poet
stringlengths 3
47
| title
stringlengths 1
168
| poem
stringlengths 3
159k
|
---|---|---|
Orhan Baran | Yollar |
Yollar
Hasretin anası yollar
Kalbimizden sarkıttıklarımızla dolu yollar
Geceyi ve özlemi
Kuşların kanatlarını kanatan yollar
Yollar sessiz sessiz ağlar
Ağlatır yollar
Yolların tutkusudur yolcular
Yolcunun aşkla vuruşu kendini yola
Bir karıncanın azmi ve sebatını taşır
Yolcu yola aşıktır
Yol da yolcuya
Yollar özlem özlem uzar aşka
Yolların kalbi kalbimde atar
Büklüm büklüm uzanır yollar
Kalbimin kuytusunda
Kalp ağrır, gözler yapışır ufuklara
Yollar getirir kalbime koyar gözlerini
Suskuyla
|
Ersan Sam | Yollar |
Canım kadar sevdiğim
Uğrunca canımı verdiğim
Yaşarken gönül verdiğim
Ölürken seni düşündüm
Kalbimde yokdur sensizlik
Gidince feryadını işiterek
Yallancı mevsimler gibi
Duraksız bir gemi gibi
Bekliyen bir hayat başlıyor
İçinde ben olmuyan
Yaşadığım kadarı hatıra şimdi
Yorulunca düşme yaslan bana
|
Cahide Merziye Karaca | Yollar |
Hayat akan
Hasret kokan
Çiçek çiçek özlem açan yollar
Başımdaki sancıya eş
Kıvrım kıvrım bükülen
Rahatlayınca sere serpe
Uzanıveren yollar
Sana, tanıdık herkes
Bilir yılmadan dert dinlediğini
Cevap vermen beklenmez
Suskunluğun
Kıraç topraklarla
Sıra sıra tören dizilişli
Eğilip çiçek sunan
Ağaçlarla bozulur
Savrulan yaprak, umursamazlığı
Yağmur, hüznü anlatır senle
Tanımadık hayatlarla
Buluşturur ellerin
Gösterir dünya büyük
Umut herkese yeter
Hüzün herkesi boğar
Başına inen her adım
Her tekerlek
İz bırakır yüzünde
Acı kemirse yüreğini
Lime lime olsa bedenin
Sabrın buluşur mütevazılığinle
Eğilirsin misafirinin önünde
Sanılmasın yollar gurbete götürür
Kaldığı yer
Gideceği yer kadar gurbet olana
Yollar kucak açar
Dost gelir
|
Tayfun Bulut | Yollar |
Yollar
Hayatta ne çok yollar yürüyoruz.
Çocukluk yolları... Okul yolları... Gençliğin sancılı yolları... Askerlik yolları... Üniversite yolları... Romantizmin acı tatlı yolları... Çalışma yolları... Evlilik yolları...
Bazı yolların başlangıcı heyecan verir... Bitişi ise buruk da olsa mutluluk... Okul gibi... Evlilik gibi
Bazı yollar vardır bitişi acı verir... Aşk gibi... Arkadaşlık gibi... Dostluk gibi...
Bir yol var ki koşar adım gidersin... Çocukluk gibi...
Bir yol var ki omuzlar da gidersin... Askerlik gibi... Dönüşü olmayan tek yol Ölüm gibi...
Yollar vardır dikenli... Yollar vardır sarp geçilmez... Amma velakin yollar vardır güllerle dolu...
Yolunuz açık ömrünüz uzun rotanız sevgi olsun... Gönül yolunuz güllerle dolsun...
Tayfun Bulut
|
Yıldırım Yorulmaz | **Yollar |
Kaç köy oldu
Kaç köy olacak
Nicedir yollardayım
Geçmişten feyz aldım
Kahpe zamanlardayım
Yosma konağa meyletmiş
Berduş sur dibini terketmiş
Güzellik mi?
Güzellik terkidiyar eylemiş
Yollaaar!
Aah canım yollar
Gideyim diyar diyar
Her diyarda çile çekeyim
Duama duaları yaren edeyim
Güzellik nereye sinmiş göreyim
Göremezsem
Yaradan'a hesap vereyim
|
Vecdi Murat Soydan | Yollar |
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi: 15 Ekim 1986
Hasretin başıdır uzanan yollar,
Dağlarla kavuşur çaylarla akar,
Kimse bilmez kaç göz, yaşlarla bakar,
Seveni yarinden ayıran yollar…
Yolların üzeri berrak pınarlar,
Kim bilir kaç aydır açık o kollar,
Açık kollar ise şimdi kapalı,
Leyla’yı Mecnun’dan ayıran yollar…
Kah ağlar yağmurdan, güler güneşten,
Ayırır bu yollar, sevgiyi eşten,
Geceyle kararır gündüzle açar,
Dertliyi dertsizden ayıran yollar…
Ağlayan o gözler uzakta kaldı,
Dertsizin başını yeni dert aldı,
Hasretli aşıklar gurbette kaldı,
Adem’i Havva’dan ayıran yollar…
Muhip Erdener SOYDAN
01 Eylül 1960 Ankara
|
İlknur Kavrar | Yollar |
Mevsim sonbahar...
Sonbahar çocuğuğuyum ben,
Hüznü severim,
Kızıl sarı yaprakları,günbatımını,
Issızlığıma yoldaş serin suları...
Severim ılık rüzgarı,ahmak ıslatanı...
Ama sevmem hiç yalnızlığı.
Yolları sevmem,
Giderken yüreğimi de götüren hain yolları...
Bir kuşun kanadında umarsız,
Sevmem hiç yalancı rüyaları.
Terk eder ruhumu, takılır peşine gider,
Sevinç çığlıkları.
Sonbahar çocuğuyum ben.
Bir meltemle geldim eylül sabahında.
Bir boranla gideceğim.
Sonbaharım ben.
Severim hüzünlü kahkahaları,
Ama sevmem hiç,
Gitmek için yollara bakanları
|
Ali Fikri Karadeniz | Yollar |
Yollar;
Mesafeler koymuştun aramıza
Umutlar, hayaller her bir adımda
Yürümek, hatta hatta koşmak vardı
Mutluluktu her adım Yâre kavuşmak için
Yollar;
Umutlarımı bıraktım kaldırım taşlarında
Hayallerim, çakıl taşları gibi
Üzerinden silindirler geçmiş
Yapıştırmış, sıkıştırmış ve ezmiş…
Yollar;
Birleştirici yollar
Üzerinde koştum Da bitiremedim
Şimdi düşmanlarım hayallerimi çiğniyor
Ümitlerim katran katran
Yollar;
Sen bitmedin
Ben bittim…!
20/05/2005
Ali Fikri Karadeniz
|
Necmi Ünsal | Yollar |
Yollar vardır, götürür visâle.
Yollar zordur, götürür fisâle.
Yollar yoldur, götürür necâta.
Yollar kandır, götürür memâta.
11 Mart 2004 Perşembe, Danimarka-Køge 14.30
2+2+3+3
|
Turgay Ulusoy | Yollar |
Sitem ediyorum yollara,
Sanki.
Seni benden alan onlar dibi.
Gülüyorum da sonra,
Ebediyyen kavuşturacak,
Yine onlar değil mi.
|
İlyas Kırlı | Yollar |
merhaba kader dostum
dinle hele şu adamın
dil yarası sözlerini
ben anlatırken arada bir
kafa salla yeter
aman sislendirme gözlerini
yıllarca direksiyon başında
bir lokma ekmek için
yollara serdim canımı
gönül sevdasındanmıdır bilmem
hayata ortak ettim şimdiki hanımı
kıt kanaat geçiniyordum işte
bu yollar bitmez dedim hep
ama kader kesti yollarımı
bir kaza geçirdim
yirmilik alyazmalım yuvarlanıverdi
ve patlayıverdi kaderimin lastiği
derelerde bir mezar buldum sanki
kefensiz yatıverdim
baktım tekerlek fıldır fıldır dönüyor tepemde
başım ha keza
bastona düştü şu bedenim
hastaneye kaldırmışlar beni
anam gelmiş baş ucuma
tanıyamışım
bu herif bir daha iflah etmez demişler
karımın yakınları
haftası gelmeden
karım boşanma davası açmış
aklı sıra benden kaçıyorlar
kaderi hesaba katmadan
kader dedim ya dostum
bir vakit geldi
madalyonun ters yüzünü de
gösterdi bana
işler tıkırına girdi
kader rüzgarı arkadan esince
yollarım uzadıkça uzadı
daireler yapıp
sıfır komyon aldım,
al yazmalıya inat
dört evlilik yaptım beşinci yolda...
ondan sonra
hiç bir kadına yüz vermedim
muhabbetine takıldım sadece
vur patlasın çal oynasın
şimdi o bar senin bu bar benim
keyfini sürüyorum
bana yapılan bir kalleşliğin,
cumartesi pazar hafta tatilim
kıran tuvalet giyiniyorum
altımda iki taksi var
üstü açık bir tosba
ve sıfırından bir mercedes,
üzerimdeki kıyafetime bakma
bunlar cenk elbiselerim
direksiyon salladığım zaman giyerim,
bazen aklıma gelirde
o efasızın çekip gidişi
damarlarım tıkanır
senle çözerim dostum
dökerim içimi tane tane
senide yorduysam
kusura kalma dostum...
|
Arif Nihat Asya | Yollar |
Varsın biraz da yollar çeksin benim cefamı
Artık verin çocuklar, artık verin asamı!.
Bir başka kâinata, bir başka yurda yol var;
Siz örtünün garipler siz örtünün abamı!
Yorgun düşüp uzandım altında asumanın;
Gölgende buldum ey dal bir anne ihtimamı.
Şahane manzaraydı dünya sınırlarında
Bir kubbenin rüku’u, bir zirvenin kıyamı.
Yükseklerinde ömrün dağlar, sular kovuklar:
Yükseklerin diliyle tekrar edin nidamı!
Dağlar lisana geldi, gökler lisana geldi;
Şerh oldu Mesnevi’den yıldız
Şerh oldu Mesnevi’den yıldızların kelamı.
Şeffaf mavinizden abdest alıp el açtım
Artık yakındayım, ey gökler, duyun duamı!
|
Yaşar Yılmaz | Yollar Başka |
bir heykel misali
öylece dikili kaldı
sertleşmişti bedeni
tutulmuştu nefesi
umutsuzluk çarkında
boşlukta dolaştı bakışı
kutuplara seyahat etti yüreği
salındı iki yana kollar
düştü omuzlar
son söze isyan ederek
yerçekimine yenildi gözyaşları
sendeleyerek güçlü adam
baktı kadınına son kez
haykırarak
kendinde son kalanla;
'' bazen kara
bazen beyaz olsa da
hep üstümüzdedir bulutlar
yürüsek de birlikte
düşsek de''
dese de bir umutla
hesaplar yine galip geldi aşka
tutmasa da
yollar başka
yol verdi aşka
|
Fırat Çelik | Yollar Biricik |
Avluma düşen küçük mavi bir kuş
Narin kanatları hür ve minicik
Zindanda hayat hep karanlık yokuş
Özgürlük, küçük mavi pencerecik
Uçuyor ömrüm kuş gibi bir damda
Bir hatıra mazi tüm etrafımda
Varlık, pusu kurmuş puslu odamda
Kervan garip, bütün yollar biricik
07/Aralık/2016
Bandırma 1 No'lu T Tipi Cezaevi
A-19 Koğuşu
|
Özbey Çakmakcı | Yollar Çok Uzak |
Kimi kürk giymiş, kimi kazak
Araba çalışmaz kuralım kızak
Her yana döşenmiş, mayınlı tuzak
Yollar çok karanlık yollar çok uzak
X x x x
Bağlamamın telleri gönmüş caza
Fireni tutmaz gider tam gaza
Yollara kar düşmüş çekmiş ayaza
Yollar çok karanlık, yollar çok uzak
X x x
Kalorifer doğal gazdan uzak
Odun zenginlik dayan oğlum tezek
Kalemim bitmiş ne ile yazak
Yollar çok karanlık, yollar çok uzak.
