kalsın bu dünya, yolculuk var yarına. Yüksel Şanlı er 27 Temmuz 2010-07-22 Antalya.
Sefa Cihan
Yolculuk Vardır
Yolculuk vardır kaderde! .. Uzunca bir yolculuk... Zaten dünya da bir han değil mi konakladığımız? Söylesene hangi misafir ebed kaldı bu handa. Ayrılık vakti geldi, bahanesi uygundu tam da! ..
Hilmi Yavuz
Yolculuk ve Aşklar
ben kendime derinim, -sana! bir uzun 'kaybol! ' gibi olduğum; kalbim kül dağları, yüklenir ateşten kayıklara odunum...
Mehmet Ali Sel
Yolculuk Yapardım
Yolculuk yapardım Akasya kokuları içinde Gezerdim semalarda Kimsenin bilmediği Eksoz ve duman kokuları içinde Yağlı bir şehirde gezerdim Yolculuk yapardım İç dünyama gider gelirdim Giderdim yağmurlarda Ve dönemezdim, akşamın kızıllığında Çocukluğum ağlayıp dururdu Kerpiç duvarların altında Yolculuk yapardım sonbaharlarda Kış gelirdi yüreğimize Kar altında kalırdık aylarca Ve bahar gelirdi Çamura karışırdı düşlerimiz Ayaklarımız, ellerimiz... Yolculuk yapardım Seher vakti kokan İğde kokuları içinde Ve sonra ölüm de geldi kapımıza...
Şevki Çiftçi
Yolculuk Ve Hüzün
Her yolculukta içime Tarifsiz bir hüzün çöker. Koparır güzellikleri Götürüp maziye döker. Başlangıcıdır hasretin Ayrılanlar boyun büker Büyürken hüzün dağları Seni yüreğimden söker.
Serhan Keserlioğlu
Yolculuklar Biter
Yol da biter. Yolculuk da.
Serap Özen
Yolculuklarım.
Bir çok kez yolculuk yaptım ben.. Az gittim,uz gittim. Dere tepe düz gittim. Ben bu yolculukları çok sevdim. Ve hiç şikayet etmedim. Bazen yolculuğum içimeydi, Bazende bir şehre.. İçime olan yolculuklarımda kendimi buldum. Şehre olan yolculuklarımdaysa hayatı tanıdım. Her yolculuk bir sınavdı aslında. Yola çıkarken bavuluma koyduklarımdı önemli olan Ve yeri geldiğinde onları çıkarıp Doğru yerde kullanmaktı başarım. Bir bulmacayı çözer gibi yaşadım. Her harf beni bir başka yere götürdü. Başka başka kapılar açıldı önümde. Bulmacanın son harfinide bulup yerine yazdığımda, şifreli cümleyide bulmuş olacağım....
Mehmet Ufuk Peker
Yolculuk Zamanı
Bir dar nefes sigaradan Yolculuk öncesi zamanlarda Sonsuz bir Hint efsanesi sarar Sonra gün gelir denir Çıkılır yollara Gün gelmez oysa Gün gelmeden bir ıssızlık Derin depremleri yaşarız Dağların getirdipği bir çocuk yüzü Okuruz sayfalarca Sağa bakınırız Sola bakınırız Yok çıkış Oysa biz Yeminlerle antlarla geldik Haykırışımız bu kadar çaresiz Şimdi taşıyamam ben bunca yükü Durulamam oysa Ve gelir yolculuk zamanı
Semin Yapar
Yolculukta Özlemin
Asırlarmış gibi bitmeyen ve geçen her bir gününde asırlık demleri ile aç beklemiş dudakları ve kalpleri doyumsuzca yalayarak, Afrika' ya baharları getiren güneş gibi, şehvetinin taşan sevgisi ile sıcacık bakan bir bakış; bir otel odasında yalnız yatağımı paylaşan utanmaz bir hayal, bitmek bilmez sınırlı kıta yollarında, sınırsız bir aşkın eşi olursun...
