id
int64 1
9.2k
| answers
list | title
stringlengths 4
104
| question
stringlengths 2
257
| context
stringlengths 31
11.1k
|
---|---|---|---|---|
2,151 | [
{
"answer_start": "1326",
"text": "1990'da"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet çocuk cerrahisi doçenti olmuştur? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,152 | [
{
"answer_start": "1282",
"text": "1988'de"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet hangi tarihte Almanya'dan Türkiye'deki görevine irca etmiştir? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,153 | [
{
"answer_start": "1453",
"text": "tabip asteğmen"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde hangi rütbede bulunmuştur? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,154 | [
{
"answer_start": "1364",
"text": "1990 - 1991 yılları arasında"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde hangi tarihlerde vazife yapmıştır* | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,155 | [
{
"answer_start": "1393",
"text": "Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet 1990 - 1991 yılları arasında tabip asteğmen olarak nerede görev yapmıştır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,156 | [
{
"answer_start": "1488",
"text": "1992'de"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet doçent kadrosunda öğretim üyeliğine ne zaman başlamıştır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,157 | [
{
"answer_start": "1640",
"text": "çocuk ürolojisi bilim dalında"
}
] | Yunus Söylet | 1994'te Yunus Söylet hangi dalda öğretim üyesi olmuştur? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,158 | [
{
"answer_start": "1616",
"text": "1994'te"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet kaç yılında çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olmuştur? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,159 | [
{
"answer_start": "1697",
"text": "1996'da"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet kaç senesinde profesör ünvanına kavuşmuştur? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,160 | [
{
"answer_start": "1496",
"text": "İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet profeslüğünü hangi klinikte almıştır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,161 | [
{
"answer_start": "1757",
"text": "pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet'in mesleki ilgi alanları nelerdir? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,162 | [
{
"answer_start": "180",
"text": "Prof. Dr. Yunus Söylet"
}
] | Yunus Söylet | 2002 - 2005 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanlığı görevini yürüten tıp profesörü kimdir? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,163 | [
{
"answer_start": "1850",
"text": "2002 - 2005 yılları arasında"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanlığı vazifesini hangi yıllarda devralmıştır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,164 | [
{
"answer_start": "1904",
"text": "Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet 2002 - 2005 yılları arasında nerede başkanlık yapmıştır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,165 | [
{
"answer_start": "2119",
"text": "Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır."
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet'in vazife aldığı pek çok derneğin farklı pozisyonları arasında hangileri bulunmaktadır? | Yunus Söylet (d. 16 Kasım 1956, İstanbul), Türk akademisyen, tıp profesörü, eski İstanbul Üniversitesi rektörü ve eski YÖK üyesi. Sıcak Yuva Vakfı'nın eski yönetim kurulu başkanı. Prof. Dr. Yunus Söylet, Rumeli Yönetici ve İş Adamları Derneği'nin (RUYİAD) üyesidir. 1956'da İstanbul'da doğan Yunus Söylet, ilkokula 1962'te girdiği Aksaray'daki Mahmudiye İlkokulu'nda başladı. 