05.12.2007
|
Ferit Battal | Yollar beni dost bağına götürün… |
El elinden kurşun yedim sürgünüm
Yollar beni dost bağına götürün
Aklar giydim al yeşile vurgunum
Yollar beni dost bağına götürün
Seven gönlü sevda rüzgarı sarar
Göz sevince gönül sevdiğin arar
Yar sevdası kulun bağrını yarar
Yollar beni dost bağına götürün
Ser dediler başım yere sermedim
Canan dedim gönlü Mevla,ya verdim
Hep ağladım ben cananı görmedim
Yollar beni dost bağına götürün
Dağ başları yeşil renkle kapladı
Yar sevenler zirvelerde toplandı
Dosttan gelen kılıç gönle saplandı
Yollar beni dost bağına götürün
|
Mustafa İleri | Yollar istemiyor |
Yollar ayırdı seni benden
Düşman oldu uzunlugunca
Çakılına,taşına,tozuna,çamuruna
Düşman oldum zalim yolların
Çıkartıyor karşıma engel,üst üste
Nekadar zorlansada,kayıyor yerler
Yormak istiyor ayaklarımı,dermansız kalsın diye
İçimi burkmak istiyor,kıvrımları korksun diye
Düşman oluyorum sanki yollara
Sana gelmemi istemedigi için
Dağ başındaki sisli havalar,benzeri kıvrımlarım
Yılan misali korkuturum sanıyor kendince beni
Yığmak istiyor üzerime topragı ile kayalarını
Düşman oluyorum sanki yollara
Sana gelmememi istemedigim için
Yılların zalimligini almış üzerine gibi
Sevgi yolundan anlamını alır gibi
Bütün engelleri üzerime toplamış gibi
Sevgiye karşı zalim olmak için
Bundan her halde düşmanlıgı yolların
Sana gelmemi istemiyor sanki
28.05.2003 Çorlu
|
Erdoğan Yılmaz | Yollar Senin |
Madem gitmek istiyorsun
Hadi buyur yollar senin
Bu aşk bitti mi diyorsun
Akıl senin fikir senin
Sende olmayan insafı
Bende arama hiç sakın
Sen yıkıyorsun bu aşkı
Akıl senin fikir senin
Farz ederim dal kurudu
Koca bağda bir gül soldu
Şafak attı sabah odu
Hadi buyur yollar senin
Akıl senin fikir senin
|
Osman Karahasanoğlu | Yollar * Taştı |
Ah! ne haldeyim,bir bilsen.
Dağlar aşdım,yollar taştı.
Karardı,yollar karıştı.
Yolları sel aldı taştı
Dilim damağa yapıştı.
25.05.1998
Karadeniz.
|
Hatice Eğilmez Kaya | Yollar Üstüne |
YOLLAR ÜSTÜNE
Dönsem gönlüme ben nazar eylesem.
Gönül Dostun, nazar Dostun, göz Dostun.
Varsam makamında pazar eylesem.
Makam Dostun, pazar Dostun, söz Dostun.
Cahiller anlamaz arif derdinden.
Arif olan davet bekler yurdundan.
Keşke gitsem erenlerin ardından.
Yollar Dostun, yolcu Dostun, iz Dostun.
Aşık kefen giymiş, sanmayın sağdır.
Ölüm ebed ile görünmez bağdır.
Toprağa girince ayrılık yoktur.
Kabir Dostun, toprak Dostun, toz Dostun.
Varlık dedikleri bir gizli mekan.
Düğüm çözülmezmiş Hak istemeden.
Bir yol açılacak sonsuz bir nurdan.
Varlık Dostun, mekan Dostun, arz Dostun.
Dosta giden yolda münafık olmaz.
Dünya bahçesinde gönül eylenmez.
Sohbet Hak’tan ise yalan söylenmez.
Meclis Dostun, sohbet Dostun, saz Dostun.
Hatice EĞİLMEZ KAYA
|
Ömer Faruk Karadeniz | Yollar kan ağlıyor... |
Değişen bir şeyler olmuyor burda,
Her şey bıraktığın gibi mi desem....
Dilim varmıyor ki böyle yalana,
Yollar kan ağlıyor, gökyüzü sitem...
Olmadın vefasız sözünün eri
Kalmadı benimde gözümün feri
Bir duysan, bir görsen doğduğun yeri
Yollar kan ağlıyor, gökyüzü sitem....
Hasret senden miras ölümden beter
Umutsa sadece adıyla geçer
Sana vereceğim burdan tek haber
Yollar kan ağlıyor, gökyüzü sitem...
Alışmışım sana, dolmuyor yerin
Anlımda bir yazı siyah göz rengin
Bir yalan, bir masal ettiğin yemin
Yollar kan ağlıyor, gökyüzü sitem....
|
Mustafa İleri | Yollar ki |
İki el iki ayak
Yürürken tozlu
Dumanlı hayat
Hayat yollarında
Gözlerim görmede
Fakir kaldı alemi
Düşürdü beni yerlere
Ayaklarıma çelme atan
Yollarda ki çukurlar
Yollarda ki taşlar
17.05.2013.Şarköy
|
Ercan Ay | Yollar uzak |
Rüzgarlar eser gemide, gemi demirden
Yollar uzak dururda vazgeçermi gelen
inanmaz bekleyen görmeden yüzünü gelenin
ne hoş olur beklenmeyenin gelmesi denizden
Yolculuk nereden nereye bu bir delilik
bir akşam biter yolda, sabahı mutluluk
az bir bedelidir Konak ta kalmak uykusuz
Mutlu bir sabah senle aynı şehirde günaydın sevgili
|
Yusuf Önder Bahçeci | Yollar Uzun... |
Yollar uzun kâlbim hüzün,
Aramadın yazın güzün,
Çözün bağlarımı çözün,
Yollar uzun, kâlbim hüzün.
Kıvrım kıvrım giden yollar,
Yana düştü şimdi kollar,
Cândan seven fırsat kollar,
Yollar uzun, kâlbim hüzün.
Sevmeyenler uzak olsun,
Şimdi her yer tuzak olsun,
Seven kâlbe neşe dolsun,
Yollar uzun, kâlbim hüzün.
|
Olgun Ekinci | Yollar Umuttur Gözlerinde... |
Her yol kadındır, aşktır
Kadın rüzgar,
Yola yansıyan savruk ve
Alev toplarının dengesidir
Umut, mavinin rengi
Görünmezliği çoğaltır sağıldıkça
Beklenen her yol
Sarıldığın umut
Bırakmadığın gerçeğindir
Kısadır yol umutlarının gerçeğinde
Uzun ve engebelisi
Ardında bakakalır
Yürüdükçe, yol aldıkça aşılır
Engeller kesik çizgi
Çizgiler birleşmesidir vuslatın
Yollardayız doğuştan
Kavuşturan, ayıran, özleten
Özlemdir bize düşen
O, umuttur şimdi
Gözlediğin yollar umut
Umut gözlerindir
Yollara, çizgiye yansıyan...
12.12.2007 - Adana
|
Yusuf Önder Bahçeci | Yollar Uzun |
Yollar uzun kâlbim hüzün,
Gelir dedim yazın, güzün,
Yürek yanar ağlar gözüm,
Yollar uzun kâlbim hüzün.
Geçti yıllar sayamadım,
Mâh yüzüne doyamadım,
Seviyordum kıyamadım,
Yollar uzun kâlbim hüzün.
Nasıl sevda anlamadım,
Aşikare ağlamadım,
Sanma kara bağlamadım,
Yollar uzun kâlbim hüzün...
|
Zekeriya Çavuş | Yollar uzun, ömür kısa |
Mağrur olman neye yarar
Unutma ki seni yaratanın var
Dün kendini peygamber sananlar
Bu gün kara toprak altındalar
Heybetinle peygamber olamazsın
Kaybetmişsin benliğini, bulamazsın
Yitik ar’ ınla önüne bile bakamazsın
Dev olsan bile canımı yakamazsın
Yitirmişsin kutsal duygularını
Tatmin edemiyorsun egolarını
Çarpmaya çalışmaktasın dostlarını
Bu halinle sen insan bile olamazsın
Fani dünyada halin nicedir
Unutma gündüzün ardı gecedir
Düşündüklerin sanki bilmecedir
Boşuna haykırmaktasın acep necedir
Yollar çok uzun ömür kısa
Varlıkların tümü senin olsa
Beş para etmez kasaların dolsa
Saniye durmazsın cennetten haberin olsa
Zekeriya ÇAVUŞ - Düzce
Şair Araştırmacı Yazar
zekeriyacavus81hotmail.com
|
Yüksel Gider | Yollar Ve Para |
İstanbul’da yollar, yerler,hergün para.
İndi para,bindi para,git para,gel para.
Hergün insan,düşünüyor kara,kara.
Aybaşı gelmeden düşersin dara.
Yine yollar,yine para.
Hemen borç bulmak için,bir adam ara.
Yine düşersin yola,düşünürsün kara,kara.
Aybaşı gelmeden düşersin dara.
Yollar insanı kollar,yerler para.
Paran yoksa,hergün düşersin dara.
İşte o zaman,sen kızarsın bu hayata.
Aybaşı gelmeden düşersin dara.
Hyat para,yol para,ekmek para,gezmek para.
Kısacası hayat’ta her şey para.
Sende cebinde olmayan parayı ara.
Aybaşı gelmeden düşersin dara.
İstanbul’da varsa paran,her şey var her zaman.
Yoksa paran,yaşadığın hayat olur sana haram.
Sen yine bildiğin yolda et devam.
Aybaşı gelmeden düşersin dara.
(İstanbul,13.06.2001)
Yüksel Gider
|
Hilmi Yavuz | Yollar ve Zaman |
sen bir yalnızlığı koşup gittin de
bir yerde buluşulur diye, belki de...
elbet buluşulur, orda, o yerde...
bir hüzün töreniyle kutlanır
bulu....................
|
Bilal Özcan | Yollar Yolcusunu Almış |
Yollar almış yolcusunu can-ı canana gider,
Can-ı canan yolunda gonca güller biter,
Al gonca güllerde şeyda bülbüller öter,
Ne gam olur. Ne hüzün bu yolda. Ne de keder.
Öz can gonca güle bu gidişle hasret gider.
|
İbrahim Çağrı Sağlık | Yollarda |
Gecesi ayrı, Gündüzü ayrı bu yolların.
Tek farkları bitmemeleri.