Tenor Engin Yavuz
Yolculuktaki ses
Ağlama başladı çok derinlerden gelen ses ile daha yeni konuşmaya başlamış Küçük bebek. Ellerinde annesinin eli Ve dudaklarında sadece onun adı vardı Anne diyebiliyordu Ankara- İstanbul treninde bize uyku yüzü vermeyen Sevimli bebek. Öyle güzel anne diyordu ki Anneme götürdü uzak diyarlarda ama hep yanımda olan Bir bebek sesi ile yüreğimden Sana akmak geldi anne Güzel sesinle uyanmak Hayır dualarını işetmek Geldi içimden. Tüm şiirleri sana yazmak geldi Deniz göründü şu anda sabah güneşi vururken Yüreğimde büyüttüğüm Aşkın geldi Tek aşkım sendin anne İçinde tüm tanrısallığı barındıran Hiçbir şiir ile yazılamayan bir şiirsin sen Ve hiçbir zaman tam anlamıyla Yazılamayacak, Olmayacak bir şiirsin. Artık sana kavuşma anı geldi Yavaş yavaş boşalırken eski ve yorulmuş tren Bebek ve annesi yol aldılar Yaşama Ve Ben anneme yazdığım Bilmem kaçıncı şiirle yol aldım Annemi özlemeye devam ederek.
Umut Çakır
Yolcunun Denemeleri
Henüz bitmedi göz yaşlarım Asla yeteri kadar ağlamadım Az mı zorluğa gögüs gerdim Mutluluk artık benimde hakkım Mutluluğun göz yaşları dökülmesin gözümden Ağlamaya Son kalsın göz yaşları eskiden Kimse hedefe gelmeden Yum gözlerini aldat kendini yeniden Fütursuzca kelimeler ağzımdan döküldü Mağlubiyetlerim çorap gibi söküldü Başarı Umudun gelecekten ümidi Umut aşkı sevgiyi sadece rüyasında gördü Failün Failatün Mefailün Mefaül Gülden Umudu kesti gariban bülbül Mefailün Mefailün Failatün Bülbülü usandırdı nazı gülün Böylede yazılmazki diyeceksin şimdi Madem al kalemi göster maharetini Lakin küçümseme bu kalemi keskin yiğiti Sonra ödeyemezsin suçunun diyetini
Çetin Özdemir 2
Yolcunun Öz Geçmişi
Elinde tek duraklı tespih Dilinde Ya sabır Ya sabır Kimler geldi Kimler geçti Ya sabır Ya sabır Sanki bir şey değişti Başlarken umutsuzdu Gün geçtikçe fakirleşti Durmadan büyüyen sorunlarla Yıllar yılı cebelleşti /Ya sabır,/ diye diye Bir ömür geldi geçti Ardında tek duraklı tespih Dudaklarda Ya sabır Ya sabır Törensiz Şölensiz Öbür tarafa göçtü Çetin Özdemir 02.02.1986 Karacabey
Baki Kara
Yolcusuz Gemiler
yolcusuz gemiler gecerdi gozlerinden yüzünü aydinlik saydim, aksam karanliginda seni baharda, bir kelebek ozgürlügünde sevdim ben oysa o bahar, bir kelebek kadarmıs omrü.... simdi bir fosilim, sol gogsünün, sag yarisinda. yangin yeri ellerinde, küllenmis bir yasam.. hadi, temizle ellerini... bahar yeniden geldi bak! bak, kelebekler ne kadar ozgür.. ve ne kadar sevmeye hazir. ....... yolcusuz tramvaylar gecerdi gozlerinden gozlerin, kan tadinda kirmizi icerdi. bir cocuksu yanilsamaydı gözlerinde kirmizi ya da bir cocuk tutulmasi... yazık ki o bahar... o cocuk, kirmizi nda gomüldü.
Necati Öztürk
Yolcuyum
Gönlümde gözyaşı var,çile var,ızdırap var Yıllar yıkmasa beni yıkacak dertlerim var Sabahı bekle derler beklesem neye yarar Gecede olsa bile her demde yolculuk var. 2005
Halil Çolak
Yolcusuz biz
Hak dururken gidilmez hak olmayan yola, Nasip olmamış hak gelmez de insan da yola, Biz gönül hanıyız konak olmayız batıla, Hak yolunda giden hak yolcusuz biz Halil ÇOLAK Ankara, 20.06.2006
Zülfikar Yapar Kaleli
Yolcusu Olmuşsun Kendi Kendinin
Yarından ümitsiz, geçmişe küskün Yolcusu olmuşsun kendi kendinin. Sen “ümit varsın” ya, hayatta baskın Yolcusu olmuşsun kendi kendinin. Akıl tımarhane, gönül serseri İrade itenek ileri geri Ruhuna haydi “ol” dendikten beri Yolcusu olmuşsun kendi kendinin. Düşmüşsün ardına bitmiyor sürek Kaderin bu senin, söze ne gerek “Hep benleştik, hep yalnızız” diyerek Yolcusu olmuşsun kendi kendinin. Dünya gurbetinde, Hadımköy’desin Göçmen kuşu musun, acaba nesin? Kendin bildiğinden beri böylesin Yolcusu olmuşsun kendi kendinin. Âlem yaratıldı dendi yolculuk Gökyüzünden yere indi yolculuk Üzülme hayatın kendi yolculuk Yolcusu olmuşsun kendi kendinin.