1967'de mezun olan Söylet, ortaöğrenimini ise İstanbul Erkek Lisesi'nde 1974 yılında tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için aynı yıl girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden 1980 yılında mezun oldu. Öğrencilik döneminde 1977 - 1979 yılları arasında öğrenim amacıyla birçok kez İsviçre'ye giderek, burada Winterthur, Aarau, Frauenfeld kantonlarındaki kliniklerde bulundu. Mezuniyetinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne geçen Söylet, 1982'ye dek genel cerrahi kliniğinde uzmanlık öğrencisi olarak görev yaptı. Daha sonra çocuk cerrahisi kliniğine geçti ve 1986 yılında burada çocuk cerrahisi uzmanı oldu. Uzmanlığının ardından aynı klinikte 1987'ye kadar araştırma görevlisi olarak görev yapan Söylet, aynı yıl üniversiteden görevli olarak Almanya'nın Köln kentine gitti. Buradaki çocuk hastanesinde çocuk cerrahisi kliniği asistanı olarak yaklaşık 11 ay çalıştı. 1988'de Türkiye'deki görevine geri döndü ve 1990'da çocuk cerrahisi doçenti oldu. 1990 - 1991 yılları arasında Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin çocuk cerrahisi kliniğinde tabip asteğmen olarak görev yaptı. 1992'de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği'nde doçent kadrosunda öğretim üyeliğine başladı. 1994'te aynı klinikteki çocuk ürolojisi bilim dalında öğretim üyesi olan Söylet, 1996'da da bu klinikte profesör oldu. Mesleki ilgi alanları pediatrik üroloji, laparoskopik cerrahi, işeme disfonksiyonları olan Prof. Dr. Yunus Söylet, 2002 - 2005 yılları arasında da İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Kliniği Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı başkanı olarak görev yaptı. Pek çok dernekte çeşitli pozisyonlarda görev yapan Söylet'in yaptığı yönetimsel ve bilimsel görevler arasında; Türk Çocuk Ürolojisi Derneği başkanlığı, Hekim Hakları Derneği kurucu başkanlığı, İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeliği, Sıcak Yuva Vakfı kurucu üyeliği, Yönetim Kurulu başkanlığı, Türkiye Hemofili Derneği Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeliği, Türkiye Çocuk Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu üyeliği, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Akreditasyon Çalışmaları Yürütme Kurulu üyeliği, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Doğum Öncesi Saptanan Anomaliler Konseyi üyeliği ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Multidisipliner Spina Bifida Polikliniği Komisyonu sekreterliği bulunmaktadır. Ayrıca Prof. Dr. Yunus Söylet 30 Nisan 2004'te Alman Çocuk Cerrahisi Derneği üyesi olmuştur. 5 Eylül 2009 tarihinde Alman Çocuk Cerrahisi Derneği tarafından 'onur üyeliği'ne layık görülen ilk Türk olarak bu ödülü almıştır. 7 Aralık 2012 tarihinde Makedonya, Üsküp'te bulunan Ss. Cyril and Methodius University of Skopje tarafından fahri doktora unvanına layık görülmüştür. Ss. Cyril and Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Velimir Stojkovski, 7 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen fahri doktora töreninde İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet'e cübbesini giydirdi ve fahri doktora diplomasını takdim etti. 28 Mayıs 2014 tarihinde Sofya'da bulunan Bulgar Bilimler Akademisi tarafından fahri doktoraya layık görülerek bu akademiden fahri doktora alan ilk Türk bilim adamı oldu. Prof. Dr. Yunus Söylet, düzenlenen törende Fahri Doktora Belgesi'ni Bulgar Bilimler Akademisi Başkanı Acad. Stefan Vodenicharov'dan aldı. |
2,166 | [
{
"answer_start": "232",
"text": "24 Ekim 2008'de"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet YÖK üyeliğinden istifa etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,167 | [
{
"answer_start": "104",
"text": "İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih"
}
] | Yunus Söylet | 24 Ekim 2008 tarihinin İstanbul Üniversitesi için anlamı nedir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,168 | [
{
"answer_start": "277",
"text": "16 Aralık 2008 günü"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet hangi tarihte yapılan rektör adayı belirleme seçiminde ikinci olmuştur? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,169 | [
{
"answer_start": "360",
"text": "2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu."