İlelebet ufka dikip gözleri
Gidebilmekte mağrifet
Zaman mı yok diyorsun?
Yalan!
Sadece cesaret gerek. Ve yürek,
Kanatlanacak yeni diyarlara.
Gece gündüz giderken bilecek.
Geçeni ayrı, kalanı ayrı bu yolların
30/09/2007
|
Mehmet Akif Han | Yollarda |
Bin yıldır
yollardayım
Heybemde
kuru ekmek
soğan
ve umut
Bin yıldır
yürürüm aşka
aşkı incitmekten çekinerek
Gül bahçeleri gördüm
gözalıcı
ama kokusuz
zehirli dikenleri
Güller gördüm
kuru çalılar içinde
boynu bükük
ama bal dolu içerleri
Yürekler gördüm
çakıltaşı
Yürekler gördüm
dağ
Postlar gördüm
daha değerli
içindekinden
Ve çullar içinde insanlar
ışıldıyor yürekleri
Bin yıldır
yollardayım
Heybemde
kuru ekmek
soğan
ve umut
Bin yaşındayım
acılardan yana
Umut yaşım
hala onyedi...
|
Metin Kaya İlhan | Yollara düştü düşüm... |
Yollara düştü düşüm…
Düşümde sen olunca;
Ağır aksak bir şimendifer gibi geçer oldu zamanım
Kör karanlıklarda ölü gibi yanan mumlara döndü
Uzun bir tünelin görünmez ucundaki ışık gibi
Kahpe kuyuların dibindeki güneş oldu zamanım…
Yollara düştü düşüm…
Düşümde sen olunca;
Ağır mı ağır kayalar gibi oldu zamanım
Öksüz çocuğun, saçını okşayacak birini beklemesi gibi
Altında ezilen hayallerime bastırdıkça bastıran geceler misali
Sahtekar gülücüklere dur diyemeyen vefasız günlere döndü zamanım…
Yollara düştü düşüm…
Düşümde sen olunca;
Islak mı ıslak bir kumsal gibi oldu zamanım
Çöllerde ıslak kumlara basıyormuş gibiyim
Balıkları ellerimle topluyorum kupkuru denizlerde
Acı bir fren sesine eşlik edermiş gibi zamanım…
Seni düşlerime kaynak ederken
Zamana düşman oldum, zamanlar yaktı beni..
Yollara düştü düşüm…
Seni düşünürken…
Yaz ortasında zemheri yaşattı bana zaman…
Üşümüşüm…
17.01.2007
Metin Kaya İLHAN
Trabzon
|
İzzet Kocadağ | Yollarda |
Bilmiyorum ne kadar sürer daha bu hicran,
Yoksa hep böyle daim, döner durur mu devran,
Gittiğin günden beri, sersefil yollardayım.
Baş açık yalın ayak; yağsa kar, esse boran.
5 Mart 1989-Pazar/Ankara
|
Mehmet Çoban | Yollardaki ben... (2. kitabım) |
Düştüm,
Tarihin toplumların
Düşünce ve inançların
Barış ve savaşların
Çeşitli yaşamların
Tozlu yollarına
Göz göze
Gelerek insanlarla
Burun buruna
Gelerek olaylarla
Kan ve barut kokularında
Kılıç ve savaş naralarında
Sanatın türlü dallarında
Düşüncelerin baharında
Sözlerin sonbaharında
Özümlediğim insanlıkta
Aradım gerçekleri
Her zamanın altında
Her taşın altında
Figanlı gözyaşlarında
Naralı savaş çığlıklarında
Gülücüklerin yayıldığı hayatta
Yaşamların ilk ve son baharlarında
İnandığım tanrıyla
Tanrının aydınlık yolunda
İnsanlığı aradım yaşamlarda
İnsanların gelen geçen hayatlarında
Kan ve zulümden
Riya ve ihanetten
İnsanlığın şımarıklığından
İnsanlara yapılan dayatmalardan
Zayıflara yapılan insanlık dışından
Mazlumların ahu figanlarından
Başka bir şey mi çıktı karşıma?
Özgürlüğe soyunmuş yalandan
Hürriyete kavuşmuş palavradan
Başka bir şey mi gördüm yollarda?
13.07.2006 – İzmir
|
Hasan Sancak | Yollarda bütün insan Çünkü 23 Nisan |
Bugün yurdun baharı
Evet 23 Nisan
Çiçekler yeşil sarı
Seviniyor birçok can
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Dalgalanır bayrağım
Hür bir şekilde eser
Çok güzeldir toprağım
Gönüllerde tutar yer
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Selâm yıllarca selâm
İnsanlara canlara
Kendisine gelir ham
Kan katılır kanlara
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Dağ deniz ve ovalar
Bugün daha da güzel
Renkleniyor havalar
Çocuk genci verir el
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Tekrarlanır her sene
Evet büyük coşkuyla
Bekliyoruz biz yine
Su verin yeşil dala
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Coşku ve sevgisini
Devamlı yayacağız
Esenlik övgüsünü
Ellerle sayacağız
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Yüzlerdeki tebessüm
Birleştirir yüreği
Kalbimiz atar güm güm
Yükselmekte bileği
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Dünyanın dört yanından
Toplanır kuzucuklar
Ayrı renk ve canından
El eledir çocuklar
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Sevginin güzel yüzü
Hep 23 Nisan’da
Gerçekleşir o sözü
Neşe olur insanda
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
Yazar Öğretmen Hasan
Önemini bilerek
Şu zorluğa eli ban
Ön tarafa gelerek
Yollarda bütün insan
Çünkü 23 Nisan
|
Çiğdem Çakır | Yollardaki Mum Işığı |
İlkbahar geceleri
Sevdalı ruhları
Sarhoş eden ay
Bu şehrin
Lacivert yollarında
Mum ışığını dağıtırken
O tablo
Hasret şiirim oluyor
Seni düşünüyorum,
Gel kara gözlüm
Sıcak ellerimi tut,
Yüreğine yaz
Beni ağlatan günleri.
(Aksaray / 14 Nisan 2007)
|
Bahattin Tonbul | Yollardayım |
Kar lapa lapa yağıyor
Uzun zaman yollardayım
Sevdan gönlümü sağıyor
Okyanusta sallardayım
Umut sevdaya bakıyor
Yüreğimden aşk akıyor
Acın içimi yakıyor
Uzun zaman yollardayım
Bekle sana geleceğim
Yürekleri deleceğim
Ben toprağı bileceğim
Uzun zaman yollardayım
Duydum beni özlemişsin
Rüyalarda gözlemişsin
Uzaklardan izlemişsin
Uzun zaman yollardayım
Dile benden ne dilersen
Anıları çok elersen
Boş kalbimi sen delersen
Uzun zaman yollardayım
Gülmedende vazgeçemen
Hakikatı tek seçemen
Yokluğunu ben biçemem
Uzun zaman yollardayım
Bahattin Tonbul
22.12.2012
|
Arzu Dinçer | Yollardır Hayatın Anlamı |
Yürünen yolları,
Tekrar geçmemektir hayat.
Yürek burukluklarının,
Hayal kırıklıklarının..
Ve devamında gelen,
Acıların,
Sevinçlerin harmanını,
Tekrar etmemektir hayat.
Gençlik ateşlerinin,
Avuçlarımızı yaktığı,
Puslu düşlerin,
Kapatılmış perdeler ardında,
Saklanmasıdır hayat.
Öne eğilmemiş başların,
İleriye adımıdır hayat.
Satmamaktır insanları,
El vermektir,
Düşmüş yoldaşa,
Beraber,
Güzel günlere,
Yürümektir hayat.
|
Arif Arslan | Yollarım |
YOLLARIM
Yollarım, yollarım benim yollarım...
Dilerim kapanmaz açık kollarım...
Ulaşır Mevla’ya tüm dualarım...
Yollarım, yollarım benim yollarım...
Ekim 2004
|
Sadık Softa | Yolların Ötesi |
Bilirim hiçbir yolun, olmasa da bir sonu,
Dönüp dursan durmadan, başlanan yerde biter.
Sen biter san bir yolu, biter diye beklerken,
Bittiği yerden başlar, bütün yolların sonu.
Aşmasını bilirsen, dağ, tepe, ırmak ırmak,
Yollara düşmeye gör, akla gelmez hiç durmak.
Boşadır bütün uğraş, sızlanmak ve bağırmak,
Bittiği yerden başlar bütün yolların sonu.
Yolların ötesinde yine bir yolculuk var;
Yollar kement atanda, yeni yolculuk başlar.
Hayat başlar yol başlar, hayat biter yol başlar;
Bittiği yerden başlar, bütün yolların sonu.
|
Hatice Nayır | Yollarım sana doğru |
Bir yolculuğa çıkıyorum bedeninde
Önce gözlerinde konaklıyorum
Gözlerin boğulduğum en derin deniz
Bir yolculuk ki
Kendimi gözlerine saklıyorum
Bir yolculuğa çıkıyorum dillerinde
Biraz sözlerinde saklanıyorum
Sözlerin dinlediğim en güzel şarkı
Bir nağme ki
Dur durak bilmiyorum
Bir yolculuğa çıkıyorum yüreğinde
Sonra sevdamızda duraklıyorum
Aşkımız rastladığım en büyük yangın
Bir sevda ki
Hep sana akıyorum
Bir yolculuğa çıkıyoruz birlikte
Ucu bucağı olmayan bir düşü yakalıyoruz
Bir yolculuk ki
Aşk tutuyor ellerimizden
Yüreklerimiz acemi birer serçe
Korkarak uyanıyorum.
|
Sezai Güler | Yolların Sevabı |
Kulda günah cumada sevap çok
Aşkla kavuşma, seninle ben gibi
Bende hasret sende yollarım çok...
14.4.2017
|
Caner Kara | Yolların Sonu İsyana Çıktı |
Kahveden de acıydı her falımız,
Olmaz dedik, olan çıktı arkadaş...
Kökümüzden ayrı gitti dalımız,
Meyveleri yalan çıktı arkadaş...
Kimi bize Tanrıkut'tan söz açtı,
Kimi sövdü, delil diye cüz açtı,
Türk'ü sorduk inadına caz açtı,
Cazı bile plan çıktı arkadaş...
Türlü türlü hergeleyi mert sandık,
Bölük bölük ülkeleri yurt sandık,
Önden önden gidenleri kurt sandık,
Köpek çıktı, yılan çıktı arkadaş...
Başkasının büyüdükçe düşleri,
Sırtımızdan geçti yapı taşları,
Gördüğümüz onca hayır işleri,
Hayır sandık, talan çıktı arkadaş...
Bazısına yokluktan inanmıştık,
Bazısının duruşuna kanmıştık,
Kırk senelik çınar olur sanmıştık,
İlk baharda solan çıktı arkadaş...
Tarifi yoksa da çektiğimizin,
Hasadı olmadı ektiğimizin,
Eli, yüzü temiz bildiğimizin,
Ülküsünde çıban çıktı arkadaş!
19 Şubat 2014
|
Hatice Bediroğlu | Yollarına Düşüyorum |
Senin gülüşün kadar
Parlak yıldızlarla dolu
Ilık bir gecede
Kucaklıyorum seni
Nefes alan
Tüm duygularım
Sadece seni istiyor
Bana
Sesini duyurduğunda
'Ben seni seviyorum'
Dediğinde
Rüzgarda sallanan
Bir yaprak gibi
Yalpalıyorum
Yere düştüm düşeceğim
Yüreğim...