Yuksel Akcum
Yolcuyum Fani Dünya
Yolcuyum fani Dünya Yolcuyum fani dünya Geldim selam durdum sana Ne bekliyorsun benden dünya Yolcuyum merhaba dedim Dünya âlem duysun Ne verebilirim sana Alacaklarım var senden Sen mi bana vereceksin Ben mi sana Ben yolcuyum dünya Yüksel AKCUM 08.10.2008
Gülseren Onay
Yolcusuz Gemi
Hüzün demirini atan Yolcusuz bir gemi, Yalnızlık..... Bekleyen arsız sessizlik Limanda... Duyulan sadece Balıkların fısıldaşması Artık.. Denizde yakamozlar, Gökte dolunayda yok O anda... Yolcusuz bir gemidir Yalnızlık... Umarsız süzülen, Limandan limana Okyanus karanlığında.... GÜLSEREN ONAY 25.04.2005 Antalya
Fatih Öztemir
Yolcuyuz
Yolculuk Uzun sandığımız yollara bak Bir arpa boyu imiş yol....................
Murat Karaküçük
Yolda
İnişte karşılaştık. Yorulmuştum büyük yoldan giderken, Ayaklarıma kara sular inmişti. Karşıdan, Kendinden emin geliyordun, Güneş bir buçuk karış arkanda. İşaret ettim görmedin. İşaret ettim görmedin, ama gülümsedin. Boşluğa doğru atıyordun her bir adımı. Adımı bile bilmezdin. Önce siyah saçların tozlandı, Sonra siyah pantolonun. Siyah gözlerin kayboldu güneşe doğru. Güneş kayboldu gözlerine doğru. Adım attığın yerlerde bir kızıllık kaldı. İniş aşağı tırmandım, Karşılaştığımız yoldan. Kendinden emin geliyordun, kayboldun. Kayboldun ve... Umutlar bir başka rüyaya kaldı.
Yıldırım Yorulmaz
Yolcuyuz
Zamana yenik düşmüş, insanlığın ince noktası Ruh ete bürünmüş, varsa yoksa Dünya hayatı Neden ayıramaz olduk, ebedi hayatla faniyatı Gideceğiz işte kefene doldurduk pişmanlıkları Rıhtımda bekler hüzünle, son geminin yolcuları Gözler arkada kalır, dillerde keşkelerin ahları Veda mendili sallanır, güvertede göz yaşları Bu yolculuk hiç bitmez, adımlar izler adımları
Yılmaz Öztürk
Yoldaki aşk ve dostluk
Kalpten kalbe yol gider Yolda asil YASİN DENİZ lider Kalbi temiz özde önder Kim bu dersenYASİN DENİZ`imi gör Olmuş kalbi nur yüzüne ayna Güven zarar gelmez ondan sana O insandır özünde sözünde baksana İnsan olmak istersen rehber Peygamber sana Asalet süslemiş yüreğini Ssevgi saygı bürümüş gözlerini İnsan olana insandır elleri Adına YASİN DENİZ der bu yüreğin sesleri Elimi dostça uzattım şereflendir beni Saygı ve sevgiyle anacak bu yürek seni Samimi kalp sevgisiyle tutarmısın ellerimi Amaç YASİN DENİZ`im yaşamak senle insan güzelliğini
İbrahim Okur
Yolda Sabır Çeken Güler
Her akşamın sabahı var, Dalda sabır çeken güler. Fecrin sonu,güneş doğar, Halda sabır çeken güler. Zor yokuşlar düze iner, Yorgunluklar,dize biner, Bahar gurbet,güze döner, Yolda sabır çeken güler. Sitem ile kahır çeken, Nemli gözler,yaşın döken, Harman için,ekin eken, Kulda sabır çeken güler. Hünermidir,sövüp saymak, Fena ahlak kusur yaymak, İyi lisan,oymak oymak, Dilde sabır çeken güler, Merdan gücü,meydan kurar, Figani der,namert yorar, Kısmet gelir,azar azar, Kolda sabır çeken güler. Aşık Figani 17/06/2002
Sinan Karakaş
Yolcuyum Ben