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet 16 Aralık 2008 günü yapılan rektör adayı belirleme seçiminde hangi sırada yer almıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,170 | [
{
"answer_start": "678",
"text": "22 Aralık 2008'de"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için hangi tarihtetoplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla Çankaya Köşkü'ne gönderilmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,171 | [
{
"answer_start": "506",
"text": "ikinci sırada"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminden sonra adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede kaçıncı sırada yer almaktaydı? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,172 | [
{
"answer_start": "776",
"text": "Çankaya Köşkü'ne"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet İstanbul Üniversitesi rektörünün atanması için nereye gönderilmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,173 | [
{
"answer_start": "1172",
"text": "34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet rektörlük görevini kimden devralmıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,174 | [
{
"answer_start": "1067",
"text": "19 Ocak 2009 tarihinde"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet rektörlük görevini Prof. Dr. Mesut Parlak'tan hangi tarihte devralmıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,175 | [
{
"answer_start": "0",
"text": "Prof. Dr. Yunus Söylet"
}
] | Yunus Söylet | 29 Aralık 2008'de Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kimi tayin etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,176 | [
{
"answer_start": "404",
"text": "Prof. Dr. Ali Akyüz"
}
] | Yunus Söylet | 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde birinciliği elde eden tıp profesörü kimdir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,177 | [
{
"answer_start": "805",
"text": "29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada"
}
] | Yunus Söylet | Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı hangi tarihte nereden yapılan açıklamada belirtilmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,178 | [
{
"answer_start": "1312",
"text": "rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını"
}
] | Yunus Söylet | Rektörlük vazifesini devreden Mesut Parlak, halefi Yunus Söylet'e ne takdim etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,179 | [
{
"answer_start": "1425",
"text": "Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet 18 Temmuz 2009'da ikinci kez YÖK üyeliğine kim ile birlikte atanmıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,180 | [
{
"answer_start": "1368",
"text": "18 Temmuz 2009'da"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet hangi tarihte ikinci kez YÖK üyeliğine tayin olunmuştur? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,181 | [
{
"answer_start": "1425",
"text": "Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal"
}
] | Yunus Söylet | 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Prof. Dr. Yunus Söylet ile birlikte YÖK üyeliğine atanan kişi kimdir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,182 | [
{
"answer_start": "1654",
"text": "14 Mayıs 2012 tarihinde"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet hangi tarihte YÖK üyeliğinden ikinci kez istifa etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,183 | [
{
"answer_start": "1527",
"text": "İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesi"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet'in, YÖK üyeliğinden ikinci kez istifası, hangi seebeple olmuştur? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,184 | [
{
"answer_start": "2021",
"text": "3 Ocak 2013 tarihinde"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından hangi tarihte 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanmıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,185 | [
{
"answer_start": "0",
"text": "Prof. Dr. Yunus Söylet"
}
] | Yunus Söylet | 3 Ocak 2013 tarihinde 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan tıp profesörü kimdir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,186 | [
{
"answer_start": "2132",
"text": "10 Şubat 2015 tarihinde"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet rektörlükten ne zaman istifa etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,187 | [
{
"answer_start": "2156",
"text": "milletvekili adayı olmak için"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet 10 Şubat 2015'te rektörlükten niçin istifa etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,188 | [
{
"answer_start": "2216",
"text": "İngilizce ve Almanca"
}
] | Yunus Söylet | Yunus Söylet hangi dilleri bilmektedir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,189 | [
{
"answer_start": "2257",
"text": "evli ve iki çocuk babasıdır."
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet'in özel hayatı ile ilgili bilinenler nedir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,190 | [
{
"answer_start": "0",
"text": "Prof. Dr. Yunus Söylet"
}
] | Yunus Söylet | 3 Ocak 2013 tarihinde 2. defa İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak atandığı halde istifa eden kişi kimdir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,191 | [
{
"answer_start": "1760",
"text": "1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır."