Irmak gibi akmaya başlıyor
Çağlayanlar gibi ses çıkarıyor
Hiç bitmeyen bir coşku
Sarıyor her yanımı
Saklayamıyorum gülüşlerimi
Yüzümdeki sevinç
Bütün hücrelerime yayılıyor
Sevgi, sevinç, heyecan
İçimi boşaltıyor
Adı olmayan
Hoşluklar alıyor yerini
Sen...
Çoğalıyorsun içimde
Yaşamak ne güzel diyorum
Her zorluğa katlanabilecek
Güçlerle doluyor içim
Cüretkar duygularım
Buluşuyor seninle
Yıldızların ışığında
Rengarenk hercai çiçekleri
Senin gözlerinle
Göz kırpıyor bana
Yollarına düşüyorum şimdi
Sabahı bekleyemeden
Sabırsız telâşlı
Bir ceylan gibi ürkek
Bir ceylan kadar hızlı
“ Aşkı Bulan Şiirler ” adlı kitabımdan - Gündüz Kitabevi Aralık 2005 –
www.haticebediroglu.net
|
Abdülkadir Uyar | Yollarına Gül Döktüm.. |
Gül diyarına bir yol var dediler..
Hasretle baktım ardından..
Bir gün dönersin diye..
Bilki yollarına gül döktüm..
Gülleri seviyorsun diye..
Beklicem..taki ufuktan görünene dek..
Gül bahçesine girende gül kokarnış..
Sende gül gibi etrafına yaydın bir koku.
Umanında bir yolculuk…
Başladı içimde..
|
Seyit Uysal | Yollarını gözlemem |
Kader bana gülsün diyom gülmüyor
Benimle pazarlık mı yaptın diyor
Sana benimde borcum mu var diyor
Gülmek zorunda mıyım bende diyor
Gülmesen gülecek dur be kader
Böylede geçer benim ömrüm kader
Muhanetliğin sana kalsın kader
Daha yollarını gözlemem kader
Ellere de güllük gülüstanlıksın
Yaz aylarında bana kara kış sın
Ah be kader ele güllük güneşsin
Birazcık olsun bana yok mu güneş
Kader sen hiç insafa gelmez misin
Vicdan azabı hiç çekmez misin
Vicdanın mı kurudu kader senin
Bir kere olsun bana gülmez misin
Kader der alın yazını ben yazmadım
Senin bahtın kara kader ne yapsın
Kader kara bahta Seyit ne yapsın
Gülmeyen kadere üzülüp yansın
|
Hasan Salih Küçük | Yollarında Yürüdüğüm,Yersin Ankara |
.Doğduğum,doyduğum memleketimsin
Ve atamdan yadigar,kalıcı emanetsin
Anıtkabir ve kalenle,şahikalar yaratırsın
Nefes nefes büyüdüğüm,yersin Ankara.
Hacı Bayram,Kocatepe,mübarek durur
Ziyaret edemezsem,ruhum kudurur
Tacettin dergahında,çifte can durur…
Yollarında yürüdüğüm,yersin Ankara.
Vatanımın kalbisin,nabzı,atardamarı
Anadolu adlı bahçenin,papatyaları
Atamın çok beğendiği; Zeybeği,atabarı
Kılıç,kalkan,oynadığım,yersin Ankara.
Bağımsızlık,benim karakterim,diyordu
Mücadele ruhuyla,yolunda ilerliyordu
Vahdeddin'in makamını selamlıyordu
Ve Hürriyeti haykıran! ..yersin Ankara.
Meclis-i Mebusan,ilk ve tek kuvvet…
Ne amansız mücadele verdi bu millet
Beleşten gelmedi,memlekete! Hürriyet
Milli mücadeleye önder,yersin Ankara.
|
Vecdi Hatunoğlu | Yollarını Gözledim |
Ne mektup ne haber gelir
Gölerimden yaşlar gelir
Ben feleğe neylemişem
Dermanımı bulmadan gider
Bulutların arasından
Gözlerinin karasından
Al bu derdi götür dağa
Sızlar durur yarasından
Bahar geldi sular coştu
Kuzular anaya koştu
Ben yavruma varam dedim
Gözlerimden yaş boşaldı
Asker oğlum Asker oğlum
Seni sever baban oğlum
Yollarını gözler senin
Tezkereni bekleriz oğlum
27.Nisan 2010 Ankara
|
Yusuf Önder Bahçeci | Yollarına Ölmek Neki Herşey Fedadır |
Ah derdin nedir diye bana sorsalar,
Aklım zayi olur aklım yardım etseler,
Onu ne çok sevmişim bunu bilseler,
Yollarına ölmek ne ki, her şey fedadır.
Sen benim Rehberim, sensin Önderim,
Sensin Alemlerin Fahri benim Efendim,
Yüzbin Peygamber gelsin seni seçerim,
Yollarına ölmek ne ki, her şey fedadır.
Onun sevgisiyle kalbim yandı da yandı,
Sadece kalbim mi alemin hepisi yandı,
Bil O'nun doğuşuyla Kainat aydınlandı,
Yollarına ölmek ne ki, her şey fedadır.
Her kes gibi şefaatini umuyorum ben,
Onu rüyamda gördüm soluyorum ben,
Onun sevgisiyle yandım yanıyorum ben,
Yollarına ölmek ne ki, her şey fedadır.
|
Arslan Mayda | Yollarında gül açar |
Topraktan vefalı bir toprak gibi
Kaç çekirdek ellerinde gül açar
Meyveyi okşayan her yaprak gibi
Işık, ışık dallarında gül açar
Ümmetin sevdandı kurtuluş davan
Görmeze göz oldun canlara canan
Her hasat mevsimi görür uyanan
Kovan, kovan ballarında gül açar
Gülleri dinlesem gülleri desem
Geçtiğim yollara gülleri sersem
Hasreti vuslatı gül ile versem
Demet, demet hallerinde gül açar
Cehalet karanlık, gün fikirsize
Bugün yarın bizim dün fikirsize
Allah’ın emrini gösterdin bize
Hakka giden yollarında gül açar
|
Yılmaz Erdoğan | Yolluk |
bavuluma dağınıklığımı koydum
iç çamaşırı kazak filan
kağıt kalem almıyorum
otellerde var
antetli kimsesizliğimle kalıyorum geceleri
kirpiklerimin yardımıyla kapıyorum perdeleri
hem tek başına
hem kimse görmesin derdindeyim çıplak tenimi
ay çıkıyor boğazımdan
kanamalı bir sözcük gibi
ay çıkıyor ışığımdan
ihanete uğramış hainler gibi
öfkeli bir meddah çekilmez oluyor
sahnede güzel bir şarkıdan çıkıp
kirletiyor evcimen kadınları
bavuluma yıllanmış acılar koyuyorum
oralarda lazım oluyor
pis bir sevişmenin ardından
atıştırıyorum biraz
on yıl öncesinden sakladığım
bilek burkuntusunu
bağlarım eziliyor
yeni evlere eski aşklar taşıyorum
gözyaşlarını biriktiriyorum eski sevgililerin
nefret asıyorum yatak odamın duvarına
kanvas üzerine yağlı boya elliye yetmemiş
bir kadının ellerinde diyorum
ellerinde gömülüyüm
her hafta düzenli olarak törpüleniyor mezartaşlarım
bir kadının diyorum
bir bavulun diyorum
içine sakladım sancılarımı
bir bavul cinayetidir umduğum diyorum
bütün üçüncü sayfalarda var.
|
Hamdi Oruç | Yollu Kadın |
Yollu Kadın
Talihsiz mi talihsiz
Yollu mu yolu kadın
Yolunun sonu cehennem olan kadın
Sıgarası elinde
Yollunun yolu cehenneme çıkar diyor...din
Yollunun yolunda ölüm de çıkar karşısına diyor...Tarih
Yolluya yol vermez her hayat...diyor bilgilerim
Yolunun sonunda hep dayak yiyen bir kadın...
O yollu olmak için yaratılmış gibi
Yüzünden hiç eksik olmuyor deli bir gülücük
İçki şişesi elinde
Mutlu görülür ne zaman baksanız
Perdeler mutsuzluğunu
Bakmayın mutlu görüldüğüne aslında o mutsuz
Haram olsun ona mutluluk yuvalar yıkmış zaten
Uykularını yılan gibi ısırıyor parasızlık
Yılanlar soksun onu yılan gibi sokmuş fakirin fıkaranın cebini
Büyük şehirlerde parasızlık kat kat zor
Kadınca yaşıyor, yalnız yaşıyor kendince kara yaşıyor
Sanıyor Şehr-i İstanbul kara
O akıldan fıkara kadın
O gözleri kara kadın
Keşke
Kendince görmese bu çiçek şehri:
Bu şehir bir çiçek
Kerizi tükenmez diyor İstanbulun
Dostluk-çevre yapmak alınıp satılıyor sanıyor
Pazar gibi bir şehir bu şehir sanıyor...
Kolay para peşinde bir de
O kalbi kara kadın
O beyaz giyse de
Düşüncesi kurtulmaz karadan
Haram olsun ona mutluluk yuvalar yıkmış
Yalancı mı yalancı
Yollu kadın
Kara hayalini kedi gibi tırmalıyor
Bodrum katlarında geçen çocukluğu
Mezar gibi evlerde taş gibi çatlayan bir kadın
O taş olsa dayanmaz bu derde diyen kadın
Kendince haklıdır ne yapsa
Ne yaptıysa bir güzel evde oturmak içindir belki
Parayı görünce gıdıklanıyor içi
Cahil mi cahil
Yollu kadın
Kolu başı renk renk çullu kadın
Allı pullu kadın
Bir yatak al
Bir güzel ev
O yollu...
Yani yolu yol değil
Bakmayın mutlu görüldüğüne aslında o mutsuz
Haram olsun ona mutluluk yuvalar yıkmış
Karga mı karga
Yollu kadın
Giyinmiş allı pullu kadın
İstiyor aslında gizlemek ayıplarını
"Koşturuyoruz,çalışıyoruz "dese de
Gizleyemiyor
Güzel bir evde oturuyor çünkü
"Yalancının mumu yatsıya kadar"... diyor bir ata sözü...
Yeni eşyaları da var...
Ateşi duman haber verir bilirsin...
Utanç taşıdığını dile getiriyor bütün mahalleliye
Gönlüne yük yalanları
Karga gibi şişmiş gözleri var gerçekleri yumruklayan...
Bakmayın mutlu görüldüğüne aslında o mutsuz
Haram olmuş ona mutluluk yuvalar yıkmış...
"Yuva yıkanın yuvası olmaz "...diyor bir ata sözümüz.
Yollu kadın
Yol kadın
Tuttuğunu yol kadın.
Yol
|
İbrahim Çelikli | Yolma Tarlasına / Tuluk Ayranı |
Ebem...sabah serinliğinde, yoğurdu
kırmızı tuluğa*
boşaltır tencerelerden
yağını almak için bişşeklemeye koyulurdu
çatkı da çatılmış ardıç sırıkları
destek alırdı birbirinden
sıcak su da katardı arada...
söylenir hem de
belinden şikayet ederdi,
gücü yetmez yorulurdu
halalarıma yollardı
ağzı kapaklı
küçük helkelerle
lezzetine doyulmaz,
buz gibi ayran olurdu...