YOLCUYUM BEN Yola çıktım yolcuyum ben, Ne sağcı ne solcuyum ben, Oyunumda rolcuyum ben, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Çatlamasın sabır taşı, Bitmez dünyanın telaşı, Dünü yarınlara taşı, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Akan yollarda durulmaz, Bulunan adres sorulmaz, Kim demiş insan yorulmaz, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Kimse yoluma çıkmasın, Sakın canımı sıkmasın, Gözyaşım gayrı akmasın, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Her gelen çekip gidiyor, Gideni takip ediyor, Gidene rakip bitiyor, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Olmalıymış sözü doğru, Bakmalıymış gözü doğru, Kalmalıymış özü doğru, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Dur deseler de duramam, Vur deseler de vuramam, Kimseye soru soramam, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Takipçisiyim gidenin, Günahtan tevbe edenin, Kendi nefsini güdenin, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir. Yol gider ben de giderim, Çaresiz borcu öderim, Hatamdan nadimim derim, Yolcu yoluna gerektir, Yolumuz bir Allah tektir....İNSANİ
Navruz Kaplan
Yolda Gördüm Seni
Yolda gördüm seni şansım açıldı Ağzındakı dilden bal dökülüyordu Feryadıma geldin beni kurtardın Canlandım bir anda seni görünce Seni gördüyümde pusulam şaştı Kafam durdu gözüm seni aradı Yemek için deyil sevindi kalbim Yardım et ne olur gitmesin geri Kuş gibi tek başıma evde yaşadım Ya gelin bana siz azırayıl bırakmaz Yemek istemem ki barı su verin Kara bulut üstümdedir gitmiyor Ağladığım günlerimi demedim sana Geçmiş artık geleceye bakalım Yediyim her şeyin tadı ordayıdı Siz varsınız benim için yeterli Dünüyada ne varsa aldım zevfkimi En güzeli çocuk hem kız hem oğlan Beni kırmadılar kırmazlar daha Mutluluk diledim hepisine burdan
Eyüp Gergin
Yolda Kalan Araba..
Bana olanlar olmuş, siz lunapark çocukları gibisiniz.. Toz pembeyi siz yaşıyorsunuz da bana siyah deyip geçiliyor. Çok komiksiniz siz ya.. Ne yaşadınız da kime “yaşam”dan söz ediyorsunuz; komiksiniz hem de çoklarca kez. Herkes ayrı bir eda takınır olmuş; siz de herkes olmuşsunuz.. Ne limon kokusu ne de kahve falı şimdi.. Kendi kendine hem esir hem de düşman olunmuş. Gardiyan izin verirse kapının açılmasını bekliyorsunuz ya; kapıyı kendiniz açmayı neden denemez oldunuz ki! Ama unutmuşum, o yürek yoktu değil mi sizde.. Toz pembesiniz ya; beyazı unuttunuz tabii siyah siyah diye düşman yaratmaktan kendinize.. Unutuldunuz diye, unutmayı meslek edinmiş gibisiniz. Koyusunda bir gecenin sabahına kadar içseniz ne olur; kafayı dumanlasanız ne olur; kafayı dağıtsanız ne olur.. Unuttunuz mu yoksa; kafa yine sizin kafa.. İçi boş ya da dolu fark eylemez.. Sabah olur yine aynıdır her bir şey; değiştiremedikleriniz daha bir gelir üzerinize.. Komiksiniz de bu kadar olmayın bari! İftira atmışlar size; adınız çıkmış bir yerlerde kötüye.. Sanki tek siz haklısınız; katil sanki diğerleri. Buna böyle inanıp, yanınızdakini de inandırmaya çalışıyorsunuz ya.. Biz de aptalız ya.. Yine çok komik oldunuz; bu kez yine çok oldunuz. Çok geldiniz yine üzerimize.. Kendi kendinize oyun kurup, oyundan atmayın yine kendinizi. Sihirsiz yaşayın biraz; biraz adam olmayı denesenize! Sonlu ağlayışlarınız varmış sizin. Öyle demişsiniz yine bir yerlerde. Çok acı çekmişsiniz siz geçmişte.. Ama bir gün her şey yoluna girecek diyormuşsunuz. Dua ediyormuşsunuz. Tam burada ben bir merak ettim yahu; sabaha kadar kafayı dumanlamaktan nasıl vakit