}
] | Yunus Söylet | 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde nasıl bir sonuç elde etmiştir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,192 | [
{
"answer_start": "1707",
"text": "20 Aralık 2012"
}
] | Yunus Söylet | Prof. Dr. Yunus Söylet hangi tarihli rektör seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İstanbul Üniversitesi tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,193 | [
{
"answer_start": "0",
"text": "Prof. Dr. Yunus Söylet"
}
] | Yunus Söylet | 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İstanbul Üniversitesi tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmış bulunan kişi kimdir? | Prof. Dr. Yunus Söylet, Eylül 2007'de Bakanlar Kurulu tarafından Yükseköğretim Kurulu üyeliğine atandı. İstanbul Üniversitesi'nde yapılacak rektör adayı belirleme seçiminin takviminin belirlendiği ve seçimin resmileştiği tarih olan 24 Ekim 2008'de YÖK üyeliğinden istifa etti. 16 Aralık 2008 günü yapılan İstanbul Üniversitesi rektör adayı belirleme seçiminde 2 bin 378 oyun 467'sini alarak, 483 oy alan Prof. Dr. Ali Akyüz'ün ardından ikinci oldu. Adı Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen 6 kişilik listede ikinci sırada yer alan Söylet, İstanbul Üniversitesi'nin rektörünü ataması için Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulacak 3 rektör adayını belirlemek için 22 Aralık 2008'de toplanan Yükseköğretim Kurumu Genel Kurulu'nun kararıyla listenin ilk sırasında Çankaya Köşkü'ne gönderildi. 29 Aralık 2008'de Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne Yükseköğretim Kurulu'nun önerdiği adaylar arasından Prof. Dr. Yunus Söylet'i atadığı belirtildi. Prof. Dr. Yunus Söylet, 19 Ocak 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında gerçekleşen törenle rektörlük görevini, 34 yıl önce tanıştığı ve tıp fakültesinde hocalığını yapan Prof. Dr. Mesut Parlak'tan devraldı. Törende Mesut Parlak, ardılı Yunus Söylet'e rektörlük mührünü ve üniversite anahtarını teslim etti. 18 Temmuz 2009'da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Prof.Dr.Ayşe Soysal ile birlikte, ikinci kez YÖK üyeliğine atandı. İkinci dönem rektörlük için aday olacağı, dolayısıyla seçici kurulda bulunmasının etik olmayacağı düşüncesiyle YÖK üyeliğinden 14 Mayıs 2012 tarihinde ikinci kez istifa etmiştir.. 20 Aralık 2012 tarihinde yapılan rektörlük seçiminde 1207 oyla toplam oyların yaklaşık %50'sini alarak İÜ tarihinin en yüksek oy sayılarından birine ulaşmıştır. 27 Aralık 2012 tarihinde yapılan YÖK Genel Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen üç kişilik rektör adayları listesinde de ilk sırada yer aldı. 3 Ocak 2013 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2. kez İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı. 10 Şubat 2015 tarihinde milletvekili adayı olmak için rektörlükten istifa etmiştir. İngilizce ve Almanca bilen Yunus Söylet, evli ve iki çocuk babasıdır. |
2,194 | [
{
"answer_start": "67",
"text": "8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arası"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam'ın Altın Çağı ile kastedilen dönem ne zamandır? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,195 | [
{
"answer_start": "32",
"text": "İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyasında bilim denilince akla gelen nedir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,196 | [
{
"answer_start": "173",
"text": "Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam'ın Altın Çağı şeklinde adlandırılan dönemde hangi medeniyyetlere ait eserler Arapça'ya aktarılmıştır? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,197 | [
{
"answer_start": "263",
"text": "Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam'ın Altın Çağı'nda Arapça'ya tercüme eserlerin getirisi ne olmuştur? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,198 | [
{
"answer_start": "32",
"text": "İslam'ın Altın Çağı"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam dünyasında 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arası dönem ne olarak bilinmektedir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,199 | [
{
"answer_start": "500",
"text": "çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam medeniyyetinde bilim insanlarının kökeni hakkında ne söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,200 | [
{
"answer_start": "601",
"text": "farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam dünyasında bu medeniyetin bilim insanlarının mensub bulundukları din hakkında ne bilinmektedir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,201 | [