“gök çevre”yle başıma gölge
“teze ayran” güçcük helkede
sım sıkı bağlanır “azık çıkısı” bele
bindirilirim boz eşeğe
“-dah! ” de
Gayasekilere bayram olurdu gelişim
hoyraz ıscak eserdi
eşekden inmeden ayranı verirdim
bobam iki eliyle kavrar güçcük helkeyi
“-başgalarına galmayo ha! ” derdim
başkasına sunar ayran helkesini
bıyıklarını yen’iyle silerdi
Amerikan bezi keselere
doldurup sırkıtırdık suyunu
bozulmaz, ekşimez, kurumaz
yağsız kese yoğurdu
Anam özerken bir yandan
“-ilk suyunu az gatacan”
derdi “acıcık”
“ekmek gevreği basalarsan
doğramaç”olurdu,
“domatiz-bostan doğrarsan cacık”
bulamacı, doğramacı kaşık, kaşık
sütü dıkımla yerdik,
peyniri, yeşil soğanı, yemliği
çomaç ederdik.
“-hey ğidi ğenşlik
ülüzger ğibi geldi-ğeşdi
geçirdik-ğetdik
az bi cefaynan yıkılcaklayın
değilimişiyin emme
bilemedik, bilemedik
yannış etdik
edemedik”
|
Taştan Çıralar | Yolsun Mutluluk |
Günlerdir koşulan gelinen sonda
Dilerim her insan bulsun mutluluk
Toprağın tohumu sardığı anda
Sevinen gözlerde gülsün mutluluk
Aklından geçene uzan al sevin
İstediğin yerde mutlu kal sevin
Sevenlerle aynı telden çal sevin
Yaşamında dolu olsun mutluluk
Kimse yaşamasın acı çok beter
Herkesin yerine çektiğim yeter
Yaşatma Allah’ım çekilmez keder
Bütün gönüllere dolsun mutluluk
Sıkıntı çekmeyi Taştan’dan sorun
Kulaktan duydukça hissedin görün
Yaşananı yine siz hayra yorun
Ne ince yürünen yolsun mutluluk…
|
Ahmet Konukseven | Yolsuz mektup |
Niyetlendim bu gece yol ayrımına varmaya
Niyetim bağladı peş peşe umutlarımı
Karanlık balkon demirlerinin soğuk bedenlerine
Yırtıldı nefsim gelirken yol ayrımına, bırak dedim
Bırak ki yolsuz mektubu ulaştırayım soluğuna
Uçarı bir atlı gibi geldim ey karanlık
Divane dediler peşimden gülüşen köşe başları
İçin için yanıyordu avucumda kırk asırdır bekleyen
İçini dışını karanlık kemiren,
Bir akşamüstü sesime düşüveren mektup
Mektup dedim sessizce yollara
…
|
Caner Uğraş Kayıkçı | Yolum |
YOLUM
Her düşünce tek bir şey için
Tek yol islam yolu için,
01/01/2005
|
İsmail Aksoy | Yolu Olmayan Adam'dan -XXXVIII- (Erik Lindegren) |
XXXVIII
labirentteki maralın tırnağı hakkındaki hatırayı düşlerim
hayatını kurtarana aldırmazın söylediği söz gibi
aynaları ve sonsuzluk dumanı misali akan suları düşlerim
sefilliğin balyaları üstüne yığılmış inanç üstüne inanç gibi
tekrarlanan her şeyi ve gerçek olmayana büyümüş olanı düşlerim
sevilmiş ve özlenmiş olana dair kırmızı dudakların şarkısı gibi
ey hatıra: ey hiddet ve tanrı ki her şeyi hiçliğe eritensin
ve ele geçirilebilecek olanları ölüme kovalayansın
günlerin ayaklarının bizim için gelen bir ışıma ile
gerçekliğin davullarında belki dolanıp duracağını söyle birine
havada salınmayla yerçekimi arasında konumunu arayan
ve ufukların kapıları arasında fırıl fırıl dönenen rüzgâra söyle
karanlıkla aydınlığın tılsımını arayan
ve dünyanın daha derininde gezinen gezgine söyle
(1942, “mannen utan väg”)
Erik Lindegren (1910-1968, İsveç)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
|
İsmail Aksoy | Yolu Olmayan Adam'dan -IV- (Erik Lindegren) |
IV
sırtlarını döner aynalar ve toz kaldırır ışık
talihin at nalı şakırdayıp gider gelinciğin uykusu altında
yaşlanır hakikat ve bakar kendi iskambil falına
derleyip toparlarken enkazlarını manzara
yitik sesi için vaveyla koparır inayet
ve körlükle yürür asırların kapalı gözkapakları ardında
söndürme merdivenleri haz alır sonuna dek
büsbütün unutuşun yumuşak ikliminden
bırakılmış hafıza batar tabanın arasından
ve esneyen bir deliği döndürür uyuyan kulakta
bir bedeni eşit parçalara testereler nezleli yok ediş
buruktur Kasım’da kırık bir dal misali
fakat cilalı alnın ardındaki bir ölüm saatiyle
kavrar beni öfkenin çıplak kutbu
(1942, “mannen utan väg”)
Erik Lindegren (1910-1968, İsveç)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
|
İsmail Aksoy | Yolu Olmayan Adam'dan -II- (Erik Lindegren) |
II
(kaşlar toz rengi omuzlarını silkti
ve soludu kırağı kristallerini aynaların salonunda:
aynalar ve damlayan sular sonsuzluğun dumanı gibi
inanç üstüne yığılmış inanç misali sefaletin yüklüğünde
çünkü bir krikonun sadece görevine dokunuşu tıpkı
esefin toprağına perilerin topuklarını saplayışı
ve aynalar damlayan sular olur ve sunar ölümü
onların suskun gerçeğine buharlaştırmadan camı
fakat suda yolunu yitirmiş kişi
sevinmez artık hayatın yitirilişine
çünkü bilir ki maskelerini bir çocuk gibi
gizemli olmak için atar sadece düş
ve hakkında başka bir şey bilmediğimiz duvaktır
ve bütün bildiğimizdir duvak aynaların salonunda)
(1942)
Erik Lindegren (1910-1968, İsveç)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
|
Şevki Çobanoğlu | Yolum Düştü Gurbet Ele |
Çekiyorum bin bir çile
Yolum düştü gurbet ele
Kimseye yapmadım hile
Yolum düştü gurbet ele
Sıra sıra dağlar aştım
Diyar diyar gittim, taştım
Kötülerle çok savaştım
Yolum düştü gurbet ele
Gurbet beni aldı, gitti
Dertlerime derdi kattı
Bilir, bilmez bana attı
Yolum düştü gurbet ele
Çobanoğlu yerler gezer
Duyar, görür, hâller sezer
Kötülüğü atar, ezer
Yolum düştü gurbet ele
(20.07.2001)
|
Mehmet Çoban | Yolum! .. |
Kimseyle hesabım yok benim
Hesabım sadece kendimle
Yürüyorum inandığım yolda
Gelsin gelmek isteyen varsa benimle
Yolum, zordur, çetindir biline
Yalan dolan dolanmışsa dillere
İnanç bulanmışsa iki yüzlülükle
Hak olur bu yolda kaybedilmeye
Gidiyorum tanrı ilinden, tanrı iline
Çıktım yola, güvendim tanrı sözüne
Uzağım tanrısını bilmeyene
Uzağım kendi aklını tanrı edinene
23.11.2005-İzmir
|
Kenan Şahbudak | Yolum Hacı Bektaş |
Saygım, sevgim bitmez böyle canlara
Velim Hacı Bektaş, ulum Atatürk
Zorda kalsam tutunurum onlara
Dalım Hacı Bektaş, gülüm Atatürk
Cumhuriyet temelini pir attı
İnsanca bir yaşam ona murattı
Anadolu destanını yarattı
Dilim Hacı Bektaş, telim Atatürk
Yobazlıkla mücadele zorudu
Kafasında medeniyet varıdı
Öztürkçeyi geliştirdi korudu
İlim Hacı Bektaş, bilim Atatürk
Emperyalist sömürüyü yıktılar
Egemenlik meşalesi yaktılar
Mey oldular kadehlere aktılar
Dolum Hacı Bektaş, balım Atatürk
Ayırmadı milletleri ırkları
Hepsi insan idi yoktu farkları
Dağıttılar hep gerici çarkları
Yelim Hacı Bektaş, selim Atatürk
Vardı türkü, kürdü, lazı, çerkezi
Birleştirdi insanlıktı merkezi
Kucakladı dostça sardı herkesi
Kolum Hacı Bektaş, elim Atatürk
Cem olurum canlar ile dönerim
Bağımsızlık ateşiyle yanarım
Kor olurum alevlerde sönerim
Alım Hacı Bektaş, külüm Atatürk
Bu mirası canım ile öderim
Işığında olmaz derdim kederim
Şahbudak’ım izlerinde giderim
Yolum Hacı Bektaş, Alim Atatürk
|
Taha Yaycı | Yolum Nereye |
Bir hayaldi Ankara
Yaşandı ve geçti
Anısı taze içimde
Yolum bayat bir şehre
(28.04.2004, İstanbul)
|
Hamdi Oruç | Yolumda binlerce gurbet |
Yolumda binlerce gurbet
Kader gülmüyor
Yolumda binlerce gurbet
Ayrılıklar yakamda
Yolumda binlerce gurbet
Ayrıldım yardan
Usandım candan
Hasret kaderim
Yolumda binlerce gurbet
Aman ayrılık
Aman ayrılık
El aman
Ey zalim
Hasret kaderim
Cennetleri haram ettin
Cennetten ayrılığımız yetmez mi
Hep çıkma karşıma ayrılık
Ayrılık var kaderde
Cennetten ayrılık
Sevilenden ayrılık...
İllallah yolumda binlerce gurbet
Bu hasret kaderim
Anaya
Babaya
Yare
Çocuğa...
|
Murat Demir | Yoluma Çıkma Kader |
Akşam rüzgârından KEZA sabah yelinden
Bıktım gözlerimin BIKTIM akan selinden
Yeter çektiklerim YETER senin elinden
Çıkma kader çıkma ARTIK yoluma benim
Ömür boyu geri koydun BENİ yolumdan
Vurur ağrılarım vurur GİRİP kolumdan
Sağ yanım yetmedi SANA daldın solumdan
Çıkma kader çıkma ARTIK yoluma benim
Bir gün yeşermedi BİR GÜN goncam sayende
Neler saklıyorsun bilmem NELER gayende
Yere batsın yere SENİN tahtın payende
Çıkma kader çıkma ARTIK yoluma benim
|
Turgay Ata | Yolumuz 1 |
Sadece ilkbahar mıdır güzel olan?
Yazı var; kışı, sonbaharı, güzü var
Ne kadar eğimli olsa da yolumuz
Yürümeye yetecek kadar düzü var.