buldunuz da dua edebildiniz! Komikleştiniz siz yine; dikkat edin lütfen herkes sizin gibi yalana inanmıyor maalesef.. Yürürken; maşallahınız var gözleriniz çok iyi bakıyor. Bir oyana bir buyana.. Bir ona bir buna. Önce birine, sonra başkasına. Daha sonra bir başkasına.. Ya ben gözümle görüyorum; size iftira atmışlar ya inanmıyorum onlara; gerek duymuyorum anlasanıza, işte görüyorum zaten çoklarca.. Bakışından anlıyorum ben bir insanın; gözünün içinden anlıyorum. Komikleşmeyin yine; olan biteni, olan bitmeyeni, bitmeden olanı ve birçok devamını biliyorum zaten.. Ezberimde her biri.. Buradan bakınca, çok değer vermiş gözüküyorsunuz.. Nelere, kimlere yaptınız bunu? Hep sonu acı ile biten hikayeler anlatır durursunuz. Bana ne bunlardan.. Benim ne suçum var! Daha doğrusu, anlatıp bunları bana bugün, benim yerime neleri dolduruyorsanız artık kafanızda.. Komiksiniz de bu kadarı fazla.. Lunapark çocukları gibisiniz; jeton atmadan yaşanmıyor sizin hayatınız. Jeton almayı ya da birine aldırmayı unutmayın bari.. .. 2012
Duygu Demirci
Yolda Kalanlar da Var
Yeni doğmuş bir bebek kadar taze saf ve günahsız, Sorgusuz sualsiz ve de gelir dünyaya hesapsız, Kimbilir ki bununda kaderi hep bahtsız, Yolda kalanlarda var zamanlı ve de zamansız, Günler ayı aylar yılı kovalar, Fakiri ezer zengine ise konarlar, Açlık yoksulluk diz boyu hiç sormazlar, Yolda kaldım diyipte yerinde sayarlar, Anasız babasız gurbeti çekerken, Hor görüp insanları birbir ezerken, İçim kan ağlıyor bunları yazarken, Sızlar yürek yana yana yolda kalanlar da var. Cadde ıssız kaldırım çilekeş, Durma deli rüzgar sende hızla es, Ölüm gelirken kapıya can çekişir nefes nefes, Ağlar durur ama yolda kalanlar da var. Hava soğuk olur yağarken kar, Tutturamaz altı da altıyı yere düşen zar, Unutur yapılan iyiliği,mertliği sinedeki yar Dünyanın düzeni bu değişmez yolda kalanlar da var.
Blaga Dimitrova
Yoldaki Yalnız Kadın
Bir sakıncadır, bir tehlikedir bu hâlâ erkeklerin olan bu dünyada yürümek yalnız başına. Her dönemeçte bekler seni pususu saçma rastlantıların. Sokaklar yaralar seni meraklı bakışlarla. Yoldaki yalnız kadın. Tek savunman senin savunmasız olman. Düşünmedin erkeği dayanılacak bir destek gibi, yaslanılacak bir ağaç gövdesi, sığınılacak bir duvar gibi düşünmedin erkeği. Düşünmedin erkeği bir köprü, bir tramplen gibi. Yapayalnız çıktın yola eşit koşullarda tanımak istedin ve istemedin hiçbir şey erkeği sevmekten başka. Uzaklara gidebilecek misin, yoksa düşecek misin çamurlara? Bilmiyorsun, direngensin ama. Devirseler de seni yarı yolda gene de bir yerlere varmış olacaksın mutlaka. Yoldaki yalnız kadın Her şeye rağmen yürüyorsun Her şeye rağmen durmuyorsun. Hiçbir erkek yalnız olamaz bir kadın kadar. Karanlıklar diker önüne bir kapalı kapı. Geceleyin hiçbir kadın tek başına gidemez yolda. Ama güneş, bir gardiyan gibi tıpkı, açar uzayı sana tan vakti. Ama karanlıkta da yürüyorsun sen çevrene korkuyla bakmadan. Ve her adımın bir güvenlik belgesidir seni uzun süre korkutan erkek için. Adımlar çınlıyor taşlarda. Yoldaki yalnız kadın. En sessiz, en yürekli adımlar aşağılanmış toprakta, kendisi de yolda yapayalnız bir kadın olan toprakta.
Ersin Alptekin
Yoldan Geçenler...