{
"answer_start": "787",
"text": "Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 19.yüzyıl öncesi bilim insanlarının çalışmalarında yoğunlaştığı dallar hakkında ne söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,202 | [
{
"answer_start": "932",
"text": "antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Günümüz ile kıyas edildiğinde antik dönemin bilim insanları için ne söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,203 | [
{
"answer_start": "1038",
"text": "daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam dünyasında 7. ve 8. yüzyılda yapılan bilimsel faaliyetler için ne söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,204 | [
{
"answer_start": "1122",
"text": "Halid bin Yezid"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 704 yılında hayatını kaybeden genç emevi prensi kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,205 | [
{
"answer_start": "1192",
"text": "Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 7.asırda Emevi prensi Halid bin Yezid başlattığı tercüme faaliyetiyle neler yapılmıştır? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,206 | [
{
"answer_start": "1076",
"text": "Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitapları çevirterek bir tercüme faaliyeti başlatan kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,207 | [
{
"answer_start": "1449",
"text": "Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 7. ve 8. asırda tercüme olunan kitaplar ve konuları hakkında ne söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,208 | [
{
"answer_start": "1318",
"text": "Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Emevi prensi Halid bin Yezid'in emriyle Yunanca'dan çevrilen kitapları hangileri takip etmiştir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,209 | [
{
"answer_start": "1482",
"text": "Halife Mansur"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 7. ve 8. asır islam dünyasında yapılan tercümelerin, bidayette sınırlı olan konularının sonrasında çeşitlenmesi hangi halife zamanında olmuştur? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,210 | [
{
"answer_start": "1754",
"text": "Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri, hangi medeniyyetlere ait çevirilerin geniş bir alana yayılmasına katkı sağlamıştır? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,211 | [
{
"answer_start": "1806",
"text": "Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait tercümelerin geniş bir alana yayılmasına yardımcı olan kurumlar hangileridir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,212 | [
{
"answer_start": "1893",
"text": "Ebu Musa Cabir bin Hayyan"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Bulunduğu dönemin en önemli kimyacısı ve Harun Reşid'in saray alimi kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,213 | [
{
"answer_start": "2494",
"text": "İbrahim el-Fezari"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,214 | [
{
"answer_start": "1968",
"text": "Harun Reşid"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ebu Musa Cabir bin Hayyan saray alimi bulunduğu meşhur abbasi halifesi kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,215 | [
{
"answer_start": "2062",
"text": "oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ebu Musa Cabir bin Hayyan'ın bilim dünyasına kattıkları hakkında neler söylenebilir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,216 | [
{
"answer_start": "1893",
"text": "Ebu Musa Cabir bin Hayyan"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | İslam bilim tarihinde 8. asırda sülfürik asidin, nitrik asitin özelliklerini, süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımlayan kimyacı kimdir? | Ortaçağ İslam dünyasında bilim, İslam'ın Altın Çağı adı verilen ve 8. yüzyıl ile 14. yüzyıl-15. yüzyıl arasında İslam dünyasında geliştirilen ve uygulanan bilim. Bu dönemde Hint, Fars, Sabii ve özellikle Yunan uygarlıklarına ait eserler Arapça'ya tercüme edildi. Bu çeviriler tüm bir ortaçağ boyunca islam uygarlığında yaşayan bilim insanlarının bilimsel gelişmelerde bulunmalarına ve bu gelişmeleri sonraki yüzyıllara taşımalarına olanak sağladı. İslam uygarlığı'nın parçası olan bilim insanlarının çoğunluğu Arap ve Fars kökenli olsa da, genel olarak farklı etnik kökenlere sahiplerdi. Aynı zamanda farklı dinsel kökenlere sahiplerdi. Bu bilim insanlarının çoğunluğu Müslümandı, ancak bazı Hıristiyan, Yahudi ve hatta ateist bilim insanları da bu bilim dünyasının bir parçası sayılır. Ortaçağın hatta 19. yüzyıl'a kadar olan dönemlerde bilim insanları birçok disiplinle ilgilenir ve bu konularda bilgi sahibi olurlardı. Özellikle antik dönemin bilim insanlarının çoğu günümüz standartlarında hezarfen kabul edilirler. 