Sevelim yeter ki bıkmadan usanmadan
Yüreğimizi açalım demet demet
Sevda çiçeklerine, fazla yanmadan
Kaybolsun silinsin her türlü nedamet.
|
Abdullah Tüylü | Yolumuz Çöle Düştü |
Yılma yüzüne çarpan kum tanelerinden
Yazık ki yolun çöle düştü ey gönül
Vahşi hayvan sesleri üzmesin seni
Medenilik artık dile düştü ey gönül
Eskiden bülbül idi feryad ü figan eyleyen
Feryad sırası şimdi güle düştü ey gönül...
Zevk ü sefa sürerken bir nice nadan
Bizim payımıza çile düştü ey gönül...
Yılma yüzüne çarpan kum tanelerinden,
Ne çare ki yolun, çöle düştü ey gönül....
|
Kasım Kaplan | Yolumuz Rahmana Doğru |
Korkma sakın emr-i Haktan kim bilir ne gün gelir
Bu yolculuk saatini ancak Rabbimiz bilir
Yol çok uzun, korku dolu, çare yok gitmek lazım
Kuran ı rehber edene başka rehber ne lazım
Azıksız yola çıkılmaz, korku dersen Allah var
Şeytana düşman olana, Hak Teala olur yar
Haberdar olsa ne olur varsın şeytan yola çıksın
Bir besmele yeter ona o düştüğü hale baksın
Doğru yolda yürüyene şeytan asla ram olmaz
Hakka umut bağlayana bu dünyada gam olmaz
O’ndan geldik gene O’na döneceğiz sonunda
Yeter ki vuslatım olsun hak Habibin yolunda
Yolumuz Rahmana doğru çıktık ihlâsla yola
İnşallah tez varırız velilerle kol kola. 02.01.2015
|
Rahim Zor | Yolumuzdur Bizim |
Bismihudur ilk sözümüz
Ka’lu beladır özümüz
Işıl ışıldır yüzümüz
Aşk kovanda balımızdır bizim.
Çok düşünür bir söyleriz
Bir söyler de pir söyleriz
Ne söylersek gür söyleriz
Kalbin sesi dilimizdir bizim.
Asla eğme namerde baş
Et tırnak gibiyiz kardaş
Yunus Emre,Hacı Bektaş
Yol gösteren velimizdir bizim.
Önce çalış sonra iste
Her isteğin ondan iste
Kibrini yok et nefiste
Darü’s selam ilimizdir bizim.
Pek münbittir toprak ana
Hiç kirletme derim sana
Çevre nedir sorma bana
Sağımızdır, solumuzdur bizim.
Çatlamasın sabır taşı
Merhamettir gözün yaşı
Okşanan her yetim başı
Hakka giden yolumuzdur bizim.
Kalplerimiz iman dolu
Selamettir Allah yolu
Bu davanın her bir kolu
Ağaçtaki dalımızdır bizim.
And olsun ki birdir Allah
Sevgilisi Habibullah
Muhammedün Rasülullah
Kalplerdeki gülümüzdür bizim.
|
Sezen Caglar | Yolun açık olsun |
Sevgili..Gökteki yıldızları,en güzel kızıl gülleri ve bir zamanlar bana ait olan kalbini sunma bana.Pişmanlık dolu yüreğinle ayaklarında bırakıp gitmenin üzüntüleri,saçlarında pişmanlıklar türkü türkü,dönme dönme bana sevgili! ! .Hadi kırdığın paramparça ettiğin yaralı yüreğimin parçalarını topla toplayabilirsen getir bana,koy koyabilirsen yerli yerine izleri hiç belli olmadan,bunu yapabilirsen seni affedebilirim sevgili! ! .Biliyorum senden istediğim şeyin imkansız olduğunu..Ama suçlusu ben değilim ki,kalbime giren,sonra hasret ve hüzün tohumlarını ekip bir anda çekip giden sendin! ! .Ne denli acı ne kadar büyük bende bıraktığın hasar bunu biliyor musun? Yürek yangını,çaresizlik,gözyaşı nedir,uykusuz geçen gecelerin nasıl azap dolu olduğunu sen nereden bileceksin! .Gökteki yıldızları,kızıl güllerini,beni bir hiç uğruna terk edip,başka sevdalara saldığın kalbini sana bırakıyorum,al git sevgili...Üzülme sen bulursun yeni aşkları,senin kalbin daldan dala konan bir kuş misali,uslanmaz sevgili uslanmaz! ! ! .Ben alıştım hasrete,özleme gelme gelme bana geri sakın dönme,affetmem çok zor seni çok zor sevgili! ! ! .Aşk bende duyguların en güzeli sevgi vazgeçilmezimdir.Ben seversem ölümüne olur sevgim,aşk başımın tacıdır ama bilene...Hiç bir kalp oyuncak değildir! ! .Önce ümit verip sonra yalan olan vefasız aşklara isyanım var,onlara bir çift de sözüm; sevmeyi aşkı bilmiyorsanız aşkla dolu kalpleri yaralamayın,bir gün gelir o aşk denilen şey sizide bulur ve en derin yerinizden sizide vurur! .Aşkın ne demek olduğunu,severken terkedilmenin ne kadar acı verdiğini o zaman anlarsınız. Git sevgili git yolun açık olsun! ! ! .Dilerim ki ektiğini biçmeyesin,hem sevip hem de çok sevilesin…
|
Ramazan Özütürk | Yolun Açık Olsun |
Yine şaha kalktı Türk'ün aslanı
Final yolun açık olsun Türkiyem
Yerle bir etti önüne çıkanı
Final yolun açık olsun Türkiyem
Dalga dalga bayrak oldu Türkiye
Baş üstünde layıksınız sevgiye
Aşıklarım düzer size methiye
Final yolun açık olsun Türkiyem
Ayağınız çelik, kalp dolu iman
Türk oymağı gurur duyuyor senden
Milli kuvvet coşmuş, akar vatandan
Final yolun açık olsun Türkiyem
Her doksan dakika yürek hopladı
Bitiş düdüğünde çiçek topladı
Yurdumu bayram havası kapladı
Final yolun açık olsun Türkiyem
Tüm dünya seyretti Türk'ün gücünü
Tarihler yazacak mutlak ününü
Gören göze şeref ettin gününü
Final yolun açık olsun Türkiyem
Kahraman ırkıma yakışır cemal
Göklere yükseldi ay ile hilal
Tek vücut olmuşuz, yaklaştı final
Final yolun açık olsun Türkiyem
Çekildi bayraklar, dayanmaz yürek
Yenilmez, bükülmez bu çelik bilek
Milletim zafere tutuyor dilek
Final yolun açık olsun Türkiyem
Türkiye sizinle gurur duyuyor
Mazi, sohbetini baştan kuruyor
Atatürk çocuğu, yüzün gülüyor
Final yolun açık olsun Türkiyem
Yıl: İki bin iki, zafer var yakın
Doldurdu insanlar meydanı, bakın
Çok çalıştın, kupayı almak hakkın
Final yolun açık olsun Türkiyem
Özütürk, şahlandı, yazıyor kalem
Bu gururu anlatmaya az kelam
On bir dev adama yolladım selam
Final yolun açık olsun Türkiyem.
(Yıl: 2002)
|
Murat Duman | Yolun Açık Olsun |
Kapattım sayfayı bir daha açmam,
Yolun açık olsun git güle güle,
Çorak topraklara sevgimi saçmam,
Yolun açık olsun git güle güle…
Sevda pınarından taşsaydın keşke,
Gurur cephesinden düşseydin keşke,
Kin ile nefreti aşsaydın keşke,
Kolun açık olsun git güle güle…
Nefret ile gurur düşmandır cana,
Güvensizlik düşmüş aklı mekâna,
Sevgi emek ister inan sen bana,
Salın açık olsun git güle güle…
Daldaki meyveler olgunsa hele
Güneşe dayanmaz savrulur yele
Ömür hazan olmuş düşersin dile,
Elin açık olsun git güle güle…
Bir kez nefsi yenip yere çalsaydın,
Yaşanan hayattan ibret alsaydın,
Bin kere düşünüp kıymet bilseydin,
Gülün açık olsun git güle güle…
Muradın sözleri hiç kâr etmedi
Aklın cenahından güman gitmedi
Sevgi hâkim olup ceylan gütmedi,
Selin açık olsun git güle güle…
20.08.2007 ANKARA
|
Betül Çetin 2 | Yolun Açık Olsun Şehit... |
Toprağa düşüyor her gün bir beden
Sorsak hangi candan hangi anneden
Kuru bir kemiktir toprağa düşen
Gömülmezki yürek candır gömülen
Bekliyor peygamber kevser başında
Düşmanlar dizili vatan başında
Sana emanettir bu kutlu toprak
Al yüreği yürü meydan senindir
Dilinde duadır peygamber sözü
Bilmez misin kandır özgürlük özü
Ödenmiş bedeli binlerce canla
Utandırma atanı ak olsun yüzü
Anan bacın yarin bekler yolunu
Deki cennet olsun buluşma yeri
En büyük sevdadır vatan bilesin
Şehadetle yazsın Rabbim sonunu
|
Meral Demir | Yolun Açık Olsun Beyhan Öğretmen |
Doğan her günle yeniden yeşeren taze bir çiçeğin
kokusu beliriverirdi gülüşünde...
Yaşamın çocuksu coşkusunu yok edemediği
pırıltılar yüzerdi gözlerinde...
Dingin bir düşünce pınarına sahiptin, yedi veren...
Ve avuçlarında hiç kimsenin tanımadığı iyi niyetleri vareden...
Sen layık olmadığın dünyalarda
tohum sermeyi tercih ederken,
Sen keşfedilmemiş diyarlarda
kocca çınarlar meydana getirmeyi hedeflerken,
yolun açık olsun Beyhan Öğretmen...
Umarım,
'Çok mutluyum.
İyi ki..., iyi ki... dersin
aynı taze duygularla,
yıllar sonra dönüp arkana bakarken...
Güle güle, güle güle Beyhan Öğretmen....
|
Ufuk Çoban | Yolun Açık Olsun Arkadaş |
Artık yollar ayrı, adımlarımızı duyamayacak kadar uzak,
Günah resimlerde, hepsi bir köşede son bulacak,
Kilitli sevgiler kafeslerinde bir daha uçamayacak,
Günah resimlerde, bir daha kimse bakmayacak.
Ben bir yol seçemedim senin gibi,
Son bulamadım seçerek başkasının ellerini,
Zamanı düşman görmedim severken birini,
Beklemek tek yol sandım, olamadım senin gibi.
Artık sendeki beyazlık büyüyor bedeninde,
Benden kaçıyor mutluluk siyah gecelerde.
Niyetim yok dur demeye bu aptalca gidişine,
Yolun açık olsun arkadaş, gerek yok fazla söze...
17/04/2004
|
Bahram Asedi | Yolun İşi Yormaktır |
Yolda yoruldum deme
Ölme kırılma kardeş
Yolun işi yormaktır
Yoldan yorulma kardeş
Gördün çekirler seni
Kendir ele bedeni
Heyrete sal çekeni
Sert ol kırılma kardeş
Bakma korku herbeye
Baş da eyme her beye
Sarmaşık tek her neye
Gelib sarılma kardeş
Çekilme pıçak ile
Möhkem ol ocak ile
Heç iti nacak ile
Daş ol yarılma kardeş
Saf ol ezizim durul
Ne hastelen, ne yorul
Birce allahdan sorul
Yaddan sorulma kardeş.
|
Ahmet Emin Fidan | Yolun Açık Olsun Türkiye! |
Karalar içinde düşünme kara kara,
Oturduğun mirası düşün, durma çık o ulvî yola,
Tut, kaldır, göster Hakk'ı ve pür adaleti cümle kula,
Yolun açık olsun TÜRKİYE, uğurlar ola! .