Ankaradan bir siyaset konvoyu geçti Halktan habersiz trafik kapandı Ankaradan bir ambulansta öğretmen geçti Öğrencilerinden habersiz okullar açıldı Ankaradan bir kornalı düğün geçti Benden habersiz bakarken gözlerim kapandı Ankaradan bir asker konvoyu geçti İçimde nedense hep gariban asker anası ağladı Ersin ALPTEKİN 27-04-2008
Abdullah Gümüştakım
Yoldadır Hasret
Ne olur göstersen görsem yüzünü Bir kerecik duysam selam sözünü İçime düşürdün sevda közünü Geceler boyunca hasretindeyim. Yolları alırken önümde gurbet, Gönül hanem yıkık gönümde gurbet, Gelecekte gurbet, dünümde gurbet, Senle olmamanın kasvetindeyim. Çayım yudum yudum katran karası Her gün büyüyorda gönül yarası, Yakıp kül ediyor sevda sarası Yeter sensizliğin mürvetindeyim. 07.08.2000 AKHİSAR Gön; deri, içi örten dış kab
Kardelen Deniz
Yoldan Geçenler
Her yolculuğun bir iç hesaplaşma teması vardır. Bir de vardığı bir şehir, onu bekleyen... Bıraktığın gibi kalmaz hiçbir şehir. İçim o kadar boş ki, sanki olanlarla hiç alakam yokmuş gibi. Tehlikeli! En çok geçilen şehirlere acırım yollarda, havasını solur solumaz terk ettiğimiz... Tüm otogarlar, tren istasyonları, havaalanları aynı hikayenin zaruri tanığıdır. Gitmek ve dönmek üzerine söylenmiş tüm şiirleri ezbere bilir onlar. Bundandır her yolculuk o şiirleri fısıldar. Eğer bir yolculukta yapabildiğiniz tek şey kulağınızda kulaklık, çizgilere kilitlenip düşünmekse başınız belada demektir. Yaptığınız tüm hatalar... Perde! KESTİK! Hiçbir an'ımın hafızasında kayıtlı olmadığı bir şehri solumak isterdim elbet, oysa bu şehrin kokusu fazla tanıdık. Biten her yolculuk ardında şiirler bırakır...
Ramazan Çiçekli
Yoldan gelen beş kişi
Adam önde yürüyor. Arkada kadın; Birini sağ, Diğerini sol elinden, Tutmuş çekiyor, Karnı burnunda, Öbürü yolda geliyor. 10.09.06/Bursa
İzzettin Bilgin
Yoldaş
Eser belki bazen yüreğin, Sararır belki damarlarındaki kan, Allah aşkıyla dolar kalbin, Taht kurmuş menekşelerim. Kardeş olsun Bilgin'e, Umarım bilirsin o günkü kardeşliği, Taç olsun kalbindeki iyilikleri, Lal olmuşum deme kardeş, Uğruna ölmek isterim yoldaş.
Cafer İşler
Yoldaş
Karı kocanın yoldaşıdır En yakın hayat arkadaşıdır Aynı yastığa baş koymuşlardır Ömür boyu beraber yaşayacaklardır Kimse yarı yolda bırakmasın yoldaşını Kimse satmasın kimseye yoldaşını Devretmesin hayat arkadaşını ALLAH sorar sonra mahşerde hesabını
Ergin Uzun
Yoldaşa
Dumanlar tütüyor Sivasta Yanıyor bu ömrüm Yanıyor bak Sivas İçinde insanlar dolu, Sivas,Çorum,Maraş Unuttuk sanma Irak, Filistin Bıraktık sanma Hala kavdayız Benim davam bu Ele ne.. Benim kavgam bu Gün gelir dolanır aylar Geçilir dereler çaylar Sılada garip yarim ağlar Unuttum sanma Gel sende ver elini Duyur dünyaya Yüreğinin sesini Haykır karanlıklara Aydınlat yoldaş Kavgamın çiçegi Koynunda ateş böceği Boş verin imamı hocayı Sen yoluna devam et yoldaş Boş yere fetva vermem kimseye İnanmayana uylamam boş yere Uzuniye koşa koşa Sende dönersin yoldaş
Umut Bulut
Yoldaşım
Adı ercüment içildi İnaçlıydı,umutluydu O neler atlatmıştı ne darbeler Zaman geldi elerine zincirler vuruldu Ama düşüncelerini engelleyebilecek bir nesne yoktu Savunduğu sosyalizimdi inaçlıydı umutluydu O işçilerin yanında ezilen sömürülen halkların yanındaydı O şimdi bizim diyarımızdan yıldızlara göç etti Ama kavgası sürecek yemin ediyoruz.