7. ve 8. yüzyılda daha çok çeviri faaliyetleri yapıldı. Halife olma umudunu yitiren genç Emevi prensi Halid bin Yezid'in (ö. 704) başlattığı tercüme faaliyeti çerçevesinde Mısır'dan gelen Yunanca'ya hakim olan bazı insanlara özellikle tıp, kimya ve astroloji ile ilgili kitaplar tercüme ettirildi. Pratik ihtiyaçlarla ilgili bu çevirilere duyulan ilgi Yunanca dışında Süryanice ve Kıptice eserlerin de çevrilmesi ile devam etti. Başlangıçta sınırlı olan konular Halife Mansur döneminde edebi, felsefi, metafizik, astroloji, aritmetik, geometri, astronomi, müzik teorisi, etik, fizik, zooloji, botanik, farmakoloji, veterinerlik, tıp, askerlik sanatı, hikmetli sözler, hatta şahin terbiyeciliğine varıncaya kadar birçok alana yayıldı. Hint, Yunan, Çin, İran uygarlıklarına ait çeviriler Urfa, Nusaybin, Harran ve Cündişapur Medreseleri aracılığıyla geniş bir alana yayıldı. Ebu Musa Cabir bin Hayyan (722-804): Bu dönemin en önemli kimyacısı olarak Harun Reşid'in saray alimi Ebu Musa Cabir bin Hayyan'dan bahsetmek gerekir. Cabir bin Hayyan, oldukça kapsamlı deneyler yaptı, simya ve bilimler konusunda günümüze kalmış olan çeşitli eserler üretti. Bu eserlerinde laboratuvar tekniklerini ve deneysel kimya metodlarını tanımladı. Sülfürik asit ile nitrik asitin özelliklerini tanımladı. Süblimleşme, ergime ve damıtma işlemlerini tanımladı. Deneylerinde imbik ve süzgeç gibi araçlar kullandı. Kendisine atfedilen birçok eserin gerçek kökeni hala belirsizliğini korumaktadır. İbrahim el-Fezari İslam dünyasında usturlab'ı kullanan ilk bilim insanı. |
2,217 | [
{
"answer_start": "77",
"text": "İrfan Evi"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet'in türkçe karşılığı nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,218 | [
{
"answer_start": "278",
"text": "tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Halife Memun döneminde tercüme edilen eserlere hangileri örnek verilebilir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,219 | [
{
"answer_start": "620",
"text": "çoğu Arap asıllı değildi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının kökeni hakkında ne bilinen nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,220 | [
{
"answer_start": "659",
"text": "Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğunun Arap asıllı olmayışının sebebi nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,221 | [
{
"answer_start": "885",
"text": "İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Halife Memun dönemindeki önemli mütercimler arasında kimler bulunur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,222 | [
{
"answer_start": "1023",
"text": "Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Muhammed Abid el-Cabiri, Memun dönemi çeviri faaliyetleri için neler söylemiştir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,223 | [
{
"answer_start": "998",
"text": "Muhammed Abid el-Cabiri"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Halife Memun dönemindeki tercüme faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğunu iddia eden kişi kimdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,224 | [
{
"answer_start": "1252",
"text": "gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma istekleri"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Dr. Hasan Aydın'a göre Memun dönemi tercüme faaliyetleri arkasında hangi sebepler yatar? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,225 | [
{
"answer_start": "1549",
"text": "9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyasında kurulan ilk rasathane hangi dönemde kurulmuştur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,226 | [
{
"answer_start": "1549",
"text": "9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyasında kurulan ilk rasathane hangisidir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,227 | [
{
"answer_start": "1702",
"text": "Kasiyun Gözlemevi"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Halife Memun döneminde Şemmasiye rasathanesi'nden sonra Şam'da kurulan rasathanenin adı nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,228 | [
{
"answer_start": "1629",
"text": "kurulan ilk gözlemevidir."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Şemmasiye gözlemevi denilince akla gelen nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,229 | [
{
"answer_start": "2084",