Gayret et, kalmasın, mahzun ve mahcup son kal'a,
Hakk'ı öyle yücelt ki, kalmasın insan üstünde bir bela,
ADALET'i öyle yükselt ki, gelmesin zulme tekrar sıra,
Yolun açık olsun TÜRKİYE, uğurlar ola! .
Yaz altın harflerle mülkün temelini, üfrülmeden sura,
Ver müjdeyi, tekrar karanlık çökmeden engin ummana,
Göster rüştünü sen de katıl, ölümsüzler ordusuna,
Yolun açık olsun TÜRKİYE uğurlar ola! .
Sana kurulan hayalleri yapma tasa,
Günü gelecek şenlikleri boğma yasa,
Her şey seninledir, verme düşmana yaka,
Uğruna akan kanları, koyma boşa,
Yolun açık olsun TÜRKİYE uğurlar ola! .
1991 beyazıt istanbul
ahmed emin fidan
|
Ali Rıza Malkoç | Yolun Çilesi |
- Yûnusca bir halk şiiri denemesidir-
Zülüften, Zühre’den bahset diyorlar
Lâleyle sümbülle raks et diyorlar
Âşkı çerçeveye hapset diyorlar
Gönlünü duvara raptet diyorlar
-Biz aşkın içinde çadır kurmuşuz
-Bütün kâinata âşık olmuşuz
Âşk ehline kutlu, bir hecedir âşk
Sabahı olmayan, bir gecedir âşk
Bazen çözülmeyen, bilmecedir âşk
Gayrısına ise, eğlencedir âşk
-Biz aşkın içinde huzur bulmuşuz
- Bütün kâinata âşık olmuşuz
Dalı yoktur ama, bir meyvesi var
Salı yoktur ama, bir gölgesi var
Gülü yoktur ama, bir bahçesi var
Dili yoktur ama, bir lehçesi var
-Âşkı içimizde hazır bulmuşuz
- Bütün kâinata âşık olmuşuz
Yıkık değirmeni, beklemektir âşk
Hüzünü sevince, eklemektir âşk
Mahbubu kalplerde, teklemektir âşk
Kılavuz yok ise, boş emektir âşk
-Âşkı gönlümüzde hızır bulmuşuz
- Bütün kâinata âşık olmuşuz
Âşk leke getirmez, külü de yoktur
Herkese sultandır, kulu da yoktur
Makamla barışmaz, pulu da yoktur
Bakmakla görülmez, sonu da yoktur
-Âşktan gayrısını muzır bulmuşuz
- Bütün kâinata âşık olmuşuz
Tükenince ümit, devrededir âşk
Kapanınca hesap, devredendir âşk
Bulmayınca bir yol, seyredendir âşk
Bizi hâlden hâle, sevk edendir âşk
-Biz hep kendimizi fakir bulmuşuz
-Sahib-i Kâinat’a âşık olmuşuz
Merasim istemez, şekle takılmaz
Mübaşir istemez, sese bakılmaz
Onun ile yanan, sonra yakılmaz
Onunla yol alan, varır yıkılmaz
-Âşk-ı Mubabbeti nazir bulmuşuz
-Sâni-i Kâinat’a âşık olmuşuz
Çile ile dolu uzun yoldur âşk
Maşuka da hazinesi boldur âşk
Dostuna sarılan sadık koldur âşk
Ağyara uzaktır, anafordur âşk
-Biz hep kendimizi hakir görmüşüz
-Sahib-i Kâinat’a âşık olmuşuz
Feryatla ve yaşla, eder tecelli
Âşıkların hali, her daim belli
Sesle dışa vurur, bazen de telli
Genç yaşta yer bulur, bazen de elli
-Biz hep kendimizde kusur bulmuşuz
-Sahib-i Kâinat’a âşık olmuşuz
Malkoç Ali, dilden kalbe yol olsun
Âşk ehlinden aldığın ders bol olsun
Âşk kağıta sığmaz, bu da son olsun
Yürekler Yûnusca yansın kor olsun
-Her ateşten, dersimizi almışız
- Sahib-i Kâinat’a âşık olmuşuz
Ali Rıza Malkoç
10/04/2006 Bursa
10 kıta ve 11 Hece ile yazılmıştır
|
Abdullah Bedeloğlu | Yolun Sonu |
YOLUN SONU
Bu yurdun direği yok, afetin gereği yok
Kıblesi başka gönlü başka kılavuzu velisi yok
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm mirası
Yolun sonunda görünüyor iflası
Eşe, kardeşe, dosta düşman ediyor.
Sevgiye, dostluğa hasretim, bağrım yanıyor
Duyguları, hazları, nimetleri tattırmıyor
Yollara, yarınlara umutla bakılmıyor
Hilesi, çilesi seziliyor, deli ediyor.
Pazarda satılsa türlü çeşit sebze, meyveler
Alım gücü yok çoluk çocuk yiyemiyor.
İnsanı, bitkisi, hayvanı, malı görmüyor değer.
Yetişmiyor, ne insan, ne bitki, ne hayvan yetişmiyor.
Sana muhtaç değil, devşirme, vesayet, müstevli ona yetiyor.
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm, cinnet armağan ediyor.
Elçi, kıble beğenmiyor, yolun sonu görünüyor.
Ayrılıklar özlem hissettirmiyor, nefret sürüyor
Ölüm, cinnet birileri, ganimet biliyor.
Yaralar sarılmıyor, deşiliyor, kan durmuyor
Yaslar görülmüyor, duyulmuyor, kaos artıyor.
Mutluluğun türküsü yok, başarının öyküsü yok.
Dünyada çıkamaz hiçbir zaman üst tura
Mucidi, icadı, keşfi yok, füzeye karşı elde kasatura
Markalar, fabrikalar elin, sessiz gemiyle hicretin çok
Dinle! Böyle bir dünyayı söyle ne yapayım?
Bak! Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm, bir cinnet
Gözler görmüyorsa, kulaklar duymuyorsa, vuslat olmuyorsa
Yolun sonu görünüyor. Kurtarıcı elim tutsa, bırakmasa.
Abdullah Bedeloğlu
|
Celal Şahbaz | Yolun sonu |
YOLUN SONU
Çoktan koparmışız bütün bağları
Korkarım bu yolun sonu karanlık
Maziye gömmüşüz hisli çağları
Sanırım bu yolun sonu ayrılık
İçimizde onmaz hırçın inat var
Hâlâ tutulmadık çok nasihat var
Baksana ortada bir hakikat var
Sanırım bu yolun sonu ayrılık
Neden kıramadık şer inadını
Yıkıp sevdamızın tek muradını
Harcadık İsrafla aşk miladını
Sanırım bu yolun sonu ayrılık
Küf tuttu kalpler boşa paslandık
Kolayı varken zora yaslandık
Unutup sevmeyi kinle beslendik
Sanırım bu yolun sonu ayrılık
Geceler umutsuz yürek duygusuz
Güneşler doğuyor gözler uykusuz
Sen inanmasan da artık kuşkusuz
Korkarım bu yolun sonu ayrılık
_____________yorgunkalem...
|
Sadık Mustafa Karasoy | Yolun Sonu |
Son yolculuk başladı kalkıyor ahiret treni
Dertler tasalar külledi cesedimi
Dünya ahir zaman da kaldı görüyorum şimdi gerçekleri
Uyan insan oğlu geçti gidiyor ahiret treni
Salı'mdan tutarken düşünmedim ahir ömrü
Belki Fatiha bile okumadın mezarımda
Gün geçti devran döndü sende girdin kara toprağa
Unutma insan oğlu dünya yalan gerçek olan ahirdir zaman
Hiç böbürlenme sakın ha kalıcı değil bu dünya sana
Her fani tadacak sende varsın aralarında
Allah karar verir kimin ne olacağına
Unutma insan oğlu senin hesabın sorulacak ama bugün ama sonra
Gün gelir devran döner derler
Elbet bu çark seni de çevreler
Zenginim diye güvenme malına mülküne
Üzerinde götüreceksin bir top bez ederi kadar
Şu fani dünya ya güvenip de sanma kendini Vezir
Nice sultanlar hüküm sürdude götüremediler bir yırtık hasır
Ufukta beliren olmanda zahir
Ne dünya yı elde edersin nede diyebilirsin buralar benimdir
Sadık der bilinsin ki yalandır şu fani Dünya yalan
Sultan Süleyman'a bile kalmadı candır onu taşıyan
Altı yüz senede yaşasan deme sakın ha ben artık ölmem
Tadacaksın ey İnsan Olum hakdır gerisi yalan
|
Serhan Keserlioğlu | Yolun Sonunda ki Ev |
O yolun sonun da ki,
Ev değil miydi sizin olan?
Hani sadece önünden geçsem,
İçime bahar kelebekleri dolan.
|
Eyüp Karabulut | Yoluna Sarı Bir Yaprak Düşerse |
Yoluna sarı bir yaprak düşerse
Adımın geriye doğru kaçarsa
Papatya bahçende diken açarsa
Bil ki büyüdün kardeş
Kahkahanda acı ifaden varsa
Seni delirten bebek gibi yarsa
Gözlerindeki duygu ar’sa
Bil ki seviyorsun kardeş
Gitarın yerini kanun mu aldı
Gözlerin yine ufka mı daldı
Ayakların gömülüp yerde mi kaldı
Bil ki yaşıyorsun kardeş
Jöleli saçların beyazdan geçilmezse
Rüyanda sevdiğini görünce gözlerin açılmazsa
Etrafa kokusu saçılmazsa
Bil ki hayat sana yalan söylüyor kardeş
Her şarkı onu anlatsa keşke
Her sevda dönse aşka
Gönül kimi sever
Senden başka?
|
Yusuf Faruk Karahan | Yolun Sonu Karanlık |
Gece oldu,yumdu gözünü pencereler.
Uyanık iki kişi biri benim biride ıssız sokaklar.
Gözümü alan gece lambası beni seyrediyor sanki...
Kim bu davetsiz misafir.
Yürüyorum sokak ortasında,
Yalnız değilim,can dostum yıldızlar gökyüzünde.
Karanlık bastırıyor,yolun sonu kayboluyor karanlıkta.