Abdurrahman Saylan
Yollanmamış Mektuplardan,Gerçeğimsin...! ! !
Merhaba; içimde adını koyup söylemeye cesaretimin olmadığı geçmişimin keşkesi,geleceğimin endişesi merhaba; ... Hayalin bu kadar acı iken bu satırları döktüğüm gerçeğin ne denli acı bilemiyorum.Bana göre vurduğun vurdun ölmedim sana göre kaçtın kaçtın ben koştum nefes alamamak uğruna.Küçük kalbim dayanmazdı belki sana göre bu kaçışlara,ama güçlüyüm ben büyüdüm kalbim büyüdü ardın sıra..Saçma geliyor belki bu satırlar sana okumak istemiyorsun belkide çok sıradan sana göre ama her kesin gerçekleri gerekçeleri kendine... Ve sen GERÇEĞİMSİN.Acemi bir katilsin bana göre.Ne öldürmeyi beceriyorsun nede yaşatmayı...Yaralı yaralı bırakıyorsun.Arada kontrole geliyosun...Acaba Öldümü Diye...! Ben Ölmedim Ey sevgili Hala Bıraktığın Yerdeyim...
Orhan Çapan
*Yoldaş'lara...*
Yüreğimde, beynimde fikrimdesin Senin yolunda nice gençler var bilesin Unutuldun diye sakın üzülmeyesin. Yaşıyorsun gönüllerde MAHİR yoldaş… Fikirlerin gün geçtikçe yeşeriyor, Gidişin yürekleri hasretle deşeliyor Gönüller o güzel günleri özlüyor, Esaretten nefret ediyorum İBO yoldaş… Kör ilmekler sarıldı boynuna arsızca, Seni asanlar güldü çirkin ve sinsice, Yüreklerinde bir şey vardı pisi pisince Şimdi yüzleri kızarıyor DENİZ yoldaş… İsyan ediyorum ölümüne, mayıs ayında… İsmin hep dolaşır, hep varsın dilimde Yaşıyorsun, hep varsın sol yanımda Seni çok üzülüyorum YUSUF yoldaş… Aynı yerdeyiz, hatta daha da kötüyüz, Elimizden gitti özgürlük ve bağımsızlığımız Amerika’ dan gelir oldu tüm emirlerimiz Kara beyinler sardı ülkemi HÜSEYİN Yoldaş
Murat Karacuban
Yoldaşlara Selam
biliyorum heval canını ülkene adadığını suskunluğunu yendiğinin zulme direndiğinin bilincindeyim heval mekanda yanında değilsem de ruhen yanındayım benden sana selam heval gönül ağlar dert o değil umut yüklüyüm yarınlar meçhul değil rüyalarım süsleniyor manalı gülüşlerinle bedenen yoksam da yanında hülyalarım seninle benden sana selam heval dualarım sana kalbim seninledir bir çığlık duysam ötelerde aklım seninledir bir ulusun bekası sizden sorulur sizden sorulur bingöl amed dersim... hayalini okur gibiyim heval değilmidir hayalin 'direnmenin savaşmanın sonu özgürlüktür özgürlük ise kutsal yaşamdır' unutamam seni heval umutsuzlara bile umut verirsin umursuzluklara bile umut ekersin acılarınız başa gitmeyecek kanlarınız yerde kalmayacak kanınızın her damlası yarınların özgür mayasıdır
Kemal Kabcık
YOLDAŞ; DARA DÜŞENİ MOTİVE ETMELİ ve de SEVGİ İNANÇ ile YOLUNA DEVAM ETMELİ! .