"text": "Battani tarafından"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 877'de Suriye Rakka'da yapılan özel rasathane kim tarafından kurulmuştur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,230 | [
{
"answer_start": "2068",
"text": "Suriye Rakka'da"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 877'de Battani tarafından yapılan özel rasathane nerede kurulmuştur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,231 | [
{
"answer_start": "2131",
"text": "Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyasında uzun müddet en kapsamlı olarak yerini korumuş astronomi eseri hangisidir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,232 | [
{
"answer_start": "3849",
"text": "Abbas Kasım İbn Firnas"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişi olarak bahsettiği kimdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,233 | [
{
"answer_start": "4026",
"text": "Dinaveri, (820 - 896)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyasının en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı kimdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,234 | [
{
"answer_start": "3391",
"text": "Huneyn bin İshak (809-873)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'in başına hangi bilim insanını koymuştur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,235 | [
{
"answer_start": "3466",
"text": "Nasturi hıristiyanlarından"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Memun döneminde Beyt'ül Hikmet'in başında bulunan Huneyn bin İshak'ın dini kökekni nereden gelmektedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,236 | [
{
"answer_start": "3546",
"text": "çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 9.asırda hayat sürmüş bulunan bilim insanı Huneyn bin İshak hangi çalışmalarda bulunmuştur? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,237 | [
{
"answer_start": "2255",
"text": "Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi'nin eldeki nüshaları orijinal midir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,238 | [
{
"answer_start": "1900",
"text": "Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Habeş el-Hasib tarafından kaleme alınan Zic el-Mumtahan adlı kitabın muhtevası nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,239 | [
{
"answer_start": "2376",
"text": "Harizmi (780 civarı - 850 civarı)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Algoritmayı keşfeden Ortaçağ İslam dünyası matematikçisi kimdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,240 | [
{
"answer_start": "2410",
"text": "Algoritma'yı bulan matematikçi."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Harizmi kimdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,241 | [
{
"answer_start": "2886",
"text": "Hünerli Aletlerin Kitabı"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Beni Musa kardeşler tarafından kaleme alınan Kitab al-Hiyal kitabının türkçe manası nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,242 | [
{
"answer_start": "2442",
"text": "Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | 9. asır başlarında Beyt'ül Hikmetde çalışan ve otomasyon ile alakalı Kitab al-Hiyal adlı kitabı kaleme alanl kardeşler kimlerdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,243 | [
{
"answer_start": "2503",
"text": "Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır."
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam dünyası bilim insanlarından Beni Musa kardeşler ve katkıları hakkında bilinenler nelerdir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,244 | [
{
"answer_start": "4107",
"text": "Bitkiler Kitabı"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Dinaveri'nin 8 ciltlik Kitab el-Nebat'ının türkçe anlamı nedir? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,245 | [
{
"answer_start": "4161",
"text": "(835-901)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Sabit bin Kurra hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,246 | [
{
"answer_start": "4179",
"text": "(850-922)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Battani hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,247 | [
{
"answer_start": "4036",
"text": "(820 - 896)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Dinaveri hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,248 | [
{
"answer_start": "3872",
"text": "(810-887)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Abbas Kasım İbn Firnas hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,249 | [
{
"answer_start": "3408",
"text": "(809-873)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Huneyn bin İshak hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