Ben nereye mi gidiyorum? Yolun sonu karanlık...
|
Seda Girgin | Yolun Yarısı |
Sevgidir bir fiske aydınlatan karanlığı
Bir ömürdür sürülmesi gerken oyun
Ay yıldız geceyi anımsatır
35 yasına gelen adam duvara yaslanır
Öyle bakarki marziye
Heleki ne görsün
Koca bir zaman yığını
İcinde agır bir yük bazen omuzları yoran
Bazen sahibini umutlandıran
Ay yıldız geceyi anımsatır
Umut cok farklı bir şeyi yansıtır
Umut gökyüzünde yere ayağı değmeyen bir çocuk gibiydi
Ama bazıları vardı ki dünyadan bi haber
Hele bi tökezledimi kendini yerde bulur
İnsan çok ağlamaz belki ama
Can acısıyla iter kendini gecelere
Ay yıldız misafir bekler tüm gece
Hele bi kapıları çaldımı anlarlar bir dertli var
AMA KİM..?
|
Mehmet Yunus Aytek 2 | Yolunda Ölsem |
Güzelliğini gördüm
Özgür davranışım kalmadı
Demir gibiydim
Gözleri ile eridim, bittim
Gölgesi gibiydim aksim kalmadı
Aşk yolunda ölüm amacım olur
Bu dünyada kavuşamayacaksam
Bekleyişimin lüzumu kalmadı
19 Aralık 2013
Perşembe
|
Seyrani | Yolunu Bekledim Böyle Kaç Zaman |
Yolunu bekledim böyle kaç zaman
Aç göğsünü düğmelerin der güzel
İnandım hakikat kalmadı güman
Uğrun uğrun bana meylin var güzel
Suubet değil mi sonu uzletin
Tanırsın bilirsin kadr ü kıymetin
Lezzetin mi bilmem acep vusletin
Niçin yaklaşmaya eylen ar güzel
Uzak giden memul belki vatandan
Çoğaldı noksanım damarda kandan
Eğer Seyranî'yi seversen candan
Yarasına durma merhem sar güzel
|
Mehmet Halil | Yolunda ölürüz ustam! |
Öğrenilmiş davranışları değiştirmek zor…
Ninni doğar doğmaz kulaklarımızda
Matbaa 150 yıl sonra
Din eğitimi başlar üç yaşında
Uyutmadan olmaz.
Derinin üstündeki tıraştan daha önemlidir derinin altındaki tıraş.
Uyku hapları sıralanır ardı ardına, verilir yavaş yavaş…
Yaratılış anlatılmaz Evrime saldırmadan
Yüz elli yıl sonra gelmiş bilgi ve roman
Ardından gelince numaralama
Olursun artık bir meta
Etiketin değişmez yine, alnında insan yazar
İhtiyaca göre depolama…
İnsanın metalaşması önemli değil ama
Etiketi değiştirmek insanı bozar.
Pavlovun köpekleri gibi yetiştirilirsin ama
İnsan gibi kıyafet geçirirler sana
İç dünyanı eğip bükseler de
Dik tutar seni ütülü pantolon, kravat, alet ve edevat
Yoksulluk edebiyatına aldırma
Edebiyattan fayda gelmez adama
Sana bunlar oyun gibi gelse de
Sakın ha! Oyun yakışmaz büyük adamlara,
Senin de defterin dürülür yavaş yavaş
Lazım olduğunda çalışmaz kamera…
Bir gün bir delik açılır kafanda
Sokak lambası gibidir politika
Dış cepheleri aydınlatır yalnızca
Bütün defterler kapanır bitince
Hazırdın ya yolunda ölmeye
Sende gidersin çöpe…
|
Cesaret Berk | Yolunu Beklerim |
görenler bakıyor el beni kınar
yaradan sevgimi böylemi sınar
munafık sözleri vallahi yıkar
yolunu beklerim ben yeşil gözlüm
kaş altından sende bana bakardın
deli seller gibi coşup akardın
bir gülüşe ne yiğitler yıkardın
yolunu beklerim ben yeşil gözlüm
sana olan sevdam bitermi bilmem
sevinç göz yaşlarım aksada silmem
sensizde dünyaya hayatta gülmem
yolunu beklerim ben yeşil gözlüm
cesaretim günü güne ekliyor
gelir diye yollarını bekliyor
heycanından kalbi nasıl tekliyor
yolunu beklerim ben yeşil gözlüm
|
Cezmi Ersöz | Yolunu Şaşırmış Kelebek |
Masum ojeli
fakir kız bebeklerine
benzeyen ellerinle
yolunu şaşırmış bir kelebeğin önlüğünde
nasılsa herşey aşka varır der gibisin
Parçalanmış çiçeklerin
sevinç çığlıklarındaki mutluluğu
görüp görüp yitirir gibisin
Güllere ayrılık taşır gibisin
|
Atom Karınca | Yolver Akan Gözyaşlarına |
Sıkı tut ellerimi
Gözünü gözlerimden ayırma
Sadece ve sedece gülümse
Bu, bana yeterde artar bile
Dök sev....................
|
Abdullah Oral | Yön |
YÖN
İçimde bir yara kanar
El varmaz ki sarayım
Bu yol nere gider böyle
Bilen yok kime sorayım
Hayat yolu taşlı tozlu
Bazen bencil iki yüzlü
Şiir yüklü kara gözlü
Yol göster yare varayım
Her şey yitirdi kendini
Yıktı yoksulluk bendimi
Yitirmeden ben kendimi
Bu elde nasıl durayım
Yaşamadan bir gününü
Kesmiş hainler önünü
Vurguni yakmış dününü
Diyor ki yarim göreyim
|
Ünal Çoban | Yolunuz Açık Olsun |
Açık öğretimliler yeni yılınız hayırlı olsun,
Yeniden okullu olan arkadaşlar, dostunuz olsun.
Kalbiniz mutluluk, sevgi ve heyecanla dolsun.
Zihniniz, bahtınız ve yolunuz hep açık olsun.
Anne, baba, kardeş, sevgililer, eşler,
Yüreklerini doldurur özlemle, sevgiyle.
Sizleri yakında öğretmen görmek isterler.
Gönüllerinde tahtsınız hayalleriyle.
Yıllar hızla geçer, gönlünüz huzur bulur
Umarım düşleriniz gerçek olur,
Sevgi hasretle, özlemle Hakkını bulur,
Bu sevdayla her öğrenci bir öğretmen olur.
01 Ocak 2012 –Ankara -AÖF-İÖLP
|
Cemal Şimşek | Yolunuz Açık Olsun |
Aslan evinde kükredi
Salladı bütün Türkiye'yi
Düşmemek için Denizli'nin horozu
Diklendikçe diklendi fenere.
Gagayı yiyen kanarya
Döndü deli divaneye.
................Durdu milyarlık ayaklar
................İndi sarı lacivert bayraklar.
Denizli'nin Bir nokta bir'lik depremi
Hissedildi ülkenin her yanında
İstanbul'da yıkılırken Kadıköy
Mateme büründü fenerliler.
Şampiyon cim bom sesleri
Yükselirken dalga dalga
Azim zaferle süslendi
Sarı kırmızı bayraklarla.
Ülkemizin iki güzide kulubü
Yarıştılar kıyasıya
Rekabet başarı getirdi
Yolunuz açık olsun avrupada
Söke...14.Mayıs 2006 Saat: 21.00
|
Cüneyt Şahinöz | Yön |
Yollar var uzayıp giden,
Kimi sevdaya, kimi sevgiliye doğru.
Çiçekler var rengarenk açan,
Kimi gönüle, kimi kalbe doğru.
Kuşlar var kanat çırpıp uçan,
Kimi aşka, kimi aşıklara doğru.
Rüzgarlar var meltemsi esen,
Kimi dudaklara, kimi kulaklara doğru.
Destanlar var aşk kokan sevgi kokan
Kimi size, kimi bize doğru.
CÜNEYT ŞAHİNÖZ
Karadeniz EREĞLİ
|
Tülay Sustam | Yoncanın Yaprakları... |
Yonca dört yaprağa bölündü...
Biri kardelen,
Biri kırçiçeği,
Biri menekşe,
Biri papatya...
Bir yonca da yaprak oldular
Bir kökte çiçek oldular
Bir yürekte bütün oldular
Zamanla her çiçek kurudu, soldu...
Yoncanın yaprakları her bahar yeniden
Sevgiye, dostluğa, aşka çiçek açtı...
Bir yaprağı diğerinden ayırmak imkansızdı
Bir yaprak, diğer yapraklar için açardı, kapanırdı.
Böyle bir ahenk, böyle bir aşk hangi çiçek de vardı..
Onların adı yoncanın yaprakları...
Onlar aşk için, dostluk için vardı...
Biri kardelen,
Biri kırçiçeği,
Biri menekşe,
Biri papatya...
Bir yonca da yaprak oldular...
Ondan sonra ne kurudular, ne soldular...
(Bu şiirimi Sevgili Nur Ulusoy, Sevim Yakıcı ve Gaye Çoğal ablalarıma hediye ediyorum. Gaye ablam şiir de adını menekşe koydum annemin adını gerçi sen bir meleksin ama çiçek ismi olarak bu yakıştı sana. üçünüzün de yüreklerini ve kalemlerini seviyorum yoncanın son yaprağı...)
|
Nuran Karaca | Yön Değiştirir |
Bu bahçe hepimizin.
hepimiz farklı çiçekler olsakta...
Diken yoktu hiç aramızda
kenetlenişimizle
hayranlık uyandırırız
ahenkle rüzgarla
dans ederken dallarımızda.
Uzaklardan bir rüzgar sert eşince;
rüzgara karşı set olmalıyız
söz konusu bahçe olunca
set çekilir rüzgarın önüne de.
Şeffaf olsa da.
Niyetlerimizi anlayınca;
yönünü değiştirir rüzgar da.
20:25 01.04.2017
|
Gürkan Süzer | Yöneliş |
Artık denizimiz yok anne!
Çiftliğe kadar ilerleyen,
Şehrin ışıkları arasına giren
Karanlık denizimiz yok artık!
Ankara yaklaşıyor Batı'ya
Aydınlatırken karanlıkları
Önceleri tek tük aydınlıklar
Derken, koca aydınlık bir deniz,
Alıyor karanlığın elinden gücü.
Durum böyleyken
Babamız elinde şapkası
Doğu'ya gidiyor
Ankara Batı'ya
Baba Doğu'ya
(Ankara,4.5.1992)
|
Hüseyin Demircan | Yoncalar.. çiçek açınca.. |
Yok ölüden tek bir farkı
gençliği elden kaçınca
ben söyler dururum şarkı
yoncalar.. çiçek açınca..
inceden salınır bayrak
arasın da tam dört yaprak
hatıra gelmiyor toprak
yoncalar.. çiçek açınca..
kaçar insan keyfi kaçar
gurbet elde kalsa naçar
etrafa pür neşe saçar
yoncalar.. çiçek açınca..
berk yere yazılma yancı
belli kim yolcu kim hancı
içinde kalmıyor sancı
yoncalar.. çiçek açınca..
şehirden kaçan kurtulur
ne it ürer ne kurt ulur
insan burda hayat bulur
yoncalar.. çiçek açınca..
çayını doldur fincana
nasıl kıyarız bir cana
sal koynu inci mercana
yoncalar.. çiçek açınca..
altına alınca mercek
ömür yalan ölüm gerçek
dök bağrıma saçın pürçek
yoncalar.. çiçek açınca..
ister mürit ister nurcu
karışması kimin harcı
koku verir burcu burcu
yoncalar.. çiçek açınca..
ağaç dalda bir salıncak
hayallerdir bizim sancak
için ümit dolar ancak
yoncalar.. çiçek açınca..
çekinme gölgenle belir
git git bu yollar incelir
insan nasıl bir gencelir
yoncalar.. çiçek açınca..
|