YOLDAŞ; DARA DÜŞENİ MOTİVE ETMELİ ve de SEVGİ İNANÇ ile YOLUNA DEVAM ETMELİ! . Bilgi Yolunda Bir Başına Yürünmez; Samimi, Cömert ve Duyarlı Bir Yoldaş Bul! . Vatan Sathı Dostluğuyla; Vatanımızı Savunan Güçlü Bir Liderin Olsun Yanında! . O Dost Yürek ile; Bizleri SEVGİYE MOTİVE ET! . Bizler ENERJİ ALALIM DOSTLUĞA! . Harekete Geçme Gücünü SİZDE BULALIM ve ADANIRKEN VATANIMIZA; SİZLERİ ANALIM! . { Metin Yazarı: Kemal KABCIK – ANTALYA - 21 Ocak 2012 Cumartesi 16:52:21 }
Seyfi Karaca
Yolhanda Gidip Duran Köprüye
Eyvallah... Geldiğim eve de Gezdiğim dağa da Kokladığım çiçeğe, dokunduğum buluta, sarıldığım yağmura Eyvallah kuçaklaştığım güne güneşe Doğduğum günlerin tan yerlerinden ağarıp uğruma düşen Gün batımı güzelcelerine kimi gelin kız Kimi gelişnkız kadar güzel gelincik Yürüdüğüm yola da eyvallah Kaldığım hana da Misafirmişim.... Gelen bahara, göçen güze, uçan kuşa ve durup duran köprüye... Bir halim damla bir halim derya denizmişim Yaşadığım güzel ömre Eyvallah.... Seyfi Karaca.........Ocak / 12
Necati Şimşek
Yollar (1)
Upuzun ve ipince sonsuzluklara doğru Kimi hayır, kimi şer, neşe ve yeis dolu Öyle çok yollar var ki, önümde breh breh.. Aklıselim olmayan bulamaz doğru yolu… 10.07.1982 Necati ŞİMŞEK Sağmalcılar/İstanbul
Uğur Ağaoğlu
Yollar
yollar neden bu kadar acımasız ve neden bu kadar uzun insanı sevdiğine, ailesine neden kavuşturmaz insan kötü haberleri yollardan alır nedendir bilinmez suç bizdemi....................
Yavuz Bayram Çalışkan
Yollar
İçimizi, dışımızı, yaşadıklarımızı getiren, götüren, bizi sevgilisiz, dostsuz, arkadaşsız bırakan yollar, yürüdükçe kaybeder miyiz, kazanır mıyız? Boşluklarımızı dolduran mısın, yoksa bizlere tek armağan mısın? Eksikliğin ihtiyaç olur, kayıp olur, gitmeleri getiren sen olsan da, sensizliği düşünemem. Gecenin yarısından sabaha uzanan, sokaklardan kar serpiştiren dağları bulan, mezarlıktan geçerken korku salan, âşıklar yürüyünce zevk olan, buluşmalarda kalp çarpıntılarına mekan olan, ince rüzgarları karlı akşamlara savuran, yaz güneşinde kor gibi kavrulan yollar, ne ayak sesleri yükselir ne tekerlekler döner üstünde, dünyanın gamını kederini taşırsın, bir gün yol olma da tüm gözler şaşırsın. Neden mi; çünkü gitmeler biter diyeceğim ama sen gelenleri de getirensin, yerine göre aşkları da bitirensin. Sen büyülü bir dünyasın. Sen yaşadığım sokaksın, caddesin adın üstünde yolsun. Kilometresin, uzaklıksın, yakınlıksın, bir sigara içimi, ya da günler boyu gidilensin. Kapıların önüne getirensin. Kışları karla dolan, ilkbaharda ıslanan, yazları ateşlenip yanan, hazanlarda yaprak dolansın. Hangi yöne desem gidilensin. Ardından bakılansın, arabalar ardından sular dökülensin, adına türküler yakılansın. Girilmez levhaları çakılansın. Bitmez tükenmezsin, yokuşsun, inişsin. Kaçışların ortağısın. Sen ülkelerin ağısın. Sen demirsin, sen karasın, sen denizsin, sen havasın, seni içime çekmek geliyor. Sen kaybedilensin, kader mahkûmları seni hep kaybeder, o insanlar ki yaşam boyu hep derbeder. Rengi yoluna can verilen gözsün, sen sevdalara uzanan özsün. Hayatın film şeritleri geçer üzerinden, üzerindeki çukurluklar, tümsekler ondan mıdır bilinmez. Sırları taşısan da sesin çıkmaz, tüm ağırlıklar üstünden geçse de bilirim bıkmaz, yaşlar birikse de bir damla akmaz, sen yolsun, sen gidilensin, sen ırakları yakın edensin. Zamanın önünde savrulan kuru bir yapraksın.
Alper Tunga Alp
Yollar
Yollar Ağaçlar Güzel kuşlar Evlerde Işıklar Bekleşiyorlar Bu savaş Ne zaman Bitecek Diyorlar Bu savaş Ne zaman Bitecek bekleşiyorlar Kuşlar Ağaçlar Güzel yollar Ölüm Geldi Baharda Üşüyorlar Çocuklar İnsanlar