2,250 | [
{
"answer_start": "2950",
"text": "(801-873)"
}
] | Ortaçağ İslam dünyasında bilim | Ortaçağ İslam bilim insanı Kindi hangi tarihlerde yaşamıştır? | Halife Memun (ö. 833) tarafından Bağdat'ya kurulan Beyt'ül Hikmet (Türkçesi: İrfan Evi) tercüme faaliyetlerini kurumsal bir hale getirdi. Eflatun'un önemli Diyaloglar'ı, Aristo'nun Politika hariç tüm eserleri, Plotinus ve Proclus'a ait bazı teolojik metinler, felsefe tarihleri tıp, astronomi ve coğrafyada Batlamyus, fizik ve mekanikte Arşimedes ve Heron'un eserleri, Hint matematiğinin klasikleri olan Siddhanta'lar, siyaset ve ahlak felsefesine dair Pançatantra Masalları (Kelile ve Dimme) Hüdayname, Ayinname, Cavidan-ı Hired gibi sayısız önemli eser bu dönemde Arapça'ya çevrildi. Beyt el-Hikme'nin tercümanlarının çoğu Arap asıllı değildi. Bunun nedeni Arap kökenli insanlar içinde Sanskritçe, Farsça, Süryanice, Pehlevice ve Yunanca bilen olmaması kadar, Arapların çevirmenlikte istekli olmaması, buna karşın yabancıların kendilerini kanıtlama isteği idi. En önemli tercümanlar İbn el-Mukaffa, Huneyn b.İshak, Sabit b. Kurra, Ebu Bişr Matta b. Yunus, Yahya b. Adi, Ebu Osman ed-Dimeşki idi. Muhammed Abid el-Cabiri, Memun döneminde yapılan bu çeviri faaliyetinin arkasında politik bir amaç olduğuna değinir. Buna göre Abbasi'ler karşıt güçleri siyasi ve sosyal olarak iflas ettirdikten sonra ideolojik bir atağa geçmişlerdi. Dr. Hasan Aydın ise gittikçe genişleyen imparatorluğun ihtiyaçlarını, İran asıllı annelerden doğan Abbasi halifelerinin Helenistik ve diğer kültürlere ilgisi, vezirlerin yabancı kökenli Bermeki ailseinden oluşu ve mevali aydınların kültürel miraslarının kaybolmasını engelleme ve Arapça'da yaşatma isteklerini sayar. 9. yüzyılın ilk yarısında Memun zamanında Bağdat'ta kurulan Şemmasiye gözlemevi kurulan ilk gözlemevidir. Bunun ardından yine Memun tarafından Şam'da da Kasiyun Gözlemevi kurdurulmuştur. Bu gözlemevlerinde çalışan bilim insanlarından Yahya ibn Ebu Mansur, ibn Musa Harezmi ve Abbas ibn Sa'id el-Cevheri gibi astronomlardan bahsetmek gerekir. El-Memun Batlamyus'un Almagestine dayalı olarak geliştirilen Zicler yaptırdı. Bunların sonuçları Habeş el-Hasib tarafından Zic el-Mumtahan adlı bir kitapta toplandı. 877'de ise Suriye Rakka'da Battani tarafından özel bir gözlemevi kuruldu. Battani'nin 911'de yazdığı astronomi kataloğu Zic-i Sabi uzunca bir dönem bu alanda yazılmış en kapsamlı eser olarak kaldı. Kitabın trigonometriye ayrılan üçüncü bölümünde yer alan sinüs ve tanjant cetvelleri kitabın en orijinal bölümü sayılır. Harizmi (780 civarı - 850 civarı) Algoritma'yı bulan matematikçi. Beni Musa kardeşler (Musa'nın oğulları) (9. yüzyıl başları): Ahmet, Muhammed ve Hasan adındaki İranlı üç kardeş dönemin önemli astronom ve astrologları oldular. Beyt'ül Hikmetde çalıştılar ve antik döneme ait çok sayıda eseri Arapça'ya çevirdiler. Koni ve elips matematiği ile ayrıntılı şekilde uğraştılar ve astronomik hesaplamalar yaptılar. İlginç bir katkıları da otomasyonla ilgilenmiş olmaları ve bu konuda Kitab al-Hiyal adında (Türkçesi Hünerli Aletlerin Kitabı) bir kitap bırakmış olmalarıdır. Kindi (801-873): Felsefeci ve hezarfen bilim insanı. Yunanca'dan Arapçaya çok sayıda çeviri yaptı. İslam'da Aristoculuk olarak bilinen akılcı Meşşailik felsefe akımının kurucusudur. Beyt'ül Hikmet'de çalıştı. Simya ve astrolojinin temellerine ilişkin eleştiriler yaptı ve çok sayıda bilimsel konu hakkında katkılarda bulundu. Halife için gizli şifreleri teknikleri üzerine çalıştı, hatta zaman uzay, zaman ve görelilik üzerine bile yazılar yazdı. Huneyn bin İshak (809-873): Halife Memun kurduğu Beyt'ül Hikmet'nin başına Nasturi hıristiyanlarından olan bu bilim insanını getirmişti. Huneyn bin İshak, çevirilerinde antik dönemin metinlerini sadece aktarmakla kalmadı, yorumladı ve düzeltmeler yaptı. Bazı çevirileri Avrupa'da yüzlerce yıl kullanıldı. Çevirilerinin yanı sıra fizik ve tıp, özellikle de 'insan gözü' üzerine yazılar yazdı. Göz üzerine bilimsel yazılar kitabı 17. yüzyıla kadar kullanıldı. Abbas Kasım İbn Firnas (810-887) Philip Khuri Hitti, 'Arap Tarihi' adlı eserinde şöyle der: 'İbn Firnas, insanlık tarihinde ilk defa bilimsel uçma girişiminde bulunan kişidir.' Dinaveri, (820 - 896) Ortaçağ'ın en büyük botanikçisi, 8 ciltlik Kitab el-Nebat (Bitkiler Kitabı) adlı kitabın yazarı. Sabit bin Kurra (835-901) Battani (850-922) |
Subsets and Splits
No saved queries yet
Save your SQL queries to embed, download, and access them later. Queries will appear here once saved.